Discover millions of ebooks, audiobooks, and so much more with a free trial

Only $11.99/month after trial. Cancel anytime.

Kelebeğin Çilesi
Kelebeğin Çilesi
Kelebeğin Çilesi
Ebook95 pages23 minutes

Kelebeğin Çilesi

Rating: 0 out of 5 stars

()

Read preview

About this ebook

KELEBEĞİN ÇİLESİ

Ey!
Sadekul Veysel;
Biliyorsun ki!
Marifet: Doğruları bilmekte,
Değil;
Doğruları söyleyebilmektedir.
Şimdi!
Söyle, sen de doğruları;
Anlat, herkese kıssayı.

Arif olan; mutlaka alır hisseyi.
Bu, öyle bir kıssa ki!
Tam bir: "Yetişkin Masalı".
Kahramanları ise:
Eli asalı
Uzun sakallı,
Yaşlı-başlı:
Hırpani bir dervişle,
Yeşilimtırak bir kurtçuk (tırtıl).
Derviş;
Küflü, karanlık ve boğuk
Küçük, yalın ve de soğuk!
Tek oda, çilehanesinde:
Günlerdir:
Yarı aç
Yarı tok,
Uykusuz ve yorgun.
Ama!
Ruhen, oldukça dingin!
Çilesini çekmekte...

Derviş;
Bağdaş kurmuş!
Yere, öyle oturmuş.
Altında: şiltesi yok!
Oturduğu yer kuru.
Sofrasında: azığı yok!
Çanakta, ekmeği kuru.
Ama!
Rahlesi: kitap,
Testisi: su,
Kalbi ise iman
Dolu!
İlahi aşkın etkisiyle
Birazcık da
Deli!
İdi.

Çile günlerinde:
Kafasındaki, zaman kavramını yitirmiş;
Gündüz ile gecenin farkını bitirmiş,
Bir halde!
Zihninde: sürekli "pirinin sözlerini "tekrarlamakta.
Çoğu kez,
O sözler; odanın içinde de yankılanmakta!
İdi.

Her fırsatta piri:
"-Evlatlarım!
Nefis!
Nefes gibidir:
Yokluğu ölüm,
Çokluğu zulüm;
Getirir."
Diyordu!
Ve sürdürüyordu.

..."İnsanoğlu;
Fiziki çelimsizliğine rağmen,
Yaradanın kendisine bahşettiği:
Metafizik güçlerin sayesinde;
Yeryüzündeki: yaratılmışların hep
En üstünü! İdi.
Ama!
Şimdiki gibi: Egemeni değildi;
Ne yeraltının, ne de üstünün!

O zamanlar;
Her canlının dilinden anlar idi.
Diğerleri gibi: Kendisinin de
Hem av hem de avcı olduğunu,
Yaşam çarkının: Böyle döndüğünü;
İyi bilirdi."

...

"Bu durum:
Adına: Kibir denilen!
Yedi başlı canavarın!
İnsanı, teslim almasına kadar sürdü.
Sonrasında;
Canavar, insandan; insanlığı sürdü."

"Kibirdir: İnsanlığı hasta eden alamet.

Günlerden, bir gün:
Dervişin gözü, duvarın yukarısına takıldı.
Uzun uzun, köşedeki bu noktaya bakındı.
Karşısındaki köhne duvarda:
Bir " ipek böceği tırtılı" vardı.
İleri geri salınarak; kozasını örüyordu.
Ağının arasından, o da dervişi görüyordu.
Ama!

Epeycedir; hiç ilgilenmez görünüyordu.
Kozanın kapanmasına, çok az kalmıştı.
Tırtıl, son bir kez; başını dışarı çıkarttı.
Birden!
Dervişle, göz göze geldi.
Dervişi ise ani bir merak aldı.
-Senin ne işin var? Orada.
Diye, içinden geçirdi.

-Sen, bu odada; ne yapıyorsan?
Ben de onu yapmaya çalışıyorum.
Diye, tırtıl cevap verdi.

Derviş, duyduklarına inanamadı!
Oldukça, şaşırmış ve kendinden şüphe eder;
Bir halde, etrafına baktı!

Tırtıl ise; rahat konuşabilsin diye:
Kozadan başını dışarı uzattı
Dervişi, daha fazla merakta bırakmadan:
Konuşmaya devam etti:
-Görüyorum ki çok şaşırdın!
-Ama! -İnan! Bunda, şaşıracak çok
Bir şey yok!

Dervişin, sevinçten gözleri parladı.
Ve birden, "pirinin sözleri" kulaklarında çınladı.
Piri: Bir gün şöyle söylemişti:
"İnsan,
Ne zaman ki
Nefsinin kirinden
Yani kibrinden;
Arınır!
İşte! O zaman:
Yaradılış melekelerini;
Geri kazanır!
Böylece,
O âlemin dilinden tekrar anlar...
Âlem ise onu tekrar kucaklar..."
Demişti.

