Vous êtes sur la page 1sur 23

KELAM VE TASAVVUF

TERMNOLOJSNDE BLG
Ara. Gr. Mehmet aa Kilis 7 Aralk niversitesi lahiyat
Fakltesi mehmetsasa@kilis.edu.tr
zet:
Bilginin tanmnn yaplp yaplamayaca, mahiyetinin ne olduu konusu, slm
dncesinde ok tartlan meselelerdendir. Bilgi, Arapada hem ilim hem de marifet
kelimeleriyle ifade edilmitir. Dolaysyla her iki kavramn hem szlkte hem de stlahta
mteradif olup olmadklar konusu tartlm ve bir takm farkl fikirler ortaya kmtr.
Kelam ve Tasavvuf disiplinleri de bu konular ele alm ve tartmtr. Kelamclar,
bilginin hem teolojik hem de epistemolojik boyutunu ele almlardr. Kelam ilminde
marifet kavram, ilim ve imann tanm yaplrken ve Allah bilme konusu ilenirken
deinilen bir kelimedir. Bu spesifik konular dnda, her ne kadar istisnalar varsa da,
genel itibariyle ilim ve marifet kavramlar mteradif kabul edilmitir. Bununla beraber
kelamclar, genel itibariyle dnce an ilim kavram zerine kurmaya almlardr.
Mutasavvflar ilmi ise, genel olarak bilginin teolojik boyutundan ziyade, epistemolojik
ynne eilmilerdir. Tasavvuf disiplininde ilim ve marifet kavramlarnn birbirinden
farkl olduu savunulmutur. Ayrca sfler, ilim kavramndan ziyade marifet kavramn
kullanm ve dnce an marifet kavram zerine kurmulardr. almamzda ilim
ve marifet kavramlarnn szlk anlamlar ele alndktan sonra, Kelam ve Tasavvuf
disiplinlerindeki terim anlamlar ilenmi ve her iki kavramn birbiriyle olan ilikisi
incelenmitir.
Anahtar kelimeler: Kelam, Tasavvuf, ilim, marifet, bilgi.

KNOWLEDGE IN THE THERMINOLOGY OF


THEOLOGY AND SUFISM
Abstract
The discussions on possibility of description of knowledge and what is the nature of it, are
the much-debated topics in the Islamic thought. In Arabic language, knowledge described
as both scholarship and marifet. Hence, lexically and technically synonymousness of
these concepts have discussed and different opinions have emerged. Both Theology and
Sufism discussed and interested in these topics. Theologians studied epistemological
70

ASSAM Uluslararas Hakemli Dergi (ASSAM - UHAD) ASSAM International Refereed Journal

and theological dimension of knowledge. Marifet concept in theology, has mentioned


while conceptualise knowledge and belief and studying knowing Allah. Except some of
theologians, generally speaking, scholarship and marife accepted as synonym. Theology
tried to place their knowledge web on the knowledge. On the other hand, sufism evaluated
scholarship and marife differently and placed their knowledge web on the concept of
marife. In our study, lexical meaning of knowledge and marife has examined than technical
meanings of them in the theology and sufism has studied.

1- Giri:
Trkede bilgi kavramyla ifade edilen mana, Arapada ilim ve marifet diye iki farkl
kelime ile ifade edilmitir. slm dncesinde bilginin (ilmin/marifetin) tanmnn
yaplp yaplamayaca konusu ise tartmal bir meseledir. Bilgi nasl tanmlanmaldr?
Bilgi ile ne kastedilmektedir? Yaplan tanm hem insan bilgisini hem de Allahn bilgisini
kapsamakta mdr? Yaplan tarif, mantk ilminde incelenen genel tanm teorisinin
ilkelerine uymakta mdr? lim ve marifet kavramlarnn mteradif midir? Yoksa birisi,
dierini iine alabilecek kadar daha kapsaml mdr? Gibi bir takm sorular, bilgi hakknda
tartlan nemli konulardr.
Bilginin tam bir tanmnn yaplabilecei ifade edildii gibi, byle bir tarifin yaplmasnn
glnden de bahsedilmektedir. Hatta bilgiyi tanmlamann imknszl zerinde
de durulmutur. Bilginin tanmlanp tanmlanamayaca, ilh ve beer eklinde farkl
ynlerinin olmasyla ilgilidir. Bununla beraber bilginin doutan olup olmad konusu
kadar bilginin kesb olup olmadyla da ilikilendirilmitir (Crcn, 1998: 68-93; mid,
2003: I, 26-27; mid, 2004: I, 74-78).
71

Say : 2 Yl: 2014

slam dnce tarihi boyunca ilim konusunda gelitirilen yaklamlar, ncelikle


Kurnn sunduu perspektiflere sahip olmay hedeflemitir. Bununla birlikte,
slm ilimler arasnda bilginin tanm hakknda yaplan deerlendirmeler farkllk
arz etmitir. Her bilim dal kendisine zg bilgiyi tarif etmi ve bilgi nesnelerini
bu tanmlar erevesinde incelemi ve aklamalar yapmtr. (Taylan, 1992: VI,
158-159).
Kelam terminolojisinde ilim kavramnn, Tasavvuf literatrnde, marifet teriminin zel
bir konuma sahip olmas, almamzda, Kelamn yannda zellikle de Tasavvufu
ele almamza sevk etmitir. almamz Kelam ve Tasavvuf ilimleri asndan
deerlendirdiimizden dolay da, konuya gemeden nce her iki disiplinin metodolojisine
ksaca deinmenin, faydal olacan mlahaza ediyoruz.
Kelam ve Tasavvuf disiplinleri, esas itibariyle birbirlerine ok yakn olmalarna ramen
biraz da tarih sre iindeki bir takm olaylar sonucunda birbirlerinden olduka farkl
gibi bir grnm arz etmektedir. Oysaki zellikle konularnn temelinde olan tevhid
nazariyesine verdikleri nem itibariyle belki de slam ilimleri arasnda birbirine en yakn
iki ayr disiplin olarak bile alglanabilir. Sonu itibariyle her ikisinde de temel olarak
tevhid nazariyesinin hassasiyeti ve nemi her frsatta ortaya kmaktadr. Zaten ilah
dinlerin temel ilkesi de tevhid inancdr (Gzel, 2001: 193).
Gerek Kelam ve gerekse Tasavvufta Allah-insan ve lem lsnn, daima temel
ilkelerin merkezinde olduu grlmektedir. Temelde bu l arasndaki iliki ve ba ele
alnmaktadr. Ancak farkllk, bu l arasndaki gidi yolu, yani metodoloji ile ilgilidir.
Her iki disiplinin yntemini u ekilde verebiliriz (Gzel, 2001: 203):

Kelamdaki gidi yolu

Tasavvuftaki gidi yolu

Kelam usul asndan bu lye baktmzda, bir takm rasyonel yollarla, insan
merkeze alarak, lemi tanma -ki, bu tanma ierisine kozmolojik sre, yaratl, varlk
72

ASSAM Uluslararas Hakemli Dergi (ASSAM - UHAD) ASSAM International Refereed Journal

gibi konular girer- yoluyla Allah tanma ve ispat sreci gzlenmektedir. Hudus, imkn
ve gaye-nizam delilleri bu balamda ele alnabilir.
Kelamclar, ilim veya marifetin kayna olarak sadece akl, nass ve hissi kabul etmilerdir
(Kad Abdlcebbar, t.y.: XII, 343; Mturd, 2003: 35, 69, 75; Mturd, 2004: III, 100, 290
291/ V, 464465; Nesef, 2003: I, 22; bn Frek, 2005; 18; Pezdev, 2003:18; Baklln,
1957: 8-11; Taftazn, 1326: 27-29; zmirl, 1339-1341; I, 56-59). Kelamclarn duyular
bilgi kayna olarak zikrettikleri yerlerde, ilim ve marifeti e anlaml grmelerinden olmal
ki, ilmin sebepleri, kayna dedikleri gibi marifetin sebepleri, kayna eklinde de
bahsederler (Mturid, 2003: 35, 69, 75; bn Frek, 2005: 18; Nesef, 1993: I, 22; Beyz,
1971: 61).
Tasavvuf ise, akl, nass ve duyularn yan sra din yaantdan kaynaklanan zevk, ilham
ve kefi de kabul edip hakiki bilgiye (irfana) niha noktada kef yoluyla ulalabileceini
savunur. Sfler, kef ve ilhamla ulalan bilgiye ilim demeyip marifet, irfan, ilm-i
ledn, ilm-i vehb gibi isimler verirler. Sezgi yoluyla elde edilen irfan, Allah ve sfatlar
hakknda dorudan bilgi verdii halde, akl ve nakil vastal bilgi verirler (Trer, 2013:
34-35).
Sflerin gelitirdikleri epistemoloji ve bu epistemolojinin sonucu olarak oluan znel
bilgi, kelamclarn sahip olduklar nesnel bilgiyi tam anlamyla karlayamamaktadr.
Zira znel bilgi, kime ait olursa olsun, tarihsel ve kltrel olarak belirlenmi bilgiden
teye geememektedir. Kelamclar ise, bilgi iin akl, nakl ve hiss delilleri toplamaya
ynelir ve bir eyi doru olarak tasdik etmek ister. Dolaysyla sistematik bilgi reten akl
ile inanlmas gereken eyleri temellendirmeye ve kesinletirmeye alr. Kelamclarn
sistematik bilgi reten akldan kastettikleri ey ise; duyular, zeky, dnceyi, istidlali,
vicdan ve insan iin mmkn i ve d, nesnel ve znel btn bilgi edinme yollarn iine
alr (Hanefi, 1999: 29).
Kelam ilmi, gdler ve kiilik zelliklerinden kaynaklanan aklamalara kar ihtiyatldr.
Oysa sfnin bilgi kaynann en nemlilerinden biri de ilham ve keftir. lham ve kefin
ise, kayna belli olmad iin genelde kaynak sjedir. lham, kiisel bir hazdr, hak
olabildii gibi batl olma ihtimalinden de uzak deildir. Nitekim bn Haldun, tasavvuf
mensuplarnn bykleri, keiflere itibar etmezler, anszn husule gelen bu keifleri, mihnet
ve snama sayarak, bundan Allaha snrlar eklinde aklamada bulunarak buna iaret
etmitir (bn Haldun, 1986: II, 546).
Mutasavvflar, inan esaslar konusunda cedel (diyalektik) metodunu kullanmay
tercih etmemekte; nazar ve istidlal gibi akl yntemlerle Tevhide ulamay
benimsememektedirler: Bu tutumlar, onlarn, akid asndan bamsz bir frka
konumuna gelmelerini engellemitir (Aslan, 2002: 66).
Tasavvuf, marifet konusunda kelam ilmine yakndr. nk metodu ayr olsa bile, kelam
73

Say : 2 Yl: 2014

ilmi gibi Allah, sfatlarn, melekleri, vb. tikd konular ele alr. Ancak Tasavvufta bu
konularn keyfiyetleri hakknda nazar tartmalara pek girilmemitir. Kelam ve tasavvuf
ilimlerinin marifet ve ilim konusunda izlemi olduklar metoda ksaca deindikten sonra,
ilim ve marifet kavramlar arasndaki ilikiyi ortaya koyabilmemiz asndan ilim ve
marifet kavramlarnn tanm ve mahiyeti hakknda bilgi vermemizin faydal olaca
kanaatindeyiz.

