Académique Documents
Professionnel Documents
Culture Documents
i d
TÜRKÎYE iS BANKASI
KOltür Yayinlan
|
" "" _mmmm. niini
al.hA.L.-.
.... .
büyük güçlerin
yükselig ve çökügleri
16. YÜZYILDAN GÜNÜMÜZE
EKONOMIK DEÖlSIM VE ASKERÎÇATISMALAR
Paul Kennedy
ÇevirenBirtane Karanakç1
... . .. ......... ................. ....r....ii... . . 9.. , . .uni.mme F-----m -
b-
1
\
ath'e
•i
I
i
i
i
I
i
I
i
I
i
i
I
I
ÎÇîNDEKILER
TABLO VE §EMALAR 11
.
...... ....... .. ... .... . ..
....
.................................................................
GÏRi§ 13
.... ............. ....
.... ... ... ....
SANAYÎÖNCESI
DÜNYADA STRATEJi
VE EKONOMÎ
1. BATI DÜNYASININ YÜKSELISI ............... ....... ................................................... ..
27
MÍNG
ÇÏNÍ................... ... .. ........,,................. .................................................................
3Û
MÜSLÜMAN DÜNYASI ...... ................. ............ ...............................................................
34
DISTA KALAN ÏKÎ ÜLKE -
SANAYi ÇAÖINDA
STRATEJi
VE EKONOMÏ
4. SANAYÍLESME VE DEÖζEN GLOBAL DENGELER, 1815-1885 .. .......... ...
185
AVRUPA DIgINDAKÍ DÜNYANIN
SÖNÜ§Ü ... .. .... ..............--.... .......-....--......--...-. ...
190
ÍNGÍLÍZ HEGEMONYASI MIF .............,....,,.. .. ......,...,..........................................
Î93
....
cc
ORTA GÜÇLER" ........................................... .....-.... ......-.......-..................................-...
ZÛZ
KIRIM 5AVAgl VE RU5YA'NIN GÛCÜNÜN A§INMASI .................................._.................. 215
I
iI
I
7
.. E.L.-WLflIJ IEL"LNMk |
247
GÜçLERÏN KONUMU, ISS -I I4 251
-------------- - --------
------··--·--- --------·--.... ..............
304
TOPLU SAVA) VE
GÜÇDENGELERÌ, 19I4-I IS ........................................................... 313
386
GELÍ EN BUNALIM, I 3 I-IP41 ...................... .
400
..
.................. .......,, ,......................
STRATEJÎ
VE EKONOMINÎN
BUGÜNÜVE YARINI
7. ÎKÎ KUTUPLU BÎR DÜNYADA ÏSTÏKRAR VE DEÖ϶ME, 1942-1980 .............
415
ccEZÍCÍKUVVETÏN DOÔRU OLARAK KULLANIMI" ....... ................................................
415
YENÍ STRATEJÍK GÖRÜNÜM ..................... ... ... .
426
. . ....
..............................................
SOÖUK SAVA) VE
ÜÇÜNCÛ
DONYA ...............
.
.......... .............................,..................
443
ÍKÍ KUTUPLU DÜNYADA MEYDANA GELEN ÇATLAKLAR ...........................,..........
469
.
,,.
JAPONLARIN AÇMAZI .
........-......
..............................................,..........__.............
540
AET POTANSÏYELÏVE SORUNLARI ....
.............,.,.................,...........,,......................... .
554 ...
725
.
. ........................ .................
..............
8
l
HARITALAR
I .
I
i
I
I
I
i
I
i
I
i
I
I
I
I
9
TABLO VE SEMALAR
TABLOLAR
1. ASKERÎ ÏNSAN GÜCÜNDEKÌARTI§LAR, I470-1660 ...................................................
87
2. BRÌTANYA'NIN SAVA) DÖNEMÍNDEKÍ GIDER VE GELÍRLERÏ,I688-IBIS ................ 116
3. GÜÇLERÍN NÜFUSLARI, 1700-1800
135
..... ..
...........................................,...................
.
11. GÜÇLERÍN KIRIM SAVAgI SIRASINDAKÏASKERÍ HARCAMALARI ......................_... .
222
12. GÜÇLERÍN NÜFUSLARI, IB O-Ip38 .
TOPLAM ......,..,.....................,.................._..._,,.
,
248
13. GÜÇLERIN KENTSEL KESÍM NÜFUSLARI VE BU NÜFUSLARIN TOPLAM NOFUSLAR
ÍÇÍNDEKÌYÜZDESÍ ISpo-Ip38
.. . .......... ...
................,...................................._..
249
14. KI§Í
BA§INA SANAYÍLEgME DÜZEYLERÌ, IS8o-Ip38 .....................
249
....
.... . ..........
16. GÜÇLERÍN
ENERJÏ TÜKETÍMLERÍ, IB90-Ip38 .......................................... ..
250
17. GÜÇLERÍN NÍSPÏ PERSPEKTÏFLE ...........
TOPLAM SA.NAYÎPOTANSÍYELLERÍ, ISSO-I 38 251
18. DÜNYA ÍMALAT VERÍMÍNDE NÌSPÏ PAYLAR, IS8o-I 38 ... ...........
251
19. GÜÇLERIN ...................._..
ORDD VE DONANMA PERSONELÍ, 1880-I I4 253
--------
------------------------...
31. GÜÇLERÍN
I937'DEKÏ
ULUSAL GELÏRLERÍVE BUNLARIN SAVUNMAYA
HARCANAN YÜZDELERÍ ..........., ., ., ....................................., ......................................... 399
32. GüçLERÍN
Ip37'DEKÍNÍSPÍ SAVA§ POTANSÏYELLERÏ 399
.......................
.......................
37. GÜÇLERÏN SAVUNMA HARCAMALARI, 194 8-I o 456 ...... ...... ........ ......................... .
--
--·-------··-·--········-········
··----------------------
9. DÜNYA ÍMALAT SANAYÍLERÏÜRETIMÍ, ISJO-Ip3O 490 .................... .............................
.... ......... .. . . . ..
. ...-.
42. KÍSÍ BÀ¶INA YILLIK ORTALAMA VERîM BÜYÜMESÍ ORANLARI, 1948-1961 511 ---·-......
GSYH'NIN
.................... ÍÇÌN
46. 1979-1980'DE 1000 DOLARINI ÜRETMEK KULLANILAN
KÍLO OLARAK KÖMÜR KARgILIÔI VE ÇELÍK 580 .... .... ,, ...........................__.............. .
..
47. STRATEJÌK NÜKLEER SAVA) BAgLIKLARI TAHMÌNLERÌ 591 ..... .
........ ...........................
48. NATO VE VARgOVA PAKTI DONANMA GÜÇLERÌ 600 .........__.............. .
........ .... ..
.... .... .
----
SEMALAR
Î. RUSYA VE ALMANYA'NIN NÍSPÍ GÜCÜ . 296
..... .... ........... .... .... ..
.......................... .,
.
. ÇÍN, HÍNDiSTAN VE BAZI BATI AVRUPA DEVLETLERÏNÌN 1980-1010 GSYH
ORANLAMALARI 536
...........
...........................................,...,..................................... .... ...
3. SOVYETLER BÍRLÍÖÍ VE ÇÌN'DE TAHIL ÜRETÍMî, 1950-1984 ........................ ... ... 579
i
-I
|
|
|
I
||
|
l
I
I
I
I
I
I
I
11
I
l
I
GÏRIS
kitap,
"modern"
Bu
Rönesans sonrasi- dönemdeki ulusal ve
-yani
uluslararasi
güç üzerinedir. Amaci, Bati Avrupa'nm "yeni monargi-
leri"nin kurulmasmdan ve okyanus ötesi, global devletler sisteminin
baglangicmdan bu yana geçen beg yüzyil içinde, çegitli Büyük Güçlerin,
birbirlerine kiyasla, nasil yükselip çäktüklerini izlemek ve açiklamaktir.
Kitap, ister istemez savaglari, özellikle de Büyük Güç ortakhklari* tara-
findan uzun sureli olarak yapilan ve uluslararasi düzende büyük etkileri
olan önemli çatiçmalari genig bir biçimde konu etmektedir; ancak tam
anlamiyla askeri tarih üzerine yazilmig bir kitap da degildir. 1500 yilm-
dan bu yana, global ekonomik dengelerde ortaya çikan degigiklikleri
ele almaktadir; ama dogrudan bir ekonomi tarihi çahymasi degildir. Ki-
tabin ilgi odagmi olugturan, uluslararasi sistem içinde önde gelen dev-
letlerin her biri hem zengin hem kuvvetli olmak (ya da hem zengin hem
kuvvetli olmayi sürdürmek) için varligini ve gücünü artirmaya çabalar-
i ken, ekonomi ile strateji arasinda gärülen etkilegimdir.
Kitabin altbaghšmda deginilen
"askeri"
"ekonomik
çatigma, bu yiizden hep
degigiklike çerçevesi içinde incelenmektedir. Bu dönemdeki
Büyük Güçlerden herhangi birinin zaferi ya da bir bagka Büyük Gücün
çäkmesi, çogu kez silahli kuvvetlerinin uzun sürelerle yaptigi savaglarin
sonucunda oldu; ancak bu, o devletin verimli ekonomik kaynaklannin
sava; sirasmda daha az ya da daha çok etkili biçimde kullanilmasmm
ve daha arka planda, o devletin ekonomisinin, öbür büyük devletlerin-
kine kiyasla, asil çatigmadan önceki on ytllar içindeki yükselig ya da çö-
kügünün de bir sonucudur. Bundan dolayi, bir Büyük Gücün durumu-
nun barig sirasinda sürekli olarak nasil degigtigi, bu çahyma için, savag
sirasinda nasil çarpigtigi kadar önem tagimaktadir.
*
Ortakhk: Koalisyon. -
ç.n.
I
13
Burada ortaya konulan görüg, metin içinde çok daha ayrmtih ola-
rak çözümlenecettir ama çok kisa olarak göylece özetlenebilir:
Dünya meselelerinde baçi çeken uluslarin nispi güçleri hiçbir zaman
degigmeden kalmaz, bunun baghca sebebi de, farkh toplumlar arasmda-
ki egitsiz buyüme hizlari ve bir topluma bir digerinden daha büyük yarar
saglayan teknolojik ve yapisal atihmlardir. Sözgelimi, 1500'den sonra
uzun menzilli silahlarla donatilmig yelkenli gemilerin ortaya çakigi ve At-
lantik ticaretinin önem kazanmasi, tüm Avrupa devletlerine aym ölçüde
yarar saglamadi - kimilerine öbürlerinden çok daha fazla yardimci oldu.
Bunun gibi, daha sonraki dönemlerde buhar gücü ve bu gücün fazlasiyla
bagimh oldugu kömür ve metal kaynaklarmm meydana çikmasi, belli
birtakun uluslarm nispi gücünä artirmig, digerlerinin nispi gücünü de
azaltmigtir. Ülkeler üretim kapasitelerini artirdilar mi, barig zamanmda
genig çapli silahlanma giderlerini, savag zamamnda da büyük ordu ve
donanmalarm bakimmm ve saglanmasmm getirdigi yükleri kaldirmalari
kolaylaglyordu. Bunu böylece dile getirmek, kaba bir merkantilizm gibi
gelebilir ama askeri güce destek saglamak için çogu kez zenginlige erig-
meye ve onu korumak için de çogu kez askeri güce ihtiyaç olur. Ancak,
devlet kaynaklarinin çok büyük bir bölümü varhk yaratmak amacindan
uzaklagtirihp askeri amaçlara ayrilirsa, o zaman böyle bir geyin uzun va-
dede ulusal gücün zayiflamasma yol .açma ihtimali vardir. Bunun gibi,
bir devlet
-sözgelimi,
yüksel-
melerinin ve sonra da çökmelerinin izledigi çizgi, üretim ve gelir saglama
kapasiteleri ile askeri güçleri arasmda daha uzun vadede çok anlamh bir
kargihkh iligkinin var oldugunu ortaya koymaktadir.
"Büyük Güçlerin yükselig ve çökügleri"nin bu kitapta sunulan an-
latimt, kisaca göyle özetlenebilir: Birinci bölüm, dünyayi 1500 dolayla-
rmdaki haliyle inceleyip o dönemin merkezleri"nden her birinin\
"güç
14
l
zor da olsa--
maddi kaynaklari ile askeri güçleri arasindaki dengeyi, dügmanlari
Habsburglara göre daha iyi korumayi bagardilar.
1660 ve 1815 arasinda meydana gelen ve Bölüm 3'te ele alman Bü-
yük Güç mücadelelerini, genig bir blok ile çok sayidaki rakibi arasmda
bir yarig olarak özetlemek o kadar kolay degildir. Ispanya ve Hollanda
gibi daha änceki dänemlerin Büyük Güç1eri ikinci siraya dügerken, beg
büyük devletin (Fransa, Britanya, Rusya, Avusturya ve Prusya) sürekli
birer güç merkezi olarak ortaya çikiglari, bu karmagilidönemde olmug-
i
I
I
I
15
tur. Eu bey devlet, 18. yüzyil Avrupa'smda diplomasi ve sava; sahnesine
egemen olacak v uzun süreli, ittifaklarin hizla degigmesiyle arahkh
olarak kesilen bir dizi ortakhk savagma girigeceklerdir. Fransa'mn önce
XIV. Louis, sonra da Napolyon'un yönetimi altmda, ne daha önceleri
ne de o zamandan bu yana olmadigi kadar, Avrupa'yi denetimi altmda
tutmaya yaklagtigi bir dönem olmugtur; ama Fransa'nm çabalari, öbür
güçlerin en azindan son çare olarak birlegmeleriyle her zaman için diz-
ginlenmigtir. 18. yüzyilin baglarmda, sürekli silah altmda tutulan bir or-
dunun ve ulusal bir donanmanm maliyeti korkiinç boyutlara erigtigi
için, ileri bir bankacihk ve kredi sistemi olugturabilen bir ülke (Ingiltere
gibi) mali yönden pek çok avantaja sahipti. Ancak cografi konum etke-
ni de, güçlerin yaptiklari çok sayida ve sik sik degigen mücadelelerdeki
kaderlerinin belirlenmesinde büyük önem tagiyordu; bu durum, Rusya
ve Ïngiltere gibi iki
"kanat"
ülkenin neden 1815'e gelindiginde çok da-
ha önem kazanmig olduklarini açiklamaya yardim¾ olmaktadir. Her iki
ülke de, Ortabati Avrupa'daki mücadelelere müdahale etme güçlerini
korumuglar, ama cografi konumlari nedeniyle güvenlik içinde olmuglar-
dir. 18. yüzyil ilerlerken, her ikisi de Avrupadigi dünyaya dogru yayil-
mig ve bu arada Avrupa'daki güç dengesinin oldugu gibi korunmasim
saglamiglardir. Son olarak gu da söylenebilir ki, yüzyihn son çeyregine
gelindiginde, Ingiltere'de Sanayi Devrimi baglamigtt, bu devrim Ingilte-
re'ye hem denizagiri yerleri sömürgelegtirmek, hem de Napolyon'un Av-
rupa'ya egemen olma girigimini boga çikarmak için daha büyük bir ka-
pasite kazandiracakti.
Buna karp, 1815'ten sonraki yüzyil boyunca, dikkati çekecek gekil-
de uzun ortakhk savaglari görülmedi. Stratejik bir denge vardi ve bu
denge 1815 tarihli Avrupa Devletleri Anlagmasi içinde yer alan önemli
güçlerin tümü tarafmdan destekleniyordu; böylece hiçbir ulus tek bagi-
na ne egemenlik girigiminde bulunabilecek durumdaydi, ne de böyle bir
istek duyuyordu. 1815 sonrasmdaki onyillar boyunca yönetimlerin bag-
lica ugraglari ülke içi istikrarsizhklar ve (Rusya ile Birlegik Devletler söz
konusu oldugunda) yer aldiklari anakaralar üzerinde yaydmakti. Bu
nispi istikrar kogullari, Britanya knparatorlugu'nun global bir güç ola-
rak deniz gücü, sömürgecilik ve ticaret alanlarmda doruk noktasina
çikmasina imkân vermig ve ayrica ülkenin fiilen tekeli altmda bulunan\
buhar gücüne dayah sanayi üretimi ile elverigli bir etkilegim içine gir-
migtir. Ancak 19. yüzyihn ikinci yarisma gelindiginde, sanayileyme bir-
takim bagka bölgelere de yayihyor ve uluslararasi güç dengelerini daha
eski öncü ülkelerden uzaklagttrarak, ortaya yeni çikmig üretim ve tek-
noloji araçlarini sonuna kadar kullanmalarmisaglayacak kaynaklara
da düzenlemelere de sahip olan ülkelerden yana kaydirmaya bagliyor-
du. Daha o siralarda, dönemin bir-iki änemli çatigmasi bir ölçüye ka-
-
16
I
i
18
I
I *
Manici: Hiristiyan-Zerdügt karmasi bir dinin kurucusu olan Mani'nin gärüglerinden
hareketle, olaylari iyilik-kötülük zithgi açisitidan görme egilimi anlaminda kullanilmak-
tadir. ç.n.
-
I
I
19
Kitabm kapsami böylesine geni oldugundan, degigik kimseler tara-
findan degigik amaç1ar için okunacagi açiktir. Kimi okurlar umduklari-
ni bulacaklardir. Son beg yüzyildaki Büyük Güç politikalarmi, genig an-
lamda ama gene de makul ölçüde ayrmtiya inerek ele alan, önde gelen
devletlerden her birinin, bagkalarina kiyasla olan konumlarinin ekono-
mik ve teknolojik degigikliklerden nasil etkilendiklerini ve hem barig
dönemlerinde hem de savagm getirdigi sinavlar sirasmda strateji ile
ekonomi arasmdaki sürekli etkilegimi konu edinen bir inceleme. Kitap
niteligi geregi, ufak güçleri ele almamaktadir; ne de (genellikle)küçük,
iki tarafli savaglari. Gene niteligi geregi, kitap, büyük bir agirhkla Av-
rupa merkezlidir, özellikle de orta bölümlerinde. Ancak öyle olmasi ko-
nusu geregi, dogaldir.
Bu inceleme bagka okurlar için, belki de özellikle bugünlerde "dün-
len" ya da
"çäken"
Büyük Güçler tarafmdan çikarilma ihtimalinin bulu-
nup bulunmadigi sorusuyla da agirlikli olarak ilgili degildir. imparator-
luk teorilerini, (Michael Doyle'un yakolarda çikan Empires kitabmda
ele ahndigt gibi) imparatorluk denetiminin nasil igledigi ya da impara-
torluklarm ulusal güce katkida bulunup bulunmadigma iligkin teorileri
konu alan bir kitap da degildir. Son olarak da, ne tür toplumlarm ya da
toplumsal / idari tegkilatlanmanm savag sirasmda kaynak yaratmada en
-
Böylece kimi savaglarm (1939 savagi gibi) karar mercilerinin genel güç
dengelerinde meydana gelen degigikliklere iligkin korkularma baglanabi-
lecegi dogruysa da, ayni gey 1776'da (Amerikan Devrimi Savagi) ya da
1792'de (Fransiz Devrimi Savagt) veya 1854'te (Kirim Savagi) baglayan
mücadeleleri açiklamada o kadar yardimci olmayacaktir. Aym gekilde,
büyük bir savagm baglamasma yardimci olan "çöküç
halinde"ki bir Bü-
yük Güce iyi bir örnek olarak 1914 yilinin Avusturya-Macaristan'i gös-
20
I
I
I
I
I
"yükselen"
terilebilir ama böyle bir görüg ileri süren kivi bu kez de, Bü-
yük Güçler Almanya ve Rusya'nm, gene o zaman oynadiklari ayni ölçü-
de kritik rolleri düçünmek zorunda kalacaktir. Bunun gibi, imparator-
luklarm kârh olup olmadiklari ya da imparatorluk denetirninin, ölçüle-
bilir bir
"güç
mesafesi" orantismdan etkilenip etkilenmedigine iligkin -
herhangi genel bir teori aldeki çeligkili igaretlere bakilirsa- kimi zaman
evet, kimi zaman hayir gibi bayatlamig bir cevaba yol açabilecektir.
Bununla birlikte, insan, a priori teorileri bir yana birakir ve yalmzca
son 500 yil içinde "Büyük Güçlerin yükseligi ve çökügü"ne iligkin tarihsel
kayitlara bakarsa, genel geçerligi olan birtakun sonuçlarm çikarilabilece-
sürekli olarak tek tek istisnalarm bulunabilecegini
gi de açiktir -
tabii,
kabul ederek. Sözgelimi, genel ekonomi ve verim dengelerinde zaman
içinde meydana gelen degigikliklerile tek tek güçlerin uluslararasi sistem
içinde sahip olduklari konum arasinda, seçilebilen bir sebep-sonuç iligkisi
vardir. Ticaret akigmdaki hareketin 16. yüzyildan baglayarak, Akde-
niz'den Atlantik ve Kuzeybati Avrupa'ya dogru olugu ya da 1890'dan
sonraki on yillarda dünya imalat sanayii verimi paylarmm yeniden dagih-
mmda Bati Avrupa'dan bir uzaklagma gärülmesi, bu konuda iyi örnekler
olugturmaktadir. Her iki ärnekte de ekonomik degigmeler, ilerde askeri
düzen / toprak düzeni üzerinde belirleyici bir etki yapacak olan yeni Bü-
yük Güçlerin yükseligini haber veriyordu. Bu yüzden global verimlilik
dengelerininson birkaç yd içinde "Pasifik kenart"na dogru kaymasi, yal-
nizca iktisatçilarm ilgisini çekecek bir konu degildir.
Bunun gibi, tarih kay1tlaripunu göstermektedir ki bir Büyük Gücün
ekonomik yükseligi ve çäkügü ile, önemli bir askeri güç (ya da dünya
imparatorlugu) olarak geligimi ve gerilemesi arasmda uzun vadede çok
açik bir baglanti vardir. Bu da hemen hiç gagirtici degildir, çünkü birbi-
riyle baglantih olan ilii olgudan dogmaktadir. Bunlardan ilki, genig çap-
11bir askeri yapmm desteklenebilmesi için ekonomik kaynaklarm ge-
rekli olugudur.- Ikincisi ise, uluslararasi sistem söz konusu oldugunda,
zenginlik ve gucün her zaman için nispi oluglari ve böyle görülmeleri
geregidir. Üç yüzyil önce, Alman merkantilist yazar von Hornigk gu yo-
rumu yapiyordu.
21
teligi çok azalmigti; çünkü Fransa ve Ïngiltere gibi kompulari "daha
farki" bulundugunu
göstermektedir. Bunun sebebini kavraitiak zor degildir. Ekonomik yön-
den genigleyen bir güç --1860'h yillardaki ingiftere,1890'lardaki Birle-
gik Devletler ve günümüzde Japonya-silahlanmaya çok
para harcamak
yerine zengin olmay1 tercih edebilir. Yarim yüzyil sonrasinda ise önce-
likler degigmig olabilir. Daha önceki ekonomik genigleme, denizagiri
bölgelerde üstlenilen birtakim yükümlülükleri de beraberinde getirmig-
tir (digpazarlara ve diç -ülkelerdeki hammaddelere bagimhhk, askeri it-
tifaklar, belki de üsler
ve sömürgeler). Bu arada öteki ve rakip güçler,
ekonomik açidan daha büyük bir hizla geniplemekte ve onlar da nüfuz-
larini ülke digina yaymak istemektedir. Dünya rekabete daha açik bir
yer haline gelmigtir ve ülkelerin pazarlar içindeki paylarmda agmma ol-
maktadir. Karamsar gäzlemciler gerilemederi söz etmekte, yurtsever
devlet adamlari ise "yenilenme"
çagrismda bulunmaktadir.
Eskisine gäre daha çalkantih olan bu yeni kogullarda, Büyük Güç
muhtemelen savunmaya iki kugak äncesine gäre çok daha fazla harca-
ma yapmak durumunda kalacak, ancak gene de dünyanin kendisi için
pek de güvenli bir çevre olmadigini görecektir -
nomisinin daha saglikh oldušu 1580'lere göre çok daha fazlaydi. Ed-
ward dönemi Ïngiltere'sinin 1910 yilmdaki savunma harcamalari, söz-
geligi, Ïngiliz ekonomisinin nispi olarak en geligkin oldugu
ve Palmers-
ton'un da ölüm yili olan 1865'e göre çok daha büyüktü, ama hangi In-
giliz 1910'da kendisini daha büyük güvenlik içinde hissedebiliyordu?
Bundan sonraki bölümlerde ayni sorunun günümuzde hem Birlegik
Devletlerin hem de SSCB'nin kargisma dikildigi savunulmaktadir. Nispi
22
I
larini
"yatirim"dan
uzaklagtirarak, uzun vadeli açmazlarmi giddetlen-
dirmek biçiminde ortaya çikmaktadir.
Kitapta sunulan beg yuzyillik tarihten çikarilabilecek bir bagka ge-
nel sonuç gudur ki, Avrupa ya da dunya egemenligi için yapilan büynk
ortaklik savaglarino nihai sonuçlari ile, taraflardan her birinin seferber
à tigi verimli kaynaklarm miktari arasmda, çok kuvvetli bir kargilikh
ihyki bulunmaktadir. Bu, Îspanyol-Avusturya Habsburglarma kargi ya-
. pilan mücadelelerde, 18. yüzyilin Îspanyol Taht Savagi, Yedi Yil Savag-
lari ve Napolyon Savagi gibi büyük çatigmalarmda ve yüzyilimizdaki iki
dünya savaginda hep böyle olmugtur. Uzun süreli yipratici bir savag,
igin sonunda ortakhklarm her birinin nispi kapasitesini älçen bir sinava
az"ina mi sahip
"daha
çok"una mi,
"daha
dänügmektedir. Bir tarafin,
oldugu, mücadele uzadikça giderek daha önemli hale gelir.
Ancak insan bu genellemeleri kaba bir ekonomik determinizmin tu-
zagma dügmeden yapabilir. Kitabin sürekli ilgi konusu, dünya meselele-
genig egilimler"i izlemekse de,
"daha
rinde son beg yüzyilda görülen
ekonominin her olayi belirledigi ya da her ulusun bagarisimn ve bagari-
sizhäimn tek sebebi oldugu ileri sürülmemektedir. Bagka geylerin de ol-
duguna igaret eden belirtiler fazlastyla vardir: Cografya, askeri teykilat-
lanma, ulusal moral, ittifak sistemi ve daha pek çok etken devletler sis-
temi üyelerinin nispi güçlerini etkileyebilir. Sözgelimi, 18. yüzyilda Hol-
landa Cumhuriyeti'nin topraklari Avrupa'mn en zengin bölgesiydi, Rus-
yükseldi. Kigilerin
ya da en yoksulu -- ama Hollandahlar çöktü, Ruslar
budalaligimn (Hitler'inki gibi) ve. muharebe meydanmda ortaya çikan
üstün becerinin de (ister 16. yüzyildaki Ispanyol alaylarmin, ister yüzyi-
hmizdaki Alman piyadelerininki gibi olsun) tek tek zafer ve yenilgilerin
açiklanmasinda büyük payi vardir. Ancak tartigilmaz gibi görunen bir
nokta gudur ki, uzun süreli Büyük Güç (genelliklede ortakhk) savagla-
rmda zafer, pek çok kez verimlilik tabam daha çok geligen tarafm ol-
mugtur ya da Îspanyol kaptanlarin dedigi gibi en son escudo kimdeyse
alayci ama esasta
onun. Bundan sonra söylenecekler, çogunlukla, bu
dogru olan
yargimn haklihgim gösterecektir. Son beg yüzyil içinde bag-
kalarmin önüne geçmig olan uluslarin güçluluk açismdan sahip olduk-
lari konum ile nispi ekonomik durumlari yakm bir paralellik gästerdigi
içindir ki, ekonomi ve teknoloji alanlarmda bugün görülen egilimlerin
günümüz güç dengesi açismdan ne gibi anlamlar tagidigmi irdelemek
yararli olur gibi görünmektedir. Bu, insanlarin kendi tarihlerini kendile-
rinin yarattiklarmi inkâr etmek demek degildir; ancak insanlar bunu,
imkânlari smirlayan (yeniimkânlar da yaratan) tarihsel kogullar çerçe-
vesinde yaparlar.
23
Bu kitabm örnek aldigi eski bir çahyma, ünlü Prusyah tarihçi Le-
opold ve Rankehin die grossen Mächte ("büyük güçler") üzerine
yaz-
digi ve uluslararasi güç dengelerinde 1spanya'nm çökügünden sonra
olugan inig ve çikiplari gözden geçirdigi, birtakim ülkelerin neden
än
plana çikip sonra da gerilediklerini göstermeye çahytigi denemedir.
Ranke, denemesini çagdag dünyanin ve Fransa'mn Napolyon Savagmda
sergiledigi egemenlik girigiminin yenilgiye ugramasmdan
sonra bu dün-
ya içinde neler olup bittigini çäzümleyerek noktalamigtir. Büyük Güçle-
rin her biriyle ilgili
"gelecege
bir kitap yazmakti. Görüg almak üzere kitabin ilk bölümlerini çegitli
kimselere göndermeye ya da kitabm bazi ana konulari üzerinde deneme
konugmalari yapmaya bagladigimda giderek açiklikla gärdüm ki, yanh;
bir varsayimda bulunmuçum: Çoguokurun ve dinleyenin istedigi
gey,
arka planla ilgili daha çok aynnti, daha çok bilgi verilmesiydi; bunun
da tek sebebi, ekonomik ve stratejik güç dengelerinde meydana gelen
degigiklikleri anlatan bir çahymanin bulunmamasiydi. Ne ekonomi ta-
rihçileri ne de askeri tarihçiler bu alana el atmig olduklari için, konu ih-
male ugramigti. Eger hem metin içinde hem de kitabin sonundaki
not-
larda bol ayrinti bulunmasimn bir gerekçesi varsa bu, Büyük Güçlerin
yükselig ve çöküç tarihindeki çok önemli boglugu doldurmaktir.
24
I
I
I
ÖNCESÍDÜNYADA
SANAYÍ
STRATEJÍ
VE EKONOMÍ
i
I
Ii
i
l
I
I
I
I
I
I
I
.LAA_itabr1-riLM. |
i.
I
BATI DONYASININ YÜKSELISI
migti ancak o sirada bu, kita sakinleri için hiç de belli olan bir gey de-
gildi.O çagm insanlarmm Dogunun büyuk uygarhklarina iligkin bil-
gileri, yeniden anlatildiklarmda hep tazeligini koruyan gezginci hikâ-
yelerine dayandigi için, bölük pörçük ve çogu kez de hatahydi. Bu-
nunla birlikte, çogunlugun kafasmda beliren olaganüstu zenginliklere
ve kocaman ordulara sahip dogu imparatorluklari imgesi, gerçege ol-
dukça yakmdi; bu toplumlar kendileriyle ilk kez kargilaçaniara, sahip
olduklari geyler açisindan Bati Avrupa halklari ve devletlerine göre
çok daha gansh görünmüg olsalar gerektir. Gerçekten de bu büyük
kültür ve ekonomi etkinlikleri merkezleriyle yan yana getirildiginde,
Avrupa'nm nispi znyifliklan, kuvvetli yanlarmdan daha belirgin hale
geliyordu. Her geyden onceAvrupa, dünyanm ne en, bereketli ne de
en kalabalik bölgesiydi; her iki bakimdan da Hindistan ve Çin bagkö-
jeopolitik açidan, biçimsiz bir yapi-
"kita"si,
eyi aliyorlardi, Avrupa
ya sahipti; kuzey ve batida buzla ve suyla smirlanmig, dogusunda ka-
.ra yönünden sik sik yapilan istilalara açik, güneyde ise stratejik tu-
zaklara kargi zaylft1. 1500'de ve bu tarihten çok daha önceleri ve
sonralari, bunlar soyut dügünceler degildi. Ispanya'nm son Müslü-
man bölgesi Granada'nin Ferdinand ve Isabella'mn ordularina boyun
egiginin üzerinden' daha sekiz yil geçmigti; ama bu olay sadece bölge-
sel bir mücadelenin sona erdigine igaret ediyordu, Hiristiyan âlemi ile
Peygamberin güçleri arasindaki çok daha genig kap.samh mucadele-
nin degil. Batt dünyasinin büyük, bir bälümünde IstanbuPun 1453'te
dügmesinin yarattigi gok hâlâ etkisini sürdürmekteydi; bu olay Os-
manh Türklerinin ilerleyiginin artik durdugunu göstermedigi için,
i
I
27
.u3Pimil1IHillidilFI IWI". II .
28 .
I
iMPARATORLUÖU
- . {MALÌ
INKA
ÍMPARATORLUÖU
CD
a:
c:
a:
e: KOXCo.E Te
nSS
-
o a:ciñíff
--. ...............
,
.. ...
MING Ç1NI
Modernöncesi çaglardaki uygarhklar arasmda hiçbiri, Çin'denda-
ha ileri görünmüyor, kendisini ondan daha üstün hissetmiyordu.3 15.
yüzyilda Avrupa'nm 50-55 milyonluk nüfusuna kargilik, Çin'in 100-
130 milyonluk hatiri sayilir büyüklükte bir nüfusu, olaganüstü kültürü,
son derece bereketli ve sulanabilen 11. yüzyildan beri mükemmel bir
kanal sistemiyle birbirlerine bagh ovalari, iyi egitim görmüg bir Konfüç-
yüsçü bürokrasi tarafindan çahatirilan uyumlu, hiyerargikyönetimi var-
di. Bütün bunlar Çin toplumuna yabanci ziyaretçileri imrendirecek bir
tutarhhk .
ve incelik kazandirmigti. Bu uygarhšm göçebe Mogol agiretle-
rince sert bir biçimde kesintilere ugratildigi
ve Kubilay Han'm istilala-
rmdan sonra da boyunduruk altina girdigi dogruydu. Ama
Çin'inöyle
bir yapisi vardi lsi, kendisini fethedenler onu degigtirecegine o, kendisini
fethedenleri degigtiriyordu ve Ming Hanedarn 1368 yihnda ortaya çika-
rak imparatorlugu yeniden birlige kavusturup sontinda da Mogollari
yenince, eski düzen ve bilgi birikimi büyük ölçüde yerli yerinde kaldi.
"Bati" bilimine saygi duymayi ögrenmek üzere yetigtirilmig olan
okurlar için Çin uygarliginin en çarpici yam, teknolojik alandaki er-
ken geligme olsa gerektir. Çok öncelerden baglayarak kocaman kitap-
hklar kurmuglardi. Yeri degigtirilebilir harflerle basimcilik, Çin'deda-
ha 11. yüzyilda ortaya çikmig ve kisa bir süre içinde çok sayida kitap
olugturulmustu. Kanal yapuni ve nüfus artislarmm baskisiyla kamçila-
nan ticaret ve sanayi, ayni oranda incelik kazanmigtt. Çinkentleri, or-
taçag Avrupasi'ndaki kentlerden çok daha büyüktü;
Çin'inticaret yol-
lari ise, Avrupa'mnkiler ka dar geniglemigti. Kâgit para ticaretin akigmi
ve pazarlarm büyümesini hizlandirmigti. 11. yüzydm sonlarma gelindi-
ginde,Kuzey Çin'demuazzam bir demir sanayii vardi ve burada esas
olarak, ordunun ve devletin kullanimi için y11da yaklagik 125.000 ton-
luk bir üretim yapuiyordu -
30
I
Onylllarca Oncesinde, Yangtze Nehri üzerinde deniz harbi uygulanmiçti
-
bunlar, pekâlâ,
Denizci Henry'nin* seferlerinin Septe'nin güneyine dogru ciddi olarak
ilerlemeye baglamasmdan birkaç on yil öncesi, Portekíz'i "kegfedebi-
lirlerdi."'
Ancak Çinlilerin1433'teki seferi bu dizinin sonuncusu oldu; üç yll
sonra da açik deniz gemilerinin yapimmi yasaklayan bir imparatorluk
karari çikarildi; daha sonra da özel bir emir ikiden fazla diregi olan ge-
mileri yasakladi. Donanma personeli, bundan böyle Büyük Känal bo-
yunca igleyen daha ufak gemilerde çaligtmlacakti. Chang Ho'nun koca
savag gemileri kizaga çekildi ve çürüyúp gittiler. Denizagiri yerlere açil-
mayi çekici kilan tüm imkânlara ragmen Çin,dünyaya arkasini dönme-
ye karar vermigti.
I
31
Bu karar için, kugkusuz akla yakin bir stratejik sebep vardi. Impa-
ratorlugun kuzey s3nirlari bir ölçüde gene Mogollarin baskisi altma gir-
migti ve askeri kaynaklari tehlikeye daha açik olan bu bälgeye yigmak
akilhca görünebilirdi. Bu kogullar altmda büynk bir donanma pahah
bir lükstü; hem zaten Çinlileringüneye Annam'a (Vietnam) dogru ya-
yllma girigiminin de boguna ve pahah bir i; oldugu ortaya çikiyordu.
Ancak oldukça geçerli görünen bu dügünce, deniz gücündeki kisitlama-
nin getirdigi sakmcalar daha sonralari açikça belirdigi zaman yeniden
gäzden geçirilmig gibi görünmemektedir; yaklagik yüzyil gibi bir
zaman
içinde Çin kiyi peridi ve hatta Yangtze Nehri üzerindeki kentler
Japon
korsanlarmm saldirilarma ugruyordu ama imparatorluk donanmasmi
yeniden inga etmek yolunda ciddi bir çaligma yoktu; Portekiz gemileri-
nin Çinkiyilari açiklarinda tekrar tekrar belirmeleri bile Çin'iyeni bir
degerlendirme ympmaya zorlamadi.* Mandarinler gerekli olan tek gey
kara savunmasidir diye dügünüyorlardi; çünkü Çirtuyruklularin deniz
ticareti yapmalari zaten yasaklanmig degil miydi?
O halde igin maliyeti ve isteksizlik yaratan bagka etkenler bir yana
birakilirsa, Çin'ingeri çekilmesindeki asd sebep Konfüçyüsçü bürokra-
sinin tutuculugundan bagka bir gey degildi'- Ming däneminde, Mogol-
lar tarafindan daha önceleri kendilerine benimsetilen degigiklikler kar-
gisinda duyulan öfkeyle güç kazanan bir tutuculuk. Bu "restorasyon"
1590'h yillarda, kisa bir için, bir älçüde canhhk kazanmg olan Çin kiyi filosu
*
süre
Korelilere,Japonlarmiki istila girigimine karp olan direniëlerinde yardimci oldu; ancak
Ming donanmasindan artakalan bu kuvvet de o tarihlerden sonra zay1flad1.
Nouveau riche: Sonradan gärme. ç.n.
-
32
l
I
Abraham Darby: (1678 (?) 1717) Demir cevherini ilk kez kok _kullanarak baµriyla
-
ç.n.
33
.
... ... ................mimmlimm•Im i -mimamenum-la
MÜSLÜMAN DÜNYASI
16. yüzyilm baglarmda Çin'iziyaret eden ilk Avrupali gemiciler, ül-
kenin buyüklügünden, nüfusundan ve zenginliginden etkilenseler bile,
geldikleri yerin kendi içine dänmüç bir ulkeoldugunu fark edebilirlerdi.
Böyle bir yorum, hiç kugkusuz geniëleme agamasimn ortalarmda bulu-
nan, daha yakm oldugu için de Hiristiyan alemi açisodan çok daha bü-
yük bir tehdit olugturan o zamanki Osmanh imparatorlugu için yapila-
mazdi. Daha genig bir tarihsel ve cografi perspektiften bakildigmda, 16.
yüzyil boyunca dünya meselelerinde en hizli geligen güçleri Müslüman
devletlerin olugturdugunu ileri sürmek dogru olur. 19yalnizca Osmanli
Türklerinin batiya dogru ilerlemesiyle kalmiyor, Iran'daki Safavi Hane-
dani da özellikle I. Ìsmail (1500-1524)ve L Abbas'm (1587-1629)hü-
kümdarliklari sirasmda güç, zenginlik ve yüksek kültür açismdan bir
yeniden canlanma dönemi geçiriyordu; güçlü bir Müslüman hankklar
zinciri, Kagkar ve Turfan üzerinden Çin'e giden eski ipek Yolu'nun de-
netimini hâlâ elinde tutuyordu; bu zincir Bornu, Sokola ve Timbuktu
gibi Bati Afrikah Islam devletleri zincirine benzemiyor da degildi; Ja-
va'daki Hindu imparatorlugu, 16. yüzyilin baglarmda Müslüman güç-
lerce devrilmigti; Kabil Krah Babür ise fetih yolunu izleyip kuzeybati-
dan Hindistan'a girerek 1526'da Mogol imparatorlugunu kurdu. Hin-
distan üzerindeki Mogol egemenligi baglarda pek saglam degildi ama
Babür'ün torunu Ekber (1556-1605)tarafmdan bagariyla pekigtirildi;
Ekber, çabalari sonucunda batida Belücistan'dan doguda Bengal'e uza-
nan bir kuzey Hindistan imparatorlugu yaratti. Ekber'in soyundan ge-
lenler 17. yüzyil boyunca, Hindu Marathalara karp daha güneye dogru
ilerlediler; tam bu siralarda Hollandahlar, Ingilizier ve Fransizlar da
Hindistan Yarimadasma deniz yoluyla girmekteydiler; tabii ki bu çok
daha änemsiz bir biçimde oluyordu. Müslüman nüfuzunun dinsel nite-
likli olmayan bu geniëleme igaretlerinin yani sira, Afrika'da ve Hint
Adalarmda Islama iriananlarm sayismda muazzam bir artig oldugunu
da eklemeliyiz; bu artig kargismda misyonerlerce yürütülen Hiristiyan-
lagtirma çaligmalari sönük kahyordu.
Ama modern çagin baglarmda Avrupa'ya yönelen en büyük tehdit,
kugkusuz Osmanh Türklerinden, daha dogrusu Osmanlilarm heybetli
ordularmdan ve sahip olduklari, çašm en ileri muhasara kuvvetleri ve -
ç.n.
34
I
l
35
I
resmi bir inanç, kültür ve dil birligi kurdular. Islam âlemi 1500'e gel-
meden önce, yüzyillar boyu kültür ve teknoloji alanlarmda Avrupa'dan
ilerdeydi. Îslam kentleri genig, iyi aydinlatilmig ve kanalizasyonu olan
kentlerdi; kimilerinde universiteler,kitapliklar ve gagirtici güzellikte ca-
miler vardi. Matematik, haritacihk, tip ile bilim ve sanayinin daha pek
çok kolunda --degirmenler, silah dökümü, fener kuleleri, at yetigtiricili-
gi- Müslümanlar öndeydi. Osmanhlarm gelecegin yeniçerilerini Bal-
kanlardaki Hiristiyan gençler arasmdan seçme sistemi, iglerine bagli,
düzenli askeri birliklerin olugmasmi sagladi. Bagka irklara gösterilen
hoggörü sayesinde pek çok yetenekli Yunanh ve Yahudi Sultamn hiz-
metine girdi. istanbul kugatmasinda Sultan Mehmet'in bag silah dä-
kümcüsü bir Macar'di. I. Süleyman gibi bagarih bir liderin yönetimi
altmdaki güçlü Osmanh bürokrasisinin denetledigi 14 milyon uyruk
vardi o zamanlar ispanya'da 5 milyon, Îngiltere'de ise topu topu 2,5
-
Türk-
lerle igbirligi yapmasi gibi. Bu kadar çok dügman kargismda, Osmanli
36
|
I
I
i
Karankkçihk: Obscurantism.
-- ç.n.
I
37
I
rupah kuvvetlerin kendilerininkine göre daha yeni silahlari oldugunu
fark etmelerine, ara sira da bu silahlar yüzunden zarar görmelerine rag-
men yeniçeriler, kendilerini çaga uydurmak konusunda agir hareket
ediyorlardi. Cüsseli toplar, daha hafif dökme demir toplarla degigtiril-
medi. Inebahti yenilgisinden sonra daha genig, Avrupa tipi tekneler
yapmadilar. Güneydeki Müslüman filolarma, dogrudan dogruya Kizil
Denizin ve Basra Kärfezinin daha sakin sularinda kalmalari emredili-
yor, bäylece Portekiz tipi açik .deniz tekneleri yapma geregi ortadan
kaldirihyordu. Belki teknik sebeplerin de bu kararlarda payi vardir;
ancak kültür ve teknoloji konusunda tutuculuk da rol oynamigtir. (Bu-
na kargi, bagibozuk Berberi korsanlar, firkateyn tipi savag gemilerini
hizla benimsediler.)
Tutuculuk konusunda yukarida söylenenler, ayni älçüde hatta daha
da agirhkh olarak, Mogol împaratorlugu için de söylenebilir. Impara-
torlugun en parlak dönemindeki büyüklügüne ve kimi imparatorlarm
askeri dehasma, saraylarmdaki göz kamagtiricihga ve lüks ürünlerde
görülen ustahga, hatta ileri bir bankacihk ve kredi agma ragmen, siste-
min özünde bir zayifhk vardi. Çogunlukla Hinduizme bagh çok büyük
ve yoksul käylü yiginlarmm üzerinde, ülkeyi fethetmig olan Müslüman
bir seçkinler tabakasi yer almaktaydi. Kentlerde sayica hayli kabarik
olan tüccarlar, ari kovaru gibi igleyen
.pazarlar
Yararcihk: Utilitarianism. -
ç.n.
38
Ama Mogol yönetimini Hint devlet daireleriyle kiyaslamak müm-
kün degildir. Görkemli Mogol saraylari, o kadar göze batan tüketim
merkezleriydi ki, Versailles'daki Güney Kral bile onlart agiri bulabilirdi.
Binlerce hizmetli ve asalagm, asiri giysi ve mücevherlerin, haremin ve
hayvanat bahçelerinin ve bir sürú koruma görevlisinin giderleri, ancak
sistemli bir talan mekanizmasmin kurulmastyla kargilanabiliyordu.
Efendilerine änceden belirlenmig miktarlarda gelir saglamak zorunda
polan vergi toplayicilari köylü ve tüccara, fark gözetmeden bela oluyor-
lardi. Ürün ve ticaret durumu ne olursa 01sun,
paranin gelmesi gereki-
yordu. Bu soygunculuga kargi yapisal ya da bagka tür bir denetim me-
kanizmasi --isyanlar digmda-- olmadigi için, vergi toplama igleminin
olarak adlandirilmasi gagirtici degildir. Her yil alman bu mu-
"yemek"
azzam haraç kargiliginda halk hemen hiçbir gey elde edemiyordu. Ulag-
tirma konusunda hemen hiç iyilegme saglanmiyor; kitlik, sel ve öldürü-
cü hastaliklara kargi halka yardimci olacak bir mekanizma bulunmu-
yordu ve bunlar
-
oldukça sik görülen olaylardi. Bütün bunlarin yanm-
da, Ming Hanedam ihmli, neredeyse ilerici görünmektedir. Teknik se-
beplerle, Mogol Împaratorlugunungerilemesi kaçimlmazdi; çünkü ken-
disini güneyde Marathalara, kuzeyde Afganlara ve en sonunda da East
India Company'e* kargi korumasi giderek zorlagti. Gerçekte ise, çökü-
ünün sebepleri dig kaynakh olmaktan çok daha fazla, kendi içinden
geliyordu.
ç.n.
I
39
ya'daki klanlar arasmda süren mücadele gibiydi bunlar. Eu durum, ti-
caretle ugraganlar--için ideal bir ortam degildi ama ekonomik etkinlikle-
re änemli ölçüde bir engel olugturmadi. Karada oldugu gibi, denizde de
girigimciler, yerel diktatörler ve serüvenci askerler birbirleriyle kiyasiya
rekabet ediyor, hepsi de Dogu Asya ticaretinin kârh oldugunu gärüyor-
lardi. Japonkorsanlar yagma için Çin ve Kore kiyilarini silip süpürü-
yor, onlar bunu yaparken bagka Japonlarda batidan gelen Portekizli ve
Hollandah ziyaretçilerle mal degig-tokuçu yapma firsatmi memnunluk-
la kargiliyorlardi. Hiristiyan misyonerlerin ve. Avrupa mallarmm
toplumu içine sizmalari, mesafeli duran, kendi kabugundan çikmayan
Japon
Ming imparatorluguna sizmalarindan çok daha kolay oldu."
Bu canh ama çalkantih tablo, Avrupa'dan ithal edilen silahlarm '
40
I
l
41
|
kaldi. Batidan gelen tehlikeler daha da büyük oldu; sözgelimi, Polonya-
hlar 1608-1613 yrllari arasinda Moskova'yi iggal ettiler.
Rusya'nin bir bagka zayif noktasi da, batidan aldigi birtakim geyle-
re ragmen, teknolojik açidan geri kalmasi ve ekonomik yönden az gelig-
mig olmasiydi. Iklimin çok sert olugu, yerlegim merkezleri arasmdaki
muazzam uzakhklar, ulagtirmanm yetersizligi bu durumun sebebini kis-
men açikhyordu ama çok ciddi toplumsal kusurlarm da bunda payi
vardi: Çarlarmaskeri mutlakiyetçiligi, egitimin Ortodoks Kilisesinin te-
kelinde olugu, bürokrasinin rügvet yemeye yatkin ve güvenilmez olugu,
tarimi feodal nitelikli kilan ve duraganlagtiran serflik kurumu. Ancak
bu nispi geriligine ve tersliklere ragmen Rusya geniglemeye devam etti
ve kazandigi topraklar üzerinde Moskoflarin bogun egmelerini sagla-
yan otokratik yönetimi zorla kurdu. Avrupa'dan rejime kendisini koru-
masi için silah gücü saglamasina yetecek kadari ahnmigti ama batili an-
lamda toplumsal ve politik
"çagdaglagma"
"AVRUPA MUCIZESI'sis
Nasil oldu da, Avrasya kara kütlesinin bati bälgelerinde yagayan,
daginik ve nispi olarak incelikten yoksun halklar arasinda, buray1 iler-
de kesintisiz bir biçimde dünya meselelerinde ticari ve askeri lider ko-
numuna getirecek önüne geçilemez bir ekonomik geligme ve teknolojik
yenilik süreci baçladi? Bu, bilim adamlarim ve bagka gözlemcileri yüz-
yillar boyu meggul etmig bir konudur; bundan sonraki paragraflarda da
yapilabilecek tek gey, mevcut bilginin bir sentezini sunmaktan ibarettir.
Ancak bäyle bir özet ne kadar kaba hatli olursa olsun, bu çaligmamn
'ana
42 .
I
l
i
Güç, ancak farkli devletler ve toplumlar arasmda sik sik kiyaslama ya-
parak tanimlanip ölçülebilen nispi bir geydir.
Dünyano 16. yüzyildaki merkezleri"ni gösteren bir haritaya
"güç
43
I
I
l
i
I
ÀbMA
rm FOLONYA
TORLUÖU
PALATINL[K AVUSTURY
(
BAVYER
. . -
FRANSA - ·
. - -
i I I
I
I
I
'
kervanlarla tagman lüks ürünler yerine, 15. yüzyil Avrupa'smm artan
nüfusunun ihtiyaçlarim kargilayacak kereste, tahil, parap, yün, ringa
baligi vb. Burada da cografya çok änemli bir rol oynuyordu çünkü bu
mallarm su yoluyla ulagimi çok daha ekonomikti ve Avrupa'da üzerin-
de gidip gelmeye elverigli pek çok akarsu vardi. Denizlerle çevrili olmak
da, hayati önemi olan gemi yapimi için bir bagka tegvik unsuruydu; or-
taçagm sonlarma gelindiginde Baltik Denizi, Kuzey Denizi, Akdeniz ve
aradeniz arasmda giderek geligen bir deniz ticareti sürdürülüyordu.
Bu ticaret, tahmin edilebilecegi gibi savaglar yüzünden kismen kesintiye
ugruyor ve ürünün yetersiz olmasi ya da salgin hastahklar gibi yerel fe-
laketlerden etkileniyordu; ancak genelde geniëlemeye devam ederek Av-
rupa'nin zenginligini artirmly, Avrupalilarin yedikleri besinleri çegitlen-
dirmig, Hansa ya da Italyan kentleri gibi yeni refah merkezlerinin orta-
ya çikmasina yol açmigtir. Mallarm uzun mesafeler arasmda dúzenli ta-
kasi ise, kambiyo senetlerinin, bir kredi sisteminin ve uluslararasi öl-
çekte bir bankaciligm geligimini tegvik etmigtir. Ticari kredilerin, daha
sonralari da sigorta poliçelerinin varligi, ekonomik kogullarm temelde
önceden tahmin edilebilir bir biçimde olugtuguna igaret ediyordu ki, bu
özel tüccarlarm o güne kadar dünyanin bagka yerlerinde pek az gör-
dükleri, belki de hiç gärmedikleri bir durumdu."
Ayrica bu ticaretin büyük bir bölümü Kuzey Denizinin ve Biskay
Kärfezinin daha kaba dalgali sularmda sürdüruldügünden uzak -ve
*
"Cog": 16. yüzyddan önce yaygm olan, yük tagirnacihgi ve ulagun için kullamlan ge-
niç yapih bir tür gemi. ç.n.
--
I 45
I
gu kez onlarm ayricahklarim kisitlamaya çahytilar. Ba ka yerlerde de
oldugu gibi, tüccarlar sik sik kurban seçiliyor, mallari çahmyor, mülkle-
rine el konuyordu. Papalarin tefecilikle ilgili bildirileri, pek çok bakim-
dan Konfüçyüsçülerin kär amaçh komisyoncu ve tefeciler kargismdaki
hognutsuzluklarmm yankilarim tagir. Ancak gerçek guydu ki Avrupa'da
pu ya da bu ticari geligmeyi etkili bir biçimde durdurabilecek tek tip bir
otorite bulunmuyordu; önceliklerini degigtirecek belirli bir sanayiin
ge-
ligmesine ya da çökmesine yol açabilecek hiçbir merkezi yönetim yoktu;
vergi toplayicilarmin sistemli ve genig kapsamh bir biçimde, igadamlari-
ni ve girigimcileri talan etmesi söz konusu degildi; Mogol Hindistan'm-
daki durum buydu ve ekonominin geligmesi bu yuzden çok gecikmigti.
Somut ve açik bir örnek göstermek gerekirse denebilir ki, politik açidan
bölünmüglük içinde bulunan Restorasyon Dänemi Avrupa'smda, Papa-
nin 1494 yilmda denizagiri dünyayi Îspanyol ve Portekiz âlemleri diye
ikiye ayirmasmi herkesin kabul etmesi tasavvur ed.ilemezdi -
daha da
tasavvur edilemez olan, denizaqiri ticareti yasaklayan bir buyrugun
(Ming Çinindeve Tokugawa Japonya'smdayürürlüge konan gibi), her-
hangi bir etki yapabilmesiydi.
Gerçek guydu ki Avrupa'da tüccarlari talan eden ve kendi bölgele-
rinden sürenler varken bile, tüccarlara ve izledikleri yollara hoggörüyle
bakmaya istekli birtakim prensler ve yerel lordlar her zaman çikiyordu
ve kayitlarm gästerdigi gibi, ezilen Yahudi tacirler, yikima ugrayan Fla-
man tekstil iççileri, takibe ugrayan Huguenotlar yer degigtiriyor ve bilgi
ve becerilerini de beraberlerinde götürüyorlardi. Ticaret yapan gezginle-
ri fazlaca vergilendiren Renanyah bir baron, ticaret yollarimn degigtigi-
ni ve bu degigmeyle beraber elde ettigi gelirin de bagka yerlere kaydigmi
görebiliyordu. Borçlarim reddeden bir hükümdar, yeni bir
savas tehdidi
belirdigi ve ordularma ve donanmasma araç-gereç saglamak için acele
paraya gerek duydugu zamanlarda.borç bulma konusunda büyük zor-
luklara dügüyordu. Bankerler ile silah tüccarlari ve ustalar, toplumun
kenarda kalan üyeleri degil temel üyeleriydi. Yava; yavag ve düzensiz
bir biçimde, Avrupa'daki rejimlerin çogu pazar ekonomisiyle karphkh
bagimlihga dayah bir iligki içine girerek, pazar ekonomisi için iç düzen
ve (yabancdarsöz konusu oldugunda bile) keyfilige dayanmayan bir ,
46
I
i
bon krallari arasmdan arada bir çikanlar gibi- alto yumurtlayan tavu-
gu gerçekten kestikleri olmuytu; ama bunun sonucunda zenginlikte, do-
layisiyla da askeri güçte gerileme meydana geldigini en anlayigsiz kim-
selerin dipinda herkes, hemen görebiliyordu.
Otoritenin merkezilegmesine yol açabilecek tek etken, olsa olsa bir
devletin ategli silahlar teknolojisinde, tüm rakiplerini ezebilecek ya da
yildirabilecek ileri bir hamle yapmasi olabilirdi. Avrupa halki öldürücü
eba salgmmin ardmdan kendisini toparlar, Îtalyan Ränesansi da serpi-
11pgeligirken ekonomik ve teknik ilerlemenin hizlanan temposu içinde
bäyle bir durum hiç de olmayacak bir gey degildi. Yukarida igaret edil-
imparatorluklari" kurulmasi, 1450'den
"barut
*
Condottieri: 14. yüryllin ortalarandan 16. yüzyda kadar, Îtalyan_devletleriarasmda çi-
kan savaglarda çarpqmak üzere tutulan parah askerlerin liderleri. ç.n.
-
47
I
I
Ïtalyankent-devleti, öbürlerinin dengeyi korumak üzere müdahalesi ol-
madan kendisini güç1endirmeçabasma giremiyor, hiçbir "yeni
monar-
i" rakiplerinin ugradiklari kayiplari gidermek üzere harekete geçmele-
rine yol açmadan dominyonlarini genigletemiyordu. Reformasyon süre-
ci iyice ve gerçek anlamiyla bagladiginda, geleneksel güç dengesi reka-
betine dinsel dügmanhklar da eklendi ve böylece politik merkezilegme
daha da uzak bir ihtimal haline geldi. Ancak gerçek sebep biraz daha
derinlerde yatmaktadir; ona bakihrsa Japonya'da,Hindistan'da ve bag-
ka yerlerde de birbirleriyle yariganlar oldugu, birbirleriyle kavgali
grup-
larin kargihkh olarak kötü duygular açiktir; ancak bu durum tek bagi-
na, sonuçta saglanan birligi engellememigtir. Avrupa'nin farkh yanü
guydu ki, rakip güçlerin her biri yeni askeri teknikleri ögrenip kullana-
biliyor ve böylece hiçbir güç tek bagma belirleyici bir ustünlük saglaya-
miyordu. Isviçreli ya da bagka uluslardan parali askerler, ücretlerini
ädeyebilecek durumda olan herkese hizmet sunuyd;Iardi. Tataryaylari-
nin tek bir merkezde üretilmesi söz konusu degildi, ne de toplarm... is-
ter önceki dönemlere ait bronz toplar, ister sonraki daha ucuz demirden
dökülmüg toplar söz konusu olsun, durum degigmiyordu; bu tür silah-
lar Weald üzerindeki, Orta Avrupa'daki, Malaga'daki, Milano'daki Li-
egddeki ve daha sonralari Isveç'teki maden cevherlerine yakin yerlerde
yapihyordu. Bunun gibi Baltik'tan Karadeniz'e uzanan çegitli limanlar-
da gemi yapimi ustaligi öylesine yaygmlagmigti ki, bu durum, tek bir ül-
kenin deniz gücünü tekeline almasim son derece güçlegtiriyordu; bu da
denizin öte yakasindaki rakip silah yapimi merkezlerin fethedilmesi ve
saf digi birakilmasi imkânmi ortadan kaldirmaya yardim etti.
O halde, Avrupa'daki merkezilegmemiç devletler sisteminin merke-
zilegmenin önündeki büyük engeli olugturdugunu söylemek, ayni geyi
iki kez tekrarlamak gibi olmamaktadir. Pek çogu bagtmsizhklarmi ko-
ruyabilmek için gerekli askeri araç1ara sahip olan ya da bunlari satm
alabilecek durumda bulunan, birbirleriyle rekabet içinde çegitli politik
varhklar oldugu içindir ki, bunlarm hiçbiri, tek bagina kita üzerinde
egemenlik kurmasini saglayacak atihmi hiçbir zaman gerçekleptirecek
durumda degildi.
Avrupa devletleri arasindaki rekabete dayah bu etkilegim, kita üze-
rinde birlegik bir "barut
imparatorlugu"nun ortaya çikmamasinm sebe-
bini açiklar gibi gärünse de, ilk bakigta Avrupa'nin sürekli olarak dün-
ya liderligi konumuna yükselmesinin sebebini ortaya koymamaktadir.
Ne de olsa yeni monargilerin 1500 yilmda sahip olduklari kuvvetler,
Sultanin muazzam ordulari ve Ming Ìmparatorlugunun asker yigmlari
kargisina konsalar pek ciliz kalmayacaklar miydi? 16. yüzyilin baglarin-
da ve bazi bakimlardan 17. yüryilda bile durum böyleydi, ama 17. yüz-
yilda askeri kuvvet dengesi hizla Batmin lehine bir egilim içine girmigti.
i
48
|
li
nitekim muaz-
zam bronz toplarla donatilmig olan bir Fransiz ordusu 1494 yilinda
Ïtalya'yi istila ettiginde, Italyan kent-devletleri bunu dehget içinde anla-
dilar. O halde, yaraticilarin ve sanatçilarin bu toplara kargi bir silah ta-
sarlamalari için zorlanmalarma pek gagmamak gerekir (Leanardo'nun
bu döneme ait not defterlerinde bir makineli tüfek, ilkel bir tank ve bu-
harla çaligan bir topun çizimlerinin bulunmasina ise hiç çagmamalidir.)"
Bu, öbür uygarliklarm ilk kaba saba tasarimlardan yola çikarak si-
lahlarmi geligtirmedikleri anlamma gelmemektedir; kimileri bunu ge-
I
I
49
I
I
I
nellikle Avrupa modellerini kopya ederek ya da Avrupali ziyaretçileri
(Çin'egelen Cizvi-tler ärneginde oldugu gibi) bilgi ve becerilerini kendi-
lerine de ögretmeye ikna ederek yaptilar. Ama Ming yänetimi toplari
kendi tekelinde tuttugu, Rusya'nm, Japonya'nm ve Mogol Hindis-
tan'imn güçlenen liderleri de kisa sürede böyle bir tekel kurduklari için,
otoritelerini saglama bagladiktan sonra bu tür silahlari iyilegtirmek için
gereken itici güç çok azalmigti. Kendi içlerine dönen Çinlilerve Japon-
lar silah yapmayi ve geligtirmeyi ihmal ettiler. Kendi geleneksel savag
usullerine bagh kalan Müslüman yeniçeriler, toplarla fazla ilgilenmeyi
küçük gärdüler, sonunda da Avrupa'nin ileri düzeyine yetigmek için
çok geç kalmdi. Karquarmda kendilerinden daha az geligmig halklar bu-
lan Rus ve Mogol komutanlari, silahlarmi geligtirmek için zorlayici bir
ihtiyaç duymuyorlardi. Çünkü ellerindekiler kendilerine kargi çikanlari
yildirabilecek uitelikteydi. Avrupa, tipki genel ekonomi alamnda oldu-
gu gibi, askeri teknolojinin bu özel alanmda da, serpilip geligen silah ti-
caretiyle kamçilanarak, kesin bir biçimde äbür 11ygarhklarmve güç
merkezlerinin önüne geçti.
Bu silahlanma tirmamymm yarattigi iki ayri sonuca burada degin-
mek gerekir. Bunlardan biri, Avrupa'mn politik çogulculugunu, öbürü
ise Avrupa'nm sonunda deniz ticaretine egemen olmasim saglamigtir. 11-
ki oldukça basit bir geligmedir ve kisaca ele ahnabilir." 1494 Fransiz is-
tilasmdan sonraki çeyrek yüzyil içinde, bazi açilardan ise bundan änce-
ki dönemlerde bile, kimi Italyanlar kent duvarlarmm içindeki yüksek
toprak setlerin topçu bombardimanlarinm etkilerini büyük ölçüde-
azalttigmi keçfetmiglerdi; top gülleleri, sikigtirilmig toprak tepeciklerin
içinde patlaymca, dig duvarlarda yaptiklari yikici etkiyi yitiriyorlardi.
Bu çegitli toprak setlerin änünde derin hendekler de oldu mu (daha
sonralari tüfek ve toplarin çapraz ate; yagdirdiklari korunmah ve daha
karmagik bir burçlar dizisi de eklenince) kugatma yapan piyadeler için
neredeyse agilmaz olan bir engel oluguyordu. Bu durum, Italyan kent-
devletlerinin, hiç degilse bir yabanci tarafmdan fethedilerek yenilgiye
ugramamig olanlarin güvenligini yeniden sagladi. Ayrica Türkleri yak-
lagtirmamak üzere savagan ordulara da bir üstünlük kazandirdi; Mal-
ta'daki ve kuzey Macaristan'daki Hiristiyan garnizonlari bunun böyle
oldugunu kisa bir süre sonra gördüler. Her geyden änemlisi de, Hollan
da ayaklanmasiyla birlikte yapilan uzun süreli muhasara barbinin gös-
terdigi gibi, Avrupa'da kendine fazlaca güvenen tek bir gúcün isyancila-
ri ve rakiplerini kolayca alt etmesi engellendi. Sözgelimi, muazzam Is-
panyol piyade gücünün açik alanlarda kazandigi zaferler, eger dügman
geri çekilerek siginabilecegi agir tahkimath üslere sahipse, kesin sonuç
vermiyordu. Tokugawa yogunlugunun ya da Ekber'in Hindistan'da ba-
rut gücüyle otorite saglamasma benzer bir durum Batida gerçeklegmedi
50
I
I
I
I
ç.n.
51
i
I
I d
keli duruma geldiklerinde bile, hãlâ oldukça büyük sikmtilar yaratabi-
liyorlardi; kullamtan barutun daha etkili oldugu dügünülürse, geri tep-
me de korkunç olabiliyor ve eger zapt edilmezse top, güvertenin bir ya-
nmdan öbür yamna geri tepebiliyordu; yeterli sayida yerleptirildiklerin-
de (äzelliklede kalelerde), bu silahlar hâlâ bir teknenin dengesini boza-
bilecek kadar agirdilar. Igte bu noktada saglam yapilmig, daha yuvarlak
gövdeli, hava kogullarma bagh olmayan üç direkli yelkenli gemilerin
Akdeniz'in, Baltik'm ve Karadeniz'in iç sularmda gezen kürekli ve ince
yapih kadirgalar, Arap dhowlaris ve hatta Çin yelkenlileri kargismda
yapilarmdan gelen bir üstünlükleri vardi. Bu tür yelkenli gemi, her du-
rumda dengede kalarak daha genig borda ategi açabiliyor, ama gene de
zaman zaman çok kötä geyler olabiliyordu; ancak bu tür silahlarin ka-
lelerden çok gemilerin ortalarma yerlegtirilmeleriyle çok daha güvenli
bir ati; platformu saglandigi anlagilmca, bu karavela ve kalyonlarm
potansiyel güçleri son derece etkili hale geldi. Bunlarla kiyaslandikla-
rmda hafif tekneler, silah tagima kapasitelerinin daha küçük olugu ve
top mermilerinden daha fazla etkilenmeleri yüzünden çift yänlü bir sa-
kinca tagiyorlardi.
Însanm
"potansiyel
i
Dogu Hindistan ticaret gemileriyle kiyaslanabilecek gibi olmadiklari
=
ç.n.
52
i
53
'
|
dan epey farkli oldugu ise Aden'de, Cidde'de, Goa'da ve daha bagka
yerlerde yapilan jiddetlisavaglar (ara sira da ugranilan yenilgiler) ile
ortaya çikti; gene de bu batili istilacilar äylesine kararli, öylesine acima-
sizdilar ki, 16. yüzyihn ortalarina gelindiginde Gine Körfezinden Güney
Çin Denizine uzanan kaleler zinciri onlarin olmugtu. Portekizliler Hint
Adalariyla olan baharat ticaretini hiçbir zaman tekellerine alarnadilar
-bu
bir ülkenin bu kadar uzaklara erigip, bu kadar çok gey. elde etmesini
kavramak zor görünmektedir. Avrupa'nm yukarida anlatilan askeri ve
deniz gücü üstünfügünün yarattigiözel kogullarda, bunu yapmak hiç de
imkänsiz bir gey degildi. Bir kez yapihnca da imparatorluk kurmanm
*
Conquistadorlar: ÖzellikleMeksika ve Peru'yu fetheden ispanyollar.- ç.n.
**
Kirmiz: Kirmiz bäceginden elde edilen al boya. - ç.n.
I
54
I
açikça belli olan kazançlari ve daha fazlasmi elde etme istegi, genigleme
sürecini hizlandirmig oldu.
"Avrupa'mn yayilmasi"ru anlatirken bu noktaya kadar göz ardi
edilen ya da ancak kisaca deginilen birtakim unsurlar da olmustur. Íçin
kigisel yönünä henüz incelemedik; oysa büyük çabalarda oldugu
-tüm
gibi- kipisel unsurlarmda çok buyük payi vardi. Denizci Henry gibi
kimselerin tegviklerinde; gemi ustalarimn, silah yapimcilarmin, sanatçi-
Igrm yaraticiliklarmda, tüccarlarm girigimciliginde, her geyden çok da
denizagiri yolculuklara katilip, dev dalgalarm, dugmanca iklimlerin,
vahyi dogamn ve amansiz dügmanlarm önlerine çikardigt her engele
katlanan kipileringästerdigi yürekliligin ta kendisinde. Farkli sebeplerin
karmagik bir biçimde bir araya gelmesiyle kazanç, ulusal gan ve
-kipisel
ss
Tüm bunlar Avrupa'daki gemi yapimi sanayii üzerinde son derece etkili
bir itici güç yaraT¯mig ve Londra, Bristol, Antwerp, Amsterdam limanla-
ri ile daha pek çoklarmm çevresinde çok sayida ustanm, malzeme sag-
lama igiyle ugragan kimselerin, saticilarin ve sigortacilarm toplanmasi-
na yol açmigtir. Bunun net etkisi ise, Avrupa'da yaçayan nüfusun olduk-
ça büynk bir bälümünde
-yalnizca
56
I
bilim
ve teknoloji alanmda.34 Bu dönemdeki pek çok ileri adimin silah yarigi-
nin ve denizagiri ricaretteki kiyasiya mücadelenin yan ürünleri oldugu
kugkusuzdur. Haritacihktaki geligmeler, denizcilikte kullanilan cetveller,
teleskop, barometre, günegi arkaya alarak kullanilan yükseklik ölçerler,
yalpakli pusula gibi yeni araçlar ve gemi yapimindaki geligmig yöntem-
ler deniz yolculuklarmdaki bilinmezleri azaltmigtir. Yeni ürünler ve bit-
kiler daha iyi beslenme imkânlari getirmekle kalmamig, botanik ve ta-
rim bilimi için itici güç.olugturmugtur. Metalurji dalindaki becerilerde
ve asltnda tum demir sanayiinde hizla ilerleme kaydedilmig, aym gey
derinde maden arama tekniklerinde de gärülmügtür. Hizlanan ekono-
mik tempo ve bilime verilen degerin artmasi astronomi, tip, fizik ve
mühendislik için de yararh olmuytur. Sorgulayici, akilci dügünce yapist-
na sahip insan, daha çok gözlem ve deney yaplyordu; matbaalar, Încil
çevirileri ve politik yazilarin yani sira buluglarm yayilmasmi da sagli-
yordu. Bu bilgi patlamasmin giderek artan etkisi, Avrupa'nm teknoloji
sayede de askeri- üstünlügünü daha da pekigtirmek olmustur. Güç-
-bu
57
i
u tipi bir rejimin merkezile mesi ihtimalinin ortadan kaldirilmasi
gere-
kecekti ve de rekabetin ilerici, belki de kavgaci ve ara sira vahgice
-
olan itici gücu için her türlü firsat... Daha genig bir çerçevede dügünür-
sek, ekonomi ve politikanin katiliklardan uzak olugu,
ayni gekilde kül-
tur ve ideoloji alanlarmin da tutuculuktan uzak olmasi anlamma gele-
cekti bir bagka deyigle sorupturma, tartigma, deney yapma özgürlügü,
-
yor.
roda ne kadar ilkel gärünürlerse görünsünler- sürekli bir etkilegim
içinde olan ekonomik laissez-faire, politik ve askeri çogulculuk ve dü-
günce äzgürlügünün olugturdugu bir bilegimdi. Bu mucize tarihte tek
örnek oldugu içindir ki, ancak onu olusturan tüm unsurlarm kopya
edilmesiyle bagka bir yerde de benzer bir sonucun ortaya çikacagmi
varsaymak yerinde olur. Çünküçok änemli parçalardan olugan böyle
bir karigun Ming Çininde,Ortadogu'nun ya da Asya'nin Müslüman im-
paratorluklarmda ya da yukarida säzü edilen öbür toplumlarm hiçbi-
rinde bulunmadigt içindir ki, Avrupa dünya sahnesinin merkezine dog-
ru ilerlerken, onlar olduklari yerde donup kalmig göründüler.
I
I
I
I
I
i
58
l
HABSBURGLARIN
EGEMENLÌK GIRISÏMÏ
1519-1659
59
d'ikçe Avrupa'daki bu geleneksel ve bölgesel mücadeleler
ya o dönemin
insanlarma kita egemenligi ugruna girigilmig çok daha genig bir
yarig
gibi görünen mücadelenin
parçasi haline geldiler ya da bu yarig onlari
gälgede birakti.
l
I
60
I
\
61
I
AVUSTURYA
.S'
I
i
62
\
en ve en
nu izleyen II. Ferdinand (1619-1637)ve Îspanya Krallari II. Philip
(1556-1598)ile IV. Philip (1621-1665)--aym zamanda Katolik Kilisesi-
. nin en militan savunuculartydilar. Bunun bir sonucu olarak, bu dönem-
de Avrupa'yi kasip kavuran rekabetlerin güç politikasiyla ilgili unsurla-
rmi dinsel unsurlardan ayirt etmek hemen hemen imkânsiz hale gelmig-
ti. O dönemdeki herkesin kabul edecegi gibi, eger V. Charles 1540'lar-
da Protestan Alman prenslerini ezmeyi bagarabilseydi, bu yalnizca Ka-
tolik inanct için degil, Habsburg nüfuzu için de bir zafer olurdu-
aym
gey II. Philip'in Hollanda'daki 1560 sonrasi dinsel huzursuzluklari bas-
tirma çabalari için de säylenebilir; hatta ispanyol donanmasmin
158 8'de Ïngiltere'yi istila etmek üzere gönderilmesi için de geçerlidir.
.
-- ç.n.
**
Retorik: Çogukez yapmacikh bir biçimde, karpdakileri ikna etmek üzere yüksek-
ten atip tutarak konugma ya da yazma. -
ç.n.
63
yon ya da Hitler tarzmda egemen olmak için yapilmig bir plan yoktu.
Habsburglarin kimi hanedan evlilikleri ve bu yolla tahta çikiglari, top-
raklarmi genigletmek için yapilmig uzun vadeli bir plan belirtisi olmak-
tan çok, rastlantilara bagli olarak, bilemediniz telkinler sonucu gerçek-
legmistir. Belli birtakim durumlarda
-sözgelimi,
64
i
I
65
I
I
prenslerini Mühlberg Savaginda (1547)yenilgiye ugratinca, oldukça ba-
partli gözüktü. Arcak Habsburglar ve imparatorluk otoritesinin güç ka-
zanmasi, V. Charles'in rakiplerini her zaman için telaglandirdi; öyle ki
kuzey Almanya prensleri Türkler, Fransa Krali II. Henry (1547-1559)
ve hatta papahk bile onun durumunu zayiflatma çabasma girdiler.
Fransiz ordulari, Protestan devletlere destek vermek üzere 1552'de Al-
manya'ya girmig, böylece söz konusu devletler, imparatorun merkezi-
leptirme egilimine kargi direnebilmiglerdi. Bu durum, Almanya'daki
dinsel savaçi geçici olarak sona erdiren Augsburg Barigi (1555)ve Fran-
siz-Îspanyolçatigmasina son veren Cateau-Cambresis Antlagmasi (1559)
ile kabul edilmig oldu. Bir anlamda, V. Charles'm kendi feragatleriyle
de kabullenilmig oluyordu -- Charles, 1555'te Kutsal Roma imparatoru
unvanmdan kardegi L Ferdinand (imparatorlugu1555-1564) birakmig,
1556'da ise ispanya kralhgindan, oglu II. Philip lehine vazgeçmigtir.
Eger bundan sonra imparatorlugun Avusturya ve ispanya kollari ara-
smda yakm bir baglanti kalmissa, bu .öyle bir baglantiydi ki
"artik
(tarihçi
Mamatey'in deyigiyle) imparatorluk armasmdaki çift bagli siyah
kartal gibi, Habsburglarin Viyana ve Madrid'de iki basi vardi ve biri
doguya öbürü batiya" bakmaktaydi."
Dogudaki kol, L Ferdinand'm ve onun yerine gecen II. Maximili-
an'm (imparatorlugu,1564-1576) yönetiminde kendi tasarruflari altin-
da olan nispi bir barig dönerni yaçarken (Türklerin 1566-1567 tarihle-
rindeki saldirisini saymazsak) Ispanya Krah II. Philip'in buyrugundaki
bati koluna, gans çok daha az gülüyordu. Berberi korsanlar Portekiz ve
Kastilya kiyilarma saldiriyor ve onlarin arkasmdaki Türkler de Akdeniz
için yeniden mücadeleye girigiyorlardi. Sonuç olarak, ispanya kendisini
tekrar tekrar güç1ü Osmanli imparatorluguna kargi yeni ve büyük sa-
vaglara girmig buldu; bu çatigmalar 1560 tarihli Cerbe seferinden bagla-
yarak 1565'teki Malta sürtügmesi, 1511'deki Înebahti seferi ve Tunus
ugruna girigilen ve bir o tarafm, bir bu tarafin bagarih oldugu savagla
sürdü ve nihayet 1581 yilmda yapilan mütareke ile sona erdi? Ancak
hemen hemen bu siralarda, Philip'in dinsel hoggörüsüzlük ve yüksek
vergi politikalari Habsburglara bagh Hollanda'daki hognutsuzlugu
alevlendirerek açik bir ayaklanmaya dönügtürmügtü. Ïspanyollar bura-
daki ispanyol otoritesinin 1560'larin ortalarmda kirilmasma, Alba dü\ <
da Fransiz ulusunu
gittikçe daha büyük bir oranda istilaci ispanyollar ve gözden dügmüç
Katolik Ittifaki aleyhine çevirecek kadar... 1598'de Vervins Barip yapil-
digi zaman -- bu tarih Ispanya Krah II. Philip'in de ölüm yilidir Mad-
-
67
I
rak olabilirdi. Her biri de, Habsburglar ilerde hak iddia ettiklerinde on-
larm bu iddialarim tartigma konusu yapabilecek potansiyele sahip üç
devletin yani Fransa'nm, Îngiltere'nin ve Hollanda Cumhuriyetinin var-
liklarmi sürdurmesi, 1600 yili Avrupa'smi, tek bir hegemonyanm degil,
pek çok ulusun olugturacagim bir kez daha dogruluyordu.
Bu dönemde Avrupa'yi giddetle sarsan üçüncü büyük savag dalgasi
1618'den sonra gelmig ve Almanya'yi kasip kavurmuytur. Bu ülke, 16.
yüzyilm sonlarmda taraflarm tüm güçlerini ortaya koyarak yaptiklari
bir mezhep mücadelesinin diginda kalmigti arna bunun tek sebebi IL Ru-
dolf'un (Kutsal Roma Imparatoru, 1576-1612) otoritesinin ve zihinsel-
güçlerinin zay1flamasi ve Türklerin Tuna havzasmda yeniden bir tehdit
olugturmalariydi. Ancak, Almanya'nm verdigi bu birlik gärüntüsünün
ardmda rakip Katolik ve Protestan güçler kendi konumlarmi saglamlag-
tirip, dügmanlarmnkini zayiflatmak üzere dolaplar çevirmekteydifer. 17.
yüzyil ilerledikçe Evangelist Birligi (kurulugtarihi 1608) ile Katolik itti-
faki (1609)arasmdaki rekabet giddetlendi. Ayrica is]$anyolHabsburglari
Avusturyah yoldaslarini kuvvetle destekledikleri ve Evangelist Birligi
Bagkani Elektör IV. Palatin Frederick'in hem Ingiltere hem Hollanda ile
baglari bulundugu için, Avrupa'daki devletlerin çogu politik dinsel düg-
manliklarmm nihai çözümü için birlegiyor gibi görünüyorlardi."
Böylece Bohemya'daki Protestan tabakalarin yeni Katolik hüküm-
darlari IL Ferdinand'a (imparatorlugu,1619-1637) kargi 1618'de bag-
lattiklari ayaklanma, yeni bir dizi giddetli dinsel çatiginayi baglatacak
kivilcim oldu: Otuz Yil Savaglariydi bunlar. Eu mücadelenin ilk agama-
larinda, General Spinola yönetimindeki bir ispanyol-Habsburg ordu-
sunca bagariyla desteklenen imparatorluk kuvvetieri iyi durumdaydilar.
Ama sonuçta dinsel ve dinsel olmayan kuvvetler heterojen bir bilegim
.
halinde çatigmanin içine girdiler ve bu bir kez daha, dengeleri ters yön-
de ayarlamak istegiyle gerçeklepti. Ispanya ile 1609'da yaptiklari müta-
rekeyi 1621'de bozan Hollandalilar Spinola'nin ordusuyla kargilagmak
üzere Renanya içlerine girdiler. 1626'da Krallari IV. Christian yöneti-
mindeki bir Danimarka kuvveti Almanya'yi kuzeyden istila etti. Perde
arkasmda, Fransizlarm etkili devlet adami Kardinal Richelieu firsat
buldugu her yerde, Habsburglarm bagini derde sokmak için çabahyor-
du. Ancak askeri ya da diplomatik nitelikli bu kargi hareketlerin hiçbiri
pek baçarili olamadi; 1620'li yillarin sonlarina gelindiginde, imparator
\
'
I
68 i
l
I
ç.n.
69
du. Ama strf mücadelenin çok sik dokulu olu u yüzünden taraff arin her
biri için çekilmek zor bir içti. Isveç ordularinm da dövügmeyi birakip
yurtlarma döneceklerinden emin olsalar, Protestan Alman devletlerinin
çogu bunu yaparlardi; Olivares ve öbür ispanyol devlet adamlari da
Fransa'yla görügmeler yaparak bir mütarekeye gidebilirlerdi ama Fran-
sizlar Hollandalilari terk etmeyeceklerdi.
Çeyitlicephelerdeki askeri
mücadeleye paralel olarak, çegitli düzeylerde gizli baris görügmeleri
ya-
pihyordu ve bütün güçler yeni bir zaferin genel çözüm sirasmda kendi
iddialarini güçlendirecegi dügüncesiyle avunuyorlardi.
Sonuçta, Otuz Yil Savaglari karigik bir biçimde bitti. Ispanya 1648
yih baglarinda Hollandahlarla aniden barig yapti ve onlarm tam bagim-
sizhämi nihayet tanidi ama bunun
amaci, Fransa'yi bir müttefikinden
etmekti. Fransiz-Habsburg mücadelesi sürdü. Ayni yihn daha sonraki
dönemlerinde, Westphalia Barigi (1648)Almanya'ya nihayet huzur geti-
rip Avusturya Habsburglartmn çatigmadan çekilmelerine imkân verin-
ce, savag salt bir Fransiz-Ispanyol savagma dönügtü. Ayri ayri devletler
ve hükümdarlarin birtakim kazançlari (ve birtakim kayiplari) olmugsa
da, Westphalia'nm getirdigi çözümün esasmi Kutsal Roma Împarator-
lugu içindeki dinsel ve politik dengenin kabul edilmesi, böylece de im-
paratorluk otoritesine getirilen kisitlamalarin dogrulanmasi olugturu-
yordu. Bäylece Fransa ile ispanya,tümüyle ulusal rekabetten kaynakla-
nan ve dinle hiçbir ilgisi .bulunmayan bir sava; yapma durumundaydi-
lar bunun bäyle oldugunu, Richelieu'nün yerine geçen Fransiz bakan
---
70
|
l
Hol anda
(Hollanda'nin başmstzhş
194 S'de tamuruµ1r)
Güney Hollanda
(Avusturya'ya, 1714)
Artois
(Fransa'ya 1965)
Biskay Rosellon
Porrekizl63.1-1632 Isya1 8).
Fr y 1959)
n6
(Bagunstzhk Savap
1640-1668)
Endülüs (1641)
71
I
lere bagh sebepler aramak pek yararh olmaz. O dönemdeki pek çok
Fransiz ve Ingiliz hükümdaruun baçarisizhklarmi ve kimi Alman prens-
lerinin onursuzluklarim ya da budalahklarmi dügününce, Habsburg ha-
nedam ile üst düzey görevlilerinin özellikle yetersiz olduklarmi ileri sür-
mek de güçlegiyor. Habsburglarm elindeki muazzam maddi güç biriki-
mini hatirlaymca igler daha da karigmaktadir.
bunIar Habs-
burg ailesine baçka hiçbir Avrupa gücünün boy ölçügemeyecegi
kadar zengin kaynaklar saglamistir.
72 I
I
I
sinda degil, tüm halk için gäzde ve kârli bir ugrag haline gelmigti.""
Buna ek olarak, "Büyük Reis" Gonzalo de Cordoba, 16. yüzyihn bagla-
rinda piyadelerin teykilatlanmasi konusuna yenilikler getirmig ve o ta-
rihten Otuz Yil Savaglarmin ortalarma kadar Îspartyoltercio'su Avru-
pa'daki muharebe meydanlarmm en etkili birligi olmugtur. Sayilari
3000'e varan kargih, kiliç11ve tüfekli askerin olugtindugu ve kargihkli
73
destek sašlamak uzereegitilmig bu birlegik alaylarla Ispanyol ordulari,
sayisiz dügmani sitip süpürmüy ve Fransiz süvarileriyle kargili Isviçreli
askerlere ünlerinden -ve
bu etkenler, daha
genig bir çerçeve içinde duçünüldügünde, silahh çatigmalar tarihini in-
celeyenler için çok ögretici olmaktadir.
¯ Bu etkenlerden ilki, Avrupa'da modern çag baglarmda yaganan ve yu-
karida kisaca sözü edilen devrimi" idi; bir bagka deyigle, 1520'leri
"silah
önceleri is-
viçreli kargili askerlerin, sonralari da kargi, kiliç, tataryayi ve çakmakh
tüfek kullanan askerlerin olugturdugu birliklerce--indirilen darbelerin
anlami guydu, bir ordunun en genig ve en önemli bälümünü artik piya-
de birlikleri olugturacakti. Bu sonuç, trace italienne'nin, yani bundan
önceki bölumde sözü edilen karmagik kent istihkâm ve kale burç1ari
sisteminin geligimiyle de pekigmigtir. Bu tür savunma sistemlerini çahy-
tirrnak ve bunlan kugatabilmek için çok sayida askere gerek vardi. Kug-
kusuz büyuk bir sefer sirasinda, düzenini iyi kurmuy bir komutan ol-
dukça fazia sayida süvari ve topçuyu da bagariyla kullanacakti ama bu
iki kuvvetin her yere yetigebilmesi yaya alaylarma gäre çok daha zordu.
O halde söz konusu olan, uluslarin süvari kuvvetlerini gäzden çikarma-
lan degil, ordu içindeki piyade oraninin önemli ölçüde artmasiydi; do-
nanimlari ve beslenmeleri daha ucuza geldiginden, daha büyük sayida
yaya asker toplanabiliyor, bunda Avrupa nnfusunun artmakta olugu da
änemli bir rol oynuyordu. Kugkusuz tüm bunlar, teykilatlanma konu-
sunda yönetimlere.çok büyük sikintilar veriyordu ama bu sikintilar Ba-
moriargiler"indeki
"yeni
74
l
75
kirdek igini göreceklerdi. Ingiltere Krali VIIL Henry bu projeye oldukça
büyük destek saglamig, V. Charles ise kendi donanmastni kurmaktansa
denetim altmda tuttugu Ispanya ve Îtalya'dan gelen ve özel kipilerin
mali olan kalyon ve kadirgalara el koyma egilimi gästermigtir. Akde-
niz'de, daha sonralari da Atlantik'te çok daha agir baskilarla kargilagan
II. Philip'in ise böyle bir lüksü olmadi. Philip, Barcelona, Napoli ve Si-
cilya'da büyük bir kadirga inga programi düzenlemek ve bunun gider-
lerini kargilamak zorunda kalmigti. 1574'te toplam 146 kadirgamn gi-
derlerini üstlendi, bu sayi, on-on beg yd öncesindeki sayinm hemen he-
men üç katiydi Sonraki on yil içinde Atlantik'te patlak veren savaglar,
buradaki çabalarm daha da artirilmasmi gerekli kildt Bati Hint Adala-
rma ve (Portekiz 1580'de alindiktan sonra) Doguya giden yollari koru-
mak, ispanyol kiyi peridini Ingiliz akmlarma karçi savunmak ve son
olarak da Britanya Adalarini istila için gönderilecek orduyu tagimak
üzere, açik deniz savag gemilerine ihtiyaç vardi. 1604 tarihli Ingiliz-Is-
panyol barigmdan sonra, açik denizlerdeki Hollanda saldirilarim kargi-
lamak ve Flander'le iletigimi sürdürmek için ispanyollarm büyük bir fi-
loya olan ihtiyaçlari gene devam etmiçti. Onyillar birbirini kovaladik-
ça, bu tür savag gemileri daha da agir silahlarla donatildi ve çok daha
masrafh hale geldi.
Habsburg sisteminin asil zayifligini açiga çikaran savag maliyetleri-
nin böylesine tirmam; göstermesidir. 1500-1630 arasi yiyecek fiyatla-
rinda beg kat, sanayi mallarmda ise üç kat fiyat artigiyla seyreden genel
enflasyon, deylet maliyesine yeterince agir bir darbe vurmugtu; bu du-
rum ordularin ve donanmalarm büyüklük açismdan ikiye, dörde kat-
lanmasiyla da piddetieniyordu. Habsburglar, sonuçta tüm borçlarmi
ädeyebilir durumda kalabilmek için kendilerine hemen hiç nefes aldir-
mayan bir mücadeleye girdiler. V. Charles, 1540'h yillarda Cezayir'e,
Fransa'ya ve Alman Protestanlarma kargi yaptigi çegitli seferlerden son-
ra, olagan ve olagandigi gelirinin harcamalarmi hiç karydayamadigmi
ve çok ilerki yillarina ait gelirlerinin bile bankerlere ipotek edilmig ol-
dugunu gördü. Protestan prenslere kargi yapilan savagi sürdürmek için ,
I
I
I
76 i
I
Charles tahtindan feragat ettiginde, II. Philip'e yaklagik 20 milyon düka
altin devlet borcu devretmigtir.
Philip, Fransa'yla olan savag durumunu da devralmigti ama bu sa-
vagm bedeli öylesine yüksekti ki ispanya Kralligmm 1557 yilmda iflas
ettigini ilan etmek zotunda kaldi. Bu durum Fuggerler gibi büyük ban-
kacihk kuruluglarim da çökertti. Fransa'nm ayni yil içinde kendi iflasini
kabullenmek zorunda kaligi --her iki tarafin da 1559 yilmda Cateau-
·
rak kirk yil önceki oram on kat geçoigtir- krallik maliyesi ve kredisi
geçici olarak düze çikti; ama 1588 tarihli büyük deniz savagi 10 milyo-
na mal olmuy ve bu savagm getirdigi aci son donanma için oldugu ka-
dar maliye için de bir yikimm igareti olmuytur. 1596'da i'nanilmaz mik-
tarlarda ahnan düzen-siz borçlarm ardmdan, Philip gene borcunu äde-
yemez hale dügtü. Îki yd sonra öldügünde borçlarmm toplami 100 mil-
yon düka altmi gibi muazzam bir miktara ulagmigti ve bu miktar için
ödenecek faizler tüm gelirlerin apagi yukari üçte ikisini buluyordu.3
Fransa ve Îngiltere ile kisa bir süre sonra barig yapildi ama Hollanda
Savagi 1609 tarihli mütarekeye kadar ülke için ylpratici oldu; mütare-
keyi hizlandiran ise, îspanyol ordusundaki isyanlar ve 1607'deki yeni
bir iflas durumu olmugtu.
Bundan sonra yaganan birkaç yillik barig däneminde ispanyol yö-
netiminin harcamalarinda esash bir indirim yapilmadi..Çok yüksek faiz
ödemeleri bir yana Akdeniz'deki gerilim devam ediyor (bu da kryilarda-
ki tahkimat için çok büyük bir proje gerektiriyordu) te yabanci ülkele-
I
77
rin yönetimlerinden destek gören korsanlar çok uzaklara yayilmig bulu-
nan ÍspanyaÏmparatorlugunayänelttikleri soygunlari hâlä sürdüruyor-
lardi (bu ise açik denizlerdeki ispanyol gemileri için oldugu kadar, Fili-
pinler'de ve Karayip'de oldukça büyük savunma giderleri yaratiyor-
du).2' Avrupa'da 1610'dan sonra yaganan silahlt mutareke döneminde
Ïspanya'ninmagrur yöneticileri için silah harcamalarinda indirim yapil-
masi hemen hiç dügünülemezdi. Bu yüzden de 1618'de patlak veren
Otuz Yil Savaglarimn, soguk savagm sicak savaga dönügmesinden ve
daha çok Ispanyol askeri ve parasmin Flander ve Almanya'ya akitilma-
smdan bagka bir anlami olmadi. ilginç olan bir nokta, Habsburglarm
Avrupa'da änceleri art arda kazandiklari zaferlerin ve Kuzey ve Güney
Amerika'da bu dönemde gerçeklectirilen bagarili savunmanm Yeni
Dünya'dan saglanan alto ve gümüç miktarinda meydana gelen artiplar-
la ayni zamanda denk dügmesi ve bu artigtan destek görmesidir. Ama
-
ayni sebeple, 1626'dan sonra gelen altin ve gümügeki azalma, bir son-
raki yil ilan edilen iflas durumu ve 1628'de gümüy tagiyan bir filonun
Hollandalilarca gagirtici bir bagariyla gasp edilmesi (bu Ispanya ve Îs-
panyol halki için 10 milyon düka altmma varan bir zarar demekti) sa-
vagin bir süre için tavsamasina yol aç.t1. Ïmparatorla yapilmis olan itti-
faka ragmen, Almanya'dan saglanan gelirin (Wallenstein'in denetimi al-
tindaki kisa süre dipinda) Ispanya'mn bu kaybmi kapatmasi mümkün
degildi.
Bundan sonraki otuz yillik savag suresi içinde ispanya'nin izleyece-
gi yol bäyle bir yoldu. Zar z'or yeni borçlar bularak, yeni vergiler koya-
rak ve Amerika'dan umulmadik biçimde saglanan her turlü geliri kulla-
narak, sözgelimi Kardinal-Infante'nin Almanya'da 1634-1635 y111arm-
da gerçeklestirdigi müdahale gibi büyük bir askeri harekâta destek sag-
lanabiliyordu; ama savagin çok büyük giderleri bu kisa vadeli kazançla-
ri sonunda hep aginmaya ugratmig ve birkaç yil daha geçtikten sonra
mali durum hiç olmadigi kadar kätülegmigi. 1640'lara gelindiginde,
Katalan ve Portekiz ayaklanmalarinin yan etkileri ve Amerika'dan ge-
len hazinelerdeki büyük azalma yuzünden uzun ve agir bir gerileme dö-
nemine girilmesi kaçoilmazdi." Müthig savaççilar çikaran, ama sürekli
olarak olagan gelirlerinin iki ya da üç katim harcayan hukümetlerce
yönetilen bir ulusun kaderi bagka nasil olabilirdi ki?
Ispanya ile Avusturya'nm bagarisizhginm ikinci ana sebebi yukari-
da anlatilanlardan bellidir. Kisaca Habsburglarm yapacagi çok fazla ig,
savasacagi çok fazla dügman, savunacagi çok fazla cephe vardi. Ispan-
yol askerlerinin yigitligi, bu askerlerin ülke içi garnizonlara, Kuzey Af-
rika'ya, Sicilya ve Ïtalya'ya, Yeni Dünya'ya, Hollanda'ya dašilmak zo-
runda olmalarmdan dogan sakmcalari gideremiyordu. Üç yüzyil sonra-
ki Britanya Ïmparatorlugu gibi Habsburg bloku da, çok genig bir alana
78
I
*
Tour de force: Büyük ustahk ve yetenek gerektiren bagar. -
ç.n'
I
I
79
les'in 1556'da görevden çekilmesinden sonra imparatorluk, Madrid'in
Bati Avrupa'da ve-denizagiri yerlerde yaptigi savaglara yardim zorunlu-
lugunu genellikle pek hissetmemigtir; ama ige karigan ve daha büyük
risklerin farkinda olan Îspanya,imparatorluga
'bagli
kalacakti.3*Duy-
gular ve baglihk arasmdaki bu uyumsuzlugun uzun vadedeki sonuçlari
ilginçtir. Habsburg Ispanya'sinin 17. yüzyil ortalarmda Avrupa ile ilgili
hedeflerinde bagarisizhga ugramasi ile iç meseleleri ve ekonomisinin
nispi gerilemesi arasinda açik bir baglanti vardi; kendisini her yönde
fazlaca zoriamig oldugu için temelinden zayiflamigti. Öte yandan Habs-
burg Avusturya'si, Almanya'daki Protestanligi bastirmayi bagaramamig-
ti ama hanedanlik topraklarmda (Avusturya, Bohemya, vb.) gücünü
saglamlagtirmayi gerçekten bagarmigti öyle ki bu genig toprak tabani
-
<
I
I
so I
zorunda kalacakti; II. Philip'in saltanatinin ilk on yillarinda silahlan-
ayrilan
maya paranm büyük bir bölümü zaten bu ige gidiyordu. Böyle-
ce mevcut kuvvetlerin orta Akdeniz'in aktif savunmasi için kullanilma-
si, askeri açidan akillica bir isti; çünkü bu, Türk dügmanlarm yaklag-
malarmi engelliyordu; bir bagka avantaji da bu tür askeri etkinliklerin
giderlerine Italya'daki Habsburg sömürgelerinin, Papaligin ve kimi du-
rumlarda Venedik'in de katilmasiydi.
.
81
I_
lerden uzaklagtiriyordu: "Hollanda'da yaptigimiz savag, hazinemizi tü-
ketmig ve bizi borç almaya zorlamigtir ama aym zamanda, dügmanlari-
mizi o bölgelere çekmigtir; eger böyle yapmasaydik, ispanya'da ya da
daha yakm bir yerde savagiyor olurduk.3341 Son olarak da "domino
te-
orisi" karigiyordu ige eger Hollanda kaybedilirse, Almanya'daki
-
82
|
i
83
I
Ancak, kaynaklarm seferber edilmesindeki en buyük bagarisizlik,
kralm mali haklarmin aslmda çok kisith oldugu Ispanya'mn kendisiyle
ilgiliydi. Aragon kralhšmm üç beldesinin (yaniAragon, Katalonya ve
Valencia'nin) kendi yasalari ve vergi sistemleri vardi ve bu durum
on-
lara oldukça önemli bir özerklik saghyordu. Gerçekte, hükumdarm
tek saglam gelir kaynagi kralhk mülkleriydi ve bu ek gelirler arada bir
ve gänülsüzce veriliyordu. Sözgelimi VI. Philip gibi çaresiz kalan, bir
hükümdarm Katalonya'daki ispanyol smirim savunmak üzere 1640'ta
oraya gönderilen ordunun parasmi gene Katalonya'dan alma girigimi,
uzun süren ünlü bir ayaklanmaya yol açmigt1 yalnizca. 1580'den
1640'taki kendi ayaklanmasma kadar ispanya'nin elinde olan Portekiz
ise mali konularda tümüyle özerkti ve genel Habsburg davasma dü-
zenli bir maddi katkisi olmuyordu. Böylece Ïspanyol vergi sistemi için-
de gerçek
"sagmalhk
Etos: Belli bir grup ya da kuruma äzgü görüç ve tutumlar bütünü. - ç.n.
I
84 .
I
i
i
85
I
I
1es'm saltanatimn son dönemlerine gelindiginde bile, devlet gelirleri
uzun yillar sonrasina kadar ipotek edilmisti; 1543'te olagan gelirin yüz-
de 65'i, o zamana kadar çikarilmig olan juro'larm faizlerini ödemek
için harcanmigti. Kralhgin
"olagan"
gelirleri bagkalarma devredildikçe,
olagandigi gelirler getirecek yeni vergiler için
çirpimy da artiyordu. Söz-
gelimi gümuy sikkelerin degeri sürekli olarak bakir vellon ile dügürülü-
yordu. Kimi zaman hükümet Amerika'dan äzel kipilere getirilen gümü-
e düpedüz el koyuyor ve bu kimseleri kargilik olarak juro kabul etme-
ye zorluyordu; kimi zaman da yukarida deginildigi gibi, Ïspanyakralla-
ri faiz ädemelerini askiya aliyor ve kendileri için geçici iflas ilan ediyor-
lardi. Iflas ilanlari her zaman için mali kuruluglari yikima ugratmasa
bile, Madrid'in ilerdeki kredi itibarmi dügürdügü kesindi.
Kastilya ekonomisine bu yillarda inen darbelerden bazilari insan
elinden çikmamigti, ama yarattiklari sonuçlar insan aptalligi yüzünden
daha da agir hale geliyordu. 17. yüzyilm baglarinda kirsal kesimin bü-
yük bir bölümünde nüfus azalmasma yol açan salgmlari önceden bil-
mek imkânsizdy ama bunlar tarima
zaten zarar vermekte olan bagka
geylerin
--zorbaca
ve (Avrupa dipinda) kendisi için takdir ettigi buyük askeri rolu oynaya-
86
I
I
l
ULUSLARARASI KIYASLAMALAR
Ancak gu noktayi,vurgulamak gerekir ki, Habsburglarm bu bagari-
sizligi nispibir bagarisizhkti. Anlatilanlan, öbür Avrupa güçleriflin yaga-
digi deneyimleri gözden geçirmeden noktalamak, yaptigimiz çözümle-
meyi eksik birakir. Bir tarihçinin söyledigi gibi savag, yüzyildaki "16.
rini kargilayacak yeterli bir idari yapi kurmanm yollarmi ägrenmek zo-
rundaydi; bunun kadar änemli bir gey de taraflar için tirmanan savag
harcamalarmi ädeyebilmek üzere yeni yollar tasarlama geregiydi. Habs-
burg hükümdarlan ve uyruklari üzerindeki yük, ordularmm yillar boyu
savaymalari yüzünden olaganüstü boyutlara varmy olabilirdi; ama Tab-
lo 1'de görüldügü gibi, sayisi artan askeri kuvvetlerin denetimi ve gerek-
li mali kaynaklarin bulunmasi, devletlerin kargisina dikilen bir so-
tüm
rundu; bunlarm çogunun kaynaklar ise imparatorluk Is-
sahip oldugu
panya'sinm kaynaklarindan çok daha kisitl1 görünüyordu. Bu devletler
sinav için ne durumdaydilar ?
'.
TA
I
BLO Î
ASKERÎÎNSAN GÜCÜNDEKÎARTISLAR, 1470-16.60s2
Hollanda
Tarih Îspanya¯ Cumhuriyeti Fransa ingiltere Isveç
1470'ler 20.000 -
40.000 25.000 -
-
1550'ler 150.000 -
50.000 20.000 -
45.000
1650'ler 100.000 -
87
sikliklerin çogu --agiri stratejik genigleme, kaynaklardan etkili bir biçim-
de yararlanamama, dinsel gelenekçilik ya da askeri sayginhk ugruna ti-
cari giriçimciligin bastirilmasi- II. Philip ve ondan sonra gelen krallari
sikmtiya sokanlarla benzerlik göstermektedir. Rusya ve Prusya da Avru-
pa politikasi içinde büyük güç olma siralari henüz gelmemig oldugu için
ele almmayacaklardir;
ayrica toprak genigligine ragmen, modern bir
ulus-devleti olma yolundaki ileri hamlesi, etnik farkhhklar
ve feodalizm
zincirleri (serflik,geri kalmig bir ekonomi, seçime dayali bir monargi,
"zamanla
Fransa,
sonuçta en buyuk askeri güç niteligi ile, 1spanya'nm yerini
alan devlet oldugu için, tarihçiler dogal- olarak dikkatlerini Fransa'nm
sahip oldugu pek çok üstünf üge çevirmiglerdir. Ancak Fransiz üstünlü-
gü dönemini oldugundan önce göstermek yanhytir, burada ele alinan
yillarin büyük bir bölümünde Fransa güney kompusundan kesinlikle
daha zayif gãrünüyordu ve öyleydi de. Yüz Yil Savaglarini izleyen bir-
kaç onyil içinde kralhk topraklarinin ingiltere,Burgonya ve Britanya'ya
kiyasla güçlenmesi, Genel Meclise bagvurmadan dogrudan vergi koyma
uygulamasi (özelliklede kigi bagma ahnan taille,) yeni bakanlarm sü-
rekli yönetim görevleri yapmalari
ve güçlü topçusuyla bir
"krallik"
or-
dusunun varligi Fransa'ya bagarili, birliše kavugmuybir feodalizm-son-
rasi monargisi görünümü veriyordu.'* Ancak.bu yapinm aslmda dagih-
verecek gibi oldugu, kisa bir süre içinde
ortaya çikacakti. Italya savag-
lari, Fransizlarin Îtalyan yartmadasi üzerinde nüfuz kurma çabalarinin
ne kadar kisa ömürlü ve yikici oldugunu (Venedik ya da Türklerle itti-
fak halindeyken bile) tekrar tekrar gästermesinin yani sira, çok da pa-
haliya mal oluyordu. Ugursuz 1557 yllmda iflasmi ilan eden yalmzca
Habsburglar degil ayni zamanda Fransa Kralhgiydi. Bu iflastan çok än-
celeri taille ile gabelle
ve gümrnk vergileri gibi dolayh vergilerdeki tüm
artiglara ragmen, Fransa Kralhgi bankacilardan yüksek faiz
oranIariyla
(yüzde10-16) büyük borçlar alma ve mevki-satiglari gibi kugkulu än-
lemlere bagvurmaya baglamigti bile. Daha da kötüsü dinsel rekabetlerin
büyük soylu ailelerin hirslarlyla etkilegim içine girerek kanÏive uzun sü-
reli bir iç savaga yol açmasi, Ìspanya
ya da Ingiltere'de degil Fransa'da
olmuytu. Fransa, uluslararasi meselelerde büyük bir güç olmak göyle
dursun, 1560'tan sonra Avrupa'nm yeni bir sava; alani olacak gibiydi;
belki de Hollanda ve Almanya'nin bagma gelecegi gibi, sürekli olarak
dinsel farklihklara dayali simrlarla bölünecekti.
I
88
l
bir güç olarak birakmak gibi buyük bir yarar getirmigti. Ancak Fransa,
iç savag, egkiyahk, yüksek fiyatlar, ticaret ve tarimm kesintilere ugra-
masi yüzünden ciddi biçimde zayif dügen bir ülkeydi; mali sistemi ise
olmuytu. 1596'da ulusal borç 300 milyon livre dolaymday-
paramparça
Hi ve o yilm 31 milyon livrelik gelirlerinin begte dördu çoktan devredil-
migti." Fransa bundan sonra uzun bir süre, toparlanmaya çahyan bir
toplum oldu. Ancak dogal kaynaklari, bagkalarmmkine kiyasia çok
zengindi. Yaklagik 16 milyon olan nüfusu, Îspanya nüfusunun iki, Ingil-
tere nüfusunun därt katiydi. Kentlegme, ticaret ve maliye açisindan bel-
ki Hollanda, Kuzey Îtalya ve Londra yöresi kadar ileri bir düzeyde de-
gildiama çegitlilik gösteren saghkli bir tarimi vardi ve genellikle yiye-
cek fazlasi bulunuyordu. Fransa'mn gözle görünmeyen zenginligi, IV.
Henry'nin ünlü bakam Sully'nin ekonomiyi ve devlet maliyesini denet-
ledigi 17. yüzyil baglarinda açikça ortaya çikti. Sully paulette (yanive-
rasetle geçen mevkilerin satigi ve vergilendirilmesi) digmda yeni mali
düzenler getirmedi; yaptigi gey vergi toplama mekanizmasim elden ge-
çirmek, yasalara aykiri olarak vergi muafiyeti. iddiasmda bulunan bin-
lerce kimseyi meydana çikarmak, kralhk arazilerini ve gelirini kurtar-
mak ve ulusal borca uygulanan faiz oranlari'konusunda yeniden pazar-
lik etmekti. 1600'den sonraki birkaç yil içinde devlet bütçesi denk du-
gelmigti. Sully, bunlara ek olarak sonralari XIV. Louis'in
-daha
ruma
bakam Colbert'in de yapacagi gibi- sanayi ve tarima çegitli biçimlerde
yardunci olmaya çahyti: Taille vergisini azaltarak, mallarm taginmasmi
kolaylagtirmak üzere köprüler, yollar, kanallar yaparak, kumag uretimi-
ni tegvik ederek, digardan almanlarin yerine kullanilmasi için lüks mal-
lar üreten krallik fabrikalari kurarak vb. Bu önlemlerin hepsi de umu-
lan ölçüde etkili olmamigtir ama III Philip Ispanya'slyla olan zithk dik-
kat çekicidir."
Bu toparlanma süreci, IV. Henry 1610'da öldürülmeseydi devam
eder miydi etmez miydi, bunn söylemek zordur. Açik olan nokta gudur
ki,
"yeni
monargiler"den hiçbirinin yeterli'liderler olmadan dogru dü-
rüst iglemesi mümkün degildi. Henry'nin ölümünden Richelieu'nün
1630'larda kralligm gücünü saglamlagtirmasina kadar geçen süre için-
de, Fransa'mn iç politikasi, Huguenotlarin yönetimden uzaklagmalari,
soylularin entrikaya yatkmliklari yüzünden zarar görmüg ülkenin Avru-
pali bir Büyük Güç olma kapasitesi bir kez daha azalmigtir. Üstelik,
Fransa Otuz Yil Savagina nihayet açikça katildigmda, kimi tarihçilerin
göstermeye egilimli olduklari gibi birlik içinde saglikIi bir güç degil, hâ-
89
lâ birtakim eski dertlerin sikotismi çeken bir ülkeydi. Aristokrasinin
entrikalari etkilerini sürdürdü ve 1648-1653 yillari arasinda en yogun
entrika dönemi yagandi; käylülerin, ipsiz kalmig kent iççilerinin
ve Hu-
guenotlarin çikardiklari ayaklanmalarla, yerel memurlarm karanhkçi
tutumlari daima yönetimin düzgün iglemesine engel oldu; nüfustaki
ge-
nel azalmadan, sert iklim kogullarmdan, dügük tarimsal verimden ve o
siralar Avrupa'mn büyük bir bölümünün derdi olan salgmlarm daha sik-
likla görülmesinden" etkilenen ekonomi, büyük bir savagi finanse ede-
cek durumda degildi.
Böylece, 1635'ten sonra Fransa'daki vergileri çeçitli biçimlerde -ar-
tirmak geregi dogdu: Makam satiplari hizlandi; önceki yillarda indirilen
taille öyle çok yükseldi ki, bu vergiden elde edilen gelir 1643'te ikiye
katlanmigti. Ancak bu bile, Habsburglar kargisinda verilen mücadele-
nin bedelini, yani hem 150.000 kipilik bir orduyu beslemenin getirdigi
dogrudan yüku hem de müttefiklere yap11an para yardimini kargilaya-
madi. Fransizlarin Rocroi'de ispanyollara kargi büyük bir askeri zafer
kazandiklari 1643 yilinda, devlet harcamalari gelirin yaklagik iki katiy-
di ve Richelieu'nün yerine geçen Mazarin öyle kätü duruma dügtü ki,
devlet makamlari satiplarmi daha da agiri ölçülere vardirdi ve taille top-
lamak için daha da siki bir denetim uyguladi; bu önlemlerin ikisi de bü-
yük hognutsuzluk toplamigttr. 1648 ayaklanmasmin Mazarin'in. yeni
mali önlemlerine karçi bir vergi b.oykotuyla baglamasi ve bu tür huzur-
suzluklarm hükümeti hizla kredi kaybma ve istemeyerek iflas ilamna
götürmesi bir rastlanti degildi."
Sonuç olarak, 1648 tarihli genel-Westphalia Barigindan sonra da
süren on bir yilhk Fransa-ispanya savagmda iki taraf da aldiklari
yumruklarla sersemlemig boksörlere benziyorlar, neredeyse tam bir
tükenig içinde birbirlerine sarihyor
ama birbirlerini yere indiremiyor-
lardi. Her ikisinde de iç isyanlar, yaygin bir yoksulluk, savag kargism-
da hognutsuzluk vardi ve her ikisi de mali çöküntunün epigindeydi.
D'Enghien ve Turenne gibi generaller ve Le Tellier gibi askeri reform-
cularla, Fransiz Ordusunun yavag yavag Avrupa'daki en güçlü ordu
olma yoluna girdigi dogruydu; ancak Richelieu tarafindan kurulan
deniz gücü, kara harbinin götürdükleri yüzünden hizli bir çözülme
göstermigti;" ayrica ülkenin hâlâ saglam bir ekonomik tabana ihtiya-
ci vardi. Gerçekte, Cromwell yönetiminde donanmasi ve askeri kuv-
vetleri canlilik kazanmig olan ingiftere'nin
çatigmaya girmeyi seçmesi
ve böylece de dengeyi nihayet sikmti içindeki ispanya aleyhine boz-
masi, Fransa için bir gans olmugtur. Savagi izleyen Pirene Antlagmasi,
Fransa'mn büyüklügünü simgelemekten çok, olaganüstü dirençle dö-
vügmüç ama agiri genislemig güney kompusunun nispi gerileyigini sim-
geliyordu.'
90
II
i
Bir bagka deyiële Avrupa'daki güçlerin her birinin ayni anda kuv-
vetli ve zayif yanlari vardi; asil gerekli olan da zayifliklarm agir basma-
alan güçler In-
"kanat"
yih" boyunca sanayide hatiri sayilir bir büyüme olacakti ama Ïngilte-
re'nin mali kuruluglari ve ticari altyapilari italya, Güney Almanya ve
Hollanda'mnkiler yanmda ilkel kaliyordu." Askeri plandaki fark çok
daha genisti. VIL Henry kralhšmi saglama alir almaz ordusunun bü-
ynk bir bälümünü dagitmiç ve (bir iki istisna dipinda) nüfuz sahibi
zenginlerin özel ordu kurmalarim yasaklamigti; italya'daki Fransiz-
Habsburg savaglarimn askeri çatigmanm niteligini ve boyutlarini de-
gigtirdigibu dönemde Ingiltere'de, of the Guard" ve belli
"yeoman
"modern"
91
Ingiltere'nin Fransa'daki bu ilk mudahaleleri ve daha sonra 1528
ve 1544'teki istilalari, askeri bir yikimla sonuçlanmasa
-ashnda
Fransa
hükümdarmi bagina dert olan Ingiliz saldirganlari parayla satm almak
zorunda biraktirsa- bile bunlarin getirdigi mali sonuçlarm yikici oldu-
gu kesindir. Sözgelimi, 1513'te, Krallik Hazinesi tarafmdan yapilan
toplam 700.000 sterlinlik harcamanin 632.000 sterlini asker maaglari-
na, ordu donatim malzemesine, savag gemilerine ve öbür askeri giderle-
re aynlmigti.* VII. Henry'nin birikmig rezervleri hirsli vârisi tarafindan
kisa sürede tüketildi. VIII. Henry'nin bagbakani Wolsey'nin zorla borç
alarak, "yardimlar"
toplayarak ve bagka keyfi yollara bagvurarak
saglama
para
çabalari da yaygin gikâyetlere sebep oldu. Ancak Thomas
Cromwell'in 1530'larda kilise arazilerine el uzatmasiyla mali durumda
rahatlama olabildi; gerçekten de Ingiltere'deki Reformasyon sayesinde
kralhk gelirleri-ikiye katlanmig ve savunma amaçh askeri projeler için
genig çaph harcamalar yapilmasi mümkün olmuçtur Mang kiyisi ve
-
iskoç siniri boyunca kaleler, kralhk donanmasi için yeni ve güçlü savag
gemileri yapilabilmig, irlanda'daki isyanlar bastirilmigtir. Ancak 1540'li
yillarda Fransa ve Iskoçya ile yapilan korkunç savaglarin maliyeti,
2.135.000 sterlin gibi muazzam bir rakama çikmigti; bu rakam olagan
.
krallik gelirinin yaklagk on katiydi. Bu durum, kralm bakanlarmi en
agiri önlemleri almaya zorladi: Dinsel -mülkler dügük degerlerle satildi,
soylularm mülkleri uydurma suçlamalarla
gasp edildi, sik sik zorla borç
alma yoluna gidildi nihayet Fuggerler ile bagka yabanci bankerler-
ve
den medet umuldu." Böylece Îngiltere'nin1550'de Fransa ile olan an-
lagmazliklarim çözüme ulagtirmasi, neredeyse iflas halinde olan yöneti-
me rahat bir soluk aldirdi.
O halde burlar, Ïngiltere'nin16. yüzyihn ilk yarismdaki gücü-
tüm
nün gerçekten de simrh oldugunu göstermektedir. Ingiltere, merkeziley-
mig ve bagkalarma kiyasla homojen bir devletti;
ama sinir bölgelerinde
ve Irlanda'da bu äzelliklerini bir hayli yitiriyor ve bu durum her za- ·
ra-
kamlari ciddi oranda dügüyordu. Buna çok benzer bir biçimde ."gelirler"in ancak bit
bölümü krala ulaçabiliyordu. Bäylece, verilen istatistikler kesin degil, gästermelik nite-
liktedir.
i
I
I
92
I
\
i
i
ihtiyaç duydu.
ispanya ile 1585'ten sonraki çatigma, Elizabeth yönetimine hem
stratejik hem mali yükler getirmigtir. Ingiltere'nin uygulayacagi en iyi
stratejinin ne olabilecegini hesaplarkan, Hawkins, Raleigh, Drake gibi
donanma komutanlari ve bagkalari kraliçeye, Îspanyollarin gümüg tica-
retini engelleme, Îspanya kiyilarma ve sämürgelerine saldirma ve savagt
ucuza çikarmak için genelde deniz gücü üstünlügünü sonuna kadar ktd-
lanma. politikasi konusunda israr ettiler -
93
175.000 sterlini agmig ve bu toplamlarm ikisi de o yillara ait tüm gider-
lerin yarismi olugturmustur. Büyük Donanma Savagi yilinda savag filo-
suna ayrilan para 150.000 sterlinden fazlaydi. Sonuç olarak Eliza-
beth'in 1580'lerin sonundaki yilhk giderleri 1580'lerin baymdaki mik-
tarin iki-uç katiydi. Bir sonraki on yil boyunca, her yll 350.000 sterlin-
den fazla harcama yapildi ve irlanda savagi yuzünden bu rakam krali-
çenin son därt yilinda, yilhk ortalama 500.000 sterlinin üzerine çikti."
Yänetim ne kadar backa
-kralhk
94
I
. I
95
i
i
olan kugkusuz bu olurdu. Ingiltere'niniç ve denizaciri ticaretinin geli -
96 I
l
i
ç.n.
97
|
yapilan para yardimlari herkesçe bilinmektedir ama bunlar harcamala-
rm ancak bir bölümünü karguamigti. Asil kaynak Almanya'nm kendi-
siydi:
Çegitliprenslikler ve serbest kentler, eger Isveç dostuysalar kendi-
1erinden davaya yardim etmeleri isteniyordu; dügmansalar yagmadan
kurtulabilmek için fidye ödemek zorundaydilar. Ayrica, Isveçlilerin de-
netimi altindaki bu koca ordu, kamp kurdugu topraklarda gerekli ko-
naklama yerini, yiyecegi ve hayvan yemini zorla saghyordu. Bu sistemi
kusursuz hale getiren kisi, kugkusuz kralm yardimcisi Wallenstein'di;
Wallenstein, asker sayisi 100.000'i ayan imparatorluk ordusunun gider-
lerini zorla
"katki"
saglama politikasiyla karçilamigti;" ancak burada
önemli olan nokta gudur, Habsburglari 1630'dan 1648'e kadar durdur-
maya yardimci olan büyük kuvvetin parasmi ödeyen Isveç degildi.
Westphalia Barigmm yapildigi ay bile Isveç ordusu Bohemya'yi yagma-
lamakla megguldü ve buradan ancak büyük bir "tazminat"
kargihginda
çekilmesi mümkün olmugtu.
Bu, Îsveç1ileraçismdan önemli bir bagari olmakla birlikte, pek çok
bakimdan ülkenin Avrupa içindeki konumu hakkmda yanhy bir izlenim
veriyordu. Isveç'in etkileyici savag mekanizmasi büyük älçüde asalak
nitelikliydi; Almanya'daki isveçordusu ayakta kalabilmek için yagma-
cilik yapmak zorundaydi; böyle olmasa askerler ayaklamyor bu da Al-
manya'ya daha büyük- zarar veriyordu. Dogal olarak donanma, ülke
savunmasi ve Almanya digindaki kuvvetler için gerekli harcamalari Is-
veç'in kendisi yapmak zorundaydi;.bu ise öbür devletlerin hepsinde ol-
dugu gibi, devlet maliyesini zora sokmug, mali zorluklar krallik arazile-
rinin ve gelir kaynaklarmm çaresizlik yüzünden soylulara satumalarma
yol açmig ve bäylece gelirler uzun vadede azalmigtir. Ayrica Otuz Yil
Savagi agir can kaybma sebep olmuy ve olagandigi vergiler käylülerin
sirtma yüklenmigti. Dahasi, askeri bagarilari Isveç'e Baltik-ötesi sömür-
geler -Estonya, Livonya, Bremen ve Pomeranya'mn buyük bir bölümü-
kazandirmigti; bu sömürgelerin ticari ve mali yönden ülkeye kazanç
tirdiklerini
ge-
kabul etmek gerekir; ancak, barig döneviinde korunmalari,
savagta ise buralara göz diken rakiplere kargi savunulmalari, isveç dev-
letine 1630'lu ve 1640'll yillardaki Almanya seferinden çok daha agir
bir masraf yüklüyordu.
Îsveç 1645'ten sonra bile önemli bir güç olmayi sürdürecek ama
bu, ancak bölgesel bir düzeyde olacakti. Gerçekten de Isveç, X. Charles ) '
98
I
I
l
la" devlet olmadi ama Batmm yükselen güçlerine kiyasla bir ekonomi
cücesi.olarak kaldi ve onlarm para yardimlarma bagimh hale gelme egi-
limine girdi. 1700 dolaymdaki dig ticareti, Hollanda Cumhuriyetinin ya
da Îngiltere'nindiç ticaretinin yalmzca küçük bir bölümü kadardt; dev-
let harcamalari ise Fransa'mnkilerin belki de begte biri oranmdayd1.s2
Bu yetersiz maddi tabana dayanarak ve denizagirt sämürgelere ulagma
imkânma sahip olmadan, Isveç'in Gustavus Adolphus döneminde kisa -hayranlik
99
|
I
dünyasma siki sikiya bagh olmasiydi. Askeri açidan, hiç olmazsa savun-
mada, muazzam b-ir güç olugturdugu kesindi; ingiltere 17. yüzyil sonla-
rmda kendisini geçinceye kadar da en etkili deniz gücü olarak kaldi.
Ancak silaha dayah bu kudret belirtileri, Hollanda güç ·ve
nüfusunun
özünü olugturmaktan çok, bunlarin bir sonucuydu.
Ayaklanmalarinm ilk yillarmda 70.000 dolayindaki Hollandali is-
yanci, Avrupa meseleleri söz konusu oldugunda elbette.fazla bir önem
tagimiyorlardi; ashnda kendilerini ayri bir ulus olarak görmeleri birkaç
onyil almig, sinirlarmm bir biçimde olugmasi da 17. yüzyilm baglarim
bulmustur. Hollanda ayaklanmasi denen olay bagta daginiklik içindey-
di; ayaklanma boyunca farkli toplumsal grup ve bölgeler birbirleriyle
savagtiklari gibi, Habsburg yöneticilerine de kargi çikmiglar, kimi
za-
man da onlarla uzlagmiglardir 1580'li yillarda öyle anlar yagandi ki,
Parma dükünün bu topraklari yeniden Îspanya'ya katmak yolunda ku-
sursuzca yürüttügü politika bagariya son derece yakm gibiydi. Ingiltere
ve äbür Protestan devletlerden gelen para destegi ve askeri yardim ol-
masa, Íngiltere'den çok sayida silah ithal edilmese ve ispanyol ordulari
sik sik burayi birakip Fransa'ya yönelmeseler, ayaklanma bu sirada
so-
na erdirilebilirdi. Ancak Hollanda liman ve tersaneleri isyanci ellerde
oldugu ve ispanya denizlerde denetim kurmakta güçlük çektigi için,
Parma dükü ancak kara uzerinden yavag ilerleyen kugatma harekâtiyla
buralari yeniden fethedebilirdi; aldigi emir üzerine ordularmi ne zaman
Fransa'ya sürse, bu harekât hiz kaybediyordu.62
Böylece 1590'll yillarda, Hollanda Cumhuriyeti ayakta kalabilmig;
aslinda doguda kaybedilmig olan eyalet
ve kentlerin çogunu geri almig
durumdaydi. Bu agamaya gelindiginde ordunun egitimi iyi durumdaydi
ve bagmda taktik yenilikleri ve sulak araziden iyi yararlanma becerisiy-
le Avrupa'nm en büyük askeri önderlerinden biri haline gelen Maurice
of Nassau vardi. Bu orduya bir Hollanda Ordusu demek de yanliç olur-
du: 1600'de 43 Îngiliz, 32 Fransiz, 20 iskoç, 11 Walloon ve dokuz Al-
man bölügune kargihk, yalnizca 17 Hollanda bälügünden oluguyordu
bu ordu." Uyruklar arasindaki bu buyük (ama hiç de kuraldigi olma-
yan) çegitlilige ragmen Maurice, kuvvetlerinden tutarh, belli ölçülere
uygun bir bütün olugturdu. Ancak bu konuda kendisine yardimci olan,
hiç kugkusuz Hollanda hükümetince saglanan mali destekti; Maurice'.in
ordusu Avrupa'daki ordalardan çoguna göre daha düzenli bir biçirnde ) '
<
parasuu ahyordu; tipki bunun gibi hayli büyük olan donanmanin ihti-
yaçlari da hukñmetçe görülüyordu.
Hollanda Cumhuriyetinin zenginligini ve mali istikrarmi oldugun-
dan daha fazla büyütmek ya da uzun süreli mücadelesinin giderlerini,
özellikle de baglarda kolayca kargiladigi yolunda bir izlenim vermek
dogru olmaz. Ülkenindogu ve güney kesimlerinde savag bir hayli bü-
i
100
I
ynk zarara, ticari kayiplara ve nüfus azalmasma yol açti. Zengin Hol-
landa eyaleti için bile vergi yükleri son derece agirdi; savag harcamalari
için 1579'da 960.000, 1599'da ise hemen hemen 5,5 milyon florin äde-
mek zorunda kalmigti. 17. yüzyihn baglarmda îspanya'ya kargi verilen
savagm maliyeti, yilda 10 milyon florine çiktigt için, pek çok kigi bu
mücadele mali sikmtiya dügulmeden daha ne kadar sürdürebilir diye
dügunüyordu. Hollanda'nm gansina ispanya ekonomisi buna para-
-ve
101
I
larmda yapilan, daha gösterigsiz ama daha genig çaph toptanci ticaretle
kiyaslanamazdi; TancakHollanda Cumhuriyetinin kaynaklarma bir ye-
nisini ekliyordu.
"1598-1605
arasmda Bati Afrika'ya yilda ortalama
25, Brezilya'ya 20, Dogu Hint Adalarma 10, Karayip'e de 150 gemi
gitti. 1605 yihnda Amboina'da, 1607'de Ternate'de egemen sämürgeler
kuruldu; Hint Okyanusu çevresinde, Amazon Nehrinin agzma yakm
yerlerde ve (1609'da)Japonya'da fabrikalar ve ticaret bölgeleri olugtu-
ruldu.""' ingiltere gibi Hollanda Cumhuriyeti de kendisini, ekonomik
dengelerin yavag yavag Akdeniz'den Atlantik dünyasina dogru kaymasi
biçiminde gästeren bir olugumdan yararlanir hale geliyordu; bu 1500-
1700 däneminin dinsel temele dayanrnayan önemli geligmelerinden bi-
riydi ve bagta Portekiz ile ispanya'nm
yararina .olmugken, sonradan
dünya ticaretinin meyvelerini toplamaya daha hazir olan toplumlari ha-
rekete geçirmigti."
Ikinci özellik, Amsterdam'in uluslararasi maliyenin merkezi olarak
giderek önem kazanan rolüydü; bu da Hollanda Cumhuriyetinin Avru-
pa çapinda yürüttügü taç1maci, sarraf ve tacir görevinin dogal bir sonu-
cu olarak gerçeklegiyordu. Amsterdam'daki maliyecilerin ve kurulugla-
rin yaptiklari igler (faizkargiligi mevduat toplamak, para transferi- ger-
çekleptirmek, kambiyo senetlerini alacaga geçirip ödeme yapmak, dev-
letlere borç vermek) daha änce säzgelimi Venedik ve Cenova'da yerle-
ik hale gelmig uygulamalardan farkh degildi; ancak Hollanda Cumhu-
riyetinin ticari zenginligini yansittigi için bu hizmetier daha genië ölçek-
te ve daha büyük bir güvenle veriliyordu -
102
I
PARA VE ULUS-DEVLET
SAVAS,
Simdi de bu bölümde varilan baghca sonuçlari özetleyelim. 1450
ile çok yakmdan ilgi-
"ulus-devletinin
masi
ne olarsa olsun- ort-ak, ulusal yararlar ugruna uyum içinde çahemak
zorunda olduklarun savunmalari gagirtici degildir."
Ancak, konusundaki bu felsefi dügünceler ve yavag
"uluslagma"
I
103
rupa'daki çogu hanedanin ülkele'rindeki zengin toprak sahiplerinin üze-
rinde kalmalarini ve politik birlik ve otoriteyi saglamalarmi
(çogu kez
soylulara ödünler verseler bile) mümkün kilmigtir. Askeri etkenler -da-
ha dogrusu jeostratejik etkenler- bu yeni ulus devletlerin toprak smirla-
rim biçimlendirmeye yardimci olmug, sik sik çikan savaglar da ulusal
bilinci olumsuz bir yoldan da olsa uyandirmi tir; çünkü Ingilizler Is-
panyollardan, 1sveçliler Danimarkalilardan, Hollandali isyancilar da es-
ki Habsburg efendilerinden nefret etmeyi ögrenmiglerdir. Savaglarda ta-
raf olan ülkeleri her zamankinden daha çok harcama yapmaya, gelirle-
rini de ayni oranda artirmanm yollarini aramaya zorlayan yey, her gey--
den çok savag -özellikle de piyade ordularmm ve pahah tahkimatm ve
filolarm geligmesini tegvik eden yeni teknikler- olmugtur. Devlet harca-
malarindaki genel artig ya da gelir toplamak için yeni düzenlemeler ve-
ya krallar ve seylular arasindaki iligkinin degismesiyle ilgili olarak söy-
lenecek her gey, askeri çatigmamn temel önemi hatitlanmadan soyut ka-
lacaktir." Ingiltere'de Elizabeth ya da 1spanya'da II. Philip döneminin
son bir-iki yih içinde tüm devlet harcamalarmm därtte üçü gibi yüksek
bir miktar, savaga ya da önceki savaglar yüzünden ahnan borçlarm
ödenmesine ayrilmigti. Askeri ve deniz gücü harekâti yeni ulus-devletle-
ri için her zaman raison d'êtres olmamigtt belki;
ama ulus-devletlerin
gerçekleptirdikleri en pahah, en zorlayici etkinliklerdi.
Ancak gelir bulunmasi, ordularm bakimimn saglanmasi, gemilerin
donatimi, emirlerin gönderilmesi ve askeri seferlerin yänetilmesi igleri-
nin 16. ve 17. yüzyillarda, sözgelimi 1944'teki Normandiya istilasmi be-
lirleyen bir biçimde yürütüldügünü dügünmek yanhg olur. Buridan än-
ceki çäzümlemenin gästermig olacagi gibi, erken-modern çag Avrupa'si-
nm askeri mekanizmalari hantal yap111 ve yetersizdi. Bu dönemde bir
ordu toplayip onu denetim altinda tutmak korkunç zordu: Ayaktaki-
mindan gelme askerler, ihanet tohumlarini içlerinde tagiyan parali as-
kerler, ikmal maddelerinin yetersizligi, ulagim sorunlari, belli älçülere
uydurulmamt; silahlar pek çok komutani çaresizlige itiyordu. Askeri
amaçlar için yeterli para ayrildigi zamanlarda bile ahlak bozukluklari
ve savurganhk kay1plara neden oluyordu.
O halde silahli kuvvetler, devlet için ne yapacaklari änceden belli,
güvenilir devlet araçlari degildi. Ikmal maddelerinin yetersizligi ve bun-
dan daha da ciddi bir konu olan ücret ödemelerindeki yetersizlikler yü-
zünden yiginlarca askerin denetimden çikmasi çok beklenebilir bir geydi.
1572-1607 arasinda Flander Ordusunun çikardigi isyanlarin sayisi
46'dan az degildi; ama belki bu kadar sik olmasa bile, Almanya'daki Is-
veç askerleri ya da Cromwell'in New Model Ordusu gibi muazzam kuv-
i
104 I
I
vetler de isyan ediyordu, Richelieu Testament Politique'de gu aci sözlere
yer vermigtir:
105
I
I
bir yük altindaydilar. Tüm devletlerde mali zorluklar olmug, askerler
ayaklanmig, ikmat maddesi kithgi çekilmig, artan vergilere kargi çikil-
migtir. Birinci Dünya Savasi sirasmda oldugu gibi, bu yillardaki müca-
dele de devletlerin dayanma gücüne bagh kalmig, taraflar tükenme nok-
tasma giderek daha çok yaklagmiglardir. Otuz Yil Savagimn son on yi-
hnda hiçbir müttefik gücün, Gustavus ve Wallenstein'm yönettigi kadar
büyük ordular çikaramadiklari görüldü; çünkü taraflarm hepsi, asker
ve para kaynaklarmm gerçekten de sonuna gelmiglerdi. O halde Habs-
burglara kargi olanlarm zaferi, pek hafif kalan nispi bir zaferdi. Onlar
maddi tabanlari ile askeri güçleri arasmdaki dengeyi rakipleri olan
Habsburglara göre daha iyi korumayi bagarmiglar, ama bu ancak kiti
kitma olmuytu. Zafere ulaganlarin bir bölümü, hiç degilse uzun bir
ça-
tigma sirasmda, ulusal zenginlik kaynaklarmm pervasizca degil, dikkat-
li bir biçimde kallamlmasi gerektigini anladilar. Ayrica tüccarm, imalat-
çmm ve çiftçinin de süvari subayi ve kargili asker Isadar önem tagidigi-
ni, istemeyerek de olsa kabullenmig olabilirler. Ancak, ekonomik unsur-
lari çok küçük Bir farkla daha iyi anlayip kullanabilmiçlerdi. Welling-
ton dükünün sonradan söyledigi gibi, onlarmki de "neredeyse
bir yenil-
gi" olmuytu. Tüm buyük savaglarda olan budur.
I
I
I
I
I
106 i
I
I
MALIYE, COÖRAFYA VE
SAVASLARIN KAZANILMASI
1660-1815
*
Realpolitik: Ïdealler ve teorilere dayanmayan, gerçekçi uygulamaya dayali politika.
ç.n.
-
107
|
| 1
1661'de Fransa'da yetkiyi tam olarak üstlenmesinden, Napolyon
Bona-
parte'm 1815'te Waterloo'da teslim olmasma kadar uzarian yüz elli yil-
hk uluslararasi rekabet sirasmda, bir önceki yüzyilin önde gelen ulusla-
rindan bazilari (Osmanli imparatorlugu, ispanya, Hollanda, Isveç)
ikinci straya dügmüg, Polonya ise tümüyle gölgede kalmigti. Avusturya
Habsburglari ise veraset yoluyla edindikleri üIkelerde toprak
ve yapi
düzenlemeleriyle ön safta kalmayi bagardilar; Almanya'nm kuzeyindeki
Brandenburg-Prusya da umut verici olmayan bir baglama noktasindan
ayni konuma yükseldi. Batida Fransa, 1660'tan sonra askeri kudretini
hizla genigleterek, Avrupa ülkeleri arasmda en güçlüsü oldu -pek
çok
gözlemci için, Habsburg kuvvetlerinin elli yil önce göründügü
kadar
heybetli görunüyordu Fransa. Fransa'mn Ortabati Avrupa'ya
egemen
olma kapasitesi, ancak uzun bir dizi
savag sirasmda (1689-1697,1702-
1714; 1739-1748; 1756-1763) denizden ve karadan kompusu olan dev-
letlerce ortaklaga dizginlenebilmigtir; ama bu güç Napolyon döneminde
yeniden biçimlenerek Fransa'ya uzun süre art arda askeri zaferler ka-
zandirmiç, bu zaferleri de ancak äbür dört Büyük Gücün kurdugu
or-
takhk durdurabilmigtir. Fransa 1815'teki yenilgisinde bile ände
gelen
devletlerden biri olarak kaldi. Böylece 18. yüzyil ilerlerken, batida
Fransa ile doguda iki Alman ülkesi olan Prusya ve Habsburg impara-
torlugu arasinda, Avrupa'nm göbeginde üç tarafh bir denge
yavag ya-
vag oluguyordu.
Ancak bu yüzyilda Büyük Güç Sistemi içinde gerçekten önemli de-
gigikliklerAvrupa'nm kanatlarinda, hatta daha da ötelerde oldú. Birta-
kim Bati Avrupa devletleri, tropiklerdeki küçük, güvensiz alanlarini,
özellikle Hindistan'da, ayrica Dogu Hint Adalarmda, Güney Afrika'da
ve ta Avustralya'da düzenli bir biçimde çok daha genig nüfuz bölgeleri-
ne dänügtürdüler. Bu sömürgeci uluslar arasmda en baçanli olan Bri-
tanya idi; 1688'de IL James'inyerine William ve Mary'nin geçmesiyle
ülke içi"istikrar"a
kavugan Britanya, Elizabeth döneminde sahip oldu-
gu Avrupa'nm en büyük deniz imparatorlugu potansiyelini, araliksiz
bir biçimde gerçeklegtirmistir. Zengin Kuzey Amerika sömürgelerinin
denetimini 1770'lerde elinden kaçirmasi bile
-bunun
sonucunda muaz-
zam bir savunma kuvvetine ve hatiri sayihr bir ekonomik güce sahip
bagimsiz Birlegik Devletler dogmustur- Britanya'mn global nüfusunun
geniglemesini ancak geçici bir süre durdurabildi. Aym ölçüde dikkat
çe-
kici olan bir nokta da, 18. yüzyil boyunca doguya ve güneye dogru As-
ya'mn stepleri üzerinde genigleyen Rus devletinin bagarilariydi. Üstelik,
Avrupa'mn bati ve dogu kenarlarmda yer almalarina ragmen, hem Bri-
tanya, hem Rusya orta Avrupa'mn kaderine ilgi duyuyorlardi -
Britan-
ya (I. George'un 1714'te tahta çikmasmdan sonra) Hanover'le olan ha-
nedan baglantisi yüzünden Almanya'nm iglerine kariçoigti;
Rusya ise
108
i
kompusu Polonya'nm kaderinde baghca säz sahibi olmaya kararhydi.
Daha genel anlamda Londra ve St. Petersburg yönetimleri Avrupa kitasi
üzerinde bir guç dengesi diliyor ve kendi çikarlarina uygun bir denge
saglayabilmek için tekrar tekrar müdahale etmeye istekli gärünüyorlar-
di. Bir bagka deyigle, Avrupa devletler sistemi beg Büyük Güç ile -Fran-
sa, Habsburg imparatorlugu,Prusya, Britanya ve Rusya- Savoy gibi
daha ufak ülkeler ve ispanya gibi gerilemekte olan devletlerin olugtur-
ugu bir sistem haline geliyordu.'
Nasil olmugtu da özellikle bu beg güç yanlarmm tümuyle
-kuvvetli
ayni olmadiklari
"büyük
Sözgelimi, buharla çalgan savaç gemilerinin 1860'tan sonra (kömürübol olan) Bri-
tanya'ya, (kömürüaz olan) Fransa aleyhine yarar saglamasi gibi.
109
I
I
I
i
Güne; Kralin muazzam ordusunun bakimimn saglanmasi için karada
kiglalar, hastaneler, tären alanlari ve her türlü deponun olugturulmasi,
bunlara ek olarak denizde de merkezi teykilati olan muazzam bir filo-
nun geligtirilmesi -- iyte tüm bunlar äbür güçleri, gälgede kalmak iste-
medikleri için Fransa'yi kendilerine örnek almaya zorladi. Askeri gücün
devlet tarafindan tekellegtirilmesi ve bürokratlagtmlmasom "uluslay-
gim içindeydi- ilk bakigta bu dönemdeki pek çok savagin yol açtigi
ga-
irtici bir bagari ve baçarisizhk duzeni gibi gärünen yapi, daha genig bir
anlam kazanacaktir.
"MALÎDEVRIM"
Bundan önceki bölümde gösterildigi gibi maliyenin ve devlete gelir
saglayan verimli bir ekonomik tabanm önemi, Rönesans hükümdarla-
rinca zaten anlagilm1gt1. 18. yüzyilda büyük askeri kuruluglara ve savag
filolarina sahip ancien régime* monargilerinin yükseligleri, yönetimin \
ekonomiyi besleme ve söz konusu olan paralari bulacak ve bunlari yön-
lendirecek kurumlari olugturma zorunluluklarini artirdi." Ayrica 1689-
1815 arasi çikan yedi buyük ingiliz-Fransiz çatigmasi, Birinci Dünya
Savagi gibi dayaniklihk mücadeleleriydi. Btt nedenle zafer, kredisini ko-
ruma ve ikmal maddeleri saglama kapasitesi daha büyük olan gücün
ç.n.
I
110
I
-daha
"para,
para, gene para" idi. 17. yüzyihn sonlari ile 18. yüzyilin bagla-
inda
görülen' ve "mali
devrim" diye adlandirilan geligmenin arka pla-
nmda yer alan gey de iyte bu ihtiyaçti; bu tarihlerde birtakim Bati Avru-
li destek savaglardan geldi. II. Philip döneminin mali yükleri ile Napol-
yon döneminin mali yükleri arasmdaki fark yalmzca derece farki olsa
da, yeterince önemli bir farkti. 16. yüzyildaki bir savagtn maliyeti mil-
yon sterlin hesaplarlyla ölçülebiliyordu; 17. yüzyilm sonunda bu mali-
yet on milyonlarca sterline yükselmigti; Napolyon Savaginm sonunda
ise baglica savaççi ülkelerin giderlerinin yilda yüz milyon sterline ulagti-
gi oldu. Büyük Güçler arasinda sürüp giden ve sik sik görülen bu çatig-
malari ekonomik açidan degerlendirirken bunlar, Batmm ticaret ve sa-
nayi alanindaki yükseligini frenlemekten daha çok, yararh mi olmuçtur
111
I
I
sorusuna hiçbir zaman doyurucu bir kargihk verilemez. Verilecek kargi-
hšin ne olacagi buyük ölçüde, insanm bir ülkenin salt büyümesini ya da
uzun bir çatigmadan önce ve sonraki nispi zenginligini degerlendirmesi-
ne göre degigecektir. Açik olan nokta gudur ki, 18. yüzyilm en bagarili
"modern"
açidan, büynk
miktarda paranm toplamp, toplanma iglemiyle egzamanh olarak har-
candigi bu iki yönlü sistem bir körük gibi igleyerek, bati kapitalizminin
ve ulus-devletinin geligimine hiz verdi.
Ancak butür bunlar, sonradan bakildigmda ne kadar dogalmig gibi
götünürse gärünsün, bäyle bir sistemin bagarisom iki çok önemli etke-
ne bagh oldugunu vurgulamak gerekir: Borç bulunabilmesi için olduk-
ça yeterli bir mekanizma
ve yänetimin para piyasalarmda sahip oldugu
"kredi"nin
fazlasi"nm merkezi
haline geldi ki çok geçmeden yabanci girketlerin bisselerine yatirim ya-
piyor ve hepsinden önemlisi de, sava; sirasmda yabanci hükümetlerce
verilen çegitli borçlari taahhüt edebiliyordu.'
Bu etkinliklerin Hollanda Cumhuriyetinin ekonomisi açisindan ya-
rattigi sonuçlari burada. incelemek gerekmez; ancak qurasi açiktir ki,
her çeyden önce geligen bu ticari ve verimli tabanla desteklenmese, Ams-
terdam Avrupa'nm mali bagkenti haline gelemezdi. Üstelik çok
uzun I
112
l
I
du. Fransa'nm silah üretimi oldukça gelismigti ve beceri sahibi pek çok
zanaatçisi ve bazi güçlü girigimcileri vardi.'° Daha kalabahk nüfusu ve
daha genig tanm alanlari ile ada kompusundan zengindi; devlet gelirleri
ve ordusunun büyüklügü Avrupah rakiplerinin hepsini cüce birakiyor-
*
Regressif: Vergi matrahi yükseldikçe vergi oranimn azalmast.
-- ç.n.
113
I
du. Westminster'm partilere dayali politikasma kiyasla, dirigiste' olan
Fransiz rejimi de Fransa'ya daha tutarh, gelecegi daha belirli bir ülke
görünümü veriyordu. Bunlarin bir sonucu olarak Ingilizler gözlerini
Man¢m öbür yakasma çevirip baktiklarmda, kendi ülkelerinin güçlü
yanlarindan daha çok, nispi zayifhklarmin farkma variyorlardi.
Buna ragmen, Ingiliz sisteminin maliye dünyasmda sahip oldugu
çok önemli avantajlar, ülkenin savag zamanmdaki gücunü artiriyor, ba-
rig zamamnda ise politik istikrara ve ekonomik büyümeye destek sagh-
yordu. Ingiltere'deki genel vergi sisteminin Fransa'dakinden daha reg-
ressif oldugu dogruydu -yani Ingiltere dolayli vergiye dolaysiz vergiden
çok daha fazla yaslanmigti- ama öyle görünüyor ki birtakim özellikleri
sayesinde, vergi sistemi halkin öfkesini çok daha az çekiyordu. Sözgeli-
mi, Ìngiltere'de Fransa'daki gibi sürüyle vergi kesenekçisi, toplayicisi
ve
bagka tür aracdar yoktu; Ingiliz vergilerinin çogu "görünmez"di
(bir-
kaç temel ürün üzerindeki üretim ve satig vergisi)- ya da yabancilarm ca-
ami yakiyordu (gümrükvergisi); Fransiz tüccarlari çok kizdiran ve iç ti-
careti köstekleyen ülke içi geçig resimleri yoktu; ingiliz toprak vergisi
-18. yüzyihn buyük bir bölümündeki temel dolaysiz vergiydi- ayrica-
hkh istisnalara izin vermiyor ve toplumun büyük bir kesimi için ."gö-
runmez" kahyordu; bu çegitli vergiler seçimle olugturulan bir mecliste
tartigihyor ve toplanmalari için gerekli olan yetki burada veriliyordu;
bu kurulugun tüm kusurlarma .ragmen Fransa'daki ancien règime'e
oranla daha çok temsili niteligi vardi. Buna önemli bir nokta olarak In-
giltere'deki kigi bagma gelirin daha 1700'de bile Fransa'dakindeñ biraz
daha yüksek oldugunu eklersek, bu ada devleti halkmm Fransa'daki
halka göre daha yuksek oranda vergi ädemeye istekli olmasi ve bunu
yapacak durumda bulunmasi pek de çaqirtici degildi. Son olarak
-ista-
114
I
i
timlerin hem igadamlarimn kullanimi için hazir olan para arzmi artir-
di. Kâgit paranin çegitli biçimlerde ve agir bir enflasyon ve kredi kaybi
olmaksizin artigi, metal para sikintisi çekilen bir çagda pek çok yarar
sagladi. Ancak birbiri ardma gelen parlamentolar ek vergi çikarma
yetkileriyle devlet borçlarmin güvencesi olmasalar; hükümetler --Wal-
pole kabinesinden genç Pitt kabinesine kadar- kendilerinin de mali
yönetim esaslariyla hareket ettikleri konu-
"ekonomik"
dürüstlük ve
sunda özellikle bankerleri ve genelde de halki ikna etmek için çok ça-
hgmasalar, ticaret ve sanayiinin araliksiz, kimi dallarda da olaganüstü
geligimi, gümrüklerden ve üretim-satty.vergilerinden elde edilen gelire
"mali
South Seas Bubble: South Sea girketinin hisse senerleriyle ilgili olarak baglayan ve
1720'de pek çok yatirimeimn yikima ugramasma yol açan vurguaculuk olay1. ç.n.
-
**
Avusturya Taht Savaglari (1739-1747) sirasmda hükümet yüzde üç ya da dört faizle
büyük borçlar alabiliyordu. Bu, Marlborough zamanmda geçerli olan falz orarurun ya-
rislyd1.
115
si haline gelerek her iki ülke ekonomisi üzerinde de önemli etkiler yap-
ti." Güç politikasi açisindan bakildiginda ise Hollanda Cumhuriyeti
kaynaklarimn, tekrar tekrar hatta .Fransa ile olan rahatsiz edici bir ta-
rafsizliga büründügü zaman bile, nasil savag halindeki Ïngiltere'ninim-
dadina yetistigini gösterdiši için anlam tagir. Bir tek Amerikan Bagim-
sizlik Savagi sirasmda
-bu
TABLO 2
BRÏTANYA'NIN DÖNEMINDEKIGIDER VE GELIRLERI,1688-1815
SAVAS
(sterlinolarak)
Dönem bag ve Borçlarin
sonundaki de Borçlarla gider
dahil olmak Toplam Toplam saglanan içindeki
üzere yillar gider gelir denge yüzdesi
1688-97 49.320.145 32.766.754 16.553.391 33,6
1702-13 93.644.560 64.239.477 29.405.083 31,4
1739-48 95.628.159 65.903.964 29.724.195 31,1
1756-63 160.573.366 100.555.123 60.018.243 37,4
1776-83 236.462.689 141.902.620 94.560.069 39,9
1793-1815 1.657.854.518 1.217.556.439 440.298.079 26,6 .
116
|
için yarattig1 muazzam ve sürekli talep, bir besleme döngüsü" do-
"geri
ya.da daha dügük fai-z oranlarini kabule razi ediliyor, ancak burlar so-
nuç getirmeyen göstermelik hareketler olarak kaliyord.u. Bir tarihçi,
suçlu sistemin kendisiydi,"" demektedir. Bu kätü igleyigin ikin-
"gerçek
117
maye fazlasi olanlari i; yatirimlari yapmaktan çok bir mevki ya da yil-
hk gelir satm alniaya özendirmig görünüyor. Kimi zaman, borçlar dog-
ru dürüst yönetilsin ve ucuz kredi saglansm diye Fransa'da ulusal bir
banka olugturma girigimleri yapildigi da dogrudur; ancak bu projeler
her zaman mevcut sistemden çikarlart olanlarm direnciyle kargilagti.
Böylece Fransiz Hükümetinin mali politikasi, eger böyle bir adi hak ede-
cek bir politikasi olmugsa, kit kanaat geçinmekti.
Fransa'nin ticari geligmesi de çegitli biçimlerde aksiyordu. Sözgeli-
mi, La Rochelle gibi bir Fransiz limanmm Liverpool ya da Glasgow
ya-
nmda ne tür olumsuzluklar içinde igledigini görmek ilginçtir. Her üçü
de hizla geligen 18. yüzyil "Atlantik ekonomisi"nden yerar saglamaya
hazirdilar ve La Rochelle'in yeri Bati Afrika ve Bati Hint Adalariyla
olan ticaret üçgeni için äzellikle uygundu. Bu tür ticari emeller açism-
dan büyük bir anssizlik olarak La Rochelle "Para taleplerinde gözü
doymaz, yeni ve daha genig gelir kaynaklari arayiglarmda aman ver-
mez" olan kralhk tarafmdan pek çok kez soyuldu. Defaten "agir,
ada-
letsiz ve keyfi olarak dolaysiz ve dolayli ticaret vergisi" alinmasi ekono-
mik büyümeyi geciktirdi; devlet görevlerinin satilmasi yerel sermayeyi
ticari yatirimlardan uzaklagtirdi, rügvetçi devlet memurlarmin zorla al-
diklari ücretler bu egilimi güçlendirdi; tekelci girketler serbest girigimi
baltaladi. Kralhk, ayrica 1760'larda Rochellelileri büyük ve pahali bir
arsenal yapmaya zorladi (yoksakentin tüm gelirlerine el konacakti!);
ama savag oldugu zamanlarda bir quid pro quo* saglamadi. Fransiz
yönetimi genellikle, deniz kuvvetlerinden çok kara kuvvetlerini kullana-
rak ulaçabilecek hedeflere agirlik verdiginden, üstün kralhk donanma-
siyla sik sik girdigi çatigmalar La Rochelle için bir y1kim oluyordu; tica-
ret gemilerine el konuyor, kâr getiren käle ticareti kesintiye ugruyor ve
Kanada ile Louisiana'daki pazarlari devre digi kaliyordu üstelik bun-
-
ç.n.
