Vous êtes sur la page 1sur 16

T.C.

ULUDA NVERSTES
LAHYAT FAKLTES
Cilt: 12, Say:1, 2003
s. 233-248

Leibnizde man-Akl likisi


Aliye INAR
Ar. Gr.; U.. lhiyat Fakltesi
zet
Bu makale, Leibnizde iman-akl ilikisini tartr. Sz konusu
problem, merhalede ele alnr. lkin, Leibnizin Tanr kavram
incelenir. kinci olarak Leibnizde iman-akl arasndaki uygunluun
mahiyeti sorgulanr. Son olarak da, Leibnizin iman ve akl
arasnda yapt ayrma dikkat ekilir. Yine Onun ift akl
kavramna iaret edilir. Peki, burada iman-akl ilikisi konusunda
bir ikilem mi sz konusu? Acaba Leibnizin grnteki Tanr,
iman ve akl kavramlarnn ardnda gizli baka anlamlar m var?
Dahas nasl bir rasyonalist filozoftur, O?

Abstract
The Relationship of Faith-Reason in Leibniz
This paper discusses the problem of relatinship between faith and
reason in Leibniz. This problem is investigated three steps. Firstly,
it is examined the concept of God of Leibniz. Secondly, it is
discussed the nature of relevance of faith-reason in Leibniz! Finally
it shows that Leibniz makes difference faith and reason. So it is
pointed to Leibnizs dual reason concept. Is there a dilemma here?
Is there hiden meaning in behind apperance concepts of God,
faith, reson of Leibniz? How does he rationalist philosopher above
all?
Anahtar Kelimeler : Leibniz, rasyonel din, iman-akl ilikisi, Tanr .
Key Words
: Leibniz, natural religion, the relationship of faithreason, God.

A. nanma Objesi Olarak Tanr


Gottfried Wilhem Leibniz (1646-1716), on yedinci yzylda altn
an yaayan rasyonalist ve tzc metafiziin birinci snf
filozoflarndan biridir. Leibnizin, tz iin kulland kavram
monaddr. Ona gre monad, bileiklere giren basit, yani paralar
1
olmayan bir tzden baka bir ey deildir. yle ki monad, tabiatn
gerek atomlar, bir kelime ile eylerin gesidir...ve her monadn
2
baka bir monaddan farkl olmas lzmdr. Bu monadlar metafizik
3
noktalardr. Ona gre penceresi birbirine kapal yaratlm her
monad, bir mikrokozmos olduundan tm evreni kendi gc
4
lsnde alg derecesine gre temsil eder. Leibnizin gerek Tanr,
gerekse lem hakkndaki grleri tz fikrine sk skya baldr. Ona
gre her monad, hem kendi otonomisini, hem de entelekyasn bizzat
kendinden alan birer g birimidir. Grld gibi burada hem
mekanizm hem de teleoloji birbirine girmi durumdadr. Sadece
mekanizm ve teleoloji konusunda deil, pek ok hususta birbirinden
olduka farkl geler arasnda sentezcilie koan bir eklektizm belki
de onun btn abasn zetleyen bir kavramdr.
Leibnizin gznde toplam realite, yalnz Tanrsal bir
aktelletirmenin akn dorulamasyla mmkndr ve ancak o
zaman anlalabilir. Dnyann her grn bizi Tanrya gtrr ve
gerek felsef ama, paray btn iine yerletirir...Akas o,
5
varln btnln rasyonel bir temele oturtur. Leibnizin
terminolojisinde bu, monadlar tpk bizim dncelerimizi
yaratmamz gibi bir eit trmle, bir eit teemmlle yaratlr,
6
eklinde ifade edilir. Tanr mdrikesindeki potansiyel haldeki nve
monad bu yolla aktellik kazanarak doada yer alr. Bu husus,
Tanr, insan ve doa arasnda doal bir ban olduunu gsterir;
nk doa ile Tanrnn z ve mahiyeti birbirinden farkl deildir.
Tanr, evren ve insan ayn ritimde atmaktadr. Bunlar, bir mimari
yap ve bu yapy oluturan paralar arasnda da matematiksel
belirlenmi bir iliki erevesinde takdim edilmitir. u halde Tanr
ve doa arasnda ontik bir birliktelik vardr. Bu sistemdeki dnyada
kendimi hi de yabanc hissetmiyorum diyecei geliyor insann.
Aslnda rasyonalist dnce izgisinde hkim renk olan tefekkr,
1

Leibniz, Gottfried Wilhem, Monadoloji, ev. Suat Yetkin, Maarif Matbaas,


1943, p. 1

Leibniz, a. g. e., p. 3, 1.

Copleston, Frederic Copleston Felsefe Tarihi, Cilt 4, Blm C, Leibniz, ev.


Aziz Yardml, dea Yay., stanbul, 1996, s. 39.

Leibniz, Monadoloji, p.61-2.

Gusdorf, Georges, nsan ve Tanr, ev. Zeki zcan, Alfa Yay., 2000, s.37-8.

Leibniz, Metafizik zerine, ev. Nusret Hzr, M.E.B., 1949s.23.

234

kaynaa yolculuk iin iyi bir vstadr. Bu nedenle tefekkr, bir


zdevinimlilik ve mekanik nedensellik ark iinde iler.
Var olan her eyi doal nedenlere bavurarak temellendirme t
Greklerden beri muteber bir dnceydi. Yunanllar, kendilerine
balanm olan akln, insan Tanrya akraba kldn, dolaysyla
7
ona kendi abalaryla ulaabileceklerini inanmaktaydlar. Bu
hususun modern dncedeki
akislerini arlkl olarak
duyduumuz Descartes ve Leibniz iin de Tanr, kozmosu kaplayan
total rasyonelliin memba ve teminatdr. Bu dnce modu,
insana, Tanrdan bir para olan kendi akl istidadyla doay anlama
8
imkann veren bir rasyonaliteden bakas deildir. MacIntyren da
ifade ettii gibi, Descartesn Tanrs benim idelerim ile fiziksel
9
dnya arasndaki gedii kapatr. yle ki bu ge de mahiyet
bakmndan birbirinden farkl deildir. Evet, bu rasyonalite rasyonel
dnya paradigmas iinde iler. Sz konusu paradigma iinde insan,
rasyonel varlktr ve Tanrya dair argmantasyonda bu rasyonelliin
tabii sonucu ve dnya da ilkece zlmesi mmkn mantksal bir
10
problemler serisidir. Hatrlanaca gibi doal teoloji bu ontolojik
birlie iaret ederken, vahiy, Tanr ve insan arasndaki ontolojik
11
ayrla iaret eder.
Leibnizin dnce izgisinin babas diyebileceimiz Descartes,
maddeyi, zn eitli uzantlar olarak grerek, evrendeki eitlilii
birka ihata edici kaideye indirgeyerek ve Tanrya da, bu dzenin
kuruculuunu vererek yani onu, evrenin yaratcs ve sponsoru
statsne indirgemek suretiyle ilah nizam kavramn yerle bir
12
etti. Dahas Onun Tanrs, neredeyse sadece madde hakkndaki
genel dncelerin doru olduunu gvence altna alan bir varlktr.
Bu fizikinin Tanrsdr veya daha nemlisi kukuculuu yadsyan
bir fizik felsefesi tarafndan talep edilen trden bir Tanrdr; fiziin
genel yasalarna kesinlik vermeye alan bir Tanrdr. yle ki
boyutlu uzam, blnebilirlik ve devinim yetenei gibi niteliklere