1- lmin tanm ve mahiyeti:


lim, kelimesi Arapa a-l-m kknden tretilmi mastar olan ilim kavramyla
ifade edilmektedir ( bn Manzr, 1994: XII, 417; Ferhid, 2003: III, 222; Zebd,
2000: XXXIII, 126). Zddna ihtimal verilmeyecek ekilde manalar birbirinden ayrt
etme sfatdr (Tehnev, 1996: 1219 vd.). lim kavram bilgi dnda bilim dallar iin
de kullanlan bir kavramdr. rnein Kelam ilmi, Fkh ilmi, Kimya ilmi, Fizik ilmi vs..
Szlkte bir eyi gerek haliyle idrak etmek anlamna gelir (Yavuz, 1995: XXII, 137).
Klasik szlklerde bir eyi gerek ynyle kavramak, gerekle rten kesin inan
(itikad), bir nesnenin eklinin zihinde olumas, nesneyi olduu gibi bilmek, nesnedeki
gizliliin ortadan kalkmas, tmel ve tikellerin kavranmasn salayan bir sfat gibi
deiik ekillerde tarif edilmitir. Bilgisizliin (cehl) kart biiminde de tanmlanr.
(Cveyn, 1950: 14; Crcn, 1985: 130; Ferhid, 2003: III, 203; bn Fris, 1979: IV,
109; Kn, 1992: 363; Kutluer, 1995: XXII, 109). Bununla beraber ilim, lgatte uur
(Zebd, 2000: XXXIII, 126; Asm Efendi, 1305: IV, 410), eser ve almet, iki eyi
birbirinden ayran almet, yola dikilmi olan ve yolculara doru yolu gsteren almet
anlamlarna gelir (Ferhid, 2003: III, 202; Daud Wan, 2002: 86)
Arapa kullanmda ilim kelimesinin iki farkl anlama gelmesi mmkndr. Birincisi,
kiinin zihninde veya nefsinde malumatn suretinin meydana gelmesidir. kincisi ise,
kiinin var olan bir eye bu ey vardr diye hkmetmesidir. Eer
fiili, birinci
anlamda kullanlrsa, iki mefl, ikinci anlamda kullanlrsa tek mefl alr. Zira

ayetinde (el-Enfl 8/60) ve (el-Mmtehine 60/10) ayetinin

ksmnda, hkm verme anlamnda kullanlp tek mefl almtr. (elMmtehine 60/10) ayetinin
ksmnda ise, birinci anlamda olup, iki
mefl almtr (sfehn, 2001: 446).
Kurnda ilim kknden treyen kelimelerin yaklak 760 yerde getii grlmektedir.
Bu say, bilginin ve bilme faaliyetinin Kurn mesaj bakmndan nemini ortaya
koymaktadr. Kurnda ilim kavram, daha ziyade ilh bilgi yahut vahiy anlamnda
kullanlmakta, ayrca gerek insann vahyedilmi ilh hakikate dair ilmi, gerekse bilme
melekesiyle ilgili kazand dnyev ilmi ifade etmek zere eitli yetlerde yer almaktadr.
Buna gre ilim sahipleri yahut kendilerine ilim verilenler ilh bilgiye muhatap olan ve
74

ASSAM Uluslararas Hakemli Dergi (ASSAM - UHAD) ASSAM International Refereed Journal

bu bilginin doruluuna inananlardr (el-Bakara 2/145; l-i mran 3/19; el-sra 17/107;
el-Enam 6/108, 119, 144; el-Hacc 22/3; er-Rum 30/29; el-Necm 53/28).

nsann temel maksudu ve kendisi iin yaratld bir zellik (Gazl, t.y.: VIII,
1354) olan ilmin tanm hakknda hem kelamclar hem de mutasavvflar kendi
aralarnda gr birliine varamamlardr. Her iki disiplinin de ilim kavramn
nasl tarif ettiklerini ayr ayr aktarmak daha yerinde olacaktr.
Kelam disiplininde ilim kavram hem teolojik hem epistemolojik adan ele alnmtr.
Allahn ilim sfatnn ezel olup olmad ve keyfiyeti hakkndaki tartmalar kavramn
teolojik boyutunu olutururken, insan bilgisinin mahiyeti ve kayna gibi meseleler
ise, epistemolojik ynn meydana getirmektedir. Dolaysyla kelm geleneinde ilim
kavram ilenirken, daima ilh ve beer bilgi problemine atfta bulunulmaktadr (Kutluer,
1995: XXII, 112).
Kelamclar ilmi, kadm ve hdis eklinde ikiye ayrmlardr (Nesef, 1993: I, 45; Baklln,
1957: 6-10; Baklln, 2000: 13-14; Cveyn, 1969: 111; Cveyn, 1950: 13; Crcn,
1311: I, 98; Badd, 1928: 8; mid, 2004: I, 79; Sbn, 1969: 29). Hdis bilgiyi de,
zorunlu ve ihtiyar veya istidlal eklinde farkl ksmlara ayrlmtr (Nesef, 2003: I,
45; Baklln, 1957: 6-10; Baklln, 2000: 13-14; Cveyn, 1969: 111; Cveyn, 1950:
13; Taftazn, 1998: II, 320-323; Crcn, 1311: I, 68-70, 98; Badd, 1928: 8; mid,
2004: I, 79; bn Frek, 2005: 7-8; Nsbur, 1987: 51; Zeyne, 1978: 51; Sbn, 1969: 29).
Bununla beraber ilmi, nazar ve amel diye ikiye ayranlar da olmutur ( sfehn, 2001:
446). nsana ait olan hdis bilgiyi reten akl, varlk ve olaylara duyu snrlamalarna ait
snrlamalar aarak, kendi imknlar ierisinde ulaabilir (Baklln, 2000: 13-14).
Mtekaddimn dneminin mehur kelamclarndan Mturd, slam dncesinde
kendisine zg bir bilgi anlay ya da kuram gelitiren ilk kelamc olmutur (zarslan,
2010: 15). Mturdye gre ilim, Kendisinde bulunan kimseye, zikrolunan eyin ak
hale gelmesini salayan bir sfattr(*). Nesef, Mturdnin bilgiyi bu ekilde tanmladn
rivayet eder. Nesef, Mturdnin tanmn zikrederek bu tanm hakknda sahih ve geerli
olan tanmn bu olduunu, bu tanmla ilgili olarak kimsenin eletiri getirmediini syler
(Nesef, 1993: I, 15,18). Mturdye atfedilen bu tanm daha sonra baz kelamclarn da
aynen kullandn grmekteyiz (Taftazn, 1326: 25; zmirl, 1981: 142).
Earye gre ilim, ona sahip olan kimsenin lim olmasn gerektiren bir vasftr
(Cveyn, 1950: 12) (**). Bu tanm, ayn zamanda Cveyn de, tercih etmekte ve onu Ear

Mturdnin kendi eserlerinde dorudan bilgi tanm ile ilgili bir ibareye rastlamadk. Ayrca Mturd
de Bilgi Problemi konulu doktora tezi yapan Hanifi zcan da byle bir tanma dorudan rastlamadn
belirtir. Buna karn o, Nesefnin, vermi olduu tanm Mturdnin tanm olarak verir(Bk. zcan,
1993: 35).
** Earnin bilgi tanmnn ne olduunu, tpk Mturdde olduu gibi, kendi eserlerinde rastlamadmz
*

