Vous êtes sur la page 1sur 61

Abdulhamid Muhaciri CHAD GNL zgn yaynclk ubat 1994 Afganistan'n barna birer lle olarak diktiimiz BLAL

YALDIZCI ve TEKNER TAYFUR'un aziz hatrasna. NSZ 12 Eyll'den nce bu lkede Mslman Genlik, Milli Trk Talebe Birlii (M.T.T.B.) ve Akmclar'da biraraya geliyorlard. "Her ey slm iin" "Tek yol slm" "Ne rk ne renk ne dil fark, Biz Muhammed (s.a.) mmetiyiz" iarlar yaz olup duvarlar sslyor, fikir olup dnceleri arndryordu. Mslman Genlik, o gnlerin scak ortamnda, gdml ve acmasz gruplara, insanna dman rejime kar varolma kavgas verirken daha mslmanca yaamak iin dirili sancs ekiyordu. stmze hakszca saldran devlet destekli gruplarn karsnda Metin Yksel'i Fatih camisinin avlusunda, Erdoan Tu-na'y Selimiye'nin glgesinde, Hasan Srel'i Mevlana meydannda, Mustafa Sevim'i, Grsel Kabaday'y stanbul sokaklarnda, slamc Dncenin gen muallimi Sedat Yenign' hainlerin kurduu pusuyla, Hasan Yeil'i suya vurgun yreiyle Diyarbakr'da Dicle kenarnda... Ve daha nice kardeimizi, mcahid yiidimizi kallee saldrlarda ehid verdik. ehadeti baucu seenei yapanlar, slm iin yola kanlar durur muydu? ehitler tepesi bo kain" myd? Bilal Yaldz-c'y, Tekiner Tayfur'u Afganistan'da, Selami Yurdan', Ahmet pek'i, Edip'i ve daha nicelerini Bosna'da ehid verdik. Oniki Eyll bir karabasan gibi knce, yetien mslman genliin zellikle nc kadrolarnn kimisi yakalanp zindanlara dolduruldu; ehmuz Durgun da zindanda ehadet erbetini iti. Etrafn boalmas ile toplumsal alanda, mcadele alanndan kayanlar olduu gibi bir frsat, bir yol bulup Hicret'i, Firak bir baka yaayanlar da oldu. Btn hedef, slmn hayata hakim olmas ve Allann nzas iindi. Yaanan binlerden bir tanesi olarak kitabn hikyesi, 12 Eyll 1980 kudetasyla balar. Kudeta sonras yurtd tercihini ran, Afganistan yani inklap ve cihad beldelerine doru yapanlarn yksdr bu. Aradan nice zaman geerse gesin yine iarlarmz sylenecek, Tekbirlerimiz ekilecek, Kelime- Tevhid Bayra elden ele geecek. Silahlar Afganistan'da, Bosna'da, Filistin'de, Tacikistan'da, Kemir'de arklar sylemeye devam edecek. Oralarda da Bayraklar burca dikilirse Cihad yolu ilk gnk gibi olacak; zaman ayn zaman, kan ayn kan nk. Trkiye'deki Edebiyat kuann bir dnem retmeni olan rahmetli Cahit ZARFOGLU aabeyim "Yaz, Abdlhamit oralar yaz. Sana nemsiz gelebilir fakat, her eyi yaz." diyerek cepheye ulatrd mektuplar ve tevikleri iin burada yad ediyor, Rabbimden ona rahmet ve mafiret diliyorum. Bu kitab slmi mcadeleyi her zaman ve her yerde srdren, zaman gelince Rablerine verdikleri szde durarak cihad meydanna kan Mslman Genlik'e bir hatra. Abdulhamid MUHACR Tankn iinde ezilmi bir gen; yukardan aaya presle sklm gibi. Patlayan bombann paralad bir ceset; barsaklar karnndan dar dklm. Ka-fatassz ban iinde grnen beyin. Paralanm, yanm, kolu baca kopmu vcutlar. Gencecik insanlar... Resimlere bakyor, bakyordum. nceleri bir rperti duyuyordum. Fakat, zamanla kanksadm bunlar, bir tek ey hari; dm bir uan yz st yatan pilotunun paralanm pantolonu... "lm neyse ama, bu hale gelmek ok berbat". Zahedan arsndaki kumalar dolayoruz. En iyileri Japon mallarym. Cephede giyebileceimiz renkten olmas iin bir top kuruni kuma aldk. ran'n Belucistan blgesi, Afganistan, Pakistan, Hindistan hatta Benglade'e kadar olan blge insanlarnn giydii biimde elbiseler diktirecek; srtmzdaki yabanclk giysilerinden kurtulacaktk. Terziye gittik. llerimiz alnd. Gmlee konulacak cepler iin eitli rnekler gsterildi. Sol tarafa kapakl, sa koltuk altna da ie doru iki cep koydurduk. alvarlarmz ve diz kapaklarna kadar inen, kalalardan itibaren iki yandan yrtmal mintanlarmz giydik. Dier elbiseleri bir torbaya doldurup kenara attk. Hizb'in nne kamyonet geldi. Pakistan'a giden grubun eyalar yklendi. ran'da alan Afganllard ou, baz eyalarda almlard: Dkm ddkl tencere, portatif somya, cepheye gtrmek iin drbnler. Kafilemiz otuz kiiydi. Kafile reisi; uzun boylu, iri yapl, bembeyaz sakall, din bir Afganlyd. Bronun reisi bizi ona emanet etti. Kamyonete yklenmi olan eyalarn zerine kp oturduk. Zahedan'dan douya doru yola knca hemen lle karlatk. Pikaplar toz bulutlar kaldrarak gidiyorlard. Snra kadar defa durdurulduk, kafile reisimiz, eyalarn ve kafilenin geii iin Devrim Muhafzlarndan ald belgeyi gsteriyor ve yola devam ediyorduk.

Yolda Afganl olmayan iki gen daha bindi arabamza. Bir sre sonra aa atlayp tatlarn gittii yola doksan derece dik komaya baladlar. O srada Afganl genlerden birine bir ka deste para veren ihtiyar, "Atla" dedi. Afganl gente dierlerinin peinden komaya balad. Mesafemiz alyordu fakat, onlar ayn dorultuda kouyorlard. Snra vardk. Kamyonetleri boalttk. Pakistan ta/afndan uzaktan ilk gzme arpan sslenmi, 8 Pikaplardaki eyalar indirdiimiz yerden otuz metre kadar uzaklkta, yzleri bize dnk, yanyana dizilmi insanlar, arada bir, hep bir azdan bararak el iareti yapyorlard. Bu insanlarn, ayaklar bir hizada, vcutlar ileri doru kayklm, hararetle barmalar, sramalar, el kol hareketleri yapmalar merakm uyandrmt. Sanki ayaklan kurt kapanma skmt. Halbuki yerde onlar engelleyen bir ey de grnmyordu. Mesele bir sre sonra anlald. Adamlarn bir hat boyu durduklar yerde, izilmi olan bir izgi vard. Elle topraa izilmi bir izgi. izginin bir taraf Pakistan, bir taraf ran'd. htiyar grup reisimiz, elindeki katlar devrim muhafzlarna uzatt. nce kamyonetteki ykler kar tarafa geirildi. Sra bizlere gelmiti. Byk bir heyecan ve suskunluk ierisindeydim. Arkadalar da ayn durumdayd. u izginin br tarafna geebilmek. Okuyordum, teslim olmutum. Arkadalara, "Biraz geride durun vaziyeti kontrol edelim" dedim. Kar tarafa geecekleri, iki asker bir devrim muhafz kontrol ediyordu. Sras gelenin zerini, antasn arayp kimliini kontrol ediyorlard. Askerlerden bir tanesinin kontrol daha hafifti; o sraya getim. Bu srada arkadalardan iki tanesi karya gemiti. Sra bana gelmeden antam atm eyalar kavradm. Asker, "Tamam kapat" dedi. stme yle bir el att. "Yr" dedi. Ve izgiyi getim. Grubun tamam gemiti. bir hengame vard. Asker, polis nevinden hi kimse gze arpmyordu. Baz adamlar ellerinde deste deste ran, Pakistan paralaryla dolayor, her trl parann deiimini yapyorlard. bek bek oturmu insanlar, toprak daml, nleri ak oturma yerleri, sada solda ireti kanapeler, ileri teyp, radyo ve dier kk elektronik cihazlarla dolu dkkanlar. Bir ay oca bulduk. eri girdik. Genzimizi baharatl et kokular doldurdu. Dokunsan devrilecek gibi duran, el koymaya gelmeyecek kadar kirden kararm, zerinde sineklerin oul verdii bir masann nndeki tahta kanepeye ktk. Biz etraf szerken oradakiler de bizi szyorlard. Alevli atein yand ocak banda yemek koyan, ay piiren bir usta oturmutu. Garson geldi. Bireyler syledi. Anlamadk, "ay" dedik gitti. Geldi tekrar konutu, "ay, ay" dedik. O yine konutu. Biz "Anlatamayacaz bari tarif edelim" dedik. Ocaa gittik. "ay" diye iaret ettik. Onlar hl haraketle konuuyorlard. Oturduk, garson yine bamzda. "Aln u antalar kalm, bu adamlara dert anlatamayacaz, onlarda bize anlatamayacaklar." Kahvenin kapsndan ktk, nmze bir gen kt. Duran otobs gsteriyor, bizi ekiyordu. Farsa, Trke, tarzanca, gelmeyeceimizi anlattk. Bizi brakmyor, ekiyor, peimizde, nmzde dolayor. "attk vallahi, amma yapkanm." O srada Cihad geldi. "Ne oldu?" "Yapta, ille otobse binin diyor, herifi defeme10 rek, "Yahu sen neredeydin de daha nce, gelip u yapkandan bizi kurtaramaz miydin?", "Amma yermi be! ay dedik; iemedik. Adamdan kurtulamadk. Bir an nce uradan uzaklasak bari." Nihayet, ak sakall grup reisimiz ard. Otobs tutmular, eyalar zerine yklemilerdi. Gmrk kapsna gelmeden nce pikaptan atlayp ald paralarla snr aktan gemek iin koan gen de gelmiti. Otobsn glgesinde, Zahedan'dan alnan ran'n o gzel ama ekmeinin iine peynir konularak herkese datld. le kmadan nce kahvaltmz yaptk. Otobsmz bir renk cmbyd. Etraf rengarenk sslerle kaplyd. Arka tampondan dizi dizi zincirler ve ularnda metal paralan sallanyordu. Btn otobsler byle sslyd. Onlar gittike zincirler sallanyor, metal paralan birbirine vurarak sesler kartyordu. Otbse binmeye baladk. Koltuklar zerine mein ekilmi tahtadand. Sol taraf er, sa taraf ikier kiilikti. Koridor boluu, kap az uvallarla, eyalarla doluydu. Oturduk, koltuk aralan ok dar. Dizlerimizi nmzdeki koltuun arkalna doru diklendiriyoruz. kiilik koltukta ve iki kiilikte de kenarda-kinin yars danda kalyor. Yani bir taraf ancak iki-buuk, dieri birbuuk kiilik. Haval kornann kulaklar sar eden sesinin uzun uzun gaydal alyla otobsmz sarslarak; adeta saa sola yalpalayarak hareket etti. Elhamdlillah diyerek Ayetel Krsiyi okumaya baladk. 11 ^>uw. un utuesi arkadaki merdivenlerden yukar kp zerine bir gz att. Aldmz talimata gre bizburalarda ne kendi aramzda ne de bir bakasyla konumayacaktk. Otobsten aa indim. Burada biraz oyalanacaa benziyorduk. Bir polis otobsn kapsndan ieri bakyordu. Bizim ihtiyar ard. Gmrk binasndan gbekli birisi kmt, hararetle konumaya baladlar. Tekrar otobsn yanna geldiler ve ihtiyar grup reisimiz onlara miktarlarn gremediimiz, Pakistan Rupisi verdi. Cihad'a "Ne oldu?" dedim. "Herhalde ispiyon edildik ve bizim iin rvet aldlar" dedi.

ran taraf "Mirjave", Pakistan taraf "Taftan" gmrk kapsyd. len scanda gmrkten, l yoluna ktk. Otobsn ierisi bir alemdi, teyip sonuna kadar akt. Aman Allahm o ne mzik, davul mudur, dmbelek midir, ona elik eden aletler ve var gcyle baran, sanki boazlanan bir kadn sesi. Bu yetmez gibi bir teyp yanmzda, bir teypde en arkada son sesleriyle baryorlar ve bu grltde bararak konuan yolcular. lde yol yok, otobslerin sert bulduu yerden srlmeleri sonucu saysz izler ve yollar ortaya km. ofr bir birine, bir dierine dalyor. Otobs kanguru gibi sryor. Koltuklarmz kuvvetle sarslyor. "ifay bulduk", "Hem de ne bulduk", diye dertleniyoruz. Otobs durdu. "Arama var!", "Polis mi asker mi?" gelen btn otobsleri durduruyorlar. Gmrkte ya12 e, siyan elbiseli, zayf, kupkuru, gzlemim n bir parmak kalnlnda siyah bir halkayla V'-vrili, kk gzleri bu halkann ierisine kam. B<>lkide haha. Bu blgede ekenlerin hesab yok. Klinde bir tfek, ngiliz mavzeri. Btn silahlan bun-'l.m ibaret. Bir de mazda kamyonetleri var. Konutuklar dili anlamyorum ama, yaplan ileri hareketler-lcn, hararetli tartmalardan, yaplan pazarlktan ve vorilen alnan paralardan anlyorum. Silahl ihtiyar asker aada duruyor, dier memurlar arabalarn iine girip kanepe altlarn, uvaldaki eyalar aryorlar, kontrol ediyorlard. Arabann zerindeki ykleri elleyip iindekileri kontrol ettikten sonra, bir pazarlk balyor. Anlaamam olacaklar ki memurlar eyalarn iplerini zp aa indirmeye teebbs ettiler, o srada otobs sakinleri istenen paray vermeyi kabul edince denkleri indirmekten vazgetiler. Yine bir vakay seyrediyoruz. Bu defa ellerde dolaan bir teyp. Polislerle teyp sahibi fiyatta anlaamaynca polis teybi ald, teybin sahibi peinden gidiyor. Dier yolcular polisi durdurdu. Rvet pazarlnn ortasn bulmak iin gayret sarfediyorlar. Teyp sahibi, teybini polisin elinden kapp kamaya balad. Poliste peinden koup yakalad. Teybin birucu sahibinin, bi-rucu da polisin elinde olduu halde biri dierinin elinden almak iin ekiiyorlard. Nihayet araclarn gayretiyle anlama oldu. Polis rvetini ald ve teybi sahibine brakt. Sra bizim otobse gelmiti. ki memur nce otobsn iini kartrd. Sonra bir tanesi zerine kp 13 sanl eyalar elleriyle stten yoklayp aa indi. Bir fiyat bimi olacaklar ki pazarlk balad. Eli silahl, siyah elbiseli, gzleri ukura kam ihtiyar asker, top-lululuun birka metre anda bir tilki merak iinde gzleri ve kulaklaryla, prdikkat olanlar izliyordu. Grup reisimiz olan yal Afganl, memurlardan biriyle biraz yryp krmz renkli (100 lk) rupilerden uzatt. Bizimkilerin pazarl ksa srmt. Grubumuzda yal bir Afganl daha vard. Bunun sakallar reise gre daha az beyaz, boyu onunki gibi uzundu. Fakat, onun gibi iri deildi. "Ne kadar verdin" diye sordu. Sylenen rakam duyunca birden yzn isyan dalgalar kaplad, celallendi. "Olur mu, bu kadar para verilir mi?". "Baka ne yapabiliriz." "Biz bu paray inaatlarda alarak, en zor ileri yaparak kazandk. Yemeden, imeden, uyumadan zorluklarla biriktirdik. Cihad iin harcyacamz bu paray bu adamlara nasl verirsin?" Reis: "Baka aremiz yok, istersen geri alaym." htiyar reisimiz memurlarn yanna giderek verdii paray geri istedi. Memurlar paray verdi. Fakat otobsn zerine kp eyalar saran ipleri zmeye baladlar. Artk sadece seyrediyorduk. Bir kii otobse trmanp memurun elini tuttu. Konutular. Aadakilere seslendi. Btn gzler bizim Afganl iki ihtiyardayd. Aralarnda konutular ve cevaplarn verdiler. Eli silahl asker o ukura kam gzlerinden imekler kararak barmaya, bu arada eliyle indirin, indirin iareti yapmaya balad. Otobsn etrafndakileri itiyordu. Merdivenlere trmanp ipleri zmek iin o da atld. Btn bu hareketleri ok asabiydi. "Allah'm bu insanlar nasl byle duygusuz ve za-14 hm olabilir?" Etrafa baktm, her taraf kum. Her taraf I, gzn alabildii yerlere uzanp gidiyor. Dncele- m ln derinliine doru akp kaybolan bir su gibi. Hir asker ve bir silah. u adam neyine gveniyordu, I m uca insana zulmediyor, iinde hi bir insani deer, n bir inan, hi bir korku, merhamet, sevgi krnts vok mu? Kafas ve kalbi, otsuz susuz u le mi dnm? unun diyorum grtlan sksam, iine kam zlerini karsam, silah da alsam, sonra derinliinde baklarn kaybolduu ln kuzeyine doru vurup gitm. Ara ara bir le bir askere baktm. Afganllarn ^yalarnn ipleri zld, eyalar yukardan aaya doru umaya balad. antalar, tencereler, drbnler ve bir ka portatif somya. Memur eline somyay alnca vle kaldrd, gld. Btn hrsm ve sinirlerimi bir ka damla gzyana ykleyip akttm ve uzaklatm. Eyalar yeniden yklendi. Otobs yine srayarak gidiyor. l sca ieriyi kavuruyor, kulaklarmz patlatan mzik yine alyor. Otobsn sarsntlarndan karnmz patlayacak, kafamz ileri geri gidip gelmekten kopacak gibi. Dizlerimi ndeki koltua dayadm, ellerimle karnm tutuyorum, kafam dizlerime kapadm. Bylece sarsntnn iddetinden duyduum zdrab azaltyorum. nlerde oturan su termoslarn atlar. Subarda havalarda dolayor. Barda azna gtren suyu imeden yans yzne doru salyor, azna gtrd bardak burnuna arpyor. Burun deliklerine, gzlerine su

kayor. Suyu her alann haline dierleri kahkahalarla glyorlard. Bardaklar devaml dolup boalyor, fakat bize hi ulamyordu. Bu duruma ierlemeye balamtk. Grup reisimiz bizi grerek hususen uzat 15 ramalan esnasnda bardak ayn oyunu bizlere de oynad. Ama iebildiimiz yarm bardak suyla yemden hayat bulmutuk. Daha fazlasnda gzmz yoktu. Otobs mola verdi. le namazn klacaktk. Yamur sularnn topland iki su birikintisi vard. Hemen balarna kp abdest aldk. Namazdan sonra otobse binmeye baladk. Arkadaki koltua oturdum. O srada otobse binen iki gen, kendi leheleriyle kalkmam istediler. Ben iaretle, "Siz oturun, ben de oturaym" dedim. Israrla kalkmam istiyorlar. Halbuki yer geniti. Onlarn gayesi rahat gitmek, peki benimki ne? Burada bacaklarm fazla skmayaca iin biraz uzatabilirdim. Sonunda kalktm, yerime gittim. Yolculuumuz ayn ekilde, grltl, sramal tekrar balad. Bir sre sonra arkadan gelen seslere dndk. Bana yer vermeyen iki genten birisi kafasn tutarak yana yklm, dierinin burnundan kan boalyordu. Kafalar otobsn iddetli srad bir anda alak olan tavana arpmt. Gittiimiz yolun sa tarafnda yksek duvarl bir bina vard. Eski l hanlarn anmsatan bir grnmde. Sol tarafta da toprak daml uzun tek katl bir bina. Otobs mola verdi. Su aramaya baladk Kk yapda tandr ekmei yaplyordu. kier tane aldk. Grupta ise ekmek peynir datlm. Oradan nasibime deni de aldm. Binann bir kesinde yan yatm testiler vard. Birer marapa da su itik. kindi namaz vakti otobsmzn n yine polisler tarafndan kesildi. Polis barikat nceden gr16 Herkes gmleinin altna soktu. Ben de koltuk altma sktrp kapda duran polislerin arasndan indim. Polisler nce otobsn iini yoklayp sonra yukary kontrol ettiler. Bu defaki kontrol ksa srmt. Otobs tekrar yola kt. Akam namaz iin mola verdik. Gne ln kumlar arasnda krmz ziyalar saarak kayboluyordu. Su olmad iin teyemmm yaptk. Gnein ssy-la kzm l kumlannda tam gn batmna doru kbleye durduk. Ayn yerde baka otobsler de durmutu. Kalabalk bir topluluk vard. Selam verdik. Duamz yaptk. Bilal: "u gelen garanti bizim Lazistanh" dedi. Ve yaklap selam verdi. Dedii gibi kmt. Orta boylu, siyah, gr sakall, yaps ve neesi yerinde bu gen adam Rizeliydi. Trkiye'den Pakistan'a tebli cemaatine gelmiti. Pakistan, Hindistan, Benglade seyahatlerinden sonra Trkiye'ye dnyordu. Bu yorucu yolda, bu kzgn l gneinin akamnda lkeme dnen birine rastlamak: Olduka etkilendim. Bilal'le hemehrisi konuurken yanatk ve selam verdik. Rizeli bize bakt ve daha biz bir ey konumadan "Ha punlan nerden puldun" dedi. Nasl bir dnceydi bu? Bir ka cevap geti kafamdan, ama hi birini diyemedim. Bu tavra btn cevaplar, sertte olsa, krc da olsa az gelirdi. O yine sordu: "Nereye gidiyorsun byle? Bilal: "Afganistan'a, cihada" deyince o; "Afganistan'da cihad yok ki, karde kardei vuruyor. Ravynd'a git, daha hayrl i yaparsn." "Ne yapacak?" dedim. "Tebli" "Sen imdi u halinle teblici misin? nce davran ren. Afganistan'da yeryznn en zalim gcne kar Allah rzas iin kar klan bir hareket 17 sya aea. n dit erne gereK yoK, diz notumuzu verdik." dedik. Namaz mteakip tekrar yola ktk. Gece yarsnda hayalet gibi birka kerpi yapnn grnd bir yerde durduk. Yats namazlarmz kldk. Burada sabaha kadar uyuyacakmz. Toprak mescitte uzanacak bir yer bulup yattm. antam bamn altnda yastk olarak duruyordu. Gnn yakc scanda kavrulmu olan toprak hala smscak. Srtst uzanmzda topran scakl yorgun adelelerimi yumuatarak, yaylmaya balad. Sabah namazna kalktmzda vcudumdaki btn arlarn gemi olduunu farkettim. Scak toprak arlarmz emip almt. Namazdan sonra yine dolutuk otobse. Bu otobslerin her taraf orjinal, her taraf harika. ve d tezyinat, koltuklan, yolcular, hatta iini dolduran eyalar, uvallar dahi.... Kornalar ve ok ortakl bir yatrm oluu. Otobsn iki normal ve anormal kornasnn dnda bir de haval kornas var. Bir kyden, kasabadan veya birka evlik bir yerden geerken ofr haval kornann kulan kvrveriyor. Ve gayda balyor, iki dakika o dayanlmaz ses baryor. u anda bindiimiz otobsn be tane orta varm ve bunlardan birisi ofr. Dier ortaklarn de otobsteler. Saat dokuz sralarnda kk bir pazarda yemek molas verdik. Halama et vard. Fiyatn bilmediimiz bir yana; idareli harcama yapmak zorunda olduumuz iin bir kap yemei iki kii yiyecektik. Otobsn zerindeki eyalarn stne oturarak yolculuk yapanlar da vard. Yukars aadan rahat 18 aeg aeam. u zaman iplere sk tutun." diye tenbih-ledi. Haval korna gaydal ala ala hareket ettik. nce, oturuyor etraf seyrediyordum. Sarsntlar fazlala-nca uzandm. Yol asvaltt. Fakat yer yer yle bozulmu, yle ukurlar alm ki, dere tepe olmu. Arada bir

yattm ve sk skya tutunduum yerden havaya sryor, altmdaki eyalarla irtibatm kesiliyordu. O anda arabadan aaya ha dtm, ha deceim diye telalanyor, yukarya ktma piman oluyordum. Aaya inmek, kendimi arabann iine atmak iin otobsn durmasn drt gzle bekliyordum. Zaman, bitmez tkenmez bir hal almt. Yolun dzeldii, sarsntlarn durduu zamanlar da oluyordu. Adeta deniz dalgas gibi, gel ve git. Bir ara yamur yamayabala-d. Afganl gen yanndaki kuma parasn zerine ekti. "Gryor musun bunun ne kadar faydas var, yatarken yorgan, yamurda pardes, namaz klarken seccade, otururken minder, senin de olsa imdi slan-mazdn." Biraz da yamurdan aldk, nasibimizi. Kylere, deve, sr srlerine rastlamaya baladk. Her kyden geerken, cami olup olmadn gzlyordum. Buradaki camilerin minareleri yoktu. Giri ksmnda drt veya daha fazla yuvarlak, bir metreye yakn ykseklikler vard. leden biraz sonra, Pakistan'n Belcistan Eyaletinin merkez ehri olan Quetta uzaktan grnd. Adeta bir platoydu buras, ya da ova diyeyim, birbirine olduka uzak mesafelerle daire gibi evrili, dalarn ortasnda. Quetta geli yolumuzun karsna den dalarn eteklerine kurulmutu. 19 "" -"ma du Douga gore tanzim eam, Dougu epeevre saran hol ve buna alan odalar. Bize bir oda verdiler. Cepheden gelen mcahitler ve buraya urayan misafirler de odalarda kalyorlard. Bir Trkmen genci, yardmc olmas, tercmanlk yapmasa istersek evreyi gezdirmesi iin grevlendirilmilerdi. Afganistan'n gney vilayetlerine en yakn ulam, Quetta - Kandehar zerinden salanyor. Mca-hidlerin Kandahar, Nimruz, Zabula bata, i vilayetlerle olan irtibatlar buradan yaplyor. Dolamak iin dar ktk. Yollarda ileyen ara says az. Burunlu bir Bedfort otobse bindik. Ayakta gidiyoruz. Bir bileti para topluyor. Derken slk alyor, otobs duruyor, yolculardan inenler var. Otobsn d kaportasna eliyle kuvvetli kuvvetli vuran muavin ofre iaret veriyor, araba hareket ediyor, her durutan nce tiz bir slk sesi, hareket ederken kaportaya yumruk darbeleri, otobsn hareketi ve duruu bylelikle salanyor. Getiimiz yol zerinde Relvi (Railway) Steyin (Tren istasyonu) var. ar ok kalabalk. Dikkatle bakmaktan ok merakla dolayoruz. Pasajlara girip kyoruz. 20 mas iyin it miKxar veraiK. Yapacak baka bir iimiz olmad iin dolamaya kyor, dillerini anlamasakta Pakistan insannn hal ve hareketlerine bakarak bireyler anlamaya, onlar tanmaya alyorduk. Bilal'le beraber arya kmtk. Biraz dolatktan sonra onun ald acl kfteden yedik. Derken midemiz bozuldu, aceleyle tuvalet aramaya baladk. Durum berbat! Sokak aralarnda bir cami bulmaya alyoruz. Nihayet bulduk. Sana soluna, ieriye baktk. Tuvalete benzer birey yok. Kk abdest bozma yerine benzer bir yer var. Camiye girdik, ierideki bir gence Trke, Farsa karm tuvalet sorduk. Bize bir ibrik uzatt. Ve o yeri gsterdi. Baktk! Buraya girilmez ilerisine baktk, farkl bir yer yok. Tuvalet bulamamtk. Herhalde ne istediimizi anlatamamtk. Akam oldu. Mikdat adl, Kbil'li bir mcahidi, bizi Peaver'e gtrmesi iin vazifelendirmilerdi. Mikdat, tren yolculuunun uzun ve yorucu olmas sebebiyle tercihe ayan olmadn, otobsle yolculuun daha iyi olacan syledi. "Bizim hedefimiz Peaver'e bir an nce gitmek. Siz nasl isterseniz biz yle gideriz" dedik. Tahrandan yola kal bir haftay bulmutu. Qu-etta'dan otobsle Peaver'e doru hareket ettik. Mik-dat'n da bize tavsiyesi, kimse ile konumamamzd. 21 Uie yemei iin otobs mola vera. nem yemeK yiyecek, hem de namaz klacaz. Abdest almaya gitmitim. Dndmde bir delikanlnn Bilal'e sorular sorduunu grdm. Afganlyd, Farsa soruyordu. "Nerelisin, neresinden, hangi kydensin?" Bilal afallam-t. O birka cmlelik Farsamla hemen devreye girdim. "Sen nerelisin?", "Afganl" "Neresinden" "Ferah'tan" "Ferahn neresinden?!' Karmdaki bozuldu, sorularn sertliinden manzaray akmt. "Birader, bu arkada sana nereli olduunu syledi, bir daha, bir daha, hafiye gibi ne sorup duruyorsun", dedim. Yz kzarmt. O srada Mikdat geldi. Ne oluyor demeden devreye girdi. Hararetle tartyordu. Arada bir Zahir ah' sokuyordu konumasna. Bilal'e "Konumaktan uzak duracamz sylemitik. Niye konuuyorsun?" diye sorunca "Herif Afganl msn dedi, evet dedim." diye cevap verdi. Miktad tartmay bitirmiti. Bize; "Bu adamlar; ah, alak bunlar, dikkat edin ispiyon ederler" dedi. Durumu izah ettik. Akam namazndan nce otobs bir yerleim birimine vard. Bu gece burada kalp, yarn baka bir otobsle Dere smail Han vilayetine hareket edecektik. Mikdat nde, biz arkada; geceliyeceimiz bir yer aramaya baladk. Lokantams bir yere geldik. Lokan22 lan kt. Fakat, tuvalet yoktu. Tekrar geri dnp bir daha sorduk, "te u sahra" dedi. Biz aknlkla "Bu meydan m?" "Evet, bir tarafa gidin, burada byle." "Arkada biz bu vakitte byle ak yerde tuvalete

kamayz" dedik. Fakat, ortalk insan pisliinden tezek tarlasna dnmt. in insan artan yan gzden rak bir yer de deil, caminin girii zerinde, etrafnda adrlarn bulunduu bir yerdi buras. Yatma vaktimiz gelmiti. Dama ktk. antalarmz skca yerletirdik. Ayaklarmz uzatacamz taraf kbleye geldii iin yastn yerini deitirdik. Bylece bamz kbleye gelecekti. Yata dzeltip iine girdik. Dkkan sahibi geldi, sert sert konumaya balad. Miktad da o an yanmzda olmad iin ne dediini anlamyorduk. Fakat yast nceki yerine evirmemizi istediini anlamtk. "Bu taraf kble, kble" dedikse de olmad. O srada Miktad geldi. Adamla konutu. "Banz dier tarafa koyunuz" diyor. "Bu taraf kble". Tekrar syleyince sebebini sorduk. Dkkann arka tarafnda bulunan avluya gece kadnlar tuvalete kyorlarm, onun iin bizim ters yatmamz istiyormu. aresiz denilen ekilde yatmay kabul ettik. Gkyz berrak ve prl prl, hava scakt. Temiz havann ve yldzl gecenin koynunda bam yasta 23 kat yastn kirinden rahatsz olmutum, fantamdan parkam karp yastk yaparak yattm. Ertesi gn yine otobsteyiz. Her taraf merakla izliyerek, seyrederek gidiyoruz. Dalar, kayalklar, dereler, kyler, kasabalar ve bol grltl Pakistan mziiOtobs, le namaz iin mola verdi. Yolun elli metre altndaki dereden ince bir su akyor, btn yolcular oraya indi ve abdest almaya baladlar, kadn da dahil. Yol kenarlarnda talar dizilerek kble taraf kntl, zemini kumlu namaz klma yerleri yaplm, orada durup namaz eda ettik. Yemek molasn daha ileride bir kasabada verdik. Yemekten sonra gezintiye ktk. Silah dkkanlarnn vitrinleri; tabancalar, tfeklerle doluydu. Tabancalar alc gzyle seyrediyoruz. D grnleri fena deil. Bilal, muz satan bir arabacdan bir dzine muz ald. Pakistan'da ebatlar standard olan meyvalar dzine (derzen) usul satlyormu. Muzlarn bir tanesi, doyumluk diyebileceim kadar bykt. Bir tane soydum, ii yumuamt. "Bunlar yenecee benzemiyor" dedim. Bilal "Ben yerim" dedi ve muzlarn hepsini yedi. Bilal'in daha sonra yedii yemeklere hayret etmiimdir. Bilal tipik bir Laz'd. Zayf, incecik fakat feci yemek yiyor. Dere smail Han'a geldik, buradan Peaver'e tekrar aktarma olduk. Garajn nnden kirli bir dere ak24 yenmeyeceK Kadar namd. Fara harcayp durma. Bir erimi, bir sert muz alyorsun, bunlar yenir mi?" Yine "Ben yerim" dedi. Otobse bindik, kalabalk bir ardan geip ehir dna ktk. Arazi dzgn ve yemyeildi. Otobs yolu da gzel ve geni bir asfaltt. Halbuki buraya kadar yollar dar, bozuk, ou yerler bakmszd. Baz yerlerde yol yapm vard. Yolun yarsna kafa byklnde talar ylm, ellerinde kk kk ekilerle iiler oturmu ta kryor, mcr haline getiriyorlard. Gecenin yarsna doru Peaver'e vardk. Bir arabaya dolutuk ve nnde silahl nbetiler olan bir binaya gittik. Buras Hizb-i slam'n merkez binasym. Mikdat nbetilerle konutu, ieri girdi, kt. Binann yan tarafndaki iki kanatl kapy atlar. Toyota marka bir jip kt ve bindik. ift erit, upuzun bir asvalt, bombo yolda gen ofr jipi uuruyor, yolun kenarlarndaki dev nar aalar uar gibi geri geri gidiyor. Bu arada "Bizi uuracak" laf ykseliyor. Nihayet bir sokaa dnp durduk. Demir dorama, geni bir kapnn nndeyiz. Duvar birbuuk adam boyu kadar yksek. Zile bastk. Kap ald. Karmzda yine silahl Afganl bir mcahid. Bilgi verildi ve ieri alndk. Buras hizbin siyasi komitesinin misafirhanesiymi. Yksek duvarlarn iinde bir villaya benziyor. Girdiimiz yerin zemini beton, yan tarafta im ve aalar var. Bina iki katl ste ktk. Spincuma mevkiindeyiz. Peaver niversitesi, 25 bizi Anagari'ye indiriyordu. Yol gzergah; Peaver hava alannn yaknndan, sadr pazardan, Peaver tren garndan, Hayber pazardan ngilizlerin yaptrd Peaver kalesinin nnden geiyor. Anagari'de indikten sonra Hizb-i slmi Afganistan'n merkez binasnn bulunduu Fakirabat'a kadar on dakikada yryoruz. Grdmz her ey yeni ve deiik, getiimiz yol ok kalabalk. Heyecanlyz, Hizbin merkezine gidiyoruz. "Cepheye gidi iin geldik ve hazrz," diyeceiz, onun iin etrafa hi dikkat etmeden yryorum. Daha sonraki geilerimde; belki yzlerce defa bu yoldan git gel yapacam. Yol zerinde her mevsimin deimez meyvesi muz ve dier mevsimlik meyveler, sebzeler, baharat dkkanlar, lokantalar grlmeye deer. Seyyar berberlerse en ok dikkatimizi eken esnaf oldu: bir kk tahta bavul, iinde berberin tra takmlar, bavulunu kaldrma am, omuzunda kirli bir havlu ve nnde kolunu havaya kaldrm bir mterinin koltuk altn tra ediyor. Sol tarafmzda bir kanal var, byk bir boluk ve ileride ykselen aalarla kapl yeillik gze arpyor. Hizbin binasna geldik. Dtan sar boyal. Hava olduka scak, ar kovannn n gibi buras. Arabal satclarn ikiyanl diziliinden 26

j vyunsuiuz. urtas do olan bina iki katl, kenarda odalar var. Boluun yansnn zerine byk bir adr tente gerilmi, yere hasrlar serilmi, buras mescid olarak kullanlyor. Tekilat ii umumi sohbetler, toplantlar burada yaplyor. Glbeddin Hikmet-yar, ikindi namazlanndan sonra hizipte alanlara ve o an merkezde bulunan mcahidlere tefsir dersi veriyor. Hizbin reis ve muavin odalar, d ilikiler blm zemin katta bulunuyor. D ilikiler blmnn reisliini Mangal Hseyin yapyor. Bu blm d basn takip ediyor. Kendisi ngilizce bir blten karyor. eri giriyoruz, kar duvarda Afganistan haritas var. Oturuyoruz ve iki duvarda, ehit "Sedat Yenign" ile "Metin Yksel'"in ahadetleriyle ilgili afilerini gryoruz. Siyasi Komite, Ktphane, Mali Komite skatta. Cepheye gidiimizle siyasi komite ilgilendii iin reis stad Emanullah'la gryoruz. Aslnda henz dert anlatacak kadar Farsa bilmediimiz iin, biz geldik deyip boy gsterme gibi bir ey yapyoruz. eride yle youn bir hareketlilik var ki, buras srgnde kurulmu bir devletin merkezi gibi, koca bir idare merkezi kck bir binada. ler yryor fakat, 27 ye Trke konumaya balad. Hayret etmitim. Arabann arkasndan ne kt. Sarlmadan, omuzluyor gibi Afganllara has bir hareketle hepimizle msafaha yapt Abdlgaffar'd bu. Muhammed Marufun olu 197 l'e kadar Trkiye'de kalmlar. Ailece bir Trkiyeli gibi Trke biliyorlar. Abdlgaffar o dnemlerde radyodan duyduu ve hala unutamad reklamlar tekrarlaynca bizi hem gldrecek hem de hayrete drecekti. Kuvvetli bir bellee sahip olduunu bu basit hadisede gsterecekti. Maruf ailesi, Afganistan'n Laman vilayetinden. Ailenin erkek, be evlad var. Abdulhak u anda cephedeymi. Abdlgaffar klstr arabasnda fanta, limonata ve su satyor. Abdurrezak'la da bir-iki gn sonra tanacaz. Hepsi gleryzl, konumay ok seven, yksek sesle gmbr gmbr konuan cana yakn insanlar. Yllardr ayr kalm arkadalar, kardeler gibi ok abuk kaynayoruz. Abdulgaffar'dan birer fanta aldk. Parasn kabul ettirmek iin epey uramak zorunda kalyoruz. O: "Almam" diye diretiyor. Biz: "Alacaksn" diye ykleniyoruz. inde bulunduumuz gerilim sreci iinde, dil bilmediimiz iin halkla ilikilerden uzak kalacamz ve btn merakmz, dolamalarmz seyir zerine younlatracamz Peaver'de, Abdlgaffar'la yaptmz alrsn, almazsn tartmas dahi bize ayr bir de28 pamn ime aoan limonatay havadan kazana dkyor. Mteri ekmek iin de baryor. Yoldan geen arabalarn kaldrd tozlardan kazan da nasibini alyor. Kazana bakyoruz: Cihad "Bunun iinde benden baka herey var" diye espiri yapyor. Ve "Azn kapatsana" diyor. Abdlgaffar "o ho, bu en temizidir burada" diyor glerek. Birisi yanap su istedi. Abdlgaffar fanta ielerinin bulunduu kk dolaba marapay batrd bir bardaa doldurup uzatt. Biz birbirimize baktk. ielerin bulunduu bu kk dolabn iindeki suda yzen buz paralar da vard. Fakat, suyun hite temiz olmad farkediliyordu. Abdulgaffar'dan msaade isteyerek ayrldk. brahim: "uras gzel bir park, oradan geelim." dedi. O tarafa doru yrmeye baladk. "Bu parkta bir cami var ki Trkiye'de bile bylesi yok. Aln Zi-ya-l-Hak yapt." "Byk m?" "Grn bakalm, daha nce bylesini grmediniz." Meraklanmtm, orjinal bir cami tahayyl ediyordum. Aalar arasnda bir yolda yryoruz, sa tarafta yeil bir alan var, palmiye aalan ve etrafnda rengarenk gl aalar. Bakml gzel bir park, aa glgelerine grup grup oturmu mcahitler. "Hani cami?" diyoruz. brahim manal manal glyor. "te Ziyann camisi" diyor. Bakyoruz minyatr 29 konferans ve ittihad toplantlar yapyor. Misafirhanenin arkasna den bahe, konferans iin dzenlendi ve misafirlerle doldu. Glbeddin Hikmetyar geldi. Onun konumas esnasnda biz de dinleyicilerin arasna oturduk. Hikmetyar'm konutuklarn anlayacak lisan bilmediimiz iin ince yapl, uzun boylu, uzun sakall, sarnn bir ucunu yandan aa sarktm bu mcahid lidere sadece kalbi muhabbetle bakyoruz. Bir ara Trkiye zerine konuuyor, Hizb-i Selameh, mcahid Necmeddin diyor. Abbas Kerimi ile tantk. Kerimi, Takar vilayetinden, eriat Fakltesi mezunu, neeli, cana yakn bir mslman. Bazan akalar yapyor. Misafirhanenin ortalk ilerine bakan iki delikanl var, yemekleri de onlar hazrlyor. Biz bu hizmet iine ortak olalm, kendi iimizi kendimiz grelim diyoruz fakat nafile. Bir hafta geti aradan, bir an nce cepheye gitmek iin sabrszlanyor arkadalar. Ben elimizde olmayan ilerin bizim istediimiz kadar hzl gitmediini artk kabullendiim iin hi aceleci davranmyor, arkadalara da sabr tavsiye ediyorum. Bir hafta sonra hazrlanmamz, bizi baka yere gtreceklerini sylediler.