Armstrong, Karen, Tanrnn Tarihi, ev. O. zel, H. Koyukan, K. Emirolu,


s.99, AyraYay., 1998.

Davies, Paul, The Mind of God, Penguin Books, 1993, s. 77.

MacIntyre, Alasdair, Varoluuluk, ev. Hakk Hnler, ParadigmaYay., 2001,


s.70

10

Klemm David E., Teolojik Tartmalarn Roterii, Retorik, Hermeneutik, ve


Sosyal Bilimler iinde, der., ev., Hsamettin Arslan, Paradigma, 2002, s. 365.

11

Keny, Anthony, The God of Philosophers, Oxford, 1979, s.3-5.

12

Kolakowski, Leszek, Modernliin Sonsuz Durumas, ev. Selahattin Ayaz,


Pnar Yay., 1999, s.18.

235

dayal bir madde deerlendirmesine kefil olmak Tanrnn birinci


13
vazifesidir.
Leibnizin Tanrs da iyi bir matematiki, muazzam bir hesap
14
15
uzmandr.
Tabiat da kelimenin tek anlamyla bir makinedir.
Doann kitab, muazzam bir matematiki tarafndan matematiksel
bir dille yazlmtr. Doann adamakll bir kefi, ayn zamanda bu
yasalar koyan matematikiyi de zmek deil midir? Leibnize gre,
Tanr bu evreni t batan her eyini hesaplayarak monadlar
16
arasndaki dzeni, birbirine uyumu adeta bir saat gibi kurmutur.
yle ki bu alemin her eyini Tanr onu yaratrken ayarlad gibi,
17
baz zamanlardaki istisnalar yani mucizeleri de ayarlamtr.
nceden kurulmu henk prensibi metafiziksel bir zorunluluk ifade
18
eder. Bu dnce ilmeklerinin atlnda onun bilim ve matematie
kaytsz kalmad ve bu konularda da orijinal fikirler rettii
unutulmamaldr.
te yandan Leibniz tm nesnelerde Tanrlk bir kuvvet
19
olduunu
syler. Btn basit tzlere ve yaratlm monadlara
entelekya ad verilebilir. nk onlarda bir yetkinlik, onlar kendi i
eylemlerinin kayna klan ve tenle ilgisiz bir eit otomat haline
20
koyan bir yeterlilik, bir deruni dinamizm vardr.
Zira btn
21
canllar son tahlilde ruh, entelekya ya da kuvvete dayanr. Bu
entelekyay etkinletirmek iin dardan onu uyarp harekete
geirecek bir d uyarcya muhta, potansiyel eylem kayna gibi
dnmemek gerekir. O, bu potansiyeli gerekletirecek gc
kendinde bulur. Leibniz, bunu aba (conatus) ya da effort
kavramlaryla ifade eder. Bu g ya da aba engellenmedii srece
22
etkin olmaya can atar. Leibnize gre monadn varolmas potansiyel
monadn bir almdr, aktellik kazanmasdr. Her monad, kendi
deruni dinamizmi sayesinde, kendi snrlarn deitirmek suretiyle

13

Sorell, Tom, Dncenin Ustalar Descartes, ev. Cemal Atila, Altn Kitaplar,
2002, s.78.

14

Leibniz, Metafizik zerine,s.23.

15

Leibniz, Monadoloji, p. 64.

16

Leibniz, Metafizik zerine, 24,

17

Leibniz, a. g. e., s. 10.

18

Leibniz, New Essays Concerning Human Understanding, Trans., A.G. Langley,


Lasalle, 1949, s.507.

19

Leibniz, Metafizik zerine,s. 38.

20

Leibniz, Monadoloji, p. 18; Theodicy, trans. by, E. M. Huggurd, Open Court,


U.S.A.1993, 360-1.

21

Leibniz, Monadoloji, p. 82.

22

Leibniz, Theodicy, s.170.