75

Say : 2 Yl: 2014

gelenekte var olan farkl bilgi tanmlar ierisinde maksada en uygun olan tanm olarak
grmektedir (Cveyn, 1950: 12). Bununla beraber Earnin bilgiyi, bilinenin olduu
gibi bilinmesi veya idrak edilmesidir eklinde tarif ettii nakledilmitir ( Baklln,
2000: 13; Cveyn, 1950: 12-14; Pezdev, 2003: 22; Nsbur, 1987: 50). Baklln de bu
tanm kabul etmitir (Baklln, 1957:6-7; Baklln 2000: 13)(*). Ayn ekilde Pezdev, en
doru tanmn, bilme eyleminde idraki merkeze alan bu tarz bir tanm olduunu ileri srer
(Pezdev, 2003: 22). Ancak mid, bu tanm eletirmitir (mid, 2004: I, 74).
Mutezile kelamclar, bilginin tanmn yaparken itikad kavramn ne karmaktadrlar.
Ebul-Kasm el-Belh (el-Kab), bilgiyi nefsin sukneti ve karar klmasyla beraber bir
eye olduu haliyle itikat etmek seklinde tanmlamtr (Nesef, 1993: I, 9; Pezdev,
2003: 22). Ebu Ali el Cbba ve Kab, bilgiyi bir eye olduu zere itikattr (Kad
Abdlcabbar, t.y.: XII, 402) eklinde tanmlarken Eb Him el-Cbbnin ise, sukn-u
nefsle beraber bir eye olduu zere itikattr eklinde tanmlad nakledilmektedir (Kad
Abdlcabbr, t.y.: XII, 13,25; Cveyn 1950: 13; Badd 1928:5; Nesef, 1993: I, 10).
Dikkat edilirse, Mutezile ulemas, ilmin tarifini yaparken zellikle itikd kelimesini
kullanmtr.
Cbbler gibi birok Mutezile limi tarafndan yaplm olan bu tanmlar ve Crcnnin
ilim, vakaya uygun kesin bir itikattr (Crcn, 1985: 161; Crcn, 1998: I, 76)
eklindeki tanm, Kad Abdulcebbr tarafndan yeterli grlmemi ve eletirilmitir
(**). Kad Abdulcebbar, bir eyi bilen kimsenin, o eye olduu ekliyle mutmain olarak
itikat etmesidir eklinde bir tanm getirmektedir (Kad Abdlcabbar, t.y.: XII, 13, 25;
Kad Abdlcabbar, 1996: 46). nk ona gre ilim, hakikatte itikattr, ancak her itikad,
ilim deildir (Zeyne, 1978: 57). Ne var ki, baz Mutezile kaynaklarnda sukn-u nefs
ancak onun bilgi tanm olarak rivayet edilen bilgilere dayanarak renmekteyiz. Ear sonras baz
kelamclarn Earnin bilgi tanm olarak bize aktardklar tanmlardan biri budur. Zira Cveyn bu tanm eyhimiz yle syledi diyerek Earye atfen nakletmektedir (Bk. Cveyn, 1950: 12; Ayrca bkz.
Baklln, 2000: 13; mid, 2004: I, 74; Rz, Fahruddin, 1981: II, 219; Crcn, 1998: I, 79; Badd,
1928: 5-6; Nesef, 1993: I, 15,18; Beyd, 1971: 67).
* Baklln ilmin tanmn yaparken ilim bir eyin olduu gibi bilinmesidir eklinde deil de malumun
olduu gibi bilinmesidir eklinde tanplayp gerekelendirmeye alr. Zira ona gre malumun bir ey
olmas veya hibir ey olmamas mmkndr, madum ne bir eydir, ne de mevcuttur ama malumdur. Eer
ilim tanmlanrken bir eyin olduu gibi bilinmesidir denilirse, bu durumda madum olan malumlardan
hibir ey olmayanlar hakkndaki bilgi, bir bilgi olmaktan kar, tanm dnda kalrd. Bu ise tanm bozan bir husustur (Baklln, 1957: 6-7; Ayrca bkz. Baklln, 2000: 13).
** O, bu tanmlamalarn bilgiyi ifade etmekten uzak olduunu belirtmitir. Mukallit olan bir kimse, bir eyi
bilmedii halde o eye olduu ekilde itikat eder. Ona gre mukallit kimsenin bu durumu, zan ve phe
iinde olan kimse gibidir. Bu durumda mukallit, bir eye olduu gibi itikat ettii halde o eyi bilmez. Kad
Abdulcebbr, buna ilave olarak, dilcilerin de bilgiyi bildii bir eyde kesinlik olduu zaman o kimse
phe ve tecvize dmez eklinde tanmladklarn ileri srerek Cbblerin yukardaki tanmlarnn
bilgiyi ifade etmekte yeterli olmadn belirtir. (Geni bilgi iin(Kad Abdlcabbar, t.y.: XII, 17). Ayrca,
mantk asndan da Cbblerin bu tanmnn baz sorunlar tad ile ilgili ayrntl bilgi iin bkz.
(Mert, 2003: 46).

76

ASSAM Uluslararas Hakemli Dergi (ASSAM - UHAD) ASSAM International Refereed Journal

kaydnn, Kad Abdulcebbar tarafndan ilave edildii aktarlmaktadr (Kad Abdlcabbar,


t.y.: XII, 13, 25; Zeyne, 1978: 57). Ancak Mutezilenin ilmin tanmn yaparken itikad
ve ey kelimelerini kullanmas, Ehl-i Snnet kelamclar tarafndan ciddi manada
eletirmitir (*).
Tasavvuf geleneinde ise bilgi konusu, zerinde etraflca durulan bir meseledir. Eb Talib
el-Mekk, Ktul-Kulb adl eserinin en uzun saylabilecek blmn ilim konusuna
ayrmtr (Eb Talib el-Mekk, 2001: I, 363-491). Ayn ekilde Gazzlnin hyu
Ulmid-Dni (Gazzl, t.y.: I, 8-92). Suhreverdnin Avriful-Merifi (Suhreverd,
t.y.: 38-42), Muhyiddin bnul-Arabnin el-Futhtul-Mekkiyyesi (bn Arab, 1985:
VIII, 82) ve Hucvirnin Keful-Mahcbu (Hucvir, 1974: 205 vd.) ilim konusuna geni
blmlerin ayrld eserlerdir. Bu eserlerin yan sra sfler, dier pek ok tasavvuf
klasiinde ilim ve marifet konusuna olduka geni yer ayrm, pek ok ayet ve hadisi
kullanlarak irfan ve marifete dayal bir bilgi nazariyesi ortaya koymulardr.
Tasavvuf geleneine bal olanlar, insann bakasndan, kitaplardan rendii eylerin
gerekten bilgi adn almaya layk olmadn, zira gerek bilginin dorudan, vastasz
olarak ve sezgisel bir yaant hali ile Allah tarafndan bu tecrbeyi hissedene ihsan
edildiini savunarak zel bir bilgi anlay gelitirdiler (Fazlur Rahman, 2004:208-214).
Tasavvuf geleneinde ilim, zhir ve btn ilim eklinde ikili bir yapda dnlm, salt
zihn aktivitelerden ibaret olan bilgi tek bana ilmi ifade etmesi iin yeterli grlmemitir.
Sflere gre amellerin en stn ilim tahsil etmektir. Ancak burada ilim sznden maksat,
zhirde ve btnda (beden ve ruh itibariyle) kulun vazifesi olan hususlarla ilgili bilgilerdir
(Kelbz, 1994: 58-59). Mutasavvflar nazar bilgi yoluyla kazanlm (kesb) bilgiye
karlk lednn bilgiye daha ok nem vermi, bilgi konusunda nr kavramna arlk
vermilerdir (Taylan, 1995: V, 158-159).
Tasavvufta ilim, kalbin bir eyi elde etmesini zorunlu klan bir sfattr. Bu durumda bilen
kalb olup, malum ise, elde edilen eydir. lmin hakikatnn tasavvuru ok zordur (bn Arab,
1983: VIII, 82; Hucvir, 1974, 205). Ayrca Tasavvufta ilme ayr bir nem verilmitir.
Nitekim sflerce ilim, hem kalbin hayat ( Gazl, t.y.:, I, 21), hem insan hayvanlardan
ayran bir zellik hem de kalbin gdas olarak grlm ve ilimsiz bir kalbin, lm lazm
olan bir hasta olduu ifade edilmitir (Gazl, t.y.:, I, 13).

bn Arab, Baklln gibi baz kelamclarn tanmna tamamen mutabk olan bir
tanm yapmtr. Ona gre ilim, kendisine sahip olan zat hakknda limdir
hkmnn verilmesini salayan bir sfattr (bn Arab, 2009: 49). bn Arabye
gre, malumun kalbe zuhur etmesi, ilmin olumasna bir sebeptir. Yani ilim,
kalbin, kendisiyle malumu elde ettii bir sebeptir (bn Arab, 1983: VIII, 84). lim
kiinin kendisinde olan idrak etmesidir (bn Arab, 1985: VIII, 85).
Sfler bilgiyi, bir rivayetin aktarlmasna veya zihn karma dayal bir hkm olarak
77