Tırtıl, tekrar söze girdi.
Ve hiç ara vermeden;
Konuşmasını sürdürdü:
-Ben, buraya bahçedeki;
Dut ağacından geldim!
-Doğduğum günden beri:
Maalesef hep sürünüyorum!
-Ne zaman ki varlığımı bildim;
Kendimi,
Hep yaprak peşinde buldum!
-Sürünmekten bıktım artık!
Dönüşeceğim!

-Atalarımın anlattıklarına göre:
Günlerdir, ördüğüm şu kozaya:
Birazdan, tırtıl girip;
Kelebek olarak çıkacağım!
-Her ne kadar,
Benim bu halime:
Başkaları,"başkalaşım" dese de
Ben kimseye, asla başkası
Diyemem!

LanguageTürkçe
Release dateDec 13, 2014
ISBN9781310551178
Kelebeğin Çilesi
Author

Veysel Topaloğlu

Geçmiş, herkesin kendi geçmişi;Bana ne?Başkasının geçmişinden demeyin!Ben, size bunun nedenlerini söyleyeyim:Geçmiş, geçip gitmiş de:Giderken neler neler götürmüş?Onlara bakmalı!Budur: Konunun özü,"Gemi dolusu" sözü;İse geride bırakmalı!Bilelim ki: Bazılarının geçmişi toza (pembe),Bazılarının ise köze (kor) benzer!Benimki hangisi? Onu da siz söyleyiniz!Manisa'nın Demirci kırsalında: BirÇiftlik evinde: (Bin dokuz yüz altmış yılının:Yirmi altı Mayısında) Dünyaya geldim.Ve Dünyanın gailesine öyle daldım.Biz köy çocukları, elimiz ekmekTuttuğunda; mutlak diğer elimiz de iş tutar.Ana kucağından, doğanın kucağına hızlı geçeriz.Etrafımızda olanları ise çabuk seçerizBahçede çalışırız: Oyun gibi görürüz.Kuzu, koyun güderiz: Oyundur deriz!Daha ben çok ufacıkken:Dokuz yaşında bir çocukken;Bir gece yarısı "yer altı canavarı" uyandı.Aniden kapılarımıza dayandı.Hiç istemeden, kendisiyle böyle tanıştım.Başlarda; yedi nokta küsur ile sallayan canavar:Bizleri, her an sallar oldu.Sanma ki: Alıştım:Çok korktum!VeÇocukluğumu unuttum!Mevsimlerden: Kıştı.Herkes bir yerlere sığınmıştı!Üstte: Yarı yırtık bir çadır.Altta: Birkaç tahta, üstü hasırOrta yerde: saç sobaŞanslı isen Çıkarsın sabaha?Tüm zorluklar gelip geçti.Üzerinden üç beş sene daha geçti.Tam rahatladık derken:Ben delikanlılığa girerken;Başka bir canavar çıktı.Bizim kuşağı, neredeyse biçti!Dün, saklambaç ya da sek sekOynadığımız sokaklarda: ArtıkKurşunlar sek sek oynuyorVe İnsanları, arayıp buluyordu.Köşe başlarındaki yolları,Sevenlerden daha çokÖlüm; gözlüyordu!Arkadaş, arkadaşıyla kapıştı.Birçoğumuzun kolları:Henüz, saatle tanışmamışken;Demir kelepçe ile tanıştıBir sabah türkülerle uyandık:Terör canavarından kurtulduk dedik!O da ne?Genç demokrasimizi,Bir başka canavarın ağzında gördük!Yer gök postal sesinden inledi.Millet, uzun süre;"Netekim paşayı" dinledi.Canavarlar sırasıyla geldi geçti.Sinelerimizi deldi geçtiSonunda, öyle bir canavar geldi ki:"Yedi başlı" olan bu canavardanKurtulmak bir hayli zor görünüyor!Hangi başıyla mücadele edeceksin ki!"Enflasyon başı" cepçi,Eli hep dar gelirlinin cebinde;"İstihdam başı" ise ekmekçi,Sürekli ekmeklerimizi yutuyor!Hepimizin eli, canavarın midesindeGece gündüz durmadan aranıyor!Ben bir garip Veysel'im:Bazen bir sel'im,Taşarım ve yıkarım bendimi.Bazense bir yel'im:Eser de kırarım diye:Bir goncayı;Tutarım!Hep kendimi.Dostlar!Birbirini kovalayan yıllar,Beraberinde, beni de kovaladı:Sarsıntılı yıllar,Çalkantılı yıllarDerken;Sıkıntılı yıllara gelipOralarda kaldım. Artık, yoruldum!Masallarda, canavarlarla savaşanların;Mutlaka, ya sihri ya da bir iksiri vardır:Ben ise tipik bir Anadolu insanıyım:Kemliğe ve hamlığa izin vermez lisanım!Sadece, şu kısacık ömrümde:Bu kadar çok canavarla,Tanışmak zorunda kaldığım için;İçimde hep burukluk ve tiksinti vardır!Özetle, diyenler için;Gazi üniversitesi, iktisadi İdari Bilimler Fakültesi, Maliye Bölümünden mezun oldum. Askerliğimi, yedek subay olarak yaptım.Uzun yıllar; bir bankada: Mali Analist ve Şube yöneticisi (Müdür) olarak çalıştım. Evli, barklı, çocuklu; kendi halinde ve mutlu bir insanım..VEYSEL TOPALOĞLU