118
I
.
I
*
Oysa Fransa, XIV. Louis'ain ilk yillarmda Stuartlara, hatta III. William'a göre daha
dügük faiz oranlariyla borç alabilmigtt.
119
rin sonundaki ulusal borcu hemen hemen Ingiltere"ninborcuyla
-yak-
lagik 215 milyon--sterlin--- ayni olabilirdi ama yillik faiz ödemeleri nere-
deyse onun iki kati, yani 14 milyon sterlindi. Daha da kötüsü birbiri
ardina gelen maliye bakanlarinm yeni vergiler koyma çabalari,
halkm
gittikçe sertlegen tepkisiyle kargilagti. Zaten Fransa'daki ancien règi-
me'in kesin çökügünü de Callonne'un önerdigi vergi reformlari, bunun
Soylular Meclisinin toplanmasma yol açmasi, parlament'lere kargi
yapi-
lan hareketler, hazine ödemelerinin askiya alinmasi, bunun ardinda da
(1614'ten sonra ilk kez olmak üzere) Genel Meclisin 1789'da toplanti-
ya çagrilmasi baglatmigtir." Devletin iflasiyla devrim arasmdaki baglan-
ti fazlastyla açikti. Bunlari izleyen son derece ašir kogullar altmda, hü-
kümet giderek daha çok (1789'da 100 milyon, 1790'da 200 milyon liv-
re kargiugmda) para basti; Kurucu Meclis de bunun yerine aldigi ön-
lemle kilise arazilerine el koyarak bunlarm tahmini degerleri üzerinden
kâgit para çikardi. Tüm bunlar enflasyonun daha çok artmasma yol
aç-
ti ve 1792'de alinan savag karari enflasyonu daha da körüklemig oldu.
Daha sonralari hazinenin kendi içinde yapilan idari reformlar ve dev-
rimci rejimin genel durumun gerçekte ne oldugunu anlama kararhligi
sayesinde, Ingiltere'de ve bagka yerlerde gärülen örneklere benzeyen
birlik saglamig, bürokratik bir gelir-toplayici yapinin düzenli bir biçim-
de meydana getirildigi dogrudur; ama-1815'e kadar süren iç çalkantilar
ve ülke digmdaki agiri genigleme, Fransa ekonomisinin en büyük rakibin-
den daha da geride kalmasina sebep oldu.
Sürmekte olan -ve
120
l
kellerinden saglayan Prusya'si bile, Avusturya Taht Savagi ile Yedi Yil
Savaglarmm çok buyuk taleplerini üç gelir kaynagina
"olaganüstü"
JEOPOLITÎK
Avrupa güç politikasmm kendi içinde tagidigi yarigmaci nitelik ve
18. yüzyil boyunca ittifak iligkilerinin degigkenligi-yüziinden rakip dev-
letler, çogu kez bir çatigmadan öbürüne hayli degigen kogullarla
---kimi
devrimler" degi-
*
Pas d'argent, pas de Suisses: Para yoksa, 1sviçreli(parah asker) de yok. - ç.n.
' 121
I i
I
gen güç kümelenmelerine, bunun bir sonucu olarak da Avrupa'daki
denge açismdan hem karada hem denizde oldukça sik degigmelere yol
açti. Bu dogal olarak, ülke diplomatlarinin ustaligma ve tabii -ki silahh
kuvvetlerin becerisine daha çok bel baglanmasma neden oldu; ama bu-
nun yani sira cografya etkeninin önemini de ortaya çikardi. Cografya
etkeni derken de genel zenginlik açismdan önemli olsalar bile-
-hepsi
ligen bir ekonomi, toplumsal istikrar, iyi egitim görmüy bir ordu ve güç-
lü bir donanma; o siralar cografi açidan da zararli çikiyor görünmüyor-
du. Tersine, akarsu agi ispanyolkuvvetlerine karsi (hiçdegilse bir ölçü-
de) engel olugturuyor. Kuzey Denizindeki konumu da zengin ringa dal-
yanlarina kolayca ulagmasmi saghyordu. Ama yüzy1l sonrasmda, Hol-
landahlar birtakim rakipleri kargismda durumlarim korumak için savag
vermekteydiler. Cromwell Ingilteresi ve Colbert Fransa'som benimse-
dikleri merkantilist politikalar, Hollanda'nm ticaretine ve gemi tagima-
ciligina zarar verdi. Tromp ve Ruyter gibi komutanlarm parlak taktik-
çiligine ragmen Hollanda ticaret gemileri, Ingiltere'ye karçi yapilan de-
niz savaglari sirasinda ya Mang Denizi yolunun tehlikelerini gögüsle-
mek ya da iskoçya'yi dolaçan daha uzun, firtmasi daha bol yolu
geç- .
savag gemileri-
nin su çekimini -sonuçta da büyüklüklerini ve güç1erini- kisithyordu.22
Hollanda'mn Kuzey ve Güney Amerika ve Hint Adalariyla olan ticareti i
nasil gittikçe daha çok ingiliz deniz gücünün etkisine bagli oluyorsa '
-ilk
122
savag filosu göndererek geçici bir süre için güçlerini yeniden gösterebili-
yorlardi ama uzak denizlerdeki geniç ve tehlikeye açik çikarlarmt sürek-
li olarak korumalarmo yolu yoktu.
Bu açmaz, Hollanda'nin XIV. Louis Fransa'smin karadan yönelttigi
tehdit kargisindaki zayifligi yüzünden daha da piddetlendi. Bu tehlike,
Ìspanya'mn yüzyil önce olusturdugu tehlikeden bile büyük oldugu için
Hollandalilar kendi ordularini genigletme (ordu 1693'te 93.000 kipilik-
ti).ve güney sinirmda kalelere asket yerleptirme igine gittikçe artan mik-
tarlarda kaynak ayirmaya zorlandi. Hollanda'nm gücünü tüketen bu
yükün iki yänü vardi:
Çok büyük miktardaki parayi askeri harcamala-
ra çekerek savag borçlarmda, faiz ödemelerinde, üretim ve satig vergile-
rinde, ücretlerde tirmaniga sebep oldu; bu da uzun vadede ülkenin tica-
ret alamndaki rekabet gucunü baltaladi ve tüm bu dönem boyunca ga-
rip bir biçimde iki milyonda takihp kalan nufus savag strasinda agir
kayba ugradi. Bundan dolayi da ispanyol Taht Savaginm (1702-1713)
giddetli gögüs gögüse çatigmalari sirasmda Marlborough'un ingiliz-
Hollanda ordularim Fransizlara kargi kanh cephe saldirilarma sürme is-
teginden dogan agir kaylplar hakh bir dehget uyandirdi.3
IIL William'in 1689'da pekigtirdigi Hollanda-ingiltere ittifaki, ayni
anda hem Hollanda Cumhuriyetinin kurtulugu, hem de Hollanda Cum-
huriyetinin bagimsiz bir güç olarak çökügunde änemli bir yardimci et-
kendi iki yüzyildan fazla bir süre sonra da Amerikan ÖdünçVerme
-
I
123
I
ni tarafsiz gemiler aracihgiyla sürdürmesini engellemeye kararhydi.2 Bu
konuyla ilgili olarak 1758-1759 yillarmda Ingilizlerle Hollandahlar
arasmda çikan diplomatik kavga, Amerikan Bagimsizhk Savagmm ilk
yillarmda tekrarlandi ve sonunda 1780'den sonra açik
savaya dönügtü;
bu ise ne Ïngiltere'ninne de Hollanda Cumhuriyetinin deniz ticaretine
yaramadi. Fransiz Devrimi ve Napolyon Savaglart sirasmda Hollandah-
lar, Britanya ve Fransa arasmda daha da ezildiler; devlet borçlarinm ço-
gu yerde reddedilmesinden zarar görüyor, älke içindeki bölünmelerden
etkileniyor ve ne digmda kalabildikleri ne de yarar saglayabildikleri glo-
bal bir yarigmada sömürgelerini ve denizapri ticaretlerini kaybediyor-
lardi. Bu kogullarda ticari bilgi ve beceri sahibi olmak ve sirtmi "serma-
ye fazlasi"na dayamak yeterli olmuyordu.2'
Buna çok benzer bir biçimde ama daha genig çaph olarak, Fransa
da 18. yüzyilda,- ayni anda hem kara hem deniz gücü olmamn verdigi
sikmtilari yagiyor, çabalan bir yandan Avrupa'daki
omaçlari
da denizler ve sömürgeler üzerindeki emelleri arasinda bölünüyordu.
bir yandan
124
I
I
I
yer aliyordu Avusturyalilar, Hollandalilar, (özellikleHanover'in 1714'te
-
125
I
I
Fransa'mn degivik cephelerde farkh dügmanlarla kargilagmakzorun-
lulugu olarak ortaya çikan jeostratejik sorunu yalmzca ona özgü degildi;
ancak bu ülke pek çok kez görülen saldirganhgi
ve sürekli hale gelen
amaç belirsizligi yüzünden igleri kendisi için daha da kätüleptirmigti.Dö-
nemin iki Alman gücünün -Habsburg imparatorlugu
ve Brandenburg
Prusyasi- kaderleri de, cografi konumlari yüzünden ayni sorunla ugrag-
makti. Avusturyali Habsburglar için de bu bilinmedik bir
gey degildi.
Yönetimleri altinda tuttuklari topraklarm biçimsiz bir y1gin olugturmasi
(Avusturya, Bohemya, Silezya, Moravya, Macaristan, Milano, Napoli,
Sicilya ve 1714'ten sonra Güney Hollanda --
126
hšm yay11maci politikasi, Viyana'nm da istedigi Balkan topraklari üze-
rindeki Osmanli egemenligini tehdit eder hale geldigi zaman
bir bagka
sorun En sonunda da, Napolyon emperyalizmi
olugtu. Avrupa'daki tüm
güçlerin bagimsizhgi için bir tehlike olugturunca, Habsburg imparator-
lugunun Fransiz hegemonyasina karvi çikmak için girebilecegi herhangi
büyük bir ortakhga katilmaktan bagka bir seçenegi kalmadi.
18. yüzyil bagmda XIV. Louis'e, sonunda da Bonaparte'a kargi ya-
pilan ortaklik savaglari, Avusturya'nm zayifligmi kavrayabilmemiz açi-
mdan herhalde aradaki çatigmalar kadar aydinlatici olmamaktadir.
1740'tan sonra Prusya'yla olan uzun mücadele özellikle aydmlaticidir,
bu mücadele gunu göstermigtir ki, Viyana bu dönem içinde Habsburg
topraklari girigilen tum askeri, mali ve idari reformlara rag-
üzerinde
men kendinden ufak
ama silahli kuvvetteri, gelir toplama becerisi ve
bürokrasisi daha bagarih bir bagka Alman Devletini yenemiyordu. Os-
telik Alman olmayan güç1erin yani Fransa, Britanya ve Rusya'mn ne
Avusturya'nm Prusya'yi, ne de Prusya'nm Avusturya'yi saf diçi birak-
masmi istemedikleri giderek daha bir açiklik kazandi. Habsburg Impa-
ratorlugu, daha genig Avrupa çerçevesi içinde zaten marjinal birinci-si-
nif güç durumuna gelmigti ve 1918 yilma kadar böyle kalacakti. Kesin-
likle 1spanyave Isveç kadar alt siralara inmedi ve Polonya'nm akibetine
dugmekten kurtuldu; ama bu imparatorluk merkezilegmemig oldugu,
farkh etnik gruplardan olugtugu ekonomik yönden geri kaldigi için,
.ve
ge-
liyor, bu ise erigilmesi Viyana için her zaman çok zor olsa da imparator-
lugun bir hayli zengin kaynaklara sahip oldugunu gösteriyordu. Habs-
burglarm gerilemesini anlatan her tarihçi, 1792-1815 döneminin yakla-
gik on dört yili boyunca, ordunun Fransiz emperyalizminin dinamik gü-
cü kargismda askeri açidan nasil inatçi ve kimi zaman da hayli etkileyi-
ci bir direnç gösterebildigini,
su ya da bu yolla
açiklamak geregini duy-
maktadir.2a
Prusya'nm durumu jeostratejik açidan Avusturya'nmkine çok ben-
ziyordu; ama iç kogullari bir hayli farkhydi. Bu ülkenin hizla en güçlü
Alman kralligi konumuna yükseliginin sebepleri iyi bilinmektedir ve
bunlari yalnizca siralamak yeter: Üç önderin yani Büyük Elektör (1640-
1688), L Frederick William (1713-1740) ve "Büyük" Frederick'in
(1740-1786)teykilatlandirma ve askerlik dehalari; ¯vergiye bagli gelir
I
127
I
I
.
Idikall-hi
s-i -i. I ,I-il . - . mili.. . . ,, . . .
kaynaklarimn begte dördü kadar büyük bir orano akitildigt ve
subaylari yänetimi¯altinda
Junker
bulunan Prusya Ordusunun yeterliligi; geni
kralhk topraklariyla ticaret ve sanayinin özendirilmesine dayanan
(nis-
pi) mali istikrar; yabanci asker ve girigimcilerin istekli olarak kullammt
ve Genel Savag Komiserligi emrinde çaliçan ünlü Prusya bürokratlari?
Ancak gu da bir gerçekti ki Prusya'nm yükseligi, Isveç gücünün çöktü-
gü, kargaça içinde, zayif dügmüg Polonya Kralhšmin dagildigi ve 18.
yüzyihn ilk on yillarmda yaganan pek çok savag ve Habsburg impara-
torluk tahtina çikacak hükümdar konusundaki belirsizlikler yüzünden
Viyana'nm dikkat ve ilgisinin bagka yönlere çevrili oldugu bir döneme
rastladi. O halde elbette Prusya hükümdarlari önlerine çikan firsatlari
yakalayabildiler ama ashnda bu firsatlar da oracikta yakalanmayi bek-
liyordu. Ayrica, Prusya Devleti 1770'ten sonra Ortakuzey Avrupa'da
oluçan "güç
boglugu"nu doldururken, öbür Büyük Güçler kargismdaki
konumundan da yararlandi. Rusya'nin kendi yükseligi Isveç'in, Polon-
ya'mn ve Osmanh Împaratorlugunundikkatlerinin dagilmasma
(veagin-
maya ugramalarma) yardimci oluyordu. Fransa da genellikle öldürücü
bir tehlike olugturmayacak kadar batida kahyordu; aslinda Fransa kimi
zaman Avusturya kargisinda yararli bir müttefik görevi de görüyordu.
Öte yandan, eger Fransa Almanya'ya saldirirsa, Prusya'nin kendisi ka-
dar Habsburg kuvvetlerinin, Hanover'in (dolayistylada Ingiltere'nin)
ve belki Hollandalilarin kargi çikmalari mümkündü. Son olarak da bu
ortakligm bagarisizliga ugramasi halinde, Prusya'nm Paris'ten barig is-
temesi äbür güçler için oldugundan daha kolaydi; Fransa'ya karçi olan
bir ittifak Berlin için kimi zaman yararliydi ama ille de zorunlu degildi.
Bu avantajli diplomatik ve cografi çerçeve içinde, Prusya'nm ilk kral-
lari kartlarmi iyi oynadilar. Silezya'nm --kimilerince dogudaki baghca sa-
nayi bölgesi sayiltyordu- ele geçirilmesi, devletin askeri-ekonomik kapa-
sitesine büyük bir katki sagladi. Ancak Prusya'nm Avrupa meselelerinde-
ki gerçek gücunün smirlari, büyüklügünün ve nüfusunun getirdigi kisitla-
malar, diplomatik kogullarm artik eskisi kadar elverigli olmadigi
ve güç1ü
kompularmm büyük Frederick'i, izledigi dolambaçli yol yüzünden ceza-
landirmaya kararli göründükleri 1756-1763 Yedi Yil Savagi sirasmda
tüm acimasizligiyla ortaya çikti. Frederick, ancak kendisinin
ve iyi egitil-
mig askerlerinin
-dügmanlari
ç.n.
128 I
I
i
l
I
129
I
i
I (
I p.ida
mesubim-- - • · i ... I - i nimmmmmini n . . . . ......-....
ka sömürgeleri çok büyümüg durumdaydilar. Iki milyonluk nüfus o sira-
larda her 30 yllda ikiye katlamyor ve batiya dogru yayillyordu; ekonomik
yönden zengindi, yiyecek maddeleri ve mal yönünden kendi kendine ye-
terliydi. Bu da, Ingilizlerinbundan sonraki yedi yil boyunca yaçadiklari
tatsiz deneyimlerle anlayacaklari gibi, isyanci Amerikalilar yalmzca deniz
harekâtiyla yapilacak bir saldiridan hemen hiç zarar görmeyecekler de-
mekti; ayrica 3000 mil ötedeki anayurttan getirilecek kara kuvvetleriyle
bastirilamayacak kadar genig bir alana yayilmiglardi.
Bagimsiz bir Birlegik Devletlerin varhgi, burada konu ettigimiz degi-
gen dünya güç düzeni açismdan, zaman içinde baglica iki sonuç dogura-
cakti. Bunlardan ilk, 1783'ten baglayarak Avrupa digmda da önemli bir
üretim, zenginlik ve askeri güç merkezinin olugmasi ve bu
-sonuçta-
merkezin gene Avrupa digmda yer alan (ama ekonomik gerileme içinde
bulunan) Çin ve Hindistan gibi toplumlarm yapamayacaklari bir biçim-
de, dünya güç dengesi üzerinde uzun vadeli etkiler yaratacak olmasiydi.
Daha 18. yüzydm ortasmda, Amerika'daki sömürgeler deniz ticareti dü-
zeni içinde änemli bir yer tutuyor ve sanayilegmenin ilk duraksamah
agamalarina giriyorlardi. Söylenenlerden bazilarina göre, ortaya çikan
yeni ulus 1776'da Büyük Britanya'nm tümünden daha fazia pik ve kol
demiri üretiyordu; bundan sonra da, ."imalat verimi hemen hemen 50
kat artti; öyle ki 1830'a gelindiginde ülke geligmig dünyano altmci bü-
yük sanayi gücü olmugtu."" Bu büyüme hizini dikkate almca gäzlemci-
lerin, daha 1790'larda Birlegik Devletlerin yüzyil içinde büyük bir rol
oynayacagini tahmin etmeleri gagirtici degildi. ikinci sonuç, çok daha
büyük bir hizla ve äzellikle ingiltere tarafindan hissedildi;Ingiltere'nin
Avrupa politikasi içindeki
"kanat"
güç rolü, Atlantik cephesi üzerindeki
muhtemel bir dügman devletin Kanada ve Bati Hint Adalarmdaki sö-
mürgelerini de tehdit ederek ortaya çikmasi yüzünden etkileniyordu. Bu,
elbette sürekli bir sorun degildi ve sirf aradaki uzakhk bile, Birlegik Dev-
letlerin tecrit politikasiyla birlegince,Londra'nm Amerikalilari, säzgelimi
Viyana'nm änce Türkleri, daha sonra da Ruslari gördügü kadar ciddiye
almasma gerek birakmadi. Bununla birlikte, 1779-1783 ve 1812-1814
savaglari sirasmda yaganan deneyimler, ensesinde dügman bir Birlegik
Devletler olsa Ingiltere'nin Avrupa'daki mücadelelere tam anlamiyla gir-
mesinin ne kadar zorlaçacagmi çok büyük bir açikhkla gästerdi.
\ < i
|
130
I
I
I
131
I
I
Rusya'nm lojistik tabaninm, çogu kez çok büyük bir seferi tek bagma
sürdürmeye yeterli olmadigi dogrudur (atlar zayif, ikmal maddelerini
saglama sistemi yetersiz, görevliler ehliyetsizdi)-
1813-1814'te Fransa
üzerine yüründugünde topraklardan geçilmig ve ingilizlerinbü-
"dost"
yük miktar para yardimi olmuytu; ama seyrek yapuan bu tür harekât
Rusya'ya çok büynk bir ün ve Yedi Yil Savagi sirasmda bile Avrupa ku-
rullarmda önde gelen bir yer kazandirmigti. Yüksek strateji açisindan
bakildiginda, Rusya dengenin içine çekilebilecek bir bagka güçtü ve böy-
lece Fransa'nm, bu dönemde Avrupa'ya egemen olma çabalarmm sonuç-
ta bagarisizhga ugratilmasma yardim edebilirdi.
denizci bir ülke olan Büyük Britanya oldu. Burada da cografya hayati bir
rol oynamig, ancak tek etken olmamistir. Ingiltere'ninkonumundan dola-
yi sahip oldugu bu avantaj yüzyil kadar önce Mahan'in The Influence of
Sea Power baglikh klasik eserinde göyle.anlatiliyordu (1890);
. . .
132
I
I
masi ve Bati Hint Adalari, Kuzey Am'erika, Hint alt kitasi ve Uzakdo-
gu'dakisömürgeci ve ticari girigimlerden saglanan büyük kazançlar, do-
galolarak Avrupa kitasinm bati kanati açiklarinda yer alan bir ülkeye ya-
rarli oldu. Kugkusuz deniz ticaretinin öneminin bilincinde olan ve büyük
bir savag filosu için harcama yapmaya hazir bir hükümet de gerekiyordu.
Bu önkogula bagli olarak Ïngiltere'dekipolitikaci seçkinler, 18. yüzyilda
ulusal zenginligi ve gücü sürekli artiran elverigli bir reçete bulmuy gibiydi-
er.. Geligen denizagiri ticaret Ïngilizekonomisine destek oldu, gemiciligi
ve gemi yapiruni äzendirdi, devlet maliyesine para sagladi ve sömürgele-
rin hayatla baglari oldu. Sömurgeler yalmzca Îngiliz ürünlerine çikig ka-
pisi olmakla kalmadi, degerli geker, tütun ve pamuklu bezden, änemi gi-
derek artan Kuzey Amerika deniz malzemelerine kadar pek çok ham-
madde sagladi. Krallik donanmast da barig zamaninda Ingiliztüccarlarin
saygt gärmelerini sagliyor, savagta ise ticareti koruyup ülkeye yeni sömür-
topraklari katiyor, bunlar da ülkeye politik ve ekonomik yarar getiri-
ge
yordu. Böylece ticaret, sömürgeler ve donanma uzun vadede Ingiltere'nin
yararma olacak bir üçgen" olugturdular.
"verimli
*
Tabii bir de Baltik'tan elde edilen ve kralhk donanmasiyla ticari gemilerin bagimh ol-
dugu denizcilik malzemelerinin stratejik ävemi vardi -
133
i
rece mantikhydi, çünkü bu iki deniz gücü arasindaki dügmanligm kökün-
de ticari rekabet Vardi. Ancak, 1688 tarihli Glorious Revolution'dan son-
ra,* William of Orange Ingiliztahtmi elde edince, stratejik durum bir
hayli degigti. 1689-1815 arasinda yapilan yedi savag sirasmda, Ingiliz çi-
karlarma yönelen tehlike temelde kara-tabanli bir güç olan Fransa'ydi.
Fransizlarin bu savagi bati yariküresine, Hint Okyanusuna, Misir'a ve
bagka yerlere tagiyacaklari dogruydu; ancak savaglar, Londra ve Liverpo-
ol tüccarlari için önemli olmakla birlikte, Îngilizlerinulusal güvenligi için
hiçbir zaman bir tehdit degildi. Böyle bir tehdit, ancak Fransizlarm, Hol-
landalilar, Hanoverliler ve Prusyahlara kargi askeri zaferler kazanarak;
ülkelerini, Ingiliz deniz gücünü agmdirmak üzere gemi
yapim kaynaklari-
m kendinde toplamasina yetecek kadar uzun bir süreyle Ortabati Avru-
pa'da egemen hale getirmeleri halinde dogabilirdi. Böylece, birbiri ardma
gelen Ingiliz hükümetlerinin bu onyillarda Avrupa anakarasi üzerinde as-
keri müdahalelerde bulunmalari, yalnizca IIL Willia.m'm Hollanda Cum-
huriyetiyle olan kisisel bagi ya da daha sonra Hanoverlilerle olan baglari
yüzünden degildi. Ayrica, Bourbonlarin (veNapolyon'un) emellerini diz-
ginleyip, bäylece Îngiltere'nin uzun vadedeki çikarlarmi koruyabilmek
için Fransa'am dügmanlarma Avrupa içinde yardim edilmesi gerektigi
yo-
lunda -I Elizabeth'in Ïspanyaile ilgili korkularma benzer- zorlayici bir
görüg de vardi. O halde, bu bakig açisma göre,
"deniz" "kara"
ve strate-
jileri, çatigmaktan çok, birbirleriiii tamamhyordu.
Eu stratejik hesabin ana ilkesi, Newcastle dükü tarafmdan 1742'de
isabetli bir biçimde dile getirilmisti:
*
Glorious Revolution: II. James'itahttan indirip yerine kiz kardevi Mary ile kocast
William of Orange'i geçirmek üzere yapilan darbe. ç.n.
-
134
I
I
I
I
Tato 3
GÜÇLERÏN NÜFUSLARI, 1700-1800'°
(milyonolarak)
1700 1750 1800
i
1,7 2,3
HollandaCumhuriyeti 1,8 1,9 2,0
Birlepik Devletler -
2,0 - 4,0
135
|
TABLO 4
DRDULARIN BÜYÜKLÜÖÜ,
1690-1814
(askersayllari)
1690 1710 1756/60 1778 1789 1812/14
Britanya 70.000 75.000 200.000 -·-
40.000 250.000
Fransa 400.000 350.000 330.000 170.000 180.000 600.000
Habsburg Împaratorlugu 50.000 100.000 200.000 200.000 300.000 250.000
Prusya 30.000 39.000 195.000 160.000 190.000 270.000
Rusya 170.000 220.000 330.000 300.000 500.000
-
Ïspanya -
30.000 - - 50.000 -
Ïsveç -
110.000 -
-
-
-
Birlegik Devletler - - -
35.000 - -
TABLo 5
DONANMALARIN BÜYÜKLÜÖÜ, 1689-181542
(savaghatti gemileri)
1689 1739 · 1756 1779 1790 1815
Britanya 100 124 105 90 195 214
Danimarka 29 - - -
38 -
Fransa 120 50 70 63 81 80
Rusya -
30 -
40 67 40
Ïspanya - 34 -
48 72 25
Îsveç 40 - - -
27 -
Hollanda Cumhuriyeti 66 49 -
20 44
-
-
136 :
i
I
I
I
I
'
137
I
da, 1sviçrekantonlariyla 1663'te yaptigi anlagma ile Fransa'nm cografi
durumunu (ve asker toplama imkânlarmi) güç1endirirdi. Bunlarm hep-
si, XIV. Louis'e mutlak hükümdar olarak yerini saglamlagtiracak
zama-
m tanidi ve kral bir önceki yüzyil içinde Fransiz yönetimlerinin bagma
dert olan iç tehlikelerden uzak kaldi. Daha da önemlisi Colbert, Tel
Tellier ve öbür önemli bakanlara yönetim yapismi elden geçirmek
ve
Güney Kralm zafer peginde kogacagini önceden bildikleri için ordu ve
donanmaya para yagdirmak imkâni verdi."
Böylece, Louis için saltanatom ilk dänemlerinde Fransa smirlarmm
"eksiklerini
138
ämdasonraki dönem Stuartlarm yönetimi altmdayken Ingiltere'nin gü-
cünün dayandigi politik, mali ve idari temellerin nasil hâlâ olgunluktan
uzak ve belirsizlikler içinde oldugunu göstermektedir " Ancak Ingilte-
re'nin sürdürdugü politikayi degigtirmesi uluslararasi bir önem taçiyor-
du; çünkü bu degigiklik, kismen XIV. Louis'in planlarmin artik tüm Av-
rupa'da dehget yarattigini göstermekteydi. Bir yll içinde Hollandahlarm
yürüttükleri diplomasi ve yaptiklari para yardimlari onlara, agirliklari-
ni Fransa aleyhine olarak koymaya istekli pek çok müttefik kazandirdi.
Alman prenslikleri, (Fransa'nm kalan tek ortagi Isveç'i 1675'te Fehrbel-
lin'de yenen) Bradenburg, Danimarka, ispanya ve Habsburg Impara-
torlugu hep birlikte igin içine girdiler. Bu devletler ortaklišmin Fran-
sa'yi yildiracak kadar -güçlü olmasi söz konusu degildi; çogunun ordusu
küçüktü ve kendi kanatlarmda sikmtilari vardi; Fransa'nin karpsmda
olan ittifakm esasi, yeni önderleri William of Orange'm yönetimindeki
Hollanda Cumhuriyeti olarak kaldi. Ama kuzeydeki su engeli ve Re-
nanya'daki degigik dügmanlar karysmda Fransa'nm zarar görebilir du-
rumda olmasi, Louis'in kendisinin de dramatik kazançlar elde edeme-
yecegini gösteriyordu. Buna benzer bir tür kilitlenme denizde de yagam-
yordu. Fransiz donanmasi Akdeniz'i denetliyor, Hollanda ve Danimar-
ka filolari Baltik'i tutuyor ve hiçbir taraf Bati Hint Adalarinda egemen
olamiyordu. Bu savagta hem Fransa'nm hem Hollanda'nm ticareti za-
rar gördu;.bu da dolayh olarak ingilizlergibi tarafsizlara yarar sagladi.
Nitekim, 1678'de Amsterdam'daki tüccar smift kendi yönetimlerini
Fransa ile ayri bir barig yapmaya itti; bu da (Hollanda'dan gelen para
yardimlarma bagimh olan) Alman devletleri tek baglarma savagi surdü-
remeyecekler demekti.
1678-1679 Nymegen Barry Antlagmalari açik savaga son vermesine
ragmen, XIV. Louis'in açakça Fransa'nin kuzey simrlarmm eksiklerini
tamamlamak istemesi, '"Avrupa'mn hâkimi" olma iddiasi ve barig za-
mamnda 200.000 kipilik bir ordu tutmasima yarattigi dehget duygusu,
Almanlari, Hollandahlari, ispanyollari ve Ïngilizleri ayni gekilde tedir-
gin etti. Bu, hemen savaga dönulmesi demek degildi. Hollandah tüccar-
lar barig içinde is görmeyi tercih ediyorlardi; Alman prensleri, ingiltere
Krali II. Charles gibi para yardimlari yüzünden Paris'e bagliydilar;
Habsburg imparatorlugu ise, Turklerle müthis bir mücadele içindeydi.
Böylece ispanya, 1683'te Lüksemburg topraklarmi Fransa'ya kargi ko-
rumaya çaligrken tek bagma savagmak zorundaydi ve yenilgiye ugrama-
si kaçmilmaz oldu.
Ancak 1685'ten itibaren igler Fransa'nin aleyhine dönmeye bagladi.
Huguenotlara yapilan eziyetler, Protestan Avrupalilar arasinda nefretle
kargilandi. Iki yil geçtikten sonra, Türkler tam bir yenilgiye ugratilm19
ve Viyana'dan uzaklagttrilmiglardi; sayginligi ve askeri gücü artmig olan
139
I
un-
surlari" aslmda Ingiliz-Hollanda kuvvetleriyle Alman devletlerinden
ibaretti. Bunlar kimi yönlerden birbirleriyle
uyugmaz bir topluluk olug-
turduklari halde, Güne; Kralin Fransa'smi dengelemeye yetecek kararli-
hga, mali kaynaklara, ordulara ve filolara sahiptile&On yil öncesi olsa,
Louis onlara agir basabilirdi ama Colbert'in älümünden sonra Fransiz
maliyesi ve ticareti yeterliginden çok
-sayisal
gey kaybetmisti ve ne ordu ne do-
nanma açidan yildirici olmakla birlikte-- sürekli ve ülkeden
uzak bir savagi kaldiracak durumda degildi. Büyük Müttefiklerden biri-
nin hizla yenilgiye ugratilmasi kilitlenmeyi çözebilirdi; ama bu tür bir
hamle ne tarafi hedef alacakti ve Louis cüretli önlemler için emir vere-
cek irade gücüne sahip miydi? Louis, üç yil boyunca bocaladi
ve
1692'de Manfin öbür yakasma gönderilecek 24.000 askerlik iggal kuv-
vetini nihayet toparladiginda, "deniz
güçleri" onun bag edebilecegi gibi
degildi, Barfleur-La Houge'da Fran,siz savag gemilerini ve gatlarim peri-
gan ettiler."
1692'den sonra denizdeki çatigma, agir seyreden, yipratici ve tica-
ret açismdan kargihkh yikim getiren bir savaga dänügtu. Ticaret gemile-
rine baskmi amaçlayan bir politika benimseyen Fransiz yönetimi, kor-
sanlarmi kendilerine kurban olarak ingiliz-Hollanda gemilerini
seçmeye
yöneltirken, savag filosuna ayirdigi kaynaklarda indirim
yapt1. Mütte-
fik donanmalarma gelince, onlar da bir ticaret ablukasi kurarak Fransiz
ekonomisi üzerindeki baskilari artirma çabasma girdiler; böylece Hol-
landa'mn dügmanla da ahyverigte bulunma ahqkanhgi terk edilmig ol-
du. Bu änlemlerden ikisi de kargi tarafi dize getiremedi; ikisi de savaym
ekonomik ynkünü artirdi ve hem tüccarlari
i '
140
I
I
derler bu zengin devletler için bile korkunçtu." Avrupa diginda da sa-
vaglar vardi (Batt Hint Adalari, Newfoundland, Acadia, Pondicherry)
ama hiçbiri kara ya da denizdeki temel dengeyi yerinden oynatacak ka-
dar önem tagimlyordu. Böylece Tory yanhsi toprak agalari ile Amster-
dam kenti sakinlerinin agiri yüksek vergilerden gikâyetieri ve Fransa'da
da kithk yaçanmasi, William ve Louis'in 1696'da uzlagmalari için yeter-
li sebebi olugturdu.
Sonuç olarak, Ryswick Antlagmasi (1697) Louis'in kimi yerlerde
daha önce elde ettigi sinir kazançlarma izin verdigi halde, genelde bag-
taki statükoya dönülmesini sagladi. Bununla birlikte 1689-1697 Dokuz
Yil Savagmm sonuçlari burlari o dänemde degerlendirenlerin iddia et-
tikleri kadar önemsiz degildi. Fransizlarm karadaki emellerinin hizinm
kesildigi kugkusuzdu ve donanma gücü denizde aginmaya ugramigti.
1688 tarihli Glorious Revolution onaylanmig, Ingiltere Ìrlanda kanatmi
güvenceye almig, mali kuruluglarim güçlendirmig, ordu ve donanmasmi
yeniden inga etmigti. Bir de, Fransa'yi Flander ve Renanya'dan uzak
tutmayi esas alan bir Îngiltere-Hollanda-Almanya gelenegi olugmugtu.
Agir bir bedel ödenmig olmakla birlikte Avrupa'nm politik çogulculugu
kendisini yeniden ortaya koymug oldu.
Pek çok bagkentteki savag bikkmligini dikkate almca, mücadelenin
yeniden baglamasi hemen hemen imkânsiz gärünüyordu. Ancak, Lo-
uis'in torununa 1700'de Îspanyatahtina çikma önerisi yapihnca, Güney
Kral bunu Fransa'mn gücünü arttirmak için ideal bir firsat olarak gär-
dü. Kendine rakip olabileceklerle uzlagmak yerine, hiç beklemeden Gü-
ney Hollanda'yi torunu adina iggal etti ve aym zamanda, Îspanya'nin
bati yariküresindeki genig imparatorluk bälgesi içinde Fransiz tüccarla-
rma bagkalarma tamnmayan ayricaliklar sagladi. Louis, bütün bunlar
ve çegitli biçimlerdeki backa kigkirtmalarlyla Îngilizleri ve Hollandalila-
ri, onun hirslarina set çakebilmek amac1yla 1701'de Avusturya yanmda
yeni bir ortakhk mücadelesine girecek kadar telaglandirdi: Bu, ispanya
Taht Savagiydi.
Askeri kuvvetler ve vergilendirilebilecek kaynaklar arasmdaki genel
denge, gene gunu göstermekteydi ki, ittifaklarm her biri öbürüne ciddi
biçimde zarar verecek ama onu ezemeyecekti? Bazi yönlerden Louis,
1689-1697 savagina göre daha güçlu durumdaydi. Îspanyollar, Louis'in
artik kendileri için V. Philip olan torununa çabuk isodilar; "Bourbon
güçleri" pek çok harekât alanmda birlikte i; görebiliyordu; Fransiz ma-
liyesi ithal edilen ispanyol gümügünden kugkusuz yarar görmügtü. Ayri-
ca, Fransa askeri yönden daha hazirkkli hale getirilmigti öyle ki bir
-
141
bir ÌngilizHükümeti hiç de yabana atilmayacak ulusal kaynaklarmi Al-
man müttefiklerineyüklü para yardimlariyla yapmaya; yildirici bir filo
ile baçarili önder Marlborough komutasmda, genel uygulamalarina ay-
kiri olarak, genig bir kara ordusu olugturmaya ayirdi. 40.000-70.000
Ingiliz askeri ve parali askerden olugan bu ordu, Louis'in kendi istekle-
rini Avrupa'ya zorla kabul ettirme girigimini boga çikartmak üzere,
100.000'den fazla askerin olugturdugu üstün nitelikli bir Hollanda Or-
dusu ve apagi yukan ayni büyüklükte olan Habsburg ordusuyla birlikte
hareket edebilirdi.
Ancak bu Büyük ittifak kendi isteklerini Fransa'ya, hatta ispan-
ya'ya kabul ettirebilir demek degildi. Bu iki kralligm sinirlari diginda,
iglerin sürekli olarak müttefiklerin lehine döndügü dogruydu. Marlbo-
rough'nun Blenheim'daki kesin zaferi (1704)Fransiz-Bavyera ordulari-
na agir zarar verip, Avusturya'yi Fransiz istilasi tehditinden kurtardi.
Daha sonraki Ramillies Savagi (1706), Ingiliz-Hollanda kuvvetlerine
Güney Hollanda'mn büyük bir bölümünü kazandirdi. Oudenarde Sava-
gi ise (1708) Fransa'nm burada yeniden üstünlük saglama çabasmi aci-
masizca durdurdu?
Denizlerde ise kesin sonuç getirmeyen Malaga Savagmdan (1704)
sonra karçilarmda ugragmak zorunda olduklari büyük dügman filolari
bulamayan ingilizKrallik Donanmasi ve gerileme sürecine girmig olan
Hollanda Donanmasi, üstün deniz. gücünün nasil bir hareket esnekligi-
ne sahip olabilecešini gästerdiler. Yeni müttefikleri Portekiz denizden
korunabiliyor, buna kargilik da Lizbon bir ileri donanma üssü, Brezilya
ise altin kaynagt saghyordu. Bati Hint Adalari ve Kuzey Amerika'daki
Fransiz sämürgelerine saldirmak üzere bati yariküresine asker gönderi-
lebiliyor, baskin filolari ispanyollarin külçe altin ve gümüy tagiyan
ge-
milerinin pegine dügüyordu. Cebelitarik'm ele geçirilmesi krallik do-
nanmasina denizden çikiglari denetleyebilecekleri bir üs saglamakla
kalmadi, Fransiz-Ispanyol üslerini ve filolarini ayirdi. Ingiliz filolari
Minorca'mn ve Sardunya'nin ele geçirilmesini sagladi; Savoy'u ve Îtal-
ya kiyilarmi Fransiz saldirilarindan korudular; müttefikler saldiriya
geçince de imparatorluk ordularina ispanya'yi istilasinda kilavuzluk
edip, onlarin ihtiyaçlarini gördüler ve Toulon'a yapilan saldiriyi destek-
lediler.
Ancak müttefiklerin genel anlamdaki bu deniz gücü üstünlügü,
Fransizlarm ticaret gemilerine yeniden baskmlara baglamasmi önleye-
medi; 1708'de krallik donanmasi ticaret filosunun kayiplarmi azaltmak
üzere bir konvoy sistemi kurmak zorunda kaldi. Îngilizfirkateynleri
Fransiz korsanlarinm Dunkirk'e ya da Gironde'a girip çikmalarini nasil
änleyemedilerse, ticari bir abluka da gerçeklegtiremediler; çünkü bu,
bütun Fransiz-Îspanyol kiyi geridinde devriye bulundurmak demekti; o
142
l
I
143
di. O halde, I. George'un 1714'te tahta çikmastyla yeniden igbagma ge-
len Whiglerin çok geçmeden Utrecht säzle mesini koruma çabasma gir-
mesine, bag dügmanlari Louis bir sonraki yd ölünce de Fransizlara
ya-
pilacak bir anlagmaya istekle sarilmalarma hiç çagmamak gerekir.
. Bu yarim
yüzyil içinde Bati Avrupa devletleri arasmda gerçeklegen
yeni dagihmi, doguda olan degigikliklerin yanmda daha az çarpici
.güç
144
l
bu tür zorluklar,
Charles'm kuvvetleri güneyde Ukrayna'ya dogru ilerleyip giddetli ge-
çen 1708-1709 kiçoa dayanmak· zorunda kahnca agirlagti. Büyük sa-
vag nihayet 1709 Temmuzunda Poltava'da gerçeklegtiginde, Rus O.r-
dusu hem sayi ve hem de elindeki elverigli savunma mevkileri açism-
dan çok daha üstün durumdaydi. Bu karplagma Isveç gücünü silmekle
kalmadi, Charles bunun ardindan Türk topraklarma sigmdi ve orada
yaçadigi uzun sürgün hayati, 1sveç'in dügmanlarmi bekledikleri firsata
daha yaklagtirdi. Charles, Isveç'e nihayet 1715 Araligmda döndügü
zaman, Baltik ätesindeki tüm sömürgelerini kaybetmiç,-Finlandiya'nm
bezi bälgeleri Ruslarin eline geçmigti.
Birkaç yil daha savagi sürdürdükten sonra (bu arada XII. Charles
1718'de Danimarka'yla olan yeni bir savaçta ölmügtü) tükenmig, soyut-
lanmig Ïsveç, nihayet 1721 Nystad Barigmi yapmaya ve Baltik'taki ille-
rinin çogunu kaybettigini kabullenmek zorunda kaldi. isveçartik güç1er
arasinda ikinci siraya dügmüg, Rusya ise birinci sirada kalmigti. Duru-
ma uygun olarak Petro, 1721 Îsveç yenilgisinin altini çizmek üzere im-
parator ünvanmi aldi. Çarhkdonanmasmm sonradan gerilemesine ve
ülkenin de geri durumda olmasma ragmen Fransa ve Ïngilteregibi Rus-
ya da gunu açikça görmügtü ki
"dig
destek olmadan, büyük bir güç ola-
rak bagimsiz hareket edebilecek kuvvete sahipti."" Avrupa'nm batisin
da oldugu gibi, dogusunda da artik, Dehio'nun deyimiyle,
"merkezdeki
145
I
Avrupa'daki bu politik, askeri ve ekonomik güç dengesi, 1715'ten
sonra hemen hemen yirmi yil süren bir îngiliz-Fransiz détente'i ile sag-
lama almdi." Özellikle Fransa, dig ticaretine korkunç zararlar veren ve
devletin borcunu, yalnizca faiz ödemelerini normal gelirlere egit hale
getiren bir savagm ardindan toparlanma ihtiyaci içindeydi. Ayrica,
Londra ve Paris'teki kralliklar kendi ülkelerindeki taht degigiklikler yü-
zünden de pek çok konuda igbirligi yapmayi kargihkh olarak yararh
gördüler.'° Sözgelimi, 1719'da her ikisi de, ispanya'yi italya'da yayilma-
ci bir politika uygulamaktan ahkoymak üzere kuvvet kullaniyorlardi.
Ancak 1730'lara gelindiginde, uluslararasi iligkiler düzeni yeniden degi-
giyordu. Bu agamada Fransizlar Ingiltere'yle olan baglari konusunda
daha az istekli hale gelmigler, bunun yerine eskiden sahip olduklari Av-
rupa'nin önde gelen ulusu konumuna yeniden kavugmanin yollarmi
aramaya baglamiglardi. Fransa'da tahta geçen kral artik güvenlikteydi
ve barig yillari refahm artmasma yardimci olmustu ayrica denizagiri
-
146
HARrra 5: AVRUPA'NIN 1721 DEKl DURUMU
Ihbsburg Toprakhn
...- Kubal Roma Ïmparatorkgu in
. - r
RVEÇ
Altui-TM 01
RLSYA
DENi2/
USYA
.
MHL E POLONYA
r
AKS
vY
FRANSA
ÏEDM NI
SPANYA
D 500 Mil
DENM.
0 500 Kilometre
..
147
i
i ....
türlü yardimi yapma karari bunu engelledi. 1702-1713 Ispanya Taht
Savagma kiyasla,-Bourbon güçleri denizagiri rekabet yönünden çok da-
ha iyi durumdaydilar; bunun da sebebi, özellikle Îngiltere'ninne ordu-
sunun ne de donanmasino úlke içindeki uzmanlarm israrla istedikleri,
Îspanyolsömürgelerinin fethini gerçeklegtirecek çapta olmayigidir.
Imparator VI. Charles'in ölümü, bunu Maria Theresa'nin taç giy-
mesinin izleyigi, daha sonra da Büyük Frederick'in 1740-1741 kigmda
Silezya'yi alarak bundan yararlanma karari, durumu oldukça degigtir-
di ve dikkatler gene Avrupa'ya çevrildi. Fransa'da kendilerini tutama-
yan Avusturya aleyhtari çevreler, Prusya ve Bavyera'nm Habsburg mi-
rasma yönelttikleri saldirilari tümüyle desteklediler. Ama bu durum da
eski Ingiliz-Avusturya ittifakinin yenilenmesine yol açarak, ülkesi ku-
atma altma ahnan Maria Theresa'ya büyük para destegi sagladi. In-
giliz yönetimi -para
148
I
I
I
I
l
Ohio ve Mississippi
vadileri bölgeleri için degil, Kanada, Karayip, Hindistan için, hatta bu
kadari da degil, tüm Avrupa-digi dünya için -- bir mücadelenin bagla-
mig oldugu gärügüne destek veriyorlardi." Her iki taraf da 1755'te da-
ha fazla takviye kuvvet gönderip donanmasmi da savagacak düzeye ge-
tirince, öbür devletler kendilerini yeni bir Ingiliz-Fransiz çatigmasi ihti-
maline göre ayarlamaya bagladilar. Artik açikça ikinci straya oturmuy
olan ve batidaki bu iki dev arasinda ezileceklerden korkan 1spanya ve
Hollanda Cumhuriyeti için tarafsizhk tek çäzüm yoluydu Hollandali-
-
lar gibi tüccarlar için bu durum kendi içinde birtakim zorluklar tapisa
bile.'
Ancak Avusturya, Prusya ve Rusya gibi dogu kralliklari için,
1750'lerin ortalarmdaki bir Ingiliz-Fransiz savagmda çekimser kalmak
mümkün degildi. Buriun ilk sebebi, kimi Fransizlarin mücadelenin de-
nizde ve sämürgelerde yürütülmesi yolundaki görüglerine ragmen, Pa-
ris'teki dogal egilimin ingiltere'ye, tek zayif noktasi olan Hanover üze-
rinden saldirmak yönünde olmasiydi. Ama bu yalmzca Alman devletle-
rini telaça dügürmeyecek, îngilizleri de Fransizlari durdurmak üzere
anakara üzerinde müttefikler aramaya ve onlara para destegi vermeye
zorlayacakti. ikinci sebep daha da önemliydi: Avusturyahlar Silezya'yi
Prusya'dan geri almaya kararliydilar; ÇariçeElizabeth yänetimindeki
Ruslar da kendilerini saymayan ve hirsh bir kisi olan Frederick'i ceza-
landirmak için firsat kolluyorlardi. Bu güçlerin her biri oldukça büyük
ordular kurmuglar (Prusya'nmki 150.000 askerden fazla, Avustur-
ya'nmki neredeyse 200.000 ve Rusya'ninki de belki 330.000 ki ilikti),
149
-,
I
150
ne zaman vuracaklarmin hesabi içindeydiler, hepsinin de bu ka-
ancak
dar büyük ordulari besleyebilmek için batidan gelecek yardimlara ihti-
yaçlari olacakti. Son olarak da, igin mantigt geregi, bu dogulu rakipler-
bulursa,
"ortak"
151
döneminde savag hattinda 120 gemi bulunduran, (Alman parah asker-
leri de içinde olmak üzere) 200.000. askere ücret ödemek durumunda
olan ve ayni zamanda Prusya'ya
para yardimmda bulunan ingiltere'nin
kapasitesi yanmda sönük kaliyordu. Aslmda Yedi Yil Savagi, Îngiliz
maliyesine 160 rnilyon sterlinden fazlaya patlamig, bunun 60 milyonu
(yüzde37) para piyasalarindan bulunmugtu. Ulusal borçlardaki bu yeni
ve büyük artig, Pitt'in meslektaglarmi telaglandirip, onun 1761'de ikti-
dardan dügmesine yardimci oldu ama ülkenin denizagiri ticareti
gene de
her yil artti ve daha büyük oranlarda gümrük geliri ve zenginlik getirdi.
Igte, bu kârm güce dönügtürulmesini ve Ingiliz deniz gücünün (sözgeligi
Bati Hint Adalarmda) ulusal kazanç yolunda kullanilmasim gösteren
mükemmel bir örnekti. Ingiltere'nin Prusya elçisine göyle sesleniyordu:
"Biz asker olmaktan önce tüccar olmahyiz... Ticaret ve deniz gücü bir-
birlerine bagimhdir ve... bu ülkenin gerçek kaynaklarmi olusturan zen-
ginligi ticaretine dayanmaktadir."" Buna kargi,
çarpigan äbür devletle-
rin hepsinin ekonomileri bu savagtan büyük zarar görüyor ve Fransa'nm
kendi içinde bile bakan Choiseul gunu üzüntüyle kabullenmek zorunda
kahyordu:
152 I
I
I
i
I
I
bu da aslmda, Prusya'yi
devirmeyi amaçlarnig olanlar için bir yenilgiydi.
1762-1763 anlagmalarmdan belirgin olarak kazançh çikan bir ta-
raf varsa, gene Büyük Britanya idi. Eline geçirdigi çegitli toprak parça-
larini Fransa ve Ispanya'ya geri verdikten sonra bile, Bati Hint Adala-
rinda ve Bati Afrika'da-ilerlemeler kaydetmig, Hindistan'daki Fransiz
nüfuzunu hemen tümüyle silmig ve en önemlisi de artilt Kuzey Ameri-
ka anakarasinm büyük bölümúnde egemen duruma gelmigti. Bäylece
Îngiltere, Avrupa devletterinin ugrunda kiyaslya savag verdikleri Lor-
raine'i, Silezya'yi ve öbür bölgeleri, büyüklügü ve zenginlik potansiyeli
ile kat kat geçen topraklara ulagir hale gelmigti. Buna ek olarak, Fran-
sa'nin Avrupa içindeki diplomatik ve askeri emellerinin dizginlenmesi-
ne yardimci olmuy ve bu yolla genel güç dengesini korumugtur. Buna
kargihk Fransa, yalmzca denizagiri yerlerde korkunç bir yenilgiye ug-
farkli olarak-- Avrupa'da da bagarisiz olmuytu;
-1748'den
ramamig
gerçekten de Fransa'am donuk askeri performansi, agirlik merkezinin
Bati Avrupa'dan doguya kaydigt izlenimini veriyor ve bu Polonya'mn
1772'deki ilk bölunmesi strasinda Fransiz isteklerinin genel olarak
dikkate almmayigiyla da dogrulamyordu. Bütün buñlar, Avrupa digm-
153
I
daki üstänlüklerinden mutluluk duyan ve Avrupa'da birtakim yukum-
lulüklerin içine çekilmeye hevesli olmayan Îngilizçevrelerinin pek igine
gelmigtir.
on
sil tümden dönecegini gösteren bir-iki ipucunu ancak veriyordu. Yedi
Yil Savagi, Büyük Güçlerin vergi koyma kapasitelerini ve toplumsal do-
kularim öylesine zorlamigti ki çogu lider, cüretli bir dig politikaya
olumsuz bakiyordu; iç gözlem ve reform
en yaygin uygulamalar olarak
gärünmekteydi. Savagin Prusya'ya olan maliyeti yüzünden (180.000
askerle birlikte yarim milyon ölü) çok sarsilan Frederick, artik daha
sa-
kin bir hayat istiyordu. 300.000 asker kaybetmig olmasina ragmen
Habsburg imparatorlugunun ordusu kendi adma pek bagarisiz olma-
migti; ama topluca ele ahndigmda yönetim sisteminin, yerel kizginhkla-
ra (äzelliklede Macarlar arasinda) yol açacak ve Maria Theresa'nm
bakanlarimn kafasini meggul edecek degigikliklere ihtiyact oldugu açik-
ti. Rusya'da ise, II. Catherina yasal ve idari reformlarla ugragip sonra
da Pugachev ayaklanmasmi (1773-1775) bastirmak zorunda kalmigi.
Bu durum, Ruslarin güneye dogru daha da yayllmasim ve Polonya'mn
bagimsizligim azaltmak için çevrilen dolaplari engellemedi; ancak bun-
lar gene de yerel sorunlar olarak simflandirtlabilir ve Yedi Yil Savagi bo-
yunca güçleri ugragtirmig olan Avrupa çapmdaki bilegimlerden tümüyle
ayri sayilabilirdi. Batih monargilerle olan baglar artik daha az önem ta-
giyordu.
Ïngiltereve Fransa'da da ülke içi konular bagkägeyi tutuyordu. Her
iki ülkede de ulusal borçlardaki korkunç artig, yeni gelir kaynaklari ve
idari reform arayiglari dogurdu; bu da Ingiltere'de III. George ve muha-
lefet, Fransa'da da, krallik ile parlaments arasinda zaten bozuk olan
iligkileri daha da bozdu. Bu ugraglar, Îngiltere'nin Avrupa'daki dig poli-
tikasina, ister istemez Pitt döneminde oldugundan daha geligigüzel, da-
ha iç gözleme dayali bir nitelik kazandirdi. Bu egilim, vergiler dolayi-
siyla Amerika'daki sömürgecilerle giderek giddetlenen kavgayi, Ticaret ) i
154 i
I
1770'te Falkland Adalari yuzunden çikan çatigmada Ïngilterekargisin-
da ispanya'yi yüreklendirmesini uygun görmedigi dogrudur; çünkü o
noktada bir Büyük Güç savagi mali açidan yikim getirirdi. Bununla bir-
likte .Fransiz politikasi açikça Ingiliz aleyhtari olma ve îngiltere'nin de-
nizagiri bälgelerde kargilagabilecegi her türlü sikmtidan yarar saglama
kararlihšmi sürdürdü.a
Tum bunlarm bir sonucu olarak, Londra'nm Amerikan sömürge-
cileriyle olan kavgasi açik savaga dönügtügünde, Ingiltere pek çok ba-
kimdan 1739 ya da 1756'dakine göre çok daha zaylf durumdaydi."
Bu, büyuk älçüde kipiliklerden kaynaklantyordu. Ne North, ne Shel-
burne, ne de öbür politikacilarin hiçbiri ulusu surükleyecek liderlik gü-
cüne sahip ve tutarh bir yüksek stratejiyi olugturacak gibi degillerdi.
III. George'un kendi müdahaleleriyle ve Amerikali sämürgecilerin da-
valarmm yararlari konusunda çikan giddetli tartigmayla alevlenen po-
litik hiziplegme, ulusu bälmügtü. Üstelik ingiliz gücünün ikiz destekleri
ve donanma- bu yillarda aginmaya ugramigti. Yedi Yil Sa-
-ekonomi
155
I
Amerika'nm dogu topraklarmm tumünü fethetmek
ve bunlari elde tut-
mak, degil Ingilizlerin 1770'li yillarda kumanda ettigi askerler, Napol-
yon'un büyük ordusu için bile zor bir görev olabilirdi. Uzakhk konusu
ve bunun sonucunda ulaçtirmada meydana gelen gecikme, savagm
Londra'dan hatta New York'tan stratejik yänetimini engellemekle kal-
madi, lojistik sorununu da agirlagtirdi: "Amerika'daki Îngiliz kuvvetle-
rinin ihtiyaci olan her çörek, adam ve kurgun okyanusun 3000 mil äte-
sinden taginmak zorunda kaldi." ' ingiliz Savag Bakanhgunn gerçekleg-
tirdigi lyilegtirme çahemalarina ragmen, gemiyle
tagma igindeki yeter-
sizlikler, ihtiyaçlarm saglanmasindaki güçIükler çok fazlaydi. Ayrica sö-
murgeci toplum öylesine merkezilegmemigti ki, bir kentin ya da büyük
kasabano ele geçirilmesi çok az anlam tagiyordu. Ancak düzenli asker-
ler söz konusu topragi iggal altmda tuturkan Ingiliz otoritesi saglana-
biliyordu; bu askerler ne zaman çekilse, asiler, yeniden kralm bendeleri-
ne üstünluk sagliyorlardi. Eger Fransiz Kanadasi'nin yirmi yll önceki
fethi, sömürgecilerden gelen önemli destegin yam sira, 50.000 Ingiliz
askeri gerektirmigse, imparatorluk egemenligini yeniden kabul ettirmek
için pimdi kaç tanesi gerekiyordu? --
156
larma iligkin olarak tagidigi kaygt eski müttefiklerince paylagilmlyordu.
II. Catherina yönetimi altmdaki Ruslar, herhalde bunlar arasinda ingil-
tere'ye en çok yakmlik gästeren ulustu; ancak onlar bile, Ingiltere'nin
tümden saf digi birakilmasi yolunda gerçek bir ihtimal belirmedikçe
müdahalede bulunmayacaklardi.
Son olarak önemli bir gerçek de, Fransa'nm ilk kez Choiseul'un da-
ha änceki dügüncesini benimsemig olmasi ve Hanover'e saldirmak ya
da Hollandalilara zorbahk etmek gibi bir istege karvi koymastydi. Ingil-
ere ile olan sava; yalmzca denizagiri bölgelerde yürütülecek ve böylece
geleneksel Ingiliz stratejisinin kanati, kanatmdan kopa-
"kara" "deniz"
157
Surasida bir gerçektir ki, 1782'ye gelindiginde böylesine büyük bir
donanmaya sahip -olmanm verdigi mali külfet, Fransiz ekonomisini zor-
luyor ve bir miktar tasarrufu gerekli kihyordu. Denizcilik malzemeleri-
ni bulmak daha zorlagmig, gemici kithgi daha da ciddi bir hal almisti.
Bunlara ek olarak, kimi Fransiz bakanlari savaym dikkatleri ve mali
kaynaklari gereksiz yere Avrupa digmdaki bölgelere çekmesinden ve
böylece Fransa'mn Avrupa'da bir rol oynamasmi imkänsiz hale getir-
mesinden korkuyorlardi. Bu politik hesap, buna paralel olarak da Ïngi-
lizlerin ve Amerikahlarm yakinda görüs ayrihklarini giderecekleri kor-
kusu, Paris'te savaça gecikmeden bir son verilmesi istegini dogurdu.
Ekonomik açidan Hollandah ve ispanyol müttefikleri de onlar kadar
kötú durumdaydilar. Bununla birlikte Ingiltere'nin mali yönden daha
dayanikh olmasi, 1782'den sonra ihracatta belirgin artig ve krallik do-
nanmasindaki sürekli düzelme, artik ne yenilgiyi zafere döndürebilir, ne
de Amerika'mn kaybedildigi açikça ortada olduguna göre ülke içindeki
hizipleri savaga destek vermeye razi etmeye yetebilirdi. Gerçi Ïngilte-
re'nin 1783 Versailles Barigi sirasmda verdigi ödünler (Minorca, Flori-
da, Tobago) hiç de irtiparatorlugun 1763'te elde ettigi büyük kazançla-
rm tersine dönmesi gibi degildi ama Fransizlar bagimsiz bir Birlegik
Devletlerin kurulmuy olmasindan ve Ingiltere'nin dünya üzerindeki ko-
numuna indirilen darbeden bir hayli memnun olduklarmi ilan edebili-
yorlardi. Paris'in bakig açisindan, Yedi Yil Savagiyla bozulan stratejik
denge makul bir ölçüde yeniden saglanmigti, çok büyük bir bedel kargi-
hämda olsa bile.
158
|
I
I
159
si ticaretine zarar getirmemigti; gerçekten de Birle ik Devletler'e yapilan
ihracat hizla artiyordu vehem buradaki hem de Hindistan'daki pazar,
Fransa'nm önde oldugu pazarlardan çok daha önemliydi. 1782-1788
arasindaki alti yil içinde, Ïngiltere'inyaptigi tasimacihk iki kattan fazla
artti. Sanayi Devrimi baglamigti; ülke içi ve digmdaki tüketici talebin-
den hiz ahyor, gerçeklegmesi çig gibi büyüyen yeni buluglarla kolaylagi-
yordu; Ingiliz tarimmdaki verimlilik oram da geniëlemekte olan bir nü-
fusun yiyecek ihtiyacma ayak uydurabiliyordu. Pitt'in mali reformlari
devlet maliyesinin durumunu düzeltti ve ingiltere'nin kredisini eski ha-
line getirdi. Bununla birlikte, donanma için istenen oldukça büyük pa-
ralar, her zaman için oylamyordu, donanma ise sayisal olarak güçlü ve
iyi donanimliydi. Bu saglam temellere dayanan Ïngiliz Hükümeti, ulusal
çikarlar gerekli kildigi zaman yurt digmda daha aktif bir rol oynayabi-
lecegini hissediyordu. Ancak genel olarak bakildigmda, Whitehall ve
Westminster'deki politikacilar, görünür bir gelecekte Avrupa içinde bir
Büyük Güç savagi olabilecegini hayal etmiyorlardi.'
Ancak, Avrupa'nm genel bir çatigmayla sarsilmayacak oluçunun en
açik sebebi Fransa'nm giderek kötüleyen durumundan kaynaklaniyor
gibiydi. 1783 zaferinden sonraki birkaç yil boyunca Fransa'mn diplo-
mätik açidan sahip oldugu konum her zamanki kadar saglam görünü-
yordu; ülke içi ekonomisi kadar, Bati Hint Adalari ve Levant'la olan ti-
careti de hizla büyüyordu. Bununla birlikte, 1778-1783 savaginm kor-
kunç giderleri --bu giderler Fransa'am bundan önce yaptigi üç savagm
toplam maliyetinden fazlaydi- ve devlet maliyesinde reform yapilama-
yigi, artan politik hognutsuzluklar, ekonomik sikmtilar ve toplum için-
deki isteksizlik ve etkilegim içine girerek ancien régime'in gözden düg-
mesine yol açti. 1787'den sonra iç bunahm daha da agirligtikça, Fransa
dig meselelerde belirleyici rol oynamak açismdan gittikçe daha bagarisiz
gäründü. Hollanda'daki diplomatik yenilginin baglica sebebi Fransiz
Hükümetinin Îngiltere ve Prusya kargisinda verilecek bir savagin gider-
lerini kargilayacak durumda olmadigmi görmesiyken, Fransa'nm No-
okta Sound çekigmesinde Ispanya'dan destegini çekmesi, Fransiz Mecli-
sinin XVL Louis'in savag ilan etme hakkma kafa tutmasmdan olmustu.
Tüm bunlar Fransa'nin yakm bir zamanda Avrupa'mn bütün "eski
dü-
zen"ini altüst çaligacagi izlenimini vermiyordu.
etmeye
Böylece, Avrupa'nm büyük bir bölümünün gücünü, 2.0 ylldan faz-
la bir süreyle kendisine çekecek çatiçoanm baglamasi, yavag ve düzen-
siz bir biçimde oldu. Bastille'in dugmesinden sonraki dönemde Fran-
sizlar yalnizca iç mücadelelerle ilgilendiler; Fransa'da politikanin gide-
rek daha radikalleymesi, kimi yabanci hukümetleri kaygilandirmakla
birlikte, bunun sonucunda Paris ve öbür illerde çikan kargaça, Fran-
sa'nin Avrupa'daki güç politikasi açismdan pek bir önem tagimadigi
160
l
böylesine büyük bir ordu tutmano maliyeti, büyük ölçüde Fransa smir-
ç.n.
161
larimn dipindaki halklarin sirtma yüklenecek ve bu sayede Fransa eko-
nomisi bir miktar toparlanacakti.
O halde, bu gözünü budaktan esirgemez yayilmaciligm hizini kes-
meyi amaçlayan herhangi bir güç, bu tür yeni ve altüst edici savag yön-
temlerini engelleyecek araçlar tasarlamak zorundaydi. Bu ise imkânsiz
bir iç degildi. Fransiz Ordusunun ilk bagtaki önderi Dumouriez'nin yö-
netiminde yaptigi harekâtta, hatta Napolyon'un çok daha genig çaph
ve daha incelikli seferleri sirasinda bile, teykilatlanma ve egitim açisin-
dan bozukluklar, ikmal maddeleri sašlanmasi. ve ulagtirmada zayifhk-
lar bulundugu ortaya çikmigi; iyi egitilmig bir dügman ordusu bunlar-
dan fazlasiyla yararlanabilirdi. Ama neredeydi bäyle iyi egitim görmüç
rakip ordu? Sorun, yalmzca Ortakhšm yaghca generallerinin
ve yavag
hareket eden, agir yäkler tagiyan askerlerinin, Fransizlarin hareketli
avcilari ve vurueu kollari kargismda taktik yänden yetersiz kahgi degil-
di. Asil konu guydu ki, Fransa'nm dügmanlari arasmda gerekli politik
kararlihk ve stratejik belirginlik yoktu.. Ancien régime askerlerini ve
yurttaglarmi agka getirecek üstün bir politik ideolojisinin dügünceleri
çekici geliyordu, ancak çok sonralari, Napolyon'un ordulari
"kurtar-
162 I
I
I
I
riyetine dänügtürülmügtü; Ortakhktan ayrilan Ïspanya ise, Fransa ile
eskiden var olan Îngiltere aleyhtart baglantisma dönmügtu.
Böylece geride kalanlar, Sardunya-Piedmont, talihsiz Habsburg Im-
paratorlugu ve Britarlya idi. Sardunya-Piedmont, 1796 baginda Napol-
yon tarafmdan ezildi, Habsburg imparatorluguda italya'nm buyük bir
bölumünden kovuldu ve Campo Formio Barigini yapmaya zorlandi
(Ekim 1797). Genç Pitt'in Fransiz yay11macil1šmi dizginleme konusun-
a babasmi taklit etme istegine ragmen, ingiliz Hükümeti de savagi, ge-
kli olan kararlilik ve stratejik belirginlik içinde surdürmeyi bagarama-
di." York dükü yönetiminde 1793-1795'te Flander ve Hollanda'ya gön-
derilen kuvvetin Fransa Ordusu ile ugragmaya ne gücü yetti ne de bilgi
ve becerisi; sag kalanlar sonunda Bremen yoluyla yurtlarma dändüler.
Ayrica, daha önceden de o zamandan bu yana da oldugu gibi (Dundas
"ingiliz
yapilan ha-
-sämürgelere
163
zünden, ispanyol donanmasi St.Vincent Burnu açiklarinda (Subat1797)
periçan edildi, Hollandahlara da Camperdown'da agir darbeler indirildi
(Ekim 1797). Fransa'mn yeni müttefikleri denizaqiri bölgelerdeki sömür-
gelerini zaman içinde yavaç yavag kaybetmeye de katlanmak zorunda
kaldilar-- Dogu ve Bati Hint Adalarinda, Colombo'da, Malacca'da ve
Umit Burnu'ndaki kayiplarm hepsi de, Îngiltere'ninticareti için yeni pa- ·
Ayrica, Fran-
sa'nin toprak kazançlari ve komçularma politik yönden zorbahk
etme-
si, oldukça büyük bir öfke yarattig1 için, Paris yönetimi -para
yardim-
lari, cephane ve belki de asker bile vermeyi öneren-- Îngilterebagimsiz-
ligmi korudugu sürece, öbür kara. güçlerinin Fransa imparatorlugunun
hâkimiyetini sürekli olarak kabul edeceginden hiçbir zaman emin ola-
miyordu. 1797de sözleri ederken, Napolyon'un görügü de belli ki
su
bu yöndeydi: "Çabalarimizi donanmamizi güçlendirme ve Ingiltere'yi
yok etme amaci üzerinde yogunlagtiralim. Bunu baçardik mi, Avrupa
ayaklarumzin altmdadir."" Ama kara üzerindeki zaferler yetmedigine
göre, bu amaca ulagilabilmesi, ancak Îngiltere'ye kargi baçarih bir deniz
ve ticaret stratejisi yürütülmesiyle mümkündü; tipki îngiltere'nin kralhk
donanmasmm denizdeki üstün1ügü yeterli olmadigi için dogrudan
-
164
I
l
165
Silahh Tarafsizhk Ïttifakminingiltere'yi Baltik ticaretinde saf di i birak-
ma tasarisi için olugturulan hatto önünde yer alan Danimarka filosu,
Kopenhag açiklarmda periçan edildi. (ÇarPaul'ün bundan birkaç gün
önce öldürülmesi ittifakm her kogulda zaten sona erdigine igaret edi-
yordu.) Gene 1801 Martinda, iskenderiye'ye gönderilen Ingiliz kuvvet-
leri Fransa Ordusunu burada yendiler; bu da daha sonra Fransizlarin
Misir'dan tümüyle çekilmesine yol açti. Daha da ötede, Ingilizlerin
Hindistan'da bulundurdugu kuvvetler Fransiz destekli Tipu'yu
Mysor'da ezerek, kuzeyde yeni topraklar kazanmaya devam ettiler. Bati
Hint Adalarmdaki Fransiz, Hollanda, Danimarka ve Isveç sämürgeleri
de ingilizlerineline geçti.
Ancak, Ingiltere'nin 1801'de Avrupa'da saglam bir müttefike sahip
olmamasi ve Ingiliz-Fransiz savagimn sonuç getirmeyecek bir nitelikte
olmasi, Ingilter-e'dekipek çok politikac1yi barip dñçünmeye itti; bu tür
dügünceler, Akdeniz'de ve daha az ölçüde Baltikita, durumlari zarar
gären ticaret çevrelerinin zorlamalariyla güç kazandi. Pitt'in, Katolik-
lere yurttaghk ve politik haklarmm tam olarak tanmmasi konusu yü-
zünden istifa etmesi, görügmeler yönündeki hareketi hizlandirdi. Na-
polyon'un hesaplarina göre bir barig döneminin ona kaybettirecegi he-
men hiçbir gey yoktu; Uydu devletlerdeki Fransiz nüfuzu pekismeye
devam edecek, bu arada Ingilizlerin o bölgelerde eskiden sahip olduk-
lari ticari ve diplomatik ayricaliklara yeniden kavugmalarina kesinlikle
izin verilmeyecekti. Çegitlilimanlara dagilmig olan Fransiz donanmasi
bir araya toplanabilir ve yeniden inga edilebilirdi; Fransiz ekonomisi
de mücadelenin ikinci turu baglayincaya kadar dinlendirilebilirdi. Bu-
bir sonucu olarak
-hükümetin
166
gmdakrallik donanmasi çok iyi durumdaydi. Güçlü filolar Fransa kiyi-
sini abluka altinda tutarken, Fransa'mn ve
uydularmm denizagirt bölge-
lerdeki imparatorluk topraklari sistemli bir biçimde ele geçiriliyordu.
St. Pierre Et Miquelon, St. Luira, Tobago ve Hollanda Guyanasi, Tra-
falgar'dan önce ahndi ve Hindistan'da daha da ilerleme kaydedildi;
Ümit Burnu 1806'da; Curaçao ve Danimarka'ya ait Bati Hint Adalari
180Tde; Moluccalardan birkaçi 1808'de; Cayenne, Fransiz Guyanasi,
San Domingo, Senegal ve Martinik 1809'da; Guadeloupe, Mauritius,
Amboina ve Banda 1810'da, Java1811'de ele geçirildi. Buralarm kaza-
n11masi, gene Avrupa'daki denge üzerinde dogrudan bir etki yaratmadi;
ama Ingiltere'nin denizayiri bölgelerdeki egemenligini güç1endirdi ve ge-
leneksel pazarlari olan Antwerp ve Leghorn artik kapali oldugundan,
noktalari" sagladi ve ilk agamalardayken bi-
"çikig
daki
kazandiklari dramatik zafer Ingiliz adalarimn güvenligini saglasa da,
Napolyon'un kara üzerindeki durumunu sarsamamigti. Pitt, bu yüzden
Ruslari ve Avusturyalilari, Fransa'ya kargi muharebe meydanma süre-
cekleri her 100.000 asker için 1,75 milyori sterlin ödeyerek, üçüncü bir
ortaklik kurmalari için kandirmaya çahyti. Ancak Napolyon Trafal-
gar'dan önce bile, ordusunu Boulogne'dan hizia yukari Tuna'ya sürmuy
ve Avusturyahlari Ulm'de silip geçmigti; bundan sonra doguya ilerleye-
rek aralik aymda Austerlitz'de 85.000 k.igilikbir Avusturya-Rusya kuv-
vetini ezip geçmigti. Keyfi iyice kaçan Viyana üçüncü sefer barig isteyin-
167
I
ce, Fransa, îtalyan yarimadasi üzerindeki egemenligini bir kez daha gös-
termig oldu ve oradaki Ingiliz-Rus kuvvetlerini aceleyle çekilmek zorun-
da birakti."
Îngiltere'yeindirilen bu büyük dar belere iligkin haberler, Pitt'in
1806 baglarmdaki ölümüne sebep olsun ya da olmasin, Napolyon gibi
askeri bir dehay1 yikmanm zorlugunu bir kez daha
ortaya koymuytu.
Gerçekten de, bundan sonraki birkaç yil Avrupa'daki Fransiz egemenli-
gini doruga ulagtirdi. (Bkz. Harita 7) Daha önceki çekimserligiyle or-
takhgi zayiflatan Prusya, 1806 Ekiminde hesapsizca Fransa'ya savag
ilan etti ve bir ay içinde ezilip gitti. Büyük ve inatçi Rus ordularmm du-
rumu ise çok farkliydi; ama birkaç çarpigmadan sonra onlar da Fried-
land savaginda (Haziran 1807) büyük zarar görduler. Tilsit Barig Ant-
lagmalariyla Prusya hemen hemen bir Fransiz uydusuna dönügtü, ucuz
kurtulan Rusya ise Îngiltere'yle ticaretinin yasaklanmasma razi olup,
ilerde bir Fransiz ittifakma girmeye söz verdi. Gâney ve büyük bälü-
müyle Bati Almanya'nin Ren Konfederasyonuna katilmasi, Bati Polon-
ya'nm Varçova grandükahšma dänügmesi, ispanya, Îtalya ve apagi ül-
kelerin boyun egmesi ve Kutsal Roma Împaratorlugunun son bulmasty-
la, Portekiz ve Isveç arasmda bagimsiz devlet ingiltere'nin müttefiki
-ve
ül-
kesi"ni' kesin biçimde mahvetme firsati verdi: Avrupa'ya yaptiklari
diçsatimi yasaklayip, ekonomilerine zarar vermek, bu arada da kralhk
donanmasmm artik ulaçamadigi.keresteyi, gemi direklerini ve gemi ya-
pimmda kullamlan öbür kaynaklari kendi amaçlari için toplamak. Ye-
niden dogrudan saldiriya geçmeden önce, Ingilizler dolayh yoldan zayif
dügüruleceklerdi. Ingiltere'nin ihracat sanayii için Avrupa pazarlarina,
donanmasi için de Baltik'tan alman gemi direklerine ve Dalmaçya me-
çesine olan bagimlihgi dügünülunce, kendisine yönelen tehdit son dere-
ce büynktü. Son olarak da, ihracat kazanç1arom azalmasi yüzünden
Londra, müttefiklerine yardun edebilmesi ve ülke digma gönderecegi
kendi ordularimn ihtiyaci olan mallari satm alabilmesi için gerekli olan
nakit
parayi bulamayacakti.
O halde bu savagta, ekonomik etkenler ile strateji, daha önce hiç ol-
madigi kadar birbirinin içine girmisti. Ingiltereile Fransa'nm üstunluk \
düellosunun bu çok änemli agamasinda, yani Napolyon'un Îngiltere ile
ticareti yasaklayan Berlin/Milano kararnameleri (1806-1807)ile, Fran-
sizlarm 1812'de Moskova'dan çekiligleri arasmda kalan bú dönemde,
birbirlerine rakip bu iki sistemin nispi degerlerini daha ayrmtih olarak
çözümlemek gerekir. Her ikisi de öbürünn ekonomik yönden mahvetme
ç.n.
168
l
ANDIYA
RANDUKALIÖ
3Æ4id
co: «Worgy
<
s Œ«ara «sm
. :Id :t
4: tti:W.:t :<¾te
RU S
ÏMPARATORLUÔU
<>; od
...,
H+RGR$NGHC
c. ,9 -..
p.wanen
R.,
'
92 ,*JUWERF'ÆAPAlmi
osago-only.-- A tentammeneeng4sm
4ttWB5mmsRREsanSRUAWWWMoimianM
p.N¢Heur.oaaKti:eyt*W4igi:«.:RemnihiBSHURAWRM &
.tintintt:We AttiRiistm¾tfrosm'estiagoNoiW:
-
ypygsygospsaneenpum.w;I
se B 3
9tmWAYASMMANWMA
PERMNIRo+-8525Run
og m¾eosoWo y·
-
LyÒU
0 500 MR
0
-
5Ó0Kilometre
169
1
peginden oldugundan, önemli zayifhklar er geç ortaya çikacak ve bu du-
rum, güç politikast açisindan korkunç sonuçlar doguracakti.
Hiç kugku yok ki, ingiltere'ninbu sirada dig ticarete her zamankin-
den büyük olan bagimlihgi, Napolyon'un "Avrupa Sistemi" çerçevesin-
de koydugu ticaret yasagi kargisoda ülkeyi çok zayif durumda birak-
migti." Fransa ile ondan daha yumugak bagh uydularmin (Danimarkali-
lar gibi) 1808'de ve tekrar 1811-1812'de sürdürdükleri ekonomik sa-
vag, Ïngiltere'ninihracata dayah ticaretinde bunahm yaratiyordu. De-
polarda yigmla marnul mal birikmig, Londra doklari sömürgelerin
ürünleriyle dolup tagmaktaydi. Kentlerdeki iësizlik ve illerdeki huzur-
suzluk, igadamlarmm korkularmi artiriyor ve pek çok iktisatçmm barig
taleplerine yol açiyordu; ulusal borç miktarindaki müthig artig da
ayni
eyi gerektiriyordu. Birlegik Devlerlerie olan iligkiler kätüye gidip, bu
önemli pazara yapilan ihracat 1811'den sonra hizla dügünce, ekonomik
baskilar neredeyse dayamlmaz hale geldi.
Ama gerçekte bu baskilara gene de dayamlmigtir; bunun baghca se-
bebi de, baskilarm hiçbir zaman tam etkili olacak kadar uzun süreli ve
tutarli biçimde uygulanmayiç1dir. Fransiz hegemonyasina kargi, ispan-
ya'da yapilan devrim, ingiltere'deki 1808 ekonomik bunahmini hafif-
letmig; bunun gibi, Rusya'nin Napolyon'dan kopmasi da, Ingiliz malla-
rimn Baltik'a ve Kuzey Avrupa'ya akmasma imkân vererek, 1811-1812
durgunlugunda bir rahatlama saglamistir. Ayrica, tüm bu dönem bo-
yunca, Ïngilizmamul mallari ve sömürgelerden gelip yeniden ihraç edi-
len mallar, çok büyük kârlarla ve çogu zaman rügvet yiyen yerel me-
murlarin suç ortakhgi sayesinde, Avrupa'ya kaçak olarak büynk mik-
tarlarda sokuldu. Yasaklanmig ürün Heligoland'dan Selanik'e dolam-
baç11yollardan seyahat ederek kendisini almaya hevesli mügterilere ula-
iyordu -
170
I
I
171
I
172
I
tuz vergileriyle, baçka tür dolayh vergilere dönme sebebini büyük älçü-
de açiklamaktadir. Ancak ne bunlar, ne de çegitli pul resmi ve gümruk
ücretleri, yüz milyonlarca frankhk yilhk açiklari ortadan kaldiramazdi.
Fransa Merkez Bankasmm kurulmasmin yani sira bagka tür çegitli mali
düzen ve kurumlarm, devletin ärtülü bir kâgit para politikasi yürütme-
sine, böylece de krediye dayanarak batmadan durabilmesine imkân ver-
digi dogrudur imparator borç almaya kargi açikça sert tavir koymug
--
oldugu halde... Ama bu bile yeterli degildi. Açik, ancak bagka yollarla
kapatilabilirdi.
Napolyon emperyalizminin giderleri, hesaplanmas1 mümkün olma-
173
sa da büyük oranda yagma ile kar ilanmi tir. Yagma süreci ülke içinde
"devrim
dügmanlari""* ilan edilenlerin mülklerinin gaspi ve satigiyla
bagladi. Devrimin savunulmasi için yapilan savaglari Fransiz ordulari
kompu ülkelere tagiymca, bunun bedelini yabancilarm ödemesi tumüyle
dogal görülüyordu. Kabaca säylemek gerekirse savag, savaga destek
olacakti. Yenilgiye ugratilan ulkelerdekralhga ve feodal lordlara ait
mülklerin gasp edilmesi, dügman ordularindan, garnizonlarmdan, mü-
zelerinden ve hazinelerinden došrudan elde edilen ganimetler; para ya
da egya olarak zorla ödettirilen sava; tazminatlari ve Fransiz alaylarma
uydu devletlerde karargâh kurdurup, bu devletlerden askerlerin ihtiyac-
larmi karçilamalarmi istemek yoluyla Napolyon, muazzam boyutlarda-
ki askeri giderlerini kargilamakla kalmamig, Fransa'ya oldukça buyük
kazançlar da saglamigttr tabii kendisine de. Fransa'mn gücünün do-
-
*
Domaine extraordinaire: Olaganüstü topraklar. - ç.n.
I
174
I
I
Élan:Enerji ve güven. -
ç.n.
175
ratmak üzere, yerel halkm sempatisinden, yarimadanm cografyasmdan,
deniz egemenliginden ve -son
176
turyahlar için gerekli olan gey hazirda tüfek, çizme ve giyecek stoklari-
nm olmasi -ve tabii bir de para- idi; bunlari da Ingilizler, Portekizli ve
ispanyol müttefiklerine zaten vermekteydiler. Böylece, bir yanda Britan-
ya Adalarimn güvenligi ve nispi zenginliši, äbür yanda da Fransiz yöne-
timinin agiri yayilmig olmasi ve gitgide daha açgäzlü hale geligi, sonun-
da kargihkli etkilegim içinde, Napolyon Împaratorlugunu devirme süre-
cini baglattilar.
Ekonomik ve jeopolitik etkenlerin böylesine genel bir çözümlemesi,
iher
istemez konunun daha kipisel yönlerini, sözgelimi Napolyon'un gi-
derek artan ataletini ve kendisiyle ilgili vehimlerini, önemsizmig gibi
gösterebilir. Ayrica savagin hemen hemen son ylhna kadar, askeri den-
genin çok sallantida oldugu noktasini da yeterince vurgulayamayabilir
--çünkü, eger aym yolda ilerlemeye devam etselerdi, Fransizlar o zaman
için bile muazzam bir donanma kurmalarim saglayacak kaynaklara sa-
hiptiler. Ingilizlerin ihracat ekonomisi en zorlu smavmi ancak 1812'de
yagayacakti ve Leipzig Savagma kadar (Ekim 1813) Napolyon'un dogu-
lu dügmanlarindan birini mahvedip, bu yolla kendine kargi kurulmuy
ortakligi dagitmast oldukça mümkün görünüyordu.
Bununla birlikte o tarihte Fransizlarm
"agiri
genigleme"si, Napol-
yon'un kendi agiri gururunu yansitircasina son haddine ulagmigti ve
herhangi önemli bir aksiligin, sistemin äbür bölümlerini de etkilemesi
kaçmilmazdi -- bunun da tek sebebi, varilan bir cepheyi onarmak üzere,
diger bölümlerden asker çekme zorunluluguydu. 1811'e gelindiginde,
Ispanya'da 353.000 kadar Fransiz askeri vardi ama Wellington'un göz-
lemledigi gibi bunlarm bulunduklari noktamn ötesinde bir güçleri yok-
tu; çabalarmm büyük bir bölümünü ulagtirma hatlarinin savunulmasi
ahyor, bu da onlari ingiliz-Portekiz-Ispanyolilerlemesi kargismda zaylf
biraklyordu. Bir son aki yil Napolyon, Rusya'nm bagimsizhgim orta-
dan kaldirmaya karar verdiginde, Moskova üzerine yürüyenlere kat-
mak üzere, Ïspanya'dan ancak 24.000 asker çekebilmigtit. Büyük ordu-
daki 600.000'i agkin askerden yalnizca 270.000'i Fransizdi ve bu sayi
yarimada uzerindekalanlarmkine egitti. Üstelik Fransizlar ara-
"yerli"
177
ni, bagka her türlü etkenden daha çok bozdu. Bununla birlikte, Dogu
Avrupa'ya ve Îspanya yarimadasma yapilan seferlerin 1813'ten baglaya-
rak nasil etkilegim içinde son çäkügu hazirladiklarmi anlamak önemli-
dir: Çünküo tarihe gelindiginde, Fransizlari Almanya boyunca kovala-
mak için Rus ordularinm pek az gücü (çogugeneralin de pek az hevesi)
kalmigti; Ïngilizlerdikkatlerini bir älçüde Amerika'yla olan kendi savag-
larma çevirmiglerdi; Napolyon ise 1813 yazinm baglarmda 145.000 ki-
ilik yeni bir kuvvet toplamig ve bu onun Saksonya hattim tutup, ateg-
kes görügmeleri yapmasim saglamigti. Prusya, akilhca davranarak Rus
tarafma geçtigi, Metternich de 250.000 kipilik bir Avusturya ordusuyla
müdahale edecek gibi göründügü halde, dogulu güçler hâlâ bölünmüç
bir halde ve belirsizlik içindeydiler. Böylece Wellington'un, JosephBo-
naparte'in ordusunu Vitoria'da periçan edip (Hazii·an 1813) Pireneler'e
dogru sürdügü
.haberi
178
I
olan tek gemili firkateyn eylemlerine ragmen- hem karada hem denizde
öbürüne zarar verebilecegini ama onu yenemeyecegini gösterdi. Bu du-
rum, özellikle Ingilizlere Amerika'yla olan ticaretin önemini göstermig
ve Avrupa harekât alamnda silahli kuvvetlere giddetle ihtlyaç varken,
denizagiri bölgelerde ayni anda büyük bir kara ve deniz gücü bulundur-
manin zorluklarim ortaya koymuytur. Hindistan örneginde oldugu gibi,
okyanusötesi sömurgeler ve ticaret ayni anda hem ingiltere'nin güç ko-
umunu pekigtiriyor, hem de stratejik bir sikmti olugturuyordu."
- Napolyon'un
1815 Martmdan ayni yilm Haziranma kadar süren
son savagi, kesinlikle bir yan gösteri degilse de Avrupa'daki büyük sa-
vag yanmda stratejik bir ayrmtiydi." Napolyon'un sürgünden aniden
Fransa'ya geri dönügü, savag galipleri arasinda Polonya, Saksonya ve
öbür älkelerin gelecegine iligkin kavgalari kesiverdi; ama ittifaki sars-
madi. Aceleyle toplanmig Fransiz kuvvetleri Waterloo'da, Wellington ve
Blucker tarafindan yenilgiyle ugratilmamig olsaydi bile, Belçika'ya dog-
ru yönlendirilen äbür ordulara kargi nasil direnebileceklerdi; daha da
önemlisi Fransa, ekonomik açidan bundan sonra uzun bir savaga nasil
dayanabilirdi, bunlari dügünmek zordur. Bununla birlikte, Napol-
yon'un atildigi son serüven politik yönden änemliydi. Ingiltere'nin Av-
rupa'daki konumunu pekigtirdi ve Fransa'nin ilerde bir dizi güçlü
"tampon
devlet"le sarilmasi gerektigi görügüne kuvvet kazandirdi.
Prusya'nm Jena'dansonra toparlanmig oldugunu gösterdi ve böylece
Dogu Avrupa'daki dengeleri yeniden ayarladi ve Viyana'daki tüm güç-
leri, güç dengesi ilkeleri içine ahp koruyan bir barig elde edebilmesi için
geri kalan gärüg ayriliklarim unutmaya zorladi." 20 yil boyunca hemen
hemen kesintisiz süren savagin ve yüzyili hayli agkm bir süre devam
eden Büyük Güç gerilim ve çatigmalarinin ardindan, Avrupa devletler
sistemi nihayet kabaca bir denge saglayacak çizgiler dogrultusunda bi-
çim buluyordu.
1815 tarihli son Viyana Antlagmasi, bir zamanlar' Prusyalilarin
önerdikleri gibi, Fransa'yi parçalamamqtir. Ancak, XVIII. Louis'in ül-
kesinin çevresini, toprak bütünlügüne sahip güçlü devletlerle kugatmig-
tir - kuzeyde Hollanda Kralhgi, güneydoguda geniglemig bir Sardunya
(Piedmont) Kralligi, Renanya'da da Prusya; Bourbonlara geri verilen Is-
panya ise, toprak bütünlügn açisindan Büyük Güçlerin güvencesi altm-
daydt. Daha doguda da, savag galipleri arasindaki ategli kavgalardan
sonra, güç dengesi dügüncesi uygulamaya konmugtu. Avusturya'nm
kargi çikmasi yüzünden Prusya'nm Saksonya'yi sahiplenmesine izin ve-
rilmedi; Prusya, buna kargihk olarak Posen ve Renanya'dan toprak al-
mayi kabul etti; tipki elinde yalmzca Polonya'nm Galiçya bölgesi kaldi
diye, Avusturya'ya Italya'da ve Güneydogu Almanya'nin bazi yerlerine
toprak verilmesi gibi. Polonya topraklarmdan aslan payi talebine boyun
179
I
180
öbür toplumlari bir hayli geride birakmig bulunan ingilizler, kigi bayma
-bir
gelir açisindan da en zengin ulustular. Bunu izleyen 50 yil içinde
sonraki bölumde de görülecegi gibi- Ïngiltere, dünya ticaret yapisi için-
de egemen ekonomi" durumuna geldikçe Ingilizler daha da zen-
"süper
ya da bir bagka Avrupali güç degil, zaten denizlerin hâkimi olan bir
güçtü; onun kuracagi egemerilik ise çekilmez bir gey oluyordu."" Oysa
her gey olup bittiginde bu sonuç kaçmilmaz olmugtu: Napolyon'un agiri
gururu ve uzlagmayi reddedigi, yalnizca kendi yikdigma neden
olmarug;
181
i.
l
SANAYÎÇAÖINDA
STRATEJIVE EKONOMÎ
I
I
4
SANAYÎLESME VE
DEÖlSEN GLOBAL DENGELER
1815-1885
1815 mücadelesinin
yordu-- çalkantilari ve maliyeti hem muhafazakârlarm hem de liberalle-
rin olabildigince barig ve istikrari seçmelerine yol açmig, barig ve istik-
rara da Avrupa Antlagmasi ve serbest ticaret säzlegmeleri gibi çok çegitli
düzenler destek saglamigtir. Bu kogullar, dogal olarak uzun vadeli tica-
ret ve sanayi yatirimlarini özendirmig ve bäylece global bir ekonominin
büyümesine hiz kazandirmigtir.
ikincisi, uzun süren Büyük Güç savaglarinm olmamasi, tüm devlet-
1erarasi çatigmalarm sona ermesi sonucunu dogurmadi. Olsa olsa, Av-
rupah ve Kuzey Amerikalilarm kendilerinden daha az geligmig halklara
185
kargi yaptiklari fetih savaglari yogunluk kazandi; bu savaglar, pek çok
yänden denizayiri dünyaya ekonomik anlamdaki sokulma ve buradaki
imalat verimi paymda görülen hizli gerileme ile el ele giden askeri ey-
1emlerdi. Bunlara ek olarak Avrupah güçler arasmda özellikle uluslar ve
smirlar konusunda çikan sorunlar yüzünden bälgesel
ve birbirinden ay-
ri çatigmalar hâlâ oluyordu. Ancak görecegimiz gibi, 1859 Fransa-
Avusturya savagi ve 1860'h y111arm Almanya birligi savaglari hern sure
hem de alan yänünden simrli kaldi; Kirim Savagma bile büyük bir çatig-
ma demek hayli zordur. Yalnizca Amerikan 1ç Savagi bir istisna olustur-
maktadir ve bir istisna olarak ele almmasi gerekir.
Üçüncü olarak, Sanayi Devrimi sayesinde ortaya çikan teknoloji,
etkisini kara vedeniz savaglari üzerinde göstermeye bagladi. Gene de
meydana gelen degigiklikler, kimi zaman gösterilmek istendiginden da-
ha yavag olmuytur; ancak yüzyilin ikinci yarismda demiryollari, telgraf,
çabuk ate; eden silahlar, buharli itme gücü ve zirhh .savag
gemileri, ger-
çekten de askeri gücün kesin göstergeleri haline geldiler. Yeni teknoloji,
Büyuk Güçlerin denizagiri dünyada ateg kudreti ve hareket hizi açisin-
dan sahip olduklari üstünlügü artirdi ama ordu ve donanma komutan-
larinin, bir Avrupa harbinin nasil yapilmasi gerektigine iligkin görügle-
rini gözden geçirmeleri daha onlarca yil alacakti. Bununla birlikte, tek-
nik degisikliklerin ve sanayideki geligmelerin ikiz kuvveti, karada
ve de-
nizde düzenli bir biçirnde etkisini gösteriyor
ve güçlerin görece kuvvetli
yanlarun da etkiliyordu.
Genelleme yapmak zordur ama sanayi ve teknolojide meydana gelen
degigikliklerin egit bir düzeyde olmamasi yüzünden, Büyuk Güç denge-
lerinde ortaya çikan kaymalar, 19. yüzyil ortalarinda yapilan savaglarm
sonuç1arini, herhalde mali etkenler ve kredi durumlarmdan daha çok
etkilemigtir. Bunun sebebi, kismen 19. yüzyilda ulusal ve uluslararasi
bankaciligm gösterdigi çok büyük genigleme ve devlet bürokrasilerinin
ortaya çikigi (hazineler,müfettigler, vergi toplayicilari) sayesinde, kredi
degerlendirmeleri adamakilli kätü degilse ya da uluslararasi bankacihk
sisteminde geçici bir likidite bunahru yaganmiyorsa, çogu rejimlerin
para piyasalarmda para bulmalarinm kolaylagmigolmas1ydi. Ancak te-
mel sebep, meydana gelen çogu savagm oldukça kisa sürmesiydi; böyle-
ce agirhk verilen konu, ulusal kaynaklarm uzun vadeli olarak seferber
edilmesi ve yeni kaynaklar saglanmasi yerine, mevcut askeri gücü kulla-
narak savag meydaninda çabuk zafer kazamlmastydi. Säzgelimi, savag
meydani üzerinde 1859 ve 1866 ydlarmda yenilgiye ugradiktan sonra
Avusturya'yi ya da ordulari 1870 savagmda yok edilen çok zengin
.bir
186
Ingiltere ile Fransa'nm Kirim Savagma neredeyse iflas halinde olan Rus-
ya'dan daha iyi dayandiklari dogrudur ancak bu, onlarm kredi ve
-
zaman
bölgesel ve kisa .sûreli oluglari-- dogal olarak kimi Büyük Güçlere äbür-
lerinden daha çok yararh olmugtur. Gerçekten de bunlardan biri olan
Ingiltere, 1815 sonrasi dönemin genel ekonomik ve jeopolitik egilimle-
rinden äylesine yararlanmistir ki öbürlerinden farkh bir güç haline gel-
migtir. Öbür ülkelerin hepsi nispi güçleri açisindan, genellikle de çok
ciddi biçimde etkilenmiglerdir. Ancak 18 60'11 yillara gelindiginde sana-
yilegmenin daha da yayilmasi, dünyadaki güç1er dengesini bir kez daha
degigtirmeye baghyordu.
Bu dönemin söz edilmeye deger bir bagka özelligi daha vardir. 19.
yüzyilm baglarmdan sonra, tarihsel istatistikler (özelliklede ekonomik
gästergelerle ilgili olanlar) güç dengelerindeki degigikliklerin izlenmesi-
olarak ölçülmesine yardimci
ne ve sistemin dinamiginin daha isabetli
olmaktadir. Ancak gunlari da bilmek önemlidir ki, verilerin çogu, özel-
likle de yeterli bir bürokrasisi olmayan ülkelerle ilgili olanlar, büyük öl-
çüde tahmine dayahdir; birtakim hesaplamalar (dünya imalat verimi
paylari gibi) uzun yillar sonra gelen istatistikçilerin yaptiklari tahmin-
lerden ibarettir ve -en önemli uyari olarak- ekonomik zenginlik hemen
ya da her zaman askeri güce dönügmemigtir.istatistikler en fazla, bir
ülkenin maddi potansiyelini ve bagta gelen devletlerin birbirlerine oran-
la olugturduklari siralama içindeki yerini kabaca.gösterebilir.
Pek çok ekonomi tarihçisi "Sanayi Devrimi"nin bir çirpida olmadi-
gmivurgulamaya äzen gösterir. 1776, 1789 ve 1917 tarihli politik
"dev-
rimler"le
geligen bir sureçti, yalmzca belirli imalat dallarim ve belirli üretim araç-
larim etkiledi ve tüm bir ülkeyi içine almak yerine bölge bölge geligti.1
Ancak tüm bu uyarilarin gözden uzak tutamayacagi bir gerçek de var-
dir, 1780 yth dolaylarinda insano ekonomik kogullarmda temelde
önemli olan bir degigim olugmaya baglamigti konu üzerinde yetkiyle
-
korlugan bir yazarm dedigi gibi, bu degigim Paleolitik çagm vahgi, avci
insanimn, Neolitik çagin evcillegmig, çiftçi insamna (çok daha agir bir
tempoda gerçekleptigi kabul edilen) dönügmesinden daha az önemli de-
gildi.2Sanayilegmenin, äzellikle de buhar makinesinin yaptigi gey, canh
güç kaynaklarmm yerine, cansiz güç kaynaklarim koymas1ydi; insan
187
soyu makineleri
-"hizh,
188
I
189
kile bugdayi tüketebilirlerdi bu miktar ise tüm Birlegik Krallik'm
-
AVRUPA DISINDAKÏ
DÜNYANIN SÖNÜSÜ
Sanayi Devriminin Büyük Güçler sistemi açismdan sonuçlarini tar-
tigmadan änce, bu devrimin daha ötelerde Çin'de,Hindistan'da ve Av-
rupali olmayan öbür toplumlar üzerinde yaptigi etkiyi gärmek yarath
olacaktir. Bu toplumlarm kaylplari hem nispi, hem salt anlamda ol-
mak üzere iki yönlüydü. Bir zamanlar hayal edildigi gibi Asya, Afrika
ve Latin Amerika halklarmm batili insamn etkisinden önce mutlu, ide-
al bir hayat sürmeleri gibi bir gey yoktu. Temel bir gerçek olarak vur-
gulanmasi gereken nokta gudur, herhangi bir ülkenin Sanayi Devrimini
ve çagdaglagmayi yaçamadan önceki tipik özelligi yoksulluktur ve- . . .
190
I
\
Ashton'un "nüfuslari
Sanayi Devrimini yagamadan artanlar"in ezici yoksullugu ile ilgili sözü-
ne geri dänüyoruz- Çin, Hindistan ve öbür Üçüncü Dünya ülkelerinin
nüfuslarindaki büyük artigm kigi bagma geliri bir kugaktan öbürüne dü-
ürmüg olmasi mümkündür.
TABLO 6
DÜNYA IMALAT VERÏMÏiÇINDE NISPÎ PAYLAR, 1750-1900
1750 1800 1830 1860 1880 1900
(Bir bütün olarak Avrupa) 23,2 28,1 34,2 53,2 61,3 62,0
Birlegik Krallik 1,9 4,3 9,5 19,9 22,9 18,5
Habsburg hnparatorlugu 2,9 3,2 3,2 4,2 4,4 4,7
Fransa 4,0 4,2 5,2 7,9 7,8 6,8
Alman Devletleri / Almanya 2,9 3,5 3,5 4,9 8,5 13,2
Îtalyan Devletleri / italya 2,4 2,5 2,3 2,5 2,5 2,5
Rusya 5,0 5,6 5,6 7,0 7,6 8,8
Birlegik Devleder 0,1 0,8 2,4 7,2 14,7 23,6
Japonya 3,8 3,5 2,8 2,6 2,4 2,4
Üçüncü Dünya 73,0 67,7 60,5 36,6 20,9 11,0
Çin 32,8 33,3 29,8 19,7 12,5 6,2
Hindistan / Pakistan 24,5 19,7 17,6 8,6 2,8 1,7
191
i
-----·--------
I
TABLo 7
KÎ¶Ï BASINA SANAYÏLESME DÜZEYLERI,1750-1900
(B.K.'m 1900=100 oluguna göre)
1750 1800 1830 1860 1880 1900
(Bir bütün olarak Avrupa) 8 8 11 16 24 35
Birlegik Kralhk 10 16 25 64 87 [100]
.
Habsburg imparacodugu 7 7 8 11 15 23
Fransa 9 9 12 20 28 39
Alman Devletleri / Almanya 8 8 9 15 25 52
Italyan Devletleri / Italya 8 8 8 10 12 17
Rusya 6 6 7 8 10 15
Birlegik Devletler 4 9 14 21 38 69
Japonya 7 7 7 7 9 12
Uçüncü Dünya 7 6 6 4 3 2
Çin 8 6 6 4 4 3
Hindistan . 7 6 6 3 2 1
192
zandirdi. Agizdan dolma silahlarda kaydedilen geligmeler (tüfekkapsü-
lu, yiv açoa vb.) zaten yeterince ürkütücüydü; ate; hizini çok fazla arti-
ran kuyruktan dolma silablarm ortaya çikigi daha da büyük bir ilerle-
me oldu, Gatling silahlari, Maximler, eski tip silahlara bagimli yerli
halklarm bagariyla direnme ganslarmi hemen tümüyle yok eden yeni bir
"ateg
kudreti devrimi"ni tamamlayan son düzeltmeler oldu. Dahasi,
buharla igleyen gambotlar, Avrupalilarin açik sularda zaten ustün du-
umda olan deniz gücünün Nijer, Indus ve Yangtze gibi büyük suyolla-
hindan geçerek kara içlerine dogru uzanmasim sagladi: Böylece, 1841
ve 1842 Afyon Savagi sirasindaki eylemlerde zirhli Nemesis'in hareket
yetenegi ve ateg gucü, savunma yapan Çinkuvvetlerine yikim getirmig
ve bu kuvvetler kolayca ortadan kaldirilmislardir Fiziksel zorluk çika-
ran arazilerin (Afganistan gibi batih askeri ernperyalizmin saldirilarmin
hizmi kestigi ve Avrupah olmayan kuvvetler arasmda yeni silah ve tak-
tikleri benimseyenlerin -Sikhler ve 1840'h yillardaki Cezayirliler gibi--
çok daha büyük bir direnig gösterdigi, elbette dogrudur. Ama mücadele
ne 2aman Batinm makineli tüfeklerini ve daha agir silahlarim yayabile-
cegi açik arazide yapilsa, sonucun ne olacagi hiçbir zaman belirsiz de-
gildi.Taraflar arasindaki en büyük egitsizlik, belki de yüzyilm sonunda
yapilan Omdurman (1898) savagi sirasinda görülmügtür; bu savaçta
Kitchener'm ordusunun kullandigi Maximler ve Lee-Enfield tüfekleri
tek bir güniin sabahi yarilanincaya kadar, 48 askerin kaybina kargi
11.000 dervigi yok etmigti. Sonuç olarak, ateg güçleri arasmdaki uçu-
rum, sanayi verimliliginde açilrnig olan uçurum gibi, bagi çeken ulusla-
rm sonlarda yer alanlara gäre, elli ya da yüz kat daha büyük kaynakla-
ra sahip olmasi demekti. Batmm dünya üzerinde de Gama zamanmdan
beri belli olan üstünlügü artik hemen hiç sinir tanimiyordu.
leF
"kaybedenler"
Bundan önceki bölümde igaret edildigi gibi Ingilizler, deniz gücü ege-
menligi, mali kredi, ticari bilgi ve beceri ile ittifak diplomasisi unsurla-
rini ustaca birlestirdikleri için 1815'e gelindiginde zaten dikkat çekici
älçüde global üstünlük saglamiç durumdaydilar. Sanayi Devriminin
yaptigi.gey, 18. yüzyilin sanayi-öncesi merkantilist mücadelelerinde üs-
tün bagari kazanmig bir úlkenin durumunu güç1endirmek ve onu farkh
bir tür güç haline getirmek oldu. Degigiklik (birkez daha tekrarlarsak)
devrim niteliginde bir tempoda olmak yerine, kademeli olarak gerçekley-
mi ama sonuçlar gene de son derece etkileyici olmugtur. Birlegik Kral-
193
hk 1760-1830 yillari arasmda "Avrupa'daki sanayi veriminde meydana
gelen artigin" yaklagik ikisini'"" gerçeklegtirmig ve dünya imalat
"üçte
ç.n.
194
i
l
mu daha iyi kavramr hale getiren birkaç bagka noktaya deginmek ye-
Her seyden önce bilgiç1ik taslamak gibi olacak
-biraz
rinde olacaktir.
ama- ülkenin gayri safi milli hasilasmm (GSMH) 1815'i izleyen onyil-
lar boyunca hiçbir zaman dünyada kaydedilen en yüksek GSMH olma-
si mümkün degildir. Sirf Çin'in(sonralarida Rusya'nm) nüfus büyüklü-
unu ve çok açik bir gerçek olarak tarim iiretimi ve dagitimmm her
yerde, hatta 1850'den önce Ingiltere'de bile, ulusal zenginligin temelini
lugturdugunu hesaba katarsak, Ïngiltere'nin genel GSMH'si hiçbir za-
tnan kivi bagma dügen hasilasi ya da sanayilegmede vardigi agama ka-
GSMH hacminin tek bagma
"toplam
195
O halde, ingilizekonomisi orta-Viktorya döneminde
ne kadar üs-
tün durumda olursa olsun, savag için, ilk Stuartlar'dan bu
yana hiç ol-
madigi kadar az "seferber"
edilmig durumdaydi; ulusal gütenlik
ve ulu-
sal zenginlik arasmdaki baglara agirhk merkantilist änlemlerden
veren
düzenli olarak vazgeçildi: Korumaci gümrük tarifelerine son verildi; ile-
ri teknoloji (sözgelisi tekstil makineleri) ithalati üzerindeki yasak kaldi-
rildi; bagka amaç1arm
yam sira, savag ihtimaline kargi çok sayida Ingi-
liz ticaret gemisi ve denizei bulundurmayi amaçlayan Denizcilik Yasala-
ri iptal edildi; imparatorluk
"tercihler"ine
196
I
TABLO 8
GÜÇLERIN ASKERIPERSONEL DURUMLARI, 1816-1880"
1816 1830 1860 1880
Birlegik Kralhk 225.000 140.000 347.000 248.000
Fransa 132.000 259.000 608.000 544.000
Rusya 800.000 826.000 862.000 909.000
Prusya / Almanya 130.000 130.000 201.000 430.000
Habsburg Imparatorlugu .
220.000 273.000 306.000 273.000
Birlegik Devletler 16.000 11.000 26.000 36.000
i
197
hibi olmustur. 1815'ten sonra sayisal açidan düzenli olarak yapilan in-
dirimlere ragmerikralhk donanmasi kimi zamanlarda fiili savag gücü
bakimmdan herhalde kendinden sonraki üç ya da dört donanma kadar
kuvvetliydi. Donanmamn büyük filolari da, Avrupa politikasi içinde en
azindan kenar bölgelerde bir güçtü. Portekiz Kralhšmi içten ve digtan
gelecek tehlikelere kargi korumak için Tagus'a demirleyen donanma;
Akdeniz'de belirleyici sonuç getiren kuvvet kullanimi (1816'da Cezayir
korsanlarma kargi yapilan harekât; 1827de Türk filosunun Navari-
no'da periçan edilmesi; 1840'ta Mehmet Ali'nin Akra'da durdurulmasi)
ve "Dogn Meselesi" ne zaman agirlagsa, filonun hesapli olarak Çanak-
kale önünde demirlemesi için gönderilmesi: îçte bunlar, Ingiliz deniz gü-
cünün, cografi yönden sinirli oÏmasinaragmen Avrupa .yönetimlerini
sürekli kaygilandiran gösterileriydi. Kralhk donanmasinin daha küçük
çapli filolarmut hatta tek savag gemilerinin Avrupa digmda girigtikleri
bir sürü etkinlikle
-korsanhk
198
\
migti; öbùr sömürgeler .ise gözü topraktan bagka bir gey görmeyen ve
Güney Afrika bozkirlari, Kanada çayirhklari ve Avustralya'nm tenha
kirlarmda ilerleyen beyaz gäçmenler araciligiyla elde edilmigti -
böyle-
1erinin ilerleyigleri genellikle yerli halkin direnmesine yol açiyor ve bu
direnigler Ingiltere'den ya da Ingiliz Hindistan'indan gelen askerlerce
bastirthyordu. Yeni sorumluluklar listesinin kabarmasmdan rahatsizhk
duyan ingiliz hükümeti resmi toprak ilhaklarma karp çiksa bile, genig-
eyen Îngiliz toplumunun
"resmi
olmayan etkisi" Uruguay'dan Le-
ant'a, Kongo'dan Yangtze'ye kadar hissediliyordu. Fransizlarin dagi-
nik sömürgeleptirme çabalari ve Amerikahlar ile Ruslarin daha yerel iç
sömürgelestirme örnekleriyle kiyaslandigmda, Ingilizlerin emperyalizmi
19. yüzyilin buyük bir bölümünde benzersiz kahyordu.
Ingilizlerin sivrildikleri ve kuvvetli olduklari üçüncü alan maliye
alaniydi. Bu nokta elbette ülkenin genel smai ve ticari geligiminden ayri
dügünülemez; Sanayi Devrimini körüklemek üzere para gerekmig, Sana-
yi Devrimi de yatirilan sermayenin getirdigi kârlarla çok daha fazla
miktarlarda paranm kazanilmasma yol açmigti. Bundan äneeki bälüm-
de görüldügü gibi ingilizHükümeti de bankacihk ve hisse senedi piya-
salarmda sahip oldugu krediden yararlanmayi öteden beri bilmigti. An-
cak 19. yüzyil ortalarmda maliye dünyasmda ortaya çikan geligme,
hem nitelik hem de nicelik yönünden daha önce olup bitenlerden fark-
hydi. Îlk bakigta göze çarpan nicelik farkhhgidir. Uzun süren barigm ve
Birlegik Krallik için kolayca sermaye saglanabilmesinin yam stra, ülke-
nin mali kurumlarinda görülen düzelme Ingilizleri hiç olmadigi kadar
ülke digmda yatirima özendirmigtir: Waterloo'yu izleyen on yil içinde
her yll ihraç edilen alti milyon sterlin dolaymdaki para, yüzyil ortasm-
da yilda 30 milyon sterline, 1870-1875 arasinda gagirtici bir toplam
olan 75 milyon sterline çikmigti. Bunun sonucunda Ingiltere'nin faiz ve
kâr paylarmdan elde ettigi ve 1830'lu yillarm sonlarrida elverigli bir
miktar olan sekiz milyon sterline çikan geliri, 1870'lerde 50 milyon
sterlini apti; ancak bu miktarin büyük bir bälümüyle hemen ülke digin-
da yeniden yatirim yapihyor ve bu süreç yukari dogru verimli bir tirma-
nig içinde yalniz Îngiltere'nin zenginligini artirmakla kalmiyor, global
ticaret ve ulagtirma alanlarma surekli hiz veriyordu.
Bu çok genig çaph sermaye ihraci, çegitli ve änemli sonuçlar dogur-
muytur. Bunlardan ilki, denizaziri yerlerdeki yatirimlarm Ìngiltere'nin
görünür kalemlerde her zaman maruz kaldigi yillik ticaret açigru
änemli ölçüde azaltmasiydi. Bu açidan, yatirim gelirleri zaten bir hayli
yüksek olan ve gemi tagimaciligi, sigortacihk, bankacihk ücretleri, mal
ahm satimi vb.'den gelen görünmez kazançlarda artig sagladi. Tüm
bunlar birarada, Ingiltere'nin hiçbir zaman bir ädemeler dengesi buna-
limma dügmemesini saglamakla kalmamig, hem içerde hem digarda sü-
199
rekli olarak zenginlegmesine yol açmigtir. Ikinci nokta, ingiliz ekonomi-
sinin çok büyük bir kärük gibi çabymas1ydi; muazzam miktarlarda ham-
madde ve ylyecek maddesini kendine çekiyor ve çok büyük miktarlarda
tekstil, demir ürünleri ve baska tür maniulleri digari veriyordu; deniz
tagimaciligi gebekesi, sigortacilik iglemleri ve 19. yüzyil boyunca (özel-
likle) Londra'dan ve Liverpool, Glasgow ve bagka pek çok kentten diga
dogru yayilan bankacihk baglari, 19. yüzyil boyunca bu görünür ticaret
düzenine paralel olarak igledi ve onu tamamladi.
Ïngiltere'dekiiç piyasanin açikhgim ve Londra'nm denizagiri bölge-
lerden gelen geliri Georgia'dan Queensland'ekadar pek çok yerde yeni
demiryollarina, limanlara, kamu hizmetlerine ve tarim alanmdaki giri-
gimlere yeniden yatirmaya istekli oldugunu dügünürsek, gärünür ticaret
akigi ile yatirun düzenleri arasmda genelde birbirlerini tamamlayan bir
iligki oldugu görülür.* Buna bir de altm standartinin giderek daha
yay-
gin kabul görmesi ve Londra'da bozdurulan senetltre dayali uluslarara-
si bir kambiyo ve ödemeler mekanizmasinm geligmesi eklenince, orta-
Viktorya dönemi Ingilizlerinin klasik ekonomi biliminin ilkelerini izle-
yerek hem refahi, hem de dünya üzerindeki uyumu artiracak sirri key-
fettiklerine inanmalari hemen hiç çagirtici degildi. Pek çok kimse
-koru-
Säzgelimi, Ariantin sigir ve tahil ihracati için Birlegik Krallik'ca hazir bir
pazar bula-
biliyor ve bu yolla Ingi1tere'denaldigi mamul mallar ve çegitli hizmetler için ödemede
bulunmakla kalmiyor, Londra'nm verdigi uzun vadeli borç1ari da geri ädeyerek, yeni
borçlar için kredisini yüksek tutabiliyordu. ABD'nin 20. yüzyilda Latin Amerika'ya
verdigi borçlarla
-kisa
I
200 I
yüksek verime ulagmasini zorlagtiran dogal, fiziksel engelleri aymasmi,
dolayisiyla da ulusun refahim ve gücünü arttirmasim saglarken bu.bu-
luglar Birlegik Devletlere, Rusya'ya ve orta Avrupa'ya daha büyük ya-
sikigmig olan potansiyellerinin
rar sagladi; çünkü onlarin kara içine ge-
ligmesini önleyen dogal, fiziksel engeller çok daha büyüktü. Kabaca bir
degerlendirme yaparsak, sanayilegmenin yaptigi gey ülkelerin kendi
kaynaklarindan yararlanma imkânlarmi epitlemek ve böylece daha ufak,
kenarlarda yer alan ve denizei-ve-ticaretci devletlerin o güne kadar sa-
'hip
olduklari avantajlardan bir bölümünü onlarin elinden alarak, bü-
yük kara devletlerine vermek olmugtur.*
Ilerde stratejik bir zayifhga yol açabilecek ikinci nokta, Ingiliz eko-
nomisinin giderek artan bir älçüde uluslararast ticarete, daha da önem-
lisi uluslararasi maliyeye bagimli hale gelmesiydi. 19. yüzydin ortalarin-
daki onyillarda, ihracat gelirleri toplam ulusal gelirin begte birini olug-
turacak kadar bir artig gästermigti;" bu ise Walpole ya da Pitt dönemle-
rinde oldugundan çok daha yüksek bir oranda; özellikle de çok genigle-
mig olan pamuklu dokuma sanayii için denizagiri pazarlarin hayati
önem kazanmasi demekti. Ancak, Ingiltere daha çok tarima yaslanan
bir toplum olmaktan uzaklagarak daha çok bir kent/sanayi toplumuna
dönügtükçe, ister hammaddeler, ister (giderek- artan älçüde) yiyecek
maddeleri için yapilsm, ithalat da hayati hale geliyordu. Hepsinin ara-
smda en hizh olarak büyüyen sektärde, yani
"görünmez"
bankacihk,
sigortacdik, mal ahm satimi ve denizagiri yatirim hizmetleri konusunda,
dünya piyasalarma olan bagimhhk daha da kritik bir nitelik almigti.
Dünya Londra kentinin ayaklari dibindeydi; bu da barig zamam için
çok iyi bir geydi ama, yeni bir Büynk Güç savagi çikarsa durum ne ola-
cakti? Ingiltere'nin ihracat pazarlari 180Wda ve 1811-1812'de oldu-
etkilenirdi zaman? Tüm ekonomi
gundanda kätü bit biçimde mi o ve
ingiltere'de yaçayan nüfus, çatigma dönemlerinde kolayca kesilebilecek
ya da askiya ahnabilecek ithalata fazlaca bagimh hale gelmiyor muydu?
Pazarlar kapanabilecegine, sigortacihk durabilecegine, uluslararasi ser-
maye transferleri gecikebilecegine ve kredi kaybi olabilecegine göre,
Londra-tabanh bir dünya bankacdik ve maliye sistemi, yeni bir dünya
savagi çiktiginda, yikihvermez miydi? Ne gariptir ki, bu kogullar altin-
da ileri ingiliz ekonomisi, daha az ve uluslararasi ticaret
"olgunlagmig"
ve maliyeye daha az bagtmli bir devletinkine göre çok daha agir zarar-
lara ugrayabilirdi.
Liberallerin devletlerarasi uyuma ve zenginligin durmadan artmasi-
na iligkin varsayimlari dûçünnldügünde bunlar, yersiz korkular olarak
görünüyordu; bütün istenen devlet adamlarmm akilci davranmalari ve
eskilerin yaptigi gibi bagka halklarla kavga etme budalaligma dügmek-
ten kaçinmalariydi. Gerçekten de laissez-faire yanlisi liberaller, Ingilte-
201
re'nin sanayii ve ticareti ne kadar global ekonomiyle bütünle ir ve ona
bagimh hale gelirse, çatigmaya yol açabilecek politikalarm izienmesi
konusundaki isteksizligin de o kadar büyük olacagmi ileri sürmüglerdir.
Aym gekilde, maliye sektärünün büyümesi de memnunlukla kargilan-
mahydi çünkü bu yalnizca yüzyil ortasmda görülen
"ileri
atilimi" kö-
rüklemiyor, Îngiltere'ninne kadar yol aldigmi
ve ilerici oldugunu da
gösteriyordu; öbür ülkeler de onun izinden giderek sanayilegseler bile,
Ingiltere çabalarim bu geligmeye yardimci olmaya yöneltir ve bu yolla
daha da çok kâr ederdi. Bernard Porter'm sözleriyle Ìngiftere, içinde
ayaklarm olugtugu ilk kurbaga yumurtasi, kurbagaya dänügen ilk iri-
bag ve sudan digari ziplayan ilk kurbaga idi. Ekonomik yänden öbürle-
rinden farkliydi
ama bu, yalnizca öbürlerinden çok ilerde olmasindan
kaynaklaniyordu.32 Böyle hayirh kogullari dikkate alinca, stratejik za-
yifhk korkulari temelden yoksun gärünüyordu; orta-Viktorya dönemin-
deki çogu ingiliz, 1851 yihnda Crystal Palace de açihçi yapilan Büyük
Sergi sirasinda kivanç gözyaglari däken Kingsley gibi, olup bitenin koz-
mik bir kaderin gerçeklegmesi olduguna inanmayi seçmielerdi:
"ORTA GÜÇLER"
202
i
I
denizagiri
"köyleymesi",
Tablo Tde gösterildigi gibi 1750'den sonraki yüzyil içinde kipi ba-
nispi artiplar, pek göz alici degildi; du-
gma sanayilegme düzeylerindeki
rum ancak 1850'li ve 1860'h yillardan sonra degigmeye bagladi.
"Restorasyon Avrupa'sma egemen olan politik ve diplomatik ko-
gullar bir araya gelerek uluslararasi statükoyu dondurmuglar ya da en
azindan mevcut dürende yalmzca ufak tefek degigikliklere izin vermig-
1erdir. Salt Fransiz Devriminin hem ülkelerin iç toplumsal düzenlerine
hem de Avrupa'mn geleneksel devletler sistemine yöneÍmig çok ärkütü-
cü bir tehlike olugturmasi yüzündendir ki, Metternich ile onun gibi tu-
tucu kimseler, her türlü yeni geligmeye artik kugkuyla bakiyorlardi. Ge-
nel bir savag riski tagiyan serüvenci bir diplomasi, uluslarm kendi gele-
ceklerini kendilerinin belirlemesi ya da anayasal reformlar için yürütü-
lecek bir kampanya kadar olumsuz kargilamyordu. Politikacilar genel-
de, sirf ülke içi çalkantilar ve çegitli çikar kesimlerinin yagadiklari hu-
zursuzluklarm bile kendilerini yeterince ugragtirdigim dügunnyorlardi;
bu kesimlerin çogu yeni makinelerin ilk ortaya çikigmi, kentlegmenin
sanayi öncesi toplumlara özgü loncalar, küçük el sanatlari
artmasim ve
ve korumaci kurallar için yeni yeni belirmekte
olan tehlikeleri bile
kendilerine yönelmig tehditler olarak gärüyorlardi. Bir tarihçinin
"1830'da
patlak veren büyük isyanlara oldugu kadar orta büyuklükte
203
pek çolgayaklanmaya da yol açan bölgesel bir iç savag"" diye tanimla-
digi durum yüzürrden, devlet adamlarinin kendi rejimlerini zayiflatma
ihtimali hayli yüksek dig mücadelelere girecek ne güçleri vardi
tekleri.
ne de is-
204
I
I
205
imum·m a mummi l•Immi-rrrmai luis
wil -9
wri.99I•I"1-EgiWilllLlr i
ve tüfekli
asker"" bilegiminin askeri açidan tagidigi anlami temel alan reformlari
incelemeden erken davranmiçlardi. Ancak igin püf noktasi guydu ki, li-
beraller ve muhafazakârlar arasindaki iç politik bunalim atlatilmadan,
IV. Frederick William'in gästerdigi kararsizhklar yerine kararh liderle-
206
re kavugmadan ve Prusya'da bir sanayi tabani geligtirilmeden ülkenin,
bu potansiyelden yararlanmak mümkün degildi. Bu yüzden, Hohenzol-
lern Devleti ikinci-sinifa-yakm konumunun üzerine ancak 18 60'tan son-
ra çikabilmigtir.
Su da var ki, hayattaki pek çok gey gibi stratejik zayifhk da nispi
bir geydir ve güneydeki Habsburg imparatorluguyla kargilagtirildigm-
.da, Prusya'nin sorunlari belki de o kadar yildinci degildi. 1648-1815
öneminde imparatorluk "yükselig" "sözünü
ve geçirme" agamalarmi
yagamig* ama bu genigleme Viyana'nm bir Büyük Güç rolünün gerekle-
rini yerine getirmeye çabalarken kargilaçtigi zorluklari ortadan kaldir-
mamigti. Aksine, 1815'te varilan anlagma bu zorluklari, en azmdan da-
ha uzur vadede, artirmigti. Sözgelimi, Avusturyahlarin Napolyon'la çok
sik savagmalari ve kazanan tarafta yer almalari, 1814-1815 görügmele-
ri sirasinda yapilan genel sinir degigikliklerinde istemelerine
"tazminat"
207
Almanya'daki statukoyu koruyabilmek için öbür güçlerden askeri des-
tek saglayamayinca, bu iki harekât alanindan uzaklagtirildi. 1900'den
sonra da kendisinin ayakta kalabilmesi kugkulu bir hal almca -Avru-
pa'daki dengenin kaderi açisindan anlam tagiyan-- büyük bir taht
savasi
kaçimlmaz olmugtu.41
Avrupa'daki muhafazakâr güçler --Fransizlarin yeniden gúç kazan-
masina ya da genel olarak
"devrim"e
208
yapisal-cografi olarak imkânsizhgi, Alman milliyetçesini
çok sayida
düç kirikhšma ugratmig ve bu kimseler kendilerine liderlik yapmast
için Prusya'ya yönelmiglerdi. Viyana'mn devrimleri bastirma çabalari-
ni genellikle destekleyen çar rejimi bile ulusal sorunlarla kimi zaman
Avusturya'dan daha kolay ugrayabiliyordu: Metternich'in tüm kargi
görüglerine ragmen I. Alexander'in ingiliz1erin igbirligi ile 1820'lerin
sonlarinda Yunan bagimsizligini destekleme politikasi bunun bir iga-
etidir.
209
duyu Raca yönetimindeki ingiliz-Hintli alaylari kadar renkli ve çegitli
killyordu ama bu<ok daha homojen olan Fransa ve Prusya ordularina
göre pek çok sakinca da yaratiyordu.
Askeri açidan zayiflik olugturulabilecek bu durum, kismen impara-
torluk içinde vergi toplamamn güçlügü, en çok da ticaret ve sanayi ta-
baninin zayifligi yüzünden yeterli paranin saglanamamasiyla agirlagi-
yordu. Bugün tarihçiler 1760-1914 döneminde "Habsburg Ìmparator-
lugunun ekonomik yukseligi"nden söz etmektedirler* ama igin ash gu-
dur ki, 19. yüzyihn ilk yarisi içinde sanayilegme yalnizca Bohemya,
Alpler yöresi ve Viyana çevresi gibi birtakim bati bölgeleriyle smirli kal-
mig, Ïmparatorlugun daha buyük bölümüne ise, buralara kiyasla doku-
nulmamigtir. O halde, Avusturya'nm kendisi ilerlemig ama kigi bagma
sanayilegme oram, demir ve çelik üretimi, buhar gücü kapasitesi vb.
açilarindan imparatorlugun bütünü Ingiltere, Fransa ve Prusya'nin geri-
sinde kalmigtir.
"'imparatorlugu
Dahasi, Fransa ile yapilan savaglarm giderleri mali
yönden tüketti, agir bir devlet borcu ve deger kaybermiç bir yigin kâgit
paranm yüku altmda birakti,"" bu da hükümeti askeri harcamalari ne-
redeyse en alt düzeye indirmeye zorladi. Orduya ayrilan miktar toplam
gelirlerin (1817'de yuzde 50'si iken) 1830'da yalnizca yüzde 23'üne
egitti; 1848-1849, 1854-1855, 1859-1860 ve 1864'te oldugu gibi buna-
hm yaganan zamanlarda, olašandig askeri harcamalara yetki veriliyor-
du; ancak bunlar hiçbir zaman orduyu tam gücüne kavugturmaya ye-
terli olmuyor ve bunalimin atlatildigi görülur görülmez de ayni hizla
kesintiye ugruyordu. Sözgelimi, askeri bütçe 1860'ta 179 milyon florin-
di, 1863'te 118 milyona dügtü; 1864'te Danimarka'yla olan çatigma si-
rasmda 155 milyona yükseldi, 18 65'te tekrar agir bir kesintiye ugraya-
rak 96 milyona indirildi bu, Prusya ile olan savagtan ancak bir yll ön-
-
210
I
I
*
Divide et impera: Böl ve yönet.
- ç.n.
211
sa'nin geleneksel yayilma yollarmi tikamaküzere bir sistem kurmaya da
kararh görünüyorlardi. Böylece Prusya, Renanya bölgesi için kornyucu-
luk görevi yaparken, Avusturya Kuzey Ïtalya'daki durumunu güçlendir-
di, Ïngilizlerde Iberik yarimadasi üzerindeki etkilerini geniglettiler; tüm
bunlarm ardmda ise 1815 anlagmasmi savunmak için Avrupa üzerine
harekete hazir büyük bir Rus Ordusu bulunuyordu. Sonuç olarak, her
kesimden Fransizm
"toparlanma""
212
rünebilirdi. Oysa igin ash guydu ki, Fransa 1815'ten sonra äzellikle dina-
mik bir ülke degildi. 1793-1815 savaglarinda sayilari belki 1,5 milyona
varan Fransiz ölmügtü^ ve daha da önemlisi 19. yüzyil boyunca Fransa
nüfusunun artigi bagka Büyük Güçlerin hepsinden daha yavag olmuytu.
Bu uzun süreli çatigma Fransiz ekonomisini yukarida (bkz. s. 107-110)
,
sözü edilen çeyitli biçimlerde bozmakla kalmadi; barig döneminin geligi
de Fransiz ekonomisini büyük rakibi ingiltere'ninolugturdugu ticari teh-
ite maruz birakti. sonra çogu Fransiz üreticisi için en önemli
"1815'ten
gerçek, ezici bir egemenlige sahip güçlü bir sanayi üreticisinin yalnizca
en yakin kompulari olarak degil, tüm yabanci piyasalarda, hatta kimi
,
zaman kendilerinin fazlaca korunma altmda bulunan pazarlarmda bile
büyük bir güç olarak varhglydi."" Rekabet imkänlarmm bulunmamasi,
Fransa içinde çagdaylagma kargisinda dikilen engeller (çiftliklerinufak
olugu, ulagtirma yetersizlikleri, pazarlarin esas olarak yerel nitelikte kal-
mast; ucuz, el altinda, hemen kullanilabilir kämür bulunmamasi gibi) ve
denizaçiri bölgelerden gelen itici gucun gu ya da bu biçimde kaybedilme-
si, sanayi büyümesinin 1815-1850 arasmda Ingiltere'ninkine göre bir
hayli dügük kalmasma yol açmigtir. Yüzythn baglarmda Ingiltere'nin
imalat verimi Fransa'ninkiyle aym düzeydeydi. 1830'da Fransa'nmkinin
yüzde 182,5'ine yükselmig, 1860'da da bu oran yüzde 251'e çikmigtir."
Üstelik Fransa'daki demiryolu yapimi ile genel sanayilegme oram 19.
yüzyihn ikinci yarismda hiz kazandigi zaman bile, Fransizlar Alman-
ya'mn daha da hizla geligtigini gärerek dehsete dügtüler.
Gene de Fransa ekonomisini bu yüzyil içinde
"dügkiri-
ya da
"geri"
ci" diyerek hafife ahp bir yana birakmak, tarihçiler için artik o kadar
kolay degildir; pek çok bakundan Fransiziarm ulusal zenginlik için tut-
tuklan yol, Ingilizlerintuttugu oldukça farkh yol kadar mantikhydi."
Sanayi Devriminin toplumsal bunahmlari Fransa'da daha az yaygm
olarak yaganrusti; gene de toplu üretim mallarmdan çok, yuksek kali-
teli imalata agirhk verilmesiyle her ürüne kigi baçma katilan deger daha
yüksekti. Fransizlar genel olarak ülke içinde genig çapli sanayi girigim-
lerine yatirim yapmamiglarsa, bu bir yoksulluk ya da gecikme belirti-
sinden çok bir hesap konusuydu. Aslmda ülkede epey sermaye fazlast
vardi ve bunun çogu Avrupa'nm bagka yerlerindeki sanayi yatirimlari-
na gidiyordu." Fransiz hukumetleri para kitligi yüzünden sikintiya dü-
gecek gibi degildiler ve harp malzemesine ve silahlt kuvvetlerle ilgili me-
talurji iglemlerine yatinm yapiliyordu. General Paixhan yönetiminde,
mermi kovanli tufegi, Napoleon ve La Gloire'in "çigir
açan gemi tasa-
rimlari"m ve Minié kurgun ve yivlerini üretenler, Fransiz mucitlerdi."
Bununla birlikte, gerçek guydu ki, Fransa'mn nispi gücü ekonomik
açidan ve bagka bakimlardan agmmaya ugramaktaydi. Tekrarlamak ge-
rekirse Fransa, Prusya ya da Habsburg imparatorlugundan daha bü-
I
213
yuktü ama yüzyil öncesi gibi kesinlikle äncu oldugu herhangi bir alan
yoktu. Ordusu büyüktu ama sayisal olarak Rus ordusunun gerisindey-
di. Birbiri ardma gelen Fransiz yönetimleri tarafmdan düzensiz biçimde
desteklenen donanma ise büyükluk açisodan genellikle kralhk donan-
masmin ardindan ikinci sirada geliyordu --
za-
man da kullanuna hazir hale getirilmesini
--zorlagtiran
214
I
derleri bundan önceki iki yüzyil içindeki üstünlüklerinin artik uzakta ol-
dugunu bilseler bile.
215
ekonomide hiçbir iyilegme olmadi demek degildir. Nüfus hizla
(1816'da
51 milyonken, 1860'da 76, 1880'de 100 milyon) artti; kentlerdeki nü-
fus da büyük bir hizla çogaldi. Demir uretimifazlalagti ve tekstil sana-
yii büyüklük açisindan kat kat genigledi. Iddiaya göre, fabrika ya da sa-
nayi girigimleri say11ari 1804-1860 arasi, 2.400'den 15.000'in üzerine
çikmigti. Batidan buhar makineleri ve çagday makine ithaline gidildi;
1830'dan baglayarak da bir demiryolu ag1 olugturuldu. Tarihçilerin, bu
onyillar içinde Rusya'da bir devrimi" olup olmadigi konusunu
"sanayi
TABLO 9
-
AVRUPALI BÜYÜK GÜÇLERÎN GSMH'LARI, 1830-1890"
(1960 ABD dolar ve fiyatlarlyla piyasa fiyatlari üzerinden; milyar olarak)
1830 1840 1850 1860 1870 1880 1890
Riisya 10,5 11,2 12,7 14,4 22,9 23,2 21,1.
Fransa 8,5 10,3 .11,8 13,3 16,8 17,3 19,7
Britanya 8,2 10,4 12,5 16,0 19,6 23,5 29,4
Almanya 7,2 8,3 10,3 12,7 16,6 19,9 26,4
Habsburg imparatorlugu 7,2 8,3 9,1 9,9 11,3 12,2 15,3
-
Îtalya 5,5 5,9 6,6 7,4 8,2 8,7 9,4
TABLo 10
AVRUPALI BÜYÜK GÜÇLERIN KISÎ BASINA GSMH'LARI, 1830-18906
(1960ABD dolari ve fiyatlan uzerinden)
1830 1840 1850 1860 1870 1880 1890
Britanya 346 394 458 558 628 680 785
Italya 265 270 277 301 312 311 311
Fransa 264 302 333 365 437 464 515
Almanya 245 267 308 354 426 443 537
Habsburg imparatorlugu 250 266 283 288 305 315 361
Rusya 170 170 175 178 250 224 182
216
l
i
-- bunlar, I.
vurgulamaktayddar
boyun egmenin ve tedbirliligin önemini
Nicholas'in geçit tärenlerine ve gösterigli yüruyüglere agiri dügkünlüšu
yüzünden, daha da güç kazanan özelliklerdi. Bu genel kopullar dû ünül-
217
dugünde, Rus Ordusunun bu kadar büyük olugu ve yigmlarm sürekli
olarak askere almmasi, dig gözlemciler için askeri lojistik
ya da subay
toplulugunun genel egitim düzeyi gibi herkesce bilinmeyen konulardan
çok daha etkileyiciydi. Dahasi, Rus Ordusu aktif durumdaydi. Kafkasya
ile Türkistan üzerine siksik yaptigi yayilma seferleri de genellikle bagarih
oluyordu -
218
|
harli gambotlar da dahil olmak uzere)yapabilecek sanayi kapasitesine
sahiptiler; böylece sava; uzadikça daha avantajh duruma geçtiler.
Rus Ordusunun durumu ise berbatti. Siradan piyade eri iyi dävügü-
yordu ve Amiral Nakhimov'un parlak änderligi ve Albay Todtleben'in
mühendislik dehasi sayesinde Rusya'nm uzun sureli Sivastopol savun-
yönlerden, ordu son derece
masi olaganüstü bir bagari oldu. Ama, diger
yetersizdi. Süvari alaylari atilgan degildiler ve tören alanma ahykin olan
atlari çetin savaglar için yetersiz kahyordu. (Bu konuda bayibozuk Ka-
zak kuvvetleri daha iyiydi.) Daha da kötüsü, Rus askerleri silah yönün-
den periçan durumdaydilar. Eski model çakmakli tüfeklerinin menzili
200 yardaydi; oysa müttefik askerlerinin tüfekleri 1000 yardaya kadar
sonuç verecek gekilde ate;
edebiliyordu; bu yüzden Rusya'nm ugradigt
kayiplar çok daha agir olmaktaydi.
Igin en kötü yani, yerine getirilecek görevin ne kadar büyük oldugu
bilindigi zamanlarda bile, Rus sistemi bir bütün olarak gerekeni yap-
mak için yeterli degildi. Ordu içindeki liderler zaytfti, kipisel rekabetle-
rin etkisi altindaydilar ve tutarh bir yüksek strateji
olugturmayi hiçbir
zaman beceremiyorlardi
-
*
Ordu içinde iki ya da üç ydim tamamlayanlann artik serf olmayacaklari ve her yil er-
kek nüfuscan ufak bir bölümünü uzun-dänem askerlige çagirmano daha güvenli oldugu
öne sürülüyordu.
219
ri, Fransa ve Ingiltere'denKirim'a deniz yoluyla üç haftada gönderilebi-
liyor, oysa Moskova'dan yola çikan askerlerin cepheye ulagmasi kimi
zaman üç ayi bulabiliyordu. Daha da kaygi verici olan nokta, Rus Or-
dusunun araç-gereç stoklarinm erimesiydi. "Savagm bagmda bir milyon
silah stoklanmigti.
[1855sonunda] elde kalan, yalnizca 90.000'di. 1656
sahra topundan ancak 253'ü kullanima hazirdi. Barut ve gülle stok-
. . .
220
I
I
gunuonlar gerçeklegtirmiglerdi. O halde Fransiz ulusu, bu savas sirasm-
da Napolyon'un mirasma bir ölçüde yeniden sahip çikmigti.
Bununla birlikte, -savagm son agamalarma gelindiginde Fransa sikmti
belirtileri göstermeye baghyordu. Zengin bir ülke oldugu halde, hükümet
hazir para için Crédit Mobiller ve öbür bankerlerden para bulmaya çali-
gan demiryollari müteahhitleri ve benzerleriyle rekabet etmek zorundaydi.
Altm, Kirim ve Îstanbul'a akiyor bu da ülke içindeki fiyatlari yükseltiyor-
du;. tahu ürününün dügük olugu da igleri zorlagtirdi. Savag kayiplari
100.000) tam olarak bilinmedigi halde, Fransizlarin bu mücadele konu-
sundaki ilk hevesleri çabuk sändü. Enflasyon yüzünden çikan halk isyan-
lari, savagm sirf Îngilizlerinbencil ve hirsh amaçlari yüzünden uzadigma
iligkin olarak yapilan ve Sivastopol'un dügmesiyle yaygmlagan tartigmaya
güç kazandirdi." O sirada III. Napolyon da kavgaya son vermeye istekliy-
di. Rusya cezalandirdmig, Fransa'nm saygmhgi artmigti (Paris'te toplanan
büynk bir barig konferansmdan sonra daha da artacakti) -
Karadeniz çev-
resindeki çatigmayi tirmandirmak suretiyle Almanya ve Italya konularm-
dan fazla uzak kalmamak da gerekiyordu. Napolyon, 1856 yllinda Avru-
pa haritasmi önemli ölçüde yeniden çizemeyecek ama Fransa'nin Water-
loo'dan bu yana hiç olmadigi kadar pembe umutlara sahip oldugundan
kugku duymayacakti. Avrupa Anlagmasinda Kirim Savagmdan sonra beli-
ren çatlaklar da bu yanilgmm bir onyil daha sürmesine izin verecekti.
Buna kargi ingilizler,Kirim Savagmdan hiç memnun olmamiglardi.
Birtakim reform çabalarma ragmen, ordu hälâ Wellington kahbmdan
çikamamigti; ordu komutam Raglan·ise Yarimada Savagmda gerçekten
de Wellington'a askeri sekreterlik yapmigti. Süvariler --süvarilerin olabi-
lecegi kadar- yeterliydi ama çogu kez kötü kullanihyorlardi (bu yalniz-
ca Balaclava'da olmamigti); Sivastopol kugatmasi sirasinda ise kullanil-
malari hemen hiç mümkün degildi. Gerçi askerler iyi dövügen, agir ko-
gullara dayamkh tag gibi adamlardi ama Kirim'm yagmurunda ve kigm-
da sicak barinaklarin bulunmayigmin korkunçlugu, ordunun ilkel dü-
zeydeki tip hizmetleri-nin genig çaph dizanteri ve kolera salgmlariyla baç
etmeye yeterli olmayigi ve kara ulagimmdaki eksiklikler, Ingiliz ulusunu
öfkelendiren gereksiz kay1plara ve aksiliklere yol açti. Bundan daha da
rahatsiz edici olan nokta guydu ki, Ïngiliz Ordusu da Rus Ordusu gibi
esas olarak garnizon görevleri için yararli, uzundänemli bir kuvvet ol-
dugundan, kigm çagrilabilecek yetigmig yedekleri bulunmuyordu; ancak
Ruslar, en azmdan yüzbinlerce acemi eri zorla askere alabilecek durum-
dayken, laissez-faire'ci ingiltere bunu yapamiyor ve hükümeti, Ki-
rim'daki bogluklari doldurmak üzere yabanci parah asker ilanlari ver-
mek gibi sikmtth bir durumda birakiyordu. Gene de Ïngiliz Ordusu,
Fransiz Ordusunun yaninda hep ikinci derecede bir ortak .durumunda
kalirken, donanma da akdhca davranarak filolarirn fahkimli limanlara
221
çeken dügman kargisinda, Nelson'unkine benzer bir zafer kazanmak
için gerçek bir firsat bulamiyordu.'
Londra'da Times'm askeri yetersizlikler ile hasta ve yarah askerlerin
çektiklerine iligkin ünlü açiklamalari üzerine, Ingilizlerinhosnutsuzlugu-
nun nasil patlama noktasma geldigine, burada ancak kisaca dešinebili-
riz; bu durum, yalnizca bir hükümet degigikligine yol "savag
açmamig
halindeki liberal bir devlet" konumunun kendi içinde taçidigi güçlükler-
le ilgili ciddi bir tartigma da baglatmigtir.22 Bunun da ötesinde, tüm bu
olanlar koymustu ki, Ïngiltere'nin kendine özgü kuvvetli
gunu ortaya
yanlari olarak bilinen özellikler fazla müdahaleci
-yönetimin
olmaylgi,
imparatorluk ordusunun küçük tutulmasi, deniz gücüne fazlaca guven,
kipisel özgürlüklere ve baskilardan uzak bir basma verilen önem, parla-
mentonun ve tek tek bakanlarm yetkisi- ülke, önemli bir dügman kargi-
sinda mevsim ne olursa oisun süren yaygm bir askeri harekât
yapma du-
rumunda kalinca, kolayca zayiflik haline dönügüverraisti.
Îngilizlerinbu sinava verdikleri kargilik (Amerikahlarm 20. yüzyil-
daki savaglara verdikleri kargiliga oldukça benzer bir biçimde) uzun yll-
larin ihmalini gidermek üzere silahli kuvvetlere çok büyük miktarda
ödenek ayirmak oldu, savagan taraflarin askeri harcamalarmi kabaca
gästeren rakamlar, savagm nihai sonucunu açiklamak için gene çok ya-
rarli olmaktadir (bkz.Tablo 11).
TA BLO
Î1
GÜÇLERÎN KIRIM SAVASI SIRASINDAKI ASKERIHARCAMALARI"
(milyonsterlin olarak)
1852 1853 1854 1855 1856
Rusya 15,6 19,9 31,3 39,8 37,9
Fransa 17,2 17,5 30,3 43,8 36,3
Britanya 10,1 9,1 76,3 36,5 32,3
Türkiye 2,8 ? ? 3,0 ?
Sardunya 1,4 1,4 1,4 2,2 ¯ 2,5
Ancak ingiltere harekete geçtigi zaman bile, gerekli olan güç araçla-
rmi hemen yaratabilecek durumda degildi. Askeri harcamalar çok arta-
bilir, yüzlerce buharli tekne ismarlanabilir, ulke dipina gänderilen kuv-
vetlerin 1855'e gelindiginde çadir, battaniye
ve cephane fazlasi buluna-
bilir ve savagan taraflardan biri olan Palmerston Rus imparatorlugunu
parçalama geregini ileri sürebilirdi; ama Fransa bariga yönelir, Avustur-
ya'da tarafsiz kahrsa, Ingiltere'nin küçük ordusunun yapabilecegi fazla
bir gey yoktu içte Sivastopol'un dugmesini izleyen aylarda olan da tam
-
222
I
I
223
Devletlerin yükseligine paralel gittigini dügünmüglerdir. Bu iki devlet
arasinda politik kultür ve yapilar açismdan temel farklihklar oldugunu,
kugkusuz herkes kabul ediyordu, ama Dünya Gücü açismdan bakildi-
ginda,cografi büyüklükleri,
"açak"
224
Tüm bunlarm bir sonucu olarak, Birlegik Devletler 1861 Nisanin-
da patlak veren iç savagtan änce bile, ekonomik bir dev durumuna gel-
migti ama Avrupa'ya olan uzakligi (dig ticaret yerine) iç geligmelere
agirkk vermesi ve kirsal kesimin kaba saba niteligi, bu gerçegi kismen
gizlemigtir. Dünya imalat verimi içindeki pay1 1860 yihnda Büyük Bri-
tanya'ninkinin epey gerisinde olmasina ragmen Almanya ve Rusya'yi
hizla geçmig ve Fransa'yi da arkada birakma noktasma ulagmigti.
860'ta Rusya'nm nüfusunun ancak yüzde 40'ma ulaçan Birlegik Dev-
etler'in kent nüfusu Rusya'mnkinin iki katmi agiyordu; Rusya'mn
350.000 tonuna kargihk, 830.000 ton demir üretiyordu; modern yakit
kaynaklarmdan yaptigi enerji tüketimi 15 kat, demiryollarinin mil
uzunlagu ise 30 kat daha çoktu. (Ingiltere'ninkinden bile üç kat fazlay-
di.) Buna kargi, Amerika'mn düzenli ordusu yalnizca 26.000 kigiden
olugurken, Rusya'nm 826.000 kipilik dev bir gücü vardi." Kita büyuk-
lügündeki bu iki devletin ekonomik endeksleri ve askeri endeksleri ara-
smdaki bu uyumsuzluk, belki de hiçbir zaman bundan daha büynk ol-
mamigtir.
Bir yil geçtikten sonra, iç savag Amerikahlarm askeri amaçlar için
ayirdiklari ulusal kaynak miktarim tabii ki degigtirmeye baglamisti. Eu
çatigmamn kaynaklari ve sebepleri burada tartigilacak degildir; ama her
iki tarafm liderleri de sonuca ulagana kadar dövügmeye kararli oldukla-
rmdan ve her iki taraf da yuzbinlerce asker saglayacak durumda oldu-
gundan,mücadele uzayacaga benziyordu. Bunun daha da böyle olaca-
gina igaret eden ige karigan uzakhklardi; Virginia sahilinden
"cephe"
*
Bunlarm yaklagik üçte biri savagta, geri kalani çogunlukla hastahk yüzünden älmüg-
tür. 620.000 dolaymda olan büyük toplam, Amerika'nm L Dünya Savaçi, IL Dünya Sa-
vap ve Kore Savagmda toplu olarak verdigi kaylptan daha fazlaydi ve bu kayiplara ug-
rayan nüfus da çok daha azdi.
225
I
i
ulusuna dönügtürmügtür. Her iki tarafin silahh kuvvetleri de ige amatör
olarak baglayarak, kendilerini toplu zorunlu askerlige dayah ordular
haline getirmigler, modern yivli toplar ve hafif silahlar kullanmi lar, Ku-
zey Virginia kugatmasmda tükenip gitmigler ya da trenlerle batidaki ha-
rekât alanlarina toplu olarak taginmiglari ordu karargâhlartyla telgraf
iletigimi kurmuglar ve seferber edilen bir savas ekonomisinin kaynakla-
rim kullanmiglardir; üstelik deniz savaglari sirasmda zirhli gemiler, dö-
ner taretler, eski tip torpido ve maymlar ve hizli seyreden, silahla dona-
tilmig buharli ticaret gemileri ilk kez kullanilmigtir. Bu çatigma, hem Ki-
rim mücadelesinden, hem de Prusya birligi savaglarindan çok daha faz-
la olarak yirminci yüzyil çizgisindeki ilk gerçek sanayilegmig
"toplu
sa-
vag" diye nitelendirilmeyi hak ettiginden, Kuzey'in nedenli kazançli çik-
tigina igaret etmek yararli olacaktir.
Ilk ve en açik sebep gücünün her iki tarafta da eçit olarak
-irade
y'in, tahmin edilebilecegi gibi, savagin son birkaç ayma kadar yapmak-
tan kaçmdigi bir çeydi. Birlik Ordusunda yaklagik iki milyon asker gö-
rev yaprmy ve bu kuvvet 1864-1865'te yaklagik bir milyonla tepe nok-
tasma erigmigken, Konfederasyon Ordusunda ancak 900.000 dolaymda
asker dövügmüg ve bunlar en fazla olduklarmda bile hiçbir zarnan
464.500'ü agamamiglardi 1863'te ulagilan noktasi"ndan
"tepe
sonra
-
226
|
I
227
miglardir"" -- bu ise halkm savagi sürdürme istemine agir bir darbe in-
dirmigtir. Buna kargi Kuzey, çatigmamn giderlerini kargilayabilmeküze-
re vergi ve borç yoluyla her zaman para saglayabiliyordu
"yegil
ve ar-
kah banknot" basimi, sanayi ve ekonomideki büyümeye kimi yönler-
den daha da hiz kazandirdi. Etkileyici olan bir nokta gudur ki, Birlik'in
verimliligi savag sirasinda yeniden artmig .ve bu artig yalnizca harp mal-
zemesi, demiryolu ve zirhli gemi yapiminda degil, tarim veriminde de
olmuytu. Kuzeyli askerler savagm sonlarmda beslenme ve malzeme ihti-
yaçlarmm kargilanmasi yönünden herhalde tarihteki tüm ordulardan
daha iyi durumdaydilar. Eger askeri çatigmalar kargisinda özellikle
Amerikali olan bir yaklagim Profesör Weighley'nin deyimiyle bir "Ame-
rikan usulü savag"'2 geligtirilecekse, bu änce burada, Birlik'in dügmani
ezmek üzere muazzam sanayi-teknoloji potansiyelini seferber edigi ve
bu potansiyeli kullanigiyla biçim bulacakti.
Eger yukarida anlatilanlar, dört yila yakm bir jüre, bir ileri bir ge-
ri gider gibi gärünen bir mücadelenin sonucunu açiklamak için fazla
determinist bir izlenim veriyorsa, Güney'in kargi kargiya kaldigi temel
stratejik sorunu vurgulamak yerinde olacaktir. Büyüklük ve nüfus
egitsizligi hesaba katilmca Kuzey'i iggal etmesi mümkün degildi; elde
edilebilecek en büyük bagari, dügman ordularini ve dügmamn irade
gücünü baskt politikasim terk etmeye ve Güney'in (kölelikya da ay-
rilma veya her ikisiyle de ilgili) .iddialarim kabule zorlayacak kadar
zayiflatmak olabilirdi. Eger Maryland ve Kentucky gibi sinir eyaletle-
ri Konfederasyon'a katilma yönünde ezici bir çogunlukla oy vermig
olsalar, bu stratejinin uygulanmasi çok kolaylagabilirdi, ama bu olma-
migti igte; eger Îngilteregibi yabanci bir güç müdahale etmig olsaydi,
saglanacak yarar ölçülemeyecek kadar büyük olurdu; ama bäyle bir
eyin olabilecegini varsaymak, Ingiltere'nin 1860'11 yillarm ba indaki
politik änceliklerini gagilacak ölçüde yanlig yorumlamak demekti."3
Genel askeri dengeyi Güney'den yana çevirebilecek bu iki ihtimal gäz-
den çikardirsa, Konfederasyon eyaletlerinin elinde kalan tek gey, Bir-
lik'in uyguladigi baskilara direnme politikasi ve Kuzeylilerin çogunlu-
gununsavagtan bikacaklari umuduydu. Ama bu da ister istemez uza-
yip giden bir mücadele demekti -- ve savag uzadikça, Birlik daha zen-
gin olan kaynaklarmi daha çok seferber edebilir, harp malzemesi üre-
timini artirabilir, yuzlerce savag gemisi yapabilir, denizden ablukayla,
Kuzey Virginia'da aman vermez askeri baskilarlar, güneyde genig kap-
samli seferlerle ve Sherman'm dügman topraklarma yaptigi yikici sal-
dirilarla Güney'i acimasizca sikigtirabilirdi. Güney'in ekonomisi, mo-
rali ve cephe hatti kuvvetleri zayiflayinca hazir" as-
"göreve
-1865'te
ker sayisi 155.000'e inmigti- teslim olmak geriye kalan tek gerçekçi
seçimdi.