Say : 2 Yl: 2014

grmekten ziyade manev aydnlanmaya yahut kesinlik tecrbesine (yakin) yol aan bir
nur eklinde tanmlamlardr. Allahn nurundan yansyan bu , kalp gz denilen
manev yetenein hakikati grmesi iin zorunlu kabul etmektedir. Bu durumda sflerin
ilimle kastettikleri marifet, manev tecrbe (zevk) olarak yaanan zhidne hayat tarznn,
ahlk temizliin arndrd insan ruhuna yansyan aydnlanma srecidir (Kutluer,
2000: XXII, 112). Nitekim tasavvuf bilginin bu ynn Gazl ak bir ekilde ifade
etmekte ve tasavvuf ehlinin renmekle elde edilen bilgiye deil, ilhamdan kaynaklanan
bilgiye meylettiklerini belirtmektedir. Gazlye gre peygamberler ve vellere ilh
srlar kefolmu, gslerine nr akmtr. Fakat bu renme, okuyup-yazma ile deil,
dnyadan yz evirme, alkalar kesme ile yani tm himmetleriyle Allaha ynelmeleri
sayesinde gereklemitir (Gazl, t.y.:, VIII, 1371).
Hem Kelamda hem de Tasavvufta ilim, ilmel-yakin, aynel-yakin ve hakkal-yakn
olmak zere ksma ayrlmtr. Kelam ilminde ilmel- yakn, nazar ve istidlal sonucu
meydana gelen ilim; aynel-yakn, bizzat gzle grmekle oluan ilim; hakkal-yakn ise,
ilk ikisinin bir araya gelmesi sonucu meydana gelen ilimdir. Bununla beraber ilmelyaknin, avam ulemas; aynel-yaknin, havas ulemas ve evliya iin; hakkal yakinin
ise, peygamberler iin sz konusu olduunu ileri srenler de olmutur (Semerkand, t.y.:
155). Sf stlahnda ilmel-yakn, kesin akl delil ile elde edilen bilgi; aynel-yakn,
beyn/aklama ile elde edilen bilgi; hakkal-yakn ise, pheye yer vermeyen mahede
ile elde edilen bilgidir. lmel-yakn akl sahipleri, aynel-yakn ilim sahipleri, hakkalyakn ise marifet sahipleri iindir (bn Arab, 1985: XIV,193-209; Kueyr, 2001: 121;
Gmhnev, t.y.: 264, 363, 367; Cbir, 2001: 251-252; Yavuz, 1995: XXII, 138).
Bilginin/ilmin tanmn yapan ister kelamc olsun isterse sf olsun, bilginin temel unsurlar
diyebileceimiz her hangi bir ynn, ne kardn grmekteyiz. Bu ne kard yn
ekseninde, bilgiy tarif ettii ve bilgiyi temellendirmeye alt sylenebilir. Bu tanmlar
ksaca, bileni temel alarak yaplan tanmlar, bilineni temel alarak yaplan tanmlar ve
bilen ile bilinen arasndaki ilikiyi temel alarak ve ne kararak yaplan tanmlar olmak
zere grupta toplamak mmkndr (Crcn, 1998: I, 92; mid, 2004: I, 73-85; bn
Frek, 2005: 5-6; Franz Rosenthal, 2004: 69-91). Bu temellendirmelerde ne kartlan
ynlerin farkl llerde vurgulanm olmas, tanm konusunda olduka deiik tariflerin
yaplmasna neden olmutur.
1. Marifetin tanm ve mahiyeti:
Arapa
kk fiilinden tretilen bir mastardr. Lgatte, sezgi, i tecrbe, hissetme
ve yaama yoluyla idrak etme, anlama, kavrama, bilme, salam gr, hakikate vkf
olma, grp yaayp tadarak elde edilen bilgi olarak tarif edilir (bn Manzr, 1994: IX,
236 vd.; Cevher, t.y.: IV, 1400 vd.; Zebd, 1987: XXIV, 133 vd.; sfehn, 2001: 495 vd.).
Marifet kelimesinin,
kelimesinin yerine kullanldn yani onun kokusunu
buldum ya da hissettim anlamna gelen
fiilinden, ya da onun snrna
78

ASSAM Uluslararas Hakemli Dergi (ASSAM - UHAD) ASSAM International Refereed Journal

ulatm anlamna gelen


kullanmndan geldii aktarlmtr (sfehn,
2001: 495 vd.; Zebd, 1987: XXIV, 133 vd.). bununla beraber irfan ve marifet kelimesinin
tefekkr ederek ve etkisinin veya sonucunun zerinde dnerek idrak etmek anlamna
gelmektedir (sfehn, 2001: 495 vd.; Ferhid, 2003: III, 135-136; Zebd, 1987: XXIV,
133 vd.). Marifet, szlkte bilmek, tanmak, ikrar etmek ve cehlin zdd olan ilim
demektir (Kn, 1992: 363).
Arapada
marifet
kelimesi,
iki
mana
olan bir eserle istidlal edilen btn olan

barndrr.
Birincisi,
zhir
bir eyi bilmektir. Nitekim
(el-Muhammed
47/30) ayetinde marifet, bu anlamdadr (Tehnev, 1996: I, 1584; Etri, t.y.:282). Dikkat
edilirse, bu ayete benzer (el-Bakara 2/273; en-Neml 27/93; el-Hacc 22/72) gibi ayetlerden
anlald kadaryla marifet, bir eye delalet eden alametleri tanma srecinde oluan
ilimdir. Yine bu ayette marifet, ryetten sonradr. kincisi ise, daha nce grmekle,
hid olmak suretiyle bir eyi bilmektir. Mesela nce grlen bir kiinin daha sonra
grldnde, tannmas veya bilinmesidir. (Tehnev, 1996: I, 1584; Etri, t.y.:282).
Kurnda direk olarak marifet ve irfan kelimesi yer almamaktadr. Ancak a-r-f
fiili, trevleriyle birlikde 20 yerde gemektedir. Kurnda a-r-f fiilinin dnda, urf,
maruf ve araft gibi kelimeler de yer almadadr(Abdulbk, 1984: Marifet mad.)
(*).
Kelam ilminde marifet kelimesi, genel itibariyle ilimle olan ilikisi balamnda ele
alnm ve bu dorultuda tanmlanmtr. Kelam disiplininde ilim/marifet kavramlar
genel itibariyle nazar boyutta ele alnp tartlmtr. Allaha saygnn kalpte yer etmesi
olarak tarif edilen marifet, Kelamda ilimle e anlaml olarak umumiyetle bilgi manasna
kullanld gibi marifetullah eklinde ve Allah hakkndaki bilgi iin de kullanlmtr
(Uluda, 1991: III, 361). Kelamclar, bilgide objektiflii esas aldklarndan dolay marifet
kavramndan ziyade, ilim kavramn kullanmay tercih etmilerdir. Bununla beraber onlar,
baz spesifik meseleler hari genel olarak marifet, kelimesini ilim kelimesiyle e anlaml
grmlerdir (Mturd, 2003: 69, 75; Baklln, 2000: 13; bn Frek, 2005: 6; Rz, 1981:
II, 219; Nesef, 1993: I, 22). Bundan dolay da marifet kelimesinin anlamndan ziyade,
ilim kelimesinin anlam zerinde younlamlardr. Kelam ilminde marifet kavram,
ilmin tarifinde (Mturd , 2003: 69; Cveyn, 1950: 13-14; Baklln, 2000: 13; Pezdev,
2003: 22; Nsbur, 1987: 50) ve imann tanm yaplrken (Mturd , 2003: 478-479; bn
Frek, 2005: 154; Nesef, 2011: II, 1075;) ve Allah bilme konusu ilenirken deinilen
bir kelimedir (Mturd, 2003: 168; Kad Abdulcebbar, t.y.: XII, 230-238 vd.; Kad
Abdulcebbar, 1996: 86-89). Nitekim Mturd, imn meseleleriyle ilgili olarak imnn,
*

Kuranda bilmek ve tanmak anlamnda yer alan yetler iin Bkz., el-Bakara, 2/89, 146; el-Yusuf, 12/58;
Muhammed, 47/30. Bildirmek ve tantmak anlamnda yer alan yetler iin Bkz., et-
Tahrim, 66/3. birbirlerini tanmak anlamnda yer alan yetler iin Bkz., el-Hucurt, 49/13, el-Yunus, 10/45.

79

Say : 2 Yl: 2014

marifet ya da kalp ile tasdik etmek anlamna gelip gelmedii meselesini ele alrken bu
kavrama yer verir (Mturd, 2003: 485). Earye nisbet edilen bir bir tanma gre
marifet, Allahn kendisini yarattna ve idare ettiine itikad ederek Ona boyun emektir
(bn Frek, 2005: 154). Ebl Mnteh ise el-Fkhul-Ekber erhinde, marifetin Allah
isim ve sfatlar ile bildikten sonra, bu bilmesini/inanmasn muamelat ile gstermek
olduunu belirtir (Magnisv, 1321: 15). lk dnem Akid ve Kelm metinlerinde marifet
kavramnn bu erevede ele alnd, marifet problemi denildii zaman Allahn
tannmas, Allaha imn edilmesi ile ilgili baz meseleler anlald sylenebilir.
Tasavvufta ise marifet, sadece nazar olarak deil, amel adan da ele alnr ve marifetin
amel yn nazar ynnn temelini oluturur. Tasavvufta ilimle amel etmek marifeti elde
etmenin bir mukaddimesi saylr. Bununla beraber sflerin dilinde marifet dediimiz
bilgi, hi bir phe kabul etmeyen, grlm, bilinmi ve iten yaanm olan bir anlam
tar (fif, 1998: 98; Yksel, 1991: 69).
Tasavvufta irfan, keif, ilham, ilm-i ledn, sezgi gibi daha baka terimlerle de
isimlendirilen marifet, kalp kaynakl, vastasz bir bilgidir (Kara, 1995: 129). Marifet/
irfan, akln tesinde keifle marifetullaha ulamay, kalp gzyle Hakk hisseden ilmelyaknden hakkal-yakne ulamay hedef alr (z, 2001: 32). rfan, evrene kar bir tr
tavr altr. Marifet, psikolojik, fikr ve varolusal bir tavrdr. Hatta hayat, yaamay
ve lm sonrasn ieren genel bir evren tasavvurudur (Cbir, 2001: 334). rfan, sadece
bireysel bir tavr, sadece sluk deildir. O, ayn zamanda -tabir yerindeyse- uhrev bir
ideolojidir (Cbir, 2001: 338). rfan sahibi anlamna gelen rif kelimesi, daha ok
Tasavvufta kullanlan bir terimdir. rifin bilgisine marifet denir. Velayet rtbesi kazanan
insana rif, onun haline ve kulland lye ise marifet denilmitir (bn Arab, 1985: II,
318; Kuyumcu, 1984: 40).
Terim olarak marifet, insann okuduu, dinledii, grd, manevi ve rh tecrbe ile
kazand, kef ve sezgi ile mahede ettii fikir, kanaat ve anlay anlamlarna gelmektedir
(Uluda, 1996: 271; Cebeciolu, 1997: 399). Bir baka deyile marifet, sflerin ruhan
halleri yaayarak, manevi ve ilah hakikatleri tadarak i tecrbe ile vastasz olarak elde
ettikleri bilgiye verilen isimdir (Uluda, 1996: 271 vd.; Cebeciolu, 1997: 399 vd.).
riflere gre gerek marifet, her eydeki zenginlii bir tarafa koyup, Allah ile beraber
olmann zenginliine ermektir (Gmhnev, t.y.: 183). Ayrca bn-i Sinaya gre rif,
dncesini ceberut leminin srlarna younlatrm, hakikatn (Allahn) nurunun onun
srrnda parlamasn takip etmeye adam kimsedir (bn Sn, 1958-1968: II, 58).
Tasavvuf terminolojisinde Bire giden yolu gsteren anlamna da gelen marifet (bn
Arab, t.y.a: II, 297; bn Arab, 1997, 58), eer sz konusu Allahn zt ve sfatlar ise,
ek-phe kabul etmeyen ilimdir (Tehnev, 1996: I, 1584). Marifet, hakikat gzyle
hakikat olduu hal zere ihata etmektir (Kn, 1992: 363). Marifet, Allah ve Onun
sfatlar, fiilleri, isimleri ve tecellileri hakknda mnev tecrbeyle dorudan elde edilen
80

ASSAM Uluslararas Hakemli Dergi (ASSAM - UHAD) ASSAM International Refereed Journal

bilgi anlamnda bir tasavvuf terimidir (Uluda, 2003: XXVIII,54).