Yeni yerimiz, Peaver stadyumuna be dakika uzaklkta, Sadr pazara da on dakikalk mesafede iki katl byk bir ev. Sadece biz kalyoruz, bir de yemek 30 ennaetu AJtaDe nn kitaplar ile beraber okuyabileceimiz kk bir kitaplk ortaya kt. Cepheye hazrlk olsun diye geceleri nbet tutmaya baladk. Sabah namazndan sonra isteyen arkadalarla Peaver stadna komaya gidiyor, kouyor biraz da kltr fizik yapyorduk. Kahvaltdan sonra biraz uzanyor sonra da herkes kendi bana kitab okumaya balyordu. Arkadalarla bol bol greiyorduk. Yenme yenilme diye bir hadise yoktu. kier kii tutuuyor, bir anda drt kii, be kii alt alta st ste btn kuralszlklarn geerli olduu boma, krma, en alttakinin kemiklerinden ses geldii stste ylma hadiselerinin getii dayanamayana yer olmayan ve saatlerce sren bir gre msabakas. kindiden sonra srekli Peaver stadyumunda-ym, halter salonu ve hemen yannda kazlm topran zerinde gre alan pehlivanlar. Halter salonu dediim yer bir gecekondu kulbesini andryor. Haltercilerin arasna ben de kartm; dambul, hafif kilo halter, barfiks, snav ve bilekleri kuvvetlendirmek iin ip dolama alyorum. Hi konumuyorum. Bana lazm olan botaki eyi alp alyor ve yerine koyuyorum. Bir ka gn geince dier sporcularla aina oldum, selamlayoruz artk. Yabanc olduumu anlayp anlamadklarm bilmiyorum. Fakat, dillerini bilmediimi aralarnda anlayanlar olduunu zannediyorum. 31 lindeki alma zeminin topran kazyp yumuatyorlar. Birka gn seyrettim. Benimde canm soyunup gremek istiyor fakat, ilk teebbs cesaretini bir trl gsteremiyorum. Srekli seyircileri olunca gre antrenr ile de selamdan ileri gemeyen bir dostluk kurduk. Birgn brahim: "Mjde arkadalar" dedi. "Cepheye gidiimiz belli mi oldu?" "Hayr baka ey". Bekledik. "nanmayacaksnz aina tuvaleti olan cami buldum." Bu lkede henz tuvaletli cami grmemitik. "Nerede?" "Pazara yakn olan krmz camide. Hadi hem dolaalm, hem de bakalm." ktk ve camiye gittik. Tuvaletlerin kapsna oturduk beklemeye baladk. On-onbe dakika oldu kan yok. Kaplara vurduk ve bekledik. Birisi kt. Baktk, bu tuvalet deil du. Dierleri de boald' hepsi dutu. brahim'e baktk ve hep beraber glmeye baladk. "Neyse, yine de iyi bir keif. dmandan sonra gelip du alrz" dedim. Kk bir pazar olan Sadr pazar, Peaver'in biraz daha varlkl kesimine hitab ediyor. Akamlan oturup stl ay iebileceimiz bir kahvehane bulduk. Tek ve ift kiilik aydanlklarla getiriyorlar ay. ayla st bir sre tama noktasna kadar beraberce kaynaymca tadlan birbirine karalak arlayor ve gzel bir iim kazanyor. Bardak olarak kk ve yayvan porselen fincanlar kullanlyor. Oturduumuz kahvehanenin duvarnda M. Ali Cinnah'la, hanm Fatma Cinnah'n resimleri var. Resimlerin altndaki "Peder'i Millet ve 32 ^vs^uvu onuu yajra a.uuyaran. yapKan mr taoafca oluturmu. Hertaraf kir iinde. Kahvelerin bazlannda yemek de var. Yemek ve kavurmann duman, kokusu ierinin havasn genzi yakacak kadar deitiriyor. Ocak, ay demledii tezgahn zerinde melik bir halde oturuyor. Tavandan uzatlm bir ipe sol kolundan tutunurken sa eli ile ay, eker ve st koyuyor. Kahve lokantalarn tamamnda doal gaz var. Ocaklarn srekli yanar halde olmas, gazn bol ve ucuz olduunu gsteriyor. Peaver halknn giyimi de Zahedan'da aldmz elbiseler gibi, uzun gmlek ve alvar eklinde. Yalla-nn ba sarkl, genlerinkinde takke var. Belcistan tarafndaki n kesik, krmz renkli ve ssl takkelere karn buradakiler sade. Ba ak olarak dolaan ok ender. Sokak ve arda kadn yok denesek kadar az. Peaverli kadnlar d giysi olarak zel dikilmi ve tek para haline getirilmi kafalanna gelen ksm yuvarlak, yzlerinin n kafes eklinde rlm ayaklarna kadar bollap inen bir giysi kullanyorlar. Peaver'de en ok dikkatimizi eken eylerden birisi yollan spren kadnlar oluyor. Bunlar yalnayak bir halde dolayor. Balarnda ananevi bir Pakistan tl, salarnn yars ak, zerlerinde bir alvar ve onun zerine inen mintanlan var. Uzunluu yanm metre kadar olan kk el sprgeleri ile yerleri sprp rme seleye dolduruyorlar. Kadnlar yrrken bu seleyi ya koltuk altnda veya balarnda tayorlar. 33 U1ULLR.1U1 isaseuu du uunya onarn, odut aunya si-zin, siz byle bir ii yapn, bu mevkinizi ykseltir." de-mesiymi. ehir ii ulamnda tr vasta kullanlyor: Taksi vazifesi gren tekerlekli ve kiiyi skarak zor alan Rakeler. Buna kk prpr motor diyebiliriz, zel ulam bunlarla oluyor. Kural ya da trafik yasas diye bir eyi tandklarn zannetmiyorum. Bu kk vastalar, sanzdan, solunuzdan srtnerek geebilir. Ayrca burunlu bedford otobsler ehir iinde tamaclk yapyorlar. Ana caddede yrdmz birgn caddenin kenarnda kaldrma doru dnm orta yal birinin -melerek su dktn grdk ve hayret ettik. lk grmzde yadrgamakla beraber, olabilir diye gemitik. Fakat, burada su dkme ihtiyac olan yal ve gen insanlarn ayn ekilde koca cadde zerinde kenara ktklerini grnce bu adet bizi artt. Bu ii yapan daha sonra eline bir ta alyor, sol eliyle alvarn ipinden havaya

doru askda tutarken, sa elini ieri sokup hem caddeden geen tatlar seyrediyor, hem de istincasn yapyor. Biz bu ii yapanlara tombalaclar adn takmtk. Yolda giderken grnce "Bak bak birisi yine tombala ekiyor" diye espiri yapyorduk. Bir gn Cihad ile Bilal nee ierisinde eve geldi-34 hala dmanca, yiyecek gibi bakyorlard. Camilerin cemaatleri olduka kalabalk. mam farz namazdan sonra selam verince dua iin dnyor. Duadan sonra snneti eda eden camiden kyor. Yani namazn dua ve tebih ksm bizim altmzdan farkl yaplyor. Cami imamlarnn maalar hkmet tarafndan verilmiyordu. Cuma gn hutbeden nce cemaatten iki kii, iki ucundan tuttuklar bir rty cemaatin arasnda dolatryorlar. Para verenler elinin iindekini gstermeden rtye brakyorlar, bylece cami imamnn haftalk creti km oluyor. Gnler biribiri zerine devriliyordu. Peaver'de nc haftamz doldurmutuk. Cepheye gidiimiz konusunda henz bir ey belli olmamt. Btn sabrl olma abamza ramen bu kadar uzun bekleyiten sklmaya balamtk. Bunun sebebini sonradan renecektik. Yeni gelen birinin, zellikle Afganl olmayan birinin, cepheye gitmesindeki zorluklar grnce aylarca beklemenin normal olduunu anlayacaktk. Fakat u anda neden beklediimizi bilmemekten dolay yorulmutuk. Abdulgaffar'n aabeyi Abdulhak cepheden gelmiti. Onunla tantk. Onun Trkesi de mkemmel. Konukan olduunu hemen belli ediyor. Boy, pos ye35 ne hasreti tamam ite geldik grdk." dedi. Kabil cephesinden mcahidlerle tanmtm. Daha nceden edindiim bilgilere gre Kabil'deki mca-hidlerin atklar cephe, Afganistan'da en gzel sava veren cephelerden bir tanesiymi. Birinci elde Kabil'e gitmek daha gzel olurdu mutlaka. Fakat, nce baka bir cepheye gidip hem sava tecrbemin artmas, hem de Farsay iyi bir ekilde rendikten sonra Kabil'e gitmem daha isabetli olacakt. Yine de bu cepheden bir mcahide "Kabil'de savaan mcahidlerin namn nceden duymutum, sizlerle beraber savamay ok istiyorum." deyince: "Bizimle beraber gelemezsin, nk biz ehrin iine gidiyoruz. Ben gndz hamallk yapyorum gece savayorum. Seni ok abuk kefederler. Zira Farsa'y henz konuamyorsun. Baka cephelerde biraz savatktan sonra Kabil yaknndaki cephelere gelebilirsin." dedi. Bu srada yanmza ince yapl, uzun boylu, esmer, yz tral, sarkl, gen bir mca-hid geldi. Beraber olduum mcahidler ayaa kalkp "hoamed" diyerek sarldlar. Afganllarda bu sarlma ve hogeldinler ayr bir merasim. ki kii tam sarlmadan be defa "hy, hy, hy" diyerek omuzlarn birbirine vurarak selamlayorlar. Pervan cephesi komutan Bilal'd bu. Bilal 1970'li yllarda Kabil niversitesindeyken harekete balayan36 lal "Ben seni gtrebilirim fakat, bizim cephenin artlar ok zbr. Az yemek, az uyku, bol yry var. Mcahidlerim daha zel eitim gryorlar," O sustu fakat ben dnyordum. Grmediim, bilmediim, nceden bir deneyimim olmayan Afganistan iin, savata gsterebileceim verimlilik hakknda ne diyebilirdim ki? Durumum ancak cephede belli olurdu. Sonra, Bilal mcahidlerinin zel eitiminden bahsediyordu. Bu konuda da bildiim ve diyeceim bir ey olmad iin skut ettim. O "Yine de beraber gidebiliriz veya daha sonra da gidebiliriz" dedi. Bazan Hayber pazar'a iniyorum, gezmek iin. Hayber pazar, Peaver'in ticaret merkezi. ehrin hem blge olarak, hem ticari hayat olarak kalbi durumunda. Sadr'den gelen anayol, oteller blgesiyle pazar caddesine giriyor. Anayol, pazar nce dz sonra zikzaklar izerek doksan derecelik bir kavisle Anagari'ye iniyor. Bu cadde pazarn dier kollarndan daha kalabalk, rkeler, dolmular, eek arabalar biraz daha aralarda fil gibi koca gvdeli, derisi de fil grnmnde katkat olmu mandalarn ektii, uzun, drt tekerlekli arabalar... Bu arabalarn zerine bir kamyonun alabilecei kadar yk saryorlar. Pazar caddesinin ilk giriinde elektronik cihaz, tfek, kitap, zccaciye dkkanlar ile birka lokanta var. Aa doru manifaturaclar, baharatlar, bakliyat satanlar ve evkiyadigr meydan. Meydann sol tarafnda, kaak 37 sorar. Bu duruma ierliyorum, kafam bozuluyor, kendi kendime, "unu anlasalar, ii zora komasalar olmaz sanki, esnaf dediin leb demeden, leblebiyi anlar. Trkiye'de olsa istemediin eyi bile sana zorla satarlar" diyorum. Alak iskemlelerden birine oturdum, ama ayran imeden nce isteyememek sknts bast. Yabanc olduumu aktrmak istemiyorum. Zira olduundan fazla fiyat syler. Zaten cebimdeki paray gram ,.axcyorum, aslnda ayran imeye de mecbur deilim, fakat grnce dayanamadm. Nihayet ayrancba bana dnerek sorusunu yneltti. ranllar, souklua "Yah" diyorlard. Ben de bir "Yah" ektim, ikinci bir soruyla karlanca tekrar: "Yah" yahu dedim. O sorusunu yineleyince iimden "Amma uzattn be hemerim, baka maln m var. Ver bir ayran da serinleyelim ite" dedim. nne dnd makinasmn altrd ve byk marapalardan birini doldurup verdi. Kocaman barda aldm "Bismillah" deyip tadna baktm! O da ne? Bu ayran ekerli "Allah Allah bylesini de hi grmemitim". Zorla bitirdim, ama midemi de bulandrd. Biraz

oturdum. Bu srada iip gidenlerin verdii paraya bakyordum. Marapann fiyatnn bir rupiden az olduunu tesbit etmitim. Daha sonra ayran ve st ierken unu renecektim. St ya da ayran ver deyince, satc "Hogovala", yani ekerli mi? diye soruyor, sen ekerli 38 ayrca cephelere blnmt, v^ey^. nellikle ait olduklar kaza isimlerinden alyorlard. Her cephenin bir umumi komutan vard. Mcahidler yirmier, ellier kiilik gruplara blnm bunlarn bana da birer grup komutan verilmiti. Bu grup komutanlar sava iinde bamsz hareket etmelerine, cephe iinde istedikleri gibi dolamalarna ramen umumi komutana balydlar. Her gurupta bir de mev-levi (molla) var. Mevlevi de normal bir mcahid, belinde mermi ktkl, srtnda kalanikof tfei, namaz zamanlarnda o nde mcahidler arkasnda saf olup namaz klyorlar. Sabah namazndan sonra mcahid-lere talim altrp, fkh bilgiler retiyor, sorulan er'i sorular cevaplandryor ve ameliyat (operasyon) zaman senger (siper)de kurun skyor. Nihayet cepheye gitme haberimiz geldi, Celalabad vilayetinin Sorhrut (ehit adamhan) cephesine gitmemize karar verilmi mcahidlerin hareket gnnde biz de onlarla beraber gideceiz. Gideceimiz cephe belli olmutu. Cephe komutanyla grecektik, bunun iin hizbe gittik. Ortaboylu, uzun sakall, kocaman sarkl beyaz tenli, yznde mslmanca aydnl belli olan gen komutan, Zahid 39 M Artk savan havasna girmeye balamtm. Henz grmediim ve bilmediim cephe zerine, sava zerine hayaller kuruyordum. Halbuki cephede hayallerden ok farkl eylerle karlaacak, sava havasnn normal zamanda hayal dahi edilemeyecek ruhsal bir durum olduunu grecektim. Peaver'deki son gecemiz. Bu gece bir muhacir kampnda kalacaz. Bir gece de muhacir kardelerimizin misafiri olacaktk. lk defa bir muhacir kampn yakndan grecektik. Son hazrlk olarak elbiselerimizi ykadk, cepheye gtreceimiz kitaplar ayrdk. Sonra bu kitaplar pay ettik. Havlu, i amar, orap, sabun ve kn kullanacamz parkalarmz antalara yerletirdik. antalarmz omuza atlnca kolayca tanacak kadar hafifti. Yeni spor ayakkablar almtk. Uzun yolda yeni ayakkab giymenin hi de iyi netice vermediini ka defa denemitim. Bu sebeple her taraf yrtlan, tabanyla gvdesini tutan birka santimlik yeri kalan eski spor ayakkablaryla gitmeyi daha uygun buluyordum. Ayakkablarm dikerek biraz daha salamlatrdm. Arkadalar: "At artk bunlar" diyorlar. "Bunlar atabilirim fakat yeni ayakkablarla uzun yol gitmek akl kn deil, vurabilir, skabilir, o zaman da yry bir ikence olur" cevabn veriyorum. 40 1 Sadr'a yrdk. Oradan dolmula Asnagari'ye indik. Ve Ningarhar defterindeyiz. Defter kelimesi farsa olup ofis mansna geliyor. Cemiyet-i slmi Afganistan ve Hizb-i slami Afganistan cephelerinin ilerinin daha iyi yryebilmesi iin her vilyet adna birer defter amt. Yirmiyedi vilyeti olan Afganistan iin yir-miyedi defter. Bu defterlerin bykl cephelerin byklne gre deiiyor. Defterler, cepheye mcahid sevkedilecei zaman, bunu kamplarda iln ediyorlar. Gitmek isteyen mca-hidler kaydoluyorlar. Bu mcahidlerin yol masraflar, snra kadar nakilleri, cepheye gtrecekleri il, mermi ve silh tesbitleri defter tarafndan yaplyor. Bir vilyetten muhacir olarak gelen Afganllar ilerinin daha kolay olmas yani rehberlik iin nce vilyet defterine geliyorlar, gidebilecekleri kamplara gerekli malzemenin ve mcahidlerin gtrlp yerlemelerine yardm ediyorlar. Vilyet defterinin reisine bal kaza temsilcilikleri de var. Cepheler, vilyetlerde kaza isimlerine gre blnm. Her kaza iin bir de reis tayin edilmi, bu reisler kendi cepheleriyle irtibat salyorlar. ehitlerin listesini tutup, ocuklarnn eitimi ile ilgileniyor, geride kalan ana, baba ve ailelerine yardm ediyorlar. 41 senliydi. Kenarlarda battaniye ve ince ilteler var. Yarm saat kadar oturduk. Abdulhak: "Haydi gidiyoruz" dedi. Aa indik kapnn nnde bir minibs vard, ona bindik. Bilal'e bundan sonra "Fatih" diyeceiz. Tebli cemaatinde bulunan Abdullah da bize katld. Dolmu hareket etti. Abdullah: 'Tasin okuyalm" dedi. O ezberden okuyor, biz kk Yasin-i eriflerden takip ediyoruz. Kra bir alanda kurulmu muhacir kampna vardk. Minibs durunca etrafmz ocuklar sard, merakl gzlerle seyrediyorlar. Karmzda kuruni renkli byk bir adr var. nne oturmu ak sakall ihtiyarlar, gelenleri grnce ayaa kalktlar biz de onlara doru yryoruz. Hepimiz hepsiyle msafa-ha yaptk. Trkiyeli olduumuzu yarn Ruslara kar savamak iin cepheye gideceimizi renen ak sakall ihtiyarlarn, yallklarndan ve kamp hayatnn zorluklarndan zayflam ama nur yzl muhacirlerin sevinleri, heyecanlan yzlerine, gzlerine, hareketlerine aksetmiti. Bir anda bir kankhk oldu. Kimileri topluluktan ayrlarak byk adra doru, kimileri de dier taraflara doru uzaklatlar. nnde durduumuz adr,

mescid olarak kullanlyordu ve iinde kilimler seriliydi. Yal muhacirler adrlanndan yer minderleri getirdiler. Minderler karlkl iki sra halinde dizildi hep beraber oturduk. Abdulhak'n tercmanl araclyla karlkl konumaya baladk. 42 aan ve mmet bilincini yeniden yaamaktan onur duymulard. Akam namaz iin abdest almamz gerekiyordu. adr dna ktk, ocuklar ellerinde plastik ibriklerle bekliyorlard. arkada ayakta konuuyorduk, sol tarafa den dalara yakn bir yerden kuvvetli bir alev ykselmiti. Hepimiz o tarafa bakyorduk, birka saniye sonra iddetli bir patlama sesi ortal inletti. Arkadalardan bir tanesi kendini yz st yere atarken dieri rkek bir ceylan gibi akn zik zak izdi. Afganl ocuklar ayakta ve onlara bakyor, birden glmeye baladlar. "Ne yapyorsunuz" demem onlarn mahcupa durumlarn dzeltmelerinin yannda kaybolup gitti. Akam namaznda mescit dolmutu. n safta ihtiyarlar ve son safta boy boy ocuklar. Namazdan sonra yer minderleri yeniden dizildi. Ortaya uzun bir bez serildi. Gemici fenerleri aralkl olarak bezin zerine kondu. Bu srada ellerinde yemek kaplaryla gelenler oluyordu, bir yerde toplanan yemekler sonra serginin zerine yaylmaya balad. Yokluk iindeki muhacirler, aylardr yiyeceim ilk ev yemei ve Afgan yemeklerinin lezzeti. Ellerimiz yemeklere gidip geldike ilk defa tattmz Afgan yemeklerinin Anadolu'yu hatrlatan eit ve lezzeti, damamza kaznyordu. Belki de ok ynl alm beni bunca duyarl yapyordu. Yemekten sonra tabaklarn yerini ay fincanlan ald. Yeil ve siyah aylardan hangisini tercih ettiimiz soruluyordu. Yats namazndan sonra mescide serilen iltelere uzandk. 43 rek Hizb'in merkezine gittik. Bir ara Abdlhak zgn bir ekilde yanma geldi. "Ne oldu" dedim. "Trkeyi unutmuuz yahu", "Hayrola", "Abdullah benden birey istedi anlamadm sonra Selhattin'e sordum (tebli cemaatinden olup bizi yolcu etmeye gelen arkada) yine anlamadm." "Neymi istedii", "su kapi, nedir su ka-pi?", "su kapi mi? Abdullah laz, lazlar su kabna, su kapi derler." Abdlhak, Abdullah'n "su kab lazm" szn anlamaymca Selhattin'e "su kapi nedir?" diye sormu, o da biraz serte "su kapi, su kapidur" diyerek cevaplandrnca Abdlhak ben Trkeyi unutmuum zntsne kaplm. "Selhattin de lazdr." Durum anlalnca hep beraber glmeye baladlar. Abdlhak "yahu ben su kabn anlamaz mym be, dzgn sylemiyor ki" diyordu. Araba hazrd. Binmeye baladk biz ve birka mcahid ieri bindik, dier mcahidler arabann zerine ktlar. "Naray Tekbir": "Allahuekber" "Naray Tekbir": "Allahuekber". "Merg Ber urevi, Merg Ber Babrak, Merg Ber Brejnev", "Selam Ber Hikmetyar, mcahid'i kahraman, Zinde bad mcahidi Afganistan, Zinde bad Hizbi slm" cokun sloganlarla, tekbirlerle Peaver'in kalabalk, tozlu, baharat kokulu sokaklarndan geiyoruz. Peaver geride kald, dz bir arazide gidiyoruz. Sada solda bek bek muhacir kamplar, ibriklerle, balarndaki gmlerle su tayan kadnlar, kz, erkek kk ocuklar. 44 ^<,m uwjuuae ue goz atyorlar. Yasin'in ilk sayfasn okuyarak flyorum. Ge iaretini anlyoruz. nmzde Kohat vilayeti var. Dan bu yamacndaki yol kvrla kvrla iniyor. Gz alacak kadar dik bir vadi ve onun yznde zikzak izen keskin virajl kara yolu. ehre girmeden sa kolda bir muhacir kamp var. Kohat in iinde durmadan geiyoruz. Abdlhak, "u dalarn ard Afganistan" diyor. Sa tarafta kalan ve paralel gittiimiz dalar. "Eer bu dalarn ard Afganistan'sa biz niye byle otobsle yolu uzatyoruz?. u dalar asak ya" eklindeki sorumuza "Her yerden da alr m? Gittiimiz cepheye en yakn yerde inip oradan aacaz" diye cevap veriyor. Bir yerleim merkezinde otobsten indik. Buras "Tur" kasabasym. Karayolu kasabay ikiye blerek geiyor. Yolun iki yannda daha ok silah satan dkkanlar var. Vitrinlerde her tip silah gze arpyor. Azat blge olduu iin silah almak, satmak, tamak serbest. Mola verdik. ar ok kalabalk. Her taraftan bol grltl mzik sesleri ykseliyor. Arkadalara; "Akide ekeri, kuru zm alalm. Yolda yeriz, enerji verir" diyorum. Abdlhak; "Fazla dalmayn hemen gidebiliriz" diyor. Tekrar arabaya binip hareket ediyoruz. kta bir kpry getikten sonra ana yoldan ayrlp saa saptk. Yemyeil tarlalarn arasndan hafif bir yoku kyoruz. Yukarda bir kale var. Kaleyi geip dze ktk. Bir muhacir kamp. Arabamz durdu ve indik. Bu 45 Akam namazn kalabalk bir cemaatle kldk. Sonra yemek yedik. Yemek konusunda Afganllarn genel adeti yleydi: Bir yere beklenmedik misafir gelince, ahali evinden bir tabak yemek, bir iki ekmek getiriyor,

bylece gelen misafir says ne kadar ok olursa olsun yk olmadan arlanyordu. Adetleriyle, cana yaknlyla, misafir perverliiyle, hatta yz hatlaryla Afganistan insan Anadolu insanna benziyordu. Yats namazn kldk. Bir muhacirin misafiri olacaktk. Be arkada onunla beraber gittik. Sabah namaz ve kahvaltdan sonra mescide ktk. Gn ilerledike hava snyor, gne yakyordu. u anda bize verilecek olan tehizat bekliyorduk. Eer bugn alabilirsek hemen yola kabilecektik. adrlarn arasndan bir grup belirdi. Etraflarnda kouan ocuklar vard. En nde uzun sakal, kocaman saryla yolculuk yaptmz grupta mevlevi diye hitap edilen mcahid vard. Onlarn gelmesiyle mescit iyice kalabalklat. Getirdikleri silahlar yere brakp adrlnna sarm olduklar ktklk ve mermileri ortaya dktler. Herbi-rimize bir tfek, ktklk ve bir miktar mermi verdiler. Tfekler, birinci dnya savandan kalma be mermi alan ngiliz mavzeriydi. Ktklklerimize yksek-sener mermi bastk. Boynumuzdan aprazlama geirerek arkadan baladk. Bu balan Rus sitiliydi. Tfek46 uau mum. m trnz renKi camisinin, uzaktan binbir gece masallarn resimleyen motiflerdeki gibi sihirli bir grnm vard. Abdlhak'a, "Burada ne bekliyoruz?" diye sordum. "Bekliyoruz ite yahu", dedi. Abdlhak'tan bazen bir sorunun cevabn ske ske zorla alyoruz. Arkadalardan bir tanesi eksikti. Saa sola bakmaya baladk, yolun iki taraf da ekili ve aalkt. Abdlhak birden telland: "Nereye gitti bu be." Neyse ki arkadamz geldi. Abdlhak "Nereye kayboldun, niye habersiz ayrlyorsun?" "Su dkmeye gitmitim." Abdlhak ses tonuau drmeden "Burada su dkmeye gidilir mi? Arkan dnsen adam vururlar" diye azarlad. Blgede Gulat- ia'dan olan Tr'ler ounluk-taym. Kabil'deki Babrak ynetimiyle de ilikileri varm. Bunlar muhacirlerin ve mcahidlerin yollarn kesiyor, para, mal, hatta sayca az olan gruplarn silahlarn dahi ellerinden alyorlarm. Zaman zaman Tr"lerle, Mcahidler arasnda silhl atmalar meydana geliyormu. Abdlhak'a, "Burann durumunu bize nceden sylemedin. stelemeye gerek yok. Yine de ii olann haberli ayrlmas lzmd. Olabilecek eyler de nemli deil. Bizde de silah olduktan sonra btn Tr'ler gelse ne gam. Silha silh, kuruna kurun." diyoruz. ki suziki kamyonet geldi. nmzdeki dan bir 47 dalar. Sel yataKlarmaan yavaa, tozu youtu, lu*.x dumana katarak, ba bahe aralarndan kvrlarak, kylerden de sessizce geiyorduk. Mcahidler buralarda "Naray Tekbir" ekmiyorlard. Bazen, yolun drt metre ykseine den ky evlerinden bize doru yabanl nazarlar frlatlyordu. Suzikiler iimizi kolaylatryordu fakat, bu gzel da yrmek, yava yava trmanmak zevkinden mahrum ediliyorduk. Vadinin darald, toprak yolun sel yatanda bittii bir yerde kamyonetlerden indik. le namaz vakti girmi olduundan, abdest alp namazmz kldk. Ab-dlhak: "sterseniz tfekleri dier arkadalara (mcahitlere) verin. Cepheye varnca alrsnz" dedi. Dier mcahidler botu ve sadece Abdlhak ve bizde silh vard. u anda sevgili gibi aziz olan silhlarmz nasl dier bir ele emanet edebilirdik. Bu iin bir de gururu vard. Halbuki cepheye gidiyorduk, bu yolculuktaki zorluklar, yorgunluklar bizim iin bir eitim, bir deneyim olacakt. Cevaben: "Tfeklerimizi biz tarz" dedik. Abdullah aylan tutuyordu. Arkadalar: "Orucunu a" dediler. O "Amayrum" dedi. Ben de orucu aacan zannediyordum. Abdullah oruca devam konusunda azimliydi. Arkadalara; "Brakn istiyorsa devam etsin" dedim. Fatih: "Laz inad tuttu, kessen gk kmaz" diye laf atyor. Dere yatana yukar yola dizildik. Sellerin skp getirdii, st beyazl, grili, damarl, irili ufakl talardan seke seke; dereyi bir o yana bir bu yana geiyoruz. 48 yp gelen dere suyundan imek isteyince Afganl arkadalarmz, "Ne hor, Ne hor" diye uyaryorlar. Bir saatlik yoldan sonra bir kye ulatk. ktmz derenin sa yamacnda ceviz, dut, zerdali, devasa kavak aalan arasndaki yemyeil kyn altnda mola verdik. Abdullah hari dier arkadalara eker dattm. Bir sre sonra vadi iyice darald ve dikleti. Artk sadece bir patikadan yryorduk. Afganistan-Pakistan muhacir yolunun en ilek gei yerlerinden birisi zerinde olan bu vadideki patikalar, yrmekten genilemi, zemini de sertlemiti. am aalarnn glgesinde, kayalklardan kopup aalara inmi talklar zerinde tempomuz biraz derek yryor, amlarn dibinden kaynam gzelerin souk, temiz, berrak sularndan eilerek iiyorduk. leride, vadinin iinde bir adr gze arpyordu. Onun yukarsnda bir adr daha. Birinci adrda durmadk, ikinci adrda mola verdik. Kk bir dinlenme yeriydi buras. ay, halama et, biskvi, gofret ve ufak tefek cep aletleri satlyordu. Afgni ve Rupiyle al-veri yaplyordu. Acele ay itik, biskvi aldk tekrar yola ktk.

Bu mntka keskin talkl. Yrrken ayaklanm-z bastmz talardan geri geri kayyorduk. Talk bitti fakat, duvar gibi dik bir yokua dayandk. Kimi yerini drt elle trmanyoruz. Yukandan aa gelenlerin durumu bizden kt. Yere oturmular ayaklarn ileri uzatrken yuvarlanmamak iin elleriyle bir yerlere tutunuyorlar, kar koyuyorlar. Karlatmz zaman kenara ekilerek yol veriyoruz. Gzleri alm, pr dikkat yanmzdan geerken aceleyle selm verme49 ow.j. t; b&^/uu^u v aujc uug u. ucuvj' v/j. uu.j.i. j. acycu. i sus* leyen am aalar, iki adr, aa doru inen insanlar. Yol dikliini yitirmiti. Tepeyi atmz zaman nmze bir vadi ve dik yamalar kt. Aklma "O dan ardnda bir da daha var" sz geldi. Bu vadide Paranar'dan yukar doru devam ederek geliyordu. Zirveye ulamak iin daha epey trmanmamz gerekiyordu. Henz dan yar beline kadar km olduumuzu zannediyordum. Karda bir yaylak var. Yirmi kadar ev bayrn yzne serpilmi, bazlarndan ince bir duman ykseliyor. Yol nce bir dereye inip, oradan tatl bir ykselile evlere doru uzanyordu. Koarak dereye indik. Duru ve berrak su, bek bek kar kalntlarnn altndan szlp geliyordu. Tfeimi itina ile yere braktm. Su imek iin eildim. "Vay dilerim, bu ne souk su." Bir grup daha nce evlere varmt. Bu gece burada kalp ertesi sabah yola devam karan verildi. Yaylaclardan bir ka kii geldi. Grup'a reislik eden gen Afganl onlarla bir sre konutu. Sonra mnakaaya baladlar, rendiimiz uydu: Parayla dahi olsa st, yourt cinsinden bir ey vermiyorlard. Gece hava ok souk oluyormu, yakacak isteimize de red cevab vermiler. "Yakaca biz de aadan topluyoruz. Vakit henz erken sizde gidip toplayn." diyorlar-m. evrede hi aa yoktu. En az yarm saatlik bir mesafede, aada olduka dik bir yamata am aa50 Geireceimiz geceyi dnmeye baladm. Top-.kta, deil yatmak, oturmak dahi sol bacamdaki ? y artryordu. Ayaa kalknca da uzunca bir sre vuruyemiyordum ve problem arlarn batmas deil, beni bir sre hareketsiz brakmasyd. Sabah yrye lalamadan nce, bacam snncaya kadar durumu nasl idare edecektim. Fatih ve Cihad'la beraber abdest almaya gittik. Talardan aa akarak gelen suya besmele ekip, ni-vi't. ederek ellerimizi soktuk. Fatih "ff bu ne souk su Ih1" diye ikyet etti. Ellerimizi zor ykamtk. Hohlamaya baladk, azmza burnumuza su verirken, yzmz ykarken ellerimizi styorduk. Cihad: "u \ ukarda aa kkleri var, onlar skp gtrelim yakarz" dedi. Hemen kayalara trmandk. Kaln ot, kk, yaklarak cinsten eyleri koparp aaya atyorduk. Topladklarmz kucaklayp yaylaya dndk. Kk evin damnda okunan ezandan sonra namaza durduk. Toplanan ot ve kkler ufak bir yn olmutu. h-t.iyar bir kadn da kucanda bir ka yarma odun ge-tirdi. Ayn kadn daha sonra bir kapda st getirdi. Akam namazndan sonra ayaz kt. Havann ss birden dt. nce gmleklerimiz bizi souktan koruyamad iin ieri girdik. Hepimiz ieri girince oturacak yer kalmamt. Atei yava yava yakyorlard, dumandan gzlerimiz ac biber srlm gibi yanyordu, fazla da51 Gecenin ilerleyen saatinde ierideyiz. Fakat ayamz atacamz yer yok. Kimisi uzanm, kimisi srtn talara yaslayp oturmu. Uyuklayanlar arasnda oturacamz kadar bir yer aamyoruz. Bir sre ayakta kalyoruz. Uzanp yatmaktan vazgetik oturacak yere razyz. Zorla bir yer aabildik. brahim bizden uzakta bir yere skp uyumu. Bir ka kii oca ateliyor. Abdulhak'n nerede olduunu kestiremiyoruz, kalabaln iine karp kaybolmu. Abdullah atein yannda tarzanca bireyler konuuyor. "Biraz uyumaya alalm, yarn zorlanrz." diyorum. Uyuyamyorum. Souktan kemiklerim birbirine geecek gibi. Ocak snd ierisi kapkaranlk. Cihad'la kalktk dar ktk. Yakacak bireyler aryoruz. Toprak damdan sarkan allar ekip karyoruz. Afganllar adrlarn zerlerine ektikleri iin souktan pek etkilenmiyorlar. adr dedikleri bu bezin faydalarn sonradan biz de anlayacaktk fakat, u anda yle bir eye sahip deiliz. Saat 2.30'da yola kyoruz. Namaza epey vakit var. Ay kaybolduu iin ortalk kararm. Gece karanlnda dikine yukar kyoruz. Ayaz dokunduu yeri yakyor. Ellerim dondu. Srekli okuyorum ve "Ya Rabbi, yardm et, g, kuvvet ver" diye dua ediyorum. Hava aydnlanp etraf seilecek gibi olmaya ba52 s ormanlk ve vadiden yukar ar bir orman uultusu geliyor. Afganl arkadalarmz birden barmaya, tekbir getirmeye baladlar. Buras snrm. ktmz srtn sol taraf Pakistan, sa tarafysa Afganistan topraklarym. Uzun bir patikay atk, biraz da initen sonra kayalk bir mevkide mola verdik. Gne nar rengiyle koca bir tekerlek gibi douyordu. nmzde kat kat stne uzanan dalar ve dalarn ortasnda uzayp giden uzun bir vadi. Vadinin sonunda usuz bucaksz diyemiyeceim; zira belli belirsiz dalara varp

dayanan dz bir alan vard. Abdulhak: "te oralara doru gideceiz." diye iaret etti. "Vadiden bugn kabilir miyiz?" "kmamz lzm." "Bizim kymz de u ilerideki dalarn ardnda kalyor. nallah oraya da gtrrm sizi." Ekmek datlyordu. El kadar bir ekmekde bana ulat. Susamtm. Oturduum tepenin yz metre gerisinde buz tutmu bir birikinti vard. Gidip buzu krdm, ortaya kan sudan imek iin uzandm. Artk rahattm. Srekli aaya iniyorduk. Vadiden kp cephelere ulama heyecan yorgunluklarmz silip gtrmt. Da indik, dere ilerinde yryoruz. Seyrek fakat dev am aalaryla ssl yamalar, imdiye kadar grdm en byk amlar bunlar. Tahminde hata yapmamak iin boy ebad vermiyorum, fakat dikkatimi eken, bu amlarn doruundan itiba53 Vadide sadece aguayau, La^ma vu-mp yvj^ci* t.* sesi vard. Ve Afganistan'da ilk uak sesleriyle tantk; Mig'ler geliyordu. "Kayalarn arkasna saklann" sesiyle kayalarn arkasna sipere yattk. Bir sre bekledik. gruba blnmtk, aralkla yryecektik. Dikkatli olunacak, gruplar aras mesafe fazla almayacakt. Mutlaka glgeden ve kayalara yakn gidilecekti. Mig'leri gryorduk. Dz bir erit halinde geliyor, birden doksan derece diklenip ykseliyor ve ardndan iddetli bir patlama; bu tablo srekli tekrarlanyordu. Bir kaya kovuunda barnan tane kk ocuk grdmde temsili resimler geldi aklma. Zavall kkler. Hibir eyi bilmeden ve anlayamadan bombardman ve bomba seslerim tanyorlard. le vakti bir mola yerine vardk. Ulu bir aa, mezarlk, aaca bal aputlar, bir ireti bina ve bir ka kii. Burada biraz dinlenecektik. aydan baka yiyecek ve iecek bir ey yokmu. Bir bardak yeil ay iebildim. Yarm el kadar da ekmek datld. Abdl-hak: "Yaknda bir kye geleceiz. Oradan ekmek alacaz" diyordu. le namazn eda ederek yola ktk. Yrdmz vadi giriinde Ruslarla mcahidler arasnda sava varm. Sava alan da bizim gei yolumuz zerindeydi. Bu sebeble yolumuzu deitirecek-miiz. Vadiye aa iniyorken tam doksan derece dneyUKSeyur. vyaya ijiaugimi^uo u^u , aac devirip tututurduunu gryoruz. Biraz ilerdeki dzlkteki am aalar da den bombalardan alev alarak tutumutu. Bir de adam yryor, hemen hemen bizle ayn tempoda. nce naylon iplerle balayp srtna yklendii teneke kaplama bir bavulu vard. Dndmz yeni yoldaki ikinci yokuu trmanrken l'atih'le beraber grup irtibatn yitirdik. Fatih: "Mah-voldum. Yryecek dermanm kalmad." "Gayret et. Hu tepeyi de anca kye gelecekmiiz." Benim durumum da iyi deildi. Bacaklarm zorla gidiyordu. Tfeklerin arlklarn hissediyorduk artk. Fatih: "Biraz dinlenelim" dedi. "Durursak yrmek daha da zor gelir" diyorum. Fakat, yine de kyoruz. kmek de are deil. Belim sanclarla dolu ve srt st uzanyorum. Fatih te uzand. O srada srtnda bavul tayan ndam geldi, geti bizi. Tepeye zor ktk. Yorgunluktan hurdamz kmt. Abdullah hl orucuna devam ediyor. Fakat, durumu bizden iyi grnyor. Zira en ndeki gurubun iinde ve hi kopmadan yryor. Bu dik kn inii de dimdikti. Yirmi dakikada dibe inmitik. Kyler grnyordu. Bu gnk zorlu yolculuumuza burada son verecek miydik acaba? Onbuuk saattir yoldaydk. Alk ve yorgunluktan bitkin dmtk. Abdlhak'a "Bu kye kacak myz?" diye soruyorum. "Belli olmaz. Belki daha aa ineriz" diyor. Ve 0 kylere hi uramadan yola devam ediyoruz. Bol bol su ierek a karnmz dolduruyorduk. n54 55 -nTT i-u.i/ix grup DeraDer ardarda bir su arknn kenarnda yryoruz. Bir saat sonra bir kye vardk. Ky tamamen boaltlmt. Ne bir insana ne de bir hayvana rastladk. Bir evin gn scaklnda snm toprak damna srt st uzandm. Ne kadar tatlyd. Burada kalsak ne su, ne yemek derdim; uzandm yer sanki yorgunluumu emiyordu. Orada da fazla kalmadk. Bayr aa allar arasnda koarak dikenli yapraklara dolanarak iniyoruz. Glgeler koyulamaya balamt. Aa indiimizde azgn bir dere ile karlatk. Bunu geecekmiiz, kolayca geilecek bir eye benzemiyor. Dere boyunca kolay geilecek bir yer aryoruz. Bir ka defa teebbs ettik, nafile. brahim'le beraber nden gidiyoruz. Tm grup tekrar gemeyi deniyor. Biz katlmyoruz. Epey yrdk msait bir yer bulamadk. "uradan bir deneyelim." dedim. alvarm ekmem boayd. Kalalarma kadar suya gmldm. "brahim nasl gidiyor" diyor. "Berbat, ayaklarm havalanyor" diyorum. Geri ktm. "Dier arkadalar karya gemiler. Bizim iimiz kt." brahim "Bir daha deneyelim" diyor. "Denemek bir ey deil, mesele tfekleri geirebilmemiz. Tella suya vermeyelim." diyorum. Kardan bize doru iki kii geliyordu. Suyun ke-56

n Dize verin diyorlard. Bunun mmkn olmadn, tfeklerimizi kendimizin geireceini syledik. Drt kii elele akntya direnek karya gemitik. Derenin biraz yukarsnda evlerinin ou bo olan t)ir kye ktk. Akam namaz olmutu. Lo aydnlatlm bir odada hazrlanan sofraya oturduk. Afganistan'n mehur k yemeiyle tantk: "ule" dk kaliteli pirinten yaplan pilava benzeyen bir lapayd bu. Ortasna et veya st konuyordu. u anda yediimiz ulenin yannda taslarla ayran vard. Dierlerinin nndeki ulenin ortasnda ayran vard zannyla bizimkinin ortasna da ayran dktm. Yanmzdaki Afganl rkada bozuldu, sylenmeye balad ve kenara ekildi. armtm. Abdulhak: "Bover ya, yiyin" dedi. Hiz yeriz ama ne oldu anlayamadm. Tad daha iyi olur diye dktm arkada bozuldu. Eer imek istiyor-sn geride daha ayran var." "Ayran dktne kzm." Niye" "Yorgun ayran iilmez. Adaleleri keser diyor." Allah Allah, Anadolu'da ise yorgun insana yorgunlu-u alsn diye ayran iirirler." "Burada tersi." "Peki ii/inki ne?" "St." "Bizim yerimize zr dile. Belki da m.malydm." Afganl arkada zrmz kabul etti. Yorgunken ayrann iilmiyecei konusunda anlayamadmz Petucasyla bize bilgiler verdi. Yats namazndan hemen sonra yattk. Sabahla beraber, vadinin iinde btn gn sre57 ralan ve havaya atele karlandk. Abdlhak: "Zahid Seyb gelene kadar isterseniz burada onu bekleyeceiz. sterseniz aaya inip u anda ona veklet eden Encinir Abdlgaffar'm yanna gideriz" dedi. "Eer orada sava varsa gidelim" dedik. Gelirken sava olduu iin yolu deitirdiimiz blgenin ad Torabora'ym. Ruslar Torabora'y muhasara etmiler. Boazn giriini askeri birlik ve tanklarla tutmular. Mcahidler ise yamalara ekilmiler, gece gndz Ruslara saldryorlarm. Mcahidler Ruslar vadi iine ektikten sonra vadinin giriini maynlamlar. Tanklar ileri gidii olmayan vadide skp kalmlar. Mcahidler de srekli saldrlarla Ruslar tmden imha durumuna gelmiler. Geliimizin ikinci gn leden sonrayd. Celala-bad'dan Torabora'ya doru yaklaan kara bir eridi gsteriyorlard. Kara erit yaklatka netleiyordu. Ardarda dizilmi otuz helikopterdi, bu. ki gn nce uaklarn bombalad blgeyi imdi de helikopterler bombalamaya geliyordu. Hemen Abdlhak' buldum. "Neden burada duruyoruz, niye Torabora'ya yardma gitmiyoruz?" "Buna gerek yok." Sebebini anlayamamtm. "Nasl gerek yok?" "Zamanla buradaki sava taktiini, cephenin yapsn reneceksin. te o zaman neden gerek olmadn anlayacaksn." "Bunu biraz anlat. u anda ben burada byle seyretmeye dayanam58 ndi: "imdi onlar dalar bombalayacak-l bilerek grerek deil rastgele. Mcahidi erin Idugu belli deil. Belki, baz mcahidler bomv ierek seyredecekler. Oras bir cephe, ? - ophe u ortadaki yeil blge baka bir cep m gideceimiz blge ayr bir cephe, hepsihidleri ayr. Bunlarn hepsi Hizb'e bah. Faophenin mcahidleri ncelikle kendi blgelerumlular. Ancak olaanst durumlarda, nmi komutannn genel bir harekt emrinde toplanrlar. Yarn giderken geeceimiz her ? ahid ;;ruplarm greceksin. Ruslar saldrya tile Miiun bu blge onlar yiyen, yutan bir girdap KuHann grmedii fakat srekli onlar gren m mcahidler. u anda Torabora'ya Ruslar la kat oradaki mcahidler Ruslara kar kote. ayet zorlansalar, yardma ihtiyalar 1 m .K, durur muyuz?" 1 'opheye imiimizin nc gn leden sonra I m Sorhrut'a doru yola ktk. Kaa mevkink birlii desteinde Afgan paral askerleri '>l<li{;u iin etrafndan bir yay izerek geiyoIkindi namaznda ulu nar aalarnn ssledii ' geldik. narlarn altnda bir harmana k-Iur su kanal akyordu. Yolun bir taraf ba-rafi sebzelikti. 59 sonra biraz istirahat edip yola ktk. Gne bat dalarnn zerinden amak zereydi.

