Académique Documents
Professionnel Documents
Culture Documents
BT PALAS
Elif afak 1971 ylnda Strasbourg'da dodu. ODT
Uluslararas likiler Blmn bitirdi, yksek lisansn ayn niversitede Kadn almalar Blmnde
yapt. "Bektai ve Mevlevi Dncesinde KadnslkDngsellik" konulu master tezi Sosyal Bilimler Dernei'nce dllendirildi, tik (yk) kitab Kem Gzlere
Anadolu 1994 ylnda, ilk roman Pinhan 1997'de yaymland. Bunu 1999'da ehrin Aynalar ve 2000'de
Mahrem balkl romanlar takip etti. Elif afak Pinhan
ile 1998 Mevln Byk d l n , Mahrem ile de
2000 Trkiye Yazarlar Birlii roman dln kazand.
2002'de yaymlanan Bit Palas ile geni bir okur kitlesiyle buluan yazar, halen stanbul Bilgi niversitesi
Karlatrmal Edebiyat Blmnde aratrma grevlisidir ve ODT Siyaset Bilimi Blmnde "Trk Modernlemesinin Kadn Prototipleri ve Marjinaliteye Tahamml Snrlar" zerine doktorasn srdrmektedir.
Metis Yaynlar
pek Sokak 9, 80060 Beyolu, stanbul
Metis Edebiyat
BT PALAS
Elif afak
Metis Yaynlar, 2002
lk Basm: Mart 2002
kinci Basm: Mays 2002
Yayn Ynetmeni:
Mge Grsoy Skmen
Kapak Tasarm: Emine Bora
Dizgi ve Bask ncesi Hazrlk: Metis Yaynclk Ltd.
Kapak ve Bask: Yaylack Matbaaclk Ltd.
Cilt: Sistem Mcellithanesi
ISBN 975-342-354-3
ELF AFAK
BT PALAS
METS YAYINLARI
geni olduunu sylerler. "Samalyorsun!" demenin imdiye kadar icat edilmi en ince yoludur bu. Hakl olabilirler. Endielenmeye baladmda, nerede ne zaman ne sylemem
gerektiini kartrdmda, insanlarn baklarndan korktuumda,
insanlarn baklarndan korktuumu belli etmemeye altmda,
tanmak istediim birine kendimi tantmak istediimde, aslnda
kendimi ne kadar az tandm bilmezden geldiimde, gemi canm yaktnda, gelecein de daha l olmayacan kabullenemediimde, ne bulunduum yerde, ne de grndm insan olmay
iime sindirebildiimde... samalarm. Hakikatten ne kadar uzaksa,
yalandan da o kadar uzaktr samalk. Yalan, hakikati tersyz eder.
Samalk ise, yalanla hakikati ayrt edilemeyecek biimde birbirine
lehimler. Kark gibi grnyor ama aslnda ok basit. Tek bir izgiyle ifade edilebilecek kadar basit.
Diyelim ki hakikat yatay bir izgidir. Yani yle bir ey:
HAYAL G C M N
O zaman yalan dediimiz ey de dikey bir izgi olur. Yani yle bir ey:
li meknlar sralamal birer birer: "Geldiim Yer-Bulunduum YerGittiim Yer-Hibir Yer". Derken, oyunculara gelmeli sra: "BenBirimiz-Hepimiz-Hibirimiz". Son olarak da, drde drt dengeyi
bozmadan, olas akbetleri dizmeli aradaki boluklara. Bu ekilde
eer drt kez st ste evirirsem yuvarlak, grimtrak, teneke p
kapan, eli yz dzgn bir cmle kurmay baarabilirim. Ve bir
cmle yeter de artar balamaya: "2002 baharnda, stanbul'da, birimiz, vaktinin tamama, emberin yuvarlaa ermesini beklemeden
ld."
***
1 Mays 2002 aramba gn saat 12:20'de, bir tarafnda sivri dili devasa bir fare, br tarafnda kocaman, simsiyah, serapa kll bir
rmcek resmi bulunan, n arkas sa solu her taraf irili ufakl
yazlarla dolu, kirli beyaz bir kamyonet, stanbul'un oka kabuk,
bir o kadar da isim deitirmi ana caddelerinden birine alan darack bir ara sokan kesine sabahn erken saatlerinde yerletirildii halde lene doru nasl olduysa devrilmi bariyerleri fark edemeyip yoluna devam etmeye kalknca, birdenbire yaklak iki bin iki yz kiilik bir kalabaln ortasnda buluverdi kendini. Bunlardan be yz kadarn i Bayram'nda yry yapmak isteyen gstericiler, bin yzn onlar yrtmemek zere konulandrlm
polisler, geriye kalanlarn da bir baka uta Atatrk heykelinin etrafna elenk koyup Bahar Bayram kutlamalar yapan devlet erkn ile ellerine bayraklar tututurulup, boluklara doluturulmu ilkokul rencileri oluturuyordu. rencilerin ou okuma yazmay yeni renmiti ve okuma yazmay yeni renen her ocuk gibi
onlar da, grdkleri btn yazlar bara ara hecelemeyi huy
edinmilerdi. Fareli rmcekli kamyonet aralarna daldnda, saatlerdir gnein altnda suspus vaziyette dikilip, hamasi nutuklar dinlemekten kurdeen olmu bu ocuklar koro halinde haykrdlar:
"GK-KU-A-I-B-CEK--LA-LA-MA-SER-V-S: a - - r n - S i -
zin-Na-m-n-za-Biz-Te-miz-le-ye-lim"
Bu beklenmedik saldr karsnda eli ayana dolaan turuncu
sal, yelken kulakl, komik suratl, yan hi gstermeyen src,
11
alnl, kafas takkeli, yalca bir adam arkasn dnp, honutsuz bir
nazarla nce sokan ortasndaki kamyoneti, sonra da kamyonet srcsn inceledi. Grdklerinden memnun kalmam olacak ki,
suratn daha da beter ekiterek, torununun n birden kendine doru ekti.
Hakszlk ztrk'e hakszlk ediliyordu. Cin filan deildi. Sadece orantsz yz hatlarna, ar byk kulaklara ve talihsiz bir sa
rengine sahip, ksa boylu bir adamd o kadar; yani ok ksa. Bir metre krk buuk santimdi. Daha nce cce zannedildii olmutu ama
ilk defa cin olmakla itham ediliyordu. Aldrmamaya alarak, insanlar yara yara, klrengi apartmana doru yrd kararl admlarla. Doktoru devaml kullanmasn tembihledii halde, burnunun
zerinde deil de, salarndan daha turuncu i tulumunun cebinde
tamay yeledii kaln caml, ince ereveli gzlklerini takt. Buna ramen, apartmann n cephesindeki bulank kntnn ne olduunu, iyice yaklap, binann dibine sokuluncaya kadar seemedi.
Tyleri kirden kararm bir tavuskuu kabartmasyd bu. Temizlense, gzel grnebilirdi gze. Onun hemen altnda, ift kanatl kapnn zerine ssl psl harflerle yazlm yazya bakt: Bonbon Palas No: 88. Doru yere gelmiti. Kapnn kenarnda, st ste dizili
zillerin arasna sktrlm bir kartvizit dikkatini ekti. ki ay nce, ayn blgede ie balayan rakip firmaya aitti. Etraftaki insanlarn kendisiyle ilgilenmeyiini frsat bilerek, kartviziti sktrld
yerden kard, yerine kendininkilerden bir tane koydu.
13
Bonbon Palas uzun zamandr ikyetiydi plerden; iindekilerden ziyade dndakilerden. ubat bandan Nisan ortalarna kadar,
blgenin p toplama iini stlenen zel irketin batmas ve yeni bir
irketin ihaleyi almas arasnda geen sre boyunca p tepesi ve
onunla birlikte palazlanan ekimsi koku dayanlmaz bir hal almt. Ancak yeni irket ie baladktan sonra da durum pek fazla de14
imemiti. Gnboyu, hem sokak sakinlerinin, hem de gelen geenin bahe duvarnn kenarna att pler, akamlar dzenli olarak
toplansalar bile, her gn silbatan ykselmeyi baaryorlard.
Bugn, eer merak edip giderseniz, apartmann bahesini sokaktan ayran duvar boyunca, gnn sonunda dmdz edilip, ertesi gn yeniden ykselen ama belki de son tahlilde yeknundan hibir ey kaybetmeyen bir p tepecii olduunu grebilirsiniz. p
torbalan atlr, p torbalar kaldrlr ama teneke, mukavva, yemek
artklar ve daha bilumum nesne toplamak iin ziyaretine gelen Arayc ehlinden, kedilerden-kargalardan-martlardan mrekkep neferleri ile uzun tyl, nemrut suratl, kendi katran karas, sakal beyaz
kralyla, o p tepecii byk bir istikrarla muhafaza eder yerini.
Bir de bcekler vardr tabii. nk pn olduu her yerde, bcekler de olur. Bitler de cirit atar Bonbon Palas'ta. Ve inann bana, bit
en beteridir.
Tabii tm bunlar gzlemleyebilmeniz iin orada bir miktar vakit geirmeniz gerekir. Eer vaktiniz yoksa, hikyeyi benim azmdan dinlemekle yetinmelisiniz. Yalnz, ben de kendi sesimden konuurum: olup bitenlere kendimi fazladan katarak deil; yani tam
olarak byle deil. Daha ziyade, hakikatin yatay izgisini, yalann
dikey izgisine lehimleyip, bulunduum yerin bezdirici duraanlndan mmkn mertebe uzaklamaya alarak. nk sklyorum. Yarn bir gn hayatmn daha az skc olacan bir mutulayan olsa bana, daha az sknt duyardm belki. Oysa yarn, tpk bugn gibi olacak ve aynen daha ertesi gnler gibi. Ama sadece benim hayatm deil srarla kendini tekrar eden. Alabildiine farkl
grnmekle birlikte, aslnda dikey de, en az yatay kadar sadktr srekliliklerine. Sanlann aksine, emberlere deil, izgilere mahsustur ebedi tekerrr denilen.
izgilerin yeknesaklndan sapan tek bir patika biliyorum:
emberler ire emberler. Bir nevi oyunbozanlk da sayabilirsiniz
bunu. Yuvarlak, grimtrak, teneke kapa evirdiinizde, evirip de
iinize gelmeyen bir sz dizimiyle karlatnzda mztmak bir
anlamda. Mztp, yeniden ve yeniden evirmeye kalkmak. znelerle, zamirlerle, fiillerle ve tesadflerle oynamak; oynayarak avunmaya almak: "2002 baharnda, stanbul'da, birimizin lmne
15
16
ncesi...
bu blgede, biri kk, dikdrtgenimsi ve bakml, dieri byk, yar dairemsi ve bakmsz, her ikisi de hem hncahn
kalabalk, hem de alabildiine ssz; sarmakl itler, glgeli yokularla evrilmi, ayn harap duvara srtlarn yaslam ve elbirliiyle
alabildiine geni bir araziye yaylm iki kadim mezarlk vard.
Byk olan Mslmanlara, kk olan ortodoks Ermenilere aitti.
Mezarlklar birbirlerinden ayran yaklak bir buuk metre yksekliindeki duvarn zerine, bir taraftan tekine zplamak mmkn olmasn diye, pasl iviler, cam paralan ve getirebilecekleri uursuzluktan ekinmeden krk aynalar yerletirilmiti dikine. Mezarlklarn iki kanatl, demir parmaklkl, devasa giri kaplan ortak duvarlarna yz seksen derece ters decek biimde yapldndan ve
bylelikle biri kuzeye, biri de gneye baktndan, ziyaretiler arasnda olur da bir taraftan dierine gemeye niyet eden biri karsa,
bulunduu mezarlktan kp, dardan duvar boyunca yrye yrye her iki mezarln toplam boyunu, duruma gre ya yoku aa ya da yoku yukan katederek teki kapya varabilirdi ancak. Ne
var ki, mezarlklardan birinde yakn defnedilmi bir ziyaretinin,
gelmiken bir de teki mezarl ziyaret etmek istedii grlmediinden, kimsenin byle bir zahmete katlanmasna gerek kalmazd.
Buna ramen, ister gndz olsun, ister gece, canlan diledike, bir
mezarlktan tekine hoplaya zplaya geenler de vard: rzgr ve
hrszlar, kertenkeleler ve kediler, aradaki duvarn stnden, iinden, altndan gemenin trl trl yollarna vakft.
ok srmedi. Ard arkas kesilmeyen glerle birlikte ehir, bir
beton ordusunun neferleri gibi yan yana dizilip, uygunadm ilerleyen ve uzaktan bakldnda hepsi de birbirine benzeyen yaplarla
dolup tatka, mezarlklar da, drt taraf kemeke deryasyla evrili iki asude adack gibi kalakald ortada. Bir yandan mtemadiyen
yeni apartmanlar, sra evler yaplyor; bir yandan da, binalarn koNCELER
19
numuna gre eilip bklen ve yukardan bakldnda beyin damarlar gibi kk kk, kesik kesik, i ie geen sokaklar douyordu. Byle byle, evler sokaklarn, sokaklar evlerin nn kese
kese, oktan doyduu halde doyduunu bilmeyen gafil bir balk gibi byd, semirdi, iti tm bu blge. Ve nihayet atlayacak raddeye geldiinde, iindekilerle birlikte soluk alabilsin diye, neter
vurup, incecik bir yark amak gerekti gergin, ikin, bitkin karnnn zerinde. Bu yark, yeni bir yol, bir ana cadde demekti.
ngrlemeyen ve nne geilemeyen byme yznden, blgenin tm sokak ve kmaz sokaklar, hibir yere alamayan atk
sular gibi kylarda kelerde skp kaldndan, onlar tek bir kanala balayarak akmalarn salayacak bir ana caddenin yaplmas
farz olmutu imdi. Ne var ki, sra sz konusu yolun nereden ve nasl geeceinin kubak belirlenmesine geldiinde, tatsz bir saptama bekliyordu yetkilileri: ana caddenin geebilecei tm noktalarda, adeta kasten ayarlanmasna, ya bir devlet binas, ya hatr
saylr birilerinin mlk ya da dar gelirlilerin tek tek fazla bir ehemmiyeti olmayan ama topluca ykmlar bir hayli sorun kartabilecek, tk tk evleri diziliydi. Yolun yaplabilmesi iin ncelikle
yola yol amak gerekecekti.
Evlerin yollara gre deil, yollarn evlere gre yaplageldii bir
ehir olduuna gre stanbul, yeni yolun yapm da mmkn olduunca az sayda evin ykm anlamna gelmeliydi. Bylelikle, geriye tek bir gzergh kalyordu: mezarlklarn bulunduu yokulu
arazi.
Bu dorultuda hazrlanan raporlar kabul grnce, iki buuk ay
iinde, her iki mezarlk arazisinin de buradan kaldrlp, zerlerinden yol geecek surette dmdz edilmesine karar verildi. Sz konusu mezarlklarda lleri olanlarn endielenmesine lzum yoktu.
stisnasz tm mezarlar, ehrin baka baka noktalarna tanabilirdi pekl. Mslman mezarlar Hali'e bakan yamalara aktarlabilirdi mesela, gayrimslimlerinkiler ise muhtelif semtlerde mevcut
mezarlklarna.
Oysa mezarlann ou o kadar eskiydi ki, tm olas sahipleri de
onlarla beraber dnya deitirmiti. Geriye kalanlarn bazlar da sahipli sahipsizlerdi. Buna ramen, mezarlann akbetleriyle yakndan
20
ilgilenmeye kalkp da ayakba olanlarn says, yetkililerin tahminlerinin epeyce zerine kt. Bunlarn iinde, llerinin rahat braklmasn isteyen ya da kendilerine gsterilen adreslerdeki tm mezarlklarn zaten hncahn dolu olduunu kefeden kimileri, karar
iptal ettirmenin yollarn arayadursun; her ne yaplmas gerekiyorsa bir an nce olsun bitsin isteyen ounluk, sylene sylene balad tama ilemlerinde kendilerine deni stlenmeye. Takip eden
gnler boyunca Mslman mezarl, gnn farkl farkl saatlerinde her biri baka baka tellerden alan envai eit misafir arlad.
Gn aarrken, etraf dikkatle kolaan eden ve geceden deilmi
mezarlar kapatp, salm kemikleri toplayarak gececillerin izlerini gndzclerden saklayan emektar mezarlk bekileri; lene
doru, bekileri denetlemeye gelen yetkililer; leden sonra da,
llerinin bakalarnnkilerle karmasndan endie duyan ve mezar
talaryla konuup ikide bir onlara dert yanan aileler, kalabalk gruhlar halinde damlyorlard.
Ailelerin baz yal ve orta yal kadnlar, ziyaretilerin gelmeleri resmen yasaklanncaya kadar, neredeyse Allah'n her gn oradaydlar. Ayakta durmaktan yorulduklarnda, yaknlarnn mezarlarnn etrafna kilim serip, yan yana diziliyorlard orackta. Yere oturur oturmaz bazen ayr ayr, bazen hep birlikte alayp dualar okuyor; beraberlerinde getirdikleri kk ocuklar sk sk kucaklarna bastrp, onlar da sessiz ve saygl olmaya zoriuyorlard. Derken
vakit ilerliyor, hava arlayor, ocuklarn kimi uykuya, kimi de kap oyuna dalyor; bir rehavet bulutu nazl nazl szlp, yerdeki
kadnlarn zerlerine kveriyordu. Maneviyatn yeryzne inmesi de diyebiliriz buna. Ne de olsa, en uhrevi hleler bile kaytsz deildir yerekimine. Bylelikle, kimbilir ne vakit alnm, oktan paralanm, kahverengiden baka renge brnmemi antalarndan kardklar anasonlu krik-kraklar ile termoslarndaki aylar birbirlerine ikram ederek, elden ele dolatrdklar limon kolonyalarn terlemi yzlerine ve bacaklarn skan kaln lastikli naylon oraplarn
dizkapaklannda brakt i krmz halkalara srerek, akam ediyorlard. Bu arada, eski defterlerin silme dolmu, kenarlarna notlar
dlm sayfalarn birer birer ap, rahmetliye gnyz gstermeyenlerin isimlerini teker teker zikretmeye balyor; bu isimlerden
21
hayatta olanlarn u anda nerede ne yapmakta olduklarn konuurken de, ly yadetmekten hzla uzaklap yaayanlarn dedikodusuna geiveriyorlard. Sonra aylar bitiyor, krik-kraklardan geriye
bir avu anason kalyor; ilerinden biri, bunca cefa ekmi olan rahmetlinin imdi topran altnda bile huzur bulamadn hatrlatyor;
bulunulan meknn kasveti, rehavet bulutunu kklyordu. Maddiyatn gkyzne amas da diyebiliriz buna. Ne de olsa, en dnyevi meseleler bile kaytsz deildir gkkubbenin cezbesine. Bylelikle, ailelerin baz yal ve orta yal kadnlar, dualardan beddualara, beddualardan dedikoduya doru adm adm geldikleri yolu,
gerisin geri katederek baa dnyorlard.
Baa dner dnmez, ocuklarn aryordu gzleri. Mezar talarnn arasna pervaszca dalm, tm mezarl imdiye dein defalarca hoplaya zplaya dolam ocuklar tek tek aranp bulunuyor
ve son bir niyaz iin mezarn bana getiriliyorlard. Bu arada, btn gn brokrasinin sar kulaklarna meramn anlatmaya almaktan usanm, gnn sonunda topu topu birka evrak kd ile
yeni mezarln haritasn edinebilmi ama llerinin bu haritann
neresine gmleceini bir trl renememi olan erkekler de dnm oluyorlard. Erkekler, annelerinin, kz kardelerinin, karlarnn, kaynanalarnn, ablalarnn, halalarnn, yengelerinin, teyzelerinin, baldzlarnn ve kzlarnn aksi sorularn ve karakui yorumlarn soukkanllkla karlyor; sanki her ey kontrolleri altnda,
bilgileri dahilinde gelimekteymiesine malumat sralyorlard.
Kilimler toplanp, mezar tana veda edilirken, kadnlardan bazlar erkeklerin verdii bilgilerin iindeki elikilerin farkna varp, yeni yeni sorular ya da ayn sorulan srarla tekrar tekrar soruyordu.
Bu da erkeklerin, btn gn brokrasinin dililerince bir o tarafa,
bir bu tarafa ekile ekile yay teli kvamnda gerilmi bulunan sinirlerini hepten kopartyor; onlar kanlanna, kanlan onlara barrken, tam bir hay huy iinde ve hibir eyi halledememi vaziyette
ayrlyordu aileler mezarlktan. Sonra hava karanyor, iki kanatl demir parmaklkl devasa kap kapanyor ve mezar hrszlaryla, sokak kpeklerinin sessiz saatleri balyordu.
Ortodoks Ermeni mezarlna gelince, ayn gnlerde orada da
benzer bir ziyareti bolluu vard. Tek bir farkla: bunlann byk o22
uluu, tamak iin deil, vedalamak iin geliyorlard mezarlarna. Tama ilemleri iin gerekli izni almay baarsalar bile, ehrin dier semtlerinde bulunan ve eksile eksile azalm, darala darala ufalm ortodoks mezarlklarndan hangi birinin hangi kesine
defnedebilirlerdi ki llerini? Kimi nfuzlu aileler ve kimi kiliseler, mezar talarndan bazlarn aktarmay baardlar. Ama hepsi o
kadar. Geride kalanlar arasnda sahipsiz, kimsesiz mezarlar da vard, kkl ailelerin kymetli bykleri de; ocuklar torunlar dnyann drt bir yanna dalm olanlar da vard, hl stanbul'da yaayanlar da; mr hayat boyunca devletine kr krne saygl, dinine sk skya bal kalanlar da vard, ne devlet, ne Tanr tanyanlar da...
Byledir nk. Aznlk olmann tekinsizliine sebep, ounluk
karsndaki niceliksel azlk deil, niteliksel aynlktr. Bir aznlk
mensubu olarak karnca gibi alp didinebilir, hatta voliyi vurup
hatr saylr servetler bile edinebilir ama gnn birinde, srf ayn
cemaatin yeleri olduunuz ve yle kalacanz iin, mrn aylaklkla geirmi yahut ebe teknesinden beri su yz grmemilerle ayn kefeye konulup, ayn muameleye maruz kalabilirsiniz. Aznln
zenginleri hibir zaman yeterince zengin deildir bu yzden; ne de
muktedirleri, kfi derece muktedir. Bilhassa 1950'lerin Trkiyesi'nde, zengin bir Mslman, fakir bir Mslmana baktnda "benzemedii insan" grrken, zengin bir aznlk mensubu, fakir bir aznlk mensubuna baktnda, "benzemedii halde, bir tutulabilecei
insan" grrd karsnda. Ayn sefalet, acma hissini uyandrrken
birinde, hakszla urama endiesini tetikleyebilirdi tekinde. Oysa insan hakszla uramaktan korkmayagrsn, kolaylkla arp
asl hedefini; birbirine kartrabilir sebeplerle neticeleri. Bu yzden
ite, ounluun kaymak tabakas, bn bir merhamet gsterebilirken en geni adan sefillere ve en soyut anlamda sefalete, aznlklarn kaymak tabakas sinik bir souklukla yaklar kendi cemaatinin maddi manevi tm dknlerine.
Fakat ite, tm bu ayrmlar bir yere kadar. ki buuk aylk srenin sonuna gelindiinde, ortodoks Ermeni mezarlndan ok az
sayda mezar tanabilmiti: aznln ounluu kalmt geride.
Mslman mezarlndansa ok daha fazla sayda mezar tamm23
t: ounluun aznl kalmt geride. Ve ite bu iki kesim, isimleri, kkenleri ya da hikyeleri birbirlerininkine zerre kadar benzemedii halde, stanbul'daki varlklarnn en son safhasn ayn ekilde noktaladlar. Ortak bir mertebe verebiliriz onlara: Gidemeyenler.
Gidemeyenler'den olmann en kt yan gidememek deil, kalamamaktr aslnda; seni kklayan toprakta penah aramaktr hl.
Ne var ki tam da bu aamada, buldozerlerden evvel tesadfler
girdi devreye. Gidemeyenler'in bir ksmnn mezar talan hrszlarca, kemikleri kpeklerce yamaland; bir ksmnn yan yana gmldkleri eleri bir tarafta, kendileri bir tarafta kald; bir ksm isim
benzerlikleri ya da eski yaz okuyamayan grevlilerin gafleti yznden, baka baka mezarlarla kartrld; byk byk bir ksm
da sessiz sedasz yok edildi. Ama Gidemeyenler'den hangisinin bana ne geleceini tamamen tesadfler belirledi.
Btn bu ilemler sona erdiinde, koca arazi yzlerce kstebein saldrsna uramasna delik deikti. Ne var ki, sra ortaln
tamamen dmdz edilmesine geldiinde, etraflar ok gibi sivri, i
yaprak yeili parmaklklarla evrilmi, kaidelerinden ba ahidelerine kadar ykseklikleri yaklak 146 cm, sarklan neredeyse tekerlek byklnde, zerleri intemaniler ve kollu ark- felek
oluturan bitkisel motiflerle bezenmi, arabi damarl ak mermerden yapma iki ta sandukann aynen durmakta olduu ortaya kt.
Birbirlerine tpatp benzeyen bu mezarlann her ikisi de Mslman
mezarlnn hudutlar iinde olmakla birlikte, biri gney yamacnda, dieri ise ortodoks Ermeni mezarln ayran duvarn dibine
denk decek biimde kuzeydeydi. Bu ayrnt dnda, her eyleriyle aynydlar. kisinin de ayak talannn d yzeylerinde bir vazodan kan smbl ve lale motifleri yer alyordu. kisinin de banda
tpatp ayn sark, oturtmalklannn evresinde ayn dilimli sivri kemer, kitabelerinde ayn cel sls "Allah bes bky heves" serlevhas vard. Ve tuhaf bir biimde, her ikisinin de yanna, belli ki ayn
zamanda ayn kiiler tarafndan pasl bir tabela aklmt. "Burada
Eb Hafs-i Haddad ordusunda arparak islam fthat iin byk
kahramanlklar yapan, lkin istanbul'un alndn gremeden Hakkn rahmetine kavuan Kalktgeyledi Dede yatmaktadr. Ruhuna
Fatiha."
24
Buldozeri kullanan ii, sra bu iki ta sandukay ortadan kaldrmaya geldiinde dehetengiz bir kask arsyla ii erken brakt. Ertesi gn kask ars dinmiti dinmesine de, buldozerin bana gemeyi reddetti bu sefer de. nc gn iinin yerine, aznda dii,
dizinde derman kalmam ama enesinin kuvvetinden zerre kaybetmie benzemeyen dedesi damlad araziye ve evliya mezarlarn yamalamaya kalkanlarn balarna neler geldiine dair tyler rpertici ibret hikyeleri nakletti nne kan herkese. Drdnc gnn
sabahnda, iilerden hibiri buldozeri kullanmaya yanamyordu
artk. Geri onlardan baka kimsenin Kalktgeyledi Dedelerin
akbetini sorup soruturduu yoktu ama birileri kp da, durumun
din byklerine saygszlk olarak anlalabileceini ve siyasi rakipleri tarafndan aleyhlerine kullanlabileceini kulaklarna fsldadndan beri yetkililer de konuyla yakndan ilgilenir olmutu. Yl
1949 idi, siyasi dengeler alabildiine hassas. Muhalefetin turfanda
ithamlarnda, iktidarn adalanm savunmalarnda, kar tarafn dine saygszlndan dem vuruluyordu mtemadiyen. te Ahbap
Danmanlar tam da bu noktada girdi devreye.
Ahbap Danmanlardan Birincisi, evliyalarn mezarlarna
dokunulmamas iin ana caddenin, her iki noktada da iki ayr bklm izmesi fikrini ortaya att. Ancak kira parasn bir gecede pavyonda bitirdiini renen kansndan gndz vakti iyerinde, hem
de herkesin nnde okkal bir zlgt iitip, stne bir de tokat yedii o meum gnden beri kimsenin ciddiye almad bu adamcazn teklifi havada ylece asl kald. Ahbap Danmanlardan
kincisi, ana caddenin yoluna dmdz devam etmesini ancak her iki
mezarn bulunduu noktalara gelince tpk dil peyniri gibi tutam tutam ayrlp sonra yeniden birlemesini nerdi. Onun zar zor da olsa karsna sz geirebildii, hatta evde sesini ykseltip, beenmedii yemekleri duvara frlatt herkesin malumuydu ama ileride
meydana gelecek kazalarn mesuliyetini kimse stlenmek istemedii iin, bu fikir de kabul grmedi. te o zaman, Ahbap Danmanlardan ncs, aceleci davranp hemen sonuca ulamaya almakla hata ettiklerini, zira en doru zm bulabilmek iin nce durumun ne olduunun tam manasyla aydnlatlmas gerektiini, dikkatli bakld takdirde ortada birden fazla tuhaflk olduu25
28
ki kadim mezarln bulunduu yokulu araziye gelince, ana caddenin yapmnn tamamlanmasyla birlikte, en hzl deiim orada
yaand. Vaktiyle ortodoks Ermeni mezarlnn kuzeybatsnda kalan yama boyunca hoendam apartmanlar ina edildi. Apartmanlar, kuyruklanna rengrenk eritler balanm uurtmalar gibi, vitrinleri l l maazalar, faa dzp piyasa yaplan kaldrmlar,
algl eganeli lokalleri getirdi pelerisra. Burada evi ya da arsas
olanlar ksa zamanda byk paralar edindi, ana cadde zerindeki binalarn kymeti hzla e bee katlannca. Caddeye bakan dairelerin byk bir ksm iyerlerine kiraya verildi; ilerinden ou muayenehaneler ve yazhanelerdi. Bunlarn saylar zamanla o kadar
31
mi dilimler gibi, tm kesitleriyle ii seyredilebilirdi srdrlen hayatn. En altta katman katman yer kabuu, stnde prtk prtk
toprak, derken bir kat unufak edilmi mezar, incecik bir izgi asfalt,
st ste birka daire, bir kat krmz at ve hepsinin tepesinde, ssleme amacyla svanm, her tarafa yaylm mavimtrak gkyz...
Zaman zaman birilerinin, "eskiden buralar hep mezarlkt" dedii
iitilirdi. Ama bahsi geen eski, topu topu on be-yirmi sene evveli olduu halde, gerekd bir tns vard bu szlerin. "Ay padiahnn bin odal billr saraynda, periden gzel kzlar geceleri k
banyosu yaparlard," demek gibi bir eydi. Hi yaanmam bir gemie ya da zamann dnda srlanm semavi bir deme aitti.
Hakszlk ztrk'n 1 Mays 2002 aramba gn kamyonetiyle geri geri park ederken plerini devirdii Bonbon Palas, vaktiyle ne denli mutantan olduuna imdi kimseleri inandramayan bu
semtte, 1966 senesinde ina edildi. Apartman yaptran kar kocaya
gelince, her ne kadar stanbul'un yabancs olsalar da, bu ehirde bulunmulard daha nce.
33
Daha ncesi.
1920 sonbaharnda, bulunduu yk gemisinin gvertesinden stanbul'u ilk kez grdnde, karnnda kk, srtnda byk bir ikinlik vard ve ok at. Krm'
dan yola ktklarndan beri gndr birlikte ayakta seyahat ettii insan kalabalnn iinde, kocasnn da yardmyla kendine zar
zor yer aarak, korkuluklara yapt ve kendilerini bekleyen ehrin
neye benzediini grmeye alt. Daha kk bir kzken bile, renklerle oynamay her eyden ok severdi. Gittii herhangi bir yerde
kendini evinde hissedebilmesi iin, ncelikle orann rengini grebilmesi gerekirdi. Grosny'de dnyaya geldii, ocukluunu geirdii malikne arap krmzs, ailecek her Pazar ayine gittikleri kilise de parmen sansyd mesela. Yortu zamanlarnda kalmaya doyamad Kislovtsk'taki villa, ile ykanm parlak yeil; evlendikten sonra kocasyla yaad ev ise k gnei turuncusuydu zihninde. Sadece meknlarn deil, insanlann, hayvanlarn, hatta anlarn
bile kendilerine has bir renkleri olduuna ve gzlerini camlatrarak prdikkat bakt takdirde bunu grebileceine inanrd. Gene
yle yapt. Gzleri sulanp, grd grnt bulanklancaya kadar, kirpiklerini bir kez olsun krpmadan, gzbebeklerini hi oynatmadan, nce derin bir merakla, derken bir sonu alamamann hrnhyla, dakikalar boyunca bakt karsndaki ehrin siluetine.