228
I
i
I
ALMAN BÎRLÎÖÎ
SAVASLARI
lahli mücadelelere göre genel askeri geligmeleri daha az yansitir bir sa-
vag haline getirmigti. Avrupa'daki Kirim Savagi eski usul Avrupa Anlag-
masi diplomasisini sarsmakla kalmamig devletlerden her biri-
"kanat"
229
Fransa'mn eksiklikleri de dikkat çekiciydi· Büyü.k bir tibbi malzeme ve
mühimmat darhgi vardi; seferberlik programlari geligigüzeldi ve IIL
Napolyon'un önderligine de parlak denemezdi. Bunlarm o siralarda
fazlaca bir önemi yoktu çünkü Habsburg Ordusu daha zayifti ve Gene-
ral Gyulai önder olarak daha da bocalayan bir kipiydi." Askeri yeterlik,
ne de olsa, nispi bir geydir -
230
|
ra da kipiler Landwehr'e* geçiyorlèrdi demek ki tam seferberlik ha-
-
linde olan Prusya Ordusu yilda yedi kez asker ahyordu.** Bu hizmetin
parayla bagkasma yaptirtilmasina izin verilmedigi ve Landwehr, garni-
zon görevleri ile hizmet"lerin
"geri
çogunu üstlenebildigi için, bu tür
bir sistem Prusya'ya, nüfusuna oranla Büynk Güçlerin hepsinden çok
daha genig bir cephe hatti ordusu bulundurma imkâm veriyordu. Bu da
halk arasinda. en azmdan yüksek bir ilk ögretim oramna bagliydi sogu
uzmana göre, hizla genigletilebilen bir kisa-dönem askerlik sisteminin
egitimsiz käylülerden olugan bir ulus içinde iglemesi zordu- ve bu ka-
dar büyük kalabahklarla bag edilebilmesi için kusursuz bir teykilatlan-
ma gerektiriyordu. Eger yeterli bir biçimde egitilemez, giydirilemez, si-
lahlandirilamaz, beslenemez, sonucun alinacagi savag bölgesine tagma-
mazsa, yarim milyon ya da bir milyon adam toplamanm elbette pek bir
yarari olmazdi ve eger ordu komutani ige karigan onea yiginla iletigim
kuramaz ve onlari denetleyemezse, insangücü ve kaynak ziyam daha da
büyük olurdu.
Bu kuvvetler üzerinde denetim saglayan, adi hiç duyulmamigken,
"ordunun
agmy savunma
veti.
-- ç.n.
**
Îstisnai durumlarda ilk Landwehr yilhk ahmi da.
I
231
Yukarida sözü edilen, elbette ideal bir modeldir. Prusya Ordusu ku-
sursuz degildi ve 1-860'11yillarin bagmdan ortalarina kadar yapilan re-
formlardan sonra bile, savag sirasmda acemilik dönemine äzgü sikmti-
lar yaganacakti. Savag alanlarmdaki komutanlarin çogu Moltke'nin
ögütlerine kulak asmaylp, gözü kapali ve vakitsiz saldirilara atildilar
ya
da saldirilarmi yanlig yönde yaptilar-
232
i
bu tür lyim-
ser varsayimlara yikici bir darbe oldu. Her yey olup bittikten sonra gö-
rüldü ki, ne Avusturya-Macaristan ne de Italya, Fransa'ya yardim etme-
mig, Fransiz deniz gücü de tümüyle etkisiz kalmigti. Her gey rakip ordu-
larm durumuna bagli olarak geligmig ve bu noktada Prusyalilar tartig-
masiz üstün olduklarim göstermiglerdi..Her iki taraf da smira çok sayida
kuvvet göndermek üzere demiryolu aglarmdan yararlanmigti ama Fran-
sizlarin yaptigi seferberlik sonuçlari yönünden çok daha zayif kalmigti.
Çagrilanyedekler alaylarma yetigmek zorundaydilar; onlar ise cepheye -
çoktan ulagmiglardi. Topçu bataryalari Fransa'nin her yanma dagilmig
ve kolayca bir noktaya yigilamamigti. Buna kargi, savag ilanmi izleyen
15 gun içinde üç Alman Ordusu (300.000'denepey fazla askeri) Saar-
land ve Alsace içine ilerliyordu. Chassepot tüfeginin ñstünlügü, Prusyali-
233
larin hareketli, hizli ate; eden toplarim
öne sürme taktikleriyle çogu kez
etkisiz birakilmigti. Mitrailleuse geride tutulmuy ve hiçbir zaman etkili
bir biçimde kullamlmamigti. Maregal Bazaine'in uyuçuklugu ve becerik-
sizligi anlatilir gibi degildi; Napolyon'un kendisinin de pek farkli bir
ya-
ni yoktu. Buna karsi, tek tek Prusya birlikleri aptalca yanhalar yapip
"savagm
tozu dumani içinde" ašir kayiplara ugradilar
ama Moltke'nin,
çegitli ordulan uzaktan denetimi ve beklenmedik kogullardan yararlan-
mak amactyla planlarmda yeni düzenlemeler
yapmaya hazir olugu, isti-
lanin hizmi kesmerlig ve sonunda Fransiziar çözülmüçtür. Cumhuriyetçi
güçlerin birkaç ay daha direnmeyi sürdürmelerine ragmen, Paris çevresi
ve Kuzeydogu Fransa üzerindeki Alman kiskact acimasizca daralmigti.
Loire Ordusunun sonuç vermeyen kargi saldirilari ve francs-tireurs'un*
yarattiklari sikmtilar, gene de Fransa'nm bagimsiz bir güç olarak periçan
oldugu gerçegini saklayamtyordu."
Prusya-Almanya'am zaferi, hiç kugkusuz askeri sisteminin zaferiy-
di; ama Michael Howard'in isabetle igaret ettigi gibi "bir
ulusun askeri
sistemi, onun toplumsal sisteminin bagimsiz bir bölümü degil, bütun1ü-
günün bir bälümüdür."" Silip süpürerek ilerleyen Alman kuvvetlerinin
ve geligmeleri denetimli bir biçimde yönlendiren Alman Genelkurmay1-
nm ardinda, modern savaglar için Avrupa uluslarinm hepsinden daha
donanimh, daha hazirkkh bir ulus vardi. 1870'te zaten Alman devletle-
rinin toplu nüfusu Fransa'nmkinden daha çoktu ama birlikten yoksun
oluglari bu gerçegi gizlemekteydi. Almanya'mn askeri amaçlar için da-
ha iyi düzenlenmig, mil olarak daha uzun demiryolu vardi. Gayri safi
milli hasilasi ile demir
ve çelik üretimi Fransizlarm toplam degerlerini o
siralarda geçmek üzereydi. Kömür üretimi iki buçuk kat daha fazla ve
modern enerji kaynaklari tüketimi ise yüzde 50 daha çoktu. Alman-
ya'daki Sanayi Devrimi Krupp çelik ve silah grubu gibi genig çapli fir-
malarin doguçuna çok daha büyük ölçüde imkân veriyor, bu da
Prusya-
Alman devletine hem askeri yönden, hem de sanayi açismdan güç kati-
yordu. Ordudaki kisa-dönem askerlik sistemi ülke içindeki
ve digardaki
liberallere itici geliyordu -"Prusya militarizmi"ne iligkin electiriler de
bu yillarda yaygmdi-- ama bu sistem savag säz konusu oldugunda, ülke-
nin insan gücünu laissez-faire yanhsi batidan
ya da geri kalmig, tarima
dayah dogudan daha etkili bir biçimde seferber ediyordu. Tüm bunla-
rin ardmda da ilk ve teknik egitim' düzeyi çok daha yüksek, rakipsiz
üniversitelere ve bilimsel kuruluglara, egi olmayan kimya laboratuvarla-
ri ve aragtirma enstitülerine sahip bir halk bulunmaktaydi.
O günlerde moda olan bir çakayi tekrarlarsak, Avrupa bir kraliçe-
den olmuy ama bir kral kazanmisti. Bismarck'm gagkinhk verecek ka-
ç.n.
I
234
i
I
dar ustaca yönetimi sayesinde, Büyük Güç Sistemi 1870'ten sonra tam
20 yll Alman egemenligi altmda olacakti; diplomatlar, tüm yollarm ar-
tik Berlin'e çiktigma igaret etmekteydiler. Ancak çogu kimsenin göre-
bildigi gibi, Almanya'yi Avrupa kitasi üzerinde en önemli güç yapan
ey yalnizca imparatorluk gansölyesinin zekâsi ve
acimasizligi degildi.
Ayni zamanda ulusal birlik saglandiktan sonra daha da hizla geligen
Alman sanayi.ve teknolojisi, Alman bilimi, egitimi ve yerel yönetimi ile
etkileyici Prusya ordusuydu. Ikinci Alman Reich'inin, Bismarck'in da
ürekli olarak huzursuzluk duydugu iç kusurlari olmasi, digardaki göz-
lemciler için pek fark edilecek bir gey degildi. Avrupa'daki her ulus, bir
ölçilye kadar tecrit yanhsi ingilizler bile, bu yeni devden etkilenmigti.
1870-1871 savagmda Almanya lehine olarak tarafsiz kalmalarma ve
Bati Avrupa'daki bunahmdan Karadeniz'deki kendi durumlarmi iyileg-
tirmek için yararlanmalarina ragmen94 RUSlar, Avrupa'nm agirlik mer-
kezinin artik Berlin'de bulunmasmi içerliyor ve Almanya'nm bundan
sonra yapabilecekleri konusunda gizliden gizliye kaygi duyuyorlardi.
(Papa'mn koruyuculari olan) Fransizlar Lorraine'de hezimete ugrar-
ken, 1870'te Roma'yi iggal.eden Italyanlar sürekli olarak Berlin'le ya-
kinlagtyorlardi. Avusturya-Macaristan, imparatorlugu için de aym du-
rum söz konusuydu (Böyle oldugu Viyana'nm Macaristan'la 18 67 ta-
rihli uzlagmasmdan sonra ortaya çikmigtir); Avusturya-Macaristan, Al-
manya ve Îtalya'da ugradigt kayiplara kargihk Balkanlar'da bir geyler
emelin Ruslarm tepkisini uyandira-
bulmay1 umuyordu ama böyle bir
-
235
Îtalyavardi; ancak
ekonomik geriliginden (özelliklede kömürü olmama-
sindan) dogan çaresiz durumu yüzünden, büyük güçler ittifakina hiçbir
zaman dogru dürüst kabul edilmemisti; üstelik Avrupa diplomasisi için-
de ispanya ya da Isveç gibi devletlerden açikça daha önemli oldugu hal-
de? Italya'mn yaptigi gey Akdeniz'deki ve Kuzey Afrika'daki iddialarin-
dan dolayi Fransa'nm dikkatini dagitarak ve Almanya'ya gelecekte ya-
rarli bir ittifak imkâm sunarak, giderek daha büyük ölçüde Fransa ile
rekabete girmek oldu; ikinci olarak da, Viyana'ya kargi
yaptigi özgürlük
savaglari mirasi ve Bati Balkanlardaki kendi emelleri yüzünden Italya,
Avusturya-Macaristan'a da sikmti veriyordu (en azindan Bismarck'in bu
gerginlikleri 1882 tarihli
Avusturya-Almanya-Îtalya
"Üçlü Ittifak"i için-
de gidermesine kadar). Bu da pu demekti ki, Almanya'nm yükseligi sira-
sinda baglica iki
"kurban"
236
l
237
gim ortaya koymugtur. Cesaret ve sayi üstünlügü Ruslari sonuçta
Türkler kargisinda hem Bulgaristan hem Kafkas harekât alanlarmda
zafere gätürmügtü ama "dügman
mevzilerinin kegfinde son derece ye-
tersiz kalindigina,- birlikler arasinda eggüdüm bulunmadigma ve üst
kumanda düzeyinde kargaça olduguna"* iligkin örnekler fazlasiyla
vardi; Ingilizlerin ve Avusturyahlarm Türklerin yanmda
yer alarak
müdahalede bulunma tehditleri de iflas ihtimalinin göründügünü bir
kez daha anlayan Rus yönetimini, 1877 sonunda taleplerinden ädün
vermeye razi olmak zorunda birakmigtir. Rusya'daki Pan-Slavlar Bis-
marck'i sonradan bu küçültücü ädünlere resmiyet katan Berlin Konfe-
ransim denetlemekle suçlasalar bile, St. Petersburg seçkinleri arasmda
pek çok kimsenin Berlin'le iyi
.iligkiler
bag-
ladigina igaret etmesiyle daha da güçlendi.2°' Bati sömürgeciliginin böy-
lece yeniden patlak vermesinin daha uzun vadedeki etkileri, Büyük
Güçlerden çogunun konumunu esastan degigtirecekti; ama kisa vadede-
ki sonuç, Almanya'mn Avrupa içindeki diplomatik nüfuzunu vurgula-
mak ve böylece de Bismarck'in statükoyu koruma çabalarina yaramak
olmugtur. Bismarck'm 1880'li yillarda kotardigi ve ahgilmadik ölçüde
dolambaçli olan bu anlagmalar ve kargi anlagmalar düzeni, kalici bir is-
tikrar saglayacak gibi degildi ama Avrupa güç1eri arasmda en azmdan
yakm bir gelecek içinde barigin egemen olmasini güvenceye almig
goru-
nüyordu.
I
I
i
1
I
238
i
I
SONUÇLAR
Amerikan Iç Savagi önemli bir istisna olarak dügünülürse, 1815-
1885 döneminde uzun süreli, kargilikli olarak yipratici askeri mücade-
leler olmadi. Bu çagdaki daha ufak çaph savaglar, sözgelimi 1859 ta-
rihli Fransa-Avusturya çabgmasi ya da Ruslann 1877'de Turkiye'ye
yaptiklari saldiri, Büyük Güç sistemini pek etkilemedi. Daha önemli
savaglar bile kimi yönlerden smirli kaldi: Kirim Savagi esas olarak bäl-
gesel
bir savagti ve Ïngiltere kaynaklarim tumuyle kullanmadan sona
ermigti; Avusturya-Prusya ve Fransa-Prusya savaglari da bir mevsimlik
çarpismalardan sonra bitti - bunlar, 18. yüzyilm çok daha uzun süreli
çatigmalariyla dikkat çekici bir zitlik olugturmaktadir. O halde, askeri
liderlerin ve strateji üstatlarmm ilerki yillara iligkin olarak hayal ettik-
1eri Büyük Güç mücadelelerinin, hizla vurup yere indiren 1870'deki gi-
bi a la Prusse zaferler getirecek mücadeleler olmasina gaçoamak gerek
-
rarh olacagi o
zaman henüz anlagilmamisti; anlasilmayan bir bagka gey
de ne yazik ki, Amerikan Iç Savaginm gelecege iligkin olarak verdigi
igaretlerdi: Birbirleriyle bagdagmayan popüler ilkeler ve genig bir arazi
bir araya gelince, bu dönemde Avrupa'da olan kisa süreli ve sert çatig-
malarin hepsinden çok daha uzun ve kryastya bir çatigmaya ortam sag-
lanmigti.
Ancak bu savaglarm hepsi de Tennessee Vadisinde ya da Bo-
-ister
239
I
ren geyler, bir uluslararasi ekonominin kesintisiz olarak gelisimi, sana-
yideki ilerleme ve teknik alandaki degigiklikler sayesinde genig çapli ve- ·
sanayi üretiminin yüzde _13'üne sahip olan Almanya ile, daha o zaman
bile toptan üretimin yüzde 23'ünü elinde tutan Birlegik Devletlerin du-
rumlarim güçlendirmekteydi."" Böylece, 19. yüzyihn sonlarmda belir-
mekte olan uluslararasi sistemin baghca özellikleri, çimdiden fark edilir
hale gelmisti ama burlari taniyabilen pek az gözlemci. vardi. Öte yan-
dan 1815 sonrasi Avrupa Anlagmasi sisteminin oldukça istikrarh Pen-
targisi dagilmaktaydi; bunun da sebebi, yalmzca üyelerin 1860'll yillar-
da - birkaç onyil öncesine göre birbirleriyle savagmaya daha çok istekli
olmalari degil, ayni zamanda bu devletlerden kimilerinin öbürlerinden
iki ya da üç kat daha güçlü olmalariydi. Öte yandan Avrupa'nm çagdag
sanayi üretimi üzerindeki tekeli de Atlantik'in öbür yakasinda kiril-
maktaydi. Buhar gücü, demiryollari ve elektrik ile äbür çagdaglagma
araçlari, bunlari benimseme istegi ve özgürlügü olan her topluma
yarar
saglayabilirdi.
Bismarck'm Avrupa diplomasisine egemen oldugu 1871 sonrasi dö-
nemde büyük çatigmalarm çikmamasi, 1850'li ve 1860'h yillarm çat-
laklarmdan sonra yeni bir dengenin kurulmuy oldugu izlenimini verebi-
lirdi. Ancak ordularm, donanmalarm ve digigleri bakanhklarinin dün-
yasmdan uzaklarda, çok ötelere uzanan sanayi ve teknoloji geligmeleri
240
i
I
oluyor ve bunlar global ekonomik dengeleri hiç olmadigi kadar büyük
bir hizla degigtiriyordu. Verimlilik/sanayi tabanmdaki degigikliklerin,
Büyük Güçlerin askeri kapasiteleri ve diç politikalari üzerinde etki ya-
ratmalari çok uzun zaman almayacakti.
241
· · mm....amm.mi
_&...41
I.
I
I
243
ni däneme rastlamaktadir: "Uzakdogu'yu ilgilendiren konular Avrupa'da
karara baglanir."'
Bundan sonraki üç yil içinde
-bu,
ve i
244
I
I
büyük imparatorluklarm
ikincil ve alt siraya dügüyor görünmektedirler.
."'
olmayanlar- Ami-. .
ral Tirpitz israrla Kaiser Wilhelm'e büyük bir donanma kurmanm Al-
manya için hayati bir önem tagidigim, çünkü ülkenin bäylece "Dört
Dünya Gücü"nden (Rusya, Îngiltere, Amerika ve Almanya) biri olabile-
cegini söylüyordu? Monsieur Darcy'nm uyarisi Fransa'nm da üst kat-
gitmeyenler geri gider-
"ileri
245
üzerine oturmami sa sönük kalacakti. Ingiliz emperyalist Leo Amery,
"Bagarili olan güçler en büyük sanayi tabarma sahip güçler olacaktir"
uyarismi yapiyordu. "Sanayi gücü, bulug ve bilim gücü olan kipiler bag-
kalarim alt etmeyi bagaracaklardir."I*
O
Bir sonraki yarim yüzyilin uluslararasi meselelerinde olup bitenler,
çogunlukla bu tür tahminlerin dogru çikmasi yönünde geligmigtir. Avru-
pa'nin hem içinde hem diginda, güç dengelerinde dramatik degigiklikler
meydana geldi. Eski imparatorluklar çöktü, yenileri ortaya çikti.
1885'in çok kutuplu dünyasmm yerini, daha 1943'te iki kutuplu bir
dünya aldi. Uluslararasi mücadele giddetlendi ve 19. yüzyilm smirli
tigmalarmdan
ça-
tümüyle farkli savaglarm patlak vermesine yol açti. Sana-
yi verimliligi, bilim ve teknolojiyle birlikte, ulusal kudretin çok daha
hayati bir unsuru haline geldi. îmalat sanayii üretiminin uluslararasi
paylarinda meydana gelen degigiklikler, askeri gücün
ve diplomatik nü-
fuzun degigmekte olan uluslararasi paylarina da yansidi. Kigiler hãlâ
önemliydi
-kim,
246
I
rüst bir çözümleme birbirinden ayri ama etkilegim halinde olan üç se-
bep-sonuç düzeyini hesaba katmak zorundadir: Birincisi, birtakim dev-
letler maddi açidan daha çok (ya da daha az) güçlü hale gelirken, askeri-
smai verimlilik tabaninda olugan degigiklikler; ikincisi, tek tek her devle-
tin dünya dengelerinde meydana gelen bu tür daha genig degigikliklere
gösterdigi tepkiyi etkileyen jepolotik, stratejik ve sosyokültürel sebepler
savaglarmdaki
ve üçüncüsü, 20. yüzyil baglarmda çikan büyük ortakhk
bagari ya da bagarisizligietkileyen diplomatik ve politik degigiklikler.
247
rini etkileyen uzun vadeli degigiklikleri anlayabilmek için ekonomik
ve-
rilere bakmak gerekir. Bu veriler, bir ülkenin
sava; potansiyelini deger-
lendirmek dügüncesiyle seçilmigtir ve dolayisiyla, bu yönden
yarari da-
ha az olacak birtakim iyi bilinen ekonomik endeksleri* ige katmamak-
tadir.
Nüfus büyüklügü hiçbir zaman tek bagina güvenilir bir güç göster-
gesi degildir; ama Tablo 12, Rusya ve Birlegik Devletlerin
en azmdan
nüfus bakimmdan nasil öbürlerinden farkh türde birer
Büyük Güç 01-
duklarmi ve Almanya ile (sonradan)
Japonya'ninnasil digerlerinden bi-
raz uzaklagtiklarmi göstermektedir.
TABLO Î2
OÜÇLERÏN TOPLAM NÜFUSLARI, 1890-1938"
(milyonolarak)
1890 1900 1910 1913 ¯1920 1928 1938
1 Rusya 116,8 135,6 159,3 175,1 126,6 150,4 180,6 1
2 Bir. Dev. 62,6 75,9 91,9 97,3 105,7 119,1 138,3 2
3 Almanya 49,2 56,0 64,5 66,9 42,8 55,4 68,5 4
4 Avusturya-
Macaristan 42,6 46,7 50,8 52,1 --
ma" ölçüleri igin içine sokuldu mu, güçlerin çogunun konumu Tablo
12'ye göre önemli ölçüde degigmektedir. Rusya, hiç olmazsa 1930'lar-
daki sanayi geligmesine kadar birinci siradan sonuncu
straya dügmekte,
*
Denizci, ticaretçi ülkelerin konumunu orantisiz olarak güçlendiren
ve kendi kendine
yeterligi hayli yüksek olan devletterin ekonomik gücünü yeterince vurgulamayan dünya
ticaret paylari gibi.
248
I
i
I
I
TABLo
13
GÜÇLERIN KENTSEL KESIM NÜFUSLARI (MÏLYON OLARAK)
VE BU NÜFUSLARIN TOPLAM NÜFUSLAR ÏÇÏNDEKÏ YÜZDESI,1890-1938"
1890 1900 1910 1913 1920 1928 1938
1 Britanya
·
TABLo 14
K϶ÎBASINA SANAYÎLE§ME DÜZEYLERI, 18 80-1938"
(B.B.'nin 1900=100 oluguna gäre)
1880 1900 1913 1928 1938
1 Büyük Britanya 87 [100] 115 122 157 2
2 Birlegik Devlecler 38 69 126 182 167 1
3 Fransa 28 39 59 82 73 4
4 Almanya 25 52 85 128 144 3
5
.
Ìtalya 12 · 17 26 44 61 5
6 Avusturya -
15 23 32 - - -
7 Rusya ¯ 10 15 20 20 38 7
8 Japonya 9 12 20 30' 51 6
249
Bu dönemde demir ve çelik verimi per se sanayilegme için oldugu kadar,
genellikle potansiyël askeri kudretin bir göstergesi olarak da kabul edil-
diginden, bununla ilgili rakamlar Tablo 15'te verilmigtir.
TABLo 15
GÜÇLERIN DEMIR/ÇELIK ÜRETIMLERI,
1890-1938"
(milyonton olarak; 1890'da pik demir, sonrasmda
çelik uretimi)
1890 1900 1910 1913 1920 1928 1938
Birlegik Devletler 9,3 10,3 26,5 31,8 42,3 41,3 28,8
Britanya 8,0 5,0 6,5 7,7 9,2 7,4 10,5
Almanya 4,1 6,3 13,6 17,6 7,6 11,3 23,2
Fransa 1,9 1,5 3,4 4,6 2,7 9,4 6,1
Avusturya-Macaristan 0,97 1,1 2,1 2,6 - - -
0,02 -
TABLO 16
GÜÇLERÏN ENERJÏ TÜKETIMLERI,1890-19382
(kömür eydegeri milyon metrik ton
olarak)
-
Rusya 10,9 30 41 54 14,3 65 177
Japonya 4,6 4,6 15,4 23 34 55,8 96,5
Italya 4,5 3 9,6 11 14,3 24 27,8
Tablo 15 ve 16, hem belirli dönemlerde kimi güçler için sanayi ala-
nmda salt anlamda hizla meydana gelen äncesi Almanya'da,
-1914
250
i
TABLo 17
GÜÇLERÏNNÎSPÎ PERSPEKTIFLE TOPLAM
SANAYÎ
POTANSIYELLERI,1880-19382
(B.K. 1900=100)
251
I
252
TABLO Î9
GÜÇLERÎN ORDU VE DONANMA PERSONELÏ,
1880-1914"
1880 1890 1900 1910 1914
Rusya 791.000 677.000 1.162.000 1.285.000 1.352.000
Fransa 543.000 542.000 715.000 769.000 910.000
Almanya 426.000 504.000 524.000 694.000 891.000
Britanya 367.000 420.000 624.000 571.000 532.000
Avusturya-
Ma.caristan 246.000 346.000 385.000 425.000 444.000
italya 216.000
-
284.000 255.000 322.000 345.000
Japonya 71.000 84.000 234.000 271.000 306.000
Birlegik Dev. 34.000 39.000 96.000 127.000 164.000
TABLo 20
GÜÇLERÌN GEMÏSÎTONAJLARI, 1880-1914r
SAVAS
1880 1890 1900 1910 1914
Britanya 650.000 679.000 1.045.000 2.174.000 2.714.000
Fransa 271.000 319.000 499.000 725.000 900.000
Rusya 200.000 180.000 383.000 401.000 679.000
Birlegik Dev. 169.000 240.000 333.000 824.000 985.000
Ïtalya 100.000 242.000 245.000 327.000 498.000
Almanya 88.000 190.000 285.000 964.000 1.305.000
Avusturya-
Macaristan 60.000 66.000 87.000 210.000 372.000
Japonya 15.000 41.000 187.000 496.000 700.000
-
37,6 ve gene güneyde çok daha yüksek olan- okuma yazma bilmezlik
orani, bati ya da kuzey Avrupa devletlerinin hepsininkinden çok daha
fazlaydi, bu da Italya'daki tarimm çogunlukla geri olduguna igaret edi-
yordu küçük çiftlikler, bereketsiz topraklar, çok az yatirim, ortakçihk,
-
253
I
I
Hollanda ve Westphalia'mnkilerden çok, ispanya ve Dogu Avrupa'nm
köylü toplumlarmdakilerle kiyaslanabilirdi. Italya'da kömür yoktu;
hidroelektrige yönelmesine ragmen Îtalya'mn enerjisinin yüzde 88'i Ïn-
giliz kömüründen saglanmaktaydi; bu da ödemeler dengesi bakimindan
ylpratici oluyor ve çok kötü bir stratejik zayifhk olugturuyordu. Bu ko-
gullarda, Italya nüfusunun sanayide änemli bir genigleme olmadan art-
masi yari nimet, yari külfetti; çünkü bu durum öbür batili güçlere oran-
la kigi bagma sanayi büyümesini yavaglatiyordu;" her yll yüz binierce
Îtalyan (genellikledaha hareketli ve yeterli olanlar) Atlantik'in öbür ya-
kasma göç etmemig olsalar, bu kiyaslama Îtalya'mn daha da aleyhine
olabilirdi. Tüm burlar, Kemp'in deyimiyle Îtalya'yi,
"dezavantajli
geç
kalan ülke" durumuna dügürüyordu."
Bu, Îtalya'da çagdaçIagma hiç yoktu demek degildir. Aslinda pek
çok tarihçi "Giolittia çaginm sanayi devrimi" ve "ülkemizin
ekonomik
hayatmda kesin bir degigme"" derken, tam bu siralardan söz etmekte-
dirler. Hiç degilse kuzeyde, agir sanayi -yänünde önemli bir degigme
oluyordu -- demir ve çelik, gemi yapimi, otomobil yapimi ve tekstil.
Gerschrenhon'a göre Italya'nm sanayilegme yolundaki
"büyük
çaba"si
1896-1908 yillarina sastlamigtir; gerçekten de Italya'daki sanayi büyü-
mesi, Avrupa'da her yerden daha hizla artmig, kirsal kesimden kentlere
olan nüfus hareketi yogunlagmig, bankacilik sistemi sanayi kredisi.sag-
lamak üzere kendini yeniden ayarlamig ve gerçek ulusal gelir ani bir
yükselme gästermigtir." Bunun gibi, Fiedmont tarimmda da ileri adim-
lar atilm14tir.
Ancak, italya'yla ilgili istatistikler, kiyaslamah olarak ve ileriye dä-
nük bir biçimde ele almirsa, bu parlak görünüm donuklagmaktadir. Îtal-
ya gerçekten de bir demir-çelik sanayii yaratmigti; ancak bunun 1913'te-
ki verimi, Ingiltere'ninkinin sekizde biri, Almanya'nmkinin 17'de biri,
Belçika'nmkinin de ancak beste ikisi kadardi.33 Sanayi büyüme oranla-
rinda hiz kazandigt da bir gerçekti; ama ige äylesine dügük bir düzeyden
baglanmigti ki gerçek sonuçlar çok büyük olmadi. Birinci Dünya Savagi
çiktigmda, Büyük Britanya'nm 1900'de sahip oldugu sanayi gûcünün
dörtte birine bile ulaçamamigti; dünya imalat sanayii üretimi içindeki
payi ise gerçekte dügmüg, 1900'de topu topu yüzde 2,S'ken, 1913'te
yüzde 2,4'e inmigtir. Îtalya Büyük Güçler listesine kiyismdan girmigti )
ama, igaret etmek gerekir ki, -Japonyadigmda- öbür güçlerin her biri
Italya'nm iki ya da üç kati sanayi gücüne sahiptiler; kimilerinde (Alman-
ya ve Ìngiltere)bu miktar alti katma çikiyar, birinde de (Birlegik Devlet-
ler) 13 kati agiyordu.
Ïtalyan nüfusu içinde bagkalarma kiyasia daha fazla ulusal bütun-
lük ve kararklik olmasi, bu durumu bir älçuye kadar telafi edebilirdi;
ama böyle geyler de yoktu. Italyan Hükümetinin yönetimi altinda birle-
254
I
ç.n.
255
I
i
Hükümeti o zaman bile, ingiltereile daha yakin baglar kurmak için is-
rar ediyordu; çünkü Fransiz donanmasmi etkisiz kilabilecek bir tek in-
giltere vardi. 1900'den sonraki yillarda Îngiltereile Fransa'nm birbirle-
rine yakinlagtigi ve ingiltere-Almanya iligkisi dügmanliga dogru gittigi
siralarda, Italyanlar rotalarmi yeni Îngiliz-Fransiz birlegmesinden yana
çevirmenin digmda pek bir seçim yolu kalmadigini dügündüler. Avus-
turya-Macaristan kargismda geçmigten gelen hognutsuzluk bu yöneligi
güçlendirirken, Almanya'ya duyulan saygi ve Almanlarin Ïtalyan sana-
yiine yaptiklari parasal katkinm önemi, kopmanm açiga vurulmasini
engelliyordu. Böylece, Italya'nin 1914'teki konumu 1871'deki konumu
gibiydi. Italya, "Büyük Güçlerin en ufagi,"" ve kompularmm gözünde,
onlari sinirlendirecek kadar ne yapacagi belirsiz, ilkesiz bir ülkeydi;
Alpler'de, Balkanlar'da, Kuzey Afrika'da ve daha da ötelerde, hem
dostlarmm herr rakiplerinin çikarlarlyla çeligen ticari ve yayilmaci
emeller besliyordu. Ekonomik ve toplumsal kogullar, olaylari etkileme
gücünü zayiflatmig ama Îtalya gene de oyun digi kalmamigti. Ozetle,
äbür yönetimlerin çogunun degerlendirmesi Italya'mn ortakhginm düg-
manhgindan daha iyi oldugu yolundaydi; ancak aradaki kazanç büyük
degildi?
JAPONYA
1890'da Îtalya Büynk. Güç sisteminin önemsiz bir üyesi idi ama Ja-
ponya bu kuf übe girememigti bile. Japonyayuzyillar boyu, toprak bey-
lerinin (daimyo)ve aristokrat ve savaççi kastin (samurai)olugturdugu,
merkezilegmemig bir feodal oligargi tarafindan yönetilmigti. Dogal kay-
naklarin bulunmamasi ve ancak yüzde 20'si tarima elverigli daglik ara-
zisi yüzünden engellenmig olan Japonya,ekonomik geligme için gerekli
her zamanki önkogullarin hiçbirine sahip degildi. Dünyanin geri kalan.
bölümünden, yakm akrabasi olmayan karmagik bir dil ve kültürel ben-
zersizliginin yogun bilinciyle soyutlanan Japon halki, 19. yüzy1hn iyice
ortalarma kadar içe dönuk kaldi ve yabanci etkilere kargi direndi. Ja-
ponya tüm bu sebeplerle Dünya Gücü ölçülerine göre, politik yönden
olgunlagmamig, ekonomik yönden geri ve askeri yänden kudretsiz kal-
maya zorunlu görünüyordu." Ancak iki kugak sonra, Uzakdogu'daki
uluslararasi politika oyununda önemli bir oyuncu haline geldi.
Meiji Restorasyonu ile 1868'den baglayarak gerçeklegen bu degigi-
min sebebi, Japon seçkinlerin arasindaki etkili üyelerin, ahnacak re-
form änlemleri feodal düzenin parçalanmasma ve samurai klanlarinin
iddetli muhalefetine yol açacak olsa bile, Asya'nm bagka yerlerinde gö-
rülen Bati egemenligi ve sämürgeciliginden kurtulma konusundaki ka-
rarhhklariydi." Japonya, tek tek girigimciler öyle istedikleri için degil,
"devlet"
256
I
I
l
Bu tür tarafi agir çeken" bir tarim tabam olunca, sanayi potan.siyeli
257
ler gerçekleptirerek, sanayi devrimi geçiren tek batih olmayan ülke hali-
ne gelmig, ama ge'ne de. Ingiltere, Birlegik Devletler ve Almanya yamnda
sanayi ve maliye açismdan hafif siklet olarak kalmigti.
Bununla birlikte, Japonya'nmBüyük Güç statüsüne yükselmesine
yardimci olan ve onun, säzgelimi italya'yineden geride biraktigini açik-
layan iki sebep daha vardir. Bunlardan ilki, Japonya'nmcografi açidan
soyutlanmigligiydi. Yakinmdaki Asya kiyisindan ancak dagilmakta olan
Çin Ïmparatorlugununyöneltebilecegi kadar bir tehdit gelebilirdi. Çin,
Mançurya ve (daha da korkuncu) Kore, bir bagka Büyük Gücün eline
dügebilirdi ama cografi kogullar, Japonya'yibu topraklara öbür emper-
yalist devletlerin hepsinden çok daha yakm bir konuma getirmigti bu-
-
nun bäyle oldugunu Rusya 1904-1905 yilmda alti bin millik demiryolu
üzerinden ordunun ihtiyaçlarmi kargilamaya çaligtiginda büyük sikmti-
lara dügerek gärmüy ve bundan birkaç onyil sonra da, Filipinler'in,
Hong Kong'un ve Malaya'nm kurtarilmasmda ige karigan ingiliz ve
Amerikan donanmalari da lojistik sorunlarla boguçurken anlamiglardir.
Dogu Asya'daki büyumesinin surekli olacagi varsayihrsa, Japonya'nm
zaman içinde bu bölgedeki egemen güç olmasi ancak bagka bir büyük
devletin en agiri çabalari sayesinde engellenebilirdi.
¯ Ikinci sebep moral nitelikteydi. Tartigilmaz görünen bir nokta gu-
dur ki, Japonlarmkendi kültürlerinin. benzersizligine iligkin güçlü duy-
gulari, imparatora tapinma ve devlete saygi gelenekleri, samurailerin
askeri onur ve cesaret etosu, disiplin ve dayanikhliga verilen büyük
önem, ayni anda hem agiri yurtseverlik hem de özverilerle engelleneme-
yecek bir politik kültürün dogmasma yol açm1; ve Japonya'dastratejik
güvenlik kadar, pazar ve hammadde bulma amaciyla genigleyerek "Bü-
yük Dogu Asya"yi yaratmak yolundaki istekleri güçlendirmigtir. Bu du-
rum, Çin ve Japonya'nmKore üzerindeki iddialari yüzünden kavga et-
tikleri ve 1894 yilmda Çin'ekargi yapilan baçarik kara ve donanma se-
ferleri strasinda ortaya çikti. Daha iyi donanimh Japon kuvvetlerini
karada ve denizde harekete geçiren gey, bagarma iradesi olarak görunü-
yordu. Bu savagm sonunda Rusya, Fransa ve Almanya'nm müda-
"üçlü
258
|
Quara Japonyasükunetini korumali ve oldugu yerde kahp bek-
lemelidir ki,'kendisine kargi beslenen kugkular yatigsin; bu sure -
içinde ulusal gücümuzün temelleri kuvvetlendirilmelidir, Do-
gu'da bir gün mutlaka dogacak olan firsati gäzlemeli ve bekle-
meliyiz. O gün geldiginde, Japonyakendi kaderini kendisi be-
lirleyecektir.
.41
. .
259
gina ulagmigti. Hiç kimse Japonya'mngösterecegi tepkiyi hesaba katma-
dan Uzakdogu'da önemli bir geyler yapamayacakti; ama Japonya'nm da
yerlegik durumdaki Büyük Güçlerin tepkisini çekmeden daha fazla ge-
nigleyip geniglemeyecegi belli degildi.
ALMANYA
260
I
I
donanma, para ve güç yaratlyor... Çagdag, dev güç araçlari ancak aktif
bir halk, organlarinda ilkbaharin özsuyunun dolagtigmi hissederse
mümkün olabilir."" .
261
i
1900'de kötä yureklilikle söyledigi gibi, her ülke gunu ileri sürer gibiy-
di: "Biz uluslarm en seçmesi, en iyisiyiz... her yeyden çok da bagkalari-
ni yönetme hakkimiz var."
°
Almanya'daki yänetici seçkinlerin de
1895'ten sonra uygun zaman geldiginde genig çaph bir toprak genigle-
mesinin gerekli olduguna inanir görünmeleri belki daha anlamhydi;
Amiral Tirpitz, Almanya'nin sanayilegmesinin ve denizagiri bälgelerde
fetihler yapmasom "dogal
bir yasa kadar kargi konulamaz" oldugunu
ileri sürüyor, Sansölye Bölow "Konu sömürge edinmeyi isteyip isteme-
yigimiz degil, istesek de istemesek de sömürgeler edinmek zorunda ol-
dugumuzdur," gibi bir duyuruda bulunuyor ve Wilhelm Kaiser'in ken-
disi igi hafife ahreasina, Almanya'nm "eski
262
Almanya'mn kara üzerinde bagariyla savagma kapasitesi, kimi göz-
lemcilere gäre daha az etkileyiciydi; gerçektende Prusya Ordusu
1914'ten änceki on yll içinde ÇarlikRusya'smm çok daha büyük kuv-
vetleri yanmda sönük kalmig, Fransa'runkilere denk gibi görunmektey-
di. Alman hükümeti karmagik iç politika sebepleriyle, orduyu belirli bir
buyüklükte tutmayi ve Tirpitz'in filosunun toplam savunma bütçesi
içindeki paymi önemli ölçüde artirmasma imkan vermeyi seçmigti."
911 ve 1912 yillarmm gergin uluslararasi kogullari Berlin'i orduyu bü-
ük ölçüde genisletme kararina ittigi zaman, hizla gerçeklegtirilen degi-
iklik çok etkileyici oldu. 1910-1914 arast ordu bütçesi 204 milyon do-
lardan 442 milyon dolara yükselmig, Fransa'nmki ise 188 milyon do-
lardan ancak 197 milyon dolara çikmigti -- gene de Fransa bu artigi sag-
lamak için yagt gelmig gençlerin yuzde 89'unu askere alirken, Almanya
gençlerinin yüzde 53'ùnü aliyordu. Rusya'nm 1914'te ordusuna 324
milyon dolar harcadigt bir gerçekti, ama bu, çok büyuk bir yük altma
girilerek oluyordu: Savunma harcamalari Rusya'nm ulusal gelirinin
yüzde 6,3'ünü tüketiyor, Almanya'da ise bu oran yuzde 4,6 olarak kah-
yordu? Ingiltere'yi bir yana birakirsak, Almanya."silahlanma yükü"nü
äbür Avrupa devletlerinin hepsinden daha kolay kaldirabiliyordu. Üste-
lik, Prusya Ordusu milyonlarca yedegi seferber edip donatabilirken ve
iyi egitim ve talim gördükleri için- onlan cephe hatti harekatin-
-daha
ligi denizaqiri bölgelere yönelse bile, äbür Büyük Güçlerin nüfus alanla-
rma girmeden nereye varabilirdi? Latin Amerika'ya dogru bir girigim
263
ancak Birlegik Devletlerle savag pahasma sürdürülebilirdi.
1890'li
Çin'deyay11-
ma, yillar-da Rusya ve Îngiltere tarafmdan olumsuz kargilandi
ve JaponlarinRusya'yt 1905'te yenmelerinden sonra söz konusu ol-
maktan çikti. Bagdat Demiryolunu geligtirme çabalari hem Londra'yi,
hem St. Petersburg'u korkuttu. Portekiz sömürgelerini alma çabalari In-
gilizler tarafindan engellendi. Birlegik Devletler b'ati yariküresindeki
et-
kisini geniçletebilir, JaponyaÇin'eel uzatabilir, Rusya ve Îngiltere Or-
tadogu'ya sizabilir ve Fransa Kuzeybati Afrika'daki
kazançlarmi "ta-
kötü bagarisizlik
da buydu- Berlin'deki karar olugturma süreci, yüksek imparatorluk
amaçlari görünümünün ardmda, yakindan izleyenleri gagkmhga dü ü-
ren bir kargaça ve istikrarsizlik içindeydi. Bu durum, büyük älçüde IL
Wilhelm'in kendi kipilik zaylfhklarmdan geliyordu, ama Bismarck'm
kurdugu yapida kurumlarm da kusurlu olugu yuzünden giddetleniyor-
du; genel hukümet politikasimn sorumlulugunu ortaklaga tasiyacak
(kabine gibi) bir kurulug bulunmadigi için, farkli bölümler ve çakar\
gruplari yukaridan bir denetim ve bir äncelikler siralamasi olmadan,
kendi amaçlarinm pegindeydiler." Donanma hemen hemen yalnizca
ilerde Ingiltere'yle yapilacak savagi dügünüyordu; ordu, Fransa'yi saf
digi birakma planlari yapiyordu; maliyeciler ve igadamlari, Balkanlara,
Türkiye'ye ve Yakmdogu'ya sokularak, Rus nüfusunu ortadan kaldir-
mayi istiyorlardi. Sonaç, SansölyeBethman Holweg'in 1914 Temmu-
zunda sizlanarak söyledigi gibi,
"herkese
264
l
ç.n.
265
|
Birlegik Devletlerin digmda, mevcut düzene kafa tutacak güce gerçekten
sahip tek gelme" Büyük Güçtü. Ve eger smirlarim daha do-
"sonradan
degil,
"dolaystz"
olarak sarsabilecek bir güç. Bu, Tirpitz'in deyimiyle
"kaybedilenleri
266
etti." Bairoch'un bir hesabma göre Avusturya-Macaristan Împaratorlu-
GSMH'si 1913'te Fransa'mnkiyle neredeyse ayn1ydi;" bu biraz
gunun
kugkulu görünmektedir -- Farrar'm, Avusturya-Macaristan'in "Avrupa
gucü" içindeki payinin 1890'da yüzde dörtten, 1910'da yüzde 7,2'ye
ç1ktigi yolundaki iddiasi da öyle? Bununla birlikte, imparatorlugun
1870-1913 arasmdaki büyüme oranlartnin Avrupa'dakilerin en yüksek-
leri arasinda oldugu
"sanayi
267
dan korkuyor ve Fransa Di i leri Bakam Delcassè, Almanya'nm Avus-
turya topraklarma-konmasmi ve Adriyatik'e çikmasmi engellemek üze-
re, Rusya'yla ikili Ittifakin kogullarmi gizli gizli yeniden gärügüyordu.
1905'e gelindiginde, Viyana Genelkurmayi, gerçekten de bunahmm
agirlagmasi halinde Macaristan'i iggal için sessiz sedasiz bir ihtiyat pla-
ni yapmaktaydi.3 Viyana'nm ulusallikla ilgili sorunlar listesi, Çeklerve
Macarlarla bitmiyordu. Güneydeki Italyaniar, topraklari üzerinde uy-
gulanan kati Almanlaçtirmaya içerliyor ve smirm ötesindeki Roma'dan
yardim görmeyi umuyorlardi eski Romenlerin daha az ölçüde olsa da
-
okul, hastane, sosyal yardim, vergi, demiryollari, posta igleri gibi birbi-
rinden hayli farkh igleri yürüten 3.000.000'un epey üzerinde devlet
me-
muru vardi. .
Öyleki
. .
. . ordunun kendisi için pek fazla para kalmi-
.
268
I
I
269
I
tüm bu dügmanlarla ayni anda sava masmi engellemenin "diplomatlara
dügen"" bir gey oldugunu ileri sürüyordu; ama kendisinin 1914'ten ön-
ce yaptigi savag planlari ordunun nasil inamlmaz bir askeri dengeleme
hareketine hazirlanmak zorunda kaldigmi ortaya koymaktadir: Dokuz
kolorduluk bir asil kuvvet (A-Staffel) ya (!) Îtalya'ya ya da Rusya'ya
kargi kullanilmak üzere hazirlanirken, üç kolorduluk daha ufak bir
grup da Sirbistan-Karadag (Minimalgruppe Balkan) karpsoda seferber
edilecekti. Buna ek olarak dört kolorduluk bir stratejik yedek kuvvet
(B-Staffel) A-Staffel'i takviye etmek ve onu güçlü bir taarruz kuvve-
"ya
F.RANSA
270
l
manlara mi yigilsin, yoksa donanmayt daha ufak iki bölüme ayirma ris
kine mi girilsin konusunu- agirlagtinyordu."
Bunlara, Ingiltere'nin Misir'i 1882'de iggalinin ardmdan, Ingiltere-
Fransa iliçkilerinin hizla bozulmasi da eklendi. 1884'ten baglayarak, iki
ülke giderek tirmanan bir deniz gücü yarigina saplanip kaldilar, bu ya-
rig, ingiltere açisindan Akdeniz'deki ulagtirma hattom kaybedilme ihti-
maliyle ve (bazende) Fransizlarin Mang'i geçerek ülkeyi istila edebile-
cekleri korkusuyla baglantiliydi." Daha sürekli ve tehdit edici olan mü-
cadele, Ïngiltere ve Fransa arasinda sik sik tekrarlanan sömürge çatig-
malariydi. Îngiltereile Fransa, 1884-1885'te Kongo, 1880'li ve 1890'li
yillar boyunca da Bati Afrika yüzünden kavga etmiglerdi. 1893'te Si-
yam yüzünden savagm epigine gelmig görünüyorlardi. En büyük buna-
lim, 1898 tarihinde, Nil Vadisinin denetimi için 16 yildir süren rekabet,
Kitchener'in ordusu-ile Marchand'm az sayidaki kuvvetinin Fashoda=da
kargi kargiya gelmeleriyle doruga yükseldigi zaman yagandi. Fransizlar
o sefer geri çekilmelerine ragmen, emperyalizm söz konusu oldugunda
yorulmak bilmez ve gözu pektiler. Ne Timbuktu, ne Tonkin sakinlerinin
Fransa'yi gerilemekte olan bir güç gibi gärmeleri söz konusu olamazdi,
hem de hiç. Fransa, 1871-1900 arasi mevcut sömürge topraklarina 3,5
milyon mil kare genigliginde yeni topraklar eklemigti-ve hiç tartigmasiz,
Ingiltere'nin ardindan en büyük denizagiri imparatorluguna sahip ül-
keydi. Buralarda fazla bir ticaret olmamasina ragmen, Fransa oldukça
büyük bir sämürge ordusu ve Dakar'dan Saygon'a bir sürü donanma
üssü kurmustu. Levant ve Güney Çin gibi sömürgelestirmedigi yerlerde
bile etkisi büyüktü."6
lleri sürülen bir gärüge göre, Fransa böylesine dinamik bir sämür-
gecilik politikasi uygulayabildi, çünkü devlet yapilari, az sayidaki bü-
rokrata, sömürge valilerine, parti colonial heveslilerine, ÜçüncüCum-
r 271
'
|
huriyetin hizla degigen hükümetlerinin pek denetleme firsati bulama-
"ileri"
"lobi"sinde
sürekli görev
yapanlarin ve bu kimselerin dostlarmm eline birakarak-- amaçh olma-
dan bir guç ve tutarlihk katmissa da, donanma ve orduyu ilgilendiren
konularda çok daha az isabetli bir etkisi olmuytur. Sözgelimi, rejimdeki
hizh degigiklikler, beraberinde, kimileri "iginin
ehli olmayan", kimileri
de denizagiri strateji konusunda inatla inandiklari (ama her zaman de-
gigiklikgösteren) görüglere sahip, yeni donanma bakanlari getiriyordu.
Bunun bir sonucu olarak, bu onyillarda Fransiz donanmasma büyük
paralar ayrilmigsa da, bu paralar iyi kullanilmamigtir: Gemi
yapimi
programlart bir yönetimin guerre de course (ticari gemilere saldiri)
stratejisi tercihinden, bir bagka yänetimin savag gemilei·ine kesin des-
tek saglama politikasma geçilerek sik sik degiçiklik syapildigim
gösteri-
yordu; böylece donanmano elinde ne Ingilizlerinkiyle,ne de daha
son-
ralari Almanlarmkiyle boy ölçügecek durumda olmayan heterojen bir
gemi toplulušu kahyordu.'" Ama politikanin Fransiz donanmasi üze-
rindeki etkisi, ordu üzerindeki etkisinin yanmda önemsiz görünüyor-
du; ordu içindeki subay toplulugurun cumhuriyetçi politikacilara kargi
duydugu agiri hognutsuzluk ve bir süre sivil-asker çatigmasi (Dreyfus
olayi bunlarin yalmzca en ünlüsüydü), Fransa'nm dokusunu zayiflat-
mig ve ordunun hem devlete bagliligt hem de yeterligi konusunda kug-
kular uyandirmigtir. Sivil-asker çatigmalari, ancak 1911'den sonra mil-
liyetçiligin olaganüstü bir canhhk kazanmasi sayesinde, düsman Al-
manya'ya kargi ortak cihat açildigi zaman bir yana birakilabilirdi; ama
fazlaya kaçan politika dozunun Fransiz -silahh kuvvetleri üzerinde ona-
rilmasi mümkün olmayan zararlar yapip yapmadigini dügünen şek çok
kimse vardi."
Fransa'nm gücünü, içinden smirladigt belli olan bir bagka gey de,
ekonominin durumuydu." Bu, karmagik bir konudur ve ekonomi tarih-
çilerinin farkli endeksleri tercih etmeleriyle daha da karmagik hale gel-
mektedir. Olumlu tarafmdan bakihrsa:
272
'
l
i
degerleri vb.
Son olarak da, inkâr edilemeyecek bir nokta, Fransa'nm hareketli
açismdan
sermaye son derece zengin olmasiydi, bu sermaye ülkenin
diplomasi ve strateji çikarlarma hizmet için kullamlabilirdi. (Ve sistemli
olarak böyle kullam1migtir.) Bunun en etkileyici- belirtisi ise, 1871 tarih-
li ve Bismarck'in hatah hesaplarina göre Fransa'nin gücünü ilerde uzun
yillar felce ugratacag1 varsayilan tazminatm Almanlara hizla ödenmesi
olmuytur. Ancak bunu izleyen dänemde Fransiz sermayesi Avrupa için-
de ve digmda çegitli ülkelere de akmigtir. 1914'te Fransa'nm dig yatirmr-
lari toplam 9 milyon dolara variyor ve bu miktar, bir tek Îngiltere'nin-
kinin gerisinde kahyordu. Bu yatirimlar, Îspanya ve Ïtalya dahil Avru-
pa'nin oldukça büyük bir bölümunde sanayilegmeye yardim etmig, ayni
zamanda Fransa'nm lçendisine de büyük politik ve diplomatik yararlar
saglamigti. Yeni yüzyda girilirken, Italya'nin Üçlü Ittifaktan yava;
yavag
kopmasmda, ülkenin sermaye ihtiyacmm pay1 olmug, bélki de kopma
tümüyle bundan olmuytu. Çin'e,demiryolu igletme haklari ve bagka ay-
ricahklar kargihgi, Fransizlar ve Ruslar tarafindan verilen borçlar, he-
men her zaman Paris'ten saglamyor ve St. Petersburg yoluyla aktarih-
yordu. Fransa'nm Türkiye ve Balkanlar'da yapt1gi muazzam yatirimlar
-umduklarim
273
ri"nin Almanya'yi bu yolla ezmek üzere daha da büyük bir hizla sefer-
ber edilmesi kogulayla yapiyorlardi.'2 Bu, Fransa'nm, mali gücunü stra-
tejik gücünü desteklemek üzere kullanma yetenegini
o güne kadar en
açik biçimde gösteren bir örnekti. (Ancak, gariptir ki, Rus askeri
ne
mekanizmasi daha yeterli hale geldikçe, Almanlar da Fransa'ya hizla
vurmak için daha çok hazirlanmak durumandaydilar.)
Ancak, ekonomik veriler kiyaslamah olarak ele alminca, Fransa'nm
geligimiyle ilgili bu olumlu görüntüler bir kez daha silinip gitmektedir.
Fransa'mn ülke dipinda çok büyük yatirimlari oldugu kesindi; ama bu
sermayenin, ne elde edilen faiz gelirleri" ne de Fransiz ürünleri için ya-
bancilarin yaptiklari sipariglerde saglanan artiçIar yoluyla ülkeye en
kârli kargiligt getirdigine iligkin pek bir belirti yoktur: Çogukez Rus-
ya'da bile, ithalat ticaretindeki aslan paymi Alman tüccarlar kapiyordu.
Digartya giden. Avrupah imalatçilar arasinda Almanlarm oram daha
1880'lerin bagmda Fransizlari geçmistir; bu orany .1911'de hemen he-
men Fransizlarm iki katiydi. Bu durum da, tatsiz'bir gerçegi, Fransiz
ekonomisinin bir iki kugak öncesi ingilizlerin sanayi alanmdaki güçlü
rekabetinden zarar görmügken pimdi de dev Alman sanayiinin yukselisi
yüzünden etkilenmekte oldugu gerçegini, yansitiyordu.'Otomobil sana-
yii gibi gerçekten de ender istisnalar digmda, kargilagtirmali istatistikler
bu gerilemeyi tekrar tekrar göstermektedir. Savagm hemen öncesinde
toplam sanayi potansiyeli Almanya'mnkinin ancak yaklagik yüzde 40'1
iken, çelik üretimi altida birinin bir parça üzerine çikiyor, kämär üreti-
mi ise zar zor yedide birini buluyordu. Üretilenkömür, çelik ve demir,
daha ufak fabrikalardan ve daha fakir madenlerden geldigi için, genel-
likle daha pahahydi. Bunun gibi, Fransiz kimya sanayiinde ilerleme
kaydedildigi yolundaki tüm iddialara ragmen, ülke büyük ölçüde, Al-
manya'dan yapilan ithalata bagimliydi. Fabrikalarm ufakhgi, modasi
geçois uygulamalari ve koruma altindaki yerel pazarlara olan agiri ba-
gimhhgidügünülürse, Fransa'nin 19. yüzyddaki sanayi geligiminin sert
bir dille
"hiçbir
yam tutmaz . .
274
GSMH'smo Almanya'ninkinin yuzde 40'i dolaymda oldugunu göster-
mektedir. Wright'a göre, Fransa'nm 1914'teki ulusal geliri, Alman-
ya'nm 12 milyar dolarma kargi, alti milyar dolardi." Dogu kompusuyla
yapilacak yeni bir savag, eger Fransa tek bagina kahrsa, 1870-1871'de-
ki sonucun tekrarmdan bagka bir gey getirmeyecekti.
Fransa, bu kargilagtirmah endekslerin çogunda Almanya'nin oldu-
gu kadar, Birleçik Devlerlerin, Ïngiltere'nin ve Rusya'nm da hayli gerisi-
ny dügmüçtü; bu yüzden de 20. yüzyilm bagmda Büyük Güçler arasmda
ancak beginciydi. Bununla birlikte, önemli olan, Fransiz
gücünün Al-
manya kargismda agmmaya ugramasiydi; bununda tek sebebi iki ülke
arasmdaki dügmanca iligkilerdi. Su bakimdan, geligmeler kätü günlerin
habercisiydi. Almanya'nm nüfusu 1890-1914 arasmda yaklagik on se-
kiz milyonluk bir artig göstermigken, Fransa'ninki bir milyondan biraz
fazla artti. Bu, Almanya'nm daha yüksek olan ulusal geliriyle birlikte
dügünuldügünde, Fransizlar askeri yönden egit olabilmek için kendileri-
ni ne kadar zorlasalar da, her zaman geride kalacaklar demekti. Yagi
gelmig gençlerden yüzde 80'inden fazlasmi askere alan Fransa, en azm-
dan bazi ölçümlere gäre, kendi buyüklügü için gagirtici boyutta bir -or-
du olugturmuytu: Sözgelimi, 40 milyonluk nüfusu içinden-80 tümen se-
ferber edebilmesi, Avusturya'nm 52 milyonluk nüfusundan çikardigi 48
tümene gäre daha iyiydi. Ancak bunun imparatorluk Almanya'si kargi-
smda pek bir yarari yoktu. Prusya _Genelkurmayi daha iyi egitilmig ye-
deklerini kullanarak, yüz tumenden biraz fazlasmi seferber etmekle kal-
miyor,. bagvurabilecegi muazzam bir insan gücü potansiyeline de sahip
bulunuyordu - gerekli ya; grubu içinde Fransa'nm bey milyonuna kargi
yaklagik on milyon adami vardi; ayrica 112.000 gibi inanilmaz bir say1-
ya ulagan büyüyen bir ordu için kilit unsur olan- iyi egitimli astsu-
-ve
275
'
i
I
yeniden
doguçu" ile baglantihydi. Çoguaskeri uzman, çikacak savagm kisa ola-
cagini varsaylyordu. Bu yüzden, önemli olan, savag alanina hemen indi-
riliverilecek tümen sayisiydt, Alman çelik ve kimya sanayilerinin bu-
yüklügu ya da Almanya'nm milyonlara varan acemi asker potansiyeli
degil."
Ulusal günenin böylece yeniden canlilik kazanmasmi en güç1ü bi-
çimde etkileyen, belki de Digigleri Bakam Delcassé ile diplomatlarmm
yeni yüzyila girildikten sonra, Fransa'nm uluslaraiasi konumunda sag-
ladiklari iyilegmeydi. Bu kigiler, Kaiser yönetiminin zayiflatmak
"
için
her türlü çabay1 göstermesine ragmen, St. Petersburg'la olan hayati ba-
gi besleyip surdürmekle kalmamig, Italya ile iligkileri sürekli olarak ge-
ligtirerek, onu neredeyse tamamen Oçlü Ittifaktan uzaklagtirmiglardir.
(Böylece hem Lorraine'de hem Savoy'da savagma zorunlulugundan do-
gan stratejik sorunda bir ferahlama olmiigtu). En önemlisi de, Fransiz-
lar, 1904 entente'i ile, Îngiltere'yle sömürgeler konusundaki görüg ayri-
hklarim yatistirmiglar, daha sonra da Londra'daki Liberal hükümetin
önde gelen üyelerini Fransa'nm güvenliginin ingilizler için ulusal bir çi-
kar konusu olduguna inandirmayi bagarmiglardi. Ïç politika sebepleri
ile Ingilizler degigmez bir ittifakm yapilmasini.engellemiglerdir ama, Al-
manlarin Açik Deniz Filosuna yaptiklari her ekleme ve Almanya'nm
batidan yapacagi bir saldirmm tarafsiz Belçika'dan geçecegi yolundaki
bir belirti, Fransa'nm ilerde Ïngilizdestegi saglama gansmi artirmistir.
Ingiliz igin içine girdigi takdirde, Almanlar yalnizca Rusya konusunda
degil, kralhk donanmasimn açik deniz filosuna yapabilecegi etki, deni-
zagiri ticaretlerinin yok olmasi ve Kuzey Fransa'da yayllmig, küçük ama
önemli olan îngiliz kuvveti konusunda da kaygi duymak zorunda kala-
caklardi. Rus ve Ïngilizlerimüttefik edinerek Bochelarla* çarpigmak)
Fransizlarm 1871'den beri dügledikleri bir gey olmugtu; gimdi ise bu,
açik seçik bir gerçek olarak gärünüyordu.
Fransa, Almanya'ya teke tek bir mücadelede kargi koyabilecek gibi
degildi; bu tür bir mücadele tum Fransiz hükümetlerinin kaçmmaya ka-
*
Boche: Fransizca konugma dilinde ilk kez bu tariblerde Almanlan kastetmek üzere
kullandan ve bir ölçüde açagilama tagiyan terim. - ç.n.
276
I
rarh olduklari bir geydi. Eger Büyük Güç olmano belirtisi, bir bagka
gücün kargisma rakip olarak çikmaya istekli ve buna yeterli olmaksa,
Fransa (Avusturya-Macaristan gibi) bundan daha apagi bir konuma
dügmügtü. Ancak bu tanim, 1914'te kendisini psikolojik olarak savaga
göre ayarlamig," askeri yönden her zamankinden daha kudretli, zengin
ve en önemlisi güçlü müttefiklere sahip bir ulus için, fazla soyut kali-
yordu. Tüm bu özelliklerin bir araya gelmesinin Fransa'yi Almanya
1 argisoda dayanacak duruma getirip getirmeyecegi ise, cevabi belirsiz
b1r soruydu; ama Fransizlarm çogu getirecegini dügünüyor gibiydiler.
BÜYÜK BRÏTANYA
277
---.....
.... .. ......-..... .s. .. ......,.
...
.
de
.
Mi Em
27 8
l
tan veya daha pek çok aday degil- Ingiltere kisa üyeler listesine hep gi-
riyordu.
bagka perspektiflerden Ingiliz
-säzgelimi,
"resmi
Ancak, gö-
rüg"ünün" ölçülü hesaplari ya da Ingiliz gücünün çäkügünü dile geti-
ren daha sonraki tarihçilerin perspektifinden- bakildiginda, 19. yüzyl-
lin sonu kesinlikle imparatorlugun gücü için girigim" yaptigi
"dunya
aferiyle doruga ulagmigti; .bu zaferin bir sonucu olarak da, bir sonraki
yarim yüzyil içinde ülke hemen hemen rakipsiz deniz ve imparatorluk
üstunlúgünün keyfini sürme imkãni bulmuçtu. Ancak 1870'den sonra,
dünya güçler dengesinde meydana gelen degigme, Ïngiliz gücünü tehlike
habercisi olan ve etkilegim içinde bulunan iki yoldan agmmaya ugrati-
yordu. Bunlardan ilki, sanayilegmenin yayilmasi ve ordu donanma agir-
liklarinda bundan dolay1 meydana gelen degigikliklerin Britanya Ìmpa-
ratorlugunun nispi konumunu her ülkeninkinden daha fazla zayiflat-
masiydi; çünkü gerçek yerlegik Büyük Güç olarak statükoda olugan te-
mel degigiklikler yüzünden kaybedecekleri, kazanacaklarindan daha
çoktu. Ingilteregüçlü, birligini kurmuy bir Almanya'nm ortaya çikma-
sindan Fransa ve Avusturya-Macaristan kadar dolaysiz biçimde etkilen-
memigi. (Londra'nm Almanya meselesiyle gerçekten ugragmak zorun-
da kahyi, ancak 1904-1905'ten sonraya rastlamigtir.) Ama Amerikan
gücünün yükseligi dolayisiyla, kendi alanina en çok saldiri olan devlet
Ingiltere'ydi; çünkü Ingiltere'nin bati yariküresindeki çikarlari (Kanada,
Karayipler'deki donanma üsleri, Latin Amerika'daki ticareti ve yatirim-
lari) öbür Avrupa ülkelerinin hepsininkinden daha önemliydi;104 Rus si-
nirlarmm geniglemesinden en çok etkilenen de oydu, çünku bunun Ya-
kmdogu ve Basra Körfezindeki ingiliz nufuzuna, sonuçta da belki Hint
altkitasi üzerindeki denetimine yönelttigi tehditi herkes görebiliyordu;*
Çin'in dig ticaretinde en buyük paya sahip ülke olarak, Çin imparator-
lugunun bölüçülmesi ya da burada yeni bir gücün ortaya çikmasmdan
ticari çikarlari en ciddi biçimde zarar görebilecek ülke de oydu," bu-
nun gibi, 1880 sonrasmda sömürgeler konusundaki kapigma sirasmda
Afrika ve Pasifik'teki nispi konumu en çok etkilenen güç de oydu, çün-
ku (Hobsbawn'un deyimiyle) kalmig dünyanm büyük bir bälümü
"geri
279
kafa tutan çegitli devletlerin nispi güçlerinin çok daha fazla olugu ve bu
arada, tehditlerin hemen hemen egzamanh olarak geliyor gibi görünme-
leriydi. Avusturya-Macaristan Împaratorlugunun dikkati nasil Avru-
pa'da birkaç dügmanla ugragmak zorunlulugu yüzünden dagilmig du-
rumdaysa, Îngiliz devlet adamlari da, boyutlari bakimindan hemen he-
men dünya çapinda olan bir diplomatik ve stratejik dengeleme eylemi
içinde bulunmak zorundaydilar. Sözgelimi, kritik bir yll olan 1895'te
Kabine, Çin-Japon savaginin ardmdan
Çin'indagilma ihtimali, Osman-
h imparatorlugunun çäkügüyle Birlegik Devletlerle Venezuella-Ïngiliz
Guyanasi simrlari yüzünden çikan kavgayla, Güney Afrika yüzünderi
yaklaçan çatigmayla, Ekvator Afrika'sina gönderilen Fransiz askerleriy-
le ve Ruslarin Hindukug'a dogru yaptiklari saldiriyla hemen hemen ay-
m zamanda ugragmak zorundaydi?" Yapilmakta olan, deniz gücü açi-
sindan da bir dengeleme eylemiydi; çünkü bütçesi
ne kadar düzenli bir
biçimde artirihrsa artirilsm, 1890'h yillarda güçlentriekte olan beg ya da
alti yabanci filo ile kargi kargiya bulunan krallik donanmasi, artik yüz-
yll ortasmdaki gibi "enginlere
egemen" olamayacakti. Donanma komu-
tanliginin tekrar tekrar belirttigi gibi, bati yarikuresindeki Amerikan
tehditine kargi koyabilirdi ama bu ancak savag gemilerini Avrupa sula-
rmdan çekmekle olabilirdi;
aym gekilde, Uzakdogu'daki krallik donan-
masi genigletilebilir, ama bu Akdeniz'deki filoyu zayiflatmak pahasma
olabilirdi. Kralhk donanmasmm. her yerde birden güçlü olmasi müm-
kun degildi. Son olarak da, yapilan dengeleme hareketi, ordu açismdan
da gerekliydi; Ìngiliztaburlari beliren acil durumlari gögüslemek üzere
Aldershot'tan Kahire'ye, Hindistan'dan Hong Kong'a aktarthyordu -
280
I
I
281
riyle,
"kaderinin
hemen
hepsi, kendi çaglarmda belirmiç olan tehlikeleri abartma egilimindeydi-
ler. Demir ve çelik içkollari ve imalat makineleri sanayii çegitli pazarlar-
da önculügu kaptirmigti ama kesinlikle silinip gitmemigti. Tekstil sana-
yii 1914 öncesi yillarda bir ihracat patlamasi yag1yordu; bunun bir son
gürlük durumu oldugu ancak geriye dönülüp bakildigi zaman anlasil-
migtir. Ïngilizlerin
-hem
282
sinin fiyatini ikiye katladigt için, 1914'ten önceki 20 yil içinde agir bir
baski altmda bulunmasma ragmen, Ïngiltere hem içte, hem ülke diginda
son derece zengindi. Üstelikseçmenlerin sayismdaki artiglar ilk kez ol-
harcamalara yol açiyordu. Ancak
"sosyal" "silah
dukça büyük ve ge-
çim" için yapilan ödemelerdeki artiglar salt anlamda ürkütücü görünü-
yorsa da bunun sebebi, gece bekçisi durumundaki devletin kipilerin ge-
lirinden çok az bir bölümünü vergi olarak ahp, ulusal gelirin çok küçük
bir bölümünü hükümet harcamalari için kullanlyor olmasiydi. 1913'te
bile toplam merkezi ve yerel yönetim harcamalari, GSMH'nin ancak
yüzde 12,3'üne egitti. Böylece Ingiltere 1914 öncesinde savunmaya en
çok harcama yapanlardan biri oldugu halde, ulusal gelirinden bu amaç-
la ayirmak zorunda oldugu pay Avrupa'daki öbür güçlerin hepsinin
.
ayirdigi paydan daha ufakti;"' ve baç emperyalistler Îngiltere'nin mali
kudretini sanayi gücü kargismda kötüleseler de, o siralarda denizagiri
bölgelerde gerçeklegtirilmig olan yatirimlar 19,5 milyar dolar gibi ina-
nilmasi güç bir toplama ulagiyordu;"I bu yatirimlarm ulusal gelir kay-
nagi oldugu da kugkusuzdu. Ingiltere'nin, gerekirse genis çapta, pahali
bir savagm harcamalarmi kargilayabilecek durumda oldugu tartigilmaz-
di; daha kuçkulu olan nokta ise, ulusal kaynaklarim silahlanmaya ve
modern sanayiye dayali har be giderek daha büyük oranda ayirmak zo-
runda kahrsa, liberal nitelikli politik külturünü
-serbest
ticaret, dügük
devlet harcamalari, zorunlu askerligin bulunmamasi ve esas olarak do-
nanmaya olan güven- koruyup koruyamayacagiydi."" Ancak kaynakla-
rmin yeterince büyük oldugu tartigilmazdi.
Birtakim bagka etkenler de Ingiltere'nin Büyük Güçler arasindaki
konumunu kuvvetlendiriyordu. Stratejik demiryollarmm ve kitle ordu-
larinin Hindistan'm ve öbür sömürgelerin jeopolitik güvenligini sarstigi
bir çagda, imparatarlugun kara üzerindeki smirlarmi savunmak giderek
güçlegtigi halde,"' Britanya Adalarmm denizlerle karadan ayrilmig olu-
u, her zamanki gibi büyük bir avantajdi bu durum halki, kompu or-
-
283
I
I
mi, hammadde ve para saglayarak imparatorluk gücüne katkida bulu-
nabiliyorlardi -
284
I
I
kapasitesi, imparatorluk sömurgeleri ve deniz gücü bir araya gelince,
1850'de oldugundan çok daha az belirgin bir biçimde olsa da, ulkenin
hâlâ bir numarali" dünya gücü oldugu ortaya çikiyordu. Ama bir nu-
"
mara olma konumu, ayni zamanda Ingiltere'nin asil sorunuydu da. In-
giltere artik olgun bir devletti ve niteligi geregi, mevcut düzenlemeleri
korumak ya da hiç degilse, iglerin yavaçça ve barigçil yolla degigmesini
saglamak gibi bir kaygisi vardi. Birtakim açik amaçlar ugruna savaga-
cakti -Hindistan'm savunulmasi, özellikle ülke sulari üzerindeki deniz
gücü üstünlügünün sürdürülmesi ve muhtemelen Avrupa'daki güç den-
gesinin de korunmasi- ancak her konuyu daha genig bir çerçeve içine
yerlegtirmek ve ingiltere'nin bagka çikarlari ile tartmak gerekiyordu. 19-
te Salisbury bu yüzden 1889 ve 1889-1901'de Almanya ile degigmez bir
askeri taahhüte karsi çikmig, Grey de 1906-1914'te Almanya'ya kargi
degigmez bir askeri taahhüte girmekten kaçmmigtir. Eu durum, Ingilte-
re'nin gelecekteki politikasim Paris ve Berlin'deki karar mercilerini si-
nirlendirecek kadar belirsiz ve kararsiz kilarken, Palmerston'un hâlâ
yaygm olarak kabul gören, ülkenin sürekli çikarlari vardir ama sürekli
muttefikleri yoktur iddiasmi da yansitlyordu. Ingiltere'ye böylesine bir
hareket özgürlügü taniyan kogullar yuzyil sona ererken yok olmaktaydi
ama ülkenin çegitli çikarlari çikarlari karçismda Avru-
-imparatorluk
RUSYA
re, yaklagmakta
kendiliginden bir üyesiydi. Sirf Finlandiya'dan Vladivostok'a yayilan
toprak buyüklüšn bunu sagliyordu ona Almanya'nm yaklagik üç, in-
-
giltere'nin yaklagik dört kati olan, dev ve hizla büyüyen nüfusu da därt
yüzyil boyunca batiya, güneye ve doguya dogru genigleinigti ve kargilay-
tigi aksiliklere ragrnen artik durmak istedigi yolunda bir igaret vermi-
.
yordu. Silah altmdaki ordusu 19. yüzyil boyunca Avrupa'nm en genig
ordusu olmugtu ve Birinci Dünya Savagina yaklagihrken, 1,3 milyon
cephe hatti askeri ve iddiaya göre beg milyona varan yedekleri ile hâlâ
herkesin ordusundan daha büyüktü. Rusya'mn askeri harcamalari da
"normal"
285
I
i
yordu. Prusya Genelkurmayi bile Ruslarm kudretinin böyle artmasm-
dan telaga kapilmig-görünüyor ve genç Moltke 1916 ve 1917ye gelin-
diginde, Prusya'nm "dügmanlarmm
askeri gücünün kendisinin bile
na-
sil baça çikacagini bilemeyecegi kadar büyümüg olacagim'""
bildiriyor-
du. Buna kargi, kimi Fransiz gözlemciler, Rusya "silindir"inin
batiya
dogru ilerleyip Berlin'i dümdüz edecegi günü büyük bir sevinçle bekle-
mekteydiler. Bazi Ïngilizler,özellikle de St. Petersburg'daki elçilikle bag-
lantili olanlar, bagtaki politikacilara israrla "Rusya hizla äyle güçleni-
yor ki, onunla olan dostlugumuzu ne pahasina olursa olsun korumah-
yiz,""6 diyorlardi. Galiçya'dan Iran'a ve Pekin'e kadar Rus kudretinin
artigi yaygm bir kaygi uyandirmaktaydi.
Bu söylenenlerden çikarilabilecegi gibi, Rusya gerçekten de bir kez
daha Avrupa'nm jandarmasi durumuna gelme noktasmda ruydi? Bu
ülkenin gerçek gücünü degerlendirmek 18. yüzyildan bu
yana batih
gözlemciler için bir sorun olmuy ve bu tür bir
dgerlLendirme,
güvenilir
kargilagtirmah verilerin kitligi, Ruslarm. yabancilara söyledikleri ile
kendi içlerinde söyledikleri arasmdaki farkhliklar ve nesnel gerçekler
yerine genel nitelikli öznel ifadelere dayanma tehlikesi yüzünden hep
daha da zor hale gelmigtir. "Avrupa'nm 1914 öncesinde Rusya'yi nasil
degerlendirdigi"ne iligkin incelemeler, ne kadar kapsamh olurlarsa ol-
sunlar, "Rusya'mn gücü" üzerine kesin bir çözümleme ile ayni
gey de-
gildir.
Bununla bidikte, eldeki inanihr bilgilerden anlagilmaktadir ki
.
1914'ten önceki onyillarda Rusya ayni anda hem güçlü hem zayifti du- -
rum her zamanki gibi insanm teleskopun hangi ucundan baktigma bagh
olarak degigiyordu. Her geyden änce,, Kirim Savagi
zamanina gäre, sana-
yi alamnda artik çok daha kudretliydi."* 1860-1913 yillari arasmda
-bu
çok da uzun bir dänemdir- Rusya'nm sanayi verimi yilda ortalama yüz-
de beg gibi dikkat çekici bir oranda artti ve 1890'h yillarda bu oran yüz-
de sekize daha çok yaklagti. Birinci Dunya Savagmm hemen äncesindeki
çelik üretimi Fransa ve Avusturya-Macaristan'mkini geçmigti ve Italya
ile Japonya'nmüretiminin bir hayli önünde bulunuyordu. Kömür üreti-
mi ise, 1890'da alti milyon tonken, 1914'te 36 milyon tona çikarak da-
ha da hizla artti. Rusya dünyanm ikinci en büyük petrol üreticisiydi.
Geçmigi hayli gerilere uzanan tekstil sanayi geniëlerken
\
-pamuk
egirme
araçlart gene Fransa ve Avusturya-Macaristan'a göre çok daha fazlaydi-
kimya ve elektrik sanayilerinde de sonradan bir geligme oldu; tabii silah
fabrikalarmda da. St. Petersburg, Moskova ve öbür büyük kentlerin çev-
resinde çogu kez binierce iççinin istihdam edildigi çok büyük fabrikalar
belirdi. Daha 1900'de, yaklagik 31.000 mil uzunlugundaki Rus demir-
yollari agi sürekli olarak genigletilerek 1914'te 46.000 mile yaklagti,
Rusya'nm 1892'de altm standartina geçigiyle istikrara kavugan dig tica-
286
l
287
|
yüksek düzeyde tutulanlardi; buna ragmen, savunma bütçesinde ya da
demiryolu yapunmda meydana gelen her arti la birlikte ithal mamulle-
rin miktarmda kabarma oluyordu. Rusya'nin az geligmiglik konumu-
nun en iyi göstergesi belki de, 1913 gibi ileri bir tarihte bile, digariya
sattigi mallarm yüzde 63'ünü tarim ürünlerinin, yüzde 11'ini de keres-
tenin olugturmasiydi;"I Amerikan mah çiftlik donammlannin, Alman
mali imalat makinelerinin kargiligim ve ülkeniti muazzam dig borç faiz-
lerini ödemek üzere bu ihracata giddetle ihtiyaç vardi --
ancak bunun
için tam yeterli olamiyordu.
Rusya'run gucunü degerlendirirken, i; karquagtirmah verim oranla-
rma gelince, durum daha da kötülegmektedir. Rusya 1914 öncesinde
därdüncü en büyük sanayi gücü olmakla birlikte, Birlegik Devletlerin,
Îngiltere'ninve Almanya'mn epey gerisindeydi. Çelik üretimini, enerji
tüketimini, dünya imalat sanayii içindeki paymt ve toplam sanayi po-
tansiyelini gösteren endekslerde, Ingiltere ve Almanya yamnda sönük
kaliyordu; Bu rakamlar, nüfus buyüklügüyle birlikËe ele almir ve kigi
basma degerler esas tutularak hesaplanirsa, aradaki uçurum gerçekten
muazzamdi. Rusya'nm 1913'teki kigi bagma sanayilegme düzeyi, Al-
manya'nmkinin dörtte birinden, Ingiltere'ninkinin de altida birinden
azdi."'
1914'te genç Moltke'nin ve Ingiltere'nin St. Petersburg'daki elçisi-
nin gözünü yildiran Rusya, temelde bir köylü toplumuydu. Nüfusunun
yüzde 80 kadari geçimini tarimdan sagliyor ve geri kalan nüfusun ol-
dukça büyük bir bölumünün de käy ve komunle olan baglantilari surü-
yordu. Baltalayici olan bu noktayi, iki bagka noktayla birleptirmek ge-
rekir. Bunlardan ilki, Rusya'nm nüfusundaki muazzam artigm
-yalmzca
288
|
i
olaganüs-
tu hizla gerçeklegen büyüme, äbür sektörlerde, özellikle de tarimda ve
kipisel tüketim alanmda büyük bir yavaglik hatta önemli ölçüde kö-
-ve
taginm geliri, çagdagi olan bir Ingiliz'in gelirinin ancak yüzde 27'si ol-
dugu halde, devletin bu gelirden o günkü savunma giderlerine ayirdigi
I
oran, ortalama bir Ïngilizinkine göre yüzde 50 daha fazlaydi.'""
I
I
289
I
I
Tarimdaki geriligin, sanayilegmenin ve orantisiz askeri harcamala-
rin olugturdugu Eu saghksiz bilegimin toplumsal maliyetinin daha da
agir olacagi kolayca tasavvur edilebilir. 1913'te, Rus yänetimi silahh
kuvvetlere 970 milyon ruble ayirmig, saglik ve egitime ise ancak 154
milyon ruble harcamigti; idari yapi, bölgelere Amerika'daki eyaletlerin
ya da Ïngiltere'dekiyerel yönetimlerin sahip olduklari mali yetkileri ta-
mmadig1 için, bu yetersizligi bagka türlü gidermenin yolu da yoktu. ly-
çiler hizla büyüyen kentlerde kanalizasyonsuz bir çevre, saghgi tehdit
eden kogullar, berbat konutlar ve yüksek kiralarla bogugmak zorunday-
dilar. lçkicilik inanilmasi güç boyutlardaydi -- kaba gerçekten kisa vade-
li bir kaçigti içkicilik. Ölüm oram Avrupa'daki en yüksek orandi. Bu
tür kogullar, fabrikalarda uygulanan disiplin ve yagam düzeyinde fark
edilir gerçek bir yükselmenin olmayigi, sisteme kargi için için kaynayan
bir öfke yaratniig bu da halkçihk yandaglari, Bolgevikler, anargi egilimli
sendikalistler, radikaller için ideal bir üreme tabam olugturmuytu as-
-
sorunu." Ha-
satin dügük, fiyatlarin yüksek oldugu zamanlarda, bu etkenler yüksek
kiralar ve acimasiz çahyma kogullari kargisindaki derin öfkeyle etkile-
im içine girerek, tarim kesiminde çok büyük huzursuzluklarm patlak
vermesine yol açiyordu. Tarihçi Norman Stone, 1900'den sonra olanlar
konusunda gunlari yazmaktadir:
ol-
"olaylar"
290
I
bü-
yük bir savag durumunda, büyük bir ihtimalle genig patlamalara sahne
olacagmi görmek, yalmzca Bolgevik sonrasi devrimin kazandirdigi pers-
pektif sayesinde olmamaktadir. Ïnsan bu noktada "çok
büyük bir ihti-
malle" sözcüklerini kullanmak zorunda kaliyor, çünkü (bu hognutsuz-
luklarin yam stra) pek çok bälgede çara ve ulkeyederin bir baghhk, gi-
derek daha çok milliyetçi nitelik kazanan bir meclis, genel bir Pan-Sla-
vizm sempatizanligi ve bunun karyihgi olarak yabancilara duyulan nef-
ret de ige karigiyordu. Gerçekten de, 1904'te oldugu gibi rejimin äremli
uluslararasi sorunlarda suskun görünmeye tahammülü olmadigini ileri
süren pek çok beceriksiz politika yazari ve sarayh çikmigti. Bunlar, sa-
va; çiktigi takdirde, ulusun zafer arayigim kararklikla destekleyecegini
israrla
söylüyordu."2
Ama Rusya'nin 1914'teki muhtemel dügmanlari dikkate almmca,
böyle bir zafer saglanabilir miydi?
Japonya'yakargi verilen savasta Rus
askeri -Kirim'da ve 1877de Türklerle çarpigirken yaptigi gibi- yeterin-
ce cesaret ve sogukkanhlikla dövügmüç ama kurmaylarm beceriksizligi,
lojistik destegin yetersizligi ve düggücünden yoksun taktiklerin de ayn
ayri etkisi olmugtu. Silahh kuvvetler gimdi Avusturya-Macaristan'm
-ve
291
I
I
I
2,2 milyon tonda 4,8 milyon tona yükselmig ama aym dönemde Al-
manya'ninki 6,3 milyon
tondan, 17,6 milyon tona f1rlamigti. Aym ge-
kilde, Rusya'nm enerji tüketimi ve toplam sanayi potaniyelindeki artig-
lar, ne salt ne nispi anlamda, Almanya'nmki kadar büyük degildi. Son
olarak da, 1900-1913 yillarinda Rusya'mn dünya imalat sanayii üreti-
mi içindeki paymin Almanya'nm ve (özelliklede) Amerika'nm payla-
rinda meydana gelen geniëlemelerden dolayi, yüzde 8,8'den yüzde
8,2'ye indigi görülecektir.243 Bunlar cesaret verici veriler degildi.
Ancak gu da ileri sürülmügtür, ordulari degerlendirmek
"1914'te.
292
I
I
I
I
top, ma-
kineli tüfek, çok sayidaki piyadenin yänetimi, teknik egitim düzeyleri,
ulagtirma ve hatta büyük uçak filolari- görülen zayifhklarmm çok iyi
farkmdaydilar.
Bu tür iç karartici sonuçlar, Rusya'nm planli seferberlik ve stratejik
demiryolu sistemi ayrintili biçimde incelendigi zaman da ortaya çiki-
yordu. Demiryolu aginin 1914'teki toplam mil uzunlugu etkileyici gö-
ünmekteydi ama Rus imparatorlugundaki uçsuz bucaksiz mesafelerle
birlikte dügünüldügünde da Bati Avrupa'daki çok daha sik dokulu
-ya
an-
cak bu, ordunun barig zamanmdaki yerlerinin sava; sirasmdaki yayil-
ma yerlerinden oldukça farkli olmasi ve sava; sirasinda orduyu amaçh
olarak dagitma politikasmo (Polonyahlar Asya'da, Kafkasyahlar Baltik
illerinde vb. hizmet veriyordu) askerleri yerleptirme konusunu etkileme-
si gibi garip bir durum yaninda hafif kalan bir sorundu. Büyük bir sa-
çiktigi takdirde,
"subaylarmm
I
293
I
I
I
Petersburg'a Almanya'ya kargi mümkün oldugunca çabuk taarruz bag-
latmasi yolunda Fransa'dan yogun baski geldi; Rusya'nin bunu batih
müttefkini ferahlatmak üzere yapmasi isteniyordu. Fransa'nin saf digi
kalacagi korkusu ve Paris'in bundan sonra verilecek borçlarm Rus-
ya'nm taarruz yeterliginin geligtirilmesine bagli oldugunda inatla israr
etmesi, Rus planlamacilari mümkün olan en büyük hizla batiya saldir-
maya razi olmak zorunda birakti. Tum burlar 1914'ten önceki birkaç
yil boyunca genelkurmay içinde çok büyük çekigmelere yol açmig, farkla
görüglere sahip gruplar, güney cephesine kargi kuzey cephesine yayila-
cak kolordularin sayisi, Polonya'daki eski
savunma tahkimatmin yikil-
masi (saçmabir hareketle yeni toplarm pek çogu buralara yerleptirilmig-
ti) ve tam seferberlik yerine kismi bir seferberlik ilanmin uygulanabilirli-
gi konularanda anlagmazhgi dügmüglerdi. Rusya'nm diplomatik yüküm-
lülükleri dügü1tüldügünde belirsizlikleri anlamak belki mümkündü; ama
bu darum, dügmanlarina kargi hizla zafer saglayacak purüzsüz bir aske-
ri mekanizmamn olugturulmasi davasmi olumsuz yönde etkiliyordu?
Bu sorunlar listesi insani neredeyse biktiracak kadar genigletilebilir.
Pek az sayida modern yola sahip bir ülkede, hayati önem tagidigi dügü-
nülen 50 süvari tümeninin
o kadar buyük miktarda hayvan yemine ih-
tiyaci vardi ki yaklagik bir milyondu- yalnizca bunun bile de-
-at
sayisi
miryolu sistemini iglemez hale getirmesi mümkündü; samanin saglan-
masi, kesintisiz surdürülecek her türlü taarruz harekâtmi, hatta yedek-
lerin hareketlerini bile yavaglatacakti. Ulagim sistemindeki gerilik ve or-
dunun ülke içinde oynadigi polis rolü yüzünden gerçekte say11ari mil-
yonlara varan askerin sava; sirasmda cephe hatti kuvvetleri olarak dü-
günülmesi mümkün olmayacakti. Orduya 1914 öncesinde ayrilan para
muazzam bir miktar gibi görünäyordu ama bu paranm büyük bir bölü-
mü yiyecek, giyecek ve hayvan yemi gibi temel ihtiyaçlara gidiyordu.
Bunun gibi, donanmada meydana gelen genig çaph artiplara ve yeni ta-
sarimlara çogunun
"kusursuz""'
diye nitelenmesine ragmen donanma-
nm gerçek anlamda etkili olabilmesi için personel arasmda çok daha
yüksek düzeyde bir teknik egitime ve sik sik tekrarlanacak taktik eygu-
lamalara da gerek vardy bu iki geyden de yoksun oldugu (tayfalarhâlâ
çogunlukla sahilde üsleniyorlardi) ve filolarim Baltik ve Karadeniz ara-
smda bölmeye zorlandigi için Rus deniz gücunün gelecegi parlak degil '
294
I
kusurlari oldugu ortaya çikacakti. Çar IL Nicholas, kisi olarak bir Po-
temkin köyü gibi kof, basit dügunceli, köpesine çekilmig, zor kararlar-
dan hoglanmayan ve Rus halkiyla arasmda kutsal bir bag olduguna kör
körüne inanan biriydi (tabi, Rus halkimn gerçek refahi konusuna ilgi
duydugu yoktu). Yönetimin üst düzey karar mercilerinin kullandigi
yöntemler ise, "Bizanscihk" admi kätäye çikartmaya yeterdi: Sorumsuz
grandükler, duygusal dengesizlik içinde bir imparatoriçe, gerici general-
ler ve ahlak dügkünü vurguncular. Yönetimin gäreve çagirabilecegi ve
arin ancak arada kulak verdigi gayretli ve akilh bakanlarm sayisini kat
kat agiyorlardi. Sözgelimi, digigleri bakanhgi ile askerler arasmda damy-
ma ve kargilikli anlayi;
eksikligi kimi zaman kayg1 uyandiran boyutlar-
daydi. Saraym, Meclis (Duma) kargisindaki tavri sakh tutulmayan bir
küçümsemeydi. Soylularm yalnizca kendi ayricaliklarmi dügündükleri,
Çarm da yalmzca kendi huzurunu dügündugü böyle bir atmosferde ra-
dikal reformlarm yapilmasi mümkün degildi. Ülkedeiççilerin ve köylü-
lerin çikartacagi huzursuzluktan sürekli korkan bir seçkinler toplulugu
vardi; gene de, devlet harcamalari salt anlamda dünyadaki en büyük
miktara ulagtigi halde, zenginlerden alman dolaysiz vergiler en az dü-
zeyde tutuluyor (devletgelirinin yüzde altisi), yiyecek maddeleri ve vot-
- kaya ise son derece agir yükler getiriliyordu (yaklagikyüzde 40). Rusya
ödemeler dengesi çok hassas olan bir ülkeyken, aristokratlarm yurtdi-
ginda. harcadiklari çok büyük miktarlardaki paralarin çikigmi önleme
vergilendirme) imkâni yoktu. Kismen siki bir denetim
(ya da bu parayi
uygulayan otokrasinin gelenekleri, kismen fazlasiyla kusurlu olan sinif
sistemi, kismen de egitim ve ücret düzeylerinin dügüklügü yüzünden
Rusya, sözgelimi Alman, Îngiliz ve Japonyönetim sistemlerinin igleme-
sini saglayan yeterli devlet memuru kadrosundan yoksundu. Asimda
Rusya, guçlü bir devlet degildi; 1904'de ahnan derslere ragmen, lider
durumundakilerin egilimine göre, hâlâ yabanci ülkelerle hazirhksiz ola-
rak açmazlara dügen bir devletti.
O halde, Rusya'-nin bu yillardaki gerçek gücünü nasil degerlendir-
meliyiz? Rusya'nm ylldan ylla hem sanayi hem askeri gücunu artirdigi
kugkusuzdu. Bagka güçlü yanlari büyüklügü, toplumun ki-
-ordusunun
295
|
ran ve Profesör Parson'un sunduklari verilere gäre (bkz. Sema1), Rus-
ya'mn gücü" bu onyillar içinde ancak 1894'teki dügük düzeyden
"nispi
EMA 1
RUSYA VE ALMANYA'NIN NÎSPÎGÜCÜ
RUSYA ALMANYA
£2 .68
r2,
.62
.
28 -
I, 1821 20 I, 1859 .*
-
L, 1894 .
H, 1901 .
24 -
I, 1960 - 16 -
Ï, 1942
20 a.• 12 -
e
*
i a I i I I i I I
1815 1845 1875 1905 1935 1975 1815 1845 1875 1905 1935 1975
Anahtarlar:
L =
dügük nokta yih
H = yüksek nokta ylh
I = egilme noktasi yih
Kaynak: Doran ve Parsons
BÍRLEgÍK DEVLETLER
19. yüzyihn sonlari ile 20. yüzyilm baglarinda global güç dengele-
rinde meydana gelen tüm degigiklikler arasmda gelecek açisodan
en
belirleyici olani, hiç kugkusuz Birlegik Devletlerin büyümesiydi. Iç savag
sona ermig oldugundan, Birlegik Devletler daha änce sözü edilen pek
çok avantajdan tarim alanlari, çok büyük miktarda hammadde
-zengin
296
rin bulunmayigi,yabanci ve giderek daha büyuk miktarlarda yerli yati-
rim sermayesinin akipi-- kendisini bag dändürücü bir hizla degigtirmek
üzere yararlanacak hale gelmigti. Sözgelimi, iç savagm bittigi yil olan
18 65 ile Îspanyol-Amerikan savagmin parlak verdigi 1898 yili arasinda,
bugday üretimi yüzde 256, misir yüzde 222, rafine geker yüzde 460,
kämür yüzde 800, çelik ray yüzde 523 ve igler halde olan demiryolu
mil uzunlugu yüzde 567den fazla artnnyti. "Daha sonra geligen sanayi-
lerde, hemen hemen sifirdan baglayarak gerçeklegtirilen büyüme, yüzde
ranlarmi anlamsiz kilacak kadar fazlaydi. Ham petrol üretimi 18 65'te
3.000.000 varilken, 1898'te 55.000.000 varilin üzerine, külçe ve dök-
me çelik üretimi 20.000 long tondan, yaklagik 9.000.000 long tona çik-
migti.""3 Bu, ispanya'ya kargi yapilan savagla birlikte sona eren bir bü-
yüme degildi; tersine, 20. yüzyihn ilk dönemlerinde çok hizh bir tempo-
da yükseldi. Gerçekten de yukarida sayilan avantajlar dügünülünce, bu
süreç hemen hemen tümüyle kaçimlmaz bir nitelik tagiyordu. Bir bagka
deyigle, ancak insanlarin beceriksizlikte ayak diremeleri ya da sürekliye
yakin bir iç savag veya hava kopullarmm doguracagi bir felaket bu ge-
niglemeyi durdurabilirdi ya da Atlantik'in öbür yakasindan bu zen-
-
ginlikten pay almak ve verimli emek gücünü arttirmak üzere akin akin
·
297
I
I
I
sinde Amerikan tersanelerinde aym anda 14 savag gemisi ve 13 zirhli
kruvazär yapildigmi görünce afallamigti (ancakne gariptir ki B.D. tica-
ret filosu ufak kalmigtir.)Sanayide, tarimda ve ulagtirma alamnda hem
yeterlik hem büyükluk vardi. Böylece 1914'e gelindiginde B.D. ulusal
gelirinin salt rakamlarla ve kigi bagma olarak bagkalarimnkinin çok
üzerinde olugu payrtici degildir."'
TABLO 21
1914'DE GÜÇLERÏN ULUSAL GELIRLERI,
NÜFUSLARI VE K̶lBASINA GELIRLERÎ
Ulusal Kigi bagma
gelir Nüfus gelir
Birlepik Devlerler $ 37 milyar 98 milyon $ 377
Britanya 11 45 244
Fransa 6 39 153
Japonya 2 55 . 36
Almanya 12 65 184
.
Italya 4 .37 108
Rusya 7 171 41
Avusturya-Macaristan 3 52 57
298
I
i 299
i
I I
I
laç uyandiran konu, Amerikan makinelerinin,
demir ve çeliginin ülkeye
sel gibi akmasiydi.-Gazeteci W.T. Stead kaygilara yol açacak bir biçim-
de
"dünyamn
Amerikahlagmasi" konusunda yazarken
-bu
deyim,
1902 tarihli kitabmm bagligiydi- Kaiser Wilhelm ve Avrupali öbür li-
derler de "hakça
olmayan" Amerikan ticaret devi kargisinda birlegme
geregini ustu kapah bir biçimde dile getiriyorlardi."
Belki dengeyi daha da çok bozan, ancak daha az anlagilan bir nok-
ta, Birlegik Devletlerin dünya mali sistemi ve para akiëlari üzerindeki
etkisiydi. Avrupa ile ticaretinde çok büyük bir fazlasi oldugu için, Avru-
pa'nm açigt sermaye transferleriyle kapatilmak zorundaydi bunlar,
-
300
Dünya halklari arasida Amerikan dig politikasmi eski dünyamnkilere
üstün kilan özel bir manevi güçle donatilmig olundugu yolundaki iddi-
alar, sosyal Darwinci ve irkçi görüglere ve sanayi ile tano alanlarinda
baskt gruplarmm denizaqiripazarlarin güvenligi konusundaki israrlari-
na karigiyordu. Monroe Doktrinine yönelen tehditlere iligkin geleneksel,
belki her zaman da abartilan kaygi ile, Birlegik Devletlerin Pasifik'teki
"Belli Kaderi"ni gerçeklegtirme çagrilart birlikte görülüyordu. Dert kay-
pagi olabilecek ittifaklardan kaçimlmasi hâlâ gerekliydi ama ülke için-
lieki pek çok grup Birlegik Devletlerin çok daha aktif bir diplomasi uy-
gulamasi konusunda israr ediyordu McKinley, (äzelliklede) Theodore
-
301
I
I
äyle. Roosevelt grosse Politik* içine girme konusunda daha da büyük
bir isteklilik göstererek Rus-Japon savaçina son veren görügmelerde ara-
bulucu gärevi yapmig, Fas konusunda 1906 tarihinde toplanan konfe-
ransa Amerika'mn katihmi için israr etmig ve Çin'deki"Açik Kap1"y1
koruma çabasi için de Japonyave öbür güçlerle görügmeler yapmig-
tir." Sonraki tarihlerde bilim adamlari bu yapilanlarin büyük bir bälü-
münü, ülkenin dünyadaki gerçek çikarlarmin sogukkanh bir hesabma
dayanmaktan çok, olgunlagmamig bir dig politika üslubunun etnosant-
rik bir safdilligin ve hem ülke içindeki hem ülke digmdaki izleyicileri
etkileme isteginin bir yansimasi olarak degerlendirmiglerdir bunlar
--
gelecekte "gerçekçi"
bir Amerikan dig politikasmi karmagik hale geti-
recek äzelliklerdi,"" ancak böyle olsa bile, bu parlak
ve abartih emper-
yalist söylevler ve milliyetçi gurur çaginda Birlegik Devletler hiç de tek
bagma degildi. Nasil dügünülürse dügünülsün, Roosevelt'den sonra ge-
lenler, Birlesik Devletleri bati yariküresinin digmda meydana gelen
olaylardan uzak tutmayi tercih ederek, Çinkonusu diginda bu tür aktif
bir diplomasi yürütmeyi sürdürmemiglerdir.
Bu diplomatik eylemlerin yani sira, silah için yapilan harcamalarda
artiplar oldu. Iki kuvvet arasmda,
en fazlasini alan donanmaydi, çünkü
donanma digardan gelen bir saldiri halinde (ya da Monroe Doktrinine
yönelen bir tehditte) ulusun savunmasmda cephe hattmi olugturuyor
ve
Amerika'nin Latin Amerika'da, Pasifik'te ve bagka yerlerde yürütecegi
diplomasi ve yapacagt ticaret için en yararh araç oluyordu. Filonun ye-
niden gekillendirilmesi, daha 1880'li yillarda baç1amigti
ama en büyük
geniëleme Îspanyol-Amerikan Savagi sirasmda oldu. Bu çatigmada ko-
layca kazanilan deniz zaferleri Amiral Mahan ve "büyük
donanma" 10-
bisinin tartigmalarmi hakli çikarmig göründügü ve strateji uzmanlari
Ingiltere ve daha sonralari da 1898'den baglayarak Almanya ile savag
ihtimalinden kaygi duyduklari için savag filosu düzenli olarak takviye
edildi. Hawaii'de, Samoa'da, Filipinler'de
ve Karayip'lerde üsler elde
edilmesi, Latin Amerika'da donanma gemilerinin "polis"
görevi yapmak
üzere kullanimi ve Roosevelt'in "büyük
beyaz donanma"smi 1907de
dünyaya salarak yaptigi dramatik jest, hep deniz gûcünün önemini vur-
gular gibiydi.
Sonuç olarak, donanma harcamalari 1890'da 22 milyon dolarla
toplam federal harcamalarm yaln1zca yuzde 6,9'unu tutarken, 1914'te
donanmaya ayrilan 139 milyon dolar yüzde 19'u buluyordu."" Bu mik-
hepsi de elverigli bir biçimde harcanlyor dešildi
-ülke
302 ·
l
303
|
Birlegik Devletlerin bir Büyük Güç haline gelmig oldugu kesindi.
Ama Büyük Güç sisteminin bir parçasi degildi. ly bagkanhk ile Kongre
arasmdaki kuvvetler ayriligmm aktif bir ittifak politikastni hemen he-
men imkânsiz kilmasiyla bitmiyordu; gu da çok açikti ki, hiç kimse çok
büyük bir rahatlik saglayan mevcut tecrit politikasmm terk edilmesini
istemiyordu. Öbür güçlü devletlerden binlerce millik okyanusla ayril-
mig durumda, sözünü etmeye degmez bir orduya sahip, yariküre üze-
rinde sagladigi egemenlikle yetinen ve hiç degilse Roosevelt'in görevden
ayrilmasmdan sonra dünya çapinda bir diplomasi ugragi içine girmeye
daha az hevesli olan Birlegik Devletler, 1913'te Büyük Güç Sisteminin
kiyisinda yer ahyordu. Obür alkelerden çogu dikkatlerini 1906'dan
sonra Asya ve Afrika'dan ayirip, Balkanlar ve Kuzey Denizindeki gelig-
melere çevirdikleri için, bunlarin Birlegik Devletleri uluslararasi
güç
dengelerinde, yeni yüzyilin baçladigi siralarda oldugundan daha önem-
siz bir etkeñ gibi görme egilimleri belki de
gagirtici degildi. Ama bu,
1914 öncesinde yaygm olan ve yanhghšmi bizzat Büyük Savagin ortaya
koyacagi varsayimlardan bir bagkasiydi.
zamani änce
olmugsa bile ancak çok ender olarak gerçeklegen- degigmezaskeri itti-
faklar kurulmasi, Bismarck tarafmdan, Viyana'nm dig politikasmi "de-
304
|
I
Bismarck'm eyleminin daha kalici olan mirasi, bir Rus saldirisi oldu-
gunda,Almanya'nm kendisini Avusturya-Macaristan'in yardimma kog-
pak zorunda bulmasi olmuytur. 1882'ye gelindiginde Berlin, Fransa'nin
shldirmasi ihtimaline kargi, Roma ile de buna benzer kargilikli bir an-
lagma gerçekleptirmis ve sonraki bir yil içinde hem Almanya hem Avus-
turya-Macaristan Rus saldirganligi kargisinda Romanya'ya yardim et-
mek üzere gizli bir ittifak daha yapmiglardi. Bu diplomasi süreci üzeri-
ne inceleme yaparlar, Bismarck'm amacinin esas olarak kisa vadeli ve
savunmaya yönelik oldugu konusunda israr etmektedir Viyana'daki,
-
I
305
I
muytu ve bu durum bir Büyük Güç çatigmasimn sonuçlarmi eskisine
göre daha hesaba gelmez, dolayisiyla da böyle çatigmayi daha az müm-
kün kiliyordu. Tecrit durumlarmdan kurtulan Fransa ve Rusya, dikkat-
lerini Afrika ve Asya'daki çikarlarma çevirdiler. Buna Alsace ve Bulga-
ristan'daki gerilimlerin azalmasi da yardimci oldu. Gerçekten de Viya-
na ve St. Petersburg 1897'de Balkanlar sorununu ilerde ele almak üzere
gimdilik bir kenara birakma konusunda anlagmiglardi." Üstelik, Al-
manya da Weltpolitik'e yöneliyor, bu arada Italya'da ise kimseninkine
benzemeyen üslubuyla Habeyistan'a bulagiyordu. 1890'li yillarm orta-
larmda, insanlarm dikkatini çeken konular~ Güney Afrika, Uzakdogu,
Nil Vadisi ve Ïran oldu. Bu ayrica, donanmalarm ve sömürgelerin bir-
birleriyle dogal bir baglanti içinde olduklari inanciyla bütün güçlerin fi-
lolarim geniëletmeye çahytiklari "yeni
donanmacilik""6 çagiydi. Böyle-
ce bu onyil, tahmin edilebilecegi gibi, Avrupa'daki karigikliklardan ge-
nellikle uzak duran Britanya Împaratorlugunuit, önce Fransa
ve Rusya
gibi eski rakiplerinin, daha sonralari da Almanya, Japonyave Birlegik
Devletler gibi kendisine yeni yeni meydan okuyacak hale gelen ülkele-
rin çok büyük baskilarmi hissettigi bir onyil oldu. Bu kogullar altmda,
Avrupa ittifak bloklarmm üzerinde anlagtiklari maddeler giderek geçer-
liligini yitiriyordu, çünkü Avrupa'daki genel bir savag Fagioda'daki În-
giliz-Fransiz çatigmasi (1898),Boer Savagi ya da Çin'de ädünler kazan-
mak için girigilen kapigma gibi olaylar yüzünden baglamayacakti.
Ancak biraz daha uzun vadede, bu emperyalist rekabetler, Büyük
Güçlerin Avrupa çerçevesi içindeki iligkilerini bile etkileyecekti. Yüzyi-
lm dönümünde, Britanya împaratorlugu üzerindeki baskilar o noktaya
varmigti ki, Sämürgeler Bakam JosephChamberlain'e yakin kimi çevre-
ler bir gey olan tecrit"e son verip, Berlin'le bir ittifaka girilmesi
"harika
306 I
I
307
I
hareketler tasarlama durumunda birakiyordu. Ayrica, Almanya'nin
Avusturya-Macaristan'a yänelik amaçlari Fransa tarafindan huzursuz-
lukla izlenirken, Mezopotamya'daki emelleri de Imgiliz emperyalistle-
rince ho; kargilanmiyordu. Her iki ülke de, Bülow'un 1904 yilinda
Uzakdogu'da bir savag çikmasim tegvik etmek ve onlari da savaga bu-
lagttrmak için gösterdigi diplomatik çabalari giderek artan bir äfkeyle
gözluyorlardi -
308
i
bile deniz gücü üstünlügünü kaybedecekleri yolundaki korkularmm ar-
dindan kizisan 1908-1909 Ingiliz-Alman yarigi." Îngilizlerin
"donanma
ç.n.
309
II
i
lerine yol açtigi için, argidükün ölümünün barut fiçisini atesleyen bir
kivileim oldugu yolundaki eski beylik degerlendirme, gerçekten de
epey hakh görünmektedir.""
Haziran 1914'te meydana gelen öldürme olayi, tarihte, özel bir ola-
yin, nasil olupta önce. genel bir bunahma, sonra da bir dünya savagma
yol açtigini gösteren ärnekler arasmda en iyi bilinenlerden biridir. Avus-
turya-Macaristan'm Sirbistan üzerindeki talepleri ve Sirplarm buna ver-
dikleri yumuçatici cevabi reddederek Belgrad'a saldirmasi, Rusya'nm
Sirp müttefiklerine yardim için harekete geçmesine sebep oldu. Ancak
bu da, Prusya Genelkurmaymm Schlieffen Plamnin derhal nygulanmasi
için baski yapmasina yol açti; plan batiya, Be1çika üzerinden Fransa'ya
bir önalma taarruzu* yapilmasiydi -
*
Önalmataarruzu: Bir dugnan taarruzunun yakm oldugu konusunda kesin belirtilere
dayanilarak baçIatdan taarruz.
-
ç.n.
310
9: AVRUPA'LI
HARÍTA
4
iMPARATORLU U
Dii RL
BEL IKA "
A --~
U
LUKSEMBURG \
Ei
VUSTURYA-MACARÍSTAK
'a
A
egemendi. Eger gerçekten büyük bir bunahm dogacaksa, böyle bir bu-
nahm dogdugu zaman diplomatlarin, strateji planlamacilari devreye gi-
rinceye kadar pek fazia zamanlari olmayacakti.2"
Geriye dönülüp bakildigmda bu savag planlarlyla ilgili en önemli
nokta, geriye bunlarm ilki devrilince äbürlerinin de birbiri ardma dev-
rilecegi bir dizi domino tagi gibi görünmelerinden ibaret degildi.
Önemli olan bir bagka gey de guydu ki, bir ortaklik savagi, sözgelimi
1859 ya da 1870'te oldugundan daha muhtemel göründügü için, çatig-
manin uzayip gitme ihtimali de ayni gekilde artlyordu; ancak
o dö-
nemde pek az kigi bunu anlamig görünmektedir. Temmuz/Agustos
1914'te baglayan savagin "Noele kadar bitmig" olacagi yolundaki
o
pek ünlü yanlig hesap, genellikle göyle açiklanip geçigtirilmigtir: Seri
atepli top Ve makineli tüfeklerin bir
guerre de manoeuvre'u imkânsiz
kildigi önceden.tahmin edilemedi ve bu silahlar asker y1ginlarmi siper-
lere girmeye zorlayip, onlarm buralardan çikarihnalarina hemen hiç
izin vermedi; daha sonralari bagvurulan uzun süreli topçu bombardi-
manlari ve çok genis çaph piyade saldirilari da bir çäzüm getirmedi,
çunkü bombardiman yalmzca tozu dumana katmaya
ve dügmani saldi-
rmin nereden baglayacagi konusunda haberdar etmeye yaradt.'" Buna
benzer bir biçimde, Avrupa'daki donanma komutanlarinin yaklagan
savagi yanhy degerlendirerek kendilerini belirleyici bir muharebe filosu
çarpigmasina hazirladiklari ve Kuzey Denizi ile Akdeniz'in cografi çiz-
gilerinin ve maym, torpido ve denizalti gibi yeni silahlarm geleneksel
tipteki filo harekätmi gerçekten de çok zorlagtiracagini iyi hesaplama-
diklari öne sürülmektedir.a2 O halde denizde ve kara üzerinde hizla
za-
fer kazanilmasi teknik sebeplerle mümkün degildi.
Bunlarm hepsi de elbette dogrudur, ancak ittifak sistemi çerçevesi
içinde de gärülmeleri gerekir." Nitekim, Ruslarin Avusturya-Macaris-
tan'a tek baglarma saldirmalarma izin verilseydi, ya da öbür güçler ta-
rafsiz kalirken Almanlarin, Fransizlar kargismda 1870'te yaptiklari
sa-
vagt tekrarlamalarma göz yumulsaydi, zafere ulagilmasi (birazgecikme-
li de olsa) tartigilmaz gibi görünmektedir. Ama bu ortakliklarm olmasi
sayesinde savagan taraflardan biri bir çarpigmada agir bir yenilgiye ug-
rasa veya kaynaklarinm savagi sürdürebilmesi için artik yeterli olmadi-
im görse de, müttefiklerden gelecek yardim umudu --ve vaadi-- yüzün-
den savaçm içinde kalmaya tegvik edilecek demekti. Biraz daha ileriye
bakarsak gäräruz ki, eger müttefiklerinden zamam geldiginde destek
almasalar, Fransa'nm yikimla sonuçlanan Nivelle taarruzu ve 1917 is-
yanlarmdan sonra ayakta kalmasi, Italya'nm 1917de Caporetto'da al-
digi yenilgiden sonra çökmekten kurtulmasi ve Avusturya-Macaristan
Imparatorlugunun1916'daki korkunç kayiplarindan (ya da 1914'te
Galiçya ve Sirbistan'daki korkunç kayiplarmdan) sonra ayni yolda git-
312
I
TOPLU SAVAS
VE GÜÇDENGELERÎ, 1914-1918
Birinci Dünya Savagm iki ortakhšm yüksek stratejisi ve elleri altmda
bulunan askeri ve smai kaynaklarin igigi altmda incelemeye geçmeden
önce, Büyük Güçlerin her birinin 1914'deki uluslararasi sistem içinde sa-
hip
_olduklari
Wilson?un
"eylemde
oldugu gibi dügüncede de tarafsiz"" kalma istegini
imkânsiz hale getirecek olsa bile. Japonya,Ïngiliz-Japon Ittifakmm mad-
delerini, Çin'deve orta Pasifik'te bulunan Alman sämürgelerini istila ede-
bilmek için serbestçe yorumladi, ne bu, ne de daha ätelerde yaptigi refa-
kat donanmasi görevleri belirleyici nitelikte olabilirdi; ama Müttefikler
için, dost bir Japonyadügman bir Japonya'dan tabii ki çok daha iyiydi.
Buna kargi Italya 1914'te tarafsizligi seçti; askeri ve sosyoekonomik açi-
dan nazik olan durumu duçünülürse bu politikayi sürdürmesi akillica
olurdu: Italya'nm 1915'te Merkezi Güç1er karpsmda savaga girmesi
Avusturya-Macaristan'a indirilen bir darbe olmussa da, bu kararm Ingil-
tere, Fransa ve Rusya için Müttefik diplomatlarinin umduklari önemli
yarari sagladigim söylemek zordur."' Bunun gibi, Türkiye'nin 1914 Kast-
mmda Berlin'in yamnda savaga girmesinin en çok kime yaradigim da söy-
lemek güçtür. Türklerin bogazlan kapadigi ve bäylece Ruslarin tahil ihra-
catini ve silah ithalatim engelledigi dogrudur, ama 191-5'e gelindiginde,
Rus bugdaymm herhangi bir yere nakli zor bir igti, batida da
"fazladan"
Güç olarak ayakta kalmasi-- ancak güçlü müttefikinin buyrugu ile ola-
bilirdi.a' Avusturya-Almanya bilegimi muazzam bir geydi. Cephe hatti
ordulari Fransiz ve Ruslarinkinden epey küçãktü ama bu ordular etkili
iç hatlar üzerinde görev yapiyor ve giderek artan sayida yeni askerle bes-
313
I
i
I
lenebiliyordu. Agagida yer alan Tablo 22'de görülecegi gibi, ikili Ittifak
kargismda, sanayi ve teknoloji açisindan oldukça büyük bir üstünlükle-
ri de vardi.
Fransa ve Rusya'mn durumu ise tabii ki bunun tam tersiydi. Arala-
rmda Avrupa'nm yarisindan daha büyük bir uzakhk bulunan Fransa
ve
Rusya, askeri stratejilerinde eggüdüm saglamakta (en azmdan) güçlük
çekeceklerdi. Savagm baglangicmda ordu kuvvetleri yönünden epey iler-
de görünüyorlarsa da, bu üstünlük Almanlarm egitilmig yeteneklerini
cephe hatti çarpigmalarmda akilhca kullanmalariyla azalmig ve 1914
güzünde pervasizca gerçekleptirilen Fransiz-Rus taarruzlarmdan sonra
daha da gerilemigti. Zafer artik hizh olana gitmedigine göre, kuvvetli
olana gitme ihtimali durmadan artiyordu; sanayi endeksleri ise cesaret
verici degildi. Eger Fransa-Rusya bloku, Merkezi Güçlere karçi yalniz
olarak uzun bir
"toplu"
zavalh Belçi-
ka"yi savunmak için olsun, Ingiltere'tiinAlmanya'ya savag ilant kritik
bir karardi; ama Ïngilizlerin küçük, uzun dönemli ordusu genel askeri
dengeyi ancak çok änemsiz bir ölçüde etkileyebilirdi en azmdan,
-
bu
kuvvet kendisini kara Avrupa'si çizgisinde, y1ginlarm askere ahndigi bir
ordu haline dönügtürünceye kadar bäyle olacakti. Ama savag birkaç ay-
dan daha uzun sürecegi için Ingiltere'nin kuvvetli yanlari da az degildi.
Donanmasi Alman filosunu etkisiz duruma getirebilir ve Merkezi Güçle-
ri ablukaya alabilirdi bu.onlari dize getirmezdi ama kara Avrupa'si di-
-
314
I
i
Almanyal
Avusturya- Fransal
Macaristan Rusya + Britanya
Çeliküretimleri (1913)
milyon ton olarak 20,2 9,4 + 7,7 = 17,1
rin hayal ettikleri älçüde degildi; çünkü Alman ihracat ticareti sava;
üretimine göre ayarlandi, Merkezi Güçler bloku, ulagim sisteminin ko-
315
I
I
runmasi koguluyla yiyecek maddeleri yönünden hemen hemen kendi
kendine yeterliydi, ordu tarafmdan alman yerler pek çok hammaddenin
eksikligini (Lüksemburg'daki maden cevherleri, Romanya bugday1 ve
petrolü gibi) giderdi ve diger gerekli malzemeler tarafsiz kompular üze-
rinden saglandi. Deniz ablukasom etkili oldugu gärülmüs ama bu etki
ancak ordularin her cephede birden uyguladigi baskilarla birlikte hisse-
dilmig, hatta böyle oldugu zamanlarda bile çok agir iglemigti. Son ola-
rak da Ingilizlerin elindeki öbür geleneksel silah, yani 1808-1814 Yari-
mada Savagi çizgisinde kenar harekâti, Alman kiyilarina kargi kullani-
lamiyordu çünkü Almanya'nm denizden ve karadan yaptigi savunma
müthigti, bu silah, daha zayif güçlere kargi
--säzgelimi
Gelibolu ve Sela-
nik'te- kullanildigi zaman, Müttefik taraftaki harekât bagarisizhklari ve
savunmadakilerin elinde yeni silahlardan (mayintarlalari, seri ategli ki-
yi bataryalari) lyulunmasi umulan etkiyi zayiflatmigtir. Ikinci Dünya Sa-
vagmda oldugu gibi, dügman ortakhšmm
"saldiriy.a
açik zayif nokta-
lar"im her aray1g, Müttefik askerlerini Fransa'daki çarpigmalardan
uzaklagtirmigtir.'"
Aym geyler Müttefiklerin ezici deniz gücü üstünlügü için de söyle-
nebilir. Kuzey Denizinin ve Akdeniz'in cografi özellikleri, Müttefik
ulagtirma hatlarinm, limanlardaki dügman teknelerinin aramp bulun-
masina ya da dügman kiyilarina riskli bir yakm abluka konulmasma
gerek kalmadan güvenlik içinde olmalarmi saghyordu. Tersine, eger
"deniz
316
|
ve bunu da imha edilen Alman denizaltilariyla kargilagtirmak gerekirdi.
Çabukzafer vaat eden bir savagma biçimi degildi bu
"
317
i
tida saldirirken Prusya Genelkurmayi, gergin bir havada, iki kolorduyu
tehlikeye açik dogu cephesini takviye için yeniden yaylyordu. Bu eylem
lojistik açidan zaten sagliksiz olan bati saldirisi için çok agir bir darbe
olmadi2°2 ve Almanlarm Mazuriya Gölleri çevresinde kendi harekãtlari-
m baglatarak Ruslarm, Dogu Prusya'ya yaptiklari vakitsiz saldiriya karsi
koymalarina yardimci oldu. 1914 Kasimmda leper'de meydana gelen
kanli çatigma, Falkenhayn'i batida hizli bir zafer kazanma umudu ol-
madigina inandirinca, sekiz Alman tümeni daha dogu komutanligma
aktarildi. Avusturya-Macaristan kuvvetleri Sirbistan seferleri sirasinda
küçültücü bir darbe yemig olduklarmdan Fransizlarm 1914 tarihli ger-
çek digt Plan XVIPsi de iflas edince, bir yarma harekätinm ancak Rus
Polonya'smm ve Galiçya'nin açik alanlarinda gerçekleçtirilebilecegi or-
taya çikti -
ancak bunun Ruslarm Avusturya-Macaristan'a kargi Lem-
berg'de kazandiklari zaferin mi, yoksa Almanlarin Tannenberg/Mazuri-
ya Gölleri zaferlerinin bir tekrari mi olacagi belli degildi. Ingiliz-Fransiz
ordulari 1915 yili boyunca (Fransizlarin 1,5 milyon, Îngilizlerin
300.000 asker daha kaybettikleri) batida saldirilarini sürdurürlerken,
Almanlar da kismen Karpatya'da kugatma altmda olan Avusturya-Ma-
caristanlilari kurtarmak ama esas olarak Rus Ordusunu savag alaninda
yok etmek üzere, dogu cephesinde bir dizi iddiah saldirmm hazirligmi
yapmaktaydilar. Aslmda Rus Ordusu hâlä o kadar büyüktü (ve büyü-
mekteydi) ki imha edilmesi mümkün degildi; ama 1915 sonlarina gelin-
diginde, Ruslar taktik ve.lojistik yönden üstün olan Almanlardan bir
dizi yikici dar be yemig ve Litvanya, Polonya ve Galiçya'dan atilmiglar-
di. Güneyde ise Alman takviye kuvvetleri ve firsatçi Bulgarlar, Avustur-
ya-Macaristan kuvvetlerine katilarak Sirbistan'i nihayet iggal ettiler. Ba-
tih Müttefiklerin 1915'te
-harekat
318
I
319
cak üzerinde dügününce, böyle bir gey elbette ça irtici degildir. Liberalle-
rin ve bagka kimselerin 1914'ten önceki silah yarigmm maliyeti konu-
sundaki tüm feryatlarma ragmen, ulusal gelirin ancak çok ufak bir bälü-
mü (ortalamaolarak yuzde därtten biraz fazlasi) silahlanmaya ayrihyor-
du. "Toplu savag"m geligiyle bu rakam yüzde 25 ya da yüzde 33'e çikin-
savag halindeki hükümetler sanayi, emek ve maliyenin yöneti-
-yani
ca
mini kesin olarak ele alinca- silah yapimi veriminin hizla yükselmesi ka-
çmilmazdi. Her ordudaki generaller 1914 sonlarinda ve 1915 baglarmda
giden bir kitligi"ndan aci aci
"mermi
320
bilmesi için gerekli olan ne askeri ne ekonomik yardimi müttefiklerinden
yeterli ölçúde saglayabilme imkânim hicbir zaman bulamamasidir. Rus-
ya, savagan öbür ülkeler gibi, cephane stoklarmi savag öncesi tahmin
edilenden on kat daha hizla tukettigini pek cabuk görünce, yerli üretimi
çok genig çaph olarak artirmak zorunda kaldi -- bu, kaynaklan, kendi
çikarlari pesinde olan Moskovah sanayicilerin eline birakmak anlamina
gelse de, denizagiri ülkelere yapilan ve çok gecikmeli olarak ulagan sipa-
r¯çleri beklemekten çok daha güvenilir bir yoldu. Ancak Rus silah yapi-
veriminde ve aslmda genel olarak sanayi ve tarim üretiminde savagm
ilk iki buçuk yihnda saglanan göz ahci artig, yetersiz ulagim sistemini
çok zorladi; sistemin askerlerin, süvari smift için gerekli olan hayvan ye-
minin vb. tagmmasi iglemleriyle bag edebilmesi zaten zordu. Bäylece
mermi stoklari cepheden millerce ätede birikti. Yiyecek maddeleri açik
bulunan alanlara, äzellikle de kentlerheki bu tür yerlere ulagtirilamadi;
Müttefiklerin gänderdigi ikmal maddeleri aylarca Murmansk ve Arc-
hangel liman çevrelerinde.kaldi. Bu altyapi yetersizliklerinin, cüce kal-
mig, beceriksiz Rus bürokrasisince alt edilmesi mümkün degildi; tepede
yer alan kavgaci, güçten dügmüg lider politikacilardan da hemen hiç yar-
dim gelmiyordu. Tersine, çarlik yönetimi pervasizhga varan dengesiz
mali politikalariyla kendi mezarmi kazmaya yardimci olmaktaydi,
(geli-
rinin üçte birini saglayan) alkollü içki ticaretine -son veren, (barigdöne-
minde ä.bür änemli gelir kaynagini. olugturan) demiryollarmda ašir ka-
ylplara ugrayan ve -Lloyd George'un aksine- daha iyi durumdakilerin
gelir vergisini arttirmayi reddeden devlet, savag giderlerini kargilamak
üzere giderek artan oranlarda iç.borçlanma ve kâgit para basma yoluna
gitti. Fiyat endeksi, 1914 Haziraninda çok önemsiz bir deger olan
100'den, 1916 Arahšmda 398'e,.1917 Haziranmda 702'ye tirmandi ve
bu tarihte yiyecek maddelerinin yetersizligi ile agiri enflasyon korkunç
bir bilegim olugturarak art arda gelen grevlere yol açtt."° .
321
I
I
almanlarla kapatihyor ve bunlar bir sonraki mevsimde yapilacak harekât
için hazirlamyordu. Ancak zamanla, ordunun niteliginin ve moralinin bu
agir yapilar yüzünden etkilenmesi kaçinilmazdi -Tannenberg/Mazuriya
göllerinde 250.000; 1915'in baglarmdaki Karpatya savaglarmda 1 mil-
yon; Mackensen, orta Polonya'daki çikmtiya saldirdiginda 400.000 daha
ve Brusilov taarruzu ile baglayip, Romanya'daki fiyaskoyla biten 1916
savaglarinda 1 milyon kisi gibi, çok büyük kayiplardi bunlar. 1916'mn
sonuna gelindiginde, Rus ordusunda yaklapk 3,6 milyon älü, agir hasta
ve yarah vardi ve 2,1 milyon asker de Merkezi Güçlerce esir ahnmigti. Bu
tarihte, ikinci kategoriye girenlerin de (ailedeeli ekmek tutan tek erkek-
ler) askere çagrilmasma karar verilmig, bu ise käylerde çok büyük huzur-
suzluklar yaratmakla kalmamig, duruma piddetle içerleyen yüz binlerle
acemi askerin orduya girmesine yol açmigtt. Egitim görmüg astsubay
sa-
y1smin azalmasi, cephedeki silah, mühimmat ve yiyecek miktarinin yeter-
sizligi ve Ruslarm yapmak istediklerinin hepsinden haberli*, bunal-
.önce
tici ateg gücüne sahip toplari olan ve herkesten daha hizli hareket yetene-
gi var gibi görünen Alman savag mekanizmasi kargismda giderek artan
apagihk duygusu da, neredeyse aym ölçüde önem tagiyan noktalardi.
1917nin baglarmda sava; alamnda art arda alman yenilgiler, kentlerdeki
huzursuzluk ve toprak dagitimi yapilacagina iligkin söylentilerle etkilegi-
me girerek orduda yaygin bir dagilmaya yol açtilar. Kerensky'nin
1917de gerçeklegtirdigi gene Avusturyalilar kargisinda bagta baçarih
--
ruz son darbe oldu. Stavka ordu için, olan ortak susamighklari-
nm ve ortak dügmanhklarinin birleptirdigi, çok büyük, bezgin, kihksiz,
yari aç yari tok, öfkeli bir insan kalabahgindan bagka ey degil"na
cuna variyordu. Artik Rusya'nm bekleyebilecegi, yalnizca yenilgi ve
1905'dekinden çok daha ciddi nitelikli bir iç devrimdi. Fransa'nm da Ni-
velle'in anlamsiz taarruzunun ardindan binierce askerin ayaklandigi
1917 ortalarinda, buna benzeyenbir sona ne kadar yaklagtigi üzerinde
dügünmek bostur;212çünkü gerçek guydu ki Rusya'daki kogullarla olan
yuzeysel benzerliklere ragmen, Fransizlar savag içinde kalmalarma izin
verecek anahtar avantajlara sahiptiler. Bunlardan ilki, Alman istilacilari
Ren'e geri sürmek üzere çok daha büyük bir ulusal birlige ve kararlihga
sahip olmalarlydi -- ancak Fransa tek bagina savagiyor olsa, bu duygula
bile silinip gidebilirdi. Îkinci ve herhalde en can ahei olan fark da, Fran-
sizlarm bir ortakhk savagmdan Rusya için söz konusu olarnayacak bir bi-
çimde yarar saglayabilmeleriydi. 1871'den beri, Almanya'ya kargi tek
baglarma direnemeyeceklerini biliyorlardi; 1914-1918 çatigmasi bu yargi-
ç$nkü
*
Bu da papirtici bir gey degildi, Ruslar telsiz yayinlart konusunda inanilmaya-
cak kadar dikkarsizdiler.
322
yi dogrulamaktan bagka bir gey yapmamigti. Bunu söylemek, Fransa'mn
savaga yaptigi katkiyi ne askeri ne ekonomik degerler açisindan küçük
gästermek degil, yalnizca kendi çerçevesi içine yerleptirerek görmeye ça-
hymaktir. Ülkeninpik demir kapasitesinin yüzde 64'ünün, çelik kapasite-
sinin yuzde 24'ünün ve kömür kapasitesinin yüzde 40'mm hizla Alman-
larm eline geçtigi dügünülürse, Fransiziann 1914'ten sonra sanayilerine
yeniden hayat verigleri olaganüstüydü. (Sirasi gelmigken bunun, eger poli-
t\kacilarda gerekli kararlihk bulunsaydi, 19. yüzyilda neler yapilabilirdi
sórusunun cevabma da igaret ettigini ekleyelim.) Fransa'mn pek çok ye-
rinde irili ufakli fabrikalar kurulmuy ve buralarda kadinlar, çocuklar ve
emekli askerler çahstirilmig, hatta beceri sahibi iççiler siperlerden burala-
ra geri çekilmigtir. Teknokrat planlamacilar, igadamlari ve sendikalar, ola-
bildigince çok sayida mermi, agir silah, uçak, kamyon ve tank üretmek
üzere ulusal bir çaba içine girdiler. Bunun bir sonucu olarak ortaya çikan
verim artigi kargismda, bir bilim adami "Birinci Dünya Savaymda Fransa,
Ingiltere'den daha fazla, Amerika'dan ise çok daha fazla bir oranda de-
mokrasinin arsenali haline geldi,"213 görügünü dile getirmigtir.
Ancak silah üretimine bäylesine orantisiz bir yogunluk kazandiril-
masi --makineli tüfek üretimi 170 kat, tufek üretimi 290 kat artmisti-
eger Fransa, Ingiltere'den ve Amerika'dan aldigi yardimlara güvenmese,
hiçbir zaman mümkün olamazdi; yardimlar, yeni harp malzemeleri sa-
nayii için hayati änem tagiyan kömür, kok, pik demir, çelik ve imalat
makinelerinin bu ülkelerden sürekli olarak Fransa'ya akmasiyla, Fransa
denizagiri ülkelerden gelecek hammaddelerin paralarini ödeyebilsin di-
ye Îngiliz ve Amerikahlarca verilen 3,6 milyar dolardan fazla borçla,
ÎngilizlerinFransa'ya gemi tagimacilišmdan giderek daha çok pay ay1-
rarak, bu mallarm büyük bir bölumünün ancak bu sayede tagmmalari-
- na imkân vermeleriyle ve yiyecek maddesi saglamalariyla gerçeklegmig-
tir. Yiyecek maddeleri yardimma gerek duyulmasi barig
_dönemlerinde
her zaman tarimsal üretim fazlasi olan bir ulke için anlagilmaz bir ku-
sur gibi görunmektedir; ancak gerçek guydu ki Fransizlar (Ïngilizler di-
mda) savagta taraf olan öbür Avrupalilar gibi,
.çok
323
I
I
rek artan oranda änceleri ingiliz, sonralari da Amerikan askeri yardimi-
na bagimli hale geldi. Savagin ilk iki ya da üç yih içinde Fransa asil yü-
kü çekmig ve korkunç kayiplara ugramigti -
324
a hazir hale gelmeleri için bir-iki yil kadar yogun bir hazirhk yapmak
zorunda kalinmasma ve devletin tüfek, top, makineli tufek, uçak, kam-
yon ve mühimmat için yaptigi harcamalarda meydana gelen patlama-
nin, ancak Lloyd George'un Harp Malzemeleri Bakanhginca yava; ya-
vas düzeltilen pek çok üretim aksakhgim ortaya çikarmasina hiç çagma-
mak gerekir.22 Tablo 23'te görüldügu gibi, bu konuda da inamlmasi
güç bir verim artigi olmugtur.
TABLO 23
B.K. HARP ÜRETIMÏ,1914-1918'"
MALZEMELERÏ
1914 1915 1916 1917 1918
bozan, çamurlar içinde yaganmig bir karabasan oldu. Bundan dolay1 Ge-
neral Haig ile General Robertson ne kadar kargi çikarlarsa çiksmlar,
I
325
Lloyd George ile emperyalizm yanhsi Savag Kabinesinin giderek daha
çok sayida Îngiliz-tümenini
önemli toprak kazançlarmo beklendigi ve iyi
korunan Alman siperlerine yapilacak baskinlardan çok daha az kayiplar
verilecek Yakmdogu'ya kaydtrma egilimleri çok da beklenir bir yeydi.22°
Ancak Passchendaele'den önce bile (bu imparatorluk seferlerine rag-
men) Ïngiftere,Almanya kargisinda verilen mücadelede liderlik rolünü
üstlenmigti. Fransa ve Rusya sava; alanmda hâlä büyük ordular bulundu-
rabiliyorlardi ama bunlar, Nivelle'in pahahya mal olan saldirilari ve Al-
manlann Brusilov taarruzundan sonra indirdikleri karei darbe yüzünden
tükenig içindeydiler. Bu liderlik rolü, Ingiltere'ninyalmz kendisi için degil,
Rusya, Îtalya ve hatta Fransa'nm aldigi borçlar için de güvence vererek
dünya kredi pazarlarmda bankerlik yapma ve borç bulma igi görmesin-
den ekonomik düzeyde daha da belirgindi çünkü Müttefiklerden hiçbi-
--
ri, denizapri bulgelerden yapilan ve çok büyük ölçüde artrug olan harp
malzemeleri ve hammadde ithali için ädenecek miktarlari, kendi altmlari
ya da dig sermaye yatirimlan yoluyla saglayabilecek durumda degildi.
Gerçekten de 1 Nisan 1917'de Müttefiklerarasi savag kredileri 4,3 milyar
dolara yükselmigti ve bunun yüzde 88'ini ÎngilizHükümeti kargihyordu.
Bu, Ïngiltere'nin 18. yüzyilda oynadigi "ortakhk
bankeri" rolünün bir
tekrari gibi gärünmekteyse de arada çok önemli bir fark vardi: Müttefik-
lere milyarlarca dolar degerinde harp malzemesi ve yiyecek maddesi sag-
layan (ancakaym geyi, denizdeki. abluka yüzünden Merkezi Güçler için
yapamayan) Birlegik Devletler ile arada çok büyük bir ticaret açigt olma-
sina ragmen, Birlegik Devletler kargihk olarak hemen hiçbir mal istemi-
yordu. Ne altm transferi ne de Ingiftere'nin çok büyük miktarlardaki do-
lar ödemeli senet satiplari bu açigi kapayamiyordu; harp malzemeleri sag-
layan Amerikahlara dolarla ödeme yapabilmek için bir tek New York ve
Sikagopara piyasalarinda borç bulmak ige yarayabilirdi. Bunun sonu-
cunda Müttefikler kendi sava; çabalarmi sürdürebilmek için Amerikan
mali yardimma giderek daha bagimb hale geldiler. 1916 Ekiminde, Ingil-
tere Maliye Bakam
"önümüzdeki
fiklerinin änemli bir yardimi olmadan, dünyano geri kalan yanmi ken-
dinden belli bir uzaklikta tutmus, Rusya'yi alt etmig, iki yüzyildan fazla
bir süreyle Avrupa'nm askeri devi olan Fransa'yi gucünün son noktasma
getirmig ve 1917de Ingiltere'yi aç birakarak neredeyse teslim olacak du-
ruma dügürmügtü."222Bu, kismen Almanya'nm yukarida özetlenen avan-
tajlarmdan ileri geliyordu: Ü1keiçinde iyi durumda olan ulagtirma hatlari,
326
batida savunulmasi kolay mevkiler, doguda ise daha az yeterli olan düg-
manlara kargi hareketli savaga elverigli açik alanlar. Eu durum kismen de,
yeni savag kogullarma äbür ordularmkinden daha hizla uyum saglayabi-
len ve 1916'ya gelindiginde, hem savunma hem taarruz harbinin niteligini
yeniden gözden geçirraig çok sayida akilli ve aragtirici kurmay subaya sa-
hip Alman kuvvetlerinin savag gücüne dogrudan bagliydi.223
savag"m uygulanmasi için hem
"toplu
mak üzere-- Rusya'dan daha çok sayida insam seferber etmigti; bu, iki ul-
kenin toplam nüfuslarina bakilmca olaganustü bir bagariydi; sava; alanin-
da da her zaman için Rusya'nmkinden daha çok tümen bulunduruyordu.
Harp malzemeleri üretimi hizla artti; bu uretimyalnizca ordu komutanli-
gimndegil, hayati önem tapyan malzemeleri tahsis etmek ve darbogazlari
önlemek üzere karteller kuran Walter Rathenau gibi akilh bürokrat-iça-
damlarinin dikkatli gözetimi altmda gerçekleçtiriliyordu. Usta kimyacilar
Ingilizlerin uyguladigt deniz ablukasi yüzünden kesilen kalemlerin (Si-
li'den gelen nitratlar gibi) yerini tutabilecek yapay maddeler ürettiler. 19gal
edilen Lüksemburg ve Kuzey Fransa topraklarmdaki maden cevherlerini
ve kömùrú sonuna kadar kullandilar.Belçikah iççileri Alman fabrikalari-
sistemli
na aldilar, 1916 içgalinden sonra Romanya bugday ve petrolünü
bir biçirbde yagmaladilar. Almanya'nm askeri liderleri Napolyon ve Hitler
gibi, yaptiklari fetihlerin kargihgim almayi amaçhyorlardi.224 1917nin ilk
yarismda Rusya çöker, Fransa gücünü yitirirken ve ingiltere de Alman de-
nizaltilarmin "kargi
ablukasi" girerken, Almanya. zaferin epigine
altma
gelmig görünmekteydi. "Aci son gelinceye kadar savagmak"la ilgili tüm
retoriklerine ragmen Londra ve Paris'teki devlet adamlari, haril haril bir
uzlagma barip imkâmni dügündüler;sonra da igler tersine döndü.
Ancak bu dev askeri-smai kudret görünügünün ardinda hayli bü-
yük sorunlar yatiyordu. Bunlar 1916 yazmdan önce, yarii Alman Ordu-
su batida savunmada kahrken, doguda genig çaph
saldirilar yaptigi sü-
.
rece fazla gücü degildi. Ama Verdun ve Somme savaglari gerek kullani-
lan ateg gücü, gerekse ugranilan kayiplar açismdan daha önce görülme-
mig boyutlariydi; Almanlarin 1915'te 850.000 dolayinda olan kayipla-
ri, 1916'da yaklagik 1,2 milyona firladi. Somme taarruzu Almanlari
özellikle etkiledi çünkü Ingilizlerin sava; alanmda zafer kazanmak için
alusal kaynaklarmi nihayet var güçleriyle savaga ayirdiklarmi göster-
mekteydi; bu ise, 1916 Agustosunda Hindenburg Programi denen ve
harp malzemeleri üretiminde muazzam bir artig olacašmi ve toplu sava-
toplumu üzerinde
ym taleplerini kargilamak üzere Alman ekonomisi ve
çok daha sikt bir denetim uygulanacagmi bildiren programin dogmasi-
na yol açti. Bir yanda halk üzerinde her türlü yetkiyi kullanan otoriter
327
I
i
I
bir yönetim, öbür yanda devletin gelir ve kazanç vergilerini artirmak
yerine, giderek daha çok borç alma
ve -kâgit para basma yoluna gidil-
mesi -bunun da yüksek enflasyona yol açmasi- bir araya gelince, hal-
kin moraline agir bir darbe indirilmig oldu - halk morali ise yüksek
strateji içinde yer alan ve Ludendorff'un, sözgelimi Lloyd George da ya
Clemencau gibi bir politikaci kadar anlayamadigi bir unsurdu.
Bir ekonomik önlem olarak dügünülse bile, Hindenburg Programi-
nm sorunlari vardi. Üretimin oldukça inanilmaz miktarlarda --patlayici
maddeler veriminde iki kat, makineli tüfek veriminde üç kat olmak
üzere- artirilacagmin duyurulmasi, bu talepleri kargilamaya çabalayan
Alman sanayiini çegitli dar bogazlara soktu. Yalnizca çok sayida fazla-
dan iççi degil, yeni maden eritme ocaklarmdan, Ren üzerinde kurulacak
käprülere kadar çok büyük altyapi-yatirimlari gerektiriyor, bu ise daha
çok emek ve kaynak taketimine yol açiyordu. Kisa bir süre içinde
prog-
ramin ancak beceri sahibi iççilerin askeri gärevden çekilmesiyle bagarih
olabilecegi ortaya çikti; buna uygun olarak da 191 Eylülünde 1,2 mil-
yon, 1917 Temmuzunda da 1,9 milyon kigi görevden affedildi. Bati
cephesindeki ciddi kayiplar ve dogu cephesinde hâlä oldukça büyük
sa-
yida ölü ve yarali olmasi dikkate ahmrsa bu geri çekmeler, Almanya'nm
askerlik
yapmaya yeterli genig erkek nüfusunun bile smirlarmi zorluyor
demekti. Bu bakimdan Passenchendaele, ÎngilizOrdusu için bir yikim
olmugsa da, 400.000 askerinin
savagm digmda kaldigina tamk olan Lu-
dendorff'un gözünde de bir felaketti. 1917 Arahšma gelindiginde, Al-
man Ordusunun insan gucü toplamlari alti ay önceki tepe noktasi olan
5,38 milyon askerin devamh altmdaydi.226
Hindenburg Programmdaki son sakmca, tarimm sürekli bir biçimde
ihmal edilmesiydi. Almanya'da, Fransa ve Rusya'da bile oldugundan da-
ha çok asker, at ve yakit topraktan ahnarak ordunun
ya da harp malze-
meleri sanaylinin ihtiyaci için kullamldi bu durum akil almaz bir denge-
-
328
I
i
i
TABLo 24
RUSYA OLMADAN BÎRLESÌK DEVLETLERIKATARAK
SANAYÏ/TEKNOLOJi
KARSILASTIRMALARI
B.K./B.D./Fransa Almanya/Avusturya-Macaristan
Dünya imalat sanayi
üretim yüzdeleri (1913) 51,7 19,2
Enerji tüketimi (1913) metrik
milyon ton kämür karpligi 798,8 236,4
Milyou ton olarak
çelik üretimi (1913) 44,1 20,2
Toplam sanayi potansiyeli
(B.K. 1900=100) 472,6 - 178,4
329
|
| -prirrrrww--- r --rm-9--Frr--9-- ..-, .
Bu ekonomik potansiyeli askeri yeterlige dönügtürmek için geçen
farki" yüzünden, Amerikahlarm savaga giriglerinin hemen gö-
"zaman
rülen sonuçlari karigik oldu. Birlegik Devletler, eldeki kisa süre içinde
kendi tanklarim, sahra toplarmi ve uçaklarmi gerekli olan saylya yakm
bir oranda bile üretemedi (aslmdabu tür agir silahlari Fransa ve Ïngil-
tere'den ädünç almak zorunda kalmigtir), ama Londra, Paris ve Ro-
ma'mn çok ihtiyaç duydugu hafif silah mühimmati ve baçka ikmal
maddelerini bol miktarda üretmeyi sürdürebiliyor ve bankerlerden özel
kredi duzenlemelerini devralarak tüm bu mallar için ödeme yapip onla-
ri devletlerarast borçlara· dänügturebiliyordu. Üstelik Birlegik Devletler
Ordusu, daha uzun vadede, Avrupa'daki denge içine sokulmak üzere
milyonlarca zinde, kendine güvenli, iyi beslenen askerin olugturdugu
çok büyük bir kuvvet halinde
'genigletilebilirdi?"
330
I
I
bu ise, Foch'un
Britanya Ïmparatorlugu, Amerikan ve Fransiz ordulariyla bir dizi saldi-
ri düzenleyerek, zaylflayan Alman kuvvetlerine soluk alacak zaman bi-
rakmamasmi saglad1. Aym zamanda, Müttefiklerin askeri üstünlügü ve
sahip olduklari daha büyük dayanma gücü Suriye, Bulgaristan ve Ïtal-
ya'da kazamlan gäz alici zaferlerle de kendisini gösteriyordu. 1918 Ey-
lül/Ekiminde birden panige kapilan Ludendorff'a Almanya öncülügün-
deki blok tümüyle çöküyormuy gibi göründü; iç hognutsuzluk ve dev-
rimler, cephedeki yenilgilerle etkilegim içine girerek, teslim olunmasma,
kargaçaya ve politik çalkantilara yol açti." Yalmzca Almanlarm askeri
girigimleri sona ermemig, Avrupa'daki eski düzen de yok olmuytu.
Hem kargismda" hem ülke içinde ugragan korkunç kisisel
"savag
i
uygarhgi ve nüfusunun kendi kendine indirdigi öldürücü bir darbe ola-
rak görünmesi ya11mda,23" bu noktada yeni bir istatistiksel tablo
sun-
mak kaba bir maddecilik olarak görünebilir (Tablo 25). Ancak gerçek
gudur ki, bu rakamlar yukaridaki tartigmamn došruluguna igaret et-
mektedir: Merkezi Güçlerin sahip oldugu avantajlar
-elverigli
iç hatlar,
Alman Ordusunun niteligi, pek çok ülkenin iggali ve buralardan sagla-
nan yararlar, Rusya'nm tecriti ve ugradigi yenilgi- uzun.vadede, ekono-
mik güç açismdan olugan çok büyük dezavantaja ve seferber edilmig
toplam kuvvetler sayismdaki oldukça önemli dezavantaja agir basacak
gibi degildi. Yeterli asker kaynaklarinin 1918 Temmuzunda tükenigi
kargisinda Ludendorff'un çaresizligi nasil kuvvetlerin dengesizligini
yansitiyorsa, siradan Frontsoldat'm, ayni yilin baharmda yendikleri
Müttefik birliklerinin gereç yänünden bu kadar iyi durumda olmalari
kargismdaki çagkinhgi da, üretim yönünden olan dengesizligi yansit-
maktaydi.
TABLo 25
SAVAS
HARCAMALARI VE SEFERBER EDILEN TOPLAM KUVVETLER
1914-191936
1913 fiyatlariyla Seferber edilen
sava.harcamalari toplam kuvverler
(milyardolar olarak) (milyonolarak)
Britanya Ïmparatorlugu 23,0 9,5
Fransa 9,3 8,2
Rusya 5,4 13,0
Îtalya 3,2 5,6
Birlegik Devletler 17,1 3,8
Öbür muttefikler*
-0,3
2,6
Müttefikler toplami 57,7 40,7
Almanya 19,9 13,25
Avusturya-Macaristan 4,7 9,00
Bulgaristan,Türkiye 0,1 2,85
Merkezi güçler toplami
- 24,7 25,10
Belçika, Romanya, Portekiz, Yunanistan, Sirbistan.
332
i
I
I
edilen kuvvetler arasmda yakin bir iligki kurmaktadir. Hiç kugku yok ki
generaller gene seferlerini yönetmek (ya da kötü yönetmek) durumunda
olmuytur, askerler gene bir dügman mevziine saldirmak için kipisel ola-
rak cesaret kazanmaya çalismiglar, denizeiler ise gene deniz savaglarinin
çetin kogullarma kätlanmak zorunda kalmiçIardir; ancak kayitlar bu
tür niteliklerin ve yeteneklerin her iki tarafta da bulundugunu ve ortak-
hklarm birinin bunlara orantisiz bir biçimde sahip olmadigini göster-
mektedir. Yalnizca tek tarafin, äzellikle de 1917'den sonra, sahip oldu-
verimlilik güçlerindeki belirgin üstunluktu. Daha önceki uzun
gu gey,
süreli ortakhk savaglarmda oldugu gibi,. bu etkenin sonuçta belirleyici
oldugu gärülmügtür.
333
i
i.
I
ÏKÎKUTUPLU BIR DÜNYANIN DOÖUSU
VE "ORTA GÜÇLER"1N BUNALIMI:
ÎKÎNCIBÖLÜM, 1919-1942
*
"Ardil devletler": Bagka devletlerin biraktigi bo, lugu doldurarak onlarm yerine geçen
devletler.
335
iZLAND A ,
2
.
v. ETONYA RUSY A
ALM
POL NYA
LUKSEMEURG
.
FIUME
.(SERBEST KEhrf) '
YUCOSLAVYA N
. LGAR, 5
*
g ÎSPANYA
ÜRKIYE
N
500 Mil
500 Kilometre
336 i
I
I
lerince içgali ve Fransa'nin Saarland'i ekonomik açidan sömürmesi; ön-
ceden gärülmedigi kadar agir "askerden
arindirma" kogullari (çokufak
bir ordu ve kiyi savunma donanmasi; hava kuvvetlerinin, tanklarin ya
da denizaltilarin bulundurulmamasi, Prusya-Alman Genelkurmayinm
ortadan kaldirilmasi gibi) ve muazzam bir tazminat faturasi. Bunlara ek
olarak Almanya, genig sämürge imparatorlugunu Îngiltere'ye, özerk do-
minyonlara ve. Fransa'ya kaptirdi -- bunun gibi, Türkiye'nin Yakindo-
gu'daki topraklari da yeni Milletler Cemiyetinin uzaktan gözetimi altm-
da birer Ïngiliz ve Fransiz mandasina dönügtü. Uzakdogu'da ise Japon-
ya ekvatorun kuzeyindeki eski Alman takimadalarmm mirasçisi oldu;
ama 1922'de Stantung'u Çin=egeri verdi. 1921-1922 tarihli Washing-
ton Konferansmda, güç1er Pasifik ve Uzakdogu'daki
toprak statukosu-
nu kabul ettiler
ve savag filolarini formüllere göre küçültmeye razi
nispi
olarak bir Ïngiliz-Amerikan-Japon donanma yarigimn önünü almig ol-
dular. O halde, 1920'll yillarin baglarma gelindiginde uluslararasi sis-
tem hem Batida hem Doguda istikrara kavugmuy gärünüyordu ve ge-
-
I
337
|
durmaktadir. Fransa, Birlepik Devletler Senatosu Versailles Antlagmasi-
ni reddettigi sirada, özel bir ingiliz-Amerikan askeri güvencesine sahip
olma gansim kaybedince, bunun yerine tutabilecek çegitli yollar yarat-
mayi amaç1adi: Dogu Avrupa'da bir
"anti-revizyonist"
devletler bloku-
nun olusturulmasim tegvik etti (1921tarihli Küçük Entente diye bilinen
anlagma); Belçika ile (1920), Polonya ile (1921), Çekoslovakya ile
(1924), Romanya ile (1926)ve Yugoslavya ile (1927) tek tek ittifaklar
olugturdu; Almanlari yildirmak ve Almanya tazminat ödemelerini yeri-
ne getirmedigi zaman Ruhr bunahminda oldugu gibi-- müdahale
-1923
etmek üzere çok büyük bir kara ve hava kuvvetine sahip oldu
ve birbiri
ardina gelen ingiliz hükümetlerini Fransa'nm simrlari konusunda yeni
bir askeri güvence vermeye razi etme girigimlerinde bulundu; bu güven-
ce ise 1925 tarihli çok tarafh Locarno Antlagmasi ile ancak dolayh ola-
rak saglanabildi.2 Bu, ayrica, yogun bir mali diplomasinin uygulandigi
bir dönemdi, çünkü birbirlerini etkileyen Alman tazminat borçlari ve
müttefik savag borçlari yalnizca yenen .ve yenilen'arasmdaki iligkileri
degil, Birleyik Devletlerle eski Avrupa müttefikleri arasindaki iligkileri
de çigrmdan çikarmigti.3 Dawes Plani ile (1924)varilan mali uzlagma
bu giddetli çalkantilarin büyük bir bölümünü yatiçtirmig ve bu da bir
sonraki Locarno Antlagmasma zemin olugturmugtur; bunu Almanya'mn
Milletler Cemiyetine girmesi ve degigtirilmig Young Plani (1929)ile va-
rilan degigik mali çözümler izledi. 1920'li yillarm sonlarmda, refahm
Avrupa'ya geri dänmesi, Milletler Cemiyetinin görünügte uluslararasi
sistem içinde änemli bir yeni unsur olarak kabulü ve bir dolu devletin
ilerki anlagmazliklarm çäzümü için savaga bagvurulmamasi yolunda
(1928 Paris Pakti ile) ciddi bir görüg birligine varmalari ile, diplomasi
sahnesi normale dönmüg gibi görünüyordu. Stresemann, Briand ve
Austen Chamberlain gibi devlet adamlari, kendi çaplarmda son dänem-
deki halleriyle Metternich ve Bismarck'm birer kargihgi gibi görünüyor,
dünya meselelerini çözüme baglamak üzere Avrupa'nm gu ya da bu kap-
licasmda bir araya geliyorlardi.