Gece karanlnda kumlu bir arazide yryoruz. Etraf grmyorum fakat, ayaklarmz kumlara gmlp kyor. Yry bir tempoya oturmutu. Dncelerim binlerce kilometre ve snr tesine uup gitti. Tandklarma, sevdiklerime, hasretini duyduklarma doru. Dncelerim bir yerde noktalanyordu. Gnlm atelenmi bir frn gibi yanyor. Dncelerimle o kl ehri bir kska iine alyorum. Sabah namaznda Kaklak kyndeyiz. Encinir Abdulgaffar'n grubu da buradayd. Encinir orta boylu, ince yapl, esmer. Siyah uzun sakal, esmer yzne ayr bir gzellik katyor. Banda ustaca sarlm saten bir sark, omuzundan aa asl mermiliin ucunda kalasnn zerine gelen bir tabanca var. Kahvaltdan sonra, aralarnda eitli anlamazlklar bulunan kyller Encinir Abdulgaffar'n yanna ' geliyorlar: Vakalardan birini bir kl yle anlatyordu: "Olumun nikahls olan fakat, henz dn yapmad kz kardlar (veya kat)." Encinir: "Nikh ahitlerin var m?" diye sordu. Kyl "var" deyince, Encinir: "ahitlerini getir, yakalannca cezalar verilir." Elimizdeki mavzerleri, kalanikofla deitirdiler. Abdlhak: "Mermiliklerinizi deitirmeyin, bunlar yeni" dedi. Kalanikoflarn, biri zerinde, ikisi de yedek olmak zere 30'ar mermi alan arjr vard. Mavzerden sonra bu silh elime ku gibi gelmiti. 60 Artk kalabalk bir mcahid grubu iindeydik. Gencecik mcahidler; sarkl, kimisi sakall kimisinin sakallan henz kmam. Yz derileri gneten yanm, esmer Afgan delikanllar. Yolda ardarda yrrken keklik gibi sekiyorlard sanki." Sol tarafmzda Torgar da. Daa paralel olarak uzanan Sorhrut. "Sorhrut" krmz nehir demek ve bu ad dan dibinden akp giden krmz renkli sudan alyor. Arazi ekili; dar, eker kam, sebzeler, meyveler. I )amar damar uzayan, toprak su kanallar. Kyler, ka-lf tipi byk aile evleri. Havada iki helikopter belirdi. Bir taraf uurum br taraf aalk bir tarladan geiyoruz. Helikopterlerden bir tanesi daire izip zerimize dnd. Mca-lidlerin aldrdklar yok. Havay tok bir "Tarraka" sesi doldurdu. Ardndan ikinci bir "Tarraka". Mcahidlerin l>r ksm aalarn altndan yryordu. Fakat, bu aldrmazla hayret ettim. Helikopterler de ii fazla uzatmadan yola devam edip gittiler. Kk bir ardayz. ki sra halinde dkknlar. ><-l<l;n yanm metre yksekte eya konulan zeminleri vur Bakkaliye eyalarnn hemen tamam rme selele-m iinde tehir ediliyor. Terziler, kuma satanlar, ? 11<-v ver iler, bakkallar, ay ocaklar, iki tane erbeti, liui satclar ilerini oturduklar yerden gryorlar. l ba kasabasym buras. Giri zerinde bir de Inrd.c grmtk. Hurdacya dikkatle baknca hay-ki .Ilm. Paslanm her ebaddan mermi kovanlar, top m. t nlerinin kk kk paralan. Hurdacnn dkkn .iv a art hurda paralan ile doluydu. Bun61 de apli almamzda, "Ayakkablarn yeni" dememe ramen srar ediyordu. Aslnda apli (sandalet ayakkab)lerle dolaabileceime aklm kesmiyordu. Onlar-sa, spor bile olsa, ayakkablarn ayaklarm yakacan sylyorlard. adrlarmz gelince eksiklerimiz tamamlanm oldu. stirahat yerimiz camiler. Camilerin bir kapal, bir de ak ksm var. Kapal ksmnn altna kuru ayr otu seriliyor. Ak ksm toprak. Fakat ayakkabl olarak bu ksma girmek kesinlikle yasak. Namaz dnda mescidde ve ak ksmda uzanp yatmak serbest. Mcahidlerin istirahat ve yemek yerleri mescid-ler. Mescidin yan tarafndan bir su kanal geiyor. Kpkrmz toprak, akan suyun kenarna abdest almak iin beton bir zemin yaplm. Afganistan'da da Pakistan'daki gibi tuvalet yoktu. Tuvalet ihtiyac duyanlar, adrlarn balarna do-layp portatif bir tuvalet oluturuyorlar. eker kam, msr tarlalar insan gizliyor. Daha aalara hareket ediyoruz. Halk btn ime suyunu knal dere suyundan salyor. Derin ukurlar kazmlar, amurlu suyu kuyuya dolduruyorlar. Kuyuda dinlenen suyun amurlar dibe knce rengi biraz daha berraklayor. Her kuyunun banda uzun bir dal parasna iple balanm teneke kutu var. Bu62 Ay ge doduu iin hava zifiri karanlk. Tahtaireti bir kprnn zerinden gecenin sessizliin I' olduka cokun, grl grl akan suyun zerinden ya getik. Encinir Abdugaffar'la olduumuz sre l inde; doru drst istirahat edemiyecektik. Grubunu yerde bir saatten fazla oturtmuyordu. Buras d yakn bir blgeydi. Ve kylerde hl hkmet bina paral kuryelik yapanlar vard. Mcahidle? m yerini dmana bildiriyorlar, Ruslar da sylenen lavadan bombardman ediyorlard. Bu sebeple

bil lkler srekli hareket ederek tedbirli davranyordu. Murada yatacaz" dediler. Etraf gremiyorduk, fakat 1ir aland. Mermilikleri karmak yasakt. Yatsy k. Nbetiler ayarland. adrm topran zerine m, uzandm. Mermiliklerle yatmam mmkn deYasta alm bamz yastksz rahatsz oluordu. brahim'e "Ne yaptn?" dedim. "Mermilikleri urdm." Ben de karp mermilikleri kafamn altna um. "Buras felket bir yer, inili kl her taraf!>atyor." Fatih'in sesi "Burada sap yn var bura rln.' Ylan olur ikazna aldrmayp adrlarmz l m saplarn zerine atp uzanyoruz. Kalanikof kolumda sarl. Abdulgaffar'la beraber olduumuz nc gn A Mlhak yle bir teklifte bulundu: "Bizim ky bura?i m bir gnlk mesafede. Zahid Seyb gelene kadar bi'in oray ziyarete gidip gelebiliriz." "Buradaki dola? zla, sizinle oraya gidip gelmemiz arasnda sava 63 ynnden bir farkllk olmayacak. Krmz fazladan bir blge grmek olacak her halde." Abdlhak: "Orada sizinle baskna gideriz. Hergn atma, her gn sava var. "Vaadi bo ver her ey nasip. Fakat sizin kynze gidip gelebiliriz. Eer Encinir izin verirse". "Ben izin alrm." Encinir yolculua izin vermiti. Yanmza klavuzluk yapmas iin onbe yanda bir de mcahid verdi. Abdlhadi'nin grubunda savaan ve nisan aynda cepheye gelmi olan Mustafada bizimleydi. Mustafa, Farsay yrede konuulan ekliyle renmiti. Sabah kahvaltdan sonra yola ktk. Abdullah'n "su kapi" srekli elinde dolayor. Btn srarlara ramen ne "su kapini", ne de tuttuu aylar orucunu brakt. Sorhrut'u getik. Dalarn dibine doru olan son aalk ve yeillik alan yryoruz. Blgenin bu tarafndaki halk tamamen g etmi, senede ift rn veren bu arazi zerinde imdi insan kalmam. Baz evlere den bombalar duvarlar ykm.Yarm saatlik bir yryten sonra aalarn altna karargh kurmu bir mcahid grubuna rastladk. Bizleri neeyle karladlar. Aydnlk yzl, srm gibi bu gen mca-hidlerle konuamamak ne ac. Onlar petuca konuuyorlar, bizim bildiimizse be kelimelik Farsa. Asf Han'n gurubuymu bu. Asf Han u anda blgenin en yiit grup komutanlarndan. Afgan hkmet askerlerine ve Ruslara en ok darbe vuran gruplardan biri onunkiymi. ki mcahid nlerinde yl patlcanlar soyuyorlar. tane tan zerine oturtulmu, etraf kapkara olmu bir tencerenin altnda harl bir ate yanyor. 64 I Asf Han'n ayn iip msade istiyoruz. "le yemeini beraber yiyelim" srarnda bulunuyor. Abdlhak "geceye kalmadan nehri gememiz lzm", diyerek izin alyor. Da fazla yksek grnmyor. Fakat zerinde bir tane dahi aa ya da yeil bir grnt yoktu. Sadece kaya ve ta. Abdullah'n su kabndaki suyun yarsn fazla arlk yapmasn diyerek dktk. Kayalklara ulatk, talarn zerine kyoruz, iniyoruz, etrafn dolayoruz. Aadan belli olmayan bu kayalar ardna geeni gstermeyecek kadar byk. Ardarda tek sra halinde yryoruz. En nde Af-?:anl gen mcahid. Gne btn yakcl ile vuruyor. Bir ara su imek iin duruldu. Tamakta olduum su kabn biraz isteksizce uzattm. Daha yolumuz var, bir sre sonra daha ok susayacaz. imdi-l-n suyu bitirmeyelim" diyorum. Fatih'i grememitim. "Fatih nerede?" diye sordum. Birisi "Geridedir" dedi. "Hayr geride yok benim onumdeydi ve geride kalmad." Mustafa: "nde de biz v.-Hk, bizden nde kimse yoktu." "Peki nereye gitti." lf yava balayan soruturmamz ve aramamzn vonu ykselmeye balad. Baryoruz. "Fatiiih, l it iih" ses yoktu. Kayalarn zerine kp baryoruz. >'.: yukar, saa sola giderek baryoruz. Ses yok. "Mustafa, sen yukar git. Ben geriye doru gide-.m Dier arkadalar yrmesinler, buralarda arasn-l it ki birbirimizi iyice yitirmeyelim." Geldiimiz tarafa

komaya baladm. Fatih'in bu kayboluuna n65 yordu ve geri kalmamt. Une e gememiti, iaman zaman kayalarn dz duvar gibi ykseldii yarlarn kenarndan gemitik. Kendi kendime "Allah korusun oralardan filan dmesin" diyerek tedirginlikle kark dncelere baladm. Hayr dse, en azndan tfein grltsn duyardk. Dibe inmitim. Etrafa bakyordum. Fatih'den eser yok, yukardakiler "Bulabildim mi?" diye baryorlar. "Hayr. Siz bulamadnz m?" diyorum. Cevap ayn. Onbe dakikada indiim yeri yanm saatte kyorum. Cihad ve brahim bekliyorlar. Dierleri biraz daha yukar yrmler. "Ne yapacaz" diye soruyorum. 'Toktur, ne yapalm ki?" diyorlar. "Sese cevap yok, sla cevap yok, dier arkadalara da syleyip havaya ate edelim. Belki duyabilir." ndekilere yetiiyoruz. Mustafa daha yukarlarda. Havaya ate edip dinliyoruz. Hibir cevap yok. Abdlhak iyice tell. "Ulan vurdular onu. Bu dada ekiya vardr, yol kesen vardr. Zaten sarnd onu Rus zannedip vurdular." Bir anda beni de ayn duygu sard. Bir tan stnde barp aran Abdlhak'a "brak u vaveylay, bu dada ne kurt var ne de ku, ekiya nereden kt. Tela ge rek yok" diyerek, zorla susturdum. Mustafa'nn sesi "Gelin, gelin." Heyecanla: "Buldun mu?", "Tamam gelin" dedi. "Of be". Btn gerginliim bir anda boald. Sevin, tedirginlik, kzgnlk birbirine karp gitti. Yukar ktk. Fatih'in rengi kpkrmzyd. Suskundu, periand. Hibir ey sormadk. Sonradan anlattna gre altndan dolatmz byk bir kayann stnden de yol grnce "Buradan dolaa66 bu yol daha ksadr." derken ann bydn fark etmemi. Biz sola giderken o dikleyip kyormu. Bulumamz btn yorgunluk ve tel unutturdu. Suyumuz bitmiti. Sa yanmzdaki dere yatanda su birikintisi vard. brahim'le oraya doru indik. Kafamzdaki klahlar marapa gibi kullanarak yosunlam suyu kk damacanamza doldurduk, elimizi yzmz ykayp serinledik. Doldurduumuz su fazla temiz olmad iin serinlemek iin kullanrz dncesindey-dik Arkadalara yetiince onlar imek istediler. "Bu su iilmez" dediysek de, adr szge olarak kullanan Cihad, kafaya dikti. Srayla elden ele dolaan damacana bana geldi. O an imedim fakat biraz sonra susuzluum artnca ben de iecektim. Sessiz kayalklarda helikopter sesleri yanklanmaya balad. Kayalarn glgesine kp oturduk. ki helikopter zerimizden geip gitti. unu renmitik; Rus helikopterleri en az iki tane uuyordu. Nihayet zirvedeyiz. Dou tarafndan Celalabad'n gnete parlayan grnts; hemen aamzda Sorh-rut ulusvalisi. Uzaklarda Sleyman dalar ve ardnda Pakistan. u anda ynmz evirdiimiz yer Lamen vilayetinin topraklan. Abdlhak "uray indikten sonra Kabil nehrini greceksiniz. Onun kar taraf bizim koy.' imdi yolumuz ini, koarak inie baladk. Ve Kabil nehri, dz bir zeminde hi akmyormu c."l duruyor. Kahverengi topraklarn ortasnda iki 67 y yeU KUK. ve unun unasmua nujum .,.... Kabil nehrinin doyumsuz grnts. Abdulhak gzleri l l; "te u kars bizim ky, arba" diye kolunu uzatp, iaret parmayla nianlyor. "Bundan sonra dikkatli ineceiz, bakn sa tarafta askeri karargh var." O tarafa bakyoruz. "Bakn bir de tank var, yansna kadar gml." Topu ve st taraf grnyordu tankn. Arkadalardan bir tanesi "oraya hcum edelim" diyor. Abdulhak: "O kadar kolay deil. Elimizdeki silhlarla olmaz, RPC* lzm" diyor. Kbil-Celalabad-Peaver asfaltna iniyorduk. Yoldan gemekte olan bir otobs bir sre durdu. Tekrar hareket etti. Yolun iki tarafnda bir ky var. Belki de bir kyn mahalleleri idi. Evlerin bulunduu yere inince karya geii kontrol iin bir sre beklememiz gerekti. Ky tamamen boaltlm. Mescide girdim. Raflarda bir ksmnn yars yanm, stleri tozlanm Kuran Kerimler var. Kur'an- Kerimlerden bir tanesini aldm. Ve mahzun bir hayale daldm. 'Ey Kitabul-lah! zerinde toz tabakasyla, bu kyn, artk kapsndan gireni olmayan camisinde duruuna mahzunlanp zlmeli miyim? imdi bu yerlerde ihtiva ettiin hkmlerin hakimiyeti iin balatlm cihad hareketi var. Dn seni tutan eller ve satrlarnda dolaan gzler imdi ya ehid, ya savata veya hicret etmi. Beni de buralara getiren dilini, adetlerini, gezdiim bu yerleri bilmeyen beni bu insanlarla birletiren, benim kalbimden onlarnkine, onlannkinden benimkine scak sevgi, kardelik olup akan sensin. Senin ciltlerinin st u anda tozlu ama verilen sava senin savan. Halbuki btn slm corafyasnda sen bir muska yaplp duvarlara asldn." * bazuka, roketatar 68 ^ ? .11 y-iu-v.uk.. 4.4.UAI4A USlJ/ll lar?" "Seni bekliyoruz." brahim'e "geii idare etsene" diyorum. "Bo ver" diyor. "Fazla bir ey deil, ciddi bir deneme olur." brahim birden hareketlendi. "Herkes tfeini sa eline alsn", dedii yaplyor. "Grlt yapmadan namluya mermi srn ve emniyeti kapatn", o da yapld. "Sen, sen u iki keyi tutacaksnz.

Biriniz yolun sa tarafna biriniz sol tarafna gzclk yapacaksnz. Biz karya getikten sonra siz geeceksiniz. Siz ikiniz nce karya geip, orada duvar olmadn iin, sen yolun sol tarafna doru, sen de sa tarafna doru yere yatp yolu kontrol edeceksiniz." ki arkada sylenen ekilde keleri tuttular. Gei iaretini verince dier iki gzc geti. Onlar da yerlerini alnca teki arkadalar geti, arkadan da gzcler. Yolun bu tarafndaki kyde yaayanlar vard. le namaz klnm, cemaat dalm, geriye ayak st konuan bir ka ihtiyar kalmt. Bizleri grnce ho geldine baladlar. Bir patlama sesiyle dikkat kesildik. Biraz nce indiimiz plak bayrdan bir toz bulutu ykseliyordu. Tank o tarafa doru at yapyordu. Biz namaz klarken kyller de yemek getirmilerdi. Namaz ve yemekten sonra bir sre kyllerin merakl sorularn cevaplandrdk. Nehri geebilmemiz iin Afganllarn Jale dedikleri manda derisinden yaplm sal lzmd. Kyde yokmu. Kar tarafla irtibat kurmamz gerekiyordu. Bir sre istirahatten sonra kalktk. Nehre kadar ekili tarlalardan, fakat bizi kamufle etmeyecek bir alandan, geecektik. Bu sebeple er kii yrnecekti. ilk n uzun bir mesafe gitmesinden sonra ikinci 69 l, sonra nc l yryecekti. Silahlarmz omuzlarmza atp zerinden adrlarmz doladk. Bylece silhlanmz da gstermemi oluyorduk. Nehre ulatmzda nden gidenler soyunup nehirde yzmeye balamlard. Nehir derin ve geniti. Ortada ince, uzun bir adack vardr. Sessiz fakat kuvvetli bir aknts vard. Bir sre yzdkten sonra gemeye karar verdik. Biraz yukarda Laman ve baka bir nehir kolu, Kabil suyuna karyordu. O iki kolu atlamak gayesiyle yukar doru yrdk. Karda ulu bir nar vard. Bu taraf ise olduka geni ve yksek sazlklarla rtlyd. Nehri gemek iin ilk atlyanlar, Mustafa ve Afganl gen mcahid olmutu. kinci olarak Abdullah'la, Fatih suya girdiler. Bizim tarafa daha yakn olan kk bir adack vard. Elli metre yukardan salnnca adaca kolayca klabiliyordu. Adacan ucundan itibaren su birden aknt kazanyordu, zellikle akntya kaplmamak gerekiyordu. Adaca knca tekrar yukar yrnyor. Lamen koluna rastlamadan karya geiliyordu. Abdullah'la Fatih yzerken kenardan onlara ba-ryorduk: "Hadi gayret edin, akntya kaplmayn, hadi gayret." Birden bir ses: "Saklann helikopter geliyor" diye ykseldi. Hemen sazlklara girdik. Helikopter yksekteydi. Silhlarmz ve mermililiklerimizi geerken kolaylk olmas iin adrlarmza sarmtk. Helikopter geti, fakat altmz adet zere ikinci he-likopt tin de gemesi gerekiyordu. Zaman gemek bilmiyordu. Herhalde ikincisi yok diye kalkmaya hazrlanrken kardaki aacn arkasndan st dallara srttuaKtan uan Kincs de kageldi. "Saklann" sesi. Bir anda iimi dayanlmaz bir ac kaplad. Arkadalar suyun iindeydi. "Sakin olun" diye bardm. imdi o iki tehlikeyi birden yayorlard; aknt ve zerimize gelen helikopter. "Namussuz alak herifler" diye konuuyorum. indekileri gryorum. Tfeim kucamda ve sanl. Tfekle bir ey yapabilme ihtimali zayf fakat, sudaki iki arkadamz, zerlerinde bir helikopter ve aknt yznden aresizlik iinde, sazlktan bakan bizler. Helikopter geti. Hemen frladk. Abdullah'la Fatih adacn uundaydlar. "Haydi gayret". Ayaklarn adaca basmlar. Fakat utan yukar doru yryebilmeye urayorlard. Abdullah kt, Fatih zorlanyordu, geri doru iki yan adm kayd. "Hadi gayret, brakma kendini." Btn gayretine ramen akntya kapld. Bir anda alabora oldu. Tekrar su yzne kt. "Gidiyorum, gidiyorum, yardm edin" rpnlar; bir an suya atlamaya kalktm. Epey aadayd ve zaten yzmeyi az biliyordum. Kenardan kouyor ve baryorduk. "Brakma kendini, sakin ol, gayret et." Fatih gzmzn nnde gidiyordu. Biz ise hi bir ey yapamyorduk. "Allah'm sen yardm et." Birden suyun sakin olduu bir yere kayd. Biz suya girdik yava yava geliyordu. Nihayet el eleyiz. Yz metre kadar srklenmiti. Yorgunluun ve yaad aresizliin verdii bitkinlik iindeki arkadamz kucakladk, yatrdk. Yzerek geme iini brakmtk. Kardan gelecek jaleyi bekleyecektik. Kar sahilde iki ocuk, bundan! belirdi. Adam iirdii tuluma binerek bizim tarafa geti. Bu tuluma iki kii zor oturabilirdi. ki arkada} 70 71 1 L vuvuf,i"M --geiren salc tekrar geriye dnd. Geriye Fatih, brahim ve ben kalmtk. ne brahim'i arkaya da Fatih'i oturttuk, salcyla suyun iindeydik. Sal ileri gtrebilmek iin ayak hareketleri de bir ustalk istiyordu. leri giden sal bir anda akntya kaplnca salc bana, yle yle yap diye syleniyordu. Bir eyler yapyordum ama gerekeni de tam kavrayamadm. Nihayet ayaklarmz yere bast. Giyindik, silhlarmz kuandk. Abdlhaklarn kynde; arba'dayz. Burada Hizbe ve Cemiyete bal mcahid gruplar var. Hizbin blge komutanlnn lkab "GAMHOR" (adam yiyici). Bu isim ok sayda Rus ve hkmet yanls ldrmesinden dolay verilmi. Burada kaldmz gn boyunda Gamhor'la bir defa yemek esnasnda grebildik. Ruslar yakn bir blgeye kuvvetli bir saldrda bulunmular. Gamhor'a bal mcahidlerin bir ksm oraya savaa

gitmiler. Cepheyi u anda komutan muavini Zabit Zalman komuta ediyordu. arba'n kk fakat canl bir pazar var. Suya yakn olmasnn yannda, havas da yumuak olan blge arazisinden ylda ift rn alyorlarm. Abdlhak'larn duvarla evrili evlerine vardk. Kapnn nnde hurdalam beyaz bir taksi duruyor. "Bu bizimdi" dedi. Avludan ieri girdik. Kadnlar yemek piiriyorlar. Blgedeki mcahidlerin davetli olduu bir yemek verilecek. Evden uzakta ardaklarn altna oturduk. ardakta germi zm salkmlar sallanyor. kinci gn arba'n kuzey tarafna den alak dalarn zerinde on kadar helikopter belirdi. Ve da72 oraya gidelim." dedim. O "Gideriz yahu," diyerek savd. Canm sklmaya balamt. "Afganistan"a geceli bir haftay geiyor ve biz tatildeymiesine dolayoruz. Bunun bir sebebi olmal. Sava olan yerlerin arasndan syrlarak niye dolayoruz, ya da dolatrlyoruz" dedim. "Zahid Seyb'i bekliyoruz." "Yani o gelmeden biz sava yz gremeyecek miyiz." "Acelen ne yahu? Sava bir balad m yorgunluktan bkarsn." "imdi unu syle, arba'a gelmemizin vakit geirmeden baka bir sebebi yok deil mi?" "Zahit Seyb gelene kadar niye acele ediyorsun? O gelsin tamam." "O halde hemen t;ori dnyoruz. Burada daha fazla oyalanmamza gerek yok gidip orada bekleyelim." "Hemen olur mu? Yarn gidelim." Ertesi gn yola kmaya karar verdik Sorhrut cephesi grup komutanlarndan Zabit Ta-lir de buradaki savaa yardma gelmi ve grubuyla geri dnyordu. nc gnn ikindi namazndan sonra yola ktk. Nehre doru yryoruz. Kardan onbe vrmi ocuk ardarda sra olmular. Tekbir getirerek, Hogan atarak, koarak geliyorlard. Bize yaklanca l lun kenarnda tek sra halinde dizildiler. Tefti bekleyen asker gibiydiler. Ellerinde tahta-dtO tfekler, gslerinde aprazlama baladklar ip-ItM kuruna benzeyen dal paralan dizmilerdi. Yan-lrndan geen mcahide "stemai" deyip tokalamak ivin ellerini uzatyorlard. Son mcahit de yanlanndan kten sonra yine komaya baladlar. "Allahuek-Imt, Allahuekber, Allahuekber, Zindebad slm, Zinde73 bad meahidan Afganistan." Ve azlaryla "Ta, ta, ta, ta sesleri." Nehri yan yana getirilen deriyle birden geiyorduk. zerimdeki eya ve insandan de suyun iinde gidiyordu. Ben en nndeyim ve her an suyun iine dme korkusuyla souk souk terliyorum. Ha gittim, ha gidiyorum diyerek yol alyoruz. Kucamda drt tfek, ktklkler var. Sular karard. Ufuktaki batan gnein kzll da kaybolmak zere. Oturduum yer suyun iine gmld. "Yarabbi dardakilerin tek yardmcs sensin, sabr ver, gayret ver, g ver" diye mrldanarak dua ediyorum. Zabit Tahir, sesimi duymutu. "i od* Abdlha-mid" dedi. "Bibin i od"** suya dmeme az kald diyorum. Durumumun gln gryor. ki tfei alp ortada oturan brahim'in kucana koyuyor. "iteni inca, ikence" diyorum. Bu glk altnda serzeniime glyorlar. "Kem mande, Kem mande."*** Dik yokuu ayaklarmz talara arpa arpa yryoruz. Bir taraftan arkadalarla irtibat srdryoruz. "Sakn geri kalmayn, gece vakti kaybolanlar bir daha bulamayz." nerken koarak indiimiz bu yol, imdi uzam ta uzamt. Gece olmasna ramen hava ok scakt. nce nehir sonra da trman. Karanlk sebebiyle fazla dikkat susuzluktan mahvetmiti. Abdullah'a bildikleri halde soruyorlar "Abdullah su kabn bo mu?" O "Ab nist, ab nist" (su yok) diyor. "Vay be artk cevaplar bile Farsa vermeye balad" diyerek arkadalardan biri taklyor. iod : Ne oldu Bibin iod : Bak ne oldu Kem mande : Az kald 74 Bir dere iinde mola verdik.' ArtiK su asmayan dere yatann dibinde ince kum tabakas vard. Kumlar hl scakt. Gelirken buralarda su gletleri grmtm. Arayp bulduk, gelirken pis diyerek imediimiz sular imdi hi deilse idare edecek kadar itik. Sonra scak kumlarn zerine uzanp yattk. Zahid Seyb Veziri'ye gelmi. Sorhrut'ta hi durmadan Veziri'ye doru yola devam ettik. Mustafa bizden ayrlarak kendi grubuna gitti. Yrmek, yrmek, 65.000 km2 lik Afganistan'n her km2 sinde yzbinlerce mcahidin her gn bkmadan usanmadan mekanize dmana kar yapt, Afganistan' kar kar yrmek eylemiydi. Ku umaz kervan gemez Racistan llerinden, Trkmen bozkrlarndan, Hinduku dalarna kadar her yerde, mca-ldlerin admlar ve ayak sesleri var. Yine Veziri'deyiz. Zahid Seyble hasretle kucakla-lyoruz. Encinir Abdulgaffar'n grubunun asl mekn Veziri olduu iin biz ehre daha yakn bir grupta olmay istediimizi bildiriyoruz. Abdullah: "Ben Encinir Abdulgaffar'la kalmak istiyorum" dedi. Zahid Seyb: "Sizi Miraceddin'in grubuna gndere-

m. Onun grubu savadr. Cepheden ayrlrken i ilannz Encinir Abdulgaffar'a teslim edeceksiniz." l'<li. Getirilmi olan antamzn iinden okumak iin r tane kitap aldk. Kol almas iin tekli yay ve I ur yere aslp arlk allan makarayla iki metrelik pi do aldm. Zahid Seyb bir mektup yazarak Abdulhak'a verdi, ullah'la ve Zahid Seyble vedalatk. Zabit Tahir'in ? buyla beraber tekrar Sorhrut'a doru yola ktk. 75 imdi i, Miraceddin'in grubunu bulmaya kalmt. Abdulhak, Zahid Seyb'in yazd mektuba gz atyordu. Fatih: "Bakasna yazlan mektubu niye okuyorsun" deyince katlayp cebine koydu. brahim "Ne yazm bizim iin?" Abdulhak "sizin iin deil yahu". "Kimin iin?" "Benim iin." "Ne yazl?" "Bu sam fzesi eitimi grmtr, iyi kullanr. Sam ona kullandrn" diyor. "Bizim iin bir ey yok mu?", "Sizin iin bir ey yoktur." Miraceddin'in grubunu nihayet bulabildik. Yet-miden fazla mcahidi vard. Eline megafonu alm bir gen mcahid: "Fani dnya, fani bazar dee" diye balayan naatm sylyordu. Miraceddin her istirahat ettii yerde eer varsa bu mcahide yoksa teybe koyduu banda bu uzun naat' syletiyordu. Grubu arama durumunda kaldmz zaman sadece teybin sesiyle yetinmeyip megafonla sesi ykselttiren Miraceddin'i abucak bulacaktk. Abdulhak getirdii mektubu da Miraceddin'e verdi. Biraz sonra da bizimle vedalaarak gitti. Miraceddin mektubu okuduktan sonra bize dnerek, "Zahid Seyd sizlerin iyi savatnz, kymetli ele-menlar olduunuzu yazm. nallah beraber gzel savalar yapacaz" dedi. Grup toplanarak yukarya doru hareket etti. "Vay be, amma i ha, biz geldik diye istirahattaki grup hareket ediyor. Bir yerde biraz oturmak nasib olmayacak herhalde" diyoruz. Sorhrut'u karya getik. Hi kimsenin olmad bir kyde durduk. Burada Mcahidler bir hastane kurmular. Ruslar haber alnca bombardman ederek hastaneyi tahrip etmiler. 76 Grubun komutan muavini emslislm uzun boylu bir gen. Hareketlerinden cevval ve atak biri olduu hemen anlalyor. Bir grupla beraber Kabil'e sam fzesi getirmeye gidiyorlard. Kabil'deki mcahidler Ruslardan ganimet olarak sam fzeleri almlar. Bu ganimet am'larn bir ksmn da Sorhrut cephesi alacakt. ems bize de "Gelin gidelim" dedi. "Ka gnde gidip gelirsiniz?" sorusuna: "En ok gn" cevabn verdi. Cihad: "Ben artk hi bir yere gitmem" dedi. Cepheye geldiimizden beri yryorduk. Artk vcudumuzda birikmi enerji kalmamt. Gitme teklifini olumsuz cevapladk. Miraceddin, Kabil niversitesi Mhendislik Fakltesi mezunuymu. Sorhrut cephesinin genel komutan da oydu. Cephenin asl ismi "ehid adam Han Cephesi". Adam Han blgede destanlam yiit bir komutan, I!72 ylnda Kabil niversitesinde talebe olduu srada komnistlerle yaplan kavgada Mao'cularn reisi ldrlm. Adam Han da arand iin Pakistan'a di. Mevdudi'yle grp bir medreseye girerek drrs okumaya balam. 1974 ylnda Celalabad kyamn kumanda etmi, 1978'de balatlan cihad'n ban da yine ovar. Ondrt ay nce Adam Han, iki ay sonra da Resul M.m ehid olmu. ki ehid komutan zerine atlar | klm, naatlar syleniyor. Naatlar gzel sesli mca-hdler tarafndan kasetlere okunmu; mcahidler istit annda bu naatlar hem sylyor, hem dinliyor77 u andaki grubumuzda bulunan yetmiiki yandaki bir mcahidden dinliyoruz, onlarn destans yklerinin hlasasn: "Davut Han'a kar silha sarlmtk. Adam Han' o zaman tandm. ri yapl, sert bakl, korkusuzdu, mcahidlere kar ok efkatliydi. Davut'u alt edemeyince silhlarmz kyllere teslim edip Peaver'e gittik. Daha sonra dndmzde, kyller emanet ettiimiz silhlar satmlard. O zaman halkn ahlk durumu ok bozuktu. ngilizlerin igali zamannda ve Zahir ah dneminde devlet otoritesi tamamen yok olmutu. Ekiyalar tremi, kan davalar, kabile kavgalar alm yrmt. u grdnz kale gibi evler bu dnemde ortaya kt. Zengin olan slaleler bu tip evler yapmaya baladlar. Cihadn balamasyla mcahidan duruma hakim oldu ve btn pislikler de ortadan kalkt. Afganistan yzyllar boyunca, belki de tarihinde u andaki kadar birlik, beraberlik iinde olmamtr. nsanlarn, birbiri iin maln cann feda ettii, birinin dierinin hukukunu gzettii bir dnem yaanmamtr. Bu gn M-cahidlerin Afganistan'da kurduu hakimiyet kadar gl bir hakimiyeti hi bir hkmet ve devlet kuramamtr. Mcahidlerin hakimiyetinde ne zor, ne despotluk var. Benim yam yetmiin stndedir. Elimde silah

savayorum. Yarn tfeimi brakr ift sabannn kolunu tutarm, ertesi gn hasadm alrm, Mca-hid'in hakkn veririm. Bunu bize ne Zahir, ne Davut, ne Teraki, ne de Ruslar yaptrabilirler. Cihadn balangcnda meknmz u dalard. (Torgar' gsteriyor. Kayalk, talk Torgar'..) Her ta78 rafna maaralar ve gizlenecek yerler yapmtk. O zamanlar, buralarda ok halk vard. Her gece onlarn meknlarna baskn yapp, gece yine daa dnyorduk. Adam Han stad'm ve Resul Han'n gndz gzyle buralara inmesi mmkn deildi. Ruslar byle bireyi haber alnca onlar tutmak iin her taraf kuatyorlard. Haberleme iin ok kkleri ya da tannmam mcahidleri kullanyorduk. Elli mcahiddik. Silhlarmz da imdiki gibi iyi deildi. Bir defasnda beyz Rus piyadesi gelmiti; doksan tanesini ldrdk. ki de mcahid ehid olmutu. Biz daa knca Ruslar gelemiyorlard. Ancak helikopter ve jetlerle dalan her gn bombalyorlard. Attklar bombalardan bazlar patlamyordu. Onlar kesip barutunu kararak el bombas ve mayn yapyorduk. Bu iin stad Rasl Han'd. Daa den bir bomba patlamamt. Adam Han, Resul gelince keselim o bu ii daha iyi beceriyor", demiti. Resul Han ise bacandan kurun yiyerek yaralannca Veziri'ye gtrlmt. Mcahidlerden biri: "Bu ii ben de yaparm," deyip baltayla vurunca bom-bfl patlamt. Adam Han'la birlikte on iki mcahid ehid oldu. Adam Han'n ehadeti zerine Kabil ve Celalabad 1 volan gn boyunca bayram iln etti. Resul Han ok gzel mayn yapar ve derdi. Bir tanklar gelmiti. Gerilerini maynladk. Tanklar .?kilip gidince maynlara basan mcahid ehid olonbir tanesi de yaralanmt. Bir daha kazaya seM-hyet vermemek iin gmlen maynlar sonradan sl>uluyordu. Skm esnasnda patlayan bir mayn sonu? m Resul Han'n iki baca krlm, sol kolu ve burnu 79 kopmutu, yz harap, karn ksm lime lime olmutu ve Resul Han da ehid oldu. Allah onlarn ehadetlerini kabul eylesin. Blgeyi onlar dmanlardan kurtarmlard. Onlar ehid olunca buradaki savada yavalad." ems ve beraberindeki mcahidler nc gnn akamnda srtlarnda tane Samla geri dndler. Ramazan ayna girdik. Bala sultanpur'dayz. Burada su ekme motoru var. Encinir Miraceddin iftar iin motorla temiz su ektiriyor. Kyller de temiz iecek su alyorlard. ftar mescidde yapyorduk. Bala Sultanpur'un be mescidi vard. kisi kyn bat tarafnda yanyana, ikisi gney tarafnda, bir tanesi de dou tarafnda. Kyn etraf buralarn duvar yapm ekli olan topraktan surlarla eviriliydi. Bu, kyn tarihi bir gemii olduunu gsteriyordu. Akam ezan okunmaya balaynca caminin dnda top gibi grleyen bir ses yuma ykseldi. Merak ettim ve dar ktm. Mescidin alt tarafndan geen su kanalnn kenarna doru kalabalk bir ocuk kitlesi; kzlar erkekler, 3-4 yandan 13 yana kadar. Uzaktan iek bahesini andran rengrenk grnmleri vard. Onlara doru yrdm. Ben yaklanca onlardan bazlar bana doru komaya baladlar. Ellerinde kk kk tabaklar iinde yemekler, birer para da ekmekleri vard. Her birisi kendi tabandan almam iin uzatyorlard. Onlar krmamak iin bir ikisinin tabaklarna ekmek hatrdm. Bu ocuklarda iftar bir bayram cokusuyla byle karlyorlard. On-lann orulu olmadklar muhakkakt, fakat burada ocuklarn bu yaptklar oturmu bir adetmi. 80 6 TEMMUZ: Sahur yemeini yine Sultanpur mescidinde yedik. Deiik bir kaynama var; sessiz bir hareketlilik. Miraceddin'le bir sre mtalaada bulunan ems Mca-hidlerin bazlarn kenara ayryordu. Mustafa'ya, "Ne oluyor?" diye sordum. "Ameliyat var" dedi. ems: "Siz de hazr olun hemen yola kalm" dedi. "Allahu Ekber, nihayet gnmz geldi." Mcahidlerin bir ksm Miraceddin'le bareber kalmt. ems nde, dier mcahidler ardnda tek sra halinde yola ktk. Ortalk henz karanlkt. Havada gecenin tatl serinlii vard. Yreim bir ku gibiydi, yrmyor tozlu yolda szlyorduk. Gne kmt. Kale tipi evlerin oluturduu bir kye geldik. ocuklar etrafmz evirdi. Yal ve gen kadnlarn kafalar kelerden uzanp ekiliyordu. Nineler oturduklar yerden dua ediyorlard. Mcahidlerin hepsi adrlarn omuzlarndan atp bellerine dolayp dmlyorlard. Biz de adrlarmz belimize baladk. Normal vakitte adrlar omuzda atl duruyordu. Sava esnasnda dmesin, bir yere taklmasn diye byle balanyordu. Tfeklerimizin azna ses karmamaya zen gstererek mermi verdik. Btn bunlar byk bir sessizlik iinde yapyorduk, fakat mehulm olan bir ey vard. Dmana ne kadar uzaktaydk. Mustafa'ya "Dmanla ne kadar mesafedeyiz" diye sordum. "Yz metre yoktur." "Ne tarafta" "u binann kesini dnnce."

ems mcahidleri gruba ayrd. Siz alttan dolap kap tarafna yanan. Siz u taraftan, biz ortadayz." Bana dnerek "Abdlhamit sen de alt taraftan 81 git, brahim sen benimle gel." Be kiiydik. Mustafa'nn^ biraz nce iaret ettii evin kesinden aa inerken ndeki mcahid kerek gelin diye iaret yapt. kerek fakat sratlice gidiyoruz. nmzde aalk, kamlarla kapl bir alan var. Yeillie girmitik ki, kurunlar zerimize yamur gibi geldi. nden giden mcahid "dnn geri" dedi. Fark edilmitik. Aalk alana girmekten vaz geip keyi tuttuk. Ortalk bir anda ana baba gnne dnmt. Megafon sesi ykseldi, "Naray Tekbir" evredeki mca-hidler bulunduklar yerden "Allahu Ekber, Zindebad slm, Zindebad Encinir Hikmetyar, Zindebat Encinir Miraceddin" diye baryorlard. Kar taraftan ar makinallar "ta, ta," altrlmaya balamt. Kendimi oyun alanna yeni km acemilere benzetiyordum. Henz dmann bulunduu yeri dahi grmemitim. Gideceimiz yn de tkanmt. Kk bir yoku, yukarda ulu bir aa vard. Hemen oraya trmandm. "Vay canna, tam yerini semiim." ems, brahim, Mustafa ve ard arda duvarn kenarna dizilmi bir grup mcahid. leride gnderde ekili Afgan bayra ve kurun sktmz, bize yamur gibi kurun skan komnistler. "Hadi be kalanikof um. Senin imalatn yapan u alaklara biraz da sen lm kus bakalm." Yerim ok iyiydi. Aslnda kardan gelen kurunlarn karambol ve hedef olarak tam gei yerinin gbeindeydim. Ama bu an beklediim and. Kalanikof un emniyet dmesini tek tek at yerine indirdim. "Bismillahirrahma82 nirrahim" diyerek bayran taralna doru ilk kurunu gnderdim. Artk karmda mevzide olanlar grebiliyordum. Aadan bir ses "Abdlhamit, Abdlhamit oras ok tehlikeli" diyor. "Buras ok gzel bir yer" cevabn veriyorum. Kurunlar nmdeki harmana benzeyen plak alana saplanyor, sadan soldan vzldyordu. Fakat atanlar da tesbit edebiliyordum. Ve burada bir sre sabrla beklersem ate ederken ortaya kanlardan bazlarn mutlaka vurabilirdim. Tfei seri ata alp beklemeye baladm. ems elinde megafonla keden aa kp barmaya balad. "Zidebad slm, Merg ber urevi" Kendi kendime "Ne yapyor bu delirdi mi ne?" diye dnmeye baladm. Keden aa kmas byk bir riskti. "Allah Allah ben mi yanl dnyorum acaba" dedim. Bir frsat yakalamtm. Hemen tetie dokundum. Otomatikdeki Kalainkofum, "bir trr sayd." emsin megafonla tekrar keden ktn grdm. "Barmalym ona sakat bu i..." Ve megafondan "Zindebad..." ykselmiti ki megafon elinden frlayan ems, dibten kesilmi aa gibi yere yuvarland. Tam atein altna dmt. Bulunduum yerden aa yuvarlanp komaa baladm. Dier mcahidlere de, "koun ems vuruldu" dedim. Hemen yukar ktk. ems'i omuzlamlard. Yere dnce arkasnda duran Mustafa hemen atlayp ate altndan ekerek kurtarm. Kuatmay kaldrdk. Biraz nceki evlerin arasna geldik. Bir apayi getirdiler. ems'i zerine yatrdk. apayi omuzlara kaldrld. Bir grup geriye kaldk. ems'i tayanlar uzaklayorlard. Biraz nce bizleri kelerden seyreden kadnlar imdi aa km83 lar bir ksm alyorlard. htiyar bir kadn "Allahn gazabna urayasca ureviler, gen brakmadlar bizde... " diyerek, alyordu. Bu ihtiyar kadnn da iki olu ehid olmu. Bu kyckte u ana kadar hi erkek grmedim. Arkadan saldrya urama ihtimalimiz olmasa da tedbir alarak geriyi beklemitik, bir ka el daha ate ettikten sonra koarak arkadalara yetitik. Bir ka mcahid, grup komutan Miraceddin'i bulmak iin nden gittiler. Bala Sultanpur yaknnda dinlenmek iin yaplm bir bahede bulduk Miraceddin'i. ems'in yatt apayiyi aa glgesinin altna koydular. Miraceddin eline ald rme yelpazeyle emsi ferahlatyordu. Bu srada elinde anta bulunan birisi geldi. "Doktor amed, doktor amed." gelen doktor-mu. Doktor yaral yeri at. n yzde, merminin girdii yerde belli belirsiz diyebileceim kadar ince bir iz vard. Grnce hayret ettim. Kurun nasl girmiti, bu kadarck yerden giren kurun koca emsi nasl devirmiti? Doktor bacan dier tarafn evirdi. Karmza kocaman bir delik kt. Asl hayret edilecek buydu ite: Kck bir giri, kocaman bir k. Dudaklardan "Kalekov bu" dkld. Kalekov'u Encinir Abdulgaf-far'da grmtm. Ruslarn en son model piyade tfei. Mermi ekirdei Kalanikofunkinin yans kalnlnda. Silh olarak ikisinin de ebadlar, ekli ayn. Sadece namlu ucunda farkllk vard. arjr' krkbe mermi alp, mermisi daha sratli gidiyor, namlu daha 84 ge snyordu. Bu silhn yalnzca Rus subaylarnda olduunu duymutuk. Mcahidler, Kalekov mermisine zehirli diyorlard. Vurulan ya ehid oluyor veya yaralar iyilemiyormu. ems'e ilk mdahale yapld.