236

23

u halde bizdeki akll ruhlar,


arazlar meydana getirmektedir.
deta Tanrnn numuneleridir ve her biri kendi srasnda da kk
24
birer Tanr gibidir.
Leibnize gre evrendeki akll ruhlar ya da okluklar adedince
bir o kadarda sebepler olsa da, bu evrenin dnda niha bir son
25
yeter-sebep kesinlikle vardr. Leibnize yeri, g verseniz kesinlikle
vazgemeyecei
ilke
yeter-sebep
ilkesidir.
nk
btn
dncelerini dayandrd, temel ilkedir, o. Belki de zeka, anlk,
eylerin kayna olmadka, gerek anlamda bir gayelilikten sz
26
edilemez.
Esasnda bu anlamda Leibnizin de srarla kulland
klsik Tanr kantlar sz konusu yeter-sebepe
farkl akl
eksersizleriyle tekrar tekrar ulama abasdr. Bir baka ifadeyle
sistemin iyice salamasnn yaplmasndan baka bir ey deildir.
Aslnda klsik Tanr kantlaryla filozof, imann korrelatndaki vahyin
Tanrsna deil de, hem akln, hem de doann kaynana farkl
farkl yollardan ulama denemeleri yapmaktadr. rnein yetersebebe tmevarm yoluyla ulama abas nedensellik ilkesine aklk
getirme gayreti deil de nedir?
Dier deyile, kantlar sayesinde
filozof, sistemindeki baz meselelerin stndeki sisi datmaktadr.
Kantlarn hizmet ettii amalarn farknda olunduu srece onlara
27
diyecek bir ey yoktur. Yine bu meyanda filozofumuzun fikirlerine
gz atmaya devam edecek olursak, mesela snrsz Tanr akl
eyadaki mkemmellik ve amayan tabiat dzenini onaylamaktadr.
nk bu alem, ancak akll bilge bir ustann maharetiyle ortaya
28
km olabilir.
Muazzam bir ekilde, gne sisteminin,
gezegenlerin, yldzlarn ileyii bu akll ustann elidir. Ona gre
lemde ciddi bir dzenin, intizamn olduu su gtrmez bir gerektir.
Varlklardaki dzen belli gayelere hizmet etmektedir. Varlklar bir
bana bunu seemeyeceklerine gre lemi var eden bir varln
olduu aikrdr. Bu hariklade eserden hareketle messirin
29
mkemmellii karlabilir.
te bu zihinsel egzersiz btnyle
Leibnizin temele koyduu Tanryla rtmektedir.
Leibniz metafiziine daha ok Tanry merkeze alarak ksaca
gz atmaya altk. Peki, bu dnce ilmekleri bize, imanla akln
uygun olduuna dir ip ucu veriyor mu? Dahas, iman ile akl
23

Leibniz, a. g. e., s.360-361.

24

Leibniz, Monadoloji, p. 83.

25

Leibniz, a. g. e., p,32.

26

Gilson, Etienne, The Spirit of Mediaeval Philosophy, New York, 1940, s.104-6.

27

Cahn, Steven, The rrelevence of Proof to Religion, Philosophical Quarterly,


6, 1969, s. 172.

28

Leibniz, Metafizik zerine Konuma, s . 39-40.

29

Leibniz, a. g. e.,, 33-35.

237

birbirine uygundur, denildiinde bu uygunluun mahiyeti nedir?


Dnemi dikkate alndnda Leibniz, aykr bir motif mi ilemitir?
imdi bu sorularn cevabn bulmaya alalm.
B.manla Akln Uygunluu
Tertullian, sradan bir Hristiyana filozoflardan daha ok
pirim verdiinde, acaba tamamen hatal myd? diye sorulacak
30
olursa, bana kalrsa onun iddias kesinlikle hakldr, der, Pierre
Bayle (1647-1706). te Bayle, tipik bir fideist tutum iinde, Tanrya
inanmada akln deil de, imann nemli rol oynadn, hatta bu
edimde akla hi de gerek olmadn syler. Ona gre inanmak
demek, zaten doas itibariyle akln almad, dahas akla zt olan
eylere balanmak demektir. Dindarln deeri ite btnyle bu
teslim olmakta yatmaktadr. mann kulvar ile akln kulvar
31
birbirinden farkldr.
Yine bu konuda Prusya Kraliesi Sophie Charlette, biraz geri
planda uykuya daldrlan dogma-akl ilikisini yeniden uyandran
Baylein aklamalarndan pek tatmin olmad iin, bu konuyu bir
de Leibnize gtrr. O da bu problem zerine hayli mesai harcar ve
sonuta nemli eserlerinden biri olan Theodicy ortaya km olur.
En hacimli eseri olan bu almada o, imanla akln uygunluu
yannda, Tanrnn iyilii, insann zgrl ve ktln kayna
gibi daha ok teolojiyi ilgilendiren meseleleri ele alr ve bu konuda
32
Bayle ile ak polemie girer.
Leibnize gre akln gesi ya da farkl grn vardr:
Birincisi, kavranlm, anlalm doru fikirlerdir. Bunlar daha az
bildiimiz, henz tam kavrayamadmz hakikatleri anlamamza
yardmc olurlar rnein elimezlik ilkesiyle pek ok kapall,
karmakl zebiliriz. kincisi sadece yarglarmzn deil, hakikatin
de nedeni olan a priori akldr. Bu akla gre, eylerdeki nedenler
hakikatin kendisiyle kartlk iinde deildir. Bu nedenle ereksel
nedene (final cause) genellikle akl ad verilir. Akln nc
grnne gelince o, hakikatlerdeki balar kavrayan bir yetidir. Bu
yetinin birbirine balad hakikatler zinciri, onlar arasndaki
33
bantdan oluur ve birbiriyle iliki iindedir.
Leibnize gre hibir iman forml akla kar deildir. Onun
muhtevas, matematikte grdmz ispatlar kadar tutarldr. ki
30

Bayle, Pierre, Simonides, Historical and Critical Dictionary iinde, selec.,


trans, Richard H. Popkin, Indianapolis: Hackett, 1991, s.279.

31

A.g.e.,279-283..

32

Russell, L.J., Leibniz, ed. Paul Edwards, in Encyclopedia of Philosophy,


New York, 1967,s. 431.

33

Leibniz, New Essays Concerning Human Understanding, s. 555-6.