Ancak bu yuzeysel izienimlere ragmen 1919'dan sonraki uluslara-
rasi sistemin temelini olugturan yapilar, 50 yil äneeki diplomasiyi etki-
leyen yapilardan önemli ölçüde farkli ve çok daha bozulabilir nitelik-
teydi. Her geyden änce, dört buçuk yil süren
"toplu"
"askeri
çatigmalar kadar savagin bir sonucu olarak gelen hastahk, kitlik
338
|
ve yoksulluk"tut Rusya'mn toplam kayiplari ise, iç savastaki agir ka-
yiplarla bir araya gelince çok daha büyük olmuçtu. Sava; sirasmda (çok
sayida erkegin evlerinden uzak cephede bulunmalari ve böylece nüfu-
sun kendisini sava; öncesindeki oranlarda yenileyemeyisi yüzünden)
meydana gelen açiklari" son derece yüksekti. Son olarak da
"dogum
büyük savaglar yavag yavag sona erse bile, savag sonrasi smir çatigmala-
rmda, toplu kiyimlar oldu ve savagm zayif dügürdügü bu bölgelerin hiç-
iri 1918-1919 y1llarmda milyonlarca insani kirip geçiren grip salgmm-
dhn kurtulamadi. Böylece bu uzun dönemin nihai kayip sayis1 60 mil-
yon gibi buyuk bir sayi olabilirdi; bu kayiplarin hemen hemen yarisi
Rusya'ya verilmig ve Fransa, Almanya, Ïtalya da kötü etkilenmislerdi.
Böylesine bir insan trajedisinde söz konusu olan kipisel acilari ve psiko-
'sarsmtilari
Bir bagka deyigle, 1929'daki dünya verimi, eger savag olmasa ve 1913 öncesi büyü-
*
339
de elbette ucuz kurtuldular -- çogu da durumunu iyilegtirdi. Çünkügu
da vardi ki, modern savag ve savapn yol açtigt sanayi verimliliginin
olumlu sonuçlari da olmugtu. Tümüyle ekonomik ve teknolojik açidan
duçünülürse, bu yillarda pek çok ilerleme kaydedilmigti: Otomobil ve
kamyon üretiminde,
.havacihkta,
TAaro 26
DÜNYA ÏMALAT SANAYlÏÜRETÎMIENDEKSLERÎ,
1913-1925'
1913 1920 1925
Dünya 100 93,6 121,6
Avrupa* 100 77,3 103,5
SSCB 100 12,8 70,1
Birlepik Devletler 100 122,2 148,0
Dünyamn geri kalan bölümleri 100 109,5 138,1
*
B.K., Fransa, Beiçika, Hollanda, Almanya, Danimarka, Norveç, Îsveç,Finlandiya,
Isviçre, Avusturya, Îtalya, Çekoslovakya,Macaristan, Polonya, Romanya, Yunanistan
ve Ïspanya.
340
I
I
I
lari boyunca kara Avrupa'simn tarim verimi azalir, Rusya'nm sava; ön-
cesindeki tahil ihracatt yok olurken, Kuzey ve Güney Amerika ve Avust-
ralya'daki verimde büyük artiplar meydana gelmig, buralardaki çiftçiler
argidukün ölümünden (öncedentasarladiklari bir gey olmasa da) kesin
olarak yararlanmiglardi. Ama, 1920'li yillarin sonunda Avrupa'daki ta-
rim eski haline dönünce, dünya üzerindeki üreticiler talepteki dügmeler
ve tepe taklak olan fiyatlarla kargi kargiya kaldilar." Bu tür yapisal çar-
pikhklar tüm bölgeleri etkiledi ama hiçbir yerde nazik durumda olan
devletler"in yeni smirlarla, bozulmug pazarlarla ve ulagtirmadaki
"ardil
341
I
nat talepleri
gibi bag edilmesi kolay olmayan baglantih sorunlar da ek-
lendi. Tüm Avrupah müttefiklerin ingiltere'yeve bundan daha az bir
oranda da Fransa'ya borçlari vardi; bu iki güç ise Birleyik Devletlere
karçi agir borç altmdaydilar. Bolgeviklerin Rusya'nin 3,6 milyar dolar
gibi muazzam miktardaki borcunu tammamasi, Amerikalilarm parala-
rim geri istemeleri, Fransa'nm, Italya'nin ve öbür ülkelerin Alman-
ya'dan tazminat alincaya kadar borçlarini ödemeyi reddetmeleri
ve Al-
manlarin kendilerinden talep edilen miktarlari ödemelerinin mümkün
olmadigmi ilan etmeleri yüzünden, ortam yillar boyu sürecek giddetli
çekigmelere hazirdi ve bunlar Bati Avrupa ile iglerin ters gitmesine siki-
lan Birlegik Devletler arasinda politik yakmlik açisindan belirmig olan
uçurumu genigletti."
Bu kavgalarin 1924 tarihli Dawes Plam ile yatigtirildigi dogruysa
da, çalkantilarm politik ve toplumsal sonuçlari, özellikle de bir önceki
yil Almanya'da yaçanan hiperenflasyon sirasmaa lçorkunç olmugtu. Bu-
nun kadar kaygi verici olan, ama o zaman bu kadar lyi anlagilamayan
bir nokta da, dünya ekonomisinin 1920'li yillarin ortalarinda kavug-
muy göründügü mali ve ticari istikrarm Birinci Dünya Savagi öncesin-
deki dengeye göre çok daha sallantida olan temeller üzerine kurulmug
olmasiydi. Bu siralarda altm standarti pek çok ülkede yeniden benimse-
niyordu; ama 1914 öncesinin Londra'ya dayali, ince hath
(ve neredeyse
kendi kendisini déngeleyen) uluslararasi ticaret ve para mekanizmasi
yeniden kurulamamigtr. Aslinda Londra bu rolü yeniden üstlenebilmek
için agiri girigimlerde bulunmugtu -
ticarete daha
az bagimh ve dünya ekonomisi ile çok daha az bütünlegmig, serbest ti-
caretten çok (özellikletarimda) korumaci egilimli, Ingiltere Merkez
Bankasmi tam kargilayacak bir bankadan yoksun, geligmeler ve iflaslar
arasmda çok daha piddetli bir biçimde dalgalanan
ve politikacilarm úl-
ke içindeki lobiler tarafmdan çok daha dolaysiz olarak etkilendikleri
bir yapiydi bu- yüzünden uluslararasi mali ve ticari düzen degigken ve
kusurlu bir merkezi nokta çevresinde dönüyor demekti. Artik dünya
ekonomisinin altyapi geligimi için uzun vadeli borçlar veren ve ulusla-
rarasi hesaplardaki geçici kopmalari dengeleyecek, gerçek anlamda
"borç
verecek bir son merci" bulunmuyordu."
342
Bu yapisal yetersizlikler 1920'li yillarin sonlarinda ortaya çikma-
migti; bu tarihlerde, Birlegik Devletlerden Avrupa'daki hükümet ve be-
lediyelere kisa vadeli borç olarak çok büyük miktarlarda dolar akiyor,
hükümet ve belediyelerin hepsi de bu paralari hem kalkmma hem de
ödemeler dengesindeki açigi kapatmak için zaman akillica bir bi-
-kimi
343
|
ha agiri gruplar, özellikle de sagda yer alanlar, ekonomide meydana
ge-
len bozulmalardan yararlanarak tüm liberal-kapitalist sisteme saldir-
miglar ve gerekirse silah destekli iddiaci "ulusal"
politikalar için çašri-
da bulunmuglardir. ÖzellikleWeimer Almanya'sinda, ama ispanya, Ro-
manya ve bagka yerlerde de durumlari nazik olan demokrasiler bu poli-
tik-ekonomik zorlamalar altmda egilip büküldüler.
Japonya'yiyöneten
ihtiyatli muhafazakarlar ise milliyetçiler ve militaristlerce saf digi bira-
kildi. Bati demokrasileri bu firtmalari daha lyi savugturabildilerse bu,
komguna-yoksulluga-it tutumunu giderek daha büyük ölçüde ige kata-
rak iç ekonominin yönetimine agirlik vermeleriyle olmugtur. Altin faz-
lasi bulunan baghca ülkeler durumundaki Birlegik Devletler ve Fransa
borçlu devletleri kurtarmaya istekli degillerdi, aslinda Fransa'nm egili-
mi mali gücünü giderek daha çok Almanlarm davramplarmi denetle-
mek (bu da Ren'in äbür yakasmdaki äfkeyi ancak daha da yogunlagtir-
migti) ve kendi Avrupa diplomasisine yardun için kullanmak oldu. Bu-
nun gibi, Almanya'nm savaç tazminati konusunda benimsenen ve Fran-
sizlari son derece kizdiran "Hoover Moratoryumu'"
savag borçlarinda
indirim (ve bunlarin igin sonunda ödenemez hale gelmesi) sorunundan
ayrilamamig, bu ise Amerikalilari öfkelendirmigtir. Para degerlerinin
re-
kabete dayah olarak dügürülmesi, 1933 tarihli Dünya Ekonomi Konfe-
ransinda dolar-sterlin degigim oranlarina iligkin gärüg ayrihklari da bu
kara tabloya eklenmigtir.
Bu tarihegelindiginde kozmopolit dünya düzeni çegitli rakip alt bi-
rimlere bälünmüg duruma gelmigti: ingiltere'ninticaret yapilarina daya-
nan ve 1932 Ottowa Konferansmin
"imparatorluk
tercihleriyle güçle-
nen bir sterlin bloku; Fransa'mn öncülügünde bir altm bloku; Uzakdo-
gu'daJaponya'yabagimh bir yen bloku; (Roosevelt de altindan vazgeç-
tikten sonra) Birleçik Devletlerin bagi çektigi bir dolar
bloku ve bu çal-
kantilardan tümüyle ayri olarak sürekli bir biçimde "tek ulke içinde
sosyalizm" modelini olugturan bir SSCB. Böylece otargiye olan yänelim,
Adolf Hitler'in dig ticareti özel pazarkklara ve "takas"
anlagmalarma
indirgeyen, kendi kendine yeterli bin yilhk bir Reich
yaratma programi-
na baglamasmdan önce, güçlü bir geligme kaydetmigti. Fransa'nm, Al-
manya'nm ädeyecegi savaç tazminatmm ele almismda Anglo-Sakson ke-
simin kullandigi yetkilere tekrar tekrar karp çikmasi, Roosevelt'in Birle-
ik Devletlerin Îngiltere ile olan pazarhklarda hep kaybeden taraf oldu-
gu yolundaki iddiasi ve Neville Chamberlain'in Amerikan politikasmin
-daha
344
nulari anlamakta ya da bunlarla ugragmakta hep zorluk çekmiglerdi;
ama 19. yüzyilm kabine diplomasisini özlemle ananlar için, belki daha
da olumsuz olan bir özellik, 1920'li ve 1930'lu yillar boyunca uluslara-
rasi konularda kamuoyunun giderek artan etkisiydi. Bu, kuskusuz kimi
yönlerden kaçmilmaz bir geydi. Daha Birinci Dünya Savasi baglamadan
önce bile, tüm Avrupa'da politik gruplar diplomasi"nin herkesçe
"eski
Bolgevik elepti-
risi savagan kamplarin her ikisinde de teykilatlanmig iççi smiflarma ol-
dukça çekici gelen bir eleptiriydi." Bu, Lloyd George gibi atik politikaci-
larm Wilson'un çekiciligini etkisiz birakmak ve iççilerin sosyalizme ka-
yiglarim denetlemek üzere kendi ilerici iç ve dig politika
"paket"lerini
i
345
I
Dahasi da vardi. Batih demokrasilerde 1920'li yillarm sonlarmda
Birinci Dünya Savagmm uyandirdigi imgeler ölüm, yikim, dehget, ziyan
ve savagin tümüyle boguna oluguyla ilgiliydi. 1919 tarihli "Kartaca Ba-
rigi"nin, * savag dönemi politikacilarmin halkm yaptigi äzverilere kargi
vaat ettikleri yararlarm saglanamamasinin, milyonlarca sakat kalmig
emekli askerin ve milyonlarca savag dulunun, 1920'li yillarm ekonomik
sikintilarmm Viktorya dänemine özgü toplumsal ve kigisel iligkilere
ve
duyulan inancin yok olmasinm ve bu tür iligkilerin yikilmasinm sorum-
lulugu hep 1914 Temmuzunda ahnan badalaca kararlara mal edildi?
Ancak savag ve militarizm karçismda yaygm bir biçimde görülen ve pek
çok çevrede Milletler Cemiyetinin böyle bir felaketin tekrarmi imkânsiz
hale getirecegi- umuduyla karigan bu geri çekilme, savaga. katilanlarin
hepsi tarafmdan paylagilan bir duygu degildi - Anglo-Amerikan edebi-
yati bäyle bir izienim veriyor olsa bile? Avrupa kitasmin her yanmda,
ipsizlik, enflasyon ve savag sonrasi burjuva düzenigin sikiciligi yüzün-
den düg kirikhgina ugrayan yüz binierle eski Fronsoldat** için savag,
çok aci ama olumlu bir gey olmuytu: Askeri degerler, savasçilar arasin-
daki yoldaghk duygusu, giddet ve eylemin ürpertici heyecam. Özellikle
savagtan yenik çikan Alman ve Macar uluslari ve giddetli bir doyum-
suzluk içinde bulunan muzaffer Italyan ulusu içinde, ama ayni zaman-
da Fransiz sagellari arasmda da bulunan bu tür gruplar için yeni fagist
akimlarm
-düzene,
änce deginilen-
ekonomik alt bölümlerle ancak kismen uyugma gösteren politik blokla-
ra sürekli olarak ayrilmas1 yüzünden karmagik hale gelmeye devam etti.
Bir yanda özellikle Ingilizce konuqulan dünya içinde, Birinci Dünya Sa-
vagimn dehgeti kargismda geri çekilen, ülke içi (özellikle sosyoeko-
.de
Çok aşr kogullarla yapilan barig anlagmast (Romahlarm Kartaca kentini yakip yik-
tiklari savaglardan sonraki gibi). -
ç.n.
Frontsoldat: cephe askeri.
- ç.n.
346
I
lagtiklari da açikti. Ote yanda Sovyetler Birligi vardi; pek çok bakimdan
global politik-ekonomik sistemden soyutlanmigti ama Batida hayranlari
vardi. göre, inter alia* Büyük Ekonomik Buna-
Çünkuiddia
edildigine
limdan kurtulan bir
"yeni
uygarhk" önermekteydi;26 ancak SSCB'ye du-
yulan yaygin bir nefret de bulunuyordu. Son olarak da en azmdan
1930'lu yillarm sonlarmda kin dolu, Bolgevik aleyhtarlari olmakla kal-
may1p, 1919'da yeniden kurulan liberal-kapitalist statükoyu da suçla-
Alman, Japon ve Îtalyan devletleri vardi. Tüm bun-
"revizyonist"
yan
lar, ne fagist ne Bolgevik dügünce yapisim pek kavrayamayan ve tek öz-
lemleri savagm çok kötä bir biçimde yok ettigi Edward dönemine özgü
duruma dönmek olan demokrat devlet adamlari için dig poli-
"normal"
rin
ma girigimleri, Avrupa'daki iççi smiflari arasmda oldugu gibi, kaçmil-
olarak kargihk"la ilgili sorularm dogmasma yol açti."
"almacak
maz
Dahasi, Bati, Güneybati ve Dogu Afrika'daki, Yakindogu'daki ve Pasi-
fik'teki savaglar, sömurge imparatorluklarmm genel olarak geçerligi ve
ç.n.
347
kalicihgi konusunda kugkular uyandirdi bu, Müttefiklerin
"uluslarm
-
refah alani"na
iligkin dügüncelerini dile getirmeye baglamiglardi." Lenin ve Wilson ta-
rafmdan iki farkli biçimde önerilen diplomasi"nin ortaya çikipi
"yeni
-
348
|
lahlarinin geriye kalan gücünün igaretleri olmugtu? Tabii, aym gey ital-
yanlarin 1930'larm ortalarmda Habetistan'a yaptiklari gecikmig saldin
için de söylenebilir. Bu imparatorluk denetimlerini ancak Ikinci Dünya
Savaginin yarattigi çok daha genig kapsamli sarsintilar gevgetecekti. Bu-
nunla birlikte, sömürgelerdeki huzursuziuklar, 1920'li ve özellikle de
1930'lu yillardaki uluslararasi iligkiler açismdan bir ölçüde önem tagi-
maktaydi. Bunlar her geyden önce, belirli Büyük Güç1erin dikkatini (ve
kaynaklarim) Avrupa'daki güçler dengesine olan ilgilerinden uzaklagtir-
malarina sebep olmugtur. Durum, en belirgin biçimde Ingiltereiçin böy-
leydi; Ingiliz liderleri Filistin, Hindistan ve Singapur konulari, Sudeten-
land ya da Danzig'den daha çok kaygilandiriyordu -- bu äncelikle 1919
sonrasi "Imparatorluk" savunma politikalarina yansimigti;" ancak Af-
rika'daki baglantuar Fransa'yi da ayni derecede etkilemig ve italyan as-
keri yetkililerinin dikkatini de büyük ölçüde buraya yöneltmigti. Üste-
lik, belirli ärneklerde Avrupa-digi ve sämürgelerle ilgili sorunlarm yeni-
den ortaya çikqi eski 1914-1918 ittifakinin olugturdugu yaplya da tü-
müyle ters dügüyordu. Emperyalizm sorunu Amerikalilari, Ingiliz-Fran-
siz politikalari konusunda daha da kugkucu yapmakla kalmadi; Ital-
ya'nm Habegistan't istilasi ve JaponlarmÇin anayurdu içine saldirma-
lari gibi olaylar 1930'lu yillarda Roma ve Tokyo'yu, Londra ve Pa-
ris'ten uzaklagtirdi -- ve Alman revizyonistleri.için yeni.ortaklar bulma
imkâmni yaratti. Bu noktada da uluslararasi meselelerin "eski diploma-
si" reçeteleriyle çözümlenmesi bir miktar daha zorlagmigtir.
Sava; sonrasi istikrarsizligm son änemli sebebi de qu biçimsiz ger-
çekti: "Almanya meselesi" çözümlenmemig, tersine baga çikilmasi daha
da zor ve yogun bir hale gelmigti. Alman Ordusu Belçika'dan Ukray-
na'ya, Avrupa'yi hâlâ denetimi altinda tutarken Almanya'mn 1918 Eki-
minde hizla çökügü milliyetçi, sagci güçler için büyük bir gok oldu;
burlar Almanya'nin utanç verici bir biçimde teslim olugunun suçunu
hainler"e yükleme egilimindeydi. Paris Antlagmasom koçul-
"içerdeki
lari bagka utançlara da sebep olunca, çok sayida Alman hem bu "esir
349
yapilacak zorlamalarda diplomasi yolunun ne ölçüde tercih edilecegiy-
di. Bu bakimdan, Hitler'in 1933'te iktidara geligi, Almanlarm revizyo-
nist çabalarim yalnizca güçlendirmig oldu."
Almanya'nm Avrupa içinde "kendisine
uygun" yerin ne oldugunu
belirleme sorunu, Birinci Dünya Savagi sonrasinda uluslararasi güç
dagiliminin garip ve dengesiz bir biçimde gerçeklegmis olmasi yüzün-
den agirlagmigti. Toprak kaylplarina, askeri açidan kisitlanmasma ve
ekonomik istikrarsizligma ragmen Almanya hâlâ potansiyel olarak çok
kudretli bir Büyük Güçtü. Agagida Almanya'nm güçlü ve zayif yanla-
rinin ayrmtih bir çözümlemesi yapilacaktir; ancak bu noktada hâlâ
Fransa'ninkinden çok daha kalabalik bir nüfusa ve yaklagik üç kat da-
ha fazla demir-çelik kapasitesine sahip olduguna igaret etmek gerekir.
Îç ulagtirma agi zarar görmemiçti; kimya ve elektrik tesisleri ve üniver-
siteleri ile teknik- egitim veren kuruluglari da öyle. "1919'un
bu nokta-
smda Almanya bitkin durumdaydi. O anki konu Ai.manya'nin zayifli-
giydi;ancak bir iki yillik
'normal'
bir hayattan sonra, konu gene Al-
manya'nin gücü olacakti."34 Dahasi, Taylor'un igaret ettigi gibi, Alman
yayilmaciligina gem vurulmasma yardimci olan Avrupa kitasi üzerin-
deki güç dengesi artik yoktu. "Rusya sahneden çekilmigti; Avusturya-
Macaristan kaybolup gitmigti. Geriye kalan yalnizca Fransa ile Îtal-
ya'ydi; bunlarm ikisi de insan gücü açisindan ve bundan daha fazla
olarak ekonomik kaynaklar bakimindan Almanya'nm gerisindeydiler,
savag ikisini de tüketmigti."" Zaman ilerledikçe änce Birlegik Devlet-
ler, daha sonra da Ingiltere Avrupa'ya yapilan mijdahaleler konusunda
giderek artan bir hognutsuzluk duyduklarmi ve Fransizlarin Alman-
ya'ya engel olma çabalarini giderek daha onaylamaz hale geldiklerini
gösterdiler. Ancak Fransa'nin güvenlikte olmadigmm arilagilmasi yü-
zündendir ki, Paris Almanya'nin yeniden güç kazanmasmi önlemek için
mümkün olan her yolu aramaya girigmigti: Fransizlar tazminatin tam
olarak ödenmesi konusunda israr etmigler, kendi büyük
ve pahali ordu-
larmi korumuglar, Milletler Cemiyetini kendisini statükoyu korumaya
adayan bir kurulug haline getirmeye çabalamiglar
ve Almanya'nm Fran-
kadar silahlanmasi"na
"yetigecek
sa'ya izin verilmesine iligkin tüm
önerilere direnmiçIerdir" --
350
luydu. Önceki çokuluslu imparatorluklarin yönetimi altindaki farkli
halklarm cografi dagilimi yüzünden, 1919'da etnik yönden tutarli olan
bir toprak çözumu getirilememigti. Bundan dolayi da, her devletin si-
nirlarinin yanlig tarafinda yaçayan genig azmhk topluluklari vardi ve
bunlar yalmzca bir iç zayiflik kaynag1 olugturmakla _kalmiyor, dig ülke-
lerde de äfke konusu oluyorlardi. Bir bagka deyigle, Paris anlagmalari-
nm gözden geçirilmesini isteyen bir tek Almanya degildi; Fransa statü-
oda hiçbir degigiklik olmamasi için Israr etmeye hevesli görünse bile
he Îngiltere'nin, ne Birlegik Devletlerin bu bölgede aceleyle ayarlanan
ve düzensiz nitelikte olan simrlar konusunda kendilerini fazlaca yü-
küm1ü hissetmediklerinin de bilincindeydi. Londra'nm 1925'te açikça
ortaya koydugu gibi Dogu Avrupa'da Locarno tipi güvenceler artik söz
konusu olmayacakti?
Dogu ve orta Avrupa'daki ekonomik durum igleri daha da kötüye
götürüyordu; çünkü yeni kurulan bu ülkelerin çevresinde olugturulan
gümrük ve tarife engelleri bölgesel rekabetleri artirdi ve genel geligmeyi
engelledi. Avrupa'da artik savagtan önceki 14 ayrt ülke parasi yerine, 27
ayri-para birimi vardi ve fazladan 12.500 mil uzunlugunda smir olug-
muytu; sinirlarin çogu, fabrikalari hammaddelerinden, demir fabrikala-
rmi kömür alanlarindan, çiftlikleri pazarlarmdan ayri dügürmügtü. Da-
hasi Fransiz ve Ingiliz bankerleri ve girigimcileri, 1919'dan sonra bu ar-
dil devletlerin içine sokulmuglarsa¯ da, 1930'lardan sonra ekonomik is-
tikrarina yeniden kavuyan Almanya bunlar için daha bir ticaret
"dogal"
,
bu ülkelerin de para sorunlart vardi ve bu yüzden temeline da-
yah ticaret daha kolaylarma geliyordu. Böylece ekonomik yönden orta
'
Avrupa düzenli bir biçimde yeniden Alman egemenligi altinda bir bölge
olabilirdi."
1919 Paris görügmelerine katilaniarm çogu yukanda deginilen so-
runlarm (herhaldehepsinin olmasa bile) bazilarmm bilincindeydiler. An-
cak onlarda Lloyd George gibi, yeni olugturulan Milletler Cemiyetinden
"çare
bulmasmi, onarmasmi ve kusurlari düzeltmesini" bekleyebilecek-
lerini dügünüyorlardi. [Milletler Cemiyeti] kabahklan, düzensizlik-
"...
i 351
--i i in-..--.am---ism -se -mat---lim-stem wiwi.pt..I A da'--Elilli
illi-E..lL',
ya
da arabulucu modeli- yarattigi görüg ayrihklari yüzünden, kurulug uy-
gulama yetkilerinden yoksundu ve ortak güvenlik için gerçek bir me-
kanizmaya sahip degildi. Bu yüzden, cemiyetin yaptigi fiili katki, garip
bir biçimde, saldirganlari engellemek degil, demokrasilerin iglerini ka-
rigtirmak olmustur. Cemiyet Batmm savag bikkini kamuoyunca çok
tutulmug, ancak kurulmuy olmasi, Cemiyetin ilerde savaglari gu ya da
bu biçimde engelleyecegi gerekçesiyle, pek çoklari için artik ulusal sa-
vunma kuvvetlerine gerek kalmadigi tartigmasma inikân vermigtir. Bu-
nun sonucu olarak, Cemiyetin varhgi kabinelerin ve digigleri bakanla-
"eski"
ç.n.
352
I
böyle bir tehlikeyi kargilamaya en az hazir olduklari ve 1919 çözümün-
den bu yana aralarinda en az eggüdüm olan bir sirada olmuytu. O hal-
de ganssiz 1930'lardaki eylemlerinde
"yatigtirma"
ne tür kusurlar ve
budalahklar olursa olsun, devlet adamlarinin bu on yil içinde ugragrnak
zorunda kaldiklari görûlmedik karmagikhkta sorunlari da hatirlamak
gerekir.
Bu. dönemin uluslararasi bunalimlarinm savaga dogru nasil bir ge-
igme gösterdigini gärmeden önce, hepsi de yalmzca 1914-1918 çatig-
rhasindan degil, iki savag arasmda kalan yillardaki ekonomik ve askeri
geligmelerden de etkilenen Büyük Güçlerin kendilerine özgü kuvvetli ve
zay1f yanlari incelemek önemlidir. Ekonomik ve askeri geligmeler açi-
smdan yukarida yer verilen ve güçler arasmdaki verimlilik dengelerinde
meydana gelen degigiklikleri gösteren Tablo 12-18'e tekrar tekrar gön-
derme yapilacaktir. Bu noktada, yeniden silahlanma ekonomisiyle ilgili
olarak hazirlayici nitelikte iki dügünceyi daha dile getirmek gerekir.
Bunlardan ilki 1930'lu yillarda, sözgelimi 1914'ten önceki on yila gäre
çok daha belirgin olan farkh büyüme oranlariyla ilgilidir; dünya ekono-
misinin çegitli bloklara ayrilarak bozulmasi ve ulusal ekonomi politika-
larmm (dört yilhk planlar ve pazarhklar"dan, klasik, deflasyonist
"yeni
MEYDAN OKUYANLAR
Ulusal liderleri ne kadar aktif ve hirsh olurlarsa olsunlar, bir Büyük
Gücün ekonomik açidan nasil zayif olabilecegi hiçbir yerde, 1930'lu
yillardaki Italya örneginde oldugu kadar açikhkla görülemez. Görünüg-
te Mussolini'nin fagist rejimi ülkeyi diplomasi dünyasinin gerilerinden
ön siralarma getirmigti. Îngiltere ile birlikte, Italya da 1925 Locarno
antlagmasmm dig garantörlerinden biriydi; Ingiltere, Fransa ve Alman-
ya'yla birlikte o da 1938 Münih Säzlegmesini imzalamigti. Italya'mn
Akdeniz'deki öncülük iddiasi, Corfu saldirist ile (1923),Libya'yi "sus-
353
i i
i
"model"den
354 i
I
I
355
di. Yönetimin hesaplari arasmda änem ta iyan bir nokta da, yabanci
yiyecek maddeleri üreticilerine olan bagtmhhät azaltma dilegi ve köylü-
lerin kentlere daha da çok kaymalarmi önlemek için duyulan kuvvetli
istekti; köylüler kentlerdeki ipsiz sayismi kabartip, toplumsal sorunlari
artiriyorlardi. Sonuçta, kirsal kesimde çok agir bir eksik istihdam soru-
nu ortaya ç¡kti ve bu duruma uyan tüm özellikleri de beraberinde getir-
di: Düçük verim, okuma yazma bilmezlik, çok büyuk bölgesel egitsiz-
likler.
Italyanekonomisinin oldukça geri niteligi ve devletin hem silahlan-
mak hem de köy tarimun korumak için
para harcama istegi göz önüne
ahnmca, girigimci yatirimlar için yapilan tasarruf miktarmin dügük
olugu gagirtici degildi. Birihei Dünya Savagi yerli sermaye stoklarim za-
ten azaltmigken, ekonomik çöküntä ve korumacihga dönüç indirilen
yeni darbeler olmuytu. Kugkusuz devletin uçak ve kamyon siparigleriyle
desteklenen girketler iyi kâr edebiliyorlardi ama Italya'nm sanayi geligi-
minin otargi girigimlerinden (genelanlamda) yararla'nmasi pek olasi de-
gildi; gümrük tarifeleri yetersiz üreticileri korumaktan bagka bir gey
yapmazken, yeni merkantilizm çagi daha önce Ïtalya'dakisanayilegme-
ye hayli hiz katan yabanci yatirimlarin geligini kisitladi. 1938'de Italya
dünya imalat sanayii üretiminin yalmzca yüzde 2,8'ine sahip bulunu-
yor, dünya çeliginin yüzde 2,1'ini, pik demirinin yüzde l'ini, demir cev-
herinin yüzde 0,7'sini, kömürünün yüzde 0,1'ini uretiyor.ve modern
kaynaklardan yararlanarak yaptigi enerji tüketimi öbür Büyük Güçle-
rin hepsinden çok daha düçük bir düzeyde kaliyordu. Son olarak Mus-
solini'nin Fransa'yla, hatta kimi zaman Fransa ve ingiltere'yle birden
savagmak için duydugu heves dikkate almirsa, Italya'nmutanç duyma-
smi gerektirecek kadar ithal gübreye, kömure, petrole, hurda demire,
kauçuga, bakira ve bagka hayati hammaddelere bagimh kaldigma iga-
ret etmek de yararh olacaktir -
356
I
I
l
lerinin de, çagin digmda kalmig oldugunu gösteren benzer belirtiler var-
di; hava kuvvetleri Habeg kabilelerini bombalayabildiklerini (belkiher
zaman da isabet ettirebildiklerini) göstermigler, sonra da ispanya Iç Sa-
vagindaki performanslari ile pek çok gözlemelyi etkilemiglerdi. Ama
1930'lu yillarin sonunda çift yüzeyli Fiat CR42 uçagi, daha yeni Îngiliz
ve Amerikan tek yüzeyli uçaklarmm yanmda solda sifir kalmisti; bom-
bardiman kuvveti de elde yalnizca hafif ve orta bombardiman uçaklari
olmasmin sikmtismi çekiyordu; bu uçaklarm motorlari zayif, bombala-
.
ri son derece etkisizdi. Oysa yukarida sözü edilen kuvvetlerin ikisi de
savunma bütçesinden giderek artan oranlarda pay saglamiglardi. Onla-
rinkinin aksine ordunun pay1, 1935-1936'da yüzde 58,2 _iken, 1938-
1939'da yüzde 44,5'e dügmüg, ustelikbu, ordunun modern tanklara,
toplara, kamyonlara ve ulagtirma sistemlerine giddetle ihtiyaç duydugu
bir dönemde olmugtu. ikinci Dünya Savagina girildiginde Italyan Or-
"asil
üs-
telik o zamanlar en yeni Alman ve Fransiz tank tasarimlari yirmi tona
yakmdi ve çok da agir silahlari vardi.
Italyan ekonomisinin fagist yönetim altmda çektigi ve giderilmesi
, hemen hemen imkânsiz zayifhklara bakip, Italya'mn dogru dürüst bir
bagka Büyük Güç kargisoda yapacagi bir savagi hiçbir zaman kazana-
mayacagim ileri sürmek fazla acelecilik olur; ancak Italya'nin gelecekle
ilgili beklentileri, silahh kuvvetlerin yeniden silahlanma sirasmdaki ace-
leciligin kurbani olugu yüzünden daha da zayiflamig görünüyordu ve
-
357
|
|
temlerini degigime ugratmasiydi. Sözgeligi, avci uçaklari, manevra yete-
negi olan (ama hafif silahlarla donatilmig, bez kapli) ve yaklagik saatte
200 mil yapabilen çift yüzeyli uçaklar olmaktan
"çok
kritik bir
noktaydi- agiriya varan bu yeniden silahlanma çabalari ulus ekonomi-
si, ülkenin denizagiri yerlerdeki kaynaklara oldugu kadar kendi kay-
naklarma erigebilme gücü, kendi giderlerini kendisinin kargilayabilme
imkânlariyla ne kadar bagdagiyordu? Bunlar, elbette, yeni açmazlar de-
gildi-- ama 1930'lu y1llarin karar mercileri için daha önce gärülmemi
bir acillik tasiyordu.
Büyük Güçlerin 1930'larda yeniden silahlanmalari sirasinda ortaya
çikan farkh yapilar en iyi (diplomasiçerçevesi kadar) bu teknolojik-
ekonomik çerçeve içine yerleptirilerek anlagilabilir. Tek tek uluslarin bu
on yil içinde yaptiklari savunma harcamasi toplamlarmi gösteren liste-
ler arasinda pek çok tutarsizlik vardir ama Tablo 27 neler olup bittigini
anlamak için uygun bir kilavuz niteligindedir.
'
358
I
TABLo 27
BÜYÜK GÜÇLERÏN SAVUNMA HARCAMALARI, 1930-1938"
(carimilyon dolar olarak)
Japonya Ïtalya Almanya SSCB B.K. Fransa B.D.
1930 218 266 162 722 512 498 699
1933 183 351 452 707 333 524 370
(356). (361) (620) (303) (500) (805) (792)
[387]
934 292 455 709 3.479 540 707 803
(384) (427) (914) (980) (558) (731) (708)
[427]
1935 300 966 1.607 5.517 646 867 806
(900) (966) (2.025) (1.607) (671) (849) (933)
[463]
1936 313 1.149 2.332 2.933 892 995 932
(440) (1.252) (3.266) (2.903) (911) (980) (1.119)
[488]
1937 940 1.235 3.298 3.446 1.245 890 1.032
-
(1.621) (1.015) (4.769) (3.430) (1.283) (862) (1.079)
[1.064]
1.740 746 7.415 5.429 1.863 919 1.131
- 1938
(2.489) (818) (5.807) (4.527) (1.915) (1.014) (1.131)
[1.706]
ya indirerek ilk saymm yarisi kadar daha çok tümen olugturulmasi, pek
çok subaym terfi etmesine yol açmig ama askeri yeterlik açismdan
ger-
çek bir ilerleme saglamamisti. 1915-1918 yillarinda oldugundan daha
az
verimlilige sahip bir sanayinin destekledigi (tabii desteklemek säzcüšünü
kullanmak dogru olursa) hava kuvvetleri 8.500'den fazia uçaga sahip
oldugunu iddia ediyordu; yeni incelemeler sonucunda bu toplam 454
bombardiman ve 129 avci uçagina dügtü; bunlarm da ancak bir-iki tane-
si bagka hava kuvvetleri içinde birinci smif olarak sayilabilirdi." Dogru
dürüst tanklari, uçaksavar silahlari, hizli avci uçaklari, bombalari, uçak
gemileri, radari, dövizi ve yeterli lojistigi olmadan, 1940 yilmda Musso-
lini ülkesini bir bagka Büyük Güç savapnm içine atmig ve bunu sava;
zaten kazamldi varsayimiyla yapmigttr. Gerçekte ise çok büyük boyutlu
bir fiyaskoyu, ancak bir mucize ya da Almanlar önleyebilirdi.
Silahlar ve sayilar üzerinde bu kadar çok durmak liderlik unsuru-
nu, personelin niteligini ve ulusun savaga egilimini; elbette göz ardi et-
mek demektir; ancak aci olan gerçek guydu ki bu unsunf
ar Îtalya'mn
malzeme eksiklerini telafi etmek bir nispi zayifhämi büsbü-
yana, onun
tün artiriyordu. Yüzeysel fagist telkinlere ragmen, 1900-1930 arasi Ital-
yan toplumu ve politik kültüründe orduyu yetenekli, hirsli erkekler için
daha çekici bir meslek haline getirecek hiçbir degigiklik olmamigti; ter-
sine, ordunun toplu olarak yetersizligi, inisiyatiften yoksunluk
ve mes-
lekte kipisel ilerleme için harcanan çabalar, insam pagkma çeviriyordu -
360 .
I
l
çaligtigi gibi Hitler çizgisinde, tüm yetkiyi elinde toplayan bir lider ol-
madigi ileri surülmügtür. Kral III. Victor Emmanuel yetkilerini koru-
mak için çabalamig ve bürokrasi ile subay simfimn çogunun kendisine
bagh kalmalarim saglamigtir. Pek çok Italyan için papalik da bagimsiz
ve rakip bir güç odagi idi. 1930'lara gelindiginde, ne büyük sanayiciler
ne de bagibozuk köylüler yönetim konusunda cogkuluydu. Nasyonal
Fagist Partinin kendisi ya da en azindan partinin bölgesel patronlari da
ulusal zafer peginde olmaktan çok, dagitilan iglerle ilgili görünüyorlar-
di? Ama Mussolini salt yetki sahibi olsaydi bile Italya'mn durumu da-
ha iyi olmazdi; çünkü Duce kendi kendini aldatmaya, sikigtigi zaman
yüksekten atip tutmaya ve yaygara koparmaya, yaradihytan gelen bir
yalancihga, etkili biçimde hareket etme ve duçünme beceriksizligine ve
idari yetersizlige yatkin bir kimseydi?
1939 ve 1940'ta batih Müttefikler Italya'nin tarafsiz kalmasmdan-
sa, Almanya'nm yaninda savaga girmesinin lehte ve aleyhte olan yanla-
rmi sik sik ele aldilar. Genelde Ingiliz genelkurmay bagkanlari Akdeniz
ve Yakmdošu'da bangi koruyabilmek için Ïtalya'nmsavagm digmda tu-
tulmasini ediyorlardi; ancak bugün geriye dönüp bakildigmda
tercih
dogru görunen, güç1ü kargi görügler de vardi.** Insanlar arasi çatigmalar
tarihinde, fazladan bir dügmanm savaga katdmasinin dügman tarafm-
dan çok kendi tarafina zarar verecegi pek ender ileri sürülmügtür ama
Mussolini'nin Italya'si, hiç olmazsa bu bakimdan tekti.
Statükoya Japonya'dan yänelen tehdit de çok äzel turden bir tehdit-
ti ama yerlegik.güçler tarafindan çok daha ciddi bir biçimde ele almmasi
gerekiyordu. 1920'li ve 1930'lu ydlarin irkçi ve kültürden gelen önyargi-
larla fazlasiyla nitelik degigtiren dunyasmda, Batida pek çok kisi Japon-
lar için sari adamlar" deyip geçme egilimindeydi. Uzagi göreme-
"küçük
yen, kavruk kalmig makineden anlamaz bir halk diye yapdan kaba ge-
nellemenin ne kadar saçma oldugu, ancak Pearl Harbor, Malaya ve Fili-
pinlere ıänelen yikici saldirilar strasinda ortaya çikti." Japondonanmasi
hem gündüz hem gece çarpigmalari için siki egitim yaplyor ve ögretilen-
leri iyi ögreniyordu; deniz ategeleri Tokyo'daki planlamacilart ve gemi
tasarimcilagni sürekli bir bilgi akipiyla besliyordu. .Hem ordu, hem do-
nanma, hem de hava kuvvetleri iyi egitimliydiler; çok sayida usta pilotla-
ri, görevlerine son derece m
bagl_i ürettebatlari vardi." Asil orduya gelin-
ce, kararh ve agiri yurtsever subay sunfmm yänetiminde bushido* ru-
huyla dolu kuvvetler vardi; bu askerler hem taarruz hem savunma har-
binde müthigtiler. (Iddiaya gäre) zayif olan bakanlarm öldürülmelerine
yol açan o fanatik cogku, harp meydaninda kolayca etkili çarpigma gü-
cune dönügturülebiliyordu. Bagka ordularda son adam kahncaya kadar
*
Bushido: Japonlanngeleneksel savag kur allan. - ç.n.
361
II i
dövügmek lafta kalirken, Japonaskerleri bu deyimi gerçek anlamiyla ali-
yor ve bunu gerçekten yaplyorlardi.
Ancak Japonlari,sözgelimi Zulu savaççilarindan ayiran gey, bu ta-
rihlerde onlarin salt yüreklilik yaninda askeri-teknik üstünlüge de sahip
olmalariydi. 1914 öncesindeki sanayilegme süreci, Birinci Dünya Sava-
tyla çok büyük bir güç kazanmig
ve bu kismen Müttefiklerle yapilan
harp malzemeleri sözlegmeleri ve Japon tagimaciligina olan talepten,
kismen de Japonihracatçilarm Batililarin artik mal veremedikleri Asya
pazarlarina adim atmalari sayesinde olmuytu." Savag sirasinda ithalat
ve ihracat üç kat artti, çelik ve çimento üretimi ikiye katlandi, kimya ve
elektrik sanayilerinde de büyük ilerlemeler kaydedildi.
Birlegik Devlet-
ler örneginde oldugu gibi, Japonya'nindig borçlari savag sirasinda tasfi-
ye edildi ve Japonyaborç verir hale geldi. Gemi tagimacihginda da bag-
lica ülkeler arasina girdi ve 1914'te denizlerdeki gemileri yalnizca
85.000 tonu bulurken, bu miktar 1919'da 650.000 tona çikti. Milletler
Cemiyetince yayinlanan World Economic Survey'de görüldügü gibi,. sa-
va; sayesinde Japonya'nriimalat sanayii üretimi Birlegik Devletlerin-
kinden bile daha çok artmt; ve bu büyümenin 1919-1938 dörieminde
devam etmesiyle, Japonya genel genigleme orani açisindan Sovyetler
Birligi'nin arkasindan ikinci olmuytur (bkz.Tablo 28).
TABLO $
YILLIK ÎMALAT SANAYÎÌÜRETIMÏENDEKSLERÎ,
1913-1938"
(1913=100)
Dünya B.D. Almanya B.K. Fransa SSCB Îtalya Japonya
1913 100,0 100,0 100,0 100,0 100,0 100,0 100,0 100,0
1920 93,2 122,2 59,0 92,6 70,4 12,8 95,2 176,0
1921 81,1 98,0 74,7 55,1 61,4 23,3 98,4 167,1
1922 99,5 125,8 81,8 73,5 87,8 28,9 108,1 197,9
1923 104,5 141,4 55,4 79,1 95,2 35,4 119,3 206,4
1924 111,0 133,2 81,8 87,8 117,9 47,5 140,7 223,3
1925 120,7 148,0 94,9 86,3 114,3 70,2 156,8 221,8
1926 126,5 156,1 90,9 78,8 129,8 100,3 162,8 264,9
1927 134,5 154,5 122,1 96,0 115,6 .
114,5 161,2 270,0
1928 141,8 162,8 118,3 95,1 134,4 143,5 175,2 300,2
1929 153,3 180,8 117,3 100,3 142,7 .181,4 181,0 324,0
1930 137,5 148,0 101,6 91,3 139,9 235,5 164,0 294,9
1931 122,5 121,6 85,1 82,4 122,6 293,9 145,1 288,1
1932 108,4 93,7 70,2 82,5 105,4 326,1 123,3 309,1
1933 121,7 111,8 79,4 83,3 119,8 363,2 133,2 360,7
1934 136,4 121,6 101,8 100,2 111,4 437,0 134,7 413,5
1935 154,5 140,3 116,7 107,9 109,1 533,7 162,2 457,8
1936 178,1 171,0 127,5 119,1 116,3 693,3 169,2 483,9
1937 195,8 185,8 138,1 127,8 123,8 772,2 194,5 551,0
1938 182,7 143,0 149,3 117,6 114,6 857,3 195,2 552,0
362 i
I
I
Gerçekte, 1938'e gelindiginde Japonyaekonomik bakimdan yalniz-
ca italya'dan çok daha güçlü hale gelmekle kalmamig, tüm
imalat ve
sanayi üretimi endekslerinde Fransa'yi geride birakmigti (bkz. Tablo
14-18). Askeri liderleri 1937'de Çin'dekisavaga, 1941'de de daha feci
sonuçlar doguran Pasifik savagma girmemig olsalardi, Japonyaverim
aç1smdan 1960'h yillarin ortalarinda geride biraktigi Ïngiltere'yi bu ta-
rihten epey önce geride birakirdi gibi bir sonuç çikarmak da insana çe-
kici geliyor.
Bu, Japonyatüm ekonomik sorunlarim zorlanmadan yenmigti de-
mek degildir; yalmzca belirgin bir biçimde güçlenmekteydi. Bankacthk
sisteminin ilkelliginden dolay1 Birinci Dünya Savagt sirasmda borç ve-
ren ulus konumuna uyum saglamasi kolay olmamig ve eldeki parayi
tabii bir de 1919
"pi-
kullanma biçimi yüksek enflasyona yol açmigti -
363
hayet telaça kapilip, yeni artiglari biraz kismaya kalkigmca, militarist
kimselerce hemen äldürülmüç ve silahlanma giderleri tirmanmigtir. Er-
tesi yd devlet harcamalarmin yüzde 70'i silahh kuvvetler için yap1hyor
ve böylece salt anlamda, Japonyabu alanda kendisinden çok daha
zen-
gin demokrasilerin hepsinden daha çok harciyordu. Bu yüzden,
para
JaponSilahh Kuvvetleri 1930'lu yillarm sonlarmda Italyan Silahli Kuv-
vetlerinden çok daha iyi durumdaydi; aym gey muhtemelen Fransiz
ve
Ingiliz ordulari kargisoda da geçerliydi. Washington Anlagmasi ile
ya-
sal olarak, hem Ingiliz hem de Amerikan donanmasimn yarisindan
bi-
raz daha büyük olacak gekilde kisitlanan Japon Împaratorluk Donan-
masi, aslindan bundan çok daha güçlüydü. Önde gelen bu iki deniz gü-
cü, 1920'lerde ve 1930'larm bagmda ekonomi yoluna giderken
Japon-
ya, deniz gücünü anlagmanin koydugu sinirlara çikardi - aslmda bu si-
nirlari gizlice faziasiyla
agt1. Sözgelimi, agir kruvazärleri anlagma geregi
olan 8.000 hacim ton yerine 14.000 hacim tona yakindi. Büyük
Japon
savag gemilerinin hepsi de hizhydi ve agir silahlarla donatilmigti; eski
muharebe gemileri yenilenmigti ve Japonya1930'lu yillarda dev boyut-
lu, dünyadakilerin hepsinden daha büyük olan Yamato-sinifi gemiler
yapmaktaydi. En önemli unsur ise, muharebe gemileri amiralleri bunun
tam farkinda olmasalar bile güçlü ve yeterli donanma hava kuvvetleriy-
di; 3.000 uçak ve 3.500 pilotu bulunan bu kuvvetler, donanma içindeki
on nakliye gemisine bagliydilar ama karada da son derece etkili bom-
bardiman uçagi ve torpido tagiyan filolara sahiptiler. Güç ve nitelik yö-
nünden Japontorpidolarmin üzerine yoktu. Son olarak da ülke,
ayrica
dünyanm üçüncü en büyük deniz ticaret filosuna sahipti; donan-
ama
manm kendisi (garip bir biçimde) denizalti savunma harbini neredeyse
tümden ihmal ediyordu.a
Zorunlu askerlik oldugundan, JaponOrdusunun insan gücü ihtiya-
cmi gidermesi kolaydi ve ordu acemi erleri tam itaat ve en üst düzeyde
toplu çaba geleneklerine uygun olarak yetigtirebiliyordu. ilk yillarda Ja-
pon Ordusu smith kalmigti, ama genigletme programi ile 1937deki 24
tümen ve 54 hava filosu, 1941'de 51 aktif tümene ve 133 hava filosuna
çikmigti. Bunlara ek olarak (egitimiçi) 10 depo tümeni
ve çok sayida
bagimsiz tugay ve garnizon kuvveti de vardi ve bunlar herhalde, 30 tü-
men daha ederdi. Böylece savagm hemen öncesinde Japon Ordusu, iki '
364
I
O halde Japonya'nmaskeri yeterligi son derece yüksekti ama zayif-
liklardan kurtulmuy da degildi. Hükürnetçe alman kararlar 1930'lu yil-
larda farkh hizipler, sivil-asker çaagmalart ve äldürmeler yuzünden dü-
zensiz, kimi zaman da tutarsiz olmuytu. Üstelikordu ve donanma ara-
smda dogru dürüst bir eggüdüm yoktu -
yakitlarindan
yüzde 37, gemilerin yuzde 15 ve otomobillerin yüzde 65 oramnda ki-
smti yapmalari emredildi."" Bu durum, Japonlariçin daha da kabul
edilemez hale geliyordu, çúnkä Japonlar Chaing-Kai-shek kuvvetleri-
365
i
ambar-
go", Amerikan-Japonticaret anlagmasinin bir sonraki yd feshedilmesi
en önemlisi de Japonlarin1941 Temmuzunda Çinhindi'ni ahglarindan
sonra Îngiltere-Hollanda ve Birlegik Devletlerin petrol ve demir cevheri
ihracattna getirdikleri yasaklama noktayi açikhga kavugturdu: "Eko-
nomik güVenlik"
su
ancak Birlegik Devletlerle yapdacak bir sava; pahasi-
na saglanabilirdi. Ama Birlegik Devletler Japonya'nmyaklagik iki kati
366
I
I
olan bir nüfusa sahipti, ulusal geliri 17 kat fazlaydi ve her yil beg kat
daha fazla çelik, yedi kat daha fazla kömür üretiyor ve Japonya'dan80
kat daha fazla motorlu taçit yapiyordu. Birlegik Devletlerin sanayi ka-
pasitesi kötü bir yll olan 1938'de bile Japonya'ninkinden yedi kat ge-
nieti;" bagka yillar söz konusu oldugunda dokuz ya da on kat daha
ge-
nis olabiliyordu. Japonlarmateçli yurtseverliginin derecesi ve 1895
(Çin)ve 1905'te (Rusya) çok daha buyük rakipler karsismda kazandigt
gagrtici bagarilarm anilari hesaba katilsa bile, o stralar planladiklari
inanilmazhšm simrmdaydi -- saçoaligm da. Gerçekten de Amiral Ya-
mamoto gibi akli bagmda strateji uzmanlarma göre, Birlegik Devietler
kadar güçlu bir ülkeye saldirmak budalahkti; hele Japon Ordusunun
büyük bir bölumünün Çin'dekalacagi ortaya ç1ktiktan sonra; ancak
1941 Temmuzundan sonra Birlegik Devletlerin kargisina çikmamak da
Japonya'yi batihlarm ekonomik gantajma maruz birakacakti ve bu da
kabul edilemez bir düçünceydi. Geri dönmeleri mümkün olmayan Ja-
pon askeri liderleri ileri atilmak için hazirlandilar?
1920'li yillarda Almanya, sava; sonrasmda toprak ve ekonomi ko-
nularmda yapilan düzenlemelerden hognut olmayan Büyük GüçIer ara-
smda en zay1fi, en sikmtilisi görünümündeydi. Versailles Antlagmasmin
kogullariyla eli kolu baglanmig olan, sava; tazminadari yükü altmda
ezilen, Fransa ve Polonya'ya aktarilan simr bölgeleri yüzünden stratejik
yönden kisitlanan, ülke içinde enflasyon, simflar arasi gerginlikler ve
bunlarin etkisiyle seçim bölgeleri, partilerdeki degigkenlik ve karisikhk-
larla sarsilan Almanya, dig meselelerde italya ve Fransa'nm hareket õz-
gürlügune sahip degildi. 1920'li yillarin sonlarmda genel refah düzeyi
ve Stresemann'm Almanya'nin konumunu diplomasi yoluyla güçlendir-
me bagarilarmin bir sonucu olarak, igler çok büyuk älçude düzelse de,
1929-1933 arasi meydana gelen mali ve ticari bunahmlar sallantida olan
ekonomi ve geni hognutsuzluk uyandiran Weimar demokrasisi için yi-
"'yan
kici etki yarattigmdan, ülke hâlâ politik sikmtilart olan özgür" bir
Büyuk Güçtü."
Hitler'in geligi, Almanya'mn Avrupa'daki konumunu bir-iki yil gibi
bir süre içinde degigtirmigtir ama daha önce igaret edilen noktalari ha-
tirlamak änemlidir: Hemen her Alman az ya da çok "revizyonist"ti;
367
----iwiniswin-limi•mil i
a au--espri i ipui -1w I
e li-
da önemlisi-
ulusal kaynaklarm yönetimi açismdan ona rakip olabilecek kimse yok-
tu. Almanya, savag ve fetih kararliligmda olan politik kültürü ve
1938'e gelindiginde devlet harcamalarmm
·yüzde
368
l
olan en buyük güce sahip bir ordu yaratma"si" için verdigi genel nite-
likli emir, planlamacilar tarafmdan para ve insan gücu kisitlamalarin-
dan nihayet kurtalarak, daha önceki tasarilarin uygulanmaya konmasi
için bir baçlama isareti sayilmigti yalmzca. Ancak 1935'te, zorunlu as-
kerlik getirildi ve ordunun tavani 36 tümene çikarildi. 1938'de Avus-
turya birliklerinin ele geçirilmesi, Renanya askeri polisine el konulma-
si, zirhli tümenler olugturulmasi ve Landwehr'in yeniden teykilatlandi-
nlmasiyla bu sayi daha da artti. 1938 sonundaki bunalim döneminde
orduda toplam 42 aktif tümen, sekiz ihtiyat ve 21 Landwehr tümeni
vardi; bir sonraki yaz savaç bagladigmda Almanya'nin sahra ordusun-
da 103 tümen bulunuyordu -- bir yil içinde 32 tümenlik bir s1çramaydi
bu." Luftwaffe'nin* geniglemesi daha büyük ve daha hizli oldu. Alman
uçak üretimi 1932'de yalnizca 36 uçak iken, bu sayi 1934'te 1932'ye,
1936'da 5112'ye çikmig, hava kuvvetlerinin 26 olan filo sayisi (1933
Temmuz direktifi) 302'ye yükselmigti ve savag bagladigmda 4.000 cep-
he hatti uçagi vardi." Donanmamn buyüklügu bundan daha az etkile-
yici ise bu durum, büyük ölçüde (Tirpitz'in daha änce anladigt gibi),
güçlü bir muharebe filosu olugturulmasmm en az 10-20 yil almasmdan-
di. Gene de 1939'da Amiral Raeder'in komutasi altmda birkaç hizli,
modern savag gemisi bulunmaktaydi, donanma personelinin sayisi
1932'dekihin beg katma çikmigti ve donanma Hitler'in iktidara geli-
ginden önceki däneme oranla 12 kat daha fazla para harciyordu.'" Al-
manlarin karada ve havada oldugu gibi, denizde de yeniden silahlanma
programlari güç dengesini mümkün oldugu kadar çabuk degigtirme ka-
rarhhšmi tagiyordu.
Tüm bunlar digaridan bakildigmda etkileyici görünüyordu ama iç-
teki durum kesinlikle sallantidaydi. Versailles Antlagmasmin toprak dü-
zenlemelerinin Alman ekonomisine indirdigi darbeler, 1923 yihndaki
büyük enflasyon, savag tazminati ödemeleri ve 1914 öncesinin dig pa-
zarlarina yeniden girmenin zorluklari yüzünden, Almanya'nm verimi
*
Luftwaffe: Alman Hava Kuvvetleri. -
ç.n.
369
Birinci Dünya Savaçmdan änce ulagilan degerle ancak 1927-1928'de
egitlenmigti. Ama bu toparlanma, sonraki birkaç yilda görülen ve Al-
manya'yi öbür ülkelerin çogundan daha fazla etkileyen büyük ekono-
mik bunalim yüzünden altüst oldu; 1932'ye gelindiginde sanayi üreti-
mi, 1928'dekinin ancak yüzde 58'i kadardi, ihracat ve ithalat yaridan -
asagi dügmügtu, gayri safi milli hasila 89 milyardan 57 milyar reich-
marka inmigti ve ipsizlik 1,4 milyondan 5,6 milyona yükselmigti." Hal-
kin Hitler'e bagta gösterdigi ilgi, büyük ölçüde yaygin yol yapimi, elekt-
rik saglama ve sanayi yatirimlari programlarmin ipsizlik toplamlarini
epey duqurmesinden kaynaklanmig ve zorunlu askerlik de geri kalanla-
ra iq saglamigtir." Ancak 1936'ya gelindiginde bu ekonomik toparlan-
ma silahlanmaya yapilan inamlmaz harcamalardan giderek daha çok
etkileniyordu. Bu harcamalar kisa vadede hukumetin sermaye yatirim-
larma ve sanayi buyümesine verdigi, yari-Keynesci bir bagka destek ol-
mugtu. Degil uzun vadede, orta vadede alman ekonomik sonuçlar bile
kaygi verici oldu.
Belki bir tek Birlegik -Devletler ekonomisi büyük bir
güçlüge dügmeden bu düzeyde silah harcamalarimn getirdigi yüke da-
yanabilirdi, Alman ekonomisinin dayanamayacagi ise kesindi.
O dönemdeki yabanci gözlemcilerin pek az görebildikleri ilk ciddi
sorun, Nasyonal Sosyalistlerdeki karar mekanizmasmin karmakarigik
bir yapiya sahip olmasiydi; bu, Hitler'in nihai otoriteyi elinde tutabil-
mek için tegvik ettigi bir geymis gibi görunmektedir. Dört Yilhk Planda
_
söylenenlere ragmen, silahlanma artirimi ile Almanya'mn ekonomik
kapasitesi arasinda bir baglanti kuran ve kuvvetler arasmdaki öncelik-
leri belirleyen tutark bir ulusal plan bulunmuyordu; planin sözde so-
rumlusu olan Goering ise berbat bir yöneticiydi. Bunun yerine, her bä-
lüm son hizla geniglemeye bakiyor, yeni (çošu .kez de akil digi) hedefler -
belirliyor, sonra da gerekli sermaye yatirimlari ve özellikle de hammad-
deler için rekabet içine giriyordu. Surasikesindir ki, hükümet iççilere si-
ki denetimler getirmemig, özel sanayii kârlarmi devlet tarafindan onay-
lanan imalat türlerine yatirmaya zorlamamig ve yüksek vergiler, açigi
kapamak için borçlanma, ücretleri ve kipisel tüketimi kisma yoluyla si-
lah sanayiine milli hasiladan giderek daha büyük miktarlarda sermaye
yatirimi saglamamig olsa, durum daha da karigik olabilirdi. Ama
1938'e gelindiginde devlet harcamalari, GSMH'nm yüzde 33'üne yük-\
seldigi zaman bile (ve bu siralarda "özel"
yatirimlarin büyük bir bölü-
mü gerçekten de devletin istegi dogrultusunda yapilmigti), silahh kuv-
vetlerin birbiriyle karigan ve kimi zarnan megalomani düzeyine ulaçan
taleplerini karsilayabilecek kadar kaynak yoktu. Alman donanmasi için
olugturulacak Z-Plani filosu 6 milyon ton sivi yakit gerektirecekti (bu
ise, Almanya'nm 1938'deki tüketiminin tümüne e itti); Luftwaffe'nin
1942'ye kadar 19.000 (!) cephe hatti ve ihtiyat uçagi için dün-
"mevcut
370
m I
ya petrol uretiminin yüzde 85'i"" gerekecekti. Bu arada kuvvetlerin her
biri, beceri sahibi insan gücünden, çelik, bilye, petrol ve hayati önemi
olan baçka stratejik maddelerden daha büyük bir pay kapma savagt
içindeydiler.
Son olarak da çilgmca yürütülen bu silah artirimi, Almanya'nm it-
hal hammaddelere olan agirl bagimhligiyla ters dügilyordu. Yalnizca
kömür yönunden zengin olan Reich'm çok büyük miktarlarda demir
c vherine, bakira, boksite, nikele, petrole, kauçuga ve çagdag sanayinin
-- e çagdag silah
sistemlerinin- bagimh oldugu daha pek çok kaleme ih-
tiyaci vardi." Buna kargi Birlegik Devletler, Britanya imparatorlugu ve
Sovyetler Birligi bu bakimlardan hep iyi durumdaydilar. 1914'ten änce
Almanya bu tür ithalati, mamul mallar ihracatindaki artiglarla kargila-
migti: 1930'lu yillarda ise bu artik mümkün degildi, çünkü Alman sa-
nayii artik Wehrmacht'm* kullammi için tank, silah ve uçak üretmek
üzere yeniden yönlendiriliyordu. Üstelik, Birinci Dùnya Savagmm ve
daha sonraki tazminat ödemelerinin giderleri ve bununla birlikte gele-
neksel ihracat ticaretinin çökügü, Almanya'nin elindeki dävizi hemen
tümüyle tüketmigti; 1938'de Almanya dünya altm ve para rezervlerinin
ancak yuzde birine sahipti; buna kargihk Birlesik Devletler, söz konusu
rezervlerin yüzde 54'ünü, Fransa ve Ïngilterede ayri ayri yüzde 11'ini
ellerinde tutuyorlardi." Bu da hayati önem tagiyan mallarm ithali için,
altin ve para transferi yapmadan ödemede bulunmak üzere, Reich tem-
sileilerince sikt bir para denetimi, takas düzenlemeleri ve bagka tur äzel
"pazarliklar"
i
371
rasilerin çekindigi kadar güçlü olmadigiydi. Savagm baglangicmda 2,75
milyon askerlik bir kuvvete sahip oldugu iddia edilen sahra ordusunda
az sayida seyyar ve iyi silahlanmig tümen, onlarm ardmda da donamm
yönunden yetersiz çok sayida ihtiyat tümenleri bulunmaktaydi; dene-
yimli subay ve astsubaylar bu kadar çok sayida acemi askeri egitme zo-
runlulugu kargisoda neredeyse eziliyorlardi. Harp malzemeleri stoklari
azdi. Savagin bagmda ünlü panzer birlikleri bile Ingiliz ve Fransizlarin
toplam tanklarindan daha az tanka sahiptiler. Planlarim 1940'h yillarm
ortalarmda çikacak bir savag için yapan donanma ise, kendisini "Ingilte-
re'yle olacak büyük çatigma için silah bakimindan tümüyle yetersiz""
görmekteydi denizaltilar dengeyi saglamaya yardim edecek olsalar bi-
-
diye tanimlananlardan çok daha azdi ve Londra'yi yakip kül edene ka-
-
372
I
it
6unlar Alman sanayiine yardimci olmak üzere hizla kullanilmigtir; bu-
nun yam sira büyük ve kärh Çek silah sanayiinin ürünleri de Alman-
ya'ya nakit kazandirmak üzere artik Balkanlar'daki alicilara satilarak
(ya takas yoluyla) kullanilabilirdi. Bir hayli büyük olan Çek Ordu-
_da
373
rinin tereddütleri dügünülürse, onlarla zamamndan önce yapilacak bir
mücadele bile bu riski göze almaya deger hale gelebilirdi -
ancak, Al-
manya'mn askeri harekâti 1914-1918 savagi çizgisinde bir kilitlenmeye
ugrarsa, Almanlar modern silahlar edinme konusunda baçta ele geçir-
dikleri äncülügü herhalde yavag yavag kaybedeceklerdi. Ama Birlegik
Devletler Müttefiklere yardim ederse, Führer ve rejiminin zaferi çok da-
ha sorunlu hale gelecekti; ya da harekât, Rusya içIerine dogru yayihr da
bu ülkenin topraklarmm çok genig olmasi yüzünden, ekonominin da-
yanma gücünü daha da önemli kilacak uzun.süreli, bitip tükenmez bir
savag olursa.
Öte yandan, mademki Nazi yönetimi fetihle yagiyor ve Hitler birbiri
ardmca yeni topraklar kazanarak ilerliyordu, bu _ig nasil. ve ne zaman
durdurulacakti? Bu megalomani mantigi, tüm boyutuyla dikkate alindi-
goda, Avrupa
-üzerinde
374
I
1930'lu yillarin baglarinda, her geyden önemli olan Avrupa sahnesi
üzerinde, daha güçlu ve daha etkili gärünen Fransa idi. Fransa bu yillar
boyunca Büyuk Güçler arasinda (Sovyetler Birligi'nden sonra) ikinci en
büyük orduya ve ikinci en büyük hava kuvvetine sahipti (havakuvvetle-
rinde de Rusya=ya iligkin rakamlar daha yuksekti). Diplomasi alaninda,
özellikle de Cenevre ve Dogu Avrupa'da, son derece etkili durumdaydt.
1919'un hemen ardindan gelen yillarda agir ekonomik çalkantilar yaga-
mig, bu dönemde frankin, Ingiltere ve Amerika'dan
gelecek para yar-
uimlarma artik guvenemez hale gelmesi ve Alman savag tazminatlarmm
beklenenden çok daha dügük olmasiyla ortaya çikan biçimsiz duruma
yeniden uyum saglamasi gerekmisti. Ama Poincaré 1926'da parayi istik-
rara kavugturdugu zaman Fransiz sanayii olaganustu bir geniëleme
süre-
cinin ortasindaydi; pik demir uretimi 1920'de 3,4 milyon tonken,
1929'da 10,3 milyon tona firlam14, çelik verimi 3 milyondan 9,7 milyo-
zamanda kim-
na, otomobil üretimi 40.000'den 254.000'e çikmigti; ayni
yasal urünler,boya ilaçlari ve elektrikli aletler de Almanya'nm sava; ön-
cesi egemenliginden kurtulmuglardi. Frankm degerinin elverigli bir biçim-
de belirlenmesi, Fransa'nm ticareti için yararh oldu ve Fransa Merkez
Bankasom büyuk altm stoklari bankayi orta ve Dogu Avrupa'mn her
yanmda güçlü hale getirdi. "Büyük Bunahm" -bag gästerdigi zaman bile
Fransa bundan en az etkilenmig ülke olarak görünüyordu
-
bu, kismen
elindeki altmm ve elverigli bir noktada bulunmasmm sayesin-
parasom
de olmus, kismen de Fransiz ekonomisinin, säzgelimi Ingiltere'ye göre,
uluslararasi piyasaya çok daha az bagimh olmasmdan ileri gelmistir." -
Ancak 1933'ten sonra Fransiz ekonomisi sürekli, sistemli ve korku
verici bir biçimde çökmeye bagladi. Öbür büyük ticaret ülkelerinin hepsi
ederken" frankin deger kaybetmesini önlemek
"terk
altin standartim
için yapilan boqunasgirigimler sonucunda, Fransa'nm ihracat mallari gi-
derek daha az rekabet edebilir duruma dügtü ve ulkenindig ticareti çäk-
yüzde 60, ihracat ticareti yüzde 70 dügtü."" Bir-ikiyillik felç
"itlialat
tü:
durumundan sonra, - 1935 tarihli deflasyon karari, bel vermekte olan
Fransiz sanayi sektörüne agir bir darbe indirdi ve 1936 Halk Cephesi
Hükümeti 40 saatlik çahyma haftasini kabul ettirip ucretlerdede artig
saglayinca, bu sektör daha da büyük zarara ugradi. Bu eylem ve frankin
1936 Ekiminde genig çapli devaluasyonu, Fransa'dan zaten muazzam
uluslararasi
miktarlara varan altm çikigmi hizlandirmig, bu da ülkenin
kredisini çok kötü etkilemigtir. Fransiz ulusunun hâlâ yarisimn istihdam
edilmesi ve alman ürün miktarmm Bati Avrupa'da hâlâ en yetersiz olan
tarim sektöründe gerçeklegmesi yüzünden, üretim fazlasi flyatlari apagi-
da tutmuy ve zaten dügük olan kigi bagina geliri daha da kötülestirmig,
'
375
gerçek düzeyini Italya'daki gibi gizlemesi oldu. Konut
yapimi dramatik
bir biçimdeazaldi. Otomobil sanayii gibi sonradan geligen sanayiler bag-
ka yerlerde toparlanma gösterirken, Fransa'da durgunluk içine girdi.
1938'de frank 1928'deki düzeyinin ancak yüzde 36'smi buluyor, Fran-
sa'nin sanayi üretimi on yil öncesinin ancak yüzde 83'ü, çelik verimi yal-
nizca yüzde 64'n, ingaat da yüzde 61'i olarak gerçeklegiyordu. Belki de
en korkunç rakam --Fransa'nm gücü açisodan tagidigi anlam dügünülur-
se- Münih olaymm meydana geldigi yil ulusal gelirin 1929'dakinden
yüzde 18 daha az olmasiydi" ve bu, Almanya'nin inandmaz ölçülerde
daha tehlikeli oldugu ve genig çapli yeniden silahlanmanm hayati önem
tagidig1 bir dönemde oluyordu.
O halde, Fransa'nin askeri yeterliginin 1930'lu y111arda neden çäküg
içine girdigini sirf ekonomik açidan açiklamak çok kolaydir. 1920'li yil-
larm sonlarinda gärülen nispi zenginligin destegi
ve Almanya'nm el al-
todan yeniden silahlanmasom yarattigi kaygiyla,Fransa 1929-1930 ve
1930-1931 bütçe yillarmda savunma harcamalarmi
(özellikle
de ordu ile
ilgili olarak) büyük ölçüde artirdi. Ne yazik ki, Cenevre'deki silahsizlan-
ma görügmelerine baglanan umutlar boga çikti ve bunu çäküntünün et-
kileri izledi; her iki geligme de kayiplara sebep olmugtur. 1934'te savun-
ma harcamalari hâlä 1930-1931'de oldugu gibi ulusal gelirin yüzde
4,3'ünü buluyordu ama salt toplam 4 milyon franktan fazla bir azalma
göstermekteydi; çúnkü ekonomi çok büyük bir hizla batiyordu."
Léon
Blum'un Halk Cephesi Hükümeti silah harcamalarmdaki bu gerilemeyi
tersine çevirmeye çaligmig ama 1930'daki
savunma tahminlerinin agil-
masi ancak 1937'de mümkün olmuçtu -
376
natmasi, 1937 ve 1938 yillarmda oldugu gibi, bütçesinin yüzde 30'un-
dan fazlasmi savunmaya harcadigi zamanlarda bile olacak i; degildi.
Ne gariptir ki, deger bilmez Fransiz donanmasi, belki de ihtiyaçlari en
iyi gekilde kargilanan kuvvetti; 1939'a gelindiginde dengeli ve modern
bir filoya sahip duruma gelmigti bu ise, Almanlarm karada indirecek-
-
vardi. Sözgelimi, hava kuvvetleri gelecek vaat eden 520 Dewoitine avci
uçagindan ilk 80 tanesini ancak Ocak-Nisan 1940 tarihinde kabul et-
migti ve Yildirim Harbi patlak verdiginde, pilotlar uçagi kullanmak için
gerekli egitime daha yeni baglamaktaydilar."
Ancak çogu tarihçi, ekonomi ve üretim alanlarmdaki bu güçlükle-
rin ardmda daha käklü toplumsal ve politik sorunlarm yattigini kabul
etm'ektedir. Büyük Savagta verilen kayiplarla sarsilan, tekrar tekrar ge-
len ekonomik darbeler ve düg kirikhklariyla bunalan politikacilarin de-
valüasyon, deflasyon, 40 saatlik çahyma haftasi, yüksek vergi ve yeni-
den silahlanma sorunlariyla olan mücadelelerinde bagarisiz kalmalari
yüzünden yogunlagan sinif ve ideolojik meselelere olan ilgileriyle bälü-
nen Fransiz toplumu, 1930'lar yaklagirken halkm morali ve birligi açi-
smdan agir bir çöküntü yagiyordu. Fagizmin Avrupa'daki yükseligi bir
union sacrée* yaratmak göyle dursun --en azmdan Ispanya Îç Savagi si-
rasinda- Fransiz kamuoyunda yeni bölünmelere sebep olmug, agiri sag
(sokaklardabir agizdan bagrilarak tekrarlandigi gibi) Hitler'i Blum'a
tercih etmig, soldaki pek çok kimse de hem silahlanma harcamalarinda-
ki artigtan hem de 40 saatlik çaligma haftasmm iptali yönündeki öneri-
lerden hoglanmamigti. Bu tür ideolojik çatigmalar, partilerin degigken
niteligi ve iki savaç arasmdaki hükümetlerin sürüp giden istikrarsizhgi
(1930-1940 arasi 24 degigiklik olmuytu) ile etkilegim içine girerek kimi
zaman iç savagm epiginde görünen bir toplum izlenimi yaratmigti. Bu
toplumun en azmdan Hitler'in cüretli hareketlerine ve Mussolini'nin
yarattigi sikmtilara kargi duracak gücü hemen hiç yoktu.'"
*
Union sacrée: kutsal birlik. -
ç.n.
377
Fransiz politikasmda daha änce de sik sik gärüldügü gibi, bütün
bunlar sivil-asker iligkilerini ve ordunun toplum içindeki konumunu et-
kiledi."" Ancak Fransiz liderlerin içinde çaligmak zorunda olduklari bu
genel kusku ve kasvet ortammdan tümüyle ayri olarak, birçok äzel ni-
telikli zayifhk da vardi. Ingikere'deki imparatorluk Savunma Komitesi
ya da Kurmay Bagkanlari Altkomitesi gibi, hukümetin askeri ve askeri
olmayan bölümlerini sistemli bir strateji planlamasi yapmak, hatta bir-
birine rakip kuvvetlerin görügleri arasmda eggüdüm saglamak üzere bir
araya getirecek yeterli bir kurum yoktu. Ordu.içinde bagi çeken kipiler,
Gamelin, Georges, Weygand ve (geri planda) Pétain, altmiglarmda ve
yetmislerinde, kafalan savunmadan yana igleyen, ihtlyath, taktik yeni-
liklere ilgi duymayan kimselerdi. De Gaulle'ün daha ufak, modern hale
getirilmig bir tank ordusu önerilerini peginen reddederken, yeni silahlari
kullanmak için alternatif yollarla da ugragmiyorlardi. Çegitlimuharebe
simflarmi bir arada kullanma politikasi uygulanmlyordu. Savag yöne-
tim ve haberlegme sorunlari (sözgelimi -telsiz) göz ardi edilmekteydi.
Uçaklarin rolü küçümseniyordu. Fransiz istihbarat tegkilâti Almanlarin
dügünceleriyle ilgili bol bilgi sagladigi halde, bunlarm hiçbirine kulak
asilmamigti; Almanlarm manevralarinda kullandiklari gibi, genië çapli
zirhh düzenler kullanmanm yarari konusunda açik bir güvensizlik
var-
di, ve Guderian'in Fransa'daki her garnizon kitaphšma gönderilen Ach-
tung Panzer çevirisi okunmadan kaldi." Tüm bunlarm anlami guydu,
Fransiz sanayii epeyce büyük sayilarda
-çogu
378
Habeyistan bunalimi sirasmda girigilen ve Italya'yi Almanya kargisinda
muhtemel bir müttefik olmaktan çikarip muhtemel bir dügman haline
getiren kavga; Fransa'mn gerisinde yeni bir fagist gücun kurulma ihtima-
lini beraberinde getiren ispanya Ìç Savaginin baglamasi ve Belçika'nm ta-
rafsizhga kaymasi ile bunun stratejik açidan tagidigi anlam. Feci geçen
bu yilin sonunda, Fransa artik kuzeydogu cephesine tek bagina agirlik
verebilecek gibi degildi ve dogulu bir müttefike yardim için Romanya'ya
dalma fikri uzaklarda kalmigti. Böylece Münih bunalimi sirasinda, Çe-
koslovakya'ya olan yükümlülükleri yerine getirme zorunlulugu doguyor
diye, ände gelen pek çok Fransiz'in akli bagindan gitmigti." Son olarak
da,. Münih Antlagmasi imzalamnca, Paris SSCB'nin bati ile igbirligine
çok daha dügmanca baktigini ve 1935 tarihli Fransa-Rusya Paktmi cid-
diye almak konusunda artik isteksiz olduguna gärdü.
Böylesine karanlik diplomatik, askeri ve ekonomik kogullar altin-
da, Fransa'nin stratejisinin Almanya'yla ileride çikacak bir savag için
Ïngiltere'nin tam destegini kazanmaya dayah hale gelmesi pek pagirtici
degildi. Bunun bäyle olmasinin açikça belli ekonomik sebepleri bulunu-
yordu. Fransa'nin ithal kömüre (yuzde30), bakira (yüzde100), petrole
(yüzde99), kauçuga (yüzde100) ve hayati önem tagiyan bagka ham-
maddelere çok büyük bir bagimliligt vardi ve bunlarin büyük bölümü
Britanya Imparatorlugu'ndan geliyor -ve Ïngiliz ticaret filosu tarafindan
tagimyordu. "Toplu savag" çikacak olursa, zayiflayan frank kendi ken-
disini idare edebilmek için tekrar Ingiltere Merkez Bankasmm yardimi-
na gerek duyabilirdi; gerçekten, de 1936-1937ye gelindiginde, Fransa
kendisini Ingiliz-Amerikan mali destegine fazlasiyla bagimli hissediyor-
du." Bunun aksine Almanya'nm denizagiri bölgelerden gelen malzeme-
lerle olan baglantisi, gene ancak kralhk donanmasom yardimlyla kesi-
lebilirdi. 1930'lu ydlarm sonlarma gelindiginde krallik hava kuvvetinin
yardimina da ihtiyaç vardi -
379
1919'dan baglayarak, Fransizlarm Almanya kargismda daha yumusak,
daha uzlagmaci bif politika benimsemeleriiçin israr etmigler ve Fransiz
uyugmazhgi diye gärdukleri tutumdan hiç hoglanmamiglardi; Hitler'in
iktidari ele geçirmesinden sonra da Ingilizhükümeti ve halkinin yillarca
Fransa'nin güvenlik açmazmi hemen hiç takdir etmedikleri gärüldü. În-
gilizier, özellikle de Fransizlarm Dogu Avrupa'daki devletler"e
"ardil
380
ilgilenen politik gruplar ve strateji planlamacilari için bile, 1919 sonra-
sindaki uluslararasi gärünüm, dikkatli olunmasmi ve taahhütlerden
uzak kalmmasmi telkin ediyordu. Savag biter bitmez özerk dominyon-
lar statülerinin yeniden belirlenmesi için israr etmiglerdi. Bu gerçeklesti-
rilince, 1926 tarihli Balfour Bildirisi ve 1931 tarihli Westminister Yasasi
sayesinde hemen hemen tümüyle bagimsiz devletler haline geldiler; (is-
terlerse) dig politikalari da ayri olabilecekti. Bunlardan hiçbiri Avrupa
meseleleri yüzünden savasma heveslisi degildi; Irlanda, Güney Afrika
ve
hatta Kanada gibilerinin ise hiçbir konuda savagmaya istekleri yoktu.
Eger Ïngiftere imparatorluk birligi görüntüsünü sürdürmek istiyorsa,
ancak dominyonlarm destegini saglayacak bir sorun yüzünden savaga
gidebilecek demekti; bu tur ayrtlikçihk Almanya, italya ve Japonya'nm
yänelttigi tehdit artarken hafiflemig olsa bile, Londra tüm dig politika
kararlarmi alirken, Avrupa-digi boyutun da önemli oldugunu hep hesa-
ba katti.'" Tümuyle askeri açidan bakudiginda, daba da önemli olan
Ingiliz Ordusunun ve RAF'in* Hindistan'da, Irak'ta, Misir'da, Filis-
tin'de ve bagka yerlerde girigtigi "imparatorluk
polisligi" etkinlikleriy-
di. Gerçekten de iki dünya savagi arasmda kalan yillarm büyük bir bö-
lümünde Ingiliz Ordusu Viktorya dönemine özgü bir role geri döndü:
Ruslarm Hindistan'a yönelttigi tehdit (biraz soyut olsa da) en büyük
stratejik tehlike olarak görüluyordu; yerlileri susturmak da gündelik
harekât etkinligiydi."° Son olarak da, yüksek Ingiliz stratejisindeki bu
emperyalist çizgi, kralhk donanmasmm "Singapur'a bir asil filo" gön-
derme saplantisi ve Whitehall'un uzak ve tehlikelere açik sämürgelerini
Japonlarakargi savunmak için duydugu hakli kaygilarla adamakilli
güçleniyordu.'"
Ingiliz "Janus"unbu stratejik belirsizliginin yüzyillar öncesine gitti-
gi dogruyda; ama daha da ürkutücü olan nokta, bunun artik çok zayif-
lamig bir sanayi temeliyle yürütülme zorunluluguydu. Ìngiltere'nin
1920'li y1llardaki imalat verimi yavaglamigti; bu da kismen sterlinin
fazlasiyla yüksek bir düzeyde alto standartina dönmesi yúzünden ol-
muytu. Almanya ve BirlegikDevletler kadar dramatik biçimde zarar gör-
memekle birlikte, ingiltere'nin hasta ekonomisi 1929'dan sonra dünya
çapmda görülen durgunluk yüzünden kökünden sarsilmigti. Hâlâ Ingil-
tere'nin ihracatino yüzde 40'mi olugturan tekstil üretimi üçte iki ora-
ninda kismtiya ugradi; ihracatm yüzde 10'unu bulan kömür begte bir
oranmda dügtü; gemi yapimi öylesine kötü etkilendi ki üretim 1933'te,
sava; öncesindeki degerin yüzde yedsine dügtü; çelik üretimi 1929-
1932 arasindaki üç yil içinde yüze 45, pik demir üretimi de yüzde 53
azaldi. Uluslararasi ticaret kuruyup, bunun yerini para bloklari alinca,
381
ingiltere'nin dünya ticareti içindeki payi dügüg egilimini sürdürerek
yüzde 14,15'ten (1913)yüzde 10,75'e (1929)ve yüzde 9,8'e
(1937)in-
di. Üstelik gemi tagimacihgi, sigortacihk ve denizagiri bölgelerdeki yati-
rimlardan saglanan ve yüzyih agkin bir sure gärünür ticaret farkini bol
bol kapayan gärünmez kazançlar artik bunu yapamaz hale gelmigti;
1930'lu yillarm baglarinda Ïngiltere anaparasim yiyerek geçiniyordu.
1931 bunalimmin sarsintisi ve bununla ilgili olarak igçi Partisi huküme-
tinin çäkügü ve altm standartini terk karari politikacilari ülkenin eko-
nomik zayifhgini fazlastyla görür hale getirdi.32
Bu liderlerin kaygilari, bir dereceye kadar abartih olabilir. 1934'e
gelindiginde ekonomi yavag yavag toparlanmaya bagliyordu. Kuzeydeki
eski sanayiler güçlerini kaybederken yenileri
-uçak,
otomobil, kimya,
elektrikli aletler- geligmekteydi.33 "Sterlin bloku" içinde yapilan ticaret
Ïngiliz ihracatçilara bir ölçüde koltuk degnegi oldu. Yiyecek ve ham-
madde fiyatlarmdaki dügügler Îngiliz tüketicisine yaradi. Ancak bu tür
rahatlatici geligmeler Îngiltere'nindigaridaki hassas kredi durumundan
ve sterline yeni hücumlar olacagmdan kaygi duyan hazine yetkilileri
için yeterli degildi. Onlarm gözünde en aširlikli öncelik, ülkenin dünya-
da kendi yagiyla kavrulmasiydi; bu da devlet hesaplarmi dengeleyerek,
vergileri en alt düzeyde tutarak ve devlet harcamalarini denetleyerek
olabilirdi. Mançurya bunahmi 1932 yilmda hükümetin unlü On Yil Ku-
ralmdan* vazgeçmesine sebep olsa bile, hazine vakit geçirmeden "bu-
nun, savunma kuvvetlerinin hâlâ geçerli olan çok ciddi mali ve ekono-
mik durumu dikkate almadan harcamalarim geniçletmesini hakli gäste-
recek bir gey olarak ahnmamasi"l* için israr etti.
Ülke içi politikalarm ve ekonomik baskilarm bir araya gelmesi,
Fransa gibi Ingiltere'de de tam diktatör devletlerin savunma harcama-
larmi artirmaya girigtikleri 1930'lu yillarin baglarmda, savunma har-
camalarmda kismtiya gidilmesine yol açti. Ïngiltere'ninsilahh kuvvet-
lere yaptigi harcamalarda ilk önemli tirmame, ülkenin ek-
"savunma
ve hayati çikarlari-
382
I
mizi ayni anda Almanya, Îtalya ve Japonya'yakargi" savunmano im-
känsiz oldugu uyarismda bulunuyor ve hükümeti
"muhtemel
dügman-
larimizin sayisim azaltmaya ve muhtemel müttefiklerimizin destegini
kazanmaya" zorluyordu."' Bir bagka deyigle, ekonomisi zayif dügmüç
ve stratejik açidan agiri geniglemig olan imparatorlugu Uzakdogu'da,
Akdeniz'de ve Avrupa'nin kendi içindeki tehditler kargisinda savun-
mak için diplomasi -yatigtirma diplomasisi- gerekiyordu. Kurmay bag-
kanlarmm duçüncesine göre Ingiltere hiçbir dig harekât alaninda yete-
ince güçlü degildi; bu.iç karartici gerçek bile Luftwaffe'nin ürküntü
verici geligmesi yaninda önemsiz kalmigti; Luftwaffe'nin yükseligi bu
ada devleti sakinlerini ilk kez bir dügmanm askeri harekätma dogru-
dan açik hale getiriyordu."'
Ingiliz kurmay bagkanlarmin da ülkelerinin gelecegi konusunda son
derece karamsar olduklarim gösteren birtakim igaretler bulunmakta-
dir;17 onlar da hemen bütün ülkelerdeki askeri gärevliler gibiydiler; Bi-
rinci Dünya Savagi bu kimseleri ihtiyath ve kötümser yapmigti."" Ancak
hiç kugku yoktu ki ingiltere 1936-1937de Almanya'ya havada geçil-
migti; çok ufak uzun dönem ordusunun Avrupa kitasi üzerinde yapabi-
lecegi pek az gey vardi ve Ingiliz donanmasi Avrupa sularini denetleme-
nin ve Singapur'a bir asil filo göndermenin imkânsiz oldugunu görecek-
ti. Ingiliz karar mercileri için belki daha da rahatsizhk verici olan nok-
kurmay bagkanlarmin istedikleri mùttefikler"i bulma
"muhtemel
ta,
iginin artik son derece zorlagmasiydi. Ingiltere'nin Napolyon'a kargi
durmak için olugturdugu ortakliklar ve 1900'den sonraki yillarda ger-
çeklegtirilen entente ve rapprachement'lar artik saglanamiyordu.
Japon-
ya müttefiklikten dügmanhga kaym1), ayni gey Îtalya için de olmuytu.
"kanat"
Rusya, yani (Dehio'nun deyimiyle) öbür gúç,"' geçmigte gele-
neksel olarak Avrupa hegemonyasi kurmaya kalkiganlara kargi ingiltere
ile birlegmigken, artik diplomatik bir soyutlanma içine girmig ve batih
demokrasiler kargisinda derin kugkular taçir hale gelmi'pti. En azindan
Whiteehall'un amaçiarina ulaçamamig yetkililerinin dügüncesine gäre,
hemen hemen bu kadar anlagilmaz ve önceden kestirilemez olan bir gey
de Birlegik Devletlerin 1930'larin bagindan ortalarma kadar uyguladigi
politikaydi, her türlü diplomatik ve askeri taahhütten kaçan, Milletler
Cemiyetine katilmayi hâlä istemeyen, Îngiltere'nin revizyonist devletleri
satm almak için (säzgelimiJaponya'ninDogu Asya'daki özel yerini ka-
bullenerek ya da Almanya'ya äzel ödeme ve däviz düzenlemeleri änere-
rek) gösterdigi çegitli çabalara piddetle karsi çikan ve Ingiltere'nin
sava;
çabalarmi surdürebilmek için 1914-1917 arasi yaptigi gibi, Amerikan
pazarlarmdan borç almasini tarihli tarafsizhk yasasiyla-- imkän-
-1937
383 ,
l.
stratejisini belki de farkma varmadan bozdugu gibi.32 Bäylece muhte-
mel müttefik olarak geriye kalanlar, yalnizca Fransa'nm kendisi
ve Bri-
tanya Ímparatorlugunungeri kalan bälümleriydi. Ancak, Fransa'nm
diplomatik zorunluluklari, Ingiltere'yi orta Avrupa içinde dominyonla-
rm giddetle kargi çiktigi ve tüm
"imparatorluk
yak-
lagunlara güvenme istegi vardi. Komünizm kargismdaki duygusal nite-
likli hognutsuzluk öyleydi ki, Rusya'nm bir antifagist ortakhga üye ola-
bilme potansiyeli hep göz ardi ediliyor ya da degersiz görülüyordu. Çe-
koslovakya ve Polonya gibi tehlikelere.kargi korumasiz olan Dogu Av-
rupa devletleri çogu kez bag derdi. sayihyor, Fransa'nin sorunlanna ya-
kmhk gösterilmemesi ise son derece tehlikeli bir ruh yoksullugunu ser-
giliyordu. Almanya'nin ve Îtalya'nm gücü eldeki ciliz belirtilere daya-
nilarak durmadan büyütülüyor, Îngiltere'nin tüm savunma zayifhklari-
na ise, hareketsizligin bahanesi olarak sarilmiyordu. Whitehall'un Av-
rupa güç dengesine iligkin görügleri kendi kendine hizmet eden kisa va-
deli gärüglerdi. Churcill gibi, yatigtirma politikasini elestiren kimseler
sistemli bir biçimde kmanip etkisiz birakihrken, hükümet kamuoyunu
(yönlendirmekyerine) ancak izleyebilecegini bildiriyordu.222 Bäylece,
ingiliz hükümetinin diktatör devletlere kargi çikmaktan kaçmma istegi-
nin ardmdaki tum inanilir ve nesnel geçerligi. olan sebeplere ragmen,
hukümetin sergiledigi cämertlikten uzak, dar kahph tutumda, aradan
bunca zaman geçtikten sonra bakildigmda bile, kugku uyandiran pek
çok yan vardir.
Ote yandan, ekonomik ve stratejik gerçekler üzerine yapilacak her
türlü inceleme de 1930'larin sonlarmda Ïngiliz yüksek stratejisini etkile-
yen temel sorunun yalmzca bir tutum, hatta bagbakan degigikligiyle çö-
zümlenir gibi olmadigmi kabul etmek zorundadir. Gerçekten de Cham-
berlain -Hitler'in yeni saldirganhklari ve Ïngiliz kamuoyunun öfkesi
yuzünden- yatigtirma politikasmi terke zorlandikça, temel çeligkiler da-
ha görünür hale geldi. Kurmay bagkanlari savunma harcamalarmda
384 I
\
385
ne ChurchilPin geçmesi, Ingiltere'nin stratejik ve ekonomik açmazlarim
"çözmemigtir",
hâla
dörtte birini denetimi altmda tutan ama dünya imalat sanayii gücünün
potansiyeli"nin
"savag
ve ancak yuzde 9-10'una sahip124-- bir dünya im-
paratorlugu için yatigtirma politikasi da, buna kargi olan bir politika da
beraberinde sakincalar getiriyordu, yapilacak tek gey kätüler arasmdan
bir seçim yapmakti." Hitler'in yeni saldirganlik eylemine karsi çikila-
rak 1939'da dogru seçimin yapildigi kugkusuzdur. Ama bu agamaya
ge-
linceye kadar, Ingiltere'nin Avrupa'da ve daha çok da Uzakdogu'daki çi-
karlari kargismda olugan kuvvetler dengesi äylesine elverigsiz bir nokta-
ya gelmigti ki, tarafsiz Büyük Güçlerin müdahalesi olmadan fagizm kar-
ismda nasil kesin bir zafer kazanilabilecegini düg-ünmek zordu. Ve bu
da kendi sorunlarini beraberinde getirecekti.
SAHNE DISINDAKÎ
SÜPER GÜÇLER ·
386
ga çikmig görünmektedir. Ilk ve en belirgin nokta uydu, Rusya'nm gü-
cü, 1914-1918 çatismasi ve sonra da devrim ve iç sava; yüzünden äbür
büyük güçlerinkine göre korkunç denebilecek älçüde azalmisti. Nüfusu
1914'te 171 milyonken, hizla dügerek 1921'de 132 milyona inmigti.
Polonya'nin, Finlandiya'nin ve Baltik devletlerinin kaybedilmesiyle ül-
kenin pek çok sanayi kurulusu, demiryollari ve çiftlikleri elden gitmig,
uzayan savag da geri kalanlarm bùynk bölümünü tahrip etmigti. Îma-
Igttaki korkunç gerileme --1920 yilinda, 1913'teki verimin yüzde
1Füne inilmigti- birtakim ana mallardaki daha da büyük kayiplari
gözlerden gizlemekteydi. "Böylece sava; äncesinin ancak yüzde 1,6'si
kadar demir cevheri, yüzde 2,4'ü kadar pik demir, yüzde 4'ü kadar çe-
lik ve yüzde 5'i kadar pamuk üretiliyordu."" Dig ticaret diye bir gey
kalmamig, gayri safi ürün miktari sava; öncesinin yarismdan az olarak
gerçeklegmig ve kigi bagma ulusal gelir yüzde 60'tan fazla gerileyerek
gerçekten de dehget verici bir düzeye inmigti. Ancak bu agiri dügüglerin
baghca sebebi, 1917-1921 yillarmm toplumsal ve politik kargaçalari ol-
duguna göre, Sovyet yönetiminin (ya da aslinda herhangi bir yöneti-
min) kurulmasi mutlaka, bir toparlanma saglayacakti. Rus sanayiinin
sava; äncesinde ve sava; sirasmdaki gelisimi Bolgeviklere bir surü fabri-
ka, demiryolu atölyesi ve çelik imalathanesi kazandirmigti. Temel bir
demiryolu, karayolu ve telgraf hatlart altyapisi da vardi. Iç savag bitin-
ce, fabrikalara dönebilecek olan sanayi iççileri bulunmaktaydi. Yerlegik
bir tarim üretimi ve kentlere yiyecek maddeleri satig düzeni vardi ki bu,
Lenin (1921tarihli Yeni Ekonomi Politikasi ile) köylüleri
"komünlegtir-
387
kollektifleptirmek, käylüleri komünlere girmeye zorlamak, kulaklarf
ortadan kaldirmak, topraktan alman verimi denetlemek ve hem tarim
iççilerine ödenen ücretleri, hem de tekrar satilacak yiyeceklerin (çokda-
ha yüksek olan) fiyatlarini belirlemek... Böylece devlet korku salan bir
ejderha gibi, kirsal kesim üreticileri ile kentlerdeki tüketicilerin arasma
girdi ve her iki kesimden de çarlik yönetiminin hiçbir zaman cüret ede-
medigi ölçulerde, zorla para aldi. Kasith fiyat enflasyonu, çegitli vergi
ve resimler, kipinin devlet tahvilleri satm alarak baghhgmi göstermesi
için uygulanan baskilar bu izlenimi daha da güçlendirdi. Kaba makro-
ekonomik istatistiklerde görülen sonuç oydu ki, GSMH'dan özel tüke-
time ayrilan pay, sanayilegme hamlesi"ni yagamakta olan öbür ül-
"ileri
yonken, 1935'te 16,6 milyona; sigir sayisi da 70,5 milyonken 38,4 mil-
yona dügmügtü" - et ve tahil verimlerinde zaten çok kätü olan yagam
düzeyinde muazzam bir gerilemeye yol açti; bu alanlarda Khruschev'in
zamanina kadar bir toparlanma olmamigtir. Ulusal gelirin daha sonralari
-kollektiflegtirme ve fiyat denetimleri yüzünden çekilen miktara kargi-
hk2"- traktörler ve elektrik saglanmasi yoluyla tarima geri dönen orani-
nm ne kadar oldugu konusunda herkesçe anlagilmayan birtakim hesap-
lar yapilmigtir; ama bunlar bizim amaçlarimiz açismdan gizli kalan he-
saplardir çünkü (sözgelimi) kurulan traktör fabrikalari hafif tank üretimi
yapmak için degiçtirilmek üzere tasarlaniyordu; tabii käylulerin Wehr-
macht'm dizginlenmesinde böyle bir yararlari olmuyordu. Degigtirilemez
olan gey, bu siralarda Sovyet tarim veringinin çöküntüye ugramig olma-
siydi. Özellikle1933 yilmdaki kitlikta värilen can kaybi milyonlarla he-
saplan1yordu. 1930'lu yillarda verimde toparlanma baglaymca bu sureç,
yüz binlerce traktär, bir sürü tarim bilimcisi ve siki denetim altmda igle-
yen bir kooperatifler ordusuyla hizlandirilmigtir. Ama insan açismdan) <
yok ki,
sözgelimi Nazilerin Almanya'da dügünebileceklerinden çok daha apagi-
*
Kulaklar: zengin köylüler. -
ç.n.
388
|
l
bir düzeye çeken SSCB, GSMH'mn yaklagik yuzde 25'i gibi inanilmasi
güç bir orant sanayi yattrimlari için kullanabilmig ve egitim, bilim ve
askeri kuvvetler için gene de epey büyuk miktarda
parasi olmustu.
Rusya nüfusunun büyük bir bölümünün çahyma alam papirtici bir hizla
degigir, tarim kesiminde çaliganlarm sayisi 1928-1940 arasmdaki 12 yil
içinde yüzde 71'den yüzde 51'e dugerken, bir yandan da bu nüfusa da-
ha önce görülmedik bir hizla egitim veriliyordu. Bu, iki düzeyde hayati
.geligmeydi;
389
su besleme konusunda öncesine göre daha az yeterliydi ve dönum ba-
ma ahnan ürün hâlâ dehget verecek kadar dügüktü. Demiryollarma
yapilan yeni yatirimlara ragmen ulagtirma sistemi ilkel ve ülkenin
ar-
tan ihtiyaci kargisinda yetersiz kalmisti. Pek çok sanayi yabanci firma-
lara ve yabanci bilgi ve becerisine fazlasiyla bagimhydi; özellikle de
Birlegik Devletler kaynakli olan fabrikalarin ve tüm imalat iglemlerinin
"devasiligi",
ürünlerin yapisoda hizla degigiklik yapilmasini ya da ye-
ni tasarimlarm getirilmesini zorlagtiriyordu. Kaçinilmaz darbogazlar
da oluguyordu, çünkü belirli sanayilerde planlanmig olan geniglemeler,
mevcut hammadde ya da. beceri kazanmig iggücü kaynaklariyla uyug-
muyordu. 1937'den sonra, Sovyet ekonomisinin muazzam bir silahlan-
ma programina uygun olarak yeniden yönlendirilmesinin sanayideki
devamhligi etkileyecegi ve daha önceki planlamalari bozacagi kesindi.
Her geyden ön-emlisi de, genig çapli temizleme hareketlerinin yapilma-
siydi. Stalin'in bu kadar çok say1da insamna yaptigi tagkm, paranoid
saldirilarin sebebi ne olursa olsun, bunlarin ekonomide yarattig1 so-
nuçlar ciddi nitelikliydi: "Devlet memurlari, yöneticiler, teknisyenler,
istatistikçiler, hatta ustabaglari"* kamplara gänderilerek temizlenmig
ve bu durum Rusya'nm egitimli personel eksigini her zamankinden da-
ha agirlagtirmigti. Yaratilan terör, kugkusuz pek çoklarmi sistem karsi-
sinda Stakhonovist bir baghlik sergilemeye itmigse de, yeniligi, deneyi,
açik tartigmayi
ve yapici eleptiriyi büyük älçüde kisitlamigtir: "Yapila-
cak en kolay ig, sorumluluktan kaçinmak, herhangi bir is için üssünün
onayim almaya çaligmak, yerel kogullari dikkate almadan verilen her-
hangi bir emre mekanik bir biçimde boyun egmekti.""" Bu, insanin
kellesini kurtariyordu ama karmagik bir ekonominin geligiminde yar-
dimci olmuyordu.
Bir savagtan çikan ve muhtemel düçmanlarm --Polonya,
Japonya,
ingiltere-- kendisine agir bir tehdit yönelttigini hisseden SSCB, 1920'li
yillarin büyük bir bölümünde savunma harcamalarma devlet bütçesin-
den genig bir pay (yüzde12-16) ayirdi. Bu pay, birinci Beg Yillik Pla-
mn ilk yillarinda dügtü, bu tarihe gelindiginde, düzenli Sovyet Silahh
Kuvvetleri yaklagik 600.000 askerlik bir temele oturmug ve bu saymm
iki kati kadar olan ama yetersiz nitelikteki milislerce desteklenmektey-
di. Marçurya bunahmi ve Hitler'in iktidara geligi asker sayisinda hizh
artiglara yol açti ve sayi 1934'te 940.000'e, 1935'te de 1,3 milyona
ulagti. Beg Yillik Planlarla sanayi veriminde ve ulusal gelirde artiglar
elde edilince, çok sayida tank
ve uçak yapildi. Tukhachevsky'nin çev-
resindeki yenilikçi subaylar Douhet, Fuller, Liddell, Hart, Guderian
ve
bagka batili harp kuramcilarinin görüglerini incelemeye (belki de tü-
müyle kabullenmeye) istekli görünnyorlardi
ve 1930'lu yillarin bagla-
rmda SSCB yalnizca bir tank ordusuna degil, büyük bir paragütçü
390
kuvvetine de sahipti. Sovyet donanmasi küçuk ve etkisiz kahrken,
1920'li yillarm sonunda, genig bir uçak sanayii kurulmug ve bir süre
için her yll, öbur güçlerin toplamindan daha çok sayida uçak üretil-
mistir (bkz.Tablo 29).
TABLO 29
GÜÇLERÏN UÇAK ÜRETÏMÏ,1932-1939"'
1932 1933 1934 1935 1936 1937 1938 1939
dogal sonucu, nicelige verilen agiri änem oldu. Bu, merkezi denetim
ekonomisinin niteligi geregi, 1930'lu yillarin baglarinda çok büyük sa-
yilarda uçak ve tank üretimine yol açti; gerçekten de 1932'ye gelindi-
fazla tank ve 2.500'den fazla uçak üretiyordu-
-3.000'den
ginde,SSCB
bunlar dünyadaki öteki ülkelerin ürettiginden, inanilamayacak kadar
yüksek sayilardi. Düzenli ordu 1934'ten sonra korkunç bir büyüme
gösterdigine göre, tank taburlarmi ve hava filolarim yönetecek üst dü-
zeyde egitim görmüç subay ve astsubay bulmak herhalde son derece
zor olmugtu. Köylü fazlasi olan ve beceri sahibi iççi açigi agiri ölçülere
varan bir ülkede modern bir orduyu ve hava kuvvetini çaligtirmak da-
ha da zordu; çok gehip kapsamli egitim programina ragmen, ülkenin
1930'lu yillardaki baglica zayifhgi herhalde hâlâ çogu iyçisinin ve aske-
rinin az egitimli oluguydu. ÜstelikFransa gibi, Rusya'da 1930'lu yilla-
rm baglarmdaki uçak ve tank çegitlerine yapilan yüklü yatirimlarm kur-
bam olmugtu. Ïspanya 14Savagi, bu ilk kuvak silahlarin manevra yete-
negi, menzil ve dayanikhhk açisindan simrlarmi ortaya koyunca, daha
hizli uçak ve daha guçlä tank yapma yarigi hizlandi. Ama Sovyet silah
sanayii deniz üzerindeki kocaman bir tekne gibi yänünü kolayca degig-
tiremiyordu; yeni modeller yapihp denenirken, mevcut çegitlerin üreti-
mini sürdurmek de aptalca görünüyordu. (Bu kapsamda, igaret edilme-
si gereken ilginç bir nokta gudur ki, "Haziran 194Tde igler durumdaki
24.000 Rus tankmdan yalmzca 967si, Almanlarm o dänemdeki tank-
larina egit ya da onlardan üstün yeni bir tasarima sahipti.")"' Üstelik,
temizlik hareketleri bagladi. Kizil ordunun baginm kesilmesi --tüm ge-
nerallerin yüzde 90'i, tüm albaylarm yüzde 80'i, Stalin'in taykm hare-
391
ketlerinden zarar görmü tü- yalnizca çok sayida egitimli subayin orta-
.
dan kaldirilmasi gibi bir durum yaratmakla kalmadi, silahh kuvvetlere
çok zarar veren äzel sonuçlar da dogurdu. Temizlik harekâti, Tukhac-
hevsky'yi ve baçka "modern
harp" heveslilerini ortadan yok ederek,
Alman yöntemlerini ve Ingiliz teorilerini inceleyenleri saf digi biraka-
rak, orduyu Voroshilov ve Kulluk gibi politik yänden güvenli
ama dü-
günce yönünden geri kalmig kimselerin ellerine terk etti. Görülen ilk
sonuçlardan biri, yedi mekanize kolordunun dagitilmasiydi; bu karar,
Îspanya Îç Savaginda tank düzenlerinin muharebe meydaninda bagim-
siz bir taarruz rolü oynayamadigina ve araçlarm piyadeleri destekle-
mek üzere tüfekli piyade tümenlerine dagitilmasi gerektigini gösterdigi-
ne iligkin tartigmano etkisiyle alinmigti. Bunun gibi, TB-C stratejik
bombardiman-uçaklarmm da SSCB'ye pek bir yarari olmadigma karar
verildi. -
uçak üre-
timinde- ondan üstün bir silah artirimi getirdigi açikti. Ancak bu
yati-
nmlar çok daha genig
ve daha iyi donanunh bir ordu yaratincaya ka-
dar, Stalin Rusya'nm bir
"tehlike
392
destekçisi olan Italya ve Almanya ile açik bir çatigmaya sokacagmdan
korkuyordu.
1938-1939'a gelindiginde, dig durum Stalin'e her zamankinden da-
ha tehdit edici görünmüç olsa gerektir (bu da temizlik hareketlerini da-
ha da aptalca ve axilagilmaz yapmaktadir). Munih Antlagmasi yalmzca
Hitler'in Ortadogu Avrupa'daki emellerini dogrular görunmekle kalma-
mig --daha kaygi uyandiracak bir biçimde- Batmm bu emellere kargi
çikmaya hazir olmadigini ve ashnda, Almanya'nm çabalarmi daha da
doguya yöneltmeyi tercih ettigini ortaya çikarmigtir. Eu iki yil içinde
Sovyet ve Japonordulari arasinda Uzakdogu'da änemli sinir çatigmala-
ri da oldugu için (bunlar Sibirya'daki Rus bölüklerinin büyük ölçüde
takviyesini gerektirmigtir), Stalin'in de Berlin'e karsi bir
"yatigtirma"
393
II
kesi düzenlendikten sonra, Thukov'un zirhh birliklerinin Eylül 1939'da
Dogu Polonya'nm istilasina katilmak üzere hizla çekilmesi, bu sallantih
stratejik dengeleme hareketenin bir örnegiydi.''' Öte yandan, bu sira-
larda kizil ordunun ugradigi zararlar hizia gideriliyordu; asker sayisi
(1941'de 4.320.000'e çikacak kadar) artmigti; tüm Sovyet ekonomisi
savag üretimi için kullaniliyor, orta Rusya'da çok büyük yeni fabrikalar
kuruluyor ve geligtirilmiç uçak ve tanklar (muazzamT-34 de bunun
içinde olmak üzere) deneniyordu. Bütçeden 193rde savunma harca-
malarina ayrilan yüzde 16,5'lik pay, 1940'ta yüzde 32,6'ya firlamisti."
Bu dänemdeki öbür Büyük Güçlerin çogu gibi Rusya'da zamana kargi
yariglyordu. Stalin 1931 yilmda oldugundan bile çok, yurttaglarim Bati
ile olan üretim farkini kapatmaya zorlamak durumundaydi. "Tempoyu
gevgetmek geri kalmak demek olur. Ve geri kalanlar, yenilirler..."
Çar-
larin Rusya'si sanayi verimliligi ve askeri güç açisindan geride kaldigi
"sürekli
394
i
I
"äbür
linda
oranlari, 1914'te yüzde 10'dan biraz dügükken, 1929'da yüzde 8'in bi-
raz altma inmigti" ve dogrudan dig yatirimlarm GSMH'nm içindeki pa-
ymm defter degeri, degigmeden kaldil48 bu da, dünya pazarma iligkin
-
I
395
miçti. Birle ik Devletlerin hâlâ îngiltere'deki imparatorluk Savunma
Komitesi ya da kendisinin daha sonralari sahip oldugu Ulusal Güvenlik
Konseyi gibi, stratejik sorunlari gözden geçirecek bir üstdüzey sivil-as-
keri kurulugunun bulunmamasi, belki de bu sükûnet dönemine özgü bir
durumdu. Amerikan halki savag düguncesini kesinlikle reddettigine gö-
re, bu tür bir kuruluga ne gerek vardi?
Birlegik Devletlerin 1929'da meydana gelen mali çäkügün baglama-
smda oynadigi äncü rol yukarida anlatildi. Ulusal güçleri kargilagtirmali
olarak degerlendirmek amaci bakimmdan daha. da önemli olan, bunu iz-
leyen bunahm ve gümrük tarifeleri savaglarmm Birlegik Devletlere öbür
ileri ekonomilerden cok daha fazia zarar vermesidir. Bu durum kismen
Amerikan kapitalizn'inin oldukça denetimsiz ve degigken niteliginden
ileri gelmig olsa da, 1930 tarihli Smoot-Hawley tarifeleriyle korumacihk
yolunu seçme karari da yikici bir sonuç yaratmigttr. Birlegik Devletlerde-
ki çiftçilerin ve bazi sanayi lobilerinin haksiz yabana rekabetten gikâyet
etmelerine ragmen, ülkenin sanayi
ve tarim verimliligi
-ihracatin
ithalata
olan fazlasmm açikça gösterdigi gibi- öyle bir noktadaydi ki, açik dünya
ticareti düzeninin dagilmasi, kendi ihracatçdarma hepsinden çok zarar
verecekti. "Ulusun GSMH'si 1929'da 98,4 milyar dolarken hizla düge-
rek üç yil sonrasmda bu miktarm zar zor yarisini bulmugtur. Mamul
mallarin 1933'teki degeri, 1929'da oldugundan dörtte bir oramnda da-
ha azdi. Hemen hemen 15 milyon. iççi igini kaybetmigti ve bagka geçim
yolu bulamamigti... Bu dänemde Amerika'mn ihracatinm degeri de 5,24
milyar dolardan 1,61 milyar dolara inmigti, bu yüzde 69'luk bir dügüg-
tu."is2 Öbür uluslarm alelacele korumaci ticaret bloklarma girmeleri
yü-
zünden ihracata fazlasiyla bagimh olan birtakim Amerikan sanayileri
periçan oldu. "Bugday ihracati on yil önce 200 milyon dolara varirken,
1932'de S milyon dolara indi. 1929'da 541 milyon dolar olan otomobil
ihracati 1932'de 76 milyon dolara dügtü."L" Dünya ticareti genel olarak
çökmüg ama Birlegik Devletlerin dig ticaret içindeki
payi daha da hizli
ufalarak, 1929'da yüzde 13,8'ken, 1932'de yüzde 10'un altma dügmüg-
tür. Dahasi, birtakim bagka büyük güç1er 1930'lu ytllarm ortalarindan
sonlarma dogru verimlerinde düzenli bir lyilegme saglarken, Birlegik
Devletler 1937'de agir bir ekonomik sarsmti daha geçirmig ve bir änceki
beg yil içinde kazanilanlarm çošu bä lece kaybedilmigtir. Ama "baglan-
396
l
i
TELo 30
DÜNYA iMALAT VERÎMi PAYLARI, 1929-1938"
(yüzde)
1929 1932 1937 1938
Birlegik Devletler 43,3 31,8 35,1 28,7
SSCB 5,0 11,5 14,1 17,6
Almanya 11,1 10,6 11,4 13,2
B.K. 9,4 . 10,9
9,4 9,2
Fransa 6,6 6,9 4,5 4,5
Japonya
·
ve ve sonuçlarm der-
hal ortaya çikmasi için duyulan arzu [ve] Amerikan programlarinin
öbür.uluslar üzerinde yapabilecegi etkileri sürekli olarak göz änüne al-
mayan politikalar olugturma ahykanhgi"na"' yöneltilen eleçtiriler bir
bakima boy degildi. Savag borç1armi vadesinde ödeyemeyen bütün ya-
banct hükümetlere borç verilmesinin- 1934 yihnda yasaklanmasi,
1935'te savag durumunda silah ambargosu karari ve bundan biraz da-
ha sonra, savaga katilan tüm taraflara borç verilmesinin yasaklanmasi,
Ingilizleri ve Fransizlari fagist devletlere kargi çikma konusunda her za-
mankinden daha ihtiyath ancak. Italya 1935'te suçlanirken,
_yapmigtir
uluslarm
rakiplerine anlamli bir yardim saglamadan [her ikisinde de] husumet
uyandirmaya yaradi. FDR'nin* yürüttügü ekonomik diplomasi, dost
, kazandirmadan ya da muhtemel müttefikleri desteklemeden dügmanhk-
lar yaratmigtir.""' Belki de en ciddi nitelikli sonuç -ancak buradaki so-
, rumluluk kargihkhdir- tam diktatör devletlerin meydan okuduklart bir
sirada, Whitehall ile Washington arasmda kargilikh olarak dogan kug-
kular olmustur.""
i
i
397
I
I
Ancak 1937 ve 1938'e gelindiginde, Roosevelt'in kendisi de fagist
tehditlerden daha çok kaygilanir hale gelmig gärünäyordu; ama Ameri-
kan kamuoyu ve ekonomik güçlükler onu äncü rolü oynamaktan ali-
koymaktaydi. Berlin ve Tokyo'ya verdigi mesajlar daha kararli, Ingiltere
ve Fransa'yi tegvikleri biraz daha içten hale geldi (ancak,bu iki demok-
ratik devlet kisa vadede durumdan pek yararlanamamiçIardir). 1938'e
gelindiginde, Ingilizve Amerikan deniz güçleri arasinda, Japonyave Al-
manya'dan gelen çifte tehdit kargisinda ne yapilmasi gerektigine iligkin
gizli görügmeler yürütülüyordu. Bagkamn
"karantina"
konugmasi, dik-
tatör devletlere kargi ekonomik ayrimciliga geçecegini gösteren ilk iga-
retlerden biriydi. Her geyden änemlisi de Roosevelt'in artik savunma
harcamalarinda genig çapli artiplar yapilmasi için israriydi. Yukaridaki
Tablo 26'da görüldügü gibi, Birlegik Devletler 1938'de bile silahlanmaya
Ïngiltereya da Japonya'dandaha az para harciyor ve bu miktar Alman-
ya ve Sovyetler Birligi'nce barcanan toplamlann ancak ufak bir bölümü-
nü olugturuyordu. Bununla birlikte 1937-1938 arasinda uçak uretimi
hemen hemen ikiye katlanmig ve Kongre 1938'de çikardigi "En Büyük
Donanma" yasasi ile, donanmada çok büyük genigleme yapilmasma fir-
sat vermigtir. Bu siralarda B-17 bombardiman uçašimn prototipi üzerin-
de denemeler yapiliyordu. Deniz piyade smift amfibik harp doktrinini
daha incelikli hale getiriyor ve ordu (dogru dürüst bir tanki yokken)
zirhli harbin getirdigi sorunlarla ugragiyor ve çok buynk bir kuvveti se-
ferber etme planlari yapiyordu.is' Avrupa'da savag patladigmda, orduda-
ki smiflarin hiçbiri hazir denecek durumda degildi; ama modern harbin
talepleri kargisinda, 1914'te olduklarindan daha iyi durumdaydilar.
Bu yeniden silahlanma önlemleri bile, Birlegik Devletler boyutlarinda
bir ekonomiyi rahatsiz etmedi. 1930'lu yillarm sonunda, Amerikan eko-
nomisiyle ilgili temel gerçek, bu ekonominin büyük ölçüde yetersiz kulla-
nimiydi. Ïçsizsayisi 1939'da on milyon dolaymda idi; gene de tagiyici ka-
yiglara, (buharlimotor yerine) elektrik motorlarma ve daha iyi yönetim
tekniklerine yapilan yatinmlar sayesinde saatte kigi bagma dügen sanayi
verimliligi çok buyük oranlarda geligtirilmisti; ama emekçi güçlerin çahy-
ma saatlerinde yaptiklari oldukça büyük indirimler yuziinden bu artig,
salt verim rakamlarmda hemen hiç görunmuyordu. Talepte görülen ve
1937-1938 yillarindaki durgunlugun da olumsuz yände etkiledigi dügüg-
ler yüzünden New Deal'le* gelen çegitli yäntemler ekonominin canlandi-
nlmasi ve yeterince kullanilmayan üretim kapasitesinden yararlanilmasi
için yeterli olmadi. Sözgelimi, Birlegik Devletler 1938'de 26,4 milyon ton
çelik üretmekteydi; bu miktar Almanya'daki 0,7 milyon, SSCB'deki 16,5
rosmi yeniden inga etmek üzere getirdigi, ekonomiyle ilgill bir dizi yazi. ç.n.
-
398
I
savaç potansiye-
li"ni (Tablo 32) degerlendirmeye çahgan rakamlardir. Çünküher ikisinde
de rakamlar Birlegik Devletlerin,' Büyük Ekonomik Bunahmdan orantisiz
bir biçimde zarar görmüg olsa bile (Amiral Yamamoto'nun deyimiyle)
uyuyan bir dev olarak kaldigmi bize hatirlatmaktadir.
TABLO 3Î
GÜÇLERÎN 1937DEKIULUSAL GELlRLERÏVE BUNLARIN
SAVUNMAYAHARCANAN YÜZDELERI"
Ulusal gelir Savunmaya
(milyardolar olarak) harcanan yüzde
Birlegik Devletler 68 1,5
Britanya Ïmparatorlugu · 22 5,7
Fransa ,
-
10 9,1
Almanya 17 23,5
Italya 6 14,5
SSCB 19 26,4
Japonya 4 28,2
TABLO 32
GÜÇLERÌN 1937DEKI NISPISAVAS
POTANSÏYELLERI"
Birlegik Devletler %41,7
Almanya %14,4
SSCB %14,0
B.K. · %10,2
Fransa % 4,2
Japonya % 3,5
Italya % 2,5
(yedigüç %90,5)
399
Bu devin 1938'den, özellikle de 1940'tan sonraki uyanigi, dönemin
silah yariglari ve stratejik hesaplarma iligkin can alici zamanlama
soru-
nunun son bir dogrulanmasi olmuytur. îngiltere ve ondan biraz daha
önce SSCB'nin yaptigi gibi, Birlegik Devletler de artik fagist devletlerin
kendinden önce ve çok büyük miktarlarda yaptiklari savunma harca-
malariyla açilan silahlanma farkmi kapamaya çabahyordu. Birlegik
Devletlerin, ülke içindeki politik irade o yönde olursa, tüm ülkelerden
daha fazla harcama yapabilecek durumda bulundugu istatistiklerde
açikça görülmektedir: 1939 gibi ileri bir tarihte bile, Birlegik Devletle-
rin savunmasi toplam harcamalarin ancak yüzde 11,7'sini ve
GSMH'nm yalnizca yùzde 1,6'sini tutuyordu" -
400
I
gelmez. Ama gurasi açiktir ki bölgesel bir sorun çiktigi
zaman, büyük
bagkentlerin tumünde devlet adamlart bu tür olaylara hem daha genig
diplomatik ortamin, hem de belki özellikle, ülke içindeki acil sorunlarm
igigi altinda
bakiyorlardi. Ingiltere Bagbakam MacDonald, 1931 tarihli
Mançurya olaymm sterlin bunahmi ve ikinci lyçi Partisi hükümetinin
düsmesiyle etkilegim içine girmesinin ardmdan, bu noktayi, ince bir ifa-
deyle meslektagi Baldwin'in dikkatine göyle sunuyordu:
401
|
li degildi. Tahmin edilebilecegi gibi, Fransizlar bir açoazm içine düg-
müglerdi: Mevcut toprak sinirlarimn degigtirilmesi ve Cemiyet kararla-
rma açikça kargi çikilmasi yolunda örnekler olugtugunu gärmek istemi-
yorlardi; öte yandan, Almanya'mn gizli gizli yeniden silahlanmasi ve
Avrupa'daki statükoyu koruma geregi yüzünden giderek daha çok kay-
gilanan Fransizlar, Uzakdogu'da dikkatleri ve muhtemelen askeri kay-
naklari Almanya meselesinden uzaklagtiracak karisikhklar çikabilecegi
dügüncesi kargisinda dehgete kapihyordu. Paris açik açik Cemiyet ilke-
lerinde ayak direrken, Japonya'ninÇin'dekisorunlarmi anladigmi Tok-
yo'ya özel yollardan duyurmugtu? Bunun tersine, Birlegik Devletler
yönetimi --en azmdan Digigleri Bakani Stimson'un temsil ettigi kadarly-
la- Japonlarin eylemlerine hiçbir biçimde göz yummamig ve bu eylem-
1erde, Amerikan yagam biçiminin teorik olarak, büyük ölçüde dayandi-
gi açik kapi dünyasina yönelen bir tehdit bulundugunu isabetli bir bi-
çimde görmügtür. Ancak Stimson'un yüksek ilkeler.e dayah kmamalari,
bunlarin bir sonucu olarak ortaya çikacak dertlerden korkan Hoover'e
de tarafsiz görünmeyi cihat açmaya tercih eden ingiliz hükümetine de
çekici gelmedi. Bunlarm dogurdugu sonuç, ayri ayri kaleme aldiklart
amlarda sürdürülen bir Stimson-Hoover kavgasi ve (daha da önemlisi)
Washington ve Londra arasinda bir güvensizlik mirasi olmugtur. Tüm
bunlar bir bilim adammm politikanm simrlari"1" diye adlandirdigt
"dig
402 I
günündaha ölçüde saldiriya ugradigmi
änemli hisseden ingiltere ol-
mugtu. 1934'te hem kabine, hem de ona bagh olan savunma ihtiyaçlari
komitesi, Japonya daha yakm bir tehlike olugturdugu halde, Alman-
ya'mn uzun vadede daha büyuk bir tehdit yönelttigini kabul ettiler.
Ama mademki her ikisine kargi da kuvvetli olmak mümkün degildi, bu
iki bölgeden birinde uyugma saglamak önem tagiyordu. Bazi çevreler,
Almanya'ya daha iyi kargi cikabilecek duruma gelebilmek için, Japon-
a'yla olan iligkilerin iyilestirilmesinden yana olurken diçisleri, Uzakdo-
bir Ïngiliz-Japon
'da
varilacak anlagmasinin Londra'nm Birlegik Dev-
letlerle nazik bir noktada bulunan iligkilerini yrkacagi göruçünü ileri
sürdü. Öte yandan, Îngiltere'nin Dogudaki savunmasmi güçIendirmeye
öncelik verilmesini imparatorluk
isteyen ve donanma çevrelerine qu
söylenebilirdi ki, Fransa'nin Alman revizyonizmi kargisindaki kaygisma
sirt çevirmek imkansizdi ve (1935'tensonra) Luftwaffe'den gelen tehdi-
ti göz ardi etmek felaket olurdu. Bu onyilm geri kalan bölümünde Whi-
tehall'daki karar mercileri, muhtemel dügmanlarla yerkürenin karsi uc-
larinda yüz yüze kalmaktan dogan bu stratejik açoazdan kurtulmaya
çahgtilar?
Ancak 1934 ve 1935'te, bu tur bir açmaz rahatsiz edici görünüyor-
du ama korku verici degildi. Hitler yönetiminiñ hosa gidecek gibi olma-
digi açik olsa da Hitler, Polonya ile bir anlagmaya varmak için görüg-
meler yapma konusunda insani gagirtacak kadar istekli görünmügtü;
ayrica Almanya hâlâ askeri açidan Fransa ya da Rusya'dan epey zayifti.
Üstelik, Dollfuss'un 1934'te öldürülmesinin ardmdan Almanlarm Avus-
turya'ya girme çabalari, Mussolini'nin bir uyari olarak Brenner Geçiti-
ne asker yerlegtirmesine yol açmigti. Îtalya'nm statükocu güçlerle birley-
me ihtimali, Nisan 1935 tarihli "Stresa Cephesi"yle Almanya'ya karsi
ortakhk olugturmayasçali an Fransa için özellikle rahatlaticlydi. Hemen
siralarda,
"barigsever"
403
I
olarak almmigtt; Fransa, SSCB'yi Avrupa dengesinin içine çekmek isti-
yor, Ïngiltere de donanmasmin Avrupa sulari ve Uzakdogu'daki ihtiyaç-
larim bagdaptirmaya çabahyordu; ama atilan her iki adim da äbür
komgunun gözünde Berlin'e yanhe bir igaret vermisti."3 Bäyle olsa bile,
bu tür çeligkiler zarar vericiydi ama felaket getirmiyordu; ancak aym
gey Mussolini'nin bir dizi yerel çatigmamn ardindan ve yeni bir Roma
Imparatorlugu yaratma emelini gerçeklestirmek üzere harcadigt boga
çabayla aldigi Habegistan't iggal karari için söylenemezdi. Bu da bölge-
sel bir kavganm nasil dallanip budaklanabilecegini gösteren iyi bir ör-
nekti. Almanya'ya karg1 yeni bir muhtemel müttefiki, sert bir dügmana·
dänügtürme dügüncesiyle dehgete dügen Fransizlar için, Habegistan olayi
tam bir felaketti; Cemiyetin ilkelerinin pek gäze batar biçimde çignen-
mesine izin vermek rahatsiz edici bir geydi; Mussölini'nin yaptigi güç
denemesi de böyleydi (çünkü bir dahaki sefere kimbilir nereye saldira-
cakti); öte yandan Italya'yi Alman kampmm içine itmek de salt Realpo-
litik açismdan bakildiginda korkunç bir .budalahk olurdu -
ama bu son
hesabin idealist ingilizlerietkilemesi mümkün degildi."* Gene de Whi-
tehall'un açmazi en azmdan bu kadar ciddiydi; çünkü Whitehall yalniz-
ca italya'am, Cemiyetin ilkelerini kaba bir biçimde çignemesinden do-
layi halk arasinda daha da yaygin olan huzursuzlukla ilgilenmek zorun-
da kalmamig, bunun yanmda, Batt'nm Akdeniz'deki bir kargagayla ug-
ragmasi halinde, Japonya'nm Uzakdogu'da neler yapabilecegi konusun-
da tasalanmak durumuna da gelmigti. Fransa, Italya ile yapdacak kav-
gamn Hitler'i Renanya içlerine çekebileceginden korkarken, Ïngilizler
de bunun Japonya'yiAsya'nm daha içine dogru yaydmaya tegvik edece-
gindenkugku duyuyorlardi; bu äzellikle böyleydi, çünkü tam bu sirada
Tokyo deniz anlagmalarini geçersiz say1p, sinirsiz bir filo geniëlemesine
gitmek üzereydi.175 Daha genig dügünuldügünde, her ikisi de hakhydi;
zorluk, genellikle oldugu gibi acil olan sorunu, daha uzun vadede söz
konusu olabileceklerle bagdagtirmakti.
Önce Fransizlarin korkulari dogru çikti. 1935 tarihinde Îngiliz·ve
Fransizlarm Kuzeydogu Afrika'da Italya'nm lehine yeni bir toprak dü-
zenlemesi önermeleri (Hoare-Laval Pakti), özellikle Ingiliz kamuoyunda
moral açidan bir öfke patlamasma yol açti. Ancak Londra ve Paris hü-
kümetieri, bu psikolojiye bir karyihk verme zorunlulugu ve özel olarak\
da italya ile niçin savaga gitmemeleri gerektigine iligkin son derece ma-
kul stratejik ve ekonomik sebepler arasmda bocalaya dursunlar, Hitler
askerden arinmig Renanya'nin yeniden iggali için emir vermeyi seçti
(Mart 1936). Sirf askeri açidan bakildigmda, önemli bir darbe degildi
bu; o siralar Fransa'nm Almanya'ya karsi bir taarruz saldirisinda bu-
lunmasi hiç mümkün degildi, ayni gey Ingilizler için de imkânsizdi."6
Ancak Versailles sözlegmesinin böylece daha da güç kaybetmesi Lo-
-ve
404 i
I
l
bilirdi.
Ancak statükocularin hiçbiri için silaha sarilma tehditi pratik bir
ihtimal gibi görünmüyordu. Gerçekten de fagist ülkeler daha yakolagir-
ken (Mussolini'nin Roma-Berlin eksenini ilanmdan kisa bir süre sonra
Kasim 1937'de Almanya ve Japonyakendi Comintern aleyhtari paktla-
rim imzalamiglardi), muhtemel rakipleri daha da kendi içlerine dönü-
yor ve birbirlerinden kopuyorlardi." Amerika, JaponlarinÇin'i iggali-
ne ve U.S.S..Panay'in bombalanmasma içerledigi halde 1937 ylh, Ro-
osevelt'in denizagiri bälgelerdeki meselelerde kesin önlemler almasi
için, böyle bir geyi yapmak istemig otsa bile uygun bir yil degildi: Eko-
nomi yeni bir çöküntü yaylyor, kongre giderek daha sertlegen tarafsizlik
yasalari çikariyordu. Roosevelt'in-tek yapabilecegi, eylem vaadinde bu-
lunmadan kwama sözleri etmek oldugu için, uyguladigi politikalar an-
cak "Amerika'mn güvenirligi konusunda Ingiliz ve Fransiz kugkularmi
güçlendirme egilimi göstermigtir.""6 Bundan oldukça farkh bir biçimde
Stalin de ülke içi konulara agirhk veriyordu, çünkü yaptigi temizleme
hareketleri ve göstermelik yargilamalar o siralar doruk noktasina çik-
migti. lç savag sirasinda ispanya Cumhuriyetine ihtiyath bir biçimde
yardim etmigti ama Batidaki pek çok kimsenin "kizilgämlekliler"den
luktan daha da büyük oldugunun ve Mihver ile açik bir çatigmaya sü-
rüklenmenin son derece tehlikeli olacagimn da farkindaydt. Japon-
ya'nm Uzakdogu'daki eylemleri ve Comintern aleyhtari paktm imzalan-
masi, Stalin'i daha da ihtiyath yapti.
Ancak, 1936-1937 yillarinda en kötü biçimde etkilenen güç, kug-
kusuz Fransa'ydt. 14,Fransiz ekonomisinin bel vermekte olugu ve politi-
ka sahnesinin kimi gözlemcilere ülkenin bir iç savaga yakm oldugunu
dügündürecek kadar bölünmüglüguyle kalmiyordu; Fransa'nin Avru-
pa'daki kendi incelikli güvenlik sistemi de aldigi bir dizi yikici darbe si-
rasmda hemen tümüyle çäkmügtü. Almanlarin Renanya'y1 yeniden ig-
gali, Fransa'nm Berlin'e baski uygulamak üzere hälâ söz konusu olabi-
lecek taarruz eylemlerine geçme ihtimalini ortadan kaldirdi; ülke, tam
405
Fransiz Hava Kuvvetleri çagdisi kalmaya bagladigi bir sirada, Luftwaffe
kargisinda tehlikeli bir zayifhk içindeydi ve Habeyistan olayi ile Roma-
Berlin ekseni, Italya'yi muhtemel bir müttefik konumundan çikararak
ne yapacagi hiç bilinmez ve tehdit dolu bir dügmana dönügtürmustü;
Belçika'mn tecrit durumuna çekilmesi, Fransa'nm kuzey simrlarinm sa-
vunmasi için mevcut planlarmi bozdu; bu boglugu kapamak üzere Ma-
ginot Hattmm genigletilmesi de (iginmaliyetinden dolayi) hiç mümkün
degildi. Ispanya Îç Savagi, Fransa'mn gerisinde fagist, Mihver-yanhst bir
devletin kurulmasi gibi korkunç bir ihtimal yaratmigti; Dogu Avru-
pa'da da Yugoslavya, Ïtalya'ya yaklagmak için dümen kiriyor ve Küçük
Entente can çekipiyor görünüyordu "
406
I
I
örnekti, ancak insan Almanya'mn Almanla birleçtirilmesi ilkesine ger-
çekten kargi çikabilir miydi? Bu durum, olsa olsa, Chamberlain'in Çe-
koslovakya'da bulunan Almanca konugan azmhk sorununun, bunah-
mm güçleri savagm egigine getirip, bu egišin ätesine geçirmeden çözüm-
lenmesi gerektigi görügünü güçlendirmigti. Sudetenland sorununun, çok
daha çekigmeli bir sorun oldugu kabul edilmeliydi -Çekoslovakya'mn
da uluslararasi düzeyde güvence altina alman egemenlik haklari vardi
güçlerin Hitler'i tatmin etme istekleri artik olumlu ideallerden
.batih
ve
ok olumsuz, bencil korkularm etkisine girmig görünüyordu- ama ger-
çek çuydu ki Führer o siralar savaga hazir tek liderdi ve Münih sirasm-
da kopardiši ödünlerin Çekleriperiçan etme ihtimalini ortadan kaldir-
mig olmasi onu sinirlendiriyordu. Her zaman oldugu gibi, bir Büyük
Güç Savagi için iki taraf gerekiyordu; 1938'de ise Hitler'e rakip olmaya
istekli kimse yoktu."
Batida, savag için politikacilarda ve halkta bir istek bulunmadigm-
dan, eger ingiltere ve Fransa, Çekoslovakya adina savagsalardi ne olur-
du diye uzun süredir yapilan tartigmaya girmek pek anlamh görünme-
mektedir; ancak guna da igaret etmek gerekir ki askeri denge, yatigtir-
ma politikasmi hos gästermeye çahyan çegitli kimselerin ileri sürdügü
kadar, Almanya'nin lehinde degildi." Ancak, bu dengenin Münih Söz-
legmesinin ardmdan Hitler'den yana _daha da bozuldugu bellidir. Çe-
koslovakya'nm Mart 1939'da önemli bit orta siklet Avrupa gücü ola-
rak saf digi birakilmasi, Almanlarm Çek silahlarim, fabrikalarmi ve
hammaddelerini ellerine geçirigi ve Stalin'in bati karpsmdaki kugkulan-
mn artmasi; Îngilizlerin silah veriminde oldukça büyük artiplar sagla-
malari, daha yakm Ingiliz-Fransiz askeri igbirligi ya da Ingiltere'de ve
dominyonlardaki kamuoyunun Hitler'e kargi çikilmasmdan yana kay-
masi gibi Londra ve Paris'in lehine içleyen etkenlere agir basti. Bunun
yam sira, Chamberlain Italya'yi Mihverden koparmayi (Ocak 1939) ya
da Îtalya'nin Balkanlar'daki saldirganligmi änlemeyi bagaramadi -- gene
de Mussolini kendine özgü acil sebeplerle, benzeri Alman diktatörunun
yamnda batih uluslara kargt hemen bir Büyük Güç Savagma girecek de-
gildi.
Böylece, Hitler 1939. baharmm sonlarmda Polonya'ya baski uygu-
lamaya bigladtgi zaman, çatigmadan kaçinma ihtimali önceki yildan
daha azdi savagm çikmasi halinde, bir Ingiliz-Fransiz zaferinin gelme
-
407
baglanmigti. Gene de batili ülkeler Polonya'ya dogrudan yardim edemi-
yorlardi; Fransiz Ordusunun stratejik savunmaya geçtigi ve Îngilizlerin
kaynaklarmin buyük bir bölümünü, ülke içindeki hava korunaklarimn
iyileptirilmesine ayirdiklari bir sirada yapilacak her turlü dolayli yardim
da ufak çapli olmak zorundaydi. Polonya'ya verilebilecek tek dogrudan
yardim dogudan gelmeliydi ve Chamberlain Hükümeti Moskova'yla
yapilacak anlagmalar konusunda ne kadar isteksiz ise, Polonyalilar da
kizil ordunun topraklarma girmesine o kadar kargiydilar. Stalin'in her
geyi bastiran kaygisi, zaman kazaamak ve bir savaçtan kaçinmak, Hit-
1er'in istegi ise Polonya'yi biraksmlar diye batili uluslar üzerindeki bas-
kiyi artirmak oldugu için, her iki diktatör de, ideolojik ayrihklari ne
olursa olsun, Varçova'mn aleyhine bir "pazarhk"
konusuna maddeci
bir ilgi duyuyorlardi. Molotov-Ribbentrop Paktom gok yaratan ilani
(23 Agustos 1939), Almanya'mn stratejik konumunu güçlendirmekle
kalmadi, Polonya yüzünden yapilacak bir savagi hemen hemen kaçinil-
maz hale getirdi. Bu kez
"yatigtirma"
politikasi Londra ve Paris için se-
çilebilecek bir yol degildi, ekonomik ve askeri kogullar, bir' Büyük Güç
çatigmasmdan kaçmma geregine (belkiönceki yllara göre daha da çok)
igaret etseler bile "'
Böylece ikinci Dünya Savagi patlak verdiginde, Ingiltere Fransa
ve
kendilerini bir kez daha Almanya'nm kargisinda buldular ve 1914'deki
gibi Ïngiftere Man¢m ötesine bir. kuvvet yollarken, Ingiliz-Fransiz do-
nanmalari da denizden ablukaya bagladilar.'"' Ancak bu savagin strate-
jik çizgileri pek çok bagka yönden öncekinden oldukça farkhydi ve
Müttefikler için sakincalarla doluydu. Söz konusu olan yalnizca bir do-
gucephesinin bulunmayiçi degildi; Berlin ve Moskova arasmda Polon-
ya'nm bölünmesi için yapilan politik anlagma, ticari düzenlemeler de
getirmig, bäylece Rusya'dan giderek artan miktarlarda akan hammad-
deler ablukamn Alman ekonomisi üzerinde yapabilecegi etkileri sürekli
olarak änlemigti. Savagm ilk yihnda Almanya'daki petrol ve bagka
hammadde stoklarmin hâlâ kayg1 verecek ölçüde az oldugu dogruydu,
ancak aslmin yerine geçecek
yapay maddeler üretimi, Isveç kaynakli de-
mir cevheri ve Rusya'dan artarak gelen harp malzemeleri açigin kapa-
tilmasma yardimci oldu. Buna ek olarak, Müttefiklerin bati cephesinde-
ki hareketsizligi yüzünden, Almanlarin elindeki petrol ve mühimmat 3
üzerinde hemen hiç baski bulunmuyordu. Son olarak da, bu kez Al-
manya'nin 1914-1918 savagi sirasinda Avusturya-Macaristan gibi des-
teklemek zorunda kaldigi ve kendisine yük olan müttefikleri yoktu.
Italya çatigmaya 1939 Eylülünde katilmig olsaydi, bu ülkenin kendi
ekonomik eksiklikleri Reich'in cihz malzeme kaynaklari uzerine agiri
bir yük. bindirebilirdi ve Almanlarm 1940'taki bati saldirilari gansmi
belki de bozabilirdi. Kugkusuz Italya'mnkatihmi, Ingiliz ve Fransizlarin
408
I
Akdeniz'deki konumlanm da karmagik hale getirebilirdi ama bu, belki
de büyük ölçüde olmazdi; Roma'nm tarafsizligi, Almanya'nin ticareti
için yararli bir geçit olugturmugtu iyte Berlin'deki pek çok planlamact-
-
409
I
---...-li imil lillin i imilom I li - -9 li
e • ••III,I I II =I •h
.•
9- a . I I
gelimi, 1940'ta hem uçak hem tank üretiminde Almanya'yi geçmiçti "
Ìngiltere'nin kendi elindeki altin ve dolar, o siralar Amerika'dan alman
ikmal maddelerini kargilamak için yetersizdi; ama Roosevelt zararh
olan tarafsizlik yasalanm bozmayi ve kongreyi Îngiltere'yi destekleme-
nin ülkenin kendi güvenlik çikarlari için oldugu koriusunda ikna etmeyi
bagariyordu destekleme yollari ödünç verme-kiralama,
"üsler
-
kargihgi
destroyerler" anlagmasi, konvoy korumasi vb. idi.1" Ortaya çikan genel
sonaç, savagan iki büyük tarafi birbirlerine kesin bir zarar veremeyecek
bir durumda birakmak oldu. Britanya Savagi, Almanlarm Mang'i geçe-
rek Ìngiltere'yi istilalarini imkânsiz hale getirmisse, kara kuvvetleri ara-
sindaki egitsizlik de Ingiliz Ordusunun kara Avrupa'sina giriçini olma-
yacak bir iq yapmigti. Bombardiman uçaklarmm Almanya'ya düzenle-
dikleri akolar, Ingilizlerinmorali açismdan yararhydi ama bu agamada
verdikleri gerçek zarar pek azdi. Kuzey Atlantik'e ara sira yapilan akin-
lara ragmen, Alman su üstü filosu kralhk donanmasimn kargisina çika-
cak durumda degildi; öte yandan, Doenitz'in yeni taktikleri ve filoya
eklenen gemiler yüzünden, denizalti seferleri her zamanki gibi tehlike-
liydi. Britanya Ïmparatorluk kuvvetleri Kuzey Afrika, Somali ve Habe-
gistan'da Italyanlarm tuttugu mevkileri ele geçirirken zorlanmadilar
ama Rommel'in Afrika Korps'u ya da Yunanistan'a Alman istila kuv-
vetlerince uygulanan tahrip savagi ile baça çikmak son derece güç bir ië-
ti. Böylece Avrupa savagi" diye nitelendirilen
"son
410
I
411
I
tikhydi. Bati'mn, Japonya'ylaolan ticarete ambargo koymasi ve (Tok-
yo'nun Fransiz Çinhindiniele geçirmesinden sonra) Temmuz 1914'te
Japonya'ninvarligmi dondurmasi yüzünden, hem ordu, hem donanma,
eger Amerika'nin politik taleplerine oyun egmezier, ya da Güneydogu
Asya'daki petrol ve hammadde kaynaklarmi ele geçirmeye kalkismaz-
larsa, birkaç ay gibi kisa bir zaman içinde ekonomik yikima ušrayacak-
larim iyice anladilar. Böylece 1941 Temmuzundan sonra Rusya'yla bir
kuzey sava i hemen hemen imkânsiz, güney harekâti da hemen hemen
kaçmilmaz hale geldi - ama JaponyaBorneo'yu, Malaya'yi ve Hollan-
da'nin Dogu Hint Adalarini kendi kendine ikram ederken Amerikalila-
rin kenarda durup bakacaklari hiç dügünülmediginden, Amerikahlarm
Bati Pasifik'teki askeri tesislerinin--ve
1835'te iki kutuplu bir dünyamn dogacagina iligkin olarak yaptigi tah-
min nihayet gerçeklegme noktasma gelmigti.
412
l
STRATEJÎ
VE EKONOMÏNÏN
BUGÜNÜVE YARINI
I
I (
I
l
I-
I
Churchill
ABD'ain savaya girdigi haberini almca açik açik sevinmigti -
415
I
vaga dönügmesi, Ïngiltere'nin kendi stratejik dengeleme hareketlerini
karmagik hale getirmig olabilir -pek çok tarihçinin igaret ettigi gibi Sin-
gapur, Ingilizlerin uçaklarmi ve egitimli tümenlerini Akdeniz'deki hare-
ket alanina yigmalari sonucu kaybedilmigti2- ama savaga yeni giren ta-
raflarm dogru dürüst seferber olmalarmdan sonra, genel kuvvetler den-
gesini toptan degigtirdi. Bu arada, Alman ve Japonsavag mekânizmala-
ri fetihlerini hãlâ sûrdürebiliyorlardi; ama yayildikça, múttefiklerin ara-
liksiz olarak hazirladiklari kargi taarruzlara gögüs germe güçleri azali-
yordu.
Bu ärneklerden ilki Pasifik'te
gärüldü; Nimitz'in, uçak gemilerine -
bagli hava kuvveti, JaponlarinMercan Denizinin içlerine (Mayis 1942)
ve Midway'e dogru (Haziran 1942) gerçeklegtirdikleri süpürücü taarru-
zun önünü kesmig ve donanma hava kuvvetlerinin uçsuz bucaksiz ok-
yanus için ne ka<lar hayati oldugunu göstermigti. O yilin sonlarmda Ja-
pon askerleri Guadalcanal'dan çikarilmigti ve Avustralya-Amerikan
kuvvetleri Yeni Gine'de ilerliyorlardi. 1943 sonunda orta Pasifik üze-
rinden kargi taarruz baglatildiginda, Gilbert Adalari istilasmi ategle ko-
ruyan iki güçlü Amerikan savag filosu, havada bunaltici bir denetim
kurmug olan dört hizli uçak gemisi özel hizmet kuvvetince (12 uçak ge-
misi) korunmaktaydi.3 Bundan daha da buyuk bir kuvvet dengesizligi,
Britanya Imparatorlugu tümenlerinin 1942 Ekiminde El Alaman'daki
mevkileri delip geçmelerini ve Rommel'in birliklerini Tunus'a dogru
ge-
riye sürmelerini saglamigtt; Montgomery saldiri emri verdiginde elinde
rakibinin alti kati kadar tank, üç kati kadar asker vardi ve havada he-
men hemen tam bir egemenlik kurmustu. Ertesi ay Eisenhower'in
100.000 kipilik ingiliz-Amerikan ordusu, Alman-italyan kuvvetlerine
kargi batidan bir
"kiskaç
uzun zaman alacakti ama çözüm yolu, uzun menzilli Mustang avci uça-
glylahizla geligtirilmekteydi; bu uçaklar ABD Hava Kuvvetlerinin bom-
Denizalu kurt sürüleri: Almanlaan IL Dünya Savapnda gruplar balinde ilerleyerek,
düµnan gemi ve konvoylarim avlayan denizalalan.
-
ç.n.
416
I
bir dúzinesini periç an etsek, Ruslar bir düzine daha ortaya çi-
kariveriyorlar. .
Zaman
. . . onlardan
. .
417
I
O halde, tum bunlar yalnizca kuvvetin dogru olarak kullam-
"ezici
stratejisi
yürüttügü için, Pasifik ve Güneydogu Asya'daki harekäti kullanabilece-
gi en az kuvvetle gerçekleptirmigti Mançurya'daki 13, Çin'deki22 tü-
-
418
M ç1eran
Fethedilen Topraklar
Tarafsazlar
. Müttehk Güçler
YA
nue.uw -asse
+ :÷: am.
RP
-
H::+*e-:ent;÷:+;÷;÷N :
e cox
EGB: 6:::5½¤:+;+;÷
HAZAR
o:m.
FN.giframis‡¾
m•s
-wa
mur ras a m
som.mmta±÷±a
ro granimouemmitgelt e-
es 4¾aw r
t¥±¥±*Phy2im
-k
.Ÿ
I
II
I
I i
Ancak JaponyaÎmparatorluk Donanmasi da elegtirilerden paymi al-
malidir. Midway gibi anahtar nitelikli savaglarm harekât açismdan yöneti-
mi hatalarla doluydu; ama uçak gemileri Pasifik savagmda üstünlüklerini
ortaya koyarlarken bile, Yamato'nun ölümünden sonra pek çok Japon
Amirali savaç gemilerine bagli kaldilar ve ikinci Trushima savagi yapmak
için firsat kollamayi sürdürdüler böyle oldugunu, 1944 tarihli
-bunun
Leyte Körfezi harekâti ile, daha da simgesel bir biçimde, Yamato'nun yap-
tigi tek yönlü intihar yolculugu ortaya koymuytur. Muazzam torpidolara
sahip Japondenizaltilari, dügmamn ulagtirma hatlarma kargi kullam1mak
yerine, savag filosu için kesif görevinde ya da kugatma altmdaki ada garni-
zonlarma ikmal maddeleri tagmmasmda kullanilarak ziyan ediliyordu. Bu-
na kargi donanma, kendi ticaret filosunu korumayi bagaramiyor ve kon-
voy sistemleri, denizalti savunma teknikleri, refakat uçak gemileri ve ara-
yici-vurucu gruplar geligtirme konusunda oldukça geri kahyordu; oysa Ja-
ponya ithal malzemelere ingiltere'den bile daha çok bagimhydi." Donan-
mamn, dev Yamato-simfi tekneler için kaynak ayirirken, 1941-1943 ara-
sinda hiçbir destroyer refakat gemisi yapmamasi; bu savag gemisi saplanti-
sinm bir belirtisiydi- buna kargilik, Amerikahlann bu tür 331 gemileri
vardi.'" Japonyaayni zamanda istihbarat teykilatlari, gifreler ve kripto açi-
cdarm savagim da hepten kaybetti." Tüm bunlarin Büyük Dogu Asya Or-
tak Zenginlik Alanmm korunmasma olan yaran, Almanlarm igledikleri
hatalarm Bin Yillik Reich'm surdürulmesine sagladigi yarar kadardi.
Surastaçiktir ki, bu hatalari (iktisatçilarmzarif olmayan deyimini
birakma" yoluna giderek bu tür budalahklar ön-
"digarida
kullamrsak)
lenseydi, Mihver Güçlerinin durumu ne olurdu sorusunun cevabmi bul-
mak mümkün degildir. Ancak Müttefikler de ayni älçüde ciddi nitelikli
olan stratejik ve politik hatalar iglemedikçe, bu úlkelerin sahip oldugu
verimlilik ustünlügüonlan, uzun vadede nasil baçanya gätürmezdi, bu-
nu dügünmek de zordur. Surasibellidir ki Almanlarm 1941 Arahšmda-
ki Moskova iggalleri bagariya ulagsaydi, böyle bir gey Rusya'nm savag
ça.basina (ve Stalin rejimine) zarar verirdi; ama kaderleri yalmzca yok
edilmek olacagma göre, SSCB halki hemen oracikta teslim olacak miydi
-
hem de binlerce mil doguda hâlâ genig üretim ve askeri rezervleri var-
--sözgeli-
420
I
421
I
I
tefikler 1942 yilmda 8,3 milyon tonajlik, 1943'te de 4 milyon tonajlik
gemi kaybettiler; - ama bu korkunç kayiplar Müttefiklerin 1942'de 7
milyon tonajlik, 1943'te de 9 milyon tonajhk yeni ticaret gemilerini de-
nize indirmeleriyle giderilmig oldu. Bunun baghca sebebi, Amerikan
ge-
mi yapimi verimindeki inamlmaz patlayisti; bu sayede daha 1942 yili-
mn ortalannda denize yeni gemiler indirme içIemleri, Alman denizalti-
larinm bu gemileri batirabileceklerinden daha büyük bir hizIa gerçekle-
giyordu taninmig bir yetkili yazarm bundan çikardigi sonuç, "Ikinci
-
TABLO 33·
1944'TEKÎTANK ÜRETÏM1"
Almanya 17.800
Rusya 29.000
Britanya 5.000
Birlegik Devletler 17.500 (1943'te29.500)
Ama en aydmlatici
istatistikler, uçak üretimi ile ilgili olanlardi
(Tablo 34); çünkä hava egemenligi olmadikça, ordularin ve donanma-
larin etkili bir biçimde harekât yapmalarmm imkânsiz oldugunu herkes
görüyordu; hava egemenliši ile yalnizca yapilan seferlerde zafer kazan-
makla kalinmiyor, dügmanin savaç dönemi ekonomisine agir darbeler
indirile biliyor du.
TABLO 34
GÜÇLERIN UÇAK ÜRETÏMÎ,1939-19452s
1939 1940 1941 1942 1943 1944 1945
Birlegik Devletler 5.856 12.804 26.277 47.836 85.898 96.318 49.761
SSCE 10.382 10.565 15.735 25.436 34.900 40300 20.900
Britanya 7.940 15.049 20.094 23.672 26.263 26.461 12.070
Britanya Uluslar
I
y. 422
\
de Ingilizler Avru-
yerine Kuzey Afrika'da savagmayi tercih etmielerdir. Almanlarm
pa
423
i t
SSCB'ye yönelttikleri saldiri ilk ba ta bu dengeyi degigtirecek gibi gö-
rünmedi; bu da sirf kizil ordunun ugradigi korkunç can kaybmdan ol-
mug, sonradan Sovyetierin toprak ve sanayi demirbagi kayiplari da bu-
na eklenmistir.
Öte yandan, 1941 Araliginm belirleyici olaylari, bu dengeleri tü-
müyle degigtiriyordu. Ruslarin Moskova'daki karsi taarruzlari, Rus-
ya'nin Yildirim Harbiyle yenilemeyecegini gösteriyordu ve Japonya
ile Birlegik Devletlerin artik global bir nitelik almig olan
çatigmaya
katilmalari, sanayi-verimlilik açisodan muazzam dayanma gücüne
sahip bir "Büyük Îttifak" yaratmig oldu. Bu askeri mücadelenin gidi-
gini hemen degigtiremezdi, çúnkü Almanya 1942 yili boyunca Rus-
ya'daki taarruzlarini yeniden baglatacak güce hälä sahipti;
Japonya
da hazirliksiz Birlegik Devletler, Hollanda ve Britanya Împaratorlugu
kuvvetlerine kargi ilk alt ay içinde kolay zaferler kazaniyordu. An-
cak tüm bunlar, Fransiz paylarimn Almanya'nm .toplamina
eklendigi
zaman bile (Birlegik Devletlerin payini dügük gösteren çarpitilmig
1938 rakamlari ile) Müttefiklerin, Mihver devletlerinin iki katt ima-
lat gücüne, üç kati ulusal gelire sahip olduklari gerçegini ortadan
kaldirmiyordu." 1942 ve 1943'te ise bu potansiyel güç rakamlari
uçak, top, tank ve gemi olarak saglam
gerçege dönügüyordu; gerçek-
ten de 1943-1944'te, Birlegik Devletler tek bagma günde bir gemi ve
her bey dakikada bir uçak üretiyordu! Dahasi, Müttefikler çok sayida
yeni tip silahlar (Superfortress'ler, Mustanglar, hafif filo uçak gemi-
leri) üretiyor, buna karçilik Mihver güçleri yalmzca ileri silahlari
(jet
avct uçaklari, Tip 23 denizaltilari) oldukça az sayilarda üretebiliyor-
lardi.