Hava ok scak. Rzgr da scak esiyor, nefes almamz daha da gletiriyor. iftardan sonra ems yine omuzlara alnda ve yola ktk. Cihad'n durumu da ok kt, rengi soldu. "Zor yryorum, dermanm yok." "stersen gelme, Mustafa'yla beraber kal" dedik. Biraz dnd. Bizimle beraber gelmeye karar verdi. Yats namazndan sonra mola verdik. ki saatlik istirahattan sonra tekrar yola ktk. Tayclar hayret edilecek bir sratle yryorlar. Deimeli tanyor fakat, yine de bu kadar hzl yryebilmelerine ayorum. Bazen "u mcahidlerin hepsi dnyann yry ustalarnn iine girerler, hatta rekorlar da krarlar" diye dnyorum. emsi tayan mcahidlerin silhlarn bltk. Ki'idiminkiyle beraber omuzumda Kalanikof asl. Kumlu bir alanda yryoruz. Ayaklarm batp T, bastm yer ayaklarm adeta iine ekiyor. Sr mlaki tfeklerin arl altnda ezilmeye baladm. Un tanesini bakasna vermek iin etrafa bakyorum. indi1; ve arkamda yryenlerde de fazla tfek var. im yava yava tkeniyor, admlarm zor atyoadeta son gcm harcyor gibiyim. Birden bir Abdlhamit birini alaym" dedi. Bir tfein eksiliyle hafiflemi, btn yorgunluktan syrlp kHll 85 benziyoruz. Niyetlenip niyetlenmeme konusunda bir karar veremedim. Kuluk vakti Derbent kyne ulatk. Kyn iinde bir deirmen var. Deirmenin yanndaki harmanda mola verdik. Ulu kavak aalan glge veriyor buraya. . Peaver'den beraber geldiimiz gen mevlevi ile karlanca hasretle ve iltifatla sarma dola olduk. Bu kyde ocuklar okutmak iin medrese am. emse nihayet serum takld. Geceyi Derbend'de geirdik. Sabah namazyla beraber yola ktk. Gelirken zorla getiimiz dere'nin suyu iyice azalm,kolayca getik. Btn Veziri'yi dere boyundan geerek, dalarn dibine ulatk. Burada mcahitlerin nakil merkezleri vard. nar aalarnn kovuklarnda derenin altsn dinleyerek yorgunluk karma uykusuna yattk. 9 TEMMUZ: ems onbe mcahidin nezaretinde bir katra yklenerek Pakistan'a gnderildi. leden sonra Miraceddin: "Abdlhamit gel beraber gidelim" dedi. Yanmzda grubumuzun orta yal mevlevisi ve iki de mcahid olduu halde gruptan ayrldk. Getiimiz her yer, yemyeil, balk ve bahelik. Bahe duvarlarndan kabaklar sarkyor; msr, domates, fasulye, bamya, elmalar, narlar yle ki Ruslarn nnde durulmaz, onlarn bast yerde bir daha ot bitmez diyenlere buralarda grdm ziraati, meyvecilii anlatsam, belki inanamaz, hayrete derler. 86 elma var, devaml onu kokluyor. Buralarda elma koklama adeti var. Elmalar da cidden gzel kokuyor. ki saatlik yryten sonra baheler arasnda kk bir mescide vardk. Biraz sonra ahaliden ho-geldinize gelenler oldu. Mescidin avlusuna arpayiler getirdiler, yere kilim serdiler. Petuce konutuklar iin sohbetlerinden bir ey anlamyorum. Yeleimin i cebinden kitap kartyorum. Glbeddin'in "Kuranda Nifak olay'na ikinci defa baladm. Geceyi mescidde geirdik. Sabah kahvaltsndan sonra yanmzda bizi misafir eden Abdlga-ni'yle beraber yola ktk. Acelesiz yryoruz. D duvarlar be metre kadar ykseklikte bir ka-le-eve geldik. D kaps yerden zincirle kilitlenip balanm. Kilit kontrol edildi. Miraceddin "Krn unu" jdedi. Kilit tala krld. Aalk byk bir avluya girdik. Girdiimiz kapnn sol taraf dereye bakyor, klmas mmkn olmayan bir yer buras. Yksek duvarn kenarnda yan yana dizilmi alak odalar. Odalara bakyoruz. Kk bir kitaplkta Farsa, ngilizce ve Rusa kitaplarla, ders notlan vard. Buras azl bir komnistin eviymi. Taraki zamannda blgede hkmeti temsil ediyormu. Rusya'da uak mhendislii tahsili yapan ev sahibi, mcahidle-rin duruma hakim olmasndan sonra kam. Miraceddin btn grubun gelmesi iin haber gnderdi. Ramazan in geri kalan gnlerini burada geirecektik. Kitapl kartrdk. ki orijinal kitaba rastladk. Bunlardan bir tanesi Rus ordusunun temel eitim ve s 87 harekt dzeniyle ilgiliydi. Kitap Ruscayd, fakat yazlar resimlerle de anlatlmt, ikincisinde ise: Natoya bal lkelerin, yle de diyebilirim Batl lkelerin piyade tfeinden ar makinallarna, Kara, Hava, Deniz harp ara ve gerelerine varncaya kadar resimle-riyle beraber aplar ve gleri hakknda bilgileri ihtiva ediyordu. Ansiklopediyi andran ciltli ve kaln bir kitapt. Bu ikisini incelemeye deer bulduk ve gnlerce kartrdk.

Bir ara ansiklopedik belgesele gen bir mcahid bakyordu. Bakt sayfay yrtp atyor sonra dier sayfay eviriyordu. "Ne yapyorsun" dedim. Omuz silkti. Zahid Seyb'in bulunduu yer birka saatlik mesafedeydi. Oradaki kitaplar da getirmeye ve burada bulunduumuz sre boyunca srekli okumaya karar verdik. Durumu Encinir Miraceddin'e syledik. Gidip gelmemiz iin yanmza bir mcahid verdi. Zahid Seyb'i Spingarda, her zamanki yerinde bulduk. Mevlevi Halis'in adamlaryla arasnda tatsz bir durum olmu. Mevlevi Halis'in adamlar Zahid Seyb'in bulunduu yerin etrafn evirmi tepelere de ZKW-l'ler kurmular. Bilahare tatszlk giderilmi, byk bir tehlike atlatmlar. Spingar'dan Torabora'ya kadar olan dalk kesimde Mevlevi Halis'in gruplar kuvvetli. Buradaki genel komutanlar Torpaa. Daha nce bublgede hkmetin ok kuvvetli bir askeri ss varm. Mevlevi Halis cihad ilan edince blge halk lme aldrmadan askeri sse saldrmlar. ok ehid vermiler fakat, askerlerden sa kalan olmam. Alnan silh ve ganimetler Mevlevi Halis'i blgede bir anda kuvvetlendirmi. 88 Mevlevi Halis blge halk tarafndan ok seviliyor. Ona "Baba Halis" diye hitap ediyorlar. Alim bir zat, iyi bir mslman. Yetmie varan yana ramen zaman zaman cepheleri teftie, bizzat savaa geliyor. Duyduuma gre muavini Celaleddin Hakkani Paktia vilayetinde cihad idare ediyormu. Kitaplarmz aldk. Zahid Seyb bizi brakmad. "Bir ka gn misafirim olun" diyor. Merkezi baka yere tayacakm. "Acele etmeyin size yakn gideceiz oradan sizi bir mcahidle gnderirim." Dedi, kabul ettik. Zahid Seyb'in yeni merkezi baheler arasnda byk bir malikhane, nnde bir de Wolsvagen minbs var. Minibs salam. O da ne? Bizim mcahidlerden bir ka ellerine geirdikleri sopalarla Wolsvagen'in camlarn krmaya baladlar. Bir tanesi elindeki ar odun parasyla tavann grd. "Durun niye kryorsunuz, kullanlr. Yarn Afganistan azad olursa yine sizin." Bir tanesi "Bo ver Abdlhamit biz bazen tanklar ele geiriyorduk. Salam olduklar iin onlar sakladk, gn gelir kullanrz diye. Sonra yine dmann eline geti. Hem biz dan banda benzini nereden bulacaz. imdi elimize tank geince makinalsn ve topunu skyor, gerisini yakryoruz. Bu da salam olsa iyi olmaz. Afganistan azad olunca daha gzellerine sahip oluruz, inaallah, fakat bizim olur." Ona kar kmak isteyen duygularm bastrdm. Susup dndm; doru sylyordu. 18 TEMMUZ: Bahenin bir blmne bir ardak yaptk. Drt tane de apayi attk. 89 btn mucanuer &m;wm larm, ksa sureleri ve fkh bilgileri retiyor. Biz namazdan sonra kemize ekiliyoruz. lk iim gnlk cz'm okumak oluyor. Sonra Riyaz's-Salihin'den ve dier kitaplardan okuyoruz, notlar karyoruz. Namaz vakitlerinin dnda bazen dere kenarna komaa iniyorum. Miraceddin: "Abdlhamit, maara gibi yere ekiliyor, hi kmyorsunuz, ne yapyorsunuz orada?" "Baka iimiz yok, kitap okuyoruz, Encinir Seyb." Miraceddin gsnden ve sa kolundan iki defa yaralanm. Bazen kolunu hareket ettirmek iin barfiks ekiyor. Evin dndaki aalk alana bir kum torbas astm. Kk ekme makarasn da bir aaca baladm. Her gn leden sonra zihin yorgunluunu datmak iin aalarn arasnda yayl, ipli, torbal, makaral almam yapyorum. Ahmethil kynn hemen kena-nndayz. brahim bakkala gidip toz ekeri ve siyah ay alyor. Yeil aya henz alamadk. ftardan sonra ikier er kiilik demliklerle ay demlenirken, biz siyah ay demliyoruz. Yemeklerimizi yapan hususi bir de amz var. Sahur ve iftarda yediimiz tek yemek patlcan, istisnai olarak da bamya. Yal piirilen patlcan yiyemiyoruz. Arkadalar "bir daha patlcan yersek..." Fakat baka are yok, oru tutuyoruz. ftara doru brtlen, dut ve zm toplamaya baladk. Ekmein yanna katk yapyoruz. Fatih'in durumu ktleti, doru drst yemek yemedii halde ishalden de kurtulamamt. Aaya dere kenarna iniyor, akama kadar yukar kmyor90 20 TEMMUZ: Zahid Seyb'in yannda olan mcahidlerden be tanesi Peaver'e gidiyormu. Yanmza uradlar. Uzun sredir balayp bitiremediim mektup vard, Mavera dergisine hitaben yazdm ve cepheden bilgiler verdiim bu mektubu gndermek iin acele tamamladm ve mcahidlere verdim. Cihat: "Bir ayda bitiremediin mektubu, imdi bitirmeye alyorsun" diyor. Cihad, Fatih'e "Bir Danhil ver ieyim" diyor. Fatih: "Olmaz Danhil'i bayramda ieceiz" diyor. Zahid Seyb'in yanndaki antalarmza bakarken iinden bir pakette Danhil sigaras kmt. Fatih sigaray grnce bir dost grm kadar sevinmi ve sigaray bayramda imek iin saklyordu.

Zahid Seyb bizim arkadalarmzn sigara imelerine gceniyordu. Bir defasnda "Ben Hizbi Selameye mensup birisinin sigara imesini kabul edemiyorum" dedi. Aslnda syleyecek laf bulamadm iin, "Mcahidlerin iinde de var ienler" dedim. O: "Mca-hidlerin ounun ferhengi (kltr) zayf, halbuki sizler meseleleri daha iyi bilen uurlu insanlarsnz" demiti. 22 TEMMUZ: ok iddetli bir rzgar kt. Hzn artrdka artran rzgr ve ardndan ok iddetli bir yamur. Btn mcahidler odalara ekildi. Ben ardan altnda inatla oturuyorum. Kitaplar nceden odaya gtrmtk. "Gel slanrsn" arlarna aldrmyorum. Fakat ardan zeri akmaya balad. Ben de odaya svtm. 91 Bir rzgr bizim arda da skp att. Yamur frtna birbirine kararak savruluyorlard. Fatih laf atyordu. "Geliniyordun, duraydn da greydim. ardaa bak ardaa, ivisi bile kalmad." O srada bahenin ortasndaki dut aacnn iri bir dal krlp dt. Merakla seyrediyorduk. "u frtnaya bakn aalar deviriyor. Bizim garip ardak ne yapsn." Gece ieride yattk. Ak havadan sonra kapal yerde yatmak baya skntl geldi. 23 TEMMUZ: Frtna dinmiti. Avlunun dna ktmzda grdmz manzara ok feciydi. Yan bahedeki aalarn ou devrilmi, yerler ham meyve ymlanyla dolmutu. Bitiik kale evin duvar yklarak yolu kapatmt. Sel sularndan dere kabarmt. Kyllerden bir ksm selin getirdii aalar tutmak iin urayorlard. Yakn bir kyde Mevlevi Halis'e bal mcahidler-le Hizb'e bal mcahidler arasnda atma km. Miraceddin'e de gelmesi iin haber gnderilmiti. O: "Ben karde kavgasnda yokum" diyerek bu ary geri evirdi. atmann kyasya olduunu, zaman zaman bize kadar akseden kurun seslerinden anlyoruz. 24 TEMMUZ: Dereye inmitik ki kyllere rastladk. Bize "Ne var aranzda? Neyi paylaamyorsunuz? Karnzda dman dururken niye birbirinize vuruyorsunuz? Olanlar beendiniz mi? Siz birbirinize vururken dman sakland yerden kp, tanklaryla sizi seyretmeye geldi." Kskn kskn konuuyorlard. Onlara hibir ce92 '?'.'/. vap veremiyorduk. atmann boyutlarndan, sebebinden haberimiz olmad gibi duyduklarmz bizi de sarsyordu. O srada gruptan baka bir mcahid gelerek, bizim Trkiyeli olduumuzu belirtti. Kyller bizden zr dilediler. Ama atmada iki mcahidin ld haberini almamz, kalplerimize bak gibi saplanmt. 25 TEMMUZ: brahim'i, kolundan, burnundan, yznden yedi sekiz tane sar ar sokmutu. Grubumuzun mevlevisi byk bir tevekklle onu okumaya balad: Elini arnn soktuu yere koyup okuyor, sonra bir dier yere koyup okuyordu. Merakla seyrediyorum. Onbe dakika kadar okudu. Ve "Gemi olsun" dedi. brahim'in hi bir yeri imemiti. Havada iki tane Mig belirdi. Hugyani tarafna ikier bomba atarak dnp gittiler. Grubumuzdan drt kiinin mermi ald tesbit edilmiti. nce sorguladlar, sonra iki ayr odada ikisi-de yere yatrld. Bacaklarna adr doland, adrn ularn iki mcahid havaya kaldrd. Mcahidler, gece karanlnda evredeki aalardan ince ubuklar kesip getiriyordu. Gelen ubuklar hrszlk yapanlarn ayaklarnn alfana vurulduka knlyor, yenileri el deitiriyordu. Bir tanesi vurulan ubuklardan feryat ederken, dieri dilerin arasna bir mendil sktrm, sesi kmadan yedii sopalar neticesinde baylmt. Dvme iini akam misafir olarak yanmza urayan Asf Han'n mcahidleri yapyordu. Dayak yiyen ikili baygnlk geirince, dier iki tanesi yatrld. Daha sopa ayaklarna dokunmadan feryad figana bala93 dlar. Miraceddin'e yalvaryor, tevbe ediyorlard. Taze yakalanm balk gibi bacaklarn tutan mcahidlerin ellerinden ayaklarn kurtaryor, mcahidler onlar tutamyordu. Ve itirafa baladlar. Mermileri yakndaki bir eve emanet olarak brakmlar. Onlardan bir tanesi drt mcahidle gnderilerek ev sahibi getirildi. Kylye mermileri niin ald soruldu: Kendine verirken "dursun bir ka gn sonra gelip alacaz" demiler. Kylnn masumiyetine karar verildi. Sekiz mcahid refakatinde evine gnderildi. Mcahidlerin kmasndan hemen sonra dardan silh sesleri ykseldi. Kyly gtrenlerden bir tanesi koarak dnd. Mevlevi Halis'in adamlar nlerini kesmi, atma km. Miraceddin: "Herkes hazrlansn" emrini verdi. "Ben karde kavgasna girmem" diyen komutanmz imdi ciddi hazrlk emri vermiti. Blgenin btn gidi yollarnn kesilmesi iin er beer kiilik gruplara ayrd. Kendisi asl grupla beraber Asf Han' da alarak kye yneldi. Be kiiyle Torabora tarafndan gelen yolun stn tutmutuk. kinci bir emre kadar bu yoldan kimseyi geirmiyecektik. Saat biri henz geiyordu. Btn dikkatimizle etraf gzlerken kulaklarmz da silh sesindeydi. ayet ses duysak atma kt demekti. Geen her zaman bir ikence demekti. Amansz bir

dmana kar Allah rzas ve Allah'n dini iin savaan; tek farkllklar iki ayr hizib adna savayor bulunmalar olan mcahidler imdi kar karyaydlar. Biz de bu iki ayr hizipten birinin safmdaydk. Ve 94 kanlmaz olarak atmada bir siper igal etmitik. Bir taraf tutan; taraflar kar karya gelince istemese de kendini atmann iinde buluyordu, bulacakt. Ben byle bir iin iinde yokum demek bir zm deildi. Btn paralayp Hizibler haline dnen ve btnn tek temsilcisi kendisi olduunu zanneden hizib yelerinin gn gelip atmalar kanlmazd. Mesele seimi doru yapmak; gruba deil, grubun yesi bulunduu mmete bir btn olarak bakmakt. Uzandm topran zerinde Kalanikof un azn dereden yukar ykselen yola tutmutum. Gelen kim olursa olsun durduracaktm. Dman her yerde dmand, mmet her yerde mmetti, grup her yerde gruptu ve paralanmtk. im kan alasa da parmam tetikte ve gzlerim, grebildii kadar dereye doru uzayp giden karanln iindeydi. Ufuk kzarmaya balamt. Namazlarmz srayla, tek tek kldk. Ortaln hl sakin olmas iyiye alametti. Aydnlk grme iimizi kolaylatryordu. Yava yava uyku gzlerimi basyor. Derken merkeze dnmemiz iin haber geldi. Kapya vardmzda Mevlevi Ha-lis'e mensup bir grup dar kyordu. Getirilmiler, konuulmu mesele tatllkla halledilerek muhtemel bir karde kavgas nlenmiti. Arife gn mcahidlerin ou, vedalaarak bayram iin evlerine gitmeye baladlar. Encinir Miraceddin.her mcahide bir miktar bayram harl veriyordu. Bayram gn, sabah namazn kldk. Oturuyoruz. Gne dodu. Arkadalar "Miraceddin'le bayram-Iaalm." "Sabredin nce onlar balasn, burann adetini bilmiyoruz." Saat sekiz buuk olmutu. Miraceddin: Abdlhamit, haydi namaza." Bize gre vakit epey gemiti. 95 Pirin tarlalarnn snrlar zerinde tek sra halinde yryoruz. Bayramn sevinci yrymze bile farkllk veriyor. Ahmethil'in dndaki byk bir camiye geldik. Etrafta mcahidler nbet tutuyorlar. Mescidin n kk bir pazara dnm; eker, leblebi, alvar ba, ayna, tarak, zm, karpuz, kavun, eitli ev tatllar satlan sergiler almt. Cemaat ok kalabalkt. Din Afgan ihtiyarlar, mcahidler ve ocuklar Allah'n huzurunda omuz omuzaydlar. Namaz mteakip bayramlama balad. Mcahidlere datmak iin eker aldm. Amz bayram iin pirin pilav yapmt. Yemekleri elle yiyorduk ve parmakla yemekte mcahidlere uyum salyamyorduk. Buna bir zm bulmamz gerekiyordu. Kavak kabuundan kak yaptm. Bunu avucumuzun iine alp kimseye belli etmeden kullanacaktk. Arkadalara: "Kabuklar avucu-nuzda iyi kamufle edin kimse grmesin" dedim. Artk mcahidler kadar pilav bir defada biz de azmza doldurabiliyorduk. Cihad kabuu aktan sallamaya balaynca Miraceddin: "Cihad o nedir?" Elimdeki kabuu sakladm. Cihad "Kak, kak" deyince btn sofra hem glyor hem "Grelim grelim" diyordu. Cihad umursamazca elini kaldrp "te bakn" dedi. Aldmz ekerleri mcahidlere dattk. Bu bayram gnnde Trkiye'yi anmsadk. Ve hasret duygularmz depreti. Cihad radyoyu eline alp dar kt. "Bu defa Trkiye'nin sesini bulacam." Fatih, bayramlk diye saklad "Dunhil" marka sigaray tttryor. brahim tiryakisi olduu siyah ay demlemekle meguld. arpayinin zerine uzandm. Glge eden erik aacnn dallan arasndan ak, mavi gkyzne 96 bakyorum. Her Ramazan bayramnda olduu gibi annem yine baklava yapmtr. ocuklar el perler ve bu akam btn akrabalar bize gelirler. Miraceddin: "Haydi Zahid Seybin ziyaretine gidiyoruz." Yollar geen gnk frtnadan devrilen aav-larla kapanmt. Zahid Seybin merkezine vardmda ilk dikkatimi eken manzara, Wolsvagen dolmuun ortadan ikiye kesilmi olduunu grmek oldu. ki gn orada kaldk. Sonra tekrar Ahmethil'e dndk. Riyaz's-Salihin ve baz kitaplar hari daha dorusu Arapa ibare bulunmayan btn kitaplarn datlp yrtlm olduunu grdk. Rusa kitaplarn paras dahi yoktu. Mevlevi'ye zgn zgn, "Bizim kitaplar yrtmlar" dedim. O, "Abdlhamit, onlarn ne faydas var ki." Byle bir cevab hi beklemiyorduk. En azndan teselli etmeliydi. Kafamz bozuk bir ekilde oturduk. brahim "Bu gruptan ayrlp Zahid Seyb'in yanma gideceim." "Biraz dnelim." "Dnerek vakit kaybetmeyelim hemen gidelim." brahim'i zorla oturttuk. 4 AUSTOS: Miraceddin beni yanma ard. Elindeki kd gstererek: "Bu mektup Zahid Seyb'den geldi. Sizi yanma aryor." Merkezdekilerle vedalaarak ayrldk. 5 AUSTOS:

Peaver'den yeni gelen Zabit Kadirin komutasndaki gruba katlmtk. Abdullah'da bizimle beraberdi. Biz de dahil grubun toplam says 11 kiiydi. Ka-ca'dan sonra bir arya geldik. Planl yaplm dkknlar vard. Savatan nce canl bir al veri 97 merkezi olduu hemen belli oluyordu. Dkknlarn ou kapalyd. Yine de faal durumda krk elli dkkn vard. Etrafta hurdalam kamyon, otobs ve minibsler gze arpyordu. Artk durgun gnlerimiz geride kalacakt. Hareketli, bol yryl gnlerimiz balyordu. Sava konusunda iimiz buruktu. Bizim her gittiimiz yerde sava duruyordu. Akamdan nce Biar kyne ulatk. Zabit Kadir'in aabeyi Zkir, krknn zerinde ve bir gz kr. Kyllere: "Bunlar Trkiyeli mcahidler, onlar iyi arlamahyz. Tavuk kesin" diyordu. Bu ie canmz sklmt. Fakat bir ey de demedik, imdilik susuyoruz. 6 AUSTOS: Balaba'dayz. Sabah saat sekiz buuk. Artk, dost olduumuz leblebi satan ihtiyar dkkncnn ziyaretine gittik. Balaba'da kk kardein altrd bir ay oca vard. En by oniki yanda olan bu dilbaz kardelerin dierleri alt ve dokuz yandayd. ay ocana girince sa tarafta byk bir kazanda su kaynyordu. Srekli yanan kmrn zerinde in porseleni tek kiilik demliklerle yeil veya siyah ay demleyip getiriyorlard. Tahta kerevetin zerine bada kurup oturduk. karde gelip "Ho geldiniz. Mustafa gelmedi mi?" diye sordular. "Gelmedi" cevabn alnca "Mustafa tam dokuz Rus ldrd." diyerek yiitliini anlatyorlard. Mustafa, nisan ayndan bu yana cephedeydi ve yapt savalarla blge halknn sevgisini ve takdirini kazanmt. 98 7 AUSTOS: Abdullah hastaland, yz sapsar olmutu. "Aman hasta olduumu kimseye sylemeyin ha!" "Bizim sylememize gerek yok. Yznden okunuyor." "Olsun, siz sylemeyin sonra ameliyata (operasyon) gtrmezler." Grup hareket edecekti. Abdullah'n kalmasna karar verildi. Onu kalmaa zorla raz edebildik. Helikopterler sada bir yeri bombalarken biz soldan dalarn dibini takip ederek aa doru iniyorduk. Getiimiz yerde zerinde hi ot bitmemi parlak, sert, geni bir alan dikkatimi ekti. "Buras niye byle?" ngilizler Afganistan' igale kalknca burada bir kasaba kurmular, malup olup geri ekilince Afganllar btn kasabay ykmlar. Buras o ykntlarn yeri" dediler. ngilizler Afganistan' 20.000 kiilik bir kuvvetle igale balam. Celalabad'dan Kabil'e giden ngiliz kuvvetlerinden geriye bir kii dnebilmi. O da sonradan Afganistan hatralarn yazya dkm. kindi ve akam arasnda mola verdik. ok yaknda bir yerde iki saattir devam eden silh sesleri vard. Akam namazn kldk. adrlarmz skca belimize baladk. adrlarn bele balan baskna gitme iaretiydi. Celalabad Kabil asfalt yolunun kenarna inmitik. Sol tarafta baraj vard. Bir Halk'nin (komnist) evini sarmtk. Bir ka kii eve girdi. Adam kam, baraj tarafndan karanlk geceyi delerek bir k konvoyu geliyordu. Ardndan gecenin sessizliini yrtan tok patlama sesleri, uaksa99 varlarla bulunduumuz yere doru te ediliyordu. Bizim iimiz de bitmiti. Uaksavar aka bizi taryordu. Bir anda ortalk kart. Grup ikiye blnd ve aradaki irtibat kayboldu. Ben drt mcahidle beraberdim. brahim, Zabit Kadirle geri dnmt. Onlar arkada brakmamak iin biz de geri dndk. Kaan komnistin aabeyi olan aksakall bir ihtiyar tutmulard. Bir sre sorguladktan sonra onu da braktlar. Uaksavar bir ka el daha ate etti. Gece karanlnda, kavuran bir scakta, susuzluktan su hayalleri grerek yryorum. Gelirken birinden berrak, dierinden amurlu su akan iki dereden gemitik. Temiz suya kavuabilmek umudundaydm. Nihayet suya ulatk. Kuruni renkte akan suyun temiz olup olmad belli deildi. Hep birden suya kapandk. Susuzluun kavrulmuluuyla imeye baladm. Toprak paralarn farketmeye balamtm; amurlu suydu, itiimiz. Bir anda midem buland. adrmla szerek biraz daha itim. 8 AUSTOS: Komutan Zamann grubu gece asfalt yol zerinde bir konvoya saldrm, gelen haberlere gre elli kadar Rus ldrm. Bu sava esnasnda bir mcahid de karnndan yaralanmt. Yaral mcahidi bulunduumuz yere getirdiler. Babayiit bir genti. At srtnda Peaver'e gtrmek iin hareket ettiler. Yolda ehid olmu. Akam yemeinde Bala Sultanpur'daydk. Yemekten sonra Zabit Kadirin aabeyi kyllere "Trkler siyah ay seviyorlar. Siyah ay getirin" dedi. Artk 100

bu adamn kylerde bu tip szler sylemesine iyice kafamz bozulmaya balamt. aylar geldi. "Buyurun ay iin" dediler. Hibirimiz aya yanamadk. Ne bir daha teklif geldi, ne de nmze ltfen de olsa birer fincan ay uzatan oldu. Al kii demlik ay bitirdiler. "Vay anasna be, belli yan zerindeki adamlar hep ayn, karc, egoist. ki aydr u alt adam gibi bir rnek grmedik. Yirmi yan altndaki genlere bakn bir de, surda oturan herbiri krknn, ellisinin zerindeki u alt kiiye bakn. O ocuklar ne bulursa yiyor. Nerede olursa yatyorlar. Bunlarsa u anda bizi isti-mar ederek tavuklu, siyah ayl zel tarifeli yemekler yiyorlar." 12 AUSTOS: Nihayet danann ba koptu. Gece olan tatsz bir hadise zerine bu gruptan ayrlmaya karar verdik. Artk bunlara tahammlmz kalmamt. Mustafa da u anda bizimleydi. Farsas bizden ok iyi olduu iin "Zabit'le konu ondan ayrlyoruz baka bir gruba katlacaz." dedik. Durumu anlatt. Zabit bozulmutu. "Bir daha byle olmaz, onlardan zr dile" diyordu. brahim "Bu iin zr falan kalmad." dedi. Zabit: "Silahlar teslim edip gitsinler" dedi. Biz: "Silhlar cepheden dnene kadar bize ait, ancak giderken Zahid Seyb'e teslim edebiliriz" dedik. Verdii cevap enteresand: "Zorla alrm." Arkadalara baktm. Zabitin aabeyi Cihada: "Senin kalanikof un gzel" diye silha el atyordu. "Cihad sakn silhn o herife kaptrma" dedim. Bizim cevabmz da onunki gibi tezahr etmiti. "Kendine gveniyorsa buyursun silhlarmz alsn." Bizde kimseye zorla silh vermeyiz. Durumu Zahit Seyb'e bildiririz. O silhlar Zabite verin derse veririz yoksa bu silhlar cepheden ayrlana kadar bizim zimmeti101 mizde." Zabit yle bir bakt. Hi farknda olmadan oluan bir durum vard. Biz beimiz de kalanikof luy-duk, onlar da alt kii ve mavzerliydi. Oturuumuz ise ak ve daire gibiydi. Zabitle dierleri ise ayn yerde ve ortamzdaydlar. Zabit nerilerimizi kabul etti. "Zahid'e haber gnderelim." dedi. "Senin haberine inanmyoruz ve bir arada da kalamayz biz de beraber gideceiz, verin derse silhlar teslim ederiz" dedik. Zabitin aabeyiyle beraber yola ktk. Sultanpur'dan geerken Mustafa'nn komutan Encinir Abdlhadi ve grubunun orada olduunu rendik. Mustafa: "Abdlhadi'nin yanna urayalm" dedi. Bahe arasndaki bir harmanda dinlenen grubun yanna ktk. Mustafa durumu Abdlhadi'ye anlatt. Abdlhadi "Siz burada kaln. Bu tek bana gidip gelsin" dedi. Zahid Seyb'e hitaben bir mektup yazd. Zabit'in aabeyi bizi burada brakmaya hi de memnun olmaz bir halde tek bana yola kt. ki mcahid ellerinde megafonla ok neeli bir halde kageldiler. Bir gn nce Ulusvali'de (Rus yada hkmet askerlerinin bulunduu byk kalelere verilen ad) yaptklar cenkte kale komutann kolundan vurmular. Bugn gidip megafonla "Hey Peder Mordan komutannza ila getirdik" diye dalga gemiler. Daha sonra aldmz habere gre bu azl kfr'in kolu kesilmi. 15 AUSTOS: Ulusvaliye hcum eden Asf Han'n grubundan Mahir bir mayna basnca sol baca kopmutu. Kan 102 durdurulamad. ki gn sonra yiit bir sava, pek bir mcahid olan Mahir ehid oldu. Kukek kyne doru yryoruz. Zabit Kadir'in aabeyi Zakir geldi. Elindeki mektubu Encinir Abdlhadi'ye verdi. Cevabn merak ediyorduk. Abdlhadi mektubu okudu ve "Zahid Seyb, ya Kadir'in grubuna katlsnlar veya silhlan ona teslim etsinler" diyor. Bunu hi beklemiyorduk. Zahid Seyb'in "Silhlarnz Kadir e verin" diyeceine ihtimal vermiyorduk. Arkadalara "Teslim edelim." dedim. Zakir bize bakamyordu. Mustafa mermilikleri vermeyin, bunlar ok gzel ve yeni. Bizimkilere bak mermileri doru drst tutmuyor bile." "kar ktkln" dedim. Yere iki adr serdik. karttm ktkln mermilerini boalttm. Arkadalara siz de mermilerinizi buraya boaltn" dedim. Dier ktklk de boald. Zakir armt. "Ne yapyorsunuz, mermileri de alacaz" dedi. "Mermileri de sana vereceiz." Ona drt tane eski ktklk verdik. Mermileri adrna boha-ladk. Silhlar da srtna vurup uzaklat. Hani utanmasam alayacaktm. Karadenizde gemilerimiz batm gibi sessiz yryorduk. Aslnda bir gruptan dierine giderken btn mcahidler silhlarn alm olduklar gruba teslim ederek gidiyorlard. Fakat, bizim bir farkllmz vard; cepheden en son giderken silhlarmz Zahid Seyb'e teslim edecektik. Cephede olduumuz srece ehirleraras harekette dahi silhlarn bize ait olduunu bizzat Zahid Seyb sylemiti. Btn bu gruplarn hepsi de Hizbi slmi Afganistan'a ait olmasna ramen byle bir durumla karlamtk. Balabadaydk. Mustafa gelerek "Abdlhadi; ar103 kadalarma yle zlmesinler. Eer bizim grupta kalmak isterler ise hemen silh verelim." demi. 16 AUSTOS:

Silhlarn alnmasna gcenen Fatih ve Cihad, Peaver'e dnmeye karar verdiler. Fatih, ishal illetinden dolay ar halsizdi. Cihadn da beli bklmt. Abdullah da gelmiti. Mescidin yan tarafna oturduk, konutuk. Arkadalarn gitme kararn kesinletirdik. Saat onbir sralarnda Fatih, Cihad, Abdullah'la teker teker kucaklaarak vedalatk. Ayrlk gerekten zordu. Aylarca devam eden Allah yolundaki silh arkadalmz yllarn brakamayaca sevgi kardelik ve muhabbet izleri oluturmutu. Fazla konuamadm bile. "Hakknz hell edin" deyip ayrlmtk. Onlar Balaban tozlu yollarnda her admda bizden biraz daha uzaklarken arkalarndan daha imdiden iime ken hasretle baktm. Belki bir daha gremeyecek-tik. Cephede yarnlar dnlebilir. Ama yarn iin bir garanti verilemezdi. Yarn sende ehitler kervannda olabilirdin. Cephe duygularn en saf olduu yerdi. Yeni grubumuzun ya ortalamas ok genti. Grubun en yal eleman 45 yalarnda salar aklam bir mcahiddi. Grup komutan Abdlhadi otuz, Muallim Seyb 25 yanda ve yirmi yan zerinde drt m-cahid daha. Mevcudu altm kii olan dier mcahid-ler yirmi yan altndaydlar. Byklar henz terlememi, yznde hi ty olmayanlar, sakallar tek tk km, yzlerinden henz ocukluklarnn masumiyeti kaybolmam gen mcahidler. Bunlar, dnyann en byk, en yrtc emperyalistine ve onun teknik gcne kar kale gibi duruyorlard. 104 Grub'daki gen mcahidlerden onbe tanesi KbiHiydi. Onlara, "Niye Kabil'de deil de burada savayorsunuz?" diye sordum. "ki sebebi var" dediler. "Birincisi oradaki sava daha zor, mcahidler devaml dada kalyorlar. Sava iin aa inip sonra tekrar dalara dnyorlar. Dalarda havalar da souk.. kincisi : Orada savarsak hkmet ekalimizi ve kimliimizi abuk renir. Burada renmesi ok zor. Zaman zaman serbeste Kabil'e gidiyoruz. ehir ii eylemlerine de katlyoruz." Bir sre sonra Kbil'li mcahidlerden bir tanesinin babas geldi. Elli yann zerinde uzun boylu sarkl, sakallyd. Olunu gtrmek istiyordu. Mca-hid'e "Baban seni niye gtrmek istiyor" dedim. Alayl bir glmsemeyle "Okutacakm." Durdu babasndan tarafa ters ters bakarak "halk o" dedi. Hayretle: "Nasl yle dersin, sakall, sarkl, namaz klyor ve baban" dedim. "Halkler istiyorlar ki, btn mcahidler silh braksn, ift srsnler, alsnlar mektep ya da medresede okusunlar. Hatta para bile veriyorlar. Babamn benden istedii de onlarn istediinin ayns. Adam gn kald bizimle, sonra hepimizle vedalap olunu alamadan gitti. 17 AUSTOS: Ayanda asker botlar, zerinde normal Afgan elbisesi olan drt kii getirdi Muallim Seyb. Askerden kamlar. Bu ay, Afgan hkmeti askere yeni sevki-yatlar yapmt. Ancak sevk edilenlerin byk bir ksm firar ediyorlard. ABD'nin sesi askere gidenlerin kamalar sebebiyle Kabil hkmetinin g durumda olduunu sylyordu. Aslnda haber ajanslar meseleyi tek ynl olarak deerlendiriyorlard. Askerlerden 105 her kaan hkmeti zayflatrken, mcahidleri glendiriyordu. Bu genlerin ou ya hemen cephede mcahidlerin saflarna katlyor, -hatta silhlaryla gelenler oluyordu- yada Peaver'e gittikten sonra silh alp tekrar mcahidlerin yamna geliyordu. Bir ksmysa cephe gerisinde eitli ilerde alarak hiziplere ekonomik adan katkda bulunuyorlard. Bu drt asker kaan komutanmz tek tek sorguya ekti. Biri hukuk, dieri edebiyat fakltesi mezunuymu. Hukuk mezunu olan Hizb-i slm yesiymi. Ona Kabille ilgili (Belki de ye olduuna kant olarak) sorular sordu. Abdlhadi onlara bir mektup yazarak verdi. Bu mektup sayesinde Pakistan snrna kadar rahata gidebileceklerdi. Yolda dier rastladklar gruplar tutunca bu mektup onlar iin bir vize tekil edecekti. Peaver'e gitmek zere vedalatlar. Sonraki gnlerde firarilerin gelmesi devam etti. kindi namazndan sonra biraz kltr fizik yaptm. ocuklardan biri yanat: "Bana da karete altrr msn?" dedi. "Yarn naallah" dedim. Grubumuzun en kk eleman Sultan Mahmut yz kzararak "Beni de altrr msn?" dedi. "Tabii altrrm. Yarn ka kii isterseniz gelin." dedim. 18 AUSTOS: Grubumuz Balaba kynde. Painsultanpur'a tanklar hcum etmi. Yalan kk olanlar ayrld, geri kalan grup hazrland. Hazr olan gruptaki mcahidlerin ounun kalanikoflar tek tek atan uzun menzilli mavzerlerle deitirildi. Tanklarla gelen piyadeler, uzaktan bu tfekle daha iyi vurulurdu. RPC-7 (zdd tank) yi almtm. Tanklarn can 106 dman bu silht. Fakat bir mermisi 500 dolar civarndayd. Bu i bana mesuliyetli geliyordu. Kyllerin hayr dualar arasnda dne gider gibi en akrak ve koarak yola ktk. RPC-7 iin srtnda mermileri tayan bir de yardmcm vard. Eline bir de megafon almt. Arada bir megafonla, "Naray Tekbir, Zindebad slm, Zindebad Mcahid-i Afganistan" diyerek sloganlar atyordu. Ona "megafonu bakasna ver"

dedim. "Niin?" dedi. "Biz dmana en yakn noktada olacaz. Sen orada da megafonla naralar atarsan biz tank deil, tank bizi tepeler." Megafondan ayrlmak ona zor gelse de bakasna verdi. Mcahidler ayaklarndaki apilerini de karp saa sola doru atyorlard. Hemen tamam yalnayak kalmt. Artk yrmyor kouyorduk. brahim'e, "Hadi bakalm nihayet beklediimiz gn geldi.", "yleye benziyor ama, biz gidiyoruz diye orada da sava biter.' Bala Sultanpur'a geldiimizde arpayilere yatrlm be mcahid grdk. Bunlar gece gezmesinde bir grupla karlamlar. Dur ihtar verince zerlerine ate edilmi. kan atmadan bir saat sonra da tanklar gelmi. Ate eden taraf tanklardan nce gelen dman piyadeleriymi. Her mcahid grubu bulunduklar yerin durumuna gre geceleri drt-alt-on kiilik gezme (Bu kelime Petucada ayn anlamda kullanlyor.) denilen kolluklar karyorlar. Bu gruplar gece btn yakn evreyi dolap, grdkleri fert veya gruba dur ihtar verip kim olduunu soruyordu. Geceden istifade ederek szmaya alan dman da engelleniyordu. 107 ava aanna geagmzae tanuar gen uumu-t. Asf Han'n grubu da oradayd. Mahir in ehadetin-den sonra Asf Han ve grubu Ulusvalinin evresinden ayrlmyor. Geceleri de buralarda geiriyordu. Gece gelen dman onlar muhasara altna almak istemi fakat, becerememi. u anda evine el konulan ve bu gne kadar deifre olmam olan bir halk de evinden mcahidlere ate ediyormu. Tanklarla beraber o da kam. Tanklarn direk Asflar evirmeye almasnn sebebi bir ihbar olabilirdi. Belki de kaan halk "Burada geceleyen mcahid grubu var gelirseniz kolayca imha edersiniz." arsn da yapmtr. Halknin evinden ok sayda mermi ve silh kt. Ambarlarn-daki zahirelerine de el kondu. uvallara doldurulan buday ve pirin eeklerle sevk edildi. Olaydan sonra Celalabad'a giden tarihi ipek yolu, mcahidler tarafndan ulama kapatld. Halkn ehre gidi gelii, al verii geici bir sre iin yasakland. Tahl sat ise tamamen yasakt. Ekim mevsiminde kamplardan Afganistan'a gelenler hasattan sonra sat yapp tekrar geri dnyorlard. Bu durum mcahidleri kn yiyecek skntsna sokuyordu. 19 AUSTOS: Bu gn grubun az bir ksmyla, sonraki gnler yansndan ounun katlmasyla spor almalarna baladk. Balarn, bahelerin, tarlalarn arasnda onbe dakika elde tfek kouyor, kou esnasnda Tekbir getiriyor, yek-du-se- ehid diye baryor, tarlalarda yatyor, kalkyor, srnyor, yuvarlanyorduk. Sonra kl-tr-fizik yapp biraz anladm Taekvan-do ve Boks altryordum. Grupta yap ve yaa byk olanlar nceleri sadece seyrediyorlard. Hadi desen katlacak bir 108 seyra du. fazulann tutup siz iyi boks yaparsnz deyince onlar da dahil oldular. Komutanmz Abdlhadi bu duruma ok memnun olmutu. Zaman zaman kl-tr-fizik almasna o da itirak ediyordu. 20 AUSTOS: brahim'le Mustafa da cepheden ayrlmaya karar verdiler. Bugn yola kacaklard. "Haydi beraber gidelim yalnz kalma" diyordu Mustafa. "Byle gitmek istemiyorum, duam o ki Afganistan'dan gazilik niann alarak gideyim. ehid olursam baka, yaralanmadan bakas Afganistan'dan uzaklatramaz beni." "Allah gnlne gre versin." Gruptaki mcahidler zaman zaman "Abdlhamit yalnz kaldn, sklmayasn." "Dilde yalnzm, fakat kablerimiz hep beraber, hepimiz kardeiz" dememe ok seviniyorlard. Pain Sultanpur'a be dakika mesafede bir su kavna vard. Savatan nce buraya dinlenme tesisleri yaplm. Biri ak dieri kapal iki yzme havuzu vard. Havuzlara yer alt kanallaryla bal zel kabinler de vard. Havuzlarn etraf asrlk selvi aalar ve narenciye baheleriyle evriliydi. Bu yer hindularca kutsalm. Savatan nce evlenen iftleri uurlu diye buraya getiriyor, zel trenler yapyorlarm. Sorhrut'un toprakl sularndan sonra burann berrak kaynak suyu cennet nimeti gibiydi. Haftann iki gn buraya iniyorduk. Hem yzp banyo yapm oluyor, hem de elbiselerimizi ykyorduk. Yerlerde yattmzdan elbiseler abuk kirleniyordu. nce kumatan yapldklar iin kolay ykanyor, abuk kuruyorlard. Havuzlar dmana da yakn olduundan her iki initen birinde mutlaka dman avna gidiyorduk. 109 21 AUSTOS: len yemeini Pain Sultanpur'da yiyoruz. Mca-hidlere yemek getiren bir genci gstererek "Bu tam on-yedi kurun yedi." dediler. Merak etmitim. Onbe, onalt yalarnda gsteren o genci arp, adn sordum." "Paagl", "Sende onyedi kurun izi olduunu sylediler. Merak ettim yerlerini gsterir misin?" Sa ene stne gstererek "burdan girdi, burdan kt," sol ene stnden km. Grtlann solunda st ste iki tane. Baldrn gsterdi. Kurun iki baldrn delip gemi. Gsnde de bir iz gsterince, "Tamam kalsn" dedim, durum ortadayd. "Nerede tedavi oldun?" "Burada kyde drt ay yattm." "Yaralanman nasl oldu?"

