Vous êtes sur la page 1sur 28

ASR-I SAADETTE KUR'AN VE SNNET 'N ANLAILMASI Do. Dr. M.

Sait imek Birinci Blm ASR-I SAADETTE KUR'AN'IN ANLAILMASI Giri 1- Kur'an'n Mucize Oluu: 2- Kur'an'n Peyderpey ndirilmi Olmas: 3- Kur'an'n Korunmas: 4- Kur'an' Anlama abalar 5- Kur'an' Anlamak in Bavurduklar Kaynaklar A) Kur'an-1 Kerim B) Peygamber (S.A.V.) C) ctihad (Re'y) D) Ehl- Kitap Sonu kinci Blm ASR-I SAADETTE SNNETN ANLAILMASI 1- Snnet Kavram Ve Kapsam 2- Hadislerin Yazlmas 3- Lafzla Rivayet Ve Mana le Rivayet 4- Rivayetlerin Tahkiki 5- Hz. Eb Bekir Ve Hadis Rivayeti 6- Hz. mer Ve Hads Rivayeti 7- Sahabe Dneminde Hadis Tenkidi 8- Metin Tenkidlerme Misaller 9-Sahabe Ve Mevzu Hadis Sonu BBLYOGRAFYA

ASR-I SAADETTE KUR'AN VE SNNET 'N ANLAILMASI Do. Dr. M. Sait imek
Birinci Blm ASR-I SAADETTE KUR'AN'IN ANLAILMASI Giri
Hz. dem'den itibaren insanlar, tarihin her dneminde ilh mesajlara muhatap olmulardr. Mesajlarn tekrarlanmas, zaman zaman gelen mesajlar arasnda farkllklarn bulunmas elbette bir ihtiyatan dolay idi. Toplumsal hayatn srekli bir gelime, en azndan bir deime ierisinde olduu inkr edilemez bir gerektir. nsanlk, tarihi boyunca deiik evrelerden gemitir. Her evrede deiik gereksinimlerinin olmas doaldr. Belki insan ayn insandr, ilk insann da akl vard, iradesi vard. O da seviyordu, nefret ediyordu; seviniyor ve kederleniyordu. Onun da ihtiraslar, arzular ve umutlar vard. O da evresindeki yaratklara hkmetme, onlar ynetme abas ierisindeydi. Ancak toplumsal hayatn gereksinimleri deiiyordu. Hatta insann fizik yapsnda bile tabiat artlarna uyum salayan deiiklikler olmutur. Bugnk insann fizyolojik bnyesi; altm zira uzunluunda olan Hz. Adem'in,[1] bin ksur sene yaayan Hz. Nuh'un[2] bnyesinin ayn deildir. Hereyi yiyebilen ve her yiyecei yemesi mubah olan insann[3] midesi ile gnmz insann midesi elbette ayn deildir. Bu nedenle bir sonraki ilh mesajla nceki mesajn, hele kyamete kadar kalc olan son mesaj ile zaman ve meknla kaytl olan nceki mesajlarn arasnda bir takn farkllklarn bulunmas doaldr. Kur'an- Kerim, yce Allah'n insanlara gnderdii son kitaptr ve O'nun insanla son mesajlarn ierir. Bu nedenle de dier kitaplardan daha mkemmeldir ve onlardan farkl zellikler tar. Kur'an- Kerim'i nceki kitaplardan ayran temel zellikleri maddede toplamak mmkndr: Mucize oluu, peyderpey indirilmi olmas ve bir de Allah tarafndan korunmu olmas. [4]

1- Kur'an'n Mucize Oluu:


Her peygamber mucize veya mucizelerle gnderilir. Mucize, peygamberin peygamberliinin isbatdr. Kendisiyle meydan okunan bu mucizenin benzerim insanlar meydana getiremezler; benzerini getirmekten ciz kalrlar. te bu nedenle ona "mucize: ciz brakan" denilmitir. nceki peygamberlerin mucizeleri, kevn mucizeler idi. Kinata hakim kanunlar u veya bu ynyle tersyz eden olaanstlkler eklindeydiler. nceki peygamberler belli bir dnem veya blgeye gnderilmilerdir. Onlara muhatap olan insanlar ya bizzat bu mucizelere ahit olmu veya ikinci nc azdan duymulardr. Olaya ahit olan ile olay nakledenler arasndaki rivayet zinciri ksadr. Belki de nceki peygamberlerin mucizelerinin kevn mucizeler nevinden oluunun nemli nedenlerinden biri budur. nk rivayet zinciri uzun olsayd, muhatap asndan, nakledilen herhangi bir efsane konumunda olurlard. Oysa Peyamberimizin peygamberlii, gnderiliinden itibaren kyamete kadar btn insanlaradr. Her yere ve her nesile tanabilir; muhatap olan her insann mahede edebilecei cinsten bir mucizeye ihtiya vard. Kur'an- Kerim, her blgeye ve her nesile tanabilir bir mucizedir. Yce Allah, Kur'an'a benzer getirme konusunda aamal bir meydan okumada bulunmutur: Srasyla, nce Kur'an'm tamamna benzer getirilmesi iin meydan okumu,[5] sonra on sresine,[6] en sonunda da bir sresine[7] benzer getirilmesi hususunda meydan okumutur. Bu meydar okuma, indii dnemdeki insanlara yapld gibi, sonraki nesillere de yaplmtr. Kyamete kadar da devam edecektir. Burada u hususa da dikkat ekmek gerekir: Her peygamberin mucizesi, kendilerine gnderildii toplumun ilgi duyduu ve mahir olduklar alanla ilgili olmutur, insanlarn dikkatlerinin ekilmesi iin buna ihtiya vardr, insanlarn ilgi alanlar ve mahir olduklar hususlar blgeden

blgeye ve nesilden nesile farkllk arzettiine gre Kur'an'm icaz ynleri de buna paralel olarak pek ok olmaldr. Kur'an'm icazna dair eser verenler bu ynlere iaret etmilerdir. [8]

2- Kur'an'n Peyderpey ndirilmi Olmas:


nkr edenler; Kur'an ona topluca indirilmeli deil miydi? dediler,[9] yetinden nceki kitaplarn bir defada topluca indirilmi olduklarn anlyoruz. Bu itiraz ister yahudiler yapm olsun, ister mrik araplar yapm olsun, anlatlmak istenen, Kur'an'm niin nceki kitaplar gibi bir defada indirilmediidir. Yce Allah yetin devamnda nceki kitaplarn da ayn ekilde peyderpey indirildiklerini ifade etmediine gre onlar bir defada indirilmilerdir. Nitekim Tevrat'n levhalara yazl olarak indirildii baka yetlerde ifade edilmekte ve ifade slbundan bu levhalarn bir defada indirildikleri anlalmaktadr.[10] Kur'an'm peyderpey indirilmi olmas, Kur'an'm korunmas, kyamete kadar kalc olan islm dininin prensiplerinin pratik hayata aktarlarak kkl bir ekilde yaanmas, daha sonra gelecek nesillere rnek bir hayat modelinin sunulmas ve Kur'an'm salkl bir ekilde anlalmasyla yakndan ilgilidir. Her indirilen yetler grubu hem vahiy ktipleri tarafndan yazlyor ve hem de baz sahabiler tarafndan ezberleniyordu. Yce Allah, Kur'an' korumay kendisi stlenmise. de onun beer imkn ve vastalar yoluyla da korunmasn dilemitir. Topluca indirilmi olsayd beer koruma zorlaacakt. Gerek Peygamber (s.a.v.), gerek slma ilk girenler, mriklerin eziyet ve ikenceleriyle karlamlardr. Vahyin tekrar tekrar gelmesi hem onlar teselli edip azimlerine g katm ve hem de nasl davranacaklar konusunda onlara rehberlik etmitir. Peyderpey inen vahiy mslmanlarm olumlu ve fedakrca davranlarn vyor ve bylece onlar daha mkemmele doru tevik ediyordu. Olumsuz davranlarndan dolay da onlar uyaryordu. Mesela Uhud savanda mrik birinin att bir okla Peygamberin dii krlp yz yarlm, bunun zerine mrikler, Peygamberi ldrdk diye barmlardr. Savaan saflar arasnda bu yalan haber etkisini gstermi ve mslman savalardan bazlar panie kaplarak dalmlardr. Bu olay zerine Pey-gamber'in fani, slm dininin ise baki olduunu, byle bir durumda bile mslmanlarm sebat etmeleri gerektiini bildiren u yet inmitir.[11] Muhammed ancak bir peygamberdir. Ondan nce de peygamberler gelip gemitir. imdi o lr ya da ldrlrse, gerisin geriye (eski dininize) mi dneceksiniz? Kim (byle) geri dnerse, Allah'a hibir ekilde zarar vermi olmayacaktr. Allah, kre-denleri mkfatlandracaktr.[12] Asr- Saadet mslmanlarnm ok diri bir islm anlay ve hayatna sahip olmalarnn sebeplerinden biri budur. Bylece vahiyle aralarnda ok canl bir iletiim salanmt. Sosyal bir problem ortaya ktnda ardndan vahiy gelip o problemi zme balyordu. Buna dair zikredilebilecek pek ok olay vardr. Misal olarak aile messesesini ilgilendiren bir olay nakletmekle yetineceiz: Araplar arasnda "zihar" denen bir det vard. Kii karsna; "Sen bana anamn srt gibisin" dediinde, artk kars kendisine haram saylr ve ebediyyen terkedilmi olurdu. Ashabtan Evs b. Sabit de karsna kzm ve kendisine bu sz sylemiti. Kars Havle, Hz. Peygambere giderek gen yanda kocasna hizmet ettiini, ona ocuk dourduunu, imdi ise bu ihtiyarlk zamannda kocasnn o sz syleyerek kendisini yzst braktm; ocuklar bulunduunu, ocuklarn alp gittii .takdirde ocuklarnn a kalacaklarm, onlar babalarna terkettii takdirde de perian olacaklarn belirterek kocasna dnmek istediini ifade etti. Hz. Peygamber; "Artk sen ona haramsn" dedi. Ancak kadn, ocuklar iin zldn sylyor ve lehine bir hkm verilmesi konusunda srar ediyordu. Nihayet o eski gelenein yanl bir zandan ibaret olduunu, byle bir szle bir kadnn, kocasnn anas olamayacan bildiren u yetler indi:[13] Kocas hakknda seninle tartan ve Allah'a ikyette bulunan kadnn szn Allah iitmitir. Allah sizin konumanz iitir. nk Allah iitendir, bilendir, iinizden zihar yapanlarn kadnlar, onlarn analar deildir. Onlarn analar ancak kendilerini douran kadnlardr. phesiz onlar, irkin ve yalan bir laf sylyorlar. Kukusuz Allah, affedici, balaycdr. Kadnlardan zihar ile ayrlmak isteyip de sonra sylediklerinden dnenlerin karlariyle temas etmeden nce bir kleyi hrriyete kavuturmalar gerekir. Size tlenen budur. Buna imkan bulamayan kimse, temas etmeden nce aralksz olarak iki ay oru tutmaldr. Buna da gc yetmeyen, altm fakiri doyurur. Bu, Allah'a ve Resulne inanmanzdan dolaydr. Bunlar Allah'n hkmleridir. Kfirler

iin ackl bir azap vardr.[14] Sosyal problemler annda zmlendii gibi itikad problemler de zme balanyordu. Bu konuda da bir misal vermekle yetineceiz: Huneyn savanda mslmanlar okluklaryla gururlandlar. Zaferi isteme noktasnda hakkyla Allah'a dayanmadlar. yle ki aralarnda: "Bugn, saymzn azlndan dolay artk yenilmeyeceiz" diyenler oldu. Gerekten bu savata mslmanlar, daha nce hibir savata ulaamadklar bir sayya ulamlard. Fakat bu sayya ramen Havazin kabilesine mensup okular, pusuya yattklar yerden kp, islm ordusunu ok yamuruna tuttular. Mslmanlarn nc kuvvetleri dald, nc kuvvetler geri ekilince islm ordusunu bir panik ald. Ancak'Hz. Peygamber (s.a.v.) ve evresindeki bir avu kahramann sebat ederek direnmeleri sayesinde bu panik atlatlabildi. Mslmanlarn saylaryla gururlanmalar inanlarna yakmayan bir tavr idi. Mslmanlar, zaferin Allah'n elinde olduunu bilmeliydiler. Byle bir gurura kaplmamalydlar. Szkonusu olaydan sonra u yetler indi:[15] Andolsun ki Allah, birok yerde ve Huneyn gnnde size yardm etmiti. Hani okluunuz size kendinizi beendirmiti, fakat sizden (size gelen hezimet ve sava skntlarndan) hibir eyi gidermemiti. Sonunda bozularak gerisin geriye kamtnz. Sonra Allah, Resul ile mminler zerine seknetini indirdi, sizin grmediiniz ordular (melekler) indirdi de (onlarla) kfirlerle azap verdi. te bu, o kfirlerin cezasdr. Sonra Allah, bunun ardndan yine dilediinin tevbesini kabul eder. Zira Allah ok balayan, ok esirgeyendir.[16] Mslmanlarn sava ncesindeki tavrlar, islm inanc ve mslmann ahlakyla uyumlu ve tutarl bir davran deildi. okluklaryla gururlanp zaferin Allah'n elinde olduunu unutmamalydlar. yetler, davranlarn dzeltiyor ve problemlerine olaylarn iinde zm getiriyordu, Kur'an- Kerimin peyderpey indirilmesiyle Asr- Saadet ms-lmanlar yaayarak ve ilerine sindire sindire islm' rendiler. Sonraki mslman nesiller iin model toplum oldular.[17] Kur'an'm peyderpey indirilmi olmas, toplumlarn eitimi konusunda tedrice riayet edilmesi gerektii noktasnda bir rehberlik ve uyardr. Bir toplumun eski alkanlk ve geleneklerini bir anda deitirmesi beklenemez. Deiim iin zamana ve tedrice ihtiya vardr. Kur'an- Kerimin bu ekilde indirilmesi, korunmasn da kolaylatrmtr. Araplar mm bir toplum idiler. Okuma-yazma bilenleri parmaklarla saylacak kadar azd. Okuma-yazma oran ancak islm geldikten ve eitimini yaptktan sonra oalabilmi-tir. Kur'an'dan yetler indiinde bir taraftan vahiy ktipleri tarafndan yazlrken birok kii tarafndan da ezberleniyordu. [18]

3- Kur'an'n Korunmas:
Yce Allah Tevrat'tan szederken: Allah'n kitabn korumalar kendilerinden istendii iin...[19] buyurmaktadr. yetten de anlald gibi Tevrat'n korunmas insanlara braklmtr. Oysa Kur'an- Kerim'in korunmasn bizzat yce Allah stlenmitir. Bu konuda yle buyurulmaktadr: Zikri kesinlikle biz indirdik ve elbette onu yine. biz koruyacaz.[20] Yce Allah'n, Kur'an'n korunmasn stlenmi olmasn, olaanst yollarla onu koruduu anlamna alamamalyz. Elbette olaanst yollarla da onu koruyabilirdi. Ancak korunmas olaan yollarla olmutur. Allah insanlar bu ie musahhar klm ve koruma bu ekilde gereklemitir. yle ki: Peyderpey inen Kur'an yetleri vahiy ktipleri tarafndan yazlyordu. Yazlan bu yetler Peygamber (s.a.v.) tarafndan ifah yolla da insanlara tebli ediliyor ve namazlarda okunuyordu. Bylece inen her yet grubu, Peygamber (s.a.v.)'in yansra birok sahab tarafndan da ezberleniyordu. Sahabenin Kur'an okumalar, sadece namazlarla snrl deildi. Mescitlerde ve deiik ev toplantlarnda topluca okunduklar gibi fertler de kendi kendilerine okuyorlard. Peygamber (s.a.v.) zaman zaman sahableriyle birlikte oturup kraati gzel olan sahablerinden birine, kendilerine Kur'an tilavet etmesini teklif ederdi.[21] Sahablerin de ibadet olarak en bata geien megalelerinden biri, Kur'an okumak idi. Kur'an'm okunmas ve bakalarna retilmesi Peygamber (s.a.v.) tarafndan tevik ediliyordu. O, bir hadisinde yle buyurmaktadr:

Sizin en hayrlnz, Kur'an' renip retendir.[22] Peygamber (s.a.v.), merkezden uzak bir topluluk slm' kabul ettiklerinde hemen onlara bir eitici gnderirdi. Bu eiticinin grevi, o mslmanlara Kur'an' okutmak ve onlara dini retmekti. Birinci Akabe biatmda biat eden oniki Medine'li ile birlikte Mus'ab' eitici olarak gndermitir.[23] Bu olay, eitici gnderme iinin Mekke dneminde baladn gsterir. Peygamber (s.a.v.) bir yere bir idareci gnderdiinde Kur'an'a daha ok vakf olam tercih, ederdi.[24] Dnyev makamlar bile Kur'an'm daha iyi bilinmesine bal klmmsa, byle bir toplumda Kur'an okumann yaygnlk kazanmas doaldr. Mescitler Kur'an reniminin yapld merkezler idi. Nitekim Peygamber (s.a.v.) de bunu tevik ediyordu.[25] Mescitler dnda da Kur'an eitiminin yapld merkezler vard.[26] Bedirde esir den mriklerden fidye deyecek durumda olmayanlarn serbest braklmalar iin on mslman ocua okuma-yazma retmelerinin istendii bilinmektedir. Bu mrikler, sozkonusu eitimi mescidin dnda yapm olmallar. Buna gre mescidler dnda eitim yaplan merkezler vard ve bu merkezlerde de Kur'an eitimi yaplyordu. Kur'an' ezberleme ve zabt ile urama, Ashab- Suffe'nin grevlerinin banda geliyordu. Bunlar, kimsesi, evi-banna bulunmayan kimselerdi. Geimlerini salamak iin bakalarnn yannda cretle alr, i bulamadklarnda odun toplar ve topladklar odunlar satarak geinirlerdi. Geri kalan zamanlarn ise, Kur'an okumak, onu bakalarna okutmak ve ibadet etmekle geirirlerdi. Kur'an- Kerim, belagat ve slubuyla da Araplar cezbediyor-du. Bu ise, ezberlenmesini kolaylatran etkenlerdir. O dnem Araplarnm gl bir hafzaya sahip olduklar bilinmektedir. Saydmz btn bu faktrler, Kur'an'm hem ifahi ve hem de yaz yoluyla korunmasn ve sonraki nesillere korunmu olarak aktarlmasn salamtr. Kur'an' Kerimi dier ilah kitaplardan ayran baka ynleri de vardr. Biz burada sadece nemli olan ve konumuzu ilgilendiren hususlar zerinde durduk. [27]