Oysa o sabah youn bir sis vard stanbul'da. Ve tm stanbullularn gayet iyi bildii zere, ehrin renginin ne olduunu kendisi bile
unuturdu sisli gnlerde. Fakat Agripina Fyodorovna Antipova, doduu gnden beri el stnde tutulmu, kymet grmeye alm ve
ne zaman bir istei yerine getirilmese, bunun karsndakinden kaynaklanan bir kusur olduuna inandrlmt. Bu yzden stanbul'un,
perde perde sis ardna ekilmekteki srarn, kastl bir husumet,
kendisine yneltilmi bir hakaret gibi alglad. Gene de bir ans vermek istedi ona, nk balamann yceliine inanrd. Kk, gAGRIPINA FYODOROVNA ANTIPOVA
37
le. Belirsizlii yenebilmesi iin nce onu nerede bulabileceini bilmesi gerekiyordu. Ne var ki o hibir yerde mevzilenmiyor, hibir
taktikte karar klmyordu. Her an, her yerden kp saldrabilir; kafasna estii gibi silah deitirebilirdi. Ortada bir sava sryorsa
bile, ne meydan vard, ne kurallar, ne de ahlak. Ama eer ortada
bir sava yoksa, bu daha da beterdi nk Pavel Pavlovi Antipov
baka trl yaamann yollarna vakf deildi. imdiye dein mallarn-itibarn-ayrcalklarn-saygnln-dostlarn-akrabalarnemir erlerini-bal bulunduu orduyu-gemiinin getii ehirlerigeleceinin geeceini sand lkeyi... pek ok eyi kaybetmiti
st ste ama hl neyse o olduunu dnyordu: inanl bir asker.
Oysa ar'n ordusunun, farkl farkl rtbelerden binlerce askeri,
otellerde, konserlerde, kabarelerde, kumarhanelerde, lokantalarda,
barlarda, kafeantanlarda, sinemalarda, plajlarda, pavyonlarda ve
sokaklarda en olmadk, hi ummadk ilere dalmlard oktan.
Sala lokantalarda bulak ykayp tepsi tayor, yalan dolann gayya kuyusu kumarhanelerde krupiyelik yapyor, ke balarnda
oyuncak bebekler satyor, curcunas grla elence meknlarnda fkrdak kantoculara piyanoyla elik ediyorlard. Her yer tutulmu,
bota kalan her ie birileri dolumutu. Kont General Pavel Pavlovi Antipov, yeni domu bir tay gibi titrek bacaklarna abanarak
sarsak admlarla yolunu bulmaya alt bu hercmercin iinde. Ve
haftalarca orada burada dolandktan sonra en nihayetinde bulabildii tek i, samur krkl, vine rujlu, nazikendam sevgilileriyle gezinen marur bakl Fransz ve ngiliz subaylarn, kadnlarn hep
tombul ve aka, sokaklarnsa hep darack ve glgeli resmedildii
Dou gravrleri izen tannaz talyan ressamlarn, saraya bor verip, verdikleri borcu geri alabilmek iin daha byk borlar veren
bedbin Yahudi bankerlerin, mirasa doymu, mirasyedilie doymam sefih Trk delikanllarnn, zilzurna oluncaya kadar itiklerinde bile dilleri dolamayan casuslarn, bohemlerin, zppelerin, macera yahut ehvet-perestlerin urak yeri olan bir kafeantanda vestiyercilik oldu.
Kafeantann sahibi olan, kel kafal, sarkk yanakl, kat kat gdl ve konuurken durmadan elini kolunu sallayan Levanten, tipini
bandan beri beenmedii vestiyer grevlisi bir kavgaya burnunu
40
sokup, suratn haat ettiinden beri onun yerine bir bakasn aramaktayd zaten. Heybetli kalb, hametli duruuyla Pavel Pavlovi
Antipov'u grnce, ii ona vermekte tereddt etmedi. Ne var ki, yeni vestiyer grevlisi, omuzlarnda pskll apoletlerin ldad,
nsra aprazlama sar san sicimlerin salland krmz ceketi giyip de karsna geince, ona duyduu beeninin yerini kmseme ald:
"Hayat ne tuhaf, deil mi Msy Antipov? ki byk, anl anl
imparatorluun yklnn birebir tanklaryz. Siz bizden en az bir
asr nce baladnz Batllamaya. Byk Deli Petro! Oturmasn
kalkmasn bilmeyenleri krbalatt rivayet ediliyor, doru mu?
Hanmlarn amarlarn, beylerin sakallarn denetlermi, yle mi?
Gzel olmal Petro'nun ehri. Bataklklardan ykselen saray. Bir de
u stanbul'a bakn. Drt bir yan ak, pfr pfr rzgr. Pusulas
am, ivisi km ehir! Bilir misiniz, bundan on sene ncesine
kadar sizin kkl imparatorluunuzdan kaan gen ve cretkr aydnlarla bizim kkl imparatorluumuzdan kaan gen ve cretkr
aydnlar, ayn Paris kafelerinde, yan yana oturup hararetli hararetli
mnakaa eder ve tanr bilir ya, ne basiretsiz kararlar alrlard. Onlara hizmet eden Fransz garsonlar, bir o masadaki konumalara kulak kabartrd, bir teki masadakilere. Sizden kaanlar, ne pahasna
olursa olsun devletlerini ykmaktan sz ederdi. Bizden kaanlar ise
ne pahasna olursa olsun devletlerini yklmaktan kurtarmaktan. Bu
on sene iinde sizinkiler baardlar, bizimkilerse baarsz oldular.
imdi hangisine daha ok esef etmeli, bilmem ki? Hayat ne tuhaf,
deil mi Msy Antipov? ken bir imparatorluktan kap, kmek
zere olan bir imparatorlua sndnz. niformal Kzllardan kap da, kendinizi kzl bir niforma iinde buluvermeniz, u bizim
Fortuna'nn oyunlarndan biri olmasn sakn?"
Pavel Pavlovi Antipov, o akam, gelen giden mterilerin mantolarn tutarken, patronunun sylediklerinden kulaklarnda kalan
uultu tortusundan baka bir ey iitmedi. O korkun, gln niformann iinde sadece gn dayanabildi, lanet gn. Sonra ii
brakp, her eyi brakp, bulunduu yerde, olduu vaziyette durdu.
Arayacak bir i, kotarlacak bir hayat, uruna didinilecek bir gaye
yokmuasna sadece ve ylece durdu. Bir hafta sonra Agripina
41
Fyodorovna Antipova rengini grmek istercesine dikkatle bakt kocasna. Ve birden, onun deiemeyecek kadar sabitkadem olduunu kabullenmek zorunda kald. Yandan tr byleydi (fazla yalyd; hep yandan birka adm nde gitmi, imdiyse bir kede
durmu, yann kendisine yetimesini bekliyordu); unvanndan
tr byleydi (fazla yksekteydi; hep daha fazla ykselmeye
odaklanm, derken daha fazla ykselebilecei bir yer kalmadn
fark ederek mhlanmt); cssesinden tr byleydi (fazla heybetliydi; geebilmesi iin eilmesi gereken kaplardan hi gememeyi
yeleyecek kadar bklmez, eilmez, esnemez bir csseye sahipti).
Pavel Pavlovi Antipov, znde zayf ve de bunun fazlasyla farknda olan, bakalar gibi olmak iin deil, kendi gibi olmamak iin iktidarna drt elle sarlan, ne istediini gayet iyi bilen ve tm mr
boyunca bunun iin gdm gdm uram, adm adm trmanm,
stelik sonunda da bir hayli baarl olmu bir adamd. Herhangi bir
deiime ayak uydurabilecek en son tr!
Oysa Agripina Fyodorovna Antipova, genlii ve toyluuyla,
kendi bana hibir ey yapmaml ve de yapmaya kalkmamlyla, ilerleyen hamileliiyle uyum iinde yusyuvarlak, tostoparlak bir sfrd. Braktnz yerde durabilirdi rahatlkla, hi kprdamadan, ilanihaye durabilirdi. Ama gl bir esintide, yuvarlana yuvarlana oraya buraya savrulabilirdi ayn kolaylkla. Cahillere zg
o ar cesarete ve kendi bana hibir ey elde etmedii, sahip olduu her ey ona etrafndakiler tarafndan bahedildii iin, kaybettiklerinin de gene ayn kolaylkla kendisine bir gn bir ekilde iade
edileceine dair bakir bir beklentiye sahipti. Hl vaktinin ounu,
Rusya'ya dndnde neler yapacana dair uzun listeler hazrlamakla geiriyordu. O gn gelene kadar, pekl alabilirdi. Bylece, daha nce hi yapmad bir eyi yapmaya, kocasndan medet
ummaktan vazgeip, bizzat i aramaya karar verdi.
Talih ondan yanayd, nk talih byle bir iddiayla karsna kanlar snamaya baylr. Bylece Beyolu'nun en muteber pastanelerinden birinde, garson olarak i buldu. Artk gnboyu bu narin vitraylarla bezeli aynal pastanede, cmlesi prtuvalet mterilerle tarn ve krema kokulu mutfak arasnda mekik dokuyordu. Hepsi de
kulana ayn raddede ahenksiz gelen farkl farkl dillerden, blk
42
ylesine fena, aza alnmayacak, sze dklmeyecek kadar fenadr ki, hibir koulda itiraf edilemez kimselere. Kocaya itiraf edilemez mesela: "Bebeini dourduuma piman olmutum nceleri
ama sonra geti." Ne de ocua: "lk balarda seni pek sevmemitim ama zamanla sndm." Ne de kendine: "Kt biriyim ben, kendi ocuunu sevmeyecek kadar ta kalpli." Anneliin resmi tarihi
titiz bir temizlik gerektirir hafzann kuytularnda. Agripina Fyodorovna Antipova'nn talihsizlii, bebeini sevmeye, yani senebesene,
kademe kademe sevmeye ve aslnda hep ayn younlukta sevdiine kendini inandracak kadar ok ve iten sevmeye frsat bulamadan, onu kaybetmesi oldu.
O leden sonra emzirmek iin eve dndnde, pencerenin
nndeki kanapede, gneten deil de semann yedinci katndan geliyormuasna altn renkli yaldzlar saan gnnn altnda, kocas ve bebek birbirlerine smsk sarlm bir halde uyuyorlard.
Her yer sarnn tonlarna brnmt. Perdelerin arasndan kvrlan
huzmeler kehribar, generalin yz limoni, kanapenin kuma kays kurusu, bebein kunda safrans, hemen zerindeki kck top
ise mora alan bir saryd. Agripina Fyodorovna Antipova, gneten kamaan gzlerini krptrarak, huzursuz bir merakla bu tuhaf
topa yaklat. Birka admdan sonra durdu ve birden, demindenberi neye bakmakta olduunu anlad. Renkler konusunda haklyd. nsanlar gibi, anlarn ve durumlarn da kendilerine has renkleri vard;
bir de lmlerin. Her canlnn lmnn rengi farklyd. Yeni domu bir bebekte bu, mora alan saryd.
Biraz sonra Pavel Pavlovi Antipov uyand. Karsnn odada olduunun farkna varmadan, kucandaki bebei sarsmamaya zen
gstererek doruldu, hafife gerinip miskin miskin esneyerek pencereden dar bakt. Aada sokakta, kadidi km atnn zerine
cierlerle dolu teldolaplar yklemi hrpani bir sokak ciercisi, birbirinden cazgr iki ihtiyar Mslman kadnla kavga dv pazarlk
ediyordu. Cierci bir taraftan kadnlara laf yetitirirken, bir taraftan
da, teldolaplarn etrafnda i ie gemi emberler izen yapkan
sinekleri kovalyor; yaamaktan her an vazgeecekmi gibi grnen
at da kuyruunu ar ar sallayarak ona elik ediyordu. Sabahn erken saatlerinden beri durmadan scak hava fleyen rzgrn sat
47
Cenaze dn Pavel Pavlovi Antipov, devrimden ok nce Avrupa'ya gidip yerletii iin uzun yllardr grmedii, baba meslei askerlii srdrmek yerine tccarl seerek ar'a deil, paraya hizmet ettii iin alttan alta hep kmsedii ve yanna snmay gururuna yediremedii iin imdiye dein yapt tm yardm tekliflerini geri evirdii en kk erkek kardeine, kendilerini Fransa'ya
aldrmasn isteyen bir mektup daha yazd ve ncekilerin aksine, bunu yollad.
Fransa'da geirdikleri uzun seneler boyunca general ve kars bir
daha o meum stanbul sabahn anmadlar ve her geen gn, hem
birbirlerinden, hem de ortak ruh iklimlerinden bir adm daha uzaklatlar. Dorusu bu lkeye gelmek, ummadklar kadar abuk ve
kolay olmutu ama zorluklar ksayd bile, srf stanbul'un errin48
honutlukla uzatt yardm elini, honutsuzluunu bastrmaya gerek duyarak tuttu ve ondan renebilecei her eyi rendiinden,
alabilecei her eyi aldndan emin oluncaya dek brakmad. Zaman getike ticaretin de askerlie benzediine inanmaya balad
ve kendini tamamen bu ie adad. Hayatnn belli bir aamasnda,
dnp dolap, vaktiyle burun kvrd yola son srat dalanlarn ilkesiz azmi onda da vard. Arada kaybettii zaman telafi etmek istercesine atak ve sabrszd. Ama ansnn tam anlamyla almas,
ok daha sonra, yeni bir dnya savann kmasyla mmkn olacakt. Sava boyunca karaborsaclktan hatr saylr bir servet ve
apseli bir itibar edindi. Zaman zaman el altndan Almanlarla da i
yapa yapa, lastik bir top gibi yuvarlana yuvarlana gemeyi baard
savan ykntlar arasndan. Nasl olsa fark etmiyordu. Sregiden
sava onun sava deildi. Artk devletlerin ya da davalarn deil,
sadece bireylerin zaferine inanyordu. Ve nasl elde edilmi olursa
olsunlar, zaferlerin yzleri gelecee deil, gemie dnkt. Hayatta muzaffer olmak, hi yaanmam, hayali bile inenmemi bir
gelecee adm adm ulamak deil; yaanmadan hurdaya km bir
gemii, atld keden kurtarp onararak, eski taravetine kavuturmak demekti.
O da yle yapt. Artk kendisine karlk etmeyen einin yerine
yeni bir kadn, kaybettiinin yerine yeni bir bebek, elinden alnann
yerine yeni bir kudret edindi. Hepsi yeniydi ve hibiri yeni deildi.
Birlikte yaad gen Franszdan doma bebeini kollarna aldnda, tam tamna elli dokuz yandayd. lk bebei gibi bu da, gzleri kl rengi bir kzd. Yllarca bunu Agripina'dan saklad. Ho saklamasa da, onun bu durumu deil kskanmak, umursayaca bile
pheliydi. Kald kliniin bahekiminden gelen mektuplarda yazlanlara baklrsa, etrafnda olup bitenlere kar alabildiine kaytszd. Hibir iyileme belirtisi gstermiyor, tm zamann kliniin
kuzey yamacnda gz alabildiine uzanan zm balarnda alan
kylleri seyredip, siyah-beyaz suluboya resimlerini yaparak geiriyordu. Pavel Pavlovi Antipov bu mektuplar byk bir dikkatle,
endieyle, yeisle okuyor ve sonra da, kaldrd ekmecede unutuyordu. Yeni ilikisinden son derece honut ve ilk bebeine veremedii tm sevgiyi ikincisine vermekte kararlyd. Buna ramen hi50
bir zaman karsndan boanmaya teebbs etmedi. Ziyaretine gitmekten oktan vazgemi olsa da, Agripina'nn hep ulaabilecei
yaknlkta kalmasna zen gsterdi. Kars, ilk balarda onun kk
, en sebatkr hayran; derken zaaflarnn, zayflklarnn kurban ve zamanla nereden nereye geldiinin, yolda neler yitirdiinin biricik aynas, kiisel tarihinin en yakn tan olmutu. E deil, arkada da deil; bir seyir defteriydi belki... Ve bir seyir defteri, nasl
iinde yazlanlar bilmezse, Agripina'nn da tam olarak neye tanklk ettiinin farknda olup olmamasnn bir nemi yoktu. Pavel Pavlovi Antipov, bu kymetli defteri, zaman gelince gidip almak zere emin bir yerde tutuyordu.
Oysa o zaman geldiinde Pavel Pavlovi Antipov yle ok yaam, o kadar yalanmt ki, hani u yllar, yllar iinde kullana
kullana lime lime ettiimiz halde ve aslnda tam da byle olmas sebebiyle, kendi kendimizle ba baayken mutlu mesut tepe tepe giydiimiz ama bakalarna yakalannca utanp karmak istediimiz
eski psk bir kyafet gibi tamaya balamt yan. Tm hedeflerini bir bir gerekletirmi, yitirdiklerini telafi etmi, yaayaca
kadar yaamt ama ite ondan alacan oktan ald halde, bir
trl sonlanmyordu hayat. Etrafnda onun kadar uzun yaayan kimse yoktu. Sevdii, gzettii, cebelletii, di biledii ve ondan ok,
ok daha gen olan insanlar birer birer ekip gittike, her birinin
lmnden duyduu azap, gs kafesinde tortu tortu birikiyor, geceleri kalbinin zerinde keskin, ince bir szya dnp zonkluyordu. lenlerin yaknlarnn, hatta kadnnn ve kznn, iten ie onu
suladklarn; sadece hayatn deil, lmn bile bysn yitirdii bylesine cenabet bir ada bu kadar uzun yaad iin herkesin ondan nefret ettiini vehmediyordu. 94 yandayd ama deil
kocamak, hele hele bunamak, ihtiyarlamamt bile. Elinden bir ey
gelmiyordu. Ancak lmekle telafi edebilirdi kusurunu ama istemekle lnmedii gibi, lmeyi istedii de yoktu.
Zaman zaman, topu topu gnlne patronu olan ama idi
sesi bunca zaman sonra bile aklndan kmayan sarkk gdl Levanten'in azndan suluyordu kendini: "Ka yandasnz Msy Antipov? Demek neredeyse bir asr! Bu bir asr iinde devletler iskambil ktlarndan kuleler gibi ykld, insanlar sinekler gibi dkld,
51
dnyann tepeden trnaa mora kestii ana tanklk etti. Hrltl bir
lk kt dudaklarndan: Is-tan-bul! Bulmutu. 19 yanda, karnnda kk, srtnda byk bir ikinlikle, o pis kokulu geminin
gvertesinden baktnda, sisin ardna sakland iin gremedii
rengin ne olduunu bulmutu. Renkler ve meknlar koleksiyonunda, stanbul'un rengi mordu; kurun kaplanm kubbelerden yansyan gz kamatrc gnein damla damla lekeleyip, pene pene
kavurduu menevili bir mor. Bu melun rengi hatrlyordu. Dne
dne, tekrar tekrar, kesik kesik sayklamaya balad. stanbul! Sanki ayn ismi yzlerce kez tekrar etmiyor da, yzlerce tekrardan oluan tek bir ismi bandan sonuna kadar sabrla heceliyordu. Pavel
Pavlovi Antipov dayanamad; karsnn ellerini avularnn arasna alarak, "Agripina," dedi "stanbul'u mu hatrladn?"
Takip eden gnlerde Agripina Fyodorovna Antipova kendini
gen, bulunduu yeri de stanbul zannetmeye balad. Ara sra
Trke kelimeler dklyordu azndan. Avu ileri terliyor; akl
bir gidip, bir geliyordu. Gittiinde, yllar sonra stanbul'a dnyor,
geri geldiinde ise bir parasn orada brakm oluyordu. Durumunda hibir dzelme kaydedilmiyor; geen her gn, hem sebatla
bir ncekini tekrarlarken, hem de baka bir tekrarnn olamayacan, yaknda sona varlacan fsldyordu.
Bu ekilde lmemeliydi; byle erken ve geride tanmaz ykler
brakarak ayrlmamalyd bu dnyadan. Buralarda yapacak ii kalmam ve artk gereinden fazla yaam olan Pavel Pavlovi Antipov, uykusuz bir gecenin sabahnda, gn aarmadan geldi klinie.
"Agripina," dedi "tekrar stanbul'a gidelim ister misin?" Ve onun
adeta mstehcen bir ey iitmiesine kzararak glmsediini grdnde, bunun sakl bir "evet" olduuna hkmetti. yle bir ey
yapmalyd ki, karsnn lm, vaktinden ve kendininkinden ok
daha evvel olsa bile, en azndan imdiye dein srdrd hayattan daha gzel olmalyd. te bunun iin, onun gencecikken horlanp ezildii, kk ve yenik dt ehre yllar sonra geri dnp,
bunca gecikmilie ramen o gnlerin acsn karabilmesine imkn tanmalyd. Vaktiyle orada mahrum kald zevkleri, tadamad lksleri, ulaamad sevinleri bir bir nne sererek, bu eksik
gdk hikyeyi huzur iinde tamamlayabilmesini salamalyd. Ka55
rarn vermiti. Agripina, kalan mrn bu klinikte deil, stanbul'da geirmeliydi. stelik, ne mlteci ya da srgn, ne snt ya
da yaban, ne de misafir ya da kirac vasfyla. Bakalarnn stanbul'unda deil, kendi stanbul'unda olmalyd; bizzat evsahibesi konumunda.
***
liye irketiyle anlap, noksansz hepsinin Fransa'ya yollanabileceim, kendisinin de bu ilemlere yardmc olabileceini ekliyordu.
Valerie Germain gsterilen ilgi iin teekkr edip, istemeden de
olsa byle bir skntya yol at iin zgn olduunu belirttikten
sonra, bahsi geen eyalarn hibirini almay dnmediini kesin
bir dille ifade etti cevap mektubunda. Kiracs, bunlarn arasndan
istediklerini diledii gibi kullanabilir ya da bakalarna verebilir, istemediklerini de kaldrp pe atabilirdi. Karar tamamen ona brakyordu. Tabii eer eyalar evden kartmak iin herhangi bir masraf yapmak durumunda kalrsa, bunu da kiradan dmeye hazrd.
ok gemeden bir mektup daha geldi. 10 numaral dairedeki kadn, eyalar pe atmaya kyamayacam, hepsinin muhakkak muhafaza edilmesi gerektiine ve ev sahibesinin onlar grdnde
kendisine hak vereceine inandn belirtiyordu. O gn gelene kadar hepsine emaneten bakmaya hazrd. Mektubunun sonuna, szn ettii eyalarn neler olduunu tek tek ayrntlaryla sralayan
yz seksen bir maddelik bir liste eklemi; bir de siyah-beyaz fotoraf ilitirmiti. Bonbon Palas'n fotorafyd bu; tamamlanmasnn
hemen ardndan, henz kimse tanmamken ve muhtemelen Pavel
Pavlovi Antipov tarafndan ekilmiti.
Fotorafta renksiz ve suretsizdi apartman. Hi insan yoktu iinde; ne pencerelerinde ya da balkonlarnda, ne de kaldrmlarda ya
da sokakta. Bir sava ocuu gibiydi. Tm yaknlarn yitirmi; bydn grecek gzlerden yoksun kalmt. Ve mekanszd adeta. Etrafnn nasl olduu, bulunduu ehrin neye benzedii hakknda tek bir ipucu bile sunmuyordu. Dnya zerinde herhangi bir yer
olabilirdi buras. imdiki zaman dnda herhangi bir zaman...
Valerie Germain bu fotoraftan holanmt. Uzun bir mddet
onu, alveri listeleri, denmesi gereken faturalar, kalori cetvelleri, yemek tarifleri, tatil kartpostallar ve ocuklarnn izdii resimlerle beraber buzdolabnn kapanda asl tuttu. Sonra ocuklar byd, ya ilerledi ve Bonbon Palas'n fotorafn bir zaman, bir yerlerde, kaybetti.
61
imdi...
nrd. Arkanl kardei bir kuafr salonu amann artlarn eksilerini hesaplayadursun, o byk bir evkle kollar svayp, yer aramaya balamt bile. Houna giden bir fikir bulunca deli fiekleen,
her ne yaplacaksa bir an nce yapmak iin yanp tutuan Cemal'in
admlarn dikkatlice atmas bugn bile pek dk bir ihtimalken,
stanbul'un ne menem bir ehir olduunu bilmedii, bilmeye de gerek duymad o gnlerde, imknszdan da teydi. Bir hafta bile
gemeden, kuafr salonu iin ihtiya duyduklan yeri kiralamt bile; hem de bir senelik kiray pein deyerek. Buras, ykseke bir
arazide, kaak yaplm bir apartmann nden baknca ikinci katnda, arkadan bakldnda zemininde kalan, boaz manzaral bir daireydi. Celal daireyi grr grmez, ikizinin buray tutmasnn esas
sebebi olduunu anlad manzarann, kadn mteriler iin hibir
nem tamayacan anlatabilmek iin bo yere rpnd. Tandlar ve aylar boyunca sinek avladlar. Derken saanak yamurlar
balad; salonu drt kere su, bir keresinde de, geride braktklar izlerden sokak kedileri olduklarn tahmin ettikleri birtakm mahlklar bast. Beinci ayn sonunda nihayet, suya ve tye bulanm eyalarndan kurtarabildiklerini ve Cemal'in aceleye gelmi yatrmndan artakalan paralarn toplayp, bir kez daha denemeye karar verdiler. Bu sefer yeri Celal seecekti. O da uzun uzun aradktan, mevcut artlardaki tm seeneklerini ince ince tarttktan sonra, olduka
canl bir semtte, ilek bir caddeye alan ayak alt bir sokak zerinde, bir hayli eski ve bakmsz ama vaktiyle pek heybetli olduu aikr, kl rengi bir apartmann bahe katndaki kiralk dairenin kendileri iin en uygun yer olduuna karar verdi.
"Ne tuhaf, deil mi?" dedi buradaki ilk i gnlerinde Cemal.
"Ben gevezenin tekiyim ama gittim ssz bir mahallede yer buldum.
Sense hep suskunsun ama gidip grltl bir yer setin. Demek sadece birbirimize deil, kendimize de ztmz!"
Oysa bu ztlk, bundan sene nce birlikte katldklar Marmara Blgesi 19. Geleneksel Kuafrler Yarmas'nda ekilmi; sonra
da Cemal'in srar zerine bytlp erevelenerek girite tam karya aslm 50x60 cm fotoraflarna yansmyordu btnyle. Geri o gn Cemal zerinde turuncu papaanlar olan bir tirt, Celal
ise mat haki bir gmlek giymiti ama ite sonuta, her ikisi de ay69
tespit edilirdi mteriler tarafndan. Ne de olsa kadn gz, benzerliklerden evvel ayaklklara meyleder ou zaman. Havuzun kenarnda yan yana dizilmi, at kuyruklu, mavi mayolu be gzel gen
manken fotorafn saniyeliine gsterin bir erkee. Grd resim muhtemelen u olacaktr: (havuzun kenarnda durmu, at kuyruklu, mavi mayolu gen gzel bir manken) x (5). Ayn fotoraf,
gene saniyeliine, bir kadna gsterin bu sefer: Grd resim
muhtemelen u olacaktr: havuzun kenarnda kimi daha dik, kimi
daha kambur, at kuyruu kimine gitmi kimine gitmemi, mavi mayo kimini zayf kimini butlu gstermi, kimi gzel ama kimi daha
gzel be adet manken.
Ne var ki, Cemal ile Celal'in Marmara Blgesi 19. Geleneksel
Kuafrlk Yarmas'nda ekilmi fotoraflar sz konusu olduunda, kadn gz bile zorlanyordu aradaki farkllklar bulmakta.
zerlerine geirdikleri giysiler ve Cemal'in gm taklar bir kenara braklrsa, yzlerindeki ifadeye kadar her eyleriyle aynlard.
Kafalann ayn biimde yana doru yatrmalarndan, salarn yaptklar mankenlerin zerine eilme alarna, yaptklar ii ne denli
ciddiye aldklarn gstermek istercesine kalarn atp alnlarn krtrmalarndan, parmaklarn bklerine kadar... Gene de gzlerden kamayan kk bir farkllk vard: Cemal alt dudan snyordu hafife - belki kardei kadar iyi bir kuafr olmadn bildiinden, belki ensesinden bir tutam sa kvrlan bakr kzl, kaln rgl topuzlar onun kadar sevmediinden, belki de o anda akl fikri iini bir an nce bitirip, yiyecek bir eyler bulmakta olduundan. Trkiye'ye dndnden beri her trl hamur iini hapur hupur gtren, boazna hayli dkn Cemal ile yemek denildiinde hep orba anlayan, neredeyse ku kadar yiyen Celal'in csselerinin nasl
olup da ayn, hem de tpatp ayn kalabildii, kuafr salonunun gediklilerinin bile zebileceklerini sanmadklar bir muammayd.
Ama i mesleklerini icra edi biimlerine gelince, ikizlerin arasndaki benzerlikler biter, farkllklar ne kard. Bu sebepten, Cemal'in mterileri farkl, Celal'inkiler farklyd. Tabii ayn mterinin gnne gre, birini deil dierini tercih ettii de vakiydi. Her
zaman Cemal'le ene yartrmaya baylanlar bile, belli zamanlarda
salarn illa ki Celal'e yaptrrlard mesela. Bilhassa nian, dn,
71
kutlama gibi zel gnler, fevkalade randevular sz konusu olduunda, tum mterilerin tercihi ondan yanayd. Mhim hadiselerin yan sra, acil durumlarn da amaz adresiydi Celal. Salarn evde
kend. balarna kesmeye kalk.p da yamuk yumuk kpanlar,' ucuz
permalarla yldrm akmtan beter edenler, dolatra dolatra ku
yuvasna evirenler, kulaktan dolma kocakar ilalaryla atur utur
kurutanlar, oksijenle ap msr psklne benzetenler, sabah boyat l a n rengi akam beenmeyenler, acemi kuafrlerin sallapati denemden ne kurban edenler, olmadk bir modelde kestirip ertesi gn
bin piman olanlar da yana yakla Celal'in ellerine teslim ederlerdi
karalarn. Onun, kardeininkine zerre kadar benzemeyen mizac
byle zor durumlarda devreye girer ve dara den tm mterilerin
ime su serperdi. Arbal suskunluu, iine saygs ve tescilli mal aretyle, ne kadar feci durumda olursa olsun kurtaramayaca sa
kotaramayaca model olamayaca, hususunda herkes hemfikirdi
Hangi mterinin san ne zaman kime yaptrd, iki karde
arasnda hibir zaman mesele yaratmamt. Daha pek ok konuda
olduu gibi, bu konuda da aralarnda sessiz bir anlama hkm sryor; kendiliinden oluuveren rol dalm inenmedii mddete kimse kimseye gocunmuyordu. Ekseriya, bir kadnn kapdan
ien girmesini takip eden ilk iki dakika iinde, derdinin ne olduunu p diye anlar ve karlamay ona gre yaparlard. Gelen mteri yznde aresiz bir ifadeyle ieri dalp, ngraklar, paralayacak
kadar sert atysa kapy, Celal yapmakta olduu ii brakp, ar
admlarla onu karlar; bir yandan da, gzleri kardakinin sanda
kendisini bekleyen sorunun bykln kestirmeye alrd Telaa mahal olmayan sradan durumlarda ise, karlama fasln yapmak Cemal'e derdi. O da, muhtemelen o esnada yapmakta olduu konumay kesip, dozunu bir trl tutturamad bir nezaketle
eglp bklerek mteriyi karlar ve eer karsndaki tandksa
son geliinden bu yana aray at iin sitem dolu birka laf sokuturmay da hmal etmezdi. Cemal'e kalsa, her kadn her gn en az
bir saatini kuafrde geirmeliydi.
Ancak kuafr salonunun mdavimlerinden saylabilecei halde
bandan .tibaren bir kez olsun sektimeden salarn yalnzca Celal e yaptran bir kii vard. Az evvel aniden ortal kaplayan nadi72
zordu. Zaten onlara kalsa, her ay karneyle verilmeliydi insanlara kelimeler. Herkes, azndan kan szlerin, tpk itii su, iledii toprak gibi kt kaynaklardan olduunu, konutuka snrl payndan tkettiini bilmeliydi.