Dengelerdeki bu kesin degiçikligin en iyi älçüsü, Wagenführ'ün
sa-
vagan baghca taraflarm toplam silah üretimi rakamlarmda görülmekte-
dir (bkz.Tablo 35).
TABLo 35
GÜÇLERÏN SILAH ÜRETIMLERI,1940-1943"
(1944milyar dolan olarak)
1940 1941 1943
Britanya 3,5 6,5 11,1 .
SSCB .
. (5,0) 8,5 13,9
Birlegik Devletler
(1,5) 4,5 37,5
Savagan Müttefikler toplamlan 3,5 19,5 62,5
Almanya 6,0 6,0 13,8
Japonya (1,0) 2,0 4,5
Italya 0,75 1,0 --
424
i
I
Böylece, Îngilizlerin 1940'taki silah üretimleri, Almanya'dan önem-
li älçüde geriydi ama hizla büyüyordu; öyle ki bir sonraki yil biraz üs-
tün durumu geçmigti -
425
istenen nokta gudur, o siralar yalnizca genig çapli iki konvansiyonel sa-
vag yapmak için degil, etkili olup olmayacagi belirsiz yeni bir silahm
geligtirilmesi için bilim adami, hammadde ve para (yaklayikiki milyar
dolar) yatirimi yapmaya yeterli verimlilik ve teknoloji kaynaklarma sa-
hip tek ülke Birlegik Devletlerdi. Hirogima'nm ugradigi yikim ile Ber-
lin'in kizil ordunun eline geçmesi, yalnizca yeni bir savaym daha bitigi-
ni simgelemiyor, dünya meselelerinde yeni bir düzenin bagladigim da
gösteriyordu.
Tarihçiler, son bin beg yüz yll içinde kiyaslanabilir nitelikte hiçbir
gey olmadigi iddiasmi tartigma konusu yapabilirler; ama, savastan son-
raki global güç dengesinin sava; öncesininkinden tümüyle farkh olacagi
ortaya çikiyordu. Eski Büyük Güçler --Fransa, Italya- daha o zamandan
sönmüglerdi. Almanya'nm Avrupa egemenligi için yaptigi girigim çö-
küntüye ugruyordu; Japonya'ninUzakdogu ve Pasifik'teki girigimleri de
öyle. Ïngiltere, Churchill e ragmen gücünü kaybediyordu. 19. yüzyilda
ve 20. yüzyilm baglarinda yapilan tahminIerde sik sik sözü edilen iki
kutuplu dünya, nihayet dogmugtu; uluslararasi düzen, de Porte'un deyi-
miyle artik
"bir
sistemden öbürüne"> geçiyordu. Görünü e bakihrsa,
bir tek Birlegik Devletler ve SSCB'nin säzü geçiyordu ve burlarm ikisi
arasinda, Amerikan gûc"ü çok daha üstündü.
"süper
bulundugunda, Ameri-
ka'nm 1945'teki gücü için, daha iyi bir ifade dügünemedigimden, yapay
olarak yüksekti diyecegim; tipkt Ingiltere'nin 1815'teki gücü gibi. Bu-
426
\
427
büyüktü ve dünyada önemli bir bagka deniz gucü de bulunmuyordu.
Birlegik Devletler hem uçak gemisi äzel hizmet kuvvetleri, hem de deniz
piyade simflari bakimindan, gücünü yerküre üzerinde denizden ulagila-
bilecek her yerde gösterebilecek kapasitede oldugunu fazlasiyla ortaya
koymugtu. Amerika'nm
"havadaki
ve
Pasifik'teki takimadalar üzerinden ve Kuzey Afrika, Italya ve Bati Avru-
pa'ya dogru seferler yaptigi için, bu topraklar üzerinde de kuvvetleri
bulunuyordu. Ancak, Amerikan Silahh Kuvvetlerinin yayilma yerlerinin '
428
I
I
l
i
dönemine ulagmisti."
Bu yeni düzenin ekonomik yönleri, en azindan önceden tahmin edi-
lebilir gibiydi. Savag sirasinda, Cordell Hull gibi enternasyonalizm yan-
hlari, biraz da hakh olarak 1930'lardaki global bunahmin büyük älçü-
de uluslararasi ekonominin kötü igleyiginden dogdugunu ileri sürdüler:
Bunalima korumaci gumruk tarifeleri, haksiz ekonomik rekabet, ham-
maddelere erigilmesine -getirilen kisitlamalar, otargi yanlisi hükümet po-
litikalari yol açmtyti. 18. yüzyil Aydmlanma çagma özgü,
"engellenme-
yen ticaret barigla tam bir uyugma gösterir,"" görügü, ihracata yänelik
sanayi kollarmdan gelen baskilarla birlegiyordu, bu kesim, Amerika'nm
artan verimliligiyle gelen ürünleri tüketecek yeni denizagiri pazarlar
açilmazsa ABD yönetiminin harcamalarmdaki gerilemeyi bir sava; son-
rasi durgunlugunun izlemesinden korkuyordu. Buna bir de askeri yetki-
lilerin, Amerika'am petrol, kauçuk ve metal cevherleri gibi stratejik
yönden son derece önemli malzemeler úzerinde denetim kurmasmm (ya
da bunlara hiçbir kisinti olmadan ulagmasmm) saglanmasi için kararli,
belki de agiriya varan bir biçimde yaptiklari savunma da ekleniyordu.'
Tüm bunlar bir araya gelerek, Amerika'yi bati kapitalizminin ve tabii,
battli kapitalist devletler arasinda yildizi en çok parlayanlarin yararina
olacak yeni bir dünya düzeni yaratma taahhütú altma sokmuytur an-
-
429
ettigi uluslar, smirlari degigmig, yiginlarca mülteci gelmi ,konutlari
bombardimanla yok edilmig, makineleri yipranmig, borçlari iflas getire-
cek düzeye çikmig, pazarlarini kaybetmig
ulkeler.Amerika'nm Avru-
pa'daki yaygin toplumsal hognutsuzluk ile Sovyet nüfuzunun genigle-
mesinden dogan çifte tehlikeyi ancak sonradan anlamasi, Marshall Pla-
nlmn olugturulmas1 için itici güç olmug, dünya"da sanayinin ye-
"özgür
insanlarm kar-
.
yalistler, ister Avrupa'daki sola egilimli siyasi partiler, ister suratsiz Mo-
lotov olsun-- kimi zaman sopanm ucunu göstererek, kimi zaman bu
agizlara bir parmak bal çalmarak dogru yönde ikna edilecekti. Bir
Amerikah yetkili bu durumu "Asya'da topla oynamak sirasi artik biz-
de"48diye dile getiriyordu; rahathkla dünyanin hemen her yerinde, diye
de ekleyebilirdi.
430
I
I
savag kayip-
lari; öyle ki yillari arasmda muhtemelen toplam 20-25 mil-
"1941-1945
431
IWRTTI err-F1
. m . 9.9 ri.» . . . m ii n ...m·mmmmmmmmmw· is i m·.a i ..
kayiplari çogunlukla erkekler arasmda oldugundan, bunun sonucunda
cinsiyetler arasmda ortaya çikan dengesizlik, ülkenin demografik yapisi-
m fazlastyla etkiledi ve dogum oranmda büyuk bir dugmeyeyol açti. Av-
rupa Rusya'sinin Alman iggali altmda kalan bölümlerinde, Ukrayna ve
Belorusya'daki maddi zarar tasavvur edilemeyecek kadar büyüktü:
432
l
433
'
|
I
¯i
. unii ................. a si i-.imii . . ... ..........i . . . .. .. . . . .
Rus gücünün desteklenmesindeki üçúncü änemli etken, Stalin'in
1930'lu yillarm sonlarina özgü iç disiplin ve kurallara tam uyma unsur-
larma yeniden agirhk vermesiydi. Bu, Stalin'in giderek artan kendi para-
noyasmin bir sonucu muydu, yoksa diktatör konumunu güçlendirmek
için dikkatle hesaplanmig bir dizi hareket miydi --ya da bu ikisinin bir
karigimi miydi?- säylemek zordur; ama yaganan olaylar ortadadir.'" Ya-
bancilarla baglantisi olan herkes zan altmdaydi; geri dänen sava; esirleri
vuruluyordu; Israil devletinin yaratilmasi ve bu yolla Yahudiler için al-
ternatif baghhklarm ortaya çikmasi, Rusya'da yeniden Sami irkina kargi
önlemler alinmasina yol açti. Ordu liderlerine hadleri bildirildi ve saygi
gören bir kimse olan Maregal Zhukov 1946 yilinda Rus Kara Kuvvetteri
Komutanligindan uzaklagtirildi. Komünist partinin kendi içindeki disip-
lin ve partiye girigler daha siki bir nitelik aldi; 1948'de (Stalin'in her za-
man hognutsu2 oldugu) Leningrad parti liderlerinin tümü ternizlendi.
Sansür, yalmzca edebiyat ve yaratici sanatlarda degil dogal bilimleri, bi-
yoloji, dilbilimi üzerinde de yogunlagtirildi. Sistemin böylece genel ola-
rak tarim alanmda daha önce säzünü ettigimiz kol-
"sikilagtirilmasi",
434 i
I
\
I
pah olarak vardi. De Tocquevill'e'in bir zamanlar ifade ettigi gibi, yer-
kürenin yarisimn kaderini degigtirme gücüne sahip ülkeler artik yalniz-
ca Birlegik Devletler ve SSCB'ydi ve her ikisi de
"globalist"
dügünceye
yem olmuglardi. Molotov 1946'da, "SSCB artik dünyanm en kudretli
ülkelerinden biridir. Artik uluslararasi iligkilerdeki hiçbir ciddi sorun,
SSCB'siz karara baglanamaz iddiasmdaydi; bu iddia da Amerika-
.""
. .
435
I : .
Îtalya'mn gayri safi milli hasilasi 1911 düzeyine geri dönmüg ve gerçek
anlamda, 1938'e kiyasla yaklagik yüzde 40 oraninda ufalmigti. Nüfus,
savagta verilen kayiplara ragmen, sömurgelerden yurda dänenler ve di-
ariya göçün durmastyla genig ölçüde artmigti. Yaçam düzeyi ürküntü
verecek kadar dügüktu ve uluslararasi yardim, äzellikle de Birlegik Dev-
letlerin yardimi olmasa, çok sayida Italyan açliktan ölebilirdi."" ital-
ya'daki gerçek ücretler, 1945'e gelindiginde 1913 degerlerinin yüzde
26,7sine inmigti." Aslmda bu ülkelerin hepsi, bu dänemde Amerikan
yardimma siddetle bagimhydilar ve böyle oldugu için de ekonomik uy-
dulardan pek bir farklari yoktu.
Ekonomik açidan, Fransa ve Almanya arasmdaki farkm ne oldugunu
söyleyebilmek zordu; Almanlarca dört yil yagmalandiktan sonra 1944 yi-
linda aylarca süren genig çapli savaglar yapilmigti; yollarmm ve li-
"su
436 :
I
I
i
ç.n.
437
I
öbürüne artarken, ihracat ticareti sönüp gitmigti ihracat, 1944'te 1938
-
dev-
leti" yaratmaya kararh olan iççi partisi bakanlari a.tasmda bile. Böylece
bu tarihi izleyen birkaç yilda olup bitenlerde Ingilizlerin birbirleriyle
bagdagmayan.birtakim amaçlarla ugraçoak için yaptiklari ciddi girigim
vardir -
ekonorni"ye
geçmek, ticaret açigim kapamak ve ayni zamanda, denizagiri bölgelerde
çok genig bir alana yayilmig, Almanya'da, Yakmdogu'da
ve Hindistan'da
yer alan bir sürü üssü yagatmak ve Rusya'yla iligkilerin kätüye gitmesi
kargisinda büyük bir orduya sahip olmak. Atlee yönetimine iligkin ay-
rmtill incelemelerin igaret ettigi gibi," bu yönetim pek çok açidan kayda
deger bagarilar elde etti· Sanayi verimliligi artti, ticaret açigi daraldi,
toplumsal reformlar gerçekleptirildi, Avrupa'daki durum istikrara kavuç-
turuldu. Igçi partisi hükümeti Hindistan'dan çekilmenin, Filistin'deki
kargaçadan siyrilmanin ve Yunanistan ile Türkiye'ye verilen güvenceler-
den vazgeçmenin akilhca olacagmi düçündü ve böyle yaparak denizagiri
bölgelerde öbürlerine gäre kendisi için daha büyük baski olugturan yük-
lerinin hiç olmazsa bir bölümünden kurtulmuy oldu. Öte yandan gerçek-
leptirilen ekonomik toparlanmamn kendisi de Keynes'in 1945'te Was-
hington'daki görügmeler sonucunda sagladigi büyük borç;Marshall Pla-
m yoluyla ayrica gelen çok büynk destek ve Ïngiltere'nin ticari rakipleri-
nin çogunun hâlâ yikim içinde olmasi sayesinde elde edilebilmigti; bu
yüzden de hassas ve kopullara bagli bir ekonomik canlanmaydi. Ìngiliz-
lerin 1947'de bazi yerlerden çekilmelerinin uzun vadede baçarih olup ol-
madigi da aym oranda kugkuluydu. Altmdan kalkilamaz yükleri ülkenin
sirtindan attigi kesindi; ancak, stratejik açidan bu tür "ustahkh
ayak ha-
reketleri," Ingiltere'nin birtakim bälgeleri terk ederek üslerini gerçek im-
paratorluk çikarlarma daha uygun bir biçimde yeniden kurabileceši
var-
sayimma dayamlarak öneriliyordu Filistin yerine, Süveyg Kanah; Hin-
-
438
I
\
439
Ïtalya'nm (0,5 milyar dolar; 230.000 personel) çok önündeydiler; Al-
manya ve Japonya ise, tabii ki hälâ askerden arinmig durumdaydi. Kore
Savasinm yarattigi gerginlikler yüzünden, 1951 yihnda orta siklet Avru-
pa güçlerinin savunma harcamalarmda oldukça önemli artiplar oldu
ama bunlar Birlegik Devletlerin (33,3 milyar dolar) ve SSCB'nin (20,1
milyar dolar) harcamalari yanmda sönük kaldi. Yalmzca.o yil bile ingil-
tere, Fransa ve Îtalya'nin savunma harcamalari bir araya getirildiginde,
Birlepik Devletlerinkinin beste birinden, SSCB'ninkinin de üçte birinden
azdi; bu ülkelerin askeri personeli ise bir
araya getirildiginde, Birlegik
Devletlerininkinin yarist, Rusya'ninkinin de üçte biri kadardi.' Hem
nispi ekonomik güç, hem askeri güç açismdan Avrupa devletleri kesin-
likle geri kalmig görünüyorlardi.
Bu tür bir izlenim, nükleer silahlarm ve uzun menzilli atig sistemle-
rinin geligiyle ancak güçlendi. Tutulan kayitlardan anlagildigina
gäre,
atom bombasi üzerinde -çahyan pek çok bilim adami savaglarin, silah
sistemlerinin ve insanm tahrip gücünün_ tüm geçmiji dikkate ahndigm-
da, bir dönúm noktasina yaklagtiklarmi çok iyi biliyorlardi; 16 Tem-
muz 1945 tarihinde Alamogordo'da yapilan bagarih deneme, gözlemci-
lere
"elektrigin
bulunuqundan ya da hayatimizi etkilemig bagka büyük
buluglarin hepsinden, ölçülemeyecek kadar daha änemli oldugu görü-
lecek buyük ve yeni bir geyin yaratilmig" oldugunu dogruluyordu. "Ki-
yamet günü uyarisi yapan o güçlü, sürekli ve ürkutücü gürleme"" Hi-
rogima ve Nagazaki'deki gerçek yikimda tekrarlandiginda, silahin gü-
cü konusunda kimsenin kugkusu kalmadi. Silahin yaratilmig olmasi,
Amerikah karar mercilerini ilerisi için uygulamada çikacak pek çok so-
nuçla bogugmak durumunda birakmistir. Silah konvansiyonel
harbi
nasil etkilemigti? Savagm bagmda hemen mi, yoksa bir
son çare silahi
olarak mi kullanilmahydi? Daha büyük (Hidrojen bombasi)
ve daha
küçük (lastik)nükleer silahlar geligtirmek, ne gibi anlamlar ve ihtimal-
ler getiriyordu? Bu bilgiler bagkalariyla paylagilmah -m1ydi?"
Bunun,
zaten nükleer silahlar geligtirmekte olan Sovyetler için bir itici güç ol-
dugu da kugkusuzdu; çünkü Stalin, Hirogima'nin ertesi günü müthig
güvenlik çefi Beria'y1 atom programinin bagina getirraigti." Bu sirada
Ruslarin hem bomba hem de atig sistemleri olugturmak açisindan
geri-
de olduklari belliydi; ama Amerikahlarin tahmininden çg daha hizla,
onlara yetigtiler. 1945'ten sonraki birkaç yil içinde Amerikahlarin
sa-
hip oldugu nükleer üstünlù¿ür Ruslarm konvansiyonel kuvvetlerdeki
üstünlügünü
"dengeleme"ye
440 I
I
i
bir süre sonra Fransizlara da çekici gelen bir hesap oldu." Ancak, ne
kadar çekici gärünürse görünsün, bu mantik uygulamadaki birtakim
etkenlerie zayifhyordu: Hiçbir devlet birkaç yil için bu silahlara ve atig
sistemlerine sahip olamayacakti, nükleer arsenalleri süper güçlerinkiyle
kiyaslandiginda ufak kalacak ve teknolojide yeni bir siçrayi; olursa,
gerçekten de eskimig duruma dügecekti. Londra ve Paris'in (daha son-
radan da Çin'in) nükleer kulübe katilma emellerine ragmen, 1945'ten
sonraki ilk onyillara äzgii bu çirpinma bir ölçüde Avusturya-Macaris-
tan ve Italya'nin 1914'ten önce, kendi drednot-tipi savag gemilerine sa-
hip olma çabalarmi andiriyordu. Bir bagka deyigle, kuvvetten çok zaylf-
hk göstergesiydi.
Dünyanin artik geleneksel çok kutuplu hali yerine, stratejik ve poli-
tik açidan, iki kutu,plu sayilrnasi gerektigini vurgular görünen son un-
sur da ideolojinin güçlenen rolúydü. Kuçkusuz, klasik 19. yüzyil diplo-
masisi çagmda bile, ideolojik etkenlerin politikalarda rolü olmustu -
çiktigi iki savag arasi yillarda, bu durum çok daha geçerliydi. Böyle ol-
'
441
gereginde birlegebilmigti.Stalin'in 1943 yihnda Komünist Enternasyo-
nali dagitmasi ve Batinm, Ruslarm Barbaros Harekäti kargisinda gös-
terdikleri direnige olan hayranhgi daha äneeki kuykulari belirsizleytir-
mi görünüyordu -
"Kizil Tehli-
ke", casus gebekeleri ve ülke içindeki bozgunculara iligkin korkularm
artmasi, Amerikahlarin dügüncelerinde büyük bir yän degigikligine yol
açti ve Truman yönetimi buna istekle tepki verdi. Bagkan, Rusya'nm,
Ïngiltere'ninYunanistan'a ve Türkiye'ye verdigi güvenceleri geri çekme-
siyle dogan güç bogluguna sokulacagi kaygisiyla yaptigi Mart 1947 ta-
rihli "Truman Doktrini" konugmasmda, birbirinden farkli iki ideolojik
ilkeler dizisi arasinda seçim yapma durumunda kalan bir dünya tablosu
çiziyordu:
onlara totaliter rejimleri zorla kabul ettirme amaci güden saldirgan ha-
reketler kargismda, kendi kurumlarim ve bütünlüklerini korumalari
için yardim etmek" olacagim söylüyordu. Bundan bäyle, uluslararasi
442.
meseleler, daha da duygusal bir açidan, Manici bir mücadele olarak su-
"lyilik
yerde. Bir bagka gerçek de, bu tür retorikin Stalin'in Battya iligkin kug-
kularmi derinleptirmig olmasidir, Sovyet basimnda Batiya, hizla Dogu
itiraz eder, Sovyetler Birligi'ni her
"nüfuz
SOÖUK VE ÜÇÜNCÜ
SAVAS DÜNYA
Olaylar öyle geligti ki, bunu izleyen 20 yll içinde uluslararasi politi-
ka büyük ölçüde bu Sovyet-Amerikan rekabetine uyum saglamayl, son-
ra da bunu kismen reddetmeyi konu edinecekti. Baylangiçta Soguk Sa-
vag, Avrupa'daki smirlarin yeniden çizilmesi üzerinde odaklaniyordu.
443
Böylece alttan alta, gene de "Almanya meselesi" ile ilgiliydi; çünkü bu
konunun çözume kavugturulmasi, 1945 yllimn galip devletlerinin Avru-
pa üzerinde sahip olacaklari nüfuzun älçüsünü belirleyecekti. Ruslarin
20. yüzyilm ilk yarisindaki Alman saldirganligmdan öbür güçlerin hep-
sinden daha çok çektikleri kugkusuzdu ve Ruslar, Stalin'in
paranoya öl-
çüsüne varan güvenlik talebiyle güç kazanarak, yüzyilm ikinci yarisinda
aym geylerin tekrarma izin vermemeye kararhydilar. Dünya komünist
devrimini desteklemek ikincil, ama bununla baglantisiz olmayan bir
düçünceydi; çünkü eger Marksçi dügünceyle yönetilen ve Moskova'nin
kendilerine
.rehberlik
444
I
I
\
445
L
- I
446
I
i
\
strateji-
si"nin" çegitli unsurlari arasinda ikisi äne çikiyordu. Kennan'm olum-
suz nitelikte oldugunu kabul etmesine ragmen, istikrar konusunda sag-
lam güvenceler sundugu için askeri liderlerce giderek daha çok tercih
edilen ilk unsur, Birlegik Devletlerin Moskova'ya, dünya üzerindeki
bölgelerden hangilerinin dügman olanlarm eline geçmesine
"bize
. . .
letlerin kendisi, rakibi SSCB, Büyük Britanya, Almanya ile orta Avrupa
ve Japonya-o halde, adi geçen son üç bölgeyi bati kampi içinde tut- "kuvvetler
mak ve onlarm gücünü arttirmakla, sonuçta ortaya çikacak
korrelasyonu", Sovyetler Birligi'nin sürekli olarak geride kalmasim sag-
447
I
layacakti. Bunun kadar belli olan bir nokta da, Stalin Rusya'smm bu
stratejiye derin bir kugkuyla bakacagiydi; bu da özellikle, söz konusu
stratejinin yakm zamanlara kadar Sovyet dügmam olan iki ülkeye, ya-
ni Almanya ile Japonya'ya,yeniden güç kazandirilmasim da kapsama-
sodan geliyordu.
"Dönüm noktasi olusturan" 1947 yih boyunca ya da daha sonra
iki tarafm attigi çegitli adimlarin tam bir tarihçesini vermek, genel so-
nuç1ardan daha az önem tagimaktadir. Yunanistan ve Türkiye'ye daha
önce Ïngiltere'ninverdigi güvencelerin Birlegik Devletlerce devrahnmasi
-bu,
çerçe-
vesinde hakh gösteriliyordu. Ancak, Avrupa kapsami içinde, Ameri-
ka'nm halklarm kendi kurumlarun korumalarma yardim" için
"äzgür
gösterdigi açik istek, kitaya bela olan yaygin ekonomik dertler, yiyecek
sikintisi ve kömür kithgiyla nasil baga çikilacagma iliçkin olarak
yapi-
lan ciddi tartigmalara baglanabilir. Amerikan yönetiminin çözüm yolu
-"Avrupa'yi ekonomik açidan kendi ayaklari üzerinde durdurmak"
üzere, genig kapsamli yardim için Marshall Plani diye bilinen plan-
amaçh olarak, komünist olsun olmasm, tüm Avrupa ülkelerine yapilan
bir öneri diye sunulmuytu. Ancak,- bu yardimi kabul etmenin Moskova
için ne gibi çekici yanlari olursa olsun, Sovyet ekonomisinin tam en ka-
ti sosyalleyme ve kollektifleptirme biçimlerine döndügü bir sirada, Bati
Avrupa ile ortak igbirligini getiriyordu ve plano raison d'etre'nin, her
yerdeki Avrupalilari özel girigimin kendilerine komünizmden daha ko-
lay refah
-getirebilecegine
sikilagt1. 1947'de yeniden kurulan ve ancak yari gizli bir tür komünist
enternasyonali olan Cominform kuruldu. Prag'daki çogulcu rejime bir
komünist darbe ile 1948'de son verildi. Tito'nun Yugoslavya'si, Sta-
lin'in bogucu kollarmm arasindan siyrilmayi baçartrken, äbür uydular
temizlikhareketlerine maruz kaldilar, 1949'da da Comecon'a (Kargihk-
li Ekonomik Yardim Konseyi) girmek zorunda birakildilar; bir Sovyet
Marshall Plant olmakla ilgisi bulunmayan Comecon, uydula-
"yalmzca
448
I
\
soyut" oldugu
dügüncesini tagimakta ve Bati Avrupa'nm iç zayifliklarmdan daha çok
kaygi duymaktaydi). Bu pakt, 1948 Martmda Brüksel Antlagmasiyla,
Benelux ülkelerini de kapsamak üzere genigletildi. Bu ikinci anlagmada
Almanya'nm adi anilmiyordu; ama Bati Avrupa'da (özelliklede Fran-
sa'da), pek çok politikacmin o siralardaki saplantisinm hâlä "Rusya
meselesi"nden çok, "Almanya meselesi"I°' oldugunu säylemek yerinde
olur. Bu kimselerin kaygilarmin Nuh nebiden kalma niteligi, 1948 ylli
ilerledikçe büyük degigiklige ugradi. Brüksel Antlagmasom yapildigi yil
Ruslar, Almanya'yla ilgili Dörtlü Denetim Konseyinden, bu ülkenin
ekonomik ve politik gelecegi konusunda Bati'yla aralarmda
uyugma
saglanmasi mumkün olmayan görüç ayriliklari bulundugu iddiasiyla,
çekildiler. Oç ay sonra, üç batih denetim gücü, Almanya'daki karaborsa
ve para kargagasina son vermek uzere yeni bir deutschemark olugtur-
duklarim duyurdular. Ruslarin bu tek tarafli eyleme verdikleri tepki Ba-
ti Alman parasini kendi bälgelerinde yasaklamakla kalmadi; kendi
alanlarmin yüz mil içine sokulan ve bir Batih nüfuz bölgesi olan Ber-
lin'e girig ve çikiglara kisitlama getirdiler.
Dügmanligin boyutlarmi iyice açiga çikaran 1948-1949 Berlin bu-
nahmi oldu.*°2 Washington ve Londra'daki yetkililer Avrupa devletleri-
ni, dominyonlari ve Birlegik Devletleri, Rusya ile bir savag halinde bir
araya getirerek birlikte kargi koymano yollarmi bile tartigmaktaydi.
Amerikahlar --Marshall Plamnda oldugu gibi- Avrupahlarin önce aske-
ri guvenlik tasarilariyla ortaya çikmalanni isterken, Birlegik Devletlerin
komünist tehlikesini bu agamada ne kadar ciddiye aldigi kugku götür-
mezdi. Ülke içinde tüm özellikleriyle görülen "kizil
449
göndermek gerektigini savunan pek çok kigi oldu. Bäyle bir eylemin sa-
vag için kigkirtici olmayacagim dügünmek zordur; gerçekte olan ise Bir-
leçik Devletlerin yeni bir anlagma uyarmca, B-29 bombardiman uçakla-
rindan olugan bir filoyu, Ingiliz hava alanlarina gändermesiydi; bu da
onlarm igi ne kadar ciddiye aldiklarmi gösteriyordu.
Bu kogullar altmda, tecrit yanhsi senatörleri bile, sonradan Kuzey
Atlantik Anlqmasi Teykilati (NATO) haline gelecek kurulugun olugtu-
rulmasi için yapilan önerileri desteklemeye ikna etmek mümkün oldu;
Amerika tam üye olacakti -
batih
lomatik geleneklerinde meydana gelen tarihi degigikligin simgesi ol-
muçtu. Amerikan ve ingiliz hükümetlerinin ¯gözünde baglica görev,
Birlegik Devletler ve Kanada'yi Brüksel Paktim imzalayanlarla birleg-
tirmek ve kargilikli destek vaadini Norveç ve Italya gibi kendilerini
guvensiz hisseden ülkeleri de kapsayacak biçimde geniçletmekti. Aslin-
da NATO anlagmasinm imzalandigi gün, ABD Ordusunun Avrupa'da
aricak 100.000 askeri bulunuyordu (oysa 1945'teki asker sayisi 3 mil-
yondu) ve batiya. dogru yönelen bir Sovyet baskisma direnecek yerle-
ik tümen sayisi yalnizca 12'ydi yedi Fransiz, iki ingiliz, iki Ameri-
-
ma zorunlulugu güçle-
rin üçünü de --Birlegik Devletler, Kanada ve Ingiftere- Avrupa kitasi
üzerindeki sürekli askeri yükümlülüklerle e derece bagliyordu ki, bu
ülkelerin 1930'lardaki strateji planlamacilari durumu görseler, gagkm
lik içinde kahrlardi."
NATO ittifaki, Marshall Planmm ekonomik açidan yaptigim askeri
açidan yapmigtir; NATO Avrupa'nin 1945'te iki kampa bölünmesini
derinlegtirmig, yalniz geleneksel olarak tarafsiz ülkeler (Isviçre,Isveç),
Franco ispanyasi ve birtakim äzel örnekler (Finlandiya, Avusturya, Yu-
goslavya) her iki kampta da yer almamiglardir. Zarnani geldiginde, bu
ittifaka Sovyet egemenligi altmdaki Varçova Pakti ile kargihk verilecek-
450
ti. Bu derinlegen bölünme ise Almanya'nin yeniden birlige kavugmasmi
daha da uzun bir ihtimal haline getirdi. Fransizlarin kayg11arma rag-
men, 1950'lerin sonlarinda Bati Alman Silahh Kuvvetlerinin sayisi NA-
TO yapisi içinde artmaya bagladi bu da, Bati asker sayisi toplamlari
-
genel
bir savag ile ya da Ruslarm kendileri tarafmdan, äzgürlüge kavugturu-
labilecekleri"ni kabul etmigti. Bartlett'in üstü kapah olarak igaret ettigi
gibi,
"her
ikisi de imkânsizdi.""" 1953'te Dogu Almanya'daki bir ayak-
lanma hizla bastmldi. 1956'da Macaristan'm Varçova Paktindan çekil-
me kararmdan telaça dügen Rusya, tümenlerini bu ülkeye geri yolladi
ve ülkenin bagimstzlišina son verdi. Khrushchev, yenilgiyi kabullenerek
yetenekli kipilerin Batiya olan akigmi durdurmak üzere 1961'de, Berlin
Duvarinm yapilmasmi emretti. 1968'de Çekler12 yll önce Macarlarin
ugradigi akibete ugradilar; ancak bu kez daha az kan döküldü. Bati'nm
ne ideolojik ne de ekonomik çekiciligine (resmipropagandalarina rag-
men) denk bir geyler verineyi bagaramayan Sovyet liderlerinin aldigi bu
önlemlerin hepsi de iki blok arasmdaki bölünmeyi pekigtirmekten bar
ka bir gey yapmadi.""i
Soguk Savagin ikinci ana özelligi, yani Avrupa'nm kendisinden,
dünyanm öbür bölümlerine dogru olan sürekli yanal-tirmanigi, hiç de
gagirtici degildi. Savgin kendisi sürerken, Ruslar- tüm güçlerini nere-
deyse tek amaçla, Alrhan tehditiyle ugragmak için bir noktada topla-
miglardi; ancak bu, Moskova'nin Türkiye, Ìran ve Uzakdogu'nun gele-
ceklerine duydugu politik ilgiden vazgeçmesi demek degildi böyle ol--
451
sir) iggücünün, kaynaklarm ve dü üncelerin seferber edilmesi, käklü
degigikliklere yol -açmigti. Geleneksel toplumsal düzenler alaçagi ol-
mug, sömürge rejimleri gözden dügmüg, yeralti milliyetçi gruplari ser-
pilip geligmig ve kendini yalnizca askeri savaga degil, politik degigime
adayan direniççi hareketler geligmigti."" Bir bagka deyigle, dünyanin
1945 yili içinde bulundugu durum, barig dönemi istikrarini bir an än-
ce yeniden saglamak hevesinde olan Büyük Güçlere tehdit olugturabi-
lecek muazzam politik çalkantilar tagiyordu; ama bu ayni zamanda,
tüm insanliga yönelik kendi doktrinleriyle dopdolu olan süpergüçlerin
her biri için, yikilmig eski düzenin enkazi içinden çikmakta olan pek
çok halk arasmda destek aramakta bir firsat olabilirdi. Müttefikler,
sava; strasmda kendilerine hükmeden Alman ve Japonlarla mücadele-
ye girigen her çegit direnig hareketine yardim etofylerdi ve bu grupla-
rin, 1945'ten sonra, iktidar için savagan rakipleriyle kapigirken bile
bu tür yardimlarm sürmesini beklemeleri dogaldi. Bu partizan grup-
lardan kiminin komünist, kiminin agin komünist aleyhtari olmalari
Moskova ve Washington'daki karar mercilerinin bu bölgesel kavgalari
kendi global nitelikli ugraglarindan ayirmalarini her zamankinden da-
ha zorlagtiriyordu. Yunanistan ve Yugoslavya örnekleri, ülke içi yerel
bir tartigmanin nasil hizla uluslararasi bir anlam kazanabilecegini gäs-
termigti.
Rusya ile Bati arasmda Avrupa digmda ortaya çikan tartigmalardan
ilki, büyük ölçüde bu tür savag zamanma özgü ad hoc* düzenlemelerden
arta kalan bir mirasti; 1941-1943'te Tran üç tarafli askeri korunma alti-
na alinmig ve bu, kismen iran'in Müttefik kampi içinde kalmasi, kismen
de Müttefiklerden hiçbirinirr Tahran yönetimi üzerinde haksiz bir eko-
nomik nüfuz kazanmamasi için yapilmigti.'" Moskova 1946'mn baymda
buradaki garnizonunu çekmeyip, bunun yerine kuzeydeki ayrilikçi, ko-
münist yanlisi hareketleri tegvik eder gärününce, Ingilizlerin Rusya'nm
dünyanm bu bölgesi üzerindeki haksiz nüfuzuna karçi geleneksel itiraz-
lari artmig, sonra da Truman yönetiminin giddetli protestosu yamnda·bu .
itirazlar sänük kalmigti. Rus askerlerinin geri çekilmesi ve çok geçmeden
de bizzat Îran Ordusunun kuzey illerini ve Tudeh (komünist)partisini
sindirmesi, Washington'da büyük bir memnunluk yaratti ve Truman'm
Sovyetler'le dille konugma"mn yararma olan inancini dogru çikar-
"sert
452
I
\
güç1e-
ri"nin daha fazla yayilmasi istenmiyordu, çünkü bu, (iddiaya göre)
Moskova'nm nüfuzunu artirirdi. îngilizleri 1947de Hindistan'dan çe-
453
kilmeye tegvik etmek oldukça kolay bir geydi, çünkä bu yalnizca Nehru
yönetiminde bir parlamenter demokratik rejime geçig anlamina geliyor-
du. Ayni gey, 1949'da Hollandalilari Endonezya'yi terke zorlarken de
yapilabilirdi; ancak Washington buradaki komünist ayaklanmanm bü-
yümesinden hâlâ kaygi duyuyordu Filipinler'deki için de öyle (bagim-
-
daha
açikti. Sözgelimi,
Japon toplumunda tam bir toplumsal degigim ve as-
kerden arindirma gerçekleptirilmesine iligkin önceki dügünceleri sürdür-
mek yerine, Washingtonlu planlamacilar sürekli olarak Japon ekonomi-
sini dev firmalar (zaibutsu)aracihgiyla yeniden kurma ve hatta Japon-
ya'yi kendi silahh kuvvetlerini olugturmaya äzendirme gibi dügüncelere
yöneldiler -
bunlar Truman'i ülke içinde kendi politik kanatini korumak için daha id-
diaci davranmaya zorluyorlardi. Ikincisi de, 1950 Haziramnda 38. para-
lel üzerinde gerçeklegen Kuzey Kore saldirisiydi, bu saldiri, Birlegik Dev-
letter tarafindan hemen Moskova'nm sahneledigi saldirgan master planin
bir parçasi olarak yorumlandi. Bu etkenler bir araya gelince, Washing-
ton'da is igten geçmeden müdahale etmek için daha aktif ve hatta savaga
gidebilecek bir politika isteyen güçlere üstünlük kazandirdi. Sözüne kulak
verilir bir gazeteci olan Stewart Alsop, on lobutlu bowling oyununun gös-
terigsiz imgelerine bagvurarak "Asya'yi hizla kaybediyoruz," diye yazi-
yordu. Kremlin, sert vuran, hirsli bowling oyuncusuydu.
454
I
i
I
biçimde ortaya çikisi, Güney Kore'ye verilen askeri destegin hizla tir-
manmas1yla olmustur -
455
yan bir güvenlik pakti da imzalandi. Washington'un komünist Çin'e
kargi politikasi ödün vermez bir biçimde dügmanca, Tayvan'a karti ise
giderek daha destekleyici nitelikte oldu; bu tutum,
Quemoyve Matsu
gibi fazla önem tagimayan ileri karakol mevkileri konusunda bile böy-
leydi.
Soguk Savagm üçüncü önemli unsuru ise, destekleyici askeri ittifak-
lar kurulmasinin yani sira iki blok arasmda giderek giddetlenen silah
yariglydi. Harcanan paralar yönünden bakildigmda, Tablo 3rde de gö-
rüldügü gibi, bu hiç de dengeli giden bir ešilim olmadi.
TABLo 37
GÜÇLERÏN SAVUNMA HARCAMALARI, 1948-1970""
(milyardolar olarak)
. Bao
Tarih B.D. SSCB Almanya Fra nsa B.K. Îtalya Japonya
..
Çin
'
1948 10,9 13,1 0,9 3,4 0,4
1949 13,5 13,4 1,2 3,1 0,5 2,0
1950 14,5 15,5 1,4 2,3 0,5 2,5
1951 33,3 20,1 2,1 3,2 0,7 3,0
1952 47,8 21,9 3,0 4,3 0,8 2,7
1953 49,6 25,5 3,4 4,5 0,7 0,3 2,5
1954 42,7 28,0 3,6 4,4 0,8 0,4 2,5
1955 40,5 29,5 1,7 2,9 4,3 0,8 0,4 2,5
1956 41,7 26,7 1,7 3,6 4,5 0,9 0,4 5,5
-
1957 44,5 27,6 2,1 3,6 4,3 0,9 0,4 6,2
1958 45,5 30,2 1,2 3,6 4,4 1,0 0,4 5,8
1959 46,6 34,4 2,6 3,6 4,4 1,0 0,4 6,6
1960 45,3 36,9 2,9 3,8 4,6 1,.1 0,4 6,7
1961 47,8 43,6 3,1 4,1 4,7 1,2 0,4 7,9
1962 52,3 49,9 4,3 4,5 5,0 1,3 0,5 9,3
1963 52,2 54,7 4,9 4,6 5,2 1,6 0,4 10,6
1964 51,2 48,7 4,9 4,9 5,5 1,7 0,6 12,8
1965 51,8 62,3 5,0 5,1 5,8 1,9 0,8 13,7
1966 67,5 69,7 5,0 5,4 6,0 2,1 0,9 15,9
1967 75,4 80,9 5,3 5,8 6,3 2,2 1,0 16,3
1968 80,7 85,4 4,8 5,8 5,6 2,2 1,1 17,8
1969 81,4 89,8 5,3 5,7 5,4 2,2 1,3 20,2
1970 77,8 72,0 6,1 5,9 5,8 2,4 1,3 23,7
456
I
I
smda görülen siçrama, Amerika'nin Güneydogu Asya'yla ilgili taahhüt-
1erindeki artigi göstermekteydi."" Sovyetler'le ilgili rakamlarin birer
tahminden öteye gitmemesine ve Moskova'mn politikasmin bir esrar
perdesi altmda kalmasma ragmen, bu ülkenin 1950-1955 arasmda ger-
çekleptirdigi artiplarin, uçak ve füze sayilarini büyük älçude çogaltma-
digi taktirde Bati ile savagin Rus anayurduna kargi yikici hava saldirila-
rma yol açacagi kaygisodan ileri geldigi sonucunu çikarmak, herhalde
yerinde olur; 1955-1957 ydlarindaki indirimler Khruschev'in detente
diplomasisini ve parayi tuketim mallari için serbest birakma çabalarmi
yansitmaktadir; 1959-1960'tan sonraki çok büyük artig ise, Batiyla
olan iligkilerdeki bozulmayi, Küba bunaliminm getirdigi utanci ve si-
lahh kuvvetlerin her dalmda güçlu olma kararhgim gözler önune ser-
mektedir " Komünist Çin'in gerçekleptirdigi daha gästerigsiz artiplar,
bagka geyler kadar, ülkenin kendi ekonomik buyümesininde bir yansi-
masiydi; ama savunma harcamalarmda 1960'h yillarda görülen çogal-
ma, Pekin'in Moskova'dan kopuçunun bedelini ödemeye hazir oldugu-
na igaret etmektedir. Bati Avrupa devletlerine gelince, Tablo 37deki ra-
kamlar hem Ingiltere'nin, hem Fransa'mn Kore Savagi sirasmda savun-
ma harcamalarini arttirdiklarini ve Fransa'nm harcamalarinm Çinhin-
din'deki kavgasmdan dolayi 1954'e kadar yükselmeye devam ettigini
göstermektedir; ancak o tarihten sonra bu iki güç ve Bati Almanya,
Îtalya ve Japonya savunma harcamalarmda ancak simrh artiplara (ve
ara sira da gerilemeye) izin vermiglerdir. Çin'in büyümesi bir yana- bira-
kihrsa ilgili rakamlar da kesinlikten çok uzaktir-- 1950'li ve
-bununla
457
i FFTPDF FITWTC
änlemekti.122 1952 tarihli Lizbon Antlagmasi uyarinca, inanilmaz güç
bir toplam olan 90 Müttefik tümeni olugturma umudu gerçekte bulun-
mamakla birlikte, Avrupa'da girigilen askeri taahhütlerde änemli bir ar-
tig gene de olmugtu --
458
rinin maliyetini kargilama güçleri daha az olan ingilizler,gene de ufak
"komando"
Ïngilizve Fransizla-
1956'da deniz gücune dayah Süvey; saldirisi, ABD kuvvetlerinin
ran
1958'de Lübnan'a çikiglari ve (böyleceRusya destekli Suriyelileri dur-
durmalari), özellikle de, 1962 tarihli füze bunalimi sirasindaki gergin
kargilaymada Amerikan savas gemilerinin Küba çevresinde olugturduk-
lari cordon sanitaire. Bu olaylardan Kremlin'in (sözü geçer Amiral
Gorschkov'un zorlamasiyla) çikardigi ders pu olmustu, Rusya güçlü bir
donanmaya sahip' olmazsa, dünya gücü oyunlarinda ciddi bir dezavan-
taji olacakti çikarilan bu sonuç, ABD donanmasmin 1960'h yillarm
-
459
Birligi kendisini yeni bir
"deniz
460
-Amerika'mn yaptigi denemenin üzerinden yalmzca dokuz ay geçtikten
sonra. ÜstelikSovyet yönetimi Almanlarm savag sirasmdaki roket tek-
nolojisinin kullammi için epey büyuk kaynaklar ayirmisti. 1955'e gelin-
diginde SSCB orta menzilli bir balistik füzenin (SS-3) toplu üretimini
yapiyordu; 1957de be; bin milden daha uzak bir menzile kitalararast
bir balistik füze ateglemig ve bunun için, dünyanin ilk yapma uydusu
Spuknit'i ayni yllm Ekiminde yärüngesine firlatan roket motorunun bir
gini kullanmtyti.
Ruslarm gerçekleptirdigi bu ilerlemeler ve hem B.D. kentlerinin
hem de B.D. bombardiman kuvvetlerinin bäylece ani bir Sovyet hücu-
muna ugrayabilecegi izlenimini alarak sarsilan Washington, tahmin edi-
lebilecegi gibi kaynaklarmdan çok buyük miktarlari
"fuze
açigi" diye
adlandirilan açigi kapamak üzere kendi kitalararasi füzelerinin yapimi-
na ayirdi." Ama nükleer savag yarigi yalmzca bu tür sistemlerle smir-
lanmig degildi. Her iki taraf da 1960'tan baglayarak htzli bir tempoyla
denizaltilardan balistik füze firlatma kapasitelerini geligtiriyorlardi, bu
tarihe gelinceye kadar çok çegitli muharebe meydani nükleer silahlari
ve daha kisa menzilli roketler yapilmisti. Bütün bunlarm yani sira, hem
hem sivil analistler, kendi
"beyin
"Nuke": (Özellikle
Amerikan Ingilizce'si konuyna dilinde) nükleer silah.
- ç.n.
461
I
ülkelerini öbür tarafa katilmaktan alikoyma yari ma. Bu, ilk yillarda
çok agirlikh olarak Amerika'nm surdürdügü bir etkinlikti ve Ameri-
ka'nm 1945'teki avantajli dururnundan, bati yariküresi dismda zaten
çok sayida garnizona ve hava ussüne sahip bulunmasindan ve bunlar
kadar änemli bir nokta olarak da, çok sayida ülkenin Washington'dan
ekonomik ve kimi zaman da askeri destek beklemelerinden kaynaklani-
yordu. Buna kargi, SSCB acil olarak kendi kendisini yeniden geligtirmek
ihtiyacmdaydi; ülke digmdaki baghca kaygtsi ise, smirlarim Moskova
için elverigli olacak bir biçimde istikrara kavugturmakti, daha ätelere
uzanmak için ne ekonomik ne de askeri güç araçlarina sahipti. Baltik,
Kuzey Finlandiya ve Uzakdogu'daki toprak kazançIarina ragmen Rus-
ya, bagkalarma kiyasla gene de kara içine hapsolmuy bir süper güçtü.
Üstelik, gimdi iyice anlagillyordu ki Stalin'in dig dünyaya bakigmda bü-
yük älçüde ihtiyat ve kusku vardi komünistlerin açik kazançlarmi
-
gerekiyordu. Yunanistan ve
Türkiye'ye 1947 ytlmda önerilen güvenceler iz1enen yolda yapilan bu
degisikligin ilk igareti, 1949 tarihli NATO anlagmasi da en gösterigli ör-
negiydi. Bu 1950'lerde NATO'ya yeni üyelerin katilmasiyla, Birlegik
Devletlerin "Avrupa'mn büyük bir bälümünün ve hatta Yakindogu'nun
kimi yerlerinin savunmasmi -Spitzberger'den Berlin Duvarma ve öteler-
de Türkiye'nin Asya smirlarina kadar""3 olan savunmasmi-- taahhüt et-
mesi demek oluyordu. Ama bu, Amerika'nm agiri yayiliminm daha bag-
langiciydi. Rio Pakti ve Kanada'yla yapilan özel düzenleme, Birlegik
Devletlerin tüm bati yariküresinin savunmasmdan sorumlu olmasi de-
mekti. ANZUS Antlagmas1* Güneybati Pasifik'te yüküm1ülükler yarat-
ti. 1950'li yillarm baglarmda Dogu Asya'da meydana gelen çatigmalar
çeyitli iki tarafli anlagmalarm imzalanmasma yol açti ve Birlegik Devlet-
"kenar"
ANZUS: Avustralya, Birlegik Devietier ve Yeni Zelanda arasmda 1 Eylül 1951'de im-
zalanan güvenlik anlagmast. - ç.n.
462
I
.
SEATO'nun (Güneydogu Asya Anlasma Teskilati) kurulmasiyla daha
pekistirilmig ve Birlegik Devletler bu uçsuz bucaksiz bölgedeki saldir-
ganliklarla mücadelede kargihkli destek sözü veren ingiltere, Fransa,
Avustralya, Yeni Zelanda, Filipinler, Pakistan ve Tayland'a katilmigtir.
Birlegik Devletler Ottadogu'da bir bagka bälgesel grubun, 1955 tarihli
Bagdat Paktmin da (sonradanMerkezi Anlasma Teykilati ya da CEN-
TO olmuytur). bay kefili oldu; bu paktla Ingiltere, Türkiye, Irak, Iran ve
Pakistan bozgunculuk ve saldiriya karp birlegiyorlardi. Birlegik Devlet-
er Ortadogu'nun bagka yerlerinde de Israil, Suudi Arabistan ve Ür-
dün'le özel anlagmalar yapmigti ya da yapmak üzereydi; burlar ya güç-
lü Yahudi-Amerikan baglari, ya da Arap Devletlerine Amerikan yardi-
mi öneren 1957 tarihli "Eisenhower Doktrini" yüzünden olmuytur.
1970'in baymda bir gözlemcinin igaret ettigi gibi,
sürüyordu,
"onunla
erimesi"ne
yänelik umutlarmi yansitmaktaydi. Molotov'a baskin çikarak, Sovyet
askerlerini Avusturya'dan uzaklagtirdi; Porkkala donanma üssünü Fin-
landiya'ya, Port Arthur'u Çin'egeri verdi; Yugoslavya'yla olan iligkile-
rinde, "sosyalizme
giden ayri yollar" oldugu görügüyle iyilegme sagladi
463
I
(onun bu tavri Presidium'daki çahema arkadaylarmin oldugu kadar
Mao Tse-tung'un da canim sikmigti). Bati Almanya'nm NATO'ya gir-
mesine bir kargihk olarak 1955'te Varçova Pakti resmen kurulmuçtu
ama Khruschev Bonn ile diplomatik iligkiler baglatmaya istekliydi. Bir-
legik Devletlerle iliçkilerini de iyileptirmeye hevesliydi ama kendi degig-
ken tavirlari ve Washington'un Rusya'nin yaptigi her harekete bakar-
ken artik surekli hale gelmig bir güvensizlik duymasi, gerçek bir déten-
te'i imkãnsiz kihyordu. Ayni yil Khrushchev Hindistan'a, Burma'ya
ve
Afganistan'a gitti. Sovyetler Birligi, bundan böyle Üçüncü Dünya Ülke-
lerini ciddiye alacakti, tam da giderek daha çok sayida Afrika-Asya
devleti bagimsizligmi kazamrken."
Bunlardan pek azi, cogkulu Khrushchev'in istedigi kadar tam ve
pürüzsüz bir degigim biçiminde gerçeklegmekteydi. 1956 Nisamnda bir
Stalinci denetim-araci olan Cominform dagildi. Sikmti yaratan bir gelig-
me de, iki ay sonra çikan Macar isyammn
-sosyalignden
uzaklaçan bir
yol"- Stalinci bir kararklikla bastirmak zorunda kalmmasiydi.
"ayri
lim"mi sagladt
Bu atilim, çok kesin olarak 1953 Araliginda Hindistan'la imzala-
nan ticaret anlagmasiyla bagladi (anlagma,pek elverigli bir biçimde,
Bagkan Yardimcisi Nixon'un Yeni Delhi gezisine rastlamigtir). 1955'te
Bhilai çelik fabrikasmi yapma änerisi, daha sonra da büyük askeri yar-
dimlarla sürdü; bu, Rusya ile en önemli Üçüncü Dünya gücü arasinda
kurulan bir bagdi; ayni anda hem Amerikahlart hem Çinlilerikizdirdt
ve Bagdat Paktma üyeligi yüzünden Pakistan'a verilen bir ceza oldu.
464
Hemen hemen ayni siralarda, 1955-1956 yillarmda SSCB ve Çekoslo-
vakya yardim etmeye baglayarak, Aswan Barajina para verme
Misir'a
konusunda Washington'un yerini aldilar. Sovyetler, Irak, Afganistan ve
Kuzey Yemen'e de borç verdi. Gine, Mali ve Gine gibi emperyalizme
açikça karvi olan Afrika devletleri de Moskova'dan tegvik gördüler.
SSCB, 1960'ta Latin Amerika'daki büyuk atihmi gerçeklestirerek, Cast-
ro Küba'siyla ilk ticaret anlagmasim imzaladi; daha o zamandan, bu
duruma sinirlenen Birlegik Devletlerle arasi bozuldu. Tüm bunlar
hrushchev'in dügmesiyle degigmeyen bir düzen yaratti. Emperyalizme
kargi gürultücü bir propaganda kampanyasi açmig olan SSCB, çok do-
gal olarak, sömürgelikten yeni kurtulan her ulusa,
"dostluk
anlagmala-
ri", ticari krediler, askeri danigmanlar ve bunlara benzer geyler öneri-
yordu. Rusya, Ortadogu'da BD'nin Ìsrail'e verdigi destekten de yarar-
lanmayi bildi (säzgelimibu yolla, 1960'h yillarda Suriye'ye, Irak'a ve
Misir'a yaptigi yardimlari arttirmistir); Kuzey Vietnam'a askeri ve eko-
nomik yardim sunarak ün ve saygmlik kazandi, çok uzaklardaki Latin
Amerika'da bile milliyetçi-özgürlük hareketlerine olan bagliligini ilan
ediyordu. Dünya çapmda nüfuz kazanmak için yaptigi bu mücadelede
SSCB Stalin'in paranoid temkinliliginden bu yana bir hayli yol almig du-
rumdaydi.""
Ama Washington ve Moskova arasinda yerkürenin geri kalan yani-
nm ilgisini kazanmak için sürdürülen bu yarigma; anlagmalar, krediler,
silah ihraci yardimiyla nüfuz saglamak için süren bu kapigma, uluslara-
rasi meselelerde önem tagiyan her geyin Birlegik Devletler ve SSCB'nin
birbirine kargi olan iki Schwerpunkte'si* çevresinde döndüšü iki kutup-
lu bir dünyanm gerçekten ortaya çiktigi anlamina mi geliyordu? Bir
Dulles ya da Molotov'un bakig açisindan, dünya gerçekten de böyle bir
biçime sahipti. Ama de, bu iki blok yarikürenin her yerinde ve
,gene
465
te-
rimini kullanmak yanlig olurdu."6 Ote yandan, hepsi de sömürgeciligin
daha çok ortadan kaldirilmasi, Birleçoiq Milletlerin dikkatini Soguk Sa-
vag gerilimlerinden bagka konulara da vermesi ve ekonomik açidan hâlä
beyaz adamlarm egemenligi altinda bulunan bir dünyayi degigtirecek
änlemler ahnmasi konularmda israr ediyordu. 1950'lerin sonlarmda.ve)
1960'larin baglarmda sömürgeciligi ortadan kaldirmak sürecinin ikinci
agamasi gerçeklegince, Üçüncü Dünya hareketinin ilk üyeleri arasma,
onydlar (ya da yüzyillar) boyu yabanci boyundurugu çekmig olmalarina
içerleyen ve bagimsizhšm kendilerini bir sürü ekonomik sorunla karsi
kargiya birakmasi gibi katt bir gerçekle bag etmeye çaligan çok sayida
yeni äye de katildi. Saydarindaki çok büyük artiplar sayesinde artik Bir-
legmig Milletler Genel Kuruluna egemen olmaya baslayabilirlerdi; basta
466
50 ülkeden (bunlarbüynk agirhkla, Avrupa ve Latin Amerika ülkeleriy-
di) olugan BM, pek çok yeni Afrikali-Asyah üyesiyle düzenli olarak
100'ün epey üzerinde üyeye sahip bir teykilat haline geldi. Bu durum
Güvenlik. Konseyi daimi üyeleri olan ve veto hakki bulunan büyük güç-
lerin eylemlerini kisitlamadi- bunlar, ihtlyati elden birakmayan Stalin'in
üzerinde israr ettigi kosullardi. Ama pu da vardi ki, iki süper güçten biri
"dünya
lik"e son verme çagrilari agir bastigi ve bunlar da Ruslarin ustaca be-
nimsedikleri davalar oldugu içindir ki, ÜçüncüDünyanm oyu 1956 Sü-
vey; bunahmindan, daha ileri ki tarihlerde beliren Vietnam, Ortadogu
savaglan, Latin Amerika ve Gñney Afrika sorunlarma kadar belirgin bir
biçimde Bati aleyhtari bir nitelik tayidi. Baglantisiz ülkelerin resmi zirve-
lerinde bile giderek daha çok agirlik verilen konu,
"sömürgecilik
aleyh-
tarhgiydi ve bu toplantilarm yapildigi yerler (1961'deBelgrad, 1964'de
Kahire ve 1970'de Lusaka), Avrupa merkezci konulardan uzaklagmay1
simgeliyordu. Dünya politikasmm gundemi artik yalmzca en büyük as-
keri ve ekonomik kudrete sahip güçlerin elinde degildi.141
Ilk baglantisizhk savunucularmm en göze çarpaniari -Tito, Nasir,
Nehru- bu degi imi simgeliyorlardi. Yugoslavya'nm Stalin'den kopup
(daha 1948'de Cominform'dan çikarilmigti) bir Rus istilasria ugrama-
dan bagunsizhämi sürdürülebilmesi olaganustü bir geydi. Stalin'in ölü-
münden sonra kararhlikla sürdürülen bir politikaydi bu; ilk baglantisiz-
lar zirvesinin Belgrad'da toplanmasi da boguna degildi." Nasir 1956'da
Îngiltere, Fransa ve Israil'le çatigmasindan sonra tüm Arap dünyasinda
ün kazanmisti, bati emperyalizmini yaman bir dille eleptiriyordu ve Sov-
yet yardimmi isteyerek
"kendi
kabul etti; ancak Moskova'nm kuk'lasi da degildi
-
ç.n.
467
alikoymuyordu. Nehru'nun ingilizlerinSüveyg'teki politikasina yöneltti-
gi suçlamalar, onun Büyük Güçlerin digarida yaptiklari tüm müdahaleler
kargismdaki hognutsuzlugundan ileri geliyordu.
Bu yillarda pek çok yeni devletin uluslararasi topluluga katilmasi ve
Rusya'nm yerel kogullari bilmeden bunlari Bati'dan uzaklagtirma hevesi
yüzünden, Ruslarin diplomatik çogu kez ile
"kazançlar"i, "kayiplari"1
468
II
l
I
tonaji
Devletterinki 2,8 milyon ton, SSCB'ninki 2,1- milyon tondu-- Ingilte-
re'nin (370.000ton), Fransa'mn (160.000ton), Japonya'nm(180.000
ton) ve Çin'in (150.000ton) çok ilerisindeydi." Ama en büyük egitsiz-
lik Tablo 38'de görüldügü gibi nükleer atigh silahlarm sayismdaydi.
TABLO 38
GÜÇLERIN NÜKLEER ATISARAÇLARI, 19743"
-
B.D. SSCB Îngiltere Fransa Çin
Kitalararasi balistik füzeler 1.054 1.575 - - -
600 -
18 80 kadar
Denizaltilara yerleptirilmig-balistik füzeler 656 720 64 48 -
Her iki süper güç de öbürünü (ve öbürüyle birlikte bagka herkesi)
yok etmeye öyle yeterli hale gelmiçti ki --bu durum hemen MAD, ya da
Kargihkh Garantili Yok Etme* diye adlandirilmigtir- nükleer silah yari-
ymi çegitli biçimlerde denetlemek için düzenlemeler olugturmaya bagla-
dilar. Küba füze bunahmmm ardmdan her iki tarafm da bir bagka kri-
*
"Çilgm"anlamina gelen MAD kisalttuasim Mutually Assured Destruction sözcükleri
vermektedir. -
ç.n.
469
tik durumda iletigim saglamasina imkân tammak için "dogrudan
tele-
fon hatti" kuruldu; 1963'te yapilan ve atmosferde, su altmda ve uzayda
yapilacak denemeleri yasaklayan anlaçmayi Birlegik Krallik da imzala-
di; Stratejik Silahlarin Sinirlandirmasi Antlagmasi (SALT I) 1971'de
ya-
pildi; bu anlaçma her iki tarafm da sahip olabilecegi kitalararasi balis-
tik füze sayisina kisitlama getirdi ve Ruslarm bir anti-balistik füze siste-
mi kurma çaligmalarmi durdurdu. Söz konusu anlagma, 1975'te Vladi-
vostock'da genigletildi; 1970'li yillarm sonlarinda da bir SALT II anlay-
masma yönelik görügmeler yapildi (bu, 1979 Haziraninda imzalanmig
ama B.D. Senatosunca hiçbir zaman onaylanmamiçtir). Ancak çegitli
anlagma änlemleri ve her iki tarafi da bu anlagmalara iten äzel ekono-
mik ve iç ve dig politik sebepler silah yarigini durduramamigtir; olsa ol-
sa, bir silahm yasaklanmasi ya da sinirlandirilmasi kaynaklaan bir bag-
ka alana aktarumasma yol açmigtir. SSCB, 1950'lerin sonlarmdan itiba-
ren silahli kuvvetlerine ayirdigi ödenegi sürekli
te inatçi bir biçimde
artirdi; Amerikan savunma harcamalarinin düzeni Vietnam'da yapilan
pahali savag, sonra da halkin bu tehlikeli serüvene kargi tepkisi yüzün-
den bozulmuytur ama egilim uzun vadede hep daha yüksek toplamlara
dogru olmustur. Birkaç yilda bir, yeni silah sistemleri eskilerine eklendi·
Her iki tarafm roketlerine de birden fazla savag baghgi takildi; füze ta-
iyan denizaltilar her iki tarafin donanmasma güç kattilar, stratejik fü-
zelerdeki kilitlenme (bu durum Avrupahlarda Birlegik Devletlerin Bati-
ya yönelik bir Sovyet saldirisma uzun menzilli Amerikan füzeleri firla-
tarak kargihk vermeyecegi korkusunu uyandirmigtir, çünkü
bu kargihk
Amerikan kentlerinin atom hücumuna ugramasina yol açabilecekti),
Pershing II ve Rus SS-20'lerine bir kargihk olarak geligtirilen Cruise fü-
zeleri gibi, yeni tip orta menzilli
ya da
"harekât
alam" nükleer silah ör-
neklerinin olugturulmasma sebep olmugtur. Silah
yarigi ve silah deneti-
mine iligkin çegitli görügmeler a m madalyonun farkh yüzleriydi; ama
her iki yüz de Washington'un ve Moskova'nm sahnenin orta yerinde
kalmalarini sagladi.
Öbür alanlarda da ikisi arasindaki rekabet çok önemli gärünnyor-
du. Daha änce de deginildigi gibi, Sovyetlerin 1960'tan baglayarak
yap-
tiklari silah artirimmin daha çok dikkat çeken özelliklerinden biri, su
üstü filosunda gerçeklestirilen muazzam büyüme idi fiziksel olarak gi-
--
470
I
i
471
---maimmlisimmmissimmi i -il ---i-misilups U-i-JihasilW i -t--F--itgliFgşi -.I - I i
sel" ve "evrenselci"
iddialarino bile yerel kogullar, yerli kültürlerin gü-
cü ve farlili ekonomik geligme agamalari yüzünden iflas edecegi açikça
belliydi gibi gelebilir ne de olsa, Lenin'in kendisi bile 1917 Devrimini
-
472
I
digi kadar buyük borçlar öneriyordu. "Bölünme" bir sonraki yil Mos-
kova'daki Dünya Komünist Partileri toplantisinda herkesin görebilecegi
kadar su üzerine çikti. 1962-1963'e gelindiginde igler daha da kätüye
gitmigti: Mao, Ruslari Küba konusunda teslim olmakla, sonra da Birle-
ik Devletler ve ingiltere ile kismi Nükleer Deneme Yasagi Antlagmasmi
imzalamakla suçlamigti; Ruslar o siralarda Çin'eve müttefiki Arnavut-
luk'a yaptiklari yardimi kesmig, Hindistan'a verdikleriri artirmiglardi
ve. ilk Çin-Sovyet smir çatigmalari meydana geldi (ancak bunlar hiçbir
ciddi degildi). Daha da önemli olan
zaman 1969'da olanlar kadar Çin-
lilerin 1964'te ilk atom bombalarmi patlattiklari ve atig sistemleri üze-
rinde hartl haril çaligtiklari haberiydi."
Bu bölünme, stratejik açidan, 1945'ten bu yana tek bagma. en
önemli olaydi. 1964 Eylülünde Pravda okurlari Mao'nun Çin Ïmpara-
torlugunun 19. yüzyilda Rusya'ya kaptirdigi Asya topraklarmi geri iste-
mekle kalmayip, SSCB'yi Kurile Adalarma, Polonya'nm bati bölumleri-
ne, Dogu Prusya'ya ve Romanya'nm bir bölümüne el koymakla da suç-
ladigma iligkin bilgiyi görerek sarsildilar. Mao'ya göre Rusya'nm bo-
yutlart küçültülmeliydi -
473
-bunlar,
Pe-
kin tarafindan bir kez daha elestirilmesi, gene de sikinti vermigti. Üste-
lik Çin, Üçüncü Dünya için Sovyet nüfuzunu engellemek için daha elve-
rigli bir konuma sahipti: Kuzey Yemen'de siki bir rekabet içindeydi;
Tanzatiya'daki demiryolu yapimi projesinden epey yararlandi; Mosko-
va'yi, Vietminh ve Vietkong'a Birlegik Devletler kargismda yeterli des-
tek vermeyi bagaramadigi için elestirdi ve Japonya'ylaolan iligkilerini
tazelerken, Tokyo'yu Rusya ile Sibirya'da fazlaca yogun bir ekonomik
igbirligine girmemesi yolunda uyardi. Yapilan mücadele,
gene, hiç de
denk bir mücadele degildi Rusya'nm kredi ve ileri silahlar konusunda
-
474
ÜçüncüDünya devletlerine verebilecegi çok daha fazla gey vardi; Küba-
li ve Libyah vekilleri aracihgiyla da etkisini yayabilirdi. Ama sirf Birle-
gik Devletlerle oldúgu kadar kendisi gibi Marksçi bir devletle de yarig-
mak zorunda kaligi, yirmi yil öncesinin, ne oldugu belli, iki kutuplu re-
kabetlerine göre tumüyle daha rahatsiz ediciydi.
Böylece, Çin'inizledigi iddiaci ve bagimsiz çizgi, diplomatik iligki-
leri, özellikle de Asya'da, her yönden daha karmagik ve incelmig hale
getirdi. Çinliler,Moskova'nin Hindistan'a kur yapmasma ve bundan
daha da çok, Çin-Hint simr çatigmalarinm ardmdan Yeni Delhi'ye as-
keri malzeme gändermesine içerlemiglerdi; o halde, Pekin'in Pakistan'in
Hindistan'la olan kendi çatismalari sirasmda Pakistan'a destek vermesi
gagirtici degildi; Ruslarin Afganistan'i iggali Çin'i fena kizdirdi. 1970'li
yillarin sonunda Moskova'nm Kuzey Vietnam'in geniglemesini destek-
lemesi, Kuzey Vietnam'm Comecon'a girmesi ve Ruslarin Vietnam li-
manlarindaki deniz gücü varhklarima artmasi, Çin'i Rusya'dan daha
da soguttu. Vietnam 1978 Arahšmda Kamboçya'yi istila edince, Çin
güney kompusuyla kanh ve pek bagarili olmayan smir çatigmalarina gi-
rigti; bunfara da Ruslar çok sayida silah sagliyorlardi. Bu agamada
Moskova, Tayvan rejimine daha da sicak bakiyor ve Pekin, Rus filolari-
na kargi durmasi için, Birleçik Devletlere Hint Okyanusu ve Bati Pasi-
fik'teki deniz gücünü arttirmasi için .israr ediyordu. Çin, SSCB'yi Ba-
ti'ya kargi fazla yumugak oldugu için eleptirdikten ancak 20 yll sonra,
NATO'yu savunmasim pekigtirmesi için sikigtiriyor ve hem Japonya'yi
hem Ortak Pazari, Rusya'yla olan ekonomik baglarim güçlendirmeme
konusunda uyarlyordu."*
Bunlarla kiyaslandigmda, bati kampinda 1960'h yillarm baglarm-
dan sonra meydana gelen ve büynk älçüde de Gaulle'ür Amerikan he-
gemonyasina karçi açtigi kampanya yüzünden ortaya çikan bozukluk-
lar, uzun vadede hiç de bu kadar ciddi nitelikli degildi --, ancak bunlarm
da iki blokun parçalanmakta oldugu izlenimini güçlendirdikleri kesin-
di. Ikinci Dünya Savaginm amlari zihninde hâlâ canh olarak duran de
Gaulle, Birlegik Devletlerin kendisine egiti degilmig gibi davranmasma
hirslamyordu; Amerika'nm 1956'daki Süvey; bunahmi sirasmda yürüt-
tügü politikaya içerlemigti; tabii bir de Dulles'm Quemoygibi konular-
da nükleer cehennem yaratma tehditini savurma aligkanligi vardi.
1938'den sonra Fransa'yi Cezayir'den kurtarmaya çabgirken de Gaul-
le'ün birkaç yil boyunca yapacak çok igi vardi; ama o zaman bile Bati
Avrupa'nm Amerikan çikarlarma (kendi gärügüne gäre) boyun egigini
eleptirdi. Îngilizlerin on yil önce gördükleri gibi, de Gaulle de, nükleer
silahlarda Büyük Güç statüsünü koruma gansi buluyordu; 1960 yilmda
ilk Fransiz atom denemesi haberini aldigmda yöyle bagirmigtir: "Yaça-
sm Fransa
-
475
sa'nm bagimsiz bir nükleer caydiricilik gücüne sahip olmasi konusunda
kararh göriinen de Gaulle, Washington'un ingiltere'ninkinebenzer bir
Polaris füze sistemi kurma önerisini, Kennedy yönetiminin bu öneriye
ekledigi kogullar yüzunden öfkeyle geri çevirdi. Gerçi bu, Fransa'nm
kendi nükleer silahlar
programimn, toplam savunma bütçesinin bagka
ülkelerde oldugundan çok daha büyük bir bälümünü (belkide bu oran
yüzde 30'a variyordu) tüketmesi demekti, ama de Gaulle ve onun yerini
alan kimseler bu bedelin ödenmeye deger oldugunu dügündüler. De Ga-
ulle aym zamanda Fransa'yi NATO'nun askeri yapismdan
ay1rmaya
baglayarak, teykilatin genel merkezini 1966'da Paris'ten çikardi ve
Fransa topraklan üzerindai tüm Amerikan üslerini kapadi. Buna para-
lel olarak da, Fransa'nm igleri hararetle alkiplayan- Moskova
-yaptigi
476
äzel anlaymalar onerirse önersin Bati Almanlar, Birlegik Devletlerle
olan siki baglarinda vazgeçmeye cesaret edemiyorlardi; çünkä Bonn'da-
ki politikacilar bu baglara, son çare olarak, fazlasiyla yaslandiklarmi
biliyorlardi. Üstelik Rusya'nm Çeklerin 1968 tarihli reformlarim aci-
masizca bastirmalari gunu göstermigti ki, Dogulu süper gücün kendi
alani içindeki ülkelerin, Fransa änderliginde Avrupa çapinda bir konfe-
derasyon olugturmalari göyle dursun, kendi politikalarmi geligtirmeleri-
ne bile izin vermeye niyeti yoktu.
Bununla birlikte, tüm kibirliligine ragmen de Gaulle durdurulmasi
mümkün olmayan akimlarm simgesi olmuy ve bunlari hizlandirmigti.
Birlegik Devletler ve SSCB'ye kiyasla askeri yönden zayifliklari olmasi-
na ragmen, Bati Avrupa devletlerinin silahh kuvvetleri nispi olarak,
1945 sonrasi yillarda oldugundan çok daha büyük ve güçluydü; ikisi
nukleer silahlara sahipti ve atig sistemleri geligtirmekteydiler. Ekonomik
yönden apagida daha ayrmtih olarak tartigilacagi gibi "Avrupa'mn to-
parlanmast" son derece bagarili olmuytu. Dahasi, Rusya'am 1968'de
Çekoslovakya'yi iggal etmesine ragmen, Soguk Savagm Avrupa'yi simsi-
ki kapah bloklara bälme dänemi zayifhyordu. Willy Brandt'm Rusya
ile, Polonya ve Çekoslovakya ile ve özellikle de 1969-1973 ylllari ara-
sinda Dogu Almanya ve rejimi ile (ilk basta çok gönülsüz de olsa) te-
melde 1945 smirlarimn sürekli sayihnasina dayali olan gösterigli barig-
ma politikasi, Dogu-Bati iligkilerinde bir geligme dänemi açti. Bati yati-
rimlari ve teknolojisi Demir Perdenin ötesine geçti ve bu
"ekonomik
477
Zaten NATO'nun Fransa'nm hava sahasmi ve Fransa'nm ortasindan
geçen siki yakit boru hattim kullanma haklarmi korumasina izin veril-
migti; Paris de Bati Almanya ile olan özel savunma düzenlemelerini
sürdürüyordu -böylece, Varçova Pakti kuvvetleri batiya dogru saldirir-
larsa, Fransa askerlerinden de yararlanilabilecekti. Son olarak da,
Amerika'nin 1945'ten sonraki politikasinin temel bir aksiyomu guydu
ki, güçlü ve bagimsiz bir Avrupa'nm (yani Rus egemenligi karsisinda
bagimsiz) varhgi, Birlegik Devletlerin uzun vadede çikarmaydi ve bu
ülkenin savunma yüklerini azaltabilirdi- bu tür bir Avrupa'nm Birlepik
Devletlere ekonomi ve belki de diplomasi alanmda rakip olabilecegi
kabul edilirken bile, bu böyleydi. Iste bu yüzden, Washington Avru-
pa'nin bütunlegmesine yänelik tüm hareketleri desteklemisti ve Ingifte-
re'ye AET'ye katilmasi için israr ediyordu. Buna karçi, güçlü bir Avru-
pa konfederasyonu ortaya çiktigi takdirde, Rusya yalmzca kendisini
askeri yönden güvensiz hissetmeye degil, böyle bir kurulugun Roman-
yalilar, Polonyalilar ve öbür uydu halklar üzerindeki çekici etkisi ko-
nusunda kaygi duymaya da baglayacakti. Moskova'nin Bati Avrupa
kargismda seçici bir détente ve ekonomik igbirliši politikast yürütmesi,
kismen böyle bir politika teknoloji ve ticaret alanlarinda yarar sagla-
yabilecegi, kismen Avrupahlari Amerikahlardan daha da uzaklagtirabi-
1ecegi için ve kismen de Çin'inRusya'mn Asya smirmda yarattigi.teh-
dit yüzünden, ayri bir konuydu. .Ancak uzun vadede, SSCB'yi askeri
alan dipinda her yönden gölgede birakacak (belki askeri alanda da
güçlü hale gelecek) zengin, yeniden zindelik kazanmiç bir Avrupa hiç
de Rusya'nm çikarina olmazdi.'"
Ote yandan, geriye dönülüp bakildigmda, Birlegik Devletlerin dün-
ya gücü düzenindeki degigikliklere ayak uydurmak için daha iyi ko-
numda oldugu görülüyorsa da, bunu böyle oldugu 1960'i izleyen
uzun
yillar boyunca ortaya çikmadi. Her geyden önce, "Asya komünizmi"
konusunda sürüp giden bir hognutsuzluk vardi ve pek çok Amerikah-
nm.gözünde dünya devrimini yayma kigkirticiligini artik Khrushchev'in
Rusya'si yerine Mao'nun Çin'i-yaplyordu. Çin'in,Washington'un da
(Moskova gibi) kur yapmak istediši bir ülke olan Hindistan'la 1962 yi-
linda yaptigi smir savagi, Quemoyve Matsu yüzünden çikan çatigma-
larda. daha önceden yarattigi saldirgan izlenimini dogrulamisti; ve i
1960'h yillarm baginda Mao'nun propaganda mekânizmasi Ruslari,
Küba konusunda geriledikleri ve Bati ile sinirh nükleer deneme yasagi
anlagmasini imzaladiklari için suç1arken, Birlegik Devletler ve
sinda bir détente olmasi hemen hiç tasavvur
Çin ara-
edilecek bir gey degildi.
Son olarak da, Çin 1965-1968 yillari arasmda, Mao'nun Kültür Devri-
minin yol açtigi çirpiniglar içindeydi ve bunlar ülkeyi sürekli bir istik-
rarsizlik içinde gösterirken, Washington yönetimleri için ideolojik açi-
478
dan daha da itici yapiyordu. Bu geligmelerin hiçbiri, "Birlegik Devletler-
le iligkilerin düzelmesi için epey yol almmasi mümkun bir durum"un
varhšma igaret etmiyordu."
Tabii hergeyden änemlisi, Birlegik Devletlerin kendisinin de bu yil-
larda Vietnam'daki savagm çikardigi sorunlar altmda giderek daha çok
çirpinmasiydi. Kuzey Vietnamlilar ve Güneydeki Vietkong, çogu Ameri-
kalino gözünde usul usul sokulan ve daha fazia zarar vermeden zorla
durdurulmasi gereken Asya komünizminin yeni belirtisinden bagka bir
ey degildi ve bu devrimci güçler, Çinve Rusya tarafmdan tegvik edilip
beslendigine gäre, bu iki güç de (belki, özellikle, sert elestiriler yapan
Pekin yönetimi) ancak dünya" kargisma dikilen dügman bir
"özgür
ve Pentagon
-
479
lik makammin kendisini gözden dügären Watergate bunahmi geldi; pek
çoklari için Vietnam Savagi, Founding Fathers'm* ögrettikleri her geyle
aci ve ironik bir aykirihk gösteriyordu ve Birlegik Devletleri dünyamn
büyük bir bölumünde gözden dügürmügtü, son olarak da Vietnam'dan
dönen Amerikan askerleri kargisindaki mahcup ve ihmalci davraniglar,
bir onyil sonra kendi tepkisini doguracak böylece bu çatismanm anila-
nnin, sava; anitlari, kitaplar, televizyon belgeselleri ve kipisel trajediler-
le kamu bilincini rahatsiz etmeyi sürdürmesine yol açacakti tüm bun-
-
lar gösteriyordu ki, can kaybi çok daha az olmasina ragmen, Vietnam
Savagi Amerikan halkim, birazi Birinci Dünya Sava mm Avrupahlari
etkiledigi biçimde etkilemigti. Etkileri, kipisel ve psikolojik düzeylerde
çok agirhkh bir biçimde görüldü; bunlar, daha genig anlamda Ameri-
kan uygarligmda ve bu uygarkgin yapisal d11zenlemelerinde bir bunahm
olarak yorumlandi. Böyle olunca da çatigmanm stratejik
ve Büyük Güç
boyutlarmdan tümüyle bagimsiz olarak önem tagiriaya devam edecek-
lerdi.
Ancak igin stratejik ve Büyük Güç boyutlari, incelememiz açisodan
en önemli yönlerdir ve bunlara daha çok deginmek gerekir. Her geyden
önce, Vietnam askeri araçlar ve ekonomik verimlifikleri çok büyük üs-
türilügün her zaman için ve kendiliginden askeri yeterlige dönüsmeyece-
gini hatirlatmak bakimmdan yararh ve dügündürücü oldu. Bu nokta,
Büyük Güçler arasinda ve her savagan tarafin kendisini ayni ölçüde za-
fer kazanmaya adadigi genig çapli, uzayip giden (vegenellikle ortaklik-
lara dayali) savaglarda, ekonominin ve teknolojinin önemini vurgula-
yan bu kitabin iddiasmi zayiflatmamaktadir. Ekonomik açidan Birlegik
Devletler Kuzey Vietnam'dan 50-100 kat daha verimli olmuy olabilir;
askeri açidan da (kimi savag ve giddet yanlilarimn ileri sürdügü gibi)
dügmanmi tag devrine geri gätürebilecek ateg kudretine sahipti
-aslin-
480
I
ç.n.
481
çeligki buydu ve bunu ne McNamara'mn sistemler analizi degiçtirebilir-
di, ne de Guam'da-üslenen B-52 bombardiman uçaklari."°
Saygon'un dügmesinin üzerinden (Nisan 1975) onyildan fazla bir
süre geçmigken ve bu çatigmanin tüm yönleri üzerine yaymevlerinden
hâlã bir kitap seli bogamrken, savagm B.D.'in dünya üzerindeki konu-
munu nasil etkileyebilecegini degerlendirmek hâlâ zordur. Daha uzak
bir perspektiften, diyelim ki 2000 ya da 2020 yihndan geriye dogru ba-
kildigmda, Amerika'mn dünya kargisindaki agiri gururu (ya da Senatär
Fulbright'm kendini bilmezligi" diye adlandirdigi durum) açi-
"gücün
482
Birlegik Devletlerin ilerde diinyanin hangi bölgeleri için savagacagi ya
da savagmayacagt konusunda --kaçimlmaz olarak- yapilan açik tartig-
ma mevcut müttefiklerini rahatsiz etti, dügmanlarina kesinlikle cesaret
verdi ve bocalayan tarafsizlari, kendilerini öbür taraf katmda yeniden
güvenceye almayi düsünmeye itti. Birlegmig Milletlerde yapilan tartig-
malarda Amerikalt temsilciler giderek daha da kugatilmigve soyutlan-
mig göründüler. Henry Luce'un insanlarm kardegligi içinde Birlegik Dev-
etlerin uluslara agabeylik edecegine iligkin iddiasmdan bu
yana çok gey
òlmuytu."¯' -
bilecegi en iyi gey, dünya meselelerinde makul bir güçler dengesine da-
yali nispi güvenlik, dünya sahnesinin hiçbir zaman tam bir uyum içinde
olmayacagmi olgunlukla kabullenme ve pazarlik etmeye isteklilikti. Ya-
zilarma konu ettigi devlet adamlari gibi (Metternich, Castlereagh, Bis-
marck) Kissenger da, insan iligkilerinde oldugu kadar, ulusla-
"bilgelik,
483
lik tagimaktaydi ve Kennan'dan bu yana, Amerikan diplomasi tarihi
içinde benzeri yoktu. Ama Kissinger'm politikalari yönlendirme gansi,
kendisi gibi 19. yüzyil devlet adamlarma hayranhk duyan Kennan'dan
çok daha fazlaydi."
Son olarak da Kissinger, Amerika'nm gucunün simrlarmi görüyor-
du; yalmzca Birleçik Devletlerin Güneydogu Asya cengellerinde uzaylp
giden bir savagta dövügecek ve bagka, daha hayati çikarlarim koruyabi-
lecek durumda olmamasi açisindan degil, hem kendisi hem Nixon,
dünya dengelerinin degismekte oldugunu ve yeni güçlerin iki süper gü-
cün o zamana kadar kimsenin meydan okuyamadigi egemenliklerini-
sarsmakta oldugunu gärdükleri için. Bu iki ülke, salt askeri güç açism-
dan hãlâ çok ilerdeydiler; ama bagka bakimlardan dünya çok kutuplu
bir nitelik kazanmigti: Kissinger, 1973'te, açidan en az beg
"ekonomik
önemli grup var. Politik açidan çok daha fazla etki merkezi belirdi..."
diyordu. Kissinger, Kennan'm duçüncelerini kimi yerde tekrarlayarak
(ve bunlarda düzeltmeler yaparak) beg önemli bölge belirliyordu: Birle-
gik Devletler, SSCB, Çin,Japonyave Bati Avrupa; Washington'daki pek
çok kipiden ve (belkide) Moskova'daki herkesten farkh olarak, Kissin-
ger bu degigikligi olumlu kargilamaktaydi. Büyük Güçlerin birbirlerini
derigeleyerek ve hiçbirinin bir bagkasma hükmetmeden olugturdugu
birliktelik, taraf için kazanç olan .geyin äbürü için kesin kayip ola-
"bir
"daha
484
I
ya-
parak" da hakli bir itibar kazandi ancak öbür Arap uluslarin göster- -
485
. . . I
l'i i
I i
% EIEMBil V . .
Il i i I--ippgi utmpmWiwd li.pi-iMI - II =I i I -FI IN-immi-- m.--mm... w--wi.. in. . . ... .. . ..........--..... . .
lara Ortadogu'daki daha radikal devletlerle olan baglarmi güçlendirme
firsati verecekti. Ancak Carter yönetimi tüm saygideger amaçlarma
ragmen, Amerika'nin sözünü dinlemeye giderek daha az istek gösteren
karmagik bir dünya kargisoda ve kendi politikalarmdaki tutarsizhklar
yüzünden iflas etti (bu tutarsizhklara çošu kez yönetim içindeki kavga-
lar neden olmuytur).'" Dünyanm her yerinde, otoriter sagci rejimler-in-
san haklari ihlalleri yüzünden kmanip sikigtiriliyor, ama Washington
Zaire Devlet Bagkani Mobutu'yu, Fas Krali Hasan'i ve Iran Sahinides-
teklemeyi sürdürüyordu -
de
Brzezinski'nin Çin'eve Afganistan'a yaptigi ziyaretlerle- bagkanm da-
ha dört yil änce mahküm ettigi "güç
lar da. Bundan önceki 20 yil boyunca Birlesik Devletlerle ilgili olarak
"ters
486
I
lerin aym ülkeye tahil satmalarma izin veren mantik kargisinda gaykm-
hga dügmekteydi. Ortadogu'da Reagan yönetiminin Begin Israil'ine bas-
ki uygulayamamasi, Arap dünyasini Rus aleyhtari bir çizgi üzerinde
topl.ama stratejisiyle çeligiyordu. Birlegik Devletler, Birlegmig Milletler-
de her zamankinden daha çok soyutlanmig görünüyordu; 1984'te
UNESCO'dan çekilmigti
-
bu bälümü kapamadan,
üzerinde biraz daha ayrmti verilmesi gereken bir dügüncedir bu.
487
Bu yillarda SSCB'nin askeri gücünü arttirmig oldugu kugkusuzdur.
Ama, Profesör Ulam'm igaret ettigi gibi, bagka geligmelerden dolayi bu-
nun anlami gudur:
488
\
489
. I in-lill-i.iima-all-tri-----maailmili.inwimmil--mier--
r. a.iin...i.
admilliimmmimmmm-
ve uluslararasi kuruluglar tarafinda çaligtirilan profesyonel istatistikçi-
lerin sayisinda görülen artig ve çok daha incelmig tekniklerin geligtiril-
mesi, olsa olsa dogru dürüst kiyaslama yapmanin ne kadar zor bir is ol-
dugunu gösterme egilimindedir. "Kapali" toplumlarm rakamlarim ya-
yimlama konusundaki isteksizlikleri, gelir ve hasilayi degerlendirmede
kullamlan farkli ulusal yöntemler ve däviz kurlarmdaki dalgalanmalar
(özelliklede 1971 sonrasmda alto degigim standartini terk ederek de-
gigkendäviz kurunu benimseme yolunda alman kararlarm ardindan)
bir araya gelince, ekonomik veri dizilerinin tümünün dogrulugu konu-
sunda kugku uyanmaktadir.'"" Ancak birtakim istatistiksel göstergeler,
kabul edilebilir bir güven älçüsüyle, birbirleriyle olan baglantilarini
kurmak ve zaman içinde olugan genel akimlara igaret etmek üzere kul-
1amlabilir.
Îlk ve en önemli äzellik, Îkinci Dünya Savagindan sonraki onyillar-
da Bairoch'm hakh olarak
"dünya
imalat sanayile-
rinin üretimi"ne iligkin -ve
Rostow'un
"dünya
smai üretimi""' rakam-
larmca da, esas olarak d.ogrulanan- kendi hesaplamalari, bu bag dön-
dürücü yükselme konusunda bir fikir vermektedir (bkz.Tablo 39).
TABLO 39
DÜNYA ÏMALAT SANAYÏLERÌÜRETIMI,1830-1980"'
(1900=100)
Toplam üretim Yilhk büyüme orarn
1830 34,1 (0,8)
1860 41,8 0,7
1880 59,4 1,8
1900 100,0 2,6
1913 172,4 4, 3
1928 250,8 2,5
1938 311,4 2,2
1953 567,7 4,1
1963 950,1 5,3
1973 1730,6 6,2
-
1980 3041,6 2,4
490
i
TABLo 40
TABLo 41
DÜNYA ÜRETIMINDE YÜZDE ARTISLARI, 1948-1968"
1948-195 8 195 8-1968
Tarunsal mallar %32 % 30
.
Mineraller, %40 % 58
Mamul mallar %60 %100
491
genigledigi 19. yüzyilda hizli bir geligme gästerdiklerini ileri sürmekte-
dir tipki, sanayi dunyasom 1930'larda bunalima dügmesi strasinda
-
492
l
le taklit eden ilk Asya ülkesi olarak zaten sivrilmigti. Gerçi, 1937-1945
savagmda büynk zararlara ugramig ve geleneksel pazarlari ile kendisini
besleyen ülkelerden kopmustu ama, onarilabilir bir smai altyapisi, yete-
nekli, iyi egitim görmüg ve toplumsal yönden birbirlerine kenetli bir
halki vardi ve bu halkin kendilerini geligtirme kararhhgi artik bariççil,
ticari amaçlara yönlendirilebilirdi. 1945'i izleyen birkaç yil boyunca Ja-
ponya, bitkin, iggal altmda bir ülkeydi ve Amerikan yardimma bagimh
durumdaydi. 1950'de, olaylarm yönü degigti ne gariptir ki, bu büynk
-
493
inançlariydi; bunu.Batidaki incelikli yönetim ve üretim tekniklerini
ödünç alarak (ve bunlari geligtirerek) yapiyorlardi.
Japonya,ulusun
güçlü, yüksek dúzeyli, herkes için egitim konusundaki kararliligmdan,
sahip oldugu çok sayidaki mühendisten, elektronik ve otomobil merak-
hsmdan, dev zaibutsu kadar, küçuk ama girigimci atälyelerden de ya-
rarlanmigtir. Çok çaligmaktan, igyerine baghhktan, i; yönetimi-iççi an-
lagmazliklarim, uzlagma ve boyun egme yollarim birlikte kullanarak
uzlagtirmaktan yana bir sosyal etos da vardi. Ekonomiye, sürekli büyü-
me saglayabilmek için, çok büyuk miktarlarda sermaye bulmak gereki-
yordu, bulundu da bunun kismen sebebi, Amerikan stratejik gemsiye-
-
si altma siginan
"askerden
armdirilmig" bir ülkenin pek az
savunmaya
harcama yapmasaydi; belki daha da çok, mali alanlarda ve vergilendir-
mede kipisel tasarrufu ahgilmadik ölçüde özendiren politikalarm benim-
senmesinden ileri geliyor, bu tasarruflar da yatirim amaçlarina uygun
olarak kullanilabiliyordu. Japonya, MITPnin (JaponUluslararasi Tica-
ret ve Sanayi Bakanhgi)
"yeni
sanayileri ve teknolojik geligmeleri bes-
lerken, bir yandan da eskiyen, çürüyen sanayilerin düzenli bir biçimde
geriletilmesini eggüdümlemede"2°* oynadigi rolden de yarar görmügtür;
tüm bunlar Amerikalilarm laissez-faire'ci yaklaprmndan tamamen fark-
11bir biçimde yapihyordu.
Yapilan açiklamalarda ne tür etkenler bir araya getirilirse getirilsin
--bagka
payi, yüzde birden, yuzde 23'e yükseldi-- ve bunun bir sonucu olarak,
494
milyonlarca Japonotomobilive kamyonu tüm dünyaya satilmaya ba
-
495
i
496
i
l
497
oldu, tam istihdam olaganüstü ölçülerde gerçeklesti, tarihsel açidan ba-
kildigmda yüksek. olan düzeylerde harcanabilir gelir ve sermaye yatiri-
mi saglandi. Sonuçta, Japonyabir yana birakihrsa, Avrupa dünyanm en
hizli geligen bölgesi oldu. yillari arasmda Avrupa'nm gayri
"1950-1970
safi yurtiçi hasilasi ortalama yilda yüzde 5,5 kigi bagma da yuzde 4,4
yükseldi; bu alanlardaki dünya ortalamalari ise, sirasiyla, yüzde beg ve
yüzde üçtü. Sanayi üretimi ise daha büyük bir hizla ve dünyadaki yüzde
5,9 oramna kargi, yüzde 7,1 oranmda artig gösterdi. Böylece, 1970'e
gelindiginde, Avrupa'nm kisi bagma verimi, 1950'de oldugundan nere-
deyse iki buçuk kat fazlaydi."21' Su da ilginç bir noktadir ki bu büyü-
meye kitano tüm bölumleri ortak olmuytur -- Kuzeybati Avrupa'mn sa-
nayi merkezinde, Akdeniz ülkelerinde, Dogu Avrupa'da; agir aksak igle-
yen ingilii ekonomisi bile bu dönemde, onyillar boyu olmadigi kadar
hizla büyndü. Avrupa'mn dünya ekonomisi içinde bagkalarma göre sa-
hip oldugu ve yüzyilm baglamasiyla gerileme gästeren konuman kisa
süre içinde güçlenmeye baglamasi da pagirtici degildi.
"1950'den
1970'e
uzanan dönemde, Avrupa'nm dünya mal ve hizmetler verimi içindeki
payi (GSMH) yüzde 37den yüzde 41'e çikmig, sinai üretiminde ise yüz-
de 39'dan yüzde 48'e ulaçan daha büyük. bir artig kaydedilmigtir."217
CIA'nm hem 1960'ta, hem 1970'te verdigi rakamlar --bunlarm tartigila-
bilir nitelikte istatistiklere dayandigi da dogrudur2"- "Avrupa Toplulu-
gu"nungayri safi dünya hasilasi içinde Birlegik Devletlerden bile daha
büyük bir paya sahip oldugunu ve bunun Sovyetler Birligi'nin paymm
iki kati oldugunu gösteriyordu.
Avrupa'nm ekonomik toparlanmasom ardindaki sebepler üzerinde
dügunüldügünde, bu hiç de gagirtici degildir. Fazlasiyla uzun bir süre,
kitanm büyük bir bölümünde istilalar, uzayip giden savaglar ve yabanci
iggalleri, kentlerin, fabrikalarm, kara ve demiryollarmin bombalanma-
si, ablukalar dolayisiyla çekilen yiyecek ve hammadde darligi, milyon-
larca insanin askere alomasi ve milyonlarca hayvanm telef olmasiyla
sikotilar yaganmigti. Savaç· baglamadan önce bile Avrupa'nm
"dogal"
ekonomik geligmesi --
ve otargi, ekono-
mik milliyetçilik ve bagkalarina zarar vererek kazanç saglama orta-
*
Machtstaat: Askeri guce dayah devlet. ç.n.
--
. 498
I
mi"2" içinde, Avrupa'nm ekonomik buyumesini en üst düzeye çikarmak
mümkün degildi. 1945°ten sonra ise yalnizca, geçmigin yanliglarina düg-
meyecek ekonomik yapilar kurmaya kararli Monnet, Spaak ve Hallste-
in gibi Avrupalilar" degil, kendisiyle içbirligine dayali bir atihm
"yeni
499
çerse ölçsün, bölgesel egitsizliklerin sürmesine ragmen çok buyük ka-
zançlar elde edildigini gösteren igaretler açikti.
Eski Büyük Güçlerin her birinde olup bitenler incelenirse, bu genel
ekonomik büyüme ve degiçikligin hem hizi hem de sonuçlarmdaki genig
farklihklar açikça görülecektir. Alplerin goneyinde gazetecilerin abarta-
rak "Ïtalyan mucizesi" diye adlandirdiklari gey oldu; ülkenin GSMH'si
gerçek degerlerle 1948'den sonra iki savag arasindaki yillarda olanin
hemen hemen üç kati hizla yükseldi;.gerçekten de Îtalyan ekonomisi bu
yillarda büyümenin yavagladigi 1963'e kadar, Japonyave Bati Almanya
digmda kalan tüm ülke ekonomilerinden daha hizla geligti. Ancak belki
bu da, geriye dönnlüp bakildiginda, çaçartici gärünmemektedir. Italya,
Avrupa'nin "Dört Büynkler"i arasinda her zaman için en az geligmig
olaniydt; bu da büyüme potansiyeli, onlarmki kadar tam olarak kulla-
nilmamig demekti. Fagist ekonomik politikalarm saçmaliklarindan kur-
tulan ve Amerikan yardimmdan fazlasiyla yararlanan Ìtalyan imalatçi-
lari, ülkenin daha dügük ücret maliyerinden ve tasanm konusundaki
saglam ününden yararlanarak ihracati, özellikle de Ortak Pazar içinde,
gagirtici bir hizla artirdilar. Hidroelektrik ve digardan ucuza ahnan pet-
rol, yerli kömur kaynaklarmm eksikligini giderdi. Motor yapimi büyük
bir itici güç olugturdu. Yerel tuketim düzeyleri yükselirken, yerli oto-
mobil üreticisi FIAT, uzun yillar iç pazarda rakipsiz bir konumda kaldg
bu da ona Alplerin kuzeyine dogru yaptigi ihracat atihmi için saglam
bir taban sagladi. Ayakkabi ve gik giysiler gibi geleneksel mamullere ye-
ni ürünler ekleniyordu; 1960'h yillarda Italyan buzdolaplari Avrupa'da
bagka ülkelerin hepsininkinden daha fazla satildi.- Ancak bu, hiçbir za-
man tam bir bagari olmadi. Italya'nin kuzeyi ile güneyi arasindaki fark
sürekli sabit kaldi. Hem kentlerdeki yoksul mahallelerde, hem de daha
yoksul kirsal alanlardaki toplumsal kogullar, Kuzey Avrupa'da oldu-
gundan çok daha kätüydü. Yänetimden kaynaklanan istikrarsizhklar,
genig çaph bir ekonomi,"
'büyük
500
i
l
savunma
söz konusu oldugunda, 1957den sonra büyük konvansiyonel kuvvetle-
,
re sahip olmaktan çok daha ucuza çikan ama Büyük Güç statüsünün
gene de sürdügü izlenimini veren nükleer caydiricihga dayanma politi-
kasi sayesinde; ekonomik konularda da Ingiltere'nin 1950'li ve 1960'h
yillara özgü genel büyümeden payini almig olmasi sayesinde. Büyüme
oranlari Avrupa'dakilerin hemen hemen en dügük degerleri olsa da, ge-
ne de änceki onyillarda olan geniglemeden daha iyiydi ve Macmillan'm
Îngiliz seçmenlerine kadar bundan iyisini görmediniz!" iddia-
"bugüne
501
kargismda kulturden gelen olumsuz bir tutumun meydana getirdigi bi-
legim. Yeni zenginlikle birlikte, tasarimlari daha lyi olan Avrupa ürünle-
ri ile daha ucuz Asya mallari ithalatinda büyük bir kabarma oldu;
bu
da ödemeler dengesi güçlüklerine, sterlin bunahmina, enflasyonun kö-
rüklenmesine ve böylece daha yüksek ücret taleplerinin dogmasma ya-
rayan devaluasyonlara yol açti. ingilizhükümetleri enflasyonu durdur-
mak ve sürekli büyüme için uygun kogullari yaratmak üzere çegitli
za-
manlarda fiyat denetimleri uygulama, ücret artiplari ile ilgili yasalar ç1-
karma ve mali deflasyon yoluna gittiler. Bunlarm etkisi, ender olarak
uzun süreli oldu. Ingiliz otomobil sanayii sürekli olarak yabanci rakip-
leri karç1sinda sarsildi; bir zamanlar geligmekte olan gemi yapimi sana-
yii hemen hemen tümüyle Deniz Kuvvetleri Komutanligima siparigleri-
ne dayamr hale geldi, elektrikli aletler ve motosiklet üreticileri artik re-
kabet edemeyecek duruma dügtüklerini gördüler. Bazi girketler (ICI gi-
bi) bu egilimlerin digmda kalan önemli istisnalardi; Londra kentinin
sundugu mali hizmetler de iyi gitti ve perakende satiçIarda zayiflama
olmadi ancak Ingiltere'nin sanayi tabanindaki
agmma aman vermi-
-
yordu. 1971'de Ortak Pazara girilmesi de umut edildigi gibi her derde
deva olmadi: Ingiliz pazarmi mamul mallarda daha da büyük bir reka-
bete sokarken, bir yandan da ingiltere'yi AET'nin tarimdaki pahah fi-
yat politikalariyla bagladi. Kuzey Denizindeki petrol de hizir gibi yetig-
mig degildi: Ingiltere'ye-çok büyük döviz kazançIari getirdi
ama bu,
sterlinin fiyatmi öylesine yukari çekti ki mamul ürünler ihracati
zarar .
gördü.=
Ekonomik istatistikler, Bairoch'un "Büyük Britanya'nin sinai geri-
lemesinin hizlanmasi"226 diye adlandirdigi olugumun ölçüsünü göster-
mektedir. Ingiltere'nin dünya imalat sanayii üretimi içindeki
pay1
1953'te yûzde 8,6'yken, 1980'de yüzde 4'e kaydi. Dünya ticareti
payi
hizla inerek, yüzde 19,8'den (1955)yüzde 8,7ye dügtü (1976). Gayri
safi milli hasilasi, 1945'te dünyada bagtan üçüncü
durumdayken, sira-
styla Bati Almanya'mn, Japonya'nm ve Fransa'nmkinin gerisine dügtü.
Kigi bagina harcanabilir geliri sürekli olarak daha küçük ama daha zen-
gin bir sürü Avrupa ülkesininkine geçildi; 1970'li yillarin sonlarmda,
bu deger Akdeniz ülkelerininkine, Bati Almanya'mn Fransa'nm ya d
Benelux ülkelerinkinden daha yakindi.22" Kugkusuz, Ingiltere'nin payla-
rmda olan bu gerileme
(gerekdünya ticareti, gerek dünya GSMH'sinda
olsun) özel teknik ve tarihsel kogullarm daha önceki onyillarda ülkeye
global zenginlik ve ticaretten orantisiz büyüklükte bir saglamig 01-
pay
masindandi; mademki artik bu özel kogullar ortadan kalkmig
ve öbür
ülkeler kendi sanayilegme potansiyellerini kullanacak hale gelmiglerdi;
o halde Îngiltere'nin nispi konumunda dügme olmasi dogaldi. Bu kadar
çok ve bu kadar hizla dügmesi gerekir miydi, bu ayri bir konudur; Av-
502
I
I
I
I
anya wirschaftswunder'ini ya da
oldugunu
"dogal"
yalmzca Birlegik Devletler vardi- giderek daha çok sayida firma ve ye-
"konuk
rel topluluk niteliksiz igçiye olan acil talebi karydamak üzere ig-
çiler" getirme geregini duydular. Alman ekonomisi, ayni yüzyil içinde
üçüncü kez olmak üzere yeniden Avrupa'nm ekonomik büyümesinde
güç odagi haline geldi.23'
O halde bu, istatistiksel açidan kesintisiz bir baçari olmuçtu. 1948-
1952 yillari arasinda bile Alman sanayii üretimi yüzde 110, gerçek
GSMH'si da yüzde 67 oramnda yükseldi.232 Ülkenin Avrupa'da en yük-
sek gayri safi yatirim düzeylerine ulagmasi sayesinde, Alman firmalan
sermayeye kolayca ulagma imkânlarmdan fazlastyla yararlandilar.
1946'da hemen hemen hiç olmayan çelik verimi, kisa surede Avru-
pa'daki en yüksek miktara ulagti (1960'ta 34 milyon tonun üzerindey-
di); aym gey öbür sanayi dallarmin çogu için de geçerliydi. Ülke yillar
boyu, gayri safi yurtiçi hasilada en yüksek büyümeyi gerçekleptirdi.
1952'de ancak 32 milyar dolar olan GSMH, on yll sonra Avrupa'daki
sonunda da 600
en yuksek degerdi (89 milyar dolar); 1970'li yillarm
503
milyar dolari agmigti. Kigi bagina harcanabilir geliri 1960'ta
1.186 do-
lar gibi gösterigsiz bir rakamdan (o zaman Birlepik Devletlerinki de
2.491 dolardi), 1979'da çarpici bir rakam olan 10.837 dolari buldu
-
ül-
keler" arasmda ikinci en bagarih devlet olduklari kesindi. Bu durum,
daha da dikkat çekici hale geliyordu çünkü ülke, topraklarimn yüzde
45'inden, nufusunun da yüzde 35'ini agan bir bölümünden ayrilmigti;
ne gariptir ki, Demokratik Alman Cumhuriyeti de sayilari milyoniara
varan yetenekli çaliganim batiya kaptirmig olmasina ragmen, kisa bir
süre sonra (SSCB de dahil) tüm Avrupa devletleri arasinda
kisi bagma
en verimli ve en çok sanayilegmig ülke oldugunu g.ästerecekti. 1937
si-
nirlarma dönmek mümkün olsa, birlegik bir Almanya
Avrupa'da bir
kez daha ekonomi alanmdaki tüm rakiplerinin çok önüne geçecek ve
belki de kendisinden çok daha büyük olan SSCB'nin bile önemli älçüde
gerisine dugmeyecekti.
Sirf Almanya'nin yenik dügmüg ve bolünmüy olmasinda
ve ulusla-
rarasi statüsünün (veBerlin'inkinin) hâlâ
"anlagma
güçleri" tarafindan
düzenlenmesinden dolayi, bu ekonomik agirhk politik kudrete dönüg-
medi. Dogudaki Almanya'ya karçi dogal bir sorumluluk duyan Federal
Cumhuriyet, NATO-Varçova Pakti iligkilerinde meydana gelen her tür-
lü 1sinma ya da soguma kargismda özellikle duyarhydi. Dogu Avrupa
ve SSCB ile en çok ticareti olan ülkeydi; ama purasi da açikti ki bir
sa-
vag daha oldugu takdirde, cephe hatti uzerinde yer ahyordu. "Alman
militarizmi"nin yeniden dirilmesi ihtimali kargismda Sovyetler'in
ve
(onlardanancak biraz daha az olarak) Fransizlarin duydugu telay yü-
zünden, hiçbir zaman nükleer bir güç haline gelemeyecekti. Polonya
ve
Çekoslovakya gibi kompulari kargismda suçluluk, Rusya kargisinda
za-
yifhk duyuyor, Birlegik Devletlere de çok bagimli oldugunu
biliyordu;
de Gaulle'ün önerdigi özel Fransiz-Alman iligkisini minnet drygulariyla
karydadi ama kendi ekonomik gücünd Fransizlarm daha iddiaci politi-
kalarmi denetlemek üzere kullanabileceginihissettigi zamanlar pek
en-
der oldu. Kendi geçmigleriyle derin bir dügünsel hesaplagmaya dalan Ba-
ti Almanlar uluslararasi iligkilerde iyi takim arkadaglari olarak görün-
mekten çok memnundular ama belirleyici rol
oynayan liderler gibi gö-
rünmek istemiyorlardi.234
Bu durum, Fransa'nin sava; sonrasi dünyasmda, daha dogrusu de
Gaulle'un devletin dümenini eline aldigi 1958 sonrasi dünyada oynadi-
gi tolle çok belirgin bir zitIik gästeriyordu. Yukarida da deginildigi gibi
504
(s. 472-73), Monnet'in çevresindeki planlamacilarin 1945'ten sonra el-
de etmeyi umduklari ekonomik ilerleme sämürge savaglari, politik is-
tikrarsizliklar ve frankm zayifhgi yüzünden etkilenmigti. Ama Çinhindi
ve Cezayir mücadeleleri sirasinda bile Fransiz ekonomisi hizla büyüdu.
Onyillardan beri ilk kez nüfus artiyor ve bäylece iç talebi körüklüyor-
du. Fransa zengin, renkli ama yari geligmig bir ülkeydi; ekonomisi de
1930'lu yillarin bagindan beri durgunluk içindeydi. Sirf barigm gelmesi,
merikan yardiminin ülkeye girmesi, kamu hizmetlerinin devletlestiril-
esi ve daha genig bir pazarin sagladigi itici guçle büyüme mümkündü.
ûstelik, Fransa'nm küçük kent ve tarim agirhkli ekonomisi yuzünden
(Ïtalyagibi) kigi bagina sanayilesme düzeyi oldukça duçüktü; bu da bu
alandaki artislari oldukça gösterigli hale getirdi: 1953'te 95'ken,
1963'te 167'ye, 1973'te 259'a çikilmigttr (B.K.'nin 1900=100 oluguna
göre)." Yilhk buyüme orani 1950'de ortalama yuzde 4,6'ya ulagti ve
Ortak Pazarm özel düzenlemeleri Fransiz tarimini dünya pazari fiyatla-
ri kargisoda korumakla kalmadi, ona Avrupa içinde genig bir pazar da
sagladi. Bati'daki genel büyüme, Fransa'nin geleneksel yüksek katma
degerli mallarmi (giysi,ayakkabi, parap, mücevher) ihracatma da yar-
dimci oldu; bu ihraç mallari arasma artik uçak ve otomobiller de katil-
nugti. 1949-1969 arasmda otomobil üretimi on kat, alüminyum alti
kat, traktör ve çimento därt kat, demir ve çelik iki buçuk kat artti."
Ülke, az sanayilegmig olsa da, her. zaman için oldukça zengindi; 1970'li
yillarda ise çok daha zengin olmuy ve genelde daha çagdaç bir görünüm
almigtir.
Bununla birlikte, Fransa'nm büyümesi hiçbir zaman Ren'in ötesin-
deki kompusununki kadar genig bir sanayi tabanma dayanmiyordu ve
Cumhurbagkam Pompidou'nun, ülkesinin yakmda Bati Almanya'yi ge-
çecegine iligkin umutlarmm gerçeklegmesi pek mümkün degildi. Elekt-
rik, otomobil ve uzay sanayilerindeki birkaç önemli istisna digmda,
Fransiz firmalarmin çogu hâlâ küçük ve sermayeleri yänünden yetersiz-
di; ürünlerinin fiyatlan da Almanya'nmkilere kiyasla çok yüksekti. Ta-
nmda gerçekleptirilen
"daha
verimli hale getirme" iglemlerine ragmen
pek çok küçük çiftlik hâlâ duruyordu -- aslmda bunlar Ortak Pazarm
para destegi politikasiyla -varhklarmi sürdürmekteydiler; ancak, Fran-
sa'mn kirsal kesimi üzerindeki baskilar ile sanayideki çagdaylagmamn
getirdigi toplumsal gerginlikler (eskiçelik fabrikalarm kapatilmasi vb.)
iççi smifi arasmda hognutsuzluklarin patlak vermesine yol açti; bunla-
rin en ünlüleri de 1968 ayaklanmalarlydi. Yerli yakit kaynaklari baki-
mmdan fakir olan Fransa digardan alman petrole agiri bagimli hale gel-
di ve (iddialinukleer enerji programma ragmen) ädemeler dengesi, pet-
rolün dünya fiyatma göre giddetli dalgalanmalar gösterdi. Bati Alman-
ya'yla olan ticaret açigi sürekli artti ve (rahatsizedici de olsa) Alman
505
marki kargisoda düzenli olarak devalüasyonlar yapma geregini dogur-
du -
506
I
solugunu kesti, uyanan korkunun yaygm olmasma ve Brüksel'de önem-
li ölçüde planlama çahymalari yapilmasina ragmen, Japonyave Ameri-
ka'dan gelen rekabet tehditine kargilik verecek yüksek teknoloji politi-
kalarmm olugturulmasi zordu. Ancak, bu tür pek çok zorluk bir yana
birakihrsa, AET'nin ekonomik boyutlarinin büyüklügü, uluslararasi
görünümün 1945 ya da 1948'dekinden änemli älçüde farkli olduguna
igaret ediyordu. AET dünyada üretilen mallarm en büyük ithalatçisi ve
ihracatçisi durumundaydi bu ticaretin büyük bir bälümü Avru-
.(ancak
507
milyara çikti; otomobil uretimi 74.000 birimden, 524.000 ve 2,2 mil-
yon birime siçradi ürünlerde meydana gelen artiçlarla ilgili liste nere-
deyse hiç durmadan uzatilabilir.23' 1950'lerde ortalama yilda yüzde
10'un üzerinde bir büyüme gösteren genel sanayi verimi 1953'te farazi
olarak 100'ken, 1964'te 421'e çikti,24 bu da olaganüstü bir bagariydi
--
durumdan kaygi
duyan Sovyet planlamacilarin ve bakanlarm bu alana gösterdikleri ilgi-
ye ve akittiklari onca sermayeye ragmen.21 SSCB'deki tarim sektörünün
'
bagarilardi.
ikinciciddi kusur, tahmin edilebilecegi gibi, Sovyetler Birligi'nin nis-
pi ekonomik konumu açismdandi. 1950'll yillarda ve 1960'larin bagla-
rinda, ülkenin hem dünya imalat verimi hem de dünya ticareti içindeki
508
i
li
509
de meydana gelen geligmelerin Bati'nm nispi zenginligini daha da göz-
ler önüne serdigi bir zamanda (äzelliklede Dogu Avrupa'da) buyük bir
hognutsuzlukla kargilandigi gärüldü. Son olarak da Rusya ve yandagi
komünist rejimler bir dizi reform dügünebilirdi ve bunlar yalmzca ali-
gilmig, yozlagmaya son verici ve bürokrasiyi silkeleyici çegitten reform-
lar degil, sistemin kendisiyle ilgili, kipilerin özendirilmesini saglayan,
daha gerçekçi bir fiyat mekanizmasi getiren, özel tarimin geniglemesi-
açik
ne izin veren, tartigmayi ve yeni teknolojilerin kullammmda giri-
imciligi tegvik eden vb. türden reformlar olabilirdi; bir bagka deyigle,
Macarlarin 1970'lerde ustaca yaptiklari gibi, yavag sokulan.
"yavag
510
i
l
Çünkü gerçek olan guydu ki, Pax Americana'nin en güçlü oldugu dö-
nemde bile, ülkenin rekabet gücü rahatsiz edecek kadar dügmüç olan
kigi bayma ortalama yillik büyüme oram yüzünden aginmaya baglamig-
ti; özellikle de daha änceki onyillarla kargilagtirihrsa (bkz.Tablo 42).
TABLo 42
KISI BASINA YILLIK ORTALAMA VERÏM BÜYÜMESÎ ORANLARI, 1948-1962"
.
(1913-50) . 1948-62
Birlegik Devletler (1,7) 1,6
.
B.K. (1,3) 2,4
Belçika (0,7) 2,2
Fransa (0,7) 3,4
Almanya / FAC
'
(0,4) 6,8
Italya (0,6) 5,6
tari'hsel-açidan
Bunun, gene bir geligme oldugunu ileri sür-
"dogal"
511
Ar-Ge* yatirimlari, äbür ülkelere kiyasla, yava yavag azahyordu, sa-
vunma harcamalari da milli hasilanin bir oram olarak, Bati bloku ülke-
lerin hepsinde oldugundan daha büyüktü. Ayrica, Amerika nüfusunun
giderek artan bir bölümü sanayidenhizmetkesimine,yani.verimliligi
dügük olan alanlara kayiyordu."
Bu geligmelerin çogu, 1950'li ve 1960'h yillarda Amerikan yüksek
teknolojisinde (özelliklede havada) meydana gelen göz kamagtirici ge-
ligmeler, gösterigli arabalar ve renkli televizyonlara olan talebi kiçkirtan
büyük zenginlik ve Birlesik Devletlerden dünyanin daha yoksul bälgele-
rine dig yardim, askeri harcama ya da bankalarm ve girketierin yatirim-
lari yoluyla gözle görülür dolar akigi sayesinde gizli kaldi. Bu bakim-
dan, 1960'll yillarm ortalarmda Servan-Schreiber'in le défi Americain**
diye adlandirdigi durum kargisoda yaygm olarak duyulan korkuyu ha-
tirlamak aydmlatici olmaktadir B.D. yatirimlarinin diga dogru çok
-
büyük bir dalga halinde Avrupa'ya (ve daha genig cerçevede dügünülür-
se her yere) taparak buralari ekonomik uydulara dänügtürmesi; Exxon
ve General Motors gibi çokuluslu dev girketlere saygi ve korku ya da
nefretle bakilmasi ve bu egilimlerle baglantili olarak Amerikan i; yöne-
timi okullarinca yayilan incelikli yönetim tekniklerinin gärdügü say-
gi.2'2 Belli bir ekonomik perspektiften bakinca Birlegik Devletler yati-
rimlarino ve üretiminin bu yolla transferi gerçekten de bir ekonomik
güç ve yenilik göstergesiydi; bäylece daha dügük emek maliyetlerinden
yararlanlyor ve denizagiri pazarlara daha çok girme imkäm sagliyordu.
Ancak bu sermaye akigi zamanla öylesine güçlendi ki Amerikalilarin
mamul maddeler, yiyecek maddeleri hizmetler ihraca-
"görünmez"
ve
tmdan kazandiklari fazlalari agir basmaya bagladi. Artan bu ödemeler
açigi 1950'li yillarm sonunda bir miktar altmm Birlegik Devletler digma
çikmasina yol açtigt halde, çogu yabanci hükümetler altmla ädeme tale-
binde bulunmak yerine ellerinde daha çok dolar tutmaktan memnun-
dular. (dolar o siralarda önde giden rezerv para birimiydi.)
.
Ancak 1960'11 yillar flerledikçe bu rahatlik ortamt uçup gitti. Hem
Kennedy hem (daha da büyük oranda) Johnsonyönetimi denizagiri yer-
lerdeki askeri harcamalari artirma istegindeydifer ve bu yalntz Vietnam
için degildi; oysa Vietnam'daki çatigma ülke digina olan dolar akipini bir
sele döndürmügtü. Hem Kennedy hem (dahada büyük oranda)
Johnson, \ <
*
Ar-Ge: R8cD (Aragirma ve Gehgirmeh -
ç.n.
Le défi Americain: Amerika'mn meydan
"
okuyuçu. -
ç.n.
512
rma, B.D. firmalarmm dig yatirimlarinin (Johnson yönetimince) dizgin-
lenmesine, sonra da Johnson'un yeni bir araç olan Eurodolara yönelmesi-
ne yol açti. Ayni dönemde B.D'nin (Comecon dipindaki) dünya altm re-
zervi içindeki payi hiç durmadan dugerek, yüzde 63'ten (1950),yüzde
27'e (1973)indi. Tüm uluslararasi ädemeler ve para akigi sisteminin, bir-
birleriyle etkilegim içinde bulunan bu sorunlar altmda egilip bukülmesive
de Gaulle'ün, Amerika'nin ihracati" diye gärdügü oluçuma
"enflasyon
veriyor gibi
görünseler de, bu destek (Amerika'daki faiz oranlarinin daha yüksek
olugu yüzünden) ülkeye çok fazla miktarda nakit paranin çekilmesi, bu
yüzden dolarm fiyatmm yapay olarak yükselmesi ve ülkenin net borç ve-
rici ülke durumundan, net borç ahci ülke haline gelmesi pahasina oldu;
Amerikah imalatçilar için ithal otomobiller, elektrikli aletler, mutfak eg-
yalari ve bagka mamullerle rekabet etmek giderek daha zorlagti. Sagirtici
olmayan bir geligmede, bir zamanlar dünyadaki en yüksek GSMH olan
Amerika GSMH'smin listede apagilara dogru inmeye baglamastydi."
Amerikan ekonomisini ve bu ekonominin ihtiyaçlarim Îsviçre'nin ge-
lirleri, ya da Japonya'nmverimliligi ile ilgili seçme kargilagtirmalar yapa-
rak ele almak yerine daha genig bir açidan görebilenler için,
gene de tesel-
li konusu olabilecek yönler vardi. Calleo'nun igaret ettigi gibi, Ameri-
513
ka'nin 1945 sonrasmda uyguladigi politika birtakim çok temel ve önemli
amaçlara ulaçmigti: 1930'lardaki gerilemeye kargi yerli zenginlik; Sovyet
yayilmaciliginin savaga meydan vermeden durdurulmasi; Bati Avrupa
ekonomilerinin -ve
TABLo 43
GAYRISAFi DÜNYA HASILASI PAYLARI, 1960-1980"
(yüzdeolarak)
1960 1970 1980
Daha azgeligmig ülkeler 11,1 , 12,3 14,8
Japonya 4,5 7,7 9,0
Çin 3,1 3,4 4,5
Avrupa Ekonomik Toplulugu 26,0 24,7 22,5
Birlegik Devletler 25,9 23,0 21,5
Öbür gehymig ülkeler 10,1 10,3 9,7
SSCB 12,5 12,4 11,4
Öbür komunist ülkeler 6,8 6,2 6,1
514
I
l
TABLo 44
NÜFU5.,
1980'DE KζÏBASINA GSMH VE GSMH2s
Kigi bagna GSMH
Nüfus GSMH (milyar
(milyonolarak) (dolarolarak) dolar olarak)
2.907
B. Almanya 61 13.590 828
Fransa 54 11.730 633
B.K. 56 7.920 443
Îtalya 57 6.480 369
Bati ve Dogu Almanya birlikte 78
- 950
Çin2" 980 290 ya da 450 284 ya da 441
515
üretim merkezlerinde görülen olaganüstü hizh degigikliklerin, bugü-
nün önde gelen güçlerinin yüksek stratejik gelecekleri açisindan etki-
leri olmasi kaçmilmazdir ve bunlar son bir bälüm içinde incelenmeye
deger.
516
I
l
TARIH VE SPEKÜLASYON
baghgi olan bir bölüm, yalnizca kronoloji açismdan degil, çok
Böyle daha önemli bir biçimde, metodoloji açismdan da bir degigiklik ol-
duguna igaret etmektedir. Çokyakin geçois bile tarihtir; egilim ve kay-
olam temel
"geçici
517
rilmamasi için iyi bir uyari olu turmaktadir; politika ve diplomasi dün-
yasi da hiçbir zaman düz çizgiler izleyen bir dünya olmamigtir. Çagdag
meselelerle ilgili eserierdeki son bölümlerin bir çogu, ancak bir-iki yil
sonra olaylar daha iyi anlayildigi için degistirilmek zorunda kalmistir;
bu bölümünde yara almadan kalmasi papirtici olacaktir.
Ilerde olacaklari anlamanin belki -de en lyi yolu, geriye dogru, son
beg yüzyil içinde Büyùk Güçlerin nasil yükselip çöktügune bakmaktir.
Bu kitapta savunulan ana dügünce çudur, esas olarak ekonomik
ve tek-
nolojik geligmelerle harekete
geçen bir degigme dinamigi bulunmakta-
dir ve bu sonra da toplumsal yapilari, politik sistemleri, askeri gücü
ve
tek tek devlet ve imparatorluklarin konumunu etkilemektedir. Bu glo-
bal ekonomik degigikligin hizi hep bir kararda olmamigtir; bunun da
sebebi teknolojik yenilik ve ekonomik büyüme hizmin kigi olarak bulu-
u yapanm ve-girigimcínin durumunu oldugu kadar, iklim, hastalik, sa-
vaglar, cografya, toplumsal
çerçeve vb.'ye bagli olarak düzensiz olma-
sodan ibarettir. Ayni gekilde, yerküre üzerindeki farkli
bölge ve top-
lumlar, daha hizh ya da daha yavag büyüme hizlarma sahip olmuçIar
ve
bu yalruzca teknoloji, üretim ve ticaret yapilarmm degigmesine göre de-
gil, onlarm yeni verimlilik ve zenginlik artiglari usullerini kabul egilim-
lerine göre de olmustur. Dünyadaki bazi alanlar yükselirken, äbürleri
geride kalmigtir nispi olarak ya da (kimizaman) salt anlamda. Bunla-
-
518
maktadir. Bununla birlikte, gerçek gudur ki, dünyanm askeri güç denge-
lerindeki önemli degigiklikler, verimlilik dengelerindeki degigikliklerin
ardmdan gelmigtir; dahasi, uluslararasi sistem içindeki çegitli impara-
torluklarm ve devletlerin yükseliçleri ve çäkügleri, zaferi her zaman en
büyük maddi kaynaklara sahip olan tarafm kazandigi Büyük Güç sa-
vaglarmm sonuçlarlyla da dogrulanmigtir.
Böylece, bundan sonra söylenecekler, tarihten çok spekülasyon
lurken, son beg yüzyildaki bu genig egilimlerin sürecegi yolunda inam-
11'rhgiolan bir varsayima dayanmaktadir. Uluslararasi sistem, bir süre
için ister alti, ister iki Büyük Gücün egemenligi altmda bulunsun, kural
tanimaz niteligini sürdürmektedir -- yani egemen, bencil ulus-devletin-
den daha büyük bir otorite bulunmamaktadir.' Belirli dänemlerin her
birinde, bu devletlerin uzun süreli gûçten aldiklari nispi pay büyümekte
ya da ufalmaktadir. Dünyanin 1987 ya da 2000 yihnda oldugu gibi kal-
ma ihtimali 1870'te ya da 1660'ta oldugundan daha büyük degildir.
Tersine, kimi iktisatçilar uluslararasi üretim ve ticaret yapilannm hiç
olmadigi kadar hizla dešigtigini ileri sürmektedir: Tarim ve hammadde
"istih-
de-
gigiklik yaratacak koçullara bagh olarak, kimi yerde daha hizh, kimi
yerde daha yavag. Agagidaki tahminleri fazlasiyla gelip geçici kilan da,
her geyden çok bu noktadir; çünkü, sözgelimi Japonya'nmson 40 yil
içinde gösterdigi çarpici ekonomik geligmenin bundan sonraki 20 yil
içinde de surecegine iligkin bir güvence verilemez. Rusya'nin 1960'lar-
dan beri gerilemekte olan büyüme oranlarinm, ülkenin ekonomik poli-
519
tikasi ve mekanizmalarinda yapilan degigiklikler göz önüne ahnirsa,
1990'h yillarda yeniden yükselmesi de imkânsiz degildir. Ancak
mevcut
egilimlerin igaret ettiklerine bakmca, bu sonaçlarm ikisi de çok müm-
kün görünmemektedir. Bir bagka biçimde ifade etmek gerekirse, gimdi
ile 21. yüzyihn baglari arasinda Japonyadurgunluk agamasma girecek
ve Rusya'da ekonomik yönden ileri gidecek olursa bu, ancak kopullar-
da ve politikalarda, eldeki bilgilere gäre beklenmesi akla yakin görünen
degigikliklerden çok daha kesin degigiklikler sonucunda olabilir. Sirf
dünyanm 15 ya da 25 yd sonraki gärügüne iligkin tahminierin yanhy
çikma ihtimali var diye, insanin, bugün için geçerli genel geligmelere
dayah akla yakin beklentiler yerine, inanithgi olmayan sonuçlari cercih
etmesi gerekmez.
Sözgelimi, günümüzün daha iyi bilinen "global
egilimler"inden bi-
ri olan Pasifik.bölgesinin yükseligi sürecek diye beklemek, akla
uygun-
dur; bunun da tek sebebi, bu geligmenin çok gerrig tabanli olmasidir.
Yalmzca bir ekonomik güç odagi olan
mekte olan dev
Japonya'yidegil, hizla degig-
Çin Halk Cumhuriyetini; yalmzca Avustralya ve Yeni
Zelanda gibi zengin ve yerlegik sanayi ülkelerini degil; Tayvan, Güney
Kore, Hong Kong ve Sinpagur gibi yeni sanayilegmekte olan
son dere-
ce baçanh Asya ülkelerini de içine almaktadir - ayrica daha genig olan
Güneydogu Asya OlkeleriBirligi (ASEAN) içindeki Malezya'yi, Endo-
nezya'yi, Tayland'i ve Filipinleri de; daha geni; çerçevede dügünülürse,
Pasifik'teki Birlegik Devletlere bagh eyaletleri ve Kanada'ya ait toprak-
lari da içine ahr." Bu çok genig alandaki ekonomik büyüme birtakim
etkenlerin elverigli bir biçimde bir
araya gelmesiyle hiz kazanmigtir: Ih-
racata yönelik toplumlar tarafindan smai verimlilikte saglanan gör-
kemli yükselme ve bu sayede diç ticarette, gemi tagimaciliginda
ve mali
hizmetlerde meydana gelen büyuk artiplar; yeni teknolojilere oldugu
kadar, daha ucuz emek-yogun imalata dogru belirgin bir yönelim ve
tarim verimini (özelliklede tahil ve çiftlik hayvanlarmda) toplam nü-
fus büyümesinden daha hizli bir biçimde artirmaya yönelik son derece
bagarili çabalar. Her bagari öbürleriyle elverigli bir etkilegim içine gir-
mig ve böylelikle geleneksel Batih güclerin
-onlar
kadar Comecon'un
da- son yillarda ¯sagladiklarmi fazlasiyla gölgede birakan bir ekono-
mik genigleme saglanmigtir.
Säzgelimi, 1960'ta Asya-Pasifik ülkelerinin (Birlegik Devletler di-
mda) birlegik gayri safi yurtiçi hasilasi dünya GSYH'smm yalnizca
yüzde 7,8'iydi, 1982'ye gelindiginde, bu
oran iki kattan fazla artarak
yüzde 16,4'e çikmigti ve o zamandan bu yana bölgenin büyüme hizla-
ri, Avrupa'ninkini, Birlegik Devletlerinkini ve SSCB'ninkini giderek ar-
tan farklarla geçmigtir. 2000 yilma gelindiginde, dünya GSYH'som
yüzde 20'den fazlasma sahip olmasi çok muhtemeldir bu da Avrupa
--
520
I
ya da Birlepik Devletlerinkine egittir ve bu bagari son çeyrek yüzyilda
"çok
521
Bombardiman uçaklari ikinci Dünya Savagmda oldugunun iki
yüz katma mal olmaktadir. Avei uçaklari ikinci Dünya Savagin-
da oldugunun yüz kati ya da daha fazlasma mal olmaktadir.
Uçak gemileri ikinci Dünya Savagmdakine göre 20 kat, muhare-
be tanklari 15 kat daha pahahdir. Gato simfi bir denizalti ikinci
Dünya Savagmda ton bagina 5.500 dolara mal oluyordu, buna
karçi Trident, ton bagma 1,6 milyon dolara mal olmaktadir."
ayri avei
uçaklari gibi- silahlarm gittikçe daha büynk ölçude ve kaçmilmaz bir
biçimde incelikli hale gelmesi yüzündendir; ama silah yariglarmm kara-
da, okyanuslarm üzerinde ve altmda, havada ve uzayda devam etmesin- ·
522
I
den de kaynaklanmaktadir. Bu rekabetlerin en büyügü, NATO ve Var-
ova Pakti ülkeleri arasmdaysa da (iki süper güç yüzünden, dünya si-
lahlanma yatirimlarmm hemen hemen yüzde 80'i, bu ülkelerce yapil-
makta ve bunlar dünyadaki uçak ve gemilerin yüzde 60-70'ine sahip bu-
lunmaktadirlar) Ortadogu'da, Afrika'da, Latin Amerika'da ve Ïran'dan
Kore'ye Asya üzerinde daha ufak çaph silah yariglari --ve tabii savaglar-
surmektedir. Bunun bir sonucu olarak, Üçúncü Dünya Ülkelerinin aske-
ri harcamalarmda, en yoksul rejimler söz konusu oldugunda bile, bir
patlama gerçeklegmig ve bu ülkelere olan silah sattglari ve transferlerin-
de genig kapsamh artiglar meydana gelmigtir; 1984'e gelindiginde, 35
milyar dolar gibi muazzam bir miktara ulaçan dünya silah ithalati,
dünya tahil ticaretini geçmisti (33 milyar dolar). Sunada igaret etmek
yerinde olur ki, ertesi yil dünya askeri harcamalari toplam 940 milyar
dolara ulagmisti; bu da dünyamiz nüfusunun daha yoksul yarismm tüm
gelirinin bayagi üzerine çikiyordu. Dahasi, silaha yapilan bu harcama-
lar, global ekonomi ile ulusal ekonomilerin çogunun geniëlemesinden
daha hizh olarak artiyordu. Bagi Birlegik Devletler ve SSCB çekiyor, iki-
si de savunmaya yilda 250 milyar dolardan daha fazlasmi ay1riyor ve
bu miktari yakm bir gelecekte 300 milyar dolarm üzerine çikaracak gi-
bi görünüyorlar. Çogu ülkede silahh kuvvetlere yapilan harcamalar,
devlet bütçelerinden ve GSMH'dan gittikçe daha çok pay allyor ve bu
gidigi (Japonyaya da Lüksemburg'da oldugu gibi, amaç1arm rol oyna-
digi birkaç istisna digmda) silah harcamalarmi indirmek için içten bir
kararlilik yerine, ekonomik zayifhklar, saglam para darligi vb. dizginli-
yor." Worldwatch Institute'un,
"dünya
ekonomisinin militarizasyonu"
diye adlandirdigi süreç, gimdilerde bir önceki 25-30 yila göre daha hiz-
la ilerlemektedir.17-global
523
yan ürünler verebilecegi ileri sürülmesine ragmen, a iri silah harcamala-
nmn ekonomik büyümeye zarar verecegi yolundaki dügünceye karvi
çikmak giderek daha zor gäränmektedir." Askeri açidan dengesizce ge-
niëleyen çagdag toplumlarm yaçadiklan güçlükler, II. Philip Îspanya'si-
ni, II. Nicholas Rusya'smi ve Hitler Almanya'sim etkileyen güçlüklerin
birer tekrarmdan bagka bir gey degildir. Genig bir askeri kurulug, buyük
bir anit -gibi etkilenmeye yatkm gözlemcilere heybetli gärünebilir; ama
saglam bir temele dayanmiyorsa (bu temel bizim örnegimizde verimli
bir ulusal ekonomidir), ilerde çäkme riski tagir.
O halde, daha genig bir çerçeve içinde dügünüldügünde, bu egilim-
lerin ikisi de derin sosyoekonomik ve politik anlamlar tagimaktadir.
Belli bir ülkede büyümenin yavag olmasi, muhtemelen, halkm moralini
çökertecek, hognutsuzluklar yaratacak ve ulusal harcama öncelikleri
üzerindeki tartigmalari piddetlendirecektir, äte yandan hizli bir teknolo-
jik ve sinai genigleme temposu da özellikle bugüne
.kadar
sanayilegme-
mig bir toplumda birtakim sonuçlar doguracaktir. Genig kapsamh silah-
lanma harcamalari ulusal ekonomi içindeki belli bir takim sanayi kolla-
rina yararli olabilir; ancak kaynaklarm toplum içindeki bagka gruplar-
dan uzaklagmasina da yol açabilir ve ulusal ekonomiyi bagka ülkelerin
ticari rekabetiyle bag etme konusunda daha az yeterli hale getirebilir.
Sinir kapilarina dayanmig bir dügman olmadikça, yüksek savunma.har-
camalari yüzylhmizda hemen her zaman "silaha
kargi geçim" tartiçma-
sma yol açmigtir. Bu kadar açiktan olmasa bile, bizim amaçlarimiz açi-
sindan daha da önemli olan bir tartigmayi da ekonomik kudretiri askeri
gúçle olan gerçek iligkisi konusunda baglatmigtir."
O halde bugün, tarihte ilk kez olmamakla birlikte, bir ulusun dü-
zen tanimaz bir askeri-politik dünya içindeki varhét ile laissez-faire'ci
bir ekonomik dünya içindeki varhgi arasmda bir gerilim hüküm sür-
mektedir; bir yanda en son silah sistemlerine yaptig1 yatirimlar ve ulu-
sal kaynaklarin çok büyük oranlarda silahh kuvvetlere kaydirilmastyla
somutlagan stratejik güvenlik arayigi; äbür yanda da büyümeye (büyu-
me ise yeni üretim ve zenginlik yaratma yäntemleriyle saglamnaktadir),
verim artigma ve iç ve dig talebin gelismesine dayanan güçIenmig bir
ulusal ekonomiyle somutlagan ekonomik güvenlik araytyi arasmda -
524
I
i
525
bi olumsuz nitelikli amaçlar için garttir. Tiknolojik ve ticari degi iklik-
lerin egitsiz temposu dügünülürse, bu bagarilarm üçünn birden uzun sü-
reyle elde etmek, çok zor bir i; olacaktir. Ancak üçüncüsü olmadan iki-
sinin da ilk ikisinden herhangi birinin- elde edilmesi uzun vadede
-ya
kaçoilmaz olarak nispi güç kaybma sebep olacaktir; tabii, dünya gücü
dinamigine ayak uydurmayi bagaramayan, büyümeleri daha yavag tüm
toplumlarm kaderi de bu olmuçtur. Bir iktisatçmm yaptigi hesaba daya-
narak i aret edildigi gibi, "Tasavvur etmesi zordur ama bir ülkenin ve-
rimlilik büyümesi, Îngiltere'ninki gibi yüzyil boyunca öbür ülkelerin
yüzde bir gerisinde kalirsa, dünyanin tartigilmaz sanayi lideri olan o ül-
ke, bugün sahip oldugu orta halli ekonomi düzeyine inebilir."2°
Dünyanm ände gelen uluslarinin bu görevi yerine getirme konusun-
'kadar
masi girigmelere
yöneltilmesi gereginin birbirleriyle yarigan talepleri, ayni anda Büyük
Güçler arasinda hem en yoksul hem de stratejik açidan muhtemelen en
az elverisli olan bir konuma sahip Çin Halk Cumhuriyetinde (ÇHC),
bagka hiçbir yerde olmadigi kadar zorlayicidir. Ancak, ÇHC birtakim
526
sürüp giden güçlukler çekiyorsa da, ülkenin bugünkü liderleri Mosko-
va'da, Washington'da, ya da Tokyo'da ve tabii Bati Avrupa'da olanlar-
dan tümüyle daha tutarb ve daha gelecege dönük bir yüksek strateji ge-
ligtiriyor görünmektedir. Çin'i sikigtiran maddi kisitlamalar büyük ol-
makla birlikte, bunlar, sürdürülebildigi takdirde ülkeyi 10-20 yil içinde
degigime ugratma umudu veren ekonomik genisleme sayesinde hafifle-
mektedir.
Ülkenin zaylf yanlari o kadar iyi bilinmektedir ki burlara burada
Isaca deginmek yeterlidir. Pekin kendisini (bir ölçüde hakh olarak) tec-
rit edilmig ve sarilmig olarak görmüç tür. Bu kismen Mao'nun
Çin'in
komsularma yönelik politikalari yüzünden olsa da, onyillar içindeki re-
kabetlerinin ve emellerinin de bir sonucudur. Japonya'nindaha önceki
saldirganhklarinin anilari Çinlilerinzihninden silinmig degildir ve Pe-
kin'deki liderlerin Japonya'nm son yillardaki ani ve genig boyutlu bü-
yümesi kargismdaki ihtiyath tutumlarun pekigtirmektedir. 1970'li yll-
larda Washington'la iligkilerde buzlarm erimesine ragmen, Birlegik Dev-
letlere de bir ölçüde kugkuyla bakilmaktadir bu, Rusya kargismda bir
-
blok olusturmaya fazla hevesli görünen, Tayvan'a geçmek bilmez bir il-
gi duydugu anlagilan ve Üçüncü Dünya ulkelerineve devrimci hareket-
lere kargi Pekin'in hoguna gitmeyecek kadar istekle müdahalede bulu-
nan Cumhuriyetçi yänetim varken, äzellikle böyledir. Tayvan'in ve kiyi
açiklarmdaki daha küçük adalarm gelecegi sikmti verici bir konu ola-
rak durmaktadir ve ancak yari bastirilmig durumdadir. ÇHC'nin Hin-
distan'la olan iligkileri soguk kalrug, iki ülkenin Pakistan ve Rusya'yla
ayri ayri iligkileri yuzünden karmagik bir duruma gelmigtir. Çin, son
yillarda Moskova'nm kendisine "kur
yapma" çabalarina ragmen,
SSCB'yi baghca dig tehlike olarak görme zorunlulugunu .hissetmektedir
-- bu da yalmzca Ruslar simra yigmlarca tümen ve uçak yerlegtirmig ol-
duklari için degil, Ruslarm Afganistan'i iggal etmeleri ve daha da kaygi
verici olarak Sovyet destekli Vietnam devletinin güney'e dogru askeri
yayilmaciligi yüzündendir. O halde, bir ölçúde, yüzyihmizm daha änce-
ki dänemlerindeki Almanlar gibi, Çinlilerde, aym global güç sistemi
içindeki yerlerini saglamlagtirmaya çahgirlarken, "kugatilmiglik"
üze-
rinde de ciddi olarak dügünmektedirler.21
Üstelik häner gerektiren, çok tarafli bir dizi diplomatik görevi yeri-
ne getirmek durumunda olan bu ülke, baghca rakiplerine bakilarak de-
gerlendirildigizaman, askeri ya da ekonomik yönden çok güçlü olan
bir ülke de degildir. Çin Ordusu, sayisal açidan büyüklügüne ragmen,
çagdag harp araçlari yänünden hãlâ kaygi verecek kadar yetersiz dona-
nimhdir. Elindeki tanklarin, agir silahlarm, uçaklarm ve savag gemileri-
nin çogu Çin'in yillar önce edinmig oldugu Rus ya da Bati modellerinin
yerli örnekleridir ve daha sonraki, çok daha incelmig silah tipleriyle ay-
527
I
bir ülke için, belki de äbürlerinden daha önemli bir nokta olarak da-
ideoloji ile uygulamayi bagdagtirma yollarina iligkin dikkatli degerlen-
528
dirmeler isteyen, incelikli bir dengeleme politikasi gerektirmektedir.
Güçlükler olmasma ve ilerde yeni güçlükler çikacak gibi görünmesine
ragmen, bugüne kadar yapilanlar dikkat çekicidir.
Sözgelimi, Çin Silahh Kuvvetlerinin 1960'h yillardaki çirpmiglar-
dan sonra, kendilerini pek çok yönden nasil degigtirdikleri görülmekte-
dir. Halk Kurtulug Ordusunun (bu ordu, donanma ve hava kuvvetlerini
de içine almaktadir) planh bir biçimde 4,2 milyonluk personelden 3
milyona indirilmesi, aslinda gerçek güç açisindan bir artistir çúnkü
b nlardan çok büyük bir bölümü demiryolu yapimi ve belediye görev-
lerinde kullamlan destek kuvvetleriydi. Silahh kuvvetler içinde kalanla-
rm genelde daha nitelikli olmalan muhtemeldir: Yeni üniformalar ve
("burjuva" nitelikli olduklari için Mao tarafmdan kaldirilan) askeri
rütbelerin geri getirilmesi, bunun digardan görülen bir belirtisidir; ama
bu kuvvetler, büyük ölçüde gönüllülerin olugturdugu ordunun yerine
(devletinyüksek nitelikli personele ulagmasmi saglamak için) zorunlu
askerlik hizmetini getirerek, askeri bölgeleri yeniden düzenleyerek, da-
ha verimli hale getirmek üzere kurmaylarm sayismi indirerek ve Maocu
dönemde gözden dugtukten sonra, yeniden ortaya çikan akademilerde-
ki subayhk egitimini iyilegtirerek takviye edilecektir.24 ËUUUR yan1 Slfa,
sayica epey büyük olmalarma ragmen, bir hayli çagdigi kalmig silahla-
rm çagdaylagtirilmasi gerçekleptirilecektir. Donanmaya, destroyerler ve
refakat gemilerinden, hizli taarruz araçlari, hatta hoverkraftlara kadar
bir sürü yeni gemi saglanmaktadir; ve Çin çok buyük bir konvansiyonel
denizalti filosu olusturarak (1985'te107 denizalti ile) bu alanda dünya-
nm üçüncü en büyük kuvvetine sahip olmustur. Tanklarmda artik lazer-
li telemetreler bulunmaktadir; uçaklari ise çagday radarlarla donatil-
migtir ve tüm hava kogullarma uygun hale getirilmektedir. Tüm bunla-
rin yam sira çagdas muharebe meydani kogullari altmda genig çapli tat-
bikatlar yoluyla denemeler yapma (1981'deyapilan böyle bir tatbikata
uçaklarla desteklenen alti ya da yedi Çin Ordusu katilmig'- 1979'da Vi-
etnam'la yapilan çatigmada bunlar yoktu),23 ve Rusya ile olan simr bo-
"ileri
529
htzla geligtirmesi olmuytur. Gerçi, Çinlilerin yaptigi ilk denemeler Mao
olmugtu erdemlerini tercih
"halk
zamamnda ama Mao, savap"nin
ederken, nükleer silahlari açikça küçúmsemigti; buna kargi Deng yöne-
timi Çin'iolabildigince çabuk bir biçimde modern askeri devletler kati-
na çikarmaya kararhdir. Çin daha 1980'de yedi bin deniz milli menzili
olan (bu yalnizca SSCB'nin tümünü degil, Birlegik Devletlerin de bazi
bölümlerini kapsamaktadir) ICBM'ler* denemekteydi? Bir yll sonra da
roketlerinden biri üç uzay nydusu firlatti; bu ise, birden fazla sava bag-
likh roket teknolojisinin bir belirtisidir. Çin'innükleer kuvvetlerinin ço-
gu karaya baghdir ve uzun mesafeli olmaktan çok orta menzillidir; an-
cak bunlara yeni ICBM'ler,
(nükleer caydincilik yönünden) belki en
önemli adim olarak da, füze tagiyan bir denizalti filosu katilmaktadir.
Çin 1982'den beri denizaltilardan firlatilan balistik füze denemeleri
gerçekleptirmekte ve hem menzil, hem artig isabetini iyilegtirme çahy-
malari yapmaktadir. Çinlilerin taktik nükleer silah. denemeleri yaptikla-
nna iligkin bilgiler de vardir. Tüm bu yapilanlar, j;enigkapsamh atom
aragtirmalan ile ve Çin'in nükleer silahlarim geligtirme çaligmalarmin
uluslararasi smirlandirma anlagmalari yoluyla
"dondurulmasi"ni
red-
detmesiyle desteklenmektedir; çünkü böyle bir gey ancak mevcut Büyük
Güçlerin igine yarar.
Açikça belli olan bir askeri-teknolojik güce kargi, devam etmekte
olan zayiflik belirtilerine igaret etmek de kolaydir. Bir silahin ilk proto-
tipinin üretimi ile, bunun sinanip denendikten sonra büyük sayilarda
yapilarak silahli kuvvetlerin eline geçmesi arasmda her zaman için
önemli bir zaman farki olmaktadir; ve bu, sermaye ya da bilimsel kay-
naklar yönünden zengin olmayan bir ülke için özellikle böyledir. Ciddi
terslikler arasinda füze firlatma girigimi strasinda Çin deni-
-burlarin
530
edinmesi
ya da tasavvur edilebilecek her tehdite kargi hazirhk planlari
yapmasi mümkün degildir.
Bununla birlikte, Çin'in mevcut askeri gücü bile, ora birkaç yll ön-
cesinden çok daha agirhkli bir nüfuz saglamaktadir. Egitim, teykilatlan-
ma ve donanimdaki iyile;tirme çaligmalart PLA'yi* Vietnam, Tayvan ve
Hindistan gibi bölgesel rakipleri ile kargilagmak konusunda son 20 yll-
dakine gäre daha iyi bir duruma getirmis olmalidir. Sovyetler Birligi
karpsindaki askeri denge bile artik fazla orantasiz bir biçimde Mosko-
lehine olmayabilir. Asya'da ilerde çikabilecek anlagmazhklar bir
'nin
denklik", bir
"kuvvetler
dengesi mevcuttur" ve eger dog-
-
bagtayken) garip bir gekilde amaca zarar veren yollarla yapmig olsa bi-
le. 1983-1984'de yazan bir gäzlemci "Çin,1952'den bu yana sanayi ve
ç.n.
-
531
I
tarimda sirasiyla yakla ik yüzde 10 ve yüzde 3'lük yiluk büyüme oran-
lari ve GSMH'da her yil yüzde S-6'hk bir genel büyüme elde etmigtir""
demektedir. Bu rakamlar Asya'da Singapur ve Tayvan gibi digsatima
yönelik devletler"in bagarilarma denk olmasa bile, Çinkadar
"ticaretçi
genig ve kalabahk bir nlke için etkileyicidir ve hemen önemli bir ekono-
mik güce dönügmektedir. Bir hesaba göre, 1970'li yillarda Çin sanayi
ekonomisi, SSCB ve Japonya'mn 1961'de sahip olduklari sanayi ekono-
misi kadar (belkide ondan daha) genigti.* Üstelik, bir kez daha söyle-
mek yerinde olacaktir ki, bu ortalama büyüme oranlari 1958-1959 söz-
de lleri Dogru Büyuk Siçrayi; dönemini; Rusya'dan kopuçu ve 1960'11
yillarm bagmda Sovyet parasmm, bilim adamlarmm ve projelerinin ül-
keden çekilipini; smai planlamayi bozmakta kalmay1p hemen hemen bir
kugak boyu tüm egitim ve bilim sistemini de sarsan Kültür Devriminin
yarattigi karigiklik dönemini de kapsamaktadir. Bu olaylar meydana
gelmemig olsaydt, Çin'in büyümesi genelde daha da hizh olacakti -- bu
da, Deng önculügündeki son beg yilhk. reformlar döneminde tarunda
ortalama yüzde 8'lik, sanayide de göz kamagtirici bir oran olan yüzde
12'lik büyümeden anlagilmaktadir."
Tarim sektörü, çok büynk bir ölçüde, hem Çin'in elinde bulunan
bir firsat, hem de zayif bir noktasidir. Uzakdogu kökenli sulu pirinç ta-
rimi yöntemleri hektar bagina ürün olarak son derece verimli olmakta-
dir ama bunlar ayni zamanda agiri derecede emek-yogun yöntemlerdir
-- bu da,
sözgelimi Amerika kirlarmda kullarnlan genig çaph, makineley-
mig tarim biçimlerine geçmeyi zorlagtirmaktadir. Ancak tarim Çin'in
GSYH'smm yüzde 30'undan fazlasim olugturdugu ve tartmda nüfusun
yüzde 70'i istihdam edildigi için, bu kesimde bir zayiflama (hatta yal-
mzca yavaglama) olmasi, tüiu ekonomi için bir engel olugturacaktir -
532
l
daha ince
bir hüner de gerektirmektedir. Sanayileçme yalnizca tüketici alim gucü-
nün eksikligi dolayisiyla degil, yillar boyu Rus ve Dogu Avrupa model-
lerine benzer siki denetimci bir planlama yüzünden de engellenmigtir.
Son beg yilin
"liberalleptirme"
önlemleri sanayilerinin
-devlet
kalite, fi-
yat ve pazar talebi gibi ticari gerçeklere cevap verir hale getirilmesi,
özel kipilerce çaligtirilan küçük çapli girigimlerin tegvik edilmesi ve dig
ticarette büyük bir genigleme olmasina izin verilmesi"- imalat sanayiin-
de etkileyici artiglara yol açmigtir; ancak beraberinde pek çok sorun da
getirmigtir. On binlerce özel içyerinin açiligi parti ideologlarini telaglan-
dirmig ve (pazarmaliyetlerine gerekli uyumun saglanmasi kadar sik sik
açikça suçlarian
"haraççihk" "vurgunculuk"
dar hizla artmig olan kent kesimi iççileri arasinda homurdanmalara yol
açmigtir. Buna ek olarak dig ticaretteki geligme, ülkeye hizia ithal ma-
mullerinin çekilmesine, böylece de ticaret açigina sebep olmuytur. Bag-
bakan Zhao Ziyang'm 1986'da iglerin biraz
"denetimden
çikmig" ola-
bilecegine ve bir süre için
"konsolidasyon"
533
layacaktir (yüzde10 orani ile ayni gey yalnizca yedi yll içinde saglana-
bilirdi), ama öyle görünüyor ki, ekonomi uzmanlari çegitli sebeplerle
böyle bir hedefe ulagmanin mümkün oldugunu dügünmektedir. Her
geyden önce Çin'in tasarruf ve yatirim orani, 1970'den bu yana
GSMH'nin yüzde 30'undan fazlast olmugtur; bu durum sorunlar yara-
tirken (tüketimiçin hazir olan oram dugürmekte, bu ise fiyat istikrari
ve gelir egitligi ile giderilmekte, ancak bu da giriçimcilige ayak bagi
olusturmaktadir), verimli yatirimlar için elde çok büyük miktarda
para
bulundugunu da gästermektedir. Ikincisi, maliyetten tasarruf için çok
büyük firsatlarm olmasidir: Çin enerji tüketimi açismdan dunyadaki en
hovarda ve en savurgan ülkeler arasmda yer almigtir (bu da ülkenin
hayli buyük olan petrol stoklarmda gerilemelere yol açti), ama 1978
sonrasinda yapilan enerji reformlari
"girdiler"inden
ka tuketim alanlari için? Üstelik Çin, Kültür Devriminin yol açtigi so-
nuçlardan daha yeni yeni silkelenmeye baglamigtir: Çinüniversitelerinin
ve aragtirma enstitülerinin kapah oldugu (yada tümüyle amaca ters dü-
en bir biçimde çahymak zorunda kaldiklari) on yildan fazla sürenin ar-
dmdan bagka yerlerde gerçekleptirilmig olan bilimsel ve teknolojik iler-
lemelere yetigmek için bir süre geçmesi gerekecegi tahmin edilebiliyor-
du. Birkaç yll önce söylendigi gibi, "Ancak geri planda olup bitenlerin
böyle oldugu dikkate alinirsa",
534
i
i
Çin'in
ci yönü, silahli kuvvetler bagka yerlerde gerekli olan kaynaklari tüket-
mesin diye savunma harcamalari üzerinde uygulanan çok siki denetim
lmuytur. Deng'in dügüncesine göre, savunma Çin'in büyük övünme
esilesi olan alanda çagdaglagma"nin dördüncüsü olarak kalma-
"dört
lidir tarimin,
-
gu-
venlik" saplantisi, hem de Reagan yönetiminin silahh kuvvetlere bü-
yük paralar akitma kararbligiyla tam bir zithk olugturmaktadir. Pek
çok uzmamn igaret ettigi gibi," Çin'in meveut GSMH'si, ulusal tasar-
ruflar ve yatirimlarin bu toplam içindeki miktari dügünülürse, ülkenin
savunmaya bugün harcadigi yaklagik 30 milyar dolardan çok daha
fazlasini harcamasi gerçek bir sorun yaratmayacaktir. Pekin'in bunu
yapmamayi seçmig olmasi, uzun vadeli güvenligin ancak gimdiki veri-
min ve varligm kat kat artirilmasiyla saglanacagma olan inancim yan-
sitmaktadir.