4- Kur'an' Anlama abalar


Asr- Saadet mslmanlarnm Kur'an' okuyup ezberlemeye gsterdikleri bu zeni, ayn zamanda onu anlama, zerinde dnme ve onunla amel etmeye de gsteriyorlard. Kur'an' anlamaya almak ve zerinde dnmek yce Allah tarafndan istenen bir husustur: Onlar Kur'an' dnmyorlar m? Yoksa kalbleri kilitli mi?[28] Sana bu mbarek Kitab, yetlerini dnsnler ve akl olanlar t alsnlar diye indirdik.[29] Peygamber (s.a.v.) Kur'an' okurken onunla deta karlkl iletiime geiyordu. Rahmet yeti okuduunda durup Allah'tan rahmet diliyor, azap ieren bir yet okuduunda da yce Allah'a, kendisini o azaptan korusun diye dua ediyordu.[30] limler, Peygamber (s.a.v.)'in bu tarz okuyuunu ve bu konudaki tavsiyelerini gznnde bulundurarak, Kur'an' okurken bu ekilde davranmann snnet olduunu sylemilerdir.[31] Kur'an' anlamadan ve zerinde dnmeden onu bu ekilde okumann mmkn olamayaca aktr. Kur'an' anlamaya ve yetleri zerinde dnmeye o kadar nem verilmitir ki baz limler Kur'an' tarif ederken: "zerinde dnlp ibret almak iin indirilmi Arapa szlerdir." demilerdir.[32] Tabinin ileri gelenlerinden Eb Abdurrahman es-Slem (l. 74/693) yle demektedir: "Osman b. Affan, Abdullah b. Mes'ud ve Kur'an- Kerim'i bize reten dierleri, Peygamber'den on yet rendiklerinde o yetlerdeki ilim ve ameli bellemeden baka yetlere gemediklerini anlatrlard. Diyorlard ki: Kur'an', ilim ve ameli birlikte rendik.[33] Hz. mer'in olu Abdullah'n sekiz ylda Bakara sresini ezberledii nakledilmektedir.[34] Bu rivayetler Kur'an okurken onlarn gnmzde olduu gibi okuyup gemediklerini, zerinde dne dne ve ilerine sindi-re sindire okuduklarn gstermektedir. Hatta sahabenin, muhakemeleri henz gelimemi ve Kur'anda anlatlanlar anlayamayacak yataki ocuklarna Kur'an' okutmadklar ifade edilmektedir.[35] ite bu hususlar gznnde bulunduran baz limler, Kur'an' anlayp zerinde dnmeden onu okumay ho karla-mamlardr.[36]Hasanu'l-Basr'nin, (l. 110/728) anlamn bilmeyen ocuk ve klelerin Kur'an' okumalarndan ikyet ettii ve bu ikyetim dile getirirken u yeti

okuduu rivayet edilmektedir:[37] Sana bu mbarek Kitab, yetlerini dnsnler ve akl olanlar t alsnlar diye indirdik.[38] Yine Tabinden Said b. Cbeyr (l. 95/713): "Kur'an' okuyup sonra da onu tefsir etmeyen kii, kr -veya bedevi- gibidir" demitir.[39] Hz. mer hakknda nakledilen u rivayet dikkat ekicidir: Hz. mer'in hilafeti dneminde Basra valisi Eb Ms el-E'ar, Hz. mer'e bir mektup gndererek Basra'da o yl Kur'an' ezberleme iiyle uraanlarn okluundan szeder ve beytu'lmaldan bunlara yardm gnderilmesini ister. Vali ertesi sene ayn istekte bulunur ve Kur'an hfzya uraanlarn kat kat arttn haber verir. Hz. mer'in ona verdii cevap yledir: "Onlar kendi halleriyle babaa brak. Korkarm ki insanlar, kendilerini Kur'an' ezberleme iine kaptrr ve onu anlama iini ihmal ederler."[40] Kur'an yetleri zerinde dnmeden ksa bir mddet ierisinde Kur'an'n hatme dilmesini selef ho karlamamitr. Buhar ve Mslim'in de naklettikleri Peygamber (s.a.v.) ile Abdullah b. Amr arasnda geen u konuma buna k tutmaktadr: Peygamber (s.a.v.) bana, Kur'an' bir ayda hatmet, dedi. Kendimde bundan daha fazlasna g buluyorum, dedim. O halde on gnde hatmet, dedi. Kendimde bundan da daha fazlasna g buluyorum, karlm verdim. Bunun zerine yle dedi: Yedi gnde hatmet, daha az bir mddette hatmetme.[41] Rivayet edildiine gre biri Abdullah b. Abbas'a (l. 68/687) gelerek, okuyuunun ok sratli olduunu ve Kur'an- Kerimi gnde hatmettiini sylemitir. Bunun zerine Abdullah b. Ab-bas kendisine yle demitir: "Bakara sresini bir gecede okuyup onun zerinde dnmek ve onu tertil ile okumak, dediin ekilde okumaktan daha gzeldir."[42] Kimi rivayetlerde sahabeden bazsnn Kur'an- Kerimi bir gnde sekiz defa, bazsnn drt defa, bazsnn , bazsnn iki ve bazsnn bir defa hatmettikleri[43] ifade ediliyorsa da bunun hem Peygamber (s.a.v.)'in tavsiyesiyle badamad ve zaman olarak da mmkn olmad aktr. Abdullah b. mer (l. 73/692) ve Muaz b. Cebel (l. 18/639), Kur'an- Kerimi gnden az bir mddet ierisinde hatmeden kiinin, okuduundan bir ey anlamadn sylemilerdir.[44] Bu arada ashabn Kur'an'a mutlak bir ballkla bal olduklarn, gelen emirlere annda itaat ettiklerini de belirtmek gerekir. Bu konuda pek ok misal zikretmek mmkndr. Ancak konuyu uzatmamak iin bir misali zikretmekle yetineceiz: Enes b. Malik yle diyor: Peygamber (s.a.v.) daha nce Kuds'e doru namaz klyordu. Bilahare (Ey Muhammed), biz senin yznn ge doru euirilip durduunu (gkten haber beklediini) gryoruz. Elbette seni, holandn bir kbleye dndreceiz. (Bundan byle) yzn Mescid-i Haram'a evir.[45] yeti indi. Bu yet indikten sonra biri, Selemeoullarnn yurdundan geiyordu. Onlar sabah namazna durmu rukda idiler. Namazn bir rektm klmlard. O geen kii, kblenin deitiine dair onlara seslendi. Rukda olduklar halde Kabe'ye doru yneldiler.[46] ikinin kesin olarak yasaklanmas ve dier emir ve nehiyler-le ilgili yetler indiinde de ayn hassasiyeti gstermilerdir. Kur'an yetleri zerinde dnmek ve onlar anlamaya almak hususunda herhangi bir kltr dzeyi aranmyordu, Kur'an okuyan herkes, onu anlamak ve onunla amel etmek iin alyordu. Ancak herkesin byle bir aba ierisinde olmas, hepsinin onu ayn dzeyde anladklar anlamna gelmez. Anlamm bilmedikleri kelime veya terkipleri Peygamber (s.a.v.) hayatta iken ona, onun vefatndan sonra ise birbirlerine soruyorlard. Kur'an' Kerim onlarn konutuklar bir dil ile inmiti. Ancak Kur'an' ayn dzeyde anlamalar iin, onun, konutuklar dil ile inmi olmas yeterli deildir. nk Kur'an yetleri birbirlerini aklamaktadr. Kur'an'la itigali daha fazla olan, onu anlama konusunda dierinden daha fazla imkna sahiptir.

Ayrca Kur'an'm baz mkilleri var ki muhakeme, hafza ve deerlendirme gcn gerektirir. Elbetteki insanlarn bu tr yetenekleri ayn seviyede deildir. Ayrca u veya bu sebepten dolay bir kelimenin ya da bir cmlenin anlamm bilmezken dieri onun anlamm biliyordu. Mesel Hz. mer minberde yetini[47] okumu ve kelimesinin anlamn biliyoruz ama u ne anlama geliyor, demi, sonra da kendi kendine: "Ya mer, ne diye zorlanyorsun (anlamm bilmiyorsan, oku ve ge)" demitir.[48] Yine Ibnu Abbas'in ifadesinin ne anlama geldiini bilmedii ve bu ifadede geen kelimesinin anlamn bir bedevi Araptan rendii nakledilmektedir.[49] Ruhar'nin naklettiine gre Adiy b. Hatim; yetinden[50] ne kastedildiini anlayamam ve yastnn altna vakti tesbit etmeye alm, bu (s.a.v.)e anlatmtr. Peygamber bu ayetin inceliini kavryamam siyah ve beyaz iplik koyarak gece kalkp bu ipliklere bakarak ekilde vakti tesbit edemeyince de gidip durumu Peygamber (s.a.v.), yetten ne kastedildiini kendisine anlattktan sonra olduunu da kendisine sylemitir.[51]

Yine rivayet edildiine gre hilafeti dneminde Hz. mer, Kudame b. Maz'un'u (l. 36/656) Bahreny'e vali tayin etmiti, el-Carud isminde biri gelip Kudame'nin iki ierek sarho olduunu Hz. mer'e haber vermitir. Hz. mer, el-Carud'dan ahit gstermesini isteyince, o da Ebu Hreyre'yi ahit gstermitir. Bunun zerine Hz. mer, Kudame'ye, kendisini kamlatacam sylemitir. O zaman Kudame, "Allah'a yemin ederim ki, dedikleri gibi iki imi olsam bile beni cezalandramazsn" karln vermitir. Hz. mer, niin diye zorunca Kudame yle demitir: nk yce Allah yle buyuruyor: man eden ve iyi iler yapanlara, hakkyla saknp iman ettikleri ve iyi iler yaptklar, sonra yine hakkyla saknp, iman ettikleri, sonra yine saknp iyilik ettikleri takdirde yediklerinden tr gnah yoktur.[52] Ben, iman edip iyi iler yapan sonra saknp iman eden, yine saknp iyilik edenlerdenim; Peygamber (s.a.v.)'le birlikte,.Bedir, Uhud, Hendek ve dier savalara katldm. Kudame'nin bu szleri zerine Hz. mer; Buna cevap verecek yok mu? demitir. Bu arsna bnu Abbas karlk vermi ve yle demitir: Szkonusu yet gemite -iki ya saklanmadan nce-imi olanlar iin mazeret, sonra ieceklerin aleyhine hccettir. nk yce Allah: Ey inananlar, iki, kumar, putlar ve fal oklar phesiz eytan ii pisliklerdir.[53] buyurmaktadr. [54] Baka bir rivayete gre Hz. mer'in kendisi Kudame'nin bu yanl anlamasn dzeltmi ve: Ey Kudeme, sen yeti yanl yorumluyorsun. Ancak Allah'n yasakladndan uzak durduun takdirde "hakkyla saknan biri" olursun, elemitir.[55] Bu nakillerden de anlald gibi sah tbenin Kuj'an'f anlama dzeyleri birbirlerinden farklyd. Ancak anlama dzeyi dk olan da Ku'ran' anlamaya alyordu ve kimse ona, niin Kur'an' anlamak iin urayorsun? Bu iten vazge, seviyen buna msait deildir, demiyordu. Dikkat eken dier bir husus ise, yanl anlayanlarn hatalarm kabullenmeye hazr olmalardr. Bu, onlarn dine olan ballk ve samimiyetlerinin, ayrca birbirlerine olan gvenlerinin gstergesidir. [56]

5- Kur'an' Anlamak in Bavurduklar Kaynaklar


Asr- Saadet mslmanlarnn Kur'an- Kerimi anlama noktasnda dil asndan bir problemlerinin bulunmadna deinmitik. Kur'an- Kerim, gnlk hayatlarnda konutuklar dil ile inmiti. Belki biri iin u kelime, dieri iin baka bir kelime yabana gelmi olabilir. Hatta aralarnda u veya bu kii baz cmlelerden ne kastedildiini anlamam olabilir. Ama bir btn olarak Kur'an anhyorlard. Hereyden nce Kur'an'm dilini bilmeleri, Kur'an' anlamalar bakmndan en nemli engeli ortadan kaldrmt. Peygamber (s.a.v.)n vefatndan sonra anlamadklar kelime ve terkipleri -ki bunlarn says ok azd- birbirlerine sorarak ya da cahiliye dnemi iirine bavurarak hallediyorlard. Tabii ki cahiliye iirine bavurduklar meseleler, dili ilgilendiren meselelerdir. Ancak dil engelinin bulunmamas, Kur'an' anlama noktasnda hereyin tmyle halledildii anlamna gelmez. nk Kur'an- Kerim, Araplarn hakknda pek bir bilgiye sahip olmadklar inan meselelerinin yansra sosyal hayatn tm alanlarndan bahsetmektedir. badet konularn, ahlki prensipleri, ayrca btn bu hususlarda kyamete kadar gelecek btn nesillerin ihtiyalarn kapsayan bir kitaptr. Btn bunlarn yannda snrl bir hacme sahiptir. Her bir cmlesi derin anlamlar ierir. Bazen bir cmlesi, pratik hayatn geni bir alanna hitap etmektedir. ledii konular, genellikle deiik srelerde ele almakta, bir srede konunun bir yn, baka bir srede baka bir yn ilenmektedir.

Bu nedenle bir konuda Kur'an'm ne dediini tesbit edebilmek iin her zaman dili bilmek yeterli deildir. Dilin yannda baka kaynaklara da ihtiya vardr. Konuyla ilgilenen uzmanlar, toplanmlardr:[57] 1. Kur'an- Kerim, 2. Peygamber (s.a.v.), 3. letihad (re'y), 4. Ehl-i Kitap. imdi de bu kaynaklara nasl bavurduklarn grelim: [58] sahablerin bavurduklar kaynaklar drt balk altnda

A) Kur'an-1 Kerim
Kur'an- Kerimin bir konuyu deiik srelerde ele aldna deinmitik. Bir konuda muhtasar olarak anlatlan bir konu baka bir srede daha geni bir ekilde ele alnm veya bir yerde konunun bir yn anlatlmken baka bir srede dier bir yn ele alnm, bir yerde mutlak ifadelerle anlatlan bir hkme, baka bir yerde birtakm kaytlar getirilmi, mm (genel) olarak zikredilen, baka bir yerde tahsis edilmitir vs. Kur'an'm hedefi, toplumu btn ynleriyle slah edip eitmektir. Toplumun inancn tashih etmek, ahlk yapsn slah etmek, sosyal kurumlarn slah etmek, Allah'a nasl ibadet edileceini gstermek ve benzeri konularda insanlar eitmektir. Kulland slupta eitmek, bilgilendirmenin nnde gitmektir. Bir konunun deiik srelerde ilenmi olmasnn en nemli sebeplerinden birinin bu olmas gerekir. Akademik kitaplarda olduu gibi bir konuyu ele alarak ayrntlarna kadar onu bir balk altnda ilemez. nk akademik kitaplarda bilgilendirme dier amalarn nnde yer almaktadr. Bir yeti ele alyorsunuz, bakyorsunuz ki bir ynyle ibadeti, bir ynyle ahlk, hukuku veya baka bir konuyu ilgilendirmektedir. Netice olarak Kur'an' Kerim yetleri birbirlerini aklamak-tave birbirlerini tamamlamaktadr. Kur'an1 da ele alnm bir konuyu incelemek isteyen, o konuyla ilgili ve mteferrik srelerde geen yetleri bir araya getirerek onlar topluca deerlendirmek zorundadr. Bu ilem bir bakma Kur'an'm Kur'anla tefsiridir. Kur'an'm yine Kur'an ile tefsir edilmesine bizzat Peygamber (s.a.v.) rehberlik etmitir. Mesela: nanp da imanlarna herhangi bir zulm kartrmayanlar var ya ite gven onlarndr.[59] yeti indiinde anladklar ekliyle yette anlatlanlar msl-manlara ar gelmi ve: Hangimiz kendisine zulmetmez ki, demilerdir. Bunun zerine Peygamber (s.a.v.) onlara: Ayette anlatlmak istenen, sizin u anladnz deildir. Kastedilen, "irk"tir. Salih kulun u szn duymadnz m: "Yavrucuum! Allah'a ortak koma! Dorusu irk, byk bir zulmdr."[60] demitir.[61] Nisa sresinin 23. ve 24. yetlerinde kiinin kendileriyle evle-nemecei kadnlar sralanmakta ve bunlarn dnda kalanlarla evlenilebilecei ifade edilmektedir. Burada evlenilemeyecek kadnlar arasnda mrik kadnlar zikredilmemektedir. Bakara sresinin 221. yetinde ise, mrik kadnlarla da evlenilemeyece-i belirtilmektedir. Hangi kadnlarla evlenilemeyeceini tesbit edecek kii bu iki sreden birine bakarak hkm verecek olursa, verecei hkm eksik olacaktr. [62]

B) Peygamber (S.A.V.)
Asr- Saadette Kur'an' anlama konusunda mslmanlarm bavurduklar ikinci kaynak, Peygamber (s.a.v.)'dir. Peygamber (s.a.v.) hayatta iken bavuru, bizzat Peygamber'in kendisine yaplyordu. Vefatndan sonra ise, onun snnetine yani onun szlerine, fiil ve takrirlerine bavuruyorlard. Hadis kitaplar incelendiinde 'Tefsir Bab" diye bir balk atklar grlecektir. Buradaki rivayetlerin ou, Peygamber (s.a.v.)'in yet aklamalaryla ilgilidir. Hatta hadis kitaplarnn dier bablar da Kur'an'm aklamalar mahiyetindedir, imam afi (l. 204/819) bu konuda yle demektedir: "Peygamber (s.a.v.)'in verdii her hkm, onun Kur'an'dan anladdr."[63] Kur'an- Kerimi aklamakla grevlendirilen ve Kur'an'a uymas emredilmi olan Peygamber'in din olarak yaptklar ve syledikleri, Kur'an'm pratik hayata aktarldr. Peygamberin ahlak kendisine sorulduunda: "Onun ahlk Kur'an idi."[64] diyen Hz. Aie, bu szyle bunu anlatmaktadr.