238

hakikat birbirine zt olamayacandan, iman hakikatleri geometri


hakikatlerine de zt deildir. Bu nedenle iman hakikatlerine kar
sarslmaz bir itirazn yaplmas imkanszdr. Eer byle bir itiraz,
temel hakikatlere ya da apak ve kesin olgulara dayanan ve ebedi
hakikatler zincirinden meydana gelen bir ispatsa, zorunlu ve
kesindir. Bu takdirde iki eliiin ayn anda doru olduunu kabul
etmek gerekirdi. Eer itiraz zorunlu ve kesin bir ispat deilse, o
zaman muhtemel bir delil olur. Bu durumda dinin srlarn rtme
abas muhtemel bir kanttan baka bir ey deildir. Bundan dolay
kesin olmadka muhtemel bir kantn imana kar hibir tesiri
34
olmaz.
Bir hakikat ve zellikle inan konusundaki bir hakikat
rtlemez itirazlara maruz kalabilir mi? sorusuna Bayle, evet der
ve kader-kaza konularnn buna rnek tekil edebileceini ifade eder
ancak Leibniz, bu soruyu hayr diye cevaplandrr. nk ona gre
rtlemez bir itiraz bir ispattan baka bir ey deildir. Esasen bir
ispatn doruluunu anlamak iin baz artlar gereklidir. Bunlar ne
srlen iddiann gerek ekil, gerek muhteva bakmndan
incelenmesi, yani eklinin doru olup olmadnn tespiti; her ncl
ayn kuvvette baka bir delil yardmyla dorulanm mdr, yoksa
dorulanmam mdr? spat edilmi midir, edilmemi midir? Btn
bunlarn gzden geirilmesi gerekir. yle ki filozofa gre, iman
hakikatlerine kar yaplan itirazda, dikkatle incelendii zaman
mutlaka hata bulunacaktr. nk iki zt doru elimezlik ilkesi
35
gereince ayn anda doru olamaz. Ona gre iman hakikatinin
eksiz phesiz doruluu peinen kabul edilmektedir. Leibniz,
burada Baylein yapt gibi bir ifte-doruyu kabul etmeye
yanamaz.
te yandan Leibnize gre dogmay aklayabilme veya aklla
dogmann mahiyetini anlatabilme gc yalnz ve yalnz Tanrya
mahsustur. Ancak biz, sadece dogmann sama olduunu iddia
edenlerin itirazlarna cevap verebiliriz. Doaldr ki, Bayle bu
dncelere katlmaz. Bayle de dogmalarn klli akla, yani Tanrsal
akla uygun olduunu pekla kabul etmekle birlikte, ona gre
Tanrsal akl, insann eya hakknda hkm verirken somut verilerle
i gren, determinist ilikileri kavrayan dnme yetisiyle rtmez.
Oysa Leibniz iin Tanrnn bir hediyesi olan aklmz klli yani
Tanrsal Akla uygundur. kisi arasndaki fark bir damla su ile

34

Leibniz, Gottfried Wilhem, manla Akln Uygunluu zerine Konuma, ev.


Hseyin Batu, M. E. B., 1986, s. 7, 39, 81. (Bu kitap aslnda Leibnizin
Theodicy, isimli eserinin nsz ve birinci blmdr. Okumalarmz
nereden yaptysak, dipnotu da oradan dtk.)

35

Leibniz, manla Akln Uygunluu, 37-42.

239

okyanus veya sonlu ile sonsuz arasndaki farka benzetilebilir.


Paraya zt olan ister istemez btne de zt olacaktr. O halde insan
36
akl Tanr aklna zt olmad iin dogmalara da aykr olamaz.
Leibnize gre vahiy ise hem Tanrda olan hakikatlere hem de
doal olarak insan aklna zt deildir. Vahiy, Tanrnn insan aklna
koyduu hakikatlerin bir almdr. Sonuta ikisi de Tanrsal bir
hediyedir. Aktr ki iman hakikatleri aklla elimez. nsan akl da
klli akln bir paras olduundan her ikisi de Tanrsal aklla
37
mutabakat iindedir.
Leibniz, vahyi Tanrnn olaanst bir ekilde gnderdii
38
hakikatler btn olarak tanmlar. O, Tanrsal mesaj bir bilgi tr
olarak peinen kabul etmitir. Bu konu da unlar kaydeder: Nasl ki
gidip grmediimiz yer hakkndaki bilgilerin doruluuna inanyoruz;
bu, vahiy iin neden mmkn olmasn. Bunun gerekelerini de
aklar: yle ki iman, kuvvet ald sebepler bakmndan vahyin
dayand mucizeleri gzleriyle grm olanlarn deneyine ve bu
mucizeleri gerek kutsal yazlar vastasyla gerekse de onlar
akllarnda tutmu olanlarn anlattklaryla bize kadar ulatrlan
inanlmaya deer olaylara baldr. in hakknda bize anlatlan
harikulde eylere inanrken de aa yukar ayn ekilde bu uzak
lkeyi grm olanlarn deneyine ve anlattklar eylerin inanlr
39
eyler olmasna dayanmyor muyuz?
Leibniz, insan aklnn snrl olduunu sk sk hatrlatr. te
bundan dolay da her eyi kuatamaz. Bunun zorunlu bir sonucu
olarak akla zt ve akl aan eyler birbirine kartrlmamaldr.
Zira akla zt olan bir ey mutlak manada kesin ve zorunlu
hakikatlere zt demektir; akl aan bir ey ise yalnz her zaman
tecrbe yoluyla tanyp anladmz eylere zttr. Snrl olan her
zihin iman hakikatini kavrayamyorsa, o hakikat aklmz ayor
demektir. rnein kutsal leme, Tanrnn sada tecessm etmesi,
40
yaratl mucizesi bunlardandr.
Aslnda Leibniz burada dogmay insan aklnn btnyle
anlamasnn
mmkn
olamayacan
sylerken
Bayle
yaklamaktadr.
Leibniz
insan
aklnn
dogmay
tamamen
kuatamamasnn nedeni bu yetinin snrl olmasdr, der. Dogmalar
akla zt deil akl amaktadr. Deil mi ki ... aklmz Tanrdaki klli
akla uygundur. kisi arasndaki fark, bir damla su ile okyanus yahut
36

Leibniz, a. g. e.,, 80-1.

37

Leibniz, Theodicy, s. 91.

38

Leibniz, manla Akln Uygunluu, s.3.

39

Leibniz, a. g. e., s.10.

40

Leibniz, a. g. e., s.36, 79.

240

41

daha dorusu sonlu ile sonsuz arasndaki farka benzetilebilir.