Fakat ne yazk ki bu leden sonra, en fazla drt dakika srebildi birbirinden sktperest ikilinin dinginlii. Aniden hzla itildi kap, yle bir sarsld ngrak. Caddeden geen hoparlrl karpuzcunun saa sola emirler yadryormuasna kan mekanik sesiyle birlikte gen bir kadn, abuk ama telasz admlarla ieriye dald. Boyunlarna, leopar desenli muamba rtler balanm, bir duvar boydan boya kaplayan aynann nndeki dner koltuklara yan
yana dizilmi, hepsi de Cemal'in mterisi miskin kadn, zerlerindeki bigudiler, firketeler, boneler ve alminyum folyolarla beraber kafalarn evirerek, aralarna yeni katlan yle bir batan ayaa szdler. Onun kim olduunu anlar anlamaz, daha derin bir merakla bir de ayaktan baa szdler. Bu nemli bir and. Zira Mavi
Metres imdiye kadar bu kuafrden ieri admn atmamt.
Celal gzucuyla kapdan yana yle bir bakp, iine dnd. u
anda yal dostunun platin sars tutamlar dnda bir sala ilgilenmeye niyeti yoktu; hem zaten, bu yeni mteri, her kimse, onun
mterisi gibi durmuyordu. Ne var ki Cemal, ikizi kadar kaytsz
deildi, ne de onun kadar bilgisiz. Bilakis, kuafr salonunda yaz k,
sabahtan akama sebil edilen dedikodulardan Mavi Metres hakknda bol bol bilgi damtm saylrd. Onun epi topu yirmi iki yanda
olduunu biliyordu mesela. Bundan birka hafta nce sokan banda, kendisine laf atp sarkntlk etmeye kalkan bir delikanlnn
zerine yrdn, kardaki ii pikinlie vurunca da, o esnada
bidona atmak iin elinde tad p torbasn ap, iindekileri tacizcisinin kafasndan aa dktn de duymutu keza. Hac ynetici, apartmana ortak gelen ve her hanenin iindeki kii saysna
gre pay dedii su masrafn hesaplarken, ona bir deil, iki kiilik
makbuz hazrladnda kavga kardn da biliyordu; ve tabii, 8
numaral daireyi tek bana tuttuu, tek bana oturacan syledii halde, babas yanda bir zeytinya tccanyla metres hayat srdrdn, adamn haftann en az drt gn onun evinden kmadn ve suratszn teki olduunu da. Tm bunlar biliyor ve do74
laryla beraber kalarn da boyatt iin, gzlerinin zerinde kuruduka turunculam iki kaln izgiyle oturan tknaz kzl ve en kenardaki ufak tefek yal kadn, takdim edilmeyi beklercesine gzlerini dikmi ona bakmaktaydlar.
raklardan sivilceli olan, mmkn olduunca ona dokunmamaya alarak, zeri boya lekeleriyle bezeli, leopar desenli bir muambay Mavi Metres'in boynuna balayp, hzla oradan uzaklat.
Sivilcelerinden tr nicedir iitmedii mstehcen alay kalmayan
ve yznn ona dman kesilip, geceleri tek elinin iledii tm gnahlar ertesi gn bara bara, krmz krmz nne gelene ilan
etmesinden dehetli sknt duyan rak iin, mrnn bu hassas safhasnda bir kadn kuafrnde almak zorunda kalmak, byk bir
talihsizlikti. Olan sarsak admlarla geri geri giderken, ak duran
pencereden sessizce ieri szlm kediyi fark edemedi. Kuyruuna baslan hayvann kard yrtc ses zerine, tm kadnlarn dikkati o yne evrildi.
Uzun tyl, nemrut suratl, irikym, katran karas bir kediydi.
Hani u grdkleri her insana, kediler ile insanlar arasnda ta kaalbeladan beri devam eden kanl bakl bir kavga varmasna gzlerini ksarak, boka bakar gibi bakan kedilerden. Bununla beraber,
burnunun kenarlarndan balayp enesinin altna kadar uzanan
bembeyaz, deirmi bir kl tutam, daha az evvel yourt dolu bir kseye sokup karmlar gibi bir grnt verdiinden yzne, her eye ramen sevimli bir yan da vard.
"Gel plk! Gel bamzn belas!" diye seslendi Cemal, Mavi
Metres'in kediden holandn fark edince.
"Niye plk diyorsunuz bu kediye?" diye sordu Mavi Metres.
Ardndan, kimden yz bulabileceini derhal akm ve oktan ayaklarna srtnmeye balam hayvan iki eliyle kavrad gibi havaya kaldrd. Ve kadnlarn bebekleri severken kullandklar cicili bicili ses tonuyla ayn soruyu bir de kediye yneltti: "Niye plk diyorlar sana? Ha gzelim? Hi plk denir mi byle gzel kediye?"
"Burnu plkten kmyor ki beyfendinin," dedi Cemal neeyle. Mavi Metres ile yaknlamasna vesile olduu iin her zamankinden sevimli grnyordu plk gzne. "Koskoca stanbul'da
bunun kadar ansl kedi yoktur herhalde. yle aman aman bir g76
zellii de yok, u surata bakn Allahakna. Bu kadar pis bakan kedi grdnz m baka? Ylan olacakm da stne uyan deri bulamam, mecburen kedi gelmi dnyaya. Ama gene de ne yapar, ne
eder, kendini sevdirmenin bir yolunu bulur. eytan ty m var nedir. Bu civarda kimin yanna gitse, muhakkak yiyecek bir eyler koparr. Ama doymaz ki, katiyen doymaz. Tknr tknr, sonra da soluu pte alr. Duvar dibindeki plk bunun krall zaten. Valla
billa gzmle grmesem inanmazdm. u salonu yeni tutmutuk.
Boyasn badanasn tamamlamz, artk byle son hazrlklar yapyoruz, btn gn almaktan imanmz gevremi, kurt gibi ackmz, ne yapalm ne edelim, en iyisi u yandaki tavukudan tavuk
smarlayalm dedik. Biliyorsunuz deil mi nasl da kocamandr porsiyonlar? Yannda pilav-salatas-kzarm patatesi tepeleme geliyor. Neyse laf uzatmayaym. te ne olduysa bir karklk olmu,
bir pili fazla gndermiler. Biz de geri vermedik, az ya gzmz
dnm, yeriz zannettik. Yiyemedik tabii. Herkes kendi nndekini zor bitirdi. Hele Celal, gene ku kadar gagalad. Biz yemeklerimizi yerken, seninki kokuyu alm kt geldi. O zamanlar bilmiyordum buna plk dediklerini. Bu byle gelip karmzda yalanmaya balad. Zannedersin ki gnlerdir a garibim. Acdk haline, tuttuk nne tavuk koyduk. Valla yalanm varsa ne olaym, kafay bir
daldrd, apur upur telatan boulacak, arkasndan dobermanlar
kovalyor sanki. Kemik bile brakmad geride. Gzmzn nnde
tepeleme dolu bir tabak tavuu sildi sprd. O sralarda Kedi Peygamberi otururdu 2 numarada. O da baka bir atlak! Siz deyin 20,
ben diyim 30 tane kedisi vard. Buram buram kedi ii kokard ortalk. Gene de o koku bile, imdiki p kokusundan iyiydi ya neyse. Biz de siz gelmeden nce onu konuuyorduk. Byle plerin
iinde yaaya yaaya, yaknda horozlar gibi eineceiz diyordum
Celal'e. Deil mi Celal?"
Celal bayla onaylamakla yetindi.
"Bu plk, o kadar yemein stne, gidip 2 numarann kedi
mamalarna dadand katur kutur. Ama Kedi Peygamberi'nin aireti
bunu bir gzel pataklaynca, bizimki ks ks dnd yanmza. Geldi bizim artklar da gzelce temizledi. Celal'in artrdklarn da yalad yuttu. Kzarm patates koyduk nne, pek tutmad ama onlar
77
da trtklad. Artk hepimiz ii gc braktk dehetle hayvan seyrediyoruz, ne zaman patlayacak diye iddiaya girdik."
Sadece aynann nnde dizili kadnlar deil, bu hikyeyi en az
krk kere dinlemi olan manikrc kz ile raklar bile, cankulayla takip ediyorlard Cemal'i. Abisi kadar iyi bir kuafr olmayabilirdi ama lafazanla gelince, kimse onun eline su dkemezdi. Dil
konusunda alas bir maharete sahipti. imdi buradan alnp, haritada yerini dahi bulamayaca bir lkeye braklsa, srf etrafndakilerin ne konutuunu anlamak ve onlara laf yetitirebilmek iin tez
zamanda sular seller gibi renebilirdi orann dilini. Keza, Avustralya'da geirdii uzun yllar boyunca hav dklen Trkesini be
sene iinde tepeden trnaa onarp, gcr gcr parlatmay baarmt. Tek mesele kendini ele veren aksanyd. Ama Celal, buuk dakika farkla kk kardeinin, bir trl dzeltemedii iin mi, yoksa mterilerin byle daha ok houna gittiini dnd iin mi,
aksanl konumaya devam ettiinden emin deildi.
"Tikindi tikindi, en sonunda kalkt gerine gerine. Yryemiyor
ki. Hayvan oldu safi gbek! Artk arlktan adm atamyor, gbeini srkleye srkleye gitti. Biz de peinden seirttik. Bu kt dar, u yan bahenin duvarna atlad. Ama nasl atlama? O kadar
arlam ki, gbei takld, dyordu az kalsn. Eh artk kvrlr
uyur iki gn kendine gelemez zannettik. Ne gezer? Ne yapt biliyor
musunuz? Bahe duvarnn br tarafna atlad. Oraya braktklar
p torbalar var ya. Maalesef, plkte yaar olduk. Bu byle soktu kafasn, pleri kartrmaya balad. Baktk, balk kafas bulmu bir sr. apur upur onlar yiyor. Artk daha ne yedi onun da
stne bilmem. Bize fenalk geldi. O yedike biz arlatk. Dayanamadk ieri katk. Valla o gn bugndr gzm korkar bu kediden. A kalnca sahiplerini yiyen kedileri ok duyduk ama bu plk, karn tokken bile hepimizi yer yutar. stne de plerden bulduklaryla cila eker bi gzel!"
"Vallahi anlad kendinden bahsedildiini," dedi tknaz kzl. Glerken alnn krtrmaktan korktuu, glmeden de duramad iin,
elleriyle sabit tutmaya alyordu boyal kalarn.
"Anlasn. Yalan m sanki? Bununki mide deil, plk! Ad da
plk, midesi de plk!" diye homurdand Cemal, demindenbe78
ri gzlerini ksm dikkatle kendisini seyreden kediye dnp, elindeki fn makinasn sallayarak.
Fn makinas! i su dolu bir kovaya dmenin bile bu uultulu canavarn soluuna maruz kalmak kadar korkun olmadn tecrbeyle bilen kedi, gz ap kapayncaya kadar Mavi Metres'in kucandan syrld gibi, ak duran cama srad. Orada bir an durup, kuafrdekileri honutsuz bir nazarla son kez szdkten sonra,
iine snger yerine caka doldurulmu tyl bir oyuncak gibi devriliverdi bolua. Fakat patileri baheye basamadan, tuhaf bir ey geldi bana. Yaklak be saniyedir, kuru bir yaprak ya da kt parasym gibi adeta gerekd bir yavalkla Bonbon Palas'n en st
katndan szle szle inmekte olan kenarlar frfrl, yakas kolal,
zerinde minicik minicik onlarca denizkz olan lacivert kadifeden
bir ocuk elbisesi, topraa varmasna ramak kala pat diye yoluna kan kedinin zerine dt. kisi yere birlikte kondu.
"Ay bakn bakn! Elbise yayor yukardan," diye heyecanla bard, o esnada 113 numara bordo ojeyi bulmak iin pencerenin
nndeki etajeri kartrmakta olan manikrc kz.
Cemal, tknaz kzl, ehla sarn ve raklar annda bitiverdiler
pencerelerin nnde. Az sonra onlarn srarna dayanamayan Mavi
Metres isteksiz admlarla, asabi kumral da pedikrl ayann zerine basmamaya gayret ederek topallaya topallaya kalkp geldiler.
Gerekten de kyafet yayordu yukardan; renk renk, eit eit ocuk kyafetleri. Kaldrmda biriken sekiz-on kiilik toplulua baklrsa, onlardan baka seyircileri de vard bu beklenmedik gsterinin.
Hepsi de balarn yukarya kaldrp, gzlerini sabit bir noktaya kilitlemi, elbiseleri atan grmeye alyordu. Ancak olayn faili bir
trl kmyordu ortaya. Sadece plak, taksz, karbeyaz bir kadn
kolu, seri aralklarla Bonbon Palas'n en st katndaki dairenin, baheye bakan penceresinde bir grnp bir kayboluyor ve dar her
knda, bir baka giysi parasn brakyordu bolua.
Giysiler pe pee yaarken, manikrc kz pencereden dar
sarkp, senenin ilk karma dokunmaya alan birinin sevinciyle birini tutmaya alt. nlkler, elbiseler, oraplar, kazaklar, gmlekler, sveterler arasndan reine sars bir kurdelay yakalamay baard.
79
na doru geliigzel serpilmilerdi. Eer teninde tad en rtkan renkler bunlardan ibaret olsayd, onun yandaki pek ok kadn
gibi, artk daha fazla yalanamayacak kadar yal grnecekti. Ancak, incecik dudaklarna srlmekten ok kartma gibi yaptrlma benzeyen rujun turuncusu, yaprak biimindeki altn kpelerinin emsi ans, yanaklarnda i ie gemi krklklar yol yol belirginletiren all, gzkapaklarnda tortu tortu toplanan farn eflatun tonlar ve boncuk gzlerinin lacivert-gri lts, tabii bir de salarnn platin sars, uar delikler, haar geitler amt grnnde. Yana bana aldrmadan bu kadar ok boyanmas ona grkemli bir glnlk bahetmiti. Tm grkemli glnler gibi, ayn zamanda rktc bir yan vard.
Bu haliyle, sohbetlerin nne konmu canl bir takozdu. O varken birilerini ekitirmek gleiyor; mbalaa ve iftira sanatnn
tad tuzu kalmyordu. Ama tersi de geerliydi. Madam Teyze'nin
batman batman arl, kuafr salonundaki kadnlara, en son lise
sralarndayken tadabildikleri bir zevki, doruluk abidesi kesilen bir
retmene ortaklaa cephe almann ama bunu yaparken, bir yandan
da onun gzne girmeye almann aprak keyfini anmsatyordu. Onun dillendirdii iarlarn, savunduu deerlerin etrafndan
dolap, altndan stnden szmak, adalanm sohbetlerine ekidzen veriyor, kvam katyordu. stelik zaman zaman onu da meramlarna dahil edebildiklerinde, aldklar haz katbekat artyordu. Mthitir nk pak olanlan, pasakl gailelere ekebilmenin, ekip de
onlarn da herkes gibi, herkes kadar olduklann grmenin hazz.
Tknaz kzl da dayanamad; manikrc kza arka kp, yal kadn ikna etmeye alt: "Gen kzlnda da byleymi evlenince daha beter olmu. Temizlik hastas."
"Canm fena m ite, titiz kadn," diye geitirmeye alt Madam Teyze.
"Teyzecim bu titizlik deil, hastalk," diye bard manikrc
kz takviye kuvvetlerden ald cesaretle. "Belki hastalktan bile beter. Hastaysan bilirsin hasta olduunu. Gidersin doktora, tedavi
olursun, di mi ya? Temizlik hastalnn ilac yok ki! Olsa bile Tijen Hanm azna sokmaz, tiksinir pis diye."
"Yazk! Olan ocuuna oluyor," dedi ehla sarn.
82
"yle demeyin," diye mdahale etti Madam Teyze. "Tijen kzna ok dkndr. Hem, bir anne evladnn ktln ister mi
hi?"
"yi de Madam Teyzecim, ne anladk byle sevgiden. Baksana
hep kzcazn kyafetlerini att aa," diye bard manikrc kz.
"yle mi?" dedi Madam Teyze hayretle.
Manikrc kz, nihayet yal kadnn itiraz edemeyecei bir eyler syleyebilmi olmann heyecanyla bard: "Tabii ya demindenberi kafamza yaanlar hep oncazn kyafetleri. Hani hi atyor
mu kendi kyafetlerini. Kadn kak mak ama deli deil. ine gelince akl gayet yerinde maallah."
Yal kadn incecik dudaklarn pheyle bzd. "Ya, demek ocuun kyafetlerini atm. Neden acaba?"
"Neden olacak, kaklndan..."
Madam Teyze'nin yz glgelendi. Manikrc kz artk ileri gittiini fark edip suspus oldu, ama gene de syleyeceini sylemi
olmaktan dolay honuttu.
"Aman bize ne. Kaksa kak!" diye grledi Cemal. Dedikodulardan keyif alsa da, manikrcnn boboazlnn yal kadn rahatsz etmesinden, dolaysyla Celal'i kzdrmasndan ekiniyordu.
"Her kan derdi bize mi dt? Zaten stanbul'da kaktan bol ne
var? Al sana sryle kak, sryle bulgur. Her birini teker teker konumaya kalksak, mrmz tkenir valla. Olum ne oldu o kahveler? Getirsene dilimiz damamz kurudu."
Celal bir kez daha konu deitirme gayretiyle sz ald: "Gene
artt bu p kokusu. Ka kere ikyet ettik belediyeye. Bir ie yaramad."
"Neymi efendim, p toplama iini zel bir irkete devretmilermi," diye atld ikizinin yarm brakt laflan tamamlamaya baylan Cemal. "irketin numarasn bulduk, aradk, onlar da hdk.
Akamlan tam milletin iten eve dnd saatte karyorlar kamyonu. nadna yapar gibi."
"Yanl saatte de olsa dzenli olarak gelip alyorlar pleri. Ama
gene de kurtulamadk bu kokudan," diye toparlad Celal.
"Kurtulamayz tabii. Ortalkta bu kadar bulgur varken pten de
kurtulamayz, geri kalmlktan da," dedi Cemal sinirlenerek. "Ya83
ni inanr msn Madam Teyzecim. u duvarn dibine p brakanlar azarlamakla geiyor gnmz. Bu civarda ne kadar cahil cheyla kadn varsa, bizim bahe duvarna brakyor plerini. Hep de ayn tipler. Laftan da anlamyorlar. Dilimde ty bitti! Hele bir tanesi
var ki sormayn. Kadnn evi ta sokan sonunda. enmiyor, her
gn yz metre yryp, pn dkmeye buraya geliyor. Ben
ok kafa yordum, bir insan byle bir eyi niye yapar diye. kamadm iinden. Sonunda yle bir aklama buldum. Bu apartman yaplmadan nce burada herhalde arsa filan varm. Bu kadnn anneannesi o zamanlar hep buralara dkermi pn. Gel zaman git zaman bu kadnn bir kz olmu, byynce o da hep ayn yere dkm plerini. Derken onun da bir kz olmu. Benim Allah'n her
gn dalatm bulgur ite o. Bunlarn bu p merak kaltmsal,
anneden kza geiyor. Bir nevi aile gelenei! Benimki de ne yapsn,
ne grdyse aynen srdryor. Ama ecdad gibi kovayla dkmyor
da, poete koyup atyor. Modern bulgur!"
Berikiler glp, Celal homurdanrken, Madam Teyze dnceli dnceli kafasn sallad. "Ama Cemal," dedi "vaktiyle buralar arsa filan deilmi. Bu mahallenin alt olduu gibi mezarlk..."
Byle bir itiraza kar en ufak bir hazrl olmayan Cemal, dilinin ucundan kmaya hazrlanan tm szleri gerisin geri yuttu.
Yardm beklercesine skntyla baknrken etrafna, aynann nndeki uzunca tezghn dibinde kpr kpr eden mini minnack bir karaltya takld. Bir hamambceiydi bu. Firkete sepetinin zerine
km, antenlerini oynata oynata konumalar dinliyordu adeta.
Neyse ki kimsenin dikkatini ekmemiti henz. Ama sepetten kmaya kalkp da, tezgh boyunca yrmeye balarsa ayet, tek tek
tm mterilerin nnden geit treni yapacakt. Cemal byk boy
kl frasn kapt gibi, yanpiri yanpiri yryerek yanat. Bir yandan da, aktrmamak iin eskisinden daha da cokulu bir sesle konumaya devam etti.
" 'Yahu kadn!' diyorum, 'ben gelip senin halnn stne pm
dkyor muyum? Sen ne hakla bakasnn duvarna brakrsn plerini? Bekle akam gelsin p arabas, o zaman karrsn kendi kapnn nne, pler alr.' Yok, katiyen anlamyor. Bulgur yznden."
84
"Ne bulguru?" dedi raklardan sivilceli olann baklarndan rahatsz olduu iin demindenberi bir gazetenin arkasna saklanan
Mavi Metres, nc sayfa haberlerinin zerinden kafasn uzatarak.
"Ah, siz bilmiyor musunuz benim bulgur teorimi? Hemen anlataym," dedi Cemal gzlerini hamambceinden ayrmadan. "ok
basit aslnda, efendim Trkiye'de nfus planlamas var m? Yok! Oh
Allah verdi, dour dour sal sokaa. Hadi saldn diyelim, peki nasl besleyeceksin onca ocuu? Bir kiiyi etle beslersin, be kiiyi
etli bulgurla, on kiiyi sadece bulgurla. Peki bu bulgurun insan zeksna bir katks var m? Yok! Sonra istediin kadar syle dur kadna. 'Yahu kardeim dkmesene pn benim baheme!' diye bas
bas baryorum. Alk alk bakyor suratma. Ertesi gn, ayn saatte, kurulmu gibi gene geliyor, gene dkyor. Anlamyor ki, nasl
anlasn, bulgur zeks."
Celal beceriksizce ksrd. Cemal mesaj almt almasna da,
Mavi Metres'in ilgisini, ikizinin hakkaniyetine yelediinden, slubunu korudu.
"Daha geen ay zerine yrdm ben bu kadnn. Byle akamst, ge vakit, gelin ba yapyoruz. Gelin bir tarafta, akrabalar
bir tarafta, birinin topuzu bitiyor brnnki balyor. Sabahtan beri ayaktayz, haat olmuuz artk. Baktm bu kadn gene geliyor sallana sallana, elinde p torbalar. Pencereleri atm, kafam uzattm,
bekliyorum. Belki beni grnce utanr, geri dner dedim. Nerdeee?
Bu byle gzmn iine baka baka geldi, frlatt att plerini. Ya,
bir anlayabilsem! Bizim bahe duvarmz kim plk ilan etti? Kim
dedi bu insanlara gelin plerinizi komunuzun evinin nne atn
diye? Zor tuttu raklar. Paralayacaktm kadn. Nevrim dnd artk, avaz avaz baryorum, hakaretler ediyorum. nsan azck utanr, hi olmazsa etraftan ekinir deil mi? Ne gezer? Bn bn bakyor suratma. Valla billa anlamad bile niye sinirlendiimi. Tmarhaneden katm filan zannetti herhalde. Anlamasa bile herhalde
artk korkar gelmeye dedim. Ertesi akam gene ayn saatte elinde
pleriyle kp gelmez mi? Bir de am prtlek gzlerini, ebleh
ebleh bakyor ne yapcam diye. Katil edecek beni. Hey gzel Allahm, senin iine karlmaz ama ne demeye yaratrsn bylelerini.
85
imdi bu bulgurlara ne yapmak lazm bilemiyorum ki? Onlarn yznden p kokusundan geilmiyor apartman. Bu gidile kimse admn atmayacak buraya. imizden ekmeimizden olacaz. Evladm biraz fs fs yapsana!"
zerinde, palmiyelerle glgelenmi ssz bir kumsal ile turkuaz
bir deniz resmi olan spreyin baygn, ekerriz parfm, salonun drt
kesine zerrecikler halinde yaarak, envai eit kokunun arasna
kart. Cemal, oda spreyinden zehirlenebilecei midiyle kaamak
bir bak att hamambceine. Ama o, zerine inen zerreciklerden
hi de etkilenmie benzemedii gibi, trmana trmana firkete beinin zirvesine varmay baarm, yandaki briyantin kutusuna gemeye hazrlanyordu.
"Valla haklsn, btn mterileriniz kaar bu yzden," diye atld asabi kumral, ayak trnaklarnda oktan kuruyan 113 numaral
bordo ojenin imdi de el trnaklarna srln izlerken. "Tabii siz
btn gn burada olduunuz iin artk kanksamsnz kokuyu. Bazen bu apartmana girdiimde burnumun direi krlyor."
"Btn gn pencereler ardna kadar ak, pfr pfr esiyor, gene de koku gitmiyor. st katlara ktka daha da artyormu. yle
mi Madam Teyze?" diye bard manikrc kz ojeyi tararak.
"Kardaki bulgurlar da tutturmu bizim plerimizi sen alyorsun. Ulan manyak msnz? Ben ne yapaym sizin iren plerinizi?" diye araya giren Cemal, ikide bir yal kadna soru sormasndan duyduu rahatszl anlasn diye dik dik bakt manikrc kza.
"Nasl ya? Ne demekmi o?" dedi Mavi Metres aynada beliren
yeni grntsne hayflanmaya ara verip. Uzatmaya alt salarnn ucundan da olsa kesiliine tank olan saysz hemcinsi gibi o
da, daha kuafr koltuundan kalkmadan pimanlk duymaya balamt bile.
"Ay siz bilmiyor musunuz 4 numaradaki kaklarla kavgal olduumuzu. Ben de duymayan kalmad sanyordum," dedi Cemal.
"Bir gn bunlar geldiler buyrun dedim, insan kuafre niye gelir,
sandm ki sa yaptrmaya gelmiler. Meer niyetleri bakaym.
nde bu deli kan, arkasnda zrdeli kocas, yanlarnda evde kalm
byk kzlar, en arkada da evde kalm kk kzlar. Drd birden karma dikilmi. Ailecek sefere kmlar. nce bi bok anla86
madm sylediklerinden. Meer bunlar p poetlerini balayp kapnn nne koymular da, be dakika sonra bir de bakmlar ki,
pleri yok! 'Nerde bizim pmz?' demezler mi? Meryem almtr dedim. Yok efendim, kapclar o gn kye gitmilermi. p
almtr dedim. Hangi p apartmann iine girermi. Ne bileyim
nerde sizin pnz. Tutturmular siz aldnz, geri verin pmz
diye. Bizde de ne ans varm? Koskoca stanbul'da baka yer yokmu gibi geldik, atlaklar apartmannda kuafr atk."
Konumaya dalnca farknda olmadan uzaklaarak, gr alanndan karmt hamambceini. Dnp bakt ama onu brakt
yerde bulamad.
"Aman kim aldysa alm canm. Niye bu kadar kymetliymi ki
pleri?" diye mrldand asabi kumral yeni bir sigara yakp.
"Ya, olay bildiin gibi deil," dedi Cemal firkete sepetinin altna, iine, yanna yresine bakarken. "Adam paranoyak. Kars desen ondan da beter. Artk kimbilir neler kurdular kafalarnda? p
poetlerini CIA ald, ya da terristler kard filan sanyorlar herhalde. Yani dilimin ucuna geldi de yuttum. Ulan sen kimsin de pn alsnlar? Ay ne hazin! Hem zavall bir bulgur olacaksn, hem de
kendini fasulye gibi nimetten sanacaksn."
Sivilceli rak, tezghn zerinde birikmi, farkl farkl renklerden rujlarca lekelenmi ay bardaklarn toplamaya giriti. Cemal
kaldrlan her ay tabana, altndan hamambcei kmasndan endie ederek sabit gzlerle bakarken, ra da en az onunki kadar sabit gzlerle bakmaktayd Mavi Metres'in meme ularna.
Muamba rtden nihayet kurtulan Mavi Metres, yeni sa modelini denetlemekle megul olduundan o esnada, ne ran baklarn, ne de Cemal'in durgunlatn fark edebilmiti. Aslnda bir gn
cesaretini toplayp kpksa kestirmek istiyordu salarn. Ama zeytinya tccar byle bir deiiklii kesinlikle tasvip etmezdi. Kadnda uzun sa sevdiini krk kere sylemiti. Allah bilir bu kadarck kestirdii iin bile bir araba dolusu laf edecekti. Saatine bakt.
Ge kalmt, hem de ok. Daha yetitirecek bir sr ii vard. Elinde kl frasyla tam arkasnda duran Cemal'in yzndeki tedirginlii, kestii san beenilmediini zannetmesine yordu ve hem onun
gnln almak istediinden, hem de nasl karlandysa yle veda87
88
"Gitmiycem ite!" diye avaz kt kadar bard Muhammet skt yerden. Ve btn bu olup bitenlerin sorumlusu oymuasna,
nce yumurta sars, sonra vine r, ardndan da camgbei
olan, ancak zerlerine iekli kumatan klflar geirildii iin renkleri artk dardan anlalamayan kadife koltuklardan en yakndakine vargcyle bir yumruk indirdi. Aslnda yumruklarn deil,
tekmelerini kullanmay tercih ederdi. Zaten son zamanlarda nne
gelen her eyi tekmelemeyi huy edinmiti. Fakat alt yann elimsiz cssesi, koltukla duvar arasna yle beter kstrlmt ki, bacaklarn doru drst oynatamyordu bile. Bildii en uzun iki kfr
konvoyunu orackta kuyruklarndan balayarak, vargcyle sallad.
Bunu duyan Meryem, ikin karnn elleriyle korumaya alarak, yan
yana dizili koltuun n birden ayaklaryla iteklemeyi baard ve bu suretle, olunu duvara yaptrd. Tam anlamyla keye skan Muhammet, fkeden kpkrmz kesilerek azn at. Ama
tekrar kfretmeye cesaret edemeyeceini anlad, bir ey yapmadan teslim olmay da gururuna yediremedii iin, birka saniye az ylece ak kalakaldktan sonra, beline bask yapmaya balayan
koltuun kenarna hrsla dilerini geirdi. iekli kumatan klf,
kadife koltuu bu tr d etkenlerden koruyordu geri ama yeterince sert srrsa, di izlerini brakabilirdi belki...
Artk hafta ii her sabah tekrarlanan bu itikakn mazisi, bundan tam be ay, bir hafta nce Muhammet'in, semtin tek ilkokulunun 1-G snfna yazlmasna kadar uzanyordu. Okuldaki ilk gnden aklnda kalan tek ey, endieli anne, sklgan ocuk, somurtkan
retmen yzleriydi. Zaman getike, annelerin endiesi, ocuklarn sklganl, hatta retmenlerin somurtkanl bile gdm gdm
azalm ancak tm bu gdmlar dalp yok olmak yerine, hep bir89
Amcaolu kendini savunmaya alp, bu rengi seenin kendisi olduunu hatrlatnca, Meryem umutsuzca tekrar alad. O leden
sonra o kadar ok alad ki, sonunda onun dedii oldu. Yeni anlama yleydi: henz siftah yapmam amcaolu koltuklarn yzn
tekrar deitirecek, karlnda Meryem de hem eski. koltuklarn,
hem de ilk konuulann iki misli para verecekti. Yalnz bu sefer, ii
garantiye almak iin, olabilecek en zararsz, en uysal renk seilecekti: camgbei!
e yarad. Meryem, iki hafta sonra camgbei koltuklarn grdnde, ne kustu, ne de alad. O gece amcaolu, gnler sonra ilk
defa huzurla uyudu. Ertesi gn, camgbei koltuk takmn bir kamyonete atp, irikym ra aniden hastaland iin son anda tutmak
zorunda kald iki sska hamalla beraber Bonbon Palas'n 1 numaral dairesine tad. Meryem sabahtan beri kula kapda, elleri henz pek imemi karnnda, heyecanla bekliyordu onlar.
Hamallar ile amcaolu, zaten mini minnack olan, ancak yeni
koltuklarn da gelmesiyle birlikte adm atmann neredeyse imknszlat tk tk salonda, sehpalarn zerinden atlayp, bulabildikleri yerlere ilierek birer yorgunluk kahvesi itiler. Sonra gitme
vakti geldi; anlalan creti cebine indiren amcaolu, eski psk kavunii koltuk takmnn byk paralarn hamallarn, bir koltuunu da kendi srtna ykleyip, kapya yneldi. Fakat daha bir adm
bile atamadan, pattadak durmak zorunda kaldlar. Karayollarnda da
yaanr bazen byle anlar. nnzdeki aralarn znk diye durduunu, yolun tkandn grr fakat ileride neler olup bittiini anlayamadnz iin meselenin ne olduunu bilemeden, dolaysyla ne
zaman zleceini tahmin edemeden, ylece kalverirsiniz. Srtlarndaki yklerin altnda ikibklm olmu amcaolu ile hamallar, biraz daha anslydlar. Onlar, niyesini bilemeseler de, yollarn neyin
tkadn gryorlard. Gzlerinde tekinsiz parltlar yanp snen
Meryem, okkal kalb ve sanki birka dakika iinde daha da bym karnyla eikte dikilmi, gemelerine msaade etmiyordu.