Peygamber (s.a.v.) Kur'an yetlerine dair aklamalarn bazen sorulan bir soru zerine, bazen de kendisi ihtiya duyarak yapard. zellikle ibadetle ilgili amel hususlarda Peygamber (s.a.v.)'in aklamalarna ihtiya vardr. Mesela Kur'an- Kerim'de namaz klnmas emredilmekte, rk ve sucddan bahsedilmektedir ama namazn nasl klnaca, namazn neresinde rk ve sucuda gidilecei, namazlarn ka rekt olacaklar belirtilmemektedir. Peygamber (s.a.v.) namazn nasl klnacan belirtmi ve: Ben nasl namaz klyorsam siz de ylece kln[65] buyurmutur. Yine Kur'anMa zekt verilmesi emredilmektedir ama hangi mallardan ve ne miktarda verilecei belirtilmemektedir.. Peygamber (s.a.v.) bu gibi hususlar ashaba anlatm ve fiil olarak gsterilmesi gerekenleri de bizzat kendisi yaparak onlara gstermitir. Peygamber (s.a.v.)'in rnek alnmas[66] ona tabi olunmas[67] ve emirlerine itaat edilmesi[68] yce Allah tarafindan bize yneltilen birer emirdir. Kur'an- Kerim'i en iyi anlayann, onu tebli etmekle grevli olan'Peygamber olmas ok tabidir ve aksi dnlemez. Peygamber (s.a.v.)'in, Kur'an'm tamamn ashabna tefsir edip etmedii tartma konusu olmu; tamamn akladn syleyenler kendilerine gre birtakm deliller, aklamadm syleyenler de kendilerine gre birtakm deliller zikretmilerdir.[69] Kukusuz aklama ihtiya duyulduunda yaplr. Kur'an'm tamamm aklamasna da ihtiya yoktur. Kur'an- Kerim, ashabn konutuu dil ile inmitir ve anlalmas da kolay bir kitaptr. yet yet her cmlesinin Peygamber tarafndan aklanmasna ihtiya yoktur. Yukarda szkonusu ettiimiz nedenlerle bir ksm yetlerinin aklanmas gerekiyordu ve Peygamber (s.a.v.) bu yetleri aklamtr. ayet Kur'an'm aklanmasna dair sylenebileceklerin tamamn Peygamber (s.a.v.) aklam olsayd, Kur'an in kendi yetleri zerinde dnlmesini istemesinin bir anlam kalmazd. [70]

C) ctihad (Re'y)
"ctihad" szc ile Kur'an yetleri zerinde tefekkr ve tedebbr etmeyi kastediyoruz. Bu anlamyla ictihad, usl- fkhtaki ictihaddan daha kapsamldr. Buna "re'y"- ya da "dirayet" de diyebiliriz. Bir ilme dayanmakszn Kur'an hakknda konuan cehennemdeki yerine hazrlansn [71] Re'yine dayanarak Kur'an hakknda konuan, isabet etmi olsa da hata etmitir.[72] hadisleriyle Hz. Ebu Bekir'in: "Bilmediim bireyi Allah'n Kitab hakknda syleyecek olursam hangi yer beni barndrr ve hangi gk beni glgeler"[73] szyle yine seleften benzeri eyler syleyenlerin szlerini ileri srerek ilk dnem mslmanlarnn re'y tefsirine kar olduklarm ileri srenler olmutur. Bu grte olanlarn ileri srdkleri dier deliller zet olarak yledir: Re'y ile tefsir, bir bilgiye dayanmakszn Allah'a birtakm eyler nisbet etmektedir. Bu nedenle de yasaklanmtr. Re'y ile Kur'an' tefsir eden, ileri srd grn Allah tarafindan kastedildiini bilmemektedir. Yani syledii zandan ibarettir. Oysa yce Allah: Bilmediin eyin ardna dmek buyurmaktadr.[74] Yce Allah, Peygamberine hitaben: Kendilerine indirileni aklaman iin sana bu Kur'an' indirdik[75] buyurmaktadr. De-mekki Kur'an'm aklanmas Peygamber'e bir grev olarak verilmitir. Kukusuz Peygamber de bu grevini yerine getirmitir. Re'y ile tefsirin caiz olduunu syleyenler ise, kar grte olanlarn ileri srdkleri grleri cevaplandrdktan sonra grlerini destekleyen baka deliller zikretmilerdir. Bunlarn grlerim de ylece zetleyebiliriz: a. Bir bilgiye dayanmakszn Kur'an hakknda sz sylemeyi yasaklayan rivayetler, keyf grleri yasaklamaktadr. Hi bir delile dayanmayan nyarglarla ileri srlen grler yasaklanmtr. Bir delile dayal olarak ileri srlen grler ise caizdir.[76] Ayrca rg'yi szkonusu eden hadis, rivayet senedi asndan salkl bir-rivayet deildir.69 Nazar itibara alnsa bile bununla bir delile dayanmakszn ileri srlen keyf grler kastedilecektedir. Byle biri, uslne uygun hareket etmediinden dolaya hataldr.[77] b. Peygamberin Kur'an' aklamakla grevli olduu meselesine gelince, bu, Peygamber (s.a.v.)'in haklarnda aklama yapm olduu yetler iin geerlidir. Peygamberin, haklarnda bir aklama yapmad yetler pek oktur, ilim ehli uslne uygun olarak bu yetleri aklar, gr belirtirler.[78] c. Bir ok yette, Kur'an zerinde dnlmesi emredilmek-tedir. Mesel bir yette: Onlar

Kur'an' dnmyorlar m[79] buyurulmaktadr... Baka bir yette de yle Duyurulmaktadr: Sana bu mbarek Kitab, yetlerini dnsnler ve akl olanlar t alsnlar diye indirdik.[80] Bu iki yetle herkesin Kur'an yetleri zerinde dnp onlardan t almas istenmektedir. Bir de Kur'an'dan derin anlamlar ve incelikler karanlar vardr ki bir yette de bunlara iaret edilerek yle buyurulmaktadr: Halbuki onu, Peygambere veya aralarndaki yetki sahiplerine gtrselerdi, iin iyzn anlayanlar, onun ne olduunu bilirlerdi.[81] Bu yet, Kur'an yetlerini dnme ve onlardan hkm karma konusunda farkl bir zmreden szetmektedir. Alimler bu yeti, ictihad etmenin delili saymlardr.[82] d. Eer re'y tefsiri caiz olmasayd, ictihad yapmak da caiz olmazd. e. Ashabn, baz yetlerin tefsirine dair farkl eyler sylediklerini biliyoruz. Bu da onlarn bu tefsirleri kendi re'yleriyle yaptklarnn delilidir. Ayrca Peygamber (s.a.v.) btn yetlerin tefsirini yapmamtr. Halbuki sahabeden, Kur'an'm tamamn rencilerine tefsir edenler olmutur. Mucahid b. Cbeyr (l. 103/721), batan sona kadar yet yet Kur'an'm tefsirim defa Ibnu Ab-bas'tan dinlediini, her yet zerinde durarak ona sorular sorduunu belirtmektedir.[83] Her kitap anlalmak iin okunur. Dnya ve hiret saadetinin kayna olan Kur'an- Kerimin anlalmamas dnlemez. Sahabe re'y tefsirine bavururken dil kurallarn, arap det ve geleneklerini, o dnemde Arap yarmadasnda yaayan Yahudi ve Hristiyanlar! ara olarak kullanyor ve kendi anlama kabiliyet ve yeteneklerini iletiyorlard.[84] Araplarn durumlarn ve geleneklerini bilmeleri, Yahudi ve Hristiyanlarla hair-neir olmalar, Kur'an'm kimi yetlerini daha kolaylkla anlamalarn kolaylatran hususlardandr. nk Kur'an'm ilk muhataplar, o dnemde yaayan insanlardr. Kur'an- Kerim, o dnemin mrikleriyle Yahudi ve Hristiyanla-rm durumlarndan, gelenek ve kltrlerinden ska bahsetmektedir. Asr- Saadet mslmanlatmn nyargsz olmalar, samimi ve kuvvetli bir imana sahip bulunmalar, Kur'an' daha doru anlamalarm kolaylatryordu. Kur'an' daha kolay anlamalarm salayan etkenlerden biri de, nuzl sebeplerine vakf olmalardr. Bilindii gibi Kur'an- Kerim yetleri genelde vukubulmu olaylar zerine inmilerdir. Elbetteki bu olaylar bilmek, ilgili yetlerden ne kastedildiini anlamay kolaylatrmaktadr. Yeri gelmiken kimi evrelerin ileri srdkleri ve bazen "le-dun ilmi", bazen de "batn ilmi" diye isimlendirdikleri ilim eiti zerinde durmakta yarar vardn. Gerekten byle bir ilim var mdr? Sahabe byle bir ilmi kullan mdr? iler, Hz. Ali ve masum soyduklar imamlarna byle bir ilim isnad etmektedir. Onlara gre imamlar batn ilmine vakftrlar. Kur'an'm zahirine uymayan bir gr onlardan sadr olduunda mutlaka o gr Kur'an'm batnna uygundur ve kabul edilmelidir. nk bu grn, Kur'an'm batnna uyup uymadn biz tahkik edemeyiz. Ehl-i Snnet ierisinde tasavvuf ehli de benzeri iddialar ileri srerler. Onlara gre veliler byle bir ilme sahiptirler. Nitekim Hz. Hdr bir veli idi ve ona ledun ilmi verilmiti. Bu evrelerden bazlarnn iddialarna gre ise Peygamber (s.a.v.) gizli bir yolla Hz. Ali'ye, kimine gre ise Hz. Ebu Bekir'e byle bir ilim vermitir. Hz. Ali'ye kendilerini nisbet eden tarikatler bu ilmin Hz. Ali kanalyla, Hz. Ebu Bekir'e kendilerini nisbet edenler de bu ilmin Hz. Ebu Bekir yoluyla tarikat silsilelerine getiini ileri srerler. Batn ilmi iddiasn ileri srenlerin dayanaklarndan biri de yle bir rivayettir: "Her yetin bir zahiri, bir batn, bir haddi, bir de matla vardr."[85] man Gazzal, (l. 505/1111) her yetin altmbin anlam bulunduu iddiasn tasvip ettikten sonra bu rivayeti de szkonusu ederek altmbinin drtle arplmas gerektiini savunur. Buna gre herbir yetin iki yzkrkbin anlam vardr.[86] Hereyden nce unu belirtmek gerekir ki, Peygamber (s.a.v.)in gizli yoldan Hz. Ebu Bekir'e, Hz. Ali'ye veya bir bakasna din bir ilim rettiini ve bu ilmi bakasndan gizlediini iddia etmek, onun tebli grevini yerine getirmediini iddia etmek anlamna gelir. nk yce Allah Peygamberine yle hitap etmektedir: Sana emrolunan aka syle.[87] Peygamber (s.a.v.) din bir bilgiyi kimi insanlardan saklam ve kimilerine gizli bir yolla anlatmsa teblide akla riayet etmemi demektir. Hibir mslman byle bir iddiada bulunamaz.

Din, Kur'an- Kerim'dir ve tamam Peygamber tarafndan tebli edilmitir. Ayrca din Kur'an ile tamamlanmtr. Kur'an1 da ise Peygamber'e dinin baz eylerini sadece belli kimselere anlat ve dierlerinden bunlar gizle diye bir emir mevcut deildir. Kur'an'm indirilii tamamlandktan sonra herhangi bir kimse Allah tarafndan din bir bilgi elde ettiini iddia edecek olursa, dinin tamamlanmam olduunu iddia etmi olur. Allah katndan din bilgiler Peygamberi kanalyla insanlara tebli edilir. Hz. Ali henz hayatta iken ona ulhiyet nisbet edenlerin kt bilinmektedir. Ayn dnemde onun gizli bir ilme vakf olduu iddialar da ortaya km olmal ki kendisine bu dorultuda bir takm sorular sorulmutur. Buhar, Eb Cuhayfe'den yle dediini nakleder: "Ali'ye -Allah kendisinden raz olsun- sordum: "Allah'n Kitabmdakiler dnda yannzda vahiyden birey var m?" "Hayr. Daneyi yaran ve insan yaratana yemin ederim ki benim bildiim, Kur'an' anlama konusunda Allah'n herhangi bir insana verdii anlama kabiliyetinden ibarettir", dedi. "Peki u sayfada ne vardr?" diye sordum. "Diyet meselesiyle esirin nasl serbest braklaca ve kfir sebebiyle mslmamn ldrleme-yeceine dair eylerin yazl olduu bir sayfadr, dedi."[88] Her yetin bir zahiri, bir batn, bir haddi ve bir de matla bulunduuna dair rivayete gelince, bu rivayetten ne kastedildii net olarak ak deildir. Rivayeti szkonusu eden limler de anlam konusunda farkl eyler sylemilerdir.[89] Kald ki rivayetin kendisi sahih bir rivayet deildir. Hasanu'l-Basr'nin mrsellerinden olup hibir hadis kitabnda yer almamaktadr. Hadis ehli tarafin-dan da rivayet edilmi deildir.[90] Eer bu rivayetten, herbir yetin birok anlam bulunduu sonucu karlacak olursa, o takdirde rivayet metin ynnden de gereklere aykrdr. nk Kur'an- Kerimin byk ounluu muhkem yetlerden teekkl etmektedir. Muhkem yetler ise, birden fazla anlama ihtimali bulunmayan yetlerdir. Velilerin de Hz. Hdr gibi "ledun ilmi"ne [91] sahip olduklar iddiasna gelince, bunun da bir dayana yoktur. nk Hz. Hdr'm kimlii konusunda farkl eyler sylenmitir ve peygamberliine dair deliller daha kuvvetlidir. [92]Kald ki Hz. Hdr'a byle bir ilmin verildii, Hz. Musa ile Hdr kssasnda anlatlmaktadr. Kssalarn birok yn Kur'an'da yer almadndan limler kssalar mtebihat arasnda saymlardr. Mtebih yetler tefsir edilirken muhkem yetler dorultusunda tefsir edilmeleri gerekir. Muhkem yetler ise, velilere byle bir ilmin verildiine dair bir ifade bulunmamaktad. Mfessir Kurtub (l. 671/1273) sflerin "ledun ilmi" iddialarn reddederken zet olarak yle demektedir: Peygamber kanal dnda Allah'n hkmlerinin renilmesi iin bir yol yoktur. Selef ve halef limleri bu konuda icma etmilerdi. Bu konuda kesin bilgi ve yakn hasl olmutur. Allah'n emir ve yasaklar peygamberler kanalyla renilir. Peygamberimizin vefatndan sonra Allah'tan din bir hkm aldm syleyen, peygamberlik iddiasnda bulunmu olur.[93] Mfessir ls (l. 1270/1852) de "ledun ilmi" iddalarn reddederek din bilgilerin sadece Peygamber (s.a.v.)'den alnacan belirten ve sflerin de kendi stadlar olarak grdkleri Abdl-kadir Geyln'nin, Cneyd Badadnin, Sakat'nin, Ebu Said el-Harraz'n ve Gazl'nin szlerinden nakiller yapar.[94] Netice olarak "ledun ilmi" ancak peygamberler iin sz konusudur. Onlarn dnda herhangi bir kimse vahiy alamaz. Ancak bu erevede Allah'n insanlara verdii yetenek, onlarn cehd etmeleri, nefislerini eiterek nyargsz deerlendirme yapabilmelerinden szedilebilir. Elbette salih insanlarn yetenekleri geliir ve meseleleri deerlendirirken nyargsz ve daha tutarl bir yol izlerler. [95]

D) Ehl- Kitap
Medine'ye hicretten sonra mslumanlar Ehl-i Kitap ile iice yaamaya baladlar. Bunun yannda Kur'an- Kerim, Tevrat'ta geen birok kssadan bahsetmektedir. Ancak Kur'an' Kerim1 de bu kssalar muhtasar olarak zikredilirken Tevrat kssalarnda kk ayrntlara varncaya kadar birok ey nakledilmektedir. Kur'an'da ayrntlara girilmemesi, ibret alnacak yn ile yetinilmesinden dolaydr. Ancak kssa szkonusu olunca insanlar genelde iin olay ynne ve olaylarn ayrntlarna dkndrler. Szkonusu olan sahab de olsa onun da bir insan olduunu akldan karmamak' gerekir. Ayrca Yahudi ve Hristiyanlardan da Islm kabul edenler ve bu kabul edenler arasnda limler vard. Bu nedenle Ehl-i Kitap ve onlarn kltrleriyle mslmanlar arasndaki ilikiler daha da

artt. Olayn bir baka yn ise, Kur'an'm da, Tevrat'n da, ncil'in de ilah kitaplar olulardr. Her ne kadar Tevrat'ta ve ncil'de bir takm tahrifat yaplmsa da onlarda birok gerek de vardr. Ayrca Kur'an ile Tevrat'n naklettikleri kssalar, arasnda birtakm benzerlikler mevcuttur. Byle bir ortamda mslmanlarla Ehl-i Kitap arasnda kltr alveriinin olmas, bu arada Kur'an- Kerim'in ve Peygamber (s.a.v.)'in, mslmanlar asndan bu alverite takip edile-' cek kstaslar belirlemeleri doaldr. Kur'an- Kerim, Israiloullarmn Tevrat' tahrif ettiklerine dikkat ekerek yle buyurmaktadr: Ahidlerini bozmalar sebebiyle onlar lanetledik ve kalbleri-ni katlatrdk. Onlar kelimelerin yerlerini deitirirler (kitaplarn tahrif ederler). Kendilerine retilen ahkmn (tevrat'n) bir blmn de unuttular. lerinden pek at hari, onlardan daima bir hainlik grrsn. Yine de sen onlar affet ve aldr etme. phesiz Allah iyilik edenleri sever. [96] Hristiyanlarn da ncil'i tahrif ettiklerinden szederek yle buyurmaktadr: Biz hristiyanlarz diyenlerden de kesin szlerini almtk. Ama onlar da kendilerine zikredilen (verilen tlerin veya Kitabin) bir blmn unuttular. Bu sebeple kyamete kadar aralarna dmanlk ve kin saldk.[97] Kur'an- Kerim, hem Tevrat'n ve hem de incil'in tam olarak korunmadn ve yanl birtakm eylerin bu kitaplara kartrldn haber vererek Mslmanlarn dikkatlerini bu noktaya ekmektedir. O halde mslmanlar Ehl-i Kitap kltrne kar ayklayc bir tavr ierisinde olmallar. Bu kltr ne tmyle reddedilebilir ve ne de tmyle kabul edilebilir. Bu kltre kar taknlacak tavrla ilgili birbirleriyle eiiyormu gibi grnen hadislerin bulunmas bu nedenledir. Peygamber (s.a.v.) bir hadisinde yle buyuruyor: Benden duyduunuz bir tek yet bile olsa onu bakasna aktarn. srailo-ullarndan naklederek anlatn, bunda bir saknca yoktur.[98] Sahabeden Eb Hreyre, bnu Abbas, bnu Mes'ud ve bakalarnn zaman zaman baz eyleri Ehl-i Kitaba sorduklar nakledilmektedir [99] Hatta Abdullah b. Amr'm Yermuk savanda Ehl-i Kitaptan iki deve yk kitap elde ettii ve yukarda szkonusu ettiimiz hadise dayanarak -ki hadisin ravisi de kendisidir- bu kitaplar okuduu, onlardan rendii baz eyleri anlatt kaydedilmektedir.[100] Zikrettiimiz bu rivayetlerin yannda Peygamber (s.a.v.)'in, Ehl-i Kitaptan edindii bir kitab okuyan Hz. mer'i bu iten sakndrd,[101] Tevrat' yahudilerden dinleyen bir grup mslmana: Ehl-i Kitabn dediklerini ne dorulayn ve ne de yalanlayn, "Biz, Allah'a ve bize indirilene inandk"[102] deyin buyurduu nakledilmektedir.[103]