"Bir buuk sene nce Ruslar evimizi bastlar, annem, babam ve amcam ehid oldu. Ben ar yaralandm fakat grdn gibiyim. Dnyada akraba olarak kimsem kalmad. yiletikten sonra cihada katldm. Alt ay savatm. imdi apli boyuyorum, mcahidan'a hizmet ediyorum." Grubumuzdaki en ar silh (hem kiloda, hem atta) "Sebdez" dedikleri Rus yaps sadece otomatik at yapan, altnda yz merrnilik eridi bulunan silht. Bu silah kullanan gen baka bir gruba gidiyordu. Silh teslim etti. Silh bakasna verilecekti. Sultan Mahmut bata, alt ufaklk koarak yanma geldiler. "Abdlhamit bu silh sen al" dediler. Sebebini sordum. "ok gzel silh "trrt" otomatik atyor." Kolumdan tutup "Haydi kimse almadan onu sen al" diyorlard. "Pekl" dedim. Bir tanesi koarak komutan yardmcs Ahter'in yanna gidip "Onu Abdlhamit alyor" dedi. Kalanikof u verdim. Seddez ve zel bir omuz antasnn iinde bulunan yedek mermi 110 eritlerini aldm. lk i olarak silhn sklp taklmasn, eridin taklp sklmesini ve almasn rendim. Abdlhadi, "irbee, haydi aaya gidip Abdl-hamit'e at yaptr" dedi. irbee'yle beraber kyn be yz metre aasna indik. Bir duvarn zerine kelle byklnde bir ta koyduk. Yeni silhmla ta vurmak ve silhn kullanmna almak iin talime baladm. Grubun yars da bize doru geliyordu. "Haydi gidiyoruz" dediler. Abdlhadi yoktu. Ahter'in idaresindeki ocuklarn gzleri l sld. Bir su banda abdest aldk. Sonra grup ikiye ayrld. Ahter'in idaresinde olanlar sa tarafa doru gitti. Muallim Seyb'in idaresindeki bizim grup sol tarafa yneldi. Saa gidenlerin tarafnda atma balamt. kindi namazn kldk. "Bismillah" deyip yeni silhma dokundum; parmam hi beklemeden bir ekiimde mermi birden atyordu. Muallim Seyb elindeki megafonla dman tarafna sloganlar gnderiyordu: "Allahuekber, Mergber Brejnev, Mergber Babrak, Zindebad slm, Zindebad Afganistan." Akam namaz vakti olmutu, megafonu alp ezan okudum. Haberci geldi toplanyorduk. Ufaklklardan birisi vurulmu. Spor alanlardan iki numarayd. Kurun baldrndan girip km. 23 AUSTOS: Bala Sultanpur'un pazarnda kyllerle sohbet ediyorduk. Ortalk bombardman sesleriyle sarslmaya balad. adrlarmz omuzlanmzdaki silhlarmzn zerine atarak komaya baladk (gnein vurmasyla 111 bulunan iki Rus bombardman helikopteri zerimizden geti. Kyn mezarlklar tarafna geldiimizde daire eklinde dizilmi onbe helikopterin Torgar'n ete-indeki emapur'u dne dne bombaladklarn grdk. Oturduk ve seyrediyoruz. Patlayan bombalarn sesleri, bir bulut olup ykselen toz ve dumanlar. Yirmi dakika srd bombalama. Helikopterler byk bir i baarm edasyla tek sra halinde Celalabad'a doru giderken, geride bombalanan yeri saran bir toz bulutu kald. Bombalanan yerde Cabbar'n grubunun merkezi vard. Geri bu vakitte orada olmalarna imkn yoktu. Fakat yine de iimizde bir endie, "ya oradalarsa, son bombardmana yakalanmlarsa?" Bu merakmz uzun srmedi. Cabbar'm grubundan bir mcahid geldi glerek, "Yarm saat nce oradaydk" dedi. Herhalde yine bir ispiyoncu haber uurmutu. Mcahidlerin srekli hareketlilii, bir yerde uzun sre konaklamamalar dolaysyla, Ruslarn bir hava saldrs daha boa kmt. Allahm mcahitlere yardmn her olayda bir daha gryor ve hamdediyorduk. 24 AUSTOS: Geceyi bir ba arasnda geirdik. ki taraftaki az diim de aryor. Arlar geldii zaman srt st yatyordum. Kafamn ii zonkluyor. Yanaklarm iiriyo-rum, dilerimin iinden matkapla damaklarm skl-yormu gibi. Durmadan okuyor, ifa diliyorum. Bugne kadar hi di ars ekmemitim. Demek buydu di ars, kabir azabn anmsatan di ars, hi kprdamadan gzlerimi gkyzne dikip ylece yatyorum. lene doruydu. pek yoluna paralel olarak uzanan bozkrdan yukar drt tane tankn getiinin ha112 guuu uuuc UU1CXCJV U! U1T1UX bir tarafa gnderdi. Be kiiyle beraber aalk bir mevkide mevzi tuttuk. Tanklar aa gelirse saldrlacakt. Ne tanklar geliyordu, ne de atma sesi. "Tanklar Kaca'ya gitmi" denildi. Dikkatimiz dald. Mcahidler gremeye baladlar. Yz metre kadar gerimizdeki evden ocuklarla imemiz iin ayran ve kzartlm dar gnderdiler. 25 AUSTOS: Ulusvali'ye gittik. Asf Han'n grubu da yakndaki bir bahede istirahat ediyordu Grubu orada braktk. Drt kii mayn kontrol iin Ulusvali'nin yaknna gittik. Yakndaki evden yal bir kadn gelerek bilgiler verip, eliyle baz yerleri gsterdi. Gruba haber gnderdik, hepsi geldi. Yapma, fitili tututurulup atlan el bombalarn karan bazlar allklarn iine girip dmann karargh olarak kulland kalenin bahesine yanat. Bizim tuttuumuz k-eyse bir ay

nce emsin vurulmu olduu yerdi. Dibinden ate edeceimiz evin damna kmay nerdim. Ve duvardan yukar trmandm. Damn etraf duvarlarla evriliydi. Merdivenle aadaki avluya iniliyordu. Kendime ^te edecek yer tesbitine baladm. Sol taraftan atlan el bombalar ulusvalinin bahesinde kulaklar zonklatan grltlerle patladlar. Karlkl ateler balad. Kale burlar, iki gndere ekili bayrak net olarak grnyordu. Burlardan uzanp geri ekilen kelleleri gryordum. Seddez'in n bacaklarn duvarn nndeki uzantya koydum. 113 Beklemeye baladm. Kelleler knca ata baladm. ekilmilerdi, tekrar uzandlar, bulunduklar yerden hafif bir toz kalkt. Toz, ate ettikleri an sesten nce aa karyordu. Duvarlara arpan kurunlar patlyor, ardndan ikinci patlama sesi geliyordu. Kar taraf genellikle dom dom kurunu kullanyordu. Kalekov'un mermi zellii de buydu. Toz kalknca bende hafif eiliyordum. Tfeimin hemen nne bir kurun sapland. Byke iki ta buldum, geni duvara aralkl olarak koydum. Kafalar karaltlarndan tesbit ediyorduk. Uzaktan bu talar kafa zannedip ate ederken ben daha iyi hedef bulacaktm. Talar koyduktan sonra kendi yerimi de deitirdim. Kalede dikili bayraklardan biri krlp dmt. Atlar btn cokusuyla sryor. Benim talardan birisi de dt. Ve aadan baryorlar, "Haydi gidiyoruz." Geri dnerken grubun en arkasndan yryordum. Yalca bir adam: "Bunlarn hepsi tek gruptan m?" dedi. "Evet, yars da yukarda" dedim. Zayf Farsam dikkatini ekmi olacak ki "sen nerelisin?" "Trkiyeliyim" deyince anlamaz anlamaz bakt. "Trkiye" dedi. Anlamamt. "stanbul, stanbul" dedim. Elleriyle yzm tuttu. Sakallarmdan ve gzlerimden pt. Sonra elleri, ap Ruslarn hezimeti, dnya mslmanlarnn galibiyeti iin dua etti. 26 AUSTOS: Mcahidlerden bir grup, ehre yakn askeri aralarn iledii toprak bir yola mayn demek iin gittiler. 27 AUSTOS: Denen mayndan birine, iinde on kiinin 114 bulunduu askeri bir kamyonet arpm ve iindekilerle havaya umu. 28 AUSTOS: Pain Sultanpur'da havuzlarn yanndayz. Mcahidlerden bir tanesi gelerek "Abdlhamid burada bir Kuveytli var, Trke biliyor onunla konu" dedi. San elbiseli, beyaz tenli, ene ucunda az bir sakal bulunan, orta boylu, imanca bir genti. Selm verdim. Trke "naslsn" dedim. "yiyim" dedi. Kendimi tantp "Trkeyi nerede rendin" dedim. "Mekke'de okuyorum. Orada ok Trk arkada var. Hepsi de Se-lametli. Sende Selametli misin?" dedi. "Evet" dedim. Daha bir gvenle kaykld ve konumaya baladk. Cokuyla bir gn nce yaptklar baskn, komutanlarnn vurduu Rus'u anlatt. Hareket-i nkilab- slm adl hizbin bir grubuydu bu. Bu blgede Hizb-i slm'n dnda bir hizbe mensup grdm ilk gruptu. Kuveytli arkadala her gn grebilme dileimle ayrldk. Bizim gruptan bir delikanl "Abdlhamit, bu nefere kurun dese ilemez" dedi. "Niye" dedim. "Baksana ok kaba (iman)" dedi. Glerek, "orasn Allah bilir" dedim. Zaman zaman gen bir kadn geliyordu gruba. Yznde nokta nokta iek bozuu vard. Salar ak ve ksa kesikti. Bara bara konuuyor, glyor, espriler yapyordu. Anormal olduunu dnm, ilk grte aldrmamtm. Daha sonra Paator'a "Kim bu kadn?" dedim. "Glbahar. ok marifetlidir. ehirde duruyor, mcahidlerin hesabna alyor. Ondan hi phelenmiyorlar, nemli haberler getirip gtryor." 115 Paator, Celalabad'm kenar mahallelerinde oturuyordu. senedir cihadn iinde olduu halde bir defa ailesini grmeye gidebilmi. Bir yl nce ensesinden vurulunca sinir sistemi bozulmu. lk gnler elleri tamamen yumulmu. imdi her iki eli de fel geirmi gibi tam almyor. Biraz iyiletikten sonra tekrar silhlarna dnm. Savan iinde, dnce ve tecrbe olarak pimi bir mcahid. Ya da henz yirmibir. 29 AUSTOS : Kukek'te bir mescidde gecelemitik. Sabah kahvaltsndan sonra mescidin duvarnda oturuyorum. Topraktan akam yaan yamurun taze kokusu ykseliyor. Gne, yeilleri daha bir yeillendiriyor. Mescidin nndeki kk dere kabark akyor. Aalar, kam tarlalar, msr tarlalar, bahelikler, toprak duvarl, toprak daml evler, bozulmam renkler ve taptaze tabiatn koynundaym. yle rahatm ki ite silhm kucamda, ktlkler belimde. Rabbimden baka hi kimseye boyun emediimiz bir corafya. Dman teknik olarak ne kadar gl olsa, yle grnse de ite onun dnyevi gc ayaklarmzn altndayd. Etrafma gz atyorum; genler, inanm genler ve inandklar yolda fedekrln doruk noktasna kan genler. Bunlardan yzlercesi her gn ehid oluyordu. irpee, Paator, Bader, Zrpaa, her biriniz ehid olabilirdiniz. Bir kurunla bir bomba parasyla, bir maynla, hatta bir tank paleti altnda kalarak ehid olabilirsiniz. Kiminiz de zindanlarda ehid edilebilirsiniz. Ama len sadece bedeniniz. Halbuki sizin tadnz bedeninizden te,

savunduunuz Kur'an deerlerdi lmeyecek olan. lmnzde bile zafer var sizin, zafer sizsiniz, her birinizsiniz. 116 Selm verip yanaan kii daldm dncelerden ayrd beni. Aina olduklarndan Musafaha yapmak iin oturduum yerden aaya atlaladm. Bir tanesi Farsa "bu neferi tanyor musun?" dedi. Baktm evet tanyordum ama nereden, ad neydi? Her gn yeni insanlarla tanyordum. O, Trke "Naslsnz?" dedi. Belleimi yoklarken sarldk. Selhaddin'di bu. Tebli cemaatiyle dolayordu. Kendisiyle Peaver'de karlamtk. Cepheye gezmeye gelmi. "Teblicilere haber vermedim. Afganistan'a gelmeye izin vermiyorlar " diyordu. "Erdem Beyazt aabey de bir ekiple Afganistan'a geldi" haberine ok sevinmitim. Trkiye'den eli kalem tutanb ir aabeyiminiz Afganistan'a gelmesi hele bir film ekibiyle beraber olmas; Afganistan cihadna kar duyarllk gsteren, sahip kan insanmza yazl ve grntl olarak Afganistan olaynn sunulmas onurlu bir mutluluktu. Ne tarafa gittiklerini bilmiyordu. "Bu tarafa gelselerdi hem yardmc olur, hem de sohbet ederdik" dedim. 3 AUSTOS : Erdem Aabey ve ekibinin Veziri'de olduklarn ve aa inecekleri haberi geldi. Selhaddin'e "Buraya geleceklermi. Biz oraya gitsek bir gnlk mesafe, biz gideriz onlar baka bir yoldan gelir. Onun iin beklememiz daha iyi olur." dedim. Onlar gelince tanklar ya da helikopterler gelse de gzel bir film ekseler diye dua ediyordum. tane ocuk katld gruba. Kabil'de orta okulda okuyorlarm. Yunus, efik ve Zlfikr. Okul tatil olunca cepheye gelmiler. Abdlhadi onlara savamalarndan ok gnlleri olsun diye birer mavzer verdi. Mavzerlerini omuzlarna asnca topuklarna kadar geliyordu. 117 2 EYLL: Pain Sultanpur'dayz. Erdem aabeyler henz gelmemiti. Komutanmz Abdlhadi'ye durumu anlattm. Veziri'ye gitmek iin izin istedim. O: "Yarn hep beraber gidelim" dedi. Afganllar ikindi namazn vakti sani'de klyorlar. Namazn cemaatle edasndan sonra bir namaz daha klabilecek vakit kalmyor gibiydi. ikindi namazn cemaatle kldk. Cemaat dalrken Abdhadi kyn dkknlk pazarnda satclk yapan bir ihtiyara "Dier pazarclar namaz kld m?" diye sordu. htiyar: "Ben grmedim" dedi. Abdulhadi, mcahidlere: "Onlar toplayp getirin" dedi. Biraz sonra ikisi orta yal, gen olan be kiiyi getirdiler. Abdulhadi "Namaz kldnz m?" dedi. "Klacaktk" dediler. "Ne zaman klacaktnz, vakit hani?" nlerine bakyorlard. Mcahidlere "Gtrn dereye atn unlar" dedi. Hepsini defa suya basp kartlar. Sonra gelip sular aka aka namazlarn eda ettiler. Silhlarmz temizliyorduk. Bir patlama sesi, Abdulhadi elinde bir ubukla geldi. "Kim patlatt onu?", "Alarahman, Alarahman" dediler. akayla kark ubuk Alarahman'n srtna iniyor. Abdlhadi'nin mca-hidleriyle ilikisine dikkat ediyorum. Kardelerini ok seven, onlar gzeten, herbiriyle tek tek ilgilenen bir aabey gibi. Onlarla greiyor, koturuyor, yanl bir ey grse tatl bir ikazla uyaryor. u ana kadar tanma imknna kavutuum btn grup komutanlar iinin ehli, yapt ii bilen insanlar. Bu konuda hi bir bilgim olmamasna ramen hepsi zel bir eitimden, ok ynl bir eitimden gemi gibi. Belki de omuzlarndaki yk onlar eitti. 118 Komutanlarn davranlarndaki bir birine yaknlk, mcahidleriyle ve halkla olan ilikileri, slm normal dzeyin stnde bilmeleri... Her biri gzmde yerleri kolay doldurulamayacak insanlar. 3 EYLL : Bala Sultanpur'da bir mescidde geceliyoruz. Gezmeye kan grubun iindeyim. Aaya yukarya, saa sola dolayoruz. Bazan oturuyor gecenin sessizliini gnl ferahlyla dinliyoruz. Kabil Nehrinin ar uultusu arada bir derinden derinden geliyor. Sabah namaz vakti olmutu. En yakndaki su arkna giderek abdest aldk. Mescide doru yryoruz. Gzlerimin nnde hayali karncalar uuuyor. Mescide yaklatmzda gece karanlnda bir ses "Dri" durduk. "So-ki?" Ardndan gece parolasn soruyor. Parolay syledik. Mescide kp yatan btn mcahidleri sabah namaz iin uyandrdk. Namazdan sonra yatlmyordu. Mcahidlerden bazlar Kur'an- Kerim okurken, bazlar ezber yapyor. Ezber yaparken en ok baran irbeeydi. Bazan var gcyle barmasyla da yetinmeyerek mega-fon'u eline alp okuyordu. Kuran- Kerim okuma ii kahvalt saatine kadar devam ediyordu. Mcahidlerin ekmek ve aydan ibaret sabah kahvaltlar kyller tarafndan getiriliyor. Mcahidler halktan r alyorlard. Her kyde <ie bir ky reisi tayin edilmiti. r reisler topluyor, pirin ve buday ekmek ve yemeklik olarak depolayp dier cins rleri satarak paraya eviriyorlard. Bu parayla, mcahidlerin harlklar, elbise, ayakkab, ili, mermi temini gibi masraflar karlanyordu. -li ve akam yemeklerinin masraf da r parasndan119 di. Sadece sabah kahvaltilarmdaki ekmek ve ay ky-llerce karlanyordu.

Bir ka demlik ay gelince arkas kesildi. Kye adam gnderildi. Getirilen ay ve ekmekler yine yeterli deildi. Abdlhadi mcahidlere: "Gidin, bu tarafa ay getirmesi gerekenleri toplayp getirin." Bir ksmna da "ubuk kesin" emrini verdi. Mcahidlerin getirdikleri kyller yere oturdular. Saydm oniki kii vard; gen, ihtiyar, orta yal, sakall ve sakalsz kyller. Abdlhadi "niye vazifenizi aksatyorsunuz?" Bazlar "Tarlaya gitmitik." "Evinizde ocuk yok mu?" Kyllerden birisi "Bir demlik ay gndermitim." "Ekmek ve eker yoktu deil mi?" Adam nne bakarak biraz susup "Yoktu"dedi. "Srayla gelin bakalm." Hepsine altar tane ubuk vuruldu. "Sizden istenen bir sabah ay. Bu vazife de aksatlrsa bu ii nasl yrteceiz?" Hareket ettik. Grubun bir ksmn yine Pain Sul-tanpur'da braktk. Burada karlatmz birisi Erdem Aabeylerin dn Peaver'e hareket ettiklerini syledi. "Nasip" dedim, fakat zlmtm. Ulusvalinin yanndaki hurmalklardayz. Kyn ocuklan henz olmam hurmalar dallaryla kesiyorlard. Ulusvaliden silh sesleri geliyordu. Selhaddin rahatszlanmt. O, sudan oldu diyor, ben havadan ve alk olmadn yerde yatmaktan diyorum. len yemeimizi hurmalk bahede yedikten sonra Asf han'n grubundan Nizameddin'in nclnde Celalabad tarafna doru yrmeye baladk. 120 Yolda hep tandk yzler, mcahidler, selmlayoruz, musafaha yapyor. iki saat sonra durduk, onar kiilik iki gruba ayrldk. Selhaddin burada kalacakt. Bizim gruptan burada kalanlara onu emanet ettim ve yola ktk. eker kam tarlalar arasnda gidiyoruz. nmze su ark gelmiti. ndekiler aplilerini kararak ellerine aldlar, yine de suyu atlayarak geiyorlard. Dn gece uykusuzluunun tesiriyle bir yorgunluk vard zerimde. Seddez'in arln da hesaplaynca ark atlayarak gemee cesaret edemedim. Basarak geecektim. Sa ayam suya basnca belime kadar iine gmldm. Durduk. ki kylden bilgi alnd. Yklm, terk edilmi evler. Ekilmeye ekilmeye diken tarlasna dnm verimli arazi. Hedeflediimiz yere gelmitik. Her mcahidin arasnda on metre mesafe olduu halde kerek, srnerek uzunca bir alan getik. Bir grup bo eve geldik, zerlerine kp mevzilendik. Dman karmzdayd. Ortalk inlemee balad. Dmann mev-zilendii kalenin geni kaps akt. Kalenin iinde koumalar olduunu kapnn aklndan geenlerden anlyordum. Mesafe uzun olduu iin kapdan geenleri yakalamak zordu. Kalenin dnda, bize gre sol kesinde beyaz bir ev vard. Evden frlayan bir kiinin elli metre kadar olan alan koarak geip ieri girdiini grdm, arkasndan bir kii daha. Hususi takip etmedikten sonra vurmak tesadfe kalyordu. Fakat, oray koma cesaretini gstererek kumar oynayan biri daha karsa hayatyla oynam olacakt. kmazsa bir sre ate etmeden beklemi olacaktm. Derken bir kii daha komaya balad. Yakalamtm. Tetie dokun121 dum, Seddez'im tyor. Adam dt, bir daha kalkmad. Bu mesafeden durumu renmek mmkn deildi, ne olduunun haberi yarn br gn gelirdi. Zira m-cahidlerin vurduu her Rus ve hkmet askerinin yaral ve l saysndan haberdar olunuyordu. Bir izli mermi kafamn zerinden vnlayarak geip arkadaki duvara sapland. Bir ka saniye czrda-yarak yanp snd. ki helikopter bulunduumuz yere doru geliyordu. Silhm da tutukluk yapmt. Daha nce de tutukluk yapt olmutu, o zaman tellanmtm. Odaya girdim, skp yeniden taktm. Yay bir yere dokunup tutuklua sebeb oluyordu. Aslnda silhn sava iinde tutukluk yapmas kmsenemez bir durumdu. nemli bir anda da ayn iin olmas kt neticeler do-urabalirdi. Gne batmt. Namazlarmz eda ederek geldiimiz yerden geri dndk. Asf Han'n mcahidleri bizden ayrld. Nizameddin: "Abdlhamit, bizim gruba gel, dmana en yakn grup biziz, en ok savaan da biziz" dedi. "naallah ilerde" cevabn verdim. Havada ay vard. Ruslar da havaya aydnlatma bombas atyordu. Ardarda dizili bu k kmesi dakika boyunca ortal gndz gibi aydnlatyordu. Pain Sultanpur'a geldiimizde Abdlhadi ve grubunu bulamadk. Kyn iindeki mescide ktk. ira-lemin grubu akam yemeini bitirmi sofradan kalkmak zereydi. Arta kalan patates yemeinin iine ekmek dorayp yedik. Bu gn ok yorulmutuk. Ahter "Encinir Seyb'i bulalm" derken brahim "Burada yatalm, sabah buluruz" diyordu. Yola devam karar ve122 rildi. Bir ara dinlenmek iin oturduk. Kardan ellerinde fener olduu halde gelenler vard. Tarla sulamaya giden kyllermi bunlar. Encinir Abdlhadi'yi sorduk "Bala Sultanpur'da" dediler. Oraya doru yneldik. Mescit l sld; lksler, fenerler, darya tam insanlar. Gen bir mcahid elinde megafonla toplulua hitaben konuuyordu. Acaba bu gece mbarek bir gece miydi? Selhaddin'i buldum, oturdum. "Bu gece

kandil miymi?" dedim. "Bilmiyorum." Konumalar petuca olduundan anlamyordum. Mcahid dua ile bitirdi konumasn. Elli-altm yalarnda uzun boylu, uzun sakall, din bir kyl kt. Bu kyde mcahidlere srekli hizmet eden iki kiiden birisiydi. Amenerrasl-y okuyarak konumasna balad. "len ve akam yemeini karavana olarak Glbazla ben hazrlyorum. Sizlerden istenen gne doumundan yarm saat sonra ay, ekmek ve gur getirmeniz. imdi sava iindeyiz mcahidan cihad yapyor. Evi, anas, babas, ocuu hatta yataca yeri, snacak bir dam alt dahi yoktur. Bizlerse evimizdeyiz. ocuklarmz dizimizde canmzn istediini yiyoruz. Scak yatakta yatyoruz. Ruslar burnumuzun dibindeler, buraya gelemiyorlar. Niye gelemiyorlar? nk mcahidler var. Mcahidin bizden istedii ne? Yemek zaman yemek. Bunun iki nn zaten biz hallediyoruz. Sabahleyin bir ay ihmal ediyorsunuz, bu nice mslmanlk? Biz iki kiiyiz: Her sabah, ky alt st edip ay ay diye ada m verelim? Hepimizin ii var. Evinizde ocukda var, bir demlikle iki ekmei verin, onlar getirsin. Adam bir demlik ay nursuz, ekmeksiz gnderiyor. Bunun vebalini hi dnmyor." Btn konumasn Farsa yapt. Byk bir blmn anlayabildim. Dualardan sonra Fatiha dendi. 123 Doksanlk, beli hafif eilmi "Tak Dum Mama" bastonunun zerinde diklendi."Hep beraber" diyerek "Nara-i Tekbir" dedi, btn cemaat "Allahu Ekber" sa-dalaryla karlad, cemaat kalabalk olunca Tak Dum Mama, Nara-i Tekbir'ini ekiyordu. Konumalardan sonra tekrar yola dizilmitik. Sultanpur'a yarm saat sren bir aalkta gecelemek iin durduk. Buras bir istirahat merkeziydi. ki tane dek getirildi. Abdlhadi deklerde yatmamz syledi, istemememe ve btn srarma ramen. 4 EYLL Sabah namazn kldk. Dua yapyorduk. Helikopter sesleri duyulmaya balad. Olaand helikopter sesleri. Ancak tank paletlerinin demir yn sesleri de geliyordu. Tell bir ses "abuk hazrlann kovva geliyor." Grup bir ka dakika ierisinde hazrlanmt. Kukek'e doru yryorduk. Kadn, oluk ocuk btn kyller evlerinden dar kmlar, biraz tellydlar. htiyar bir kadn "Taze ekmek yaptm biraz bekleyin getireyim" dedi. Henz yemek yemediimizi, Ruslar defoluncaya kadar da yiyemeyeceimizi biliyordu. Abdlhadi, "Saol" diyerek hi duraksamadan ayn hzla yryne devam etti. Kyller bararak tella nmz kestiler, "Dereye aaya geliyorlar. Miraceddin muhasarada kalm" dediler. Bir an durdu, komutanmz tekrar hareket ettik. "brahim, Zirpaa abuk maynlar getirin." Bir sre sonra mayn kucaklayp getirdiler. Abdlhadi grubu drde bld. Her grubun tutaca yeri syledi. Tanklar bozkrdan gelmi. Balaba'm altndaki sel yatana dnmlerdi. Torgar'm dibindeki balar mcahidler var zannyla top ateine tutuyorlard. Ha124 vada ise helikopterler dnp duruyorlar. Dmann ne yapaca, geri dnme durumunda nereden dnecei belli deildi, birinci hedef Rus tanklarnn yerleim merkezlerine ba, bahe ve ekili arazilere girmesini engellemekti. Biz grup olarak Ku-kek'in Torgar tarafna den tarlalar arasndaydk. Ruslarn buradan gemee kalkmas byk cesaret olurdu. Zira u anda btn Sorhurt blgesi onlar iin bir bataklk durumuna gelmiti. Bizim grubumuz drde ayrlm ikier er kii halinde sa solu tutmutuk. Blgedeki btn gruplar ayn ekilde mevzilerini almlard. in iine maynlarda girmiti. Onlar da gereken yerlere gmlecekti. Biz mevzide beklerken, onbe yanda bir gen elinde kara saban ift sryordu. Kk bir ocuk koca bir inko kseyle st, yannda ekmek getirdi. ift srene de seslendi. O da yanmza geldi. Kulaklarmz palet seslerini duymak iin beklerken stn iine doranan ekmekten bir para yedik. Tanklar geldii yoldan, bozkrdan aa dnyor haberi gelince mevzilerimizden kp o tarafa doru komaya baladk. pek yolunu getik. Muallim Seyb'in de iinde bulunduu bir grup derin su arknn iinde mevzi tutmulard. Tanklar tam karmzda duruyorlard. Aramzda ikiyz metrelik mesafe vard. Tanklarn zerinde asker doluydu. Hayret ettim, nasl l)yle kabak gibi oturabiliyorlard. Tanklarn durduu yerin nndeki bir duvar dibine kadn, bir ihtiyar ve ocuklar skp kalmlard. leride mcahid var m?" soruma 'Tok" cevabn aldm. "R.P.C.-7 nerede, vok mu?" Yoktu. R.P.C.-7 yi getirmesi iin bir kiiyi gnderdik. Tam yeri ve zamanyd. 17 tank say125 LZl 'npjop ajja[sas nq muBpfEnrjj h-jiiCbjjii ypapnp jiX ~BH,, ,,'.oa"s[b5 ra Jbzijj^ aurppBqBjag umpin^pnjcop ujba" BjoirpjB^ ipzisuBSfun maui[iqB3[p33[ 'unpauap unpuas} urspjig,, Janpa^st spguuipn?}} ipi8^ Bj jajipjpaS BqBp piqBonui jiq ububjbjba uiipuBzn aA"iA"BdJB5 Jig UBjipps jiq uapauuiS aui5i p[q aA"auuaA -tpzi BOsppuBjjBS umprjj unpuiq aa3 ja{tpjpa3 ^aa jiq ui5i uiauiuiq 'Bqjo5 sb^ Jiq ui5i uiaui5j fnpjnp ap -anup utAa jig tpXiqiS jo^njnA BuiuBpfBpijf ap uajsas 'JOXO{B JBIUBXb[Sb5 UBpUIIJBIJBXIIBp UTtfog TipjOATU

-TiA ajXpappt un^nq aunf) "ipjaA piqBonui pji buub^ ipjB^JO^TptS JBfIUI[B I5JUBX TPPrZ BP reIuO TWa TOTI -sa; tf ajnj, "5mBpJB3[ aj^jpBqpipqv bjuos ZBJig ainp -O3{ nUITl{Ot [BJBJqdB I5{SB IUIIJtpB5 BJB{U() ip^jp -Bq^npqy ip[ naoapa uitjsaq iqEjis rassjo Bp ijbj -ba" raipaui^a ltiqB5[ 4ij9a aziq iqBjig,, aouiuoS nuininQ npjoXtpS ptqBonra p[i aBpiJB^[ -npfo ruitpjB^ Jiq uauiSBj buibxhb{joz un^nq unuin[O[ [os ui5i -b^ Buinznrao tqB{ig tanptuns apjaX ^appnui jiq luitSr -dip UTqB[TS jSb u5 niimiS 5[aja[rg tqB[ts maounnp pppuB n raip{i5{B^ autad un { a jxq BpB[JB O[BpUIBp B3{jy "ipjBA tDB jiq ap au siq jiq an Bprnnp^j rp^apmt ubj uajBqi^t uBpznuio 'hii3[jbs biib um^05[ jog ip^B3[ Burnznrao uBpuqjJB uuaiaounnp nq 3[i[UB jtg 't uiBiBS JBAnQ Btuip[B ip{aS jiq 5[B3aB aput5i uiStpjas jrepB3{ ng ipXipB() ^o5 nj -nA BJ12 "Btunp5[ e}u&b5 rta B5jBd jtq iipjBdo3[ ara -isixujara da; uapa ^aqBSi babjo Bqsoy uiq^iBq buuba 9ZI -np 5fBJtdo^ uiAa p[Bppg t^djB5 Xa jtq aazuaq b^jo Buinznrao [Og uii^3[B3B03i aaa BpuisB5{XB uiOBSy "unpp3 atuija 3bs tzap -pag buibjb3{ rp^o[B^ Bp nstuos u^joXt)B ra uap|CX[uBJ -B5{ BS5joX joApa a}B nui dnjpS ua^5[a5ja3 iziq -snuiBu ngn npjo^ijtjAap di^unu uapuuajjaq iuipt 'joXj5[L( ixB^JBAnp uuajafB^ izBg rpjB^oXuB^ bj ?JBl "M'S'Q '-io^i{Bqaioq UBpBtn^B sajaa -BBpp npiC ub^o unzn BqBp zBJiq -xe% sftpj^am tuuiX bX ut5 fara^iS bAbjq ipjtBA jaX jiq ^resnui uanp bjbjb^ bs apjan ?umpjoAnunStip tXbui -iti3{ ajaX izappag dnjnq'iaA" jiq pi BqBp auiipuaf^ ip -JBA [nSBp^aj Bp BpB3{JB ZBJig UIIiBpUISB5[JB UIUIObb jiq uba"bui[O u^b^j ^npjo^ipiaq i-3fUBj, ippiz bdzis ija3 BqBp ZBJig 'ipiap tin^uinra ziuiaui -aajtp apja" znuinSnpunpg njgop BJBpfUB^ ux5i 5[aui5{a5 aziq iuii 5[jb znumSnpjo apuiSi aoug ZBJiq BqjBJB^ jog zruoA'uiS -Bq aXip ,,ui[a Tuop B{os 'utpS tuop B|Ogn ?jajtyjanp BputSB^jo utubjjb^ ap isp[i ,,"By ubq 'a| japBg 'uapziq jBranq ^aAa '^aAa^ bjuos ^jtiCBq,, aauQ ..inn pTqBonui jBraTigu auippnuiCaz ('ipAiqiS pjuijajpTqBDnui ap u -apstqia uiJBp&ipui ubbabs B(ABJBd BuiqBsaq ^auin5[ -njj) 'rp^iSap un[xnnra isatupS 5[bjb05[ b5[5b apfoq as -uua|ja3[SY n^oX asrap[ apjaji uapziq ajo3 aXi3{iq uiiS -ipjy uiTpjiB uapjig ipji^aq ip[ pji ua^aS 3(bjbo{ tu -Sop aztq BpBjJB^ pp3pztuiBJB b^jb^ubx "3[Hiui|B3[ jaq -Bjaq ajuippnuAaz ipjaiiui]p[a5 BUBp 5[I|5b3b isdaq -np qiqsa^ jajiuijaui Ijo^naoq Bun^npiq zof iq nnuiBd uiDB|[Bq ijb{B[jb^ uajtuijaui do^j ua jiq 5jnXng jBppBjSBq aa^B uapjig uitp gzlerimin n renklendi. "Brakn yataym" dedim. Eski komutanm Encinir Miraceddin gelmiti. Bantlar skt yeniden kendisi bantlad. Kan azalmt. Kyller tavuk suyu getirdiler. mek istemedim. Miraceddin zorla iirdi. Aldmz habere gre Bader ehid olmu. Bacaklarm uzun bez paralaryla arpayiye balamaya baladlar. Miraceddin'e : "Ne oluyor?" dedim. "Peaver'e gtrleceksin." "Hayr, buna gerek yok gnde iyileebilirim." "Kolunda krk olabilir, film ekilmesi art, benim de ayns olmutu, bende gittim." dedi. ki at hazrlanmt. zerlerinde ikier uval ot vard. arpayi omuzlarda ykseldi, uvallarn zerine yerletirilti. Dier yaral da ayn ekilde ata konarak baland. htiyar dkknc dostumuz da gelmiti. Hellletik. "Yine geleceim, iyileip hemen dneceim." Dualar arasnda hareket ettik. Gece yars Ahmethil'deki merkezimize ulamtk. 5 EYLL: Sabah olmutu. Dier yaral mcahidin de arpa-yisi yanmdayd. Doktor geldi. Bakt, bir kuma parasn kafasndan enesine dolayp balad. Ayaklar da baland. Mcahid'in yetmi yalarnda olan babas olunun bu halini grnce zerine kapanp "Peserem, peserem" diye alamaya balad. Alp gtrdler. Aslnda yarallarn bekletilmesinin nedeni vard. ehid mi olacak, yola dayanabilecek mi? Bu bekletilen gnler sresince kendinden umut kesilmezse yola karlyordu. 128 6-7 EYLL: Artk ayaa kalkabiliyor, kaleden dar kabiliyordum. Eki yemem yasakt fakat, koparttm eki narlar gstermeden orbamn iine skyordum. imdi tek elliydim. alvarmn ban tek ele balyamyor-dum. Byle anlarda Selhaddin yardmc oluyordu. Selhaddin'in burada bulunmas benim iin byk bir ltuftu. orbam kk bir mcahid getiriyordu. Hi Farsa bilmiyordu. "Saatin var m?" diye sordurdum, yokmu. Kol

saatimi ona hediye ettim. ran'dan aldm yeni bir ift asker botum vard. O srada yanmzda iki de asker kaa vard. Birisi yalnayak olduundan botlar da ona verdim. Doktor ikinci defa pansu-man'a gelti. Kurun omuzumdan vurup srt tarafmdan kmt. Deliin bir tarafndan aktlan ey teki taraftan kyordu. 8 EYLL: Kendimi biraz daha toparlamtm. Yola kmaya karar vermitik. Buradan Parnar'a kadar bin Af-ganiye bir katr kiraladk. Artk arpayide yatmama gerek yoktu. Katr'in zerin ot dolu uvallar baland. Ben de onlarn ortasna oturdum. Bacaklarm ve belimi semer iplerine baladlar. Yola ktk. ki yanmzda duvar gibi ykselen dalar, stmzde masmavi erit gibi grnen gkyz. Yol diye bir ey yok aslnda. Bazan henz kaybolmam hayvan izlerini, bazan pisliklerini takip ediyoruz. Azalm olan dere suyunun bir o tarafna, bir bu tarafna ekiyoruz. Katr sallandka, sradka, bast dere talarndan kaydka kolum sallanyor ve zdrap duyuyordum. Geceyi bir yamata kurulmu be evlik bir kyde geirdik. 129 Vadideki yrymz devam ediyor. lene doru yamur bastrd. Bir deirmende yamurun dinmesini bekledik. Hava anca tekrar yola ktk. mek iin su istiyorum. "Sana su yok" diyor. u anda reislii yapan Hizbullah Seyb. im yanyor. "Bir bardak verin diyorum. Dupduru dere suyundan bir bardak dolduruyor, yarsn dkp bana uzatyor. Buz gibi suyu ierken kanmasam da krediyorum. Fakat bu kadar gaddarlada ters ters bakyordum. nce yola karlan mcahid kardeimin ehadet haberini aldk. Bu yollar nice kurtarlabilecek mcahidleri hakkn rahmetine kavuturmutu. Cellabad cephesi (ki Pakistan'a en yakn, youn sava olan yerdi) byle olursa ya Afganistan'n dier uzak blgelerinde yaralananlarn hali nice olur! l, bilgi, mdahale ve ulam zorluu sebebiyle nice mcahidler madur, aresiz, ileri cihad ateiyle yanarken gzleri ak, yzlerinde bir tebessmle ehadete kavuuyorlard. Burada aldmz ikinci ehadet haberi Nizamet-tin'in oldu. Alnndan vuran kurun kafatasm gtrerek ensesinden km. "Allahu Ekber, Allahu Ekber" diyerek ehid oldu dediler. Bir tepeyi kyoruz. Nemli ayrda katr birden kayd. Gitti gidecek bu bocalama annda yetiip tuttular. Katrcya "indir biraz yryerek kaym" dedim. On metre yokuu zor yrdm. Gzlerim karard, kulaklarm uulduyor. Dimdik bir da trmanyoruz, her taraf kayalk, katr zaman zaman kayyor. Katrn boynuna doru yattm. Dalarn yamalarn gzlyorum, bek bek krmzlklar "Lale mi acaba?" diyorum. 130 I Devaml ykseliyoruz. Tehlikeli yeri getik. Geni kayalk bir yerden geiyoruz. Hizbullah Seyb "Patikadan ayrlmayn. nnze dikkat edin" diyor. Ruslar zellikle mcahidlerin ba balarndaki gidi geli yollarna havadan, kk plastik kelebek bombalardan atyor, bu bombalara basanlar ayaksz bacaksz kalyor veya ehit oluyor. Kelebek bombalarn en ok olduu yerlerden birisi buralarm. Aadan grdm krmzlklara ulatk. Deiik cins ie yaramaz bir ot bunlar. Zirveye doru souk, kar serpitiriyor hava. Ve zirvedeyiz. Arkas Pakistan. Katrdan indim, bir kayaya oturup Afganistan'a doru baktm. 'Tine geleceim mcahid kardelerim, yine geleceim. Zalim Rus, bir kurunla durmayacam. Artk bilerek, tanyarak yine geleceim. Da yamalarnda o krmzlklara bakp dudaklarm kprdyor. Afgan dalarnda lale arayan yok artk. Laleler damlayan kanmzda ayor Olguya duran rmedeki tohumu Bu kanlar, yeertecek birazdan .... Da ktan daha hzl iniyoruz. Katrdan inmenin cokusuyla btn gcm toparlayp yryorum. Buna ramen baz yerlerde yinede katra biniyorum. Bizden baka yryenlerde var. Kk bir kervan olduk. Da inince Pakistanl oduncularla karlatk. Uzun vadiyi saatlerce yrdk. Vakit ge olmutu. Sa tarafmza den bir Pakistan kyne ktk. Akam vakti yola devam etmek Turlerin saldrsna u131 ramak gibi bir riskide barnda tayordu. Sabah yola kp, Paramar'a indik. Hizbullah Seyb'in ailesi Tur yaknnda bir kamptaym. "Bu gecede orada kalalm, yarn Peaver'e gideriz" dedi. "Sen kampa ailenin yanna git. Biz buradan Peaver'e gideriz" dedim. Onun btn srarna, bizim msaade alma srarmz galip geldi. Helalletik. Peaver otobsne bindik. Akam Hizbin misafirhanesine ulatk. Mustafa, brahim ve Abbas Kerimi oradayd. Hasret ve muhabbetle kucaklatk. Sabah olunca misafirhaneye yakn olan Hizbin ifahanesi gittik. Byk bir salon, odalar, alt kat, st kat, her yer yaral mcahidlerle dolu. Ak mavi renkli bir ka dmesi eksik, ykana ykana ypranm bir pijama verdiler. Giydim. le yemei olarak iinde bir iki et paras bulunan bir tabak pirin pilav dattlar. Kolumun filminin ekilmesi lzm. ifahanede film ekme cihaz olmad iin baka yere gideceiz.