Meryem'in derdinin ne olduunu ilk kavrayan kocas Musa oldu. Sessiz bir tevekklle kenara ekilip, olacaklar izlemeye koyuldu. Musa'nn lseri vard. Ne zaman asab bozulsa, midesi eki eki yanmaya balard. O da zm, karsn olduu gibi kabul et91
mekte bulmutu. Hele hamilelii boyunca, onunla dalamaya hi niyeti yoktu. Fakat adamlarn haline de acdndan, dnp hi olmazsa bir aklama yapma gerei duydu: "Kyamad koltuklanna. Kyamaz, bilirim."
Aslnda bu "bilirim", gayet anlaml bir uyaryd anlayana. "Yol
yaknken vazgein!" demek gibi bir eydi. Fakat ne amcaolu, ne
de hamallar bunu kavrayabildiler. Kavrayamadklar iin de, srtlarndaki koltuklar indirip, atr atr tartmaya baladlar. Ne var ki,
onlarn giderek kabaran kzgnl, Meryem'in davasna sk sk sarlmasndan baka bir ie yaramad. Kavunii koltuklar ypranmt ypranmasna da, onlarla mterek bir mazileri vard. Takm, kaynanas ve kaynatasyla birlikte be hazin sene geirdikten sonra nihayet kendi evlerine ktklarnda satn alnmt. Muhammet'in bebeklii onlarn zerinde gemiti. kili koltuun kenarndaki ufack,
simsiyah delik, bebei grmeye gelen bir akrabann sigarasnn klnden hatrayd. O akraba imdi hayatta deildi. Geride brakt
sigara yanndan ara ara ttyordu tarazlanm sesi. Zaten byle
bir eydi mazi. Kilimin zerine dklvermi krntlara benzemezdi. nsan, can istedii zaman pencereyi ap, mazisini rpamazd.
"O zaman bunlar geri gtrrz," dedi amcaolu yeni koltuklardan birini srtlanarak. Onu rnek alan hamallar da camgbei takmn dier paralarna davrandlar. Gnlerdir sevgiyle besledii
kuzunun kesime gtrlne tank olan bir ocuk gibi saf hzn
kesilmi gzlerle bakt Meryem. Cinleri tepesine kan amcaolu ve
paralarn alamayacaklarn fark eden hamallar, takip eden bir saat
boyunca bo yere dil dktler. Uzadka uzayan tartmalar boyunca, koltuklardan hangilerinin gidip hangilerinin kalacana bir trl karar verilemediinden, herkes (Musa hari) ayakta kald. Bu da
hepsinin (Musa hari) sinirlerinin daha da gerilmesine sebep oldu.
Defalarca gzleri doldu Meryem'in, durup durup buland midesi.
Alamalarn deilse bile, kusmalarn, karnndaki bebekten gnderilmi bir mesaj addettiinden, "grdnz m?" diyordu ellerini ikide bir gbeinin zerinde birletirerek, "u domam yavrunun bile gnl raz olmuyor koltuklarn gitmesine". O akamzeri o kadar ok alayp, o kadar ok kustu ki, gnn sonunda zafer kati surette Meryem'indi. Mobilyac amcaolu, kadim ticaret tarihinin "ak92
rabalarnla asla i yapma!" kuraln inedii iin kendi kendine kprerek; cretleri den hamallar da ona veryansn ederek, l vl ile uurlanrcasna patrt kardlar Bonbon Palas'n 1 numaral
dairesinden ayrlrken.
Zafer Meryem'indi Meryem'in olmasna da, nemli bir sorun
vard ortada. Zaten darack ve bask olan kapc dairesine, sehpalanyla birlikte, iki ayr koltuk takmnn birden nasl yerletirilebilecei sorusu akla ziyand. Ama Meryem ylmad. Salondaki her bir
santimetrekareyi deerlendirerek, ikier tane l, ikier tane ikili
ve alt tane tekli koltuu, sehpalarn da aralara koyarak vagon gibi
dizmek suretiyle 20 metrekarelik salona sdrmay baard. te bu
sabah Muhammet'in yapt en byk hata, okula gitmeme niyetini
ilan ederken, sz konusu vagonlardan birinin arkasnda mevzilenmeye kalkmasyd.
"Tp tp gideceksin," dedi Meryem. Bir ayayla koltuklan
itmeyi srdrrken, bir yandan da olunun beslenme antasn hazrlyordu.
Gene peynirli tost yapyordu; iki kat ekmein arasna bir dilim
beyaz peynir, bir dilim domates ve sap maydanoz yerletirerek.
Bir de gnne gre bir adet meyve ile ne biraz eksik, ne biraz fazla, tam tamna bir ayran paras koyuyordu yanna. Haliyle, bu parayla ayran alyordu Muhammet okulun kantininden. Kantinde de
tost yapyorlard, stelik o tost daha gzel oluyordu, hem de scak,
ama annesine belki bin kez tost yapmamasn sylediyse de, bir kez
olsun dinletememiti lafn. Bari iine domates koymasayd; hadi
domatesi koydu, ya o maydanozun ne ii vard. Ama Meryem bir
eyi kafasna koydu mu, katiyen bildiinden amaz; bu esnada olur
da aksi ynde bir uyaryla karlarsa, saldnya urayabileceini
anlar anlamaz, kovuunun sar sessizliine snan bir deniz hayvan gibi ulalmaz olur, karsndaki pes edene kadar da oradan kmazd. mrnn kimbilir hangi safhasnda tostlann bu ekilde yaplacan bellemi bulunduundan, artk fikrini deitirmenin imkn yoktu. Tam be ay bir haftadr her sabah, iine bir dilim domates ile sap maydanoz koyduu tostlar hazrlyordu. Ne var ki Muhammet'e gre, haftann be gn okula tamak, stne stlk bir
de knnts bile kalmayacak ekilde tketmek zorunda olduu bu
93
lunun artk pes ettiini anlayan Meryem, koltuklan itelemeyi brakt. Sklm pklm karken kesinden, sirkelemi bir nazarla
bakt annesine Muhammet.
Annesinin koca cssesinin yannda, harfinin tek noktas gibi
minnack kalyordu. Kardei doduunda, o da teki nokta olacakt. Geri Muhammet henz alt yandayd ve bu yata btn ocuklarn annelerinden kk olduunu biliyordu ama o, teki ocuklardan farkl olarak, ne kadar byrse bysn, ka yana gelirse gelsin, hangi ulalmaz gelecee kavuursa kavusun, hep annesinden
kk kalacan oktan idrak ve kabul etmi bulunuyordu. Kzmayagrsn annda krveren geni aln, kan toplamasna kzark
yanakl yusyuvarlak surat, inad tuttuunda kocaman alan ela
gzleri, balon gibi i i memeleri, etli butlu gamzeli kollar, baldrlanndan taan lp lp etleri, ocuk mezan byklnde ayak-'
lan, bitmez tkenmez batl inanlan ve hayretengiz enerjisiyle,
nne kan her eyi ezip unufak edebilecek kadar koskocamand
annesi ve hep byle kalacakt.
Maydanozlu tostunu beslenme antasna koydu; camgbei ikili koltuun kenarnda daha bu sabah ezdii hamambceinin yamyass cesedinin zerine bast ve ayaklarn srye srye okulun yolunu tuttu.
96
4 NUMARA: ATEMZACOULLARI
taa sokar olmutu. Bu arada geirdii ikinci burun ameliyat, birinciyi mumla aratadursun, Zeren Atemizacolu'nun oluna dair
evhamlan ayyuka varm, beklentileri ise suyunu ekmeye yz tutmu bulunuyordu.
Zekeriya Atemizacolu, nekahat dneminde toplad gle,
yirmi ikisinde Anadolu yakasnn muhtelif semtlerinin otopark mafyalanna bulam, yirmi nde iki ocuk annesi dul bir banka memuresine abay yakm, yirmi drdnde eski sevgilisinin zerine
sald banka gvenlik grevlisini omzundan baklayp tutuklanm, yirmi altsnda tarihi bir konan arka bahesine otopark yapmn durdurmak iin semt sakinlerini rgtlemeye girien Kuzguncuk'u Gzelletirme Dernei Bakannn burnunu krarak hayattan
hnzrca intikam alm, yirmi yedisinde izini ailesine kaybettirmi,
yirmi sekizinde yeri tespit edilip, aile byklerinin mnasip bulduu bir akraba kzyla apar topar evlendirilmi ve ayn sene iinde
hemen bir ocuk yapmt. Ne var ki, sk sk gzyalan iinde dert
yanmaya gelen dal gibi incecik kansnn anlattklanna baklrsa, evlilik, huylarn bir nebze olsun dzeltmemiti. Belki artk eskisi gibi gece gndz darlarda srtmyordu ama tam bir sinir kp olup
kmt. Bu sinir nbetlerinden birinin sonunda, sar kta arabasna arkadan arpan acemi bir bayan srcy tartaklam, ertesi gn
de srcnn izbandut kocasndan feci bir dayak yiyip nc kez
burnunun eklinden olmutu.
Tm bu zaman zarfnda, gelininin douraca bebei drt gzle beklemiti Zeren Atemizacolu. nk anneleriyle babalarnn
ilikilerinin tam da tkezlendii anda rahme dp, kapakland
yerden bir trl dorulamad safhada dehre gelen bebekler, imento torbalarna benzer. Grnrdeki atlaklar svayp, yuvalarn
kolonlarn ayakta tutacak; her byk hsranda zangr zangr sallanarak yklma tehlikesi atlatan evlilikleri yaptrp pekitirecek kmen imento torbacklar! Zekeriya Atemizacolu'nun bebei
dnyaya geldiinde, her imento torbas gibi, onun da bir misyonu
vard; hem de ift aamal: ncelikle babasnn burnunun, ardndan
da ebeveynlerinin evliliklerinin dalmasn nlemek.
yle de oldu; en azndan bir mddet: tam olarak, bir yl, be buuk ay vukuatsz geti. Ama sonra o malum haber geldi. Zekeriya,
100
evde bebek arabasn dolatrrken merdiven boluuna yuvarlanmt. Zeren Atemizacolu, drdnc kez ayn sahneyle karlamaya kendini hazrlayarak ve bu sefer ok daha az esef ederek, telefonda ne dedii bir trl anlalmayan gelininin hkrklar arasnda ismini verdii hastaneye gitti. Bir hmla odaya dald ve sapasalam karsnda duran oluna hayretle bakt. Evdeki kazada bir
burun krlmt krlmasna da, bu, Zekeriya'nn deil, merdiven
boluuna yuvarlad bebek arabasnda uyumakta olan ufakln
burnuydu. Zeren Atemizacolu yllar boyunca olunun suratnn
tam ortasnda grmeye alt ve her grnde kendi nizamna
kar dalgalanan bir isyan bayra gibi alglad sarglar, imdi
ufack torununun burnunda da grnce, bir yerlerde vahim bir gen
transferi olduuna ve bu hatann asla dzeltilemeyeceine kanaat
getirdi. Olundan ve onun kanndan bsbtn midi kesti.
O mutsuzlukla Bonbon Palas'a dner dnmez ilk ii, yatak odasna kapanp, bir ekmecesinde olunun bebeklik eyalarn saklad ceviz gardrobu yeniden dzenlemeye girimek oldu. nk ne
zaman birini bundan byle sevmemeye karar versek kendi kendimize, ondan bizde kalan eyalarla hesaplarz ncelikle. Oysa Zeren Atemizacolu, ailesiyle ilgili hibir eyi asla atmad ve zinhar atamayaca iin, oluna ait eyalar ortala boaltp, evire evire inceledikten sonra tek tek yerlerine kaldrmak biiminde tezahr edebildi en keskin hesaplamas. Ceviz gardrobun altn stne
getirdiinde, en alt ekmecenin arkalarna skm eski psk bir
adab- muaeret kitabnn arasnda pat diye karsna kt yllar, yllar evvel arad gen zanls. Her sayfas resimli kitabn, "kompartmanda yabanc bir hanmla nasl konuulur?" blmne, kimbilir ne vakit, kim tarafndan, bir fotoraf sktrlmt. Zeren Atemizacolu'nun bir zamanlar renmek iin yanp tututuu cevap,
ite bu sararm fotorafta saklyd. Zira kocasnn dedesinin drdnc erkek kardeinin, hani u srekli ondan ona laf tayp durduu ve bu suretle, aile iinde kan pek ok kavgann birinci dereceden sorumlusu sayld iin, herkesin "Hdhd" diye and o kadns, krtkan, krtpil adamn da aynen Zekeriya'nnki gibi bir burnu vard. Hdhd Hamdi, yallk yllarnda ekilmi fotorafta,
sanki burnunun irkinlii iyice belli olsun diye yan durmu, kafa101
snda ftr apka, elinde uzunca bir azlk, etrafndaki aile fertlerinin omuzlar zerinden hlyal hlyal uzaklara bakarak, sigara tttryordu. Zeren Atemizacolu, slale lgatinin temel bir hata
yapt, Hdhd denilen kuun, Sleyman peygamberden Belks'a
haber iletmek dnda kimseden kimseye laf tamad gereiyle
ilgilenmedi. Onu tek ilgilendiren, bu lakab tayan adamd. Biricik
olunun, ilk gz arsnn, z annesiyle babas dururken, gidip de
hayatnda bir kez olsun karlamad, tm slalede en zelil genlere sahip, dzdnn dzd, d kapnn mandal, bunak bir ihtiyarn burnunu yznn ortasna kondurmas, korkun bir hakszlkt.
Daha da korkun olan, bir buuk yandaki torununun da ayn genetik zincirin halkas olmasyd.
Ani bir drtyle, bu sevimsiz belgeyle birlikte adab- muaeret
kitabn da tuttuu gibi kaldrp pe att. plerini olur olmadk saatlerde karp apartman giriini irkinletirdii iin Hac yneticiden defalarca laf iitmi olduu halde, san poeti kanp kapnn
nne koydu.
Be, on, on ... tam tamna on yedi dakika sonra derin bir pimanlk duydu. Bugne dein, slalesiyle ilgili her eyi zenle biriktirmiken, ne denli sevimsiz de olsa bu eski fotoraf da saklanmalyd. Ne var ki, kapy tekrar atnda, p poetinin yerinde
yeller estiini grd. Vaktiyle kendi annesinden dinledii bir hikye geldi hatrna o anda. Annesiyle babas yllardr evde besledikleri ama artk bakmak istemedikleri kedilerini bir uvaln iine koyarak arabaya atm; sonra da uzaklaabildikleri kadar uzaklaarak,
uval ehir dnda ssz bir araziye brakmlard. Akam eve dndklerinde, kediyi kapnn nnde miskin miskin onlar bekler vaziyette bulmulard. p torbasndan geride kalan bolua bakarken Zeren Atemizacolu, vaktiyle kendi annesinin, o tekiri karsnda grdnde hissettii souk rpertiye yakaland. Kurtulduumuzu sandmz bir eyin bize nasl raptolduunu grdmz an
yaadmz dkrkl ile, geri alabileceimizi sandmz bir eyin ellerimizden nasl kayp gittiini grdmz an yaadmz
dknkl, akran saylr zira.
Daha nce de benzer eyler olmu, Meryem'in toplamasna frsat kalmadan kaplarnn nnden yrtlmt p poetleri. Ama
102
ninkilere zerre kadar benzemeyen anneleri, babalar, aileleri yakndan grme frsat bulduu bu ziyaretler bir dnm noktasyd. O tarihten itibaren, ailesinden duyduu utan, sinsice ileyen bir para
cezasnn faizi gibi, katlana katlana byyordu.
Dersanedeki pepeme fizikinin tutuk heceleri kulana kpeydi
Zeli Atemizacolu'nun: "Her ikisinnn-de de, ayn younlukta, ayn seviyede sv bulunannn iki kab birbirine balayalmmm. Birinden tekine sv transfer olmasn bekleyelimmm." Aynen byle
derdi. Byle der ve eklerdi: "isterseniz bo yere beklemeyelimmm.
Unutmaynnn ocuklar, her zaman yksektennn aaya ve oktan
aza... Aksi takdirde, transfer filannn yoktur aynlar arasnnn-da."
Zeli Atemizacolu'na gre evinin ii ile dnn evham younluklar da, seviyeleri de birdi. Buna ramen, bir trl cesaret edip de,
dnmemecesine ayrlamyordu Bonbon Palas'n 4 numaral dairesinden. Defalarca plan yapmt imdiye dein. Ancak ka planlarndan ziyade k planlan olduundan bunlar, evden ktktan sonra nereye gidip, ne yapaca hakknda hl bir fikri yoktu.
Ama Zeren Atemizacolu'nun, kan ya da kan rengi grr grmez pattadak baylmak dnda bir zelliini tespit edemedii kk kzndan fazla bir beklentisi yoktu zaten. Tek sorun salonun drt
bir yann dolduran birbirinden nazl ve alml ss bitkilerinin fazla
gne istemeleriydi.
4 numaral dairenin perdelerinden ieri, yabanclarn baklan
gibi, gne nlar da kolay kolay szamadndan, tm bu ss bitkileri birer ikier soldular. Akvaryumdaki balklar da byk zayiat
verdiler zamanla. Kanaryay da Kedi Peygamberi'nin aireti paralad. Geri imdi yeni bir kanarya vard ayn kafeste, ama anlalamayan bir biimde daha bir kez bile tmemiti.
107
Demindenberi sndre sndre ekitirdikleri kadnn kapdan ieri girdiini grnce, sust yakalanmlara mahsus ikircikli bir
suskunlua brnmt kuafr salonundakiler. Daha bir-iki dakika
evvel hakknda ileri geri konutuu kiiyi, hi hesapta yokken pat
diye karsnda bulmak, bulup da gzlerine bakmak, yzne glmek
zorunda kalmak, etrafta birtakm mistik dolaplarn dndne dair
tuhaf bir his uyandrr insann iinde. Hijyen Tijen de isminin anldn gaipten haber alm gibi grnd ieridekilerin gzne. Ama
onun karsnda duyduklar tedirginliin sebebi, dedikodu yaparken
pervaszca geveyip esrimi yz ifadelerini birdenbire nasl toparlayacaklarn bilememeleri deildi sadece. Aylardr evinden kmayan birini, imdi burada, yani "bir gn dar admn att takdirde uramas muhtemel yerler listesi"nin dibinin dibindeki maddeyi
ziyaret halinde grmenin aknl da kmt zerlerine.
Bu donukluktan ilk syrlan Cemal oldu. Kendisini hi tanmayan, ismini bile bilmeyen birine sanki tanym gibi hitap etmesinin yarataca kopukluun farkna bile varmadan, neredeyse en
akrak bir sesle "hogeldiniz, buyrun Tijen Hanm!" diyerek kapya yneldi. Dedikodu bamllnn yan etkileri vardr byle: birini ne kadar sk ve ok ekitirirseniz, o kadar yakndan bildiinizi
zanneder ve giderek, onunla teden beri tantnz sanmaya balarsnz. Oysa bu arada o, sizi hi tanmyor dahi olabilir. Eer Cemal ufack da olsa bir karlk alabilseydi samimiyetine, belki de
kendini kaptrp bunca zamandr gelmedii iin sitem bile edecekti
Hijyen Tijen'e. Ama yle olmad. Karsndaki kadn bu karlamadan zerre kadar hazzetmediini eleveren donya baklarla onu tepeden trnaa yle bir szdkten sonra, hibir ey demeden ban
evirip sa solu incelemeye koyuldu. Yerde sprlmeyi bekleyen
108
sa krpklarna, ykana ykana rengi atm havlularn eprimiliine, mterilerin boyunlarna bal leopar desenli muamba rtlerdeki lekelere, bir duvar boydan boya kaplayan aynann kenarndaki incecik atlaa, aynaya paralel uzanan tezghn kysnda kesinde kalm sivrisinek llerine, zerine kutu kutu ayn marka jle, sa kp ve briyantin dizilmi raflarn tozuna, sa fralarna
skm kl yumaklarna, koltuklarn yrtklarndan grnen delik
deik sngerlere, eyalarn dkntlne, tekerlekli katl manikr sehpasnda alkalanan muhtevas aibeli kpkl sulara takld
birer birer. Grdklerinden duyduu honutsuzluk o kadar derin,
buray derhal terk etme arzusu ylesine belirgindi ki, ona baktka,
alt meknla beraber kendisini de aalanm hisseden Cemal,
dilinin ucunda biriken tekmil karlama nidalann gerisin geri yutup, suspus oldu.
Ancak Hijyen Tijen, Cemal'in bekledii gibi, arkasn dnp gitmedi hmla. Mhlanm kalm gibi ne geri, ne ileri adm atabildii kaskat saniyelerden sonra, etrafn evreleyen bu sakil ve pasakl lemin ayrntlarna daha fazla tank olmamak iin teftiini yarda kesip, ak duran pencereden darya kaydrd baklarn. Ve ite o zaman, elbiseleri toplamak iin baheye inmi olan gndelikiyi grd. Btn gn temizlikte stknn syrlmas yetmezmi gibi, bir de durduk yerde aaya atlan ka bavul dolusu kyafeti toplamak zorunda kalmann memnuniyetsizlii ipil gzlerinden okunan gndeliki de onu grmt ayn anda. Kadncaz o kadar yorgundu ki, Hijyen Tijen'in burada ne aradna armaya harcayacak enerjisi bile yoktu. Kucanda smsk tuttuu, tepeleme kyafet dolu amar sepetini yere brakt; minyon gvdesi bahede, limon kf bir tlbentle rtt ba kuafr penceresinin iinde, bezgin bir sesle mrldand: "Ben gidiyorum Tijen Hanm, oluum ocuum var benim." Fakat azndan kan kelimeler ile durumu arasnda kendi de anlaml bir balant kuramam olacak ki, toparlayc bir aklama yapma gerei duydu: "Bu sonuncu sepet, topladm
hepsini. imdi yukar karr, eve brakrm. Be kez inip ktm zaten. Perembeye beklemeyin. Sapa bana bu semt."
Tijen Hanm, kalarn hafife attysa da, tek kelime etmeden
sylenenleri bayla onaylamakla yetindi. Geri yz ifadesinin bu109
lankhg,, zihninden geenleri ele vermiyordu ama burada, hi tanmad insanlarn arasnda olmaktan duyduu sknt fark edilmeyecek gibi deildi. Onu bu ikenceden kurtarmak isteyen Celal ikizin,n, kuraym derken unufak ettii kpry tamir etmek zere yanna yaklap, gven telkin eden bir sesle salarna ne yaplmasn,
istediini sorana dek, ayakta ylece dikilmeye devam etti. Nihayet
giden gndelikiden bahede kalan bolua sabitledii baklarm
agr ag,r Celal e evirip, "ben deil, kzm," diyebildi. Ve ne kastettiin,n anlalabilmesi iin, usulca kenara ekildi. Kuafr salonundakiler ancak o zaman, abanoz salar kvr kvr, teni salaryla ztlaacak kadar ak, irice gzler, kahverengiye, griye ya da baka herhangi bir renge almadan bsbtn siyah olan ve hibir tal yola
sapmadan dosdoru insann gznn iine bakan, sska, narin kz
ocuunu ark edebildiler. Kafas slakt. Salar,n,n zigzaglanndan
ptr ptr akp, omuz hizas.nda yayvan lekeler brakan damlalarla
yolda gelirken u isentili yaz yamurlar,ndan birine yakalanm, gib bir hal vard.
_ Celal kk mterisini aynann nne alrken, az evvel grd kotu muameleyi sineye eken Cemal de, kenardaki koltuklara
buyur etti ocuun annesini. Hemen oturmad, Hijyen Tijen nce
be-on saniye kadar huzursuz ve honutsuz ayakta durmay srdrd. Sonra pes edip, gsterilen koltuklardan en yakn olanna gnlszce l,verdi. Her mteriye, salona ad,m atnn zerinden otuz
saniye gemeden manikr isteyip istemediini sormay huy edinmi manikrc kz yan,banda bitiverdiinde, o hl gzleri yerde
akl ise muhtemelen baka bir corafyada, bo bo bakmaktayd ilende boylu boyunca yatan bir lekeye. Ne var ki kendisine yneltilen
soruyu duymasyla, grnmez bir fareye dokunmuasma ellerini
tiksintiyle gen ekip, arkasna saklamas, bir oldu. Byle ani ve bu
kadar yabani bir tepki beklemeyen manikrc kz, ks ks geri dnd. Ama daha yerine oturur oturmaz bir kurt dt iine. Sakn dili srm olmasn! Acaba "Tijen Han,m" yerine, yanllkla "Hijyen Han,m m, ,km,t, az.ndan? Yoksa bu yzden mi byle durup dururken sirkelemiti kadnn surat? Akln zorladka am
devirmi olabilecei kan,s, kuvvetlendi. nk esas itibaryla bedbin mizal bir organdr beyin. Ne zaman iki zt ihtimal arasnda te110
"Bu bcekler de her yeri sard," diye kekeledi Celal. Ama devamn nasl getireceini bilemedi birden. Son zamanlarda, adn sann bilmedii tuhaf tuhaf bcekler gryordu etrafta. Saylaryla
beraber trleri de artyordu sanki. lnce pis bir koku brakyordu
bazlar. Sivilcesiz rak, oda spreyini almak iin koturdu.
"sterseniz siz beklemeyin Tijen Hanm," dedi berikinin yznde beliren dehetin ayrdnda olan Madam Teyze. "Kznz merak
etmeyin. Biz birlikte karz yukar."
Hijyen Tijen yle aresizdi ki, teklifi ikiletmedi. Hamambceinin cesedinin zerinden atlayp kesimin parasn kasaya brakt
gibi, ngrakl kapda ald soluu. Yalnz, kmadan nce bir an durup, yal kadna minnetle, kzna sevgiyle el sallad.
O kapdan kar kmaz, demindenberi baston yutmu gibi oturan manikrc kz ayaa frlad. "Huyland," dedi suratn ekiterek.
"Kahveyi bile iemedi pis diye. Bir de alp burnuna gtrmez mi?
amar suyu kokmuyor diye beenmedi."
Tknaz kzl ile salarnn ii oktan bittii halde oturmaya devam eden ehla sarn da kart sze. Televizyonun sesini atrd
Cemal, gnlerdir merakla bekledii bir klibin nihayet yaymlandn grnce; aylar tazelendi, sigaralar yakld ve artc bir hzla gmlverdi kuafr salonu her zamanki rehavetine. Hakknda
ileri geri konutuklar esnada pat diye karlarna kan, kp da
ahdamarlarna belli belirsiz sululuk duygusu zerk eden kii gr
alanlarndan ayrlr ayrlmaz, mistik dolaplarn sona erdiine kanaat getirdiklerinden, laf dnp dolap Hijyen Tijen'e geliyordu imdi. "Bastrlm olann tam gaz son srat geri dn" de diyebiliriz buna. Hilkat nasl boluktan nefret ederse, noksan braklan paralarnn derhal tamamlanmasn ister dedikodu garibesi de. Aralarnda bir ocuun bulunmas, hatta bunun ekitirdikleri kiinin ocuu olmas dahi engellemedi kuafr salonundakileri. nk kadnlar, laf olsun diye deil de, hakikaten, can gnlden, taammden
dedikodu yapmaya baladklarnda, ya seslerini ksk, ya da yanlarndaki ocuklar sar farz eder.
Suya gelince, o, annesi hakknda sarf edilen kinayelerin farknda deilmi gibi, olanca dikkatiyle dergiyi kartrmaktayd hl.
Ksack salarn diken diken kaldrtp, ularn farkl farkl fosfor113
lu renklere boyatm, belden yukars plak, melez bir kadnn fotorafna takld.
"Beendin mi?" dedi dedikodulardan sklan ve ocuun zlmesinden endie eden Celal. "Senin san da yle yapalm istersen.
Pek fiyakal olursun okulda."
"Olmaz!" dedi Su atkn bir suratla. "Bundan ksa olacak sam."
"Canm, ondan da ksa olmasn artk," diye itiraz edecek oldu
Celal.
Su, dergiden ban kaldrp, aynadan szd Celal'i. Gzlerinin
kara kuyusunda toplu ine ba kadar kk, kck bir k sinsice yanp snd.
"Olmaz! Bitlerim dklmez o zaman," dedi neredeyse bararak.
Perma bigudilerinin tamam zlm, aynada slak ve kvrck
halini inceleyen asabi kumral derhal bir kagz iareti yapt ehla
sarna. Ama Su, daha da ykseltti sesini, dinleyicileri olduunu
anlaynca.
"Okulda retmen yanna ard. Kt yazm. 'Al bunu annen
okusun,' dedi. Eve gnderdiler. Annem kd okuyunca ok kzd.
Bit varm kafamda. Banyoya girdik, ilala ykadk. ki ampuan
bitti. 'Sen kma kal,' dedi, ben oturdum kvette. Sonra elbiselerimi
kard dolaptan. Bit dolayor zerlerinde diye btn elbiselerimi
camdan att. araflar da att. Srt antam da att."
"Srt antas grmedik," dedi manikrc kz, sinemadan ktnda filmin en nemli ayrntsn atladn renen birinin aknlyla.
"Okuldan bulamtr. Olur byle eyler," diye geitirmeye alt Celal.
"Okuldan bulamam," dedi Su omuzlarn silkerek. "Bizim
okulda benden baka bitli yok zaten."
Kadnlar manidar bir tebessmle birbirlerine baktlar. Hijyen Tijen'in, kzn bu civarda kimsenin ocuunun gitmedii olduka pahal bir okulda okutmakta inat edip, ellerindeki tm paray bu uurda harcayarak sadece kocasnn sinirlerini deil, evliliinin temellerini de hurdaha etmekten ekinmedii, herkese bilinen bir eydi.
114
yesinden sallanan turuncu sakall, atk kal dedenin kim olduunu anlamaya alyordu bir yandan.
"Yok, isim takmadlar. Bir amarcmz vard, ocuklarn srayla dizlerine yatrp t t bit krard. Benim bitlerimi de o ayklamt. Annem yazk fenalklar geirmiti. Narin kadnd, gelemezdi
byle eylere. yle yetitirilmi ne yapsn. Bahedeki gllerden biri sararp solsa, zntsnden yataklara der, fare ls grse gnlerce kendine gelemezdi. Belli ki yanl devirde gelmi dnyaya..."
Yal kadnn lacivert-gri gzleri donuklat. Ama uzun srmedi
bu hali. Baz olaylar yad, belli isimleri zikr etmeyi kendine uzun
zaman nce haram klm insanlara zg bir igdyle, hafzasnn
yasak bahesine girmek zere olduunu fark edip derhal geri dnd. Salar kesilince kafas daha da kk grnen ocua, ortak bir
srr paylayorlarm gibi muzipe gz krpt.
"Bakma sen Bitlisu filan dediklerine. Herkes bitlenir ocukken.
Sade ocukken de deil. Byynce de bitlenir insan. Kimin bitli
olup olmadn nerden bileceksin ki? Gzle grlr m bit? Herkes
stten km ak kak geinir ama vardr elbet onlarn da bir biti!"
Duyduu szlerin ieriinden ziyade arkasnda yatan niyetin
iyiliinden holanan Su, drdnc kata varr varmaz, uzun uzun zilini ald evinin. "Ben geldiiiim!" diye bard alan kapdan ieri
dalarken. Hijyen Tijen geciktikleri iin meraklanma benzese de,
leden sonraki huzursuzluundan arnm grnyordu. Komusuna teekkr etti. "Bakn ne gzel oldu hem ksack, hem de pek
k," diye karlk verdi Madam Teyze. Sonra ne konuacaklarn bilemeden ama illa ki bir eyler sylemek zorunda hissetmenin skntsyla baktlar.
"eri buyrun derdim ama temizlik hl bitmedi. Gndeliki gidince her eyim yarm kald," dedi Hijyen Tijen. Kuafr salonundaki asabi, gergin kadn gitmi, yerini iine kapank, mahcup birine
brakmt.