Özetle: "Bu büyümeyi durdurma ihtimali bulunan olaylar, ancak
S.ovyetler Birligi'yle patlak verecek bir savas ya da Kültür Devrimine
benzer uzun süreli karigikhklardir. Çin'in i; yönetimi, enerji ve tanm
sorunlari ciddidir; ancak burlar geligmekte olan tüm ülkelerin büyüme
süreci içinde kargi kargiya kaldiklari ve yendikleri türden sorunlardir.""
Bu, fazla umutvar bir ifade gibi gärünse de, The Economist'in, eger Çin
yilda yüzde 8'lik buyüme oranini sürdürurse bunu
-ki
"olabilir"
say-
maktadir- önce 2000 yihnda Ingiltere ve Italya GSMH toplamlannin
epey önüne geçecegini ve 2020'ye gelindiginde de, Avrupah Güçlerin
hepsininkini büyük ölçüde asacagma iligkin hesabi yamnda sönük kal-
maktadir.
535
EMA 2
ÇÏN, HiNDÏSTAN VE BAZI BATI AVRUPA DEVLETLERÏNÌN
1980-2020 GSYH ORANLAMALARI
GSYH otanlamalan
4 . 1980 sabit dolan
Çin*
(5,06)
.-'
Hindistan"
2 -
.-
Bati Almanya
O IIII
1980 1990 2000 2010 2020
*
1980-1985'de yüzde 7, sonrasmda da yüzde 8 büyümeoram varsayarak
**
1980-1985'de yüzde 5,5 sonrasmda da yüzde 7 büyüme oram varsayarak
Õbür ülkeler için 1970-1982'deki ortalama ydhk oranlan varsayarak
Kaynak: The Economist / IMF
536
I
çok, diç pazarlara ve uzun vadeli borçIara bir Büyük Güç ya da özel
ankalarla yapilacak tek yanh
"pazarhklar"
yerine, uluslararasi kuru-
luglar yoluyla yaklagmanin daha iyi olacagina iligkin çikarci hesabimn
birer belirtisidir. Bir bagka deyigle bu tür adimlar, Çin'in statüsünü ve
bagimsizhgun korumaktadir. Ikinci nokta ayridir ama bu noktayla kar-
gihkh bir iligki içindedir. Pekin, 1960'larda Mao'nun yönetimi altmday-
ken, sik sik çikan sinir çatigmalarmdan neredeyse zevk alir gärünürken,
artik kompulariyla baktiklari bile olsa- barigçil iligkiler sur-
-kugkuyla
537
bir kugku duymasi, Çin'i süper güç müdahalelerini dogal olarak elegtir-
meye itmektedir; ÜçüncüDünya hareketinin resmen üyesi olmasa ve bu
elestiriferi,
Mao'nun 1960'h yillardaki ateg püskürmelerinin yanmda ol-
dukça ihmh kalsa bile. Ruslarm Asya'daki iddialarma kargi daha änce-
den takmdigi (ve hala da güçlü olan) dügmanca tavirlarina ragmen,
Amerika'am "Çinkozu"nun nasil ve ne zaman oynanmasi gerektigine
iligkin tartigmasi, Çinlilerihälâ kugkulandirmaktadir?" Pekin'e göre,
Rusya'ya došru meyletmek gerekli hale gelebilir ya da (Çin-Rus kavga-
larmdan bu yana, daha sik olmak üzere) Ruslarm nükleer denemelerinin
ortaklaga izlenmesini ve Afganistan ve Vietnam konularmda bilgi aligve-
rigini içine alan önlemler yoluyla Amerika'ya dogru meyletmek gereke-
bilir; ama ideal olan konum, ikisi arasmda egit uzaklikta bulunmak ve
ikisinin de Orta Kralliga" kur yapmasini saglamaktadir.
Bu çerçevede, Çin'in gimdiki (ve gelecekteki) uluslararasi sistem
içinde gerçek anlamda bagunsiz bir etken olarak tagidigt önem, daha iyi
bir karphk bulamadigi için insamn, ülkenin öbür güç1erle baglanti kur-
masmdaki "üslup"u
diyebilecegi özellik sayesinde artmaktadir. Bunu
JonathanPollack öylesine isabetle dile getirmigtir ki, söylediklerini in
extenso** tekrarlamakta yarar vardir:
ç.n.
In extenso: Tam olarak, kisaltmadan.
"
ç.n.
-
538
Kuskusuz, böylesine belirsiz bir strateji kimi zaman önemli po-
litik ve askeri riskleri de beraberinde getirmigtir. Ancak aym
strateji Çin'in kendisini göstermeye baslayan önemli bir güç
konumuna epey güvenirlirlik de kazandirmigttr. Çin, çogu kez
iki süper gücün tercih ya da taleplerine meydan okur bir biçim-
de hareket etmigtir; öbür zamanlarda ise bagkalarinm bekledi-
ginden çok daha farkh davranmigtir. Çin, gärunügte zarara ug-
rayabilecek durumda olmasma ragmen ne Moskova'ya, ne
Washington'a karpi yumuçak ve bag egici olmadigini göstermig-
tir... Çin, tüm bu sebeplerle, hem savag sonrasmda meydana
gelen önemli politik ve askeri çatigmalarm çogunda katihmei
olarak, hem de politik ve ideolojik kategorilere kolay kolay
sigmayan bir devlet olarak, bagkalarmmkine benzemeyen bir
uluslararasi konum kazaamigtir. .
Gerçekten de Çin, kendi
. .
ne Sov-
yetler Birligi'ni ne de Birlegik Devletleri taklit ettigi ya da onla-
ra benzemeye çaligtigi icin degil, Pekin'in dünya politikasi için-
deki benzersiz konumunun bir yansimasi olarak. Uzun vadeli
olarak dügünüldügü zaman Çin,ne Moskova'mn ne Washing-
ton'un yardimcisi, ne de yalnizca orta bir güç gibi gärülemeye-
cek kadar önemli olan bir politik ve stratejik gücü temsil et-
mektedir."
Son bir nokta olarak gurasi yeniden vurgulanmalidir ki, Çin gu ara
askeri harcamalar konusunda eli siki davranmaktadir ama ilerisi için
siklet" olarak kalmaya hiç niyeti yoktur. Tersine,
"hafif
stratejik bir
Çin, ekonomik geniëlemesine Colbertçi, étatiste bir biçimde hiz verdik-
çe, bu geliçmenin gaç politikasi yönünden daha çok anlami olacaktir.
Insan, Çin'in bilimsel/teknolojik tabamni genigletmek için bugün harca-
digi dikkati ve bu tabano çok daha smith oldugu zamanlarda roketler
ve nükleer silahlar alamnda zaten elde etmig oldugu etkileyici bagarilari
hatirlaymca, bu daha da muhtemel gärünmektedir. Ülkeninekonomik
altyapisini, silahlanmaya hemen yatirim yapmamak pahasina da olsa
geligtirmek için yapilan bu çaba, Çin'dekigeneralleri hemen hiç mem-
nun edecek gibi degildir (bu generaller de her yerdeki askeri gruplar gi-
bi kisa vadeli güvenlik araç1armi uzun vadelilere tercih etmektedirler.)
Ancak The Economist'in isabetle kaydettigi gibi:
539
planladigi gibi 1980-2000 arasmda därt katma çikarsa (bu
egerlerin epey kapsamh oldugu kabul edilmelidir), 10-15 yil
içinde sivil ekonomi, askeri sektäru sürükleyip götürecek kadar
güç toplamq olacaktir. Igte o zaman ÇinOrdusunun, kompula-
rmin ve büyük güçlerin, üzerinde dügünmeye gerçekten deger
bir geyleri olacaktir
J
JAPONLARIN AÇMAZI
Pekin'in Dogu Asya'da olup bitecekler konusunda bu kadar amaçh
olugu, Japonya'nm(kendikendine ilan ettigi) "herkese
yönelik bariççil
diplomasi"si üzerindeki baskilari artirmaktadir -
"doyuma
güçlerin
ulagmig" olanlarm yam sira birbirleriyle kapigarak yarigtikla-
ri düzen tanimaz bir dünya oldugu, teknolojik ve ticari degiçme dina-
migi de çok büyuk hizla sürüklendigi içindir ki, muhtemel görünen
gey
bu elverisli etkenlerin azalmasidir - ya da hepten yok olmasi. Kendi ko-
numunun nazik ve zarara ugrayabilir olduguna inanmasi yüzünden, de-
gigmeninbaskisi kargismda açikça direnmek, Japonyaiçin zor olmakta-
dir; bunun yerine, degigiklikler diplomatik uzlagma yoluyla yavaglatil-
mah ya da baçka yönlere saptirilmalidir. Bäylece de sürekli olarak ulus-
lararasi sorunlara bariççil çözümler getirilmesini savunmakta, kendisini
bagka ülkeler arasindaki diplomatik anlagmazliklarm ortasmda bulun-
ca ürküntü ve-sikinti duymakta ve hiç durmadan daha zengin hale ge-
lirken, belli ki herkesle iyi geçinmek istemektedir.
Japonya'ninolaganüstü ekonomik baçarisi yukarida tartigildi (bkz.
s. 488-90). 40 yili açkm bir süredir Japon anayurdu Amerikan nükleer
ve konvansiyonel kuvvetlerince, deniz yollari ve B.D. donanmasinca
korunmaktadir. Böylece ulusal güçlerini militarist yayilmaciliktan, kay-
naklarim da yüksek savunma harcamalarmdan bagka yönlere kaydira-
bilecek daruma gelen Japonya, kendisini äzellikle de ihracat pazarlari
540
l
Japonya bir
global ekonomik dev haline gelmenin sagladigi tüm yararlari kullanmig
ama bu, tarihte bu tür bir büyümeyi izleyen politik sorumluluklar ve
toprak kazanimlarimn getirdigi sakmcalari yagamadan olmuytur. O
halde Japonya'nmher geyin oldugu gibi kalmasini istemesinde gagilacak
bir gey yoktur.
Japonya'mnbugünkü b.açarisinin temelleri yalmzca ekonomik alan-
da bulundugundan, Tokyo'yu en çok kaygilandiran alamn da ekonomi
olmasi gagirtici degildir. Öte yandan (agagidada tartigilacagi gibi) tek-
nolojik ve ekonomik büyüme, yaklagan 21. yüzyil için en lyi konumda
bulunan ülkeye yeni parlak ödüller vaat etmekte ve Japonya'nmbu tür
elverigli bir konuma sahip oldugu görügünú tartisma konusu yapacak
pek az kimse çikmaktadir.62 Ancak, Japonya'mn bu bagarisi daha gimdi-
den ülkenin ihracata yönelik geniglemesine kargi bir etkisi" ya-
"makas
pimi (çok daha az bir älçüde olsa da) çelik ve otomobil. Bu elbette, Ja-
ponlarin gemi, araba, kamyon ve çelik üretimlerinin sona geldi demek
degildir ama
"piyasalarmda
541
maktir -
542
masi demek olabilir (ekonomidaha
"olgun"lagtikça
543
I . IslilllLI Lrlip-Bl. . . I,,,,LLI.. MIELMilli--i-Riih lulN 111 i I i M.M I--p i Indi-li-----El------------li-- mmmmm-a--mmmm. m..li i I.: ... minanimi
Daha önemli olan, Japonsanayiinin, 21. yüzyihn baglari için eko-
nominin en umut verici (ve sonuçta, en kârh) sektörleri yönünde büyü-
mesinin sürmesidir: Yüksek teknoloji yönünde. Bir bagka deyigle,
Ja-
ponya'nm sürekli olarak tekstil üretimi, gemi yapimi, ham çelik iginden
-bunlari
Yazam: Software.
*
- ç.n. I
I
544
l
alanlarina girigini konu alan yazilara sik sik yer verdikleri için ayrintila-
ri burada da tekrarlamak gereksiz olur. Mitsubishi'nin Westinghouse'la
baglantist, Japonya'ninnukleer güç sanayiine olan ilgisinin artigmi gös-
teren bir igaret sayilmigtir." Biyoteknoloji de özellikle tarim ürünlerinin
artirilmasi yänünden tagidigi anlamla, Japonlarmbuyük ilgisini çek-
mektedir. Seramik de öyle. Japon Uçak Geliçtirme Kurulugunun
1990'lar için yakit yeterligi olan yeni bir uçak kugagi üretmek üzere
Bgeing'le bir araya geligi -Amerikali bir uzman bu anlagmayi, Japon-
yd'run ucuz finansman saglay1p Birlegik Devletlerden teknoloji ve bilgi-
beceri alacagi "Faustça bir pazarhk" olarak suçlamigtir'2- gelecek açi-
sindan daha da änemli olabilir. Ama (sirf verim açisindan)
en önemli
nokta belki de,
Japonya'nm sanayi robotlari alamnda gimdiden dikkat
çekici olan öncülügü ve hemen tümüyle bilgisayarlarm, lazerlerin ve ro-
botlarin denetiminde olan tam (deneysel)fabrikalar geligtirmesidir: Ül-
kedeki iggücünün azalmasmin nihai çäzümü olarak! Son rakamlar gunu
göstermektedir ki, "Japonyatüm dünyanin toplu üretimi kadar, Birle-
gik Devletlerin geligtirme hizino da bir kaç kati bir hizla, sanayi robotu
çikarmayi sürdürmugtür." Bir bagka inceleme de Japonlarinrobotlarmi
Amerikahlara göre çok daha etkili bir biçimde kullandiklarmi göster-
mektedir?
Tüm bu yuksek teknoloji girigimlerinin ardmda Japonya'ya baglica
rakiplerin kargisinda belirgin avantajlar saglayan daha genig bir yapisal
etkenler kümesi yer almaktadir. MITI için, ekonomide ünlü Prusya Ge-
nelkurmayinmkine denk bir rol oynuyor denmesi, yabancilarm bir
abartmasi olabilir" ama MITI'nm yapilan aragtirmalari düzenleyerek,
büyümeye elverigli sanayi kollarma para saglayip, gerilemekte olanlarm
yumuçak ekonomik geligmesine genig anlamda yön vermesi, bugüne ka-
.
dar, Birlegik Devletlerin eggüdümsüz laissez-faire'ci yaklagimmdan daha
iyi sonuç vermigtir. Góç veren ikinci nokta
-belirli
545
ta ve bu isi, çok daha büyük ölçüde gene sanayinin kendisinin yapmak-
ta olugudur (öbür taraflarda ise hukümetler ve üniversiteler bu konuda
çok gey yapmaktadir). Bir bagka deyigle, säz konusu çahqmalar dogru-
dan piyasayi hedef almaktadir ve bunlarin kisa bir süre içinde kendi
masraflarmi kendilerinin cikarmasi beklenmektedir. "Salt" bilim bagka-
larina birakilmigtir ve ancak ticari yönden geçerligi açik hale geldigi za-
man kullamlmaktadir.
Üçüncü avantaj, Japonya'dakiulusal tasarruflarm çok yüksek bir ·
ya'daki birey,
rundadir, çünkü emeklilik için yapilan düzeniemelerde genellikle o ka-
dar eli açik davramlmamaktadir. Bu demektir ki, Japonbankalari ve si-
gorta girketleri para içinde yuzmekte ve sanayiye dügük faizle kredi sag-
layabilmektedir. Japonya'dahem vergi, hem sosyal güvenlik ödentisi
"refah
546
rekabete dayali bir devlet egitim sistemi içinde yetigtirilmemekte, girket-
lerin kendileri tarafindan da sistemli bir biçimde egitilmektedir. Japon-
ya'da 15 yaginda olanlar bile, smanabilir konularda (matematikgibi)
çogu Batih yagitlarma gäre belirgin bir üstünlük göstermektedir. Daha
yüksek bilgi alanlarinda denge farklidir: Japonya Nobel ädüllu bilim
adami kitligi çekmektedir ama tüm Bati
ulkelerinden çok daha fazla sa-
yida mühendis yetistirmektedir (Birlegik Devletlerin kendisinden de
ygzde 50 oramnda daha fazla). Ayrica Japonya'dayaklayik 700.000
Al-Ge görevlisi vardir ve bu say1 Ingiltere, Fransa ve Bati Almanya'nm
bir araya getirebildiginden daha yüksektir."
Yukarda geçen be; erkenin karma sonuçlarmm, öbür önemli ulus-
larin kogullarma göre, istatistiklerle ölçülerek degerlendirilmesi yapua-
maz; ancak, bir arada dügünüldüklerinde, Japon sanayiine son derece
saglam bir temel kazandirdiklari açiktir.
Japonya'daki iggücunun
yu-
mugakbagliligt ve çahykanligi ile, yalnizca girket sendikalarmm bulun-
dugu, görüg birligine varma çabalarmin yapildigi ve grevlerin hemen
hiç görülmedigi sanayi iligkileri sistemine egemen oldugu gärünen
uyum havasi da öyle. Insana çekici gelmeyen niteliklerin bulundugu da
açiktir: Daha uzun çaligma saatleri; çirket etosuna yaygin olarak boyun
egig (sabahmerken saatlerinde yapilan beden egitiminden baglayarak)
gerçek anlamda bagimsiz sendikalarin bulunmayigi, daracik konutlar,
hiyerargiye ve üste gästerilecek sayg1ya verilen agirhk, Üstelik Japon-
ya'daki fabrika kapilannin digmda radikallegmig bir ögrenci toplulugu
da vardir. Bunlar ve Japontoplumundaki bagka rahatsizlik verici özel-
likler pek çok Batili gözlemci tarafindan yorumlanmigtir" bu gäzlem-
--
dir.. .
çok daha
. . .
. .
547
I
bi-- altüst edebilir ve dolar ile B.D. ekonomisi üzerinde korkunç baski-
lar olugturabilir, çünkü bu paralarin buyük bir bölümü Reagan yöneti-
548
I
i
l
i
ise imkânsizdir.
1951'de Japonya'nin toplam GSMH'smm Ingiltere'ninkinin üçte biri
ve
549
i
h- .
9,
I
Birlegik Devletlerinkinin yirmide biri (!) kadar oldugunu hatirlamak ye-
rinde olacaktir; ancak 30 yll içinde Ingiltere'ninkinin iki katma
ve Bir-
legik Devletlerinkinin hemen hemen yarisina yükselmigti. Kugkusuz
Ja-
ponya'nin o onyillardaki büyüme hizi, özel koçullardan dolayi olaga-
nüstü büyüktü. Ancak pek çok degerlendirmeye göre," önümüzdeki
birkaç onyilda Japon ekonomisinin öbür büyük ekonomilerden (tabii
Çin diginda) yilda yüzde 1½-2 oraninda daha hizh olarak geniglemesi
hâlâ mümkündür.* Igte bu yüzden, Herman Kahn ve Ezra Vogel gibi bi-
lim adamlari Japonya'nin21. yüzyilin baginda ekonomik yönden, "bir
*
Bunun dogru oldugu varsayibrsa, kesin rakamlarla ne anlama geldigine igaret etmek,
teknik sebeplerden, gene de zordur. Uluslararasi kargilagtirmalarda
yaygm olarak kulla- i
ndan (sözgelimi CIA tarafindan) istatistiklerin çogu, Amerikan dolarma ve piyasa döviz
kurlarma dayanmaktadir, böylece, 1985-1986'da dolarm degerinin yen kargismda.he
men hemen yüzde 40 oranmda dü mesi, bu tür hesaba göre, Japonya'nmGSMH topla-
mmi Birlegik Devletlerinkine kiyasla, çok büyük ölçüde artirabilir (SSCB'ninkine kiyas-
la da öyle; çünkü bu ülkenin GSMH'si
'genellikle
"geometrik
ortalama dolar" üzerin-
den olmaktadir.f' Sirf yenin bugünkü degigim degerinde bir dolara 120, hatta 100 -gibi
bir artig olmasi uzmanlari bunun yen için
-kimi
ekonomi "gerçek"
kur oldugunu dü-
ünmektedir"-
Japonya'ya Birlegik Devletlerinkine yako ve Rusya'nmkini epey ayan
bir toplam GSMH saglayacaktir. Hizla dalgalanan kurlann yarattig1 sorunlar yüzün-
dendir ki, kimi iktisatçilar"satm
alma paritesi oranlan" kullanmayt tercih ermektedir-
ler; ancak bu cür degerlendirmenin de kendine özgü sorunlari vardir.
550
I
551
vik etmigtir; çünkü 1980'li yillarm kogullari, Kore Savagimn kogullarin-
dan hayli farkhdir. JaponHükümeti açisodan gerçek sebepler,
savun-
ma harcamalarmda çok büyük bir artig yapilmasma ve ülke digma as-
ker gändermeyi (hatta silah satigmi) yasaklayan anayasamn yeniden
gözden geçirilmesine kargi iç bölgesel itirazlardir. 1930'lu ydlarm
've
gun bir hognutsuzluk vardir. Ayrica 1930'lu ylliarda büyük bir ordu ve
donanmamn ister askeri, ister ekonomik türden olsun,
Japonya'ya
"gü-
552
I
\
553
paylagimi" konusunda bastiran Amerikali çevreleri de daha çok kizdi-
racaktir. Ne gariptir ki, Japonyasilahlanmaya yaptigi harcamalari
önemli ölçüde artirmazsa eleçtirilecek, artirirsa da suç1anacaktir. Her iki
yolda Japonya'nin isabetli bir biçimde çok kazanç/en az riskli dig
"en
birtakim cevaplar vermek bir gün kaçmilmaz hale gelebilir. Bagka ulus-
larin da geçoiçte anladiklari gibi, ticari bilgi-beceri ile mall zengirligin
uluslararasi güç politikalarinin düzen tanimaz dünyasinda artik yeterli
olmadigi zamanlar vardir.
AET -
POTANSÌYELIVE SORUNLARI
Bugünkü dünyada ekonomik ve askeri
gücün yigildigi beg ana
odak arasmda
egemenbir ulus-devleti olmayan bir tek Avrupa vardir
-- bu durum, 21. yüzyilm baglarinda ortaya çikacak olan Büyük Güç
sistemine yänelen bu bölgenin kargi karsiya bulundugu baslica soru-
\
nun ne oldugunu anlatmaktadir. Kita üzerinde gelecekte neler olabile-
cegini gözden geçirirken, doguda
yer alan komünizm denetimi altinda-
ki rejimleri ige katmasak bile (pratik sebeplerle böyle yapmak zorun-
dayiz) elimizde gene de, bir ekonomik-politik kurulugun (AET) üyesi
olup da, baglica askeri ittifakm (NATO) üyesi olmayan bazi devletler,
bunlardan ikincisine bagh olup, ilkine bagh olmayan bazi bagka devlet-
554 ,
I
sss
son alti yil içinde gösterdigi asiri degigikliklere bagh olarak, AET'nin
toplam GSMH'si, ABD'ninkine yaklagik olarak esit
(1980, 1986) ya da
üçte iki orarunda daha büyüktür (1983-1984 rakamlari). Dünya
GSMH'si ya da imalat verimi içindeki paymin Rusya, Japonyaya da
Çin'inkindençok daha büyük oldugu kesindir.
Askeri açidan da, Avrupah üye devletler hiç de azimsanacak gibi
degildir. Yalmzca en büyük därt ülke (Bati Almanya, Fransa, Ingiltere,
Italya) dikkate ahnirsa, birlesik düzenli ordularmm bir milyon askerin
üzerinde bir büyüklügü oldugu ve buna ek olarak 1,7 milyon yedek bu-
lundušu gärülmektedir" -
hem denize,
hem de karaya bagli olarak. Bu askeri kuvvetlerin tagidigi anlam ve ye-
terlik düzeyleri, apagida tartisilacaktir, burada vurgulanmak istenen
nokta yalnizca, bir araya geldiler mi, bu toplamlarm çok önemli sayilar
olugturdugudur. Dahasi, bu kuvvetlere yapilan harcamalar, kabaca bir
ortalama ile, GSMH'mn yaklagik yüzde 4'ünü tutmaktadir. Bu ülkeler,
daha da önemlisi tüm AET, Birlegik Devletlerin bugün yapttgi gibi top-
lam GSMH'nin yaklagik yüzde Tsini savunmaya harcasa, ayrilan mik-
tar yüz milyarlarca dolari bulurdu yani kabaca, iki askeri süpergücün
-
556
|
ordulari da çogu kez, Varçova Paktmdan daha çok birbirleriyle ilgili
olarak kaygi duymaktadirlar. Fransa'mn bagimsizlik konumunun (aga-
gidada görülebilecegi gibi) hem yararlari, hem sakmcalari vardi; ancak,
savunma ve dig politika konularinda danisma, çahimalarindaki karigik-
ligi artirmaktadir. Hem Ïngiltere, hem Fransa kendilerini
"alan
digi"
harekata sokmakta ve aslinda denizayiri bölgelerde hâlâ bir sürü üs ve
asker bulundurmaktadir. Bati Almanya'ya gelince, bu ülkenin
-ki
en baskin
savunma sorunu tum kuvvetleri buna yänelik olarak düzenlenmig
urumdadir- dogu simrinm güvenligidir. Säzgelimi, Filistin sorunu,
hatta bizzat Birlegik Devletler kargismda birlik saglanmig bir Avrupa
politikasi geligtirmek, nye devletlerin her birinin farkli ilgilere ve gele-
neklere sahip olmasindan dolayi son derece karmagik bir içtir (ve çogu
kez bagarisizliga ugramaktadir).
Ekonomik bütunlegme yänünden ve ekonomik alandaki kararlari
uygulamak için gerçekleptirilmig yapisal ve kurumsal düzenlemeler açi-
sindan AET'nin çok daha büyük ilerleme kaydetmig oldugu bellidir;
böyle olsa bile, bir
"ekonomik
topluluk" olarak, egemen bir ulus-dev-
letinde görülebileceginden çok daha bölünmüglük içindedir; politik
ideoloji, her zaman için ekonomik politikay1 ve öncelikleri etkilemek-
tedir. Kimi üye devletlerde sosyalist yönetimler iktidarda, kimilerinde
ise muhafazakar partiler egemen olunca, eggüdüm zor, belki de imkân-
sizdir. Paralararasmdaki eggüdum gimdilerde eskisine gäre çok daha
bagarih olmakla birlikte, ara sira yapilan yeni düzenlemeler (bunlar,
genellikle, Alman markom revalüasyonunu kapsamaktadir) üyelerin
ayri mali sistemleri farkh kredi degerligi- oldugunu hatirlatmakta-
-ve
557
nalimmm yol açtig1 sorunlar fiyatlarindaki agiri yükselme, öde-
-yakit
2,6
-0,5
2,4
Kanada 3,4 1,0 4,0 3,0
-4,2
7,4 9,0
AET (on üye) 3,5 1,1 0,5
-0,3
0,8
zorundadir. .
Toplulugun bilgisayar, mikro-elektronik ve do-
. .
558
|
|
Bu "Eurosclerosis" ve "Europesimizm" tablosunun fazla karanlik
bir biçimde çizilmi olmasi mümkündur; çünku Avrupa'nm rekabet gü-
cünü gösteren pek çok bagka igaret de vardir üstün nitelikli otomobil- --
MITI gibilerince degil, her biri ayri ilgileri oldugunu gästeren on iki hü-
kümet (arti AET Komisyonu) tarafindan olugturulmak zorunda kalan
AET, yüksek teknoloji oyununda önemli bir yarigmaci olarak kalabil-
mek için gerekli bilimsel kaynaklari ve yatirim kaynaklarini seferber
edebilecek durumda midir?
Dikkatimizi, bir bütun olarak AET'den ayirip, Avrupa'daki üç
önemli askeri/politik ülkenin içinde bulunduklari durumu kisaca incele-
çevirirsek,
"sorunlar"m, "potansiyel"
559
.i dh
a . L.i•rsilla. I i in
ma-mune i i
e i i i , I i -i -i mini-mi -i-mi--- ---------
neginde mühendislik ve tasarima büyuk agirlik verilmesi (Amerika'da
ise üzerinde durulan gey finanst2r) ülkeye, yüksek nitelikli ürünler ala-
mnda, uluslararasi bir ün kazandtrmigtir. Alman ekonomisi, ticaret
dengelerinde yillardir ancak Japonya'ninkinin gerisinde kalan bir fazla-
hk elde etmigtir. Uluslararasi rezervleri (sonzamanlarda gerçekleptirdigi
artiplardan sonra, belki de, Japonya'nindigmda), dünyadaki äbür ülke-
lerin hepsinden daha zengindir ve Alman marki çogu zaman öbür ülke-
lerce bir rezerv parasi olarak kullamlmaktadir.
Tüm bunlara kargi, Almanlar için Angst sebebi olan etkenlere de
igaret edilebilir." AET'nin, Alman vergi yükümlüsü için uzun süreden
beri bir yük olugturan, tarimda fiyat destekleme sistemi, ¯kaynaklari
ekonominin en çok rekabet edebilir sektörlerinden uzaklagtirip, en az
rekaber edebilecek sektörlerine dagitmaktadir yalnizca Federal Cum-
--
koruyabilmeleri
kaydiyla, açdmaz degildir. (En azmdan, söylenebilir ki, yukarida si-
gu
ralanan sorunlar, eger Alman ekonomisini etkiliyorsa, rekabet gücü da-
ha az kompularmm çogunun ekonomilerine daha fazla zarar verecek-
tir!) Üzerinde tahmin yürütülmesi çok daha zor olan ise, _"Almanya me-
560
I
I
i
selesi"nin 1940'h yillarm sonundan beri süren olaganüstü karmagik ve
oldukça benzersiz çizgilerinin 21. yüzyila girerken oldugu gibi kahp
kalmayacagi konusudur: Yani, aralarmdaki yakmlagma artmakla bir-
likte, dügmanca ittifaklarm birbirinden ayirdigi iki "Almanya"nm var-
hit sürecek midir, sürmeyecek midir? (Federal Alman Cumhuriyetinin
çok önemli bir parçasmi olugturdugu) NATO ittifaki, Dogu-Bati iligki-
leri kötülegip savaga dönügtügü takdirde, Alman topraklarmi, onlari
yok etmeden savunabilir mi, savunamaz mi? Amerika'nm gücünde bir
akalma olur ve Avrupa'daki kuvvetlerinde bir indirim gerçeklegirse, Al-
manya ile baghca, AET/NATO ortaklari, son 40 yddir çok ige yarayan
B.D. stratejik gemsiyesinin yerini tutacak kadar yeterli olan bir sistem
olugturabilirler mi, olugturamazlar mi? Birbirleriyle baglantih bu sorun-
larm hiçbiri, hemen çözüm bekleyecek nitelikte degildir, ama hepsi de
dikkatli gäzlemciler için kaygi sebebi olmaktadir.
"Almanya-Almanya" iligkisi, qu siralar, küme içinde en teorik nite-
likli olani gibi görünecektir. Bundan önceki bölümlerde de ortaya kon-
dugu gibi, Alman halkmm Avrupa devletler sistemi içinde dogru yerinin
ne oldugu konusu, en azmdan son 150 yildir devlet adamlarmi rahatsiz
etmigtir.' Alman dilini konuganlarm hepsi tek bir ulus-devleti olarak
bir araya getirilse yila yakm bir sûredir Avrupa'daki norm bu ol-
-200
muytur-- bunun sonucu olarak bir araya yigilan nüfus ve smai kudret,
Almanya'yi her zaman için Ortabati Avrupa'nin ekonomik güç merkezi
yapacaktir. Bunun tek bagina, hem Wilhelm, hem de (daha da çok) Na-
zi dönemi. emperyalizminin Alman hegemonyasi kurma girigimine yol
açtigt gibi, Almanya'yi ille de Avrupa'da asker ve toprak yönünden ege-
men kuvvet haline getirmesi gerekmez. Askeri yönden hâlâ Washington
ve Moskova'nm egemenligi altmda olan iki kutuplu bir dünyada, Bü-
yük Güç saldirganliklarmin nükleer bir savag baglatma riski tagidigi bir
çagda ve Bonn ile Dogu Berlin'de igleri 1945 sonrasi "Nazilikten arm-
dirilmig" bir politikacilar kugagmm yürütmesi sayesinde, Almanlarm
ilerde "Avrupa egemenligi" için bir girigimde bulunabilecekleri dügün-
cesi çagdigi gärünmektedir. Böyle bir girigim olsa bile, (birakm dünya-
dakini) Avrupa'daki güç dengesi buna kargi duracaktir. O halde, soyut
anlamda, 62 milyon "Bati" Alman ile 17 milyon "Dogu" Almanin ye-
niden birlegmelerine izin vermenin kesinlikle kötü bir yani olmadigi gi-
bi, bir çok da iyi yanit vardir; hele halklarin ikisi de. birbirleriyle olan
ortak yanlarmin, süper güç koruyucularlyla olan ortak yanlarmdan da-
ha fazla oldugunu giderek daha iyi anlarken.
Ancak trajik olan gerçek gudur ki, bu çözüm yolu bir anlamda ne
kadar mantikh olursa olsun -ve
561
I
birle me, akillica änerildigi gibi, 19. yüzyildaki modele dayah gev ek
dokulu bir Alman Federasyonu biçiminde olsa bile." Çünküçiplak ger-
çek gudur, Dogu Almanya, Sovyetler'in Dogu Avrupa'daki tampon dev-
letler üzerindeki denetimi için gerekli bir stratejik duvar (vetabii ki, Ba-
tiya yönelik bir harekatta atlama noktasi) igini görmektedir ve Krem-
lin'dekiler hâlâ emperyalist Realpolitik çerçevesi içinde dügündüklerin-
den Demokratik Alman Cumhuriyetinin, Federal Alman Cumhuriyeti-
ne (ve Federal Cumhuriyetin içine) dogru çekilmesi, büyük bir darbe
olarak görülecektir. Bir yetkilinin yakin zamanlarda igaret ettigi gibi,
yalnizca bugunkü kuvvetlere dayah olarak, birlegik bir Almanya.
660.000'in üzerinde düzenli asker ile 1,5 milyon paramiliter ve yedek
çikarabilir. SSCB, bati kanadmdaki iki milyonluk ordusu ile birlegik bir
Alman ulusuna sükunetle bakamaz." Öte yandan, bariççil yolla birley-
mig bir Almanya'nin, neden soguk savagm gerginliklerini yansitan, bu
kadar büyük bir silahh kuvvet bulundurmak isteyecegini anlamak da
.
zor görünmektedir. Ikinci Dunya Savagindan alman dersi sert bir biçim-
de vurgulamalarma ragmen, Sovyet liderlerinin bile, Almanya'mn öç al-
ma politikasi ve neo-Nazizm ile ilgili kendi propagandalarmi dogru
olarak kabul ettiklerine inanmak da zordur (Willy Brandt'm igbagma
geliginden bu yana, söz konusu tavri sürdürmek giderek daha zorlag-
migttr). Ancak gu da açiktir ki, Moskova'nm herhangi bir yerden çekil-
meye kargi kendiliginden bir hognutsuzlugu vardir ve Moskova yeniden
birlegen bir Almanya'mn. getirecegi politik sonuçlar kargisinda derin
kaygi duymaktadir. Böyle bir Almanya, yalnizca bagh bagina muazzam
bir ekonomik güç olmakla kalmayacak GSMH'si- en azmdan
-toplam
562
l
563
••---••••-••••••--
maammim...n..n.m.. h I I-edaha-laidimidt-b. I Il fiMLI.1&."."d
I.E.I l.I .
'
Bundeswehr: Bati Alman Silahh Kuvvetleri. -
ç.n.
564
gu Berlin ile bir yandan da Avrupa digindaki sorunlarla olan iligkisinde,
yalnizca iki tarafh bir politika yürütmenin zor, belki de imkânsiz oldu-
gunugörmektedir; böyle bir gey yerine, Washington'un (ve çogu kez de
Paris'in) tepkilerini dikkate almak zorundadir. Bu da onun uluslararasi
güç sistemi içinde sahip oldugu biçimsiz ve benzersiz konum için ödedi-
gi bir bedeldir."
Dig ve savu'nma politikalarmm yarattig1 sorunlar yanmda, ekono-
gisine yönelen tehditler, Federal Cumhuriyet için kolay bag edilebilir
n'iteliktedir; ama aym gey Birlegik Kralhk için söylenemez. O da tarihsel
bir geçoigin tabii ki cografi
-ve
giltere'ye
yapmigtir. Surasida dogrudur ki, dünyadaki ileri ekonomilerin çogunda
imalatm verim ve istihdamdaki. payi sürekli olarak dügmüg, bu arada
öbür sektörlerinki (sözgelimihizmetler) artmigtir; ama Ingiltere örne-
ginde,bu dü üç çok daha birdenbire olmustur; Ingiltere'nin dünya ima-
lat verimi içindeki -payi aman vermez gerilemesini yalnizca nispi olarak
sürdürmemig, salt anlamda da dugmügtur. Daha da sarsici bir nokta,
Ingiltere'nindig ticareti içinde mamul mallarm yerinde aniden meydana
gelen degigikliktir. The Economist'in, bu yana, Îngiltere'nin
"1983'ten
yan yapay yüksekliklere çikararak pek çok ihraç malini rekabet edemez
duruma getirdi. Petrol, sterlinin daha da gerilemesine sebep olarak tü-
kendigi zaman bile, bunun imalatta ipso facto* bir canlanmaya yol aça-
*
Îpso facto: Durumun geregi olarak.
- ç.n.
565
cagi hiç de belli olan bir gey degildir: Sanayi demirbagi hurdalagmig, dig
pazarlar (belkide sürekli olarak) kaybedilmig ve birim emek maliyetle-
rinde ortalamanin üzerinde olan artiplar yüzünden uluslararasi rekabet
gücü agmmaya ugramigtir. Îngiltere'ninhizmetler sektörüne kayigi biraz
daha umut vericidir; ancak Birlegik Devletler örneginde oldugu gibi, Ïn-
giltere için de geçerli olan nokta gudur: Pek çok hizmet
(camsiliciligin-
den hizh yemek servisine kadar) ne döviz kazandirmakta ne de özellikle
verimli olmaktadir. Uluslararasi bankacilik, yatirim, mal alim satimi
vb. gibi geni.glemekte olan, yüksek kazanç getiren alanlarda bile gärn-
nen odur ki, rekabet, olsa olsa daha yogunlagmigtir
.biraktigi-
geride
miz 30 yil içinde de "Ingiltere'nindünya hizmetler ticareti içindeki pay1
yüzde 18'den, yüzde Tye dügmügtür.""" Bankacilik ve maliye giderek
daha büyük älçüde New York'ta, Londra'da ve Tokyo'da çok büyük
sermaye kaynaklari olan (çogunluklada Amerikan ve Japon)firmalarm
egemenligi altina giren, global nitelikli bir is alanihaline gelirken, îngil-
tere'nin payi daha da ufalabilir. Son olarak da telekomünikasyon ve bü-
ro donammoda ilerde meydana gelecek geligmeler, gimdiden, Bati dün-
yasi içinde beyaz frenk gömleklilerin masa bagmda yaptiklari iglerin ya-
kinda mavi änlüklü iççilerin daha önce geçtikleri yolu izleyecegine iga-
ret etmektedir.
Dilegimiz, tüm bunlarin kiyamet gününün' habercisi olmamasidir.
Dünya verimi ve ticaretinde meydana gelecek genel bir büyüme, Îngiliz
ekonomisinin batmadan su üstünde kalmasma yardimci olabilir; ancak
bütün içindeki payi yava; yavag gerileyecek ve kigi baçma GSMH'si, sü-
rekli olarak Italya'dan Singapur'a kadar pek çok ulusunkinin gerisine
dügecektir. Bir hükümet degigikligi ile, (verimliyatirimlar yerine) harca-
malarda büyük artiplar, vergi düzeylerinde yükselme, iq dünyasmda gü-
ven kaybi ve sterlinden kaçig meydana gelirse, gerileme daha yogun hale
gelebilir; daha az siki bir para politikasi benimseyecek, tutarh bir "sana-
dinç, daha diri ve daha çok rekabet gücüne sahip oldugu belki dogrudu
Ama gösterigli bir iyilegme olabilecegi yolunda olumlu belirtiler görül '
566
I
men, Ìngiltere'dekiAr-Ge çaligmalarmin yüzde 50'si verimli olmayan sa-
vunma etkinliklerine ayrilmig, buna kargi Almanlar yüzde dokuz, Japon-
lar ise çok ufak bir miktar ayirmiglardir." Baglica rakiplerinde oldugu-
re'nin önüne temel ve (çok geçmeden) kaçimlmaz olan bir seçim dikil-
mektedir: Ya silahh kuvvetlerin tümüne ayrilan ödeneklerden kesinti ya-
parak, her birini yeterlikten uzak bir duruma getirmek, ya da ülkenin
savunma taahhütlerinin bazilarindan vazgeçmek.
567
Ancak bu öneri dile getirildigi anda engeller belirmektedir. Yeni Eu-
roavci uçaklarimn maliyeti gözle izlenemeyecek kadar hizla artarken
havada egemenlik kurma geregi tartigmasiz kabul edilmektedir (bu yüz-
den de RAFm bütçesi daha büyüktür). Ingiltere'ninen genig denizaçiri
taahhütu Almanya ve Berlin'e kargidir (yaklagikdört milyar dolar)
ama böyle oldugu halde, buradaki 55.000 asker, 600 tank ve 3.000
bagka zirhh araç, yüksek moral gücune ragmen yetersiz donanimhdir.
Ancak, BAOR'da (Ren'deki Ingiliz Ordusu) yapilacak herhangi bir in-
dirim ya da askerlerin yarismi Alman garnizonlari yerine Îngiliz garni-
zonlarinda tutmak gibi, ustahkh bir ayak hareketi bile -Almanlarda
uyandiracagi üzüntüden, Belçikahlarda aynini yapma istegine,
sonra da
Amerikahlarm öfkesine kadar- öyle politik yankilar doguracaktir ki
amacina tämüyle ters dügebilir. Ikinci bir alternatif su üstü filosunu kü-
çültmektir -
568
larim ve uzun vadeli ekonomik kalkmma umutlarmi azaltmak alterna-
tifleriyle kargi karplyadir. Zayiflamakta olan güçlerin çogunun bagina
geldigi gibi, Ingiltere'nin önündeki seçim de her yönüyle zorlu olan bir
seçimdir.
Îngiltere'nin Mang ötesindeki kompusu da aym açmazla karsi kargi-
yadir ama bu açmaz, Fransa'nm savunma politikasom ülke içixide sù-
rekli olarak sorgulanmamasi ve ulkenin ekonomik alanda, 1950'li yil-
ardan bu
yana (kusurlu olmakla birlikte) daha iyi performans gäster-
esi sayesinde gizli kalmigtir. Her gey hesaba katildiktan sonra ortaya
çikan odur ki, Londra gibi Paris de genig ulusal çikarlari ve denizagiri
taahhütleri bulunan, ancak boy" bir güç olmanm sorunlariyla
"orta
569
suzdur.
Fransa'mn kuzeyinin görünümü, hâlâ çöküntü halindeki sanayi
kollarmm --kömür, demir, çelik, gemi yapimi- çizgilerini tagimaktadir;
otomobil sanayiinin büyük bir bölümü de sikmtilart hissetmektedir. Ye-
ni teknolojiler umut verici gärünmekle birlikte, ne Fransa'daki pek çok
ipsize iq saglayabilecek durumdadir, ne de Alman, Japon ve Amerikan
teknolojilerine ayak nydurmalari için gerekli olan miktarda yatirima
kavuçabilmektedir.Ekonomik yänden (vebelki daha da önemlisi psiko-
lojik açidan) tarima bu kadar bagh olan bir ülke için daha kayg1 verici
olan tahil, süt ürünleri, meyve, çarap vb.'de dünya çapmda agiri üretim
bunahmmm belirmig olmasidir -- bu durum, tarun destekleme fiyatlart
sürdükçe Fransa ve AET bütçelerine giderek daha büyük yük bindire-
cek, fiyatlarda kesinti yapilmasi halinde ise toplumsal huzursuzluk
ya-
ratacaktir. Birkaç yil äncesine kadar Paris, tarimda yeniden yapdanma
için Toplulukta·n saglanan paralarm yardimci olacagma güvenebiliyor-
du; gimdi ise, bu paralarm çogunun ispanyol,Portè,kizve Yunan käyhi-
lerine gitme ihtimali vardir. Bunlarm hepsi, önümüzdeki 20 yll için
Fransa'yi çok daha genig bir Ar-Ge çabasi ve yüksek teknolojiye dayah
buyüme için gerekli sermaye kaynaklarmdan yoksun birakabilir.
Ulusal savunma politikasina iligkin tartigmaya, Fransa'mn gelecek-
teki önceliklerinin belirlendigi bu daha genig çerçeve içinden bakmak ge-
rekir. Fransa'nm son zamanlardaki stratejisinde ve askeri eylemlerinde,
pek çok bakimdan etkileyici olan epey gey vardir. Amerika'nm stratejik
nükleer caydtriciliginm inanilirhšma iligkin olarak artan kugkulan gö-
ren (ve bunlari iddiah bir biçimde dile getiren) Fransa, Sovyetler saldir-
digi takdirde kullamlmak üzere kendi "üç1ü"
atiç sistemini olugturmuy-
tur. Fransa, nükleer caydiricihgim (üretimdenhedeflemeye) her yönüyle
kendi elinde tutarak ve caydiricihk bir ige yaramazsa, tüm füze kuvveti-
ni Rusya'nm üzerine salacagi konusunda israr ederek, Kremlin'i dene-
tim altinda tutmanin daha emin bir yolunu buldugunu dügünmektedir.
Aym zamanda en büyük kara ordularmdan birini beslemeyi sürdürmüg-
tür; Güneybati Almanya'da epey büyük bir garnizonu vardir
ve Federal
Almanya'ya yardim etmek konusunda taahhütü bulunmaktadir. NATO
komuta yapisinm digmda kalmak ve böylece stratejik konularda bagim-
siz bir "Avrupali" ses olarak önerilerde bulunabilecek duruma gelmig
olmakla birlikte, bir Rus saldirisi halinde, askeri açidan Merkez Cephe-
sinin takviyesi ihtiyacma engel olamamigtir. Fransizlar, Avrupa digmda
da rol oynamiglar ve --denizagiri bölgelerde ara sira yaptiklari askeri
müdahaleler, Üçüncü Dünya ulkelerindetuttuklari garnizonlar, damg-
manlar, bagarili silah sati¯ç politikasi yoluyla- hem'SSCB hem de Birle-
ik Devletlere alternatif bir nüfus (ve malzeme verebilecek kaynak)
olusturmuglardir. Bu durum, kimi zaman Washington'u sinirlendirmig
Fransizlarm Güney Pasifik'teki nükleer denemeleri bu bölgenin ül-
--ve
570
:I
kelerini hakh olarak äfkelendirmig- ise, Moskova'nm da Fransizlarm
çegitli ve kimi zaman önceden kestirilemez bagimsizlik gösterileri kargi-
sinda rahathk duymasi pek mümkün degildir. Üstelik Fransa'daki sag
da sol da, ülkenin digarida baçkalarmdan farkh bir rol oynamasi görü-
ünü desteklediginden, Fransizlarm bu amaca yänelik iddia ve eylemle-
ri, öbür Batih toplumlarin hemen hepsinde görülebilecek türden ülke içi
elestirilere yol açmamaktadir. Tüm bunlar yabanci gözlemcileri (vetabii
ki.Fransizlarin kendilerini) ülkenin politikasmi mantikli, çikarci, gerçek-
çi vb. olarak tanimlamaya itmigtir.
Ancak, bu politikanm kendisi sie
-kimi
571
Rus taarruzunun önüne geçebilecek kadar kuvvetle güçlendirilmig bir
Fransiz-Alman Ordusunun olugturulmasina yönelebilir. Helmut Schmidt
gibi kimselere göre"' bu, yalnizca Paris-Bonn entente'mm degil, ulusla-
rarasi egilimlerin de (sözgelimiAmerika'nm güçlerinin zayiflamasi)
mantikh bir uzantisidir. Bu tür bir projenin änüne dikilen çok çegitli
politik nitelikli ve teykilatlanmaya iligkin zorluklar vardir --ve
bunlar,
ilerde ortanm solu bir Ahnan yönetiminin takiñmasi mümlsün olan ta-
virdan, komuta, dil ve yayilma sorunlarma ve nazik bir konu olan
Fransiz taktik nükleer silahlarma kadar uzanmaktadir"'--
ama ne olur-
sa olsun, böyle bir stratejinin agilamaz bir kayaya toslayarak iflas etme
ihtimali de bulunmaktadir: Para kithgi. Fransa günümüzde GSMH'si-
nm yaklagik yüzde 4,2'sini savunmaya harcamaktadir (bu oran Birlegik
Devletlerde yüzde 7,4 ve Ïngiltere'de yüzde 5,5'tir); ancak Fransiz eko-
nomisinin içinde bulundugu hassas darum dikkate alimrsa, bu yüzden
pek fazla artirilamayacaktir. Üstelik,Fransa'mn bagunsiz olarak atom
silahlari geligtirmesi yüzünden ifülëleer stratejik kuvvetleri savunma
bütçesini yüzde 30'a varan oranlarda yutacak demek.tir; bu oran ise,
her yerdekinden çok daha yüksektir. Geriye kalan miktar da AMX sa-
vag tanklari,
"keskin"
ileri nitelikli uça-klar, yeni nükleer güçlü uçak gemileri,
müharebe meydam silahlari vb. için yeterli degildir. Fransiz
Silahh Kuvvetlerinde birtakim artiplar olabilir ama bunlarm tüm ihti-
yaçlari kargilamasi mümkün degildir.127O halde, tipki Ïngiltereörnegin-
de oldugu gibi, Fransizlarm kargismda da, ya kimi silah sistemlerini (ve
rolleri) ortadan kaldirmayi ya da her alanda zorunlu tasarruf
yapmay1
gerektiren biçimsiz bir seçim bulunmaktadir.
Ayni ölçüde kaygi verici bir nokta da Fransa'mn nükleer caydiricih-
gi konusunda hem teknik, hem de (bununla baglantih olan) str.atejik
düzeyde beliren kuskulardir. Fransiz nükleer silahlar üçlüsü
--karada
572
da äbür nükleer güçlerin dügtügü inamhrlik tuzagma dügmüç darumda-
dirlar. Paris, SSCB Alman smirim istila etti diye, Birlegik Devletlerin
SSCB'yle nukleer bir ahyverigi göze almasmin giderek daha imkânsiz
hale geldigini dügünmekte.dir; ama Federal Cumhuriyet ugruna kendisi-
"nükleerlegme"
bu yüzden de Avrupa'nm
çikarlarmi en açik bir biçimde onlar dile getirmektedir. Gene bundan
dolayidir ki, yeni politikalarm baglatilmasmda öncülügü genellikle Paris
yapmigttr Fransiz-Alman askeri baglarimn derinleçtirilmesi, Avrupa
-
573
Avrupa'nin
"sorunlari"i
elbette burada ele almanlardan daha çok-
tur: Sorunlar arasinda nüfuslarin yaglanmasi, sanayilerin eskimesi,
kentlerin yoksul mahallelerindeki etnik hognutsuzluklar, zengin kuzey
ile daha yoksul güney arasmdaki uçurum, Belçika, Ulster ve Kuzey Is-
panya'daki politik/dinsel gerginlikler bulunmaktadir. Birtakim kätüm-
ser gözlemciler de, zaman zaman bazi Avrupa devletlerinin (Danimar-
ka, Bati Almanya) "Finlandiyahlagma" ihtimaline deginmektedir, böyle
olursa bu ülkeler Moskova'ya bagimh hale gelecektir. Bu geligme ancak
söz konusu ülkelerde politikada sola dogru meydana gelebilecek bir
kaymano ardindan olabilecegi için, böyle bir ihtimalin olabilirlik dere-
cesini tahmin etmek zordur. Insan, Avrupa'ya bugünkü durumuyla -ve
esas olarak AET'nin temsil ettigi haliyle- global sistem içinde bir güç-
politikasi birimi olarak bakarsa, Avrupa'nm kargi kargiya bulundugu
en önemli sorunlarin yukarida tartiçilanlar oldugu açiktir: Yaklagan ,
nülürse, yapmamasi daha akla yakm bir sonuç gibi gelmektedir-- nispi
gerilemesinin sürmesi kaçmilmaz görünmektedir.
574
l
575
rammda belirlenen hedeflere, hatta 9. ve 10. Beg Yilhk Planlar-
daki daha dügük hedeflere bile ulaçilamadi. Bu dönem için
planlanan sosyal programi da uygulamayi bagaramadik. Bunun
ardmdan, bilim ve egitim, saghk, kültür ve gündelik hizmetler
alanmdaki maddi tabanda bir gecikme meydana geldi.
Son zamanlarda harcanan çabalara ragmen durumu tam ola-
rak düzeltmeyi bagaramadik. Sermaye olugturma açisodan,
mühendislik, petrol ve kämür sanayileri, elektrik mühendisligi
sanayii, demirli metaller ve kimyasal ürünler alanlarmda ciddi -
gecikmeler vardir. Yeterlik ve halkin yaçam düzeyini iyilegtirme
konularmdaki ana göstergeler için konmuy hedeflere de yetigi-
lemedi.
Ülkenin sosyoekonomik geligmesinin hizlanmasi, tüm sorunla-
rimizin anahtaridir; gu andaki ve uzun vadeli, ekonomik ve
toplumsal, politik ve ideolojik, iç ve dig."' ¯_
men yüzde 30'unu yutan (bu oran Birlegik Devletlerde yüzde 5'tir) ve ig-
gücünün yüzde 20'den fazlasim istihdam eden (bu ise Birlegik Devletler-
de yüzde 3'tür) tarima onca kaynak ayirmasma ragmen. SSCB, sirf mev-
576
cut düzeyini korumak için tarima her yil 78 milyar dolar yatirim
yap-
mak ve yiyecek fiyatlarmi 50 milyar dolar daha harcayarak desteklemek
zorundadir -
de kita
büyüklügünde, kuzey yariküresinde yer alan devletlerdir-; gerçekte ise,
SSCB çok daha kuzeye dügmektedir: Ukrayna, Güney Kanada ile aym
enlem üzerinde bulunmaktadir. Söz konusu olan yalmzca bu
durumun
misir yetigtirmeyi zorlagtirmasi degildir; Sovyetlerin bugday yetigtiren
bölgeleri bile Kansas ve Oklahoma gibi eyaletlere göre çok daha sogùk
kiglar yagamakta ve kurakhga daha sik maruz kalmaktadir. 1979-1982
arasmdaki dört yil bu bakimdan äzellikle kötü geçmig ve hükumet bun-
dan äylesine sikmti duymugtur ki, tarim verimine iligkin ayrmtilar ver-
meyi durdurmuytur. (ama, digardan her yll ortalama 35 milyon ton ta-
hil almasi, durum hakkmda bir ipucu veriyordu!) "Îyi" geçen 1983 yih
bile SSCB'yi kendi kendine yeter hale getirmedi onun ardmdan da bir
--
577
"depolama,
578
I
MA 3
SOVYETLER BIRLÏÖÎ
VE ÇIN'DE TAHIL ÜRETIMÏ,1950-1984
300
-
Sovyetler Birligi
10 0 ..•
. .
.
0 I I i i
1950 1960 1970 1980 1990
verim
hedefleri belirleyip, sonra da bu rakamlara ulagmak için çok büyük
miktarlarda
para ve insangücü ayrilmasi sayesinde yaganan- oldukça
kolay bir geniëleme däneminin sona ermekte oldugunu gösteren pek
çok igaret vardir. Bu kismen, büyümekte olan emek
ve enerji darligm-
.
579
I
J 5 9Rir25.Inh• IN. ..JAIMnhLLipati-itMilimpHT•Il limmt..li .mb
.
."-
.
11-11--
bu durum, bazi bilim adamlarmin yoksullu-
"tüketici
de söylenebilir --
gu ortasmda smai bolluk paradoksu'"" yüzünden hayrete dügmelerine
yol açmaktadir. Sovyet sanayli içinde yeterli durumda olan sektörler
kugkusuz vardir (bunlar genellikle emrinde çok buyük kaynaklar olan
ve Bati ile rekabet etmek zorunda bulunan savunma sektörü ile ilgili-
dir), ama genel sistem, piyasa fiyatlarina ve tüketici talepine fazla ilgi
gösterilmeden uretimeagirlik verilmesinin sikintismi çekmektedir. Sov-
yet fabrikalarmm, Batidakiler gibi igi kapatmalari mümkün olmadigi
için, bunlar etkili üretim yapma konusundaki en kuvvetli itici güçten
de yoksundur. Sanayinin daha hizh büyümesine yardim için ufak tefek
ne kadar çok yapihrsa yapilsm, eger mevcut ekono-
"planli
onarimlar
mi" sistemi sürerse, bunlarin sürekli bir atilim yaratacagina inanmak
zordur.
Öte yandan, bugün Sovyetler'deki sinai yeterlik düzeyleri ancak or-
ta ise (ya da hükümetin sertlegen
tavrina bakilirsa giderek dayanilma-
yacak kadar kötülegiyorsa), sistem maruz kaldigi üç ayri baski yüzün-
den daha çok zarar görecek gibidir. Bunlardan ilki, enerji kaynaklariyla
ilgilidir. Su nokta giderek daha çok ortaya çikmigttr ki, Sovyet sanayi
veriminde 1940'll yillardan beri görälen buyük genigleme, maliyete he-
men hiç bakilmaksizm bol miktarlarda bulunan kömür, petrol ve do-
galgazkaynaklarma fazlasiyla dayanilarak gerçekleptirilmigtir. Bunun
bir sonucu olarak da, hem SSCB'de hem baghca uydularmdaki
"enerji
ziyani" ve
ortaya koydugu gibi, olaganüstü olmuytur.
TABLo 46
1979-1980'DE GSYH'NIN 1000 DOLARINI ÜRETMEK ÎÇÌN KULLANILAN
KÎLO OLARAK KÖMÜR KARSILIÖI VE ÇELÏK"'
580
büyük) petrol dogalgaz- stoklarimn, çok daha derinlerde ya da Bati
-ve
581
I
de, (Sovyet donammh) Suriye silah sistemlerine sürekli böyle yapmakta-
dir. Sirf bu ileri teknolojilere ayak uydurmak bile, Rusya'mn savunmay-
la baglantili sektärüne bilim ve mühendislik kaynaklarmdan giderek ar-
tan miktarlarda pay ayirmayi gerektirmektedir.*
Sivil alanda, sorun daha da büyüktür. Emek
ve yatirim sermayesi
gibi klasik "girdiler"in
smirlarma dayamldigi dügünülünce, dogru ola-
rak, yüksek teknolojinin Rusya'nin verimini artirmada hayati bir önem
tagidigi sonuouna varilmaktadir. Tek bir örnek vermek gerekirse dene-
bilir ki, genig çaph bilgisayar kullammi, enerji kaynaklarinm bulunuqu,
üretimi ve dagitimmda verilen fireyi büyük ölçüde azaltacaktir. Ancak
bu yeni teknolojinin benimsenmesi, yalnizca yüklü yatirimlar yapilmasi
(bunlar nereden kesilerek yapilacaktir) anlamma gelmemekte, agiri giz-
lilik yanlisi, bürokratik ve merkezi olan Sovyet sistemi için de bir tehli-
ke olugturmaktadir. Bilgisayarlar, kelime iglemciler, telekomünikasyon,
bilgi-yogun sanayi kollari olduklari için, en yatarli biçimde kullanimla-
ri, özgürce deney yapmaya, yeni görüg ye varsayimlari olabildigince ge-
nig bir biçimde birbirlerine aktarmaya äzendirilen teknoloji egitimi gär-
müg insanlarm olugturdugu bir toplumda mümkün olabilir. Bu sistem,
California ve Japonya'daiyi iglemektedir, ama Rus Devletinin bilgi te-
kelini gevgetebilir. Eger bugün bile, kidemli bilim adamlari ve aragtir-
macilarm kopya makinelerini kigisel olarak kullanmalari yasaksa
(kop-
ya bälümlerinde KGB elemanlari çahymaktadir), polis denetimlerinde
ve sansürde änemli ölçude bir gevgeme olmazsa, ülkenin kelime iglemci-
lere, interaktif bilgisayarlara, elektronik posta sistemine vb. nasil
geçe-
bilecegini anlamak zordur.14a O halde, tarim alanmda oldugu gibi, yö-
netimin
"çagdaglagma"
konusundaki kesin kararhhgi ve bu ige ek para
ve insan gücü kaynaklari ayirmaya hazir olugu, degigmeye temel bir en-
gel.olugturan ekonomik altyapi ve politik ideoloji yüzünden hükümsiiz
kalmaktadir.
Bir karçilagtirma yapihrsa, Sovyetler Birligi'nin digardan alinan tek-
nolojilere ve makinelere gittikçe artan bagimliligi
-banlar
ister Batidan
yasal yollarla ahnmig, ister çahnmig mallar olsun- ciddi nitelikli ol-
gene
sa da, daha az önem tagiyan bir sorundur. Sanayi ve bilim alanlarmda
(isteraskeri ister ticari amaçlarla) yapilan casuslugun ne ölçülere vardigi
elbette hesaplanamaz; ama bu durum, Rusya'nm gerilerde
kalmaktan \
duydugu kaygmm bir bagka belirtisi olmaktadir."* Daha düzenli olarak
yürüyen ticaret -Rusya'nin sattigi hammaddelere kargilik Bati teknoloji-
si (ve Dogu Avrupa ülkeleri mamulleri) ithalati- ülkenin "açigi
kapa-
ma"ya çahemak üzere bagvurdugu geleneksel- yoldur; ayni gey, 1890-
1914 döneminde ve 1920'li yillarda da yapilmigtir. Böyle bakihnca, de-
gigentek gey ürünün daha modern nitelikli olmasidir: Petrol sondaj ma-
kineleri, haddeden geçirilmig çelik, boru, bilgisayar, imalat makineleri,
582
kimyalplastik sanayii donanimi vb. Sovyet planlamacilar yönünden çok
daha.kaygi verici olan nokta, digardan alman teknolojinin, Batida oldu-
gundan daha uzun bir sürede kuruldugunu ve kullammdaki yeterligin
Bati'ya göre çok daha dügük oldugunu gösteren igaretlerin artmasi ol-
malidir."' ikinci sorun bu tür teknolojinin satui alinabilmesi için gerekli
olan saglam paramn bulunmasidir. Bu sorun geleneksel olarak, Come-
con ortagi ülkelerden mamul mallar alarak (böylecede saglam para kay-
yol açoadan) atlatilabiliyordu; ancak bu ülkelerin ürünleri Bati
şma
Münlerine ayak uydurmakta giderek daha çok bagarisiz kalmaktadir;
ama, Dogu Avrupa ekonomilerinin çäkmesini änlemek için gene de bu
ürünleri kabul etmek gerekmektedir.146Rusya batidan aldiklarimn para-
smi, geleneksel olarak petrol fazlasmin takasi ya da dogrudan satigi yo-
luyla ödemigtir ama bu konudaki beklentileri (ve Dogu Avrupa'mnki-
ler), petrol fiyatlarindaki belirsizlikler, kendi enerji ihtiyacinin büyümesi
ve imalat islemleri daha incelikli hale geldikçe hammadde ile yapilan
aligverig kogullarinda meydana gelen degigiklikler yüzünden azalabilir."
Aym zamanda Rusya'nin petrol ve öbür hammaddelerden kazandigi pa-
ra (tahminen, dogal gaz digmda) azalirken, çegitli ithal mallari için yapi-
lan ödemeler, gene de yüksek kalmaktadir bunlarm hepsinin, yatirim
-
.hem
583
I
584
yatirim gerektirir. Bu nokta bizi Moskova'daki planlamacilari rahatsiz
eden son egilime getirmektedir: Özbekistan gibi Orta Asya cumhuriyet-
1erindeki dogurganhk oranlari, Slav ve Baltik halklari arasmdaki oran-
lardan üç kat fazla oldugu için, uzun vadedeki nüfus dengelerinde
änemli bir degigiklik baglamigtir. Bunun bir sonucu olarak Rus nüfusu-
nun 1980'de yüzde 52 olan oramnm, 2000 yilma gelindiginde ancak
yüzde 48 olmasi beklenmektedir." SSCB'nin tarihinde ilk kez olmak
üzere Ruslar çogunluktan dügeceklerdir.
Bu güçlukler listesi, birtakim yorumculara fazla karanlikmig gibi gö-
rünebilir. SSCB'deki orduyla baglantih üretim, çogu kez dikkat çekici bir
düzeydedir ve silah yarigmm kendi dinamigi yüzünden sürekli olarak
kendi kendisini geligtirmeye zorlamaktadir." Bir tarihçinin igaret ettigi
gibi (bunu 1981 tarihinde yazdigim da eklemeliyiz)," Sovyetler'in özel-
likle son 50 yil içinde gerçeklestirdigi ekonomik bagarilara bakinca, or-
taya çikan tabloyu tümüyle álumsuz gibi görmek mümkün degildir, bir
dänemde Rusya'nm güçlü yönlerini, bir sonraki dönemde ise zayifhkla-
rmi abartmak da Batili gäzlemciler arasmda bir aliskanhk haline gelmig-
tir. Bununla birlikte, SSCB Lenin'den bu yana kendisini ne kadar gelig-
tirmig olursa olsun, birtakim tatsiz gerçekler de vardir. SSCB, Bati'ya
ye-
-tigememigtir; aslina bakilirsa, gerçek yagam düzeyleri arasmdaki uçurum
Brezhnev rejiminin son yillardan bu yana daha da açilmig görünmekte-
dir; kipi.bagma verim ve smai yeterlik yönunden yapilan her türlü deger-
lendirmeye gäre, Japonyave birtakim baçka Asya ülkelerine geçilmekte-
dir ve büyüme hizmdaki yavaglama, nüfustaki yaglanma ve iklim, enerji
stoklan ve tarim konularmdaki güçlükler, Sovyet liderinin iddialarina ve
tegviklerine kara bir bulut gibi gölge dügürmektedir.
Böylece, Gorbachev'in "ùlkenin
sosyoekonomik geligmesi tüm so-
runlarimizm anahtasidir" görügü, bu çerçeve içinde daha anlagihr hale
gelmektedir. Ancak, dogal zorluklardan (don vb.) tümüyle ayri olarak,
Çinmodeli bir
"ileri
585
I
yänetime kargi disiplinci çabalar da bir geydir; ama Sovyet parti yetkili-
leri, önerilen tüm degigikliklerin
"bilimsel
sosyalizm çerçevesi içinde"
ekonomisi
"pazar
586
lik ihtiyaçlarini kendilerine özgü yetenekleriyle dile getireceklerdir; (2)
Rus halkom tüketim mallarma ve daha iyi yagam ve çahyma koçullarma
iligkin olarak artan istekleri ve tabii, yüksek olan ölüm ve hastalik oran-
larmm denetim altma almabilmesi için sosyal hizmetlerin iyileptirilmesi
istekleri; ve (3) ekonomiyi çagdaglagtirmak, verimi arttirmak, bagkalari-
nm gerçeklegtirdigi ilerlemelere ayak uydurabilmek ve uzun vadede, ül-
kenin gerek savunma, gerekse toplumsal ihtiyaçlarini kargilayabilmek
çin, hem tarimin hem de sanayinin taze yatirun sermayesi ihtiyaçlari.""
Bagka yerlerde de oldugu gibi bu durum, ilgili karar mercileri için zor se-
çimler getirmektedir; ancak insan, gene de öyle hissediyor ki, hem Rus
tüketicisi hem de ekonomide "çagdaglagma"
açisindan ihtiyaçlar ne ka-
dar büyük ve acil olursa olsun, Moskova'nm geleneksel askeri güvenlik
saplantisi yüzünden,
_temel
587
I
anlamda, Pentagon'un kendi ödenekleri düzeyine çikmig ya da çikma-
mig olabilir; ama hiç kugku yoktur ki SSCB'ye ancak rakibi olan Ame-
rikali süper gücün sahip olabilecegi askeri kudreti vermektedir. Kargi-
mizda duran, ilk ciddi smavda yikilmaya hazir bir tür 21. yüzyil askeri
Potemkin köyü degildir."'
Öte yandan, Sovyet savag mekanizmasmm da kendine gäre zayif
yanlari ve sorunlari bulunmaktadir ve kesinlikle gücü her geye yeten,
Kremlin'in kendisinden isteyebilecegi mümkün olan her türlü askeri ha-
rekåti tam bir yeterlikle yerine getirecek bir kuvvet olarak dügünülme-
melidir. Bu bölümde dünyadaki äbür Büyük Güçlerin strateji organlari-
nm kargi karyiya bulunduklari zorluklara da igaret edildiginden, Rus-
ya'nm askeri-siyasi liderlerinin kargisma dikilen çok çegitli. güçlüklere
dikkat çekmek yerinde olacaktir ancak, Sovyetler Birligi'nin bu yüz-
-
yana
Bati kargisindaki en büyük üstünlügüne, hep, silah teknolojisi temposu-
nun, donammda, böylelikle de savag birlikleri ve taktiklerinde standart-
lagmaya izin verecek kadar yavaglama gösterdigi zamanlarda kavug-
mugtur - ister, 18. yüzyddaki piyade kollarmda olsun, ister 20. yüzyd
ortalarmdaki zirhh tümenlerde. Öte yandan, silah teknolojisinde olan
ilerlemeler, ne zaman nicelikten çok nitelige agirhk kazandirsa, Rus-
ya'nin üstünlügü azalmigtir. Rusya'nm çarhk döneminde Batiyla arasm-
da olan teknolojik uçurumu änemli älçüde kapattigi ve askeri yetkilile-
rin devletçe yönetilen ekonominin bilimsel ve verimli kaynaklarina bag-
kalarmda olmadigi kadar kolaylikla ulagma imkânina sahip olduklari
ku.gku gätürmez biçimde dogru olsa da, birkaç teknolojik iglemde gene
de önemli gecikmeler* oldugu yolunda igaretler vardir. Bunun en. açik
iki belirtisinden biri, Sovyetler Birligi'nin son birkaç onyil içinde Orta-
dogu'da ve bagka yerlerde vekillerince yapilan savaglarda kendi silahla-
rmm Amerikan silahlarmdan geride kahyini izlerken duydugu huzur-
suzluktur. Surasmikabul etmek gerekir ki, Kuzey Koreli,_Misirli, Suri-
yeli ve Libyah pilotlar ve tank mürettebati hiçbir zaman birinci smif ol-
madi; ama böyle olsalardi bile, çok daha üstün avionik sistemleri, radar
donanimlari ve çok ufaltilmi güdüm sistemleri vb. olan Amerikan si-
lahlari kargismda bagarth olabilirler miydi, bu konuda kugku duymak
için sebepler vardir. Sovyet Ordusunu inceleyen Batih uzmanlarin haber
verdikleri nitelik yükseltme** ve birkaç yd sonra da- Birlegik
-bundan
588
Devletler silah sistemlerinin benzerleri"ni üretme konusundaki
"tipatip
589
I
I
yüklügü açisindan sahip oldugu avantaja yönelik muhtemel bir demogra-
fik tehlike bulunmaktadir. Yukanda da igaret edildigi gibi, bu, iki egili-
'dogurdugu
diye yaf-
talamak, salt askeri açidan, genelkurmaym eldeki Sovyet insan gücünün
büyük bir bölümünü güvenilmez ve etkisiz saymasi yanmda, daha az
önem tagimaktadir Güney Rusya'nm her yaninda görülen agiri Islam
-
590
L
I
591
I
Ïnsaninbu tür rakamlara verecegi tepkinin niteligi, ilgilerine bagh-
dir. Yalmzca sayilar, ya da sayilarda bulunmasi muhtemel yanhylarla il-
gilenenler için säz konusu olan gey, alt toplamlari dikkatle kontrol et-
mek ve her iki süpergücün elinde genig ek taktik nükleer silah stoklari
oldugunu hatirlamaktir? Resmi kimligi olmayan önemli sayida yo-
rumcu ve halktan çok sayida insan için ise, bu iki arsenalde bulunan
nükleer silahlarm kapsami ve tahrip kapasitesinin büyüklügü, bir poli-
tik güçsüzlük ya da akil hastahgi belirtisi olup, gezegenin üzerindeki
gündelik hayati tehdit etmektedir ve mümkün olan en kisa zamanda
yok edilmesi ya da büyük ölçüde azaltilmasi gerekir. Öte yandan bir
grup yorumcu vardir ki bälümlerinde oldugu kadar, beyin
-savunma
kargihkla-
ri"m ve
"ikinci
yüzyili inceleyen bäyle bir çahgma için büyük bir güçlük olusturdugu
açiktir. Nükleer silahlarm varhšmin
-daha
ss2 I
I
593
i
silahlara bagvurmalari gibi korkunç bir ihtimal burada ele alinmayacak-
tir. Genel olarak bakildiginda, nükleer silahlarin yayilmasmin durdurul-
masinda Birlegik Devletler ve SSCB'nin ortak çikari bulunmaktadir gibi
bir sonuç çikarmak uygun görünmektedir; çünkü böyle bir gey global
politikayi her zamankinden daha karmagik hale getirmektedir. Yayilma
yönündeki egilim, olsa olsa, süpergüçlerin birbirleriyle ortak olan yan-
larmi anlamalarmi saglayabilir.
Bundan oldukça farkh bir boyutta olan da
-bu,
Moskova'nin bakig
açisodan, kuçkusuz, böyledir-- Çin,ingiltereve Fransa'da hizla genigle-
yen nükleer silah depolarinin varhgidir. Bundan bir iki yil öncesine ka-
dar genel varsayim, bu üç ulusun nükleer denge içinde ancak marjinal
etkenler olduklari ve nükleer stratejilerinin
"inanihr"
hiç de nitelikte
olmadigi, çünkä (her üçünün de) kendilerinin bir¯atom savagmda orta-
dan silinmelerine kargi, SSCB'ye ancak smith bir zarar verebilecek du-
rumda bulunduklari yolundaydi. Ancak ortada äyle belirtiler vardir ki,
bu varsayim yakm bir zamanda degigiklige ugrayabilir. En ürkütücü
olan geligme gene, Moskova'nm bakig açisodan
-bu
böyledir- Çin
Halk Cumhuriyetinin nükleer kapasitesinin artmakta olugudur; bu du-
rum son 25 yildir Moskova'yi kaygilandirmaktadir." Eger ÇHC yal-
nizca daha incelikli bir kara ICBM sistemi geligtirmekle kalmayip, uzun
menzilli bir denizalti balistik füze sistemi de olugturabilirse -amacinm
594
|
|
|
zelerin Rolls Royce'su"162diye alay ettigi -
strateji
konusundaki bazi yorumcular- ulkenin açiklanan caydiricihk politika-
sim hemen hiç inanihr bulmamaktadir.1" Öte yandan, nükleer savag ih-
timallerini gerçeken de çok ciddiye alan Rus askeri planlamacilarinm,
son geligmeleri rahatsiz edici bulduklarmi varsaymak da yerinde gärün-
mektedir. Ruslar yalnizca -bir tek Birlegik.Devletler yerine- ülkenin en
merkezi bölgesine agir (belkide olaganüstü agir) bir zarar verme potan-
siyeline sahip dört ulkeylekargi kargiya olmayacak; Rusya bu Güçler-
den biri ile (säzgelimiÇin'le)kargilikli nükleer savaga girip öbürlerinin
onlar birbirini sikmtiya ugratirken tarafsiz gözlemciler olarak kalmalari
halinde, bu savagm ardindan ortaya çikacak dünya askeri'dengelerinin
nasil olacagmi da hesaba katmak zorunda kalacaktir. Sovyetler'in Birle-
ik Devletlere yapilacak genel nitelikli bir stratejik silahlari smirlandir-
ma.anlagmasmda, Ingilizve Fransiz sistemlerinin de dikkate almmasi ve
Çin'le baça çikabilmesi için, SSCB'ye bir nükleer güç farki tammasi yo-
lundaki sürekli israri bundandir. Makul gibi görunen bir nokta gudur,
bütün bunlar, Kremlin'in bakig açisindan nükleer silahlarm akilci bir ,
askeri politikanm araçlari olma niteligini giderek daha kugkulu hale ge-
tirmektedir.
Böylece, Sovyet askeri gücünün baglica ölçüsü -ve
Sovyet Devleti-
nin politik amaçlarina erigebilmesi için baghca araç- olarak geriye kon-
vansiyonel silahlar kahyorsa, Rus planlamacilarin uluslararasi askeri
dengenin bugünkü durumu kargismda kendilerini çok daha güvenlikte
595
hissedebileceklerine inanmak zordur. B.D.-SSCB "askeri
denge"siyle il-
gili degerlendirmelerde, Sovyetlerin uçak, tank, top ve piyade tümenleri
toplamlarmin çok daha fazla oldugu yaygm bir biçimde duyuruldugu
için, bunu söylemek iddiacilik gibi görünebilir -
tarafta da zaferi güvence altina alacak genel gucün eksik oldugu" bir
durum."' Bu sonuca varabilmek için hem çok ayrintili kargilagtirmali
çözümlemeler yapmak (Sözgelimi, B.D. ve Rus tank tümenlerinin kiyas-
lanmasi), hem de daha genig ve soyut nitelikli etkenleri (sözgelimi,
Çin'in rolü, Vargova Paktinm güvenilirligi) hesaba katmak gerekmekte-
dir; burada ise, sözkonusu tartigmalann yalnizca bir özetini verebiliriz.
Ama ortaya çikan igaretler ancak kabaca dogru o'lsa bile, Sovyet plan-
lamacilari için pek de rahatlatici olmamaktadir.
Säylenebilecek ilk ve en açik nokta gudur ki, konvansiyonel kuvvet-
1erleilgili her tür çözümleme, rakip ittifaklari äzellikle Avrupa kapsam1
içinde bir bütun olarak degerlendirmek zorundadir. Böyle yapilinca da,
NATO'nun Amerika diginda kalan bälümlerinin Varçova Paktmm Rus-
ya digmda kalan bölümlerinden çok daha önemli oldugu ortaya çak-
maktadir. 1985 tarihli Ïngiliz Savunma Raporunda özenle igaret edildigi
gibi, "Avrupa'ya yerlegtirilmig hazir kuvvetlerin [NATO kuvvetleri] bü-
yuk bir bälümünu Avrupa ülkeleri saghyordu: insangücünün yüzde
90'im, tanklarm yüzde 85'ini, toplarin yüzde 95'ini ve muharebe uçak-
larmm yüzde 80'ini, Atlantik ve Avrupa sularmdaki büyük savag gemi-
lerininde yüzde 70'ten fazlasmi... Avrupali kuvvetlerin tam seferber du-
rumdaki gücü, Birlegik Devletlerin 3,5 milyon askerine kargi, yaklagik 7
milyon askerdi.'"" Tabii, Birlegik Devletlerin Almanya'ya in situ*
250.000 asker yaydigi, Avrupa'da savag oldugu takdirde, Atlantik'in
öbür yakasma akitacagi ordu tümenlerinin ve hava filolarmin. çok
önemli bir takviye kuvvet olugturacagi ve NATO'nun bir bütün olarak
Amerika'mn nükleer caydiricibima ve Amerikan deniz gücüne dayan-
digi da dogrudur. Ancak önemli olan nokta gudur ki, Kuzey Atlantik 14
tifaki, deyim yerindeyse, üst yam agir çeken ve Moskova'ya dogru ya-
tan Varçova Paktma göre, iki ayagi arasmda çok daha den-
"kemer"in
- ç.n.
596
ve Bati Almanya tek tek, Rusya diginda kalan Vargova ülkelerinin top-
luca harcadiklarindan daha çogunu harcamaktadir "
O halde, iki ittifakin güçleri bir bütün olarak ve daha telaççi görü-
nen bazi Batili degerlendirmelerin ayirici özelligi olan garip atlamalar
ve kogullara* yer vermeden ölçülecek olursa, pek çok yönden, bir stra-
tejik epitlik tablosu ortaya çikmaktadir; Varçova Paktmm sayi yönün-
den üstün oldugu durumlarda bile, bu ustunluk belirleyici görünme-
n ektedir. Sözgelimi, her iki ittifak da kabaca birbirlerine yakm
"kara
"kara
ve 6,8 milyon yedek) çok da fazla degildir; özellikle de, Varçova Pakti
toplammm büyük bir bölümünü kizil ordunun III. kategori birlikleri ve
yedek kuvvetleri olugturdugu için. NATO kuvvetlerinin, çok buyuk sa-
yllardaki Rus zirhh ve motorlu piyade tümeninin en ciddi sakincayi ya-
ratacak kadar gerisinde kaldigi kritik öneme sahip merkez cephesi üze-
rinde bile, Varçova Paktmm ustün1ügüpek de rahatlatici bir üstunluk
degildir -
muharebe
gu hatirlandigi ve Rusya'nin 52.000 tanki"ndan kaçi-
"ana
ige katarak ya da Fransa'nmkileri digarida tutarak, Varçova Paktuu kat kat üstün gös-
termek çok kolaydir.
597
getirecektir. Ancak böyle bir senaryo teorik olarak mumkün gärünse
bile, Moskova'nin qu siralar Dogu Avrupa'daki kendi "imparator-
598
l
tabii ki uzun bir iggal durumunu- nasil garantiye alabilirler, bunu ta-
syavvur etmesi zordur."6 Bütün bunlar haliyle, savagin konvansiyonel
dh"zeyde kalacagt varsayimma dayahdir (bu ise, Ruslarm Çin'i nasil
ezeceklerine iligkin birtakim imalari dügünulärse, tümuyle sakat bir
varsaytm da olabilir); ama Rusya ve Çin arasinda nükleer bir ahyverig
olursa, Sovyet planlamacilar, bu kez de ülkelerinin hâlâ tarafsiz ama
kendilerine çok eleptirici gäzle -bakan Bati kargismda zayrf bir duruma
dügüp dügmeyecegini bilmek isteyeceklerdir. Aym gekilde, NATO'ya
kargi yapngi, ister nükleer ister genig çaph bir konvansiyonel savagtan
kirilmig" konumu-
"belkemigi
kötü etkilenen bir Sovyetler Birligi eger
baskilariyla nasil bag edebileceginin
na dügmügse, bu kez
"
de Çin'in ta-
sasma dügecektir.
Çin, sirf büyuklügü yüzunden, Sovyet planlamacilarmin (NATO "kanat"mdan
599
|
tehlikenin ise Uzakdogu'daki Sovyet kuvvetleri bakimmdan korkunç bir
anlami olabilir. "
Rus yönetiminin anayurdun güvenligi konusundaki geleneksel kay-
gisi dügünülürse, Sovyetler'in hem denizlerde, hem denizaziri bölgeler-
deki kapasitelerinin, nispi olarak çok daha az önem tagimasi pek de
ça-
prtici degildir. Ancak böyle derken, kizd donanmanm son çeyrek yüzyil
içinde çok çarpici bir genigleme gösterdigi ve çok çegitli yeni ve daha
güçlü denizaltilarin, su üstü gemilerinin, hatta deneysel uçak gemileri-
nin yapildigi inkâr edilmemektedir. Sovyet ticaret ve bahkçi filolarmm
çok genigledigi ve bunlarm önemli stratejik rolleri oldugu da inkâr edi-
lemez.1" Ancak, SSCB'nin deniz silahlari deposunda henüz, B.D.'in 15
uçak gemisi özel hizmet kuvvetinin sahip oldugu
vurucu güce ulaçan
hiçbir gey bulunmamaktadir. Üstelik,kiyaslama illi süpergücünkiler
ye-
rine, iki ittifakm filolari arasmda yapilinca, Amerika digmda kalan ül-
kelerin oldukça büyük donanmalarino da eklemnesi çok büyük bir
fark yaratmaktadir.
TABLo 48
NATO VE VARSOVAPAKTI DONANMA GÜÇLERP"
Varçova Pakti NATO
Sovyetler B.D.
dignda SSCB Toplam Toplam B.D. dqmda
Nükleer denizaltilar 105 105 97 85 12
-
kalesi"
olugturmaksa -- yani, eger Rus filosunun esas olarak ülkenin kiyilarinin
açiklarma dogru kayan stratejik caydiriciligmi kollamasi amaçlamyor-
600
sa2°2 bunun, NATO deniz ulagtirma hatlarmi kesmek üzere (eskideni-
-
zaltilari digmda) ülkeye pek az bir kuvvet fazlasi sagladigi açiktir. Daha
genig çerçevede dügünürsek, Batiyla büyük bir çattyma olmasi halinde,
SSCB'nin dagimk denizagiri üslerine ve askeri yayihm yerlerine yardim
etme imkâm, bu yüzden pek azdir. Bugunkü durumda, Rusya'nm Üçün-
cü Dünyaya girigine gösterilen bütün ilgiye ragmen, ülkenin denizaqiri
bölgelerde yerlegik pek az kuvveti bulunmaktadir (yani, Dogu Avru-
a'mn ve Afganistan'm digmda) ve buyuk denizagiri üsleri yalnizca Viet-
ham, Etiyopya, Güney Yemen ve Küba'da vardir; bunlarin hepsine de
dogrudan mali yardim gerekmekte, bu durumun Rusya'nm kendi içinde
giderek daha çok öfke uyandirdigi anlagilmaktadir. Çin'in ige karigtigi
bir savag durumunda Trans-Sibirya Demiryolunun ne kadar tehlikelere
açik oldugunu gären SSCB, Hint Okyanusu üzerinden Uzakdogu'daki
topraklarma giden bir deniz ulagtirma hatti olugturmak üzere sistemli gi-
rigimlerde bulunuyor olabilir. Söz konusu olan, yalnizca SSCB'nin nüfuz
alanlarmm Amerika'nm (vebuna ek olarak Ingiltere ve Fransa'mn) dün-
yanm her yerine yerlegtirilmig çok daha fazla sayidaki üsleri, askerleri ve
denizaqiri filolariyla kiyaslanamaz durumda olugu degildir; mevcut bir-
kaç Rus mevkii de korunmasiz olduklari için sava; sirasmda Batidan ge-
lecek baskilar kargismda çok zayiftir. Eger Çin,Japonya ve bazi daha
ufak Bati yanhsi devletler de denkleme katihrsa, tablo daha bile egitsiz
görünmektedir. Kugkusuz, Sovyetler Birligi'nin zorla Üçüncü Dünyamn
digmda birakilmasi ekonomik yönden büyük bir darbe olmayacaktir -
601
I
sayida Rus tümeninin ve hava filosunun buralara gönderilmesi, tehlike-
ye karsi istenen bagigikhgi saglayamamigtir. Öte yandan, Dogu Avru-
pa'dan çekilmek ya da Çin'e smir sorunlarmda ödünler vermek de, sa-
dece böyle bir geyin yaratacagi yerel sonuç1ar yüzünden degil, Moskova
açismdan bir irade kaybi belirtisi sayilabilecegi için de korkulan bir gey-
dir. Kremlin ülkenin yayihp giden kara sinirlari için toprak güvenligi
saglama konusundaki bu geleneksel sorunlarla boguçurken bir yandan
da roketler, uydulara yerleptirilmig silahlar, uzay aragtirmalari gibi alan-
larda Amerika'dan geri kalmamaya çahymak zorundadir. Böylece SSCB
dogrusu, SSCB'nin Marksçi sistemi- dünya gücü yarigmasinda,
-daha
602
I
dir. Eu Rusya'nm uzun vadedeki gücü için tagidigi anlam yuzünden,
Sovyet liderlerine, olsa olsa kaygi verebilir.
Bunlar, SSCB'nin çäküge yakm oldugu anlamma gelmez; böyle ol-
madigi gibi, neredeyse, dogaüstü güce sabip bir ülke olarak da görnl-
memelidir. Ortaya çikan anlam gudur ki, Rusya birtakim tatsiz alterna-
tiflerle karsi kargiya bulunmaktadir. Rusya konusundaki bir uzmamn
"silah,
BIRLESÏK DEVLETLER:
NISPÎ GERiLEME ÎÇINDE BÏR NURAMA OLMA SORUNU
Iki önemli farkhhktan dolayi, Birlegik Devletlerin bugünkü ve gele-
cekteki durumunu çözümlemeye geçerken, Sovyetler Birligi'nin yaçadigi
zorluklari hatirda tutmak yararh olur. Bu farkhhklardan ilki gudur,
Amerika'nin dünya gücünden aldigi payin son birkaç yil içinde Rus-
603
I (
ya'ninkinden nispi olarak daha büyük hizla geriledigini ileri sürmek
mumküdür; ama herhalde, bu ülkenin sorunlari hiçbir yönden Sovyet
rakibinin sorunlarmm büyüklügü ile kiyaslanacak gibi degildir. Üstelik
salt gücu (özelliklede sanayi ve teknoloji alanlarinda) hâlâ SSCB'nin-
kinden çok daha genigtir. ikinci farkhhk da gudur, düzenci olmayan la-
issez-faire'ci yapisi, (zayifyanlari olsa da) Amerikan toplumunu degi-
en kogullara yeniden uyum saglamak açismdan, kati ve dirigiste bir
güçten daha gansli yapmaktadir. Ama bu da, bugün dünya üzerinde ig-
ler durumda olan daha genig süreçleri anlayabilen ve kendisini degigen
çevreye uyarlama amacmda olan Birlegik Devletlerin konumunun hem
güçlü hem de zayif yanlarinm bilincinde olan ulusal liderlerin varhšma
baghdir.
Birlegik Devletler bugün ekonomik ve belki de askeri yänden hâlâ
kimseyle kiyaslanamayacak kadar üstün bir durumda olmasma rag-
men, dünya meselelerinde
"bir
numara"h yeri iggal eden her büyük gü-
cün ömrü için bir tehdit olugturan iki büyük smavla kargi kargiya kal-
maktan kurtulamayacaktir: Askeri/stratejik alanda ulusun belirlenmig
savunma ihtiyaçlari ile, bu yükümlülüklerini yerine getirmek için sahip
oldugu araçlar arasinda makul bir denge koruyabilecek midir; global
üretimin sürekli degigen yapilari karpsmda, sahip oldugu gücün teltno-
loji ve ekonomi tabanlarmi nispi agmmadan koruyabilecek midir? Ame-
rika'nm yeteneklerini ölçecek bu smav äbürlerininkinden daha da bü-
yük bir smav olacaktir. Çünkü1600 dolaylarmdaki imparatorluk Is-
panyasi, ya da 1900 dolaylarindaki Britanya Imparatorlugu gibi Ameri-
ka da, ulusun dünya meselelerini etkilemek açisindan sahip oldugu poli-
tik, ekonomik ve askeri kapasitenin çok daha saglam göründügü onyil-
lar öncesinde girigilmiç pek çok stratejik taahhütün mirasçisi durumun-
dadir. Bunun bir sonucu olarak Birlegik Devletler, bugün daha önce Bü-
yük Güçlerin ynkseligi ve çökügleriyle ilgilenen tarihçiler tarafmdan çok
iyi bilinen ve kabaca "agiri
emperyalist yayilma" denebilecek bir riskin
içindedir: Bir bagka deyigle, Washington'daki karar mercileri, Birlegik
Devletlerin global çikar ve yükümlülükleri toplammm, ülkenin bunlarin
hepsini aym anda savunma gücünü çok aptigi yolunda tatsiz ve kalici
nitelikli bir gerçegi kabullenip ona göre davranmak zorundadir.
Birlegik Devletler, agiri stratejik yayilma sorunuyla ugrayan daha
önceki güçlerden farkli olarak, nükleer silahlarla yok edilme ihtimaliyle
de kargi kargiyadir - bu pek çok kimsenin dügüncesine göre, uluslarara-
si güç politikasmm nitelišini tümden degigtirmig bir gerçektir. Genig
çapta bir nukleer aligverig gerçekten meydana gelirse, Birlegik Devletle-
"gelecek"i
rin üzerinde dügünmek, öylesine sorunlu bir hale gelmekte-
dir ki, bäyle bir geyin anlami bile kalmiyor Amerika'nm bäyle bir ça-
-
604
yüklügü sayesinde), säzgelimi Fransa'nm ya da Japonya'ninkinden
muhtemelen daha elverigli bir konum olsa bile. Öte yandan, silahlanma
yarigimn 1945 sonrasmdan günümüze kadar olan geçoiginin gösterdigi
odur ki, nükleer silahlar Dogu ve Bati için kargihkh bir tehdit olugtur-
salar da, kargihkh olarak kullanilamaz gärünmektedir güçlerin kon-
-
üzerine yayilmigtir ki, bunlarm hepsini ayni anda savunmak zordur; an-
cak bagka risklere girmeden bunlarm herhangi birinden vazgeçmek de
hemen hemen ayni ölçüde zordur.
Su noktaya da içaret etmek uygun olur, Birlegik Devletlerin ülke di-
mdaki çikarlarmin hepsi de o siralar çok inandirici (çogukez de acil)
görünen sebeplerle girigilen taahhütler sonucu dogmugtur ve çogu ör-
nekte, Amerika'nm o noktadaki varhginm sebebi, önemini kaybetme-
migtir; dünyano belli birtakim yerlerindeki Amerikan çikarlari, artik
Washington'daki karar mercilerine birkaç onyil öncesinde oldugundan
daha. büyük görünebilir.
Bunun, Amerika'nin Ortadogu'daki yükümlülükleri için kesinlikle
dogru oldugu söylenebilir. Burasi, batida Fas'tan, doguda Afganistan'a
kadar uzanan ve Birlegik Devletlerin, sirf art arda siralamasi bile (bir
gözlemcinin söyledigi gibi) soluksuz birakan"'" bazi çatigma ve
"insam
sorunlarla kargi karµya oldugu bir bälgedir. Öyle bir alandir ki, dünya-
daki petrol fazlasi kaynaklarino çošunlušu burada bulunmaktadir; (en
azindan harita üzerinde) Sovyetler'in
sizmasina çok açik gärünmekte-
dir; ülke içinde kuvvetli bir biçimde teykilatlanmig olan bir lobi, tecrit
edilmig, ancak askeri yönden etkili Israil'e hiçbir geyden yilmadan des-
tek verilmesi için bastirmaktadir; burada yer alan genellikle Bati yanhsi
egilimlere sahip Arap devletleri "Misir, Suudi Arabistan, Ürdün-veKör-
fez emirlikleri), Libya gibi dig tehditlerin oldugu kadar, kendi içlerinde-
ki agiri Ïslam tutucularinm da baskisi altmdadir ve Arap devletlerinin
hepsi, kendi aralarmdaki rekabetler ne olursa olsun, Israil'in Filistinliler
kargisindaki politikasma muhaliftir. Bunlar bölgeyi Birlepik Devletler
için çok önemli hale getirmektedir ama ayn1 zamanda herhangi basit
605
bir politik seçime de son derece direnç1i kilmaktadir. Bunlare ek olarak,
en azmdan bazi bölümleriyle, dünyada savaça en sik bagvurulan bölge
olarak görülmektedir. Son olarak da Sovyetler Birligi'nin silahh kuvvet-
leri araciligiyla fethetmeye çalistigi tek ülke -Afganistan- buradadir. O
halde, Ortadogu'nun ister askeri, ister diplomatik yoldan olsun, Ameri-
ka'mn sürekli ilgisini gerektiriyor olarak görülmesi, hemen hiç gagirtici
degildir. Öte yandan, 1979'da Iran'daki kötü yenilgi, 1983'teki talihsiz
Lübnan serüveni, bölgedeki dügmanhklar sonucunda diplomasinin kar-
magik hale gelmesi (Suudi Arabistan'a Îsrail'i ürkütmeden nasil yardim
edilecektir?) ve Birlegik Devletlerin Arap yigmlar arasmda tutulmayigt,
Amerikan yönetiminin Ortadogu'da tutarli, uzun vadeli bir politika yü-
rütmesini son derece zorlagttrmaktadir.
Latin Amerika'da da Birlegik Devletlerin ulusaÏ çikarlarina yänelik
artan tehditler oldugu görülmektedir. Dünyanin herhangi bir yerinde
global kredi sistemine ve özellikle de B.D. bankalarma ašir bir darbe
indirecek önemli bir uluslararasi borç bunahmi ortaya çikacaksa, bu-
nalimin baçlayacagi yer bu bälge olabilir. Bugünkü durumda, Latin
Amerika'nin ekonomik sorunlari, pek çok Amerikan bankacilik kuru-
lugunun kredi degerlendirmesini dügürmekle kalmamig, B.D.'in buraya
olan mamul mallar ihracatindaki önemli gerilemeyi de artirmigtir. Do-
oldugu
gu Asya'da gibi, burada da dünyamn ileri, zengin ülkelerinin
digardan ahnan dügük emek maliyetli mamullere kargi gümrük tarife-
lerini sürekli yükseltecekleri ve denizagiri yardim programlarmda gide-
rek daha az eli açik hale g~elecekleri yolundaki tehdit derin bir kaygt
duyulmasma sebep olmaktadir. Bütün bunlari daha da agirlagtiran,
Latin Amerika'nm son birkaç on yil içinde ekonomik ve toplumsal açi-
dan olaganüstü bir hizla degigmesidir " nüfus patlamasi da eldeki
kaynaklar üzerinde ve.küçümsenmeyecek sayidaki devletin eski, muha-
fazakâr yönetim yapilari üzerinde giderek artan baskilar uygulamakta-
dir. Bu ise, toplumsal ve yapisal reformlar ve hatta dogrudan "devrim"
606
I
607
I
yetler Birligi'nin, Kuzey Kore'nin ve Vietnam'm bagkalarmm
igine karigmalarim engellemek; ÇinHalk Cumhuriyeti ile kahci
bir stratejik iligki kurmak ve dost ülkelerin istikrarmi ve ba-
gimsizhginidesteklemek.2"
Üstelik,özenle seçilmig bu sözler, kaçmilmaz olarak hassas nitelikli
birkaç politik ve stratejik sorunu da gizli tutmaktadir: Tayvan'i terk et-
meden ÇHC ile iyi bir iligki kurmak; ihraç mamullerinin Amerikan pi-
yasasma akimm denetim altina tutmaya çahprken,
"dost
ülkelerin is-
tikrar ve güvenligini desteklemek"; çegitli kompularim ürkütmeden
Ja-
ponlarin Bati Pasifik'teki savunmada daha buyük bir pay almalarmi
saglamak; sözgelimi, Filipinler'de bu úlke içinde öfke yaratmadan B.D.
üslerinin varligmi sürdürmek; Kuzeye yanlig "sinyal"
göndermeden,
Güney Kore=deki Amerikan askeri varhgini azaltmak . . .
Bati Avrupa'nin savunmasi, bagka her. geyden daha fazla olarak, Ameri-
kan Ordusu ve Amerikan Hava Kuvvetleri ile donanmano büyük bir
bölümünün stratejik temelini olugturmaktadir. Herkese açik olmayan
birtakim hesaplara göre, aslinda Amerika'nm genel amaçh kuvvetleri-
niri yüzde 50 ya da 6031, NATO'ya ayrilmiç durumdadir; NATO ise
(muhaliflerinintekrar tekrar igaret ettikleri gibi), Avrupa'nin toplam
nüfusu ve geliri artik ABD'ninkinden daha büyük oldugu halde, öbür
üyelerin savunma harcamalarma GSMH'larmdan hayli dügük bir payla
katildiklari bir tegkilattir?" Bu kitap, Avrupalilarm "yük
paylagimi"
tattigmasindaki kargi gärüglerini (Fransa ve Bati Almanya gibi ülkeler-
de zorunlu askerligin sürdürülmesinin toplumsal maliyeti gibi) tekrarla-
maya ya da Bati Avrupa'nm "Finlandiyalagma"si halinde ABD'nin sa-
vunma için muhtemelen gimdi oldugundan daha çok harcama yapacagi
görügünü tartigmaya uygun bir çaligma degildir.2'3Amerika'nm stratejik
perspektifinden bakildiginda, kaçim1masi mümkün olmayan gerçek
qu-
dur: Bu bölge Rus baskisma, sözgelimi Japonya'yagöre her zaman da-
ha açik görünmügtür -
608
\
venligi, Birlegik Devletlerin güvenligi için özellikle hayati bir änem tagi-
maktadir"214 gärügüne sahip olmast için yeterlidir.
Gene de, Amerika'nm Avrupa'ya olan taahhütú stratejik yönden ne
kadar mantikli olursa olsun, böyle bir gey, Atlantik ötesi anlagmazhkla-
ra yol açan birtakim askeri ve politik karigikhklara kargi güvence olug-
turmamaktadir. NATO ittifaki, Birlegik Devletleri ve Bati Avrupa'yi bir
noktada birbirlerine yaklagtirmaktadir ama AET'nin kendisi, Japonya
gibi, ekonomik açidan bir rakiptir; äzellikle de daralan tarim ürünleri
pizarlarmda. Daha da önen11isi, Avrupa'nm resmi politikasi, her zaman
için Amerikan gemsiyesi" altinda bulunmanm önemini vurgu-
"nükleer
609
I
i
kan Silahh Kuvvetlerinin yayilma" durumunda olduguna iligkin
"tam
taahhütleri-
mizi yüzde yüz güvenli kargilamaya yeterli olacak kapasiteyi satm al-
maya hiçbir zaman paramiz yetmez"'" görügü, elbette dogrudur; ancak
dünya üzerinde ilerde Sovyet aleyhtari olabilecek kaynak potansiyeli
toplammm (Birlegik Devletler, Bati Avrupa, Japonya,ÇHC, Avustralya)
Rusya'nin yaninda yer alan kaynaklar toplammdan çok daha büyük ol-
dugu hatirlamrsa, bu durum ilk bakigta göründügünden daha az kayg1
verici olabilir.
Bu tür avutucu sebeplere ragmen, temel yüksek strateji açmazi sür-
mektedir: Birlegik Devletlerin bugün dünya üzerinde sahip oldugu çok
büyük ve çegitli askeri yükümlülükler, dünya GSMH'si, imalat sanayii
üretimi, askeri harcamalar ve silahh kuvvetler personeli içindeki payla-
rinin bugünkünden çok daha büyük oldugu 25 yil öncesindeki. askeri
yükümlülükleriyle apagi yukari aynidir?" Ikinci Dünya Savagindaki za-
ferlerinin üzerinden 40 yll, Vietnam'dan çekiliginin üzerinden de on
_yd
askm bir sürenin geçoi; oldugu 1985 yilinda bile, Birleçik Devletler Si-
lahli Kuvvetlerine bagli 320.000 asker ülke diginda bulunuyordu. (bun-
larm arasinda 65.000 denizei vardt.?" Bu arada gunu da ekleyelim ki,
verdigimiz toplam, Britanya Împaratorlugunun gücünün dorugunda ol-
dugu siralarda denizagirt bälgelerde bariç zamani bulundurdugu kara
ve deniz kuvvetleri sayisindan önemli ölçude yüksektir. Bununla birlik-
te, Kurmay Bagkanlari Kurulu ile pek çok sivil uzmanin= kuvvetle dile
610
B.D. / Bati Yaraküresi. HARíTA 12: B.D. KUVVETLERÍNIN
1 Hava Ïndirme Tümeni
DÜNYA ÜZERÎNDEKIYAYILIMI, 1987 Kuzeydogu Asya/Bata Pasifik
1 Hava Hücum Tümeni
4 Zarhh Tümen 2 Piyade Tümeni
6 Mekanize Piyade Tümeni 215 Avci/Taarruz Uçagi
6 Piyade Tümeni 1 Deniz Piyade Amfibik Kuvvet
4 Hafif Piyyade Tugayi Bati Avrupa (NATO)
28 M .
e Tugay: 2 Mekanize Tümen
4Z6
A cil r uz Uçagt
.
Atlantik Komutanhgi:
Kuzey Atlantik (2. Filo)
5 Uçak Gemisi Pasifik Komutanhgi
5 Helikopter Gemisi Bati Pasifik (7. Filo)
1 Muharebe Gemisi 2 Uçak Gemisi
9 Kruvazär 1 Helikopter Gemisi
35 Destroyer 5 Kuruvazör
50 Firkateyn .
8 Destroyer
49 Taarruz Denizalt 7 Firkateyn
18 Amfibik Gemi 8 Taarruz Denizaltist
290 Avci/Taarruz Uça --
I
l
zama-
nmdan bu yana- sistemin kendi kendine yeterligi konusunda bu kadar
çok kugku dile getirilmese, belki böylesine yogun olmayabilirdi. Bu
kuskular bagka incelemelerde tekrar tekrar açiga vuruldugundan, bura-
"lavunma
sahte-
cilik, kötüye kullanma"" iddialari, siradan iddialar haline gelmig du-
rumdadir. Son yillarda kamuoyunun dikkatini çeken, korkunç pahah,
dügük performansh silahlarla ilgili çegitli skandallarm makul açiklama-
lari bulunmaktadir: "Askeri-smai kompleks" içinde, dogru dürüst reka-
bete dayah fiyat önerilerinin ve piyasa güçlerinin bulunmayisi ve "altm
612
I
inburger'm dayah stratejiler" diye adlandirdigi geyin çekici
"rekabete
613
en muhtemel senaryo ise, paranm herhalde oldukça farkli yönlere git-
mesi gerekecektir: Taktik hava tagitlari, ana muharebe tanklari,
büyük
uçak gemileri, firkateynler, taarruz denizaltilari ve lojistik hizmetler.
Eger Birlegik Devletler ile SSCB'nin dogrudan bir çatigmaya girmekten
kaçmmalari, ama Üçüncü Dünyada daha aktif duruma gelmeleri ihti-
mali varsa, o zaman silahlarin bilegimi gene degigmektedir: Bu kez hafif
silahiar, helikopterler, hafif uçak gemileri ve oynadigi rol genigletilmig
olan B.D. Deniz Piyade Kuvveti listedeki ana konular olmaktadir.
Sim-
diden açiga çikmig olan bir nokta gudur ki, "savunma
reformu"na ilig-
kin çekigmeler, büyük ölçüde, Birlegik Devletlerin yapmak durumunda
kalabilecegi savagin türlü konusundaki farkh varsayimlardan kaynak-
lanmaktadir. Ama ya yetkili kimselerin varsayimlari yanhg olursa?
Sistemin yeterligi konusunda belirmig olan ve Amerika'ya gücünün
"yeniden
kazãndirilmasi" kampanyasimn güçlü destekçileri tarafmdan
bile dile22'getirilen bir bagka önemli kaygi ise, bugünkii karar mekaniz-
masmin uygun bir yüksek stratejinin yürütülmesine imkân verip verme-
yecegidir. Böyle bir gey, yalmzca
"deniz "ortakhk
614
ve teknoloji transferi ambargolarindan, dig yardimlar, silah satiplari ve
tahil satiplarina kadar-- ekonomik araçlarin kullamlmasi konusunda da
bakanhklar arasinda çekigmeler olmuytur; bunlar ulkeninUçüncu Dün-
ya, Güney Afrika, Rusya, Polonya, AET vb.'ne yänelik politikalarim et-
kilemektedir ve bu politikalarda kimi zaman eggüdümsüzlük ärnekleri
ve çeligkiler görülmügtür. Akli bagmda hiç kimse, dünyanm bagina dert
olan pek çok dig politika sorununun hepsinin de belli ve hazir birer
bulundugunu savunamaz; öte yandan, ülkedeki karar olug-
"gçözum"ü
iki konu üzerinde görüç birligi saglamak üzere yeteri kadar zaman bu-
labildigi stralarda amaçli olarak getirilmigti; ama, bu tür kisitlamalarm
daha az oldugu ülkeler kargismda hizla karar vermesi istenen bir global
süper güç haline geldikten sonra, bu sistemin igleyigi daha zor olabilir.
Bunlardan hiçbiri tutarh, uzun vadeli bir Amerikan yüksek stratejisinin
uygulanmasi konusunda agilamaz bir engel olugturmamaktadir; ancak
bunlarm üst usteyigilan ve kargihkh olarak igleyen etkileri, eger özel çi-
615
I
I
karlara zarar veriyor ve bir seçim yihna rasthyorsa, gerekli olan politi-
ka degigikliklerinin yapilmasini çok daha zor hale getirmektedir. Eu
yüzden de, 21. yüzyih karplayacak etkili bir genel Amerikan politikasi,
en zorlu smavini burada, kültür ve iç politika alanmda, verecektir.
Amerika'nm global çikarlarmm savunulmasmda "araç1ar
ve amaç-
lar" arasmda dogru bir iligki kurulmasi konusuyla ilgili son nokta, ül-
keyi zorlayan ve çok çegitli olduklari için karar mercilerine ulusal poli-
tikalarin olugturulmasmda son derece büyük sikintilar veren ekonomik
tehditlerle ilgilidir. Amerikan ekonomisinin olaganüstü geni ligi ve kar-
magikhgi, bütün kesimlerde olup bitenleri özetlemeyi zorlagtirmaktadir
-
cunu degerlendirmek daha zor olmakla birlikte- robot yapimi, uzay sa-
nayli, otomobil, imalat makineleri ve bilgisayar alanlarmdaki global
paylar açismdan bakildigi zaman da nispi bir smai gerileme içinde olu-
gudur. Bunlarm ikisi de çok büyuk sorunlar dogurmaktadir. Geleneksel
ve temel imalatta, Birlegik Devletler ile yeni sanayilegen ülkeler arasm-
daki ücret cetvelleri farki herhalde hiçbir "verimlilik
önlemi"nin kapa-
yamayacagi kadar buyüktür, ama gelecegin teknolojileriyle ilgili yaripta
kaybetmek, eger böyle bir gey gerçekten olursa, daha da feci sonuçlar
doguracaktir. Säzgelimi, 1985 sonunda kongrece hazirlanan bir rapor-
da, Birlegik Devletlerin yüksek teknoloji ürünleri alarundaki ticaret faz-
lasmin 1980'de 27 milyar dolarken, 1985'te därt milyar dolara dügtügu
ve hizla açik verme noktasma gittigi bildiriliyordu."
Gerilemenin görüldugü ve pek çok yönden daha az beklenir oldugu
ikinci sektär ise tarimdir. Daha on yil öncesi, bu konunun uzmanlan
beslenmeyle ilgili taleplerle tarim verimi arasmda korkutucu bir global
dengesizlik olacagmi tahmin etmekteydi.232 Oysa bu kithk ve felaket se-
naryosu, güçlü iki tepki uyandirmigtir. Bunlardan ilki, Amerikan tarimi-
na yapilan ve denizagiri ülkelere gittikçe daha büyük miktarlarda yiye-
cek satigi gerçeklegtirilecegi beklentisiyle körüklenen muazzam yatirim
lardi; ikinci olarak da, Üçüncü Dünya ürün verimlerini bilimsel yollarla
arttirmak üzere (giderleriBati dünyasi tarafmdan kargilanan) genig çapli
aragtirmalar yapilmig ve burlar öylesine bagarih olmuglardir ki, bu tür
ülkeler arasindan giderek artan sayilarda
yiyecek ihracatçilari çikmig,
dolayistyla da burlar Birlegik Devletlere rakip olmuglardir. Bu iki egi-
lim, AET'nin, fiyat destekleme sistemi sayesinde önemli bir tarim fazlasi
üreticisi haline dönügmesinden ayri olarak geligmig, ama bu olugumla
616
I
l
I
açmigtir
milyar dolardir- ancak bundan daha ürkütücü olan nokta gudur ki,
böyle bir açigm Amerika'nm
"gärünmezler"den
elde ettigi kazançlarla
Yonga: Çip. -
ç.n.
617
|i
kapatilmasi artik mumkün degildir; böyle bir yol bir ekonominin
01gun
TABLo 49
B.D. FEDERAL AÇIK,BORÇVE FAÎZLERÎ, 1980-198536
(milyardolar olarak)
Açik Borç Borç faizi
1980 59,6 914,3 52,5
198 3 195,4 1.381,9 8 7,8
1985 202,8 1.823,1 129,0
.
618
uluslararasi içindeki yer-
sermaye hareketlerinin mal ve hizmet ticareti
1erinden diye tammlanabilecek bir durumla. Dünya ekono-
"oynamasi"
mn hacmi
Ini, 1970'li yillarm olaylari (sabit döviz kurlarmdan degigken kurlara
yönelme, OPEC ülkelerinden para fazlasi akipi) körüklemisse de Birle-
gik Devletlerin açiklari bunlara hiz kazandirmigtir; çünkü federal hükü-
met gider ve gelirleri arasmdaki derin uçurumu ancak ülkeye Avrupa,ve
(äzellikle)Japonya'dançok büyük miktarlarda para çekerek kapayabil-
migtir -
bu da gene
larmm büyuk sermaye akigt hacmini yönetmek (ve bundan kâr etmek)
üzere Tokyo, Londra ve New York'ta üçlü bir tabana oturan dünya
mali kuruluglarma dönüçmelerinde de bir sakinca yoktur; bu, ancak ül-
kenin hizmetlerden gelen kazancmi artirabilir. Kimi zaman, büyük mik-
tarlarda gerçeklegen yilhk federal açiklar ve tirmanan ulusal borçlar bi-
le, enflasyon dikkate alminca, fazla ciddi olarak ifade edilmemektedir
ve kimi çevrelerde, ekonominin bu açiklardan bir bularak
"yolunu
619
malari kisitlayarak veya bu iki yolu birlikte kullanarak açigi kapamak
üzere önlemler alacaklari inanci vardir. Igaret edildigine göre, açigi çok
acele olarak azaltma girigimi, änemli bir gerilemeye yol açabilir.
Amerikan ekonomisindeki büyüme belirtilerinin daha da güven ve-
rici oldugu söylenmektedir. Hizmetler sektäründeki canIanma sayesinde .
bunun
Bati Avrupa'dakinden çok daha büyük bir hizla gerçekleptigi kesindir.
Bununla baglantili olan bir nokta da, çahganlar arasmda çok daha bü-
yük ölçüde olan hareketliligin iq pazarmdaki bu tür degigimleri kolay-
lagttrmasidir. Dahasi, Amerika'nm yüksek teknoloji konusundaki bü-
yük kararliligi
-bu
bu
yüzden de ekonominin tümünü
"bunahm"
ya da
"canhhk"
gibi genig
kapsamli genellemelerle nitelendirmek dogru degildir. Hammadde fiyat-
Iarmdaki dügüglere, dolarm 1985 yih baymda sürdürülemeyecek kadar
yüksek olan degigim degerinin gerilemesine,- faiz oranlarmdaki genel
duçüge bu üç egilimin hepsinin enflasyon ve ig güveni üzerindeki et-
--ve
620
I
I
I
ödemeler dengesinin çok daha saglikli, devlet bütçesinin de denk ol-
dugu ve dünyanm geri kalan bölümiine bu kadar agir borcu bulun-
madigi zamanlara gäre daha az oldugu bellidir. Daha genig olan bu
çerçeve içinde dügünüldugünde, bazi siyaset bilimcilerinin Birlegik
Devletlerin bugünkü konumu ile, änceki dönemlerde "gerileyen
hege-
mon devletler"in242 durumu arasmda benzerlik kurmalarmda dogru
olan yönler vardir.
Bu noktada da, günümüz Birleçik Devletlerindeki dikkatli çevreler
rasmda yaygm hale gelen kaygi psikolojisi ile Edward dänemi Ingilte-
resinde tüm siyasi partilere
egemen olan ve
"ulusal
verimlilik" hareketi
diye adlandirilan geligmeye yol açan ruhsal durumun açiklamasi zor
olan benzerliklerine igaret etmek aydinlatici olmaktadir: "Ulusal verim-
lilik" hareketi, ulusun karar üretme durumunda olan, i; ve egitim dün-
yalarinda yer alan seçkinler arasmda, ülkenin öbür ileri toplumlar kar-
çismda rekabet gücünü giderek daha çok kaybetmesi diye gärülen süre-
ci tersine çevirecek änlemler konusunda yapilan genig tabanh bir tartig-
ma idi. Ticari bilgi-beceri, egitim ve äärenim düzeyleri, üretim verimlili-
gi,gelir ve (durumlaridaha kötü olanlar arasinda) yaçam, saghk ve ko-
nut standartlari açismdan bakildigmda, 1900 yihnm
"bir
numara"li gü-
-cü, sahip oldugu yeri kaybediyor görünüyor ve bu durum ülkenin
uzun
vadeli stratejik konumu yönünden korkunç anlamlar tagiyordu; böyle-
"yenilenme"
teykilatlanma" çagrilari, soldan ne kadar
"yeniden
ce, ve
gelmigse, sagdan da en az o kadar gelmigtir.243 Bu tür kampanyalar, ora-
da burada reform yapilmasina yol açarlar; ancak reformun kendisi, ge-
rilemenin dogrulanmasidir, çünkü bu tür bir kampanya, ülkenin öncu-
lügünün tartigilmadigi birkaç onyil öncesinde gerekli olmamistir. Yazar
G.K. Chesterton alayci bir dille, güçlü kuvvetli bir adamin beden yeter-
ligi konusunda kafa, yormadigim söyler; ancak zayif dügtügü zaman
saghktan söz edecektir
-"
Bunun gibi, bir Büyük Gücün kuvvetli ve ra-
kipsiz oldugu zamanlarda yükumlülüklerini yerine getirme kapasitesini
tartigma ihtimali nispi- olarak zayifladigi zamana gäre çok daha azdir.
Daha dar bir çerçevede dügünürsek, Amerikan sanayi tabanmdaki
ufalma devam ederse, bu durumun ülkenin yüksek stratejisi açismdan
ciddi bir anlami olacaktir. Ilerkidänemlerde
(çarpigantaraflar kargihkh
olarak nükleer cehennemi yaratmaktan korktuklari için) konvansiyonel
düzeyde kalacak genig çapli bir sava; yapilsa, bunun, kilit sanayilerde
yillar boyu süren gerileme, fabrikalardaki iççi istihdammda meydana
gelmig olan agmma vb.'den sonra Birlegik Devletlerin verim kapasitesi
üzerinde ne gibi bir etki yaratacagmi merak etmemek mümkün degildir.
Ïnsan buna bagli olarak, Hewins'in 1904 yilmda Îngiliz sanayiindeki
zayiflamamn bu ülkenin gücüne olan etkileri konusundaki dehget dolu
feryadmi hatirlamaktadir.245
621
I *
Diyelim ki, [yabancirekabeti yüzünden] tehdit altmdaki bir sa-
nayi ulusal savunma sisteminizin ta temelinde yatmaktadir, o
zaman haliniz ne olur? Bir demir sanayii, büyük bir mühendis-
lik igkolu olmadan edemezsiniz, çúnkü modern harp söz konu-
su olunca filolarimzi ve ordularmizi olugturacak ve onlari ye-
terli bir bakim düzeyinde tutacak araçlariniz olmaz.
rak- "savunmayla
ilgili sanayiler" Pentagon'un sürekli siparigleriyle
beslenmekle kalmamig, madde-yogun imalattan, bilgi-yogun imalata
(yüksekteknoloji imalatma) olan geçige de ayak uydurmustur; bu, daha
uzun vadede, Batmm kritik nitelikli hammaddelere olan bagimhhgim
da azaltacaktir. Gene de, sözgelimi montaji yabanci ulkelerdeyapilarak
Birlegik Devletlere gönderilen yariiletkenlerin çok' büyük bir oranda
olugu" ya da -yarilletkenlerden mümkün oldugu kadar farkh bir ürün
'
622
I
leçik Devletlerde zenginlerie yoksullar arasindaki
"kazanç
farki" öbür
sanayilegmig änemli ileri ülkelerde
daha genistir, oldugundan oranda
ayni sebeple, sosyal.hizmetlere yapilan devlet harcamalari, benzer ülke-
lerdekine göre GSMH içinde daha büyük bir paya sahiptir (yoksullar
ve yaghlar için aile temelinde çok daha güçlü bir destek sistemine sahip
görünen Japonyadiçmda).
Ortada olan sosyoekonomik egitsizliklere ragmen politikasi-
"smif"
ber edilmemig" olmasmo payi da açiktir. Ancak bir taraftaki beyaz et-
nik gruplar ile, öbür taraftaki siyah
ve ispanyol etnik gruplar arasmda
- görülen farkh dogum oranlari ve tabii Birlegik Devletlere olan göç-
-
tek bir yöne igaret etmektedir.2'" Ama bizim amaç1arimiz için änemli
olan, igin kargilagtirmah boyutudur. Savunma harcamalari
(çogu kez
igaret edildigi gibi), Eisenhower yönetimi sirasmda GSMH'nm yüzde
onunu, Kennedy yönetimi sirasinda da ylizde dokuzuna olugturmug ol-
sa bile, Birlegik Devletlerin global üretim ve zenginlik içinde o zamanlar
sahip oldugu pay, bugünkünün yaklagik iki katiydi, daha önemlisi
de
Amerikan ekonomisi o dänemde ne geleneksel, ne yüksek teknoloji
623
|
| 4
i µ•i I
i I i.h.I, I h.i.I.E.1 i t
si limi --Ilimallisia III II I I I - · ... Immmm---.mulimmmmmmmm..
------ I i in I li •II I•••••*•
imalatmda bugünkü tehditlerle kargi kargiya degildi. Dahasi, eger Birle-
ik Devletler bugün GSMH'smm yüzde yedi ya da daha fazlasmi savun-
ma harcamalarma ayirmaya devam ederken, ekonomi alanmdaki bagh-
ca rakipleri, özellikle de Japonya,çok daha küçük bir oranda para ayi-
riyorsa, o zaman ipso facto bu ülkelerin sivil yatirimlar için
"serbest"
624
|
kü bundan önceki
"bir
numara"li ülkelerin kargi karytya kaldiklan or-
tak açmaz gu olmugtur. Nispi ekonomik güçleri azalirken, konumlarma
yönelen dig tehditler onlari kaynaklarmi giderek daha çok miktarlarda
askeri sektöre ayirmaya zorlamigtir; bu ise, verimli yatirimlara yer bi-
rakmaz ve zamanla daha yavag büyüme, daha agir vergiler, ülke içinde
harcarna äncèliklerine iligkin görüglerde daha derin çatlaklar, savunma
yükünü tagima. kapasitesinde zayiflama biçiminde ortaya çikan ters
yönlü bir akima yol açar.21 Eger, tarihte görülen düzen gerçekten böy-
lŠse insan, Shaw'un son derece ciddi çakasinm sözlerini degigtirerek
göyle demekten kendisini alamiyor: "Roma dügtü; Babil dügtü; sira
Scarsdale'e de gelecek."262
O halde olabildigince genig kapsami içinde dügünürsek, kamuoyun-
da gittikçe daha çok tartigilan Birlegik Devletler mevcut konumunu ko-
ruyabilir mi sorusuna verilecek tek cevap bu da sirf, sürek-
"hayir"dir
-
625
i
"enternasyonellegtirme"
I
626
larda Ingiltere'nin rolünü ustlenmesine benzer biçimde devralacak be-
lirgin, tek bir
"ardil
627
I
I
dBmmm I
SONSÖZ
629
i
I
harp tarihi ya da en azindan harbe hazirhk tarihi olmu tur burlarm -
ikisi de toplumlarm, ister devletin ister özel kipilerin kullammi için ol-
sun, bagka
"mallar"in
üretilmesinde kullanabilecekleri kaynaklari tüke-
tir. Bu yuzden, ekonomik ve bilimsel geligme düzeyi ne olursa olsun,
her yüzyilda ulusal gelirden ne kadarmo askeri amaçlar için kullaml-
masi gerektigi konusunda tartigma olmuytur. Her yüzyilda ulusal zen-
ginligin en iyi nasil artirabilecegine iligkin bir tartigma da vardir ve bu
tartigma yalnizca artan refah kipisel yararlar getirecegi için degil, eko-
nomik büyümenin, verimliligin, lyilegen mali durumun bagka uluslara-
rast bir çatigma oldugu zaman bir Büyük Gücün bagkalarina kiyasla
olan bagari gansmi etkileyecegi anlagildigi için de yapihr. Gerçekten de,
Büyük Güçler arasmda yapilmig olan ve burada gözden geçirilen bütun
önemli, uzun süreli savaglarm dogurdugu sonuç, tekrar tekrar, verimli
olan ekonomi-k kuvvetlerin hayati önem tagiyan etkileri bulunduguna
igaret etmektedir -- hem bizzat mücadele sürerkey, hem de farkhlagan
büyüme hizlarmin ayri ayri güçleri äbürlerine göre.daha güçlü ve zay1f
kildigi savaglar arasi dönemlerde. 1500-1945 döneminde olan büyük
ortakhk savaglarmm sonuçlari, daha uzun bir süre içinde ekonomik dü-
zeyde olagelen degigiklikleri büyük ölçüde dogrulamaktadir. Böylece
her savagin sonunda kurulan yeni toprak düzeni, uluslararasi sistem
içinde süregelen yeni güç dagihmmi yansitir. Öte yandan, barigm geligi,
bu arahksiz degiçme sürecini durdurmaz ve Büyük Güçler arasmdaki
farkhlaçan ekonomik buyüme hizlari, bunlarm birbirlerine kiyasla yük-
selip çökmeye devam etmesini saglar.
Kural tammaz bir uluslararasi sistem içinde
"yükselen"
"çäken"
ve
güç1erin var olugu, daima savaga yol açar mi, açmaz mi, bu kesin degil-
dir. Tarih literatüründe çogunlukla ve "Büyük Güç sistemi"nin
"savag"
melerinin sonucudur."' Peki bu düzen 1945'te sona ermig midir? Iki ta-
rafh silah kullanimim kargihkli yikima dänügtürme tehditini kendileri-
nin dogal bir
parçast olarak taçiyan nükleer silahlarm ortaya çikigiyla,
Büyük Güç dengelerindeki uzun süreli degigmelere silahh çatigmaya
bagvurarak tepki verme aliskanligmm nihayet denetim altina ahndigi vi '
630
Bu tür kritik sorunlarm cevabmi kimsenin bilmedigi açiktir. Insanh-
gmkendisine yikim getirecek kadar pahah olan yeni bir Büyük Güç sa-
vagma girme aptalhgim göstermeyecegini varsayanlara, belki de aym
inancin 19. yüzyihn büyük bir bölumünde de saygm oldugunu hatirlat-
mak gerekir; gerçekten de, Norman Angell'in The Great Illusion bagligi-
m tagiyan ve savagm hem yenen hem yenilen taraf için ekonomik yikim
demek olacagt .yolundaki ana dügüncesiyle uluslararasi düzeyde satig re-
orlari kiran kitabi, ta 1910 yilmda çikmigti ve o siralar, Avrupa'daki
enelkurmaylar savag planlarmi sessizce sonuçlandirmaktaydilar.
Büyük devletler arasmda nükleer ya da konvansiyonel çatigmalar
çikma ihtimali ne ölçüde olursa olsun, çurasi açiktir ki, dengelerde
änemli degigimler olmaktadir ve muhtemelen eskisinden daha hizh bir
tempoda olmaya da devam edecektir. Dahasi, bu degigmeler birbirinden
ayri olan, ancak etkilegim içinde bulunan iki düzeyde, ekonomik üretim
ve stratejik güç düzeylerinde meydana gelmektedir. Son 20 ydm egilim-
1erinde bir degigiklik olmazsa (nedenolsun ki?) dünya politikasimn dü-
zeni kabaca göyle görünmektedir:
Birincisi, hem toplam dünya hasilast hem toplam askeri harcama
paylarinda, en büyük beg güç odagmdan baska pek çok ulusa bir kay-
·
631
'
|
I
ve Italyanlarm)
kara, deniz ve hava kuvvetlerinin bir araya y1gilmasiyla
son derece büyük bir karma kuvvet elde edilebilecegi anlagildigi için. lç
politikadan gelen sebepler yuzünden bunun yakm bir gelecekte gerçek-
leymesi mümkün degildir; ama sirf böyle bir potansiyelin var olugu,
"iki
hiç kimse, Tokyo'da i; bagma gelecek yeni siyasi liderler günün birinde
ülkenin ekonomik gücünü daha büyük askeri güce dönügtürme karari
ahrlarsa, bunu gagirtiet bulmayacaktir.
Eger Japonya,dünya meselelerinde daha aktif bir askeri varlik ol-
maya karar verirse, bu, herhalde çikarlarini artik sirf bir dev-
"ticaretçi
gücü"nden bü-
yük bir payi silahlanma harcamalarina ayirmakla,
"verimsiz"
ulusal
ekonomik tabani açindirma riskine de girilebilir; özellikle de gelirlerin-
den daha büyük oranlari, uzun vadeli büyüme için verimli yatirimlarda
.
toplayan bir devlet kargisinda.
632
Politik ekonomi konusuyla ilgilenen klasik yazarlar bunlarm hepsi-
ni tüm yönleriyle anlamiglardir. Adam Smith'in tercihlerini izleyenler,
savunma harcamalarmi dügük tutma egilimine girdi; List'in Nationalo
ekonomie kavramma yakmhk duyanlar, devletin daha buyük güç araç-
larma sahip olmasmi istediler. Hepsi de, dürüst davrandiklari zaman,
igin gerçekten de bir seçim meselesi, hem de zor bir seçim meselesi ol-
dugunu kabul ediyorlardi." Ideal olarak, elbette
"kâr"
ve
"güç"
el ele
itmelidir. Oysa devlet adamlari büyük bir çogunlukla, kendilerini her
amanki açoazla kargi kargiya buldular: Gerçek bir tehlikenin var ol-
dugu ya da böyle bir tehlikenin seçildigi dönemlerde, askeri guvenligin
satm almmasi ve bunun sonradan ulusal ekonomi için bir yük olugtur-
masi; ya da savunma harcamalarmi düguk tutmak ama çikarlarm kimi
zamanlarda bagka devletlerin eylemleri yuzünden tehdit altma girdigini
gärmek."
Böylece, uluslararasi sistem içinde yer alan bugünkü Büyük Güçler,
kendilerinden önce gelenlerin hepsinin kargi -kargiya kaldiklari iki teh-
ditle bag etmek zorundadir: ilk olarak, kimilerinin öbürlerine gäre da-
ha zengin (genelliklede daha kuvvetli) olmalarina yol açan egitsiz eko-
nomik büyüme düzenleri ile, ikinci olarak da, rekabete dayali, ara sira
da tehlikeli olan dig kogullarla; bu kogullar onlari, daha yakm bir za-
manda elde edilecek askeri güvenlikle, daha uzun vadeli ekonomik gü-
venlik arasinda seçim yapmaya zorlamaktadir. Hiçbir genel kural, za-
manimizin karar mercileri için evrensel olarak uygulanabilir bir hareket
biçimi saglayamaz. Yeterli bir askeri savunma gücü saglamayi ihmal
ederlerse, rakip bir güç onlarin bu durumundan yararlanmak istedigin-
de, bu güce kargihk vermeyebilirler; silahlanmaya --ya da daha sik gö-
rüldügü gibi, önceki bir dönemde üstlendikleri askeri yükumlulukleri
artan maliyetlerle surdürmeye-- çok fazla harcama yaparlarsa, kendile-
rini agiri ölçüde zorluyor olabilirler; dogal gücünü agaca.k ölçüde çalig-
ma girigiminde bulunan ihtiyar bir adam gibi. "Savag maliyetinin artma
yasasi" 2 da bu konalarda yardimci olmamaktadir. En çok amlan bir
örnegi verirsek, insan, B.D. Hava Kuvvetleri bütçesinin tümünün 2020
yilinda tek bir uçagm üretimiyle tükenip gitmesine belki gerçekten en-
gel olabilir ama modern silahlarm maliyetinde görülen tirmanma, tüm
hükümetler için, dehget verici bir egilimdir ---
I
I e
melerdir. Bismarck'm ünlü yorumunu, sözcükleri degigtirerek tekrarlar-
sak, bu güçlerin tümü de "zaman
irmagi"
üzerinde yolculuk yapmakta-
dir; onu degigtirebilir, ne yönlendirebilirler"
"ne
ama üzerinde
"daha
ve.de-
neyim"lerine bagli kalmaktadir.
I
I
634
NOTLAR
EtRiNCÍ ËÖLÜM
BATI DÜNYASININ YÜKSELϧÎ
1 W.H. McNeill, A Word History (London, 1979 edn.) s. 295; aym yazar, The Rise
of the West (Chicago, 1976), s. 565; J.M. Roberts, The Pelican History of the
World (Harmondsworth, Mdssx, 1980), s. 519; G. Barraclough (ed.),The Times
Atlas of World History (London, 1978), s. 153.
2 1500 dolaylarinda Avrapa'daki uluslararasi iligkiler konusu için bkz. The New
Cambridge Modern History (bundanböyle NCMH olarak geçecektir), cilt 1, The
Renaissance 1493-1520, ed. G.R. Potter (Cambridge, 1961), özellikle de bölüm 7-
.
14; cilt 2, The Reformation 1520-1529, ed. G.R. Elton (Cambridge, 1958), bölüm
10-11 ve 16; G.R. Elton, Reformation Europe 1517-1559 (London, 1963), bälüm
2;¯G. Mattingly, Renaissance Diplomacy (Harmondsworth, Mddsx., 1965), s. 115
ve devami.
3 Ming Çinlyleilgili olarak McNeill, R.ise of the West, s. 524-34'de kisa ve özlü
bilgiler bulunmaktadir.Daha çok ayrmtl için bkz. C.O. Hucker, China's Imperial
Past (Stanford, Calif, 1975), s. 303 ve devami; J.A. Harrison, The Chinese Empire
(New York, 1972); W Eberhard, A History of China (2ndedn. London, 1960), s.
232-70; M. Elvin, The Pattern of the Chinese Past (London, 197-3).
4 Y. Shiba, Commerce and Society in Sung China (Ann Arbor, Mich., 1970), J.
Needham, The Devel-opment of Iron and Steel Technology in China (London,
1958), L.S. Yang, Money and Credit in China (Cambridge, Mass., 1952); ve
özellikle, W H. McNeill, The Pursuit of Power: Technology, Armed Forces and
Society Since 1000 A.D. (Chicago, 1983), bölüm 2.
5 Yukaridaki konuyla ilgili olarak (ingilizce yazdmig) asd kaynak, J. Needham,
Science and Civilization, cilt 4. Kisim 3. Civil Engineering and Nautics (Cambridge
1971), özellikle de s. 379-536'dir; ayrica bkz. Lo Jung-pang,"Çin'inGeç Sung ve
Erken Yunan Dönemlerinde bir Deniz Gücü Olarak Ortaya Çikip",Far Eastern
Quarterly,cilt 14 (1955),s. 489-503; C.G. Reynolds, Command of the Sea: The
History and Strategy of Maritime Empires (New York, 1974), s. 98-104.
6 Bundan sonra söylenenler için bkz. McNeill, World History, s. 254-55; Needham,
Science and Civilization in China, cilt 4, Kisim 3, s. 524 ve devami; R. Dawson,
Imperial China (London, 1972), s. 230 ve devann, Lo Jung-pang,"Erken Ming
Dönemi Donanmasinm Gerilemesi," Orient Extremus, cilt 5 (1958), s. 149-68; ve
, 635 ·
·
\
\
\
636
|
|
I
kadar azdi ki, [17.]yüzyilda bile, bir Fransa krali Çar diye mektup yazdigt
hükümdarm on yd ötice öldügünü bilmiyordu." Ayrica, Kochan ve Abraham'm
Making of Modern Russia, s. 56-57'de, Rusya'daki ingiliztüccarlarm
söyledikleriyle ilgili olarak verdikleri alintilarda bu kimselerin säzde alçakgänüllü
üsluplari da ilgi çekicidir.
5 . Tabii bu, E.L. Jones'unetkileyici kitabmm baghgadir. Bu eserin ve W.H. McNeill'in
The Pursuit of Power adli kitabmin ilerdeki bölümlerde dile getirdigim
dügüncelerde büyük bir payi olda. Ayrica bkz. McNeill, Rise of the West, çegitli
bölümleri; Wallerstein, Modern World System; D.C. North ve R.P. Thomas, The
Rise of the Western World (Cambridge, 1973); J.H. Parry, The Establishment of
the European Hegemony 1415-1714 (3rd edn., New York, 1966); S. Vilijoen,
Economic System in World History (London, 1974), çegitli bölümleri; P. Chaunu,
European Expansion in the Later Middle Ages (Amsterdam, 1979).
16 H.C. Darby "Büyük Kegiflerin ÖncesindeAvrupa'nm Görünümü," NCMH, cilt 1,
s. 20-49; N.J.G. Pounds ve S.S. Ball, "Merkezi Bölgeler ve Avrupa Devletler
Sisteminin Geligimi," Annals of the Association of American Geographers,.cilt 54
(1964),s. 24-40; R.G.Wesson, State Systems: International Relations, Politics and
Culture (New York, 1978), s. 111; Jones,European Miracle, bölüm 7.
17 N.J.G. Pounds, An Historical Geography of Europe 1500-1840 (Cambridge,
1979), bälüm 1; C. Cipolla, Before the Industrial Revolution: European, Society
and Economy 1000-1700 (2nd edn., London 1980), çegitli bälümleri; C. Cipolla
(ed.),The Fontana Economic History of Europe, cilt 1, The Middle Ages
(London, 1972), bälüm 7; E. Samhaber, Merchants Make History (London,
1963), s. 130 ve devami; Wallerstein, Modern World Systems, cilt 1, s. 42 ve
devami; Brauel, Mediterranean, cik 1, s. 18 8-224.
18 Roberts, History of the World, s. 505-6; J.H. Parry, The Age of Reconnaissance
(2ndedn., London, 1966), s. 60 ve devami.
19 Almtiyi veren: Jones,European Miracle, s. 235.
20 McNeill, Pursuit of Power, bölüm 3; J.U. Nef, War and Human Progress (New
York, 1968 edn.) bölüm 2; R.A. Preston, S.F.Wise ve H.O. Werner, Men in Arms
(London, 1962), bölüm 7; C. Cipolla, Guns and Sails in the Early Phase of
European Expansion 1400-1700 (London, 1965), çegitli bälümleri; R. Bean.
"Savag ve Ulus-Devletin Doguçu," Journalof Economic History, cilt 33 (1973),s.
203-21.
21 Însan
"ulusal"
derken, tirnak igareti kullanmak zorunda kahyor; çünkü, Fransg
Ordusunda çarpigaolarin büyük bir bälümü parali askerlerdi: Bkz. V.G. Kiernan,
"Yabanci Parali Askerler ve Mutlaklyetçi Monargiler," Past and Present, cilt 11
(1957),s. 72. Yukaridaki genel nitelikli yorumlar için bkz. McNeill, Pursuit of
Power, bölüm 3; H. Thomas, History of the World (New York, 1979 edn.), bölum
24; M.E. Mallet, Mercenaries and Their Masters: Warfare in Renaissance Italy ·
(London, 1976); J.R. Hale, "Ordular, Donanmalar ve Harp Sanati," NCMH, cilt
2, özellikle de s. 486 ve devanu; aym yazar War and Society in Renaissance
Europe 1450-1620 (London, 1985), bölüm 2.
22 Cipolla, Guns and Sails, çegitli bölümleri; Nef, War and Human Progress, s. 461
ve devami.
23 C. Duffy, Siege Warfare: The Fortressin the Early Modern World 1494-1660
(London, 1979), bölüm 1-2; McNeill, Pursuit of Power, bölüm 3; Wesson, States
637
|
|
| '
|
Systems, s. 112 ve devami; Braudel, Mediterranean, cilt 2, s. 845 ve devami; J.R.
Hale, "Kale Burçlarmm Ïlk Geligimi: Italya'dakiGeligimin Kronolojisi, 1450-1513
dolaylari," Hale et al. (eds.),Europe in the Later Middle Ages (London, 1965),
s. 466-94.
24 Bundan sonra söylenenler için bkz. Parry, Age of Reconnaissance, bölüm VII;
Reynolds Command of the Sea, s. 106 ve devami; P. Padfield, Guns at Sea
(London, 1973) kisim 1; V. Scammell, The World Encompassed: The First
European Maritime Empires, c. 800-1650 (Berkeley, Calif., 1981); bu kitap 15.
yüzyilda yapilan deniz gezilerini daha genig anlamdaki Avrupa yayalmacihgi
çerçevesi içine yerlegtirerek ele almaktadir.
25 Jones,European Miracle, s. 80. "Yeterli Ekonomik Tegkilatlanma"mn önemi,
Norton ve Thomas'm Rise of the Western World adh eserlerinin çegitli
bälümlerinde tekrar tekrar vurgulanmaktadtr.
26 Bu, Guilmartin'in kusursuz çahymasi Gunpowder and Galleys'in çegitli
bölümlerinde dile getirilen dügüncelerin özünü olugturmaktadir.
27 Portekizlilerin yagadiklari deneyim için bkz. Parry, Age of Reconnaissance; P.
Padfield, Tide of Empires: Decisive Naval Campaigns in the Rise of the West, cilt
1, 1481-1654 (London, 1979), bölüm 2; C.R. Boxer,'The Portuguese Seaborne
Empire 1415-1825 (London, 1969); V. Magalhaes, Godinho, L'économi de
PEmpire Portugais aux XV et XVI siécles (Paris, 1969), B.W. Diffie ve C.D.
Winius, Foundations of the Portuguese Empire 1415-1580 (Minneapolis, 1977)
Wallerstein, Modern World System, s. 325 ve devami; Braudel, Mediterranean, cilt
2 s. 1174-76; Scammell, World Encompassed, bölüm 5.
28 P.M. Kenriedy, The Rise and Fall of British Naval Mastery (London/New York,
1976), s. 18.
29 Padfield, Tide of Empires, cilt 1, s. 49.
30 Portekiz yönetiminin kendisi bu kadar kôrh çikti mi, bu nokta çok daha
kugkuludur; bkz. M. Newitt, "Portekiz imparatorlugunda Yagma ve Makam
Kazançlari, "M. Duffy (ed.)The Military Revolution and the State 1500-1800
(Exeter Studies in History, Exeter, 1980), s. 10-28; ve W. Reinhard, Geschichte der
europ¿iischen Expansion, cilt 1 (Stuttgart, 1983), bölüm 3 ve 5.
31 Wallerstein, Modern World System, s.170; C.H. Haring, The Spanish Empire in
America (New York, 1947); Parry, Spanish Seaborne Empire, çegitli bölümleri;
Scammell, World Encompassed, bälüm 6; Gibson, Spain in America (New York,
1966).
32 Wallerstein, Modern World System. Ayrica bkz. Jones,European Miracle, bölüm
4; Parry, Age of Reconnaissance, ktsim 3; Roberts, History of the World, s. 600 ve
devami; Cambridge Economic History of Europe, cik 4, The Economy of
Expanding Europe in the Sixteenth and Seventeenth Centuries (Cambridge,
1967), çegitli bölümleri. R.A. Dodgshon "Mekânm Perspektifinden," Peasant
,
638
35 Jones,European Miracle, s. 170-171 ve çegieli bölümleri; bununla baglantili
olarak, A.G. Frank, World Accumulation 1492-1789 (New York/London, 1978),
s. 137 ve devami.
36 Tekrar bkz. Mendelssohn, Science and Western Domination; bu eser bilimselgäzlem
ve tahminierin önemini vurgulamaktadir, ve McNevill, Rise of the West, s. 593-99.
ÎKÌNCÍßÖLÜM
HABSBURGLARIN EGEMENLÎK GIRζÎMI,1519-1659
1 C. Oman, A History of the Àrtof War in the Sixteenth Century (London, 1937),
s. 3. Daha önceki savaglar için bkz. aym yazar, A History of the Art of War in the
Middle Ages, 2 cilt, (London, 1924).
2 Bu konudaki uyari için bkz. G.R. Elton, Reformation Europe 1517-1559
(London, 1963), s. 305 ve devami.
3 Aym eser, s. 35.
4 R.A. Stradling, Europe and the Dedine of Spain: A Study of the Spanish System,
1580-1720 (London/Boston, 1981), s. 44.
5 Sözgelimi, Gattinara'nin V. Charles'a "Tanri sizi bir dünya monargisine dogru
yola çakardi" geklindeki duyurusu; ahntiya veren: NCMH, cilt 2
s. 301 ve devami;
ve H. Kamen, Spain 1469-1714 (London, 1983), s. 67deki ahntilar.
6 Oman, War in the Sixteenth Century, s. S. Bu kitap hâlâ säz konusu dönemi askeri
açidan anlatan
en iyi çaliçoadir. Agagidaki eserin dänemle ilgili üç cildinde bu 140
yilm kisa ve özlü bir biçimdeanlatildigi bölümler de okura yarar saglamaktadir.
Fontana History of Europe: G.R. Elton, Reformation Europe 1517-1559 (London,
1963); J.H. Elliot, Europe Divided 1559-1598 (London, 1963); J.H. Elliott,
Europe Divided 1559-1598 (London,-1963); J.H. Elliot, Europe in Crisis 1598-
1648 (London, 1979). Ayrica bkz. NCMH, cilt 2-5, ve H.G. Koenigsberger, The
Habsburgs and Europe 1516-1660 (Ithaca/London,1971).
7 NCMH, cilt 2, bölüm 11 ve 17.
8 V.S. Mamatey, Rise of the Habsburg Empire 1526-1815 (Huntingdon, N.Y. 1978
edn.), s. 9.
9 Ayrmtilar Oman War in the Sixteenth Century, s. 703 ve devaminda yet
almaktadir; Braudel, Mediterranean World, cilt 2, s. 904-1237.
10 H.C. Koenigsberger, "Bati-Avrupa ve Ïspanya'mnGücü," NCMH, cilt 3, 234-
s.
318; G. Parker, Spain and the Netherlands 1559-1659 (London, 1979), çegitli
bölümleri; C.Wilson The Transformation of Europe 1558-1648 (London, 1976),
bölüm 8-9.
11 Rekabetin uluslararasi niteligine Parker, "Hollanda Ayaklanmasi
ve Uluslararasi
Politikada Kutuplagma", Spain and the Netherlands,
s. 74 ve devammda genig yer
vermektedir; konunua ekonomik/toplumsal yänü agir basan yorumu için bkz. J.V.
Polisensky, The Thirty Years War (London, 1971), özellikle de bölüm 4.
12 C.V. Wedgewood, The Thirty Years War (London, 1964 edn.), bölüm 3-6.
13 Parker, Europe in Crisis, s. 252; J.H. Elliott, The Count-Duke of Olivares
(New
Haven, Conn., 1986), s. 495.
14 Parker, Spain and the Netherlands, s. 54-77; C.R. Boxer, The Dutch Seaborne
Empire 1600-1800 (London, 1972), s. 25-26.
15 Son çatigma yillari için bkz. Stradling, Europe and the Decline of Spain, bölüm 2-
4; J. Stoye, Europe Unfolding1648-1688 (London, 1969), bälüm 3-4.
16 Agagidaki notlarda adlari verilen/belli birtakim çahemalarm dignda, bu bölümün
kaleme ahmqmda Ïspanya'mnimparatorluk gücü üzerine yazilmig birkaç son derece
639
I
I
I
il . I I-II-
e luis-i- i .I.stilium -imi--illip- -BE..imF I I-- a mir mism -i- ---i-••••--••I-- ---
l
bagarih incelemenin de büynk payi olmugtur: J.H. Elliott, Irnperial Spain 1469-
1716 (Harmondsworth, Mddsx., 1970); J. Lynch, Spain Under the Habsburgs, 2
cilt (Oxford, 1964 ve 1969); Stradling, Europe and the Decline of Spain, çegitli
bölumleri.Ayrica daha eski iki çahymadan da yararlandnuptir; R. Trevor Davies,
The Golden Century of Spain 1519-1643 (New York, 1969 edn.). Son olarak da
JohnnElliott'm Cippola (ed.), Economic Decline of Empires, s. 167-95'te
"Ïspanya'nmGerileyigi" olarak yeniden yayimlanan, dikkatli makalesi sayilabilir.
17 Koenigsberger,Habsburg and Europe, s. xi.
18 R. Ehrenberg, Das Zeitalter der Fugger: Geldkapital und Creditverkehr im 16.
Jahrhundert,2 cilt (Jena,1896); E. Samhaber, Merchants Make History (London,
1963), bälüm 8; genel nitelikli yeni bir inceleme için ayrica bkz. G. Parker,
"Modern Maliyenin 1500-1730'da Avrupa'da Doguçu, Cipolla (ed.),Fontana
"
Bir Mit
mi?" Parker, Spain and the Netherlands, s. 86-105; M.Va'n Creveld, Supplying
War: Logistics fromWallenstein to Patton (Cambridg,1977), s. 5-6; J.R. Hale,
"Ordular, Donanmalar ve Harp Sanati," NCMH, cilt 2, s. 481-509 ve cilt 3 s.
171-208; McNeill, Pursuit of Power, bälüm 4; R. Bean, "Savag ve Ulus Devletinin
Doguçu," Journalof Economic History, cilt 33 (1973),s. 203-21.
22 G. Parker, The Army of Flanders and the Spanish Road 1567-1659: The Logistics
of Spanish Victory and Defeat in the Low Countries War (Cambrid ge, 1972), s. 6.
23 I.A.A. Thompson, War and Governrnent in Habsburg Spain1560-1620 (London,
1976), s. 16; daha genel kapsamda,- bkz. Reynolds, Command of the Sea,
bolüm 4-6.
24 Lynch, Spain Under the Habsburgs, cilt 1, s. 53-58.
25 Aym eser, s. 128. Ayrica bkz. Parker, Army of Flanders and the Spanish Road,
bölüm 6.
26 Braudel, Mediterranean World, cilt 2, s. 841 ve giderlerin tam bir çäzümlemesi
için bkz. Parker, "Ìnebahti(1571):Zaferin Giderleri," Spain and the Netherlands,
s. 122-34.
27 NCMH, cilt 3, s. 275 ve devami; Parker, "Hollanda Ayaklanmasi Neden O Kadar
Uzun Sürdü?" ve "Flander ÎspanyolOrdusunda Isyanve Hognutsuzluk 1572-
1607," Spain and the Netherlands, s. 45-65. 106-21.
28 Thompson, War and Government in Habsburg Spain, bölüm 3.
29 Aym eser,.s. 36 ve devami, 89 ve devama;Lynch, Spain Under the Habsburgs,
cilt 2, s. 30 ve devama.
30 Daha fazla ayrinta için bkz. J. Regla, "Ïspanyave ÎspanyaÎmparatorlugu,"
NCMH, cilt 5 s. 319-83; Lynch, Spain Under the Habsburg, cilt 2, bälüm 4-5;
Elliott, Imperial Spain, bölüm10; Stradling, Europe and the Decline of Spain,
bälüm 3-5; ayrica bkz, Kamen, Spain 1469-1714; bu kitapta daha ileri tarihte bir
"toparlanma"
oldugu savunulmaktadir.
Braudel'in, iki genig" imparatorluk olan ispanyave Îslam
"agm
31
imparatorluklarmin kargi kargiya bulunduklari dezavantajlar konusundaki ilgi
çekici yorumlari için bkz. Mediterranean World, vol. 2, s. 701-03.
32 Îspanyollarm bir harekât alanmdan öbürüne yönelen çabalari Parker, "Ìspanya
Dügmanlari ve Hollanda Îsyan1,1559-1648," Spain and the Netherlands, s. 17-
42'de isabetli bir biçimde gösterilmektedir.
|
640
--
33 Lynch, Spain Under the Habsburg, cilt 1, s. 347.
34 Ayni eser, cilt 2. s. 70.
35 E. Heischmann, Die.Anfänge des stehenden Heeres in Oesterreich (Vienna, 1925).
36 NCMH, cilt 5, bölüm 18 ve 20; Kann, History of the Habsburg Empire.
37 Hollanda'daki savaµn kusursuz bir çözümlemesi için bkz. Duffy, Siege Warfare,
bölum 4.
38 Parker, Spain and the Netherlands, s. 185, 188.
39 Aymyazar Army of Flanders and the Spanish Road, s. 50 ve devami.
40 NCMH, cilt 3, s. 308.
4( Parker, Europe in Crisis, s. 23.8'den aktardm14tir.
42 Aym eser, s. 239.
43 Bundan sonra söylenenler için bkz. Kamen, Spain 1469-1714, s. 81 ve devami,
161 ve devami, 214 ve devami; H.G. Koenigsberger, "Y Charles'm Avrupa'daki
Ìmparatorlugu,"NCMH, cilt 2, s. 301-33; ve geniëletilmig haliyle, Koenigsberger,
Habsburgs and Europe, çegitli bälümleri.
44 H.G. Koenigsberger, The Government of Sicily Under Philip II (London, 1951),
çegitli bölümleri.
45 Aym yazar, The Habsburgs and Europe, çegitli bölümleri; ayrica bkz. D. Stella,
Srisis and Continuity: The Economy of Spanish Lombardy in the Seventeenth
Century (Cambridge,Mass., 1979); bu yeni kitap kusursuz bir incelemedir.
46 Parker, Spain and the Netherlands, s. 21-22.
47 NCMH, cilt 1, s. 450 ve devami ve cilt, 2, s. 302 ve devami; Elliott, Imperial
Spain, bölüm 5 ve 8; Lynch, Spain Under the Habsburgs, cilt 1, s. 53 ve devami
ile, çegidi bälümleri ve cilt 2, s. 3. ve devami.