Afgan Sergical Hostipal'e gtrldm. Bu hasta-hane rahmetli Eb l El-Mevdudi'nin cemaat tarafndan cephede yaralanan mcahidlerin tedavisi iin kurulmu. Hizib ifahanelerinin doktor ve imknlar az olduundan ar yaral olup, daha itinal bakm gerektiren veya ameliyat olmalar lzm gelen yarallar bu hastahaneye veya Kzlha'n am olduu hasta-haneye gnderiyorlar. Hastahanenin demir kapsndan ieri girdik. Kk bir avlu, sada hastahane idarecisi Firdevs Han'n brosu. Karmzda iinde yarallarn resimlerinin ser132 gilendii bir pano. Avludan asl hastahane ksmna girilen iki kap var. eri giriyoruz. Yemyeil bir bahe; etrafta rengrenk gller, iekler. ki metre geniliinde bir beton zemin dikdrtgen bahenin etrafn eviriyor. Hastahane odalar, ameliyathane, mutfak, film ekme odas, idarecinin bir k da buraya alyor. Kolumun filmi ekildi. st kol, omuzun iki santim aasndan krlarak dnm, pazuya doru da bir atlak grnyordu. Hastahaneye giri kaydm yapld. ems de buradayd. Doktorlarla konuarak ayn yerde kalmamz saladk. Otuz numaral karyola benimdi. ems'in yannda Celalabad'n cephelerinden biri olan apilyar cephesi mcahidlerinden Mehmet Salih vard. Mehmet Salih'in sol kolu pazudan kesilmiti. Haftada iki gnn akam hastalarn kontrol ve cuma gnnde ameliyat edileceklerin tesbiti iin Peaver niversitesi tp fakltesi retim yelerinden Prof. Dr. Hanedar Seyb geliyordu. Hanedar Seyb kol filmime bakt, sarlmasn syledi. Dr. Rabbani koltuk altma bir ykseklik koyarak kolumu kuru bezle sard. Bu ie aklm yatmamt. Kulak dolgunluu olarak krklarn iyi sarlmad zaman kt kaynadn, sonradan tekrar krlma durumunda kaldn biliyordum. Fakat doktorlar onbe gn iinde krn kaynayacan birbuuk ayda da iyileeceimi sylediler. Bu garanti zerine ses karmadm. Hesaba gre kasm aynda iyileerek tekrar cepheye dnebilecektim. Akamlan dier odalardan yaral mcahidler bizim odaya geliyorlar, ems'in etrafn evirerek oturu133 yorlard. Sesi gzel bir mcahid elini kulana atarak naat sylemeye balyordu. Hastahanenin aslen Afganl olup ailesi muhacir kampnda oturan birde mev-levisi vard. Mevlevi haftada bir gn izinli olarak ailesinin yanna gidiyordu. Her gece hastahane mstahdemlerinden birisi sabaha kadar nbet tutuyor. Sabah namazndan yarm saat nce btn odalarn klarm yakp yaral mca-hidleri tek tek uyandryor. Yryebilenler, abdest almak iin lavaboya gidiyor. Yerlerinden kalkamayan-larsa mstahdemin tad leen ibrikten ellerini yzlerini ykyorlar, azlarn alkalyorlard. Namaz vakti mevlevinin arkasnda saf tutuyoruz. Koldan yarallar ayakta, kimileri oturarak namaz eda ediyoruz. Hastahaneye geldiimin nc gn sabah namazyd. Mevlevi zamm sureyi uzattka uzatyordu. Ayakta duracak dermanm kalmad. Her an kebilirim. Namaz klmaktan ok ayakta kalabilmeye yneldi btn dikkatim. O gnden sonra sabah namazna kmamaya baladm. Mevlevi odaya gelip "Niye sabah namazna geliniyorsun" dedi. "En son kldm sabah namaznda zamm sureyi ok uzun tuttun. Ayakta zor durdum." diye cevapladm. Sabah namazndan sonra yer temizlikileri (bunlarn hepsi hristiyan) p sepetlerini, srgleri boaltp yerleri spryorlar. Gnein ilk klan kk bahenin ucuna derken bir marapa stl ay, bir yumurta ve ekmekten mteekkil kahvaltmz datlyor. Kahvaltdan sonra yarallarn pansumanlarna balanyor. On yandan yetmi yana kadar yaral 134 mcahidler var. Yetmibe yandaki Logar cephesi umumi komutan Hac Abdulkadir'in bir baca kalasndan kesilmi, Muhammed Salih'in bir kolu, Gl-baz'n iki baca, on yandaki Muhammed Turhil'in bir aya yoktu. Yaralar yeniden alyor, etraf sklarak iinde birikmi, iltihap varsa aktlyor. Dezenfekte ediliyor, penisilin tozu ekiliyor ve tekrar sarlyor. Trkiye patentli bir pomat grdm. Buraya nasl ulatn merak ettim. Biraz da bir merhem bile olsa grdme sevinmitim. Bu merheme yle deer veriyorlar ki, yaraya srerken, il nazaryla bakp zel olarak kullanyorlar. "Hey be il! Trkiye'de eczane vitrinlerinde onca pomat arasnda kaybolup giderken; kimse itibar etmez de Pakistan'daki bir Afgan hastanesinde kymete binersin, "diye bakp glmsedim. Kurban bayram gelmiti. ems ve Mehmet Salih Bayram sresince hastahaneden izin aldlar. Cephede naat syleyen Emanullah, bayramda mz eve davet ediyordu. "Bayram sabah gelip seni alacam" dedi. Bayram sabah bir delikanl geldi. "Ben Emanul-luh'n kardeiyim seni almaya geldim" dedi. Dr. Rab-bani'ye syledim. "Bu delikanly tanyor musun" dedi. "Hayr aabeyini tanyorum" dedim. "Seni onunla gnderemeyiz. Bizzat biz gtrelim."

Hastahane'nin servis arabasna bindik. Spincuma tarafna gidiyorduk. Bu bayram gnnde brahim'le Mustafa da misafirhaneydiler. "Rabbani Seyb misafirhanede iki arkadam daha var mmknse onlan da alalm" dedim. "Memnuniyetle" dedi. Misafirhaneye gittik. 135 brahim'le Mustafa bugnn dier gnlerden fark yokmuasna oturuyorlard. Karlarnda bizi grnce nce ardlar. Bayramlatk. "Bu gn arabalar almyormu, nasl gidip ziyaret edelim diye konuuyorduk" dediler. "Ben sizi ziyarete geldim. Darda araba bekliyor, Emanullah'a davetliyiz haydi gidelim" dedim. Hizb'in ifahanesinin karsna den bir mahalle arasna girdik. nar aalar ile ssl mahalle mescidinin bahesindeyiz. Btn mahallenin kurbanlar bu bahede kesilerek taksim ediliyor. Evler kk olduu iin bayramlamaya gelen erkekler de bu bahede arlanyor. Ocaklarn zerinde kzlenen ve tavada kzartlan etten misafirlere ikram ediliyor. ems ve Mehmet Salih de geldi, Mustafa ve brahim'in gelmesine ayrca ok sevinmilerdi. brahim hastahaneye erkenden geliyor ve gelirken de bir deste muz getiriyordu. "brahim gelirken ltfen bir ey getirme. Senin gelmen, beraber oturup konumamz ok gzel ve her ziyaret saatinde gelmeni bekliyorum. Senin oradan buraya geli gidiin, yaptn bir rupilik yol paras bile, bizim iin bir fedakrlk. Meyve falan alarak zorlanma, bunlara ihtiyacm yok.", "Meyve almak birey deil, ben hergn yine gelirim.", "Paramz yok ve bizim iin her rupi birey ifade ediyor. Adetleri brakalm bir kenara." brahim iki gn sonra bir mjdeyle geldi. "Bir i buldum byk duvar ii var, onu iki renk boyayaca-m. Daha nce boyanm fakat, rengi kt ve boya adi olduu iin kyor. nce kazyp sonra plastik boya yapacam. 1500 rupi falan alrm." 136 Mustafa'yla brahim boya ilerine baladlar. Hastaneden izin alarak, alrlarken onlar ziyaret etmeye gittim. Mustafa duvarn zerine km eski boyalan kazyor. brahim temizlenen yerin zerine ince bir tabaka halinde astar boya ekiyordu. Ayakta fazla duramiyordum. Kolumda arlklar aslym gibi ar veriyordu. Srtm bir aaca dayayarak, uzanp onlar seyrediyorum. Kolumu ap baktlar. Koltuk altmdaki sargy kalnlatrarak kolumu biraz daha kaldrdlar. Hi bir gelime yoktu. Artk canm sklmaya balamt. Dr. Secceat'a, "Beni hastahaneden taburcu et" dedim. "Neden" dedi. "Hap ya da ine yok, kolum bu ekilde iyile-ecekse burada daha fazla kalmama gerek yok, taburcu et gideyim" dedim. O, "Sen bizim misafirimizsin istediin zaman hastahaneden kp gezebilirsin. Arkadalarn da gnn her saatinde ziyarete gelebilirler. stediin zaman taburcu edebiliriz. Fakat, koluna fazla gvenme, durumu henz kritik" dedi. Mehmet Salih'in daha nce kesilmi olan kolu dikildi. Ameliyattan sonra odaya getirildi. Narkozun tesiri henz gememi ve sa yannn stne yatyordu. Btn ameliyat olanlarn dileri arasna nefes almasn kolaylatrc plastik birboru takyorlard. Ameliyat olan, aylmadan nce inliyor, sonra baryor. Mehmet Salih, Dr. Hanedar'm btn gemiine, sllesine baygnlk annda sayp dkyor. ems'in allan skld. Koltuk denekleri ile yrmeye balad. Ve taburcu oldu. Mehmet Salih de taburcu olmutu. Pencere kenarndaki otuzalt numaral karyolaya getim. Otuzbe numaraya Gazneli bir m-cahid geldi. Kn Ruslarla savarken bir dada sk137 ^.f, _.....p.^Jt*x. i^jcigj uuuu, ate yanp snmlar. Donan ayak sca grnce aknt yapmaya balam, daha sonra ayak kopmu. lk geldiinde yara, sanmt-rak bir haldeydi. Tedavi sonucu zamanla krmz et halini ald. Bu halde duyarll artm olacak ki pansuman annda ok eziyet ekiyor. Gece yatarken aniden frlayp oturuyor, yaral ayan tutup gsne ekiyor. nleyerek dalp gidiyor. Otuz drt numarada yatann baldrndan byk bir para kopmu. Gece uyanp hasretle suya bakyordu. Artk her gece ona bir bardak su veriyorum. "Cann ne zaman su isterse bana seslen" dedim. Otuz numaraya gelen yaralnn sa elinin iki parma kopmu. Gnnn byk bir ksmn Kur'an- Kerm okuyarak geiriyor. brahim, Pea-ver'den ayrlmaya karar vermi. Niyeti ran'a doru gitmek."Beraber gidelim. Orada tedavini daha iyi yaptrrz" diyordu. "Quetta, Taftan arasndaki yolu nasl geeceim. Salam olarak sarsntya dayanamamtm. Bu kolla geemem" dedim. Anagari'den hastahanenin bulunduu Nitera-bad'a doru yryoruz. kimiz de zgnz. Yanmzdan kendi kendine konuarak bir ihtiyar geti. brahim "htiyarn dediini duydun mu?" "Hayr." "Hoda darem, i gam darem" diyordu. Yanmzdan geen ihtiyar belki de bir Afganlyd. Kendi kendine syledii bu sz bizzat bize syleseydi ancak bu kadar yerini bulurdu. "Hoda Darem, i Gam Darem" birden ferahladm hissetim. Mustafa'yla brahim gitmilerdi. imdi Pea-ver'de yalnzdm. Hastahanenin mevlevisiyle Farsa ve Arapa alyorum. Bir yandan da Mavera dergisine gndermek 138 tcaieme ayoraum. Mademki yaralanmak beni cepheden uzaklatrmt grdklerimi bizzat yaadklarmla Afganistan' grmeyen insanma aktararak, mcahidleri ve cihad anlatmalydm.

Havalar soudu, ender de olsa Peaver'e yamur yamaya balad. Hastahanenin odalarndaki havagaz borularna sobalar taklmaya balad. Sobalar btn gece sabaha kadar yanyor. Sabah pansuman bittikten sonra koltuk denek-leriyle yryebilenler hastahanenin gne alan tarafna kp kanapelere oturuyorlar. Yryemeyenleri mstahdemler drt tekerlekli arabalara uzatarak gtryorlar. Bu srada ayc da geliyor, tek kiilik aydanlklarla aylar smarlanyor. Elli kiilik bu has-tahanede yatan mcahidlerin yarsndan ounun ay iecek paras dahi olmadn zamanla reniyorum. Yan taraftaki odaya Glaa geldi. Abdlhadi'nin grubundaki mcahidlerdendi ve benden hafta nce yaralanmt. Kurun Glaa'mn diz kapann altndan girip dizindeki kemikleri krarak kmt. Glaa'mn yaras srekli aknt yapyordu. kimizin karyolas arasnda bir kap vard. Sabahleyin ya da akamleyin aycya ay syler, sonra bana seslenirdi. "Abdl-hamit gel, ay geldi." Gecikirsem koltuk deneiyle kapy serte itip, "Haydi gel, aylar soudu" diye barrd. Bazan yanna varp, "miyorum" deyince kse ve demlii itip sitemkrane "ben de imiyorum" derdi. Hastahanede alan Emanullah'n bir olu olmu. Bunun iin ardan kek alp hastahanedeki her kese datyordu. Keki alan "mbarek olsun" deyip, tebrik ediyordu. Emanullah; ince uzun boylu, uzun sakall, her zaman gle yzl, elinden her i geliyor. 139 Bahedeki glleri buduyor, imenleri kesiyor, hastaha-nenin tamiratn yapyor. All yarallarn al kesimini yapyor, yarallarn banyo yapmalarna yardm ediyor. Azyla trl eitli sesler karyor, bazen zplayarak dolayordu. Hastahaneye ilk geldiimde onun bu hareketlerini, azyla sesler karmasn ve elini kulana atp naatlar sylemesini yadrgamtm. "Niye byle yapyorsun, halinden ciddiyet bekleniyor" dediimde ciddileerek: "Bak Abdlhamit, u yarallara bak; kolsuz, elsiz, bacaksz. ounun ziyaretisi dahi gelmiyor. Gayem onlarn kederlerini datmak, onlar neelendirmek" dedi. Aralk ayma girmitik, iyilemem yolunda hi bir ilerleme yoktu. Hanedar Seyb, ameliyat gerektiine karar vermiti. Kolumun tutturulabilmesi iin kemik nakli gerekiyormu. zntm sonsuzdu. Ben biran nce iyilemeyi, cepheye dnmeyi beklerken ameliyatsz iyileemeyeceim problemi kmt karma. Kararm soruyorlard. Moralim bozulmutu, elbiselerimi giydim, Afgan adrm zerime dolayarak hastahaneden ayrldm. evkiyadiar, Hayberpazar dolamaya baladm ve bir ayhaneye girerek oturdum. Bir demlik stl ay syledim. Srtm duvara dayadm. Aclara gmlerek gelen ay yudumlamaya baladm. ayhanede bir sre oturduktan sonra ktm. Hava souk, yerler amur. Muhacirlere gnderilen yardm mallarnn satld pazarn iinden, insanlarn frsatlndan, hesapclndan irenerek geiyorum. Bir tarafta gencecik hayatlar sonra eriyor, scak kanlar damla damla, oluk oluk Afgan topraklarn suluyor, bir tarafta muhacirler bu k gnnde souktan titreyerek yamurdan vck vck olmu adrlarda yatyor140 iar. jtmraaa ise feaver in en ucuz giyim pazar kurulmu muhacirlere gelen yardm mallan satlyor. Krkbe dakika yrdkten sonra cemiyetin Afgan Kolonideki misafirhanesinin kapsn aldm. Ba-dahan'l mcahid at kapy. "Abdlhamit can ho ge-lipsen, Kandahsan, yahisenmi?" Ne kadar neelenmeye alsam da zntm okunuyordu. gn misafirhanede kaldm ve dndm. Baka yapacam bir ey yoktu. Drt ayda bitmeyen bu i ameliyatla bitecekse bitsindi artk. Hastahaneye dndm. Ameliyat iin hazr olduumu syledim. 8 Ocak cuma gnne karar verilmiti. 8 Ocak Cuma, hastahane pijamalarn yine giydim. Sabah kahvalts yapmamam sylendi. Hazrm. Ameliyata, ilk ben alnacam. Birinci zil aldnda Emanullah yaral tayan drt tekerli arabayla geldi. "Bin Abdlhamid" dedi. "yryerek giderim" dedim. O arabay srerek ben de yannda yryerek ameliyathanenin kapsna vardk. Glaa koltuk deneklerine abanarak geldi.zgn bir hali vard. "Heyecanl msn? korkma, ineyi vurunca bir ey duymuyorsun." ikinci zil ald. eri girdim, Prof. Dr. Hanedar, Dr. Rabbani, Dr. ftihar Hseyin, narkozcu ve bir yardmc daha. Ameliyat masasna oturdum. Dr. Rabbani yanat. "Naslsn Abdlhamit?","yiyim.","Buras ameliyat masas, ne olur ne olmaz Kelime-i ehadet getir." Srekli okuyordum. Sarglarm zld. "Kolunu uzat", sa kolumu uzattm. Hanedar Seyb kol filimlerimi beyaz kl panonun zerine koydu. Narkozcu kol damarma batrd koca inesinin iindeki ilc yava yava vermeye balad. Gzlerime baygnlk kyordu. Btn 141

direnmem, btn uramam bounayd. Gnlmde bir ferahlama vard. Bam dt. ...Ve sesler duyuyordum. "Bitti. Tamam Abdlha-mit, ameliyat atlattn. Bitti, bitti." Btn ameliyat olanlar gibi ben de bireyler sylyordum. Baygnlk annda sylediim eylerin aylmaya yakn baz szlerini duyup kendimi tekrar kaybediyordum. Tam,bu anda arkadalarn szleri de kulama geliyordu. drakim gelgite balamt. Artk kendime geldim. Btn dostlar basmdayd. Fakat ben yataa ivilenmi gibiydim.

Kalamdan alman kemik koluma iki paslanmaz vidayla tutturulmutu, bir sre sonra ikinci bir ameliyatla sklecekti. Sol bileimden omuzuma, srtmdan gsme doru dolaan alyla sarlmtm. Ameliyattan sonra hastahanenin yemeklerini yiyemez olmutum. kinci gnn akam Abdlgaffar Maruf elinde Pakistan ii bir bakrala geldi. Sebze orbas getirmiti. ki gndr birey yiyemediim iin sebze orbas hastahanede verilen illardan daha iyi geldi. Abdlgaffar iki gn daha orba getirdi. Durumum dzelmiti. Ziyaretime gelen Abdlhak'a: 'Valide teyzeye syle Allah raz olsun. Durumum dzeldi. Hastahanenin yemeklerini yiyebiliyorum. Artk, yemek gndermesin." dedim. Abdlhak: "Olur mu yahu, bir ka gn daha getirelim." ,"lk gnler gerekten ihtiyacm vard. imdi hastahanenin yemeklerini yiyebiliyorum. Sen durumu ilet." Birgn ince yapl, zayfa, her hareketinden olgunluk akan bir Afganl ziyaretime geldi. Cemiyet-i 142 slmi Afganistan'n siyasi komite reisi Dr. Necibul-lah'm bu. Yaral bir mcahidi ziyarete gelmi; haber alnca benim yanma da uradn belirtti. Hastahanede yatan mcahidlerin ziyaretine zaman zaman Burhaneddin Rabbani ve Glbeddin Hikmetyar da geliyordu. Glaa'nn odasna birbuuk yl nce yaralanm Kandahar'l bir mcahid getirildi. Yaray bacandan almt. Bunca zaman bakmsz olduundan iyileme kaydetmeyen bacan kesilme ihtimali vard. Sabah namaz iin Glaa'nn yatt odaya alan lavaboya abdest almaya gittim. Kandahar'l mcahid derinden derine inliyordu. Kahvalt saatinde mcahidden ses kmad grlnce doktorlar kontrola geldiler. Vefat etmiti. Glaalar vefatn normal olmadn, sabah inesi yapldktan sonra ldn, inenin hatal vurulduunu iddia ediyorlard. Bu iddia tmyle yabana atlamazd. ki akam nce bir numaral odada oturuyorduk. iralem'in grubundan olan Star a bir hastabakc damardan ine vurmutu. Star birden titremeye, barmaya balad. Hastabakc armt. Doktor Secceat Seyb'i ardlar. O elinde baka bir il iesiyle geldi, vurulan ikinci ine ve masajdan sonra Star normale dnd. Belki de doktorun acil mdahalesi olmasayd gzmzn nnde bara bara gidecekti. Kandahar'l mcahidin kimsesi yokmu. Emanul-lah onu ykad, kefenlediler. Hizbe bal bir mcahid olduundan cenaze ileri iin Glbeddin Hikmetyar geldi. Abdlhadi cepheden dnmt. Ziyaretime geldi. Bir takm Afgani elbise getirmiti hediye olarak. Elbiseye ihtiyacm olmadn sylediysem de hediyesini 143 Medreseye verdiini syledi. Cuma gnyd, medresedeki gen mcahidler ziyaretime geldiler. Hastahanenin Pakistanl personeli bu gencecik mcahidleri grnce: "Bunlar da m savayor" diyerek inanamyorlard. Emanullah'a, Nurrah-man' gsterip "Bu grdn iki tane Rus vurdu" dediimde hayran hayran bakyordu. "Abdlhamit, iyiletikten sonra cepheye beraber gidelim" dedi. Sultan Mahmut: "stad Abdlhamit sen yaralannca bizim moralimiz ok bozuldu. naallah giderken bizimle yine gel" diyordu. Sarkl ban okayp: "naallah, dua edin de bu defa kolum iyilesin.", "Medreseye gel Kari Seyb'le tantralm" dediler. "Olur" dedim. Miraceddin'in grubundan bir mcahid kolundan yaralanm. Miraceddin de beraber olduu halde hastahaneye getirdiler. Kolundaki etler syrlm, iki kemik aa kmt. Hanedar Seyb gen mcahidin kolunu grd: "Bu iyilemez, kesilmesi lzm." demiti. Mcahidin bir yaknna durum sylenilecekti. Kimin var sorusuna "Abdlhamit" demi. Dr. Rabbani yanma gelerek: "Bu mcahid'i tanyor musun?" "Evet ayn gruptaydk.", "O halde onun sorumluuna seni kefil gryoruz. Kurtulma ihtimali ok zayf. Kesin karar bir hafta sonra verilecek. Kesebiliriz.", "Komutanmz Miraceddin gelirse durumu ona syleyeyim" dedim. Hac Abdlkadir numaral odada yatyordu. Yetmi yanda, uzunboylu, ince yapl, her tarafndan nee fkran moral kp bir mcahiddi. Odann 144 olduu iin iyilemeyen bacann kesilmesini kabul etmemi. Kangrene eviren yarann aclarna dayanamaynca kesilmesine raz olmu. Gecikildii iin tm bacan uyluktan itibaren kesmek zorunda kalmlar. Hastahanenin en byk odas burasyd. Dolaysyla oda kalabalkt. Tm de yerlerinden kalkama-yan yarallar. Kap kenarnda Kabil cephesi mcahid-lerinden Binnaz yatyordu. O da bacandan vurulmutu. Aylardr alda duran baca zayflam, incecik kalmt. Hac Abdlkadir'den sonra dier yarallarla tek tek msafaha yapp hatrlarn sordum. Binnaz: "Otursana Abdlhamit. Neden geliniyorsun? Gel-sene sohbet edelim." Hznlyd. "Baka gelenim de yoktur. Ziyareti saatlerinde bakalarna ziyareti gelirken battaniyeyi yzme ekip uyuyormu gibi yapyorum" dedi. im ezilmiti. O konumasn srdryor:

"Doksan yanda piri fani bir babam var. Bir iki defa geldi. Gelince alyor, yol gidemiyor. Gelmemesini, yorulmamasn syledim. Bir de nianlm var, geenlerde kamptan bir akrabam geldi. Nianlma elbise ve ayakkab lazmm, yok dedim, bir ey yok ki vereyim de alasnz." Szleri, baklar, her haliyle hzn oklarn kalbime saplyordu. Onu dinlemekten baka yapacam bir ey yoktu, dinliyordum. Star bacandan ameliyat olmutu. Ameliyattan sonra bizim odaya getirip yatrdlar. Ve Star baygnlk annda konuuyor. "Aziz, Aziz... Aziz ehid oldu. Aziz ehid oldu." Bunlar konuurken de bir taraftan alyordu. "Yemek getirmeyin, yemek yiyemem Aziz ehid 145 oldu." "Birden sesini ykseltti. Barmaya balad.' urevii, Peder Morde urevi. Oy, Aziz ehid oldu ben yemek yiyemem." Sabah saat on sralar odada Kur'an- Kerm okuyorum, dardan bartlar ykselmeye balad. Yaral mcahidlerin gnelendii yer karmt. Mcahidler havaya kaldrdklar denekleriyle hastahane iilerini keye sktrmlar, kimi koltuk denekleri inip kalkyordu. Mevlevi, doktorlar,amblans ofr Mufarris araya girmi ortal yattrmaya alyorlard. Mcahidlerin taraf srekli kalabalklayordu. Bir ksm odalarna gidip hastahane pijamalarn kartarak elbiselerini giydiler. "Terk ediyoruz bu hastahaneyi, burada daha fazla kalamayz." diyorlard. Olay yle olmutu: Hastahaneye her gn gazete geliyordu. Bunlardan bir tanesinde kadn resimleri vard. Hastahane mstahdemlerinden Nasr resimli gazeteye bakarken, kolundan yaral bir mcahid gazeteyi alp yrtarak "Afganistan da byle gazetelerle bu gnk hale getirildi" demi. Nasr sverek ona vurmu. Bunun zerine, yaknlarnda dikilen bir mcahid koltuk deneiyle Nasr'n alnna vurup devirince bir anda ortalk karm. Mcahidler hastahaneyi terke hazrd. Glaa yanma gelip "Ne yapacaz?" dedi. "Henz ortada bir ey yok. Sen arkadalarn yanna git." Durumu haber alan Firdevs Han gelmiti. Hemen baheye kt. Mcahidleri sknete davet etti. "Bu hastahaneyi biz sizin iin, size hizmet etmek iin kurduk. Size kalkan el bize kalkn, size sklan kurun bize sklm demektir. Siz cephede zalimlere kar slmn erefini korurken biz burada size hizmet et146 Ltfen odalarnza dnn, pijamalarnz giyin ve bizi affedin" dedi. Gazi mcahidler sakinlemiti. Olaydan sonra Nasr'n ve Nazali'nin ilerine son verilmiti. Zaten durumlar iyilemi olan iki mcahid de bal olduklar hiziblerin ifahenelerine gnderildi. Be numaral odaya benim gibi omuzundan yaralanm olan Gendmek'li mcahid Patan geldi. Patan hi Farsa bilmiyor, sadece Petunca konuuyordu. ok iyi dost olmutuk, boyu bou yerinde bir mcahid-di. Dr. Necibullah' ziyarete gittim. Siyasi komiteye bal eitli blmler vard. Mirror Of Cihad adnda bir dergi kartyorlar, basndaki Afgan cihadyla ilgili haber ve yorumlan takip ediyorlar, yabanc lkelerden gelen basn mensuplaryla ilgileniyorlard. Necibul-lah'n odasna alan ikinci bir oda vard. Buras kk bir mze haline getirilmiti: Yerlerde Rus bombalarndan, havan topu mermilerinden eitli rnekler ve paralar; duvarlarda ldrlm Rus askerlerine ait palaska, apka ve kimlikler. Rus askerlerinin cebinden km resimler, eitli apta silhlar ve mermiler. Necibullah'a "Kamplardaki muhacir ocuklarn ziyaret etmek istiyorum." dedim. "Yetimhaneyi grdn m?" dedi. "Hayr. Yetimhane olduunu duymadm bile." "Yetimhane, Mcahid Lisesi, Ebu Hanife ve Mus'ab Bin Umeyr medreseleri var. Bunlarn hepsini gezebilirsin." Necibullah bir mektup yazd. Yanma da bir mcahid vererek ona, beni yetimhaneye gtrmesini syledi. ocuklar ziyarete bo gidemezdim. Anaga-ri'ye kadar kp misafir ekeri aldm. 147 bir bina. Kapsnda kalanikoflu bir mcahid nbet tutuyordu. eri girdiimizde kulaklarmz Kur'an- Kerim okuyan ocuk sesleri doldurdu. Yetimhanenin idarecisi Sadk Seyb'in odasna ktk. Necibullah'n mektubunu uzattm. Duvarda tahtadan oyma Cemiyet-i Islmi Afganistan'n armas vard. Yetimhaneyi dolamaya baladk. ocuklarn hepsinin babalan ehid olmu. En kkleri drt, en bykleri oniki yandaym. Btn masraflar cemiyet tarafndan karlanyor-mu. kisi aksakall, birisi gen hoca vard. Kklere Kur'an- Kerim retiliyor, byklere ilk mektep mfredat uygulanyormu. Yetimhanenin en k Muhammed'i ayaa kaldrdlar, boynunu gsne drp bir ar erif okudu. Sonra hep beraber mar sylemeye baladlar."Cihad Fi Sebilillah" sylerken binann duvarlarn ykacak gibi zangrdatarak bar-yorlard. Sadk Seyb biri ondrt, ikisi on yalarnda ocuk gsterdi. "Bunlar Encinir Mesut gnderdi. Hkmet hesabna raporculuk yaparken yakalanmlar. Yalar kk olduu iin, Mesut onlarn eitilmesine karar vermi. Zaten ocuklarn yaptklar iin ktlnden dahi haberleri yoktur. Byk, burann en iyilerinden oldu. Geceleri teheccd namazna kalkyor. stersen onlarla konuabilirsin." Gemiteki kt hareketlerinden dolay ocuklarn yaralarn nksettirmek istemedim. "Gerek yoktur" dedim. "ki ay nce Hindu-luktan slama dnm bir talebemiz de vard. Alt ay burada kald. u anda cephede. Hava souk olduu iin dersleri ierde yapyoruz. Havalar snnca dershane olarak aty kullanyoruz."

148 Binann zemini betondu, yerlerde ince kilimler seriliydi. ocuklar yerlere serilen ince iltelerin zerinde yatyormu. Mcahid lisesinde okuyan talebelerin bir ksm da burada kalyorlarm. Binann alt kat yemekhaneydi. Mcahid lisesi yetimhanenin yzelli metre aa-smdayd. Binann nnde yeil zemin zerine beyazla "Mcahid Lisesi" yazl bir tabela aslmt. Lise mdr Refet Seyb'le kk binay geziyoruz. Yer aslnda Ebu Hanife medresesine aitmi. Lise, tedrisatn idare-ten burada yrtyormu. Yer kifayet etmedii iin iki katl binann terasna adr ekilerek snf haline getirilmi. Gnlk tedrisat bitmiti. Fakat bir snfta renciler ngilizce ders alyorlard. Refet Seyb'e, "Afganistan'da sava varken vem-cahidlerin silha, malzemeye, insan gcne ihtiyac varken, niye byle bir okul kurdunuz, masraf yapyorsunuz?" dedim. "Savamzn ne kadar sreceini bilmiyoruz. senede, be senede bitmeyebilir. Bir Filistin gibi, 15-20 yl srebilir. Savan banda, hep yetimi elemanlarmz ehid oldu. Alimler, doktorlar, mhendisler, inklabmzn en yiit savunucular. Onlarn yerlerinin doldurulmas lzm. kincisi ocuklarmz Afganistan'da komnist hkmetin, Ruslarn eline gemesin diye Pakistan'a getirdik. Burada eitimsiz kalrlarsa Filistin'in bana gelen akibet bizimkine de gelebilir. ocuklarmz, dinsiz, ateist, rk, hatta komnist bile olabilirler. Yarn Afganistan azad olursa Islmi hakim klacak insanlara ihtiyacmz var. te, btn bunlar ve daha bilmediimiz eyler iin bu oku-1 u ve dier eitim messeselerini kurduk. Hizbin n tarafndaki ahiba'a doru uzanan bo 149 mu veren adrlar; lokantalar, ayhaneler, bakkallar, trl trl satclar, hatta oduncular. Hizb'e. ve Cemiyete gelenler artk yemeklerini burada yiyecek ve aylarn burada ieceklerdi. lk grdmde hayret ettim. nk bir hafta nce getiimde bu adr dkknlarn hi birisi yoktu. adr aralarnda hayran hayran dolayor: "te yle be, btn dostlar, tandklar bir arada olmal, gzelim Afgan yemekleri, mca-hidlerin elinden piip lezzetine lezzet katmal." Pea-ver esnaf buradan hi memnun olmayacakt. Sorh-rut'lu bir mcahid de ayhane amt. "Abdlhamid, Abdlhamit" sesi. "Abdulhadi, Miraceddin, Zabit Tahir ve daha nice mcahid, koca bir sini Afgan pilavnn etrafna evrelenmilerdi. Neeliydiler, yzleri btn dnyann aydnln tayordu. Aralarna sktm. Bir yer dostlarla gzelleiyordu. Patan ameliyat oldu. Odasnda yatyor. Gsnden nevresimle karyolaya baladlar, mstahdemlerden iki tanesi bacaklarn tutuyor, bir kii kafasna basyor, bir kii de sa kolunu tutuyor. Patan baryor, rpnyor. Zincirlenmi boann zincirlerini krmak istemesi gibi. "urevi geldi. urevi geldi. Tfeimi verin, brakn beni, tutmayn beni, tfeimi verin, urevi geldi. Tutmayn beni, tfeimi verin brakn beni." Patan baryor, btn gcyle baryor, bacaklarn tutanlar hakim olamyorlar. Sa kolunu tutan saa sola savuruyor. Birden sa kolunu kurtard. Kolu bir daire izip sa bacan tutan azali'nin beline iddetle indi. azali yere kt. Patan bir anda bota kalmt. Zorla kolunu ve bacaklarn yakaladk. azali hl "belim krld" diye kvranyordu. Patan durmadan tfeini istiyor. Ruslar geldi, brakn beni, diyordu. Barmasna 150 tut" szlerini ekledi. Bana yanatm. "Buradaym Patan, yanndaym." "Hizbin ifahanesinde bir Trk var git gr" dediler. Merak etmitim. Trkiye'li birisi olsa imdiye kadar haberim olurdu. Ve ifahaneye gittim. "Burada bir Trk varm nerede?" diye sordum. "Sandalyede oturan" dediler ve iaret ettiler. Yaklatm. "Alahm smail'di bu. ki gz ve sa eli bilekten yoktu. "smail" dedim. O bir yla yakn bir sre nce duyduum sesiyle ve sanki gryormu gibi, "Evet" dedi. "Ben Abdlha-mit'im. Tahran'da yryte karlamtk hatrlayabildin mi?" "Hatrladm tabii, nasl hatrlamam" dedi. "Nasl oldu bu olay" dedim. "Hani Tahran'da bacam krlmt ya, ay iinde iyiletim. Sonra Herat cephesine gittim. Mayn skyorduk, bir tanesi patlad. Allah'n hikmeti. Gzlerimi ve bir elimi kaybettim." smail, iinde burukluk olan bir neeyle anlatrken o grmeden, ben alyordum. Kardeim deyip sarlmak istiyordum. Bir sre oturduk. Tekrar ziyaretine geleceim deyip, smail'le vedalatm. ifahaneden Hizbin misafirhanesine gittim. Rus esaretindeki slm topraklarndan gen vard. Ab-dulgani, Abdurrahman ve Muhammed. Amuderya nehrini yzerek Afganistan'a gemiler. Kunduz mcahid-lerine katlp ay savamlar Mcahidler slmi eitim yapmalar iin onlar Peaver'e getirmilerdi. zel bir hocadan Arapa, Kur'an- Kerim ve fkh, itikad bilgiler reniyorlard. Amerikan konsolosluu genlerden haberdar olmu kendilerine snrlarsa Amerika'ya gidi hakk verileceinin, daha iyi imkna kavuacaklarnn haberini 151 gndermi, Abdurrahman diyor ki: "Biz kendimize Mslman diyorduk. Fakat, slm adna hi bir ey bilmiyorduk. imdi burada reneceiz ve nasipse yine geri dneceiz. Kardelerimize, arkadalarmza slm anlatacaz." Bir aya kopuk, altm yandaki Hac baba, taburcu oluunun nc gn, ziyaret saatinde; dnk silh, bugnk hastahane arkadalarn ziyarete gelmiti. Cennet glmsemesiyle "Abdlhamid" diyerek geldi. ki

koluna karlk atm tek kolumla sardm onu. Adet zere hatr sordukbirbirimize. "Hac baba kampa m gittin?" dedim. "Burada bir yerim yok ne varsa Afganistanda." Yz gamlanmt. "Nerede kalyorsun?" "nceki gece mcahidlerin kald tek odal bir yere gittim. ok kalabalkt. Oturacak kadar yer buldum. Bacaklarmz karnmza ekip bu halde sabah ettik. Dn gece gittiimde ise yer yok dediler." Glaa odalar dolamaa balad. Hac baba iin, ona sylemeden yaral mcahidlerin katksyla 65 rupi toplamt. Celalabad defteri, Sorhrut cephesi sorumlusu En-cinir Haim geldi ziyaretime. Glaa onu grnce ok sevinmiti. Encinir Haim, Abdlhadi'den nce grubun .komutanln yapm. 150 rupi uzatt bana. "Bunu al" dedi. "Ne paras" dedim. "Bu senin hakkn.", "Anlayamadm!", "Defter olarak her ehidin ailesine ayda yz rupi ve yaralanan mcahidlerimize de hastahanede yattklar iin ayda 50 rupi yardmda bulunuyoruz. Bu gne kadar bu paray ulatramadm iin kusura bakma" dedi. "Paraya ihtiyacm yoktur. htiyac olan arkadalara verin." dedim. "Abdlhamit bu para senin adna kt. Al ve istersen sen bakalarna dat." 152 Hastahaneye drt yanda bacandan yaral kk bir ocuk getirdiler. Ad efikullah'd. Kunar'l olan efikullah'm babas iki yl nce ehid olmutu. Be ay nce annesi ve kardeleriyle evlerinin bahesinde otururken helikopter bombardmanna yakalanmlar. Anne ve iki ocuu ehid olmu. efikullah'sa dizkapandan yaralanm. Hastahanede bu ke gre pijama yoktu, hususi iki pijama diktirildi. Dr. Rabbani iyiletikten sonra onu yetimhaneye yerletirmeye karar vermiti. kindi namazn klyorduk. n tarafmza den odadan bir dme sesi ve ardndan efikullah'm alamas ykseldi. Uyurken karyoladan dmt. Btn uramalara ramen susmad. Kucama aldm. Hastahaneden kardm, aycya gittik. "ay ier misin?" dedim. Hayr anlamnda omuzlarn silkti. "St" yine ayn. Bakkala gtrdm. "Eer buradan bir ey almazsan seni hastahaneye geri gtreceim." dedim. Gzleriyle raflar tarad ve leblebiyi gsterdi. aycya oturttum. Bir fincan stl ayla leblebi yedirerek gnln yaptm. Glaa bacandan yaplan ameliyat saysn unutmutu. yileme yolunda hibir gelime yoktu. Hanedar Seyb son geliinde: "Bacann aresi yok en iyisi kesmek" demiti. Glaa yanma oturdu, zgnd. "Ne yapaym, kestireyim mi bacam?" Btn mcahidlerin hedefi bir an nce iyileip tekrar cepheye dnmekti. Hastahanede iki defa yaralanp iyiletikten sonra cepheye gidip nc defa yaralanan mcahid vard. Ne cevap vermeliydim. "Kestirmekte acele etme, bir daha yerine gelecek birey deil, kangrene evirmek diye bir problem de yoktur. Baka hastahaneye git, kesim son seeneimiz olsun." "Byle mi yapalm?" 153 "Evet hastahaneden kn isteyelim. Hizbin ifaha-nesine git oradan Kzlha'a gidersin, bir de orada baksnlar, belki biraz daha iyi olur." "Tamam yle yapalm." "Bu niyetini burada kimseye syleme, hastahaneden duyarlarsa gcenirler." Ve Glaa hastahaneden kn alarak hizbin ifahanesine gitti. Aslnda bunlar olaan eylerdi. Kzlha'ta iyileemeyip Afgan Sergical'de, Afgan Sergical'de iyi olamadklar iin Kzl Ha'a gidip iyi olanlar da vard. Krklar tutturma teknii Kzlha'da daha iyiydi. Glaa'yi Kzlha hastahanesinde ziyarete gittim. Hastahane tam bir Avrupa hastahanesi havasndayd. Doktor hanmlar, ince pantolonlar, eteklerle mcahidlerin arasnda dolayor. Personel olarak sadece Pakistanl Hristiyanlar altrlyordu. Bunlarn ekserisi de kadnd. Mcahidler, Hristiyan alarn piirdii yemee pek rabet etmiyordu. Glaa burann da sevgilisi olmutu. Baca yeniden ameliyata alnm, kemikler vidalarla ve dtan metal paralaryla tutturulmutu. "imdi daha rahatm, arlar kesildi. Diz kapamn tam oynaklk kazanmas mmkn deilmi. Fakat, zerine basarak yryebileceimi sylediler." "yileince ne yapacaksn?" "Evleneceim." diyor, glerek. Taklyorum ona: "Bu bacakla sana kz m varr?" Ciddileerek, "Ne demek kz m varr. stediimi alrm. Hem de 13-14 yanda." "12 yanda alsan daha iyi deil mi?" "Daha iyi tabii byn kim idare edecek." aka konumamzda ciddi espriler vard: "Yani sen 18-20 yanda bir kz almak istemez misin" "Onlarla kim uraacak Abdlhamit?" Hastahaneye dndmde Emanullah "Abdlhamit neredesin?" dedi. "Hayrola bir durum mu oldu." 154 "Kuveytli bir zengin geldi. Hastahaneyi ziyaret etti. Her mcahide bin rupi verdi. "Bin rupi Pakistan'da iki memur maayd. "yi yapm" dedim. "Ama sen yoktun., "nemli deil." Sultan Mahmut'larn okumakta olduu Kb bni Umey medresesine gittim. Medreseyi Hizib kurmutu. Medresenin yeri hava alannn hemen yaknnda Pea-ver'in en lks semtlerinden biri olan Erbab Road zerinde, kiralanm bir villayd. le namaz vaktiydi. Medresenin, beyaz elbiseler iinde, balarnda beyaz takkeleri bulunan talebeleri, ellerinde naylon ibriklerle abdest alyorlard. Sultan Mahmut, irbee ve Ala Rahman sevinle karladlar. smail de buradayd. ocuklar onun elinden tutmu abdest almaya gtryorlard. Selm verdim. "Abdlhamit ho geldin." "Ho bulduk naslsn?" "Nasl olaym, kk kardelerimin arasmdaym."