"Tabii tabii. Yapn temizliinizi. Ama fazla yormayn kendinizi.
Yatn din'enin biraz, yoruldunuz bugn. Benim de zaten iim var."
Birbirlerinin evlerine hi gidip gelmemilerdi imdiye dein.
Bazen byle kapda karlap tek tk laf ederlerdi.
"Uyumak mmkn m!" diye atld Hijyen Tijen. "Bu iren ko117
ku yznden bama arlar saplanyor. Eim diyor ki abartyormuum. Abartyor muyum sizce? Siz de alyorsunuz deil mi kokuyu?
Ha Madam Hanm, alyor musunuz p kokusunu?"
Madam Teyze'nin yznden belli belirsiz bir glge geti. Tekrar
konumaya baladnda, tpk damarlar frlam solgun elleri gibi
ptr ptr engebeliydi sesi.
"Erkek kardeim, Kahire'ye gitmiti seneler evvel. Dedi ki uaktan iner inmez bir uultu duyuyormu insan. Kahire'nin uultusu.
Oysa havaalan ehre epeyce uzakm. Meer fersah fersah tesine
uultusunu yayarm ehir. Dnn bir. Bu nasl ehir, orada yaayan insanlar nasl insanlar ki, samamlar kaplarna, tavermiler
byle. Bizim stanbul'umuz da yle deil mi Tijen Hanm? Ama Kahire uuldar, stanbul kokar. Daha bu ehre yaklamadan, uzaktan
bile kokusunu alabiliyor yabanclar. Biz alamyoruz tabii. Ylan st ok severmi, nerede st var ise kokusunu takip ede ede bulurmu. Ama st kazannda yzerken st kokusu alr m hi? Kahireli
de kendi uultusunu duymaz herhalde, stanbullu da kendi kokusunu almaz. Hem ne kadar eski ehirler bunlar. Ben genken hi bilmezdim stanbul'un bu kadar yal olduunu. Ya ilerledike, pler
de artyor haliyle. Kzmyorum artk. Siz de kzmayn Tijen Hanm."
Hijyen Tijen kzna da aynsndan armaan ettii uzun kirpikli,
ipiri, abanoz gzlerini bo bo krptrp ne diyeceini bilemeyince, iki kadn bir kez daha susmu oldular. Byle aralara serpitirilmi yabani suskunluklar, ayn dili konumayanlarn sohbetlerinin
nakaratlardr; belli aralklarla tekrarlanr. Derken, biraz daha havadan sudan ve plerden sz edip, karlkl nazike iyi gnler dilediler. arpmamaya zen gsterilerek usulca rtld kaplar. Ama
kapy kapatr kapatmaz kendi hayhuylarna dnmedi kadnlar. Her
ikisi de, yaklak bir on saniye kadar kula darda sessizce dikilerek, berikinin tkrtlarndan ne yaptn anlamaya alt. Ve her
ikisi de hibir ey duyamad.
118
rendii yeni kelimeleri iine koyduu cicili bicili dilbilgisi antasnda, dierlerinden ayr bir yerde, ttl bir czdanda biriktirdii birtakm kelimeler vard. Mesela, "ruh", "kyamet" veya "hayalet". Keza, "dabbet-l arz", "iblis", "rahmetli", "gulyabani" ya da
zeban". Az evvel iittii "Semender" kelimesini de kmen parmaklar arasnda yuvarlayp, ayn yere kaldrd. Tm bu kelimelerin onun iin tek bir anlam vard: Cini in'in ne olduuna gelince
bunu tam olarak bilmiyor ve ne zaman bilme gerei duysa, elini gensin geri cicili bicili akl antasnn iindeki ttl czdana daldnp, rasgele bir kelime karyordu. Bylelikle, dimann gerilerinde bir yerde, onlarca ayr kelimede ifade bulsa da, asla bir vcut bulamayan, sinek kanad gibi incecik tlden yapma saydams, hayal
meyal bir cin figr drt bir koldan beslenip srekli semirerek arsz bir sis perdesi gibi her geen gn biraz daha geni bir alan kaplamaktayd.
"Gyabnda cenaze namazn klmlar, sonra da bo tabutu
omuzlanna almlar," diye devam etti Hac Hac ayndan bir yudum almak iin ara verdii szlerine. "Yrmeye balamlar ama
ne yana gidecekler? Bir trl karar verememiler nereye gmeceklerine. Fakat birdenbire tabut ku gibi kanatlanmasn m! nlerinden gitmeye balam kendi kendine. Tabut nde, cemaat arkada dereler tepeler amlar. Byle yrye yrye stanbul'un yedi tepesinin altsn inip kmlar. Yedinci tepeye geldiklerinde bir de bakmlar k ilende bo bir mezar var. Derince kazlm, ii bo, az
ak bir mezar. Tabut o yne seirtmi hemen, tam mezarn stne
gelince, alalm alalm, bir kar ykseklikte asl kalm. O zaman mezarn iinden bir uultu ykselmi."
5,5-Yandaki grltyle yutkundu. Ama Hac Hac, dikkatinin
buyuk ksmn anlattklarna, geri kalann da en byk torununun
tepkilerine verdiinden, bunu fark etmedi.
"O zaman tabutu bu bo mezarn iine indirivermiler. zerine
bir de trbe yapmlar. Boluk Dede kalm evliyann ismi. Gelen
geen hayr duasn eksik etmemi zerinden. "
"yi de adam orda deil ki. Bilmiyorlar m mezann bo olduunu. Kime dua ediyor bunlar?"
"imdi ocuu olmayan kadnlar gider Boluk Dede'ye," dedi
122
duymazdan gelen Hac Hac. "Rahmi bo olan gelinler, Boluk Dede'nin trbesine gider, dualarn eder, sonra da mezarnn banda
bir gece boyunca hi uyumadan tek balanna otururlarsa, afak skerken dualar kabul olunur. Senesine varmadan nurtopu gibi bir evlat doururlar."
ocuun de bambaka bir tepki gsterdiler bu szlere.
5,5-Yandaki, ttl czdann ap, karl "cin" olan kelimeler
arasna "boluk'u da yerletirdi sessizce. 6,5-Yandaki u veya bu
biimde cinsellikle ilikilendirilebilecek her konuya hususi bir merak duyduundan, iin evliya ksmndan ziyade gelinler ksmyla
alakadard. 7,5-Yandaki'ne gelince, onun soracak sorular, yapacak itirazlar vard. Ama gene de sesini karmad. le uykusu
vakti gelmi, geiyordu bile. Ve ona gre bu, dedesinin masallarndaki mantk hatalarn tespit etmekten ok daha mhimdi.
leden sonra bu saatlerde, zaman adm adm yavalard be numaral dairede. Her gn amaz biimde hep ayn eyler, ayn srayla tekrarlanrd. Sabah erkenden anneleri ie, babalar i aramaya
gittiinden, ocuklara btn gn dedeleri bakyordu. Ba baa kaldklarnda, istisnasz hafta ii her sabah ayn saatte televizyon yznden tartma kard aralarnda. Hac Hac, ocuklarn televizyon seyretmelerinden pek holanmaz ama illa da seyredeceklerse o
saatte birka kanalda birden yaymlanan u abuk sabuk ocuk programlarndan ya da en iyisi, izgi filmlerden birini izlemelerini yelerdi. Oysa ufaklklar, gnne gre, ya gbeindeki kzl gonca dvmesini ya da gslerinin ataln akta brakan kyafetler giyen,
ivebaz ve enebaz bir sunucunun sunduu sabah programn seyretmekte srar eder, istekleri yerine getirilmedii takdirde kh irretleip saldrya geer, kh mzmzlanp kserlerdi. Hac Hac'nn
buna tepkisi de gnne gre deiirdi. Kimi zaman durumu sineye
ekip, ufaklklar program seyrederken yllardr says sabit kalan
drt kitabndan birini okur; kimi zaman uzaktan kumanda aletini ele
geirip, etrafnda vzldayan tm itirazlara ramen bulduu ilk izgi filmde ekran sabitler; kimi zaman da hayalgcn paralayarak
uydurduu birbirinden zorlama oyunlarla torunlarnn dikkatini
baka yne ekmeye alrd. Ama ne yaparsa yapsn, sabahtan lene kadar iktidar torunlarnn, bilhassa da en byk torununun el123
lerinden skp alamazd. lene doru iler daha da beter bir hal
alrd yal adam iin. Zira o zaman, iki aydr, hafta ii her gn olduu gibi, evdeki tm araf, yastk ve rtleri salonun ortasna yarak, Osman' yapmaya balarlard.
Bundan iki ay nce Hac Hac, yllardr says sabit kalan drt
kitabndan biri olan, Gzide Bir mparatorluk Nasl Dodu, Niin
Batt?'nn ilk blmn okumutu torunlarna. Ara verdiinde,
her zamanki gibi, ocuun nden de farkl tepkiler almt. Dedesinin okuduklarn, bandan beri koca kafasn bir ne bir geriye
sallayarak byk bir ciddiyetle dinleyen 7,5-Yandaki'nin merak
ettii birka temel husus vard mesela: "Acaba Trkler Anadolu'ya
ka adet adrla gelmilerdi?" "Bin!" diye kestirip atmt Hac Hac. Ne var ki bu batansavma cevap, ocuun merakn kamlamaktan baka bir ie yaramamt. "Acaba bu bin adrn iinde toplam
ka kii vard?" "On bin!" diye grlemiti Hac Hac. Ama sesinden
damlayan kzgnlk, en byk torununu daha da kkrtmt. "Acaba Trkler adrlaryla geldiklerinde, baka kimseler yok muydu
Anadolu'da?" "Yokmu, bomu, olanlar da kam gitmi," diye
homurdanmt Hac Hac. "Peki kaanlarn evlerine mi yerlemiti Trkler? Yoksa adrda yaamaya devam etmiler miydi daha bir
mddet? Acaba adrlardan m yapmlard ilk ehirlerini? Acaba
durmadan yer deitiren bir ehir haritada nasl izilebilirdi? Acaba...?" "Sus!" demiti Hac Hac. Susmutu ocuk. Susmutu ama
dilinde biriken btn sorular aznn iinde deveran edip, burun kanallarna, oradan da yukarya trmanarak gzpnarlarna szdndan, yosun yeili gzbebeklerinde merakl, srarl, itham dolu soru
parltlar, yaz akamlar pr pr dolaan atebcekleri gibi yanp
snmeye devam etmiti.
Ona daha fazla bakmamak iin, clz bir beklentiyle 6,5-Yandaki'ne dnmt yal adam. Ama suratndaki kaytsz ifadeye baklrsa, dinledii hikyeden bu olann aklnda kalan tek ey haremde bir sr cariye bulunduu ve padiah kardei olarak dnyaya gelmenin iyi bir ey olmadyd. Hac Hac son bir mit knntsyla
gzlerini en kk torununa, 5,5-Yandaki'ne evirmiti. te o zaman, yz heyecandan l l parlayan ufak kz, dedesinin kucana zplayp pembe-beyaz dirseklerini yal adamn brne bastr124
a
eh l i b f k g
r , S a a t , e r d e ' kerahat vakti
haraba,
ehli g ta kurtlanmaya bahyordu ocuklar. Yanm saate varmadan
evdeki butun araflar, pikeler, yorganlar, yasttklar salonun ortas
na ylm oluyordu. Hac Hac beyhude bir umutla, imdiye d e | n
oynadklar tm oyunlardan en fazla -drt seferde sklln m a "
dursun
1 ^ T " ' S m a n ' d a n heVeSer'n ^ ^ l a n n b e k " dursun, onlar son derece sebatkr ve de yaratcydlar. Giderek ad.nn snrlarn biraz daha geniletip, iine odalar" blmeler,Tovut
I r eklediler. Artk bykl be ila on metrekare arasnda deien
bir alanda am bir gebe hayat sryorlard. Osman her len yemden k u n , u y o r akama kadar salonun ortasnda duruyor, sonra hava karardnda, anne ve babann iten dnmesine yanm saat ka a
arabuk sklyordu.
Osman'dan baka her gn istisnasz olarak tekrarlanan baka hadiseler de yard. Mesela hep ayn saatlerde telefon alard- 11 45 ciT d a k k a S e y i r d , e r i d e y - ' - n . aldktan
hemen sonra. Her seferinde, ufaklklardan en by aard telefoler v a m , k T
^
^ ^ P ' 3 " V e r e r e k ' S a b a h t a n b e r i neteyaptklann, rapor ederdi annesine: Evet, kahvaltlarn bitirirdi. Hayr, yaramazlk yapmyorlard. Evet, televizyon seyrediyorlard. Hayr dede masal anlatmyordu. Hayr, gaz amyorlard
Hay, evi datmyorlard. Hayr, balkondan sarkmyorlard. Hayr
atele oynamyorlard, Hayr, yatak odasna girmiyorlard. Vallahi
masa anlatmyordu. Gelin, byk olunun drstlnden iten
ie phelenir ama hibir zaman kaynbabasn telefona a
yanamadndan, duyduklaryla yetinirdi. Bu arada 7 , 5 - Y a n d T
ehndcMuze, sesinde belli belirsiz bir hinlikle bermutad c e v a p l a t
m ualarken, gzlerini bir an bile dedesinin zerinden ayrmazd
Ik yetikin arasnda sregiden gerilimin fazlasyla farkndayd ve
zaman geldgnde birini tekine kar koruyup kollayarak, kendi iktidarn perinleyebileceim oktan kefetmi bulunuyordu
o
0 S m a n
'
mdC
yy0rlarSa
'
m a s a l , a
da
cengverler, fermanl deliler, zehirli engerekler, etleri sarkm aczeler, kadidi km ifritler, prtlek gzl gulyabaniler... sk tk
doluurlard adra. Geldiler mi, gitmek bilmezlerdi bir trl. Masaln son cmleleri daha havada tterken, bir arlk kerdi zerlerine. Herkes olduu yerde kvnlrd. Her zaman, en kolay ve en
abuk Hac Hac dalard uykuya. Ardndan, srayla 5,5-Yandaki ve
6,5-Yandaki. Dedesinin horultular, kardelerinin fosurtular adr kaplaynca, 7,5-Yandaki ayaklanrd usulca. nce muhakkak
dedesinin yanna urar ve yal adam seyredalard. Adeta bilmedii bir canly, mesela tatmad bir tropikal meyveyi ya da ii srprizlerle dolu bir istiridyeyi inceler gibi izlerdi Hac Hac'nn her nefes alnda inip kan deirmi, krl sakaln, parmaklarnn arasndan kayan kehribar tebihini, gsnden boynuna doru yryen
krllam kllar, atlam dudaklarn, alnnda atal atal yollar
am derin krklklar... Dedesini incelemeye bundan iki buuk
sene nce balamt ve pek yaknda kefini tamamlamak zereydi.
Onunla tant o lk, trl gnn byk nemi vard ocuk
iin: darda gezebildii son gnd bu. Ondan sonra hastal yle
hzl ilerlemi ve o kadar grnr olmutu ki, bir daha sokaklara
kmam, kamamt.
Hl normal bir ocuk saylabilecei ya da yle grnd o
uzak gemiin son deminde, anne ve babas, dedesini karlamak
zere havaalanna giderken, onu da gtrmlerdi beraberlerinde.
O gne kadar pek fazla ey duymu deildi yal adam hakknda.
sminin Hac olduunu, karsyla beraber uzak bir ehirde yaadklarn, sadece fotoraflarndan bildikleri torunlarn grmek zere
stanbul'a gelirken yolda bir trafik kazas geirdiklerini, kazada babaannenin ldn biliyordu. Hac dede, karsn kaybettikten sonra ok alam, bir sre hastanede yatm, taburcu olur olmaz da
hacca gitmiti. imdi hac ziyaretini tamamlam dnyordu. te o
zamanlar 5 yanda olan 7,5-Yandaki'nin onun hakknda tm bildikleri bundan ibaretti. Ancak havaalan yolunda kaydadeer bir
bilgi daha edinmiti: Hac dede bundan sonra stanbul'da, onlarla
birlikte yaayacakt.
Havaalannn yolcu yaknlarna ak ksm tklm tklmd. Hacdan dnenleri tayan uaktan inen yolcular ilemlerini tamamladk127
gn aa yukar saat 17:30'da p kamyonu girerdi sokaa. Aadan plerin sesleri, boaltlan varillerin tangrts, motorun homurtusu ykselirdi. Yolun iki tarafna arabalar park ettii iin p
kamyonu kolay manevra yapamaz ve muhakkak trafik kilitlenirdi.
Korna sesleri Bonbon Palas'n 5 numaral dairesine ular ulamaz
Hac Hac lk la frlard uykusundan. Dorusu, geirdii trafik kazasnn izlerini alnndaki krklarla beraber yznde ve yreinde tayan bu yal adamn rahata ekerleme yapabilecei en
son yerlerden biriydi Bonbon Palas.
Hac Hac'nn lna ocuklar da uyanrd. nce 5,5-Yandaki kalkard; mzmz mzmz sylenerek. Ardndan 6,5-Yandaki
kalkard; miskin miskin esneyerek. 7,5-Yandaki'ne gelince, o, daha birka dakika evvel kvrld yerden hemen kalkmayp, tekilerin tam anlamyla uyanmalarna frsat vermek iin nce iinden yirmiye kadar sayar; sonra mahmur mahmur dorulup, uzun uzun
outurduu yosun yeili gzlerinde keskin bir parltyla, ak duran pencereye yaklar ve boynunu uzatp, dinledii tm masallardan daha dehetengiz olabileceini hissettii d dnyann srkp
kaplarna bakard.
130
7 NUMARA: B E N
her an yeniden skp taklabilir bir lego yuvada, oda parfmleri kadar uucu, geici, gidici bir dzen... nsan bekrken, bir-ev-iindekieyalar-iinde yayor; mazisi, hikyesi, kiisel nemi, sembolik deeri olan, kendine ait eyalar iinde. Evlendiinde, eyalar-iindekibir-ev-iinde yaamaya balyor; maziden ziyade gelecek, anlardan
ziyade beklentiler zerine kurulu, neyin ne kadarnn kendine ait olduu aibeli bir ev iinde. Boanmak ise, giden mi yoksa kalan m
olduunuza bal olarak, ya eyasz evler, ya da evsiz eyalar iine
konmak, silbatan konaklamak demek.
Hem bu ev, hem de Ethel kaltann yznden. Buraya tandm gn, ne yaptysam Ethel'i bana yardmc olmamaya ikna edemedim. Evliliimin zevkle denmi przarafet evinden aykladm kitaplarm, giysilerim ve ufak tefek eyalanm ile yeni satn aldm ucuz, basit mobilyalar tatmak zere kavga dv anlatm nakliye irketine ait turuncu kamyonun n ksmna kurulduumda, hanfendi de yanbamda alestayd. Varl yeterince tedirgin edici deilmi gibi, bir de yol boyunca ikram ettii birinci kalite purolar, art arda sralad abuk sabuk sorularla serseme evirdii hmbl ofrle bir olup, stanbul'da hangi semtlerden hangi semtlere ev tamann daha zor olduu zerine samasapan bir muhabbet tutturdu. Nihayet Bonbon Palas'a vardmzda, kamyonun arkasnda gelen hamallarn arasna karp, koca, irkin kn pervaszca sergileyen, dilenci mendili ebadnda ksack, kytrk eteiyle
canla bala koturup durdu. Hangi kutunun nereye konacan, kitap kolilerinin nerede duracan, hafta sonlan ailelerin oluk ocuk
tavaf ettii u devasa marketlerden birinin, "ktphanemi seviyorum nk marangozu benim!" reyonundan zorla aldrd zensiz,
zelliksiz raf paketlerinin nereye ylacam bir bir o buyurdu.
Byle konularda son sz her zaman her yerde kadnlarn sylediini tecrbeyle bellemi bulunan hamallar da, tadklar eyalarn
asl sahibinin karlarnda durduu, Ethel'inse sadece burnunu soktuu gereini grmezden gelerek, cretlerinin dklnden ikyet etme ve gnn sonunda, nceden kararlatrlandan daha fazla para isteme safhalan dnda kaale bile almadlar sylediklerimi.
inde envai eit bardak, anak ve kadehin bulunduu karton kutuyu kazayla arptklarnda bile, meseleyi mlayimane geitirmeye
132
alan bendenizi deil de, vermi olabilecekleri tahmini zayiat yznden fra eken Ethel'i muhatap alp, gene ondan zr dilediler.
O gn btn gn kenardan izlemekle yetindim benim iin neyin
uygun grldn. Eski evimden kopardm iki grbz ganimetten biri olan 180x2 altn yay sistemli-ortopedik ift kiilik karyolann kurulmas esnasnda dlanmlm had safhadayd. Hantal karyolann, Ethel'in yatak odas olmasna karar verdii biimsiz arka
odaya kolay kolay smayaca be-alt denemeden sonra kesinkes
anlaldnda, bir tartmadr koptu aralarnda. Ethel yatan yanlamasna sokulmasn istiyor, bunun iin gerekirse, karyolann fazla cafcafl ba ksmnn feda edilebileceini savunuyordu. Hamallar ise karyolay dikine sokmaktan yanalard ama o zaman da odada hareket alan kalmyordu. Bu arada benim fikrimi soran yoktu,
sorsalar bile zaten bir fikrim yoktu. Sonunda karyola yanlamasna
konulup da, oda adm atlmaz bir hal aldnda bile, dert etmedim.
Zaten benim iin fazla byk o karyola. Tandmdan beri de bir
kez olsun yatmadm orada. Boyuma eza, belime cefa bu darack kanapede uyuyorum srarla. Yllar evvel, Mesnevi mevsimindeyken
anlatmt Ethel, Mevlana'nn vcuduna hesap veriini. Byle mutasavvfane bir biimde olmasa bile, herhalde u son iki ay iinde
ben de az nankrlk etmemiimdir kendi kalbma. Ama ite kendine zulmedene daha ok balanan mitsiz bir k ya da horlanmay kanksam zelil bir yamak gibi, ben de kopamyorum bu gaddarca rahatsz kanepeden. Dnem sona ermeden Gnll Kulluk zerine Sylev'i de okutmal Perembe grubuna.
Tabii uyumak iin buray tercih etmemin esas sebebi kanepenin
karsnda televizyonun olmas. Bu aralar uykulanm tekledike, televizyona snyor ve ancak televizyon akken uyuyabiliyorum.
Dn gece de, o kadar ge saatte ve ylesine sarho gelmeme ramen, ilk i televizyonu am olmalym. imdi ekranda, zerinde
alacal bulacal, kulu papaanl, kpksa bir bluz olan ve akta kalan tombul gbeine neredeyse yumru byklnde, kan renginde bir gl goncas dvmesi oturtmu, salarn turuncuya boyayp
her bir tutamna fosforlu yeil kurdelalar balam deli zpr bir
gen kz, sabahn bu saatinde herkese nasip olmayacak bir neeyle
akyor. Etine dolgun sunucu olduu yerde sabit durduu ve durdu133
gu noktadan sadece basit el kol hareketleriyle konutuu halde memeleri, ancak son dakikada otobse yetiebilmek iin sokak ortasnda koan kadnlarnkilere zg bir pervaszlkla hopur hopur oynuyor. Bana gre deil pek. Her zaman tezatlardan yana olmutur
tercihim: n csselilerde avu ii kklnde, ufak tefeklerde ise
kocaman olmasn severim.
Ethel on gn sonra evi teftie geldiinde, her eyin b,rakt gibi
durduunu grm, yorumlarn kendine saklamt. nc hafta
itibaryla deien bir ey yoktu. Hl bir tek koli bile almam tek
bir raf bile kurulmamt. Bir ay be gn sonra tekrar uradnda
gene sussun isterdim. Ama o, suratnda meymenetsiz bir tebessmle bak eker!" dedi, mhim eyler syleyeceine inand zamanlar
yapt gibi, uzun trnakl, parlak ojeli parmaklarn tlata tlata
Bence bir mahsuru yok ama sen gene de yeni evine eski karna davrandn gibi davranma istersen. Nasl olsa benim evim, bir yere gitmez diye ihmal ediyorsun ama sonra maazallah bunu da alrlar elinden." Cevap vermedim. Ojeli, uzun trnaklardan nefret ederim
Ethel dilini, tpk sinek yakalayan bir kurbaa gibi kullanmaya
bayhr. Azna geleni, beklenmedik bir anda, yle pattadak syler
k, kurban daha ne olup bittiini anlayamadan, hepsi hepsi birka
saniye iinde lafn yumurtlar ve karsndakinin yznde oluan
anlk aknl o i pembe diliyle kapt gibi, hoop gerisin geri
azna atp byk bir zevkle inemeden yutar. Boandktan sonra
arkada evremin her bir ferdiyle ahbapl.ma gzm knpmadan
kydm halde, onu niin hl yanmda yremde tuttuumu bilmiyor ve galiba bilmek de istemiyorum. Onunla grmek iin zel
bir aba sarfetmyor ama grmeyi kesmeye ynelik herhangi bir
adm atmaya da yanamyorum. Mesele onu artk sevmemem deil
unku zaten hibir zaman imdikinden daha fazla sevmi deildim
Eer bunca zamandr bizi bir arada tutan herhangi bir ba varsa bunun sevgi olduunu sanmam; ne de dostluk ya da gven. ki ayr
kelebein, dier yarsn yitirmi teke tke kanatlar bir koleksiyoncunun byteci altnda yan yana tutulduunda ne kadar uyumlu olabilirse, Ethel ile ben de o kadar uyumluyuzdur ite. Biimler
ve yanmarlklar neredeyse tpatp ayn; ama desenler ve renkler tamamen farkl. Senelerdir rzgr msait olduka bir araya gelir ama
134
bir araya gelmekle bir kez olsun birbirimizi tamamlamaz ya da ortaya anlaml bir btn karmayz. Onu bir ay grmesem zlemem,
yokluunu bile hissetmem muhtemelen; ama bir ay sonra grtmzde, beraber vakit geirmekten en ufak bir sknt duymam,
yanndan erken ayrlmay aklmn ucundan dahi geirmem. Baz
eyler nasl olduklar eyden ibaret iseler, Ethel de Ethel'dir ite.
Buna ramen, ya da tam da bu sebepten, hi kimseyle grmediim kadar sk grr, kimseyle paylamadm kadar ok ey paylarm onunla. Senelerdir byle. Bu kaam iliki belki daha uzun
seneler boyu byle devam eder; belki de kan toplam bir trnak gibi, bir gn kendiliinden dverir. Bazen merak ediyorum, byle
bir ey olduu takdirde, trnan dtn nce hangimiz fark edecek ve tabii ne kadar zaman sonra?
Kalkarken, telefon kablosuna takld ayam. Bam koyduum
yastn altndan kt ahize. Gece o kafayla telefonu bomak istemi gibiyim. Canm skld. Eldeki tm veriler, szmadan nce gene dayanamayp onu aradm gsteriyor.
Sarholarn araba srmeleri sakncaldr. Bunu herkes teslim
eder. Ne var ki, sarholarn telefonu kullanmalar, araba kullanmalarndan ok daha lmcl sonular dourabildii halde bu konuda
hibir dzenleme mevcut deildir. Sarhoken araba kullananlar rasgele hedeflere arpar: aniden karlarna kan talihsiz bir aa, kendi halinde seyreden ilgisiz bir ara... ne bir kast vardr bu kazalarda, ne de bir ama. Sarhoken telefonu kullananlar ise gidip mutlaka sevdiklerine arpar.
Sarhoken ona telefon etmi olmak yeterince azap verici. Ama
daha da beteri, ertesi gn uyannca, bunu yapp yapmadn hatrlayamamak ve hatrlamak iin uratka, yapmadna kendini ikna etmeye almak. Boandmdan beri neredeyse dzenli aralklarla tekrar ediyordu bu sahne. Ama henz yeni telefonundan aramamtm Ayin'i. Bu numaray ele geirdiimi bile bilmiyor olmal. Tabii eer dn gece konumadysak... Emin olmalym. Yeniden
arama tuuna bastm. Bir, iki, ... altnc alnda ald. Ta kendisi! Sabahlan sesi hep byle yedi kat kuyularn dibinden kar. Uykuya dkndr. Uyandnda gayet sevimsiz olur; ekersiz, stsz
filtre kahvesini imeden kendine gelemez. kinci "aloo"su birinci135
iin geri dnp etraf kolaan ettiim o om ana kadar, evin bana da
ait olduunu sanmtm. Kck, mini mini bir tak: "da!" Kardeinin elindekinin aynsndan kendisine de alnacan uman bir ocuk gibi hevesle: "Bana da, bana da!" Oysa anlalan, tpk kardeleraras ilikilerde olduu gibi, evliliklerde de, taraflardan birine daha fazla bahediliyor o mini mini taklardan. Ve ite fasulyenin kln eker gibi rahatlkla karlabiliyor insanlarn izleri, yaadklar, hatta sahibi olduklarn sandklan meknlardan. Hazmetmekte
glk ektiim, karnma arlar saplayan mesele, tam da bu klk
ksm. Vaktiyle benim de olan evde, imdi, u anda, Ayin'in tek bana keyif attn dnmek asabm bozuyor. Tabii insan her zaman hamdetmeyi bilmeli. Beterin beteri var nk: o keyfi tek bana atmyor da olabilirdi...
Banyoda, snmasyla buz gibi soumas, soumasyla kaynarcasna snmas bir olan ama asla lnmayan duun altnda, kh donup kh halanrken, durum deerlendirmesi yaptm. Gece zil zurna evimin yolunu nasl bulduum bile mehulken, o peltelemi kafayla Ayin'i aradm kesinlik kazanmt. Peki ya sonra? Eer konumu olsaydk, bir an, bir an kalmalyd geriye hi olmazsa. Bir
cmle... Yzm sabunlarken, aradm zanlnn tarifine uyan bir
cmlenin civarda dolarken grlp, derdest edildii haberi geldi
beynimin kararghndan. "Byle aramaya devam edersen senden
iyice souyacam grmyor musun? Hl birbirimize saygmz
varken..." Benim bir ey grdm yoktu. Kpk iindeki gzlerimi bir ara amaya altysam da, sabun yaknca tekrar yumdum.
Hayr, ihbar aslsz kt. Aradm cmle bu deil. Hatrladm. Bunu dn gece deil, daha nce iitmitim. Ayin telefon numarasn
deitirmeye kalkmadan nce.
Duun manik depresiflii tahamml snrlanm zorlamaya balaynca, banyodan ktm. Midemdeki kynt dayanlr gibi deil.