bnu Abbas'm da yapt bir konumada mslmanlara yle dedii rivayet edilmektedir: renmek maksadyla Ehl-i Kitab'a bir ey sormayn. nk yce Allah mesajlarn en yenisini Peygamberimize indirmitir. Hem Eh-i Kitab, kendilerine indirilen kitab deitirmilerdir.[104]
Bu rivayetlerden sahabenin zaman zaman Ehl-i Kitaba mracaat ettiklerini, ancak mracaat ederken ihtiyatl davrandklarn anlyoruz. limler, Ehl-i Kitaptan gelen kltr yani israiliyat ksma ayrmlardr: a) Kur'an- Kerim ve sahih snnetin dorulad israiliyat. Bu eidi anlatmakta ve nakletmekte bir saknca yoktur. b) Kur'an- Kerim ve sahih snnetin yalanlad israiliyat. Bu eiti ancak reddedilmek iin nakledilebilir. c) Kur'an- Kerim ve sahih snnette hakknda bir bilgi mevcut olmayan israiliyat. Bu eit israiliyat ne dorularz ve ne de ya 1 anlarz. Peygamber (s.a.v.)'in, Ehl-i Kitaptan nakil yaplmasnda bir saknca bulunmadm ifade eden hadisi birinci eit israiliyata; onlardan nakil yapmay ve kitaplarm okumay yasaklayan szleri ikinci eit israiliyata;" onlar ne yalanlayn ve ne de dorulayn anlamndaki hadisi de nc eit israiliyata hamledilmitir. Asr- Saadette mslmanlarm Ehl-i Kitaba bavururken ihtiyatl davrandklar sylenebilir. Ancak

daha sonra gelen nesillerin tefsirlerinde her eit israiliyatm nakledildii, Israiliyattan uzak kalm tefsir kitaplarnn aznlkta kald bir vakadr. [105]

Sonu
lh kitaplarn sonuncusu olan Kur'an- Kerim'i nceki kitaplardan ayran balca zellikleri, onun mucize olmas, peyderpey indirilmi olmas ve korunmasnn Allah tarafndan stlenilmi olmasdr. nceki peygamberlerin mucizeleri kevn mucizeler nevinden-dir. Bu tr mucizeler, ancak olay mahede eden asndan mucizedirler. Baka meknlara ve baka nesillere tanamazlar. Kur'an ise, her yere ve nesilden nesile tanabilir bir mucizedir. Risaleti kyamete kadar kalc ve btn insanla gnderilmi bir peygamberin mucizesi bu trden bir mucize olmalyd. Kur'an- Kerimin peyderpey indirilmi olmas daha iyi anlalmasn, inen yetler grubunun hayatta da yaanmasn salamtr. Peyderpey indirilmi olmas, korunmasyla da yakndan ilgilidir. Kur'an'n Allah tarafndan korunmu olmas, harikulade yollarla korunduu anlamna alnmamaldr. Bilakis yce Allah, insanlar bu ie musahhar klmtr, inen her yet grubu hem vahiy ktipleri tarafndan yazlyor ve hem de birok kimse tarafndan ezberleniyordu. Bylece Kur'an- Kerim hem yazlarak ve hem de azberlenerek nesilden nesile hibir deiiklie uramadan aktarlabilmitir. Asr- Saadet mslmanlar, Kur'an' hibir deiiklie uramadan sonraki nesillere aktarmakla yetinmemi, her rendiklerini Peygamberin gzetiminde hayatlarna uygulayarak sonraki nesillere slmn nasl yaanaca konusunda model toplum olmulardr. Onlar, Kur'an' renmeyi, onu anlamay ve hayatlarna aktarmay birlikte yrtmlerdir. Anlamak ve anladklanyla amel etmek iin Kur'an' okuyorlard. Kur'an- Kerim, gnlk hayatlarnda konutuklar bir dil ile inmiti. Bu nedenle toplumun her kesimi onu anlamakta nemli bir glk ekmiyordu. Geri mm bir toplum idiler ve daha nce din konusunda fazla bir bilgileri yoktu. Ayrca Kr'an, insan ilgilendiren her alandan szediyordu. Ancak anlayamadklarm Pey--gamber'e sorma imknna sahip idiler. Peygamberin kendisi de Kur'an' onlara aklamak ve nazar bilgilerini hayatnda yaayarak onlara rehberlik etmekle grevli idi. Nuzl sebeplerine vakf olmalar da yetleri anlamalarn kolaylatran etkenlerdendi. Anlayamadklar hususlar, Peygamber (s.a.v.)'e soruyorlard. Onun vefatndan sonra ise birbirlerine sorarak reniyorlard. Kur'an- Kerim'i anlamaya almak din faaliyetlerinin banda geliyordu. Kur'an' daha iyi anlamak kiiyi toplumda nemli bir konuma ykseltiyordu. dareciler bu kiiler arasndan seiliyordu. Kur'an' anlama noktasnda hepsi ayn dzeyde deildi. Ancak kiinin st dzeyde olmamas, Kur'an' anlama abas ierisinde olmasna engel tekil etmiyordu. Yardmlaarak birbirlerinin eksiklerini tamamlyorlard. Kur'an- Kerim yetleri birbirini aklamaktadr. Deiik nedenlerle bir konu deiik srelerde ele alnmtr. Bir srede konunun bir yn, dier bir srede baka bir yn ele alnmtr. Yine bir srede zet olarak ilenen bir konu, dier bir srede daha geni ele alnmtr. Bu nedenle Kur'an' anlamak iin bavurulacak ilk kaynak yine Kur'an'n kendisidir. Sahabe de kimi yetleri veya konuyu anlamak iin yine Kur'an'a bavuruyorlard. Bavurulan ilk kaynak Kur'an'm kendisi idi. Kukusuz Kur'an' en iyi anlayan, Peygamber (s.a.v.)'dir. Bu nedenle bavurduklar ikinci kaynak da Peygamber (s.a.v.)'dir. Kur'an- Kerim, yetleri zerinde dnmeyi, onu tedebbr ile okumay emretmektedir. Sonu "dnmyor musunuz?" "ak-letmiyor musunuz?" gibi ifadelerle biten birok yet vardr. Akl, insana verilen en byk nimetlerdendir. Bu nimetin kr ise, akl kullanmak yani dnmektir. Sahabe, Kur'an' anlamak iin kendi re'y ve ictihadlarma da bavuruyorlard. Kur'an- Kerim, kendinden nceki kitaplardan; Tevrat ve ncil'den ska szeder. Tevrat Kur'an'da geen kssalarn ayrntlarna varncaya kadar ele almaktadr. Medine'ye hicret edildikten sonra mslmanlar Ehl-i Kitap ile iice yaamaya balamlardr. Bu nedenle mslmanlarla Ehl-i Kitap arasnda kltr al-veriinin bulunmas doaldr. Ancak Ehl-i Kitap, Tevrat ve InciL'i tahrif etmilerdir. O halde bu kltr al-veriinde msl-manlarn ihtiyatl davranmalar gerekiyordu. Sahabe Kur'an' anlama noktasnda kimi konularda Ehl-i Kitaba mracaat etmi-

lerse de bu ihtiyat elden karmadklarm sylemek mmkndr. Ancak sonraki mslman nesillerin ayn ekilde davrandklarm ne yazk ki syleyemiyoruz. Maalesef mfessirlerimizin bir ou hem de ayklama yaplmakszn Ehl-i Kitabn kltrne bavurmu ve bu kltrn sapmalarn kitaplarna aktarmlardr. [106]

kinci Blm ASR-I SAADETTE SNNETN ANLAILMASI 1- Snnet Kavram Ve Kapsam


Arap dilinde takip edilen yol anlamna gelen "snnet" din terminolojide Peygamber (s.a.v.)'in sz, davran ve ikrarlar iin kullanlr. Bir kiiye nisbet edildiinde, mesela "falann snneti" denildiinde o kimsenin takip ettii yol, det ve davranlar kastedilir. Peygamber'in ikrarlarna da snnet denilmesi, onun yanl ve hatal sz ve davranlara kar sessiz kalmamasndan dolaydr. Sylenen sz ve yaplan davranta bir hata ve yanllk varsa Peygamber mutlaka onun dorusuna dikkat eker, huzurunda sylenen sz veya yaplan davrana sessiz kalmsa o sz ve davran ikrar ediyor demektir, ite bu nedenle ikrarlar da snneti erevesinde kabul edilmitir. Kur'an- Kerim inan prensiplerinin yannda ibadet, ahlk, hukuk, ve benzeri sosyal kurumlarla ilgili emir ve yasaklar da iermektedir. Sosyal kurumlarla ilgili emir ve yasaklar hayatn pratiiyle ilgili hususlardr. Kur'an'da nazar olarak anlatlan bu bilgiler ou zaman Peygamber (s.a.v.) tarafndan pratie aktarlyordu. Mesela namaz klnmas Kur'an'da emredilmekte bu arada namazn rknleri olan rk, sucd, kraat gibi hususlar zikredilmekle birlikte nasl pratie aktarlacaklar anlatlmamaktadr. Peygamber (s.a.v.) namaz klarak mslmanlara rehberlik etmi, Ben nasl namaz klyorsam siz de ylece namaz kln[107] buyurmutur. Yine Kur'an'da kapal olarak yani mcmel ve mutlak olarak zikredilen kimi hususlar Peygamber (s.a.v.) tarafndan aklanmtr. nsanlar arasnda Kur'an- Kerimin tefsirine en ehil olan, hi phesiz Kur'an'n kendisine indirildii Peygamber (s.a.v.)'dir. ite bu gibi nedenlerle snnetin dindeki nemi byktr. Nitekim yce Allah Peygamber'i hem tebli[108] ve hem de tebyin (aklama) ile grevlendirmitir. Bir yette yle Duyurulmaktadr: nsanlara kendilerine indirileni aklaman iin sana bu Kur'an' indirdik, [109] Tebli, Kur'an ayetlerinin indirildikleri lafzlarla insanlara ulatrlmas, tebyin ise, bu lafzlardan insanlara kapal gelen kelime ve cmlelerin aklanmas yani tefsir edilmesidir. Snnetin, temel bir kaynak olduu u hadisede de ak bir ekilde ortaya konmaktadr: Peygamber (s.a.v.) Muaz b. Cebel'i Yemen'e gnderdiinde ona ne ile hkmedeceini soruyor. Muaz: Allah'n Kitab ile hkmederim, diyor. Peygamber: Ya karlatn olayla ilgili Allah'n Kitabnda birey bulamazsan ne yaparsn, diye soruyor. Muaz: Raslnn snnetiyle hkmederim, diyor. Peygamber: Ya Rslnn snnetinde de bulamazsan ne ile hkmedersin, diye soruyor. Muaz: Kendi re'yimle ictihad ederim, karln veriyor. Olay nakleden Muaz diyor ki: Aramzda bu konuma getikten sonra Peygamber (s.a.v.) eliyle gsme dokundu ve: "Allah'n elisinin elisini, kendi elisinin rzasna muvaffak klan Allah'a krler olsun" buyurdu.[110] Peygamber (s.a.v.)'in Kur'an' aklamalar vahye mi dayalyd, kendi itihadyla myd, yoksa bir ksm vahiy, bir ksm itihadyla myd? konusunu tartmann pratikte bir yarar yoktur. nk Peygamber (s.a.v.)'in aklamalarnda bir hata szkonusu olmusa vahiy tarafndan uyarlm ve itihad tashih edilmiti. Buna gre ictihadlar da vahiy tarafndan hkmen onaylanmtr. nk Kur'an'da Peygamber (s.a.v.) mslmanlara rnek olarak gsterilmektedir.[111] Hatal davram ya da itihadn rnek olarak gsterilmesi dnlemez. Kur'an- Kerim incelenecek olursa peygamberler dnda hibir fert btn sz ve davranlaryla rnek gsterilmi deildir. nk dier fertler hata ettiklerinde vahiy inip onlarn ictihadlarm dzeltmemektedir. Ayrca Kur'an- Kerim'in birok yetinde Peygambere emredilmektedir. Bu yetlerden birka tanesi yledir: Kim Peygamber'e itaat ederse, Allah'a itaat etmi olur.[112] itaat ve ona tabi olunmas

Ey iman edenler. Allah'a itaat edin. Peygamber'e ve sizden olan emir sahiplerine de itaat edin. Eer bir hususta anlamazla derseniz -Allah'a ve hirete gerekten inanyorsanz- onu Allah'a ve Peygamber'e gtrn; bu hem hayrl, hem de netice bakmndan daha iyidir. [113] Kur'an- Kerim belli bir dnem iin gnderilmi deildir. Bu nedenle Peygamber'e itaat, anlamazlk durumunda zm iin anlamazl ona gtrmek sadece Peygamberin hayat ile ilgili bir mesele olarak dnlemez. Onun vefatndan sonra da ona itaat ve anlamazl ona gtrme szkonusudur. Vefatndan sonra ona itaat ve anlamazl ona gtrmek ancak snnetine itaat ve anlamazl snnetine gtrmekle mmkndr. Mfessirle-rimiz de ona itaati, snnetine itaat eklinde anlamlardr.[114] Yce Allah yine yle buyurmaktadr: Ey iman edenler! Allah'a ve Resulne itaat edin, iittiiniz halde ondan yz evirmeyin.[115] Hayr, Rabbine andolsun ki aralarnda kan anlamazlk hususunda seni hakem tayin edip sonra da verdiin hkmden ilerinde hibir sknt duymakszn onu tam manasyla kabullenmedike iman etmi olmazlar.[116] De ki: Eer Allah' seviyorsanz bana uyunuz ki, Allah da sizi sevsin ve gnahlarnz balasn. Allah son derece balayc ve esirgeyicidir. De ki: Allah'a ve Resulne itaat edin. Eer yz evirirlerse bilsinler ki Allah kfirleri sevmez.[117] Sahabe Keslullah'n yaknnda olmaya, slm'n uygulamasn ve ibadetini ondan grerek renmeye zen gsteriyor ve sonra da rendiklerini gidip akraba ve evrelerine retiyorlard, Buhr, Malik b. el-Huveyris'nin yle dediini nakleder: Kavmimden be-on kii ile beraber Peygamber (s.a.v.)'in yanna gelmitim. Yannda yirmi gn kaldk. Peygamber (s.a.v.) efkat ve merhamet sahibi idi. oluk ocuumuzu zlediimizi grnce bize: "Haydin ailelerinizin yanna dnnz. Yanlarnda bulununuz. Onlara dini retiniz. Beni nasl namaz klar grdnzse ylece namaz klnz. Namaz vakti geldiinde iinizden biri ezan okusun. En yalnz da size imam olsun" buyurdu.[118] Bu ve benzeri dier rivayetlerden [119]Asr- Saadette sahabenin, Raslullah (s.a.v.)'in snetini birbirlerine aktardklarn reniyoruz. Peygamber (s.a.v.) Allah'tan gelen vahiyleri pratik hayata aktaryor ve ihtiya duyulan hususlarda aklamalarda bulunuyordu. Meydana gelen olaylar ve din konusunda kendisine yneltilen sorular, o ana kadar Kur'an'dan inen yetler nda zme balyor ve cevaplandryordu. ayet konuyla ilgili henz bir vahiy inmemise, inmesini bekliyordu. Mslmanlar da Peygamberin alamalarn ve verdii hkmleri kabul ile karlyorlard. Bununla birlikte ihtiya duyduklarnda Peygamber'den gelen emir ve nerilerin vahiy eseri olup olmadn tahkik etmek istedikleri de olmutur. Bu konuda kendisine bavurduklar yine Peygamberin kendisi idi. Bedir savandaki u olay misal olarak zikredebiliriz: Peygamber (s.a.v.) Bedir'de islm ordusunu bir yere mevzi-lendirnek istedi. Sahab Hubab b. Munzir, sava stratejisi bakmndan oray uygun grmediinden Peygambere: "Buray m setiniz? Buras Allah'n konaklayn deyip tesine ve berisine gee-miyeceimiz bir konaklama yeri midir, yoksa kendi grnz ve sava taktii gerei midir? diye sordu. Peygamber (s.a.v.): Hayr, bu kendi grm ve sava taktiidir, dedi. Bunun zerine Hubb, orasnn uygun olmadm syledi ve baka bir yer nerdi. Peygamber (s.a.v.), onun nerdii yeri uygun grd.[120] Hurma alama olaynda olduu gibi Peygamber (s.a.v.)'in dnya ilerine dair isabetsiz grleri olmutur ve grnn isabetsizlii ortaya ktktan sonra bu grnden vazgemitir. Hurma alama olaynda Peygamber (s.a.v.) hurma alayan birka kimseye rasthyor. Bunlar ne yapyorlar? diye soruyor. A yapyorlar; erkei diiye ekleyince alanyor, dediler. Peygamber: Yapiftasalar daha iyi olur, dedi. Bunun zerine hurmalar alayanlar, onlar alamaktan vazgetiler. Ancak o sene iyi bir mahsul almadlar. Durumu Peygamber (s.a.v.)'e bildirince: "Dnya ilerinizi siz daha iyi bilirsiniz. Ben de bir beerim. Size dininize dair bir ey emrettiimde, onu aln. Kendi grm olarak birey sylediimde ise, ben de bir beerim.[121] Bu konuyu ele alan Aliyyu'1-Kar bu rivayetten u sonucu karyor: Burada din hkmlerle ve hiret halleriyle ilgisi bulunmayan dnyaya ait meselelerde peygamberlerin ismet sfatna sahip bulunmadklarna dair bir uyar vardr.[122] Maamafh sahabeden kimisi de, Peygamberi her hususta rnek alr niin yle ya da byle dediine veya davrandna bakmakszn onun yapt gibi yapard. Hz. mer'in olu Abdullah'n

bu konuda son derece titiz olduu bilinmektedir. yle ki, Mekke ile Medine arasnda yolculuk ederken, Peygamber (s.a.v.) bir aacn altnda oturup dinlenmise, o da orada oturup dinlenirdi. Ancak bu anlamda yani mubah konularda peygamberi rnek almann fert baznda kaldm ve yaygn olmadn belirtmek gerekir.[123]