Namazdan sonra ieri girdik. Medresenin hocas Kari Seyb ve baz talebeler olduu halde, ay ierek sohbet ediyorduk. Medrese, yz kiilik olarak planlanm ve burada sadece hafz yetitiriliyormu. ocuklardan yirmi be tanesi yetimi. Kari Seyb "Hametul-lah' arn" dedi. Yedi yanda tombulca krmz yanakl, utanga bir ocuk girdi ieri. Kari Seyb eliyle "Buraya gel" dedi. ocuk hocasnn dizinin dibine gvenle ve efkat bekleyen bir edayla sokuldu. "Bunun hem annesi hem babas ehid oldu." "Nereden?" "Hu-yani'den." Veziri'yle, Torabora arasnda kalan blgeydi Hugyani. Burann halk sadece petuca konuur. Farsay ok az bilirdi. "Hametullah Farsa biliyor mu?" dedim. "Hayr." Kari Seyb, Hametullah'in durumunu anlatmaya balad: "Amcas gezmesi iin Pea155 ver'e getirmi. Babas Ruslara kar yaplan umumi bir taarruzda ehid olmu. Evin tek ocuu amcasna anne ve babasn sorunca, baban savayor, annen de mcahidlere yemek hazrlyor, cevabn alyor. Daha sonra amcas onu medreseye verdi. Zaman zaman annemle babam ok zledim. Onlar grmeye gidelim, diyordu. Amcas "Yollar kapal, ok Rus var, imdi gitmek imknsz yollar alnca gideriz" diyor. "O zaman benim Kur'an- Kerim rendiimin, hafzlk altmn haberini gnderin" diyor. Farca bilmedii iin Hametullah konumalarmzdan bir ey anlamyor. Belki de durumu biliyor, hislerle anlyor diye dnyorum. Boynu bir garip bkk, gzleri hznl, hocas salarn okayp halini hatrn babacan bir edayla soruyor. Kari Seyb eline ald bir kd gzlerine dokunduracak kadar yaklatrarak bakyordu. Sultan Mahmut ve Nurrahman, hocalarnn Kabil zindanlarnda ikence grdn, trnaklarnn ekilmi olduunu anlatmlard. Kari Seyb'den bandan geen bu olaylar sordum: "Davut Han zamannda Mezar- erifte bir medresede ocuk okutuyordum. (Afganistan'da medrese hocalar ve mescit (cami) imamlarnn geimleri halk tarafndan karlanmakta, devletin her hangi bir katks ve tasarruf bakk bulunmamaktadr.) Yirmi talebem vard. 1978'in Hazirannda gece saat birdi, kap alnd. Polislerdi gelen, hi bir ey sylemeden, her hangi bir eysormadan yaka paa zorla karakola gtrdler. Ertesi gn uaa bindirdiler. Benimle beraber 12 kiiydi, tutaklanan. Kabil'e gtrldk. Sorgulamaya alndk. "Peaver'dekilerle irtibat nasl salyorsunuz? Halkn hangi tabakasnda daha fazla taraftarnz var; kimlerle ilgileniyorsunuz?" Cevap alamaynca "Sana dman156 duklann syle, para verelim. Bunu kimseye sylemeyiz, aramzda kalr" diyorlard. nce a ve uykusuz braktlar. Sonra, haydi git yat, dediler. Demirden bir karyola vard, gidip yattm. imde bir kuku vard, neden kolayca git yat dediler diye dndm. Yorgunluktan hemen dalmtm ki, anlayamadm bir gle karyoladan aaya frlatldm. Dmemle beraber kap ald. Polisler kahkaha atarak bama dikildiler. Ve kafam tekmelemeye baladlar. "Kalk bu kadar istirahat yeter" diye bardlar. Bu ara tekmeleri kafama inmeye devam ediyordu. Kari Seyb, ban eerek "Elini kafama sr bak" dedi. Elimi kafasna srdm zaman izler ok bariz, inili kl bir ekilde belliydi. "Gzlerim de o tekme darbelerinden sonra bu hale geldi." "Tedavi ettirmediniz mi" "Oldum. Sinirler zedelendii iin burada tedavisinin mmkn olmadn, Bat lkelerinde olabileceini sylediler." "Gzlk almadnz m?" "Gzlk numarasnn da dndaym." "Daha sonra ayak parmaklarmdan er trnak sktler. kencelerin nc gnnde oniki arkadamdan dokuzu ehid olmutu. nc gnn sonunda tekrar Mezar- erife gtrldm. ay zindanda yattktan sonra serbest braktlar. Polisin iinde okuttuum bir talebem vard. Bir frsatn bularak yaklat. "Kari Seyb siz brakldktan sonra ziyaretinize gelecek olanlar ve sizin ziyaretine gittiiniz evlerin btn sakinleri tutuklanacak. Byle bir plan gereince braklyorsunuz. Dikkatli olun" dedi. Dar knca, tandklarma, dostianma, ziyarete gelmemeleri iin haber gnderdim. 157 Mezar- erifteki arkadalarla yaptmz gizli istiare sonucunda Pakistan'a hicret etmeme karar verildi. Gizlice Kabil zerinden ve iki gnlk da yoluyla Pakistan'a getim. Medresede smail'den baka gzlerini kaybetmi iki mcahid daha vard. Abdul Kudds, Logar'm Bere-kiberk kazasndan, bir havan topu mermisinin paralar gzlerine isabet etmi. Kbil'li Seyyit Alim ah'm iki gzn ise bir mermi alp gtrm. Rusya'dan gelmi olan Abdlgani de buradayd. Hafzla baladn rendim. Hastahaneye Cevzicanl Trkmen bir mcahid dahil olmutu. Muallim Ahmet. Savatan nce retmenlik yapyormu. Taraki devrimiyle beraber cihada balam. Ruslarla yaplan bir savata bacaklarndan 6 kurunla yaralanm. Kas kopmalar sonucu yrme hassasn kaybetmi. Kaladan diz kapana kadar yarlarak defalarca ameliyat olmu. Felliler gibi beli geride, bacaklarn atarken zorlanarak yryordu. Eski durumuna dnmeyi yeniden cepheye dnp savamay dnyordu. Bir ameliyat da Hanedar Seyb yapt; durumunda hi bir deiiklik olmad. "Pakistan'da doktor yoktur. Bunlarn hepsi mcahid dman" diye kzarak konuuyor. Tam iyileebilecei yeni ameliyatlar dnyordu.

Muallim Ahmet'le beraber Cevzican vilyet defterine gittik. Trkmenlerin ivesi zbeklere gre Trkiye Tresine daha yakn. Fakat iki lehe arasndaki farkl kelimeler yine de anlama zorluu douruyordu. Defterin reisi gen Kerimcan'd. Kerimcan, Muallim Ahmet'in aksine az konuuyordu. Tavr ve hare158 ketlerinden reisliin mesuliyeti belli oluyordu. odal geni bir evdi, buras. Geceleri odalarda ve bahede cepheden gelmi olan mcahidler misafir olarak kalyordu. Btn Afganistan halkn misafirperverlikte Anadolu insanndan ayrmak mmkn deil. Sadece zbek ve Trkmenlerin yani Rusya'ya snr olan kuzey vilyetlerinin hiziblerden ikyetleri "Petulara daha ok yardm ediyorlar. Halbuki Petularn hepsi muhacir oldu. Bizim blgelerimizden muhacir olan hi yok denecek kadar az. Rusya'ya snr olan biziz ve en yahi sava bizim orada oluyor." Bir tanesi: "Abdlhamit can seni bizim oraya. Akaya gtrelim. Vatandalarn yanna, hem orada sava gresin. Bizim mcahidlerimiz ok yahi'dir" diyor. "naallah" diyorum. Bu yarglarnn hissi olabileceini dnyorum. Fakat Mezar erifin Afganistan'n en iyi cephelerinden olduunu da biliyorum. Afganistan'n en iyi komutanlarndan birisi olan Zebiyullah Han, Mezar- erifin komutan (Zebiyullah 1985 yl banda ehid oldu.) Mezar erifli Gulam Sahiy; -hastahaneden taburcu olduktan sonra ziyaretine gitmitim- baz resimler gsterdi. "u atlar gryor musun, safkan bunlar, ganimet aldk. ki tanesini de Encinir Mesut'a gnderdik." Defter reisi, "Bizim mcahidlerimiz Rusya'nn iine giriyor. Orada bebin mcahid kart dattk" diyerek vnyor. Kerim Can iki gn sonra iin bizi evine akam yemeine davet etti. Muallim Ahmet bana ok kzyor. "Sen bir yldan fazladr buradasn ve vatandalarn tanmyorsun." "Nereden tanyaym hi grmedim ki." "Nasl grmezsin, evkiyadigara hi gitmedin mi?" "Gittim" "Orada (,-rek satan olanlar grmedin mi? Pazarda srtlarnda hal satanlar hep Akal'dr." 159 191 -ap ^uhabaSb) uaq J8A,, '^Tiaiqej\[ UB^pg ratpjB ba" irt[ jiq 5[bjba"bj3t aXaueq^SBd jtg tj^ 'uiipXiS nuuspsiqp ixiaj^ -jo/Ctpiaq aAa tob3[b tpBqjnp -qyM jafippS 3o5aqjtg 3a jcxjbSbj 'inraqBj^ treqng npjnjo sftjjBApqBq spuranpiq apaqdao BpuBurez jtq Jiq raaj^ i^iui5a ubuibz jtq unzn aapuuazn uiuuepra -[0 dnjBBUi 3A uiuisuip^BS uos aji uixpap MqB[[BBut unsjo oiuaqsq 'ui ,, '..^ubuibz a^ /ziSaoaaapnoS dp[a jiq ttt5i a JB5[aq Jtq tubj^ BpBjnq ap ua^siaj a^nnosi izeq tqt3 tsrpua^ I2{I U3np BUtStJB5[ jq UIA9 Jtq rat^tS tureraBjJOz ' ^stunp tuSop anuinp5[ oq ruagu :utA"asnjj jBqtqjj -jq a^tp ^ 9A iutSasjtp B{unungH 5B[t Jtg UITU0XlUIBJipp3^ IUBp -tuBdB3{ ap au JoApB a^j tuip3 tatpja Ttmp nunznuio -t5[B UBJtptre txitqjtz titn uitp -Brag tpt -aA"tp ^xnui s 3[ts jyoiap rapSs utut5{B pppumjojj ?ATVSINZI umjo^qB utzt 3[aj ,, -npjo^tpa jBJSt Bpurera ap ?joAtjB pCp[sa aut 091 ap -t^BS BJUOS 3A ZTUO^t^Ztma^ dt^B UBpBJO BJUOS 3JtlS Jig joXtt 'joAtjstd auuazn tinunq jB^uBA^Bq 'ztuo^uas bj -tqB tztuiiJBit]Bq apaad wespb uB^qBSzai ap ztq '^ ?tpsp H tXt ua ztgn tsauB^ Jig ratuoXtuos tntjapitpit'jaS aapsqdaD tutsaiip35[ 'tut^BXtj utuuBp^Bq uaun[jnx -BJ BOIBUIBraB[nB UBpt^BJJ npjoXtUB[JtZBq Ul5l

ap tpi PQ nui|o J3^ua|a3 uBp,UB3izAaQ Bra jtq tp33[3JBjj rat^t5 ButuB uubjuq [tpp uara^jnx JBpB3( ao BputsBpo p jtq p{S3 BputjBJB^ ^jb ututppsara BpUlJBp[BT[OS jaABOaj JBp -b[ BraB5{B uB^qsqBS 'jot5[^B5[ dt^BiC aputsa05[ jtq atu -Bpo ap tJ3[dtqBS tpjj np^npp tstpq uarasfjn BntzB tJB[Bpo utut^B3[ 5n ua^sn ututuBqt jtq -os bjb U3ttp ButstjB5[ ututppsara ^BqBqBj^ 'umpjoA" -njos tuuB^jt^Bq 'jo^tB[raB[as ua3[j35a3 ubpbjo bjuos uapunS aootps tuag np tp tprat jaqBjaq a^^auiqy rat^[BTij\[ jnqara BpBq tqBg utJB[ung uBpttpB -ipara^a jtq '5{t[ztssas jtq a\ tpB5[ Bp p SI-OT-S n^ ratS tunSnpjoS di. Pasta kutusunu ona verdim. Otobse bindik. Sultan Mahmut'un eli botu. "Kutuyu ne yaptn?" Srtndaki adrn gsterip "Burada." "Orada olur mu?" Aslnda Mahmut gzel yapmt. Savan iinde her ynleriyle sadeleen bu insanlara pasta gtrmek; bu ne biim bir adetti! Otobsten indik Yol kenarnda sral dikknlardan birine yanatk. Abdlhadi'nin yetikin drt kardei vard. Bunlardan iki tanesi cephe gerisinde ailesinin geimini stlenmi, un eleyip satyorlard. Abdlha-di'yle dier iki kardei Zrpaayla, Ahmet cephede savayordu. Un dkknnn nne oturduk. Abdlhadi'nin aabeyi "Abdlhamid, bu kardelerim savatan baka bir eyden anlamyor. Hi bir ey dnmyorlar. Cepheden gelip gidiyorlar. Bize en ufak bir yardmlar dokunmuyor, ne yeriz, ne ieriz bunlarn ne derdi ne gam. Olur mu byle, olur mu ha?" diyerek ikyetleniyor. Evin dar bahesine iki adr kurmular. Bekrlar adrda kalyorlar. Abdulhadinin grubundaki baz genlerde burada misafirler. Geceyi hep beraber geirdik. ems'in kamp Zindey, Abdlhadi'lerin eve yryerek on be dakika. Sabahleyin yryerek oraya gidiyoruz. Kampn kenarndan temiz ve duru bir dere akyor, bu bakmdan kamp sakinleri ok anslyd. emse "yeriniz ok gzel" dediimde "imdi gzel. Buras bataklkt, kuyular kazarak, kanallar aarak, suyu kuruttuk. Sonra, toprak doldurduk byle oldu." Kampn tamam Sorhrufluydu; Balabal, Sultanpurlu, Fatiha-batl, Kukekli. Asfaltn bir tarafnda kampn evleri, dier tarafnda okul, mescit, shhiye adr ve yola pa162 ralel bakkal dkknlar, ayhane ve manavlar, dkknlarn nnde oturmak iin arpayiler vard. Kamp ocuklar leye kadar ilk okulda okuyor, ikindiden sonra da mescidde Kur'an- Kerim dersi alyorlard. Havalar snd iin mescidin avlusunda namaz klyoruz. tarafta yan devrilmi su kpleri var. ocuklar mescidin alak penceresinden atlayp kplerden bireyler alp kyorlar. Dikkat edince meseleyi anladm. Elifbalarn kplerin iine koymular. Namazdan sonra dersleri olduundan oyunlarna ara veriyorlard. Namazdan sonra ems bizi eve davet ediyor. Misafir adrna gidiyoruz. Buraya adr demek doru deil. Kerpiten drt duvar klm, zerine dallar atlp zerine adr ekilmi koca bir hangar. Yere hemen kilimler serilip kenarlara yastklar koyuldu, ilteler atld, misafirhane hazrd. Bir iki metre kazld zaman su kt iin her adr kendisine kuyu kazm. 17 MAYIS: Necibullah'n kardei, o gn gideceiz, bu gn gideceiz derken Penir'e gitmekten vaz getiklerini bildirdi. Ve Mays'in 15 inde Ruslarn imdiye kadar yaptklar saldrlarn en iddetlisini balattklarnn haberini aldk. Benim gitmemi de "Bu kolla gidemezsin, bu kolla cepheye gitmen lme atlman demektir." diyerek engellediler. 20 MAYIS: Abdlhadi 240 mcahidle beraber Peaver'den yola kt. Sultan Mahmut ve ya kk olan mca-hidler nckl boncuklu otobsn stndeki yk bagajna dizilip oturuyor. Otobs tekbirlerle yola kt. Cep163 heye giden sanki bir dn alayyd. Sloganlar, naralar, akalamalar. le yemei iin mola vermitik, Yemekleri alrken, a ile gzgze geldik. "Vay Abdulhamit sen ha?" Ramazanda yemeklerimizi hazrlayan a mcahiddi. "Evet benim. Sen ne yapyorsun burada?" "Grdn gibi buradaym." "Maal m alyorsun?", "Hayr kardeimle beraber atk, hem i yapyoruz, hem de gelip geen mcahidleri arlyoruz. brahim, Cihad, Fatih neredeler?" "Yalnzm, onlar gittiler."

kindi namaz sonrasnda otobslerden indik. Solda yola paralel akan bulank bir nehir var, sa taraf derin bir derenin geni vadisi yamalarnda muhacir adrlar kuruluydu. Be dakika, on dakika uzaklklarda bek bek adrlar, buralar adr orman gibi. Nehrin kenarna inip abdest aldk ve namaz eda ettik. Yarn sabah namazndan sonra yine burada bulumak zere mcahidler on'ar, onbe'er kiilik gruplara blnd, gelen muhacirlere pay edildi. adr beklerinden gelen yal muhacirler kendilerine daha fazla sayda mcahid verilmesini istiyorlard. Sultan Mahmut da bir gruba ayrlm gidiyordu. Yanma geldi. "Abdlhadi'ye syle bu defa bana kalanikof versin" dedi. "Frsatn bulursam sylerim." ems ve onbe kiiyle dereye yukar yrdk. Buras Sire-pur kampyd. Sorhrut cephesi grup komutanlarndan Koey namyla mehur Mir Mehmet'in tepenin zerine kurulu adrna ktk. gn nce son hazrlklar yapmak iin Peaver'den ayrlm olan Abdlhadi de buradayd. Krkbe dipiksiz kalanikof, birinci dnya savandan kalma mavzerler ve Pakistan piyasasndan tanesi yirmi bin rupiye satn alnm olan G-3 164 silhlarnn taksim listesi yaplyordu. Abdlhadi'ye "Sultan Mahmut kendisine bir kalanikof vermenizi sylememi istedi. Geen sene de evki vard. Bu sene bizzat buradan alp gtrmek istiyor." "Geen sene onda kalanikof yok muydu?" "Hayr hafif kullanyordu." Gaz lmbas nda btn silhlar ve arjrleri skld, yaland. Mermiler ktklklere yerletirildi. Btn bu iler bittiinde, vakit gece yansn bulmutu. Sabah namazndan sonra toplanma yerine indik. Dier mcahidler bizden nce gelmilerdi. Sultan Mahmut dipiksiz kalanikof unu omuzuna asm, mermi dolu ktkln beline balam gzlerinin ii l l glyordu. "Yeni kalanikof un hayrl olsun." "Saol." "Bununla ok Rus vurarak hakkn demelisin." "naallah" dedi utanga bir glmsemeyle. Otobsler gelmiti. Bir saat sonra Paranar a vardk. Oniki Suziki kamyonet kiralanmt. Kamyonetlerin kabilecei yere kadar gidilecek ondan sonra mcahidler yry geeceklerdi. Kamyonetler durdu. Btn mcahidler indiler. Araba yolunun sonuna gelmitik, da banda beyaz kar parlyordu. Maysn bu yirmisinde karlardan szlerek temiz da havas serin serin esiyordu. ki gen mcahid yanma geldi. "Dada kar var gmleinin iini gstererek- iimde baka bir ey yok, bu gece orada ok yeceiz." Bu mcahidleri bir daha grebilecek miyim? Cepheye gidiim nasip olursa bazlarn gremeyeceim, ehadete ulam olacaklar muhakkakt. Hasretle muhabbetle vadalatk. Encinir Abdlhadi, yrye en arkadan balamt. Sessizlik iinde yapayalnz kaldm. 165 ems, Encinir Haim, sa elinin drt parma bir bomba patlamas sonucu kopmu mdr Zeynullah ve iki kii daha olduu halde hizbin dolmuuna binip yola ktk. Sirepur kampna uradk. Koey'in adrlarnn bulunduu tepenin dibine gelince mdr Zeynullah yukarya "Hey Koey yemek hazrla, abdest alp geliyoruz" diye seslendi. Bu gn Cumayd. Arkadalardan bazlar adrda kalrken bir ksmmz namaza indik. adra dndmzde mdrle beraber dierlerinin adrlarn kafalarna ekip horladn grdk. Ama ne horultu. "Ne abuk horlamaya balamlar." diye dnrken bir tanesi horlamasn fazlalatrd. Koey, mdrn stne atlad. Bir amata, bir grltdr balad, akalayorlard. Zabit Tahir'in dnne davetliyim. Bir aile kamp buras. adrlarn evresini duvarlarla evirmiler. Davetlileri arlamak iin adr kurmulard. Koca kazanlarda Afgni pilav kaynyor, gelen misafirler adra alnp nlerine bir tepsi pilav ve salata konuyor. Yemekten sonra dier adrda ay ikram ediliyor. nc adrsa sohbet ve dua iin. Gelenler dua yapp, hayr diledikten sonra yarm saat iinde dnp gidiyorlar. Dn yeri mcahidler iin tam bir buluma ve grme yeri olmutu. Misafirlerin gelip gitmesi leden sonraya kadar devam etti. Zabit Tahir de gelenlere hizmet ediyordu. Misafirlerin arkas kesilince Zabit damatlk elbiselerini giyerek geldi. Hatra resmi ektirdik. Nikh kyld. Vedalaarak ayrldk. Mevlevi kendi kampna davet etti. Peaver'e otuz-be krk km. mesafede olan kampa gitmek iin bir ikindi vaktinde yola ktk. Minibs bekliyoruz. Yolcu 166 naaumn.. jju iuus geyu. .uuyuJ. Minibs durmadan ak pencerelerden koltuklarn zerine bir ey atma kavgas var. Zira kim adrn, klahn her hangi bir eyini koltua atarsa bir bakas nden de binse o yere oturamyor. Mevlevi elindeki adr ikili koltua att. Kenara ekildik bekliyoruz. Acele etmeden binip adrn tuttuu yerimize oturduk. Byk bir arda indik dolmutan. Buradan ikinci bir otobse bineceiz. Mevlevi, et, meyve ve sebze alrken ben de ziyaret edeceim mektebin ocuklar iin eker cinsinden bireyler aldm. Otobsle yola devam ettik. Yekegun kampnda indik. Yolun iki yannda ta binalar vard. Bunlarn arkasnda muhacirler pazar kurmular. Tahtadan, tenekeden yaplan kk dkknck- lar, yerlere serilmi sebze

sergileri. Buras 40.000 muhacirin yaad bir kampt. Azad blgede bir kabile topraklar zerinde kurulduu iin muhacirler adr bana kira dyor-mu. Her muhacir adrn etrafn kerpi duvarlarla evirmi, ve kvrla kvrla uzayan darack sokaklar olumu. Yer yer emeler vard. Mevleviye "Su mu var?" diye soruyorum."Askeriyenin su deposu var, bunlar oraya bal. Haftada iki gn su veriyorlar." eme banda ocuklar ellerindeki kovalarla bekleiyorlard. "Bu bareler belki akar diye bouna bekliyorlar." Bir su birikintisinin iinde yzen rdek ve etrafta onu talayan, hemen yanndaki bir kuyudan su ekmeye uraan ocuklar. "Bu kuyu kurudu, ocuk ite. Bouna urayorlar." Mevlevi "sen biraz bekle'diyor. reti aklm tahta bir kapdan ieri girdi, ayn kapdan Mevlevinin aabeyi Muallim Seyb glerek kt. 167 "Ho geldiniz." ki kk ocuk kucaklarnda kilimlerle gelip onlar nnde durduumuz, altnda ot serili adra serdiler. Ardndan yer minderi ve yastklar getirdiler. Biri drt dieri iki yalarnda iki kk kz geldi. Bunlar Mevlevi'nin Halidesiyle Abidesiydi. ocuklar hi yabanclk ekmediler. Kucakladm onlar. Hediyelerini verdim. Mevlevinin olu Muhubbullah ve yeeni getirdikleri rahlenin zerine Sadi'nin Bostan'n atlar. Farsa okuyorlard. nce derslerini okudular. Yeni dersi Mevlevi okuyor, ardndan ikisi birden tekrar ediyorlard. Mevlevi,"kp biraz dolaalm m?" dedi. yi olur etraf grm olurum" dedim. Dar sokaklarda yryoruz. Kap nlerinde, sokak aralarnda ikierli erli sohbet eden muhacirler var. Selm vererek yryoruz. Mevlevi "Herkes sana bakyor dikkat ediyor musun?" "Neden?" "Seni kumandan zannediyorlar herhalde", "ok erefli bir zan." Bir tepeye ktk. Kamp blm halinde dalm tepenin sa tarafnda, bir depodan kuyrua girmi kk ocuklar ve kadnlar su dolduruyorlar. Depo adrn iine yerletirilmi. Unicef in tahsis ettii iki tanker gnde ikier defa su getirip brakyorlarm. Byle bir depo da yukardaki blmde varm. Aadaki blm ihtiyacn su kuyusundan karlyormu. Mevlevi: "u yamataki beyaz tal gryor musun?" "Evet." "Oras, bir yl iinde topraa verdiimiz ihtiyar ve ocuklarmzn kabirleri." Yamacn yz bembeyaz bir ta rts ile kaplyd. "imdi oraya gmmemize de msaade etmiyorlar. Arkalara Afganistan tarafna gtrp gmyoruz." nmzden dolu su kaplarn balarnn zerinde byk bir ustalkla tayan kk kzlar ve yal kadnlar geiyor. "Daha nce baka bir yerdeydik. Kumlu bir arazi olduu iin kazdmz kuyular kyordu. Btn kamp susuzluktan gtk." Akam gnei ufku kzartmaya balamt. Mescide doru yneldik. Bir ara mevlevi kenarda dikilen be kiilik gruba yanat. Onlarla ayak st konuurken ben almtm, oynayan, koan ocuklar seyrediyorum. Mevlevi glerek geldi. "Bu kim diye seni sordular. Kbilli bir kumandan, ok adam ldrm dedim." "Belli belli dediler." "Mevlevi Seyb yanl yapyorsun" dedim. "Biraz sonra camide tanrsnz" dedi. "Dierlerinden farkllm ne ki byle bakyor ya da soruyorlar?" "Muhacirlere bak hi birinin elbisesi, pakulu, seninki gibi deil. Giydiklerin yeni, yani grnn bir farkllk arzediyor." Mevlevinin dedii doruydu. Muhacirlerin elbiseleri ykanmaktan, apli'leri yamanmaktan bir hal olmu, adrlar bile lime lime, bakmsz yzleri zayflam. Halbuki ben hastahanede kilo almtm. Su ve yemek diye bir sorunum yoktu. Afgani elbisemi ve yeleimi ilk defa giymitim. Bamda da yeni bir Afgan pakulu vard. Evet bu halimle muhacirlerden farklydm, beni gren ya damat, ya komutan veya hizblerde alan bir brokrat diyecekti. Mescidin nnde kalabalk bir grup abdest alyordu. Aralarna atldm bir naylon ibrik kapp kuyudan ekilen tenekenin altna uzattm. amurlu bir su, abdest olur mu olmaz m tartmas yaplamazd. Zira bakaseenek yoktu. Yekegun'un dier kamplardan farkl olarak tatan bir camii var. Ezan okununca caminin bahesi de doldu cemaat arkaya den tarlaya tat. Namazdan sonra dalan cemaatn iinde Pea-ver'den tandklara rastlyoruz. 168 169 iki neiKopter, on tank desteinde Kus piyadeleri saldrdlar. atma sabahtan akama kadar srd. Mcahidlerimize bir gn zor dayandlar. O kadar ok Rus ldrld ki tanklara ykleyip gtrdler. Geride 7 le daha kald." Baka biri sze karp "Onlarn leleri koktu mu evrede hayvan bile kalmayp kayor." Dierleri "Doru, doru" diye tasdik ediyorlar. Kamp yaam hakknda birinci azdan bilgi almak iin soruyorum: "Muhacirler geimlerini nasl temin ediyor?" Her birinin yzne zorluun gerei kyor. En ar ite alanlar, sergi aanlar, i arayp bulamayanlar... Buday yardm alan ailelerin durumu nisbeten iyi. "Ka kilo buday yardm alyorsunuz?" "Fert bana onbe kilo." "Buday ne yapyorsunuz?" "Motorlu deirmenler var orada tlyoruz." "Nasl? Hak vererek mi para vererek mi?" "Para nerde baba, on kiloya bir kilo hak vererek ttryoruz." "Budaydan baka ne yardm geliyor" "ay, eker, drt ayda bir ya." "Btn muhacir aileler alyor mu bu yardmlar?" "Nerede? Gelen muhacir ok, yardmlar Pakistanl memurlar datyor. Yardm alabilmek iin muhacir brolarna kayt olup kart almak gerekir. Memurlar kayt srasnda rvet alyorlar." "Rvet mi?" "Hemde fiyat srekli artan rvet. nceleri elli rupiydi. imdi beyz rupi. Nereden bulacak muhacir aile bu

paray?" Mevlevi alt taraftaki cadn iaretle: "u alttaki biare yllk on rupi olan yer kirasn bile deyemiyor, beyz rupi rveti nereden verecek. Seksen muhacir ailesi alktan dolay Afganistan'a geri dndler." adrda bir anlk fakat saatler kadar uzun gelen 170 iin de rvet vermemiz lzm" dedi. Suskunluk... "adrlar nereden alyorsunuz?" "Yardm geliyor, fakat az. Yeni gelen bir muhacir iin adr bulmak zor. Talep fazla olduundan memurlar adrlar da rvetle veriyorlar. adra ncelikle paresi olanlar sahip oluyor. Alt ay adr bulamayanlar var." "adr bulamayan aileler nerede kalyorlar?" "nceden gelmi olan akrabalarndan fazla adr olan varsa onu alyorlar. Bulamazlarsa aa altlarna bezler gererek akta yatyorlar." Yolda gelirken bu anlatlana benzer manzaralar grmtm. "Mevlevi Seyb, muhacirlii nasl deerlendiriyorsunuz? Afganistan'dan Pakistan'a hicretinizi olumlu buluyor musunuz?" "Hayr. Bizimki gibi bir hicrete tamamen karym. Hicret; Bir oluum iin olmal, organize olmal. Halbuki biz kalkp geldik. Yola ilk kanlar, yorganlarn, deklerini srtlarna ilk vuranlar kimlerdi. Bu konuda phelerim var. Halk muhacir olmadan nce dmann ii zor,mcahidlerinki kolayd. Biz ne yaptk? topraklar boalttk, bylece dmann hareket kabiliyetini artrdk. nsansz blgelere daha rahat karakol kuruyorlar. Gelinen yerdeki hayatda i ac deil horlanarak yayoruz." Mevlevi yrekten, ney gibi gam ykl konuuyordu. Vakit epey ilerlemiti. Ertesi gn grmek zere dier muhacirleri uurladk. Sabah kahvaltsn yaptk. Muallim Seyb'le Mu-hibbullah okula gittiler, biz de saat onda geleceimizi syledik. Okula, Davut Han'a kar yaplan 1974 kyamn171 snf darda kzgn gnein altnda ders yapyor. Her ocuun elinde yaz tahtas vard. Kam kalemle yazy tahtalara yazyor sonra kazma yoluyla siliyorlar. Kamptaki ocuklarn okula gelmesi mecbur-mu. Teneffsde retmenlerle oturuyorum. "Okulunuz kk, talebelerin bir ksm darda ders yapyorlar. Yeni bir ilave dnmyor musunuz?" "adrmz var. Bulunduumuz yer azad blge. Okul adr iin 2500 rupi kira istiyorlar, bu paray veremediimiz iin kuramyoruz." "retim sreniz ka yl?" "Alt." "ocuklar sonra ne yapacak?" "Peaver'de iki lisemiz var isteyen oraya gidecek." "Hi mezun verdiniz mi?" "Hayr henz nc snftan yukars yoktur." Okula yirmibe metre uzaklkta Almanlarn am olduu iki adrdan mteekkil salk oca vard. adrlardan bir tanesi kadnlarn bekleme yeri dieri muayenehane. Salk ocann Bahekimi Dr. Ahmet, Kabil niversitesi beinci snftan ayrlm. Alan imtihan kazanarak buraya doktor olmu. Masasnn arkasnda bir ecza dolab vard. Muayene ettii muhacirin ilacn da cretsiz veriyor. Her sah Peaver'deki merkez Alman hastahanesinden bir kadn doktoru gelerek kadn hastalan muayene ediyormu. "Dr. Ahmet Seyb, kampta lm olaynn fazla ol172 Gne tam tepemizde, hava ok scak, bir an nce adrn glgesine ulaabilmek iin hzl hzl yryoruz. Yolun alt tarafnda, srtnda al, rp, ottan oluan koca bir yn tayan bir adam kt. Yznden ter, ykanm gibi akyor. Srtndaki btn bu eyleri ocak alt yapmak iin toplam. leden sonra kampm bu blmnde oturanlarn su ihtiyalarn karlad kuyuya gidiyoruz. Tenekeler kuyrua dizilmi. Kuyu, yerden bir metre kadar betonla ykseltilmi, zerinde tahtadan bir krk. Bir ihtiyar iki ocuk kr zorlanarak eviriyorlar. Yukar kan su dolu teneke sras gelene boaltlyor. Suyu, erkekler omuzlarna taktklar asklklarla kadnlar balarna koyarak, ocuklar ellerinde tayorlar. "urada askeriyenin kuyusu var." diyor Mevlevi. O tarafa yneliyoruz. Etraf duvarlarla evrili st ak byk ve derin bir havuz. u anda su yoktur. Havuzun iinde iki kii iki eein srtndaki uvallara kum dolduruyor. "Sulama mevsimi, kanallara su alndndan nehrin suyu azalmca kuyu boalyor." Havuza iniyoruz, Mevlevi bir avu kum alyor: "Buraya gelen suyun iinde Kunar nehrininki de var. Bu kum vatanmn kumu." Dalgn zgn konuuyor, gzlerinin buulandn gryorum. kindi namaznda mesciddeyiz. Namazdan sonra 173 cemaatn Dr ksm dalrken bir ksm toprak avluda halka oluturuyor. Bir ksmnn elinde Kur'an- Kerim var. Mevlevi: "Yusuf suresinin tefsirini yapyor. Cemaat takip ediyor. Halkadakileri gz ucuyla sayyorum. Altm kii, bei gen gerisi aksakall ihtiyarlar. Mevlev^ "Fatiha" dedi, ders bitti. Halkadaki cemaatn bir ksm dalrken ayr ayr kk halka oluturdu geri kalanlar. Kur'an- Kerim tilavetine baladlar. Bir kii sesli okuyor, dierleri onu takip ediyordu. Mevlevi ve biraderi Muallimle beraber misafir a-drmdayz, soruyorum: "Kampta evlilik oran nasl?" "Genler pek rabet etmiyor." "Niin?" "Genlerin akl hep savata. Bu gn evlense gn sonra brakp cepheye gidecek, belki de ehit olup masumu geride brakacak, bu sebeple evlilik oran fazla deil." "Balk paras var m?" "Evet. Yirmi be ila otuz bin Afgani. Bundan fazla alnmas kamptaki ura heyeti tarafndan yasakland."

"ura heyeti dediniz. Bundan bahseder misiniz?" "lim ehli yallardan oluuyor. Muhacirler arasnda meydana gelen ihtilaflarn halli, toplu alnan kararlarn uygulanmas gibi ileri yrtyorlar." Hizbin misafirhanesindeyim. Cepheye gitmek iin Msrl bir di doktoru gelmi. Altm yann zerinde, romatizmal bacaklar sebebiyle yry de bozulmu, fakat bu yanda pr heyecan. Gece siyasi komitenin ekmi olduu bir filmi seyrediyoruz. Film mcahidlerin bir yol kenarnda mevzi tutmalaryla balad. Doktor, heyecanla "Allahu Ek-ber" diye arada bir baryor, gzlerinde yirmi yanda bir gencin heyecan pnltlaryla. Filmin eitim olarak ekildiini zannediyorum. Fkranda tanklar belirdi, bir, 174 iki, De, yedi. Bu kadar tank, film ciddi mi yoksa" diye dndm. Mcahidler ellerinde sadece tfekle tanklara o kadar sokuldular ki beni de heyecan sard. Dr. heyecandan tamamen kendinden geti. Mcahidler tanklarn zerine atladlar. Tanklarn iindekiler elleri havada dr ktlar. Filmin kurgu olduu anlalmt. Doktor ayaa kalkm, heyecanla baryordu: "Allahu Ekber, Allahu Ekber." Sabah namaznda imaml doktor yapt. Kraati gzel. Namazdan sonra cemaat oturttu. Elimizde Kur'an- Kerim sra ile birer sahife okuyoruz. O, okuma ve tecvit yanllarmz dzeltiyordu. Kraatten sonra sra ile ezberden hadis okumaya baladk. Daire tamamlandka tekrar birer hadis syleniyordu. len namazndan sonra misafirhaneden ayrldm. Cebimde misafirhanenin bahesindeki aalardan topladm erikler var. Sokaklar sessiz. ok seyrek bir rke, bir ka insan geiyor. leride kk kz, bir erkek ocuu ve iki ihtiyar kadn yeil dal, ot ve yerlere dklm aa yapraklarn topluyorlar. Yanlarndan geerken onlara erik uzattm. Biraz tedeki kk kzlardan biri koarak "Bema bede." Ona da uzatrken "Suma Afgani?" Kz Farsa konuana kadar yaknlarda kamp olmad iin onlarn Pakistanl olabileceini de dnmtm. "Evet Afgnlyz." "Neresinden? "Sorhrut'tan". "Neresinden? "Painsultanpur." Gnlmn muhabbeti hepsini kucaklad. "Muhacir misiniz?" "Evet." Yaknda kamp olmad iin hayret etmitim. "Nerede kalyorsunuz?" "Kacagali kampnda." "Buraya kadar bunlar toplamak iin mi geldiniz?" htiyar kadnlardan biri: "Ne yapalm, baka aremiz mi var ocamz yakmak iin ne bulursak topluyoruz. Sabah bir 175 mumsun aega. uan nyordu. Halbuki muhacirliin ar artlar kk ve yal da olsa yakacak bir eyler toplamak iin onlar yaln ayak a karna Peaver sokaklarna kmak durumunda brakyordu. Topraklar ift rn veren bol sulu, yemyeil bir blgenin ocuklar. Cebimden para karp, sklarak her birine birer rupilik uzattm. htiyar kadnlardan birisi: "Sen mcahid misin?" diye sordu. "Evet. Encinir Abdhladi'nin grubundanm." Sevinmilerdi. Bir yaknlarn grm gibi daha bir sevecenlikle glmsediler. Dua ettiler. Cemaleddin Afgani lisesindeki yl sonu trenine gidiyorum. Lise Peaver'in bat knda kamplara yakn bir yerde tedrisat yapyor. ift kanatl byk bir demir kapdan girerken zerim arand. Talebeler gne almayan beton zemine oturmular. Misafirler iin sandalyeler konmu. Bir sandalyeye oturdum. Gzlerim talebeleri taryor. Hepsinin ba rtl bir ksm sarkl, ounda takke var. Sakallarn snneti erif zere brakm olanlar da gze arpyor. Krsiye ilk olarak ttihadn talim terbiye komitesi bakan Encinir Ahmet ah geldi. Besmele, ar erif ve zet olarak: "Bu gn Afganistan'da Hak ve batl sava var. Allah (cc) yolunda, nzayullah iin mcahitlerimizin scak kan vatan topramz sulamakta. Kan iici Ruslar her gn yzlerce mslman Afganly ehid ediyor. Arzumuz Afganistan' sadece dmandan kurtarmak deil, topran salt kurtuluu zgrlk deildir. Arzumuz Afganistan'da slm bir devletin kurulmas, slm ka176 Konumalar devam ederken talim terbiye komitesi muavini Ahmet Zey yannda iki kiiyle baz paketleri kucaklam olarak geldi. Bunlar baarl talebelere datlacak dllerdi. Snf birincilerine Kur'an- Kerim ve dolmakalem, ikincilere Farsa kitap ve dolma kalem verildi. Sonra btn talebelere karneleri datld. Geme notu yz zerinden deerlendiriliyor-mu. Otuzbein altnda not alan dersten kalyor, dersten kalan veya btn notlarnn toplam sekizy-zn altnda olanlar snfta kalyorlarm. Hastahaneye uramtm. Mufarris "ki Trk doktor geldi hastahaneyi dolayor" dedi. Merak etmitim. Firdevs Han'n odasnda oturduk, sohbet ediyoruz. Hastahaneyi, kamplar ziyarete gelmiler, Afganistan olayn yakndan tanmak onlara doktorluk becerileriyle yardm etmek istemiler. Afgan Surgical'in her gn bir arabas yakn kamplara salk kontrol, parasz ila datm iin gidiyordu. Dr. Ziya Seyb'in idaresindeki ekiple biz de gittik. Hastahenede onlara yatacak yer ayarland. Trkiyeli arkadalar gelirken bir kadn, mcahid-lere yardm iin taklarndan vermi, Abdlgaffar'la beraber bozdurdular. Birden geri dnmee karar vermilerdi. Ellerindeki 6500 rupiyi de datmam iin braktlar. Maruflara gittim. Abdlgaffar: "Paralan dattn 177 da iki kz ve hanm kalm. Onlara yardm edelim." "u anda nerede kalyorlar?" "Pakistanl biri evinin misafirhanesini onlara vermi, buraya yaknlar gidip grebiliriz. "Soralm, parann dnda ihtiyalar olan eyler varsa kp alrz." aldmz kapdan on yanda bir ocuk kt. "Annene sor, neye ihtiyacnz varsa almak istiyoruz." ocuk ieri girdi. Bir sre sonra karak "eri gelip baksnlar, dedi." Kadnlar misafirhanenin

ikinci kapsndan dar kmlard. Zemini beton geni bir oda, orta yerde bir battaniye serilmi, kenarda bir tane snger dek. Drt kiilik yetim aile burada kalyordu. Baktm, baktm. Boazma yutkunama-yacam bir ac oturdu. Hayber pazarn yolunu tuttum. brik, demlik, tencere, tabak, pirin, ay, eker, battaniye, bir snger dek aldm. Beraberinde 500 rupiyi aileye verdim. ocua, "Daha sonra yine urarm. Annene syle, kusurumuza bakmasn" diye tenbihledim. Parann bir ksmn Yekegun kampndaki fakir muhacirlere vermek iin yola ktm. Mevlevi izinliydi. Onu kampta bulabilirsem iyi olacakt. Muallim Seybi buldum. "kibin rupi var, ihtiya sahiplerine yzer rupi datsak az m olur?" "Elli rupi yeter. yle muhta insanlar var ki, aylardr ne eker, ne ay yz grdler. Ellier rupi verirsek daha fazla aileye datm oluruz." "Hemen datalm m?" Muallim dnceye dald. "Muhacirler o kadar yoksullat ki duysalar para datlyor, koup gelirler, izdiham olur." 2000 rupiyi muallime teslim ediyorum. "Siz istediiniz gibi verin, nmzde bayram var, azdan makbul olsun." 178 n okamaya gitti. Hizbin kar tarafna kurulmu olan adrdan dkkanlar, Pakistan polisi tarafndan sktrld. Bu ite Anagari'den Hayber pazara kadar btn esnafn basks olduunu zannediyorum. Binlerce, onbinlerce mteriyi birden kaybetmek lokantaclar, kahveciler, bakkallar ve fotoraflarn cirolarn birden drmt mutlaka ve onlar da bask yaparak emniyeti harekete geirmilerdir. Pencir'deki savan btn iddetiyle devam ettiinin haberlerini alyoruz. Btn Afganllarn merak Mesut'un sal konusunda. Onun sal iin dualar yaplyor. Afgan ordusundan mcahidlerin tarafna geerek silahlarn teslim ettikten sonra Peaver'e gelenlerin says binleri buluyor. Savan ok iddetli getii Rus saldrsnn asker, tank, motorlu ara, helikopter ve sava ua olarak eski saldrlardan daha fazla olduu gelen haberler arasnda. Cemiyetin misafirhanesindeyim. Encinir Mesut silah, giyecek, ila ve yiyecek yardm almak iin bir temsilci gndermi. Cephenin halini anlatyor: "Mermi kalmad, mcahidlerin ayaklarndaki ayakkablar paraland, elbiseleri yrtld. Yiyecek diye bir ey yok. Yarallarn yaralarn saramyoruz. Bacaklar kopanlarn kanlarn durdurmak iin balayacak bir bez dahi kalmad iin otlarla, dallarla balyoruz. Yardm istemeye geldim." ttihad yapldndan depolar kilitlenmi, btn malzeme datm durmu. "Bir cephe dyor. 179 suyor Pencirli gazi Seyb. "Hacc bekliyorum. Hacca gideceim ve yardm toplayacam." 28 TEMMUZ: Hastahaneye gittim. Kolumdaki ivileri aldrmak iin ameliyatn yaplmasn istiyorum. Dr. dris Seyb: "nmzdeki hafta bayram, hastahaneye yatma, bayramdan sonra ameliyat edelim." "Bayramda yapacam zel ilerim, ziyaret edeceim yerler yok. Yani bayram olmas benim iin farketmiyor." "Bayramdan sonra baz aletleri yenileyeceiz, acele etme." diyor. Ramazan Bayramnn nc gnnde slm Cemiyet Talebe'nin Peaver reisi Miraceddin'in dn vard. Revalpindi yolu zerindeki Fatihabad kyne gidiyorum. Dn evini belirtmek iin girie iki muz aac dikilmi, zeri sslenmi. Evin nne gelen misafirlerin oturmas iin arpayiler atlm, gece de burada yatyoruz. Dr. Rabbani ve Mevlevi'de dne gelenler arasnda. Evin bulunduu yer bir yama, aadan nds nehrinin traldan gelen bir kolu akyor. Kar yamataki evlerin etraf tarihi surlarla evrili. Miraceddin'le dolamaya ktk. Yrdmz yol zerinde bir ehidlik var: ngilizlere kar savarken ehid olmu ondrt Patan. "Bunlar Abdullah ehidin mcahidlerinden" diyor. ehid Miraceddin Abdullah 18001 yllarn ortasnda ngilizleri bu blgede malup ederek Kur'an bir ynetim kuruyor. Blgede yllarca hakimiyet salyorlar. ngilizler kendileri iin byk 180 tral taratma gidiyoruz, uenazeye uiDeaan n.-metyar, Cemaat-i slm Pakistan'n genel sekreteri Gazi Hseyin Ahmet, Cemaatn ileri gelenlerinden Mevlevi Abdlhay de gelmilerdi. Gen ehid topraa verildi. Camide konumalar yapld. Peaver'e Gazi Hseyin'in arabasyla dnyoruz. Akam namaz iin mola verdik. Her tarafn yemyeil olduu nemli havann bunaltt bu yerde kyller etrafmz evirdi. Gazi Hseyin sonradan anlatyor: "Burada bir det vardr. Yoldan geeni tanmasalar da misafirlie davet ederler, yemek yiyin, hayr derseniz, ay iin, hi deilse suyumuzu imeden gemeyin, diye srar ederler." Akam namazndan sonra Peaver'e indim. Hemen hastahaneye kotum. Ameliyata almabilmem iin Hanedar Seyb'in kaydetmesi gerekiyordu. Kayt iin ge kalm olmaktan korkuyordum. Hastahaneye vardmda Dr. Hanedar Seyb'in bu akam gelmediini, yarn geleceini rendim. 6 AUSTOS: Nihayet kolumdaki vidalar kartld. Bu ameliyattan sonra kalamdaki ar da kaybolmutu. Nedenini zemesem de bacamdaki bu illetten kurtulduuma ok sevindim. Artk otururken, kalkarken, koarken, bacam kaldrrken ar ekmeyecek, rahatlkla eilip dorulabilecektim.