2. lim-marifet ilikisi:
Marifet, Arap dilcilerince ilim kelimesiyle e anlaml kabul edilmi (bn Manzr, 1994:
IX, 236 vd.) ise de, eitli bamsz ilim dallarnn ortaya kmas neticesinde, sonraki
dnemlerde baz metafizik kayglarn da etkisiyle bu iki kelimeye farkl terim manalar
yklenmitir (Tehnev, 1996: I, 1583-1584; sfehn, 2001: 495 vd).

sim olarak bilgi anlamna gelen marifet/irfan kelimesi ilimle e anlaml gibi
kullanlmakla birlikte, dil bilginleri ve sflerin geneli aralarnda baz farklar
olduunu nakletmilerdir. lim tmel ve genel nitelikteki bilgileri, marifet tikel,
zel ve ayrntl bilgileri ifade eder. lmin kart cehil, marifetin kart inkrdr
(sfehn, 2001: 495 vd.; Hfn, 1987: 246; Kn, 1992: 363; Semerkand,
t.y.: 154-155; Kueyr, 2001: 342-343; Etri, t.y.: 281; Cebeciolu, 1997:
172). Nitekim Nahl suresi 83. yetinde marifet zdd olan inkrla birlikte
eklinde yer almaktadr. Ayn ekilde Ysuf suresinin 58.
ayetinde de
bunu grmek mmkndr.
Bu sebeple ilim kelimesi her zaman marifetin yerini tutamaz (Uluda, 2003: XXVIII, 54).
Allah iin de
denilip
denilmez. Zira marifet, tefekkr yoluyla
ulalan kesin ilim hakknda kullanlr (sfehn, 2001: 495 vd.; Etri, t.y.: 281).
Kelam ilminde marifet kelimesi, Allah iin sz konusu olduunda ilim kavramndan
farkllk arz etse de, insanlar iin sz konusu olduunda ise, farkl olduunu ileri
srenler(Kad Abdulcebbar, t.y.: XII, 25; bn Frek, 2003: 50) olmasna ramen genel
olarak ilim kelimesiyle zde kabul edilmitir. Zira tasavvuf ilminde, marifetin kayna
olarak kabul edilen ve muteber grlen mahede, kelam ilminde bilgi kayna olarak
kabul edilmemitir. Kelam dnce sisteminde ilim, mahedenin mahalli olan kalp ile
deil de, nazar ve istidlalin mahalli olan akl ile elde edilir.
Kelamclar, zellikle de Allahn bilinmesi konusunu ele aldklarnda, ilim kelimesini
kullanmayp tasavvufta kullanld gibi marifet kelimesi kullanmlardr. Bundan dolay
da marifetullah terkibini ska kullanmlardr (Kad Abdulcebbar, t.y.: XII, 488-491;
Kad Abdulcebbar, 1996: 39, 64-69, 88; Cveyn, 1969: 119-123; bn Frek, 2005: 154;
Taftazn, 1998: I, 262-269; Rz, t.y.: 28; Beyz, 1971: 41-12; Masinv, 1321: 15).
Kad Abdulcebbara gre, ilim ve marifet farkl olmayp ikisi de nazar sonucu doar.
lim, kullarda aa kar ve gerekleir. Bu durumda, fehm, tefekkuh ve fetanet eklinde
isimlendirilir. Her halukrda ilimle, alimin nefsi sukuna erer. Bundan dolay kiinin tatmin
olmad ve itikat etmedii eyler ilim deildir (Kad Abdulcebbar, t.y.: XII, 25). Ancak
Mutezile limlerinin bazlarna gre ilim ile marifet birbirinden farkldr. lim, itikat iken;
marifet, istidlaldir. nk rif, istidlal sahibi olandr (Kad Abdulcebbar, t.y.: XII, 25).
81

Say : 2 Yl: 2014

Ear, ilimle marifet arasnda her hangi bir fark olmadn ifade etmitir (bn Frek,
2005: 6). Baklln gibi baz Earler, ilim ile marifeti ayn grr (Baklln, 2000: 13;
Rz, 1981: II, 219). Ancak bn Frek, her ilim marifet, her marifet de ilimdir grnn
doru olmadn belirterek, ilmini kullanp gereince amel etmedike ve ilmini vlen
hallere tahsis etmedike limin, rif olarak isimlendirilemeyeceini syler. Bu durumda
marifet, limin haline rcidir (bn Frek, 2003: 50) (*).
Nesef, bilginin marifet temelinde tanmlanmasna kar kmakta ve bu grn
geersizliine kanaat getirmektedir. Ona gre bilginin marifet merkezli tanmlanmas
durumunda limin de rif olarak tanmlanmas gerekir. Halbuki Allah, lim olarak
vasflandrlabilmesine karn, rif olarak vasflandrlamaz (Nesef, 1993: I, 13). Allah
kendisini lim olarak vasflandryor, fakat rif olarak vasflandrmyor. nk marifet
kendisinden nce bir bilgisizlii gerektirir. Allah iin byle bir eyin muhal olmasndan
dolay bilgiyi marifetle tanmlamak yanl bir tanmlama olur (Nesef, 1993: I, 13; Rz,
1981: II, 185; Badd, 1928: 15; mid, 2003: I, 16). Nitekim Allah iin marifet
kavramnn kullanlamayaca konusunda icma olduu belirtilmektedir (Crcn, 1998:
I, 78).
Tasavvuf terminolojisinde ilim kavram genellikle marifet kelimesiyle mnasebeti
bakmndan anlam tamtr. Nitekim hikmet, eyann cevherini ve dhil hakikatlerini
bilmek iken; ilim, eyann ve varln zhirini bilmektir (Tirmz, 2002: 16). Tasavvuf
literatrnde genel itibariyle ilim ile marifet kavramlarnn birbirinden farkl olduu
kabul edilmi ve ikisi arasndaki farklar dile getirilmitir (Muhsib, 1993:19; Tehnev,
1996: I, 1583; Eb Tlib el-Mekk, 2001: I, 193; Kn, 1992: 124-125; bn Arab, 1997:
70; Tirmz, 2002: 16; Kueyr, 2001: 342-346; arkv, 1987: 205; Cebeciolu, 1997:
117; Uluda, 2003: XXVIII, 54).

lk dnemlerden itibaren sfler, sf olmayan limlerin ulatklar bilgilerden


farkl ve kendilerine has bir bilgiye sahip olduklarna inanmlar, bu bilgiyi
marifet, irfan, yakn gibi yine kendilerine has terimlerle ifade edip bunun iin
bazen ilim kelimesini de kullanmlardr. Ancak ilim terimini marifet anlamnda
kullandklarnda bunu tasavvuf terminolojiye ait baz sfatlarla niteleyerek ledn
ilmi, btn ilmi, esrar ilmi, hal ilmi, makam ilmi, fen-bek ilmi, mkefe ve
mhede ilmi gibi tabirler oluturmular, bu tabirlerle marifet dedikleri ilh esrar
ve hakikatlere, nefsin niteliklerine, varlklarn durumuna ve gayb niteliindeki
baz hususlara ilikin bilgiyi kastetmilerdir. Marifetin mukaddimesinin ilim,

82

Baz sfiler ise limde bulunmas gereken hli kef ile ilikilendirmektedirler. Nitekim bnul-Arab, lim
ile rifi yle tantmaktadr: Allah Telnn kendisini mhede ettirdii ve bu sebeple zerinde bir
takm hallerin ortaya kt kimseye rif denir. Marifet, rifn hlidir. Allah Telnn ztnn ilahlna
tank kld fakat zerinde hibir hlin ortaya kmad kimseye ise lim denir. lim de limin hlidir.
(bn Arab, t.y.a: II, 129).

ASSAM Uluslararas Hakemli Dergi (ASSAM - UHAD) ASSAM International Refereed Journal