48 Bundan sonra soylenenler için bkz. Cipolla, Before the Industrial Revolution, s.
250 ve devami; J.V. Vives, "Ïspanya'nin On Yedinci Yüzyildaki Gerileyigi,"
Cipolla (ed.)Economic Decline of Empires, s. 121-67; Davies, Golden Century of
Spain, bölüm 3 ve 8; Wallerstein, Modern World System, cilt 1, s. 191 ve devami;
aynca bkz. Elliott ve Lynch'in kitaplan.
49 Cipolla, Guns and Sails, s. 33; Thompson, War and Government in Habsburg
Spain, s. 25.
50 D. Maland, Europe in the Seventeenth Century (London, 1966), s. 214; Lynch,
Spain Under the Habsburgs, cilt 2, s. 139 ve devann. Ancak Israel'in makalesinde
açikça ortaya kondugn gibi
(bkz.not 82), ispanyollarin dügmanlari olan
Hollandahlarla ticareti hoggörüyle karplama politikalari çoga kez tersine
dönüyordu.
51 Thompson, War and G'overnment in Habsburg Spain, s.i; Parker, Europe in
Crisis, s. 71-75; daha genel kapsamda, Hale, War and Sóciety in Renaissance
Europe, bölüm, 8-9.
52 Parker, Spain and the Netherlands, s. 96.
53 NCMH, cilt 2, s. 472.
54 Aym eser, cilt 1, bälüm 10; ve özellikle, M. Wolfe, Fiscal System of Renaissance
France, (New Haven/London, 1972), bölüm 2-3.
35 Oman, War in the Sixteenth Century, s. 393-536'da Fransa savaglarma iligkin
askeri ayrmtdar verilmektedir. Politik yän için bkz. J.H.M. Salmon, Society in
Crisis; France in the Sixteenth Century (London, 1975), çegitli bälümleri; ve R.
Briggs, Early Modern France 1560-1715 (Oxford, 1977), bölüm 1.
56 Nef, War and Human Progress, s. 103 ve devann; Wolfe Fiscal System of
Renaissance France, bälüm 8; Salmon, Society in Crisis, s. 301 ve devami;
E.J.
Hamilton, "Devlet Borçlarmin Bati Avrupa'daki Baglangici ve Büyümesi,"
American Economic Review, cilt 37, say1 2 (1947),s. 119-20.
I
641
I
i
I
'
57 NCMH, cilt 3, s. 314-17, Wolfe,Fiscal System of Renaissance France, bölüm 8;
Salmon, Society in Crisis, bälüm 12; Briggs, Early Modern France, s. 80 ve
devami, Parker, Europe in Crisis, s. 119-22.
58 Parker, Europe in Crisis, s. 17 ve devami, 246 ve devami; J.B. Wolf, Toward a
European Balance of Power 1260-1715 (Chicago, 1970), s. 17-19,
59 A. Guery, "Fransit Monargisinin Maliyesi," Annales, cilt 33, say1 2 (1978),s. 216-
39, äzellikle de s. 228-30, 236. Fransa ve Îspanya'mn üzerindeki baskilarm
benzerligi, J.H. Elliott, Richelieu and Olivares (Cambridge, 1984), özellikle bölüm
3 ve 5-6'da ve M.S. Kimmel, "Savag, Devlet, Maliye ve Devrim," P. McGowan ve
C.W. Kegley (eds.)Foreign Policy and the Modern World-System (Beverly Hills,
Calif. 1983), s. 89-124'te bagarih bir biçimde tartigilmaktadir.
60 E.H. Jenkins,A History of the French Novy (London, 1973), bälüm 4; Briggs,
Early Modern France, s. 128-44, Parker, Europe in Crisis, s. 276 ve devami.
41 R. Stradling, "Yikim ve Toparlanma: Ïspanya'am Yenilgisi 1693-43," History, cilt
64, sayi 211 (Haziran 1979), s. 205-219.
62 Ingiltere'nin bu dönemdeki ekonomik tarihiyle ilgili olarak bkz. Cipolla, _Before
the Industrial Revolution, s. 276-96; D.C. Coleman, The Economy of England
1450-1750 (Oxford, 1977); B. Murphy, A History of the- British Economy
(London, 1973), kisim1, bölüm 4, C. Hill, Reformation to Industrial Revolution
(Harmondsworth, Mddsx. 1969); R. Davis English Overseas Trade 1500-1700
(London, 1955), D.M. Loades, Politics and the Nation 1450-1660 (London,
1974), s. 118 ve devami; P. Williams, The Tudor Regime (Oxford, 1979) özellikle
de bölüm 2 ve 9 politik açidan yapilmig incelemelerin ün1üleri arasmda yer
almaktadir. Kralhk maliyesi için bkz. daha eski bir çahema olan F.C. Dietz,
English Public Finance 1485-1641, cilt 1, English Government Finance 1485-
1558 (London, 1964 edn.).
63 Nef, War and Human Progress, s. 10-12, 71-73, 87-88.
64 C. Barnett, Britain and Her Army 1509-1970; A Military_, Political and Social
Survey (London, 1970), bälüm1; Oman, War in the Sixteenth Century, s. 285 ve
devami; G.J.Millar, Tudor Mercenaries and Auxiliaries 1485-1547
(Charlottesville, Va., 1980). Daha sonraki dönem için de bkz. C.G. Cruikshank,
Elizabeth's Army (2ndedn., Oxford, 1966).
65 William, Tudor Regime, s. 64 ve devaru; Dietz, English Government Finance,
bölüm 7-14; Hill Reformation to Industrial Revolution, bälüm 6; P.S. Crowson,
Tudor Foreign Policy (London, 1973) bölüm 25.
66 K.R. Andrews, Elizabeth Privateering (Cambridge, 1964); aym yazar, Trade,
Plunder and Settlement (Cambridge, 1983); Padfield, Tide of Empires, cilt 1, s.
120 ve devami; D.B. Quinnand A.N. Ryan, England's Sea Empire 1550-1642
(London, 1983), bölüm 5; Scammell, World Encompassed, s. 465 ve devamt.
67 Kennedy, British Naval Mastery, s. 28'de verilen ahntiya uygun olarak
aktardmytir. Ayrica bkz. M. Howard, "Ingiliz Usulü Harp" (Neal Lecture,
London, 1975), Barnett, Britain and Her Army, s. 25 ve devamt, 51 ve devamt;
R.B. Wernham, "Elizabeth Däneminde Savat Hedefleri ve Stratejisi", Elizabethan
Governenent and Society, ed. S.T. Bindoff, J. Hurtsfield ve C.H. Williams
(London, 1961), s. 340-68. Genel nitelikli iki inceleme için de bkz. Wernham,
Before the Armada: The Growth of English Foreign Policy 1485-1588 (London,
1966) ve The Making of Elizabethan Foreign Policy 1588-1603 (Berkeley/Los
Angeles/London, 1980).
68 Bu rakamlar için bkz. EC. Dietz, "Elizabeth'in Saltanati sicasinda Hazine," Smith
College Studies in History, cilt 8, say1 2 (Ocak 1923); ayni yazar English Public
Pinance 1485-1641, bölüm 2-5; W.R. Scott, The Constitution and Finance of
442
I
English, Scottish and Irish Joint Stock Companies to 1720, 3 cilt (Cambridge,
1912), cilt 3, s. 48 5-544.
69 Loades, Politics and.the Nation, s. 301 ve devami; R. Ashton, The Crown and the
Money Market 1603-1640 (Oxford, 1960), çegitli bälümleri, äzellikle de bälüm
2ve7.
70 R. Ashton, The English Civil War: Conservatism and Revolution 1603-1649
(London, 1979); C. Hill, The Century of Revolution 1603-1714 (Edinburgh,
1961), kisim 1; C. Russell (ed.)The Origins of the English Civil War (London,
1973); L. Stone, The Causes of the English Revolution 1529-1642 (London,
1972); Loades, Politics and the Nation, s. 327 ve devami.
7T Kennedy, British Naval Mastery, s. 44 ve devami; Barnett, Britain and her Army,
s. 90 ve devamt; Hill, Reformation to Industrial Revolution, s. 155 ve devami;
J.R. Jones,Britain and the World 1649-1815 (London, 1980), s. 51 ve devami.
Ayrica Almanca olarak yazilmq iki änemli inceleme bulunmaktadir: B. Martin,
"Cromwell Yänetimi Altmda Îngiltere'ninDig Ticareti ve Dq Politikasi,"
Historische Zeitschrift, cilt 218, sayi 4 (Haziran 1974), s. 571-92; ve H.C. June,
Flottenpolitik und Revolution: Die Entstehung der englischen Seemacht Während
der Herrschaft Cromwells (Stuttgart, 1980).
72 M. Ashley, Pinancial and Commercial Policy Under the Cromwellian Protectorate
(London, 1982 edn.), s. 48.
73 C. Hill, Century of Revolution, s. 61.
74 North ve Thomas, Rise of the Western World, s. 118, 150 ve çegitli bölümleri.
75 Bundan sonra säylenenler büyük ölçüde Michael Roberts'in yazdigi eserlere
dayanmaktadir. Yalmzca klasik nitelikli Gustavus Adolphus 2. cilt, (London,
1958) degil, daha genel nitelikli arqtirmalari da kullamlmigtir:Essays in Swedish
History (London, 1967)
76 Cipolla, Guns and Sails, s. 52 ve devami; Roberts, Gustavus Adalphus, cilt 2, s.
107 ve devami; Wallerstein, Modern World System, cilt 2, s. 203 ve devami; ve
E.F. Heckscher, An Economic History of Sweden (Cambridge, Mass., 1963)
bölüm 4, özellikle de s. 101 ve devami.
77 Roberts, Gustavus Adolphus and the Rise of Sweden, bölum 6-7de reformlarm
kisa bir özeti verilmektedir; genig ayrmti için bkz. ayna yazar, Gustavus Adolphus,
cilt 2.
s. 63-304.
78 Ekz. F. Redlich, "Otua Yil Savaginda Katkdar," Ekonomic History Review, dizi 2,
cilt 12
(1959),s. 247-54 ve ayni yazarm daha genig kapsamli eseri, The German -
Military Enterpriser and His Work Force., 2 cilt, (Wiesbaden, 196'4). M. Ritter,
"Wallenstein'in Katki Sistemi," historische Zeitschrift, cilt 90
(1902)ve A.
Ernsberger, I-Ïansde Witte: Finanzmann Wallensteins (Weisbaden, 1954)'te bagka
ayrmtilar da bulunmaktadir. isveç konusunda, bkz. Roberts, Gustavus Adolphus
and the Rise ofSweden, bälüm 8;
ve S. Lundkvist, "Isveç Savag Mallyesi 1630-
1635," Historisk tidskrift, 1966, s. 377-421; burada Almanca bir özet de
verilmektedir.
79 Roberts, "XI. Charles," Essays in Swedish History, s. 233.
80 Aym yazar Swedish Imperial Experience, s. 132-137.
81 Aym eser, s. 51.
82 G. Parker, The Dutch R.evolt (London, 1977), "Seksen Yil Savagi"nm 16.
yüzyildaki agamasiru anlatan bagka eserlerin hepsinin yerini almig durumdadir.
Daha sonraki mücadele için bkz. J.L Israel'in önemli makelesi: "Imparatorluklarm
ÇatymaseÏspanyave Hollanda, 1618-1648;" Past and Present, sayi 76 (1977), s.
34-74; ve ayru yazar, The Dutch Republic and the Hispanic World, 1606-1661
(Oxford, 1982).
I
643
\
ÜçüNcu BÖLÜM
-
MALlYE, COÖRAFYA VE SAVASLARINKAZANILMASI, 1660-1815
1 Bu dönemin temel politik olaylarmm anfatimi için bkz. D. McKay ve H.M. Scott,
TheRise of the Great Powers 1648-1815 (London, 1983); bu, kusursuz bir
incelemedir; NCÀfH, cilt 3-9; W Doyle, The Old European Order 1660-1800
(Oxford, 1978); E.N.Williams, The Ancien Regime in Europe 1648-1789
(Harmondsworth, Mdds" 1979 edn.). D4 dünyadaki Avrupa konusu, J.H. Parry,
.,
Trade and Dornimon: T;e European Overseas Empire in the Eighteenth Century
(London, 1971); G.WilÏiams,The Expansion of Europe in the Eighteenth
644
I
Century (London, 1966)'da ele ahnmaktadir. Eu egilimleri gösteren haritalar için
bkz. G. Barraclough (ed.),Times Atlas of World History, s. 192 ve devami.
2 Ordular ve donanmalar konusundaki genel geligmeler için bkz. Nef, War and
Human Progress, kisim2; Ropp, War in the Modern World, bölüm1-4; Preston,
Wise ve Werner, Men in Arms, bälúm 9-12; McNeill, Pursuit of Power, bälüm 4-
6; H. Strachan, European Armies and the Conduct of War (London/Boston,
1983), bölüm 1-4; J. Childs, Armies and Warfare in Europe 1648-1789
(Manchester, 1982). Donanmalar konusunda bkz. Reynolds, Command of the
Sea, bölüm 6-9; Kennedy, Rise and Fall of British Naval Mastery, bölüm 3-5,
Padfield, Tide of Empires, cilt 2.
3 Bu geligmeler konusunda yukaridaki 2 numarah notta yapilan göndermelere ek
olarak bkz. Corvisier, Armies and Societies in Europe 1494-1789 (Bloomington,
1979), äzellikle de kisim 2; Howard, War in European Hrstory, bälüm 3; van
Creveld, Supplying War, s. 10 ve devami; C. Tilly (ed.), The Formation of
National States in Western Europe (Princeton, N.J., 1975), özellikle de S.E.
Finer'm denemesi "Avrupa'da Devletlegme ve Uluslagma: Askeri Yetkililerin
Rolü," s. 84-163.
4 G. Parker, "Modern Maliyenin Avrupa'da Ortaya Ç1kigi," çegitli bälämleri, Tilly
(ed.),Formation of National States in Western Europe, bölüm 3-4; F. Braudel, The
Wheels of Commerce, Civilization and Capitalism, 15th-18th Centuries (London,
1982) in 2. cildi; H. van der Wee, "Para, Kredi ve Bankacilik Sistemleri," E.R.
Rich ve C.H. Filson (eds.),The Cambridge Economic History of Europe, cilt 5
(Cambridge, 1977), s. 290-392; P.G.M. Dickson ve J. Sperling, "Sava; Maliyesi
1689-1714," NCMII, cilt 6 bölüm, 9. Ayrica K.A. Rasler ve W.R. Thompson,
"Global Savaglar, Kamu Borçlara ve Uzun Çevrim,"World Politics, cik 35
(1983),
s. 485-516; ve C. Webber ve A. Wildavsky, A History of Taxation and
Expenditure in the Western World (New York, 1986 ), s. 250 ve devami.
5 Terim, tabii, P.G.M. Dickson'un kusursuz kitabmm baghšma gönderme
yapmaktadir: The Financial Revolution in England: A Study in the Development
of Public Credit 1688-1756 (London, 1967).
6 Sonu gelmez bu tartigma W. Sombart, Krieg und Kapitalismus (Munich, 1913),
Nef, War and Human Progress, ve daha sonralari kaleme almmq bir çok kitap ve
makalede yet almaktadir. Ekz. J.M. Winter (ed.),War and Economic
Development (Cambridge, 1975)'in okura yarar saglayan girig bölümü ve
bibliyografyasi.
7 Parker, "Modern Maliyenin Ortaya Çikigi,"çegitli bölümleri; Wa'11erstein,Modern
World System, cilt 2, s. 57 ve devami; C.H.Wilson, Anglo-Dutch Commerce and
Finance in the Eighteenth Century (Cambridge, 1966 reprint); V. Barbour,.
Capitalism in Amsterdam in the Sventeenth Century (Baltimore, 1950), özellikle
de bölüm 6. En önemlisi olatak .da bkz. J.C. Riley, International Government
Finance.and the Amsterdam Capital Market 1740-1815 (Cambridge, 1980).
8 Bu konudaki tartyma.içia bkz. Wilson, "Hollanda'nm Gerileyigi," Economic
History and the Historian: Collected Essays (London, 1969), s. 22-47, ve ayni
yazar Anglo-Dutch Commerce and Finance; ayrica apagidaki 23 numarah notta
gönderme yapilan eserler.
9 Riley, International Government Finance, bölüm 6-7.
10 Fransiz ve Ingilizekonomileri,mali politikalari ve mali sistemleri arasmda yapilan
genel nitelikli karplagtirmalar
için bkz. Wallerstein, Modern World System, cilt 2,
bölüm 3 ve 6; Mathias ve P.O'Brien, "Fransa ve ingiltere'deVergilendirme, 1715-
1810," Journalof European Economic History, cilt 5, say: 3 (Kig 1976), s. 601-
49; E Crouzet, Yüzydda Ingiltereve Fransa: Kesigen Îki Ekonominin
"18.
645
|
|
|
Karidagtirilmah Çözümlemesi ÜzerineBir Deneme", Annales, cilt 21 (1966),s.
254-91; McNeill, Pussuit of Power, özellikle de bälüm 6, N.ER. Crafts, "Ìngiltere
ve Fransa'da Sanayi Devrimi: 'Neden änce davranan ingiltereoldu?' Sorusu
ÜzerineBazi Dügünceler," Economic History Review, dizi 2, cilt 30 (1977),s.
429-41. P. Kriedte, Peasants, Landlords and Merchant Capitalists: Europe and the
World Economy, 1500-1800 (Leamington Spa, 1983), s. 115 ve devammda kisa
bir özet yer almaktadir.
"ingiltere
11 Mathias ve O'Brien ve Fransa'da Vergilendirme," çegitli bölümleri; daha
önceki dönem için tekrar bkz. Dickson ve Sperling, "Savag Maliyesi 1689-1714,"
çegitli bälümleri. Ancak R. Braun'un derine inen kargilagtirmah denemesi
"Vergilendirme, Sosyopolitik Yapi ve Devletlegme" ile kiyaslanabilecek bir çahqma
bulunmamaktadir: Tilly (ed.),Formation of National States in Western Europe,
s. 243-327. .:
206 ve devami.
16 Bu konudaki en yararh inceleme, J.E Bosher, French Finanes, 1770-1795
(Cambridge, 1970)'dir; aynca bkz. Dickson ve Sperling, "Savag Maliyesi",
Mathias ve O'Brien, "Ingiltereve Fransa'da Vergilendirme", ile yukarida Bölüm
2=de Bonney'nin, Deat'in ve Guery'nin yazdarma yapdan göndermeler. Ayrica bkr.
R. Mousnier'in daha eski carihli çahynasi: "Habsburg Ittifaki ve Ïspanya Taht
Savaglari Sirasmda Ïngiltereve Fransa'da Kamu Maliyelerinin Evrimi," Reveu
Historique, cilt-44, sayi 205 (1951},s. 1-23.
17 Bosher, French Finances 1770-1795, s. 20. Eu tartyma Bocher'in "Fransa'am
Avrupa Ortammdaki Yönetimi ve Kamu Maliyesi" baghkh makalesinde
özetlenmektedir. NCMH, cilt 8, bölüm 20. Vergilerin özel ellere dogra sizdirilan
iligkin hesaplasnalar için bkz. Mathias ve Brien, "Îngiltere ve
·
miktarlarina
Fransa'da Vergilendirme", s. 643-46.
18 Dogrudan almtilar J.G. Clark, La Rochelle and the Atlantic Economy During the
Eighteenth Century (Baltimore/London, 1981), s. 23 ve 226'dan aktarilmigtir;.
ayrica bkz. özellikle bölüm 1 ve 7 ile sonuç bälümü. Anlatuanlar, apagida verilen
kaynaklarda dile getirildigi biçimiyle Îngilirlerin yagadiklara deneyimle
karplagttrilabilir: R. Davis, The Rise of the Atlantic Econornies (London, 1975)
W.E. Minchinton (ed.),The Growth of English Overseas Trade in the Seventeenth
and Eighteenth Centuries (London, 1969); A.Calder, Revolutionary Ernpire: The
646
I
I
647
I
I
24 A.C. Carter, The Dutch Republic in Europe in the Seven Years War (London,
1971), .özellikle de bälüm 7, ve daha genel olarak, aym yazar, Neutrality
or
Commitment: the Evolution of Dutch Foreign Policy (1667-1795) (London,
1975); bu, kusursuz bir incelemedir.
25 Carter, Neutrality or Commitment, s. 89 ve devami; ve E.H. Kossmann, The Low
Countries 1780-1940 (Oxford, 1978)'deki ilgili bälümler.
26 Rakamlar Doyle, Old European Order, s. 242'den ahnmigtir. XIV. Louis
yänetimindeki Fransa konusunda bkz. NCMH, cilt 5-6; A. de St. Leger
ve P. Sagnac,
La Preponderance française,Louis XIV 1661-1715 (Paris, 1935); R.M. Hatton
(ed.),Louis XIV and Europe (London, 1976); P. Goubert, Louis XIV and Twenty
Million Frenchmen (London, 1970); ve J.B. Wolf, Louis XIV (London, 1968).
27 Bu dönemde Viyana'daki hükümdarlarm karµ kargiya olduklari askeri-jeopolitik-
sorunlar üzerine yapilmig son derece bagarih çözümlemeler için bkz. K.A. Roider,
Austria's Eastern Question1700-1790 (Princeton, N.J., 1982); ve C.W. Ingrao,
"18.
Yüzyilda Habsburglarm Stratejisi ile Jeopolitigi," G.E. Rothenberg, B.K.
Kiraly ve P.E Sugar (eds.),East Central European Society and War in the Pre-
Revolutionary Eighteenth Century (New York, 1982), s. 49-96. Ayrintill yorumlar
için de bkz. D. Mackay, Prince Eugene of Savoy (London, 1977).
28 O. Hufton, Europe: Privilege and Protest 1730-1789 (Lo'ndon, 1980),
s. 155.
Ayrica bkz. NCMH, cilt 9, bölüm10, Kann, History of the Habsburg Empire,
bölüm 3 ve 5; daha genel anlamda da E. Wangermann, The Austrian Achievement
(New York, 1971). Aynca son derece yararh yorumlari için bkz. Duffy, Army of
Maria Theresa, çegitli bölümleri.
29 Hufton, Europe: Privilege and Protest, bölüm 7; Williams, Ancien Regime in
Europe, bälüm 13-16; Wallerstein,Modern World System, cilt 2, s. 225
ve
devami; EL. Carsten, The Origins of Prussia (Oxford, 1954), çegitli bölümleri;H.
Rosenberg, Bureaucracy, Aristocracy and Autocracy: The Prussian Experience
1660-1815 (Cambridge, Mass., 1958), Ayrica NCMH, cilt 7. bölüm 13'te de lyi
bir inceleme yer almaktadir.
30 G. Craig, The Politics of the Prussian Army 1640-1945 (Oxford, 1955), s. 22 ve
devami; Duffy, Army of Frederick the Great, çegitli bölümleri, T.N. Dupuy, A
Genius for War: The German Army and General Staff 1870-1.945
(EngÏewood
Cliffts, N.J.,1977) s. 17 ve devarn; P. Paret, Yorck and the Era of Prussian
Reform (Princeton, N.J., 1961), çegitli bölümleri.
31 Kisa ama çok yararh bir çözümleme için bkz. P. Dukes, The Emergence of the
Super-Powers: A Short ComparativeHistory of the USA and the USSR bölüm 1-2.
32 P. Bairoch,
"1750'den
1980'e Uluslararasi Sanayilegme Düzeyleri," Journalof
European Economic History, cilt 11, sayi 2 (11kbahar 1982), s. 291'den almti.
Ayrica bkz. L.H. Gipson, The Coming of the Revolution 1763-1775 (New York,
1962), s. 13-18; R.M. Robertson, History of the American Economy
(3rd ed.,
New York, 1973), s. 64.
33 NCMH, cilt 7, bölüm 14 ve cilt 8, bölüm 11; Kochan and Abraham, Making of
Modern Russia, bölüm 7-9, Duffyl, Russia's Military Way to the West, çegirli
·
648
I
kehanetier; H. Gollwitzer, Geschichte des Weltpolitischen Denkens, 2 cilt
(Gättingen, 1972, 1982), cilt 1, s. 403 ve devami; ve W. Woodruff, America's
Impact on the World: A Study of the Role of the United States in the World
Economy 1750-1970 (New York, 1973).
35 A.T. Mahan, The Influence of Sea Power upon History 1660-1783 (London, 1965
edn.), s. 29.
36 Bu konuda bkz. Kennedy, The Rise and Fall of the British Naval Mastery, girig
bölümü ile bölüm 3-5; M. Howard, The British Way in Warfare (Neale Lecture,
University ofLondon, 1974), çegitli bölümleri;Jones,Britain and the World,
bälüm 1-2've çegitli bälümleri.
D.E.C. Eversley, Ïngiltere'deÏç Pazar ve Ekonomik Büyüme," E.L.
"1750-1780'de
37
Jones ve G.E. Mingay (eds.),Land, Labour and Population of the Industrial
Revolution (London, 1967), s. 206-59, E Cronzet, "Bir ihracat Ekonomisine
Dogru: Ïngiltere'ninSanayi Devrimi Sirasmdaki Ïhracati," Explorations in
Economic History, cilt 17 (1980),s. 48-93; P.J.Cain ve A.G. Hopkins,
"Ïngiltere'ninDenizapri Yayihnasmin Politik Ekonomisi, 1750-1914," Economic
History Review, dizi 2, cilt 33, say1 4 (1980),s. 463-90.
38 Ahntiyi veren: H. Richmond, Statesmen and Sea Power (Oxford, 1964), s. 111;
bu strateji tartigmasi konusunda bagka ayrmtdar için de bkz. R. Pares "Amerikan
Usulü Harp Kargismda Avrupa Usulü Harp 1739-63," English Historical Review,
cilt 51, say1 103 (1936),s. 429-65; Wallerstein, Modern World System, cilt 2, s.
246 ve devami; G. Niedhart, Handel und Krieg in der Britischen Weltpolitik
1738-1763 (Munich, 1979), s. 64 ve devami.
39 L. Dehio, The Precarious Balance (London, 1963), s.118.
de tahminidir- çegitli kaynaklardan almmigtir; bunlarm arasmda
-hepsi
40 Rakamlar
Cipolla, Before the Industrial Revolution, s. 4, A. Armengaud,
"1700-1914'te
I
649
I
I
I
'
I
650
I
I
I
I
I
i
I
and Trade in the
61 Padfield, Tide of Empires, cilt 2,
s. 194 ve devami; R. Pares, War
West Indies, 1739-1763 (Oxford, 1936); M. Savelle, Empires to Nations:
Expansion in America, 1713-1824 (Minneapolis, 1974), bölüm 6; Walter, Spamsh
Politics and Imperial Trade, özellikle de kisim 3, W.L. Dorn, Competition for
Empire 1740-1763 (New York, 1940). Avusturya Taht Savagi konusunda bkz.
NCMH, cilt 7, bölüri 17.
62 Dorn, Competition forEmpire, çegitli bölümleri; Pares, War and Trade, çegitli
bölümleri; aym yazar, "Amerikan Usulü Harp Kargismda Avrupa Usulü Harp,"
çeyitli bölümleri, NCMH, cilt 7, bölüm 20 ve 22; Padfield, Tide of Empires, cilt 2,
.s.
651
I
Policy of Lord George Germain 1775-1778 (Ann Arbor, Mich., 1963); NCMH,
cilt 8, bölüm 15-19, ve okura yarar saglayacak denemeleri bir araya toplayan D.
Higginbotham (ed.),Recorsiderations on the Revolutionary War (Westport,
Conn., 1978), H.M. Scott, "Amerikan Devrimi Çaganda Ïngiltere'nin Dg
Politikast," International History Review, cilt 6 (1984),ve s. 113-25'te daha yeni
tarihli literatür bagarih bir biçimde gözden geçirilmektedir.
69 D. Syrett, Shipping and the American War 1775-83 (London, 1970), s. 243 ve
çegitli bölümleri.Ayrica bkz. N. Baker, Government and Contractors: The British
Treasury and War Supplies 1775-1783 (London, 1971); R.A. Bowler Logistics
and the Failure of the British Army in Amerika 1775-1783 (Princeton,
N.J.,
1975); E.E. Curtis, The Organization of the British Army in the American
Revolution (Menston, Yorkshire, 1972 reprint). Îçin Amerikahlar cephesi için bkz.
kusursuz bir inceleme olan D. Higgnbotham, The War of American Independence
(Bloomington, Ind., 1977 ed.).
70 Barnet, Britain and Her Army, s. 225.
71 Rakamlar, Kennedy, Rise and Fall of British Naval Mastery s. 111'den almmigtir.
Ayrica bkz. kusursuz bir çahyma olan Dull, French Navy and American
Independence, ve A.T. Patterson, The Other Armada: The Franco-Spanish
Attempt to Invade Britain in 1779 (Manchester, 1960). Igindiplomatik yönleri
için bkz. I. de Madariaga, Britain, Russia and the Armed Neutrality of 1780
(London, 1962); 5.F. Bemis, The Diplomacy of the American Revolution (New
York, 1935); ve Higginbotham, The War of American Independence, bölüm 10;
en son olarak da, Dull, A Diplomatic History of the American Revolution (New
Haven, Conn., 1985).
72 Bundan sonra söylenenler için bkz. McKay ve Scott, Rise of the Great Powers,
bölüm 8; NCMH, cilt 8, bölüm 9 ve 12; I. de Madariaga, Russia in the Age of
Catherine the Great (London, 1981).
73 Ehrman, Younger Pitt, cilt 1, s. 516-71, ve cilt 2, s. 42 ve devami; 4
and the World,
Jones,Britain
s. 252 ve devami; Binney, British Public Finance and
Administraiton; ve Fransa'nm 1780'll yillardaki ekonomisiyle yapilan
karplastirmalar için tekrar bkr. Crouzet,
"ingiltere
ve Fransa"; Mathias ve
O'Brien, "Îngiltere ve Fransa'da Vergilendirme, 1715-1810"; ve Nef, War and
Human Progress, s. 282 ve devami.
74 Askeri reformlar konusunda bkz. NCMH, cilt 8, s. 190 ve devami ve cilt 9,
bölüm 3; McNeill, Pursuit of Power, s. 158 ve devami; Strachan, European
Armies and the Conduct of War, s. 25 ve devami; R.S. Quimby The
Background Napoleonic Warfare (New York, 1957); D. Bien, "Fransiz
Aydmlanmasi Sirasinda Ordu: Reform, Tepki ve Devrim," Past and Present,
say: 85 (1979),s. 68-98; G. Rothenberg, The Art of Warfare in the Age.of
Napoleon (Bloomington, Ind., 1987). Seferlerin ilk agamalari konusunda, bkz.
M. Glover, The Nopoleonic Wars: An Illustrated History 1792-1815 (New
York, 1979); S.T. Ross, Questfor Viktory: French Military Strategy 1792-1799
(London/New York, 1973), bälüm 1-4; G. Rothenberg, Napoleon's Great
Adversaries: The Archduke Charles and the Austrian Army 1792-1814
(London, 1982), bölüm 2.
75 Ïngilizpolitika ve stratejisi, Jones,Britain and the World, s. 259 ve devanunda; -
Ehrman, Youner Pitt, cilt 2, kisun 4-5'te; Christie, Wars and Revolutions, s. 215-
326'das J.M. Sherwig. Guineas and Gunpowder: British Foreign Aid in the Wars
with France 1793-1815 (Cambridge, Mass., 1969), bälüm 1-4'de; M. Duffy,
"Devrim Fransa'sma Kargi Yapuan Savagta ÏngilizPolitikasi," O. Jones(ed.),
Britain and Revolutionary Conflict, Subversion and Propaganda (Exeter Studies in
652
History, sayi 5, Exeter, 1983)'de; D. Geggus, "Pitt'in Karayipler Seferlerinin
Mallyeti, 1793-1798," Historical Journal,cilt 26, say1 2 (1983), s. 691-706'da eÏe
alinmaktadtr.
76 Almtiyi veren: Glover, Napoleonic Wars, s. 50. Napolyon'un stratejist ve komutan
yönleri için bkz. D.G. Chandler, The Campaigns of Napoleon (New York, 1966);
C. Barnett, Napoleon (London, 1978); Rothenberg, Art of Warfare in the Age of
Napoleon; ve G. Lefevre, Napoleon, 2 cilt (London/New York, 1966)'da yapilan
ayrmtih yorumlar.
77 Bkz. A.B. Rodger, The War of the Second Coalition, 1798-1801 (Oxford, 1964);
.P. Mackesy, Statesmen at War: The Strategy of Overthrow, 1798-1799 (London,
1974); E. Ingram, Commitment to Empire: Propehicies of the Great Game in
Asia, 1797-1800 (Oxford, 1981); Sherwig, Guineas and Gunpowder, böläm 6-7;
Rothenberg, Napoleon's Great Adversaires, bölüm 3. bin Fransiz cephesi için bkr.
Ross, Questfor Victory, bölüm 5-12; ve aym yazar, European Diplomatic History
1789-1815: France Against Europe (Malabar, Fla., 1981 reprint) bölüm 6.
Ruslarm müdahalesi, A.A. Lobanov-Rostovsky, Russia and Europe 1789-1925
(Durham, N.C., 1974), s. 43-64'te ve Duffy, Russia's Military Way to the West, s.
208 ve devammda ele ahamaktadir.
78 Jones,Britain and the World, s. 272-80; C. Emsley British Society and the French
Wars 1793-1815 (London, 1979), bölüm 4-5; Lefevre, Napoleon, cilt 1, bölüm 5
ve 7; Glover, Napoleonic Wars, s. 83-84. Ayrica bkz. E.L. Presseisen, Amiens and
Munich: Comparisons in Appeasement (The Hague, 1978).
79 Lefevre, Napoleon, cilt 1, bälüm 7 ve 9; Ross, European Diplomatic History,
bölüm 8; Chandler, Campaigns of Napoleon, kisim 7; Glover, Napoleonic Wars,
bölüm 3; Rothenberg, Napoleon's Great Adversaries, bölüm 5; Sherwig, Guineas
and Gunpowder, bölüm 7-8; Jones,Britain and the World, s. 281-87; Marcus,
Naval History of England, cilt 2, s. 221-302.
80 Bundan sonra söylenenler için bkz. Jones,Britain and the World, s. 289 ve
devami; E Crouzet, L'Economie Britannique et le Blocus Continental 1806-
1813, cilt 2 (Paris, 1958); ayni yazar, "Savaglar, Abluka ve Avrapa'daki Ekonomik
Degigiklikler, 1792-1815," Journal of Economic History, cilt 24 (1964),s. 567-
88; Kennedy, Rise and Fall of British Naval Mastery, s. 143-45; NCMH, cilt 9,
s. 326 ve devami; E.E Heckscher, The Continental System (Oxford, 1922).
1793-1815 mücadelesinin Íngilizekonomisi üzerindeki etkileri konusunda
yapilan tartyma için bunlara ek olarak bkz. Emsley, British Society and the
French Wars, bölüm 7-8; J.E.-Cookson, "Politik Aritmetik ve Savag, 1793-
1815," War and Society, cilt 1, sayi 3 (1983),s. 37-60, G. Hueckel, "Savag ve
Ïngiliz Ekonomisi, 1783-1815: Bir Genel Denge Çäzümlemesi," Explorations in
Economic History, cilt 10, sayi 4 (Yaz, 1973), s. 365-96; P. Deane, "Savag ve
Sanayilegme," Winter (ed.),War and Economic Development, s. 91-102; J.L
Anderson, "Fransa'ya Kargi Yapilan Savagm Îngiliz Ekonomisi Üzerindeki
Etkilerinin ÇegitliYönleri, 1793-1815," Australian Economic History Review,
cilt 12 (1972), 1-20.
s.
81 Bkz. yukaridaki Tablo 2. Ïngilizlerin sava; maliyesi konusunda bkz. N.J.
Silberling, "Büyük Britanya'nm Napolyon Savaglari Sirasindaki Mali ve Para
Politikast," QuarterlyJournalof Economics, cilt 38 (1923-24),s. 214-33; E.B.
Schurnpeter, "Îngiltere'deki Fiyatlar ve Devlet Maliyesi, 1660-1822," R.emew of
Economic Statistics, cilt 20 (1938),s. 21-37; A. Hope-Jones, Income Tax in the
Napoleonic Wars (Cambridge, 1939); P.O'Brien, British Financial and Fiscal
Policy in the Wars Against France, 1793-1815 (Oxf ord, 1984).
82 L. Bergeron, France Under Napoleon (Princeton, N.J., 1981), s. 37 ve devami,
653
I
I .
il I i I i iblallii inimaa.
. -I . nimi i -i-.......m.nl i . . . i · · · -..,..--·---··---
milia.i - - - i.it i inns.lii.--BEEU•iti.ie v. ...,•Ğœ--MWilitigFlipilloimi
159 ve devama; G. Brunn, Europe and the French Imperium, 1799-1815 (New
York, 1938), bölüm4-5; S.B. Clongh, Franch: A History of National Economics
1789-1939 (New York, 1939), bölüm 2-3; Lefevre, Napoleon cilt 2, bälüm 1-4;
C. Trebilcock, The Industrialization of the Continental Powers 1780-1914
(London, 1981), s. 125 ve devami.
83 Bergeron, France Under Napoleon, s. 167 ve devami, 184 ve devami; Crouzet,
"Savaglar, Abluka ve Ekonomik Degigiklikler," çegitli bölümleri.
84 Bergeron, France Under Napoleon, s. 37 ve devami; Lefevre, Napoleon, cilt 2, s.
171 ve devami; Clough, France, bölüm 2-3.
85 Bundan sonra säylenenler için bkz. Bergeron, France Under Napoleon, s. 40-41;
Lefevre, Napoleon, cilt 2, s. 291; McNeill, Pursuit of Power, s. 198 ve.devami;
Brunn, Europe and the French Irnperium, s. 73-75; 110 ve devann; E.J.
Hobsbawn, The Age of Revolution 1789-1848 (London, 1962), s. 97; G. Rudé,
Revolutionary Europe 1783-1815 (London, 1964), bölüm 13 ve äzellikle s. 274-
75; S. Schama, "Savagin Getirdigi Zorunluluklar ve Hollanda'da Vergilendirme
Politikalari, 1795-1810," Winter (ed.),War and Economic Development, s. 111,
117, 128.
86 Almtiyi Glover Napoleonic Wars, s. 129; bu sözleg Guibert'in Devrim
veren:
oncesinde ucuza çikarmayi ve zaferin ganimetleriyle-geçinmeyi
"savap
bilen" bir
halk
"mali
sebepler yüzünden silahlariru birakmak zorunda degildir," yolundaki
dikkat çekici yorumu (NCMH, cilt 8, s. 217) ile ve Spencer Wilkinson'in Tilly
(ed.),Pormation of National States in Western Europe, s. 147-48; 152'de yer
verilen yorumlariyla karplagtirilabilir.
87 Glover, Napoleonic Wars, s. 140-141,
Jones,Britain and the World, s. 22, 317;
Sherwig, Guineas and Gunpowder bälüm 9-10.
88 Rakamlar, Glover, Napoleonic Wars, s. 152'den almmtytir; ayrica bkz. Chandler,
Campaigns of Napoleon, s. 734. Avusturya Ordusunun seferleri toparlanma
-ve
654
I
i
92 Chandler, Campaigns of Napoleon, kisim 13-14; Glover, Napoleonic Wars, s. 160
ve devami; Ross, European Diplomatic History, s. 310 ve devama; A. Palmer,
Napoleon in Russia (New York, 1967); C. Duffy, Borodino and the War of 1812
(London, 1973); Lefevre, Napoleon, cilt 2, bälüm 9; G. Blond, La Grande Armée
1804/1815 (Paris, 1979).
93 Glover, Napoleonic Wars, s. 193; Sherwig Guineas and Gunpowder, bölüm 12-
13, äzellikle de s. 287-8 8; Rochenberg, Napoleon's Great Adversaries, s. 178 ve
devami.
94 Bu dönemle ilgili olarak yazilmig ve standart hale gelmig askeri ve diplomatik
tarihferin pek çogunda hemen hemen tümüyle göz ard2 edilmesi belki bu
.nitelikli
ylizdendir. Ayrintilar için bkz. E.B.Potter (ed.),Sea Power: A Naval History, 2.
baski (Annapolis, Md., 1981), bölüm 10 ve s. 392'deki bibliyografya: B. Perkins,
Prologue to War: England and the United States 1805-1812 (Berkeley, Calif.,
1961); A.T. Mahan, Sea Power in the Relations to the War of 1812, 2 cilt
(London, 1905); Marcus, Naval History of England, cilt 2, bölüm 16.
95 Ingram, Comrnitrnent to Empire, çegitli bölümleri; G.J.,Adler, "Ingiltereve
Hindistan'm Savunmasi- Sorunun Kökenleri, 1798-1815," Journalof Asian
History, cilt 6 (1972),s. 14-44.
96 Chandler, Campaigns of Napoleon, kisun 17; Glover, Napoleonic Wars, s. 212 ve
devami; Lefevre, Napoleon, cilt 2, bölüm 10; Blond, La Grand Armée, bälüm 16;
H. Lachouque, Waterloo (Paris, 1972), U. Pericoli ve M. Glover, 1815: The
Armies at Waterloo (London, 1973). •
I
655
mmmmmmimmi .... - il - i i mmm-il
sings- mi• i
DÖRDÜNCÜ
BÖLÜM
SANAYÎLESME VE DEÓÎQEN GLOBAL DENGELER, 1815-1885
656
I
onydlardaki geniglemesinde görülen nispi yavaghšl vurgulayan (belkide fazlaca
vurgulayan) yeni bir çahyma için bkz. N.ER. Crafts, British Economic Growth
During the Industrial Revolution (Oxford, 1985).
19 Crouzet, Victorian Economy, s. 4-5.
20 Almtiyi veren: R. Hyam, Britain's Imperial Century 1815-1914 (London, 1975),
s. 47. Daha çok ayrmti için bkz. B. Porter, The Lion's Share: A Short History of
British Imperialism 1850-1970 (London, 1976) çegitli bölümleri; Cain ve
Hopkins, "Ingiltere'nin Denizagiri Yayilmasmm Politik Ekonomisi, 1750-1914,"
çegitli bölümleri; Crouzet, "Bir ihracat Ekonimisine Dogru," çeyitli bälümleri; J.B.
Williams, British CommercialPolicy and Trade Expansion 1750-1850 (Oxford,
1972), çegitli bölümleri.
21 P. Bairoch, "Avrupa'nin Gayri Safi Milli Hasilasi: 1800-1915," Journalof
European Economic History, cilt 5, sayl 2 (Sonbahar 1976), s. 282. Ayrica bkz.
apagidaki Tablo 10.
22 D. French, British Economic and Strategic Planning, 1905-1915 (London, 1982),
bälüm 1, "On Dokuzuncu Yüzyilda Politik Ekonomi ve Savag Sorunu," bu
dügünceler için iyi bir girig olugturmaktadir.
23 Bkz. H. Strachan, Wellington's Legacy: The Reform of the British Army, 1830-54
(Manchester, 1984).
24 Bunlar, A.T. Peacock ve J.Wiseman, The Growth of Public Expenditure in the
United Kingdom (London, 1976 eda.); ve P. Flora (ed.),State, Economy and
Society in Western Europe 1875-1975, cilt 1 (Frankfurt/London, 1983), äzellikle
de kisim 4, s. 441'de bulunan ve Ingif tere'nin GSMH'si ile devlet harcamalarmi
kabaca gösteren rakamlara dayah, makul varsayimlax.olarak görünmektedir.
25 Bu rakamlar, Michigan Üniversitesindeki Politik ve Sosyal Aragtirmalar Íçin
ÜniversitelerArasi Konsorsiyum araciligiyla bilgisayardan "Savaçm Korrelatlari"
baghgi altmda elde edilen basth verilerden ahnungtir.
26 C. Lloyd, The Nation and the Navy (London, 1961), s. 223.
27 Ayrmtdar için bkr. Kennedy, Rise and Fall of British Naval Mastery, bälüm 6; ve
äzellikle C.J.Barlett, Great Britain and Sea Power 1815-1853 (Oxford, 1963),
çeyitli bölümleri. Durumun bazi bölgelerdeki gärunümü için bkz. G.S. Graham,
Great Britain in the Indian Ocean: A Study of Maritime Enterprise 1810-1850
(Oxford, 1967); B. Gough, The Royal Navy and the North West Coast of
America 1810-1914 (Vancouver, 1971); G. Fox, British Admirals and Chinese
Pirates 1832-1869 (London, 1940).
28 A.G.L. Shaw (ed.),Great Britain and the Colonies 1815-1865 (London, 1970),
s. 2. Eu konuda, Hyam, Britain's Imperial Century, çegitli bölümleri; Porter,
Lion's Share, çegitli bälumleri; J. Gallagher ve R. Robinson, "Serbest Ticaret
Emperyalizmi," Economic History Review, dizi 2, cilt 6, sayt 1 (1953), s. 1-15'te
önem taµmaktadtr.
29 Ingilizlerinbüyüklük iddialari konusunda bkz. B Porter, Britain, Europe and the
World, 1850-1982: Delusions of Grandeur (London/Boston, 1983), bölüm 1;
B.J.
Wendt, "Serbest Ticaret ve Barig Säzlegmesi: îngittere ve Fransa Arasmda 1860'ta
Yapilan Cobden Anlagmasmm Önemi ûzerine," Vierteljahresschrift
fur Sozial-und
Wirtschaftsgeschichte, cilt 61
(1974),s. 29 ve devann. Ekonomi konusundaki
ayrmtilar için bkz. Cain ve Hopkins, "Ïngiltere'nin Denizaqiri Yayllmasima Politik
Ekonomisi," çegitli bälümleri; L.H. Jenks,Migration of British Capital to 1875
(London, 1963 basinn), Crouzet, Victorian Economy, bälüm 10-11 ve çegitli
bölümleri; Mathias, First Industrial Nation, bälüm 11; A.H. Imlah, Economic
Elements in the "Pax Britannica" (Cambridge, Mass., 1958). Ticaret/ödemeler
iligkisinde birbirlerinitamamlayici unsurlar S.B. Saul, Studies in British Overseas
I 657
I
i
Trade 1870-1914 (Liverpool, 1960); ve J. Foreman-Peck, A History of the World
Economy: International Economic Relations since 1850 (Brighton, Sussex, 1983),
özellikle de bölüm 1-6'da isabetli bir biçimde ele almmaktadir.
30 Bu cartyma için bkz. Kennedy, Rise and Pall of British Naval Mastery, bölüm 7.
31 E Crouzet, "Bir ihracat Ekonomisine Dogru," s. 70.
32 Porter, Britain, Europe and the World, bölüm 1-2. Ingiltere'ningiderek daha
büyük oranda
"askerlikle
ilgili" sanayilere dayanmasmm tapdigi anlamlar
konusunda bkz P. Kennedy, Strategy and Diplomacy, 1860-1945; Eight Essays
(London/Boston, 1983), bölüm 3; French, British Economic and Strategic
Planning, çegitli bälümleri.
33 Ahntlyi veren: Higham, Britain's Imperial Century, s. 49.
34 Ekz. yukaridaki s. 131-133.
35 Kemp, Industrialization in Nineteenth century Europe, bölüm 2-3; Pollard
Peaceful Conquest, bölum 2-3; T. Hamerow, Restoration, Revolution, Reaction:
Economics and Politics in Germany (Princeton, N.J., 1958).
36 J. Droz, Europe Between Revolutions 1815-1848 (London, 1967), s. 18.
37 D. Thomson, Europe Since Napoleon (Harmondsworth, Mddsx., 1966 edn.), s.
111; ayrica bkz. Best, War and Society in Revolutionary Europe, kisim 3, A. Sked,
"Metternich'in Dügmanlari ya da Agagalardan Gelen Tehtlit," Sked (ed.), Europe's
Balance of Power 1815-1848 (London, 1979), bälüm 8.
38 F.R. Bridge ve R. Bullen, The Great Powers and the European States Systern 1815-
1914 (London, 1980), bälüm 2-3; Craig, Politics of the Prussian Army, s. 65 ve
devanu; R. Albrecht-Carrié, A Diplomatic History of Europe Since the Congress
of Vienna (London, 1965 edn.), bölüm 1 ve 3-4. Eu dänemde Prusya ve
Almanya'daki devlet meseleleri üzerine, kateme almmig en iyi inceleme, aruk, T.
Nipperdey, Deutsche Geschichte 1800-1866 (Munich, 1983'dir).
39 D. Showalter, Railroads and Rifles. Soldiers, Technology and the Unification of
Germany (Hamden, Conn, 1975), çegitli bölümleri; Dupuy, Genius for War,
bölüm 4-6; NCMH, cilt 10, The Zenith of European Power 1830-70, bälüm12
ve 19; L.H. Addington, The Patterns of War Since the Eighteenth Century
(Bloomington, Ind., 1984), s. 39 ve devami.
40 Tekrar bkz. Mamatey, Risek of The Habsburg Ernpire 1526-1815, çegitli
bölümleri; Kann, A History of the Habsburg Empire, Bölüm 3 ve 5.
41 A. Sked, "Metternich Sistemi, 1815-48," Sked (ed.),Europe's Balance of Power
1815-1848, bölüm 5; Bridge and Bullen, Great Powers and the European States
System, çegitli bölümleri;Albrecht-Carrié, Diplomatic History, bälüm 3-4; P.W.
Schroeder, "Doludizgin L Dünya Savagi," Journalof Modern History, cilt 44
(1972),s. 319-45 bu çalgma, yazarm Austria, Britan and the Crimean War: The
-
Destruction of the European Concert (Ithaca, N.Y., 1972) adh kitabmda yer alan
bazi yorumlarini tekrarlamaktadir.
42 Ahntlyt veren· C. McEvedy, The Penguin Atlas of Recent History
(Harmondsworth, Mddsx., 1982), s. 8; ayrica bkz. Droz, Europe Between
Revolutions, s. 170 ve devami.
43 G. Rothenberg, The Army of Francis Joseph(West Lafayette, Ind., 1976), s.xi, 61.
Ayrica bkz. A. Sked, The Survival of the Habsburg Empire: Radetzky, The
Imperial Army and the Class War, 1848 (London, 1979), kisim1.
44 D.F. Good, The Economic Rise of the Habsburg Empire, 1750-1914 (Calif.,
1984) bu konadaki en iyi çahqmadir.
45 Rothenberg, Army of Francis Joseph,s. 9; ve J. Niemeyer, Das Oesterreichische
Militarwesen im Umbruch (Osnabruck, 1979), s.43-45.
46 Ayrdan ädenekler konusunda bkz. Rothenberg, Army of Francis Joseph,s. 10, 41,
658
I
I
I
|
I
46, 58; kuruluçIa ilgili güçlükler konusunda da bkz. G.A. Craig, "Avusturya
Ordusunda Komuta ve Personel Sorunlari, 1740-1866," M. Howard (ed.),The
Theory and Practise.of War (London, 1965), s. 43-67.
47 Rothenberg, Army of Francis Joseph,s. 19; Kann, History of the Habsburg
Empire, bälüm 6; A. Sked, "Metternich Sistemi," Europe's Balance of Power
1815-1848, çegitli bölûmleri.
48 Kisa ve özlü bir inceleme için bkz. R. Bullen, "Fransa ve Avrupa, 1851-48: Yenilgi
ve Toparlanma Sorunlart," Sked (ed.),Survival of the Habsburg Empire, s. 122-
44. Ekonomi tarihi olarak tekrar bkz. Clough, France: A History of National
Economics, çegitli bölümleri; E Caron, An Economic History of Modern France
(New York, 1979), kisim 1; T. Kemp, Economic Forces in Prench History
(London, 1971), bälüm 6-8, 10.
49 Bullen, "Fransa ve Avrupa, 1815-48," s. 125-126.
50 Aym eser.
51 McNeill, Pursuit of Power, s. 213, 57 numarah dipnot.
52 Milward ve Saul, Economic Development of Continental Europe 1780-1870, s.
307-9. Ayrica bkz. Clough, Prance, s. 41 ve devami; Trebilcock, Industrialization
of the Continental Powers 1780-1914,
s. 130 ve devami; Kemp, Economic Forces
in French History, s. 106 ve devami.
53 Bairoch,
"1750'den
1980'e Uluslararasi Sanayilegme Düzeyleri," s. 296'daki
Tablo 10'a gäre hesaplanmistir. Ayrica bkz. R.E. Cameron, "1815-1914'te
|
659
I
660
77 Tekrar bkr. Dukes, Emergence of the Super-Powers, bölüm 3-4; Gollwitzer,
Geschichte des Weltpolitischen Denkens cilt 1, bölüm 3-4.
78 K. Bourne, Britain and the Balance of Power in North America 1815-1908
(London, 1967)'de ele almmaktadir.
79 "Savagm Korrelatlari" baghkh basih bilgisayar verileri; demiryollari mil
uzunluklari için,-bkz.W.W. Rostow, The World Economy, History and Prospect
(Austin, Texas, 1978), s. 152. Ayrica bkz. W.H. Becker ve S.E Wells, Jr. (eds.),
Economics and World Power: An Assessment of American Diplomacy Since 1789
(New York, 1984), s. 56 ve devami.
0 Amerikan Iç Savagiyla ilgili literatur insarn hayrete dügürecek kadar genigtir.
Benim en yararh buldugum çahymalar gunlardir: H. Hattaway ve A. Jones,How
the North Won: A Military History of the Civil War (Urbana, III., 1983); P.J.
Parish, The American Civil War (New York, 1975); A.R. Millett ve P. Maslowski,
For the Common Defense: A Military History of the United States of America
(New York, 1984), bölüm6-7; R.F.Weighley, History of the.United States Army
(Bloomington, Ind., 1984 edn.), bölüm 10-11; Ropp, War in the Modern World, s.
175-194; Addington, Patterns of War, s. 62-82.
81 Millett ve Maslowski, For the Common Defense, s. 155.
82 R.E Weigley, The American Way of War: A History of the United States Millitary
Strategy and Policy (Bloomington, Ind., 1977 edn); Millett ve Maslowski For the
Common Defense, çegitli bölümleri.
83 Bu konumla ilgili kisa ayrmtilar için bkr. K. Boume, Victorian Poreign Policy
1830-1902 (Oxford, 1970), s. 90-96; daha çok ayrinti için de. E.D. Adams, Great
Britain and the American Civd War, 2 cilt (London, 1925).
Inheritance
84 J. Luvaas, The Military Legacy of the Civil War: The European
(Chicago, 1959), çegitli bölümleri.
85 Avrupa'da Kiram Savagt sonrasi diplomasi için bkz. Bridge ve Bullen, Great
Powers and the European State System, s. 88 ve devami; Albrecht-Carrié,
Diplomatic History, s. 94 ve devami; W.E. Mosse, The Rise and Pall of the
Crimean System 1855-71 (London, 1963); NCMH cilt 10, s. 268 ve devami;
A.J.P. Taylor, The Strugglefor Mastery in Europe 1848-1918 (Oxford, 1954), s.
83 ve devami.
86 Rothenberg, Army of Francis Joseph,s. 52 ve devami.
87 McNeill, Pursuit of Power, bölüm 7; C. Harvie, War and Society in the 19th
Century, blok 4, unite 10; War and Society (The Open University Bletchley, 1973)
Strachan, European Armies, bölüm 8; Ropp, War in the Modern'World, bölüm 6;
Showalter, Railroads and Rifles, çegitli bälümleri; NCMH, cilt 10, bölüm 12; M.
Glover, Warfare fromWaterloo to Mons (London, 1980), kisim 2-3.
88 Prusya'da askeri geligmeler için, tekrar bkz. Dupuy, Genius for War, s. 75 ve
devamt; Showalter, Railroads and Rifles, çeyitli bälümleri; Strachan, European
Armies, s. 98 ve devami. 18663da yapilan yanhglar için bkz. M. van Creveld,
Command in War (Cambridge, Mass., 1985), bälüm 4-; G.A. Craig, The Battle of
Koeniggratz (London, 1965), çegitli bälümleri. Igin Avusturya cephesi,
Rothenberg, Army of Francis Joseph,s. 66 ve devaminda özet olarak
verilmektedir.
89 Tekrar bkz. Van Creveld, Command in War, s. 140 ve devami; M. Howard, The
Franco-Prussian War (London, 1981 edn.), çegitli bölümleri.
90 Askeri ayrmtilar için bkz. Craig, Koeniggratz, çegitli bälümleri; diplomatik ve
politik ortam için bkz. O. Pflanze, Bismarck and the Development of Germany:
The Period of Unification 1815-1871 (Princeton, N.J., 1963), bölüm13-15.
91 Howard, Franco-Prussian War, bu olaylari olaganüstü ba anyla ele almaktadir.
661
I I
I
Fransizlarm askeri zayifhklari için ayrica bkz. R. Holmes, The Road to Sedan:
The French Army 1866-70 (London, 1984).
92 Howard, Franco-Prussian War, s. 1; ve Fransiz tarafi için Holmes, Road to Sedan,
çeyitli bälümleri.
93 Kaba rakamlar Flora, State, E conorny and Society in Western Europe 1815-1975,
cilt 1; ve B.R. Mitchell, European Historical Statistics 1750-1975
(2nd,edn., New
York, 198 1)'de bulunmaktadir: Säzgelimi, kämürle ilgili rakamlar,
s. 381
v.b.
Iki
ulkeninekoncimilerinin kargilaçtirmah çözümlemeleri için tekrar bkz. Trebilcock,
Industrialization of the Continental Powers, bölüm 2-3; Kemp, Industrialization in
Nineteenth-Century Europe, bälüm 3-4; Landes, Unbound Prometheus, bölum 4.
94 Fransa-Prusya Savagmdaki diplomasi konusu, Taylor, Struggle
17; W.E. Mosse, The European Powers and the German
forMastery, s. 201-
Question1848-1870
(Cambridge, 1958); E. Kolb (ed.),Europe und die Reichsgründung (Historische
Zeitchrift, Ek 6, Munich, 1980), çegitli bölümleri; Bridge ve Bullen, Great, Powers
and the European States System, s. 108 ve devamanda ele ahnmaktadir.
95 Bu konada bkz. A. Mitchell, The German Influence in France After 1870: The
Pormation of the French Republic (Chapel Hill, N.C., 1979);
ve aym yazar,
Victors and Vanquished: The German Influence on Army and Church in France
after 1870 (Chapel Hill, N.C., 1984).
96 Bkz.Taylor,Struggle for Mastery in Europe, s. xxiv-xxvi'daki aydmlatici rakamlar
(ves. xxiii, 4 numarali dipnottaki yorum); ayrica D. Mack Smith, Italy: A Modern
History (Ann Arbor, Mich., 1959), ve C.J. Loweve F. Marzari, Italian Foreign
Policy 1870-1940 (London, 1975).
97 P.W. Schroeder'in kullandigt terimleri kullarursak, "Ortadakilerin Kaybolugu: 1870'in
Avrupa Sistemi ÜzerindekiEtkisi," International History Review, cilt 6
(1984), s. 4.
98 Bunun tagsdigi anlamlar için bkz. ayni eser, çegidi bölümleri.
99 Taylor, Struggle for Mastery in Europe, s. 218 ve devami; Bridge ve Bullen, Great
Powers and the European State System, s. 112 ve devanu; W.L. Langer, European
Alliances and Alignments 1871-1890 (New York, 1950 edn.), çegitli bölümleri,
Grenville, Europe Reshaped 1848-1878, bölüm 18. Ingilizlerinpolitikasi, K.
Hildebrand, "Büyük Britanya ve Alman Reich'mm Kurulugu," Kolb
und die Reichsgründung,
(ed.),Europa
s. 37 ve devammda genig olarak ele almmaktadtr.
100 Bu konuda yap11an iyi bir tartigma için bkz. A. Hillgruber, Bismarcks
Aussenpolitik (Freiburg, 1972); kisa bir özeti de, ayni
yazar, die gescheiterte
Grossmacht: Eine Skizze des Deutchen Reiches 1871-1945 (Düsseldorf, 1980), s.
17-30'da yer almaktadir.
101 A. Hillgruber, '"Ufukta Beliren Sava¢ Bunahmi, 1875," Bchulin (ed.),
Gedenkschrift Martin Göhring Studien
zur europäischen Geschichte (Wiesbaden,
1968), s.239-53; P. Kennedy, The Rise of the Anglo-German Antogonism, 1860-
1914 (London/Boston, 1980), s. 29-31.
102 Hillgruber, Die gescheiterte Grossmacht, s. 30 ve devami; daha
uzun vadeli
sorunlar konusunda yapilmq aydmlatici taragmalar için bkr. D. Calleo, The
German Problem Reconsidered: Germany and the World Order, 1870 to the
Present (New York/Cambridge, 1978), äzellikle de bölüm 2-4; W.D. Gruner, Die
deutsche Frage.· Ein Problem der europäischen Geschichte seit 1800 (Munich,
1985), çegirli bälümleri; K. Hildebrand, "Devlet Sanati mi Yoksa Sistemin
Getirdigi Bir Zorunluluk mu? Bir Dünya Gücü Sorunu Olarak 'Almanya
Meselesi,"' Historische Zeitschrif, sayi 228 (1979).
103 Taylor, Struggle forMastery in Europe, s. 228 ve devami; Langer European
Alliances and Alignments, bälüm 3-5; B. Jelavich,The Great Powers, the
Ottoman Empire, and the Straits Question1870-1887 (Bloomington, Ind, 1973). ·
662
I
104 Almtiyi veren: Seton-Watson, Russian Empere, s. 455. Konuyu donanma açismdan
gärmek için bkz. Mitchell, A History of Russian and Soviet Sea Power, s. 184-90.
Daha genel bir kapsamda görmek için de bkz. B.H. Samoer, Russia and the
Balkans 1870-1880 (London, 1937).
105 Ekz. Beyrau'nun (Rusya üzerine), Rumpler'm da (Avusturya-Macaristan üzerine)
denemeleri, Kolb (ed.),Europa und die Reichsgriandung;Taylor, Struggle for
Mastery in Europe, bälum 12; Langer, European Alliances and Alignment, bölüm
6-7; W.Windelband, Bismarck und die europ¿iischen Grossmachte 1878-85
(Essen, 1940); B.Waller, Bismarck at the Crossroads (London, 1974).
1g6 Taylor, Struggle for Martery in Europe, bölüm 13; Langer, European Alliances
and Alignments, bölüm 7-9; NCMH, cilt 11, bölüm 20-22.
107 Kennedy, Rise and Pall of British Naval Mastery, s. 189-90.
BE§ÍNCÍ
BÖLÛM
1 Genig ayrmti için bkz. S.E. Crowe, The Berlin West African Conference 1884-
1885 (Westport, Conn., 1970.reprint). Genel anlamda ortam konusunda
tekrar
Alliances and Alignments, bälüm 9; NCMH, cilt 11,
bkz. Langer, European
bälüm 20-22; E.A. Benians et al (eds.),The Cambridge History of the British
Empire, cilt 3, The Empire-Commonwealth 1870-1919 (Cambridge, 1959)'un
çegitli bölümleri.
2 Genel antamda bkz.D.M. Pletcher,"Ekonomik Büyüme ve Diplomasi Alanmda
Yapilan Ayarlamalar, 1861-1989," W.H. Becker ve S.F. Wells (eds.), Economics
and World Power: An Assesment of American Diplomacy Since 1789 (New York,
1984), 5.119-71; M. Plesur, America's Outwart Thrust: Approaches to Foreign
Affairs 1865-1890 (DeKalb, III, 1971), s, 151 ve devami; W.A. Williams, The
Roots of the Modern American Empire (New York, 1969), s. 262.
3 Crowe, Berlin West Africa Conference, s. 220.
4 G.F. Hudson, The Far East in World Affairs (2ndedn., London, 1939), s. 74.
5 Genel nitelikli bu olaylar çahymalarda izlenebilir. G. Barraclough, An
zu
Introduction to Contemporary History (Harmondsworth, Mddx., 1967), bälüm
3-4; A. de Porte, Europe Between the Super Powers (New Haven/London, 1979)
bölüm 1-5; NCMH, cilt 12, The Shifting Balance of World Forcës, 1898-1965,
çegitli bölümleri; W.R. Keylor, The Twentieth-Century World: An International
History (Oxford, 1984), kisim1; J. Bartlett, The Global Conflict, 1880-1970: The
International Rivalry of the Great Powers (London, 1984), bälüm1-9; F.H.
Hinsley, Power and the-Pursuit of Peace (Cambridge, 1967), s. 300 ve devamt.
6 Barraclough, Conteporary History, bälüm 3; F. Fischer, War of Illusions: German
Policies from 1911 to 1914 (London, 1975), bölüm 3; Kennedy, Rise and Fall of
British Naval Mastery, bölüm 7.
7 J.A.S. Grenville, Lord Salisbury and Foreign Policy: The Close of the Nineteenth
Century, 1895-1902 (London, 1964), s. 165-66; daha genel olarak da W.L.
Langer, The Diplomacy of Imperialism1890-1902 (2ndedn., New York, 1965),
bölüm 3 ve s. 505.
8 Fischer, War of Illusions, s. 36 ve devami.
9 Ayni eser, s. 35.
10 P. Kennedy, Strategy and Diplomacy 1860-1965: Eight Essays (London, 1983), s.
157-58'den aktarilmaktadir.
663
11 H. Gollwitzer, Geschichte des weltpolitischen Denken, cilt 2, Zeitalter des
Imperialismus und Weltkriege (Göttingen, 1982), s. 198.
12 P. Kennedy, The Rise of the Anglo-German Antagonism, 1860-1914
(London/Boston, 1980), bölüm 16-17.
13 Ayni yazar, Strategy and Diplomacy, s. 46; Keylor, Twentieth-Century World, s.
27 ve devami.
14 Amery'nin H.J. Mackinder hakkmdaki yorumu, "Tarihin Co ,rafya Ekseni,"
Geographical Journal,cilt 23, sayi 6 (Nisan 1904), s. 441.
15 Thucydides, The Peleponnesian War (Harmondsworth, Mddsx., 1954), s. 49. Bu
görüç üzerine yapilmig bir tartigma için bkz. R. Gilpin, War and Change in World
Politics (Cambridge, 1981).
16 Landes, Unbound Prometheus, s. 259.
17 Bu rakamlar, Michigan Üniversitesindeki
Politik ve Sosyal Aragtirmalar Îçin
Universitelerarasi Konsorsiyum aracillglyla bilgisayardan "Savaym Korrelatlari"
baghgialtinda elde edilen basih verilerden almmigur.
18 C.E. Black et al., The Modernization of Japanand Russia: A Comparative Study
(New York, 1975), s. 6-7, ve artik klasik hale gelmig tarihçe için bkz. W.W
Rostow, The Proces of Economic Growth (2ndedn., Oxford, 1960).
19 Ayni eser.
20 Bu rakamlar Bairoch, "Uluslararasi Sanayilegme Düzeyleri", s. 292, 302'den
almmigttr.
21 "Correlates of War," bilgisayardan elde edilen basih veriler.
22 Ayni kaynak.
23 Bairoch, "Uluslararasi Sanayilegme Düzeyleri," s. 292, 299.
24 Ayni eser, s. 296, 304.
25 C. Barnett, The Collapse of British Power (London/New York, 1972), s. xi.
26 Wright, Study of War, s. 670-671.
27 Aynt eser. Wright, Birlegik Devletlerle ilgili 1890 rakamun 40.000 olarak
vermektedir; bunun yanlig oldugu bellidir.
28 Bkz. yukardaki s. 188-89.
29 Bkz. yukardaki Tablo 14. Eu dönemdeki genel italya tarihi D. Mack Smith, Italy,
A Modern History (Ann Arbor, 1969), s. 101 ve devammda, C. Seton Watson,
Italy fromLiberalism to Fascism (London, 1967), s. 129-412'de ele almmaktadir.
New Cambridge Modern History, cilt 11, 1870-98'de bir
"italya"
bälümü
olmadigi, cilt 12, 1898-1945'te ise, ancak bir kaç sayfa buluodugu (s.482-87)
gärülmektedir.
30 Kemp, Industrialization in Nineteenth-Century Europe, bälüm 6.
31 Ekz. apagidaki çahymada yapilan göndermeler: A. Tamborra, "Italyan Sanayiinin
Yükseligi ve Balkanlar,"
Journalof European Economic History, cilt 3, sayi 1
(1974), s. 87-120. Bu konuda yararh olan bagka çahymalar da gunlardir: G. Mori,
"Îtalya'da Sanayilegmenin Baglangici," Journalof European Economic History, cift
4, say1 1 (Ilkbahar 1975), s. 79-94; aym yazar, "Îtalya'da Sanayileyme Süreci: Bazi
Öneriler,Meseleler ve Sorular," Journalof European Economic History, cih 8, sayi
1 (11kbahar, 1979), s. 60-82; Trebilcock, Industrialization of the
continental
Powers, 1780-1914, böllim 5; Pollard, Peaceful Conquest, s. 229-32; Seton-
Watson, Italy fromLiberalism to Fascism, s. 284 ve devami; S.B. Clough, The
Economic History of Modern Italy, 1830-1914 (New York, 1964); L. Cafagua,
"Italya'da Sanayi Devrimi, 1830-1914," C. Cipolla (ed.),Fontana Economic ,
664
"îtalya'daki
Sanayilegmenin Finansmani, 1894-1914: Geç Kalan Bir Ülkede
Gerçekten Kismi Degigim," Journalof Economic History, cilt 27 (1967),s. 363-
82; V. Castronovo, "Îtalya'nmAtihmi: Sorunun Eleptirici Gözle Yeniden
incelenmesi,"Journal of Italian History, cilt 1 (1978),s. 492-510.
33 R.J.B. Bosworth, Italy, the Least of the Powers: Italian Foreign Policy Before the
First World War (Cambridge, 1979), s. 4.
"italya'nm
I
665
44 Bkz. A.J.Sherman, "Dünya Politikasi Içinde Alman-Yahudi Bankerler: Rus-Japon
Savagimn Finansmani," Leo Baeck Institute Yearbook, cilt 28 (1983),s. 59-73.
45 Kennedy, Rise of the Anglo-German Antagonism, s. 464'ten aktarilmaktadir.
46 Almanya'mn ekonomik büyümesinin genel olarak anlatildigi kaynaklar için bkz.
Fisher, War of Illusions, kisim 1; Calleo, The German Problem R.econsidered,
bälüm 4; N. Stone, Europe Transformed 1878-1916 (London, 1983), s. 159 ve
devami; W.G. Hoffmann, Das Wachstum der Deutschen Wirtschaft seit der Mitte
des 19. Jahrhunderts,(Berlin, 1965); W.O. Henderson, The Rise of German
Industrial Power, 1834-1914, (Berkeley/Los Angeles, 1972), kisim 3; M. Kitchen,
The Political Economy of Germany 1815-1914 (London, 1978).
47 Bu rakami John Gooch'un, Military Effeqtiveness (ed.,A. Millett ve Murray)'in
çikacak olan birinci cildinde yer alacak "Birinci Dünya Savap Sirasmda italya"
baghkh bildirisinin2. sayfasmdan aldam.
48 Ekz. Calleo, German Problem Reconsidered, s. 66, 68'de yeralan rakamlar.
49 Alintiyi veren: J. Steinberg, "Kopenhag Kompleksi," Journalof Contemporary
History, cik 1, kisun 3 (1966),s. 26.
50 Langer, Diplómacy of Imperialism, s. 96; tekrar bkz. Gollwitzer, Geschichte des
weltpoltischen Denkens, cilt 2, s. 83-252; aym yazar, Euf ope in the Age of·
666
l
baglarmda gücün çok daha karmagik bir fenomen oldugu gästerilmek istenmistir.
72 Kargilagtirmah büyüme oranlan için bkz. Good, The Economic Rise of the
Habsburg Empire 1750-1914, s. 239; sanayi potansiyeli için de bkz. yukaridaki
Tablo 17.
73 Bu rakamlar Good, Economic Rise of the Habsburg Empire, s. 150'den almmigtir.
74 Bundan sonra säylenenler için bkz. Stone, Europe Transformed, s. 303 ve
devammda çok bagarih bir biçimde çizelen tablo: Kann, History of the Habsburg
Empire, bölüm 8; C.A. MacArtney, The Habsburg Empire 1790-1918 (London,
bölüm 14-17; A.J.May, The Habsburg Monarchy 1862-1916 (Cambridge,
'1969),
667
I
istikrarsizhgi önlemek amaciyla, 1945'ten sonra Britanya Imparatorlugunu oldugu
gibi korumaya çahymahydilar iddiasmdan farkh degildir.
83 Fransa'nm dig politikasi konusunda, bkz. daha eski bir çahyma olan E.M. Carroll,
French Public Oprnion and Foreign Affairs 1880-1914 (London, 1931), G.E
Kennan, The Decline of Bismarch's European Order: Franco-Russian Relations
1875-1890 (Princeton, N.J., 1979); Andrew, Théophile Delcassé and the Making
of the Entente Cordiale; J.EV. Keiger, France and the Origins of the First World
War (London, 1983).
84 Bu dönemdeki Fransiz savunma politikasi konusunda kapsamh bir tarih
bulunmamaktadir; ancak, D. Porch, The March to the Marne: The French Army
1871-1914 (Cambridge, 1981); P.M.de la Gorce, The French Army: A Military
Political History (New York, 1963), bölüm 1-5; R.D. Challenor, The French
Theory of the Nation in Arms 1866-1939 (New York, 1955)'da yararh ayrmt11ar
vardir; aynca bkz. apagidaki 88-89 numarah notlardaki gändermeler.
85 Marder, Anatomy of British Sea Power, s. 71-3, 86-7, 107-9, 124 ve devami; ve
Kennedy, Rise of the Anglo-German Antagonism, bälüm 11, 27 numarah
dipnotta yap11an göndermeler.
86 Franstz sömürgeciligi ve Fransiz sömürge imparatorlugu apagidaki kaynaklarda
ele ahnmaktadir: A.S. Kanya-Forstner, The Conquest of the Western Sudan: A
Study in French Military Imperialism (Cambridge,_ 1969), R. Betts, Tricouleur:
The French Empire (London, 1978); H. Brunschwig, French Colonialism, 1871-
1916: Myths and Realities (London, 1966); R. Girardet, L'idée colonialen en
France de 1871 à 1962 (Paris, 1972); J. Ganlage, L'expansion coloniale de la
France sous la Troisiéme Rebuphlique1871-1914 (Paris 1968).
87 Bu tartigmanm iyi·bir özeti için bkz. A.S. Kanya-Forstner, "Afrika'daki Fransiz
Yayilmasi: Mit Teorisi," R. Owen ve R. Sutcliffe (eds.),Studies in the Theory of
Imperialism (London, 1972), s. 285 ve devami.
88 Fransa'mn donanma politikasi Jenkins,History of the French Navy, s. 303 ve
devami; Williamson, Politics of Grand Strategy, s. 227 ve devami; Halpern,
Mediterranean Naval Situation, s. 47 devami; ve T. Ropp, The Development of a
Modern Navy: French Naval Policy 1871-1904 (Annapolis,.Md., 1987), çeçitli
bälümlerinde kisaca ele ahamaktadir.
89 Bu, pek çok tarihçinin, per se askeri politika yerine neden Fransa'daki sivil-asker
iligkileri üzerinde durduklarim da açiklayabilir. Örnekleriçin, yukaridaki 84
numarah notta siralanan çaligmalara ek olarak bkz. R. Girardet, La Sociétá
militaire dans la France comtemporaine (Paris, 1953), G. Krumeich, Armaments
and Politics in France on the Eve of the First World War (Leamington Spa., 1986).
90 Bundan sonra säylenenler için bkz. Milwar ve Saul, Development of the :
Economzes of Continental Europe, 1850-1914, bälüm 2; Kemp, Industrialization
in Nineteenth-Century Europe, bälüm 3; aym yazar, Economic Forces in French
History, bölüm 9; Trebilcock, Industrialization of the Continental Powers, bälüm
3 (bu son derece baçanh ve incelikli bir çahymadir); Rowley, Evolution
économique de la France du Milieu du XIXe siécle à 1914, çegitli bölümleri,
Caron, Economic History of Modern France, kisim 1; J.H. Claphan, The
Economic Development of France and Germany 1815-1914 (Cambridge, 1948)
R. Price, The Economic Modernization of France (London, 1975).
91 Kemp, Industrialization in Nineteenth-Century Euroşe, 71-72.
-s.
668.
I
1
Rus diplomasisiR. Girault, Emprunts russes et investisements français
en Russie,
1887-1914 (Paris, 1973); ve Krumeich, Armaments and Politics in France, bölüm
6'da ele ahnmakta dir.
93 Trebilcock, Industrialization of the Continental Powers, s. 182.
94 Aym eser, s. 158.
95 Barioch, "Avrupa'ma Gayri Safi Milli Hasilasi," s. 281; aym yazar, "Uluslararasi
Sanayilegme Düzeyleri," s. 297; Wright, Study of War, s. 670-671. Ayrica bkz. V.
Hentschel, Yüzyil Ortasmda Birinci Dünya Savagma Kadar Ïngikere,Fransa
"19.
Ïnceleme," yeniden basimi, Koch (ed.),Origins of the First World War, s. 89-90.
103 Bu ifade, ilk kez R. Robinson, J. Gallagher ve A. Denny Africa and the Victorian:
The Official Mind of1mperialism (2nd edn., London, 1981)'de kullamlmigtir.Eu
ifade ve yazarlarm bagka görügleri üzerine yapilan bir tartyma için bkz.
P. Kennedy, ingiliz Emperyalizminde Süreklilik ve Kesintiler," C.C.
"1815-1914'te
i
669
I
Staff and British Military Strategy, c. 1900-1916 (London, 1974), donanma ve
orduya iligkin olarak yapilan planlamay1 ele almaktadir.
110 Sonuç olarak literatür son derece genigtir ve her yll geniglemektedir. Hobsbawm,
Industry and Empire, s.136-53, 172-85, Landes, Unbound Prometheus, s. 326-
58; ve Mathias, First Industrial Nation, s. 243-52, 306-34, 365-426, hâlä çok
aydmfatici niceliktedir. Crouzet, Victorian Economoy ise, kisa ve äzlü olan yeni
bir çaligmadir.
111 Kennedy, Rise of the Anglo-German Antagonisrn, s. 315'ten aktartimaktadir.
112 Almtiyi veren: N. Mansergh, The Commonwealth Experience (London, 1969),
s. 134.
113 Benzer almtilar için bkr. Kennedy, Rise of the Anglo-German Antagomsm,
s. 307
ve çegitli bölümleri.
114 Alinti G.R. Searle, The Quest
for National Efficiency 1899-1914 (Oxford, 1971),
s. 5'te yer almaktadir; bu çaligmada soz konusu ruhsal duruma iligkin olarak çok
genig ayrmtilar da bulunmaktadir.
115 Porter, Lion's Share, s. 353-54.
116 Taylor, Struggle For Mastery in Europe, s. xxix; Peacock ve Wiseman, Growth of
Public Expenditure in the United Kingdom, s. 166; Kennedy, Rise of the Anglo-
German Antagonism, bälüm 17.
117 Bu rakamlar W. Woodruff, "Bir Sanayi Ekonomisinin Doguçu, 1700-1914,"
Cipolla (ed.),Fontana Economic History of Europe, cilt 4, kisam 2, The
Emergence of Industrial Societies, s. 707'den ahamigtir.
118 Bu konuda bkz. Porter'in kusursuz çaliçmast Britain, Europe and the World,
çegitli bölümleri.
119 Kennedy, Rise and Fall of British Naval Mastery, s 195 ve devami.
120 Mansergh, Commonwealth Experience, bölüm 5, D.C. Gordon, The Dominion
Partnersihip in Imperial Defense 1870-1914 (Baltimore, Md., 1965).
121 Bu konuda bkz. Ehrman, Cabinet Government and War 1890-1940 (Cambridge,
1958); EA. Johnson,Defense by Committee (London, 1960).
122 Ekz. yukardaki 102 numarah not.
123 M. Howard, The Continental Commitment (London, 1972), çegitli bälümlerinde
üstün bir bagariylaçözümlenmektedir.
124 French, British Economic and Strategic Planning, çegitli bälümleri; Kennedy,
"Yirminci Yüzyd Ingiltere'sinde Strateji Kargismda Maliye," Strategy and
Diplomacy, s. 89-106, ve Porter, Britain, Europe and the World, bälüm 3'te
yer
alan aydinlatici tartigma.
125 Fischer, War of Illusion, s. 402'den aktardmaktadir.
126 Bu säzcükler, Ingiltere'ninRusya'daki elçisi Buchanan=a aittir. Almtiyi
veren: K.
Wilson, "Avrupa Dengesi ÏçindeIngiltere'nin Gücü, 1960-1914," D. Dilks (ed.),
Retreat fromPower: Studies in Britain's Foreign Policy in the Twentieth Century
2 cilt (London, 1981), cilt 1, s. 39.
127 Bunlar, strasiyla R. Ropponen, Die Kraft Russlands: Wie Beurteilte die politische
und militarische Führung der europäischen Grossmächte in der Zeit von 1965 bis
1914 die Kraft Russlands? (Hensinki, 1968)'in kabaca altbaghgi ve asil baghgidir;
bu çabyma, olaganüstü zengin bir derlemedir.
128 Bundan sonra, Rusya'nm 1914 öncesi ekonomisine iligkin olarak gelen bölüm,
apagidaki kaynaklara dayanmaktadir: G. Grossman, "Rusya ve Sovyetler
Birliginin Sanaydegmesi," Cipolla (ed.),Fontana Economic History ofEurope, cilt
4, kisim 2, s. 486 ve devamt; R. Munting, The Economic Development of the
USSR (London, 1982), bölüm1; O. Crips, Studies inthe Russian Economy Before
1914 (London, 1976), äzellikle de bölüm 1, "Rusya'nin Sanayileyme Düzeni,
670
1700-1914,"; Seton-Watson, Russian Empire, s. 506 ve devami, 647 ve devami;
Blackwell, Industrialization of Russia bälüm 2; M.E. Falkus, Industrialization of
Russia1700-1914, bölúm 7-9; Milward ve Saul, Developrhent of the Economies
of Continental Europe, s. 355-423; Black
(ed.),Modernization of Japan and
Russia, çegitli bölümlerindeki karglagtirmalar; ve daha eski bir çahyma olan M.S.
Miller, The Economic Development of Russia, 1905-1914 (London, 1926)'daki
pek çok istatistik.
129 Crisp, "Sanayilegme Düzeni", s. 40-41.
130 Munting, Economic Development, s. 34; Girault, Emprunts russes et
Investisements Français en Russie, çeyitli bölumleri;J.P. Machay, Pioneer
Profit: Foreign Entrepreneurs and Russian Industrialization
for
(Chicago/London,
1970), çegitli bölümleri. Yerli girigimçiler için bkz. R. Portal, "Moskof Sanayiciler:
Pamuk Sektörü, 1861-1914," W.L. Blackweel (ed.),Russian Economic
Development fromPeter the Great to Stalin (New York, 1974), s. 161-96.
131 Munting, Economic Development, s. 31. Daha genel anlamda, A. Gershrenkon,
Economic Backwardness in Historical Perspective (Cambridge, Mass, 1962); M.
Falkus, "ÇarhkRusya'smda Yabanci Yattrimlarmm ÇegitliYönleri,"
European Economic History, cilt 8, sayi 1 (Ilkbahar 1979), s. 14-16. En son
Journalof
çakan, çok incelikli (dolayisiyla da çok karmagik) inceleme için bkz. P. Garrell, The
Tsarist Economy, 1850-1917 (London, 1986), çegitli bölümleri.
132 Bkz. yukardaki Tablo 14-18; ve Nove'nin An Economic History of the USSR
(Harmondsworth, Mddsx., 1969), s. 14-15'te yer alan son derece baçarih
kargilagtirmaliistatistikleri.
133 Munting, Economic Development, s. 27; Trebilcock,1ndustrialization of the
Continental Powers, s. 216 ve devami, 247 ve devami.
134 Grossman, "Rusya ve Sovyetler Birliginin Sanayilegmesi," s. 489.
135 Ayni eser, s. 486.
136 Lieven, Russia and the Origins of the First World War, bölüm 4. Lieven'in
kitabmm 1. ve 5. Bölümleri bu bakimdan inandiricidir; T.H. von Laue, Sergei
Witte and the Industrialization of Russia (New York, 196 3) da äyle.
137 Lieven, Russia and the Origins of the Pirst World War, bölüm 13; H. Rogge,
Russia in the Age of Modernization and Revolution, 1881-1917 (London, 1983),
s. 77; Falkus, Aspect of Foreign Investment, s. 10
138 Stone, Europe Transfgrmed, s. 257 ve devami bu konuda äzellikle yararhdir.
Ayrica bkz. Seton-Watson,,Russian Empire, s. 541 ve devamt; Milward
ve Saul,
Development of the Economies of Continental Europe, s. 397
ve devami; J.H.L.
Keep, "Rusya," NCMH, cilt 9, s. 369.
139 Stone, Europe Transfo¯rmed, s. 212-13. Ayrica bkz. Blackwell, Industrialization of
Russia, s. 32 ve devami.
140 Stone, Europe Transformed, s. 244.
141 Seton-Watson, Russian Empire, s. 485 ve devami, 607 ve devami, 643 ve devami;
Rogge, Russia in the Age of Modernization and Revolution, bölüm 9. Ordunun
ülke içi polis görevleri karµsindaki hognutsuzlugu konusunda bkz. Bushnell,
J.
Mutiny and Repression: Russian Sodiers in the Revolution of 1905-1906
(Bloomington, Ind., 1985), s. 32 ve devami.
142 Lieven, Russia and the Origins of the Pirst World War, bälum 5; Joll, Origins of
the First World War, s. 102 ve devaru.
143 Ekz. yukardaki Tablo 14-18.
144 K. Neilson, "Silindit'i Izlerkeru ÏngilizGözlemciler ve 1914 ÖncesindeRus
Ordusu," Journalof Strategic Studies, cilt 8, sayi 2 (Haziran 1985),
s. 213.
145 Bu da gagirtici degildir, çünkü Savag Dairesinin yabanci ülkelerle ilgill "Askeri
671
I
Eastern Front, s. 30 ve devammda; Lieven, Russia and the Origins of the First
World War, bölüm 5; L C.E Turner,
"1914'teki
Rus Seferberligi," gözden
geçirilmig baskisi, Kennedy, War Plans of the Great Powers ve devaminda ele
almmaktadir.
151 Mitchell, History of Russian and Soviet Sea Power, s. 279.
152 Doran ve Parsons, "Sava ve Nispi Güç Çevrimi",s. 956.
153 D.M. Pletcher,
"18
61-1898: Ekonomik Büyüme ve Diplomasi Alaninda Yapilan
Ayarlamalar," W.H. Becker ve S.E Wells (eds.),Economics and World Power: An
Assessment of American Diplomacy Sinse 1789 (New York, 1984), s.120. Bu
-
büyüme konusunda yapilmig bagka incelemeler için bkz. M.L. Eysenbach,
American Manufactured Exports 1897-1914: A Study of Growth and
Comparative Advantage (New York, 1976 ); H.G. Vatter, The Drive to Industrial
Maturity: The U.S. Economy, 1860-1914 (Westport, Conn., 1975 baskisi.)
154 Stone, Europe Transformed, s. 211 ve devarn; R.M. Robertson, History of
American Economy (New York, 1975 edn.), bölüm 13 ile kargilagttrilabilir.
155 Barraclough, Introduction to Contemporary History, s. 51
156 O. Wright, Study of War, s. 670-671'den ahnmigttr; kivibayma gelir hesaplari
bana aittir.
157 Bkz. yukardaki tablo 15-16 ancak, Taylor, Struggle
-
672
Empire (New York, 1969). Amerika'nm dig politikasi üzerine daha genel nitelikli
incelemeler için bkz. T.A. Bailey, A Diplomatic History of the American People
(New York, 1974 edn.); R.D. Schulzinger, American Diplomacy in the Twentieth
Century (New York/Oxford, 1984), s. 122 ve devami.
163 Pletcher,
"1861-1898,"
Arbor, Mich., 1974), Howard, K. Beale, Theodore Roosevelt and the Rise of
America to World Power (New York, 1962 baskisi).
166 Dallek, American Style of Foreign Policy s. 23.
167 Beale, Theodore, Roosevelt and the Rise of America to World Power, çegitli
bölümleri, Dallek, American Style of Preign Policy, bölüm 2; Schulzinger,
American Diplomacy in the Twentieth Century, s. 24-38.
168 Özelliklebkz. G.E Kennan, American Diplomacy (Chicago, 1984 edn.), bälüm 1-
3, ve Dallek, American Style of Foreign Policy, çeyitli bölümlerdeki eletiriler.
169 B.D. deniz gücünün bu dönemde geniëlemesi ve ülkenin deniz gücü politikasi,
artik, kapsamh olarak ele almmy durumdadir. Potter (ed.), Sea Power, bälüm 15
673
i ih -a
mus I .i.. I MI I . IIIIF IFlil-t -f•rm.•.•iiWi ri
reFEEFFIP15I&l-AI LE wi d •
674
|
l
özlü bir biçimde anlatilmaktadit L.C.E Turner, Origins, of the First World War
(London, 1970); J. Joll, Origins of the Pirst World War, bölum 2-3; ve Langhorne,
Collapse of the Concert of Europe, bölüm 6-7.
189 1914 öncesi savag planlarina iligkin literatür son derece geniytir; incelemeler için
bkz. P.M. Kennedy (ed.), The War Plans of the Great Powers 1880-1914
(London/Boston, 1979); S.E. Miller (ed.),Military Strategy and the Origins of the
First World War (Princeton, N.J., 1985); J. Synder, The Ideology of the Offensive
(Ithaca, N.Y., 1984).
190 Strachan, European Armies and the Conduct of War, bölüm 9; B.E. Schmitt ve
H.C.Vedeler, The World in the Crucible 1914-1919 (New York, 1984), s. 62 ve
devami.
191 Kennedy, Rise and Fall of British Naval Mastery, bölüm 9.
192 Bu tactqma için bkz. L.L. Farrar, The Short-War Illusion (Santa Barbara, Calif.
1973), çeyitli bölümleri.
193 B.ukonuda kisa bilgi için bkz. Schulzinger, American Diplomacy in the Twentieth.
Century, s. 62 ve devami; ve daha ayrmtih olatak D.M. Smith The Great
Departure: The United States and World War I, 1914-1920 (New York, 1965); P.
Devlin, Too Proud to Fight: Woodrow Wilson's Neutrality (New York, 1975);
E.R. May, The World War and American Isolation (Chicago, 1966 edn.); A.S.
Link, Wilson, bugüne kadar çakan 5 cilt (Princeton, N.J.,1947-65), cilt 3-5.
194 Bu konuda en iyi çahyma, Bosworth, Italy, The Least of the Great Powers'dir.
195 Dikkatleri dagitan bu geligmeler konusunda bkz. P. Guinn, British Strategy and
Politics, 1914-1918 (Oxford, 1965); Beloff, Imperial Sunset, cilt 1, bälüm 5, ve D.
French, British Strategy and War Airns 1914-1916 (London/Boston, 1986), çegitli
bälümleri.
196 Rothenber, Army of Francis Joseph,bölum 12-14'te, Avusturya-Macaristan'in
güçlü hem zaylf yanlari
-hem
675
206 McNeill'in kasursuz genel incelemesinden ayri olarak bkz. G. Hardach, The First
World War 1914-1918 (London, 1977) äzellikle de, bälüm 4 ve 6 ve A. Marwick,
War and Social Change in the Twentieth Century (London, 1974), bälüm 2-3.
207 Tekrar bkz. Rothenberg, Army of Prancis Joseph,bölüm 12-14; iç sorunfar
konusunda bkz. Kann, History of the Habsburg Empire, bälüm 9, A.J.May, The
Passing of the Habsburg Monarchy, 1914-1918, 2 cilt (Philadelphia, Pa., 1966),
çeyitli bälümleri.
208 Özelliklebkz. J. Gooch'un yakmda çikacak olan A. Millett ve W. Murray (eds.),
Military Effectiveness'de basalacak"Birinci Dünya Savagi Sirasmda Ïtalya,"
baghkh bildirisi.
209 J.A.S. Grenville, A World History of the Twentieth Century 1900-1945 (London,
1980), cilt 1, s. 218-19.
210 Stone, Eastern Pront'in çegitli bälümlerinde son derece iyi ayrmtdar
bulunmaktadir (ancakyazarm Rusya'nm sanayi alamndaki bagarilarma iligkin
iddialart birtakun noktalart dayamksiz olarak dogru saymaktadir).. Ayrica bkz.
Secon-Watson, Russian Ernpire, s. 689 ve devami, D.R. Jones, "Imparatorluk
Rusya'smm Silahh Kuvvetleri Savagta, 1914-1918: Muharebe Yeterligi ÜzerineBir
Çözümleme,"Millett ve Murray (eds.),Military Effectiveness. Moskova
sanayicilerinin rolú ve hükümetlerle olan kavgalan LH. Siegelbaum, The Politics
of Iridustrial Mobilization in Russia, 1914-1917 (New York, 1984)'de ayrmt111
olarak verilmektedir. A.L Sidorov, The Economic Position of Russia During the
Pirst World War (Moscow, 1973 çevirisi)'da bagka pek çok ayrmti vardir.
Çarm
kendi çabalari, D.R. Jones,"II. Nicholas ve Yüksek Komutanlik," Sbornik, clit 11
(1985),s..47-83'te ele ahnmaktadu.
211 Schmitt ve Vedeler, World in the Crucible, s. 188-99. Eu almti N. Golovine,
Russian Army in the World War (New Haven, 1932), s. 281'den
yarali sayilart ve
"ikinci-kategori"nin
yapumigtir.-Ölü ve
askere çagnlmasiyla ilgili hognutsuzluklar
konusunda bkz.Wildman, End of the Russian Imperial Army, bälüm 3; ve
Lincoln, Passage Through Armageddon, çegitli bölumlerdeki bagarih inceleme.
212 G. Pedrocini, Les mutineries de 1917 (Paris, 1967), bu bunahm konusunda
kaleme almmig birkaç incelemeden en iyisidir.
213 McNeill, Pursuit of Power, s. 322; bu çahqmada mevout literatürün iyi bir sentezi
de yer almaktadir. Ayrica bkz. Har dach, First World War, s. 8 6 ve devami, 131 ve
devamt. .
214 Ekz. daha eski bir çahgma olan M. Ange-Laribë, L'agriculture pendant la guerre
(Paris, 1925) ve Hardach ve McNeill'in anlattiklari.
215 Bu rakamlar, Stokesbury, Short History of World War I, s. 289'dan almmigtir.
216 Kennedy, ÖnceBilyük Britanya," May (ed.),Knowing One's Enemies,
"1914'ten
676
221 Almtiyi veren: Beloff, Imperial Sunset, cilt 1, s. 255. Genig ayrmti için bkz. K.
Burk, Britain, America and the Sinews of War 1914-1918 (London/Boston, 1985).
222 ES. Northedge, The-Troubled Giant: Britain Among the Great Powers, (London,
1966), s. 623.
223 Bu konu. T. Lupfer, "Doktrinin Dinamigi: Birinci Dünya Savagt Sirasmda Alman
Taktik Doktrininde Meydana Gelen Degigiklikler," Leavenworth Papers, say14
(Fort Leavenworth, Kans., 1981); ve Vam Creveld, Command in War, s. 168 ve
devammda kapsamh olarak ele almmaktadir.
224 Hardach, Pirst World War, s. 55 ve devami; G. Feldman, Army, Industriy and
Labour in Germany 1914-1918 (Princeton, N.J., 1966).
225 Bunun nasil gergin bir havada ele alindigini görmek için bkr. Beloff, Imperial
Sunset, s. 239 ve devami, 246 ve devami, 271.
226 Hardach, The First World War, s. 63 ve devami; McNeill, The Pursuit of Power,
s. 338 ve devann; Bond, "Birinci Dünya Savagi", s. 198-99, NCMH, cilt 12.
227 Genig ayrinti A. Skalweit, Die Deutsche Kriegsnährungswirschaft (Berlin, 1927)
ve bir özetle birlikte Hardach, First World War, s. 112 ve devammda bulunabilir.
Savagm Alman halki üzerindeki etkisi için bkr. J. Kocka, Facign Total War:
German Society 1914-1918 (Leamington Spa, Warwick, 1984), bälüm 2 ve 4;
almti için de bkz. McNeill, Pursuit of Power, s. 340.
228 Ekz. yukaridaki 193 numarali notta yer alan gändermeler. Tarihsel olaylarin bir
özeti için bkz. D.M. Smith, "Ulusal Çikarlarve Amerikan Müdahalesi, 1917:
Tarihsel bir Degerlendirme," Journalof American History, cilt 52 (1965),s. 5-24.
229 Amerika'mn katkisi, Millet ve Maslowski, For the Common Defense, bolüm 11;
Weighley, History of the United States Army, bölum 16, T.K. Nenninger, "Birinci
Dünya Savag Sirasmda Amerika'oin Askeri Yeterligi," Milett ve Murray (ed.),
Military Effectiveness (yakmda çikiyor).
230 Strachan, European Armes and the Conduct of War, s.148. Aynca bkz. Ritter, The
Sword and the Scepter, 4 cilt (London, 1975), cilt 4, s. 119 ve devami, 229 ve devann.
231 Bond, "Birinci Dünya Savagi," NCMH, cilt 12 s. 199; rakamlar da buradan
almmigtir. Schmitt ve Vedeler, World in the Crucible, s. 261. 1918 tarihli seferler
üzerine yapilmig ayrintih incelemeler için bkz. J. Toland, No Man's Land: The
Story of 1918 (London, 1980); H. Es same, The Battle for Europe, 1918 (New
York, 1972); B. Pitt, 1918 The Last Act (New York, 1962).
--
232 Ayrmtilar için bkz. Schmitt ve Vedeler, World in the Crucible, s. 255 ve devann,
376 ve devami, A.J.Ryder, The German Revolution of 1918 (Cambridge, 1967),
çegitli bälümleri.
233 J. Keegan, The Face of Battle (Harmondsworth, Mddsx., 1978), çegitli bölümleri;
J. Williams, The Home Pro nts: Britain, France and Germany, 1914-1918
(London, 1972); A. Marwick, The Deluge British Society in the First World War
-
(London, 1965), aym yazar, War and Social Change in the Twentieth Century,
bälüm 2-3.
234 Bu görüg Kennan'm kitaplarmda vardir; sözgelimi, bkz. Decline of Bismarck's
European Order, s. 3. Hölzle, Die Selbstentmachtung Europas da benzer bir
çitgidedir. Psikolojik-kültürel etkilerle ilgili ve daha ayrmtih çalgmalara gönderme
yapan incelemeler için bkz. Schmitt ve Vedeler, World in the Crucible, s. 476 ve
devami, ve J. Joll, Europe Since 1870 (London, 1973), özellikle bölüm 11.
235 Bkz. M. Middlebrook, The Kaiser's Battle: 21 March 1918 (London, 1978)'deki
anekdotlar.
236 Savaç harcamalariyla ilgili rakamlar-Hardach, First World War, s. 153'ten;
seferber edilen toplam kuvvet sayilara Barraclough (ed.)Atlas of World History,
s. 252'den almmigttr.
677
ALTINCI BÖLÜM
ÏKI KUTUPLU BÎR DÜNYANIN DOÖUSU VE "ORTA GÜÇLER"ÏN
BUNALIMI, ÏKÏNCI BÖLÜM, 1919-1942
·
678
Monetary System'da yer alan denemeler; C.P. Kindleberger, The World in
Depression 1929-1939 (California, 1973), çegitli bölümleri, özellikle de bölüm 1
ve 4; A. Fishlow "Geçmigin Verdigi Ders: 19.
Yüzyilda ve iki Dünya Savagi
Araswdaki Dönemde Sermaye Piyasalari," International Organization, cilt 39,
sayi 3 (1985), özellikle de s. 415-27. Kennedy, Over Here, s.
334-47de çok iyi bir
çözümleme yer almaktadir.
15 Bu olaylarm bir çözümlemesi için bkz. Alderoft, From Versailles to Wall Street,
bälüm 7-11; Kindleberger, World in Depression, bälüm 3-9; ayni yazar, Financial
History of Western Europe, bölüm 20.
1 Kindleberger, World in Depression, s. 231; Rowland, "Amerika'nin Üstünlügünü
Hazirlarken: Ekonomik Gücün Îngiftere'denBirlegik Devletlere Transferi, 1933-
1944," Rowland (ed.), Balance of Power or Hegemony, s. 198 ve devama.
Chamberlain'den yapuan almti için bkz. D. Reynolds, The Creation of the Anglo-
American Alliance, 1937-61 (London, 1981), s. 16 ve çegitli bälümleri, ayrica,
C.A. MacDonald, The United States, Britain and Appeasement 1936-1939
(London, 1980).
17 A.J.P. Taylor,The Trouble-Marks: Dissent over Foreign Policy, 1789-1939
(London, 1969 edn.), bölüm 4-6; Z.S. Steiner, The Foreign Offise and Foreign
Policy 1898-1914 (Cambridge, 1969), çegitli bölümler; G.A. Craig ve A.L.
George, Force and Statecraş· Diplomatic Problerns of Our Time (Oxford, 1983),
bälüm 5.
18 Sözgelimie, bkz. L. Martin, Peace Without Victory -
679
i
Society (Oxford, 1984), äzellikle kisim 3; R.F. Holland, European Decolonization
1918-1981 (London, 1985), bälüm 1; H. Griml, Decolonization.· The British,
Frenc,
Dutch and Belgian Empires 1919-1963 ·(London, 1978), bälüm 1-3.
27 ingilizlerkonusunda iyi bir ärnek için bkz. B.R. Tomlinson, The Political
Economy ofthe Raj1914-1947 (Cambridge, 1979), çegitli bälümleri; daha genel
antamda da Tomlinson, "Ingiltere'nin Ufahp: Ulusal Gerileme
ve imparatorlegun
Kaybedilmesi," Journalof Imperial and Commonwealth History, cilt 11
(1982),s.
58-72; Thornton, Imperial Idea and its Enemies, bälüm 4-6; Beloff, Imperial
Sunset, cilt 1, bälum 6.
28 Barraclough, Introduction to Contemporary History, s. 156-58.
29 Storry, Japan and the Decline of the West in Asia,-s. 107 ve devami; Grenville,
World History of the Twentieth Century, s. 117 ve devami; Keylor, Twentieth-
Century World, s. 229 ve devami; Gollwitzer, Geschichte des weltpolitischen
Denkens, clit 2, s. 575 ve devami.
30 A. Iriye, After Imperialism: The Search
for a New Order in the Par East 1921-
1931 (New York, 1978 baskisi), çegitli bölümleri.
31 Kiernan, European Empires from Conquest to Collapse, bölüm13; NCMH, cilt
12, s. 319, 324-25; C.M. Andrew ve A.S. Kanya-Forstner,The Chmax of French
Imperial Expansion 1914-1924 (Stanford, Cali., 1981),
s. 246.
32 Howard, Continental Commitment, s. 56 ve devami; B. Bond, British Military
.Policy Between the Two Wars (Oxford, 1980), bälüm 1, 3-4.
33 1919 sonrasmda Almanya'mn politikasmdaki bu
"süreklilik"le
ilgili tartigmalar
için bkz. konunun genel olarak ele almdtši kaynaklar: Calleo, German Problem
Reconsidered, çegitli bälümleri; Gruner, Die deutsche Frage, s. 126
ve devami;
Hillgruber, Germany and the Two World Wars, çegitli bälümleri. Ayrica bkz.
önemli iki yeni çahyma: G. Stoakes, Hitler and the
Questfor World Dominion:
Nazi Ideology and Foregn Policy in the1920s (Leamington Spa,Warwickshire,
1986); M.-Lee veW. Michalka, German Foreign Policy 1917-1933: Continuity
or
Break? (Leamington Spa, Warwieskhire, 1987).
34 Taylor, Origins of the Second World War, s. 48.
35 Ayni eser, 1919 sonrasmdaki "denge"
konusunda yapilmig bagka incelemeler için
bkz. DePorte, Europe Between the Super-Powers, bölüm 3, Thomason, Europe
Since Napoleon, s. 622 ve devami; Ross, Great Powers and the Decline of the
European States System, balüm 3-6.
36 E.M. Bennett, German Rearmament and the West, 1932-1933 (Princeton,
1979),s. 92 ve devami, bu konoda en iyi kaynaktir.
N.J.,
37 P.Wandycz, France and Her Eastern Allies 1919-25 (Minneapolis, Minn., 1962),
çegitli bölümleri; ve daha eski tarihli, klasik hale gelmig olan, A. Wolfers, Britain
and France Between Two Wars (New York, 1966 eda.), özellikle
de, bölüm 8.
Fransa'nm Almanya'yi Dogu Avrupa'da oldugu noktada tutmak iço sonradan
harcad i çabalar, L. Radice, Prelude to Appeasement, East Central European
Diplomacy in the early 1930s (New York, 1981),.bölüm 3-4'te ara.itirdmaktadir.
38 W.N. Medlicott, British Poreign Policy Since Versailles, 1919-1963 (London,
1968), s. 61-63; Ross, Great Powers, s. 57; A. Orde, Britain and International
Security 1920-1926 (London, 1978), çegirli bölümleri. Bu politikamn sürekliligi
konusunda bkz. P.W. Schroeder, "Münih ve Îngiliz Gelenegi," Historical
cilt 19
fournal,
(1976),s. 223-43.
39 .
A. Keichova, An Economic Background to Munich (Cambridge, 1974), çegirli
bölümleri; D. Kasire, Economic Diplomacy and the Origins of the Second World
War (Princeton, N.J., 1980), çeyitli bölümleri; B.J.Wendt, "Îngiltereve
Almanya'mn 'Güneydogu'ya Dogru Yayilmas1'" I. Geiss
B.J.Wendt (eds.),
680
Deutschland in der Weltpolitik des 19. und 20.
Jahrhunderts(Düsseldorf, 1973),
s. 483-512.
40 Ahnnyi veren: Northedge, Troubled Giant, s. 220. NCMH, cilt 12, bölüm 9, ve
Ross, Great Powers, bölüm Tde cemiyetin etkinlikleriyle ilgili kisa ve özlü olarak
kaleme almmig yararh incelemeler bulunmaktadir.
41 E.H. Carr, The Twenty Years Crisis 1919-1939 (London, 1939); Sontag, Broken
World çegitli bölümleri, A. Adamwaite, The Lost Peace: International Relations in
Europe 1918-1939 (London, 1980), çegitli bölümleri.
42 D. Mack Smith, Mussolini: A Biography (New York, 1982), Mussolini'nin kipisel
portresini bagariylaçizmekte, ancak ayni geyi Îtalya'nm Mussolini dänemindeki
politikasi ve ekonomisi için aynt ölçüde yapmamaktadir. Igin bu yönleri için bkr.
M. Knox, Mussolini Unleashed 1939-1941 (Cambridge, 1982), bölüm1, J.
"italyan
Whittam, Genelkurmayi ve Yaklagan ÏkinciDunya Savagi," A. Preston
(ed.), General Staffs and Diplomacy Before the Second World War (London,
1978), s. 77-97; A. Raspin, 1940'a Kadar Italyan Silahlanmasom
"1930'lardan
"digerleri"
savunma kuvvetler"
ve (ÇinSavag gibi) arasmda gözetilen farkhhklar yüzünden daha da
karmaµk hale gelmektedir. Kägeli parantez içindeki rakamlar, K. Ohkawa ve
M. Shinohara (eds.) Patters of JapaneseEconornic Development (New Haven,
Conn., 1979)'dan ahnnustir
"digerleri"ni
ve kapsamarnaktadtr.
51 Mac Smith, Mussolini's Rornan Empire, s. 177-78.
52 Knox, Mussolini Unleashed, s. 9-16; aym yazar "Fagist Ïtalya ve Nazi
Almanya'smda, Digarda ve Içerdeki Fetihler", Journalof Modern History, cilt 56
(1986),s. 1-57.
681
53 Bu konuda Mac Smith, Mussolini, bagkalarimgeride birakmaktadir.
54 Ekz. apagidaki s. 340-41.
55 Irkçahga/kültüre dayah bu tutumlar Thorne, The Issue of War: States, Societies,
and the War Eastern Conflict of 1941-1945 (London, 1985)'de isabetli bir
biçimde ele ahnmaktadir. Ayrica bkz. Storry, Japan and the Decline of the West in
Asia, çegitli bölümleri.
56 Howarth, Pighting Ships of the Rising Sun, s. 199 ve devami.
57 Allen, Short Economic History of Modern Japan, s. 100 ve devami.
58 Milletler Cemiyeti, World Economic Survey (Geneva, 1945), Tablo HI, s. 134.
59 Allen, Economic History, s. 101-13; Storry, Japan and the Decline of the West in
Asia, s. 115.
60 Bu änemli konuda, özellikle bkz. J.B. Crowley, Japan'sQuestfor Autonamy:
National Security and Foreign Policy 1930-1985 (Princeton, N.J., 1966), çegitli
bölûmleri; M.A. Barnhart, "Japonya'nmEkonomik Güvenligi ve Pasifik Savagimn ,
682
Nazi dönemindeki Almanya ile ilgili çok sayida tarih eserinin ve ategli
tartymalarm özetleri için bkz. I. Kershaw, The Nazi Dictatorship (London, 1985),
ve K. Hildebrand, The Third Reich (London/Boston, 1984).
71 Taylor, Origins of the Second World War, çegidi bölümleri; J. Hiden, Germany
and Europe 1919-1939 (London, 1977), äzellikle bälüm 7; E Fischer, Bündnis der
Eliten (Düsseldorf, 1979). Silahh kuvvetler arastadaki
"süreklilik"le
ilgili
ayrmtlar için bkz. G. Schreiber, Revisionismus und Weltmachstreben (Stuttgart,
1978) çeyitli bölümleri; J. Dülffer, Weimar, Hitler und die Marine: Reichspolitik
und Flottenbau 1920-1939 (Düsseldorf, 1973); M. Geyer, Aufriistung oder
Sicherheit (Wiesbaden, 1980). Bundan sonra söylenenler için, Das Deutsche Reich
und der Zweite Weltkrieg, cilt 1, Ursachen und Voraussetzungen der deutschen
Kriegspolitik, eds. W Deist et aL (Stuttgart, 1979) de önemlidir.
72 A. Bullock, Hitler: A Study in Tyranny (London, 1962 baskisi); A. Hilgruber,
Germany and the Two World Wars (Cambridge, Mass., 1981), özellikle bälüm 5
ve 8; N. Rich, Hitler's War Aims, 2 cilt (London, 1973-74); G. Weinberg, The
Foreign Policy of Hitler's Germany, 2 cilt (Chicago, 1970 ve 1980); ve M. Hauner
"Irkçt Bir Devrim mi?" Journal of Contemporary History, cilt 19 (1984),s. 669-
87de yer alan çahgmalar; Calleo, The German Problem Reconsidered, s. 85-95;
Gruner, Die deutsche Prage, s. 145 ve devamt; A. Kuhn, Hitlers aussenpolitisches
Programm (Stuttgart, 1970); E. Jackel,Hitler's Weltanschauung (Middletown,
Conn., 1982).
73 Bu ifade E.N. Petersen, The Limits of Hitler's Power (Princeton, N.J., 1969)'dan
ahnmigtir; ayrica bkz. Craig, Germany 1860-1945, bölum 17; Kershaw, Nazi
Dictatorship, bälüm 4 ve 7; Hildebrand, Third Reich, s. 83 ve devami, 152 ve
devami; ayrica, L Kershaw, Popular Opinion and Political Dissent in the Third
Reich: Bavaria 1933-1945 (Oxford, 1983).
74 Murray, Change in the European Balance of Power, s. 20-21; Hilman, "Büyük
Güç1erin Kargilagtirmah Olarak Sahip Olduklari Kudret," s. 454.
75 Ahntiyi veren: A. Seaton, The German Army 1933-45 (London, 1982), s. 55.
Ayrica bkz. Craig, Politics of the Prussian Army, s. 397 ve devami.
76 Seaton, German Army 1933-45, bälüm 3-4, bu tehlikeli yayilmayi anlatmaktadir;
aym gey W. Deist, The Wehrmacht and German Rearmament (London, 1981),
bälüm 3 ve 6'da da ele ahamigtir; burada çok sayida bagka çahymaya da
gänderme yapilmaktadir.
77 Bagka ayrmtdar için bkz. Deist, Wehrmacht, bölüm 4; Overy, Air War, s. 21; W.
Murray, Luftwaffe (Baltimore, Md., 1985), bölum 1; E.L. Homze, Arming the
Luftwaffe (Lincoln, Neb., 1976); K.H.Volker, Die deutsche Luftwaffe1933-1939
(Stuttgart, 1967).
78 Deist, Wehrmacht, s. 81; Dülffer, Weimar, Hitler und die Marine, çegitli bölümleri;
ve M. Salewski, Die deutsche Seekriegsleitung 1935-1945; 3 cilt (Frankfurt, 1970-
75)'de çok daha ayrmtih olarak ele almmaktadir.
79 R.J. Overy, The Nazi Economic Recovery 1932-1938 (London, 1932), s.19 ve
devami.
80 Aym eser, s. 28 ve devami. Overy'nin kisa çabymasi, Nazi yönetimi altindaki
Alman ekonomisi üzerine yapilung bagka incelemelere kapsamli göndermeler
yapmaktadir.
81 Deist, Wehrmacht, s. 89-91 ve çegitli bölümleri; A.S. Milward, The German
Economy at War (London, 1965), s. 17-24.
82 Murray, Change in the EuropeanBalance of Power, s. 4 ve devamt bu konudaki
en iyi äzeti vermektedir; ayrica bkz. Hillman, "Guçlerin Kargilayttrmah Olarak
Sahip Olduklari Kudret," s. 368 ve devami.
683
83 Murray, Balance of Power, s. 15.
84 Aym eser, s. 15-16. Ayrica bkr. H.E. Volkmann'm "Sava a Hazirhk Sirasmda Nazi
Ekonomisi" bagligt de kaleme aldigt bölüm, Deist et aL, Ursachen und
Voraussetzungen der deutschen Kriegspolitik, özellikle, s. 349 ve devami.
85 Deist, Wehrmacht, s. 90; Seaton, German Army, s. 93-96.
86 Almtiyi veren: Murray, Luftwaffe, s. 20 aym yazar, "Almanlarm Hayal Gücü
ve
Münih Bunahnu," Bond ve Roy (eds),War and Society, cilt 1, çegitli bölümleri;
Deist Wehrmacht, s. 66-69.
87 B.R. Posen, The Sources of Military Doctrine: France, Britain and Germany
Between the World Wars (Ithaca, N.Y., 1984), çegitli bölümleri; W. Murray,
"Alman Ordu Doktrini, 1918-1939 ve 1945 sonrasi Yildirim Harbi Stratejisi
Teorisi," C. Fink et al (eds),German Nationalism and the European Response
1890-1945 (Chapel Hill, N.C., 1985), s. 71-94; Dupuy, Genius
for War, bälüm 15.
88 Murray, Balance of Power, s. 150-51; ve Volkmann, "Savaga Hazirhk Sirasmda
Nazi Ekonomisi", s. 323 ve devami. Almanya'nm ekonomik güçlükleri ile
Hitler'in
"ileri"
politikasi arasmdaki iligkinin ayrmtilari apagidaki kaynaklarda
verilmektedit: B.A. Caroll, Design for Total War: Arms and Econornics in the
Third Reich (The· Hague, 1968); T.W. Mason, "IçtekiBugahm ve Taarruz Harbi
1938/39," Forstmeier ve Volkmann (eds.), Wirtschaft und Rüstung am Vorabend
des zweiten Weltkrieges, s. 158-88; J.Dulffer, "1939
Savagimn Baglangici,"
Geschichte und Gesellschaft, cilt 2
(1976),s. 443-70.
89 T.W. Mason, "Îkinci Dünya Savaymm Kaynaklarmdan Bazilari," s. 125, E.M.
Robertson (ed.),The Origins of the Second World War (London, 1971); ayni
yazar, "Içteki Bunahm ve Taarruz Harbi 1938-39," çegitli bälümleri, Murray,
Balance of Power, s. 290 ve devaminda 1938 ve 1939 yagmasmm ayrintilari
verilmektedir.
90 R.J. Overy, "Hitler'in Savagt ve Alman Ekonomisi: Yeni Bir Yorum," Economic
History Review, dizi 2, cilt 35 (1982),s. 272-91, bu konuda önemli bir kaynaktir.
91 Hillgruber, Germany and the Two World Wars, çegitli bölümleri; Deist,
Wehrmacht, bölüm 7; Murray, Luftwaffe, s. 81 ve devamt; M. Hauner, "Hitler
Dünya Egemenligi Ïstiyormuydu?" Journalof Contemporary History, cilt 13, s.
15-32, J. Thies, Architekt der Weltherrschaft: Die "Endziele" Hitlers (Düsseldorf,
1976), çeyitli bälümleri; ve bkz. Kershaw, Nazi Dictatorship, bölüm 6'da tarihsel
olaylar açisindan yapilan tartigma.
92 Bu konuda bkz. daha eski tarihli iki çabyma: A. Wolfers, Britain, France and the
German Problem (London, 1943); ayrica bkz. N. Waites (ed),Troubled
Neighbours: Pranco-British Relations in the Twentieth Century (London, 1971);
ve N. Rostow, Anglo-French Relations 1934-1936 (London, 1984), çegitli
bölämleri.
93 C. Fohlen, "Fransa," Cipolla (ed.),Fontana Economic History of Europe, cilt 6,
sayi 1, s. 80-86; T. Kemp, The French Economy 1913-39: The History of a Decline
(New York, 1972), bölüm 5-7; G. Ziebura, "Fransizlarm Dig Politikasmm Belirleyici
Unsurlari," K. Rohe (ed.),Die Westmachte und das Dritte Reich 1933-1939
(Padermorn, 1982), s. 136 ve devami. A Sauvy Historie economique de la France
entre les deux guerres, 2 cilt (Paris, 1965-67)'de pek çok ayrmti
(veönyargih
yorumlar) bulunmaktadir; Histoire economique et sociale de la France, cilt 4, kisim
2, 1914-1950 eds. E Braudel ve E. Labrousse (Paris, 1980) ise daha dengelidir.
94 Fohlen, "Fransa", s. 88.
95 Ayni eser, s. 96-91; Landes, Unbound Prometheus, s. 388 ve devamt; Kemp,
French Economy 1913-39, bölüm 8-12 (çokyararh ayrmtilar vermektedir), Caron
Economic History of Modern France, s. 258 ve devama.
684
96 Bu konudaki en iyi kaynak R. Frankenstein, Le Prix du rearmement
1939 (Paris, 1939), çegitli bölümleridir; harcanan miktarlar
français1935-
için bkz. s. 303. Ulusal
gelir rakami A. Adamwaite, France and the Coming of the Second World War
(London, 1977), s. 164'den almmigttr. Aynca bkz. B. A. Lee, "Strateji, Silahlar ve
Fransa'nm Yikihp 1939-1940," R.T.B. Langhorne (ed.),Diplomacy and
Intelligence During The Second World War (Cambridge, 1985), s. 63 ve devami.
97 R.J. Young, In Command of France: French Poreign Policy and Military Planning
1933-1940 (Cambridge, Mass., 1978), bälüm 1, ayrica bkz. Les Relations
franco-
allemandes 1933-1939 (Paris, 1976)'da yet alan denemeler.
8 Frankenstein, Le Prix du rearmement français,s. 317; ayni yazar, "Fransa'mn
\ Gerileyigi ve Fransizlarm Yangtirma Politikalari, 1936-9," Mommsen ve
Kettenacker (eds.),Fascist Challenge and the Policy of Appeasement, s. 238,
Overy, Air War, s. 21, Donanmaya karp oldukça cämert davranddigt -ve
685
I
i
I
i
I
i
I
105 Bkz. R Girault, "Ekonomik Durumun Fransa'nm Dig Politikasi Üzerindeki Etkisi,
1936-9 Mommsen ve Kettenacker (eds.),Fascist Challenge and the Policy of
"
Appeasement, s. 209-26.
106 Ozellikle bkz. Young, "La Guerre de Longue Durée: 1930'lardaki Fransiz
Stratejisi ve Diplomasisi ÜzerineBazi Dügünceler," Preston (ed.),General Staffs
and Diplomacy Before the Second World War,
s. 41-64, ve Posen, Sources of
Military Doctrine, s. 112 ve devami, 127 ve devam1. Diplomasi'konusunda genig
ayrmti için bkr. Adamthwaite, France and the Coming of the Second World War,
özellikle de kisim 3; Le Relations Franco-Britanniques 1935-39 (Paris, 1975g ve
Young, In Command of France, bälüm 8-9.
107 Adamthwaite'in ve Young'm kitaplarmdaki ayrintuardan bagka, bkz. Barnett,
Collapse of British Power; Howard, Continental Commitment- ve son ama änemli
bir kayoak olarak, J.C. Cairns, "Uygún Bir Fransa Arayan Bir Dükkancilar ,
I
and British Politics 1932-1939 (London, 1980); M. Smith, British Air Strategy
Between the Wars (Oxford, 1984), özellikle kisim 2.
117 Bu tartigma için özellikle bkz. Barnett, Collapse of British Power;
ve Murray,
Change in the European Balance of Power.
118 D.C. Watt, Too Serious a Business: European Armed Forces and The Approach of
the Second World War (London, 1975), bu konudaki anahtar çalgma
durumundadtr.
119 Tekrar bkz. Dehio, Precarieous Balance. Ingiliz Hükümetinin ülkenin stratejik
açmazlari konusundaki bilinçliligi üzerine yapilan bagarik incelemeler için bkz.
.Barnett, Collapse of British Power; Howard, The Continental Commitment;
Posen, Sources of Military Doctrine, bölüm 5; D. Dilks, "Gereksiz bir Sava. mi?
1931-1939'da Büyük Britanya'da Ask.erlerin Tavsiyeleri ve DigPolitika," Preston
(ed.), General Staffs and Diplomacy Before the Second World War,
s. 98-132; ve
G. Schmidt'in, Rohe (ed.), Die Westm¿ichte und das Dritte Reich, s. 29-56'da
yer
alan dikkatli çalismasi.
120 Schmidt, Rohe (ed.)Die Westmächte, b, 46 ve devami, C.A. MacDonald, United
States, Britain and Appeasement, 1936-1939, çegitli bölümleri.
121 Schmidt, England in der Krise, bölüm 1, bu konuda en lyi kaynakttr;
ayrica bkz.
Howard, Bond, Barnett, Dilks, Gibbs ve Meyers'in yukarida amlan çahymalari; ve
G. Niedhard, "Yacigarma: ÎngilizierinIkinci Dünya Savagmdan Önce Uluslararasi
Sistemdeki ve Dünyadaki Bunalima Verdikleri Kargilik," Historische Zeitchrift,
cilt 226
(1978),s. 68-88'deki bagarah özet.
122 Barnett, Collapse of British Power, çegitli bälümleri; Murray, Change in the
European Balance of Power, çegitli bälümleri; Kennedy, Realities Behind
Diplomacy, s. 290 ve devami, A. Adamthwaite, "Ingiliz Hükümeti ve Kitle
ÏletigimAraçlari, 1937-38," Journalof Contemporary History, cilt 18 (1983),
s. 281-97.
123 Barnett, Collapse of British Power, s. 564'ten aktarilmistir.
124 Hillmann, "Büyük Güçlerin Kargilagtirmah Olarak Sahip Olduklari Kudret,"
Toynbee (ed.)World in March 1939, s. 439, 446.
125 Bu tartigmayla ilgili baçka ayrmtilar için bkz. Kennedy, "Yirminci Yüzyil
Ingiltere'sinde Strateji Kargismda Mallye," Strategy and Diplomacy,
s. 100-6;
daha da determinist bir bakig açisi için bkz. Porter, Britain, Europe and the World,
s. 86 ve devami, 95 ve devami.
126 Rakamlar Pollard, Peaceful Conquest, s. 294'ten ahnmigtir; ayrica bkz. Munting,
Economic Development of the USSR, s. 45 ve devami; Nove, Eco'nomic History
of Russia, bölüm 6-10; ve Grossman, "Rusya'nm
ve Sovyetler Birligi'nin
Sanayilegmesi," Cipolla (ed.) Fontana, Economic History of Europe, cilt 4, kisim
2, s. 501 ve devammdaki ilginç tartigma.
127 S.H. Cohn, Economic Development in the Soviet Union (Lexington, Mass., 1970),
s. 70-71; ED. Holzmann, "Sovyet Ekonomik Kalkinmasom Finansmam,"
Blackwell (ed.),Russian Economic Development
fromPeter the Great to Stalin, s.
259-76; Kochan ve Abraham, Making of Modern Russia, s. 361
ve devami. Ayrica
bkz. M. Lewin, Russian Peasants and Soviet Power (Evanston, III., 1968).
128 W.A. Lewis, Economic Survey 1919-1939 (London, 1949), s. 131; Nove,
Economic History, bölüm 7; Munting, Economic Development of the USSR,
s.
99; H.J. Ellison, "Tarimi Kollektifleptirme Karari," Blackwell
(ed.),
Russian
Economic Development fromPeter the Great to Stalin, s. 241-55.
129 Bu konuda bkz. Munting, Economic Development of the USSR,
s. 106 ve devami.
130 Nove, Economic History, s. 232; Lewis, Economic Survey,
s. 133; M. McCauley,
The Soviet Union Since 1917 (London, 1981),
s. 85-87.
687
131 Munting, Economic Development of the Soviet Union, s. 93; Nove, Economic
History, s. 187 ve devami Blackwell, Industrialization of Russia, s. 132 ve
devama;Lewis, Economic Survey, s. 125.
132 Ekz. Hillmann, "Büyük Güçlerin Karquagtirmali Olarak Sahip Olduklari Kudret"
Toynbee (ed.),World in March 1939, s.439, 446; Black et al., Modernization of
Japan and Russia, s. 195-98; S. Cohn, "Sovyet Ekonomisi: Performans ve
Büyüme"; Blackwell (ed.),Russian Economic Development fromPeter the Great
to Stalin, s. 321-51.
133 Nove, Economic History, s. 236. Daha çok ayrmti için, bkz. Kochan ve Abraham,
Making of Modern Russia, s. 382 ve devami; R. Conquest, The Great Terror
(London, 1968).
134 Nove, Economic Histovy, s. 236.
135 Rakamlar Overy, Air War, s. 21'den almmigur. italya'yla ilgill 1932-37 rakamlari
'
143 Ahntlyt veren: Munting, Economic Development of the USSR, s. 86; 1939-1941
yillarmda yapuan çdgmca hazirhklar konusunda ayrica bkz. Ziemke, "Sovyet
Silahla Kuvvetleri," çegitli bölümleri.
144 Rostow, World Economy s. 210.
145 Ekz. M.P. Leffler, "Yaydmacuik Yönündeki itici Güçler ve Olke lçindeki
Kisidamalar, 1921-1932," Becker ve Wells (ed.), Economics and World Power, s.
246-48'de yer alan son derece bagarili çözümleme.
146 Hillman, "Büyük Güçlerin Kargilagtirmah Olarak Sahip Olduklari Kudret,"
Toynbee (ed.) World in March 1939, s. 421-22.
688
147 Aym eser, s. 422.
148 Leffler, "Yayilmacihk Yönündeki itici Güçler ve ÜlkeIçindekiKisitlamalar, 1921-
1932," Becker ve Wells (eds.),Economics and World Power, s. 258.
149 Amerikahlarin iki sava; arasmda yürûttükleri savunma politikasi konusunda, kisa
ve äzlü, bagarilibir inceleme için bkt. Milletve Malowski, For the Common
Defense, bölüm 12.
150 H. Yardley, The American Black Chamber (New York, 1931), s. 262-63.
151 Bkz. yukardaki s. 281-82.
152 R.M. Hathaway, "Bir Bunahm Däneminde Ekonomik Diplomasi," Becker ve
Wells (eds.),Economics and World Power, s. 277-78.
153 L. Silk, "Korumacihk Havasi: Artan Baskilar," New York Times, Eylül 17, 1985,
S. D1; Robertson, History of the American Economy, s. 516 ve devami.
154 Kindleberger, World in Depression, bälüm 12 ve s. 280-87.
155 Tablo, Hillmann, "Büyük Güçlerin Kargilagtirmah Olarak Sahip Olduklari
Kudret"; Toynbee (ed.),World in March 1939, s. 285'ten almmigtir.
156 Hathaway, "Bir Bunahrn Döneminde Ekonomik Diplomasi"; Becker ve Wells
(eds.),Economics and World Power, s.285.
157 Aym eser, s. 309, 312. Kisa bir inceleme için bkr. Schulzinger, American
Diplomacy in the Twentieth Century, s. 285.
1.58 Bu konu MacDonald, United States,. Britain and Appeasement 1936-1939, çegitti
bölümleri; ve Carr, Poland to Pearl Harbor, bälüm 1'de kapsamh bir biçimdeele
altamaktadir. Ayrica bkt. D. Reynolds, Creation of the Anglo-American Alliance
1937-1941, bölüm 1-2; A. Offner, American Appeasement, United States Foreign
Policy and Germany 1933-1938 (Cambridge, Mass., 1969); ve N. Graebner,
America as a World Power (Wilmington, Del., 1984), bölüm 2.
159 Millet ve Maslowski, Por the Common Defense, s. 386 ve devann; Mills, Arms
and Men, s. 237 ve devami; J.A. Iseley ve P.A. Crowl, The U.S. Marines and
Amphibious War (Princeton, N.J., 1945); M.H. Gillie, Forging the Thunderbolt
(Harrisburg, Pa., 1947), M.S.Watson, Chief of Staff; Pre-War Plans and
Preparations (Washington, D.C., 1950); J. Major, "Doranmamn Savag Planlari,
1937-1941"; Hagan (ed.),In Peace and War, s. 237 ve devami; Weighley, History
of the United States Army, s. 416 ve devami.
160 Robertson, History of the American Economy, s. 709 ve devann. Çelikleilgili
istatistikler, Hillmann, "Büyük Güçlerin Karydagtirmah Olarak Sahip Olduklari
Kudret"; Toynbee (ed.)World in March 1939, s. 443 ve dipnottaa ahamigtir.
161 Rakamlar Wright, Study of War, s. 672'den ahnmigttr.
162 Rakamlar, Hillmann, "Büyük Güçlerin Kargilagtirmah Olarak Sahip Olduklari
Kudret"; Toynbee (ed.);World in March 1939, s. 672'den ahnungtir.
163 M.S. Kendrick, A Century and A Half of Federal Expenditures (New York, 1955),
s. 12.
164 Hitler'in Birlegik Devletlerle ilgili görüglerini ele slan genig literatür, Herwig,
Politics of Frustration, s. 179 ve devammda elverigli bir biçimde özetlenmigtir.
Ayrica bkz. Weinberg, Foreign Policy of Hitler's Germany, cilt 1-2; aym yazar,
World in the Balance (New Hampshire/London, 1981), s. S3-136'daki
yorumlar.
165 Wilmott, Empires in the Balance, s. 62'den aktarilmigtir; ayrica bkz. Race to Pearl
Harbor, s. 217-218, 224.
166 Thorne, Limits of Foreign Policy, s. 90 bu kitap, Mançurya bunahmun
-
174 E Hardie, The Abyssinian Crisis (London, 1974), çegitli bölümleri; A.J.Marder,
Italya-Etiyopya Savagmda Krallik Donanmast,e' American Historical
"1935-36
690
I
bölüm 8-10; Taylor, Origins of the Second World War, bälüm 9-11; 5. Aster,
1939: The Making of the Second World War, (London, 1973); Weinberg, Foreign
Policy of Hitler's Germany, cift 2, s. 465 ve devami, Barnett, Collapse of British
Power, s. 554 ve devami; H. Graml (ed.),Surnmer 1939.· Die Grossmachte und
der europaische Krieg (Stuttgart, 1979); D. Kaiser, Economic Diplomacy and the
Origins of the Second World War, s. 263 ve devammda ele almmaktadir.
184 1939-1940'daki durumun genel stratejik boyutlari konusunda bkz. Kennedy, Rise
and Pall of British Naval Mastery,
s. 300 ve devami; Murray, Change in the
European Balance of Power, s. 310 ve devami; B.H. Liddell Hart, History of the
Second World War (London, 1970), s. 16 ve devami; Grand Strategy, cilt 1
\I
(Gibbs) ve 2 (Butler).
185 Murray, Change in the European Balance of Power, s. 314-21; apagidaki
kaynaklarla karydaptir11abilir: Pratt, East of Malta, West of Suez, bölüm 6; Gibbs,
Grand Strategy, s. 664 ve devami; G. Schrebier et al., Der Mittelmeerraum und
Siidostreuropa, Das Deutsche Reich und der Zweite Weltkrieg'in 3. cildi, bölüm 1.
186 K.A. Mair et al., Die Errichtung des Hegemonie auf dem europaischen Continent,
Das Deutsche Reich und der Zweite Weltkrieg'in 2. cildi, (Stuttgart, 1979), çegitli
bälumleri; Murray, Change in the European Balance of Power, bölüm 10; aynt
yazar, Luftwaffe, bölüm 2; Overy, Air War, s. 26-30; Posen, Sources of Military
Doctrine, bölüm 3; J.A. Gunsberg, Divided and Conquered: The French High
Command and the Defeat of the West, 1940 (Westport, Cona., 1979).
Müttefiklere egemen olan atalet ve Almanlarm saldiri kararmm sebepleri
konusunda yapumig bagarih bir çözümleme için ayrica bkz. J. Mearsheimer,
Conventional Deterrence (Ithaca, N.Y., 1983), bälüm 3-4.
.
18 7 Ïtalya=nmbirbiri ardmca yagadigi bu felaketler konusunda en iyi kaynak, Knox,
Mussolini Unleashed'dir; aynca bkz. Schereiber et al., Mittelmeerraum, kisim 2-3
ve 5. Italya'tunzay1fliklarma daha sempati ile yaklagan bir kaynak için bkz. J.L.,
Sadkovich, "Mineraller, Silahlar ve Harp: Italya'nm II. Dünya Savagmdaki
Bagarisizhgi," Storia contemporanea'da yayimlanacaktir.
188 Overy, Air War, s.28; Kennedy, Rise and Fall of British Naval Mastery, s. 309.
189 Carr, Poland to Pearl Harbor, s. 99 ve devami; Reynolds, Creation of the Anglo-
American Alliance, s. 108 ve devann. Ayrica bkz. J. Leutze, Bargaining for
Supremacy: Anglo-American Naval Relations 1937-1941 (Chapel Hill, N.C.,
1977).
190 J. Lukacs, The Last
European War, September 1939 / December 1941 (London,
1977); H. Baldwin, The Crucial Years 1939-41 (New York, 1976); Carr, Poland
to Pearl Harbor, çeçitli bälümleri. igin Almanya cephesi için bkz., A. Hillgruber,
Hitler's Strategie: Politik und Kriegsfuhrung 1940-41 (Frankfurt, 1965).
191 Van Creveld, Supplying War, bälüm 5; Murray, Luftwaffe, bälüm 3-4; Milward,
German Economy at War, s. 39 ve devaru. Ilk seferlerle ilgili genig ayrmti için
bkz. H. Boog et al., Der Angriff auf die Sowjetunion_, Das Deutsche Reich und der
Zweite Weltkrieg'in 4. cildi (Stuttgart, 1983); ve A. Clark, Barbarossa: The
Russo-German Conflict 1941-1945 (London, 1965), s. 71-216. Ïçin Rusya cephesi
için de bkz. Erickson, Road to Stalingrad, çegitli bölümleri; A. Seaton, The Russo
German War 1941-45 (London, 1971).
192 Erickson, Stalingrad, s. 237 ve devarn; Carr, From Poland to Pearl Harbor, s. 150
ve devami.
193 Wilmott, Empires in the Balance, s. 68 ve devami, bu konuda en iyi kaynaktir;
aynca bkz. J. Morley (ed.),The Pateful Choice: Japan'sAdvance into Southeast
Asia, 1939-1941 (New York, 1980).
194 Dupuy, Genius for War, ek E.
691
I- • i 9 i I-lii- in- liirimpp in i I i 1F-•I - i I i •
YEDÍNCÍ ËÖLÜM
ÏKÏ KUTUPLU BIR DÜNYADA ÏSTÎKRAR VE DEÖÏSME, 1943-1980
1 Almtiyi veren: Spector, Eagle Against the Sun, s. 123.
2 Kisa bir özet için bkz. Liddell Hart, History of the Second World War, s. 230-33; J.
Neidpath, The Singapore Naval Base and the Defense of Britain's Eastern Empire
1919-41 (Oxford, 1981), bölüm 8; Barclay, Empire is Marching, bölüm 8-9.
3 Spector, Eagle Against the Sun, bölüm 8-12 Liddell Hart, History of the Second
World War, bölüm 23.ve 29.
4 Liddell Hart, History of the Second World War, bölüm 20-22 ve 25.
5 Aym eser, bälüm 24; S.W. Roskill, The War at Sea, 3 cilt (London, 1954-1961)
EH. Hinsley et al., British Intelligence in the Second World War, cilt 2 (London,
.
1981), bälüm 26.
6 Bugün için en iyi inceleme, Murray, Luftwaffe, bälüm 5-7de yer almaktadir;
ayrica bkz. N. Frankland, The Bomber Offensive Against Germany (London,
1965).
7 Ahntlyi veren: Ropp, War in the Modern World, s. 336.
8 Aym eser, s. 334. Çokdaha ayrmtill bilgi için bkz. Erickson, Road to Stalingrad,
çegitli bölümleri; aym yazar, The Road to Berlin (London, 1983) çegitti bälümleri;
E.E Zimke, Starlingrad to Berlin: The German Defeat in the East 1942-1945
(Washington, D.C., 1968); Clark, Barbarossa, çegitti bölümleri; ve Seaton, Russo-
·
ortaya çikmaktadir; ayni konu daha ayrmtih olarak Milward, German Economy
at War, äzellikle bölüm 6; Speer, Inside the Third Reich (New York, 1982 edn,),
bölüm 2-3; Seaton, German Army, 1933-45, bölüm 9-11; Hildebrand, Tibird
Reich, s. 49 ve devammda ele almmigtir.
13 Kennedy, "JaponlarmStratejik Kararlari, 1939-45", Strategy and Diplomacy, s.
181-95; C.G. Reynolds, "Împaratorluk Japonya'smm Avrupa Stratejisi", U.S.
Naval Institute Proceedings, cilt 109 (Agustos 1983), s. 65-71; Spector, Eagle
Against the Sun, çegitli bälümleri; ve A. Coox'un kusursaz incelemesi
"Japonya'mnAskeri Kurumlarmm IL Dünya Savagi Sirasmdaki Yeterligi", Millett
ve Murray (eds.),Military Effectiveness, cilt 3.
14 Willmott, Empires in the Balance, s. 89.
15 R. Lewin, The American Magic: Codes, Cyphers and the Defeat of Japan (New
York, 1982), bu konudaki en iyi senteri sunmaktadir.
16 Clark, Barbarossa, s. 228; Erickson, Road to Staungrad, bälüm 6.. Sovyetler'in
savag üretimleri için bkz. Nove, Economic History of the USSR, bölüm 10;
Munting, Economic Development of the USSR, bölüm 5; A. Milward, War,
Econ omy and Society 1939-1945 (Berkeley, Calif., 1979 ) s. 94 ve devami.
,
692
i
Ropp, War in the Modern World, s. 342. Japonya'nin yayilma"sina iligkin
"agiri
21
ayrmtilar için bkz. Hayashi ve Coox, Kogun. Daha genel anlamda da, bkz. A.J.
Levine,."II. Dünya Savagi Neredeyse Bir Yenilgi mi oldu?" Journal of Strategic
Studies, cilt 8, sayi 1 (Mart 1985), s. 38-63.
22 Rakamlar, Willmott, Empires in the Balance, s. 98'den ahnmigtir.
23 Ropp, War in the Modern World, s. 328, S.E. Morison, History of United States
Naval Operations, cilt 10; The Atlantic Battle Won (Boston, 1956), s. 64'ten ahnti
yapmaktadir. Daha çok ayrmti için bkz. Roskill, The War at Sea, 3 cilt, çeyitli
bölümleri; Liddell Hart, History of the Second World War, bölüm 24; Potter (ed.),
Sea Power, bölüm 24; Levine,."II. Dünya Savagt Neredeyse Bir Yenilgi mi Oldu?"
s. 46 ve devami.
24 Kargilagtirmalar için bkz. Kennedy, Rise and Fall of British Naval Mastery, s. 309-
10; Seaton, German Army 1933-45, s. 329 (Seaton kundaga motorlu toplari da bu
tank toplamalarmm içine katmaktadir).
25 Overy, Air War, s. 150. Overy'nin Îtalyanlarmsavagm ilk yarismdaki üretimleriyle
ilgili olarak verdigi rakamlar, JamesJ. Sadkovich'in makalesinde yer alan Tablo
XVIII'deki rakamlardan çok daha dügùktür: "Mineraller, Silahlar ve Harp:
Italya'nin II. Dünya Savagi'adaki Bagarisizligi", Storia contemporanea (yakmda
çikiyor)..
26 Overy, Air War, s. 150.
27 Murray, Luftwaffe, bölüm 6-7.
28 Ekz. yukaridaki Tablo 30 ve 32,
29 Hillmann, "Güçlerin Kargilagtirmali Olarak Sahip Olduklari Kudret"; Toynbee
(ed),World in March 1939, s. 439; 446; Wrihgt, Study of War, s. 672. Aynca bkz.
R.W. Goldsmith, "Zaferin Gücü: IL Dünya Savagi Sirasmdaki Harp Malzemeleri
.
Verimi", Military Affairs, cilt 10(Îlkbahar 1946), s. 69-80.
30 Rakamlar, R.Wagenführ, Die Deutsch·Industrie in Kriege 1939-1945 (Berlin-
1963), s. 34, 87den ahnmigtir. Italya'ylailgili rakamlar benim, ülkenin äbür
güçlerinkine kiyasla sahip oldugu.ekonomiye dayanarak yaptigim çok kaba
Bagka karplagtirmalar için bkz. E Forstmeler ve H.E.
"tahmini
tahminler"dir.
Volkmann (eds.),Kriegswirtschaft und Rüstung 1939-1945 (Düsseldorf, 1977).
31 Milward, German Economy at War, s. 72 ve devami; Wagenführ, Die Deutsche
Industrie in Kriege, bälüm 3; ve daha genel nitelikli kargilagtirmalariçin bkr.
Alderoft, European Eaonomy 191F1980,s. 124 ve devami.
32 Spector, Eagle Against the Sun, bölüm 23; L. Giovannetti ve E Freed, The
Decision to Drop the Bomb (London- 1967), çegitli bälümleri; H. Fels, The
Atomic Bomb and the End of World War II (Princeton, N.J., 1966 edn.), çegirli
bölümleri; M.J. Sherwin, A World Destroyed: The Atomic Bomb and the Grand
Alliance (New York, 1975).
33 M. Matloff, Strategic Planning for Coalition Warfare, 1943-1944 (Washington,
D.C., 1959), s. 523-24'ten aktarilmigttr.
34 Deporte, Europe Between the Superpowers, bölüm 4.
35 W. Ashworth, A Short History of the International Economy Since 1850, s. 268.
Aynca bkz. Milward, War, Economy-and Socitey 1939-1945, s. 63'teki rakamlar.
36 Rowland (ed.),Balance of Power or Hegemony, s. 220.
37 Ashwort, Short History of the International Economy Since 1850, s. 268.
38 L. Freedman, The Evolution of Nuclear Strategy (London, 1981)'nin ilk
bölümlerineek olarak bkz. D.A. Rosenberg, "Ezici Gücün Kökenleri: Nükleer
Silahlar ve Amerikan Stratejisi, 1945-1960", International Security, cilt 7, say1 4
(ilkbahar1983); M. Mandelbaum, The Nuclear Question: The United States and
Nuclear Weapons 1946-1976 (New York, 19.79).
693
-lii-lin liiniinin•Fpi imisil i p i ¶¶lmiMIE-fit li
39 Rakamlar, W.P. Mako, U.S. Ground Forces and the Defense of Central
Europe
(Washington, D.C., 1983), s. 8'den ahamigtir.
40 R. Steel, Pax Arnericana (New York, 1977), bälüm 2. Ingiftere'nin 1815'ten
sonraki durumu ile olan paralellikler için bkz. yukaridaki
s. 151-58, ve T. Smith,
The Pattern of Irnperialism: The United States, Great Britain and the Late-
Industrializing World Since 1815 (Cambridge, 1981), s.182
ve devami.
41 M. Balfour, The Adversaries, America, Russia, and the Open World, 1941-62
(London, 1981), s. 14.
42 G. Kolko, The Politics of War 1943-1945 (New York, 1968), çegitli bölümleri;
Becker ve Wells (eds.),Economics and World Power, bölüm 6-7;
R. Keobane,
"Devlet Gücü ve Sanayinin Etkisi: 1940'h Yillarda Amerika'nm Dig Petrol
Politikast", International Organization, cilt 36 (Kaq1982),
s. 165-83; A.E. Eckes,
The United States and the Global Struggle
43 Balfour, Adversaries, s. 15.
for Minerals (Austin, Texas, 1979).
44 Bu konuda bkz. R.N. Gardner, Sterling-Dollar Diplomacy (New
York, 1969),
çegitli bälümleri.
45 Terim Steel'in Paax Americana kitabmda s. 10'da kullamlmaktadir.
46 Almttyi veren: R. Dallek, "Sava; Soarasi Dünya: Made in the USA";
S.J.Ungar
(ed.), Estrangement: America and the World (New York, 1985), s. 32.
47 J.W. Spanier, American Poreign Policy Since World War II
(London, 1972 edn.), s.
26'dan aktarilmigtir. Ayrica bkz. R.A. Divine, Second Chance: The Triumph of
Internationalism in America During World War II (New York, 1971), çegitli
bölümleri.
48 Thorne, 1ssue of War, s. 206. Ayrica bkz. M.P. Leffler'in yeni çahymalari:
"Amerikalilarin Ulusal Güvenlik Kavrami ve Soguk Savagm Baglangici, 1945-48",
American Historical Review, cilt 89
(1984),s. 349-81; ve Lehrman Institute için
yazdigt "Kennan'dan önce Güvenlik ve Tutma Politikase II. Dünya Savaginm
Sonunda Amerika'mn Çikarlarinin Belirlenmesi" baghkli bildirinin çegitli bölumleri.
49 Erickson, Road to Berlin, s. ix.
50 G. Hosking, A History of the Soviet Union (London, 1985),
s. 296.
51 Nove, Economic History of the USSR, s. 285.
52 Skz. Munting, Economic Development of the USSR, 118'deki rakamlar.
s.
53 McCauley, Soviet Union Since 1917, s. 138. Daha fazla
ayrmti için bkz. Nove,
Economrc History of the USSR, s. 140-42.
54 McCauley, Soviet Union Since 1917, s. 140-42.
55 Ayrinalar için bkz. M.A. Evangelista,"Stalin'in Sava;
sonrasi Ordusu Üzerine Yeni
Bir Degerlendirme", International Security, cilt 7, sayi 3
56 Mackintosh, Juggernaut:A History of the Soviet Armed Forces,
(1982-82),s. 110-38.
s. 272-73.
57 Ayni eser. Ayrica Bkz. Liddell Hart (ed.), The Red Army,
kisun 2'deki ilgili
bölümler; D. Holloway, The Soviet Union and the Arms Race (New Haven,
Conn., 1983), s. 15 ve devami; Mitchell, History of Russian and Soviet Sea
Power, s. 469 ve devami.
58 Hosking, History of the Soviet Union, bälüm 121,
bu konudaki en iyi kaynaktir.
Ayrica bkz. McCauley, Soviet Union Since 1917, bölüm 5; Nove, Economic
History, s. 266 ve devami; Ulam, Expansion and Coexistence,
s. 467 ve devami.
59 Spanier, American Foreign Policy Since World War II,
s. 3; G. Challiand ve J.-P.
Rageau, Strategic Atlas: A Comparative Geopolitics of the World's Powers (New
York, 1985), s. 18 ve devami, J.L. Gaddis, Strategies of Containment
(New York,
1982), s. 57 ve devami; ve A.K. Henrikson, "Amerika'nm Dunya Uzerinde
Degigen Yeri: 'Kenar'dan 'Merkez'e mi?"
J. Gottman (ed.)-Center and Periphery
(Beverly Hills, Calif., 1980), s. 73-100'deki yorumlar.
694
60 Ulam, Expansion and Coexistence, s. 405.
61 H. Feis, Churchill-Roosevelt-Stalin (Princeton, N.J., 1967), s. 462'den
aktardmigttr.
62 Landes, Unbound Prometheus, s. 488, 1 numarah dipnot.
63 Allen, Short Economic History of Modern Japan, s. 187 ve devami; ve ek E'deki
ilgili tablolar.
64 Ricossa, "Italya,1920-1970", Cipolla (ed.),Pontana Economic History of
Europe, cilt 6, kisim 1, s. 240.
65 Aym eser, s. 316.
6( Wright, Ordeal of Total War,.s. 264.
67 Fohlen, "Fransa, 1920-1970", Cipolla (ed.),Pontana Economic History of
Europe, cilt 6, kisim 1, s. 92, 109.
68 Aym eser, s. 100.
69 De Gaulle'ün Anglo-Sakson güçlerine kargi olan tutumu, E Kersaudy, Churchill
and de Gaulle (London, 1981) ve de Gaulle'ün kendi yardigi Memoires de-
Guerre, 3 cilt (Paris 1954-59)'de çok iyi bir biçimde ortaya çikmaktadir.
Fransa'nm savag sirasinda ve sonrasinda yürüttügü sömürgecilik politikasi için
bkz. L. von Albertini, Decolonization (New York, 1971), s. 358 ve devami; ve
-Ïngiltere'yle kargdagtirmalarm da yapudigi- Smith, Pattern of Imperialism,
bölüm 3.
70 Barnett, Collapse of British Power, s. 587-88; ve benzer bir nitelik tagiyan, Potter,
Britain, Europe and the World 1850-1982, s. 111 ve devami.
71 Kennedy, R.ealities Behind Dipolmacy, s. 318'den aktarilmigtir; burada
Ingiltere'ain ekonomik konumuyla ilgili bagka aytmtilar da vardir. Ayrica bkz.
Hobsbawn, Industry and Empire, s. 356 ve devami; Barnett, The Audit of War
(London, 1986), çegitli bölumleri.
72 Bunlann en iyisi, K.O. Morgan, Labour in Power 1945-1951 (Oxford, 1984),
çegitli bölümleri ve ek 3-5'tir. Ayrica bkz. apagidaki kitaplarm ilgili bölümleri: K.
Harris, Atlee (London, 1982), ve A. Bullock, Ernest Bevin: Poreign Secretary
(Oxford, 1983). Ekonomik politika A. Cairncross, Years of Recovery: British
Economic Policy 1945-51 (London, 1985)'te ayrintdarlyla verilmekte; D.H.
Alderoft, The British Economy, cilt 1 (London, 1986), balüm 8'de ise
özetlenmektedir.
73 Bölgenin artan önemine iligkin ayrmtdar için özellikle bkz. H.M. Sachar, Europe
W.R. Louis, The British
·1972);
495
I
almnugttr. Uluslarm GSMH rakamlarmi elde etmek için "Savagm Korrelatlari"nda
verilen nüfus büyüklügü ile çarptim. .
78 "Savaym Korrelatlari".
79 Almtilar Sherwin, World Destroyed, s. 314'dendir.
80 Bu konuda bkz. Freedman, Evolution of Nuclear Strategy, çegitli bälümleri; ve
A.L. Friedberg, "B.D. Stratejik 'Doktrin'i Tarihi, 1945-1980" Journalof Strategic
Studies, cilt 3, sayi 3 (Aralik 1983), s. 40 ve devanundaki çok yararh inceleme.
Eu
tür dügüncelerin eski tarihlerde yaytmlannug ärnekleri için bkz. B. Brody, The
Absolute Weapon (New York, 1946); aymyazar, Strategy in the Nuclear Age
(Princeton, N.J., 1959); H. Kahn, On Thermonuclear War (Princeton
N.J., 1960);
J. Slessor, Strategy for the West (London, 1954); P.M.S. Blackett, Fear, War, and
the Bomb (New York, 1948).
81 Holloway, Soviet Union and the Arms Race, böläm 2; J. Prados, The Soviet
Estimate: U.S. Intelligence Analysis and Russian Military Strength (New York,
1982), s. 17 ve devam1; R.L. Garthoff, Soviet
strategyin the Nuclear Age (New
York, 1958), çegitli bölümleri; H.S. Dinerstein, War and the Soviet Union
(London, 1962, edn.), äzellikle de bälüm 1-6.
82 Prados, Soviet Estimate, s. 17-18; Freedman, Evolution- of Nuclear Strategy,
bölüm 5 ve devami; T.B. Larson, Soviet-American Rivafry (New York, 1978), s.
178 ve devami.
83 M. Growing, Independence and Deterrence: Britain and Atomic Energy 1954-
1952, 2 cilt (London, 1974), cilt 1, s. 184. Aynca bkz. L. Freedman, Britain and
Nuclear Weapons (London, 1980); A. Pierce, Nuclear Politics: The
British
Experience with an Independent Strategic Nuclear Force, 1939-1970 (London,
1972); ve J. Groom, British Thinking About Nuclear Weapons (London, 1974).
84 Ekz. apagidaki s. 401; ve Freedman, Evolution ofNucleer Strategy, bälüm 21; W.
Kohl, French Nuclear Diplomacy (Princeton,
N.J.,1971), çegitli bölümleri;
burada daha genig göndermeler yapilmaktadir.