2- Hadislerin Yazlmas
Peygamber (s.a.v.) hadislerinin bakalarna aktarlmasn tevik ediyordu. Hadisler eer bakalarna aktarlacaksa onlar korumann ve onlar bakalarna aktarmann iki yolu vardr. Bunlardan biri, ezberlenmeleri, ikincisi ise, yazlmalardr. Nitekim Kur'an- Kerimin korunup baka nesillere aktarlmas bu iki yolla olmutur. Hadislerin yazlmas konusunda Peygamber (s.a.v.)'den farkl rivayetler nakledilmektedir. Bu rivayetlerin kiminde hadislerin yazlmas yasaklanrken kiminde ise tevik edilmektedir. Hadislerin yazlmalarnn yasaklanmasn ifade eden bir hadiste yle buyurulmaktadr: "Benim szlerimden bir ey yazmayn. Herkim benden, Kurandan baka birey yazmsa onu yok etsin. [124] Yasaklama ile ilgili baka rivayetler de vardr. Yazlmasn tevik aden rivayetlerin, birinde ise Abdullah b. Amr yle demektedir: "Peygamber (s.a.v.)'den duyduum ve muhafaza edilmesini istediim her eyi yazyordum. Kurey: "Sen Peygamber'den duyduun hereyi yazyorsun, oysa o da insandr; gazap ve rza hlinde konuabilir" diyerek yazmaktan beni menetti. Ben de yazmaktan vazgetim ve bu durumu Peygamber'e anlattm. Eliyle azna iaret ederek yle buyurdu: 'Yaz, nefsim elinde olana yemin ederim ki ondan ancak hak sz kar.[125] Gelen rivayetlerden anlald gibi sahabeden bir ksm hadisleri yazyordu. Kimi aratrmaclar yazanlarn saylarnn da az olmad grndedir. Mesela Muhammed Hamidullah, bunlarn saylarnn elliye ulat grne katlmaktadr.[126] Hadislerin yazlmasn yasaklayan ve tevik eden rivayetler arasndaki elikiyi uzlatrmak iin farkl grler ileri srlmtr. Biz burada daha tutarl grdmz ikisini nakletmekle yetineceiz. Bunlardan birincisi yledir: Peygamberin kendi szlerinin yazlmasn yasaklamas, bu szlerin Kur'an'a kartrlmas endiesinden kaynaklanyordu.[127] Bu nedenle onlar Kur'an'a kartrmayacaklarndan emin olduu kimselere yazma izni vermiti. Kur'an- Kerim yetlerinin ou nazil olduktan ve birok hafz tarafndan ezberlendikten ve baka bireyle karmas endiesi ortadan kalktktan sonra Hz. Peygamber hadislerin yazlmas iznini genelletirmitir.[128] ikincisi ise; insanlarn hadislere ynelip Kur'an' ihmal etmeleri endiesidir. Hadisleri yazma iinin dar erevede tutulmas sadece ilk dnemleri kapsamyor. Kur'an- Kerim'in birou indikten ve ezberleyenleri ile onu yazanlar oaldktan sonra da ayn endie devam etmektedir. Sahabeden yaplan nakillerde bu endie daha bariz bir ekilde kendini gstermektedir. Mesela bir ara Hz. mer hadisleri yazdrtmay dnm fakat insanlarn hadislere ynelerek Kur'an' ihmal etmelerinden endie etmitir.[129] Sahabe dneminde hadislerin yazya aktarlmas, "Sahife" ismini tayan kk risalelerden ibaret idi. Bildiimiz anlamda tedvin edilip hacimli kitaplarda toplanmalar sonraki nesillerde gereklemitir. [130]

3- Lafzla Rivayet Ve Mana le Rivayet


Sahabe hadisleri lafzlaryla aktarmaya nem gsteriyordu. Peygamber hangi lafzlar kullanm ve cmleyi nasl kurmusa ylece aktarmaya zen gsteriyorlard. Genel eilim buydu. Ancak zaruret halinde mana ile de rivayet ediyorlard. Lafizla rivayete o derece nem verenleri vard ki bir harfin eksik veya fazla rivayet edilmesine tahamml etmezlerdi. Birinin bu ekilde bir hadisi rivayet ettiini grdklerinde hemen mdahale eder ve dzeltirlerdi. zellikle Hz. mer ve olu Abdullah'n bu ie son derece nem verdiklerini gelen rivayetlerden anlyoruz.[131]

4- Rivayetlerin Tahkiki
oer (.s.a.vj henz hayatta iken balamtr. Tahkik istei, sahabe-nin biribirlerinden phe etmelerinden ok hadisi nakleden kiinin yanl anlam olmas ya da unutmu olmas endiesinden kaynaklanyordu. nk sahabe genelde birbirlerinin adaletine gveniyorlard.

Maamafh kimi tahkik isteinin pheden kay-nak-1 anmadn da syleyemeyiz. Ne de olsa nakledilen rivayet dini ilgilendirmektedir ve mslmanlar iin dinleri, can ve mallarndan nde geliyordu. Ayrca Kur'an- Kerimin birok yetinin dnmeyi, haberleri tahkik ettikten sonra kabul etmeyi tavsiye etmesi mslman-larda "ilm phe" dediimiz melekenin gelimesine neden olmutu. Mesela Abdullah b. Amr, Peygamber (s.a.v.)'in oturarak namaz klmann yarm namaz olduuna dair bir hadisim duyuyor. Bir ara Peygamber'in yanna gittiinde onun oturarak namaz kldm gryor. Bunun zerine duyduu hadisi tahkik etme ihtiyac duyuyor ve: Ya Reslallah, bana anlatldna gre oturarak namaz klmann yarm namaz olduunu buyurmusunuz. Siz ise oturarak namaz klyorsunuz, demitir. Peygamber (s.a.v.): "Evet yledir. Ama ben sizden biriniz deilim" buyurmutur.[132] Bazen ok yakndan tandklarnn yaptklar nakiller iin de tahkik ihtiyac duyuyorlard. Hz. mer'le ilgili u rivayet bunu gstermektedir: Hz. mer, Ensar'dan olan komusuyla mnavebeli olarak Peygamber'in yannda bulunurlard; bir gn biri ile megul olur dieri ise Peygamber'in yannda bulunur ve gelen vahyi dierine haber verirdi. Hz. mer diyor ki: Yats vakti arkadam dnd, kapm serte ald: O, burada m diye baryordu. Endie ile kapya kotum. Arkadam: ok nemli bir olay oldu, dedi. Ne oldu, Gassan'llar m saldrd? dedim. Hayr, daha byk bir ey oldu; Peygamber hanmlarm boad, dedi. Bunun zerine Hz. mer gidiyor, Peygamber (s.a.v.)'in kapsn alarak girme izni istiyor, izin verildiinde ieri giriyor ve Peygamber'e hanmlarm boadm m, diye soruyor. Hz. mer diyor ki: Peygamber (s.a.v.) bana yle bir bakt ve sonra: Hayr, dedi.[133] Kii bazen kendisine ok yakn birinin verdii haberi bile tahkik etme ihtiyac duyuyordu. Bir defasnda Hz. Ali Yemen'den geliyor. Hz. Fatma'nm boyanm bir elbise giydiini ve gzlerine srme ektiini gryor. Hz. Fatma, Peygamber (s.a.v.)'in kendisine byle davranmasn-tavsiye ettiini sylediyse de Hz. Ali durumu tahkik etmek istiyor. Peygamber'e giderek Fatma yle yle dedi, diyor. Peygamber (s.a.v.): "Doru sylyor, doru sylyor, ona byle yapmasn ben syledim", buyuruyor.[134] Hz. Peygamber hayatta iken durumu tahkik etmek istediklerinde ona gidip nakledilen haberi tahkik ediyorlard. Onun vefatndan sonra ise tahkik ihtiyac duyduklarnda hadisi rivayet eden kiiden ya ahit getirmesini istiyorlard veya ona yemin ettiriyorlard. lm faaliyetler alannda olsun, dier alanlarda olsun idarecilerin tavrlar daha etkin ve daha belirleyicidir. zellikle idarecilerle toplum ayn ortak deerleri paylayorlarsa bu etkinlik ve belirleyicilik daha da kuvvet kazanr. Bu nedenle biz burada ilk iki Raid halifenin takndklar tavr incelemekle yetineceiz. [135]

5- Hz. Eb Bekir Ve Hadis Rivayeti


Hz. Ebu Bekir hadis rivayeti karsnda son derece ihtiyatl davranmtr. Kendisinden yaplm hadis rivayeti ok azdr. Zeheb'nin (l. 748/1347) belirttiine gre hutbelerinde halk hadis rivayet etme konusunda uyaryordu. Bir hutbesinde yle demektedir: "Sakn yalan sylemeyin, yalan sylemek fucra, fucr da cehenneme gtrr."[136] Zeheb'nin belirttiine gre yine bir hutbesinde yle demitir: "Siz Raslullah'tan ihtilaf ettiiniz baz hadisleri rivayet ediyorsunuz, insanlar sizden sonra daha ok ihtilafa deceklerdir. Allah Raslnden hibir ey rivayet etmeyin. Eer sizden hadis sylemenizi isteyen olursa, onlara: Aramzda Allah'n Kitab var deyiniz. Onun hellini hell, haramm haram klnz."[137] Zeheb'nin de belirttii gibi Hz. Ebu Bekir bu szleriyle rivayet kapsn tmden kapatmak istemiyordu. htiyatl davramlmasm ve ancak kesin olarak emin olduktan sonra hadisin rivayet edilmesini hedefliyordu. Nitekim hadislere dayal olarak verdii pek ok hkm vardr. Meymun b. Mihrn'n (l. 118/736) naklettiine gre o, bir mesele ile ilgili hkm sorulduunda nce Allah'n Kitabna bakar venunla hkmederdi. Bulamadnda Raslul-lah'n snnetine mracat ederdi. Bu ikisinde debir hkm bulamad takdirde kendi re'yi ile ictihad ederdi.[138] htiya duyduu zaman raviden ahit getirmesini isterdi. Mesela geliyor ve torununun mirasndan miras alp alamayacam soruyor. tabnda senin iin byle bir hak bulamadm. Reslullah (s.a.v.)'den dedikten sonra oradakilere soruyor. Mugire b. u'be kalkyor ve lm birinin baba-annesi Hz. Eb Bekir: Allah'n Kide byle birey duymadm bu durumdaki bir kadna

Peygamber'in 1/6 pay verirken bizzat grdn sylyor. Bunun zerine Hz. Eb Bekir ona: "Senin yannda baka kimse var myd?" diyerek ahit getirmesini istiyor. Muhammed b. Seleme ahitlik edince Ebu Bekir, o kadna 1/6 pay veriyor. [139]

6- Hz. mer Ve Hads Rivayeti


Hz. mer de selefi gibi ihtiyatl davranmtr. O da ihtiya duyduunda hadis rivayet eden kimseden ahit getirmesini istiyordu. Buhar, Said el-Hudr'den yle bir rivayet naklediyor: Ensarn meclislerinin birinde oturuyordum. Eb Musa geldi. Gayet endieliydi. Niin endielisin? dediler. Dedi ki: mer'in kapsn defa aldm, girmem iin izin verilmedi, ben de geri dndm. mer, bir adam salarak beni artt ve niin geri dndm sordu, ieri girmek iin kez izin istedim, gir diyen olmad, ben de geri dndm. Nitekim Peygamber (s.a.v.): "Biriniz kez girmek iin izin istedii halde girmesine izin verilmezse, geri dnsn"[140] buyurmutur, dedim. mer: "Allah'a yemin ederim ki, Peygamber'in byle buyurduuna dair delil (ahit) getireceksin" dedi. Sizden, peygamber'in byle buyurduunu duyan var m? bey b. Kab: Allah'a yemin ederim ki, burada oturanlarn en k bile bu hadisi duymutur ve p seninle birlikte gelecektir, dedi. (Rav diyor ki): Orada oturanlarn en k ben idim. Eb Musa ile birlikte gittim ve mer'e, Peygamber'in byle buyurduunu syledim. O zaman mer, Eb Musa'ya yle dedi: "Ben seni itham ediyor deilim. Ancak insanlarn Peygambere isnad ederek ileri-geri Konumalarndan endie ediyorum."[141] Hz. mer'in ahit getirilmesini istediine dair pekok misal vardr.[142] Ayrca onun oka hadis rivayet edenleri bu iten sakndrdn da biliyoruz. ahit getirilmesini istemenin, sadece Hz. Eb Bekir ve Hz. mer'le snrl bir olay olmadm belirtmek gerekir. ahit getirilmesini istemenin yannda rivayetten emin olmak iin yemin ettirenler de vard. Hz. Ali, metodunun yemin ettirme olduunu belirtmektedir.[143] Hz. mer'in ok hadis rivayet eden sahableri bu iten sakndrmas, onlarn uydurma hadis nakletmelerinden kaynaklanmyordu. Tesbit edebildiimiz kadaryla bunun iki sebebi vard: Birincisi: Gerekli hassasiyetin gsterilmesi ve hadisin Peygamber tararndan sylendii hususunda tam emin olmadan nak-ledilmemesidir. nsan kastl olmayabilir, ama insan olmas hasebiyle unutabilir, yanlabilir. Hz. mer ite bu hususa dikkat ekmek istiyordu. ikincisi: Hadislerle itigalin, Kur'an'la itigal etmenin nne gememesidir. Kur'an- Kerim, dinin temeli ve kaynadr. Mslmanlarn her eyden nce Kur'an' renmeleri ve onu anlamaya almalar gerekir. Kuraza b. Kab'm rivayetine gre Hz. mer onlar Irak'a gnderirken Srr denilen yere kadar kendileriyle birlikte yrm ve kendileriyle buraya kadar gelmesinin sebebim bilip bilmediklerini onlara sormutur. Onlar: "nk biz, Raslullah'n ashabyz, bunun iin bizimle buraya kadar yrm olmalsn, demiler. Bunun zerine Hz. mer onlara u tavsiyede bulunmutur: "Siz yle bir kavme gidiyorsunuz ki Kur'an'la oka itigal ediyor, onu oka okuyorlar. Ar kovannn kard ses gibi her yer Kur'an okuma sesleriyle doludur. Sakn hadislerle onlar megul edip Kur'an'dan alkoymayasnz Kur'an'm'iyi okunmasna dikkat edin. Raslullah (s.a.v.)'den rivayeti de azaltn. Hadi gidin ben de sizinle beraberim."[144] ilk dnem muhaddi si erinden bir ksm da buna nem vermilerdir, Muhaddislerden birou, Kur'an eitimini tamamladklarndan, en azndan Kur'anin bir ksmm ezberlediklerinden emin olmadklar kimseleri ders halkalarna almazlard. Bu konuda Hafs b. Gys yle diyor: A'ma'a gittim ve bana hadis anlat, dedim. Kur'an- Kerimi hfzettin mi? dedi. Hayr, dedim. yleyse git, Kur'ani hfzet ve sonra gel, dedi. Gittim, Kur'an' hfzettim ve sonra tekrar ona geldim. Kur'an'dan bir miktar okumam istedi. Oku-dum.-Beni dinledikten sonra bana hadis anlatmaya balad.[145] Hz: mer'in davranm, onun snnete kar olduu eklinde deerlendirmemek gerekir. O sadece Kur'an'a daha fazla nem verilmesi gerektiini, onunla daha fazla megul olmann gerekliliini vurgulamak istiyordu. Nitekim hilafeti dneminde snnete dayanarak birok hkm verdii bilinmektedir. [146]

7- Sahabe Dneminde Hadis Tenkidi


Hadislerin sahihlerim dierlerinden ayklamak iin hadisi rivayet eden ravlerden oluan sened zincirinin, bir de nakledilen metnin tenkide tabi tutulmas gerekir.