Monadlarn monad olan Tanr ile dier monadlar arasndaki uurum
elbette ok byktr. Fakat buradaki ayrm, bir nevi ayrm
42
olmayp, bir derece ayrmdr. Demek ki aklmz Tanrsal akla
yaklatrmak adna o bytlrse, bu kez dogmalar akla zt olmad
gibi akl da amayacaktr. u halde Leibnizin iman hakikatlerinin
akla zt olmad eklindeki ilkesi esasnda bir pein hkme dayanr.
Tpk matematikteki bir denklem gibi, nasl ki dogmalar Tanrsal
akla zt deildir, O halde Tanrsal akln bir paras olan insan aklna
da zt olamaz, demeye getirir, Leibniz. Grld gibi akl baz alan
deerlendirmesinde onun tipik monist bir ontoloji sergiledii
grlmektedir.
Yine Leibnize gre felsefe ve teoloji ortak kavramlarda
buluabilselerdi,
yani
ayn
kavramlara
farkl
anlamlar
yklemeselerdi, Baylein vard sonuca varlmazd. Asl problem
aklamak, anlamak, ispat etmek ve mdafaa etmek
kavramlarn birbirine kartrmaktan kaynaklanmaktadr. Filozofa
gre srlara inanmak iin onlar aklayabiliriz. Fakat onlar
kesinlikle anlayamayz. Srlar aklla ispat etmek mmkn deildir.
Zira a priori olarak yani srf akln yardm ile ispat mmkn olan
43
bir eyi anlayabiliriz. Leibniz bir eyi aklla kavramak ile o eyi
itirazlara kar mdafaa etmeyi birbirine kartrmamak gerekir der
ve bu konuda Baylei sular: Bayle diyor ki, dogmalarda aklla
kavranlmas mmkn olmayan hibir noktann bulunmadn
syleyenler, bu iddialaryla kendilerini muarzlarnn merhametine
terketmi oluyorlar ve byle bir iddiay ileri srenler muarzlarnn
btn itirazlarna cevap vermek zorunda kalacaklar gibi, zihnimizin
yetersizliini anlar anlamaz bar talebinde bulunacaklardr.
Anlalan diyor Leibniz, Bayle, itiraza cevap vermeyi aklla
kavramaktan daha zor sayyor, oysa ki durum tamamen aksidir: Bir
fikrin mdafaasn yapan kimse hibir suretle tezini aklla
kavramaya mecbur olmayp yalnz muarznn itirazlarna cevap
vermekle mkelleftir. Demek ki diyor Leibniz, iman srlarn
aklamaya ve anlalr bir ekle sokmaya kalkacak olanlar tekdirle,
ayn srr muarzlarnn itirazlarna kar koruyacak olanlar takdirle
44
karlanacaktr.
Ancak yukarda kavramsal tahlile giden Leibnizin herhangi bir
eyi kavrama ile onu savunmann bir ve ayn anlama geleceini ileri
41

Leibniz, a. g. e., s.81.

42

Aster, Ernast Von, Bireim ve Uyum Filozofu Leibniz, Felsefe Arkivi, Cilt II,
say 2, . E. F.Y., stanbul, 1947, s.2.

43

Leibniz, manla Akln Uygunluu, s. 9.

44

Leibniz, a. g. e., 76, 79.

241

srmesi dorusu ilgin gzkmektedir: Baylein akln hibir zaman


kendini aan eyleri kavrayamayaca aktr eklindeki iddiasna
Leibniz, yle cevap verir: Biz aklmz aan eyleri kavrayabiliriz. Bu
kavramann anlam akl st hakikatlerin zne nfuz etmemiz
deildir. Onlarn doruluunu savunabilmemizin ve desteklememizin
45
mmkn olmasdr. Szkonusu savunmada anlalmaz cevaplar
bile verilmesinde bir saknca yoktur. Filozofun bu tavrn Bayle,
sava kaybettikten sonra dmann kovalamasndan kurtulmak iin
karanln himmetine snan bir orduya benzetir. Leibniz ise,
kendini mdafaa eden kimse gizlendii istihkmdan sklp
46
atlmadka yenilmi saylmaz, der.
Esasnda Leibniz de Bayle gibi
onlarn anlalamayacan kabul etmektedir: Ne demiti iman
srlarn aklamaya ve anlalr bir ekle sokmaya kalkacak olanlar
47
tekdirle karlanacaktr. Belki de bu hususta onlarn fark sadece
tavr farkdr: Bayle satranta yenileceini fark ettii zaman ac bir
tebessmle sonuca teslim olunmas gerektiini dnrken, Leibniz,
menfi nihayetlenecek skoru fark edince satran masasn devirmenin
de bir re olabileceini dnr.
yi de, Leibniz gibi bir filozof iin bunlar sylemek bu kadar
kolay m? Btn bu aklamalarmz nda Russeln da ifade ettii
gibi, Leibnizin felsefesinde deta iki farkl kiiyle kar karya
kalrz. Biri, olduka tutarl, rasyonalist ve derindir. Oysa dieri, s,
iyimser, her zaman tutarl olmayan, daha ok halk iin yazan biridir.
48
zellikle Theodise sz konusu olunca ikinci Leibniz akla gelir. yle
ki bizzat Leibniz de, eserin yazl gayesinin okuyucunun ahlki ve
49
din duygularn kuvvetlendirmeye gayret etmek olduunu syler.
Ancak birinci snf bir filozofun tutarszlk pahasna gze ald
hususlarn Leibniz asndan hibir neminin olmadn sylemek
ok da kolay gzkmyor. Onun asndan da, bunlar nemli
olmasna nemli. Belki de mesele bunlarn kendi sisteminde nereye
konulaca meselesidir.
C. Leibnizde ift Akl Kavram ve Deerlendirme
Leibniz, akl hakikatleri ile olgu hakikatleri arasndaki
farklla dikkat eker. Bir yanda onlar inkar etmenin aikr bir
biimde kiinin kendi kendisiyle elimesi anlamna gelen ve kstas
45

Leibniz, a. g. e., s.95-6.

46

Leibniz, manla Akln Uygunluu, 103-4.

47

Leibniz, a. g. e., 76, 79.

48

Russel, Bertrand, Bat Felsefe Tarihi, Yeni-Modern a, ev. Muammer Sencer,


Bilgi Yay., Ankara, 1973.

49

Leibniz, manla Akln Uygunluu, nsz, s. xxxv. (Her ne kadar eserin yazl
gayesi byle zetlenmi olsa da, Theodicyde onun pek ok satr aras
dncelerini de yakalamak mmkndr.)