181 ,wm ucum. xiayir. ehid Fazl Rabbi'nin bacs" dediimde Mevlevi'nin yz birden deiti, dnyalar yklmt adeta. "Ne oldu?" dedim. "O kz bir alimdi, gelin olduu ev eraftan. Yazk oldu." Yargsn anlayamamtm. "Niin?" "O rahatn iine gitti. Rahat iinde olan insann retkenlii durur, halbuki o ilerde iyi bir mfessir olabilirdi. Babas hocasyd. Fakat, iinden kamad ibarelerin zmn kzna gnderiyordu." Hastahanede be gn yattm. Perembe gn Sorhrut'a grup gidiyordu ve onlara katlacaktm. Nin-garhar defterine giderek kaydm yaptrdm. Encinir Haim ehid ailelerine gemi bayramn harlklarn datyordu. Byk bir koli iinde bulunan aplilerden de ehid ailelerine datyordu. 12 AUSTOS: Bugn cepheye hareket edeceiz. Encinir Haim hareketin saat ll:OO'de olacan sylemiti. Bir yelek ve karaborsadan Afgani almak iin ev-kiyadigar'a gittim. Cevzican vilayet reisi Kerimcan'n kk cep fotoraf makinasn da almtm. Makina iin tane de film aldm. Defter e geldiimde darda hi kimseyi gremedim. "Gittiler mi yoksa?" diye telalandm. Kap da kapalyd, camdan baktm, mcahidler avluda yemek yiyorlard. eri girdim. Encinir Haim'i aradm. Defter idarecileri bir odada oturmular, nlerinde bir molla 182 ancaK, giyimleri yresel olan k vard. Franszm bunlar. Saat birde, ii ve zeri mcahidlerle dolu olan bir otobsle hareket ettik. Fransz genler de otobsteydi. ki tanesi Tp fakltesi drdnc snf rencisi. u andaki takma ismiyle Beir ve Habib, ncs Mhendislik Fakltesinde okuyan Gulam, Fransa'da renci olan Kabilli Abdullah'la yanyana oturuyoruz. "Franszlarn amac ne" diyorum. "la getirdik." Ve devamla: "Beraber kaldm bir Fransz genci vard. Onu Afganistan'a getirdim, Mslman oldu. Fransa'ya geri dnnce bir tekilat kurduk. Hedefimiz mcahid-lere yardmc olmak. Tekilatmza Fransz genler de ye oldu. la toplama kampanyas atk. Paris'teki eczaneleri, ila depolarn dolaarak be ton ila topladk." Hayret ettim. "Be ton mu?" "Evet, be ton. u anda 1200 kilosunu Pakistan'a getirdik. Beirlerin grevi bu ilalar cepheye teslim edip geri dnmek." "Peki ilalar nerede?" "Birazn Paramar'a gnderdik." Abdullah'n anlattn dinledim, fakat tam inanmamtm. Yamur yamaya balad. Otobsn zerinde gidenler de aaya geldiler. Yamur iddetlenmi derelerden sel kopup gelmiti. Otobs durdu. Koey'in kamp olan Sirepur'a gelmitik. Yamur hafiflemiti. adrlarmz bamza ekerek dereye yukar yrmee baladk. Kk ocuklar oalan derenin bulank suyunda ykanyorlar, neeyle barp, ararak kou183 Kamp mescidine girip, ikindi namazlarn eda ettik. Koey'in adrnn bulunduu tepeye sralanm onbe ocuk bararak, sevgi gsterileriyle geliimizi haber veriyorlard. Bu gn kampta geireceiz. Kandahar blgesinde ganimet alnp dier blgelere gnderilen maynlardan birazm da bizim grup cepheye gtrecekti. Maynlar karld, gelen bir kamyona tanarak nden Paranar'a gnderildi. Dkkanlara indim, aplinin sklen tabann iviletip boyattm. On yanda bir ocuk yapyordu tamir iini. Dkkann nne toplanm delikanllar onun ustalna laf atp glyorlar, kk usta hi aldrmadan iini yrtyordu. 14 AUSTOS: Sabah namazn kldk. Bir kamyonun kasasna doluarak dualarla yola ktk. Saat 8:00'de Paranar'a varmtk. Bir sre ary dolatm. Burada her ey Peaver'in iki misli pahalyd. leden sonra saat drtte yola kma hazrlmz balad. Fransz genlerinin getirdii ilalarn kolileri mcahidiere datlmaya balad. Bir ka kolidir diye dnyordum. Depoya girdiimde kmsenemeyecek kadar ok ila istifiyle karlatm. Sorduumda u anda 400 kilosunun burada olduunu Peaver'de daha sekizyz kilo bulunduunu rendim. Saat altda bir kamyonla yola ktk. Kamyonun kabildii en son yerde indik. Tahta mermi kasalar alarak her mcahide bir-iki teneke kutu, mermi, kimisine ila kolisi verildi. Maynlar katrlarla gelecek184 ok dndm gece kalacamz yerdi. Bu gidile bir yl nceki yaylak'a kabilirdik ve kolum souktan san-clanabilirdi. stelik o dik yokular gece karanlnda nasl kacaktk. Krkbe dakikalk bir yry iinde akam namazn klmtk. Artk her admmz karanln koynuna doruydu. Bir kyn altna ulamtk. Byk bir binann nnde oturan bir ocuk seslendi. O tarafa yneldik. Byk bina mescitmi. Altnda kuru ayr otu seriliydi. Gece burada kalacamza karar verildi. Bu duruma ok sevinmitim.

Mescide girdik. Sa tarafta bir gemici feneri yanyordu. Sol tarafta bir su kp vard. ocuk, ihtiyar, gen kyller ellerinde yemek tabaklanyla gelmeye baladlar. Hayret ettim. Pakistan tarafnda byle bir eyi hi beklemiyordum. ki ocuk gelen yemekleri kenara topluyordu. Abdest almak iin dar ktm. rl rl akan dere suyu, serin hava, aa dallarn hrdatarak esen rzgar, kapkaranlk bir gece. Bir kadn biraz ilerdeki aacn arkasndan ileri geri bir grnp bir kayboluyor. Yakndaki ocua iaret ettim. Gitti, kadn da yemek getirmi. Yemek yiyoruz ve kyller hizmet etmek iin yaryorlar. Grup komutan Koey'e "Bizim burada misafir olacamzdan kyllerin haberi var myd?" diye soruyorum. "Hayr haberleri yoktu" diyor. Bu misafirperverlik karsndaki hayretim devam ediyor. Yemekten sonra Koey kyllere: "Bu iyilikleri185 II dik" dedi. Abdullah: "stad Koey bu gece burada kalacamz iyi oldu, gece siz yryebilirdiniz. Fakat, ben nasl yryeceim diye dnyordum." Koey: "Bir ata sz var, gece karanlndan herkes korkar, kimi evet der, kimi hayr der" diyerek glyor. Gece nbetileri tayin edildi. kier kii nbet tutacaklard. Nbetilerden biri kapda dururken dieri etrafta dolaacak ve saat drtte hareket iin herkes uyandnlacakt. Yatmak iin uzandmz zaman dnecek yer kalmamt. Fakat, scak bir yerde gecelediimiz iin mutluydum. Saat drtte uyandrldk. Namaz klp yola dizildik. Fransz genlerinden Habib en geride kalmt. Saat sekizde dinlenme ve al-veri adrlarna ulamtk. nce gelen Abdullah Rai, adrn iindeydi. "Abdlhamit buyur gel otur" diye seslendi. adra girdim, iki demlik ay aldk. Fransz genlerle biraz ekmek yiyip, ay itik. Dier adrlara da mcahidler blnmt. Burada hem Pakistan rupisi, hem de Afga-niyle al-veri yaplyordu. Tekrar yola dizildik. Habib'in srt antasn ona kolaylk olsun diye yklendim. Afganistan tarafndan gelen muhacir kafilelerine de rastlyoruz. htiyarlar, genler, ayaklar yalnayak yal kadnlar ve ocuklar. Aksakalh bir ihtiyar dikildii tan zerinde hi kprdamadan duruyordu. Onun biraz arkasnda siyah kanszd. nnden her geene "Stalamai" diye selam veriyordu. Bir katra yklenmi yaral getiriliyordu. Bir kii nden katr ekerken, kaymasn diye bir kii de kuyruundan aslyordu. Yaral mcahidin ba yandan aa sarkm sallanarak gidiyordu. Yry tabii olarak gruba ayrlmt. Baz mcahidler nden alp gitmilerdi. Ben ortadaydm. Tepeye knca bir sre oturup geriden gelenleri bekledim. Onlar gecikince dereye inip doya doya souk su ime molas verdik. Habib iyice kesilmiti. Arkasndan ite kaka zor yrtyorduk. Son zirveyi trmanrken mermi tayan baz mcahidler de yorulmutu. Nihayet son bayr da trmandk. Aada Paranar grnyordu. imenlik serin tepeye uzandk. Yava yava bir sis geliyordu. Sis bulunduumuz yeri rtecek kadar ykselince kalktk. Habib, uzand nemli imenlerden kalkmyordu. Drterek, ekerek zorla kaldrdm. Yorgun ve bitkindi. Hrsla sylenmeye balad. Anlayabildiim kadaryla "Ah kafa, ne iin vard Afganistan diye yollara dtn" gibi bir eydi. Bulunduumuz tepeyi dnnce, Celalabad blgesi serildi gzlerimizin nne. Mcahidler: "te Afganistan, Zinde bad Afganistan," diye barmaya baladlar. Da yalayarak gelen serin rzgar hasretle iime ektim. Bir yl gemiti aradan, hasretim sevince dnyordu imdi. Saat ikibuukta dan dik yamacn inmitik. Dere ilerinde henz erimemi kar bekleri vard. Bir 186 187 lv-gc *.cii/iJi. jayaaa. jcmcjc uaauiis.. DayaLlcUIll eJmei yutmak iin iki defa yutkunmamz gerekiyordu. Vadinin iinde bir mcahidin ilettii dinlenme merkezinin bombalanarak yerle bir edildiini grdk. Akam namaznda btn halk muhacir olmu bir kye vardk. Geceyi burada geirmemize karar verildi. Bir evin dammdaki kaba akllar sprdk. adrlarmz sererek uzandk. Ekmeimiz bittii iin bir ey yememitik. 16 AUSTOS: Sabah namazndan sonra yola ktk. Baz mca-hidlerin ayaklarn ayakkab vurup yara etmiti. Fakat onlarn bu kadarck yaraya aldrdklar yoktu. nmze sk sk bomba paralar, yklm, yanm evler kmaya balad. Kyler tamamen botu. Hi canlya rastlamadan yryoruz. Torabora'ya ulatk. lk rastladmz Mevlevi Ha-lis'e bal bir mcahid grubuydu. Dan yamacna, aalar arasna adrlar kurmulard. D..K. ve Sed-dez'ler her an ata hazr olarak balarnda mcahidler

bekliyorlard. Yerler bo kovanlarla, mermi kasalary-la doluydu. Mcahidlerden bazlar derede amar ykyordu. Bir baheye oturduk. Meyve aalarnda bulduumuz armut, eftali, zm, eriklerle karnmz doyurduk. Dik bir bayr trmandk. Bir yl nce Rus askerlerinin karargah kurduklar 188 olumu. Askerler tatan mevziler yapmlar. Mcahidler tepelere 6 tane Z.K.W-1 yerletirmiler. hafta boyunca Ruslar ate altnda tutmular. Top ateleri sonucu mcahidlerin baz tabyalar vurulmu fakat gl saldrlar sonunda Ruslar dayanamayarak geri ekilmiler. Akama doru Veziri'ye vardk. Buralar bildiim yerler artk. Encinir Miraceddin'in geen yl Ramazan'da merkez olarak kulland evin bombalanm olduunu grdk. Encinir Sorhrut'a gitmi. Geceyi geirmek iin Muallim Seyb diye hitap edilen gen bir Afganlnn bahesine yerletik. Dr. acan Seyb'in bulunduu yere gittik. Getirilen ilalar kendisine teslim edildi. Cephedeki btn ila datm, doktor ve salklarn organizesi, onun tarafndan yaplyordu. Fransz genler doktor'a bir de ameliyat takm hediye ettiler. Abdullah'n yardmyla, ilalarn Franszca olan aklamalarn Farsa'ya evirmeye baladlar. Abdullah ve Franszlardan ayrldk. Onlar gn sonra Sorhrut'a geleceklerdi. 18 AUSTOS: Encinir Miraceddin'in Sorhrut'ta Mevlevi Halis'in bir grubunun elinden silahlarn aldn ve havann gergin olduu haberini aldk. Bizim u andaki saymz ve elimizdeki silah da az olduundan aa inii geciktirmeye karar verildi. Haber getirmesi iin bir mcahid Sorhrut'a gnderildi. Gece nbetilerinin listesi yapld. Uzandm. Uyku tutmamt. O srada nbetinin verdii "Dur" ihtar ykseldi. Dikkat kesildim. Koeyle alak sesli bir mtalaa yaplyordu. 189 7-----------------------------?*"""/ ' darda tek sra halinde hzl hzl yryoruz. Kulamz kirite. nmde yryen mcahidle aramdaki mesafenin bir metreden fazla olmas onu grmemi engelliyordu. Mcahidlerin bazlarnn elbiselerinin beyaz olmas takip iini kolaylatryordu. Acele ediyorduk, kayanlardan, denlerden herkesin heyecanl olduu anlalyordu. Bir dere iinde durduk. Anladm kadaryla gideceimiz yn kestirememi ve gece karanlnda kaybolmutuk. Bir evin kaps alnarak yol soruldu. Geceleyeceimiz emin bir mescit bulmutuk. 19 AUSTOS: Sabah namazn kldk. Burada mcahidlere hizmet eden bir gen vard. Grnce sarldk. O "Yine mi geldin" diyordu, muhabbetle cebinden kard bir elmay uzatt. Bir grup mcahid geldi. Onlarla beraber Sorhrut'a doru yryecektik. Kaca'dayz. Bir yl nce burada Ruslar vard. Yerletikleri kalede, evlerde, mstahkem mevzilerde hap-solmu gibiydiler fakat, mcahidlerin gidi geli yollarn uzamasna sebep oluyorlard. Ruslarn merkezi Kale-i Sorhr'un burlar yklm, en yksek noktasnda beyaz zemin zerine yeille yazlm Kelime-i Tev-hid bayra dalgalanyordu. Yanm bir de tank iskeleti vard. Painbiar'da mola verdik. Soan hasad toplanmt. Harmanlar soan ynlanyla doluydu. Ky, dmann geli gidiine sapa kalyor, bombalanma olay da 190 Peaver'den beraber geldiimiz mcahidlerden bir tanesi buradan evliymi. Komutanmz Koey onu damad olduu eve gnderdi. Gen mcahid utanga bir halde gitti. Saat de Painbiar'dan ayrldk. Yakc gne altnda terleyerek yryoruz. Yolda rastladmz kyller geceyi geirmemiz iin srar ediyorlar. Koey kabul etmeyince zm yememizi istediler. Aalarn glgesinde oturduk. Selelerle getirilen zmleri nmze koydular. kindi vaktinde pek yoluna kmtk. Namaz Fatihabad'da eda ettik. ardan geerken bir tezgahn zerindeki kar parasn grdk. Koey "Yola devam" diyordu. Fakat hepimizin gz karda ve souk bir Jale'deydi. pek yolundan Balaba tarafna dnnce mca-hidlerde cokulu bir kou balad. Balaba'da Zebiyullah'n grubu varm. Kyllere zorluk vermemek iin yolumuzu baka tarafa evirdik. Akam karanl kmt. Gittiimiz yerde de Abdl-hadi'nin grubunun olduunu renince, tekrar Balaba'a yneldik. Balaba mescidinde neeyle karlandk. Zebiyullah'n grubu ayrld. Yatmak iin mescidin damna ktk. Mescide nce Encinir Miraceddin geldi. Sonra da Abdlhadi. 191

Zahir ah ynetimi kurmak istediklerinden mcahid-ler de onlar cephelerden kovmular. te Encinir Miraceddin byle bir grubun silahlarn alp kendilerini cepheden kovmu. Onlar da daha sonra Mevlevi Ha-lis'in grubuna katlmlar ve silahlarn istiyorlarm. Bu durum ortaya gerginlik karm. Mevlevi Halis u anda cepheye gelmiti. Huya-ni'deymi Abdlhadi, Mevlevi Halisle grmek iin yanna gidiyordu. Koey'den, Abdlhadi'nin grubuna katlmak iin izin istedim. leden sonra irbee'yle beraber gruba katlmak iin yola ktk. irbee'ye Sultan Mahmut'u, Alarahman', Nur-rahman' soruyorum. "Sultan Mahmut'un babas geldi, hep beraber Kabil'e dndler." Balaba'la Kukek arasndaki sel yatan gemitik. ir: "Burada D..K. ile bir helikopter vurduk. Dmedi fakat, asfalta mecburi ini yapt. Ruslar alp gtrdler. ki helikopter geldi. Buradan Balaba'a kadar her yeri kurunladlar. ki kyl ehid oldu" dedi. Grup, Kukek yaknnda aalk bir yerdeydi. Abdlhadi'nin kk kardei Zrpaa bir ay nce karakol baskn esnasnda yaralanm, Peaver'e gtrlrken yolda ehid olmu. Srekli basalna gelenler olduundan, grup bir aydr buradaym. Drt taraf duvarla evrili st ak bir odacn 192 yaruag Dogesnae Komutan muavini olmu. Abdlhadi'nin muavinliini 18 yandaki mca-hid Atikullah yapyordu. Abdlhadi'nin Zrpaa'dan bir byk olan kardei Ahmet de gruptayd. Yemek ilerine o bakyordu. Ahmet, "Silah istiyor musun?" diye sordu. "Dipikli kalanikof olsun" dedim. lenden sonra Fransz genci Abdullah ve Za-hid Seyb'in yanlarna verdii iki mcahidle geldiler. Zabit Tahir'i bulup film ekeceklermi. "Gelir misin?" "Bugn ancak hazrlk yapabilirsiniz. Yarn sabah gelip sizi bulurum." dedim. Yats namaz vaktiydi. Kulbenin yanndaki duvar ykntsnn zerinde oturuyorum. n tarafta byk bir tarla var. Karanlkta ilerideki aalarn iinden bir dizi k tarlaya doru gelmee balad. Meraklandm. Oturduum yerden kalkp tfei elime aldm. Dier mcahidler de merakla bakyorlard. Ik sras grltyle, az kavgasyla yaklayordu. Omuzlara atlm krekler, ellerde gemici feneri, nde silahl iki mcahid. Kyllerdi bunlar. Su keii sebebiyle aralarnda mnakaa km, hatta i kavgaya kadar varm. Hepsi oturtuldu. Atikullah:"Tek tek anlatn" diye arada bir ihtar ediyor. Kyllerden birisi omuzunu ap "Buraya vurdu." Dieri: "Bana silah ekti." "Hani silah?" Atikullah: "ubuk kesin" emrini veriyor. Grltler artt, kyl193 ger Koylu de sopalardan nasibini ald. Kabil'de, orta okulda okuyan Yunus yine buradayd. Boyu uzam, fidan gibi bir delikanl olmutu. "Sen yaralandktan sonra ok zlmtm. Kabil'e dndm, biraz kaldm tekrar geldim." "Okulu ne yaptn?" "Braktm." Paator ve irbee'yle beraber Balaba'a gittik, ihtiyar dkkanc dostumuzun ehid olduunu duymutum. Onu karmda grnce hayret ettim. ayc kklerin kazanlar delindii iin ii brakmlar. Demirci olan babalarna yardm ediyorlard. le namazndan sonra mescide uzandk. Mevlevi Halis in komutanlarndan Humeyni geldi. Yiit bir komutand. Adn ok duymutum, fakat kendini ilk defa gryordum. Halktan yanma gelenler oldu. Hobe edip kendi aralarnda konumaya baladlar, sonra bana dnp: "Kusura bakma sizi tanyamamtm, isminizi duydum." Musafaha yaptk, sarldk. Ben de kendisinden zr diledim. Humeyni, Kabil'den geliyormu. Oraya bir grup gndermi, iki hafta nce Kabil evresinde ok iddetli savalar olmu. Rus helikopterleri bir grup mcahidi ak alanda yakalamlar, ehid says fazlaym. Humeyni kendi grubundan ehid olanlar getirmek iin gitmi. Pazar yerindeki satclarn tamam gelmiti. Halka oluturuldu. Ar- erif okunup dua yapld. Afganistan'da adetti bu. Ba salna gelen uzun veya ksa bir ar erif okuyup dua yaparak lye rah194 ugu jua yk bir mezarla uradk, bir mezarn banda durduk. Mezarn iki ucunda uzun iki aa dal zerinde dalgalanan krmz, beyaz, yeilli zerlerinde Kelime-i Tevhid bulunan bez paralan. "Buras Zrpaa'nn kabri." Fatiha okuduk. Bir msr tarlasndan geiyoruz. irbee ve Paator kopardklar darlar adrlarna dolduruyorlard. Sahibi olmadan dar toplamalarna hayret etmitim. Abdlhadi anlam olacak ki: "Buras bizim, mcahid-lerin" diye aklad.

Mcahidler bu yl, kaan komnistlerin tarlalarn icara vermiler. Bir ksmn ortak, bir ksmn da sadece kendi adlarna ektirmiler. Dolaysyla bu yl r toplamay kaldrmlar. Humeyni, Abdlhadi'ye: "Siz toplamyorsanz msaade edin biz toplayalm." haberini gndermi. Abdlhadi: "steyen versin, zorla almamak kaydyla toplayn" demi. irbee ve Paator'la beraber Pian Sultanpur'a doru yola kk. Havuzlarda yzp elbiselerimizi ykadk. Etraf ok sessizdi. Havuzlarda hi mcahid olmamas artcyd. Bir gen gelerek bizi yemee davet etti. Starn kardeini arttm. Kur'an- Kerim dersi alyormu, on gn sonra Peaver'e gidecekmi. Zabit Tahir'i ve yanndaki Franszlan grebilmek iin aa doru yola devam ettik. Ahmetzey kyndeyiz, bir terzi dkkannn nnde oturan alt kii vard. Zabiti sorduk. "Sabahleyin buradayd, ne tarafa gittiini bilmiyoruz.", Toplu halde ocuk bartlar gelmeye balad, kulak verdik. Tek195 jocaannn etrana Halka olmu, ocuklar. Duvara dayal siyah tahtaya yaz yazyorlard. Hoca bizleri karlad. ocuklarn hepsi srasyla tokalayorlard. Mektebin hocas Abdlkudds; "Krk erkek, alt kz talebem var. Derslere balayal iki hafta oluyor. Sabahtan leye kadar Pain Sultanpur'da ocuk okutuyorum. Orada 64 talebem var, drt aydr okutuyorum." diye bilgi veriyordu. "Neler okutuyorsunuz?" dedim. "Kur'an- Kerim, Fkh, Peaver'den bir ve ikinci snflar iin baslm olan kitaplardan getirdik.", "Bu medreseleri nasl atnz?", "Mcahidlerin tevik ve hoca tayinleriyle balad. Afganistan azad olup, o zaman alacak okullar vazifeyi devralana kadar devam edeceiz." Kyller de ocuklar iin byle bir medresenin almasndan dolay ok sevindiklerini hararetle belirttiler. Ahmetzey'in ikiyz metre aasnda Afgan hkmetinin paral askerleri olan Meliahlarn kalesi vard. Kyllerle vedalatk. Zabit Tahir'i bulabilmek iin bir sre daha dolayoruz. Onu ille grmek istiyorum. Fakat Zabit'i dnya gzyle bir daha grebilmemiz nasib deilmi. 1985in maysnda Ruslarn Ku-nar'a yaptklar iddetli saldrya kar koymak iin grubuyla gidecek ve bana isabet eden bir bomba parasyla ehid olacakt." Yolda Koey e rastladk. "Abdlhamit bu gece enlik var, bizimle beraber gel." Onlara katldm. Derunte tarafna doru yryoruz. 196 ua. merim venp emniyete aaiK. Yryoruz, dncelere dalyorum. Paslarm m zlecekti, kaldm yerden mi devam edecektim. Aslnda hibiri deildi, olacak olan. Bir Afganl iin olaya yaklam sreklilik arzediyordu. Alaryla, yoklukla-ryla, ehadetiyle, sakat kalmasyla, btn bir zama-nyla, cismiyle kopmamacasna bu gerein iindeydi. Kaabilecei, gebilecei bir yer yoktu. Nereye giderse gitsin; scak savan iinde, muhacir dahi olsa olay yayordu. Halbuki ben ve Afganistan dndaki btn insanlar vakaya uzaktk. Afganistan'a bir defa yardm elini uzatan, Afganistan konusunda yaz yazan, yaz okuyan, mesuliyetinin bu kadarla bittiini zannediyordu. "ok yazdk, ok okuduk, biz de gnderdik" byle deil miydi? Byle mi olmalyd? Artk bireylerden rahatsz oluyordum. Bir Afganlnn "Ya ehadet, ya aza-di" diyerek soyunduu cihaddan istediim zaman ayrlarak malller safmdaki yerimi alabilirdim. Bunlar dnmeye baladmdan beri kendimi mcahidlerin arasnda, bir rzgarda uacak, ireti bir para gibi grmeye baladm. Aalar arasnda yryoruz. Hava karanlk olduundan hep bir aradayz. Koey grubu durdurdu. "Yolu keseceiz dikkatli olun fazla uzaklamayn." Asfaltn iki kenarn tutuyoruz. Birden bir silah sesi ve "Allah" feryad. Byk bir sessizlik. Koey frlyor "ne oldu?", "Ses bu taraftan geldi." Gen mcahidlerden biri vurulmutu. Nasl olmutu olay, merakla bakyoruz. O srada asfaltta bir grlt. Karanlk asfalt aydnlatan bir k belirdi. Koey vurulan mcahidin banda ol197 sna isabet etmiti. ehidi aldk, zgn sessiz, geri dndk. Sabah namazndan sonra pek yoluna ktk. Ab-dulhadi nde, dier mcahidler de tek sra halinde arkasnda Fatihabad'a doru yryoruz. Abdulhadi bir ara geri dnd. Grubun ortasnda yryen ak sakall bir ihtiyar grd. "Sen ne aryorsun orada?" htiyar ard. "ey Encinir Seyb, ey Encinir Seyb." Tatl bir glmsemeyle "k oradan k." htiyar grubun arasndan kt. htiyar, mcahidlerin tek sra halinde cokulu yryn grnce aralarna katlmt. Fatihabad'dayz. Encinir Miraceddin ve Zebiyul-lah'n gruplar da gelmiti. Bugn burada mcahidlerin gsterileri vard. Franszlar da bunlar filme alacaklard. Abdullah ve Franszlar geldi. Abdullah'n alnnda bir yara izi vard. "Hayrola.", "Asfalta inmitik. Yolun tam ortasnda namaz klyordum. Bir havan topu mermisi patlad, bir para alnm syrd." Saat dokuzda grubun mcahidleri gei kortejinde dizildiler. Gruplarn ellerinde yeil sancaklar alm, mcahidler silahlarn istedikleri ekilde asarak yryorlard. Yol kenarnda seyre dikilen ahali, mcahidleri "Zindebad Mcahidan, Zindebad slm, Merk ber urevi" sloganlaryla selamlyorlar. Mcahidler "Allahu Ekber, Allahu Ekber" karlm veri-

198 rak gitti. Odak noktalan hala helikopterin vurulduu yer. 26 AUSTOS: Bala Sultanpur'a doru Yunus, irbee ve Paa-torla beraber yryoruz. Karmzdan gelen iki yal kadn; "Mcahidler,Koey stadn grubu nerede acaba?" "u anda nerede olduunu bilmiyoruz. Bir iiniz mi vard?" sorumuza bir tanesi: "Olum onunla beraber Peaver'den geldi. Henz yanma uramad." diye cevaplad. "Grrsek syleriz." deyip, yola devam ettik. irbee: "Artk savamayacam, silahm teslim edeceim." dedi. "Niin?" "Abdulhamit, savatan nce kan davalar, airetler aras kavgalar vard. imdi o kavgalar kalmad fakat benim airetime dmanlk besleyen bu gn baka bir hizbe girdi. Beni bu gn vurunca bir hizbin eleman dierini vurmu oluyor ve hizipler aras kavgalarn ou byle kyor. Onun iin silahm brakacam." "Yanl yaparsn, sen bir hizip iinde de olsan, hizip iin deil, slm iin, Afganistan'n azad olmas iin savayorsun. Bu gereklemeden hele senin gibiler silah brakamaz. Bu tip ard niyetlilerin kk kaznmaz fakat, onlara kar da uyank olmak lazm. Akl banda komutanlar ve mcahidler bunu engelleyebilir. Baka cephelere de git. Tecrben artar, evren geniler. Afganistan'n yarnnda da size ihtiyac var. Silah brakmak gibi bir hatay sakn yapma." Zebiyullah'n grubu Bala Sultanpur'dayd. Mca199 luuiu ivuuuu^u. ij.cu.jj. pcuyeuoxij-u iutaue umzad, ayaklarn ve gvde ksmn bir katra yklediler. Onlara katldk. Yola kyoruz. Zebiyullah'n grubu u anda blgenin en kalabalk olan grubu. Ulusvaliye gelmitik. D..K monte edildi. Mca-hidler eitli taraflardan kaleyi kuatt. Starn amcaolu ve Glaa'nn en iyi arkadam dedii hastahanede bir ka defa grdm Emanullah, hkmet'in saflarna gemi. Ve u anda karmzdaki hkmet karargahndan bize kar, dn beraber olduu mcahid kardelerine kar kurun skacakt. Nasl skacakt? Bir mcahid'in saf deitirmesini, stnden hemen geilecek bir hadise olarak grmyorum. u anda muhasaramz altnda olan bu kale, daha nce yokmu. Mcahidler Celalabad'a gidiyor, karayolunu kesiyorlarm. imdiyse ou sava burada dnyordu. Sanki mcahidler oyalansn diye onlara terkedilmi bir yer gibiydi. Sava esnasnda ne tank ne helikopter yardm geliyordu. Bu durumlar Encinir Ab-dulhadi'ye sormutum. O, kaleye ilk yerletiklerinde duvar dibine kadar gidip dalga geiyorduk. Bir hafta iinde kaar giderler diyorduk. Fakat birbuuk yldr hala buradalar. Darda yakaladmz be askeri ldrmtk. Helikopterler geldi ve bombardmana balad. Bize birey olmad. l asker cesetleri paralanmt. Kale komutan askerlerin helikopter bombalaryla ldn zannettii iin "Benim askerlerimi bombalyorsunuz, bir daha gelmeyin." demesinden son200 ? eler olduundan, Emanullah'n ieride olmasnn gayesi bu olabilir diyorum. Belki byle teselli buluyordum. D..K kaleye doru bir ka el ate etmiti ki bir taraf krk olan nian kopup dt. 28 AUSTOS: Komutan Zaman'n grup reislii verdii bir mcahid'in de birka arkadayla beraber Celalabad'a giderek hkmetin saflarna katld haberi geldi. Emanullah da Zaman'n grubundayd. Mcahidler hem zlyor, hem kzyorlard. Ahmet'e "Hi kimseyi ktleme Ahmet. naallah bu iin baka bir yn vardr. Fakat, konumamz bu konuda zan yrtmemiz hatal olur" diyorum. Yine de bir zntm var bu mcahidler gerekten hkmet'in safna gemi olabilir miydi? Fakat kendi kendime dndm eylerin gerek olmas iin dua ediyordum. Aradan bir ay gemeden u haber de bomba gibi patlayacak, btn yrekleri mateme boacakt. "Zaman, Celalabad'a giderek bizzat valiye teslim oldu." Vali, Zaman'a byk itibar gstermi. Byle bir komutan'in hkmetin safna gemesi byk bir olayd. Hkmet'in Celalabad'daki en byk sorunu Hizb-i slmm komutan Zahid Seyb ve Mevlevi Halisin komutan Torpaay'd. Vali onlar istemi Zamandan. Sonradan rendiim yleydi. Zaman: "Onlar l ya da diri sana getirebilirim. yi bir birlik dzenlenmeli fakat, hepsi gvenilir, peremerden (Babrak'n Partilileri) olmal. Ben dne kadar Mcahiddim. Hem de 201 uog uou sun. Seme ve gvenilir Peremlerden yetmi kiilik bir birlik kurulmu, katrlarla yedek silah ve mermiler de verilmi. Zaman'n emrindeki askerler Veziji'ye kadar olan yolu Destten geerek amlar. Zahid Seyb ve

Torpaa'y aryorlar. Birlik gece bir vadi iinde mola verince, Zaman megafonla Zahid Seyb'e ve Torpaa'ya meydan okuyor, savaa davet ediyor. Mcahidler gece baskn yapyorlar. Yetmi peremi ldrlyor, ykler ganimet alnyor, anlalyor ki Zamann yaptklar bir hiledir. "Bu olayda drt yldr, blgede harcadmzdan ok ganimet aldk" diyorlar. 29 AUSTOS: Grubumuzdan bir mcahid hasta olmu. Bala-ba'daki evinde yatyordu. Ecza antasn alarak ziyaretine gittik. Evin damnda bir ardan altna yatrlm. Mcahidin vcudu kpkrmz olmu, para para kabarmt. Ahmet hasta mcahide ine vurdu. "Her tarafm kanyor, kantdan duramyorum." diye yaknyor. Abdlhadi ve yannda bir ihtiyar geldi. Hastann kantsna are olarak ihtiyarn nerisi: "Altna kl kilimi serip bir parasn zerine atalm, kprdattka kilime srtnr ve kantsn giderir." denilen yapld. Mcahid'in aabeyine "Veziri'ye gtrn. Dr. acan'a Peaver'den bol miktarda ila geldi. Orada tedavisi da202 Abdlhadi, damad olduu eve gitti, ben bir bada, bir selvi aacna dayanp oturdum. Saat 12.00 ki Mig ve iki helikopter blgeyi bombalamaya, kurunlamaya balad. Cebimden not defterimi kardm, not tutuyordum. Migler oturduum yerin altna den sel yatandan alaktan uarak gemeye balad. Kalenikof umu kavradm. "Ate etsem vurabilir miyim?" diye dnyorum. Bu mmkn deildi. Silah aaca dayadm. Abdlhadi bir sini kucaklam geliyordu. Migler dere yatandan bir daha dnerken biz yemek yiyoruz. leden sonra iki helikopter daha emsepur tarafn kurunlamaya balad. Sonradan rendik ki Ko-ey geceyi emsepur'da geirmi, helikopterler onun geceledii yeri kurunlamlar. 30 AUSTOS: Abdlhadi yeni evlendii iin akamlan eve gidiyordu. Ahmetzey yaknnda bir kam tarlasnn kenarnda geceliyorduk. Yakndaki kale evden yatmamz iin ilteler getirdiler. Grubumuzun says ok az, oniki kiiyiz. Gece ikier saat nbet tutuyoruz. Gezme de ksa tutuluyor. Nbeti Zlmay'a devrettim. Gecenin tatl bir scakl var. nce iltenin zerine srt st uzandm. Kala-nikof gsmn zerinde, adrm zerime ektim. 203 rae gzme yenileri iliiyor. Samanyolu boz rengiyle bir bulut kua gibi. Bu defa fazla kalmay dnmyorum cephede. Hastahane gnlerimin uzamas cihad hayatmn nne bir set gibi dikildi. Aradan tam bir yl geti. Bir yl ncesinden tecrbeliyim, blgeyi ve insanlar iyi tanyorum, dillerini rendim. Fakat, o zamanki kadar da gl olduumu zannetmiyorum. Yedi ay hastahanede yattm. ki ameliyat oldum, hi idman yapmadm. Ve bir cmleyi dnyorum. Yaralanmsn, gazan mbarek olsun, fakat, benim de seni beklediimi bil." Zayflatyor mu bu cmle beni, yoksa bir sorumluluun bir vefann szsn m tayorum. Zlmay'n sesiyle dnce aleminden syrldm. "yst. So ki?" Ardndan gecenin sessizliini bozan kurun sesleri. Mermi klaryla karanlk yrtlmt. Yerimden frlarken binlerce ihtimalli, dnce seli geldi, gitti. Zlmay'n yanndaydm. O anda uyank olmam ve nbetinin yerini bilmem onun yanna ulamam abuklatrmt. Zaten sava iinde insan vcudu baz reflekslere artlanyordu. Mermiyi mekanizmaya srm, tetie basana kadar da "Kim bunlar?" diye sordum. Meliah ya da Rus olduu muhakkakt. Yine de byle bir soru gelgit yapmt, kafamda. Zlmay yerdeydi. Kurun vzltlar zerimizden, alnmda bir seertiyle geiyordu. Kalanikofum otomatikteydi. Ve tetie aralklarla basyordum. Ahmet'le brahim gelmiti. "Sarldk m?" "Zannetmiyorum. Ulus-vali tarafndan geliyor olmallar. Zlmay, "Dur" ekince atee baladlar." 204 ? >6uu<, ancaK kurunlarndan seebildiimiz dmana doru mermi kusmaya balad. En byk endiemiz sarlm olmakt. Karmzdaki sesler fazla direnmediler. Biz de sustuk. Kulaklarmz daha bir hassaslam olarak gece sessizliini dinlemeye baladk. Hafif esen rzgarn sesi dahi ku-laklarmzdayd. Zlmay sol taraftan gsyle omuzu arasndan yaralanmt. Yarasna tampon koyduk ve onu Balaba'a gnderdik. Gndz olunca baskna uradmz yeri kefe ktk. Yerde kan glckleri, dm iki kele arjr de vard. Demek ki atlarmz hedefini bulmutu. Drt gn nce bombalanan amapur'a bakmaya gidiyoruz. Blgenin btn ahalisi hicret etmi, tek tk ekim yapan aileler var. Bombalanan yerlerde ukurlar alm, evler yklm, aalar devrilmiti. Bir evin duvarna saplanm bomba, patlamadan duruyordu. Hombann at ukurdan su km, koca bir havuz olmutu.

Yklm mescidde Mushaf- erifler ve Kabili Tefsirinin nshalar vard. Abdlhadiye: "Kur'an- Kerimleri baka yere gtrseniz." Glmsedi: "Buradan daha iyi yer mi bulacaz." Miraceddin'in grubundan mcahidlerle havuzlar-l. karlayoruz. Ellerinde be tane kalekov var. Bellin ne taktklar palaskalarn tokasnda da orakl e-kJli .rina. Zergl'e, "Kalekovlan nasl aldnz?" diyo- um "(Jrup Kaklak'tayd. O sabah Encinir Seyb (Mira-Otddin) ttihad toplants iin Veziri'ye gidecekti. Rus-Bala Sultanpur'a saldrdn haber aldk. Enci-11 "Ne yapalm, toplantya m gidelim." Ben de: 205 ocuk geldi. "u bahenin iinde Ruslar var" dediler. "Nerede abuk gsterin" dedim. Gsterdikleri yere gittik. On kadar Rus, Sultanpur mescidine doru ate ediyorlard. Koey'in grubu da mescidden karlk veriyordu. Ruslarn yaknna kadar sokulup ate ettik. ki tanesi dt, bei silahlarn atp kat, tanesi yaralanm hi kprdamadan duruyorlard. Onlar da geberttik. Silahlar topladk, palaskalarn ktklklerini sktk. En byk ganimet B.M.-13' kucaklayp oradan kardk. Tanklar yakn olduundan kaanlar takip etmemitik. Ganimet aldmz sekiz kale-kov'dan n Koey'in grubuna verdik. B.M.-13' Pe-aver'e gnderdik." 3 EYLL: Cepheden ayrlyorum artk. Abdlhadi'yle Ku-kek'de vedalatk. "Belki bir mr boyu bir daha grmemiz nasip olmayabilir Encinir Seyb. Hakkn helal et." Abdlhadi: "Gel bir daha sarlalm." dedi. Ve belki de son defa kucakladm onu. Ahmet'le beraber gidiyoruz. Paator, irbee ve Yunus Balaba'a kadar geliyorlar. Zebiyullah'n grubunda seksen yanda bir mcahid var, Gulam Haydar. Silah tamyor fakat, mcahidlerle beraber dolayor. Gulam Haydar: "Da karken bana yardmc olursanz ben de sizinle gelirim." demiti. "Seni srtmzda bile tarz" cevabn alnca gelmeye karar verdi. 206 ... *c luoouiiii oacaKsm na diyordu. "Inaal-lah" diyorum. Arkadalarla son defa yemek iin Balaba'm jale-cisine girdik. Seksenlik mcahid, Zebiyullah'dan ald bir mektubu kard. "Bunun altna sen de yaz." "Bunu sana komutann yazm, ben ne yazaym", "Yaz bir eyler" diyerek cevaplyor. Mektubu aldm. Trke olarak "20. yy.'da Hz. Eyyb el Ensari'lerin yolunda yryen Gulam Haydara ahiret hayatmzda Rabbilale-minden rahmet dilerim." diye yazdm. Mektubu katlayp bir naylon torbann iine koydu. cebine yerletirdi. "Ben lnce bunu kefenime ilitirecekler, vasiyetim var." dedi. Ayrlk saati gelmiti. Tek tek sarldm, Paator'a, Sirbee'ye. Yunus alamaya balad. Yeil gzlerinden inciler dklyordu. Bir anda ayrlmaktan vazgeip kalmak isteiyle zorlandm. Boazma ac bir dm oturdu. Yunus'un o yeil gzlerini ve inci tanesi yalarn bir sevgiyle, bir acyla, bir hasretle gnlme unutulmaz sevgilerle gmp onlara srtm dndm. Her adan, onlardan bir ayrlk admyd. Hoda Hafz Afganistan Hoda Hafz Biraderan Mcahidan.

Vous aimerez peut-être aussi