Mutfak pek de kk saylmaz ama dar gelirli tatilcilerin sahil boylanna kondurup, oluk ocuk dolutuklar barakalarla aa yukar
ayn byklkteki zbandut buzdolab olanca azametiyle tam orta
yerine kurulduundan beri, eni konu darald. Tketim toplumunun
kabile itahl ekirdek aileleri hangarms yuvalarn doyursun diye
tasarlanm bu Amerikan tosununu eski evimden karmakta srar
137
l e r i n d T i 1 , P t e l d a l a n n d a y a d a T o k y d a k , apartman daireennde kullanlan u nohut oda-bakla sofa modeli dizboyu buzdolaplarndan satn almalydm kendine. Eer Ayin "senin iin f a z h
" S C t m e m 1Sayd1' ^
"
ust uste k kez duymutum ondan bu laf: ift kiilik karvola irin
' buKZd,abl
ikin. Hayatnda bir bakasmn b u u n u yeri
un abuk doldurulacan, ancak o zaman sezebilmttfm Ben'm
! a Z a b > k ' a n n > Ayin iin o kadar da byk olm dT,m kav
radgmda. Baka hibir konuda zorluk kamadm, bo anma "
lemlennn arabuk b,tmesi iin haddinden fazla uyumlu V e uy i
davrandm halde, karyola ile buzdolabn almaktaki tavizsizTna
dma, Ethel de dahil olmak zere, kimse anlam verememi u
Ganimetim esasl, esasi, olmasna da, ii tamtakr Ackl' er
nuyor bu bo haliyle. Byk buzdolaplan, yol boyunca C f h T
pur komur nknan u klstr lokomotiflerle akrabadr uzaktan p
L t
d u ^ r f ' T 3 ' b l , m e Z ' d O d - l d " ^ doldurulmak
isterler durmadan. Benimki ise deil uval uval kmr, bir krek
dolusu komur tozundan bile mahrum. En st rafta, az, a,k bir!
klm, uzer incecik kf balam bir kutu krem peynir kapak t s"
m.nda be teneke bira ve yanlanm. bir byk rak, sebzeScte "
domates ,1e prsm marul yapraklan. Hepsi bu. B de g enJe"
kad
i
! Aure
K r maure
T g n d e r dok
de, ^byle pizza va
ait ra ta.
da,tann,
grdm
m
S a t
H a l t a n 7 U k ^ r a S t h y r U m - Atacakfm unutmuk d^ ^ f d geCCdenkalma
zerrecikleri, min.ck minicik dilerken mide epenm, minnetle uzandm pizza dilimine F
Z 2 S T bdak;ka'8vdeye indimek - y a ^ r o u Z s :
mi gbl a m a
iyi"
Z s J ^ r
, S U n - B u * bundan
Can Sdghgl! M , d e m
" gnln bir nebze de olsa alabildiime
gre Hacm hazrlayabil.,m artk. Yanm yal, st d o l d u l m k
uk tencereye. I ,ne ik, tepeleme ka,k Trk kahvesi, bir kak am
b a h a c a tarn, biraz da kanyak. Bu benim, akamdan k m a y "
birebir, baans tecrbeyle sabit mucizevi ilacmdm Her bnveve
uymayabilir. Zaten her bnye kendi devasn, kendi geli i T e h de
her zamankinden bol tuttum. Bir an nce aylmaly.m. Bugn per138
rei kelimeler toplamndan te bir eydir ama epi topu o da bir kelimedir ite. lla da bir baka kelimeyle akranlk kurmak gerekiyorsa, "yemek" gibidir "dil". Birbirinden bylesine farkl yiyecek karmlarnn, aralarndaki tad, besin deeri yahut kalori farkllklar
tmden gzard edilerek topunun birden "yemek" diye adlandrlmalar geree ne kadar uygunsa, bu kadar farkl tellerden alan,
baka baka szlerden dem vuran, ayr sluplarda vcut bulan ifade karmlarnn da klliyen "dil" olarak adlandrlmalar o kadar
abestir. Tabii bu tespiti yaparken, in mutfa, Trk mutfa, spanyol mutfa... gibi "dilsel" ayrmlara kadar uzanmadm, salt ayn "milli mutfak" iindeki farkllklar temel aldm, aksi takdirde
tm bu sylenenleri bir de kresel katsaysyla arpmak gerektiini de eklemeliyim. Velhasl, tek bir "dil" iinde bile yzlerce "dil"
hkm srer. Nasl her lokantada ayn "yemek"i yemezsek, tandmz tanmadmz her insanla da ayn "dil"i konumaz ve konuamayz. Ve nasl yemeklerin posas varsa, dillerin de art vardr.
Gn iinde kullanmadmz, kullanmak bir yana telaffuz etmeye
dahi ekindiimiz kelimelerden, sessizce geililiklerimizden, yakk almayaca iin kendimize sakladmz herzelerden, aklmza geldii halde yapmaya cesaret edemediimiz eletirilerden, dilimizin ucunda ince ince dilip gerisin geri yuttuumuz kinayelerden,
pimini ekip frlatmaya vakit bulamadan damamzda patlayan
svglerden, bulunduumuz ortam itibaryla ar gelecek tabirlerden yahut hafif kaacak esprilerden mrekkep bir adet plk dil.
Bakalaryla konuurken ya da yazrken sarfettiimiz dikkatin,
gsterdiimiz nezaketin, verdiimiz zenin posas. Bodrumkatnda,
tavanarasmda ya da yastkaltmda olmasa da, genizkatnda, damakarasnda ya da dilaltnda biriktirilen ve yeterince biriktiinde, kokmamas, kokumamas iin bir torbaya doldurulup az balanarak,
derhal atlmas gereken, geri dnml bir Kat Atk Dili.
Bu dili katiyen ortalkta bulundurmadm, snfta rencilerimin karsnda kullanmadm gibi, onlardan duymaktan da holanmadm peinen sylemeliyim. Ne var ki, ebeveynlerine aktrmadan kuytularda gizli gizli sigara tttren bir yeniyetme gibi, ben de
zaman zaman kendi ahlaki ilkelerimden ve vicdani deerlerimden
habersiz, izbe bir kede zulam ap, bu dilde emkirmeye bayl140
de imanl yahut imansz kalanlar da kati surette skartaya karrdk/ dzgnleri dzgnlklerinden tr balamaz ama yamuklarn yamukluklarn da all pullu teflere koyup ngr ngr alardk/
Hristiyanln slamiyetten daha az mdahaleci ya da Yahudiliin
daha az ataerkil olduunu zanneden bn laikleri yerden yere alar,
slamiyet ire eitlilikten bihaberleri ktr ktr kemirir ama dinlerin snr kaplarndan vizesiz geen mistik hareketlere kaplanmakla kendilerini ayrcalkl sananlar da pare pare top atyla bereler;
hele hele ermek&olmak&varmak lemesi adna kendilerine Hintli, inli, Tibetli alternatif mesihler arayanlar didik didik ederdik/
evlenip oluk ocua karanlara ko balaryla saldrr ama evlenmemeyi muhalefet sayanlara da kmzla glerdik/ heterosekselliklerini balarna gelen bir mecburiyet gibi tadklarndan, herkese ak hezeyan llerinde hi olmazsa bir gnah elmas dileyebilmek iin kt ktna, hrlaa homurdana debelenenleri de; ecinselliklerini tamamen kendi seimleri gibi grerek, bakalarna kapal
tecrit vahalarnda pinekleyenleri de, ayn katrana bulayp, rlplak gezdirirdik sofralarmzda/ bizzat tanmadklarmzdan holanmaz ama yakinen tandklarmz da bozdurup bozdurup harcardk.
Tm bunlar uzun uzun ifade etmeye de gerek duymaz, kodlarla yetinirdik. Arivci titizliiyle tek tek tasnif eder, bir bir dosyalardk
herkesi, her eyi. Hakszlk ederdik dolaysyla, herkese her eye.
Ama zaten, resimli temel KADca szlnn H harfini yle bir tararsanz, orada ne hak, ne de hukuk kelimesine rastlarsnz. Tpk
K'de kutsal' ya da kutsiyet'i; U'da ulviyi ya da ulviyet'i bulamayacanz gibi. Hakszlk'a gelince, onun karsnda da yle yazar ayn szlkte:
1. Var olmamas gerekene, olmamas gereken biimde davranmak (rnek: lde yaayan birinin elinden krkn, sofunun nnden arap kadehini almak).
2. Dolayl gnderme (rnek: Birinin suratna fotoraf zerinden
tkrmek).
Ethel ile KADca konuurken, kelimenin ikinci anlamnda hakszlk ederdik ona buna. Elbette aramzda zikrettiimiz fikirlerin bir
ksmn, hatta byke bir ksmn, baka baka insanlarla da pay142
latmz olurdu ama asla ayn slupla deil. Usturupsuz slubumuzu kendimize ve birbirimize saklardk. Ne var ki, dn akamki
yemekte Ethel kalta kurulacak niversiteyle ilgili mutantan amalarndan dem vururken, ortak dilimizi girite vestiyerde brakma
benziyordu.
"Hl farknda deil misin? Hep hayalini kurduun ey gerek
oluyor," dedi yasemin azln dilerinin arasnda skarken. Politik kadrolamalar olmayacakt burada; ne de devlet niversitelerinin ksrl, hep-ayn'l, bte kstlamalar. Memleketin en yksek krat retim yelerini toplayacak, yurt dndaki niversitelere kaptrlan parlak zeklar devirecek ve dnyann farkl kelerinden bir sr yabanc uzman stanbul'a getireceklerdi. "Dnsene, beyin gne tpa takacaz. Hatta ve hatta ilk be yl iinde,
aknty tersine evireceiz; en azndan kendi nehrimizde. Artk Batl beyinler bizim emrimize amade olacak. Milletimizin aalk
kompleksine merhem sreceiz," diye ekledi mstehcen bir espri
yapmasna kkrdayarak.
Niye byle kkrdadn biliyordum. Alkn saylrm Ethel'in
"beyin" kelimesine erotik armlar atfetmesine. niversitedeyken de byleydi. Hemcinslerine kar katmerli bir nefret, kafas alan erkeklere kar engin bir tutku... imdi dnyorum da, ileride asla icra etmeyecei halde inaat mhendislii gibi zor bir blmde okuyup, ar ezgi fstk makam da tuttursa sonunda mezun
olmay baarmasnda, blmndeki erkek renci nfusunun kz
rencilerinkini kat kat amasnn ve etrafnda ok sayda "beyin"
bulunmasnn byk pay vard. O dnemlerde Ethel'in evi, farkl
farkl dallarda okuyan onlarca, yllara vurulduunda ise belki de
yzden fazla, kvrak zekl erkek rencinin penah gibiydi. Burasnn, yelerinin kitaplndan dilediince faydalanabildikleri bir
nevi kulp ya da karnlarn doyurabildikleri bir tr aevi gibi iledii dnlrse, kaltan Trkiye'deki renim hayatna hatn saylr bir katkda bulunduu bile sylenebilir. Bu sebilhanenin mdavimleri olan bizler, ilk bakta birbirimizden olduka farkl gibi
grnsek de, aslnda bir hususta pek benzeirdik: zeklarmzdan
medet umma biimlerimizde. O gnlerde Boazii niversitesi'nin
hangi blmnn hangi snfnda olursa olsun, hayatn adaletsiz tak143
Yalnz bir kusuru vard. Beenildiini anlar anlamaz doalln yitiren tm kadnlar gibi o da zoraki bir sertlik taknyor; karsndaki erkei, ne fazla uzak, ne lzumsuzca yakn olacak surette arafta
bir yerlerde bekletmekle, grd grecei ilgiyi daimi klacan
sanyordu. smini soranlara cevap verirken bile, ltufta bulunur gibiydi: "Ay-in!"
Garip olan, evdeki dier erkeklerin nasl olup da bu marur periye deil de, Ethel gudubetine k olduklaryd. Geri bariz biimde, ilerinden ou Ayin'den holanyordu, ama ho-lan-mak ne
kadar da eften pften bir fiildir. Dandirik yarmalarda hobilerini sralayan bir yarmac azyla: "kitap okumaktan, mzik dinlemekten, krlarda gezmekten, uzun bacakl, sk kalal Ayin'den holanrm..." Oysa irkinler irkini Ethel sz konusu olduunda, holanma aamasn tam gaz katedip, gemite elden kardklar nice frsatlarn hrsyla yana tutua, balklama, bodosloma k oluyorlard. Ona veya evine ya da her ikisine.
Mabed-ev Ethel'in anne babasna yahut ailesinin herhangi bir
ferdine deil, bizzat kendisine aitti. Etraftaki tm renci taifesi, ya
ana babalarnn tatsz tutsuz bulamacms yuvalarnda, ya krk dkk bekr evlerinde, ya da ancak dolaplarn iinde yalnz kalmann
mmkn olabilecei tk tk yatakhanelerde yatp kalkarken, o
kaltak, bir villann sahibiydi tek bana. Bu bile balbana yeterken vaziyeti gerekd klmaya, evinin ii tam bir hayal lemiydi.
Ve hayalin her cinsi nasl hayaszca fingirdeirse mbalaa sanatyla, Ethel de yle yatknd ifrada kamaya. Her karesinden keyif taan, akamlar lk rzgrlarla baygn kokular estiren, tepeden trnaa fulyalar ve yaseminlerle kapl boaza nazr bahesi, hava kararnca iinde rengrenk fenerler yzdrd kk ama irin havuzu, kaliteli ikileri, lezzetli yiyecekleri, birbirinden ilgin eyalar, engin plak koleksiyonu, zengin ktphanesi ve srekli ortalkta
dolaan birinci kalite purolanyla bu mekn, Lale Devri'nin sefahatna topuzlarla saldran zamane tarihilerinin ballandra ballandra
karaladklar dnyann bir minyatryd adeta. Ama bana soracak
olursanz, tam olarak servet deildi buraya gelen misafirlerin akllarn balarndan alan; ne de gsteri ya da lks. Bunlardan ziyade, sonsuzluktu mesele. Eksilen sigara paketlerinin yerini derhal ye145
mlen al,yor, plak koleksiyonu say say bitmiyor, dn alnan kitaplar zinhar gen getirilmedii halde ktphane grkeminden bir ey
kaybetmiyor, ordular halinde yemek yememize ramen mutfaktaki
dolaplar bir trl boalmyor, arkteri deposu asla dibini bulmuyordu. Villann hare, karlrken, Hzr aleyhisselam da iilerin arasnda hazr bulunmu, artsn eksilmesin, tasn dklmesin " demiti aynen rivayet edildii gibi. Kp kp altnlar, mcevher dolu
sandklan top top atlaslar, f f y a l a n ve ballanyla krk haramilerin sihirli maaras bile Ethel'in mabed-eviyle ak atamazd
Ev ne kadar mreffeh ise, ev sahibemiz de o kadar cmertti Ethel kymetli misafirlerinin nelerden holandn, yakndan takip
ederdi, ikramlar,, karsndakine verdii deer lsnde katbekat
artard. Aramzda viskiye dkn biri mi var mesela? Ethel bunu
renir renmez en kalitelisinden viskilerle doldururdu iki dolaT!'k
k-u r b a k a S 1 ' y a p b Z S e V y 0 r " E t h e l y u ^ , n a kan bir
ahbabna brbnnden ilgin yapbozlar smarlard. Ama dorusu bu
tur oyunlara deil, konumaya, konuarak kendimizi paralamaya
hasrederdk vaktimizin ounu. Geni salonun rahat koltuklarna
gomulur, y y p , i p s i g a r a t t t r l . o n a b u n a y e e n Q k ^ b i r b j r i m i
ze emkrr; geldiimiz gemiten, olduumuz kiilerden arabuk
synlarak gnlmzde yatan aslanlan ortaya karr ve habire tart t U k l a n m i Z i n CT evsa
hibemizin umurunda bile degld. Hatta tek tek bizleri de pek umursad.m sanmam. O bize saladg ortam seviyordu; bir de havai fiek gsterilerini. nk gelen her misafir, gecenin karanlnda hzla yol alan bir havai fiek
u
d a a r d l bu m e k n a
'
" 0 n c e titrek admlarla yalpalayarak szlr
ve yeter,nce ykseldiine kanaat getirip, ortama uyum saladnda grkemli bir patrtyla patlayp, o ana kadar gizledii renkteki
klarn saarak aydnlatrd ortal. Biz byle dillenip cesaretlen,p patr patr aldka, Ethel de her trl konforu salar, srekli
hizmet ederd,. Lambadaki cin, cennetin hurileri ya da Peter Pan'n
pensi... hbn onun kadar fedakrca hizmet etmemitir efendilerine. Sonuta tm bu misafr-efendiler, eve geli gidilerinin er ge
bir aamasnda evsahibelerine k olup ,kyorlard. Ne var ki bu
onlarn sonu oluyordu. Bylesine engin bir denizde dilediince kula atabilmen,n zgrlyle iyice alanlar, durup geriye baktkla146
rnda, karay gzden yitirmi olduklarn fark ediyorlard aknlkla. Ethel yoktu artk yanlarnda; istemiyordu onlar, tam da ona fena halde kapldklar anda. Bu evde misafir olmann tek sakncas,
insana, ya misafir, ya da misafirliin geici olduunu kolaylkla
unutturabilmesiydi. Bylece, mabed-evin malzemeleri nasl ilanihaye yenileniyorsa, giden her misafirin yerini de bir bakas alyordu tez zamanda. Hzr'n bereket duas Ethel'in "beyin"leri iin de
geerliydi: Mtemadiyen artyor, asla eksilmiyorlard.
Bana gelince, ben istisnaydm. Bandan sonuna kadar mabedevin tek daimi misafiri oldum; bir nevi onur yesi. Hrslydm, kimine gre gereinden fazla. Birka somut sebepten tr pekiyilerle doluydu karnem. Bir kere uzun boyluydum ( yldz), sonra geni omuzluydum ( yldz), yakkl saylrdm demeyeceim, girip ktm tm evrelerde en yakkl ben oldum daima (drt yldz) ve son derece tahammlsz ve hrndm (be yldz). Dierlerinin aksine, benim seeneklerim vard. Burada olmak houma gidiyordu gitmesine de, kp gidebilirdim istediim an. Gider ve dnmeyebilirdim. Ethel de farkndayd bunun. Bu yzden bu kadar kymetliydim. Cennetin ortasndaki nifak tohumuydum. Varlm, Ethel'i mest, misafirlerini tedirgin ederdi. Umursamyordum. erbetli saylrdm baka erkekler tarafndan bir tehdit gibi alglanmak hususunda. Eer bu tr baklar umursayacak olsaydm bunu ok daha nce yapardm: on bir yamn skkn koridorunda, elimde bir tabak dn pastas, iroz bedenimin zerinde don-fanila ile ilerlerken, gecenin halvetiyle geveyip ackm olan veybabamla mutfak
kapsnda pat diye burun buruna geldiimde umursardm. Adamcaz o ana kadar hep, evlenecei kadnn, problemli ama znde sevgiye a, efkate muhta byk olu gzyle bakmt bana. Hakkn yememeliyim, bana babalk etmeyi ok istedi: elli yana basm,
hi ocuu olmam bir adama Tann'nn bahettii yetenekli oulcuk. Oysa gerdek gecesinin sabahnda, beklenmedik bir biimde
koridorda karlatmzda, babamdan devraldm yz hatlarn,
ocukluktan kmak zere olduumu eleveren yan-plaklm ve
tabam tka basa doldurmama baklrsa ok abuk irileeceimi
mutulayan korkun itahmla, hi de oulcuk gibi grnmemi olmalym gzne. Tedirgin bir panlt diken diken yanp snmt
147
yere ekildii son perde. Bir sigara yakp, her ikisini birden kendi
k drajma alarak, arkama yaslanmtm. Benim i,n fark etmiyordu. Iks de ayn anda benim kadnlarnd
Zina halindeki erkekler nitelii nemser: elerinden grdkleri
sevginin daha farklsn bir baka kadndan grmek holarna gu.
Z.na halindeki kadnlar ise nicelii nemser: elerinden g r d S en
erkekte
A v ^ F t h 3 r, " M 1 " ' b'r
" ^ ho'anna gider!
a t a k gUrUrUmU 0kardl
!
t
t
" F ^ l l , k a n , seyretmekten pek bir honuttum o aralar. Ayinn beni aldatp aldatmadna gelince, bunu bilmeye almadm hibir zaman
Iy. de btn bunlar sebepsiz deil," diye atlmt pes etmeye
myet grnmeyen Ayn. Ardndan kollan svayp, bir sr aynn
t,1, aklamaya girimiti. Aznlk olmann sallantl, p s i k o l o j i n den, aidiyet knznn yaratt daimi gvensizlikten ve somut tehdit-
, 6 n f ' y ^ e - S O y U l g r e t ' i e r d e n b e s l e " e " tahakkmlerden bahsetmiti olabildiince nesnel ifadeler kullanmaya gayret ederek Uka
alndan deil; ne de st perdeden konuma m L L n d " B^ e
konuuyordu nk bildii yegne tartma dili buydu. Ne var kf
akademik dilde tanmak, azna ikinin damlasmfkoym yan tar
kadnk irete gitmeye benzer. Gecenin sonuna kadar ayakta kala
candan, ly katiyen kamayacandan, datp sizi u t a n mayacandan emin olabilirsiniz. Ama ite onunla yakay bar aamayacan., naralar atamayacanz, dibe keye vuramayaca! mz,, koyun koyuna Yamayacanz, velhasl hi elenmeyeceinizi batan kabullenmeniz gerekir.
cyeceg
"Bu sylediklerin pek bir ho ama bir o kadar bo," demiti Ethel yeni bleyledi kllarn, kuanarak. "Trkiye'deki Musev le
den kasvetli yazarlar, derbeder ynetmenler, cemiyet m X
,
ressamlar ksayd, eer, b,zden sonraki kuaklar, diyelim elHya da
yi1 S
;; Hlra b u d u r u m u eyle aklayacaklard biliyor musun" Aynen imdi senin kullandn gerekelerle. Diyeceklerdi ki 'evet filanca ok byk bir Yahudi sanat ya da dnrd. Peki onu bu
kadar buyuk yapan, dierlerinden ayran neydi?' Ve balayacaklard senin saydklarn saymaya: aznlk olmann p s i k o l o g dile yabanclama, gvensizlik, korunmaszhk falan fimekan. O zaman
senin imdi engel olarak grdn her ey, birer farkhlk, hatta ay-'
150
rcalk sebebi olacakt. Bu iler byle. Topal bir adam dans edemiyorsa, tabii dans edemez nk topal deriz. Ama ayn adam mahir
bir dansysa, o zaman da deriz ki, tabii tekilerden daha iyi olacak,
nk topal."
Ayin, karsnda ona srarla bir eyler satmak isteyen bir satc
varm gibi, ellerini ve kafasn ayn anda iki yana doru sallayarak
geri ekilmiti. Gayet iyi biliyordum bu hareketi. Meali yleydi:
"Teekkr ederim, ben bu samalklar almym." buuk sene sren evliliimiz boyunca, her tartmamz ayn hareketle sona erdirecekti.
151
8 N U M A R A : M AV M E T R E S
Mavi Metres merdivenleri nefes nefese kp, telala 8 numaral. dairenin kapsn at. Ge kalmt. Kuafrde iinin umduundan
uzun srmesi yetmezmi gibi, bir de alverile vakit kaybetmiti
Aldklarn mutfak tezghnn zerine boaltt. Yiyecekler bekleyebilirdi, nce hazrlanmalyd. Telala banyoya girdi. abuk abuk
dilerim fralarken, bir yandan da balrengi salarndaki fn dalgalarn inceledi. Kuafrde gzel grnmt salar gzne ama imdi o kadar emin deildi. Zaman zaman kvrck, zaman zaman da
dumduz salara zenen ama her ikisini de hep bakalarna yaktran kadnlardan olduu iin, her an her iki tarafa da meyletmeye hazr in dalgalar halinde salnr dururdu salar. Ama aadaki geveze kuafr bu narin dengeyi bozup, gereinden fazla kvrmt zaten gereinden fazla kestii tutamlar. Eliyle slatarak biim vermeye alt. Bakt uratka bozuyor, kendini banyodan dan att
Yatak odasnda zerindekileri karrken, boy aynasna kaamak bir
bak frlatt. Geri son zamanlarda kalalarn iyice bytmt
ama gene de gayet ho grndn dnd. Bir de u izgiler bu
kadar belirgin olmasa... Etajerin zerindeki minik fondten tplerinden her k bacana da bolca srd. Kzl rtkan izgiler, ketum bir beje brnd annda.
Dolab ap i amarlarna bakt. Fazla dnmedi neyi seeceini, nasl olsa zeytinya tccar, iine ne giydiini fark etmiyor
gibiydi, ilk balarda byle deildi oysa. O zamanlar en oyuncul en
kotucul amarlarn giymesini ister; hatta ou kez bunlar kendisi seip hediye ederdi. Getirdiklerinin hepsi de ayn renkti: ayn
berrak, parlak, sonsuz gk mavisi. Mavi Metres bu rengi severdi
Severdi sevmesine de, hediye paketlerinden kan klotlarla sutyenlerin nyetlerindeki arszlk ile renklerindeki uysallk arasndaki
152
adamn eline her seferinde hep ayn ey geliyordu: merhamet. Mavi Metres'e merhamet besliyordu: bu hallere decek kz deildi o.
Kendine de merhamet besledii oluyordu: bu hallere decek adam
deildi o. Kader'den bahsediyordu sk sk, i st emmi bir rfntdan bahseder gibi. Mavi Metres'e gelince, o, yere dp topraa
bulanm bir dilim reelli ekmee bakar gibi bakyordu merhamete
bulam ehvete. tah kayor, asab bozuluyordu. Byle zamanlarda kendi durumunu, salarna benzetiyordu. Bir tarafta zeytinya tccarnn kars vard, dz bir sa gibi przsz, engebesiz. br
tarafta Kader denilen afte vard, sk permal bir sa gibi inili kl, dengesiz. kisinin ortasnda bir yerde, her an her iki uca da
meyledebilecek bir halde salnp duruyordu ite. Yar e, yan hafifmerep. Hem mavi, hem metres.
Evinden kesinkes ayrlmakla annesiyle babaln ne kadar zdn biliyor ama alttan alta ilerini rahatlattn dnmekten de
kendini alamyordu. yi insanlard ikisi de. Oysa karlnda yeterince iyilik ekmiyorlard kzlanyla ilikilerinin denizine her sabah
sabrla attklar alardan. Onlarn sevgisini sevmiyor, ilgilerine katlanamyor ama karlnda sevgisiz ve ilgisiz olmann nankrlyle de baedemiyordu. Okuyabilirdi istese. Hi olmazsa liseyi bitirebilirdi. Ama o hadiseden sonra liseye dnmek gelmedi iinden.
Yzndeki yara izi incecik bir hudut izdi nce yatlar, sonra yayla arasna. kmak zorundayd o evden. kt da. Dnmek istedii yegne yer dedesinin evreniydi phesiz. stanbul'da birbirine
girmi saysz ayak izine baka baka yrmeye alt dedesinin izinden. Bulmak zorundayd onlan. Buldu da. ehrin karlkl iki yakasna dalm, a en pervaneler gibi ayr ayn cemaatler halinde kendi dedelerinin etrafnda toplamlard. Aralarna katld.
Ik sene boyunca hi sektirmeden her hafta srayla ayr tarikatn
sohbetlerinde yer ald. Sohbetlerde dedelerden duyduu kelimelerle ocukluunda kendi dedesinden duyduu kelimeler arasndaki
yaknlkta avuntu arad. Ama olmad. Kelimeler benzerdi benzer olmasna da, ayn eyleri sylemiyorlard nedense. Giderek, srf peisra gelecek olan zikirlerin hatrna katlandn fark etti sohbetlere. Dede konuurken teki mridlerle yan yana oturuyor ancak onlar gibi kulak kabartmak yerine sylenenlere, som bir sarln ar154
kulu bir mmin olarak kald. ocukluundaki kadar imanl olamad zamanlarda dahi, imannda hep ocuksu bir yan vard.
Ancak ne geri dnmeyi isteyecei bir evi vard, ne de yola devam edecek paras. Babas yandaki adamlardan ilgi grmeye alp, alt ilgiye kaytsz kalmamaya o gnlerde balad. Her eyleri var gibi grnen bu erkekler, hayatlarndaki noksanln ayrdna vardka, ona daha ok balanyorlard. Her halkrda metreslik, iyilerin yeknesak tamlndan uzaklamak iin iyi bir balangt. nceleri mavi idi, sonra metres. kisinin arasnda savrulduu dnemler de oldu. Ama bir mavi, bir metres olmaktan kp, hem mavi, hem metres olmaya, zeytinya tccarnn Bonbon Palas'n 8 numaral dairesini kiralamasyla balad. Ona bir ev at andan itibaren bariz bir ekilde deiip kabalat adamn tavrlar. nk tr byleydi. O bir UZE idi, h e m de OHEB takmnn EKB alttak-
Dibine dvlm sakz koyduu raky buzdolabndan karp, tire sapl billur srahiye geirdi. Ardndan, zeytinya tccarnn getirdii ar kokulu zeytinyandan toprak rengi bir kseye biraz dkp, zerine kekik, krmz biber ve reyhan serpti. Daha erken olduunu biliyordu ama dayanamad, ii su dolu yan krede yzen
nilfer eklindeki mumu da yakt. Honut bir tebessmle nce masaya, sonra da etrafna bakt. Evini seviyordu. Bir de u korkun koku olmasa...
Yeil elma kokulu bir ttsy yakp, salonun tam ortasna yerletirdi. Duman havada usul usul, ince ince dalrken nce kendi
stne, sonra da evin drt bir kesine cam buzlu, k bir ieden
bol bol parfm skt. Son zamanlarda parasnn yarsndan fazlasn
parfme harcar olmutu. Apartman saran p kokusu arttka, onun
da parfm harcamas e bee katlanmt. Ana caddenin sonundaki kdm maazaya uruyordu sk sk. Oradan alveri yapan kadnlarla ayn standartlara sahip olmadn bile bile, hep' ayn yerden alyordu parfmlerini. Meyve kokulann beeniyordu en ok;
eftali, karpuz ve papaya kanmlarn. Papayann ne menem bir ey
olduunu bilmiyor ama ismini irin buluyordu.
Ald parfmlerin mr en fazla on gnd. Her yere boca ediyordu; stne bana, araflara yastklara, koltuklara perdelere,
boy boy cins cins oyuncaklanna ve evin her tarafndan sallandrd nazar boncuklanna. Biriktirebilirdi oysa bu paray. Ya da kalc
eyler alabilirdi kendine. Zeytinya tccan da farknda olmalyd
ki kk metresinin savrukluunun, iyiden iyiye azaltmt verdii
harlklan. Gene de bildiini okumaya devam ediyordu Mavi Metres. Niin byle davrandn bilmiyor, bilmeye de almyordu.
Tek bildii eline geen parann miktar imdikinin be kat da olsa,
gidip be misli parfm alacayd.
Sofraya bir gz att. Her ey tamam grnyordu; ho, zevkli,
incelikli. Cep telefonundan mesaj gnderip, ne zaman geleceini
sordu. Cevab beklerken, uzaktan kumandaya basp rasgele bir kanal at. Ekranda birbirlerini kinle szen iki gen kadn belirdi. Kadnlardan biri, erguvan rengi k bir tayyr giyip, boynuna da drt
sra inci kolye takm olan, ellerini gsnde kavuturup, "kabul et
artk Loretta. O yalnz beni seviyor," dedi. Papatya tarlasn andran
158
159
7 NUMARA: B E N
Balkona kp bir sigara yaktm. Bu evin tek sevdiim yeri balkonu. eriyle ilgisi bile yok; hasbelkader ona yapp bir paras haline gelmi olsa da, eve ait deil sanki. Demirlerin zerinde gezinen tula rengi bcek varlmdan tedirgin oldu, ben de onunkinden. Her yerde bcek var. Mutfak dolaplarndan, buzdolabnn altndan, fayanslardaki atlaklardan yaylyorlar etrafa. Nereden oaldklarn kestiremiyorum. Tek bildiim, onlarla ayn evde yaadm.
Bir ara Ethel'i arayp, dn gece eve geldikten sonra Ayin ile konuup konumadm renmesini istemek geti iimden ama hemen vazgetim. Zaten Ayin'in yeni numarasn renebilmek iin
kaltan tm kaprislerine boyun emi, onca nazn ekmiken, imdi bir baka yardm talebinde daha bulunmak, yeterince ikin olan
egosunu eteklemekten baka bir ie yaramaz. "Senin yznden en
yakn kz arkadam kaybedeceim" lafn bir kez daha duymak istemiyorum azndan. Bana kalsa, Ayin ile Ethel'in oktan kangren
olmu arkadalklarn kesmekle her ikisine de byk iyilik etmi
olurdum ya, neyse.
Kolejdeyken aralarndan su szmad anlalan bu ikili, senelerdir hi sektirmeden, kurulmu gibi on be gnde bir buluup, hep
ayn tr lokantalarda yemek yer. Niandan sonra Ayin bu sakil rutine muhakkak katlmam gerektiine nce kendini, sonra da beni
inandrmt. Bu durumda, ikiye iki denge bozulmasn diye, Ethel
de sevgililerini getirmeye balamt yemeklere. Sz konusu sevgililer belli aralklarla tombaladan kan numaralar gibi, aralarnda en
ufak bir tutarllk ya da herhangi bir benzerlik olmakszn peyderpey dyorlard masamza. Ekseriya, gelen numaray tanmaya frsat bulamadan, bir yenisi alyordu yerini. O dnemde Ethel'in ili160
srf Ayn' ifrit edebilmek iin bu herifleri yemee getirdiini dnmedim de deil. Eer yleyse amacna ulat kesin. Ayin hibir zaman bu yzden onunla arkadaln noktalamay dnmediyse de, daima honutsuz bir nazarla bakt Ethel'in srdrd hayata
Benim de alttan alta tepki duyduumu bilirdi ona. Bilmedii, bir kadna gck kapmann onunla yatmaya engel olmadyd.