242

elimezlik ilkesi olan akl dorular vardr. te yanda olgu dorular;


kendilerini inkar etmenin bir elikiye yol amad ve dolaysyla,
olduklarndan baka trl olabilmeleri kesinlikle mmkn olan ve
50
yeter-sebep prensibine dayanan dorulardr. Dier deyile zorunlu
nermelerde, nermenin ne zaman ve nerede doru olacaklarn
bildiren hibir koul yoktur. 2+2=4 gibi bir nerme dnya her nasl
olursa olsun ya da dnya varolsun ya da olmasn, doru olmak
zorundadr. Ancak bir de briz zdeliklere indirgenemeyen,
varolmalar hkm sren fiili koullara bal bulunan olumsal
nermeler vardr. Gne bugn parlamaktadr nermesi, dnyada
belirli bir zamanda ve yerde hkm sren zel koullardan dolay
dorudur. Bu dnyada hkm sren ve srecek olan btn
koullar bilmediimiz ve anlamadmz iin bunlar zdelik bildiren
nermelere indirgeyemeyiz. Sadece Tanr iin btn nermeler
51
zdelik nermesi olarak deerlendirilir.
Leibniz bu anlamda iman hakikatlerini nerede grr,
eklindeki bir soru kanmzca yerinde bir soru olacaktr. O, iman
hakikatlerini, byk lde matematiksel hakikatler gibi akl
hakikatleri iinde deerlendirir. Esasnda o, akl iin hakikatler
arasndaki balar kavrayan bir yeti de demiti. Bu yetinin birbirine
balad hakikatler zinciri, onlar arasndaki bantdan oluur ve
52
birbiriyle iliki iindedir. Ancak bu hakikatler zincirinin de yalnzca
yekpare bir ey olduu sylenemez: Akl bir hakikatler zinciri, lakin
bilhassa (imanla kyaslannca) insan zihninin tabii bir ekilde
53
ulat, ... bir takm hakikatler zinciri olduunu sanyorum , diyen
Leibnizin bir tek akl kavramn ileri srd sylenemez. yle ki
kstas elimezlik ilkesi olan matematiksel hakikatler ana akl tabii
bir ekilde ularken, iman hakikatlerinin zincirini iman nuru ya da
sezen akl rer. Mesela Leibniz, teslisi grnml bir Tanr
olarak kabul eder. Sonuta bu konuda yaplan izahlar analojiden
teye geemez. Zira teslis bir srdr ve onun neliine tam olarak
54
nfuz etmek mmkn deildir. Ona gre inanmak iin inanlacak
olana yaplan itirazlarn ortadan kaldrlmas ve bu baarlncaya
kadar imann askya alnmas gerekmez. Zira kartlarn ardnda yazl

50

Leibniz, Monadoloji, p. 33-37; Keny, Anthony, A Brief History of WESTERN


PHILOSOPHY, Oxford, 1998, s. 225.

51

Popkin, Richard, Metafiziin Ksa Tarihi, Metafizie Giriin iinde, der. ev.
Ahmet Cevizci, s. 195, Paradigma Yay., 2001.

52

Leibniz, New Essays Concerning Human Understanding, Trans., A.G. Langley,


Lasalle, 1949, s. 555-556.

53

Leibniz, manla Akln Uygunluu, s. 3, 37.

54

Leibniz, a. g. e., s.73.

243

55

olan srlarn niini ve nasl Tanrya aktr. Demek ki Leibniz


birbirinden farkl gereklik seviyesinin olduunu kabul etmektedir.
Onun gznde tek hakikat matematiksel hakikattir demek doru
deildir.
Evet, bilgi ve iman arasndaki ayrma Leibnizin de gitmi
olmas gerekten ilgi ekicidir. Bilgi yntemleri asndan
matematiin ve tmdengelimin neminin altn izmekle birlikte
fakat Tanrsal ltuf bambakadr demekten dorusu kendini
alamaz: Gerekten kutsal ruh varlmz kavrayp, ruhumuzu
kendine bend ederken ve bizi hayra yani imana ve merhamete
56
gtrrken muhakkak birtakm sebeplere muhta deildir.
u
halde akln, nedensellie tbi dinamii ile, akln bu ynne ihtiyac
olmayan imann dinamii kesinlikle birbirinden farkldr. Ancak
bunu sylemekle de, bu iki ynn birbirini hi gerektirmediini
demek istemiyoruz. nk insan varolu, yetilerinin hepsiyle bir
btndr. Bir baka ifadeyle epistemolojik adan insan paralara
ayrmada bir dereceye kadar saknca olmayabilir ancak ontolojik
duru buna izin vermez.
phesiz Leibniz sadece bilgi iin felsefe yapmamtr. O, ayn
zamanda pratik hayattaki problemler zerine de kafa yormutur.
Teolojiye dikkat ekecek kadar ok mesai harcam olmasnn sebebi
Protestanlar ve Katolikler arasndaki ihtilaflar giderme isteidir.
nk Leibniz, ou filozofun aksine yalnzl tercih etmeyip,
prenseslerle, prenslerle, vb. diyalou olduka iyi bir dnrd.
Toplum iin problem olan bu mezhep ayrlklarn gidererek, Katolik
57
ve Protestan kiliselerini birletirmeye almas dikkat ekicidir. 17.
yy.da gndemdeki en nemli problemlerden biri, uzun zamandan
beri teolojik grler ve din ballklar yznden ayrlm bulunan
58
uluslar arasndaki iletiimi
restore etmekti.
Leibniz otuz yl
savalarnn maliyetinin byk lde dillerin ve kltrlerin
okluunda ve mezhep ayrlklarnda grd. Almanyada bir nceki
kuak, ehirlerin ykmna tank olmutu; lke nfusunun byk bir
oran Kalvenist, Lutherci veya Katoliklik adna katledilmiti. Leibniz
gibi pratik hayata da yz dnk biri iin bu probleme kaytsz
kalnamazd. Bu nedenle o, bir yandan Hristiyan kiliselerinin
birliini salama abasna giriti, te yandan herhangi bir lkenin,
kltrn ya da dinin mensuplarnca renilebilecek ideal bir dil
ryasn hayal etti. yle ki bu dil, aritmetiin dili gibi kesin, net ve
55

Leibniz, a. g. e., 39-40, 75.

56

Leibniz, a. g. e., s.9.

57

Copleston, Frederic Copleston Felsefe Tarihi, Leibniz, s.9.

58

Toulmin, Stephen, Kozmopolis, ev. Hsamettin Arslan, Paradigma Yay. 2002,


s.137.