Ravi, iki ynden deerlendirmeye tabi tutulur. Bunlardan biri adalet, dieri ise zabt'tr. Kavinin adalet sahibi olmas; mslman ve muttaki olmas demektir. Byk gnahlar ileyen ve kk gnahlar zerinde srar eden kii, adalet sahibi deildir. Adalet vasfna sahip olmas iin ayrca kil ve bali olmas gerekir. Buna gre ocuun, delinin, fask kimsenin, bid'at ehlinden olann rivayeti kabul edilmez. Ayrca cretle hadis rivayet eden kimsenin de rivayetini kabul etmemilerdir. Kavinin zabtndan kast ise, onun uyank biri olmas, dalgn olmamas, ifah yolla rivayet ediyorsa hafzasnn gl olmas .ye ezberlediini olduu gibi aktarabilmesi, eer yazdm aktar-yorsa imlsnn ve okumasnn iyi olmasdr. Ayrca mana ile hadisin rivayet edilmesini kabul edenlere gre -ki ounluk bu grtedir- naklettii hadisin konusuna vakf yani lim olmasdr. Buna gre unutkan kimsenin, rivayet etmedii bir hadis iin sen bunu rivayet ettin denildiinde tereddt eden kimsenin, z hadisleri, bir de sahih hadislere muhalif hadisleri nakleden kimsenin rivayeti kabul edilmez. Sahih hadisin belirlenmesi iin hadisin metin ynnden de tenkide tabi tutulmas gerekir. Metin tenkidinde kstas olarak alnacak hususlar zet olarak yledir: Nakledilen hadisin Kur'an'a ve sahih snnete muhalif olmamas, tarih vakalara ters dmemesi, akla, his ve mahedeye aykr olmamas, lszlkler ihtiva etmemesi, kendi bnyesinde elikiler tamamasdr. Hadis tenkidine dair zet bir bilgi verdikten sonra sahabe dneminde hadis tenkidine geebiliriz. Rivayetlerde sened zikretme gelenei Islmdan nce de Araplar arasnda biliniyordu. Bazen iir ve kssalar senedleriyle zikrediyorlard. Ayn gelenein Raslullahin snnetini naklederken de devam etmesi tabidir. Bununla birlikte Hz. Osman'n ldrlmesi hadisesine kadar senedin gerei ekilde ciddiye alndn syleyemeyiz. Ancak bu olaydan sonra sened ciddiye alnmaya balanmtr. nk bu olaydan sonra mslmanlar arasnda grup ve frkalar ortaya km, mslmanlarm birbirlerine gvenleri sarslmtr. Belki Hz. Eb Bekir'in nakledilen rivayetler iin ahit istemesi, bu konuda Hz. mer'in onu takip etmesi, bir bakma sened.ten-kididir ve senedi ciddiye alma abalardr. Ancak her rivayet iin byle bir tenkid szkonusu deildi. Ancak ihtiya duyulduunda bu yola bavuruluyordu. Senedin gerei ekilde ciddiye alnmas ve senedin yaygn bir ekilde kullanlmas, belirttiimiz gibi Hz. Osman'n ldrlmesinden sonra gndeme gelmitir. Muhammed b. Srn'in (l.HO/728) genelleme yaparak syledii u sz bunu gstermektedir: "Senedi sormuyorlard. Fitne vukubulduun-da, ravilerinizi belirtin, dediler. Bylece EhH Snnet'ten olanlarn rivayetleri kabul edildi, bid'at ehlinin rivayetleri ise reddedildi."[147] Mcahidin (.103/V21) bnu Abbas hakknda n anlattda ilk dnemde senedin aranmadn gstermektedir.'"Mcahid diyor ki: Bueyr el-Adev bnu Ahbas'a geld ve anlatmaya koyularak "Rasulullah buyurdu ki... Raslullah buyurdu ki... " demeye balad. O bu ekilde anlatmaya balaynca bnu Abbas ne onun szne kulak verdi ve ne de ona taraf bakt. Bueyr: Ey Abbas'n olu! Ben Raslullah'tan naklediyorum, sen beni dinlemiyorsun, dedi. Bunun zerine bnu Abbas yle dedi: Bir zamanlar biri "Raslullah (s.a.v.) buyurdu ki..." dediinde prdikkat kesilir onu can kulayla dinlerdik. Ama insanlar rastgele konumaya balaynca ancak emin olduumuzu almaya baladk.[148] Bu ve benzeri rivayetler nceleri senede nem verilmediini gstermektedir. Ne var ki senede nem verilmeye balandnda ge kalnmamt. nk hadis uydurmacl henz yeni yeni balyordu. , Sahabe aneminde sened tenkidi yukarda anlatlanlardan da anlald gibi o derece nem arzetmiyordu. nk insanlar iyi niyetliydi, Peygamber (s.a.v.)'in eitiminden gemilerdi. Fakat metin tenkidi her dnem iin nem verilmesi gereken bir husustur. nk insann yapt hatalar her zaman kasttan kaynaklanmaz, insan yaps itibariyle unutabilir, yanlabilir, yanl duymu olabilir. Bu gibi durumlarda kii, kasd deildir ama yine hata etmektedir. Ayrca hadis rivayeti konusunda kii kasd de davranm olsa, unutma ve yanlma mahsul de olsa sonuta hata, yine hatadr. Aradaki fark sadece hata eden kiinin hiretteki sorumluluuyla ilgilidir. O halde metin tenkidi Asr- Saadette de nem arzediyordu. unu da belirtmek gerekir ki metin tenkidi, herkesin rahatlkla becerebilecei bir konu deildir. Tenkid yapacak kiinin ilm bir birikime, ilm dikkat hasletine, ince bir zekya sahip olmas, tenkid edecei metnin muhteva ve diline bihakkn vakf olmas gerekir. Belki her ahab bu meziyetlere sahip deildi, ama o toplumda bu meziyetlere sahip olanlarn oram, elbette dier

toplum-lardakilerin oranndan daha fazladr. Yaplan hatalar, unutma ve yanlmann yamsra yle bir durumdan da kaynaklanabiliyordu: Cuma, bayram ve sava ncesi yaplan toplantlar dnda Peygamber (s.a.v.)n ilm sohbetlerinin belli bir zaman yoktu. Ashabnn durumunu msait bulduu her an firsat biliyor ve bunu deerlendiriyordu. Bu nedenle konumasnn bir ksmm yaptktan sonra meclise baka bir sahab gelip oturabiliyor ve konumann geri kalan ksmn dinliyordu. Bilahare dinlediini nakletmesi szkonusu olduunda ancak dinleyebildii ksm naklediyordu. Konumann tamamm dinlemediinden naklettii ksm, Peygamber (s.a.v.)'in anlatmak istedii sonutan farkl bir sonuca gtrebiliyordu. Sahabenin metin tenkidine gereken nemi verdiklerini rahatlkla syleyebiliriz. Daha nce de dikkat ektiimiz gibi Kur'an'm birok yetinde tefekkrn tevik edilmesi, kr krne bakasn taklit etmenin ve bir bilgiye sahip olmakszn bir eyin ardna dmenin yasaklanmas sahabenin diri bir slm anlayna sahip olmalarm salamt. Mriklerle ve Ehl-i kitap ile birlikte yaamalar, zaman zaman onlarla ilm tartmalar yapmalar, haberleri tahkik ve eletirme hasletlerini pekitirmiti. Sahabe metin tenkidi yaparken bavurduklar ilk kaynak Kur'an- Kerim'dir. nk Kur'an- Kerim, dier mminleri balad gibi Peygamberi de balar. Peygamber'in Kur'an'a kar grevi, onu olduu gibi insanlara tebli etmesi, onu aklamas ve emirlerine uyarak yasaklarndan saknmasdr. halde bir hadisin shhati iin ilk l, onun Ku'arv^yetleriyle elimemeidir. Nakledilen bir sz eer Kur'an yetleriyle eliiyorsa, Peygamber onu sylememiti! Sahabeden bazs, bir hadis naklederken, o hadisi destekle; yen bir yet okurdu. bnu Mes'ud: "Size bir hadis naklettiimizde onu dorulayan bir yet okuruz" dernektedir. Ibnu.Abbas da yle demektedir: "Raslullah'tan bir hadis naklettiimde onu Allah'n Kitabnda bulamazsanz veya insanlarn gzel bulduklar mterek deerlerine aykr bulursanz, ben yalan sylemiim demektir."[149]

8- Metin Tenkidlerme Misaller


1. Fatma bintu-Kays, kocas kendisini boadnda Peygamber (s..V.ftn boanan kadn iin skn (iddet sresini evinde geirmesi) ve nafaka verileceine dair hkm vermediini nakletti. Hz. mer, onun bu rivayetini, Apak bir hayaszlk yapmalar durumu hari, boanan kadnlar evlerinden karmayn, kendileri de kmasnlar.[150] yetine aykr bulduu iin reddetmi ve yle demitir: "Unutmas veya hata etmesi mmkn olan bir kadnn rivayetine dayanarak Rabbimizin Kitabn ve Peygamberimizin snnetini terkedemeyiz."[151] phelendii rivayetler iin ahit isteyen Hz. mer, rivayetin shhatini tesbit konusunda bir adm daha atm ve bu davranyla rivayetin Kur'an'a ters dmemesi gerektiini anlatmak istemitir. Onun bu davran metod haline gelmi ve sahabe arasnda yaygnlamtr.[152] 2. Hz. mer suikast sonucu yaralannca Suheyb: Ah kardeim, vah kardeim diyerek alamaya balad. Bunun zerine Hz. mer: Ey Suheyb, alyor musun? Raslullah (s.a.v.): "Akrabalarnn zerine alamalarndan dolay lye azap edilir" buyurdu, dedi. Hz. Aie'ye Hz. mer'in byle dedii nakledilince Hz. Aie yle deitir: "Allah mer'e rahmet etsin. Allah'a yemin ederim ki Raslullah (s.a.v.) yaknlarnn alamas sebebiyle ne azap edileceini kasdetmedi. Aksine Raslullah'm ifadesi yledir: "Yaknlarnn alamasndan dolay Allah kfirin azabn arttrr." Size bu konuda Kur'an'daki u yet yeter: "Kimse kimsenin gnahn yklenmez. "[153] Bu konuda baka bir rivayetten de szedilmektedir. Rivayet Hz. mer'in olundan geliyor. Hz. Aie'nin buradaki tashihi Kur'an'a daha uygundur. Szkonusu rivayet yledir: Abdullah b. mer babasnn naklettii hadisi aynen naklediyor. Bunu duyan Hz. Aie yle diyor: "Allah Eb Abdirrahman' balasn. Birey duydu fakat onu iyi ezbeieyemedi. Yalan sylemedi ama unuttu veya hata etti. Raslullah, kendisine alanlan bir yahudi lsne rastlam ve: "Onlar lye alyorlar. Halbuki imdi o, kabirde azap ekiyor" buyurmutur, dedi. Sonra da: "Kimse kimsenin gnahn yklenmez." yetini okudu.[154] Hz. Aie'nin bu rivayetteki tashihi daha isabetlidir. Szkonusu ettii yetin anlamna da daha uygundur. nk ilk rivayette kfirin azabnn, akrabalarnn alamalarndan dolay arttrlacan anlatyor. Oysa yette "kimse kimsenin gnahn yklenmez" buyuruluyor. Baz limler, bu rivayette, lmeden nce kendisine alanlmasn isteyen kfirin kastedildiini syleyerek rivayeti kurtarmaya alyorlarsa da, rivayetin ifadesi mutlaktr ve rivayetten byle birey anlalmamaktadr. Halbuki Hz. Aie'nin naklettii ikinci rivayet Kur'an'a daha uygundur.

3. Eb Hreyre'nin kadn, binek ve evde uursuzluk olduuna dair bir hadis naklettiini duyan Hz. Aie yle demi-tir:"Ebu'l-Kasm'a Kur'an' indirene yemin ederim ki, Raslullah (s.a.v,) onun dedii gibi deil, "Cahiliye ehli u eyde uursuzluk bulunduunu sylerdi." buyurmutur. Hz. Aie byle dedikten sonra u yeti okumutur.[155] Yeryznde veya kendi nefislerinizde size isabet eden hibir ey yoktur ki bir kitapta yazl olmasn.[156] Muhtemelen Eb Hreyre, Peygamber (s.a.v.): "Cahiliye dneminde yle diyorlard..." dedikten sonra ieri girmi, szn ba tarafn karmtr. 4. Peygamber (s.a.v.)'in Allah' grdne dair birtakm rivayetler vardr. Genelde bu haberler bnu Abbas'a dayandrlmaktadr. Bu konu sahabe dneminde konuuluyor olmal ki Buhri ve Mslim'in de naklettikleri bir rivayette yle deniliyor: Mesrk diyor ki: Hz. Aie'ye: "Ey anneciim, Muhammed Rabbini grd m? diye sordum. Dedi ki: Sylediklerinden tylerim rperdi. Her kim Muhammed Rabbini grd derse yalan sylemitir." Hz. Aie byle dedikten sonra u yeti okudu: "O'nu (Allah') gzler gremez. Fakat o gzleri grr. "[157] Hz. Aie, szne devam ederek Pey-gamber'in Cebrail'i asl sureti zere iki defa grdn syledi.[158] Baka bir rivayette mesele daha teferruatl bir ekilde ele alnmaktadr. Bu rivayete gre Hz. Aie, u karl vermitir: "Her kim Muhammed Rabbini grd derse Allah'a byk bir iftira etmitir." Mesruk diyor ki: "Ey mminlerin annesi, acele etme, Allah tel; "Onu ufukta grd"[159],Onu baka bir defa daha grd"[160] buyurmuyor mu?" dedim. yle cevap verdi: Ben, Raslul-lah'a bu konuda ilk soruyu soran mslmanm. Raslullah'a neyi grdn sordum: "O, Cibril'di. Yaratld suret zere bu iki defadan baka onu grmedim. Gkten yere doru iniyordu ve yer ile gn arasn kaplamt." buyurdu. Mesruk, Hz. Aie'nin daha sonra En'an sresinin 103.c yetiyle ra sresinin l.ci yetini okuduunu belirtmektedir.[161] 5. Yine Hz. Aie'ye Ebu Hreyre'nin: "Zinadan, doan kii, n (zina eden erkek ile kadn ve bunlarn olu) en erlisidir" eklinde bir hadis naklettii aktarlnca Hz. Aie: Hadis yle deildir. Mnafklardan, Raslullah (s.a.v.)'i rahatsz eden bir adam vard. Peygamber (s.a.v.): "Falan kiiden kim hakkm alacak" buyurdu. Ashab: "O, btn bu yaptklarnn yannda zina ocuudur da" dediler. Bunun zerine Raslullah (s.a.v.): "O zinadan doan kii, n en erlisidir" buyurdu. Hz. Aie daha sonra u yeti okudu: [162] "Kimse kimsenin gnahn yklenmez. "[163] 6. Hz. Aie ve bnu Abbas, Eb Hreyre'nin naklettii, ellerin kaba daldrlmadan nce ykanmalar gerektiini anlatan rivayetini Islmn kolaylk anlayna aykr bulduklarndan dolay reddetmilerdir.[164] 7. Eb,Hreyre, Peygamber (s.a.v.): "Bir peynir paras bile olsa ate demi eylerden yedikten sonra abdest alnmaserekir" buyurmutur deyince bnu Abb'as sert bir ekilde karr kmtr.[165] bnu Abbas'm kar kmas, Peygamberin byle durumlarda abdest almayp namaz kldn bizzat grmesinden dolaydr.[166] Gerek Eb Hreyre'nin ve gerek bnu Abbas'm rivayetlerini rivayet eden baka sahabler de vardr. Bu rivayetler arasndaki eliki nesh ile izah edilmektedir. Peygamber (s.a.v.)in ilk dnemlerde mslmanlar temizlie altrmak iin abcjest alinay art kotuu ifade edilmektedir.[167] Netice olarak sahabe metin tenkidi yaparken ya metni Kur'an yetlerine aykr bulduklarndan dolay, ya bizzat Peygamberden duyduklar birhadise aykr bulduklarndan dolay ya da slmn genelinden anladklarn baz alarak kendi re'yriyle tenkid ediyorlard. Sahabe arasnda zellikle Hz. Aie yapt metin tenkidleriy-le hret bulmutur. Nitekim Zerke onun yapt eletirileri "el-Icbe li rdi m Istedrekethu Aie al's-Sahabe" ismi altnda bir kitapta toplamtr. Sahabe arasnda dier mnekkidler unlardr: Ubde b. Samid, Abdullah b. Abbas, Enes b. Malik, mer b. el-Hattb, Ali b. Ebi Talib, Abdullah b. Amr ve Zeyd b. Sabit. [168]

9-Sahabe Ve Mevzu Hadis


Peygamber (s.a.v.) kendi azndan hadis uyduranlar iddetle knamtr. Bu konuda pek ok hadis vardr. Bunlar arasnda "kim benim azmdan bilerek hadis uydurursa, cehennemdeki yerine hazrlansn" hadisi mtevatir olup altmtan fazla sahab tarafndan rivayet edilmitir. [169] Peygamber (s.a.v.)'in, kendi azndan,hadis uydurulmasn knamasna dair hadislerinin

okluunu, o 'dnemde bu ii yapanlarn okluuna yormamak gerekir. Hereyden nce bu knama bir peygamber tarafndan yaplmaktadr. Ayrca nceki peygamberlere yalan isnadlar da ortadadr. Bu konuda vahyin kendisini uyarm olmasna da gerek yoktur. Vasat bir akla sahip olan bir kii bile peygamberlere yalan is-nad edildiini ve edilebileceini bilir. Sahabe, hadis uydurmacl konusunda ok hassas idiler. yle ki, acaba bir kelimeyi unutmu muyum diye yahut kelimeleri takdim te'hir ederim diye bizzat duyduu hadisi nakletmekten endie edenleri vard. Hadis uydurmamn ne zaman balad konusunu aratranlar yle bir vak'a naklederler: Kim olduu bilinmeyen bir ahs, Hz. Peygamberin elbisesine benzeyen bir elbise giyerek, Medine'ye iki mil mesafede bulunan Ben Leys kabilesine gelir ve Hz. Peygamber'in kendisim salahiyetli bir memur olarak gnderdiini syler. Bu adam, cahiliye devrinde bu kabileden bir kadnla evlenmek istedii halde talebi reddedilmitir. Bu sebeple mezkr hileye bavurur ve doruca o kadnn evine veya kendisine gsterilen yere yerleir. Bu tayin iinden phelenen kabile halk, durumu tahkik etmek zere ilerinden birini Peygambere gnderirler. Bu habere pek fkelenen Hz. Peygamber "yalan sylemi Allah dman!" diyerek ashaptan birini veya Hz. Ebu Bekir ile Hz. mer'i vazifelendirir. Onu diri olarak yakaladklar takdirde ldrmelerini, l olarak bulduklar takdirde ise atete yakmalarn emreder. Kabileye varldnda sahtekrn, gece dar kt bir srada ylan sokmasyla ld anlalr. Emrin ifasn mteakip Medine'ye dnld zaman, Hz. Peygamber: "Kim bilerek benim azmdan bir yalan uydurursa, cehennemdeki yerine hazrlansn" buyurur.[170] Elbetteki Peygamber'in dneminde onun muarzlar; mnafk ve mrtedler vard ve bunlarn hadis uydurmaclna kalkmalar dnlebilir. Ancak bunun n de bir bakma tkal idi. nk hem sahabe her verilen haberi rastgele kabul eden muhakemesi zayf bir toplum deildi ve hem de Peygamber (s.a.v.) hayatta olduu iin bizzat kendisi bunu yalanlayacakt. Ayrca mnafklarn birtakm tasavvurlar, onlar henz bu tasavvurlarn fiile dkmeden vahiy tarafndan deifre edilmiti. Bu durum onlar bu yola bavurmaktan engelleyen nemli bir husustu. Hz. Peygamber dneminde zikrettiimiz hadise dnda hadis uydurulduuna dair elimizde bir delil mevcut deildir. Sahabe arasnda byle bir durumla itham edilen de yoktur. Ancak Hz. Osman'n ehit edilmesinden sonra batl frkalar ortaya km ve halk davalarnn doruluuna inandrmak ve taraftar kazanmak iin hadis uydurma cihetine gitmilerdir. Ayrca ilerine gelmeyen kimi sahih hadisleri uydurma olmakla karalamaya almlardr. itiraf etmek gerekir ki muhaddislerin takdire ayan abalarna ramen sonraki nesillerin kltrlerinin olumasnda uydurma hadislerin etkisi byk olmutur. Her ne kadar muhaddisler, mmeti uyarmak ve onlar uydurma hadislerden uzak tutmak iin mevzu hadisleri deflemi ve ravlerle ilgili deerli eserler telif etmilerse de ou zaman yazdklar kendi eserlerinde kalmtr. Belli bir dnemden sonra tabiri caizse eyrek limler mmet zerinde daha etkili olmaya balam ve islm kltrne yn verir hale gelmilerdir. Genelde Ehl-i Snnet d frkalarn hatalarm tenkit etmek kolaydr. ou zaman bu tenkitlerin hakll da aratrlmadan kabul grebilir. Ancak i Ehl-i Snnet olarak bilinen birini tenkide gelince durum deiir. Tenkit eden hakl da olsa kimi evrelerin karalamasndan kurtulamaz. Esrarengiz yorumlarla tenkit edilen temize karlr ve tenkit eden kii karalanr. Halbuki Ehl-i Snnet anlayna gre en byk mctehid bile masum deildir. Hata yapm olmas, onu mctehid olmaktan karmaz ve yine byk bir mctehid olarak kendisine sayg duyulur. Ehl-i Snnet ierisinde eserlerinde mevzu hadislere en ok yer verenler tasavvuf ehlidir. Aralarnda muhaddislerin takip ettikleri yolu beenmeyen ve rya ile kef yolunu tercih edenler az deildir. Hatta mevzu hadisleri caiz grenleri bile vardr. Muta-savvuf ve mfessir ismail Hakk Bursev, mfessirlerden Zamaher, Kadi Beydav ve Ebu's-Sud'un sre sonlarnda o srenin faziletiyle ilgili naklettikleri mevzu hadisler konusunda yle demektedir: Bu hadisler hakknda limler ok ey sylemilerdir. Kimi onlar kabul etmekte ve kimi, imam Saan ve benzerlerinin mevzu olduklar iddialarna dayanarak onlar reddetmilerdir. Bu fakir kula grnen o ki: Bu hadisler ya sahihtir ya zayftr veya uydurulmu yalan mahsul hadislerdir. Eer sahih iseler, haklarnda sylenecek bir ey yoktur demektir. Eer senedleri zayf ise, muhaddisler sadece tergib ve terhib (iyi amalleri ilemeyi tevik ve ktlerinden sakndrma) konusunda onlarla amel edilebileceine dair ittifak etmilerdir. Eer uydurma iseler, Hakim ve bakalar yle bir olay zikrederler: Zahidlerden biri, Kur'an- Kerim ve srelerinin