Ethel bu insanlar iin bal bana bir tehditti aslnda. Onlara yardm ediyor, para aktyor ve kiiliklerinin ahap konann at katnda alev alev yanan, "artlarm baka olsayd, ben byle mi olurdum?" niyazna elinde krkle gidiyordu kotura kotura. imdiye
dein u veya bu sebepten tr yapmak istediklerini yapamam
ancak hem kendilerini hem de ksmetlerini olduu gibi kabullenmi
bu erkekler, mrlerinin umulmadk bir virajnda Ethel'e toslayp
paralanmaya, pohpohlanmaya balar balamaz, ilk i, eski projelerini terk edip, ok daha iddial yenilerinin peinden komaya balyorlard. O zaman da Ethel, tpk yllar evvel evine gelen misafirlere yapt gibi habersiz, gerekesiz terk ediyordu onlar. Sevgililerin, adm adm dntrerek, kendi elleriyle yaratt erkei sevmiyordu; tpk, kendini sevmedii gibi. Ama ilerinde bir tanesi vard
k, onu hepsinden ayr ve l bir yere koydu.
Neyzendi. stanbul'un en mehur Mevlevihane'sinin meftunlarnn, "kadn ve erkek semazenlerin bir arada sema yapmas caiz midir, deil mdr?" tartmasyla ortadan ikiye blnd gnlerde o
her k gruba birden tavr alarak kabuuna ekilmi; o andan itibaren de gnlerinin yarsn uykuya snmaya, geri kalan yarsn da
gorduu ryalarn etkisinden syrlmaya ayrmt. Ethel'in onunla
gunun hangi yansnda, nasl tantn bilemiyorum. Tek bildiim
bir kez daha elini suya daldrp bir midye karm ve inat kabuu aralayp ime bakar bakmaz hi ummad bir srprizle karlamt: mahcup bir inci tanesi! Bir mddet dierlerine yaptklarn
ona da yapt: maddi yardm, an alaka, boucu bir sevgi Ama dierlerinin aksine, dalgn bakl, iri burunlu, uykucu Mevlevi'nin
huyunda suyunda deien bir ey olmad. Adamn zaman ayarndaki en u z u n brrn; bjr ,gn idi E t h e , ne z a m a n b.r p k n y a p m a ^
kalksa, diyelim bir hafta sonra geziye kmaktan ya da ilkbaharda
evlenmekten sz edecek olsa, sevgilisinden ald tek cevap "o gn
162
gelsin de bir, bakalm neymi" oluyordu. Gnlere gidilmez, dolaysyla vanlmaz; gnler insana gelir ve gelirken de yanlarnda muhakkak bir eyler getirirlerdi. Tandm en yarnsz, hesapsz, hrssz
insan ve tek anti-tarikat tarikat ehliydi. Eer aniden ekip gitmeseydi aramzdan, Ethel'in haremindeki tahtm elimden alacana phem yok.
"Denizin kysnda durmuuz. Ayaklarmz suya salmz Ethel.
Sen diyorsun ki 'u ilerideki elli beinci dalgaya yzelim birlikte.
Bak o dalga ne kadar gzel!' Ben de 'hangisi?' diye soruyorum. Daha sorumu bitirmeden yer deitirmi oluyor senin iaret ettiin dalga. Bak artk sylediin yerde deil. Elli beinci deil de otuz beinci olmu imdi. Giderek yaklayor. Yani zaten o bu tarafa geliyor. Gelirken de elbet bir eyler getiriyor yannda. imdi nnde iki
seenek var. Ya atlayacaksn denize, dalgalar filan unutup, sen de
bir katre olacaksn onun iinde. Ya da kyda durup, bekleyeceksin.
Dalgalarn kyya vurup, paralanmasn seyreyleyeceksin. O zaman da onlar birer katre olacak gzlerinin nnde. ki trl yaanr
hayat eer bir eye benzeyecekse. Ya kendini yok edeceksin hayatn iinde, ya da hayat yok edeceksin kendinde."
Biare Ethel, bunca zaman onca sevgilinin ahm alm kepaze
Ethel, sersem sepelek dinlerken bu laflan, masann altndan bana
tekmeler atp ackl baklar frlatyordu. Dnyevi dillerin her trl
girdisini ktsn ppadak akozlayabilirdi de, u semavi soyutlamalar karsnda bir ocuk kadar aresizdi. Bir mddet sonra kendini sulamaya balad. Bu dili biliyor olmalyd. Vaktiyle anneannesinin anlattklanna burun kvrp, Yahudi mistisizmiyle ilgilenmediine imdi bin pimand. Sevgilisi bu eksikliini anlamasn diye, deli gibi okumaya balad: nce ocukken eline tututurulan kitaplar, sonra da bakalarn. Kabala'ya duymaya balad ilgi, bir
ucunun illa ki sevgili neyzeninin anlattklarna kmasn bekledii
bir kpr mahiyetindeydi. antasnda en az birka kitap ve muhakkak Mesnevi'nin bir cildiyle dolayor; sk sk Beyazt'taki bunak
bir sahafa urayp, gizemli bir el yazmasnn peindeymiesine
dkknn arkasnda adamla fsr fsr bir eyler konuuyor ve her seferinde oradan torba torba kitapla kyordu. yle beter kaptrmt ki gnln, tm hayatn toptan deitirmeye raz, sevgilisinin is163
tedii her yere gitmeye, hatta yerlemeye hazrd. irkin karga Ethel, havada ftursuzca szlrken, aniden yeryznde l l parlayan bir nesne grmt ya, imdi onu kapt gibi gtrmek, buradan uzaa tayp tamamen kendine ait klmak istiyordu. Niin
yle birka sene dnyann en mistik ehirlerini beraber gezip, Kuds'te, Tibet'te, Delhi'de dolanmyor ya da ems'in kayp mezarn
aramaya kmyorlard? k olunca aklnn ayarn bozanlar ok
grdm ama Ethel benliini yitirmiti dpedz. Mtemadiyen samalyordu. Ancak ne kadar dil dkerse dksn, biricik mauunu
bu egzotik gezilere kmaya raz edemedi. Bir kedi "ykanmak" fiiline ne kadar yatknsa, bu mlayim Mevlevi de ancak o kadar yatknd "gitmek" fikrine.
Oysa uradan uraya gitmekte bylesine isteksiz olan bu gen
adam, dnya deitirmekte ok aceleci kt. O sene ylbana bir
hafta kala bir akamst stiklal Caddesi'nin p bidonlarndan birinde patlayan ve hibir rgtn sorumluluunu stlenmedii bombann drt kurbanndan biri de oydu. Ethel'in imdiye kadar kimsenin, kendi anne babasnn ardndan bile bu kadar ok aladn sanmam. Belki o on drdndeyken intihar eden abisinin ardndan...
Bir tek onu byle derinden sevmi olabilir.
ki ay iki hafta sonra Ayin ile evlendim. Ethel dne tek bana geldi.
Dnden bir gn nce, yatyordu rlplak. iman ve saldrgan, hantal ve battal vcudunu sere serpe gzmn iine sokarak.
Vcudu byle i beyaz bir et ynna dntnde daha da belirginleirdi boynunun parmak altndan balayp, neredeyse gslerinin st ksmna kadar yaylan krmzms, yayvan, tyl leke. stese aldrabilirdi bunu. Tpk yalarndan kurtulabilecei, burnunu
yaptrabilecei ya da herkes nasl yapyorsa, orasna burasna ekidzen verebilecei gibi. Ethel kadar irkin ve bir o kadar zengin olan
kadnlar, varlarn yoklarn estetik ameliyatlara, kozmetiklere, kliniklere harcyorlard gzelleebilmek iin. Ethel ise irkinliinin
hizmetine komutu tm servetini. irkinliini alt etmeye almad gibi, saklayp rtmeye, allayp pullamaya da girimiyordu. Yatak odasnn iki duvarn boydan boya evreleyen gmme dolapla164
tucul deil. Sen onu hnpalarsn. Ve iin en ackl yan, ne biliyor musun, sen onu hrpaladka o kendini savunmaya alacak nce seninle akl yartracak, sonra ku gibi rpma rpna, kendini savunacak, gzyalarna boulacak, hakszla uradn dnecek
Sen onu zdnde, onu didiklediinde, meselenin tarttnz konu olmadn, meselenin meseleyle ilgisi olmadn gremeyecek
Sen de gayet iyi biliyorsun ki Ayin de o malum taifeden. O da iblisi grmeden tanrya iman edenlerden..."
Ethel baylrd bu lafa. Parlak erkeklerinden birinden yrttn dnyordum. Belki de neyzene aitti. Ama azna yakyordu
dorusu, iblisi grmeden tanrya iman edenler, hasbelkader iine
doduklar bahenin meyve ykl dallarn kran, iek tarhlarn tarumar eden ykm rzgrlarnn nereden estiini merak edip de bir
kez olsun burunlarn dar karmadklar, halde, u yeryznde en
yaanlas yerde yaadklarna inananlard. Oturduklar evin ka
odas, ka k kaps olduunu merak etmeyen, gece gndz duyduklar, tkrtlara ramen aa inip de kilerlerinin zeminindeki kilitli kapa amaya lzum grmeyenlerdi. Bildikleri dorulardan tr kendilerini doru bilenler... Ethel haklyd. Ayin de onlardand
In naho yan bu szleri sk sk hatrlamtm evliliim boyunca, ama zaten doruklarda gezinen egosunu daha fazla okamamak
,,n Ethel'e itiraf etmemitim bunlar. Dn akam karlkl ierken
oktan bayatlam itirafm azmdan karma gafletinde bulundum. Memnuniyetle dinledi. Sallana sallana kalkp, tuvalete gitti
sonra. Tuvalete giderken koca kn seyrettim. Tuvalete giderken
koca kn seyredeceimi bildiini dndm. Grdm en irkin k ondadr. Hibir yerinden tutulmaz, hibir kalba uymaz Braksan pelte gibi akp gidecek. Daha iman klar da grdm ok
daha bmsizlerini de. Sellitler, sivilceler, yaralar, gereinden fazla ya da yanl noktalarda uzam. kllar... buna ramen hepsinde de
insan tahrik eden bir yan vard,. Ethel'inkinde yoktur. Zinhar katiyen yoktur.
Dndnde, kald yerden devam etti niversite projesinden
soz etmeye. Nihayet baklay azndan karverdi. Ayin'e de teklif
gtrmlerdi. Ve kabul etmiti. Paraya ok ihtiyacm olsa da Ayin n bulunduu yerde almayacam, gayet iyi bildii halde' g166
zmn iine baka baka srar srdrd: "Hadi eker, sen mrnde
bir kez olsun benim lafm dinle. Gel bu niversiteye. stediin kadar felsefe yap, karan yok. Beyninize amadeyiz."
"Beyin" lafnn, kaltan aznda brnd mstehcen arm iimi gcklad. in tuhaf yan Ayin ile evliliim boyunca Ethel ile dzenli aralklarla birlikte olduumuz halde, boandmdan
beri bir kez yatmadk. Dn gece niin ayr ayr dndmz hatrlamyorum. Evime nasl vardm bile mehul. Belki son anda
ark ederek, oyun oynamtr Ethel. Ama sanmam. Bu pek Ethelce
deil. Olsa olsa benim bir halt yiyemeyecek kadar sarho olduumu grp, evime brakmtr. Bu daha Ethelce.
Balkon demirlerine ayaklarm uzatp, bir sigara daha yaktm.
Tula rengi bcek sa ayamn altnda kald. Kamak iin frsat
vard oysa. Kamad. Aada kara kuru bir kadn elindeki p torbalarn bahe duvannn nne frlatt. Alt katlardan birinin fkeli
sesi ykseldi avaz avaz. Kadn birka saniye ylece kprtsz durduktan sonra, hi oral olmadan arkasn dnp gitti. Sevmiyorum
buray. yle ya da byle buradan kmam gerek. Belki de biraz kendime benzetiyorum Bonbon Palas'. Vaktiyle alt refah imdi
mumla arayan honutsuz bir apartman bu. Baka bir yere tanmalym ama param yok. Evliliim boyunca, samaln ancak imdi
idrak edebildiim bir iblm vard Ayin ile aramzda. Oturduumuz ev onun anne babasna, dolaysyla ona ait olduu iin, ben de
dier masraflar karlyordum. Ne salaklk. Kenarda kede birikmi param da yok. Birdenbire ummadm masraflarla ve kira deme derdiyle kar karya kalnca, glnleti maam. stesem, Ethel'den alabilirim elbette. Ama istemem. Byle bir hamle, aramzdaki tm dengeleri bozar. Kendime baka kaynaklar bulmalym.
Acilen para kazanmalym.
167
yabildii iin, onun neye benzediini kestiremiyordu. Ama olsa olsa u geici gzellerden olduunu tahmin ediyordu; gzellii saman
alevi gibi arabuk sneceklerden. Belki imdi genliin verdii bir
tazelikle ldyordu ama ok deil, en fazla be sene sonra bu lty tamamen yitirecekti. O gn geldiinde, o da kendine ekidzen
vermek zorunda kalacak, ellerini evli erkeklerin yakasndan ekecekti. Ama be sene olduka uzun bir zamand ve Kans Nadya bu
zaman zarfnda neler olup bitebileceim dndke, eni konu endieleniyordu.
Loretta'nn sesinin varlndan, bundan ay evvel haberdar olmutu; tamamen bir tesadf sonucu. O uursuz gnn sabahnda,
gene aure piirmek iin mutfaktayd. Trkiye'ye geldiinden beri
ahlm ilerletip, burada makbul saylan yemekleri piirmesini
hzla rendii halde aureyi hl istedii gibi yapamyordu, daha
dorusu Metin etin'in istedii gibi. Saysz aure denemesi hep ayn sonucu vermiti. Ya ekerini ayarlayamyor, ya malzemelerden
birinin lsn karyor, ya da her eyi tam kararnca koymu olsa bile, piirme aamasnda bir yanllk yapp kvam tutturamyordu. Yeterince pitiine inand anda aureyi ateten alp, buzlu
camdan pembe kselere taksim ediyor; souduunda, nar taneleriyle ve bari bu sefer bu ii kotarabilmi olma midiyle tek tek her ksenin zerini uzun uzun, ince ince sslyordu. lk balarda bu ssleme fasln abarttka abartr; rendelenmi hindistancevizi, kavrulmu fndk, pudra ekeri gibi bilinen sslemelerle de yetinmeyip,
kselerin zerine birka damla kanyak gezdirir ya da romda bekletilmi vineler yerletirirdi. Zira o zamanlar aurenin Trkler tarafndan nasl tketildiinden ziyade, efsanesiyle ilgiliydi.
Efsanedeki aure, imknszn baanlmasyd. Tanklk ettikleri
felaketten kaabilmek iin Nuh'un gemisine ifter ifter binen canllar, direnlerinin tkendii anda, drt bir yanlar suyla evrili, kilerleri tamtakrken piirmilerdi aureyi. Her bir canl tr, elinde
kalan erzak krntlarn vermi ve yan yana gelmez zannedilen btn bu teberinin karman orman kullanmndan ite bu mthi karm kmt ortaya. Nasl piirilecei belli olmakla birlikte, belirgin bir tarifi yok gibiydi. Her an bir eyler daha eklenebilirdi iine.
Bu yzden bylesine farklyd teki tatllardan; onlarnki gibi snr171
l deildi malzemeleri, ne de katyd lleri. Yabanclarn sokaklarndan dlanmad, sonradan gelenlerin arabuk yerlilerine kart, kozmopolit bir ehir gibiydi aure. Kstl imknlarla yaratlan
snrszlk, yokluktan kan varsllk, trlerin tkendii yerde boy
veren ilanihaye eitlilikti.
Kars Nadya, bacaklar morumtrak varisler ve kzlms kllarla kapl byk halasna yazd mektupta, Trkiye'ye geldiinden
beri ne kadar deitiini, artk yemek yapmaya bolca zaman ayrdn uzun uzun anlattktan sonra, onun yemekler ile kutsal kitaptaki ayetler arasnda kurduu balantya da yava yava hak vermeye baladn ifade etmiti. Halas, hayli dindar ve bir o kadar da
iyi bir ayd. Hem zaten "Gklerin Egemenlii, bir kadnn alp
tum
^muru kabartmak iin lek una kartrd mayaya benz<?r"(Mar 4:33) olduundan, hep gurur duyduu bu iki zelliinin
ayn kapya ktna inanrd. Ailesi iin piirdii yemekleri Tanr'nn sofrasna koyar ve ocuklar nlerindekileri silip sprdke,
doyan O imiesine mutlu olurdu. "Yediimiz her yemekte, Tann'nn bir buyruu sakldr," derdi. "Tabii u amirlerinin takdirini ocuklarnn kranna yeleyen, yuvalarn ihmal etmekle zgrletklerini zanneden dandini kadnlarn zamanszlktan icat ettii sallapati yemekler hari!"
Kars Nadya mektubunda, eer yeryzndeki tm yiyecekler
arasnda incil'de anlatlan Babil kulesine benzeyen bir ey varsa, bunun aure olmas gerektiini anlatmt. Tpk Babil kulesinde olduu gibi, aure tenceresinde de, baka zaman bir araya gelmeyen farkl farkl trler buluup, kaynamadan karmay baanyorlard. Kuledeki iiler nasl birbirlerinin dillerinden anlamyorlarsa, tenceredeki her bir malzeme de hem dierleriyle birlikte ortak bir lezzet
oluturuyor, hem de kendi ayrkln koruyordu. Pimi aureden kan incir, onca ilemden geip, bunca zaman kaynam olmasna ramen hl kendi tadn muhafaza ediyordu. Atein zerinde tm malzemeler hep bir azdan fokurduyordu, ama her biri kendi dilinde.
yleyse srekli yeni malzemeler eklenebilirdi tarifine. Madem
nohut konuluyordu, msr da katlabilirdi mesela; incirin olduu
yerde erik de olabilirdi, ya da kaysnn yan sra eftali veya pirinle beraber makarna taneleri... Kars Nadya, Bonbon Palas'taki ilk
172
aylarnda kendi kendine pek de aklayamad bir evkle bu tr denemeler yapp durmutu. Ne var ki, her defasnda Metin etin'n
iddetli tepkisine toslaya toslaya ksa zamanda rselenmiti cesareti. Efsane ne derse desin, i uygulamaya gelince, son derece tutucu
bir yiyecekti aure. yle kolay kolay kabul etmiyordu yenilikleri.
stelik mr boyunca hi aure yapmam olan byk halas da ayn fikirde olmalyd ki, cevap mektubunda, ncil'deki ayetleri nasl
kafasna gre deitiremezse, onlardan treyen yiyeceklerin tarifleriyle de cannn ektii gibi oynayamayaca uyansnda bulunma
gerei duymutu. Kars Nadya da sonunda pes edip, aurelerini tarifine uygun yapmaya balamt; ama belki de akl hl o sonsuz
eitlilikte olduundan, sonu bir trl istedii gibi olmuyordu.
Ancak o gn, bir tek o uursuz gn, nasl olduysa yapt aureden memnun kalmt. Tencereyi soumas iin kenara alm, buzlu camdan pembe kseleri hazrlam ve sabrszlkla kocasn beklemeye koyulmutu. Artk nihayet bu ii kotardn, Metin etin'n
takdirini kazanacan umuyordu. Ne var ki beklerken, ar kokulu, kehribar antann her zamanki yerinde olmadn fark etmiti.
Bunun bir tek anlam olabilirdi: Metin etin o akam birinci iinden sonra, ikinci iine gidecekti. kinci iinden dnmesi ise en iyi
ihtimalle geceyarsn bulurdu. Auredeki baars Kars Nadya'y
o kadar heyecanlandrmt ki, kocasnn fikrini renmek iin o kadar bekleyemeyeceini hissetti. Hi yapmad bir eyi yapmaya,
Metin etin'in iyerine gidip, ona aure gtrmeye karar verdi.
Bu ehre geleli drt sene olduu halde, stanbul hl koskoca bir
muammayd. O kadar az yerini grmt ki ehrin, ne yn biliyordu ne yordam. Cehaletinden cesaret ald. Kpry geip, Anadolu
yakasndaki stdyoya varmas iki saatine mal olsa da, adresi bulmak ummad kadar kolay oldu. Girite kimliini brakt, danmadaki grevliden bilgi ald, asansre bindi, beinci kata kt, 505 nolu odann nnde durdu ve ieriye bakt. Metin etin gen bir kadnla yan yana, diz dize oturmu; bir elini kadnn, utanga bir yara gibi bzlm kays rengi, prtkl dizkapann zerine koymu, teki elinde tuttuu ufack fincan evire evire, gzlerini devire devire kahve falna bakyordu. Kadnn fal iyi km olmalyd ki, yanaklarnda gamzeli glckler amt. Ne var ki Kans
173
Nadya aknlktan byyen gzlerini kocasnn zerinden ayramad iin, kadna dikkatlice bakamad. Onu bylesine allak bullak eden, tank olduu samimiyetten, urad ihanetten ziyade, Metin etin'in yzndeki ku ty yastk yumuaklndaki ifadeydi
Otek kadnn varl, hatta kocasnn onun dizini okuyor olmas
bile bu sevecen ifade kadar korkun grnmedi gzne.
imdiye dein Metin etin'in yapt tm hakszlklar mazur
grm; kskanlklarn, kabalklarn ve hatta tokatlarn sineye
ekerken, tm bunlar dnmeden, dolaysyla istemeden yaptna inanmt. Evet kocas ona zaman zaman, yani sk sk, yani devaml kt davranyordu ama baka trl nasl davranlacan bilemedii iin yapyordu bunu. Elinde olsa yapmazd! Yapyordu
nk elinde deildi! Kt giden bir evlilii yrtmek, sar bir tanrya yakarmay srdrmek gibi, inat bir inantan ziyade, inanl
bir inat meselesidir znde. Sevdiimiz insann bizi hrpalamasna
hem de her seferinde ayn ekilde hrpalamasna, ancak ve ancak'
baka trl davranmasnn elinde olmadna inanmakta inat ettiimiz lde ve mddete katlanabiliriz.
"Ak nrokimyasal bir dzenektir," derdi profesr Kandinsky.
"Ve en sadk klar da ku beyinlidir. Eer seneler sonra hl kocasna krktk k bir kadn grrsen, bil ki bellei tpk bir batankarann bellei gibi alyor."
Profesr Kandinsky'ye gre, akn lmsz olabilmesi iin, hafzann lml olmas artt; daha dorusu, tpk gece ile gndz,
ya da ilkbaharla sonbahar veya u kk, irin batankaralarn hipokampuslanndaki nronlar gibi lp lp dirilmeyi baarabilmesi. Beyinleri son derece basit, gvdeleri gayet dayanksz olan bu
kular, yumurtalarn sakladklar kovuklar, kn souunu nasl
atlatacaklarn, nerelerden yiyecek bulacaklarn ve daha onlarca elzem bilgiyi hatrda tutmak zorundaydlar. Oysa hafzalar bunca bilgi krntsn barndracak kadar geni olmadndan, bildiklerini st
ste istifleyerek depolamaya almak yerine, her sonbaharda toptan temizlik yaparlard beyinlerinin kovuunda. Bylelikle, tek bir
bellee inatla tutunmaktan ziyade, mevcut belleklerini yok edip, yenisini yaratabilmelerine borluydular bylesine etrefil artlarda
hl hayatta kalabilmelerini. Evlilie gelince, tpk doada olduu
174
dan endie etmeye balard. te bu noktada, sahne srasnn geldiinden gayet emin bir ekilde psikofarmakoloji girerdi devreye.
Emekleyen ocuu durdurmaya alr; kimi zaman bunu baanr,
baaramadnda da kulandan tuttuu gibi kapnn nne koyard. Kontrolsz hareketlilii kontrol edebilmek mi istiyorsun, hepten
durdur hareketi! Dncelerinin verebilecei ziyan nlemek iin,
dnemez duruma getir hastan. Yzlerce ila, onlarca yntem hep
bunu amalamt. Lobotomiyi kefeden doktora Nobel'i layk gren tp dnyas, kulak trmalayan lklar susturabilmek iin mutlak sessizlii salamaya alm; asabi ama son tahlilde sevecen bir
anne olan beynin elinden ocuklarn alarak, yaamn karsnda
lm kutsamt. Profesr Kandinsky'ye gre, insann takntlarndan asla bsbtn kurtulamayacan, bunu yapmaya kalkarken verilen zarann, salanacak yarardan katbekat fazla olacan batan
kabullenmekte sonsuz hayr vard. Beynin evine girip, onun meknnda, onun kurallaryla oynamak gerektii doruydu ama hareketlilii baltalamadan ve onun olan, elinden almaya kalkmadan.
Dzeninin bozulmasna tahamml yoktu beynin. Gene de,
evinde birden fazla oda, iinde birden fazla bellek olduu iin, neyi nereye koyduunu kartrabilirdi pekl. Be ekmeceli komodinin en st ekmecesinde i amarlar dururdu mesela, bir alttaki ekmecede katlanm havlular, onun da altnda ykanm araflar. Her takntnn yeri belliydi nceden. Bir ekilde edinmi bulunduu herhangi bir taknty, srf artk kullanmak istemedii iin durup dururken yok etmeye kalkmamalyd insan, ama ekmecesinden kartp, bir ste koyabilirdi bilinli bir dalgnlkla ve bilimin
yardmyla. Ne de olsa titizliiyle gurur duyan mlkiyetperver bir
ev hanmyd beyin. Gelir ve muhakkak drdnc ekmecede arard havlusunu. Beinci ekmeceye bakmak aklna gelmezdi nk
oraya sadece i amarlarn koyduunu bilirdi. Frontal lobdan kardn havlular zenle katla ve subkortikal merkezlere brak. Takntlarn ortadan kaldrmaya alma. nk bu mmkn deildir. Sen sadece onlar bulamayacan yerlere koy yeter. Yanl ekmeceye kaldr. Brak orada kalsnlar. Unutacaksn. Bir gn baka
bir ey ararken, tesadfen yeniden buluncaya dein...
Ne var ki Kars Nadya, sevgili profesrnn mezarnda kemik177
lenm szlattn bile bile, takntsn! ait olduu ekmeceden karp baka bir yere kaldrmaya yanamad. Takip eden gnler boyunca defalarca arayp, saatlerce gz hapsinde tuttu kocasnn alt
stdyoyu. Ve en nihayetinde bir gn pat diye, peine dt kadn
kt telefonlanndan birine. Kars Nadya, kadnn yzn grd
halde hatrlayamazken, duymad halde tanmt sesini. "Buyrun
nasl yardmc olabilirim?" dedi beriki gayet nazikane. "Kimsiniz?"
diye bard Kars Nadya fkeden arnm ama alabildiine irret
bir sesle. yle ani ve hain kmt ki bu soru, kardaki bo bulunup ismini syledi. nk kimlik de bir nevi refleks gibidir. nsanlarn yzde sekseni kim olduklar sorulduunda, "esas sen kimsin?"
diye cevap vermeden nce, bo bulunup kendilerini tantr. Kadn
ismini syler sylemez, at diye telefonu suratna kapatt Kars
Nadya. Bir kez rakibesinin alt kurumla beraber ismini de bildikten sonra, daha fazlasn renmek hi de zor olmad. Aratrmalarn ilerlettiinde, "o kadn" hakknda iki mhim bilgi salkm tutuyordu ellerinde. Bir: tpk Metin etin gibi seslendirme yapyordu. Ik: zel kanallardan birinde yeni gsterilmeye balanan, Tutku
Zakkumu isminde bir dizinin barol oyuncusunu seslendiriyordu.
Kars Nadya ertesi akam haberlerden nce, kuman deitirmeyi devaml erteledii eflatun zemin zerine bordo iekli kanapeye oturdu ve Tutku Zakkumu'nun bir blmn bandan sonuna
kadar kprdamadan izledi. Bittiinde, diziden nefret etmiti. Konu
o kadar sama, diyaloglar ylesine abuktu ki, sanki oyuncular bile
ac ekiyordu rollerini yaparken. Ne var ki, ertesi gn ayn saatte
televizyonun karsndayd gene. O andan itibaren de, geen her
gn, biten her blm, diziye kar ilgisi deilse bile ball kademe kademe artt. Ev kadnlarnn pembe dizi bamllklar zerine
aratrma yapan akademisyenler bu noktay sk sk gzden karsalar da, pembe dizi seyretmek iin birden fazla ve hi hesapta olmayan sebepler vardr. Kars Nadya da Tutku Zakkumu'nun mdavimi olmutu. Zamanla bu berbat dizi hayatnda yle nemli bir yer
kaplamaya balad ki, Cuma ile Pazartesi arasnda Tutku Zakkumu'nun yaymlanmad o iki gnlk bolua tahamml edemez oldu. Diziye olan takntsn sorgulamyor, buradan baka yerlere varmaya almyor, sadece ve ylesine seyrediyordu. Ve aylar sonra
178
yecei en son tiplerden biri. Ama Nadya Omissimovna erkekler konusunda o kadar tecrbesizdi ki, onunla saatlerce oturduktan sonra
bile bir kadnn k olmay isteyecei en son tiplerden biri ile kar karya olduunun farkna varamad. Zaten o gece, ilk defa admn att diskotein akla ziyan byklnden, cretkr kalabalndan ve dinmeyen gmbrtsnden sersemlemi, itii ikilerden
ii dna kmken, pek bir eyin farkna varabilecek durumda deildi. Tesadfen oradayd, bir kz arkadann zoruyla ve akamn
sonunda ondan bor alabilecei umuduyla buraya srklenmiti.
Metin etin, stanbul'dan gelen bir grup iadamnn arasndayd.
Karlamalarnn onuncu dakikasnda, Nadya Onissimovna neler
olup bittiini anlayamadan masalar birlemi, tanmad bu erkeklere tanmad kadnlar eklenmi, grla iki smarlanmt. Herkes
elenirken ve olur olmadk her eye glerken, o bir kenarda endieyle bzlm ve mrnde imedii kadar imiti. Biraz sonra,
masadaki herkes ikier ikier dans pistine frladnda, esmer bir erkein tpk kendisi gibi skntyla oturmaya devam ettiini grd.
Ona glmsedi. O da ona glmsedi. kisi de bu glmsemelerden
cesaret alarak birbirlerine bir eyler syledi. kisinin de ngilizcesi
felaketti. Ne var ki ngilizce, dnyada, konuulamad zaman bile,
az biraz gayretle konuulabilecei kansn uyandrmay baaran tek
dildir. Takip eden drt saat boyunca Nadya Onissimovna ile Metin
etin, aradklar kelimelerin bir yerlerden zuhur etmesini umarcasna gzlerini sk sk yanlarna yrelerine devirerek, ikide bir parmaklarn klatp elleriyle havada hayali resimler canlandrarak,
deste deste peetenin zerini anlalmaz karalamalarla doldurup birbirlerinin avularna, kollarna semboller izerek, tkandka kkrdayp, kkrdadka alarak ve mtemadiyen kafalarn sallayp,
gzlerini iri iri aarak, uzun uzun sohbet ettiler.
***
"Bir Trkle evleneceime, her sabah a karnna, tka basa dolu bir
kltablas yalamay tercih ederim."
"Yalayabilirsin," dedi Nadya Onissimovna hnzrca, "insan kirleten azna giren deildir. Azndan kandr insan kirleten."
181
Isa nn retilerini, o meymenetsiz profesrnn vecizeleri gibi ulu ona sama mutfamda," dedi halas, demindenberi yesilimUrak orbann iinde ar ar evirdii k e p e y i dudaklanna gtrmeden once uflerken.
"Onlar hakknda hibir ey bilmiyorsun," diye mrldand Nadya Onissimovna omuzlann silkerek. "Sadece nyarglar. "
Emin ol, bilmem gerekenleri biliyorum tatlm," dedi halas
Parmaklarnn arasna ald tuzu, i ie daireler izerek serpti tencereye. En gzel yllann, kimseye hayn dokunmayan kaklarla
bir olup kannca kovalamakla harcamasaydm, benim bildiklerimi
sen de biliyor olurdun." Ocan yanna bir tabure ekip, bileziklerim ngrdata mgrdata orbay kartrmaya devam etti. Varis arlar yznden on dakikadan fazla ayakta duramyordu. "Trklerin
arap imediini biliyorsundur en azndan," dedi bunalm bir ifadeyle^ Ama bahsettii konudan tr m, yoksa orba hl fokurdamadg iin mi bunaldn kestirmek zordu
Nadya Onissimovna, mstakbel einin diskotekte viskiler biralar ve votkalar devirdiini iire iire anlatarak savunmaya geti
Ama onun, tm bunlar st ste imek gibi bir basiretsizlik yaptgndan soz etmedi.