244

evrensel olmalyd. Ancak takdir edilecei gibi, farkl kltrler,


uluslar ve dnceler arasndaki mesafeyi, ayrlklar el abukluu
ile kaldrmann ve spontane akn yerine suni bir dil koymann ve
bunun yryeceini beklemenin pek de bir anlam yoktur. Zaten bu
proje, sadece bir proje olmaktan teye gidememitir.
Grld gibi Leibniz birbirine zt denecek kadar farkl
filozoflarn grlerini bir sentezde sunmaya alt gibi, din
mezhepleri de ortak bir paydada toplamann mmkn olacana
inanmtr. Onun pozisyonunu u duruma benzetebiliriz: Bir
kasabann farkl grnleri kasabann baz zellikleri iin ipucu
verirken, bir ksmn da gizler. yle ki eitli perspektifteki
gzlemcilerden onun farkl tasvirleri dinlenilebilir. Her gzlemci,
kendisinin gremedii zelliklerin varln inkar etmedii srece, bu
tasvirler birbiriyle karlkl olarak badaabilir. Leibnizin tutkusu
her eyi kuatan ve eksik ksmlar da olabildiince kusursuz olarak
59
ifa eden Tanrya benzer bir perspektifi baarmakt. Belki de
Leibniz, dnyada varolan her eyin, hem teolojik, hem politik hem de
bilimsel ve aklayc terimlerle tamamen birbirine bal, kuatc bir
yorumunu vermek istemektedir. te yandan bu dnem asndan
meseleye baktmz zaman, szkonusu arabuluculuk konusunda
Horkheimerin de ifade ettii gibi, bu periyotta zaruret gerei akln,
bir yan anlam da kazand gz ard edilemez. Akl, siyaset, din vb.
alanlardaki uzlamay salayacak bir ara anlamnda da
60
kullanlmaya balanmtr.
Bilim ve din arasnda da bir orta yol bulmaya alan Leibnizin
bu unsurlardan biri olan din penceresinden, din konusunda sadece
politik bir uzlatrc olduu sylenemez.
Leibniz
dnyay
aklamak iin dinden gelen sese de kaytsz kalmak istemez
dorusu. Btncl bir dnya gr iin, dinin yol gsterdii ritme
kulak vermenin ve akord iin ondan gelen sese iyi kulak
kabartmann nemini
sezmitir. nk sazn teli bilimin fark
ettiinden daha tinsel bir eye meyyaldir. Esasnda fenomenlere
ilikin btn bir bilimsel kavraymz, sonsuzca akll bir tinin yani
Tanrnn amalarnn gereklemesi olarak, zde din bir dnya
61
kavraymza dayandrabiliriz, demeye getirir, o. Yine ayn ekilde
Leibniz gerekten kutsal ruh varlmz kavrayp, ruhumuzu
kendine bend ederken..., gibi ifadelere yer vermesi onun, insann
59

G. M. Ross ve R. Francks, Descartes, Spinoza and Leibniz, The Blackwell


Companon to Philosopy iinde, ed. N. Bunnin ve E. P.Tusi-James, Oxford,
1998, s. 521.

60

Horkheimer, Max, Akl Tutulmas, ev. Orhan Koak, Metis Yay., 62.

61

Magee Bryan, Byk Filozoflar Platondan Wittgensteina Bat Felsefesi, ev.


Ahmet Cevizci, Paradigma Yay., 2000, s.115.

245

inanan boyutunun zgnlne dikkat ektii aikr bir eydir.


ster buna zde din bir dnya tasavvurunu diyelim isterseniz de,
insann iman boyutunun nemini vurgulamtr diyelim, btn
bunlar, Leibnizin gnlnde yatan aslan olup ya da onun kendisine
samimiyetle itiraf ettii gereklerdir ve neminden dolay bu
hususlar teet gemek istememektedir. Gelgelelim Leibnizin
kurduu deirmene bunlar dklse dahi akl din tonunda rnler
kmaktadr. Bir baka ifadeyle Leibnizin dncelerinin bazlar,
sisteminde geri planda kalmtr demek mmkndr.
Grld gibi Leibniz kesinlikle balamdan kopuk okunamaz.
Bir rasyonalist olarak belki de onda, hesap ve doa yasalarn
yorumlayan akl silindirinin her eyin stnden gemesine tank
62
olmak briz bir durumdur.
Doal olarak insanlk iin
vazgeilmezlerden baz unsurlarn da stnn rtld kesindi.
Belki de bu amansz dzletirme abasnn ortadan kaldrmaya
alt bir ey vard. Zira bir insan ve doa doktrini oluturma
eklinde zetlenecek 17. yy rasyonalist silindirinin getii dzlem,
dinin de yerini almalyd. Hatrlanaca gibi Rnesanstan beri
insanlar her eyde otorite olan dinden kurtulmann yollarn ararken,
bu boluu da her eyiyle kendilerinin yaratt rasyonel bir g
63
doldurmalyd.
Burada unutulmamas gereken hususlardan biri de,
diyelim ki akl xin hizmetindedir, durum sadece bununla
kalmamakta x de akl dourmaktadr. Mesela hesap matematiksel
akl, hesaplamaya hizmet eder ancak bu hesaplama da, hesap
akln nev nema bulduu yerdir. Ksacas akl, yaratt eyin ayn
64
zamanda ocuudur da.
te Leibnizde de neden ve sonucun
birbirine sk skya bal olduu akl, byk lde ilke formundaki
akldr. Akl, yeter-neden bahesinde bahvanlk yaparken, bu bahe
ayn zamanda szkonusu akl da dourmaktadr.
Bu yeni dikilen ve grbz ilke formundaki akl,
mevcudiyetini her yerde hissettiren bir kraldr. yle geni ve byk
bir nfuz alan vardr ki, hibir eyi darda brakamaz. O her ey
iin neden, dahas yeter-nedendir. Ancak ve bu durumda akl ruhsuz
bir ilke, yaratclktan uzak, eli kolu bal snrl ve belirli bir prensip
65
hviyetine hapsedilmi olmuyor mu? Ancak bylece akl hayat
62

Toulmin, Stephen, Kozmopolis, s. 137-146.

63

Horkheimer, Max, Akl Tutulmas, s.63.

64

Brown, R. H. Retorik Olarak Akl, Epistemoloji, Sylem ve Pratik Arasndaki


likiler zerine, Retorik, Hermeneutik, ve Sosyal Bilimler iinde, s. 232.

65

Caputo, John D., Postmetafizik bir Rasyonaliteye Doru, nsan Bilimlerine


Prolegomenann iinde der. ev. Hsamettin Arslan, Paradigma Yay. 2002,
s.431-432.

246

66

formelletirilip, bir hukuk kuralna indirgenmemi midir?