ilimsiz marifetin muhal, marifetsiz ilmin vebal olduuna inanan sfler, marifetin
lednn bir ilim sayld grndedir. Onlara gre bu ilimde vehmin tesiri
bulunmadndan ismet (masumiyet, saflk) vardr; dier ilimler ise vehmin etkisi
altnda olduklar iin saf ve msum deildir (Uluda, 2003: XXVIII, 54).
Marifet, ayn manaya gelen ilimden farkl olarak tecrb bilgiyi; yaanlan, his ve duygu
ile sezilen irfan bilgi ve tanmay ifade eder. lim ise, daha geni bir alan ve nazar ve
istidlal yoluyla renilerek elde edilen her trl bilgiyi kapsar (Ylmaz, 2010: 29). Marifet,
uhddan meydana gelirken; ilim, yaknden meydana gelir. Marifetullah, uhud yoluyla
meydana gelir (Kn, 1992: 124-125). Ge dnem szlklerinde marifet ilimden daha
zel bir anlama sahiptir. nk marifette bilme fiilinin yneldii nesne tektir, ilimde
ise bilmenin konusu umumidir. Ayrca marifette unutulan eyin hatrlanp tannmas
anlam da vardr. Nitekim marifetin kart inkr, ilmin kart ise cehl olarak gsterilir
(Zebib, 2000: XXXIII, 126 vd.; Etri, t.y.: 281; Kutluer, 2000: XXII, 112).
Marifet, ilim kelimesiyle yakn anlaml kullanlmakla birlikte aralarnda baz farkllklar
vardr. lim, akln hakikatleri ve eyy kavramasdr. Marifet ise, daha zeldir ve ilimden
sonra gelir. Her marifet bir ilmi gerektirirken, her ilim bir marifeti gerektirmez. Bir kimse
marifet sahibi olmad bir eyin ilmine (bilgisine) sahip olabilir. Marifet, akln kavray
ile birlikte insan zihninde nceden mevcut olan ey ve hakikatler hakknda irdenin ie
koyulmasdr. (en-Nahl 16/83; el-Yusuf 12/58 gibi baz ayetlerde getii gibi marifetin
zddnn inkr olmas da kelimenin irde ile ilikisini gstermektedir (Rdvn, t.y.: 848849). Kimilerine gre, her ilim marifet; her marifet ise, ilimdir (Tehnev, 1996: I, 1584;
Kueyr, 2001: 342).
Marifetle ilim arasnda fark koyan sfler yle derler: kimilerine gre, marifet, tasavvur;
ilim ise, tasdiktir. Bunlar irfan, ilimden daha stn grenlerdir. Zira Vcibul Vcudun
varln duyularmzla zaruri olarak tasdik ediyoruz, ama Onun varlnn hakikatn
tasavvur etmek, gcmzn dndadr. Buna gre her rif limdir. Ancak her lim, rif
deildir. Kimilerine gre ise, marifet, cziyyt idrak etmektir; ilim, kllyt idrak
etmektir (Tehnev, 1996: I, 1583; Rz, 1981: II, 219).
Marifetin, srra ait olduunu syleyenler de vardr, ilim ile marifet bir imi gibi gzkmesine
ramen, aralarnda ince bir fark vardr: lim kesb iken, marifet vehbdir. Kimileri de, bu
konuyu u ekilde aklar: Kul, Allah sfat ve isimleri ile bilir, Allahla arasndaki kulluk
muamelesinde ciddi, samimi ve doru olur, sonra kt ahlkn dzeltme yoluna gider.
Hakkn kapsndan srekli olarak ayrlmaz, yani kalbi ile srekli itikf halindedir. Sonra
kendisine hatralar gelir, srekli iten Allah ile mnct (sylei, yalvar) halinde olur.
Allah tarafndan kalbine gelen srlardan bahseder, ite bu durumda olan kiiye rif ve bu
kiinin bilgisine de marifet denir. Nefsinin ktlklerinden ne denli uzak olursa, Rabbi
hakkndaki marifeti, o denli artar. Bir kimsede marifetin meydana geldiinin belirtisi,
o kiide Allahtan heybetin zuhur etmesidir. Marifeti fazla olann, heybeti fazla olur.
83

Say : 2 Yl: 2014

Bazlar da marifeti fazla olann sekneti fazla olur, demitir (Kueyr, 2001: 342-343;
Semerkand, t.y.: 154-155; Cebeciolu, 1997: 172).

man ancak yakin nuru ile mahede eden rif (Gazl, t.y.: III, 14), lim gibi
bilen manasna gelirse de hakikatte ondan farkldr. lim, ilmi bir tahsil ve alma
sonucu elde eder. rif ise irfana, ilham ve hal ile ular (Cebeciolu, 1997: 117).
Bir baka deyile rif, tekellfsz, dnmeye hacet kalmakszn grdn
bilen ve anlayan, zevk ve vicdn irfan sahibine derler (Pakaln, 1993: I, 79).
bn Arab ise, rif ve limi u ekilde tanmlamaktadr: Allah Telnn kendisini
mahede ettirdii ve sebeple zerinde bir takm hallerin ortaya kt kimseye
rif denir. Marifet ise, rifin halidir. Allah Telnn zatnn ilahlna tank kld
fakat zerinde hibir halin ortaya kmad kimseye ise lim denir, ilim de limin
hlidir (bn Arab, 1997: 70; Crcn, 1985: 155, 221). rif-i billah ise, mazhar
olduu ilh tecell hasebiyle, bu dnyada lp dirilmi ve sanki mezarndan
karak gerek hayata dndrlm olarak ahirete has bir hal iinde yaar (bn
Arab, 1992: 272-273; Kn, 1966: 27; Kayser, 1299: 424; ff, t.y.: I, 185186; Konuk, 1994: IV, 57-59).
Tasavvuf dncede rif ile lim arasnda ak bir ayrm yaplmtr. Bu ayrm hem
marifet ile ilim arasndaki metot farkndan, hem de rif ile limin vasflarnn farkl
oluundan ileri gelmektedir, ilmin elde edilmesinde limin din ve ahlak ahsiyetinin
fazlaca nemi olmad halde marifete ulamada ahsiyet merkez rol oynar. lim zihn
faaliyetle mutlak surette bilen, rif ise ahlak ve manev arnma sayesinde sezgi gc ve
derun tecrbe ile renen, anlayandr. lim marifetten daha mulldr, ilim ilh bir
sfattr, marifet ise, tabiatla, var olula ilgili Rabbn bir sfattr. Buna gre Allah Telya
rif denmez, lim denir (bn Arab, t.y.a: II, 316; Tehnev, 1996: I, 1583; arkv, 1987:
205). nk lim kll ve czyi veya mrekkebi bilen, rif ise ancak czyi veya basiti
bilen zattr. lim bir eyin hakikatini, ilm-i Br gibi huzur ve kullarn ilimleri gibi husul
olan eyleri bilir. rif, bir eyi hadd-i zatnda olduu gibi bilir ise de, evvelce onu bilmez
(Nesef, 1993, I, 13; Rz, t.y.: 5-6; Rz, 1981: II, 185, 219; mid, 2004: I, 16; Badd,
1928: 15; Tehnev, 1996: I, 1583).
Marifet, iki anlamdadr. Birincisi, mutlak tasavvur; ikincisi de, tasdik manasndadr.
Bundan dolay her ilim ve marifet iin, ya tasavvur ya da tasdik denilir. Yani tasdike, ilim
denilmitir. lim, gerek mahiyeti tasavvur olsun gerekse mahiyetin durumunu tasdik olsun
basit ve mrekkep(*) olan eyleri idraktir (Taftazn, 1998: I, 415-417; Rz, t.y.: 5-6).
Anlamca veya hkmce cz olan basit eyler, marifet; mefhum ve hkm asndan
kll olan mrekkebler ise, ilim kelimesiyle ilgilidir. Zira cz ve tasavvur, basite; kll
ve tasdik ise, mrekkebe benzer. Bundan dolay tasavvurt hakknda marifet; tasdkt

84

Basit ve mrekkep kavramlar hakknda detayl bilgi iin bkz. (Taftazn, 1998: I, 415-417; Rz, t.y.: 5-6)

ASSAM Uluslararas Hakemli Dergi (ASSAM - UHAD) ASSAM International Refereed Journal

hakknda ise, ilim kelimesi kullanlr (Tehnev, 1996: I, 1583).


Mutasavvflara gre her ilim, marifet ise de her marifet ilim deildir. lmin elde edilmesi
iin dini yaama zarureti yoktur. Bu yzden sfler birinin amelsiz olduunu ifade etmek
istedikleri zaman ona lim veya molla derler. lim rnek alnr, arifle hidayete eriilir.
nk o, hlleri ve davranlaryla doru yolu gsterendir. lim, Allah delille bilir; rif
ise, Allah Allahla tanr. Gkler ve yer en cra kelerine kadar rifin bilgi alanna girer.
Ve rif tamamen manev sezgiyle lemi mahede eder. Bununla birlikte rifler, nazar ve
marifetlerinin derinliine gre, farkl derecelerde olabilirler (Gazl, t.y.: IV, 309 vd.; bn
Arab, t.y.a: II, 316; Kueyr, 2001: II, 601 vd.; Uluda, 1993: III, 361). rfan, btnn
bilgisi olmakla ilimden ayrlr. lim ise sadece zhirin bilgisidir (Cbir, 2001: 337).
lim ile kast edilen, byk lde kavramsal bilme; marifetten maksad ise Allah, eytan,
nefs ve amellere dair olan bilgidir (Muhsib, 1993: 19).

rif-lim mukayesesinde ifade edilenlerden sflerin akla, akl bilgiye, ilme kar
olduklar sonucu karlmamaldr. Onlarn kar olduklar kat ve kuru bir aklclk,
inantan ve aktan bamsz olarak uygulamaya konan ilm bilgidir (elik, 2004:
32). Mevlnya gre byle bir bilgi, insann kafas ile gnl arasna nifak sokmu,
inanc acnr bir duruma getirmi; bedeni ruhun; maddeyi, manann; eytan demin
fevkine karmtr. Muhammed kbale gre, insandan beklenen ilimden mahrum
bir cezbeye kaplp gitmek de deildir, hayat kuru bilgi ile karartmak da. nemli
olan ilim ile ak ve irfan birletirmektir, kbal yle demektedir: Mevlnnn
kendi nefsinde gerekletirdii ve bizlere de yksek sesle tavsiye ettii bu ilimirfan sentezidir (Aydn, 1986: 232-233).
Ksaca Tasavvuf disiplininde ilim ile marifet arasnda ince bir fark mevcuttur: ilmin zdd
cehl iken, marifetin zdd, inkrdr, ilim kesb iken, marifet vehbdir (Cebeciolu, 1997:
487). lim daha genel marifet ise, daha zeldir (Asker, 1997: 80). Yani ilim, marifetten
daha genitir (bn Kayym Cevziyye, 2003: III, 312-314).