faziletine dair hadis uydurmaya koyulmu. Bunu niin yapyorsun, denildiinde de yle demitir: Baktm ki insanlar Kur'an'dan uzaklayorlar, onlar Kur'an'a tevik etmek istedim. Kendisine: Ama Peygamber (s.a.v.) "Kim benim azmdan bilerek yalan sylerse cehennemdeki yerine hazrlansn" buyurmutur, dediklerinde u karl vermitir: Ama ben onun aleyhine deil, lehine yalan uydurdum. Nitekim "et-Tergib ve't-Terhib"in erhi "Fethu'l-Karb"te de yle deniliyor: Zahid kii bu szleriyle unu kastediyor: Peygamberin aleyhine yalan uydurmak, Islmm temellerinin yklna, eriat ve hkmlerin ifsadna gtrr. Halbuki lehine yalan sylemek byle deildir. Lehine yalan sylemek,eriatna tabi olmay ve izinden gitmeyi teviktir. Nitekim zzuddin b. Abdisselam yle demektedir: Sylenen szler, maksatlara ulamak iin birer aratrlar, yi maksada hem doru szle ve hem de yalan szle ulamak mmkn ise yalan sylemek haramdr. Ama yalan szle ona ulai-lacaksa, yalan sylemek caizdir. Ayrca varlmak istenen maksat mubah ise, yalan sylemek mubah, varlmak istenen maksat va-cib ise, bu takdirde yalan sylemek vacib olur.[171] Mfessirimiz bu sonuca vardktan sonra ravilerin masum olmadklarn, insann unutma ve yanlma ile malul olduunu, bu sebeple muhaddislerin sahih dedikleri bir ok hadisin haddizatnda sahih olmadm, Ibnu Arab gibi byk velilerin kef yoluyla hadislerin deerini tesbit ettiklerini anlatr.[172] Bursev'nin, uydurma hadisin naklini caiz gren szlerini eletiri konusu yapan Yusuf elKardav'nin u szlerine katlmamak mmkn deildir: Kendisini Allah'n Kitabm tefsir edenler zmresinden sayan ve bazlarnn fakh ve usulc diye takdim ettikleri bu zatn byle eyler sylemesine amamak mmkn deildir. Muhakkik limler iin ilmin ABCsi saylan hususlar bilmeyen bu zatn ne fikh olabilir! Sf eilimli bu eyh, Allah'n bizler iin dini tamamladn ve nimetini kemaliyle verdiini bilmiyor. Artk bizim dinimizi tamamlayacak; sanki Allah'n hatalarn dzeltiyor ve eksiklerini tamamlyormu gibi bir tavr ierisine giren birine ihtiyacmz yoktur. Sanki Muhammed (s.a.v. )'e. minnet edercesine: Uydurduum hadislerle eksiklerini tamamlamak ve ak kalm ynlerini doldurmak iin senin lehine yalan uyduruyorum, diyor. tmam tbnu Abdisselam'm szlerine gelince, baka bir konuyla ilgili olarak sylenmitir. Sava, mslmanlar bartrma ve zalim biri tarafndan kovalanan susuz birini kurtarma gibi konularla ilgilidir. Kald ki Ibnu Abdisselam'm szleri, bu iddiay reddetmektedir. nk o, hem doru ve hem de yalan szle ulalmas mmkn olan iyi bir maksada ulamak iin yalan sylemek haramdr, diyor. Diyoruz ki: Uydurma hadislerin tevik ettikleri iyi davranlarn tamamna ve bu tr hadislerin sakndrmak istedii ktlklerin hepsine sahih ve hasen hadislerle ulamak mmkndr. Sahih ve hasen hadislerin bu konuda yeterli olduklarnda phe yoktur. O halde tergib ve terhib iin de yalan sylemek kesinlikle haramdr ve byk gnahlarn en byklerindendir. [173] Kasdn yamsra rya ve kef gibi iddialarla ya da bilgisizlik veya gevek davranmaktan dolay kltrmze birok mevzu hadis girmitir. Bunlarn ayklanmas din bir grevdir. [174]

Sonu
Kur'an- Kerim'i beyan etmekle grevlendirilen ve bize rnek olanarak takdim edilen Peygamber (s.a.v.)'in snnetinin dindeki nemi byktr. Dini anlama ve yaama konusunda bavurulacak ikinci kaynak olmakla nitelenmesi bundan dolaydr. Peygamber (s.a.v.), ya kendisine yneltilen sorulara cevap olarak ya da kendisi ihtiya duyduu durumlarda gelen vahyi aklyordu, ibadet ve hayatn pratiiyle ilgili vahiyleri de bizzat uygulayarak insanlara rehberlik ediyordu. Peygamber (s.a.v.)'in aklamalarnn vahiy eseri olup olmad, metlv vahiy dnda Peygambere vahyin gelip gelmedii meselesini tartmak, zannedildii gibi sonuta herhangi bir deiiklik ortaya karmaz. Peygamber (s.a.v.)'in kimi davranlarnn vahiy tarafndan dzeltilmi olmas, Peygamberin de ictihad-larnn bulunduuna ve bu ictihadlannn bazsnda hata ettiine kesin delilidir. Ancak ictihad etmi olmas, snnetinin mslmanlar balamad anlamna gelmez. nk Peygamber (s.a.v.) ictihadlannda yanld takdirde bu yanlmalar vahiy tarafndan dzeltilmitir. Dzeltilmemi olsayd^Kur'an- Kerim'de Peygamber (s.a.v.) bize rnek olarak takdim edilmezdi. Hatas zere devam eden bir itihadn rnek olarak takdim

edilmi olmas dnlemez. nemli olan snnet olarak takdim edilen sz ve fiillerin gerekten Peygamber tarafndan sylenmi veya yaplm olduunu tesbit etmek ve o sz veya davrantan ne kastedildiini iyice anlamaktr. Sahabe, Peygamber'in snnetine nem veriyor ve onu birbirlerine aktaryorlard. Nakledilen szn Peygamber'e ait olup olmad konusunda bir pheleri szkonusu olduunda Peygamber'e giderek onu tahkik ediyorlard. Peygamberin vefatndan sonra ise, tahkik iin ya haberi nakledenden ahit getirmesini istiyorlard veya ona yemin ettiriyorlard. insanlarn Kur'an ile olan ilgilerini azaltp daha ok hadislerle megul olmalar ya da hadislerin Kur'an'a karmas endiesiyle sahabe dneminde hadislerin yazlmas yaygn deildi. Hadislerin yazlmas genelde ho karlanmyordu ki o dnemde yazlan hadislerin toplam, bugnk hacimli hadis eserlerinin biri kadar bile deildir. Peygamber (s.a.v.)'in vefatndan sonra nakledilen hadisler ihtiyatla karlanm, nakledilen szn Peygamber'e ait olup olmad aratrlmtr. Hz. Osman'n ehit edilmesinden sonra rivayet zincirine daha ok nem verilmeye balanmtr. nk o zamana kadar mslmanlar birbirlerine gveniyorlard. Hz. Osman'n ehit edilmesinden sonra frkalar ortaya km, mslmanlar arasnda guruplamalar balamtr. Hadis uydurma ii de bu dnemden sonra balamtr. Sahabe, raviler zincirinin yansra metin tenkidi iine de nem vermilerdir. Nakledilen hadisler Kur'an yetlerinin nda eletirilmitir. Islmn genelinden anladklarn baz alarak da eletiri yapmlardr. Sahabeyi takip eden nesillerde de muhaddisler nakledilen hadisleri hem raviler zinciri ve hem de metin asndan eletiriye tabi tutmulardr. Ancak bu eletirilerin yeterince yapldn, oluan islm mmetinin kltr zerinde arzu edildii kadar etkili olduklarm syleyemeyiz. mmetin kltrnn olumasnda uydurma hadislerin o kadar etkisi olmutur ki bu kltrn yeniden bir deerlendirmeye tabi tutulmas, nakledilmi hadislerin hem sened ve hem de metin asndan cidd ve tutarl bir tenkide tabi tutulmas kanlmaz olmutur. [175]

BBLYOGRAFYA
Ahmed b. Hanbel; Msned, Beyrut-1313 h. Ahmed Emin; Fecru'l-slm, Beyrut-1969. Aliyyu'1-Kar; erhu'-if, Daru'l-Ktbi'l-lmiyye, Beyrut-tarihsiz. Acurr, EbuBekr, Muhammed b. Huseyn; Ahlku Hameleti'l-Kur'an, Beyrut-1987. lus; Ruhu'l-Man, Beyrut-tarihsiz.Buhar, Eb Abdillah b. ismail; el-Cmiu's-Sahh, lstanbul1315h. Baav, Muhammed b. Huseyn b. Mes'ud el-Ferr'; Malimu't-Tenzl, Beyrut-1987. Buhr, Eb Abdillah Muhammed b. smail; el-Cmiu's-Sahh, stanbul-1315 h Cassas, Eb Bekr; Ahkmu'l-Kur'an, Daru'l-Kitabi'I-Arab, Beyrut-Tarihsiz. Drim; Snen, Daru hyai's-Snneti'n-Nebeviyye, Beyrut-tarihsiz. Eb Davud, Sleyman b. el-A'as es-Sicistn; Snen, M sr-tarihsiz. Eb uhbe, Muhammed; el-Madhal li Diraseti'l-Kur'ani'l-Kerim, Kahire-1972. Halid Abdurrahman el-Akk; Uslu't-Tefsr ve Kavaiduh, Dmak-1986. bnu Kesr; Tefsru'l-Kur'ani'l-Azm, Kitabu'-a'b, Kahir e-tarihsiz. bnu Kesr; el-Bidaye ve'n-Nihaye, Beyrut-1966. bnu Mce; Snen, Msr-1952. bnu Teymiyye, Takiyyu'd-Vin; Mecmu'l-Fetv, 1399 h. ibnu Teymiyye, Risaletun fi lmiz-Zhir ve'l-Batn, Mecmta'r-Resili'l-Munnyye-, Beyrut-1970. bnu Hacer el-Askaln; Fethu'l-Br, Kahire-1959. bnu Kayyim el-Cevziyye; 'lamu'l-Muvakn, Matbaatu's-Saade-1955.

bnu Kesr, es-Siretu'n~Nebeviyye, Kahire-1964. smail Hakk; Rhu'l-Beyn, el-Matbaatu'1-Usmaniyye, 1306 h. Gazali; hyau Ulmid-Din, Kahire-1967. Kettn, Abdu'l-Hayy; et-Teratbu'l-dariyye, Daru hyai't-Turasi'l-Arab, Beyrut-tarihsiz. Kurtub; el-Cmi' li Ahkki'l-Kur'cn, Beyrut-1965-1966. / 258Asr-i Saadet'te Kur'an ve Snnet'in Anlalmas M. Yaar Kandemir; Mevzu Hadisler, Ankara-1975. Muhammed Accc el-Hatb; es-Snnetu Kable't-Tedvtn, Kahire-1988. Muhammed Hamidullah, (tbnu Ishak'n Siyer'ine yazd mukaddime), Kon- ya-1981. Muhammed Mustafa el-A'zam, Menhecu'n-Nakd nde'l-Mhaddisn, Suudi Arabistan-1990. Ms brahim el-Ibrahim, Teemmult Kur'aniyye, Amman-1979. Mslim; Sahihu Mslim, Msr1955-1956. Nes, Eb Abdirrahman; Snen, stanbul -tarihsiz-. Nevev, Sahhu Mslim bi arhi'n-Nevev, Kahire-1349 h. Nevzat k; Sahabe ve Hadis Rivayeti, tzmir-1981. Nureddin elItr; Menhecu'n-Nakd fi Ulmi'l-Hads, Dmak-1981. Subh es-Salih; Hadis limleri ve Hadis Istlahlar, -ev. M. Yaar Kandemir-Ankara-1973. Suat Yldrm; Peygamberimizin Kur'an Tefsiri, stanbul-1983. Suyt; dbu Hameleti'l-Kur'an, Beyrut-1987. Suyt; el-tkanft Ulmi'l-Kur'an, Msr-1978. atib; el-Muvafakat ft Usli'-eria, el-Mektebetu'r-Rahmaniyye, Msr-tarihsiz. Taber; Cmiu'l-Beyn an Te'vli yi'l-Kur'an, Beyrut-1988. Tirmiz; Snen, Kahire-1937. Vehbe ez-Zuhayl; Uslu'l-Fhhi'l-slm, Dmak-1986.Yusuf el-Kardav; Keyfe Netehamelu maa's-Snneti'n-Nebeviyye, Msr-1990 Zamaher; el-Kef, r an-tarih siz, Zeheb, emsu'd-Din Eb Abdillah; Tezkiretu'l-Huffz, Hindistan-1333 h. Zerke, Bedruddin; elcbe, Beyrut-1970. Zebd, Zeynu'd-Din Ahmed b. Ahmed; Sahih-i Buhar Muhtasar Tecrid-i Sarih Tercemesi, -ev. ve erheden, Kmil Miras-, Ankara-1971. Zeheb, Muhammed Huseyn; et-Tefsr ve'l-Mufessirn, Msr-1976. Zeheb, el-sriliyyt f't-Tefsr ve%Hadis, Msr-1986. Zerke, Bedruddin; el-Burhanfi Ulmi'l-Kur'an, Beyrut-tarih siz. [176]

[1] Zebd, Zeynu'd-Din Ahmed b. Ahmed b. Abdi'l-Latf; Sahh-i Buhrl Muhtasar Tecrdri Sarh Terce^.esi, -eviren ve erheden, Kmil Miras-, Ankara-1971, IX. 76. [2] Kur'an- Kerim'de, Hz. Nuh'un savmi arasnda 950 yl davetle megul olduu anlatlmaktadr, (bk. Ankebut, 29/14).. [3] Hz. Yakub'a kadar btn yiyeceklerin insanlara helal olduu Kur'an- Kerim'de beyan edilmektedir, (bk, lu mrn, 3/93). [4] Do. Dr. M. Sait imek, Btn Ynleriyle Asr- Saadette slam, Beyan Yaynlar: 1/203-204. [5] De ki:Andolsun bu Kur'an'm bir benzerini ortaya koymak zere insanlarla cinler bir araya gelseler, birbirlerine destek de olsalar, onun benzerini ortaya getiremezler." (17/lsr, 88).. [6] Yoksa onu (Kur'an') kendisi uydurdu mu diyorlar? De ki: "Eer doru (sylyor) iseniz, Allah'tan baka arabildiklerinizi (yardma) arn da siz de onun gibi uydurulmu on sre getirin." (11/Hd, 13). [7] Yoksa, onu uydurdu mu diyorlar? De ki: Eer doru (sylyor) iseniz Allah'tan baka gcnzn yettiklerini arn da (hep beraber) onun benzeri bir sre getirin." (10/Yunus, 38).. [8] Do. Dr. M. Sait imek, Btn Ynleriyle Asr- Saadette slam, Beyan Yaynlar: 1/204-205. [9] Furkan, 25/32.. [10] Bk. A'raf, 7/144,145,154,171. [11] Baav, Malimu't-Tenzl, Beynt-1987, I. 357; bnu Kesr, Tefsru'l-Kur'ani'l-Azm, Kitabu'-a'b, (Bask yeri ve tarihi yok).. [12] l-i mrn, 3/144. [13] Taber, Camiu'l-Beyan an-Te'vUi yi'l-Kur'an, Beyrut-1988, XXVIII. 2-4; Baav, Malimu't-Tenzl, IV. 303-304. [14] Mcadele, 58/1-4.. [15] Taber, a.g.e., X. 99-100. [16] Tevbe, 9/25-27 [17]Onlarn kendilerinden sonraki nesillere model olular, nasslarn bulunduu konularda ve nasslarn anlatt espiriyle ilgilidir. Ancak bu gibi hususlarda modeldirler. Mesela kimi evreler, giyim-kuamlar ve ekonomik imknlarn ilgilendiren hususlarda onlar rnek almaya alrlar. Halbuki giyimle ilgili nasslar incelendiinde bu nasslardabir giyim tarznn nerilmedii grlr. Nass-larda, insan bedeninden nerelerin rtlecei ve nerelerin akta kalmasnn caiz olduu anlatlmaktadr. Nasl r.tlecei, nasl bir elbise kullanlaca anlatlmamaktadr. Zaten evrensel bir dinin belli bir giyim eklini nermesi dnlemez. [18] Do. Dr. M. Sait imek, Btn Ynleriyle Asr- Saadette slam, Beyan Yaynlar: 1/205-209. [19] Maide, 5/44.. [20] Hicr, 15/9. [21] curr, Ebu Bekr Muhammed b. Huseyn; Ahlku Hameleti'l-Kur'an, Bey-rut-1987, s. 59.