85 Dallek, American Style of Foreign Pollcy, s. 130.
86 Aym eser, s. 152.
87 Ahntiyi veren: Balfour, Adversaries,
s. 71. Amerikan politikasi ve gärüglerindeki
degigiklikler konusunda ayrica bkz. Anderson United States, Great Britain, and the
Cold War, 1944-1947, bäläm 6-7; J.L Gaddis, The United States and the
Origins
of the Cold War; 1941-1947 (New York, 1972); B.R. Kuniholm, The Origins of the
Cold War in the Near East (Princeton,
N.J., 1980), çeyitli bölümleri.
88 Dallek, American Style of Foreign Policy, s. 170.
89 Ulam, Expansion and Coexistence,
s. 437.
90 G. Lichteim, Europe in the Twentieth Century (London, 1972), s. 91 Balfour,
Adversaries, s. 8 ve devami; daha genig ayrmti için de bkz. L.E. Davis, The Cold
War Begins: Soviet-American Conflict over Eastern Europe (Princeton,
N.J.,
1974); Feis, Churchill-Roosevelt-Stalin, çegitli bölümleri; B. Dovrid, The Myth of
Liberation (Baltimore, Md., 1973); A. Polonsky, The Great Powers and the Polis
Question1941-1945 (London, 1976); V. Rothwell, Britain and the Cold War
1942-1948 (London, 1982), äzellikle de bälüm 3; R. Douglas, From War
to Cold
War 1942-1948 (London, 1981), çegitli bälümleri.
92 Ulam, Expansion and Coexistence bölüm 7-9; T.Wolfe, Soviet Power and
Europe,
1945-1970 (Baltimore, Md., 1970); M. McCatuey (ed.),-Communist Power in
Europe, 1944-1949 (London, 1977); W. Taubman, Stalin's American Policy: From
Entente to Detente to Cold War (New York, 1982), çeyitli bölümleri.
93 Burada Soguk Savagla ilgili çok geniç literatürü tam olarak vermek gibi bir
oneride de bulunulmamaktadir. Balfour, Adversaries;
Larson, Soviet-American ,
696
I
Rivalry; Ulam, Expansion and Coexistence; ve Bardett, Global Conflict, bölüm
10-11, konuyu inceleyen ve bagka çahymalara da g'önderme yapan kaynaklardir.
Ayrica bkr. yukaridaki 87 numarah not.
94 Balfour, Adversaries, s. 94; M. Balfour ve J. Mair, Pour-Power Control in
Germany and Austria 1945-1946 (London, 1956); Rothwell, Britain and the Cold
War, bölüm 6. Aynca bkz. çok önemli bir derleme olan, J. Foschepoth (ed.),
Kalter Krieg und deutsche Frage (Göttingen, 1985), özellikle de bälüm 3.
95 Gaddis'in incelemesi, Strategies of Containment'a yapalan bir gönderme.
,kusursuz
697
I
'I
108 Kolko, Politics of War, s. 298 ve devami; Kuniholm, Origins of the Cold War in
the Near East, çegitli bölümleri; Louis, British Empire in the Middle East, s. 53 ve
devami.
109 Ulam, Expansion and Coexistence, s. 428; ayrica bkz. Anderson, United States,
Great Britain and the Cold War, s.103 ve devarn.
110 Bartlett, Global Conflict, s. 261'den ahamt tir (vurgulamayi ben yaptim); ve
tekrar bkr. Anderson, Louis ve Kuniholm'un yukarada adi geçen çahymalari.
111 Griml, Decolonization, s. 183 ve devami, bu konuda iyi bir äzet vermektedir;
aynca bkz. Kiernan, European Empires from Conguest to Collapse, s. 210 ve
devami; Holland, European Decolonization1918-1981, s. 86 ve devami.
112 M. Heald ve S. Kaplan, Culture and Diplomacy: The American Experience
(Westport, Conn., 1977), bölüm 5 ve 9; P.A. Varg, Missionaries Chinese, and
Diplomats... 1890-1952 (Princeton, N.J., 1952); A. Iriye, Across the Pacific (New
York, 1967); ve daba özel olarak da, B.W. Tuchman, Stilwell and the American
Experience in China (New York, 1971); H. Feis, The China Tangle (Princeton,
N.J., 1953), çegitli bälümleri; N.B. Tucker, Patterns in the Dust: Chinese-
American Relations and the Recognition Controversy 1949-50 (New York, 1983).
113 M. Schaller, The American Occupation of Japan:The Origins of the Cold War in
Asia (New York, 1985); bu çahyma B.D.'nin
Japonyakariisodaki politikasuu çok
daha genig bir Dogu Asya ve Soguk Sava; çerçevesiiçine yerleptirmektedir; ve W.S.
Borden, The Pacific Alliance (Madison, Wis., 1984), çegitli bölumleri.
114 Schaller, American Occupation of Japan,s. 232'den aktarilmigtir; ayrica bkz.
Smith, The Pattern of Imperialism, s. 193-94. Amerika'nm bölgede izledigi
politika agagidaki kaynaklarda genig olarak ele ahnmaktadir: WW Stueck, The
Road to Confrontation (Chapel Hill, N.C., 1981); R.M. Blum, Drawing the Line:
The Origin of American Containment Policy in East Asia (New York, 1982); B.
Cumings, The Origins of the Korean War (Princeton, N.J., 1981); N. Yonosuke ve
A. Iriye (eds.),The Origins of the Cold War in Asia (New York, 1977). Ayrica
bkz. R. Dingman, "Stratejik Planlama ve Politika Süreci: Amerika'nm Dogu
Asya'daki Savag Planlari, 1945-50", Naval War College Review, cilt 32, say1 6
(1979),s. 4-21.
115 Kore Savap, Millet ve Maslowski, For the Common Defense, s. 484 ve devammda
kisa ve özlü olarak anlatilmaktadir; D. Rees, Korea: The Limited War (New York,
1966); EH. Heller, (ed.),The Korean War: A 25-Year Perspective (Kansas, 1977)
ve B.D. resmi tarihlerinde ise çok daha ayrmtali bir biçimde ele ahnmigttr.
116 N: A. Graebner, Arnerica as a World Power (Wilmington, Del., 1984), bölüm 7,
"Global Düzeyde Tutma Politikasu Truman Yillari"; Tucker, Patterns in the Dust,
çegitli bälümleri; D. Borg ve W. Heinrichs (eds.),Uncertain Years: Chinese-
American Relations, 1947-50 (New York, 1980), çegitli bölümleri; Schaller,
American Occupation of Japan,bölüm 11-15; E.M. Irving, The First Indochina
War: French and American Policy, 1945-1954 (London, 1975).
117 Daha kati tutumlar konusunda bkz. Gaddis, Strategies of Containment, bölum 5-
6. Ayrica bkz. R. Jervis'indikkatli çahymasi: "Kore Savagimn Soguk Sava;
ÜzerindekiEtkisi",]ournal of Conflict Resolution, cilt 24, sayi 4 (Arahk 1980),
s. 563-92.
118 "Savagm Korrelatlari".
119 Ayrica bkz. R.W. DeGrasse, Mihtary Expansion, Economic Decline (Armonk,
NY- 1983), s. 119'daki gema.
120 Holloway, Soviet Union and the Arms Race, s. 43, 115 ve devami. Tabii,
Sovyetler'in harcamalarlyla ilgili güvenilir rakamlar elde etmek mümkün degildir;
"açik"
bütçedeki savunma harcamalari payl ise faziasiyla düçüktür; bkz. F.D.
I
698
Holzman, Financial Checks on Soviet Defense Expenditures (Lexington, Mass.,
1975), çegitli bölümleri.
121 Gaddis, Strategies of Containment, s. 100'den aktarilmistir. Ayrica bkz. S.E Wells,
"Alarm Zilleri Çalarken:NSC-68 ve Sovyet Tehditi", International Security, cilt 4
(Sonbahar 1979), s. 116-38 ve Paul Nitze'nin cevabi, "NSC-68'in Geligimi",
International Security, (Ilkbahar1980), s. 159-69; Paul Y. Hammond, "NSC-68:
Yeniden Silahlanma îçin Baglangiç"; W.R. Schilling et al., Strategy, Politics and
Defense Budgets (New York, 1962), s. 267-378.
.
122 Ekz. Bartlate, Global Conflict, s. 303 ve devami; NATO'nun kuvvet takviyesi
konusunda da bkz. Ismay, NATO, çegitli bölümleri; T.R Ireland, Creating the
Entangling Alliance (London, 1981); ve Kaplan, United States and NATO, s. 143
ve devami.
123 Mackintosh, Juggernaut,s. 292 ve devami; Liddell Hart (ed.),Red Army, kisim
2'deki çeyitli denemeler; Wolfe, Soviet Power and Europe, çegitli bölümleri; A.
.Lee, The Soviet Air Force (London, 1916); R. Kilmarx, A History of Soviet Air
Power (London, 1962).
124 Reynolds, Command of the Sea, s. 530-43; Kennedy, Rise and Pall of British
Naval Mastery, Bälüm 11.
125 Reynolds, Command of the Sea, s. 545 ve devann; Hagan (ed.),In Peace and War:
Interpretations of American Naval History 1775-1978, bälüm 15-16; Potter (ed.)
Sea Power, bälüm 31-32; J. Woods (pseud.), "II. Dünya Savagmdan Bu Yana
Kralhk Donanmasi", U.S. Naval Institute Proceedings, cilt 108, sayi 3 (Mart
1982), s. 82 ve devami.
126 Mitchell, History of Russian and Soviet Sea Power, bälüm 21-22, 1945'ten
soaraki kuvvet takviyesini ele almaktadar. Ayrica bkz. N., Polmar, Soviet Naval
Developments, 1982 (4th edn., Annapolis, Md., 1981), bölüm 3-13; R.W.
Herrick, Soviet Naval Strategygnnapolis, Md., 1968); L.L. Whetton,
"Akdeniz'deki Tehdit", Survival, say1 8 (Agustos 1980), s. 252-58; G. Jukes,
"Sovyetler'in Deniz Politikasmda Hint Okyanusu", Adelphi Papers, say1 8 7
(Mayis 1972). Bu konuda, M. McGwire'in çalqmalari da büyük änem
capmaktadir: Sovier Naval Developments (New York 1973), Soviet Naval Policy
(New York, 1975) ve Soviel Naval Influence (New York, 1977); bunlar, aym
yazarin, "Sovyet Deniz Gücünün Geligtirilmesinin Mantigi"nda; ve J. Baylis ve G.
Segal (eds.),Soviet Strategy (London, 1981), s. 210'da äzetlenmektedir.
127 Bu konuda bkz. G. I-lerken, The Winning Weapon: The Atomic Bomb in the Cold
War 1945-1950 (New York, 1980); Freedman, Evolution of Nuälear Strategy, s.
38 ve devami, ayrica bkz. H.R. Borowski, A Hodow Threat: Strategic Air Power
and Containment before Korea (Westport, Conn., 1982). Bunlarm taçadigt antam
ve kargilagtirmalar için de bkz. M. Madelbaum, The Nuclear Revolution:
International Politics Before and After Hiroshima (New York, 1981).
128 Prados, Soviet Estimate, bolüm 4, bu konudaki en iyi kaynaktir.
129 Gaddis, Strategies of Containment, bölüm, 4-5, konuyu genel çerçevesiyle
vermektedir. Ayrica bkz. D.A. Rosenberg, "Amerikan Atom Stratejisi ve
Hidrojen Bombasi Karari", Journal of American History, cilt 66 (Haziran
"iki
1979), s. 62-87; ayni yazar, Saatin sonunda Tütmekte Olan, Radyasyon
Yayan Bir Yikmti: Amerika'am Sovyetler Birligi'yle Nükleer Savag Planlarma
iligkin Belgeler", International Secutiry, cilt 6, sayt 3 (Kig 1981-82), s. 3-38;
Freedman, Evolution of Nuclear Strategy, bälüm 6; Weighley, The American
Way of War, bälüm 17.
130 Prados, Soviet Estinate, bölüm 5-8; ayrica, E. Bottome, The Missile Gap
(Rutherford, N.J., 1971), çegitli bölümleri.
: 699
I silmi-iminula---m• i a
e ....-minimmimm.ali.I -i .. i
I
1980'e B.D. Stratejik 'Doktrin'i Tarihi", s. 41 ve devami. Gene çok yararh bir '
138 Bu konuyla ilgili literatür artik çok geniglemig durumdadir. Daha önemli olan
kaynaklar gunlardir: G. Jukes,The Soviet'Union in Asia (Berkeley, Calif., 1973)
H.D. Cohn, Soviet Policy Toward Black Africa (New York, 1972); R.H.
Donaldson, Soviet Policy Toward India (Cambridge, Mass., 1974); R. Kanet (ed.),
The Soviet Union and the Developing Nations (Baltimore, Md., 1974); E.
Taborsky, Comrnunist Penetration of the Third World (New York, 1963).
139 P. Lyon, "ÜçüncüDünyanm Ortaya Çikigd,H. Bullve A. Watson (eds.),The
Expansion of International Society (Oxford, 1984), s. 229 ve devami ile, bälüm
3'teki öbür denemeler;Barraclough, Introduction to Contemporary History,
bölüm 6; R. Enerson, From Empire to Nation: The Rise of Self-Assertion of Asian
and African Peoples (Cambridge, Mass., 1962), çeyitli bölümleri.
140 Lyon, "ÜçüncüDünyanin Ortaya Çikip"; Bull ve Watson (eds.),Expansion of
International Society, s. 229; ayni yazar, Neutralism (Leicester, 1963); G.H.
Afro-Asia and Non-Alignment (London, 1966).
Jansen,
141 Yukaridaki 139 numarah -notta yer alan çahgmalara ek olarak bkz. L.S.
Stavrianos, Globa( Rift: The Third World Comes of Age (New York, 1981); R.A.
Mortimer, The Third World Coalition in International Politics (New York, 1980)
R.L Rothstein, The Weak in the World of the Strong: The Developing Coimtries
in the International System (New York, 1977); aym yazar, The Third World and
U.S. Foreign Policy (Boulder, Colo., 1981).
142 Balfour, Adversaries, s. 157 ve devami; Ulam, Expansion and Coexistence, s. 461
ve devarn; D. Rusinov, The Yugoslav Experiment, 1948-1974 (London, 1977)
Lyon, "ÜçüncüDünyamn Ortaya Ç1kty1", çegitli bölümleri.
143 McCauley, Soviet Union Since 1917, s. 204. Daha genel olarak da, bkz.
yukaridaki 138 aumarah notta yer alan göndermeler ve R.C. Horn, The Soviet
Union and India: The Limiteds of Influence (New York, 1981); R.H. Donaldson
(ed.),The Soviet Union in the Third World: Successes and Failures (Boulder,
700
Colo., 1981); M.H. Haykal, The.Sphinx and the Commissar: The Rise and Fall of
Soviet Influence in the Middle East (London, 1978); K. Dawisha, Soviet Foreign
Policy Towards Egypt (London, 1979), çegitli bölümleri.
144 McCauley, Soviet Union Since 1917, s. 210; Doñaldson (ed.),Soviet Union in the
Third World: Successes and Failures, çegitli bölümleri; A. Dawsha ve K. Dawisha
(eds.),The Soviet Union in the Middle East (New York, 1982).
145 "Savagm Korrelatlari"; bu kaynak Military Balance'm (bkz.bundan sonraki not)
1970"li yillarm baglarina ait rakamlarmdan daha güvenilir niteliktedir.
146 Military Balance 1974-75 (London, 1974), s. 7, 10; s. 19, 22 ile kargilagtirilabilir.
47. H. Pemsel, Atlas of Naval Warfare (London, 1977), s. 159.
T48 Military Balance 1974-75, s. 75-77; Çinkonusunda, s. 48-49.
149 Ekz. yukaridaki 126 numarah notta yer alan göndermeler.
150 1970'li yillarda Sovyet-Amerikan Îligkileriiçin bkz. Keylor, Twentieth-Century
World, s. 346 ve devami, 405 ve devami; Schulzinger, American Diplomacy in the
.Twentieth Century, s. 299 ve devami; S. Hoffman, Primacy or World Order (New
York, 1978), çegitli bölümleri; Lawson, Soviet-American Rivalry, çeyitli bälümleri;
McCauley, Soviet Union Since 1917, s. 238 ve devami; Daniels, Russia: The Roots
of Confrontation, s. 321 ve devarn, ve s. 394-96'daki tam bibliyografya. En
önemlisi de yeni bir çahgma olan R.L. Garthoff, Detente.and Confrontation:
American-Soviet Relations fromNixon to Reagan (Washington, D.C., 1985)dir;
bu kitapta çok genig ayrinti bulunmaktadir.
151 Keylor, Twentieth-Century World, s. 371.
152 Bundan sonra säylenenler için bkz. R.C. Thornton, The Bear and the Dragon
(New York, 1972); R.C. North, Moscow and the Chinese Communists (Stanford,
Calif., 1953); R.R. Simmons, The Strained Alliance (New York, 1975); G.
Ginsborgs ve C.F. Pinkele, The Sino-Soviet Territorial Dispute, 1949-64 (New
York, 1978); D. Floyd, Mao Against Khrushchev (New York, 1964); A.D. Low,
The Sino-Soviet Dispute (Rutherford, N.J., 1976); ve Bartlett, Global Conflict, s.
325 ve devammdakikisa ve bagarth äzet.
153 Ulam, Expansion and Coexistence, s. 693; O.E. Clubb, China and Russia: The
"Great Game" (New York, 1971), çegitli bölümleri; bu kitap daha çok ayrmti
vermektedir.
J. Camilleri, Chinese Foreign Policy: The Maoist Era and Its
Aftermath (Seattle, Wash., 1980)'da genig ayrinti vardir.
154 Keylor, Twentieth-Century World, s. 398.
155 H. Kissinger, The White House Years (Boston, 1979), s. 172 ve devaru; ve D.L.
Strode, "Silah Denetimi ve Çin-Sovyet Îligkileri",Orbis, cilt 28, hay1 1 (Ïlkbahar
1984), s. 163-8 8'deki önemli çözümleme.
156 Gaddis, Strategies of Containment, s. 210, dipnot.
157 W.E. Griffith (ed.),Communism in Europe: Continuity, Change and the Sino-
Soviet Dispute, 2 cilt (Cambridge, Mass., 1964-66); J.G. Whelan, World
Communism, .1967-1969: Soviet Attempts to Reestablish Control (Library of
Congress, Legislati ve Reference Service, Washington, D.C., 1970); Z. Brzezinski,
The Soviet Bloc: Unity and Conflict (Cambridge, Mass., 1967 edn.).
158 Ekz.C. Bell, "Çin ve Uluslararasi Düzen", Bull ve Watson (ed.),Expansion of
International Society, bälüm 17deki kisa, bagarili incelerne; M.B. Yahuda,
China's Role in World Affairs (New York, 1978), konuyu daha ayrmtih olarak ele
almaktadu·.
159 W.L Kohl, French Nuclear Diplomacy (Princeton, N.J., 1971), s. 103'den
aktarilmigtir. Ayrica bkz.W. Mendl, Deterrence and Persuasion: French Nuclear
Armarnent in the Contexst of National Policy, 1945-1969 (London, 1970); M.M.
Harrison, Reluctand Ally: France and Atlantic Security (Baltimore, Md., 1981); ve
701
I
702
173 Bu, inter alia, uluslararasi sistem ve Birlegik Devletlerin bu sistem içindeki yeri
üzerine Amerikalilarca kaleme ahnmig pek çok incelemenin bagligmda görülebilir.
Ungar (ed.)Estrangement'a ek olarak, bkz. K.A. Oye et al. (eds.),Eagle
Entangled. U.S. Poreign Policy in a Complex World (New York, 1979); R.D.
Keohane, After Hegemony (Princeton, N.J. 1974); J. Kwitny, Endless Enemies
(New York, 1984), ve daha eski tarihlere ait änemli bir çabyma olan 5. Hoffman,
Gulliver's Troubles (New York, 1968).
174 Gaddis, Strategies of Containment, s. 275. Ve tekrar bkz. yukaridaki 147
numarali notta yapilan göndermeler ve çok yararh bir inceleme olan Garthoff,
.Detente and Confrontation, s. 24 ve devami.
IVS Gaddis, Strategies of Gontainment, s. 179. Ayrica bkz. Kissinger'm kendi
çahymase White House Years; ve H. Starr, Henry Kissinger: Perceptions of
International Politics (Lexington, Ky. 1982), çegitli bölümleri. Dallek, American
Style of Poreign Policy, bölüm 9, konuya çok daha elegtirel gözle yaklagmaktadir.
176 Gaddis, Strategies of Containment, s. 284, 297.
177 Kennan, Decline of Bismarck's European Order ile, Kissinger, "Beyaz Devrimci:
Bismarck", Daedelus, cilt 97 (Yaz 1968), s. 888-924, kargilagtirilabilir.
178 Gaddis, Strategies of Containment, s. 280-82; ve daha ayrmtih olan iki çok
bagarih çahyma: C. Bell, The Diplomacy of Detente: The Kissinger Era (New
York, 1977); ve R.S. Litwak, Detente and the Nixon Doctrine: American Foreign
Policy and the Pursuit of Stability, 1969-1975 (Cambridge, 1984).
179 Carter'm (genellikle ters dügen) amlari ile, Dyigleri Bakam Vance ve Ulusal
Güvenlik Dampmam Erzezinski'ain amlarma ek olarak bkz. Garthoff, Detente
and Confrontation,
s. 563 ve devami; ve çok daha kisa olarak, Ambrose, Rise to
Globalism, bälüm15; Schulzinger, American Diplomacy, s. 316 ve devamt; ve
John Gaddifin Strategies of Containment'da yet alari "Epilogue" bälümündeki
son dügünceleri. En önemlisi olarak da bkz. G. Smith, Moratily, Reason and
Power: American Diplomacy in the Carter Years (New York, 1986), çegitli
bölümleri, özellikle de s. 241 ve devami.
180 B. Rubin, Paved with Good Intentions: The United States and Iran (New York,
1980), çeyitli bälümleri; G. Sick, All Fall Down: America's Tragic Encounter with
Iran (New York, 1985); ve Smith, Morality, Reason and Power, bölüm 9, bu
konudaki en lyi kaynaklardir.
181 Garthoff, Détente and Confrontation, bälüm 26-27, bu konuda en iyi kaynakttr.
182 Ekz., inter alia, J.S. Gansler, The Defense Industry (Cambridge, Mass., 1980), çegitfi
bälümleri; J. Fallows, National Defense (New York, 1981), özellikle de bölüm 3;
R.W. DeGrasse, Military Expansion, Economic Decline (Armonk, N.Y., 1983); J.
Coates ve M. Kilian, ifeavy Losses (New York, 1985 edn.), çegirli bölümleri.
183 Bkz. Schulzinger, American Diplomacy, s. 339 ve devammda yer alan sert
yorumlar; açaklayici ayrmtdar veren, S. Talbott, Deadly Gambits: The Reagan
Administration and the Stalemate in Nuclear Arms Control (New York, 1984),
Haig'in kendi amlari olan Caveat (New York, 1984); E. Luttwak, The Pentagon
and the Art of War (New York, 1985).
184 Ulam, Dangerous Relations: The Soviet Union in World Politics 1970-1982 (New
York, 1983), s. 39.
185 D. Holloway, The Soviet Union and the Arms Race (New Haven, 1984, 2nd ed.),
s. 134 ve devami; ve daha teknik bir çözümleme olan A. Bergson, "Teknolojik
Ílerlemeler";Bergson ve H.S. Levine (eds.),The Soviet Economy: Toward the Year
2000 (London, 1983), s..34-38.
186 Garthoff, Détente and Confrontation, s. 887 ve devami, bu konuda son derece
yararh bir kaynaktir. Ayrica bkz. H.S. Bradsher, Afghanistan and the Soviet Union
703
(Durham, N.C., 1983), çegitli bölumleri;ve T.T. Lammond, Red Flag over
Afghanistan (Boulder, Colo., 1984), çegitli bölümleri.
187 Garthoff, Détente and Confrontation, s. 982 ve devami. Ayrica bkz. yukaridaki
167 numarah notta adi geçen çah;malar ve B. Garrett, "ÇinPolitikasi ve Üçgen
Mant1šmm Kisitlamalan", K.A. Oye et al. (eds.),Eagle Defiant: United States
.
Foreign Policy in the 1980s (Boston, 1983), özellikle de s. 245 ve devami.
188 Gaddis, Strategies of Containment, s. 280 (vurgulamayi ben yaptim).
189 Tabii bu, Ruslarm verileri açismdan en kritik sorundur: Ekz. F.D. Holzmann,
"Sovyet Askeri Harcamalari: Sayilar Oyununun Degerlendirilmesi," International
Security, cilt 6, sayi 4 (Îlkbahar
1982), s. 78-101, bu kaynak konu için iyi bir girig
olusturmaktadir.
190 Bairoch, "Uluslararasi Sanayileyme Düzeyleri," s. 273.
191 Rostow, World Economy, s. 662. (Baghca fark udur ki, Bairoch 1900 yihm
seçmigken, Rostow 1913=100 geklinde bir baglangiç noktasim temel almaktadir.)
192 Bairoch, "Uluslararasi Sanayilegme Düzeyleri", s. 273.
193 Aym eser, s. 276.
194 Rostow, World Econorny, s. 669'dan almmigtir.
195 Ashworth, Short History of the International Economy, 8..287-88.
196 Aym eser, s.289; ve Bairoch, The Economic Developmentof the Third World
Since 1900 (Berkeley, Calif., 1975), çegitli bölümlerde yer alan daha ayrmtih
tartigma.
197 Foreman-Peck, History of the World Economy, s. 376.
198 Bairoch, "Uluslararasi Sanayilegme Düzeyleri", s. 304.
199 Bkz. Oye et al. (eds.)Eagle Defiant, s. 8'deki tablo.
200 G. Blackburn, The West and the World Since 1975 (New York, 1985), s. 96; ve
Bairoch, Economy Development, çegitli bölümleri;s. 250-52'de de yararli bir
bibliyografya bulunmaktadir.
201 R. Rosecrance, The Rise of the Trading State (New York, 1985), äzellikle de
bölüm 7; ve M. Smith et al., Asia's New Industrial World (New York, 1985).
202 Bkz. Schaller, American Occupation of Japan, s. 289.
203 Bu konuyu inceleyen en lyi eser, belki de, E.E Vogel, Japanas Number One:
Lessons forAmerica (New York, 1980 edn.)'dir.
204 Smith et al., s. 18, C. Johnson, MITI and the Japanese Miracle (Stanford, Calif.,
1982), çegitli bölümleri.
205 Vogel, Japan-as Number One, s. 9-10 (vurgulamayi ben yaptim). Allen, A Short
Economic History of Modern Japan, kisam2, bu konuda çok degerli bir
kaynaktir. Otomobil konusundaki istatistikler, The Economist, 2 Kasim 1985, s.
111'den
ahnnugtir.
206 Çin konusunda1945'ten sonra yapilung çahymalarm buyük bir bälümü, ülkenin
dig politikasmdan çok, Mao ya da kültür ideoloji meseleleri üzerinde yogunlapr
göränmektedir. Ancak gunlari saymak mümkündür. Bell, "Çin ve Uluslararasi
Düzen"; Bul ve Watson (ed.),The Expansion of International Society, s. 255-67;
H. Harding (ed.),Chinat Foreign Relations in the 1980s (New Haven, Conn.,
1984), äzellikle de bölüm 1 ve 5-6; A.D. Barnett, China and the Major Powers in
East Asia (Washington, D.C., 1977); M. Yahuda, Chinat Role in World Affairs
(New York, 1978 ); P. Van Ness, Revolution and Chinese Foreign Policy (Berkeley,
Calif., 1971); ve R.H. Solomon (ed.),The China Pactor: Sino-American Relations
and the Global Scene- (Englewood Cliffs,
N.J., 1981); bu çahgmanm bazi
bölümleri son d.erece yararhdir.
207 Bairoch, "Uluslararasi Sanayilegme Düzeyleri", s. 299, 302.
208 Rostow, World Economy, s. 525 ve devann; ve D.H. Perkins (ed.), China's
704
Modern Economy in Historical Perspective (Stanford, Calif., 1975), çegitli
bolumleri.
.
.. ..
209 Blackburn, West and the World Since 1945, s. 77.
210 Aym eser; ve Bairock, Economic Development of the Third World, s.188 ve
devami, 201 ve devami; bu çaligma Çinlilerintarima gösterdikleri dikkat
konusunda, bunu onaylar biçimde yorumda bulunmaktadir.
211 1980 ylh için "Savag Korrelatlart" verileri.
212 Bairoch, "Uluslararasi Sanayilegme Düzeyleri", s. 304.
213 D.H. Perkins, "Çin'inEkonomik Kalkinmasmm Uluslararasi Düzeydeki
Sonuçlari"; Solomon (ed.),China Factor, s. 114-136, bu konuda änemli bir
kaynaktir.
214 Avrupa'nin açmazlarmdan bazdari, Deporte, Europe Between the Superpowers,
çegitli bölümleri; J.R. Wegs, Europe Since 1945 (New York, 1984, 2nd edn.),
özellikle de bölüm 8-15; S. Holt, The Common Market: The Conflict of Theory
and Practice (London, 1967)'de tartigilmaktadir.
215 Alderot, European Economy 1914-1980, s. 161.
216 Aym eser; ayrica bkz. Landes, Unbound Prometheus, bälüm 7; Pollard, Peaceful
Conquest, bölüm 9; Maddieson,
"1913-1970'de
Avrupa'da Ekonomi Politikasi ve
Performans"; Cipolla (ed.),Fontana Economic History of Europe, cilt 5, kisim 2,
s. 476 ve devami. Ilk dönem üzerine ayrintih incelemeler bulunmaktadir: M.M.
Postan, An Economic History of Western Europe, 1945-1964 (London, 19G7); ve
A.S. Milward, The Reconstruction of Europe, 1945-1951 (London, 1984).
217 Alderoft, European Economy, s. 161-62.
218 Oye et al. (eds.),Eagle Defiant, s. 8, ve Tablo 1-1=deki notlar.
219 Bu tartigma için tekrar bkz. Pollard, Peaceful Conquest, çegitli bölümleri
220 Ayni eser, s. 305.
221 Ayni eser, s. 171.
222 Aldcroft, European Economy, s. 161.
223 Bkz. Wegs, Europe Since 1945, bälüm 9; A.S. Deaton, "1920-1970'de
Talebin
Yapisi"; Cipolla (ed.),Fontana Economic History of Europe, cilt 5, kisim1'deki
veriler.
224 Ricossa, "Îtalya, 1920-1970"; Cipolla (ed.), Fontana Economic History Europe,
cilt 6, kisim 1, s. 290 ve devami; G. Scimone, "Îtalyan Mucizesi"; J. Hennessy et
al., Economic "Miracles"·(London, 1964); G.H. Hildebrand, Growh and
Structure in the Econo'my of Modern Italy (Carnbridge, Mass., 1965).
225 Bkz, yukaridaki s. 367-68.
226 Porter, Britain Europe and the World, bölüm 5; Kennedy, Realites Behind
Diplomacy, bölüm 7-8. .
çahymalar pek çoktur. Ekz., inter aila, Gamble, Britain in Decline, çegitli bölümleri;
Kirby, Decline of British Economic Power Since 1870, bölüm 5; F. Blackaby (ed.),
De-industrialization (London, 1979), çegitli bölümleri; W. Beckerman(ed.),Slow
Growth in Britain: Causes and Consequences (Oxford, 1979); J. Eatwell, Whatever
Happened to Britain? (London, 1982), çegitli bölümleri.
228 Bairoch, "Uluslararasi Sanayilegme Düzeyleri," s. 303.
229 Wegs, Europe Since 1945, s. 161. Dünya imalat sanayii üretimi rakamlan
Bairoch'dan, dünya ticaret paylart rakamlari ise Kirby, Decline, s. 149, tablo
15'ten ahamigtir.
230 V. Berghahn, Unternehmer und Politik in der Bundesrepublik (Frankfurt, 1985),
çeyirli bälümleri; K. Hardach, The Political Economy of Germany in the
Twentieth Century (Berkeley, Cali£, 1980), s. 140 ve devami.
705
I
I
706
I
245 Konunun ayrmtilari M.I. Goldman, The Enigma of Soviet Petroleum
(London/Boston, 1980)'da yer almaktadir; bu çahgmada Rusya'mn petrol
uretimioin gelecegine,. CIA'den daha iyimser bir yaklagimla bakilmakta, ancak
savurganhk konusu da gözardi edilmemektedir.
246 Bu konalarin çogu, son bälümde yeniden tartigilacaktir; bkz. Bergson ve Levine
(eds.),Soviet Economy: Toward the Year 2000, özellikle de s.402 ve devami; H.S.
Rowen, "Hastahkli Bir Ay1yla Birlikte Yagamak," National Interest, say1 2 (Kig
1985-86), s. 14-26; M J. Goldman, USSR in Crisis: The Failure of an Economic
System (New York, 1983); P. Dibb, The Soviet Union: The Incomplete Super-
Power (London, 1985), bölüm.3; T.J.Colton, The Dilemma of Reform in the
Soviet Union (New York, 1984), çegitli bölümleri. Dogu Avrupa'mn sorunlari
konusunda bkz. "Sovyet Împaratorlugu Çathyormu?", International Security, cilt
6, sayi 3 (Kig 1981-82).
247 Bairoch "Uluslararasi Sanayilegme Düzeyleri," s. 304.
248 Ekz. apagidaki Tablo 43; CIA, Handbook of Economic Statistics, 1984, s. 4 ile
karquagtmlabilir- (hesaplamaAmerikan dolari üzerinden oldušu için) Amerikan
parasinm degerindeki gerileme yüzünden 1987 için verilen rakamlar, herhalde,
hayli degigmig olacaktir.
249 Balfour, Adversaries, s. 204.
250 Aym eser, s. 193.
251 L. Thurow, "Amerika Egitler Arasmda", Ungar (ed.),Estrangement, s. 159-78,
aym yazar, The Zero-Sum Game (New York, 1980), çegitli bälümleri, äzellikle de
bölüm 1 ve 4; DeGrasse, Military Expansion, Economic Decline, äzellikle de
bälüm 2.
252 Özelliklebkz. Western Alliance, s. 217 ve devami; J.J.Servan-Schreiber, The
American Challenge (Harmondsworth, Middlesex, 1969 edn.), äzellikle kisim 2;
R. Barnet, Global Reach (New York, 1974), çegitli bolumleri; S. Rolfe, The
International Corporation (Paris, 1969); ve Woodruff, America's Impact on the
World, bälüm 4.
253 Becker ve Wells (ed.),Economics and World Power, bölüm 7-8; D. Calleo, The
Imperious Economy (Cambridge, Mass., 1982), çegitli bälümleri; J. Gowa,
Closing the Glod Window: Domestic Politics and the End of Bretton Woods
(Ithaca, N.Y., 1983); G. Epstein, "Üçlü Borç Bunalimi," World Policy Journal,cilt
2, say1 4 (Sonbahar 1985), s. 628 ve devami; Economist, 5 Ekim 1985, "Para
Reformu," Aragtirmasi s. 11
254 Thurow, "Amerika Egider Arasmda," Ungar (ed.),Estrangement, s: 163.
255 Aym yazar, Zerro-Sun Society, s. 3-4. (Birlegik Devletlerle ilgili rakamlar, dolarm
degerinin 1983-1985'teki yükselmesi sayesinde daha iyi görünüp, 1985'ten
sonraki dügügü yüzünden gene kötüye gitmig olsa gerekir.)
256 Calleo, "196Tden Bu Yana: Yeni Bir Dünya ÏçindeAmerika'ma Gücü," Becker ve
Wells (eds.),Economics and World Power, s. 391-93.
257 Oye et al. (eds.), Eagle Defiant, s. 8. (Burada kullanilan kaynaklarla ilgili bir not
da bulunmaktadar.) ·
258 Nüfus ve kisi bagma GSMH rakamlarmi, Dünya Bankasmm çikardigt Report on
World Developrnent, 1982'yi temel alan Chaliand ve Gageau, Strategic Atlas, s.
-
214-20'den aldim. Toplam GSMH, benim tahminimdir.
259 Perkins'in Solomon (ed.),China Factor, s. 118-119'da, Çin'in1979'daki kigi
bayma GSMH'smm resmi degigim rakami olan 266 dolardan çok, 400-500 dolar
arasinda bulunmasom daha mumkün oldugu yolundaki iddiasim dikkate alarak,
1980 için kiçi bagma 450 dolar ûzerinden bir hesaplama yaparak, bunu ekledim.
260 Gilpin, Ward and Change in World Politics, s. 76-77den aktarilmiçtir.
707
\
i
SEKÍZÍNCÏ ßÕLÜM
21. YÜZYILA DOÖRU
708
18 Tabii ki
"agiri"
säzcügü, geligigüzel kullamlan bir säzcüktür; çünkü eger bir ülke
dig dügmanlardan gelen giddetli baskilaria kargi kargiya ise (Ïsrailgibi), o zaman
bu sözcügü kullanmak uygun görünmemektedir. Öteyandan, tarih kay1tlari puna
igaret etmektedir ki belli bir ülke uzun vadede GSMH'sinin yüzde 10'undan
fazlasun (vebazi örneklerde -yapisaÍ zayifliklar içinde oldugu zaman-- yüzde
S'inden faziasmi) silahlanmaya ayiriyorsa, büyüme h2xmisuurlandirmasi
beklenebilir.
19 Bunun bazi ärneklerini gärmek için bkz. Cipolla (ed.),Economic Decline of
Empires, çegitli bälümleri; Kennedy, Strategy and Diplomacy, bälüm 3; E Lewis,
"Askeri Harcamalari Sorgularken," New York Times, 11 Kasim 1986, s. DI, D5.
20 Aktardd i yer: "Verimlilikte Meydana Gelen Elle Tutulamaz Büyüme," New York
Times, 8 Nisan 1984, is dünyasi bölümü, s. 1, 26. Aynca bkz. "Sizden Daha
Zengin," Economist, 25 Ekim 1986, s. 13-14.
21 Bkz. T. Fingar (ed.),China's Questfor Independence (Boulder, Colo., 1980),
çegitli bälümleri; G. Segal ve W. Tow (eds.),Chinese Defense Policy (London,
1984); Chaliand ve Rageau, Strategic Atlas, s. 143; R.H. Solomon (ed.),The
China Pactor: Sino-American Relations and the Global Scene (Englewood Cliffts,
N.J., 1981)'de yer alan önemli denemeler ve J. Camilleri, Chinese Foreign Policy:
. The Maoist Era and Its Aftermath (Seattle, Wash., 1980).
22 G. Segal, Defending China (London, 1985), Çin'inmuharebe yeterligindeki
gerilemeyi ayrintih bir biçimde ele almaktadir; ayrica bkz. H.W. Jencks,From
Missiles to Muskets: Politics and Professionalism in the Chinese Army 1945-1981
(Boulder, Colo., 1982). I
23 Ekz. D.H. Perkins, "Çin'in Ekonomik Kalkinmasuun Uluslararasi Düzeydeki
Sonuçlari." Solomon (ed.), China Factor, s. 118.
24 Ekr. övemli bir makale olan "Çin'dekiYeniUzun Yürüyüg," Economist, 25 Ocak
1986, s. 29-31; J.T. Dreyer, "Çin'inAskeri Modernizasyonu," Orbis, cilt 27, say1
4 (Kig 1984), s. 1011-26; Military Balance 1985-1986, s. 111-15; M.Y.M, Kan,
"Deng'in Askeri Modernizasyon ve Ulusal Güvenlik Araylgi," Mainland China's
Modernization: Its Prospects and Problems (Berkeley, Calif., 1982), s. 227-44.
25 Dreyer, "Çin'inAskeri Modernizasyonu", s. 1017.
26 Ayni eser, s. 1016. Ayrica bkz.J.D. Pollack, "Bir Nükleer Güç Olarak Çin," W.H.
Overholt (ed.),Asia's Nuclear Future (Boulder, Colo., 1977), çegitli bälümleri.
27 Bu zayifhklari kisaca.gärmek için tekrar bkz. Dreyer, "Çin'inAskeri
Modernizasyonu", s. 107I ve devami. Denizaltilarla ilgili geligmeler konusunda
bkz., New York Times, 1 Nisan 1986, s. CI, C3.
äzellikle, G. Segal,
28 "ÇinGüçlenirken," Economist, 25 Ocak 1986, s. 11;ofveStrategic Studies, cilt 8,
"Savunma Kültürü ve Çin-Sovyet Îligkileri," Journal
(Haziran 1985), 180-98; burada daha çok gänderme almaktadir.
sayi 2 s. yer
29 B. Reynolds, "Uluslararast Ekonomi îçinde Çin." H. Harding (ed.),China's
Foreign Relations in the 1980s (New Haven, Conn., 1984), s. 75.
30 D.H. Perkins, "Çin'inEkonomik Kalkmmasmm Uluslararasi Düzeydeki
Sonuçlan," Solomon (ed.),China Factor, s. 115-16; daha çok ayrmti için bkz.,
Perkins (ed.),China's Modern Economy in Historical Perspectivä (Stanford, Calif.,
1975), çeyitli bölümleri; ve A.D. Bernett, China's Econorny in Global Perspective
(Washington, D.C., 1987), çegitli bölümleri.
31 New York Times, 27 Mart 1986, s. A14; Rostow, World Econorny, s. 532 ve
.
devami.
32 Perkins "Uluslararasi Düzeydeki Sonuç1ar," Solomon (ed.), China Factor, s. 128.
33 Reynolds,."Uluslararast Ekonomi ÌçindeÇin," Harding (ed.), China's Foreign
Relations in the 1980s, s. 87.
709
34 Almtiyi veren: Brown et al., State of the World, 1986, s. 19 ayrica bkz. "Çinve
Hindistan: Iki Milyar Ïnsan Pazaryerinin Keyfini Kegfediyor," Economist, 21
Aralik 1985, s. 66-67.
35 "Çin ve Hindistan"; ayrica bkz. son zamanlarda meydana gelen degigimin görgü
tamginca verilen çok papirtici ayrmtalar: O. Schell, To Get Rich Is Glorious: China
in the 80s (New York, 1985).
36 New York Times, 27 Mart 1986, A14; daha genel olarak da, K. Lieberthal "Ülke
ÍçindekiSiyaset ve Dig Politika," Harding (ed.),China's Foreign Relations in the
1980s, s. 58 ve devann. Ayrica bkr. CIA'nin raporu: "Çin: 1985'teki Ekonomik
Performans" (Washington, D.C., 1986); ve son olarak da, A.D. Barnett'in çok
akilhca kaleme aldigi makale: "Mao'dan On Yd Socra," Foreign Affairs, cilt 65,
sayi 1.(Sonbahar 1986), s. 37-65.
37 Tekrar bkz. "Çinve Hindistan" baghkh änemli makale; Economist, 21 Arahk
1985, s. 65-70 äzellikle s. 68 ve Ramses, 1982, The State of the World Economy
(Cambridge, Mass., 1982), s. 286-87.
38 Perkins, "Uluslararasi Düzeydeki Sonuçlar," s. 130-131.
39 Military Balance 1985-86, s. 112; Perkins, "Uluslararasi Düzeydeki Sonuçlar,"
Solomon (ed.),China Factor, s. 132.
40 Bkz. Brown et al., State of the World, 1986, s. 207deki tablo.
41 Perkins, "Uluslararasi Düzeydeki Sonuçlar," Solomon
(ed.),China Factor, s. 132-
33; Economist, 25 Ocak 1986, s. 29.
42 Perkins "Uluslararas1 Düzeydeki Sonuçlar," Solomon (ed.),China Factor, s. 120.
43 Bu orantama, "Bati Avrupa'daki en büyük därt ekonominin 1985-2000 arasmda,
1970-82 arasmdaki büyüme hiziarlyla büyüyeceklerini"varsaymaktadir (bildiride
bunun fazlaca karamsar bir tahmin oldugu da kabul edilmektedir): "Çin ve
Hindistan," s. 69.
44 Ramses, 1982, s. 285; Morley (ed.),Pacific Basin, s. 13'teki rakamlar; Reynolds,
"Uluslararasi Ekonomi Içinde Çin,"s. 73-74 kargilagtirmaliolarak, tekrar bkz.
Rosecronce, Rise of the Trading State, çegitli bölumleri.
43 Tekrar bkz. Segal, "Savunma Kültürü ve Çin-Sovyet Iliykileri,"çegitli bölümleri.
46 Ancak R. Taylor, The Sino-Japanese Axis (New York, 1985)'i dikkate almak
gerekir.
47 "Rusya ve Çin,"Economist, 29 Mart 1986, s. 34-35. Ancak bu, C.D. McFetridge,
"Çin'inBir Büyük Güç Olarak Ortaya ÇikigmmBazi Yönlerden Anlami," Journal
of the Royal United Services Institute For Defense Studies, cilt 128,
say1 3 (Eylül
1983), s. 43'te ileri sürüldügü gibi, Çin'i,kendiliginden, "Sovyet aleyhtari bir
birlegikcephe"nin üyesi yapmamaktadir.
48 Bu konada bkz. J.G. Stoessinger, Nations in Darkness, China, Russia and America
(New York, 1978), çeyitli bölümleri, Solomon (ed.), China's Foreign Relations in
the 1980s, çegitli bölümleri, äzellikle de bälüm 6.
49 Pollack, "Çinve Global Stratejik Denge," Harding
(ed.),China's Poreign
Relations in the 1980s, s. 173-174.
50 "Çin'deYeni Uzun Yürüyüg," Economist, 25 Ocak 1986, s. 31.
51 Bu politika konusanda örellikle bkz. E.A. Olsen, U.S. Japan Strategic
-
710
I
I
52 Bu, belki de, en lyi olarak Vogel, Japan as Number One'da tartiplmaktadir; ayrica
bkz. Ayni yazar, "Pax Nipponica?" Foreign Affairs, cilt 64, say1 4 (ilkbahar
1986), s. 752-67; ve.H. Kahn, The Emerging JapaneseSuperstate (London, 1971).
Ters yände bir tartigma için bkz. "Yüksek Teknoloji: Titanlarm Çarpigmasi,"
Economist, 23 Agustos 1986; burada B.D.'nin avantajlarma igaret edilmektedir.
53 Tekrar bkz. Smith et al., Asia's New Industrial World; ve Linder, Pacific Century,
çegitli bälümleri.
54 Bundan sonra säylenenler için bkz. Lindet, Pacific Century, s. 107 ve devami; E.
Wilkinson, Misunderstanding: Europe versus Japan (Tokyo, 1981);
"Korumacihga Olan Kaymay1 Durdurmak Için Geç mi Kahnmigtir?" Times
(London), 14 Ocak 1982, s.15; Olsen, U.S. Japan Strategic Reciprocity,
-
bölüm 4.
55 "JaponyaYarmi Konusunda Huzursuzlanlyor," New York Times, 30 Nisan 1986,
s. D1-D2.
56 "Japonya'daDegigikliklerin Önune Dikilen Engeller", New York Times, 29 Nisan
1986, s. D1.
57 Ekz. CIA Handbook of Economic Statistics, 1984, s. 50-54'teki rakamlar;
Economist'in haftahk egya fiyatlari endeksleri ve Drucker, "Degigen Dünya
Ekonomisi," çegitli bölümleri.
58 Bkr. R.B. Reich, "Zenginlegen Japonya,"New York Review of Books, 5 Temmuz
1985'teki yararh özet; ve "Silikonda Japonya'yaÇok Borulanlar Var," Economist,
20 Mart 1982, s. 95.
59 "Bilgisayarlarda JaponlannBüyük Kazanet," New York Times, 13 Subat1984, s.
A1, A19; "Japonya Amerikan Teknikleriyle Super Hizh Bilgisayarlarda
Amerika'yi Geçecek mi?" Economist, Mart 1982, s. 95.
60 "JaponyaBir Sonraki Hedefi Belirliyor," Sunday Toms (London), 29 Kasun 1981.
61 "Westinghouse/Mitsubishi," Economist, 6 Qubat1982, s. 65.
62 R.B. Reich, "JaponlarlaFaust'ca Bir Pazarhk," New Yok Times 6 Nisan 1986, iq
dünyast bälùmü, s. 2; "JaponyaÌleriHamle ÎçinHazir Durumda," Times
(London), 11 Kasun 1981, Smith et aL, Asia's New Industrial World, s. 21-24.
olarak bkz.
63 Vogel, "Pax Nipponica," s. 753'ten ahnti yapilmigttr. Daha genel
"Japon Teknoloiisi," Times (London), 14 Hariran 1983, "ÖzelRapor," s.i-viii.
711
I.IB.bL
misilmda.LOA..
-
I
I
I
I
70 "Doruktaki Yeni Global Banker: Tokyo ve Kudretli Parasi," New York Times, 27
'
Reciprocity,'çegitli bölümleri.
79 Bkz. Military Balance 1985-86, s. 170-72'de yer alan ralgamlar.
80 Olsen, U.S. Japan Strategic Reciprocity, çeçitli bölümleri; Z. Brzezinski,
-
9 (1982),sayi 5.
93 E Dibb, The Soviet Union: The Imcomplete Superpower (London, 1986), s.43-44.
94 Avrupa savunmasi ve nükleer silahlarla ilgili literatür son derece genistir. Ben
agagidaki kaynaklari temel aldun: A.J.Pierre (ed.),Nuclear Weapons in Europe
(New York, 1984); M. Bundy et al., "Nükleer Silahlar ve Atlantik Ittifaki,"
Poreign Affairs, cilt 6, sayi 4 (Ilkbahar1982), s. 753-68; ve Strengthening
712
I
Conventional Deterrence in Europe: Proposals
for the 1980s (New York, 1983)'in
yol açttg1 tartigma; J.D. Steinbrunner ve L V. Segal (eds),Alliance Security: NATO
and the No-Pirst-Use
Question(Washington, D.C., 1983); G. Prins (ed.), The
Nuclear Crisis Reader (New York, 1984).
95 Military Balance 1985-86, s. 49.
96 "Bata Alman Savunmasu ilk Uyarilar" Economist, 29 Haziran 1985, s. 46.
97 Tekrar bkz. Calleo, German Problem Reconsidered, bölüm 8-9'daki yararli
tartigma; ve J. Dean, "Almanya Íçi IlighilerinYänü," Orbis, cilt 29, sayi 3
(Sonbahar 1985), s. 609-32; ve G.E Treverton, Making the Alliance Work: The
United States and Europe (Ithaca, N.Y., 1985), çegitli bälümleri.
98 "Petrol Tükendiši Zaman," Economist, 19 Ekim 1985, s. 65; "Petrol Yillarmdan
Sonra", Economist, 6 Mart 1985, s. 57.
99 "Îmalat,"Economist, 28 Eylül 1985, s. 57.
100 Tekrar bkz. Gamble, Britain in Decline; Kirby, Decline of British Economic Power
Since 1970; Eatwell, Whatever Happened to Britain; S. Pollard, The Wasting of
the British Economy (London, 1982).
101 "Petrol Yillarmdan Sonra," Economist, 18 Ocak 1986, s. 16.
102 A. Waters, Britain's IndustrialRenaissance (London, 1986)
-tabii,
Waters Bayan
Thatcher'in ekonomik danigmanhgim yapmigti.
103 "Bilim Adamlarimn Feryadi," Economist, 18 Ocak 1986, s. 16.
104 Tekrar bkz. Military Balance 1985-86'daki istatistikler.
105 Dünya GSMH payi CIA, Handbook of Economic Statistics, 1984'e göre
hesaplanmigtir.Agiri geniëlemig bir savunma konumunu sündürme konusunda bu
girnime karça yapilan yikici bir saldiri için bkz. A Barnett "Tehlikeli Hayal," New
Statesman, 17 Haziran 1983, s. 9-11. "Evet, Ama Bedelini Nasil Öderiz?" ise
daha az elegtirel, ama ayni ölçüde uyaricidir: Times (London), 15 Haziran 1983.
106 "Donanma Firkateynler Savagmi Kazandi," The Sunday Times (London), 17
Ocak 1982, C. Wain, "Donanmano Gelecegi," The Listener, 19 Agustos 1982.
107 The Economist'in bu yüzden sik sik tekrarladigi saldirilara bakilabilir: Sözgelimi,
"Trident: Beterin Beteri îçin Para Harcamak," 3 Kasun 1984, s. 34; "Trident
Degil," 9 Subat1985, s. 16. Hükümetin Trident konusundaki dayanagi Statement
on the DefenseEstimates, 1985, cilt 1 (Cmnd., 9430-1)'de yer almaktadir.
108 "Yeni Savunma Bakamna Mesaj: Küçük Dügünün," Sunday Times (London),
12 Ocak 1986, s. 16; ayrica bkz., "Savunma Bütçesi Giderleri Agarlya Gidiyor,"
Daily Telgraph, 10 Arahk 1985. J. Baylis (ed.),Alternative Approaches to British
Defense Policy (London, 1983), çegitli bälümlerinde sorun çok bagarih bir
biçimdeincelenmekte -
713
114 "Chirac, NATO ve Bonn'dan Ayrilmamayi Taahhüt Etti," New York Times, 6
Nisan 1986, "Haftaya Bakig" bölümü, s. 2.
115 H. Schmidt, A Grand Strategy for the West (New Haven, Conn., 1985) s. 41-43,
55-57. Ayrica bkr. J. P. Pigasse, Le buclier d'Europe (Paris, 1982.).
116 Bkz. Yost, "Fransa'nm Savunma Politikasmda Radikal Degigiklikler"de yer alan
tartigma; ve aym yazar, France and Conventional Defense in Central Europe
(Boulder, Colo., 1985).
117 "Fransizlar Ren'i Geçmeye Hazir," Economist, 13 Temmuz 1985, s. 43-44;
"Fransa Savunmasi: Bize Güvenin," Economist, 25 Ekim 1986, s. 50-51.
118 R Stares, "Fransiz Stratejik Nükleer Kuvvetinin Modernizasyonu," Journalof the
Royal United Services Institute, cilt 125, sayi 4 (Arahk 1980), s. 37.
119 Tekrar bkz. Laird, "Fransizlarm Strateji Açmazi," çegitli bölümleri; ve P.
Lellouche, "Fransa ve Avrupa Füzeleri," Foreign Affairs, (Kig 1983-84), s. 318-34.
120 Ekz. L. Kolakowski, Main
currentsof Marxism, cilt 1, The Founders (Oxford,
1981 edn.), bölüm 13, "Sermayenin Çeligkileri"ndeki
çözümleme; ve Engels'in
"Sosyalizm: Ütopyaci ve Bilimsel" baghkh bölümde çeligkilerle ilgili tartigmasi:
The Essential-Left (London, 1960), s. 130 ve devami.
121 "Gorbachev'in Parti Konugmasmdan Bazi Bölümler," New York Times, 26 Subat
1986. Ayrica bkz. "Bay Gorbachev'i Kizdirmak," Econothist, 8 Mart 1986, s. 67;
S. Bialer, "Haginlikle Geçen On Yil: 1980'lerde Sovyet Politikalari," Foreign
Affairs, cilt 59, sayi 5 (Yaz 1981), s. 999-1020.
122 Brown et al., State of the World, 1986, s. 14-19; "Odak Noktasi: Yiyecek,"
Economist, 12 Nisan 1986, s. 107.
123 M. L Goldman, USSR in Crisis: The Failure of an Economic System (New York,
1983), s. 86. Bayka çözümlemeler için bkz. Bergson ve Levine (eds.),Soviet
Economy: Toward the Year 2000, bölüm 4-5. SSCB'nin durumunun (nispiolarak)
nasil hizla kötülegtigi, Larson'm çok älçülü çahymasi, Soviet-American Rivalry
(yazih;tarihi 1976-77) s. 272'de SSCB ile Birlegik Devletler arasmdaki farkm
2000 yilma gelindiginde kapannug olacag1 yolundaki daha lyimser tahmini
yeniden okuyarak gärülebilir.
'
124 "Sovyetler ÜstÜsteAltinci Kötü Hasatla Kargi Kargtya," New York Times, 28
Agustos 1985 s. A1, D17. Daha genel olarak, R. E. M. Mellor, The Soviet Union
-
714
134 Goldman, USSR in Crisis, s. 40'da bu yetersizlik konusunda dikkat çekici
birtakim rakamlar verilmektedir. Aynca bkz. J. S. Berliner'in kaleme aldigt son
derece dikkatli yazi: "Planlama ve Yönetim," Bergson ve Levine (eds.),Soviet
Economy Toward the Year 2000, s. 350-89.
135 Deyim Daniels, Russia: The Roots of Confrontation, s. 289'dan ahnmiµir.
136 "Kötü Kullanilan Girdiler," Economist, 6 Temmuz 1985, s. 12; bu kaynak
("iddiayagöre bile degeri 1.000 dolar olan bir GSMH üretmek için kullanilan"
sözcüklerine
yer vererek) gerçek rakamlarm daha kötü olabilecegi kugkusunu
açãkça ortaya koymaktadir.
37 ·Bu konuyu en iyi tartigan kaynak, M. L Goldman, The Enigma of Soviet
Petroleum: Half-Full or Half-Empty (London, 1980), çegirli bölümleridir; ayrica
bkz. I. Silk, "Sovyetlerin Petrol Sorunlari," New York Times, 5 Hariran 1985,
s. D2.
138 "Rusya Daha Az Petrol Çikanyor,OPEC Fiyati Ucuz Tutuyor," Economist, 8
Haziran 1985, s. 65.
139 Economist, 3 Mayis 1986, s. 55-57; daha genel olarak da bkz. R. W. Campbell,
"Enerji," Bergson ve Levine (eds.),Soviet Economy: Toward the Year 2000, s. 191
ve devami.
140 Dibb, Soviet Union: The Incomplete Superpower, s. 93.
141 Campbell, "Enerji," s. 213-14, Bergson ve Levine (eds.),Soviet Economy: Toward
the Year 2000; ayrica bkz. L. Dienes, "Sovyetler Eirliginin Önünde Bir Enerji
Darbogazi mi Var?" Bornstein (ed.)Soviet Economy, s. 313-43.
142 Bkz. apagidaki s. 500-502.
143 Goldman, "Ülke îçindeBir Dügük Teknoloji Ekonomisi," New York Times, 19
Subat1984, i; dünyasi bälümü, s. 2; ve R. Amann ve J. Cooper (eds.), Industrial
Innovation m the Soviet Union (New Haven, Conn., 1982).
144 "Boguna Savay", Wall Street]ournal, 25 Temmuz 1984.
145 Goldman, USSR in Crisis, s. 1313e ek olarak, bkz. R. Amann et al. (eds.),The
Technological Level of Soviet Industry (New Haven, Conn., 1977).
146 Goldman, USSR in Crisis, bälüm 6; "Comecon'un ÜzerindeDolagan Bulutlar,"
Economist, 29 Mayis 1982, s. 84-85, Comecon Aragtirmasi, Economist, 20 Nisan
1985, s.. 3-18.
147 Tekrar bkz. Drucker, "Degigen Dünya Ekonomisi", çegitli bölümleri; "Petroldeki
Gerileme Sovyet Plantarim Dizginliyor," New York Times, 10 Mart 1986; "Dogu
Avrupa Ticareti," Econonfist, 26 Ekim 1985, s. 119. Durumun Dogu Avrupa
açisindan tagidigi anlam. T. Gustafson, "Enerji ve Sovyetler Birligi, International
Security, cilt 6, say1 3 (Kig, 198 1-82), s. 65-89'da da çözümlenmektedir.
148 M. Feshback, "Nûfus ve Emek Gücü," Bergson ve Levine (eds.),Soviet Economy:
Toward the Year 2000, s. 79. Ayrica bkz. Goldman, USSR in Crisis, s. 100 ve
devami; T.J.Colton, The Dilemma of Reform in the Soviet Union (New York,
1984), s. 15 ve devami.
149 "Avrupa'am Hasta Adamlari," Economist, 22 Mart 1986, s. 53.
150 Dibb, Soviet Union: The Incomplete Superpower, s. 92-93.
151 Feshbach "Nüfus ve Emek Gücü," Bergson ve Levine (eds.),Soviet Economy:
Toward the Year 2000, çegitli bölümleri.
152 Ekz. J.W. Kiser, "Silah Yarigi Aslmda Moskova'ya Nasil Yardimci Oluyor?"
Foreign Policy, say1 60 (Sonbahar 1985), s. 40-51.
153 Munting, Economic Development of the USSR, s. 208.
154 "Gorbachev'in Planlari: Batihlar Bol Cogku, Ama Pek Az Temel Degigiklik
Gärüyor," New York Times, 23 §ubat1986, s. 16, "Gorbachev Yänetimindeki
Rusya," Economist, 16 Kasim 1985, s.-21.
715
I
i
155 "Sovyet Ekonomisi," New York Times, 15 Mart 1985, s. A1, A6; burada Leonard
Silk'den ahnti yapilmaktadir. Colton, Dilemma of Reform in the Soviet Union,
Bölüm 3; Daniels, Russia: The Roots of Confrontation, s. 273 ve devami; J.E
Houghve M. Fainsod, How the Soviet Union Is Governed (Cambridge, Mass.,
1979).
156 Bu konu en iyi olarak ED. Holzman'in makaleleri, "Sovyetler Gerçekten de
Savunrnaya B.D'den Daha Fazia Para Harciyorlar mi?" International Security, cilt
4, sayi 4 (Kig 1980), s. 4 sayi 4 (Ilkbahar 1980), s. 86-104 ve "Sovyetlerin Askeri
Harcamalari: Saydar Oyununun Degerlendirilmesi," International Security, cilt 6,
sayi 4 (Ilkbahar 1982), s. 78-101; ve ayni yazar, Financial Checks on Soviet
Defense Expenditures (Lexington, Mass., 1975)'da ele almmaktadir. Ayrica bkz.
Holloway, Soviet Union and the Arms Race, s. 114 ve devami; Dibb, Soviet
Union: The Incomplete Superpower, s. 80 ve devami.
157 Bu noktaya hem Colton, Dilemma of Reform in the Soviet Union, s. 91'de; hem
Bond ve Levine, "Genel Bir Bakig" hem de Bergson ve Levine (eds.),Soviet
Economy: Toward the Year 2000, s. 19-21'de igaret etmektedir.
158 Aym eser, s. 20, bu almtmm kaynagidir; ayrica bkz. "Andropov Generallerini
Denetleyebilir mi?" Economist, 6 Agustos 1983, s. 33-35.
159 L.H. Gelb, "A Common Desire for Guns and Butter," New York Times, "The
Week in Review", 10 Ekim 1985, s. 2.
160 Ekz. Holloway, Soviet Union and the Arms Race, s. 114'teki tablo, ve Military
Balance 1985-1986, s. 17-20'deki tartyma; Holzman, "Sovyetlerin Askeri
Harcamalari," çegirli bölümleri, W.T. Lee, The Estimation of Soviet Defense
Expenditures 1955-75 (New York, 1977), çegitli bälümleri; G. Adams,
"Moskova'mn Askeri Giderleri," New York Times, 10 Ocak 1985, s. A23.
161 Ayrmtilar için B.D. Savunma Bakanhšmm insanin biraz da kanini donduran yilhk
yaymi Soviet Military Power ve bugünkü Tehlike Komitesince çikarilan Can
America Catch Up'a bakilabilir -
I
I
I
716
i
"Sovyet Ordusanda Ulusalkk," Journal of the Royal United Services Institute for
Defense Studies, cilt 130, sayi 4 (Arahk 1985), s. 27-34. Daha pembe bir tablo
için bkz. E. Jones,"Sovyet Ordusuria Adam Bulunmast," International Security,
cilt 7, sayi 1 (Yaz 1982), s. 105-31.
16 8 Bu k.onada bkr. Dibb, Soviet Union: The Incomplete Superpower, s. 44 ve
devami, "Ulusalhk Sorunu"; Hosking, History of the Soviet Union, bälüm 14;
Daniels, Russia, The Roots of Confrontation, s. 315 ve devami; ve daha ayrmtih
incelemeler: Säzgelimi, H. Carrere d'Encausse, Decline of an Empire (New York,
1979); A. Benningsen ve M. Broxup, The Islamic to the Soviet State (London,
1983); ve S.E.Wimbush (ed.),Soviet Nationalities in Strategic Perspective (New
\ York, 1985).
-
169 J. Anderson, "Ayrihkçihšm Yuvasi Olarak Ukrayna, Milliyetçilik," New Haven
Register, 13 Haziran, 1985; ayrica bkz. P.T. Potichny (ed.),The Ukraine in the
Seventies (Oakville, Ont., 1982); Hosking, History of the Soviet Union, s. 432.
170 Kazokins, "Sovyet Ordusunda Ulusalbk," çegitli bölümlerine ek olarak bkz.
apagidaki kaynaklarda yer alan aydmlatici ayrmtdar· Cockburn, Threat, s. 74 ve
devami; E. Jones,"Sovyet Silahh Kuvvetlerinde Azmhklar," Comparative Strategy,
cilt 3, sayi 4
(1982),s. 285-318; ve Rand Corporation incelemeleri S. Curran ve
D. Ponomoreff, Managing the Ethnic Factor in the Russian and Soviet Armed
Forces: An Historical Overview (Santa Monica, Calif., 1982), ve E. Brunner, Jr.,
Soviet Demographic Trends and the Ethnic Composition of Draft Age Males,
1980-1985 (Santa Monica, Calif., 1981).
171 Bu terim konusunda, sözgelimi bkz. D. Leebaert (ed.),Soviet Military Thinking
(London, 1981), äzellikle de kisim 1'de yer alan denemelerde anlatilanlar; J.
Baylis ve G. Segal (eds.), Soviet Strategy (London, 1981), özellikle de 4. ve S.
denemeler. .
717
i ILF fi L
L pl I-lii-L I. 4 i I .- I I i I i I E.* I Edia--s-------min I
9 i o i I. . I i I - -
a mamalm-----mm-....... II lin... ...... i
179 Özelliklebkz. P. Bracken, The Command and Control of Nuclear Weapons (New
Haven, Cona., 1983), ve N. Calder, Nuclear Nrghtmares (Harmondsworth,
Mddsx., 1981).
180 Bu konuda äzellikle bkz. J.C. Snyder ve S.E Wells
(eds.),Limiting Nuclear
Proliferation (Cambridge, Mass., 1985); Mandelbaum, Nuclear Future, bälüm 3;
G. Quester (ed.),Nuclear Proliferation: Breaking the Chain (Madison, Wis.
1981). Bunlara kargi olarak da bkz. K.N. Waltz, "Nükleer Bariga Dogru," Wilson
Center, Uluslararasi Güvenlik Etüdleri Programi,
ÇahymaRaporu no. 16.
181 D.L. Strode, "Silah Denetimi ve ÇinSovyet Iligkileri,"Orbis, cilt 28,
say1 1
(Ilkbahar 1984), özellikle de s. 171.
182 The Economist, 9 Subat1985, "Trident Degil,"
s. 16. Ayrica bkz. Gervasi, The
Myth of Soviet Military Supremacy, s. 171.
183 "Fransa Daha Uzun Menzilli Denizalti Füzelerini Deniyor," New York Times, 6
Mart 1986, s. A3. Ayrica bkz. New York Times, 6 Nisan 1986, "Haftaya Bakig,"
bolumü, s. 2'de, Fransizlarm nükleer sava; 6aghklariartir.immi äzetleyen tablo.
184 Sözgelimi, "Powell Nükleer 'Son
Çare'Silahiyla Alay Ediyor." Times (London), 1
Haziran 1983, s. 4; Lord Carver,
"ingiltere
187 Statement on the Defense Estimates, 1985, cilt 1 (Cmnd 9430); Survey of Current
Affairs, cilt 15, say1 6 (Haziran 1985), s. 179'da bunun bir özeti
yer almaktadir.
188 Bu noktaya igaret eden: ED. Holzman, "Nasil Bir Savunma Harcamalari Farki?"
New York Times, 4 Mart 1986.
189 Bkz. Dibb, Soviet Union: The Incomplete Superpower,
s. 162; Military Balance
1985-86., s. 186-87; R.L. Fischer, Defending the Central Front: The Balance of
Forces (Adelphi Papers, no. 127, London, 1976).
190 Bu kaypak (veçok tartigmah) bir konudur.lyimser olanlarm görügleri--ne olursa
olsun, bu kitabm yazart da aym görüglere katilmaktadir- için bkz. Mearsheimer,
J.
"Sovyetler Neden Orta Avrupa'da Hizla Zafere Ulaçamaz?" s. 121, 57, ve B,R.
Posen, "Avrupa'daki Konvansiyonel Dengenin Degerlendirilmesi," s. 79-120,
Miller (ed.),Conventional Forces and American Defense Policy. Ayrica bkz.
Steele, Soviet Power, s. 76 ve devami; ve C.N. Donnelly, "Sovyet Ordusunun Kargi
Kargiya Oldugu Taktik Sorunlari: Sovyet Askeri Basmmda Son Günlerde Yapilan
Tartigmalar," International Defense Review, cilt 11, sayi 9 (1978), s. 1405-12.
Agagidaki kaynaklarda da daha älçülü degerlendirmeler yap:Imaktadir: R.A.
Mason, "Askeri Strateji", E. Moreton ve G. Segal (eds.),Soviet Strategy Toward
Western Europe (London, 1984), s. 175-202; P.A. Peterson ve J.G. Hines, "Sovyet
Harekât Alam Stratelisinde Konvansiyonel Taarruz," Orbis, cilt 27, say1 3
(Sonbahar 1983), s. 694-739; ve -Sovyetler'in çift amaçh füzeler
(yanitaktik
nükleer füzeler) kullanma ihtimaline dikkat çeken- D.M. Gormley, "Sovyetlerin
Harekât Alaru Stratejisinde Yeni Bir Boyut," Orbis, cilt 29, sayi 3 (Sonbahar
1985), s. 537-69. Son zamanlarda çikan yarach bir aragttrma .
da "NATO'nun
Merkezi Cephesi," baghšmi tagimaktadir: Economist, 30 Agustos 1986.
191 Bu konu artik en iyi olarak Treverton, Making the Alliance Work, çegirli
bölümlerinde ele alinmaktadir; ayrica bkz., J.Joffe,"Avrupa-Amerika illykileri:
Süren Bunahm," Foreign Affairs, cilt 59 (Îlkbahar 1981).
718
192 V. Bunce, "Împaratorluk Ters Tepiyor: Dogu Blokunun Sovyetler Îçin Bir Varhk
Olmaktan ÇikarakBorç Haline Geligi, "International Organization, cilt 39, say1 1
(Kig 1985), s. 13-28. Ayrica bkz. "Sovyet ÏmparatorluguÇathyormu?"
konusunda yazilmig denemeler: International Security, cilt.6, sayi 3 (Kig 1981-82);
D.R. Herspring ve L Volgyes, "Dogu Avrupa Varçova Pakti Ordularmda Politik
Güvenilirlik," Armed Forces and Society, cilt 6, sayt 2 (Kig 1980), s. 270-96;-A.R.
Johnsonet al., East European Military Establishments: The Warsaw Pact
Northern Tier (New York, 1982).
193 D.A. Andelman, "Polonya'da Saygisizlik ve Bunahm," International Security, cilt
1981-82),
.6,
719
\
l
I
I
"Hastahkh Bir Ayi ile Yagamak," National Interest, sayi 2 (Ki 1985-86), s. 14-
,
Dibb, Soviet Union: The Incomplete Superpower, bälum 8; ve Orbis'in bütün bir
say1si: Cilt 30, sayi 2 (Yaz 1986).
208 B. Rubin, "Reagan Yönetimi ve Ortadogu," Oye et al., (eds.) Eagle Defiant, s.
367 --
bu, baçarili bir incelemedir. Ayrica bkz. H. Saunders, The Middle East
Problem in the 1980s (Washington, D.C., 1981). Özelsorunlar için bkz. P.
Jabber
"Misir'm Bunalimi, Amerika'mn Açoazi," Foreign Affairs, cilt 64, say1 5 (Yaz
1986), s. 960-80; ve R.W. Tucker, "Silah Dengesi ve Basra Körfezi," The Purposes
of American Power (New York, 1981), bölüm 4.
209 A.E Lowenthal, "Ronald Reagan ve Latin Amerika: Gerileyi; Ïçindeki
Hegemonya Sorunu ile Ugragmak," Oye et al. (eds.), Eagle Defiant, s. 311 ve
devami; R. Bonachea, "Birlegik Devletler ve Orta Amerika," Kaplan, Global
Power, s. 209-41; P.A. Armella et al. Financial Policies and the World Capital
Markets: The Place of Latin American Countries (Chicago, III., 1983).
210 "Bir Ekonomi ÇökügünnHafifletme MücadelesiVeriyor," New York Times, 8
Haziran 1986, s. E3; "Meksika'daki Sikmtih Günler-B.D.'de Kaygi Uyandiriyor,"
New York Times, 19 Ekim 1986, s. 1, 20.
211 Report of Secretary of Defense Caspar W Weinberger to the Congrees, on Fiscal I
Year 1984 Budget (Washington, D.C., 1983), s. 17.
212 "NATO: Yük Paylagimi," Economist, 4 Agustos 1984, s. 3. Aynca bkz. bu konu
üzerinde yapdan tartigma: Calleo, Imperious Economy, s. 169-71 ve s. 156-
57deki 16-17 numarah dipnotlar; E. Conine, "B.D.'nin
ÇikarÏari Gerçekten
Dünya ÜzerindeYayihyor mu?" New Haven Register, 7 Subat1985, s. 11; M.
Kahler "Birlegik Devletler ve Batt Avrupa," Oye et al. (eds.),Eagle Defiant, .bölüm
9; ve özellikle, Treverton, Making the Alliance Work, çegitli bälümleri.
213 Yararli tartigmalar: Mako, U.S. Ground Forces and the Defense of Central
Europe, çegidi bölümleri; Treverton, Making the Alliance Work, çegitli bölümleri,
L. Sullivan, "Yük Paylaguninda Yeni Bir Yaklaçam," Foreign Policy, say; 60
(Sonbahar 1985), s. 91 ve devaru; K. Knorr, "NATO'da Yük Paylagimi: B.D.
Politikasmm Çegitli Yänleri," Orbis, cilt 29, sayi 3 (Sonbahar, 1985), s. 517-36,
214 Report of the Secretary of Defense... Fiscal Year 1984, s. 17.
215 "Ordunun Bap, Askeri Kuvvetler Seyrek Düzende Yayildt Diyor," New York
Times, 10 Agustos 1983, s. A1, A3.
216 "B.D. Kuvvetleri: Daha ÇokAsker, Gemi ve Uçak Ïhtiyaci Doguyor," New York
Times, 26 Ekim 1983, s. A16. (Harita da bulunmaktadir.)
217 Säzgelimi bkz. Barnett, Collapse of British Power,· ve Marder, Anatomy of British
Sea Power'in sonlarinda yer alan harita.
218 C.W. Weinberger, "B.D. Savunma Stratejisi," Foreign Affairs, cilt 64, sayi 4
(Îlkbahar1986), s. 678. Eu çerçevede, ayrica bkz, B.R. Posen ve S. Van Evera,
"Savunma Politikasi ve Reagan Yönetimi: Tutma Politikasmdan Uzaklagma,"
Miller (ed.) Conventional Forces and American Defense Policy, s. 19-61.
219 Bunun istatistiklerle ortaya konulugunu gärmek için bkz. Oye et al. (eds.),Eagle
Defiant, bölüm 1; Bairoch,
"1750'den
1980'e Uluslararasa Sanayilegme
Düzeyleri," çegitli bälümleri. Bagka degerlendirmeler için de bkz. A. Bergeson ve
C. Sahoo, "Dünya ÜretimiÎçinde Amerikan Hegemonyasinm Gerileyiginin
Belirtileri," Review, cilt 8, sayi 4 (Ìlkbahar 1985), s. 5951611; ve S.D. Krasner,
"Birlegik Devletlerin Ticaret ve Para Politikasi"; Katzenstein (ed.), Between Power
and Plenty, s. 58-59, 68-69.
220 Military Balance 1985-86, s. 13.
.
.
720
221 Ìyi bir örnek için bkz. E.A. Cohen, "Politika Güce Baskm Çikmca Amerikan
-
çikan "Ekonomik Valium Yavag Yava; Yok Olunca" baghkh makalesinin hemen
ardmdan yayimlanmigtir.
231 S.M. Bodner, "Ticaret Açigimiz Ashnda Bir Yagam Düzeyi Açigidir," New York
Times, 6 Mayis 1986; "Amerika Neden Kendi Yagryla Kavrulmaz?" Economist,
13 Temmuz 1985, s. 69; bu yazilarm ikisi de geleneksel sanayilerin kargikargiya
olduklari sornalari ele almaktadir. Gelecegin teknolojileriyle ilgili tartigma için
bkz. "Yüksek Teknoloji: Titarlarm Çarpigmasi," Economist, 23 Agustos 1986.
Kongrece yapilan inceleme için bkz. "Rahatsiz Edici Yeni Açik," Time, 3 Kasim
198 6, s. 56.
232 Sözgelirni, The Global 2000 Report to the President (Washington, D.C., 1980),
cilt 1, s..18-19'da dünya tahal üretimindeki salt artiplara deginilmigken, Çin,
Güney Asya ve Bati Avrupa'da açiklarin büyüyecegi tahmin edilmigtir.
233 "ÇiftçilerinKayan Piyasa Paylart," New York Times, 26 May1s 1986; "Tarirnda
- 721
I
Ihracat Dügerken IthalatYükseliyor," New York Times, 20 Nisan 1986; "Dag
Gibi Yukselen Tarim Borçlari," Economist, 14 Eylül 1985, s. 17.
234 Yararh, kisa bir inceleme için bkz. P. Cain "Edward Donemi Îngiltere'sindePolitik
Ekonomi: Tarife Reformu Tartigmas1," A. O'Day (ed.),The Edwardian Age,
(London, 1979), s. 34-59.
235 Petersen, "Ekonomik Valium Yava; Yava; Yok Olunca," çegitli bälümleri; E
Rohatyn, "Borçlu Ekonomisi: Bir Oneri,"New York Review of Books, 8 Kasim
1984, s. 15-21; J. Chace, Solvency, The Price of Survival (New York, 1981),
bälüm 1-2.
236 President's Private Sector Survey on Cost Control raporu, yeniden basildigi yer:
"Borç, Açiklar ve Bir Cumhuriyetin ÖlümüÜzerine,"(Figgie International), New
York Times, 20 Nisan 1986, s. F9. Burada 1985 ydma ait toplam faiz, yanh;
olarak, 179 milyar dolar diye verilmigtir, dogrusu 129 milyar dolardir.
237 Ayni eser.
238 "Faiz Ödemelerinin Maliyeti B.D. Açisindan Dramatik bir Hafifleme Gösteriyor,"
New York Times, 28 Aralik 1986, s. 1, 24.
239 Ahnti Drucker, "Dešigen Dünya Ekonomisi," s. 782. Ayrica bkz. M. Shubik ve P.
Bracken, "Stratejik Amaç ve Uluslararasi Ekonomi,': McCormick ve Bissell (eds.),
Strategic Dimensions of Economic Behaviour, s. 212. .
240 Drucker, "Degigen Dünya Ekonomisi," çegitli bölümleri; S. Marriss, Deficits and
the Dollar: The World Economy at Risk (Washington, D.C., 1985);
ve "Amerika
Perhiz Yaparken, Müttefikler Yemeli" (bagmakale), New York Times, 17 Ocak
1986; "Yabanci Parasma Bagimli Bir ÜIke," New York Times, 18 Kasim 1984, iq
dünyasi bölümü, s. 1, 24; "BorçIu Olarak B.D.: Dünya Ticaretine Yönelen
Tehdic." New York Tirnes, 22 Eylül 1985, ip dünyasi bölümü, s. 3.
241 Tekrar bkz. Nordhaus, "Tarihsel Bir Ekonomik Atilimm Arifesinde"; Amerika
ÎmalatçdigiSürdürüyor," Economist, 19 Nisan 1986, s. 81'de yer alan ve
bekjenmeyecekkadar lyimser olan tartigma; ve L. Silk, "B.D. Bir Numara Olarak
Kalabihr mi?" New York Times, 10 Agustos 1984, s. D2. (Sirasi gelmigken,
bunun, on ya da yirmi yll önce sorulmayacak bir soru oldugunu ekleyelim.)
242 Rasler ve Thompson, "Global Savaglar, Kamu Borçlari ve Uzun
Çevrim,"çeyitli
bölümleri; Gilpin, War and Change in World Politics, çegitli bölümleri.
243 Bu en iyi G.R. Searle, The Questfor National Efficiency: A Study in British
Politics and British Political Thought, 1899-1914 (Oxford, 1971)'de
anlatalmaktadir.
244 Alintlyi veren: Aym eser, s. 101.
245 Ekr. yukandaki s. 228-29.
24G Bkz. J. Grunwald ve K. Flamm, The Global Pactory: Poreign Assembly in
International Trade (Washington, D.C., 1985); ve P. Seabury, "Ulusfararasi
Politika ve Ulusal Savunma," Journalof Contemporary Studies, ilkbahar 1983.
247 Sözgelimi bkz. Ingiltere'nin 1930'lu ydlarda yaçadigt ve Gibbs'in Grand Strategy,
cilt 1,
s. 31Tde ayrmtilariyla anlattigt deneyim.
248 Gansler, Defense Industry, s. 12 ve devan»; ve äzellikle R.W. DeGrasse, Military
Expansion, Economic Decline (Armonk, N.Y., 1985 edn.); G..Adama, The Iron
Triangle (New York, 1981); Thurow, "Ekonomi Nasd Mahvedilir?" New York
Review of Books, 14 Mayis 1981, s. 3-8; Kaufmann, A Reasonable Defense, s.
33-34; daha genel olarak, G. Kennedy, Defense Economics (London, 1983),
özellikle de bölüm 8; S. Chan, "Savunma Har.camalarmm Ekonomik Performans
ÜzerindekiEtkisi: Belirtiler ve Sorunlarm Aragtirilmast," Orbis, cilt 29, s. 2 (Yaz
1985), s. 403 ve devami; B. Russett, "Savunma Harcamalari ve Ulusal Refah,"
Arnerican Political Science Review, cilt 76, sayi 4 (Arahk.1982), s. 767-77.
722
249 Kaldor, Baroque Arsenal, passirn; DeGrasse, Military Expansion, Economic
Decline, passim; Thurow, "How to Wreck the Economy," passim; Chace,
Solvency, ch. 2; E. Rothschild, "The American Arms Boom" in E.P. Thompson
and D. Smith
(eds.),Protest and Survive (Harmondsworth, Mddsx., 1980), pp.
170 ff; Rosecrance, Rife of the Trading State, chs. 6 and 10.
250 E. Rothschild, "Reaganizmin Maliyeti," New York Review of Books, 15 Mart
1984, s. 14-17.
251 Tekrar bkz. Cipolla, Economic Decline of Empires; Rasler ve Thompson, "Global
Savaglar, Kamu Borçlari ve Uzun Çevrim,"çegitli bölümleri.
25) Bu gaka Misalliance (1909)'dageçmektedir ve ëzgún metinde "Hindhead'in sirasi
\ da gelecek" geklindedir. Hobs bawn'un Industry and Empire, s. 193'te igaret ettigi
gibi bu, ekonominin baçka bölümleri baski altma girerken, Londra'nm
güneyinde borsa acenteligi yaparak zenginlegen ilçelere yänelmig açik bir
bakaretti.
253 Ekz. yukandaki s. 357. Bu konuda yararli olan bir bagka kaynak da, B. Russett,
"Ämerika'mn Kuvvetli Olmay1 Sürdüren Yänleri"dir. International Organization,
cilt 39, sayt 2 (Ïlkbahar 1985), s. 207-31.
254 W. Lippman, U.S. Foreign Policy: Shield of the Republic (Boston, Mass., 1943),
s. 7-8; ve tekrar bkz. Cohen, "Politika Güce Baskm Çikmca";ve E. Bottome,
The Balance of Terror (Boston, Mass., 1986 edo.), s. 235-42'de yer alan
sonaçlar.
255 P. Hassner, "Avrupa ve Amerikan Politikasmdaki Çeligkiler," R. Rosecrance (ed.),
America as an Ordinary Power (Ithaca, N.Y., 1976), s. 60-86. Ayrica bkz. Helmut
Schmidt'in Grand Strategy for the West, s. 147'de yer alan, "Liderlik ro1ü ancak
Birlegik Devletlerce üstlenilebilir" yolundaki Israri.
SONSÖZ
723 I
I
l
I
7 Gilpin, War and Change in World Politics,s. 158-59'da bu nokta çok iyi bir
biçimde tartydmaktadir.
8 Bkz. Wight, Power Politics, bälüm 3'de yer alan çäzümleme.
9 Ahntlyi veren: McCormick, "Ekonomik Dügüncenin Geligiminde Stratejik
Hesaplar," s. i9, McCormick and Bissel (eds.), Strategic Dimensions of Economic
Behavior. ·
10 Aym eser.
11 Kermedy, "Yirmici Yüzyil Ïngiltere'sindeStratejiye Karp Maliye", ve H. Maurer,
"Tarihsel Perspektiften Ekonomi, Strateji ve Savag," McCormick ve Bisell
(eds.),
Strategic Dimenszons of Economic Behaviour, s. 59-83.
12 Gilpin'in terimi, bkz. War and Change in World Politics, s. 162.
13 Pflanze, Bismarck and the Development of Germany, s. 17'den aktardmytir.
724
BÎBLÎYOGRAFYA
Calif., 1977.
The European Economy, 1914-1980.
.
725
i
Ambrose, S. Rise to Globalism: American Foreign Policy Since 1938. 4th edn., New
York, 1985.
Andelman, D.A., "Contempt and Crisis in Poland," International Security 6 (1981-2).
Anderson, J.L., "Aspects of the Effects on the British Economy of the War Against
France, 1793-1815," Australian Economic History Review 12
(1972).
Anderson, M.S. Europe in the Eighteenth Century. London, 1961.
Peter the Great. London, 1978.
.
Baker, N. Government and Contractors: The British Treasury and War Supplies 1775-
1783. London, 1971.
Baldwin, H. The Crucial Years 1939-41. New York, 1976.
Balfour, M. The Adversaries: America, Russia and the Open World, 1941-1962. .
London, 1981.
and,
J. Mair. Pour-Power Control in Germany and Austria 1945-1946. London,
1956.
Bamford, P.W. Forests and Prench Sea Power 1660-1780. Toronto, 1956.
Bankwitz, P.C.E Maxime Weygand and Civil-Military Relations in Modern France.
Cambridge, Mass., 1967.
Barbour, V. Capitalism in Amsterdam in the Seventeenth Century. Baltimore, 1950.
Barclay, G. The Empire Is Marching: A Study of the Military Effort of the British
Empire. London, 1976.
726
Barker, T.M. Double Eagle and Crescent. Albany, N.Y., 1967.
Barnet, R. Global Reach. New York, 1974.
Barnett, A.D. China and the Major Powers in East Asia.Washington, D.C., 1977.
. China's Economy in Global Perspective. Washington, D.C., 1981.
, "Ten Years After Mao," Foreign Affairs 65 (1986).
Barnett, C. Britain and Her Army 1509-1970.· A Military, Political and Social Survey.
London, 1970.
. Napoleon. London, 1978.
. The Audit of War. London, 1986.
.
The Collapse of British Power. London, 1972.
Barnhart, M.A., "Japan'sEconomic Security and the Origins of the Pacific War," The
Journal of Strategic Studies 4 (1981).
Barraclough, G., ed. The Times Atlas of World History. London, 1978.
.
An Introduction to Contemporary Hrstory. Harmondsworth, Mddsx., 1967.
Bartlett, C.J.Great Britain and Sea Power 1815-1853. Oxford 1963.
. The Global Conflict, 1880-1970: The International Rivalry of the Great Powers.
London, 1984.
Baskir, L., and P. Strauss. Chance and Circumstance: The War, the Draft, and the
Vietnam Generation. New York, 1978.
Bateson, C. The War with Japan.East Lansing. Mich., 1968.
Baugh, D.A. British Naval Administration in the Age of Walpole. Princeton, N.J.,
1965.
Baumgart, W. Imperialism: The Idea and Reality of British and Prench Colonial
Expansion. Oxford, 1982.
The Peace of Paris, 1856. Santa Barbara, Calif., 1981.
.
Baxter, S.B. William III and the Defense of European Liberty 1650-1702. Westport,
Conn., 1976 reprint.
Bayley, CA Rules, Townsmen and Bazaars. Cambridge, 1983.
Baylis, J., ed. Alternative Approaches to British Defense Policy. London, 1983.
,
and G. Segal, eds. Soviet Strategy. London, 1981.
Anglo-American Defense Relations 1939-1980. London, 1981.
.
Beale, H.K. Theodore Roosevelt and the Rise of America to World Power. New York,
1962 edn.
Bean, R., "War and the Birth of the Nation State," Journalof Economic History 33
(1973).
Beasley, W.H. The Meiji Restoration. Stanford, Calif., 1972.
Becker, J.J. 1914: Comment les Français sont entrés dans la guerre. Paris, 1977.
Becker, WH., and S. E Wells, Jr., eds. Economic and World Power: An Assessment of
American Diplomacy Since 1789. New York, 1984.
Beckerman,W., ed. Slow Growth in Britain· Causes and Consequences. Oxford, 1979
Behnen, M. Riistung-Biindnis-Sicherheit. Tübingen, 1985.
Bell, C. The Diplomacy of Détente: The Kissinger Era. New York, 1977.
Beloff, M. Imperial Sunset, vol. i, Britain's Liberal Empire. London, 1969.
Bemis, S.F. The Diplomacy of the American Revolution. New York, 1935.
Bendix, R. Kings or People: Power and the Mandate to Rule. Berkeley, Calif., 1978.
Bengonzi, B. Heroes' Twilight. New York, 1966.
Benians, E.A., ed. The Cambridge History of the British Empire, vol. iii, The Empire
Commomvealth 1870-1919. Cambridge, 1959.
Bennett, E.M. German Rearmainent and the West, 1932-33. Princeton, N.J., 1979.
Bennigson, A., and M. Broxup. The Islamic Threat to the Soviet State. London, 1983.
Bergeron, L. France under Napoleon. Princeton, N.J., 1981.
727
miimin i i
s i i i • II i· ·
m . Imini--i--
mium--mi-9 ••
mai•- I li E.us-mailra ! i
Bergeson, A., ed. Studies in the Modern World System. New York, 1980.
and C. Sahoo, "Evidence of the Decline of American
,
Hegemony in World
Production," Review 8 (1985).
Berghahn, V.R. Germany and the Approach of War in 1914. London, 1974.
Unternehmer und Politik in der Bundesrepublik. Frankfurt, 1985.
.
Bergson, A., and H.S. Levine, eds. The Soviet Economy: Toward the Year 2000.
London, 1983.
Best, G. War and Society in Revolutionary Europe, 1770-1870. London, 1982.
Betts, R. Tricouleur: The French Colonial Empire. London, 1978.
Beyrau, D. Militär und Gesellschaft im vorrevolutionären Russland. Gättingen, 1984.
Bialer, S., "The Harsh Decade: Soviet Policies in the 1980s," Foreign Affairs 59
Bialer, U. The Shadow of the Bomber: The Fear of Air Attack and British Politics
(1981).
1932-1939. London, 1980.
Bidwell, S., and D. Graham. Fire-Power: British Army Weapons and Theories of War,
1904-1945. London, 1982.
Bien, D., "The Army in the French Enlightenment: Reform, Reaction and Revolution,"
Past and Present 85 (1979)
Bindoff, S.T., Hurstfield, and C.H. Williams, eds. Elizabeth Government and
J. Society.
London, 1961.
Binney, J.E.D. British Public Finance and Administration 1774-1792. Oxford, 1958.
Black, C.E., et al. The Modernization of
Japan and Russia: A Comparative Study. New
York, 1975.
Blackaby, E ed. De-industrialization.
, London, 1979.
Blackburn, G. The West and the World Since 1945. New York, 1985.
Blackett, P.M.S. Fear., War, and the Bomb. New York, 1948.
Blakewell, W.L. The Beginnings of Russian Industrialization, 1800-1860. Princeton,
N.J., 1968.
The Industrialization
.
of Russia: An Historical Perspective. New York, 1970.
ed. Russian Economic Development
,
fromPeter the Great to Stalin. New York,
1974.
Blond, G. La Grande Armée 1804/1815. Paris, 1979.
Blum, R.M. Drawing the Line: The Origin of American Containment Policy in
East
Asia. New York, 1982.
Bond, B. British Military Policy Between Two World Wars. Oxford, 1980.
"The First World War," New Cambridge Modern History, vol. 12
(rev.edn.).
.
Cambridge, 1968.
Boog, H., et al., ed s. Das Deutsche Reich und der Zweite Weltkrieg, vol. 4, Der Angriff
auf die Sowjetunion. Stuttgart, 1983.
Borden, W.S. The Pacific Alliance. Madison, Wi., 1984.
Borg. D., and W. Heinrichs, eds. Uncertain Years: Chinese-American Relations, 1947-
1950. New York, 1980.
Bornstein, M., ed., The Soviet Economy: Continuity and Change. Boulder,
CoL,
1981.
Borowski, H.R., A Hollow Threat: Strategic Air Power and Containment Before
Korea. Westport, Conn., 1982.
I
Bosher, J.E, "Financing the French Navy in the Seven Years War:
Beaujou, Goossens et
compagnie in 1759," U.S. Naval Institute Proceding, forthcoming.
, "French Administration and Public Finance in Their European Setting." New
Cambridge Modern History, vol. viii. Cambridge, 1965.
.
French Finances 1770-1795. Cambridge, 1975.
Bosworth, J.R.B. Italy and the Approach of the First World War. London, 1983.
728
I
I
.
Italy the Least of the Great Powers: Italian Poreign Policy Before the First World
War. Cambridge, 1979.
Bottome, F. The Balance of Terror. Boston, 1986 edn.
The Missile Gap. Rutherford, N.J.,1971.
.
Bourne, K. Britain and the Balance of Power in North America 1815-1908. London,
1967.
Victorian Poreign Policy 1830-1902. Oxford, 1970.
.
Bowler, A. Logistics and the Failure of the British Army in the America 1775-1783.
Princeton, N.J., 1975.
oxer, C.R. The Christian Century in Japan 1549-1650. Berkeley, Calif., 1951.
.
The Dutch Seaborne Emşire 1600-1800. London, 1972.
.
The Portuguese Seaborne Empire 1415-1825. London, 1969.
Bracken, P. The Command and Control of Nuclear Weapons. New Haven, Conn.,
1983. ,
Brad sher, H.S. Afghanistan and the Soviet Union. Durham. N.C., 1983.
Braisted, W.R. The United States Navy in the Pacific, 2 vols. Austin, Tex., 1958, 1971.
Braudel, E The Mediterranean and the Mediterranean World in the Age of Philip II, 2
vols. London, 1972.
, and E. Labrousse, eds. Histoire économique et sociale de la France, vol iv. Paris,
1980.
.
Civilization and Capitalism, 15th-18th Centuries, 3 vols. London, 1981-84.
Bridge, ER., and R. Bullen. The Great Powers and the European States System 1815-
1914. London, 1980.
Briggs, R. Early Modern Prance 1560-1715. Oxford, 1977.
Brodie, E. Strategy in the Nuclear Age. Princeton, N.J., 1959.
.
The Absolute Weapon. New York, 1946.
Bronke, A., and D. Novak, eds. The Communist States in the Era of Détente, 1971-
1977. Oakville, Ont., 1979.
Brown, D.M., "The Impact of Firearms on JapaneseWarfare," Par Eastern Quarterly7
(1947).
Brown, G.S. The American Secretary: The Colonial Policy of Lord George Germain
1775-1778. Ann Arbor, Mic., 1963.
Brown, L., et al. State of the World, 1968. New York, 1986.
Brunn, G. Europe and the French Imperium, 1799-1815. New York, 1938.
Brunner, E., Jr. Soviet Demographic Trends and the Ethnic Composition of Draft Age
Males, 1980-1995. Santa Monica, Calif., 1981.
Brunschwig, H. French Colonialism, 1871-1916: Myths and Realities. London, 1966.
Brzezinski, Z. The Soviet Bloc: Unity and Conflict. Cambridge Mass., 1967 edn.
Bull, H. The Anarchical Society. New York, 1977.
,
and A.Watson, eds. The Expansion of International Society. Oxford, 1984.
Bullock, A. Ernest Bevin, Foreign Secretary. Oxford, 1983.
. Hitler: A Study in Tyranny. London, 1982 edn.
Bunce, V., "The Empire Strikes Back: The Evolution of the Eastern Bloc from a Soviet
Asset to a Soviet Liability." International Organization 39 (1985).
Bundy, M., et al., "Nuclear Weapons and the Atlantic Alliance," Foreign Affairs 62
(1982).
Burk, K. Britain, America and the Sinews of War 1914-1918. London, 1985.
Bushnell, J. Mutiny and Repression: Russian Soldiers in the Revolution of 1905-1906.
Bloomington, Ind, 1985.
, "Peasants in Uniform: The Tsarist Army as a Peasant Society," Journal of Social
History 13 (1980).
729
I
I
History 46 (1974).
Calder, A. Revolutionary Empire: The Rise of the English-Speaking Empires fromthe
Fifteenth Century to the 1780's. London, 1981.
Calder, K.E., "The Making of a Trans-Pacific Economy," World Policy
Journal2
(1985).
Calder, N. Nuclear Nightmares. Harmondsworth, Mddsx., 1981.
Caldicott, H. Nuclear Madness. Brookline, Mass., 1979.
Calleo, D. The German Problem Reconsidered: Germany and the World Order, 1870
to the Present. New York, 1978.
The Imperious Economy. Cambridge, Mass., 1982.
.
N.J.,
1961.
Camilleri, J. Chinese Foreign Policy: The Maoist Era and Its Aftermath. Seattle, 1980.
Campbell, C.S. Prom Revolution to Rapprochement: The United States and Great
Britain, 1783-1900. New York, 1974.
Canby, S.L., "Military Reform and the Art of War," Wilcon Center, International
Security Studies Program, working paper 41. Washington, D.C., 1982.
Caron, E An Economic History of Modern France. New York, 1979.
Carr, E.H. The Twenty Years Crisis 1919-1939. London, 1939.
.
What Is History? Harmondsworth, Mddsx., 1964.
Carr, W. Poland to Pearl Harbor. London, 1983.
Carrere d'Encausse, H. Decline of an Empire. New York, 1979.
Carroll, B.A. Design for Total War: Arms and Economics in the Third Reich.The
Hague, 1968.
Carroll, E.M. French Public Opinion and Foreign Affairs 1880-1914. London, 1931.
Carsten, E L. The Origins of Prussia. Oxford, 1954.
Carter, A.C., "Dutch Foreign Investment, 1738-1800," Economica 20 (1953).
.
Neutrality or Commitment: The Evolution of Dutch Foreign Policy (1667-1795).
London, 1975.
.
The Dutch Republic in the Seven Years War. London, 1971.
Castronovo, V., "The Italian Takeoff: A Critical Re-examination of the Problem,"
Journal of Italian History 1 (1978).
Caute, D. The Fellow Travellers. London, 1973.
Cecco, M. de. Money and Empire: The International Gold Standard 1890-1914.
Oxford, 1974.
Central Intelligence Agency, "China: Economic Performance in 1985." Washington,
D.C., 1986.
I
730
Handbook . of Economic Statistics, Washington, D.C., 1984.
Chace, J. Solvency, the Price of Survival. New York, 1981.
Challenor, R.D. Admirals, Generals and American Poreign Policy 1898-1914.
Princeton, N.J., 1973.
The French Theory of the Nation in Arms 1866-1939. New York, 1955.
.
Challiand, G., and J.P. Rageau. Strategic Atlas: A Comparative Geopolitics of the
World's Powers. New York, 1985.
Chalmers Hood, .R. Roya Republicans: The French Naval Dynasties Between the
World Wars. Baton Rouge, La., 1985.
han, S., "The Impact of Defense Spending on Economic Performance: A Survey of
Evidence and Problems," Orbis 29 (1985).
Chandaman, C.D. The English Public Revenue 1660-1688. Oxford, 1975.
Chandler, D.G., "Fluctuation in the Strength of Forces in English Pay Sent to Flanders
During the Nine Years War, 1688-1697,'.' War and Society 1 (1983).
.·The Art of Warfare in the Age of Marlborough. London, 1976.
The Campaigns of Napoleon. New York,
_1966.
Before the Industrial Revolution: European Society and Economy 1000-1700, 2nd
.
1948.
.
The Economic History of Modern Britain, 3 vols. Cambridge, 1938.
Clark, A. Barbarossa: The Russo-German Conflict 1941-1945. London, 1965.
Clark, J.G. La Rochelle and the Atlantic Economy Durin the Eighteenth Century.
Baltimore, 1981.
Clarke, G.N. The Dutch Alliance and the War Against French Trade 1688-1697. New
York, 1971 edn.
Clough, S.B. France: A History of National Economics 1789-1939. ÑewYork, 1939.
The Economic History of Modern Italy, 1830-1914. New York, 1964.
.
Clubb, O.E. China and Russia: The "Great Game." New York, 1971.
Coates, J., and M. Kilian. Heavy Losses. New York, 1985 edn.
Cockburn, A. The Threat: Inside the Soviet Military Machine. New York, 1984 edn.
Cohen, E.A. Citizens and Soldiers: The Dilemma of Military Service. Ithaca, N.Y.,
1985.
"When Policy Outstrips Power
, American Strategy and Statecraft," The Public
-
Interest 75 (1984).
Cohen, J.S., "Financing Industrialization in Italy, 1898-1914: The Partial
Transformation of a Latecomer," Journal of Economic History 27 (1967).
Cohn, H.D. Soviet Policy Toward Black Africa. New York, 1972.
Cohn, S.H. Economic Development in the Soviet Union. Lexington, Mass., 1970.
Coleman, D.C. The Economic History of England 1450-1750. Oxford, 1977.
Colton, T.J.The Dilemma of Reform in the Soviet Union. New York, 1984.
Connelly, O. Napoleon's Satellite Kingdoms. New York, 1965.
731
L
l
I
I
I
and A.G. George. Force and Statecraft: Diplomatic Problems of Our Time.
,
Oxford, 1983.
Creveld, M.van. Command ind War. Cambridge, Mass., 1985.
Fighting Power: German and U.S. Army Performance, 1939-1945.Westport,
.
Conn., 1982.
Supplying War: Logistics from Wallenstein to Patton. Cambridge, 1977.
.
732
Dallek, R. The American Style of Foreign Policy. New York, 1983.
Dallin, D.J. Soviet Foreign Policy After Stalin. Philadelphia, 1961.
Daniels, R.V. Russia The Roots of Confrontation. Cambridge, Mass., 1985.
Darby, H.C., "The Face of Europe on the Eve of the Great Discoveries," New
Cambridge Modern History, vol. i., Cambridge, 1941.
Davies, R.T. The Golden Century of Spain 1501-1621. London, 1937.
Davis, L.E. The Cold War Begins: Soviet-American Confhct over Eastren Europe.
Princeton, N.J., 1974.
Davis, R. English Overseas Trade 1500-1700. London, 1973.
The Industrial Revolution and British Overseas Trade. Leicester, 1979.
.
733
I
Donoughue, B. British Politics and the American Revolution. London, 1964.
Doran, C.E, and W. Parsons, "War and the Cycle of Relative Power," American
Political Science Review 74 (1980).
Dorn, E The Sino-Japanese War 1937-1941. New York, 1974.
Dorn, W.L. Competition for Empire 1740-1763. New York, 1940.
Doughty, R.A. The Seeds of Disaster: The Development of French Army Doctrine
1919-1939. Hamden, Cona., 1985.
Douglas, R. Prom War to Cold War 1942-1948. London, 1981.
Dovrig, B. The Myth of Liberation. Baltimore Md., 1973.
Doyle, W. The Old European Order 1660-1800. Oxford, 1978.
Dreyer, J.T., "China's Military Modernaziton," Orbis 27 (1984).
Droz, J. Europe Between Revolutions 1815-1848. London, 1967.
Drucker, P.E, "The Changed World Economy," Foreign Afflairs 64 (1986).
Dubief, H. Le Declin de la IIP République 1929-1938. Paris, 1976.
Duffy, C. Borodino and the War of 1812. London, 1973.
.
Russia's Military War to the West. Origins and Nature of Russian Military Power
1700-1800. London, 1981.
.
Siege Warfare: The Fortress in the Early Modern World 1494-1660. London, 1979.
The Army of Frederick the Great. Newton Abbott, 1974.
•
.
.
The Army of Maria Theresa: The Armed Forces of Imperial Austria 1740-1780.
London, 1977.
Duffy, M.,ed. The Military Revolution and the State 1500-1800. Exeter, 1980.
Dukes, P. The Emergence of the Super-Powers: A Short Comparative History of the
USA and the USSR. London, 1970.
.
The Making of Russian Absolutism 1613-1801. London, 1982.
Dülffer, J., "Der Beginn des Krieges 1939," Geschichte und Gesellschaft 2 (1976).
.
Weimar, Hitler und die Marine: Reichspolitik und Flottenbau 1920-1939.
Düsseldorf, 1973.
Dull, J. A Diplomatic History of the American Revolution. New Haven, Conn., 1985.
.
The French Navy and American Independence. Princeton, N.J., 1975.
Dupuy, N. A Genius for War: The German and General Staff, 1807-1945. Englewood,
Cliffs., N.J., 1977.
Duroselle, J.B. La Décadance 1932-1939. Paris, 1979.
Dutailly, H. Les Problèmes de l'Armée de terre française 1933-1939. Paris, 1980.
Eatwell, J. Whatever Happened to Britain? London, 1982.
Eberhard, W. A History of China, 2nd edn. London, 1960.
Eckes, A.E. The United States and the Global Struggle for Minerals Austin, Tex., 1979.
Ehrenberg, R. Das Zeitalter der Fugger: Geldkapital und Creditverkehr im16.
Jahrhundert,2 vols. Jena,1896.
Ehrman, J. Cabinet Government and War 1890-1940. Cambridge, 1958.
.
The Younger Pitt, 2 vols. London, 1969, 1983.
Eldridge, C.C., ed. British Imperialism in the Nineteenth Century. London, 1984. 4
\
'
734
Emerson, R. From Empire to Nation: The Rise to Self-Assertion of Asian and African
Peoples. Cambridge, Mass., 1962.
Emmerson, J.T. The Rhineland Crisis. London, 1977.
Emsley, C. British Society and the French Wars 1793-1815. London, 1979.
Engels, E Herr Eugen Diihring's Revolution in Science. London, 1936 edn.
"Socialism: Utopian and Scientific," in The Essential Left. London, 1960.
,
Epstein G., "The Triple Debt Crisis," World Policy Journal2 (1985).
Erhard L. The Economics of Success. Princeton, N.J., 1963.
Erickson, J. The Road to Berlin. London, 1983.
The Road to Stalingrad. London, 1975.
.
Histog 8 (1979).
Fallows, J. National Defense. New York, 1981.
Farrar, L.L. Arrogance and Anxiety: The Ambwalence of German Power 1849-1914.
Iowa City, Ia., 1981.
The Short War Illusion. Santa Barbara, Calif., 1973.
.
735
I
Gallagher, J., and R. Robinson," The Imperialism of Free Trade," Economic History
Review 6 (1953).
Gansler, J.S. The Defense Industry. Cambridge, Mass., 1980.
Garder, M. L'Agonie du régime en Russie soviétique. Paris, 1966.
Gardner, R.N. Sterling-Dollar Diplomacy. New York, 1969. .
I
I
736
Gillard, D. The Struggle for Asia 1828-1961. London, 1977.
Gilhe, M.H: Foreign the Thunderbolt. Harrisburg, Penn., 1947.
Gilpin, R. War and Change in World Politics. Cambridge, 1981.
Ginsburgs, G., and C.E Pinkele. The Sino-Soviet Territorial Dispure, 1949-64. New
York, 1978.
and A.Z. Rubinstein, eds. Soviet Foreign Policy Towards Western Europe. New
,
York, 1978.
Giovannetti, L., and E Freed. The Decision to Drop the Bomb. London, 1967.
Gipson, L.L. The Coming of the Revolution 1763-1775. New York, 1962.
G rardet, R. La société militaire dans la Prance contemporaine. Paris, 1953.
Ciddée coloniale de la France sous la Troisième République 1871-1914. Paris,
.
1968.
Girault, R. Emprunts russes et investisements
françaisen Russie, 1887-1914. Paris,
1973.
Global 2000 Report to the President, The.Washington, D.C., 1980.
Glover, M. The Napoleonic Wars: An Illustrated History 1792-1815. New York, 1979.
The Peninsular War, 1807-1814: A Concise History Newton Abbott, 1974.
.
Goldsmith, R.W., "The Power of Victory: Munitions Output in World War II,"
Military Affairs 10 (1946).
Gollwitzer, H. Europe in the Age of Imperialism. London, 1969.
.
Geschichte des weltpolitischen Denkens, 2 vols. Göttingen, 1972, 1982.
Golovine, N. Russian Army in the World War. New Haven, Conn., 1932.
Gooch, J. The Plans of War: The General Staff and British Military Strategy, c. 1900-
1916. London, 1974.
Good, D.E The Economic Rise of the Habsburg Empire, 1750-1914. Berkeley, Calif.,
1984.
Gorce, P.M. de la. The French Army: A Military Political History. New York, 196 3.
Gordon, D.C. The Dominion Partnership in Imperial Defense 1870-1914. Baltimore,
Md., 1965.
Gormley, D.M., "A New Dimension to Soviet Theater Strategy," Orbis 29
(1985).
Gottman, J., ed. Center and Periphery. Beverly Hills, Calif., 1980.
Goubert, P. Louis XIV and Twenty Million Frenchmen. London, 1970.
Gough, B. The Royal Navy and the North West Coats of America 1810-1914.
Vancouver, 1971.
Gowa, J. Closing the Gold Window: Domestic Politics and the End of Bretton Woods.
Ithaca N.Y., 1983.
Grabaud, S.R. British Labour and the Russian Revolution 1917-1924. Cambridge,
Mass., 1956.
Graebner, N.A. America as a World Power. Wilmington, Del., 1984.
Graham, G.S. Great Britain in the Indian Ocean: A Study of Maritirne Enterprise
1810-1850. Oxford, 1967.
Graml., H., ed. Sommer 1939, Die Grossmächte und der europiiische Krieg. Stuttgart,
i 1979.
737
I
..................-........••••--••••••
••• Id- l i r i LMil ·••d FIIM..I•&Fei
"FLid l.I
.,Slibill ".l.--i.li
.
Gray., C., "Nudear Strategy: A Case for a Theory of Victory," International Security 4
(1979).
Greenwood, S., "Return to Dunkirk: The Origins of the Anglo-French Treaty of March
1947," Journalof Strategic Studies 6 (1983).
Grenville, J.A.S., and G.B. Young. Politics, Strategy and American Diplomacy: Studies
in Foreign Policy, 1873-1917. New Haven, Conn., 1966.
A World History of the Twentieth Century 1900-1945. London, 1980.
.
.
Europe Reshaped 1848-1878. London, 1980.
.
Lord Salisbu y and Poreign Policy: The Close of the Nineteenth Century, 1895-
1902. London, 1964.
Griffith, W.E., ed. Communism in Europe: Continuity, Change and the Sino-Soviet
Dispute, 2 vols. Cambridge, Mass., 1964-66.
, "Superpower Problems in Europe: A Comparative Assessment," Orbis 29 (1986).
The Ostpolitik of the Federal Republic of Germany. Cambridge, Mass., 1978.
.
Politik und
Kultur 9 (1982).
Die deutsche Prage: Ein Problem der europ¿iischen
. Geschichte seit 1800. Munich,
1985.
Grunwald, J., and K. Flamm. The Global Factory: Foreign Assembly in International
Trade. Washington, D.C., 1985.
Guéry, A. "Les finances de la monarchie française," Annales 33 (1978).
Guilmartin, J.E, Gunpowder and Galleys: Changing Technology and Mediterranean
Warfare at Sea in the Sixteenth Century. Cambridge, 1974.
Guinn, P. British Strategy and Politics, 1914-1918. Oxford, 1965.
Gulick, E.V. Europe's Classical Balance of Power. New York, 1967 edn.
Gunsberg. J.A. Divided and Conquered: The Prench High Command and the Defeat of
the West, 1940. Westport, Conn., 1979.
Gustafson, T., "Energy and the Soviet Union," International Security 6 (1981-82).
Hadley, A.T. The Straw Giant: Triumph and Failure: America's Armed Forces. New
York, 1986.
Hagan, K.J.,ed. In Peace and War: Interpretations of American Naval History, 1775- i
1978. Wetport, Conn., 1978.
Haig, A. Caveat. New York, 1984.
Hale, J.R., ed. Europe in the Later Middle Ages. London, 1965.
"Armies, Navies and the Art of War," New Cambridge Modern History, vol. ii.
,
Cambridge, 1958.
War and Society in Renaissance Europe 1450-1620. London, 1985.
.
Hale, O.J. Germany and the Diplomatic Revolution 1904-1906. Philadelphia, 1931.
Hall, J.W. Government and Local Power in Japan. Princeton, N.J., 1966.
Halpern, P. The Mediterranean Naval Situation, 1908-1914. Cambridge, Mass.,
1971.
Hamerow, T. Restoration, Revolution, Reac:ion: Economics and Politics in Germany.
Princeton, N.J.,1958.
Hamilton, A. The Appeal of Fascism. London, 1971.
I
738 i
I
Hamilton, C.E., "The Royal Navy, La Royale and the Militarinaziton of Naval
Warfare, 1840-1870" Journal of Strategic Studies 6
(1983).
Hamilton, E.J.,"Origin and Growth of National Debt in Western Europe," American
Economic Review 37 (1947).
Hammond, T.T. Red Flag over Afghanistan. Boulder, Col., 1984.
Hanrieder, W.E West German Foreign Policy 1949-1963. Stanford, Calif., 1967.
Haraszti, E. The Invaders: Hitler Occupies the Rhineland. Budapest, 1983.
Treaty-Breakers
.
739
l
Henrickson, A.K., "The Creation of the North Atlantic Alliance, 1948-1952," Naval
War College Review 32 (1980).
Hentschel, V., "Produktion, Wachstum und Produktivität in England. Frankreich und
Deutshland vor der Mitte des 19. Jahrhunderts bis zum Ersten. Weltkrieg,"
Vierteljahresschrift für Sozial und Wirtschaftsgeschichte 68 (1981).
Herken, G. Counsels of War. New York, 1985.
The Winning Weapon: The Atomic Bomb in the Cold War 1945-1950. New York,
.
1980.
Herrick, R.W. Soviet Naval Strategy. Annapolis, Md., 1968.
Herring, G. America's Longest War: The United States and Vietnam, 1950-1975. New
York, 1979.
Herspring, D.R., and L Volgyes, "Political Reliability in the Eastern European Warsaw
Pact Armies," Armed Forces and Society 6 (1980).
Herwig, H.H. Politics of Frustation: The United States in German Naval Planning,
1889-1941. New York, 1976.
Hess, A.C., "The Evulution of the Ottoman Seaborne Empire in the Age of Oceanic
Discoveries, 1453-1525," American Historical Review 75 (1970).
Hiden, J. Germany and Europe 1919-1939. London, 1977.
Higginbotham, D., ed. Reconsiderations on the Revolutionar War.Westport, Conn.,
1978.
The War of American Independence.
.
Bloomington, Ind, _1977 edn.
Higham, R. R. Air Power: A Concise History. Manhattan, Kan., 1984 edn.
Higonnet, P.LR., "The Origins of the Seven Years War," Journal of Modern History 40
(1968). .
Hildebrand, G.H. Growth and Structure in the Economy of Modern Italy. Cambridge,
Mass., 1965.
Hildebrand, K., "Staatskunst oder Systemzwang? Die 'Deutsche Frage' als Problem der
Weltpolitik," Historische.Zeitschrift 228 (1979).
The Third Reich. London, 1984.
.
Düsseldorf, 1980.
.
Germany and the Two World Wars. Cambridge, Mass., 1981.
Hitlers Strategie: Politik und Kriegsfiihrung 1940-41. Frankfurt, 1965.
.
Hinsley, F.H., et al. British Intelligence in the Second World War, vol. ii. London, 1981.
Power and the Pursuit of Peace. Cambridge, 1967.
.
Hochmann, J. The Soviet Union and the Failure of Collective Security 1934-1938.
g
Rhaca, N.Y, 1984.
Hodgson, M.G.S. The Venture of Islam. Chicago, 1924.
Hoensch, J.K. Sowietische Osteuropa-Politik 1945-1974. Düsseldorf, 1977.
Hoffman, S., ed. In Search of France. Cambridge Mass., 1963.
.
Gulliver's Troubles. New York, 1968.
.
Primacy or World Order? New York, 1978.
Hof fmann, W.G. Das Wachstum der deutschen Wirtschaft seit der Mitte des 19.
Jahrhunderts.Berlin, 1965.
Holland, R.E Britain and the Commonwealth Alliance, 1918-1939. London, 1981.
740
. .
European Decolonization:
The British, French, Dutch, and Belgian Empires 1919-
1963. London, 1978.
Holloway, D. The Soviet Union and the Arms Race, 2nd edn. New Haven, Conn.,
1984.
Holmes, R. The Road to Sedan: The French Army, 1866-1870. London, 1984.
Holt,.S. The Common Market: The Conflict of Theory and Practice. London, 1967.
Holzle, E. Die Selbstentmachtung Europas. Göttingen, 1975.
Holzman, F.D., "Are the Soviets Really Outspending the US on Defense?,"
International Security 4 (1980).
Financial Checks on Soviet Defense Expenditures. Lexington, Mass., 1975.
.
6 (1982).
Homze, E.L. Arming the Luftwaffe. Lincoln, Neb., 1976.
Hope-Jones, A. Income Tax in the Napoleonic Wars. Cambridge, 1939.
Horn, R.C. The Soviet Union and India. The Limits of Influence. New York, 1981.
Horne, A. The French Army and Politics 1870-1970. London, 1984.
Horowitz, D. The Free World Colossus. New York, 1971 edn.
Hosking, G. A History of the Soviet Union. London, 1985.
Hough, J.E, and M. Fainsod. How the Soviet Union Is Governed. Cambridge Mass.,
1979.
Howard, M. ed. The Theory and Practice of War. London, 1965.
The British Way in Warfare. Neale Lecture, London, 1975.
.
The Franco-Prussian
.
War. London, 1981 edn.
Howarth, S. The Fighting Ships of the Rising Sun: The Drama of the Imperial
Japanese
Navy 1895-1945. New York, 1983.
Hucker, C.O. China's Imperial Past. Stanford, Calif., 1975.
Hudson, G.F. The Far East in World Affairs, 2nd edn. London, 1939.
Hueckel, G., "War and the British Economy, 1793-1815: A General Equilibrium
Analysis," Explorations in Economic History 10 (1972).
Hufton, O. Europe: Privilege and Protest 1730-1789. London, 1980.
Hunt, E., and A. Preston, eds. War Aims and Strategic Policy in the Great War.
London, 1977.
Hyam, R. Britain's Imperial Century 1815-1914. London, 1975.
Hynes, W.G. The Economics of Empire: Britain, Africa and the New Irpperialism,
1870-75. London, 1979.
Imlah, A.H. Economic Elements in the "Pax Britannica." Cambridge Mass., 1958.
Inalcik, H. The Ottoman Empire: Conquest, Organization and Economy: Collected
Studies. London, 1978.
The Ottoman Empire: The Classical Age 1300-1600. New York, 1973.
.
Ingram, E., ed., "The Great Game in Asia," The International History Review 2
(1980).
Commitment to Empire: Prophecies of the Great Game in Asia, 1797-1800.
.
Oxford, 1981.
The Beginning of the Great Game in Asia 1828-1834. Oxford, 1979..
.
741
I
Iseley, J.A., and P.A. Crowl. The U.S. Marines and Amphibious War. Princeton, N.J.,
1945.
Ismay, Lord, NATO-- The First Five Years, 1949-1954. Utrecht, 1954.
Israel, J.L, "A Conflict of Empires: Spain and the Netherlands 1618-1648," Past and
Present 76 (1977).
The Dutch Republic and the Hispanic World, 1606-1661. Oxford, 1982.
.
24 (1980).
Joffe,J.., "European-American Relations: The Enduring Crists," Foreign Affairs 59
(1981).
Johnson,A.R., et al. East European Military Establishments: The Warsaw Pact
Northern Tier. New York, 1982.
Johnson,C. MITI and the JapaneseMiracle: The Growth of Industrial Policy 1925-
1975. Stanford, Calif., 1982.
Johnson,F.A. Defense by Committee. London, 1960.
JohnsonP.M., and W.R. Thompson, eds. Rhythms in Politics and Economics. New
York, 1985.
Joll,J., ed. The Decline of the Third Republic. New York, 1959.
Europe Since 1870. London, 1973.
.
Jones,C., ed. Britain and Revolutionary France: Conflict, Subversion and Propaganda.
Exeter, 1983.
Jones,D.R., "Nicholas II and the Supreme Command," Sbornik 11 (1985).
Jones,E., "Manning the Soviet Military," International Security 7 (1982).
.
"Minorities in the Soviet Armed Forces," Comparative Strategy 3 (1982).
Jones,E.L., and G.E Mingay, eds. Land, Labour and Population of the Industrial
Revolution. London, 1967.
The European Miracle: Environments, Economies and Geopolitics in the History
.
742
Kaldor, M. The Baroque Arsenal. London, 1982.
Kamata S. Japan in the Passing Lane. New York, 1984.
Kamen, H. Spain 1469-1714. London, 1983.
Kan, M.Y.M. Mainland China's Modernization: Its Prospects and Problems. Berkeley,
Calif., 1982.
Kanet, R., ed. The Soviet Union and the Developing Nations. Baltimore, 1974.
Kann, R.A. A History of the Habsburg Empire 1526-1918. Berkeley, Calif., 1974.
Kanya-Forsmer, A.S. The Conquest of the Western Sudan: A Study in French Military
Imperialism. Cambridge, 1969.
lgaplan, E The Wizards of Armageddon. New York, 1983.
Kaplan, H. Russia and the Outbreak of the Seven Years War. Berkeley, Calif., 196 8.
Kaplan, L.S. The United States and NATO: The Formative Years. Lexington, Ky.,
1984.
Karnow, S. Vietnam: A History. New York, 1984.
Kaser, M. Comecon. London, 1967.
Katzenstein, P.J.,ed. Between Power and Plenty: Foreign Economic Policies of
Advanced Industrial States. Madison, Wi., 1978.
Kazemzadeh, E Russia and Britain in Persia 1864-1914. New Haven, Conn., 1968.
Kazokins, J., "Nationality in the Soviet Army," Journalof the Royal United Services
Institute forDefense Studies 130 (1985).
Keegan, J. The Pace of Battle. Harmondsworth, Mddsx., 1978.
Keeny, S.M., and W.K.H. Panofsky, "MAD vs. NUTS: The Mutual Hostage
Relationship of the Superpowers," Foreign Affairs 60 (1681-82).
Keep, J.H.L., "The Military Style of the Romanov Rulers," War and Society 1 (1983)
, "Russia," New Cambridge Modern History, voL xi. Cambridge, 1962.
Keiger, J.EV. France and the Origins of the First World War. London, 1983.
Kelleher, C.M. Germany and the Politics of Nuclear Weapons. New York, 1975.
Kemp, T. Economic Forces in French History. London, 1971.
.
Industrialization in Nineteenth-Century Europe. London, 1969.
.
The French Economy 1913-39: The History of a Decline. New York, 1972.
Kendrick, A. The Wound Within: Arnerica in the Vietnam Years, 1945-1974. Boston,
1974.
Kendrick, M.S. A Century and a Half of Federal Expenditures. New York, 1955.
Kenez, P., "Russian Officer Corps ßefore the Revolution: The Military Mind," Russian
Review 3 (1972).
Kennan, G.E The Decline of Bismarck's European Order: Franco-Russian Relations
1875-1890. Princeton, N.J., 1979.
American Diplomacy. Chicago, 1984 edn.
.
The Fateful Alliance: France, Russia, and the Coming of the First World War. New
.
York, 1984.
Kennedy, D. Over Here: The First World War and American Society. Oxford, 198.0.
Kennedy, G. Defense Economics. London, 1983.
Kennedy, P.M., ed. The War Plans of the Great Powers 1880-1914. London, 1979.
Strategy and Diplomacy, 1860-1945; Eight Essays. London, 1983.
.
Kennet, L. The French Armies in the Seven Years War: A Study in _Military
Organization and Administration. Durham, N.C., 1967.
Keohane, R.O., "State Power and Industry Influence: American Foreign Oil Policy in
the 1940s," International Organization 36 (1982).
743
I
¯l
'
I
I
Kerner, R.J. The Urge to the Sea. New York, 1971 reprint.
Kersaudy, F. Churchill and De Gaulle. London, 1981.
Kershaw, I. Popular Opinion and Political Dissent in the Third Reich: Bavaria I 933-
1945. Oxford, 1983.
The Nazi Dictatorship. London, 1985.
.
Kiraly, B.K., and G.E. Rothenberg, eds. War and Society in Eastern
Europe, vol, i. New
'
York, 1979..
Kiser, J.W., "How the Arms Race Really Helps Moscow Foreign Policy 60 "
(1985).
Kissinger, H. A World Restored: Metternich, Castlereagh and'the Problems of Peace
1812-1822. Boston, 1957.
.
Koch, H.W., ed. The Origins of the First World War. London, 1982.
Kochan, L, and R. Abraham. The Making of Modern Russia. Harmondsworth,
Mddsx., 1983 edn.
Kocka, J. Facing Total War: German Society 1914-1918. Leamington Spa, 1984.
Koenigsberger, H.G., "The Empire of Charles V in Europe," New Cambridge Modern
History, vol. ii. Cambridge, 1958.
"Western Europe and the Power of Spain," New Cambridge Modern History, vol.
,
3. Cambridge, 1968.
The Government of Sicily Under Philip II. London, 1951.
.
N.Y., 1963.
Laird, R.E France, the Soviet Union, and the Nuclear Weapons Issue. Boulder, Col.,
1986.
"The French Strategic Dilemma," Orbis 28 (1984).
,
Lambi, I.N. The Navy and German Power Politics 1862-1914. London, 1984.
Landes, D. The Unbound Prometheus: Technological Change and Industrial
Development in Western Europe from 1750 to the Present. Cambridge, 1969.
Langer, W.L. European Alliances and Alignments 1871-1890. New York, 1950 edn.
The Diplomacy of Imperialism 1890-1902, 2nd edn. New York, 1965.
.
745
I
Liddell Hart, B.N., ed. The Red Army. New York, 1956.
.
History of the First World War. London, 1970 edn.
.
History of the Second World War. London, 1970.
Lieven, D.C.B. Russia and the Origins of the First World War. London, 1983.
Lifton, R.J.Home fromthe War: Vietnam Veterans. New York, 1983.
Lincoln, W.B. Passage Through Armageddon: The Russians in the War and Revolution
1914-1918. New York, 1986.
Linder, S.B. The Pacific Century. Stanford, Calif., 1986.
Linderman, G.F. The Mirror of War: American Society and the Spanish-American War.
Ann Ar bor, Mich., 1974.
Link, A.S. Wilson, 5 vols. Princeton, N.J., 1947-65.
Lippmann, W. U.S. Foreign Policy: Shield of the Republic. Boston, 1943.
Litwak, R.S. Détente and the Nixon Doctrine: American Foreign Policy and the
Pursuit of Stability, 1969-1975. Cambridge, 1984.
Lloyd, C.'The Nation and the Navy. London, 1961.
Loades, D.M. Politics and the Nation 1450-1660. London, 1974.
Lobonov-Rostovsky, A.A. Russia and Europe 1789-1825. Durham, N.C., 1947.
Lo Jung-pang,"The Decline of the Early Ming Navy," Orient Extremus 5 (1958).
"The Emergence of China as a Sea Power During the Lath Sung and Early Yuan
,
746
Mack Smith, D. Italy: A Modern History. Ann Arbor, Mich., 1959.
Mussolini's Roman Empire. London, 1976.
.
Chicago, 1983.
The Rise of the- West. Chicago, 1967.
.
Madariaga, I. de. Britain, Russia and the Armed Neutrality of 1780. London, 1962.
Russia in the Age of Catherine the Great. London, 1981.
,
Maddison, A., "A Comprasion of Levels of GDP per Capita in Developed and
Developing Countries, 1700-1980," Journalof Economic History 43 (1983).
Magahlaes-Godinho, V. Déconomie de l'Empire Portugais aux XV' et XVP siècles.
Paris, 1969.
Mahan, A.T. Sea Power in Its Relations to the War of 1812, 2 vols. London, 1905.
The Influence.of Sea Power upon History 1660-1783. London, 1965 edn.
.
York, 1981.
Mansergh, N. The Commonwealth Experience. London, 1969.
Marder, A.J.Prom the Dreadnought to Scapa Flow: The Royal Navy in the Fisher
Period, vol. i, The Road to War, 1904-1914. London, 1961.
Old Friends, New Enemies: The Royal Navy and the Imperial
.
JapaneseNavy.
Oxford, 1981.
The Anatomy of British Sea Power. Hamden, Conn., 1964 reprint.
.
Review 75 (1970).
Marks, S. The Illusion of Peace: International Relations in Europe 1918-1933.
London, 1976.
Marriss, S. Deficits and the Dollar: The World Economy at Risk.Washington, D.C.,
1985.
747
Masson, P., "La Marine française en 1939-40," Revue historique des armées 4 (1979).
Mathias, P..The First Industrial Nation: An Economic History of Britain 1700-1914.
London, 1969.
and P. O'Brien. "Taxation in Britain and France, 1715-1810,"
,
Journalof
European Economic History 5 (1976).
Matloff, M. Strategic Planning for Coalition Warfare, 1943-1944.Washington, D.C.,
1959.
Mattingly, G. Renaissance Diplomacy. Harmondsworth, Mddsx., 1965.
May, A.J. The Habsburg Monarchy 1862-1916. Cambridge M.ass., 1960.
The Passing of the Habsburg Monarchy, 1914-1918, 2 vols. Philadelphia, 1966.
.
May, E.R., ed. Knowing One's Enemies: Intelligence Assessment Before the Two World
Wars. Princeton, N.J., 1984.
American Imperialism: A Speculative Essay. New York, 1968.
.
Imperial Democracy: The Emergence of America as a Great Power. New York, 1961.
.
Mayer, A.J.Political Origins of the New Diplomacy. New York, 1970 edn.
Politics and Diplomacy of Peacemaking: Containment and Counterrevolution
.
at
Versailles 1918-1919. London, 1968.
MccGwire, M. Soviet Naval Developments. New York, 1973.
Soviet Naval Influence. New York, 1977.
.
.
Soviet Naval Policy. New York, 1975.
Mearsheimer, J. Conventional Deterrence. Ithaca, N.Y., 1983.
Medlicott, W.N. British Foreign Policy Since Versailles, 1919-1963. London, 1968.
Mellor, R.E.M. The Soviet Union and Its Geographical Problems. London, 1982.
Mendelsohn, K. Science and Western Domination. London, 1976.
Mendl, W. Deterrence and Persuasion: French Nuclear Armament in the Context of
National Policy, 1945-1969. London, 1970.
Menon, K. Soviet Power and the Third World. New York, 1985.
Meyers, R. Britische Sicherheitspolitik 1934-1938. Düsseldorf, 1976.
Middlebrook, M. The Kaiser's Battle: 21 March 1918. London, 1978.
Middlemas, K. Diplomacy of Illusion: The British Government and Germany 1937-39.
London, 1972.
Middleton, R. The Bells of Victory. Cambridge, 1985. .
748
Mills, W Arms and Men. New York, 1956.
Milward, A.S. The Economic Effects of the World Wars in Britain. London, 1970.
The German Economy at War. London, 1965.
.
Minchinton, W.E.; ed. The Growth of English Overseas Trade in the Seventeenth and
Eighteenth Centuries. London, 1969.
itchell, A. The Gennan Influence in France after 1870: The Formation of the
Prench
Republic. Chapel Hill, N.C., 1979.
Victors and Vanquished: The German Influence on Army and Church in Prance
.
749
Munting, R. The Economic Development of the USSR. London, 1982.
Murphy, B. A History of the British Economy. London, 1973.
Murray, W., "German Air Power and the Munich Crisis," War and Society 1 (1976).
. Luftwaffe. Baltimore, Md., 1985.
, "Munich, 1938: The Military Confrontation," Journal of Strategic Studies 2
(1979).
.
The Change in the European Balance of Power, 1938-1939. Princeton, N.J., 1984.
Mysyrowics, L. Autopsie d'une Defaite: Origines de l'effrondrement militaire français
de 1940. Lausanne, 1973.
Neal, L., "Interpreting Power and Profit in Economic History: A Case Study of the
SevenYears War," Journal of Economic History 37.(1977).
Needham, J. Science and Civilization in China, vol. iv, Civil Engineering and Nautics.
Cambridge, 1971.
. The Development of Iron and Steel Technology in China. London, 1958.
. The Grand Titration. Science and Society in East and West. London, 1969.
Nef. J.U. War and Human Progress. New York, 1968.
Neidpath, J. The Singapore Naval Base and the Defense of Britain's Eastern Empire
1919-1941. Oxford, 1981.
Neilson, K., "Watching the 'Steamroller': British Observers and the Russian Army
Before 1914." Journal of Strategic Studies 8 (1985).
Nettl, J.P. The Soviet Achievement. London, 1967.
Nicholls, A.J.Weimar and the Rise of Hitler. London, 1979 edn.
Nicolson, H.G. The Congress of Vienna. London, 1946.
Niedhart, G., "Appeasement: Die britische Antwort auf die Krise des Weltreichs und
des internationalen Systems vor dem zweiten Weltkrieg." Historische Zeitschrift
226 (1978).
. Handel und Krieg in der britischen Weltpolitik 1738-1763. Munich, 1979.
meyer, J. Das österreichische Militärwesen·im Urnbruch. Osnabrück, 1979.
Nipperdey, T. Deutsche Geschichte 1800-1866. Munich, 1983.
Nish, I. Japan'sForeign Policy, 1869-1942. London, 1978.
.
The Anglo-Japanese Alliance. London, 1966.
.
The Origins of the Russo-Japanese War. London, 1985.
Nitze, P., "The Development of NSC-68," International Security 5 (1980).
Nobutaka, I, ed. Japan'sDecision for War. Stanford, Calif., 1967.
Norman, E.H. Japan's Emergence as a Modern State. New York, 1940.
North D.C., and R.P. Thomas. The Rise of the Western World. Cambridge, 1973.
North, R.C. Moscow and the Chinese Communists. Stanford, Calif., 1953.
Northedge, ES., and A.Welles. Britain and Soviet Communism: The Impact of a
Revolution. London, 1982.
The Troubled Giant: Britain Among the Great Powers. London, 1966.
.
750
Okamoto, S. TheJapanese Oligarchy and the Russo-Japanese War. New York, 1970.
Olsen, E.A. U.S.-Japan Strategic Reczprocity: A Neo-Internationalist View. Stanford,
Calif., 1985.
Oman, C. A History of the Art of War in the Middle Ages, 2 vols. London, 1924.
A History of the Art War in the Sixteenth Century. Lond on, 1937.
.
Owen, R., and R. Sutcliffe, eds. Studies in the Theory of Imperiaksm. London, 1972.
Oye, K.A., et al., eds. Eagle Defiant: United States Foreign Policy in the 1980s. Boston,
1983.
et al.,- eds. Ea¿le Entangled: U.S. Foreign Policy in a Complex World. New York,
,
1979.
Padfield, P. Guns at Sea. London, 1973.
The Battleship Era. London, 1972.
.
Tide of Empires: Decisive Naval Campaigns in the Rise of the West, 2 vols.
.
751
\
Perkins, B. Prologue to War: England and the United States 1805-1912. Berkeley,
Calif., 1961.
The Great Rapprochement. New York, 1969.
Perkins, D.H., ed. China's Modern Economy in Historical Perspective. Stanford, Calif.
1975.
Petersen, E.N. The Lirnits of Hitler's Power. Princeton, N.J., 1969.
Petersen, P.A., and J.G. Hines, "The Conventional Offensive in Soviet Theater
Strategy," Orbis 27 (1983).
.
Pflanze, O. Bismarck and the Development of Germany: The Period of Unification
1815-1871. Princeton, N.J., 1963.
Pierre, A.J.Nuclear Politics: The British Experience with an Independent Strategic
Nuclear Force, 1939-1970. London, 1972.
,
ed. Nuclear Weapons in Europe. New York, 1984.
Pigasse, J.P. Le bouclier d'Europe. Paris, 1984.
Pintner, W, "Inflation in Russia During the Crimean War Period," Arnerican Slavic and
East European Review 8 (1959).
Pitt, B. 1918 -- The Last Act. New York, 1962.
Pivka, O. von. Navies of the Napoleonic Era. Newton Abbott 1980.
Plesur, M. America's Outward Thrust: Approaches to Poreign'Affairs 1865-1890.
DeKalb, IIL, 1971.
Polisensky, J.V. The Thirty Years War. London, 1971.
Pollard, S. Peaceful Conquest: The Industrializatieon of Europe 1760-1970. Oxford,
1981.
- The
.
Wasting of the British Economy. London, 1982.
Polmar, N. Soviet Naval Developments, 1982, 4th edn. Annapolis, Md., 1981.
Polonsky, A. The Great Powers and the Polish Question1941-1945. London, 1976.
Porch, D. The March to the Marne.· The French Army 1871-1914. Cambridge, 1981.
Porter, B. Britain, Europe and the World, 1850-1982: Delusions of Grandeur. London,
1983.
. The Lion's Share: A Short History of British Imperialism 1850-1970. London,
1976.
Posen, B.R. The Sources of Military Doctrine: France, Britain and Germany Between
the World Wars. Ithaca, N.Y., 1984.
Postan, M.M. An Economic History of Western Europe, 1945-1964. London, 1967.
Potichny, P.T., ed. The Ukraine in the Seventies. Oakville, Ont., 1982.
Potter, E.B., ed. Sea Power: A Naval History. Annapolis, Md., 1981.
Potter, G.R., ed. The New Cambridge Modern History, vol i, The Renaissance 1493-
1520. Cambridge, 1961.
Pounds, N.J..G. An Historical Geography of Europe 1500-1840. Cambridge, 1979.
,
and S.S. Ball, "Core Areas and the Development of the European States System,"
Annals of the Association of American Geographers 54 (1964).
Powers, T. The War at Home: Vietnam and the American People, 1964-1968. New
York, 1973. -
752
Price R. The Economic Modernization of France. London, 1975.
Prins, G, ed. The Nuclear Crisis Reader.New York, 1984.
Qaisar,A.J.The Indian Response to European Technology and Culture, A.D. 1498-
1707. Delhi, 1982.
Quester,G. Nuclear Proliferation: Breaking the Chain. Madison, Wi., 1981.
Quimby,R.S. The Background of Napoleonic Warfare. New York, 1957.
Quinn,D.B., and A.N. Ryan. England's Sea Empire, 1550-1642. London, 1983.
Radice, L. Prelude to Appeasement: East Central European Diplomacy in the Early
1930s. New York, 1981.
Ryeff, M. Imperial Russia 1682-1825. New York, 1971.
Rigsdale, H. Détente in the Napoleonic Era: Bonaparte and the Russians. Lawrence,
Kan., 1980.
Rahman, H., "British Post-Second World War Military Planning for the Middle East,"
Journal of Strategic Studies 5 (1982).
Ramsay, J.E Anglo-French Relations 1763-70: A Study of Choiseul's Foreign Policy.
Berkeley,Calif., 1939.
Ransom, R.L., et al., eds. Explorations in the New Economic History. New York,
1982.
Ranum, O., ed. National Consciousness, History and Political Culture in Early
Modern Europe. Baltimore, 1975.
Rapp, R.T., "The Unmaking of the Mediterranean Trade Hegemony," Journal of
Economic History 35 (1975).
Rappaport, A. Henry L. Stimson and Japan,1931-1933. Chicago, 1963.
Rasler, K.A., and W.R. Thompson, "Global Wars, Public Debts, and the Long Cycle,"
World Politics 35 (1983).
Rath, R.J.,The Fall of the Napoleonic Kingdom of Italy. New York, 1941.
Raulff, H. Zwischen Machpolitik und Imperialismus: Die deutsche Frankreichpolitik
1904-5. Düsseldorf, 1976.
Reamington, R.A. The Warsaw Pact. Cambridge, Mass., 1971.
Redlich, F. "Contributions in the Thirty Years War," Economic History Review 12
(1959).
.
The German Military Enterpriser and His Work Force, 2 vols.Wiesbaden, 1964.
Rees, D. Korea: The Limited War. New York, 1966
Regla, J., "Spain and Her Empire," New Cambridge Modern History, vol. v.
.
Cambridge, 1961.
Reinhard, W. Geschichte der europäischen Expansion, vol. i. Stuttgart, 1983.
Les Relations franco-allemandes 1933-1939. Paris, 1976.
Les Relations franco-britanniques 1935-39. Paris, 1975.
Reynolds, C.G. Command of the Sea: The History and Strategy of Maritime Empires.
New York, 1974.
"Imperial Japan'sContinental Strategy," U.S. Naval Institute Proceding 109
,
(1983). .
753
\
Robertson E.M., ed. The Origins of the Second World War. London, 1971.
Robertson R.M. History of American Economy. New York, 1975 edn.
Robinson R.W. Gallagher, and A. Denny. Africa and the Victorians: The Official Mind
of Imperialism, 2nd edn. London, 1982.
Rodger, A.B. The War of the Second Coalition, 1798-180 Oxford, 1964.
Rogge. H. Russia in the Age of Modernization and Revolution 1881-1917. London,
1983.
Rohe, K., ed. Die -Westmächte und das Dritte Reich 1933-1939. Paderborn, 1982.
Röhl, J.C.G., "A Document of 1892 on Germany, Prussia and Poland," Historical
Journal 7 (1964).
and N. Sombart, eds. Kaiser Wilhelm II: New Interpretations.
, Cambridge, 1982.
Roider, K.A. Austria's Eastern Question1700-1790. Princeton,
N.J., 1982.
Rolfe, S. The International Corporation. Paris, 1969.
Ropp, T. The Development of a Modern Navy: French Naval Policy 1871-1904.
Anapolis, Md., 1987.
War in the Modern World. Durham N'.C., 1959.
.
Ropponen, R. Die Kraft Russlands: Wie beurteilte die politische und militiirische
Fiihrung der europ¿iischen Grossmächte in der Zeit von 1905 bis 1914 die Kraft
Russlands? Helsinki, 1968.
Rosecrance, R. ed. America as a Ordinary Power, Ithaca, N.Y., 1976.
The Rise of the Trading State. New York, 1985.
.
Rosenberg, D.A., "A Smoking Radiating Ruin at the End of Two.Hours. Documents
on American Plans for Nuclear War with the Soviet Union, 1954-55,"
International Security 6 (1981-82).
"American Atomic Strategy and the Hydrogen Bomb Decision," Journalof
,
Ross, G. The Great Powers and the Decline of the Euroıëan tes System 1914-1945.
London, 1983.
Ross. S.T. European Diplomatic History 1789-19Ï5: Prance Against Europe. Malabar,
Fla., 198 1 reprint.
.
I
·
754 Ii
The World Economy: History and Prospect. Austin, Tex., 1978.
.
Rothenberg, G.E., B.K. Kiraly, and P.F. Sugar, eds. East Central European Society and
War in the Pre-Revolutionary Eighteenth Century. New York, 1982.
Napoleon's Great Adversaries: The Archduke Charles and the Austrian Army
.
Rothstein, R.L. The Third World and U.S. Foreign Policy. Boulder, Col., 1981.
The Weak in the World of the Strong. The Developing Countries in the
.
I
755
I
\
i
i
Schaller, M. The American Occupation of Japan: The Origins of the Cold War in Asia.
New York, 1985.
Schell, J. The Fate of the Earth. New York, 1982.
Schell, O. To Get Rich Is Glorious. China in the 80s. New York, 1985.
Schilling, W.R., et al. Strategy, Politics, and Defense Budgets. New York, 1962.
Schmidt, G. England in der Krise: Grundziige und Grundlagen der britischen
Appeasement-Politik, 1930-1937. Opladen, 1981.
"Wozu noch politische Geschichte?," Aus Politik und Zeitgeschichte B17
,
Segal, G., ed. The China Factor: Peking and the Superpowers. London, 1982.
The Soviet Union in East Asia. Boulder, Col., 1983:
.
,
and W. Tow, eds. Chinese Defense Policy. Londo 1 84,
.
Defending China. London, 1985.
, "Defense Culture and Sino-Soviet Relatio Journalof Strategic History 8 -
(1985).
.
The Great Power Triangle. London, 1982.
Servan-Schreiber, J.J. The American Challenge. Harrnondsworth, Mddsx., 1969 edn.
Seton-Watson, C. Italy fromLiberalism to Fascism. London, 1967.
Seton-Watson, R.W. The Russian Empire 1801-1917. Oxford, 1967.
I
J
1
|
756
||
I
Shaw, A.G.L., ed. Great Britain and the Colonies 1815-1865. London, 1970.
Shay, R.P. Britsh Rearnament in the Thirties: Politics and Profits. Princeton,
N.J.,
1977.
Shennan, J.H. The Origins of the Modern European State 1450-1725. London, 1974.
Sherman, A.J.,
"German-Jewish Bankers in World Polidcs: The Financing of the Russo-
JapaneseWar," Leo BaeckInstitute Yearbook 28 (1983).
Sherwig, J.M. Guineas and Gunpowder: British Poreign Aid in the Wars with France
1793-1815. Cambridge, Mass., 1969.
Sherwin, M.J.A World Destroyed: The Atomic Bomb and the Grand Alliance. New
·York, 1975.
.
Shiba, Y. Commerce and Society in Sung China. Ann Arbor, Mich., 1970.
Showalter, D. Railroads and Rifles: Soldiers, Technology and the Unification of
Germany. Hamden, Conn., 1975.
Shuker, S.A. The End of French Prodominance in Europe: The Financial Crisis of 1924
and the Adoption of the Dawes Plan. Chapel Hill,
N.C., 1976.
Shulman, M.D. Stalin's Foreign Policy Reappraised. New York, 1969.
Sick, G. All Fall Down: America's Tragic Encounter with Iran. New York, 1985.
Sidorov, A.L. The Economic Position of Russia During the First World War. Moscow,
1973.
Siegelbaum, L.H. The Politics of Industrial Mobilization in Russia, 1914-1917. New
York, 1984.
Silberling, N.J., "Financial and Monetary Policy of Great Britain During the
Nepoleonic Wars," QuarterlyJournalof Economics 38 (1923-24).
Silverman, D.P. ReconstructingEurope After the Great War. Cambridge, Mass., 1982.
Simmons, R.R. The Strained Alliance. New York, 1975.
Skalweit, A. Die deutsche Kriegsnährungswirtschaft. Berlin, 1927.
Sked, A., ed. Europe's Balance of Power 1815-1848. London, 1979.
The Survival of the Habsburg Empire: Radetsky, the Imperial Army and the Class
.
757
I
I
I
Japan and the Declme of the West in Asia 1894-1943. London, 1979.
Stoye, J.W. Europe Unfolding 1648-1688. London, 1969.
The Siege of Vienna. London, 1964.
.
1984.
Stradling, R.A., "Catastrophe and Recovery: The Defeat of Spain 1639-.43," History
64 (1979).
Europe and the Decline of Spain: A Study of the Spanish System, 1580-1720.
.
London, 1981.
Strengthening Conventional Deterrence in Europe: PrgghŠWthe 1980s..New York,
1983.
Strode, D.L., "Arms Control and Sino-Soviet Reg¢ions," Orbis 28 (1984).
Stueck, W.W. The Road to Confrontation. Chapéf Hill, N.C., 1981.
Sullivan, L., "A New Approach to Burden-Sharing," Foreign Policy 60 (1985).
Summers, H.G. On Strategy: A Critical Analysis of the Vietnam War. New York, 1972.
Summer, B.H. Peter the Great and the Emergence of R.ussia. London, 1940.
Russia and the Balkans 1870-1880. London, 1937.
.
758
Sutter, R. China Watch: Toward Sino-American Reconciliation. Baltimore, 1978.
Svennilson, I. Growth and Stagnation in the European Economy. Geneva, 1954.
Symcox, G. The Crisis of French Sea Power 1689-1697. The Hague, 1974.
Syrett, D. Shipping and the American War 1775-83. London, 1970.
Szamuely, T. The Russian Traditions, London, 1974.
Taagepera, R., "Growth Curves of Empires," General Systems 13 (1968).
"Size and Duration of Empires: Systematicsof Size," Social Science Research 7
,
(1978).
Taborsky, E. Communist Penetration of the Third World. New York, 1963.
albott, S. Deadly Gambits: The Reagan Administration and the Stalemate in Nuclear
Arms Control. New York, 1984.
Tamborta, A., "The Rise of Italian Industry and the Balkans,"
Journalof European
Economic History 3 (1974).
Taubman, W Stalin's American Policy: Prom Entente to Détente to Cold War. New
York, 1982.
Taylor, A.J.P. The Origins of the Second World War. Harmondsworth, Mddsx., 1964
edn.
The Struggle forMastery in Europe 1848-1918. Oxford, 1954.
.
The Trouble-Makers: Dissent over Poreign Policy, 1789-1939. London, 1969 edn.
.
Thorne, C. The Issue of War: States, Societies, and the Far Eastern Conflict of 1941-
1945. London, 1985.
The Limits of Foreign _Policy:The West, the League and the Far Eastern
Crisis of
.
759
.4.
. .
d'hill
bl?ilWilt' .
.i
ik .likithãI.IIELF-EMIA MII 11 .ig i i. pull li
. mm I -------------•=---
l
I
Towle, P., "The European Balance of Power in 1914," Army Quarterlyand Defense '
York, 1983.
Expansion and Coexistence: The History of Soviet Foreign Policy 1917-1973.
.
760
Wangermann, E. The Austrian Achievement. New York, 1973.
Waters, A. Britain's Industrial Renaissance. London, 1986.
Watson, M.S. Chief of Staff· Pre-War Plans and Preparations. Washington, D.C., 1950.
Watt, D.C. Too Serious a Business: European Armed Forces and the Approach of the
Second World War. London, 1975.
Webber, C., and A.Wildavsky. A History of Taxation and Expenditure in the Western
World. New York, 1986.
Weber, E. The Nationalist Revival in Prance, 1905-1916. Berkeley, Calif., 1959.
Webster, C.K. The Foreign Policy of Castlereagh, 1812-1815: Britain and the
Reconstruction of Europe. London, 1931.
Wedgewood, C.V. The Thirty YearsWar. London, 1964 edn.
Wegs, J.R. Europe Since 1945., 2nd edn. New York, 1984.
Wehler, H.-U. Bismarck und der Imperialismus. Cologne, 1969.
Weigley, R.E History of the United States Army. Bloomington, Ind., 1984 edn.
The American Way of War: A History of the United States Military Strategy and
.
761
I
I
I
I
repnnt.
The Dutch Republic and the Civilization of the Seventeenth Century. London,
.
1968.
The Transformation
. of Europe 1558-1648. London, 1976.
Wimbush, W.E., ed. Soviet Nationalities in Strategic Perspective. New York, 1985.
Windelband, W. Bismarck und die europäischen Grossmächte 1878-85. Essen, 1940.
Windsor, P. German Reunification. London, 1969.
Winter, J.M., ed War and Economic Development. Cambridge, 1975.
Wittek, P. The Rise of the Ottoman Empire. London, 1938.
-
Wittram, R. Peter I. Czar und Kaiser, 2 vols. Göttingen, 1964.
Wolf, A. A History of Science, Technology and Philosophy in the Sixteenth and
Seventeenth Centuries. New York, 1935.
Wolf, J.B. Louis XIV London, 1968.
The Emergence of the Great Povers 1685-1715. New York, 1951.
.
Wolfe, M. The Piscal System of Renaissance France. New Haven, Conn., 1972.
Wolfe, T. Soviet Power and Europe, 1945-1970. Baltimore, Md., 1970.
Wolfers, A. Britain and France Between Two Wars. New York, 1966 edn.
Woodruff, W. America's Impact on the World: A Study of the Role of the United States
in the World Economy 1750-1970. New York, 1973.
.
Enpact of Western Man: A Study of Europe's Role in the World Economy 1750-
1960. New York, 1967.
Woods, J. (pseudonym), "The Royal Navy Since World War II," U.S. Naval Institute
Proceedings 108 (1982).
Woodward, D.R. Lloyd George and the Generals. Newark, N.J.,.1983.
Wright, G. The Ordeal of Total War, 1939-1945. New York, 1968.
Wright, Q. A Study of War. Chicago, 1942.
Yahuda, M.B. China's Role in World Affairs. New York, 1978.
Yang, L-S. Money and Credit in China. Cambridge, Mass., 1952.
Yardley, H. The American Black Chamber. New York, 1931.
Yonoguke, N., and A. Iriye, eds. The Origins of the Cold War in Asia. New York,
1977.
Yost, D.S. France and Convertional Defense in Central Europe. Boulder,CoL, 1985.
"France's Deterrent Posture," Adelphi Papers 194 and 195 (1985).
Young, J.W. Britain, France and the Unity of Europe 1945-51. Leicester, 1984. '
762 -
I
i
I
i
i .
I
I
I
mi
I
I
I
I
i
I.
II
I
II
I
I
i
i
I
I
I
I
I
i
I
I
I
I
i
I