zetle Kelamclar genel olarak ilim ve marifet kavramlarn mteradif olarak


grmlerdir. Bununla beraber, usulleri gerei sbjektif bilgiyi ifade eden ilham
ve kefi genel itibariyle delil olarak kabul etmemiler ve akl, nass ve duyularla
elde edilen, objektif deeri ve balaycl olan ilim kavramn kullanmay tercih
etmilerdir. Sfler ise ilim ve marifet kavramlar arasnda fark grm ve deta
marifeti ilimden daha muteber grmlerdir. Ayrca sbjektif bilgiyi ifade eden kef
ve ilham, bilgi kayna olarak kabul edip, bu bilgiye marifet ismini vermilerdir.
Her ne kadar sfler, sezgi yoluyla elde edilen bilgileri doru kabul etseler de,
istismara ak olmas asndan deerlendirildiinde, kelamclarn bu konuda daha
isabetli bir duru sergiledikleri grlr. zellikle de itikad konularda sezgisel
bilginin kabul edilmesi, birok itikd problemi douracaktr.
85

Say : 2 Yl: 2014

Niha tahlilde Kelam ve tasavvuf disiplinlerinin usulleri gz nnde bulundurulduunda,


ilim ve marifet kavramlar iki farkl adan deerlendirilebilir. Birincisi, Allahn bilgisi
gz nnde bulundurarak deerlendirildiinde, Allaha rif denilemeyecei hakknda
ifade ettiimiz zere- icma vardr. Dier bir ifadeyle Allah iin marifet kavramnn
kullanlmayp, ilim kavram kullanlmtr. Bu dorultuda her iki kavram arasnda bir
farkn olduunu sylemek mmkndr. Bu ynyle deerlendirildiinde sflerin hakl
olduunu sylememiz mmkndr. kincisi ise, beerin sahip olduu hdis bilgi gz
nnde bulundurularak deerlendirildiinde, iki farkl yaklam sergilenebilir. Birincisi,
kef ve ilham yolu hesaba katlmakszn sadece akl, nass ve duyularla elde edilen bilgi ki,
buna kelam dhil olmak zere islam dnce sisteminde ilim denilmitir. Bu noktada ilim
ve marifet mterdif grlmtr. kincisi ise, kef ve ilham yoluyla elde edilen ilimdir ki,
sfler buna marifet demitir. Kelam ilminde ve islam dncesinin genelinde, objektiflii
olmadndan dolay bu tarz bilgiye pek itibar edilmemitir.

5- Sonu:
lim ve marifet kelimeleri, szlk anlam itibariyle birbirinin mteradifidir. Nitekim klasik
szlklerde, birinin tanmnn dieriyle yapld aka grlmektedir.
Kelam ilminde ilmin ve imann tanm ve marifetullah konular hari, marifet kavram
pek kullanlmam; marifet kavramndan ziyade ilim kavram kullanlmtr. Kelamclar
arasnda her iki kavram farkl grenler olsa da, genel itibariyle ilim ve marifet kavramlar
mteradif kabul edilmitir. Bundan dolay da Kelam dnce sisteminde, ilim kavram n
plana km ve marifet kavram fazla gndeme gelmemitir. Dolaysyla, Kelam disiplininde, deta ilim merkezli bir dnce a oluturulmutur.
Kelamclar, usulleri gerei sbjektif bilgiyi ifade eden ilham ve kefi genel itibariyle delil
olarak kabul etmemiler ve akl, nass ve duyularla elde edilen, objektif deeri ve balaycl olan ilim kavramn kullanmay tercih etmilerdir.
Tasavvuf ilminde ise, ilim ve marifet kavramlar birbirinden farkl deerlendirilmitir.
Marifet kavram, ilimden daha ok nemsenmi ve deta marifet orijinli bir dnce sistemi oluturulmaya zen gsterilmitir. Ayrca sbjektif bilgiyi ifade eden kef ve ilham,
bilgi kayna olarak kabul edip, bu bilgiye marifet ismini vermilerdir.
Sflerin gelitirdikleri epistemoloji ve bu epistemolojinin sonucu olarak oluan znel
bilgi/marifet, kelamclarn sahip olduklar nesnel bilgiyi/ilmi karlayamamaktadr. Zira
znel bilginin, kime ait olursa olsun, sbjektif bir deer tayan ve bakasn balaycl
olmayan bir bilgi olduunu sylemek mmkndr. Kelamclarn epistemolojisinde ise,
nesnel bilgi sz konusudur. Nitekim onlar nesnel bilgi iin akl, nakl ve hiss birtakm
delilleri toplamaya ynelir ve bir eyi doruluunu ispatlamak isterler. Dolaysyla Kelam
86

ASSAM Uluslararas Hakemli Dergi (ASSAM - UHAD) ASSAM International Refereed Journal

ilminde genel itibariyle genel-geer olan ve herkese alglanabilen delillerle elde edilen
bilgi, objektif ve balayc bir bilgi konumundadr.
Kelam disiplininde ilim kavram hem teolojik hem epistemolojik adan ele alnmtr.
Bilgi/ilim, beer ve ilh eklinde bir ayrma tabi tutulmu ve bu balamda ilmin tarifi
yaplmaya allmtr. Tasavvuf disiplininde ise, bilginin teolojik boyutundan ziyade,
epistemolojik ynne arlk verildii grlmektedir. Dier bir ifadeyle Allahn ilim sfatnn nasll konusuna pek girilmemi, beer bilginin tanm ve mahiyeti zerinde
durulmutur. Bununla beraber sflerin, nazar/teorik bilgiden ziyade, amel/pratik bilgiyi
nemsediklerini sylemek mmkndr.
Kelamclarn bilgi/ilim anlaylarnda obje etkili olup, ilim maluma tbi klnmtr.
Sflerin bilgi/marifet dncesinde ise, sje etkili olup, sje kaynakl bir ilim-malum
ilikisi kurulmaya allmtr.

KAYNAKA
Abdulbk, Muhammed Fud, (1984), el-Mucemul-mfehres li elfzil-Kurn, stanbul, ar
yay.
ff, Ebul Al, (1998), Muhyiddin bnul-Arabinin Tasavvuf Felsefesi, (ev. Mehmet Da), stanbul, Krkambar yay.,
ff, Ebul-Al, (T.Y.), Talktl-Fussil-Hikem, Beyrut, Dr-u Lbnan.
mid, Seyfuddin, (2004), Ebkrul-Efkr f Uslud-Din, Khire, Drul-Kutub vel-VesikilKavmiyye.
mid, Seyfuddin, el-hkm f Uslil-Ahkm, Drus-Samii, Suud-i Arabistan 2003.
Asm Efendi, Ahmet, (1305), el-Okyanusul-bast f Tercemetil-Kmsil-Muht, (Kamus Tercmesi), stanbul.
Asker, Eb Hilal, (1997), el-Furukul-Luaviyye, thk. Muhammed brahim Selim, Khire, Drullm ves-Sekfe.
Aslan, Abdulgaffar, (2002), IV/X. Yzylda Kelam-Tasavvuf likisi bn Frek rnei-, Din
Aratrmalar Dergisi, sy:14, c.V, Ankara.
Aydn, Mehmet S., (1986), Muhammed kbalin Eserlerinde Mevln, Birinci Milli Mevln
Kongresi Tebliler 3-5 Mays 1985, Konya, Seluk niversitesi Basmevi.
Badd, (1928), Abdulkhir, Uslud-Din, stanbul, I. Bask.
Baklln, Eb Bekir, (2000), el-nsf fm yecibu itikaduhu vel yeczul-cehlu bih, Khire, elMektebetul-Ezheriyye lit-Trs.
87

Say : 2 Yl: 2014

Baklln, Ebu Bekr Muhammed, (1957), Kitbut-Temhd, Beyrut, el-Mektebetu- arkyye.


Beyd, Kemalettin, (1971), rtul-Merm min ibrtil-mam Eb Hanfe f Uslid Din, Beyrut, Drul-Kutubil-lmiyye.
Cbir, Muhammed bid, (2001), Arap-slam Kltrnn Akl Yaps, ev. Burhan Krolu-Hasan
Hacak, stanbul, Kitabevi yay., III. Bask.
Cebeciolu, Ethem, (1997), Tasavvuf Terimleri Szl, Ankara, Rehber yay..
Cevher, smail b. Hammad, (T.Y.), es-Shah Tcul-lua ves-shhul-arabiyye, thk. Ahmed Abdlaffar Attar, Msr, I-VI, Drul-Kitabil-Arabi.
Crcn, Seyit erif, (1998), erhul-Mevkf, thk. Mahmut mer ed-Dimyt, Beyrut, DrlKtbil-lmiyye.
Crcn, Seyyid erif, (1985), Mucemut-Tarft, Beyrut, Drul-Fazle.
Cveyn, mamul-Harameyn, (1950), Kitabul-rd il kavdil-edilleti fi Uslil tikd, Msr,
Mektebetul-Hanc.
Cveyn, mmul-Harameyn, (1969), e-mil f Uslid-Din, skenderiye, Meneetul-Merif.
Daud Wan, Mohd Nor b., (2002), slam Bilgi Anlay, (ev. Fuat Aydn), Ankara.
Fazlur Rahman, slam, (2004),(ev. Mehmet Da-Mehmet Aydn), Ankara, Ankara Okulu yay..
Ferhid, Halil b. Ahmed, (2003), Kitbul-Ayn, Beyrut, Drul-Kutubil-lmiyye.
Gazl, Eb Hmid, (T.Y.), hy-u Ulmid-Din, Khire, Dru-ab.
Gmhnev, Ahmed Ziyauddin, (T.Y.), Cmil-Usl, Basm yeri yok.
Gzel, Abdurrahim, (2001), Kelam ve Tasavvuf Asndan Tevhid, Sosyal Bilimler Enstits
Dergisi sy:11, Kayseri.
Hanefi, Hasan, (1999), Geleneksel slam Dncesindeki Otoriteryenliin Epistemolojik, Ontolojik, Ahlak, Siyas ve Tarih Kkenleri zerine, slmiyt, (ev. lhami Gler), c. II, sy: 2, Ankara.
Hfn, Abdul-Mnim, (1987), Mucemu stlhtis-sfiyye, Beyrut, Drul-Mesre,.
Hucvir, Ebul-Hasan Ali b. Osman, (1974), Keful-Mahcb, Msr.
bn Arab, Muhyiddin, (1985), el-Futuhtul-Mekkiyye, thk. Osman Yahya-brahim Medkr, Msr.
bn Arab, Muhyiddin, (1992), Fussul-Hikem, (ev. Nuri Genosman), stanbul, MEB. yay..
bn Arab, Muhyiddin, (1997), Mucemu Istlhtis-Sfiyye, (Mukaddemt ierisinde), (ev. Seyfullah Sevim), Kayseri, Bykehir Belediyesi Kltr yay..
88