Read more from Veysel Topaloğlu

Related to Kelebeğin Çilesi

Related ebooks

Related categories

Reviews for Kelebeğin Çilesi

Rating: 0 out of 5 stars
0 ratings

0 ratings0 reviews

What did you think?

Tap to rate

Review must be at least 10 words

    Book preview

    Kelebeğin Çilesi - Veysel Topaloğlu

    Yazar Hakkinda

    [ÖZ GEÇMIS]

    Geçmis, herkesin kendi geçmisi;

    Bana ne?

    Baskasinin geçmisinden demeyin!

    Ben, size bunun nedenlerini söyleyeyim:

    Geçmis, geçip gitmis de:

    Giderken neler neler götürmüs?

    Onlara bakmali!

    Budur: Konunun özü,

    Gemi dolusu sözü;

    Ise geride birakmali!

    Bilelim ki: Bazilarinin geçmisi toza (pembe),

    Bazilarinin ise köze (kor) benzer!

    Benimki hangisi? Onu da siz söyleyiniz!

    Manisa'nin Demirci kirsalinda: Bir

    Çiftlik evinde: (Bin dokuz yüz altmis yilinin:

    Yirmi alti Mayisinda) Dünyaya geldim.

    Ve Dünyanin gailesine öyle daldim.

    Biz köy çocuklari, elimiz ekmek

    Tuttugunda; mutlak diger elimiz de is tutar.

    Ana kucagindan, doganin kucagina hizli geçeriz.

    Etrafimizda olanlari ise çabuk seçeriz

    Bahçede çalisiriz: Oyun gibi görürüz.

    Kuzu, koyun güderiz: Oyundur deriz!

    Daha ben çok ufacikken:

    Dokuz yasinda bir çocukken;

    Bir gece yarisi yer alti canavari uyandi.

    Aniden kapilarimiza dayandi.

    Hiç istemeden, kendisiyle böyle tanistim.

    Baslarda; yedi nokta küsur ile sallayan canavar:

    Bizleri, her an sallar oldu.

    Sanma ki: Alistim:

    Çok korktum!

    Ve

    Çocuklugumu unuttum!

    Mevsimlerden: Kisti.

    Herkes bir yerlere siginmisti!

    Üstte: Yari yirtik bir çadir.

    Altta: Birkaç tahta, üstü hasir

    Orta yerde: saç soba

    Sansli isen Çikarsin sabaha?

    Tüm zorluklar gelip geçti.

    Üzerinden üç bes sene daha geçti.

    Tam rahatladik derken:

    Ben delikanliliga girerken;

    Baska bir canavar çikti.

    Bizim kusagi, neredeyse biçti!

    Dün, saklambaç ya da sek sek

    Oynadigimiz sokaklarda: Artik

    Kursunlar sek sek oynuyor

    Ve Insanlari, arayip buluyordu.

    Köse baslarindaki yollari,

    Sevenlerden daha çok

    Ölüm; gözlüyordu!

    Arkadas, arkadasiyla kapisti.

    Birçogumuzun kollari:

    Henüz, saatle tanismamisken;

    Demir kelepçe ile tanisti

    Bir sabah türkülerle uyandik:

    Terör canavarindan kurtulduk dedik!

    O da ne?

    Genç demokrasimizi,

    Bir baska canavarin agzinda gördük!

    Yer gök postal sesinden inledi.

    Millet, uzun süre;

    Netekim pasayi dinledi.

    Canavarlar sirasiyla geldi geçti.

    Sinelerimizi deldi geçti

    Sonunda, öyle bir canavar geldi ki:

    Yedi basli olan bu canavardan

    Kurtulmak bir hayli zor görünüyor!

    Hangi basiyla mücadele edeceksin ki!

    Enflasyon basi cepçi,

    Eli hep dar gelirlinin cebinde;

    Istihdam basi ise ekmekçi,

    Sürekli ekmeklerimizi yutuyor!

    Hepimizin eli, canavarin midesinde

    Gece gündüz durmadan araniyor!

    Ben bir garip

    Enjoying the preview?
    Page 1 of 1