Unutulmamaldr ki, rasyonalist metafiziin temel idealleri ve
kavramlarnn kkleri evrensel insan kavramnda aranmaldr. Bu
kavramlarn biimsellemesi insan ieriklerinden de koparld
67
anlamna gelir.
Btn bu aklamalarmzdan da anlalaca gibi, Leibnizin
Tanrs, sonsuzca kn hesaplanmasyla hangi dnyann
yaratlmas gerektii problemini zen yiden, Platonun iyisinden
68
bakas deildir.
Zira Onun Tanrsnn z yaratmaktr. z
yaratmaktan baka bir ey olmayan Tanr, phesiz Hristiyanln
Tanrs deildir. Hristiyanln Tanrsnn z yaratmak deil
*
varolmaktr: O ki vardr; z varolma olan Tanr, isterse
69
yaratabilir; fakat yaratmak iin var deildir.
Bu uzlatrma sonucu ortaya kan Tanr, din inan ve akli
dncenin karmyla ortaya kan mutsuz bir melezdir. Belki de byle
olmas kanlmazdr. nk bir filozof ayn zamanda Hristiyansa,
aratrmasnn banda yle bir tavr alabilir: Bir an iin Hristiyan
olmadm kabul ederek varolan her eyi aklayan ilk ilkeleri ve ilk
sebepleri inancn na bavurmadan sadece aklla aratrmaya
balayalm. Fikr bir spor olarak bu herhangi bir oyun kadar iyidir ve
ncelikle akla pek yatkn gelir, fakat sonunda baarszla mahkumdur.
Zira varln yalnz bir tek sebebinin olduu ortaya konursa ve o, hem
inancn hem de bilginin konusu olursa, mtefekkirin inand Tanr,
70
bildii sebepten bakas olamaz. Hatrlanaca gibi Leibnizin Tanrs
sonsuzca kn hesaplanmasyla hangi dnyann yaratlmas
gerektii problemini zen iyi bir matematiki, iyi bir fizikidir.

Hatrlanaca gibi, Leibniz, kendisine balanm olan insan


aklnn mahiyet itibariyle Tanrsal akla akraba olduuna, dolaysyla
ona insann kendi abasyla ulaabileceine inanmaktadr. yle ya
Leibniz iin Tanr, kozmosu kaplayan total rasyonelliin memba ve
teminatdr. Belki de filozofun imanla kastettii eyin bu trden bir
bilgiden baka bir ey olmad sylenebilir. Bu tarzdaki inancn
niha temel ve esas olan Tanr esasnda rasyonel bir gerekliliktir.
Grnen o ki, Leibnizin iman dedii ey gerekte bilgiye bir klf, bir
inan klf giydirmekten baka bir ey deildir.

66

Caputo, John D., a. g. m., s.436.

67

Horkheimer, Max, Akl Tutulmas, s. 71.

68

Gilson, Etienne, Tanr ve Felsefe, ev. Mehmet Aydn, Dokuz Eyll


niversitesi Yay., 1986, s. 67.

k 3; 13.

69

Gilson, Etienne, Tanr ve Felsefe, s. 60-1.

70

Gilson, Etienne, a. g. e., s.57-62.

247

Bu aklamalarmza Leibniz sanki uzaktan gz krpar gibidir.


Peki, ne diyor: Akl dini yani z dindarlk, bilgi ve erdemden ibaret olup,
kalabala nasip olmamtr. Tarih din ise, birtakm inan dsturlar ile
dini trenlerden yani ekil ve merasimden mteekkildir ve ounluun
din anlay budur. Bunun byle olmasna armamak gerekir.
Kalabalk grnle oyalanrken, elite hitap eden z dindarlk dolu
71
dizgin bir sorgulamay gerektirir.
Yine Vahiy ile akl arasnda bir
elime olduu zaman insan hangisini kabul edecektir? O, tercihini
akldan yana kullanr: Srlar mdafaa edeceim diye, zorunlu ve ebedi
72
hakikatlere yani akla yz evirmemek gerekir. Evet, akl hakikaten iyi
bir klavuz, iyi bir hakemdir: Gerek din ile uydurma din arasndaki
ayrmda yegane klavuz akl olmaldr; iman hakikatleri akl karsnda
73
kendini merulatrabilmelidir. Ayn ekilde o, Tanrya ulamada akln
yeterli olacan vahye muhta olunmayacan ifade eder: Btn
kainat tamamen iyi ve hkim tek bir kuvvetin idare ettiini bilmemiz
iin vahyedilmi imana katiyen muhta deiliz. Akl bunu rtlemez
74
birtakm ispatlarla retiyor.
Ancak daha nce de im edilmekle
birlikte bir kez daha ifade etmek gerekirse, akln ulat Tanr kesinlikle
75
dinin Tanrs olmayp, ilke Tanrdr.
Sonu olarak diyebiliriz ki, Leibniz kendi dnemindeki ou
filozofla kyaslandnda insan bir gereklik olarak dinin nemini ya da
yerini teslim etme bakmndan olduka farkl bir motif ilemektedir.
Ancak onda hesap, karmsal akln rengi ylesine hakim ki, insann
inanma boyutu kabul edilse bile, bu boyut hayli geri planda kalmakta ya
da gn yzne tekinin basknlndan dolay kamamaktadr. Belki de
bu durumu, anayasasnda kendini demokrat olarak tanmlayan bir
devletin uygulamada baka ilkelerinin baskn olmasndan dolay
demokrasinin glgede kalm olmasna benzetebiliriz. Tpk bunun gibi
Leibnizde de din, hatta tarih din, inanma, din benlik gibi geler yok
saylmyor; bilakis onlarn varl kabul ediliyor ancak tedavldeki geer
ake akl dini ya da doal dindir. Hatta geri planda hayalet konumuna
braklan dinin Tanrs total rasyonelliin kaynann iinde eritilerek,
tl olmaktan da kurtarlm olur. Ona enjekte edilen can, kan elbette
doal akl olacaktr. Hal byle olunca aradaki ontolojik farkllk el
abukluuyla elimine edilmi olur ve Tanr da phesiz bir bilgi meselesi
olur kar. yle ya, Tanrya ulamak iin tefekkr neden elverili bir
ara olmasn!

71

Leibniz, manla Akln Uygunluu, nsz, s. III, VII:

72

Leibniz, a. g. e., 35, 54.

73

Leibniz, a. g. e., s.43, 44.

74

Leibniz, a. g. e., s.61.

75

Gilson, Etienne, Tanr ve Felsefe, s.50.

248

Vous aimerez peut-être aussi