[22] Buhr, Fazilu'l-Kur'an 21; Eb Davud, Kitabu's-Salat, 14; Tirmiz, Fazilu'l-Kur'an, 15; Ahmed b. Hanbel, Msned, I. 57, 258, 261; bnu Ma-ce, Mukaddime, 16; Darim, Snen, Daru hyai's-Sunneti'n-Nebeviyye, Beyrut-tarihsiz, II. 437.. [23] Abdu'1-Hayy el-Kettn, et-Teratbu'l-dariyye, Daru hyai't-Tursi'l-Arabi, Beyrut-tarihsiz,! I, 42. [24] Muhammed Muhammed Ebu uhbe, el-Madhal li Diraseti'l-Kur'ani'l-Kerm, Kahire-1972, s. 400.. [25] Mslim, Kitabu'z-Zikr ve'd-Dua. [26] Ebu uhbe, a.g.e., s. 430.. [27] Do. Dr. M. Sait imek, Btn Ynleriyle Asr- Saadette slam, Beyan Yaynlar: 1/209-211. [28] Muhammed, 47/24. [29] Sd, 38/29.. [30] Bk. Mslim, Salatu'l-Musafirn 38; Nes, Kyamu'l-Leyl, 25; bnu Mce, kametu's-Salat, 179. [31] Suyt, dbu Tilaveti'l-Kur'an ve Te'lifihi, Beyrut-1987, s. 104. [32] Vehbeez-Zuhayl, Uslu'l-Fkh'l-slm, Dmak-1986,1. 421. [33] Taber, Camiu'l-Beyan, I. 35-36; bnu Teymiyye, Mecmu'l-Fetv, -ikinci bask-, 1399 h., XIII. 365; Suyt, el-tkan fi Ulmil-Kur'an, Msir-1978, t 226. [34] Suyt, a.g.e., II., 226. [35] Kettn, a.g.e., II., 296. [36] Zerke, Bedruddin; el-Burhan ft Ulmi'l-Kur'an, Beyrut-tarih siz, I. 455.. [37] Acurr, a.g.e., s. 50.. [38] Sd, 38/29.. [39] Taber, Cmiu'1-Beyn, I. 36. [40] Kettn, a.g.e., II. 279. [41] Buhar, Savm, 54, 55, 56, 57; Fazilu'l-Kur'an, 34; Mslim, Savm, 35; Ebu Davud, Salt, 8; Tirmiz, Kraat, 13; Nes, Sym, 76; bnu Mace, tkameiu's-Salt, 187; Ahmed b. Hanbel,.Msned, II., 162.. [42] curr, a.g.e., s. 82.. [43] Suyt,dbu Tilaveti'l-Kur'an, s. 93.. [44] Suyt,. dbu Tilaveti'l-Kur'an, s. 94.. [45] Bakara, 2/144. [46] Mslim, Mesacid, 15. [47] Abese, 80/31. [48] Ibnu Teymiyye, MecmuVFetv, XIII. 372; Suyt, el-tkan, II. 113.. [49] Suyt, a.g.e., II. 113. [50] Bakara, 2/187. yetin meali yledir: "afan beyaz iplii (aydnl) siyah ipliinden ayrt edilinceye kadaryeyin, iin.". [51] Buhar, Tefsir, 2/28. [52] Maide, 5/93.. [53] Maide, 5/90. [54] atib, el-Muvafakat fi Usli'-eria, el-Mektebetu'r-Rahmaniyye Msr-tarihsiz, III. 349.. [55] Cassas, Ahkm'l-Kur'an, Daru'l-Kitabi'l-Arab, Beyrut-tarihsiz, II. 466; atib, a.g.e., III. 349. [56] Do. Dr. M. Sait imek, Btn Ynleriyle Asr- Saadette slam, Beyan Yaynlar: 1/211-216. [57] Bk. Zeheb, Muhammed Huseyn; et-Tefsr ve'l-Mfessirn, Msr-1976,1. 37; Menna' el-kattan, Mebhis f Ulmi'l-Kur'an, Ryad-1981, s. 335-336. [58] Do. Dr. M. Sait imek, Btn Ynleriyle Asr- Saadette slam, Beyan Yaynlar: 1/217. [59] En'am, 6/82.. [60] Lokman, 31/13. [61] Buhr, Tefsir, 6/2. [62] Do. Dr. M. Sait imek, Btn Ynleriyle Asr- Saadette slam, Beyan Yaynlar: 1/218-219. [63] Bk. bm Teytmyye, Mecmu'l-Fetv, XIII. 363. [64] Mslim, Musfirn, 149. [65] Buhar, Ezan, 18, 60; Darim, galat, 42; Ahmed b. Hanbel, Msned, V. 56.. [66] Ahzab, 33/21. [67] lumrn, 3/31.. [68] l-i mrn, 3/33; Nisa, 4/59; Maide, 5/92; Enfal, 8/1, 20, 46; Nur, 24/54.. [69] leri srlen deliller iin bk. Zeheb, et-Tefnr ve'l-Milfessirn, I. 48-55; Suat Yldrm, Peygamberimizin Kur'an Tefsiri, stanbul-1983, s. 4569.. [70] Do. Dr. M. Sait imek, Btn Ynleriyle Asr- Saadette slam, Beyan Yaynlar: 1/219-220. [71] Ebu Davud-,ilim, 5. [72] Tirmz, Tefsir 1; Ebu Davud, lim, 5. [73] Tber, Gmiu'l-Beyn, I. 35; bnu Teymiyye, a.g.e.,XIII. 371. [74] sa, 17/3.. [75] Nahl, 16/44.. [76] Zerke, el-Burhan, II. 162; Suyt, el-tkan, II. 229. (69) Zerke, a.g.e., T. 162; bnu Teymiye, a.g.e., XIII. 370-371; Suyt, el-tkan, II. 229. [77] Ayn kaynaklar ve ayn sayfalar. [78] Zerke, a.g.e., II. 162; Halid Abdurrahman el-Akk, Uslu't-Tefsir ve Kava-iduh Dmak-1986, s. 168. [79] Muhammed, 47/24.. [80] Sad, 38/29. [81] Nisa, 4/83.. [82] Suyt, -tkan, II. 230. [83] Ibnu Teymiyye, a.g.e., XIII. 369. [84] Zeheb, et-Tefsir ve'l-Mufessirn, I. 58.. [85] atib, el-Muvafakat, Msr-1975, III. 389; bnu Teymiyye, Risaletun fi l-mi'l'Batn ve'z-Zahir, -Mecmatu'r-Resili'l-Munriyye- Beyrut1970, I-230. [86] Gazal hyau Ulmi'd-Din, Kahire-1967,1. 377.. [87] Nahi, 15/94. [88] Buhr, Cihad, IV. 69.. [89] bk. Zerke, el-Burhan, II. 169

[90] bnu Teymiyye, Risaletun fi lmi'z-Zahir ve'l-Btn, -Mecmatu'r-Resili'-Munriyye isimli derleme kitap Beyrut-1970,1. 230. [91] Bu szck ile Allah katndan verilmi ilim kastedilmektedir. [92]Peygamberliine dair delilleri ylece zetlemek mmkndr. a- Orada kullarmzdan bir kul buldular ki biz ona katlnzdan bir rahmet vermitik ve katmzdan bir ilim retmitik (Kehf, 18/65) yetinde geen "rahmet" peygamberlik "ilim" de vahiy karlnda kullanlm olmaldr. nk Hz. Hdr, kssada geen olaylar yorumlarken: Ben bunlar kendiliimden yapmadm (Kehf, 18/83) diyor. lerin iyzn ona haber veren yce Allah'tr ve bu bilgilerin Allah tarafndan geldii konusunda Hdr kesin bir bilgiye sahiptir. Hz. Hdr'a gelen bilgi ilham kanalyla gelmi olsayd, kesin bir bilgi olmazd. Vahiy ile ilham arasndaki farklardan biri, vahyin kesin bir bilgi, ilhamn ise kesin bilgi ifade etmemesidir. Kur'an- Kerim'de tekil kii iin "rahmet" szc kullanldnda umumiyetle peygamberlik karlnda kullanlmaktadr. (Misal olarak bk. Hd, 11/28, 63; Meryem, 19/2, 21). b- Kssada Hz. Musa'nn Hz. Hdr'a kar kulland slp ve kssa boyunca Hz. Hdr'm retici, Hz. Musa'nn ise renici konumunda olmas, Hz. H-dr'm da bir peygamber olduunu gstermektedir. Eer bir peygamber deilse nasl olur da ismet sfatna sahip Hz. Musa, o derece esrarengiz ve grn hakszlk ve zulm olan davranlarna ramen ona tabi olmaya devam eder. c- Kssada Hz. Hdr, Hz. Musa'dan daha bilgindir. Bir velinin bir peygamberden daha fazla bilgiye sahip olmas dnlemez. (Daha geni bilgi iin bk; bnu Kesr, el-Bidaye ve'n-nihaye, Beyrut-1966,1. 328). [93] Kurtub, el-Cmi'li Ahkmi'l-Kur'an, Beyrut-1965-1966, XI. 40-41. [94] ls, Rhu'l-Man, Beyrut-tarihsiz, XVI. 19. [95] Do. Dr. M. Sait imek, Btn Ynleriyle Asr- Saadette slam, Beyan Yaynlar: 1/220-226. [96] Maide, 5/13.. [97] Maide,5/14. [98] Buhr, Enbiy, 50; Mslim, Zhd, 72; Tirmiz, lim, 13; Ahmed b. Han-bel, Msned, III. 39. [99] Muhammed Huseyn ez-Zeheb, el-srailiyat fi't-tefsir ve'l-Hadis, Msr-1986, s. 46. [100] bnu Teymiyye, Mecmu'l-Fetv, XIII. 366.. [101] Ahmed b. Hanbel, Msned, VIII. 120 [102] Bakara, 2/136. [103] Buhar, Tefsir, 2/136.. [104] Buhar, ehadt. [105] Do. Dr. M. Sait imek, Btn Ynleriyle Asr- Saadette slam, Beyan Yaynlar: 1/227-229. [106] Do. Dr. M. Sait imek, Btn Ynleriyle Asr- Saadette slam, Beyan Yaynlar: 1/229-231. [107] Buhr, Ezan 18-60; Darim, Salt 42; Ahmed b. Hanbel, Msned, V. 56. [108] Bk. Maide, 5/68.. [109] Nahl, 16/44. [110] bnu Kayyim el-Cevziyye, 'lmu'l-Muvakkin, Matbaatu's-Saade-1955, I. 202.. [111] Ahzb, 33/21. [112] Nisa, 4/80. [113] Nisa, 4/59. [114] Zameheri, el-Keaf, ran-tarih s iz, I. 524; ibnu Kesr, Tefsru'l-Kur'ani'l-Azm, Kahire-tarihsiz, II. 304; Ebu's-Sud, radu'l-Akli'sSelm, Kahire-tarihsiz, II. 193. [115] Enfal, 8/20. [116] Nisa, 4/65. [117] lumrn, 2/31-32. [118] Zebd, Tecrid-i Sarih Tercemesi, Ankara-1972, II. 592-593 [119] Bk. bnu Hacer el-Askalan, Fethu'1-Br, Kahire-1959,1.195; Muhammed Accc el-Hatb, es-Sunnetu Kable't-Tedvn, Kahire, 1988, s, 5860. [120] Ibnu Kesr, es-Siretu'n-Nebeviyye, Kahire-1964, II. 402-403. [121] Mslim. [122] arhu'-if, Daru'l-Kiitbi'l-lmiyye, Beyrut-tarihsiz, II. 244. [123] Sahabeden bazlarnn takndklar bu tr tavrlar konusunda bk. Muhpmmed Accc el-Hatb, a.g.e., s. 85-88. Do. Dr. M. Sait imek, Btn Ynleriyle Asr- Saadette slam, Beyan Yaynlar: 1/233-237. [124] Mslim, Zhd 16; Ahmed b. Hanbel, Msned, III. 12, 21.. [125] Eb Davudim; Ahmed b. Hanbel, Msned, X. 21-22. [126] bnu shak'n Siyer'ine yazd mukaddime, Konya-1981, s.y. [127] Ahmed Emin, Fecru'l-slm, Beyrut-1969, s. 209; Musa brahim el-brahim, Teemmult Kur'aniyye, Amman-1979, s. 9. [128] Subhi es-Salih, Hadis ilimleri ve Hadis stilahlan, -ev. M. Yaar Kan demir , Ankara-1973, s. 15. [129] Bk. Nureddin el-Itr, Menhecd'n-Nakd fi Ulmi'l-Hadis, Dmak-1981, s. 43-45.. [130] Do. Dr. M. Sait imek, Btn Ynleriyle Asr- Saadette slam, Beyan Yaynlar: 1/237-239. [131] Daha geni bilgi iin bk. Muhammed Accac el-Hatb, es-Snnetu Kable't-Tedvin, Kahire-1988, s. 126 ve devam; Nevzat Ak, a.g.e., s. 180 ve devam. Do. Dr. M. Sait imek, Btn Ynleriyle Asr- Saadette slam, Beyan Yaynlar: 1/239. [132] Mslim, Musfirn, 120. [133] Buhr, Mezlim, 25. [134] Nes, Menasik 46. [135] Do. Dr. M. Sait imek, Btn Ynleriyle Asr- Saadette slam, Beyan Yaynlar: 1/239-241. [136] Zeheb, emsu'd-Din Eb Abdillah; Tezkiretu'l-Huffz, Hindistan-1333 h:, 1.4. [137] Zeheb,a.g.e.,I. 3-4. [138] bnu Kayyim el-Cevziyye, 'lmu'l-Muvakknn, Kahire-1968,1. 61. [139] Do. Dr. M. Sait imek, Btn Ynleriyle Asr- Saadette slam, Beyan Yaynlar: 1/241-242. [140] Buhar. [141] Zeheb, Tezkiretu'l-Huffz, I. 8. [142] Daha geni bilgi ve misaller iin bk. Nevzat k, a.g.e., s. 172-174.. [143] Ahmed b. Hanbel, Msned, 1.154,174,178; Zeheb, Tezkiretu'l-Huffar, I. 10; Muhammed Accc el-Hatb, a.g.e., s. 116. [144] Kurtub'nin Camin Beyani'l-lm isimli eserinden naklen, Ahmed Emin, Fecru'l'slm, Beyrut-1969, s. 210. [145] Muhammed Accc el-Hatb a.g.e., s. 155. [146] Do. Dr. M. Sait imek, Btn Ynleriyle Asr- Saadette slam, Beyan Yaynlar: 1/242-244. [147] Nevev, Sahihu Mslhn bi erhi'n-Nevevi, Kahire-1349. h. I. 84. [148] Nevev, a.g.e. , I, 80..

[149] Darim, Snen, am hyafs-Snneti'n-Nebeviyye -bask yen ve tarihi yok-, 1.146. Do. Dr. M. Sait imek, Btn Ynleriyle Asr- Saadette slam, Beyan Yaynlar: 1/244-247. [150] Talak, 65/1. [151] Buhr, Talak, 41.. [152] Muhammed Mustafa el-A'zam, Menhecu'n-Nakd nde'l-Muhaddisln, Suudi Arabistan-1990, s. 77. [153] En'am 6/164; sr 17/15; Fatr 37/18; Necm, 53/38; Zmer, 39/7. Rivayet iin bk. Zerke, el-cbe, Beyrut-1970, s. 76.. [154] Ahmed b. Hanbel, Msned, VIII. 88-89; Zerke, el-cbe, s. 102. [155] Zerke, el-cabe, s. 114. [156] Hadid, 57/22.. [157] En'am, 6/103. [158] Zerke, cbe, s. 96. [159] Tekbr, 81/23. [160] Necm, 53/13. [161] Zerke, cabe, s! 96-97.. [162] Zerke, a.g.e., s. 119. [163] En'am, 6/164; Isr, 17/15; 37/Fatr 18; Necm, 53/38; Zmer, 39/7.. [164] atib, el-Muvafakat, U. 20. [165] Nes, Taharet, 121. [166] Mslim, Hayz, 90.. [167] Beyhak, es-Snenu'l-Kbr, Haydarbd-1344h. I. 55.. [168] Nevzat Ak, Sahabe ve Hadis Rivayeti, s. 250-251. Do. Dr. M. Sait imek, Btn Ynleriyle Asr- Saadette slam, Beyan Yaynlar: 1/247-251. [169] Hadisin kaynaklan ve bu konudaki dier hadisler iin bk. M. Yaar Kandemir, Mevzu Hadisler, Ankara,1975, s. 17-19.. [170] M. Yaar Kandemir, a.g.e., s. 24. [171] smail Hakk, Rhu'l-Beyan, el-Matbaatu'l-Usmaniyye-1306,1. 977-978. [172] Ayn kaynak, I. 978. [173] Yusuf el-Kardav, Keyfe Netemelu maa's-Snneti'n-Nebeviyye, Msr-1992, s. 36. [174] Do. Dr. M. Sait imek, Btn Ynleriyle Asr- Saadette slam, Beyan Yaynlar: 1/251-255. [175] Do. Dr. M. Sait imek, Btn Ynleriyle Asr- Saadette slam, Beyan Yaynlar: 1/255-256. [176] Do. Dr. M. Sait imek, Btn Ynleriyle Asr- Saadette slam, Beyan Yaynlar: 1/257-258.

Vous aimerez peut-être aussi