ASSAM Uluslararas Hakemli Dergi (ASSAM - UHAD) ASSAM International Refereed Journal

bn Arab, Muhyiddin, (2009), Kitbul-Marife, (ev. Hseyin emsi Ergne), stanbul, z yay..
bn Arab, Muhyiddin, (T.Y.) el-Futuhtul-Mekkiyye, Beyrut, Drul-Kutubil-ArabiyyetilKbr.
bn Arab, Muhyiddin, (T.Y.), el-Futuhtul-Mekkiyye, thk. Ahmet emseddin, Beyrut, DrulKutubul-lmiyye.
bn Arab, (1997), Marifet ve Hikmet, (ev. Mahmut Kank), stanbul.
bn Fris, Ebul-Hseyin Ahmed b. Muhammed, (1979), Mucemu mekysilla, thk.
Abdusselm Muhammed Hrun, Basm yeri yok, Drul-fikr.
bn Frek, Eb Bekir Muhammed, (2003), Kitbul-bne an turukl-ksidn vel-kef an
menhicis-slikn vet-teveffur il ibdeti Rabbil-lemn, thk. Ahmed Yldrm, Abdulgaffar Aslan, Isparta.
bn Frek, Muhammed, (2005), el-Mcerred f makalt- Ebi Hasan el-Ear, Khire, MektebetusSekfetid-Diniyye.
bn Haldun, Abdurrahman, (1986), Mukaddime (ev. Zakir Kadiri Ugan), stanbul, Milli Eitim
yay..
bn Kayym el-Cevziyye, Ebu Abdullah Muhammed, (2003), Medrikus-Slikn, Beyrut, DrulKitbil-Arabiyye.
bn Manzr, Ebul-Fadl Cemaleddin Muhammed, (1994), Lisnl-Arab, Beyrut, Darus-Sadr.
sfahn, Rgb, (2001), el-Mfredt f arbil-Kurn, stanbul.
z, Mhir, (2001), Tasavvufun Mhiyeti, Bykleri ve Tarikatler, (hzl. M. Erturul Dzda), stanbul, Kitabevi yay..

zmirl smail Hakk, (1339-1341), Yeni lm-i Kelam, stanbul, Evkf- slamiyye Matbaas.
zmirl smail Hakk, (1981), Yeni lm-i Kelam, (Hzl. Sabri Hizmetli), Ankara.
Kad Abdlcabbar, Abdullah b. Ahmed Ebul-Huseyn, (1996), erhu Usulil-Hamse, thk. Abdulkerim Osman, Khire, Mektebetu Vehbe, III. Bask.
Kad Abdlcabbar, Abdullah b. Ahmed Ebul-Huseyn, (T.Y.), el-Mun f ebvbit-Tevhid vel-Adl,
Basm yeri yok.
Kara, Mustafa, (1995), Tasavvuf ve Tarikatlar Tarihi, stanbul, Dergah yay..
Kn, Abdurrezzak, (1966), erhu Fussil-Hikem, Msr, Matbaat-u Mustafa el-Bb, II. Bask.
Kn, Abdurrezzak, (1992), Mucemu stlhts-sfiyye, Khire, Drul-Menr,.
Kayser, Dvd, (1299), Matlau hussil-kilem f men Fussil-Hikem, stanbul, Drul-Hilfetil89

Say : 2 Yl: 2014

Bhire.
Kelbz, Ebubekir Muhammed b. shak, (1994), Kitbut-Taarruf li mezhebi ehlit-Tasavvuf,
Khire, Mektebetul-Hanc.
Konuk, Ahmet Avni, (1994), Fussul-Hikem Tercme ve erhi, (hzl. Mustafa Tahral-Seluk
Eraydn9, stanbul, FAV yay., II. Bask.
Kueyr, Ebul-Kasm Abdulkerim,(2001), er-Risaletul-Kueyriyye, Beyrut, Drul- Kutubillmiyye.
Kutluer, lhan, lim, (2000), DA, XXII, stanbul, TDV. yay..
Magnisvi, Ebul-Munteh, Ahmed b. Muhammed el-Hanef, (1321), erhu Fkhil-Ekber, Haydarabad, Matbaatu Meclis-i Diretil-Merifil-Nizmiyye.
Mahmut Ahmet Etri, (T.Y.) el-Furukul-luaviyyetu beyne elfzil-ilmi ve mertibihi ve vesilihi
fil-Kurnil- Kerim, Basm yeri yok.
Mturd, Eb Mansr Muhammed b. Muhammed, (2003), Kitbut-Tevhd, thk. Bekir TopaloluMuhammed ru, Ankara.
Mturd, Eb Mansr Muhammed, (2004), Tevltl-Kurn (nr. Fatma Yusuf el-Haym), Beyrut.
Mekk, Eb Tlib Muhammed b. Ali b. Atiyye, (2001), Ktul-Kulb f mumeletil- mahbb ve
vasfi tarkil-mrd il makmit-Tevhd, Khire, Drut-Tursil-Mekkiyye.
Mert, Muhit, (2003), Kelamclarn Bilgi Tanmlar zerine Bir Tahlil Denemesi, AFD, c.44,
sy:1, Ankara.
Muhsib, Hris b. Esed, (1986), el-Vesy, Beyrut.
Muhsib, Hris b. Esed, (1993), erhl-marife ve bezlun-nsibe, Msr, Drus-Sahabe.
Nesef, Ebul-Mun Meymn b. Muhammed, (1993), Tabsratul-Edille f Uslid-Din, thk. Hseyin Atay, Ankara, DB. yay..
Nesef, Ebul-Mun Meymn b. Muhammed, (2011), Tabsratul-Edille f Uslid-Din, thk. Muhammed Enver Hmid s, Khire, el-Mektebetul-Ezheriyye lit-Trs.
Nsbur, Eb Said Abdurrahman, (1987), el-unye f Uslid-Din, Beyrut.
zarslan, Selim, (2010), Pezdevnin Kelami Grleri, Ankara, DB. yay..
zcan, Hanifi, (1993), Mturdde Bilgi Problemi, stanbul.
Pakaln, Mehmet Zeki, (1993), Osmanl Tarih Deyimleri ve Terimleri Szl, stanbul, I-III,
90

ASSAM Uluslararas Hakemli Dergi (ASSAM - UHAD) ASSAM International Refereed Journal

MEB. yay..
Pezdev, Ebul-Yusr Muhammed, (2003), Uslud-Din, thk. Hans Piter Lens, Khire, elMektebetul-Ezheriyye lit-Trs.
Rz, Fahruddin, (1981), Meftihul-ayb, Beyrut, Drul-Fikr,.
Rz, Fahruddin, (1987), Metlibl-liye min ilmil-ilhiyye, thk. Ahmet Hicazi es-Sekka, Beyrut,
Drul-Kutubil-Arabiyye.
Rz, Fahruddin, (T.Y.), el-Muhassal, Msr.
Rdvn, Mahmud Abdurrzk, (T.Y.), Mucemus-sf, Khire.
Sbn, Nurettin, (1969), Kitbul-Bidye minel-Kifye fil-Hidye f Uslid-Din, Msr, Drul-Merif.

Semerkand, Muhammed Hanefi, (T.Y.), erh-u Fkhil-Ekber, Katar.


Suhreverd, ehabeddin Eb Hafs mer, (T.Y.), Avriful-Merif, Khire, Drul-Merif.
arkv, Hasan, (1987), Mucemu elfzis-sfiyye, Khire, Messesetul-Muhtar.
Taftazn, Mesud b. mer b. Abdullah Saduddin, (1326), erhul-Akid li mer en-Nesef, stanbul.
Taftazn, Mesud b. mer b. Abdullah Saduddin, (1998), erhul-Meksd, Beyrut, Dru lemil-Kutub.

Taylan, Necip, (1992), Bilgi mad., DA, VI, TDV. yay..


Tehnev, Muhammed Ali, (1996), Mevsatu kef-i stlhtil-funn vel-ulm, Beyrut.
Tirmz, Eb Abdullah Muhammed Ali el-Hkim, (2002), avrul-Umr, Khire, MektebetusSekfetid-Dniyye.
Trer, Osman, (2013), Tasavvuf Tarihi, stanbul, Ata yay..
Uluda, Sleyman, (1991), rif, stanbul, TDV. yay..
Uluda, Sleyman, (1996), Tasavvuf Terimler Szl, stanbul, Marifet yay., III. Bask.
Uluda, Sleyman, (2003), Marifet, DA, XXVIII, TDV. yay..
Yavuz, Yusuf evki, (1995), lmel Yakin, DA, stanbul, XXII, TDV. yay..
Ylmaz, Hasan Kmil, (2010), Marifetullah, stanbul, Erkam yay..
Yksel, Emrullah, (1991), Amidde Bilgi Teorisi, stanbul.
Zebd, Muhammed Murtaza Hseyn, (2000), Tcul-Ars min cevhiril-Kms, thk. brahim
Terz, Kuveyt, I. Bask, XXXIII, Drut-Tursil-Arab.

91

Say : 2 Yl: 2014

Zebd, Muhammed Murtaza Hseyn, (1987), Tcul-Ars min cevhiril-Kms, thk. Mustafa
Hicz, Kuveyt, XXIV, Drut-Tursil-Arab
Zeyne, Hsn, (1978), el-Akl indel-Mutezile ve tasavvurul-akl inde Kd Abdilcebbr, Beyrut,
Dr-u Efkril-Cedde.

92

Vous aimerez peut-être aussi