* F
"Viski baka. arap iiyorlar m, ondan haber ver. miyorlar'
Zavegorod u alr almaz ilk i gidip Bilge Leon'un emesini harap eN
mezlerd yoksa. Tam yzyldr rl rl arap aktan eme, Trklenn eline geer gemez yerle bir oldu. Ne diye yktlar canm em W s y ; r , a / a P a k l t , y r d y e " B a , t a l a r l a > " k t l l a r duvarn. Gafiller! Sandlar k f f arap dolu bir mahzen var o duvarn arkasnda. Ama ka ka ne kt biliyor musun? Bir salkm zm. iyi
dinle Nadya, bir salkm zm diyorum sana. Hem de sadece zm
tanesi ezilmi iinden. Meer tek bir zm tanesiyle tam yzyl boyunca arap akt,rm eme. Bunlar ne yaptlar? Duvarlar yktlar
emeyi krdlar, zm salkmn bile paraladlar. araba sayglar'
yok, kutsal olan eylere sayglan yok, bilgelere sayglar yok "Kepeyi yeenine doru sallad. "Kadnlara zaten sayglar yok."'
182
hanmln nasl olup da bu kadar ksa zamanda benimseyebildiini kendi de bilmiyordu. Bir gn eve gelen bir dn davetiyesinin
zerindeki yazya takld. Metin etin ve Kars Nadya'nn bu mutlu gnmzde aramzda olmalarn dileriz. Bo gzlerle bakt dn davetiyesine. Nadya Onissimovna deil, Nadya etin de deil,
Kars Nadya olduunu ilk o zaman fark etti. Bu kk tespitten etkilendi ama gene de hayatnda herhangi bir deiiklik yapmaya teebbs etmedi. Nicedir fotokopiyle oaltlmasna birbirine benziyordu gnler. Yemek yapyor, evi temizliyor, televizyon izliyor,
eski fotoraflara bakyor ve skldnda, dier ev hanmlarnn pek
bilmedii bir eyi yapyordu: fie takmadan yanan patates lambalar. Profesr Kandinsky de, "eik atlayan trler" projesi de, bir baka yaamda kalmlard.
"Niin gemiimi hatrlayamyorum? Keke kim olduumu bilebilsem. Niin hatrlayamyorum, niin?" diye inledi Loretta salarnn arasna ilitirdii papatyay elinde evirip evirirken.
"Yanl ekmeceye bakyorsun hayatm. Bir alttakine bak, bir
alttakine!" diye bard Kars Nadya, ekranda grd hareketi
tekrarladnn farknda olmadan, yeni yapt patates lambasn
elinde evirip evirerek. Birden bir tkrt duydu kapda. Geliyordu.
Erkenciydi bugn. Muhtemelen bir eyler yiyip biraz kestirecek,
sonra akama doru pis kokulu koca antasn alp tekrar kacakt. Ne zaman gelip, ne zaman gidecei belli olmazd. Ama saat kata gelirse gelsin, asla zili almaz, pat diye kapy ap ieri dalard.
Anahtar kapda dnerken, Kars Nadya evik bir hareketle kumanda aletini kavrayp, son anda kanal deitirdi. Kap alp Metin
etin eikte belirdiinde, Loretta'nn yerini bir yemek program almt. Geni alnl, ablak suratl, bykl bir kadn, fnndan kard spanakl gratenin tadna bakyordu.
184
Kula kapda Muhammet'in dnmesini beklerken, gamzeli kollaryla ikin karnna sarlp derin derin i geirdi Meryem. Bugn de
olunu okula gndermeyi baarmt. Baarmt ya, kimbilir gene
ne halde dnecekti. lk balarda eve gelir gelmez o gn okulda olan
biten her eyi uzun uzun anlatrd Muhammet, iyisiyle ktsyle.
Zamanla suskunlam, bir ey anlatmaz olmutu. Artk rkm
gzlerinden, dikileri sklm, dmeleri kopmu nlnden,
oradan oraya zplayan parlak morumtrak k halkalar gibi kh kollarnda, kh enesinde akanda, kh gznn etrafnda bitiveren
rklerden dinliyordu Meryem, olunun dile getiremediklerini.
Dinledike ii eriyordu. ster ocuk olsun, ister yetikin, u dnyada kimsenin oluna el kaldrmasna dayanamazd; hem, daha babas bile bir fiske vurmamt ona. Bir tek Meryem, bir tek o, zaman
zaman sinirlerine hkim olamadnda Yaradan'a snp birka tokat akeder, ara sra da etlerini imdirirdi ama bu baka o bakayd. Hem bakalarnn onu hrpaladn anladndan bu yana, Meryem'in de eli oluna kalkmaz olmutu. Elalemin ocuklarnn tek
evladn paraladklarn dndke akl bandan gidiyordu. nceleri meselenin ocuklar arasnda basit bir iti kak olduunu sanmt ama aradan haftalar, hatta aylar getii halde bir trl gelmiyordu bu eziyetin ard arkas. Olunun, yatlarnca hrpalanyor
oluundan ziyade, hrpalanmay kanksamaya baladna tanklk
etmekti Meryem'i ileden karan.
Muhammet'in niin arkadalar tarafndan srekli itilip kakldn anlamakta glk ekiyordu. Mesele kapc ocuu olmas olamazd; civarda oturan ve ayn meslei yapan hsm akrabann azn yoklam, onlarn ocuklarnn balarnda byle bir musibetin olmadn, mutlu mesut okullarna gidip geldiklerini anlamt. Ge185
hadisesinde de farkl davranmamt. Artk her sabah ilk i merdiveni dayayp uval kontrol ediyor, her seferinde hsranla aa iniyordu. Gndz yapamadklarn ryalarna sakladndan, uykularnda sabahlara kadar kova kova, krek krek toprak tayarak uval stne uval dolduruyordu. Bu esnada dilerini eskisinden daha da beter gcrdattndan, gece denilen zaman dilimi bir tek ona
mbah, onun dndaki tm ev ahalisine haram olmutu. Anneannesinin annesi piman, anneannesi akn, annesi kzgnd. de
Eyp denen bir peygamberden bahsediyordu mtemadiyen.
Bir gn dayanamayp, "iyi de ne zamana kadar?" diye ciyak ciyak barmt Meryem. "Dolana kadar," demiti anneannesinin annesi; "olana kadar," demiti anneannesi; "insanlar olana, uvallar
dolana kadar beklemeyi bilmek gerek," diye toparlamt annesi...
Ne kadar bekleyeceini bilmeden beklemek... Bu tten pek bir
ey anlamayan, anlad kadarndan da hazzetmeyen Meryem, burnunun dikinden baka hibir eyi rehber bellememeye karar vermiti iinden. Bu arada, bir trl bir yere varamayan bu uval muhabbeti yznden sinirleri tel tel tarazlanan ve evdeki drt kuak diiden de yaka silken babasnn bir fke nbeti esnasnda bara ara tahta merdiveni paralamas bile byklerine itaat, hadiselere tevekkl gstermeye tevik edememiti Meryem'i. Epi topu iki hafta
dayanabilmiti kmrln zerine trmanp uvala bakmadan ve
aa inip uvaln ne zaman dolacan sormadan. ki hafta sonra,
evde kimsenin olmad bir esnada, mutfak masasn baheye tayp, zerine bir sandalye koyarak, mucize eseri bir yerini krmadan
kmrln zerine zplayvermi, koa koa kafasn sokmutu uvaln iine. Ve ite o zaman sabretmenin sonucunu grmt: kuru
yapraklar, dikenli allar, krk dal paralan ve iki kelebek ls...
Buydu sabredenlerin mkfat. Ya bir avu er p ya da Eyp'n
clk yaralar...
Buraya kadar. O gnden sonra uval gzetlemeyi brakm ve
zamanla tamamen aklndan karmt. Beklemek ona gre deildi;
hem de ne kadar bekleyeceini bilmeden beklemek mizacna tamamen tersti. yle olmasa Musa ile evlenmez, talipleri iinde en beendii sa'nn stanbul'dan dnmesini beklerdi. Ama sa'nn stanbul'dan dnmesini beklemek yerine, bizzat kendisi gelip stanbul'u
188
grmeye karar vermi, bunun iin Musa ile evlenmi, onu da beraber stanbul'a gitmeye ikna etmiti. Gelmesine gelmilerdi de, iler
hi de umduu gibi gitmemiti akabinde. Musa'nn bu ehirle ba
edemeyeceini anladnda, anneannesinin annesinin Sabr uvah'm hatrlamt Meryem, bunca yldan sonra. Beklemeyecekt.
Rzgnn esmesini, uvaln dolmasn, Musa'nn pimesini, ansnn
yaver gidip de hayatn avularna bir iki kelebek ls, birka er
p brakmasn beklemek yerine, kimseden medet ummadan her
iini kendi grecekti. Bylece, stanbul'a geldikten sonra Boaz'n
sulan gibi iki ters akntya dnmt Musa ile Meryem. Karsnn alkanl, girikenlii ve azmi Musa'nn zerinde dondurucu
bir etki brakm; onu giderek daha ylgn, daha tembel, daha ktmser klmt. stelik ruh hallerindeki bu tezat, grnmlerine de
birebir yansmt. Zaten uzun boylu, iri kemikli olan Meryem, her
geen gn biraz daha kilo alp irileirken, Musa yanl programda
ykanm el rgs kazak gibi ekivermiti.
Meryem'in kocasndan bir ey bekledii yoktu. Kendi n kendi grrd ve zaten uzun zamandr Musa'nn ilerini de kendi vazfesi bellemi bulunuyordu. Her akam, p kamyonunun gelmes
ne yarm saat kala dairelerin plerini toplar, sabahlan da ekme
ni gazetesini datrd. Sabahki fasl erkenden yapard ki Muhammet'le didimeye ve kahve falna vakit kalsn. Kahvesini imeden
katiyen almaya balamaz, balad zaman da kolay kolay durmazd. Bonbon Palas'ta be ayr eve temizlie gidiyordu. Hafta
her gn birine. Hamileliinin beinci ayma girmesine ramen, faaliyetler toplamndan eksilen bir ey yoktu. Sadece artk biraz daha
ar inip kyordu merdivenleri. Tpk kilolan gibiydi enerjisi. Ne
kadar koturursa kotursun, asla eksilmiyordu. Ve tpk enerjisi gibiydi direnci. Bir devr-i daim makinesi misali, dardan el beklemeksizin kendi arkn kendisi eviriyordu.
Musa olmadan daha iyi kotaracan dnyordu bazen. imdi
ona bir arabann arpt, ld haberini alsa, zntden penan
olurdu elbette. Ama ite, darmaduman olmazd hayat; dorusu, byk bir deiiklik bile olmazd. Oysa imdi kendisine bir arabann
arpt, ld haberi usa, sanki araba karsnn vcuduna deil
de, dosdoru kendi hayatna, dirliinin dzeninin zembereine vur189
mu gibi, toparlanamamacasna tuzla buz olurdu Musa. Byle uursuz eyler dnmemesi gerektiini biliyordu Meryem, ama gene
de dnmeden edemiyordu. Hamilelii ilerledike artk neredeyse
hi kontrol edemez olmutu zihninde rap rap geit treni yapan naho fikirleri. Nicedir olur olmaz eylerden korkuya kap.lyor, geceler. kabus stne kbus gryor, uykularndan alntyla uyanyor
her an kotu bir ey olmasndan endie ediyordu. Sabr uval'nn
dolmas n bile bekleyememiken, ktlklerin kp gelmesini
sessiz sedasz bekleyecek deildi elbette. Bu yzden nlemler alyordu doum ncesinde. Trkiye'deki doumla ilgili det ve inanlarn etnolojik incelemesini yapan aratrmaclar, blge blge il il
koy koy dolamak yerine, Meryem'e tesadf etmi olsalard, ok daha masrafsz ve zahmetsiz bir biimde ayn raporlar hazrlayp ayy
n kitaplar kartrlard.
Meryem'in doumla ilgili nlemler paketi grupta toplanyordu. Bir: yaplmamas gerekenleri katiyen yapmamak, iki: yaparken
dikkatli olunmas gerekenleri yaparken dikkatli olmak. - yanmakta fayda olanlar yapmak.
v r
Yaplmamas gereken eylerin lam, cimi, zr kabahati yoktu
Gece vakti nasl trnak kesilmemeli ise, rya da tabir edilmemeliyd, mesela, insan gn nda bile uykularn,n esrar,na akl sr erdiremez degl alamet, burnunun ucundan gayr,s,n, gremezken, geceler, bsbtn krleirdi. Meryem gndz gzyle kestii trnaklar asla ortalkta brakmaz, kimsenin eline gemeyeceklerinden
emin olabilmek iin muhakkak tuvalete atar, zerlerine de defalarca^ s,fonu ekerdi. Sk sk sa f,rasn, kontrol eder, frada kalan
kllar dikkatlice toplayp bir k.da sard,ktan sonra banyoda yakard. Kazara sa tellerinden birinin kendi evinin d,,nda bir yerlere
dutugunu grecek olsa, hemen alr koynuna atard. Sa ve trnak
hususunda bilhassa hassast nk insan vcudunda bir tek bu ikisinin, ait olduklar vcut can verdiinde dahi, kendi balar,na yaamaya devam ettiklerine inanrd. Kimsenin elinden b,ak almamak
makas,n azn a,k b.rakmamak, mezarlk yaknndan geerken
hayatta olan birinin ismini dilinin ucuna getirmemek, Kuran',n bulunduu odada, iinde hayvan isimleri geen konumalar yapmamak, gece vakti tuvalete kalknca ark,, trk m,aldanmamak ve
190
aslnda mmkn mertebe azn amamak, rmcekleri kendi haline brakmak... yaplmamas gerekenlerin listesi bylece uzayp giderdi. Bu listenin iinde, zel bir neme sahipti doumlar. Kadnlar, gebelikte ve lohusalkta korumaya almal; bebein eini de muhakkak topraa gmmeliydi. Meryem, Muhammet'i dnyaya getirdii hastanede alan o gzlkl, souk nevale gen doktoru buna
bir trl ikna edemese de, dalgac bir hastabakcnn sayesinde eini gmdrmeye muvaffak olabilmiti. En az doumlar kadar hassast lmlerde de. Eceliyle cebelleen birini ziyarete gittiinde,
Azrail'in kafasn kantrabilmek iin yksek sesle pepee baka
baka isimlerle hitap ederdi hastaya. Gene de Azrail'i kandramaz
da hasta vefat ederse, lnn tm kyafetlerinin onu hi tanmayan
bir eskiciye verilmesinde diretir; gelen eskici olur da merhum hakknda bir ift ey sylemeye kalkarsa, onu tanyor olabileceine
hkmederek kyafetleri zavallnn elinden alr, baka bir eskiciye
verirdi.
Eskicilik mesleinde "tanmama" esast. nsan bir eskicinin elinde grd bir eyann, hangi lden, ka lmden yadigr kaldn asla bilmemeli, hatta bir zamanlar birine ait olduunu aklndan
dahi geirmemeliydi. Eskiciye den sorumluluk, tandk eyalar
srtlayp, hi tanmayanlara ulatrmakt. Sonuta, eyalarn ellerinden kartanlarn, onlarn mazisini unutabilmeye ihtiyalar vard,
satn alanlarnsa o maziyi hi renmemeye. Bunun iin aradaki
kpry eskiciler kuruyor; zel bir eyann, serdengeirdii tekmil
hatralardan, tatt tm hazin sonlardan arnp sradanlamasn ve
bu sayede sfrlanp, hayata yeniden balamasn salyorlard. Byle olmak zorundayd. Byle olmalyd ki, eskilerden yeni, lmlerden yaam doabilsin. Dorusu biri kp da Meryem'e en kutsal
meslekleri soracak olsa, doktordan veya retmenden evvel, eskici
diye cevap verirdi. Muhammet'in byynce eskici olmasn istemezdi tabii. Ama dalan bir yuvadan, imdi yerinde yeller esen bir
konaktan ya da gm bir ahbaptan geriye kalanlar el arabalarna
atp, uzaklara gtren, uzaklardan da bakalarnn eyalarn getiren
ve byle byle hi farknda olmadan stanbul'un yedi tepesinin, yetmi iki milletinin kalntlarn birbirine kartran bu insanlara neredeyse kranla kark bir sevgi beslerdi.
191
Yaparken dikkat edilecekler, mmkn mertebe kanmak gereken ama kanlamad durumlarda da muhakkak tedbir isteyen
eylerdi. nsan bir bakasnn zerinde diki dikmemeliydi mesela
ama eer buna mecbur kalrsa, hemen nlemini almal; inenin delici uursuzluunu durdurabilecek bir cismi yardma armalyd.
Bu yzden Meryem, ne zaman bir bakasnn zerinde bir ey dikse, azna tahta bir kak, o da olmad bir bez paras alrd. Kazara ayna krsa, gider hemen yeni bir ayna satn alr; ivi iviyi sker
misali, krlann belasn sksn alsn diye, tutup onu da krard.
Ama zaten insann kendi suretini sk sk grmesinin hayrl bir ey
olmadna inandndan ve evdeki tek aynay da arkas dnk tuttuundan, bu srl kaplarla pek fazla temas etmezdi. Srsz kaplara gelince, hayli zen gsterirdi onlardan geerken. Mezarlklardan
korkmad kadar korkard eiklerden. Bir kapdan geerken eiine deil basmak, demek bile istemez; bacaklarn kocaman ap,
atabildii en geni adm atarak ve muhakkak sa ayan ne alarak girerdi ieri. Zaten sa tarafn sol tarafna bulatrmamak konusunda son derece titizdi. Sofraya oturduunda, ekmeinden bir
para kopartr, sa yanna brakrd. Bu lokma, sofralarnda gz
kalanlarn gzn doyurmak iindi. En pis ileri sol eline yaptrr,
yolda yrrken birisi arkasndan seslense sa tarafndan dnp bakar, amarlarn eski yaz yazar gibi sadan sola doru asar ve
uyandnda muhakkak sa tarafndan kalkard. Geri bu taksime
gre, sol taraftan kalkan Musa oluyordu olmasna da, yeter ki uykusu blnmesin, byle eyleri umursad dahi yoktu onun da.
Gn boyu alamet toplard Meryem; keza, emareler de. Sa gz seirirse bu iyiye iaretti ama sol gz seirmeyegrsn, ikillenirdi hemen. Sa kula nlaynca mjdeli bir haber alacana hkmeder; ama nlayan sol kula olunca endielenmeye balard akbetinden. nsann ayaklarnn altnn kanmas yola kacana, ellerinin iinin kanmas para geleceine, boynunun kanmas ise
darboaza gireceine delaletken; durup dururken tylerinin diken
diken olmas, iyi saatte olsunlar tarafndan yoklandn gsterirdi.
Ve ay taneleri... Eer itii ayn iinden, szgeten geememesi
gereken bir ay tanesi karsa, ayn gn iinde beklenmedik bir misafir geleceini dnrd Meryem. ay tanesinin eklinden, misa192
korkular olmayan irkin kargalar oldu her seferinde. Bir de 4 numarann penceresinin iinde kafeste duran san kanarya vard ama o
da deil umak, kanat bile rpamyordu.
Martlardan pheleniyordu Muhammet. Bahe duvarnn yannda biriken p torbalarn deerken gryordu onlar. Lodosun
slak nefesinin iinde emberler izerek plerin zerine iniyor ve
ne vakit, besili bir jurnal gese i pembe gagalarna, keyifle ciyaklayarak szlyorlard semaya. Geceleri damlarda toplap, apartmanlarn iinde ilenen gnahlan izliyorlard. Ve babasnn aksine,
martlar hi uyumuyorlard.
195
2 NUMARA: SDAR LE G A B A
lan/ Nazm ,n Cenaze Merasimim'ini/ ordan burdan toplad fanznler/ bizzat kendi hazrlad fanzinleri/Art Spiegelman'm Maus undan kareleri/ devasa bir Dead Kennedys posterini/ istanbul'a
gUnlerde birka
'
? kez yemek yedii ama Trkiye ile svire arasndaki fiyat farkllna altktan sonra ne kadar pahal olduunu kavrad iin bir daha gitmedii bir restaurantm olduka eski bir fotoraftan bastnp men kapa olarak kulland, siste ilerlemeye alan bir vapur resmini/ Batman-Dark Night dizisinden
yrtlm sayfalan/ nnde Bad Religion'n Receipt for Hate turne
duyurusunun basl olduu siyah bir tirt/ zerinde haplardan
oluturulmu harflerle "Ma Vie Peut Etre Differente"' yazan uyuturucu kart bir kampanya afiin,/ Gaba'nn bebekken ekilmi fotoraflarn/ Goya'nn Ocu Geliyor'unun bytlm fotokopi in,/
kurumu bir altn bcei/ Cioran'n Meister Eckhart zerine yazdg denemesinden cmb,zlanm, cmlelerle yapf, kolaj/yusyuvarak goguslen, yumuack gbei ve boynuna dolad,, kocaman y,lamyla saghk tanras Hygieia'nn eskizini/Ailen Ginsberg'in Kadlnde dzeleri bir
"
/
g ^ e vakti kafas, dumanlyken uraa uraa yerinden skt ve zerinde "Medeni insan yerlere tkrmez
Sen de tkrme yazan bir tabelay/ Wittgenstein'n lmne yakn
ekilmi bir fotorafn/ onun hemen karsnda Otto Weininger'n
soluk bir resmini/ Spiderman'in Dnya Ticaret Merkezi'nin kulele-
n, n nd e a n 70mp
?melmi
seyrettii afii/hemen yanmda 2001 Eylul'unde kulelere dalan ikinci uam patlama an,n,
grntleyen fotoraf,/ This Mortal Coil'den ark, szlerini/ Neyzen Tevfkm boynunda asl H y a ftas,yla ektirdii fotoraf,/
Robb.e Fowler hakkmda gazete kprlerini/ anatomi hocasmm zerine krm.z, tkenmezle BEN DERHAL GR yazd,, ara snav kdm/Leonara Carrington'un Byc Zerdt Bahede Kendi Suretiyle Karlayorunun soluk bir bilgisayar ,ktsn,/ bilumum ila
reeteler, ve eitli tarihlerde alnm Xanax kutulanyla yapt., kolajlar,/ gndz Fatih sokaklar,nda gezerken rastlay,p, duvardan yrtmadan skmeyi baaramaynca gidip bizzat adresinden temin ettii, uzennde pos bykl, atk kal, iri kym bir Fenni Snneti'nin
1. "Hayatm Farkl Olabilirdi."
200
larn gezmek daha kolayd. Bunlarn ou, hayli bakmszd. Sanlann aksine, fani olan Mslmanlarn yaam deil, mezarlklaryd sanki. Bilhassa yakn dnemlere ait olanlar, her an ayaklanp
baka bir yere gecekmi izlenimi veriyordu. Buralarda gezerken
eit eit, cins cins insanla karlamt imdiye kadar. Kaba saba
bekiler, para karl mezarlann banda Kuran okuyan hocalar,
ellerinde ibriklerle ziyaretilerin peine taklp, mezarlanna su dkerek para koparmaya alan pasakl ocuklar, piknik yapmaya gelir gibi dolu dolu sepetlerle oluk ocuk gelenler, bir balanna saatlerce tevekkle dalanlar, geceleri yaknlarda demlenen ayyalar,
kalabaln olduu her yerde bitiveren yankesiciler, cinciler ve onlar takip eden gen, yal, kentli, kyl kadnlar... Zamanla bir ayrm yapmay renmiti. Mslman mezarlklarnn daimi ziyaretileri iki gruba ayrlyordu: iz brakmaya gelenler ve iz srmeye gelenler. z brakmaya gidenler, yaknlarnn mezarlarn belli aralklarla ziyaret edip, dualann, ibrik dolusu sularn, ieklerini ve gzyalarn brakarak buradan ayrlanlard. Bunlar, dierlerine gre
daha zararsz, kendi halinde insanlard. z srmeye gelenler ise pek
tekin olmuyordu. alnacak eya, yolunacak kaz, yaplacak by,
toplanacak alamet iin, yani mezarlklardan bir eyler alabilmek
iin buralara geliyor, almadan da gitmiyorlard. Mezarlklardan bir
meslek, para, itibar ya da gemi edinenler bu gruba dahildi. Tm
cinciler, meczuplar, hrszlar... ve birde Kanadal jinekologlar.
Trk anneannesinin mezarn arayan Kanadal jinekolog ve
onun ne Trkler, ne de Trkiye hakknda ila iin olsun bir gdm
bilgiye sahip grnen gleryzl eiyle, Mslman mezarlklarndan birinde tanmt. Gen ift genie mezarlkta, onlardan daha
hevesli mezarlk bekisiyle beraber saatlerce fr dndkten sonra
anslarn yaknlardaki bir baka mezarlkta denemek zere oradan
ayrlrken, Sidar dayanamayp niin byle bir ie kalktklarn sormutu. "Doacak ocuklanma verecek bir soyaacm olsun diye,"
demiti gen adam gzleri parlayarak. Kans da soyaac denilen
eyi ellerinde tutuyormuasma, parmaklann gsnn zerinde
yumuack kavuturup, dal dal yukarya uzatarak glmsemiti.
Uzun yllar boyunca evlerinde, salondaki caml dolapta duran ve
yurt dna kaarken yanlarna aldklan birka para eyadan biri
206
dir bellek. stese de istemese de, zerine tutunur, azndan ieri girer, salarna karr, tenine yapr rzgrn tad envai eit bilgi. Blk prk dualar, slamiyet'in artlar, peygamberin hayatndan kesitler... tm bunlar yarm yamalak da olsa biliyordu ite. ocukken unutulan dilin asla unutulmadn sylerlerdi. Bundan
emin deildi Sidar. Ama ocukken renilen dinin asla unutulmadn iddia edebilirdi rahatlkla.
Mezarlk gezerken, Gaba'y kapda brakmak zorunda kalyordu. Dndnde ya horul horul uyurken ya da bekilerin elinden simit yerken buluyordu onu. Hem paraszlktan, hem de Gaba'y almaya raz otobs, minibs ya da taksi ofrleri bulmak kabil olmadndan, yryerek dnyorlard evlerine. Bakalarnn evine gitmedikleri gibi, bakalar da onlara gelmiyordu. Ama bir kere, sadece bir kere, bir ziyareti arlamlard evlerinde. Hem de bir dii...
Sidar stiklal Caddesine alan barlardan birinde tanmt
onunla. Yeni edindii bir arkadann arkadann arkadayd. Bakr rengi salar dnda iki adet dikkat ekici zellii vard kzn:
gzleri ve snger gibi bira imesi. Bar kapandnda, herkes birbirine veda ederken, o da Sidar'n peinden gelmiti kendiliinden.
Evi grdnde, anlk bir aknlk gemiti yznden. Yabanc birinin evine gidildiinde, oradaki eyalara bakarak, eyalardan konuarak, eyalar araya sokarak misafir ile evsahibi arasnda kurulan yaknl yakalamak iin ortal hzla tarayan baklar, elibo
dnmlerdi yuvalarna. Neyse ki Gaba vard.
Kzn, antasndan kard fndkl gofreti ona doru uzatmasyla, bir ty gibi yuvarlana yuvarlana aralarna girmesi bir olmutu Gaba'nn. Krntlar uzun, prtkl, pembe diliyle son bir
kez daha yaladktan sonra, minnetini gstermek zere sevinle atlamt bonkr misafirinin zerine. Tpk iriyar insanlar gibi, sevgisini da vurmann daha ince yntemlerinden habersizdi o da. Takip eden bir saat boyunca, ikisi alt alta, st ste yuvarlanp durmulard yerlerde. Sidar btn bu zaman zarfnda bir kenara ekilip, kzn itiip kakrken syrlan tirtnn altndan kan gbeini honutlukla, Gaba'nn bu beklenmedik canlln ise honutsuzlukla
seyretmiti. Sonra birden, gz koyduklar kadnn kendilerine deil
de bir Jayvana alaka gstermesi karsnda fkeden lgna dnen
208
210
Ev temizlikleri ikiye ayrlr: dnden gelip yanna gidenler ve ne dn, ne yarn olanlar. Gerek sebepleri, gerek tesirleri itibariyle birbirlerinden ylesine ayrdr ki bunlar, birinin olduu yerde tekinin
esamesi bile okunmaz. Dolaysyla, ev temizlii yapan kadnlar da
ikiye ayrlr: dnden gelip yanna giden gelenekiler ve ne dn, ne
yarn olan radikaller.
Dnden gelip yanna giden gelenekiler, evlerini temizlerken,
bunun ilk olmadnn da bilincindedirler, son olmayacann da.
Zira imdi yaplan temizlik, dzenli aralklarla aksaksz ilerleyen
uzunca bir zincirin mhim ama bir o kadar sradan bir halkasdr.
Daha bir hafta (ya da on be gn) nce yaplmtr en son temizlik
ve bundan bir hafta (ya da on be gn) sonra gene yaplacaktr. Bylelikle her temizlik gn, bir ncekinin aa yukan ayns ve dmez kalkmaz bir rutinin parasdr. Hep ayn ekilde balanr, ayn
ekilde tamamlanr: nce camlar silinir, kilimler rplr/ derken hep
ayn odadan balanarak srayla yerler sprlr/ ncelikler deitirilmeden alnr eyalann tozlar/ mutfaa muhakkak itina gsterilir/
aa yukan hep ayn saatlerde ay ve yemek molalar verilir/ son
aamada, kovadaki suyu yinelemek, deterjanlar deitirmek, ykanan amarlar asp bakalann makineye atmak gibi eitli vesilelerle sabahtan beri srekli girilip klan banyonun da elden geirilmesiyle, temizlik tamamlanr. Hangi aamadan sonra neyin gelecei nceden bilinir, nk her ey her zaman naslsa gene yledir.
Geleneki kadnlann gemile balantlan ne denli skysa, gelecee itimadlan da bir o kadar kallavi olduundan, kalan noksanlan bir
sonraki temizlik gnne brakmakta beis yoktur. Diyelim ki avizelerin pullan parlatlamam ya da araflar kolalanamam bu seferki temizlikte. Ziyan yok, gelecek sefer telafi edilir.
211
ya btn gnn hasredebiliyordu. Leke ya da pas, toz ya da is, artk ya da krnt, kf ya da pislik... bunlardan hibirini grmeye tahamml yoktu. Son zamanlarda, herhangi bir cismi yeterince pak
bulmadnda ya da temizleyemeyecei hissine kapldnda, cam
ap aa atmak gibi bir huy edinmiti. Kirliliin mikrobik bir istila olduuna inandndan, byle fevri anlarda esas kurtulmak istedii, att cisimler deil, onlardan yaylan mikroplard aslnda.
Minnack bir kir, olduu yerde durmuyor, dakikada e bee katlanarak oalan mikroplar retiyordu. O da derhal atyordu bu mikrop kovann evinin dna. Sadece Bonbon Palas sakinlerinin deil,
civardan geen ilgili ilgisiz pek ok insann da Hijyen Tijen'in temizlik takntsndan haberdar olmasnn sebebi, onun pencereden
bir eyler savurduu anlardan birine denk gelmi olmalaryd. Dibi
tutmu bir tencereyi atmt ilk; btn gn telle ovduu halde, bembeyaz pilava ihanet eden zifiri yank izlerini asla tam o l a r a k karamayaca hissiyle baedemeyeceini anladnda. Eski bir kilimi atmt daha sonra; saatlerce rpt halde saaklarndaki tozlardan
bir trl kurtulamad endiesine kapldnda. amar makinesinden kardnda yeterince temiz bulmad, defalarca ykadktan sonra hl temizliinden kuku duyduu giysileri att da ok
olmutu. Ne var ki, tpk temizlik yap gibi, bu hareketi de tutarllktan yoksundu. Bir cismi frlattktan sonra tamamen unutup, bahede kaderine terk edebildii gibi, derin bir pimanlkla geri istedii de oluyordu. Yaklak drt aydr 9 numaral daireden dar hemen hemen hi kmadndan, byle durumlarda aa inmek kzna, kocasna veya o aralar gndelie kim geliyorsa, ona dyordu.
' Dilinden anlayp temposuna dayanabilecek tek kii vard: Meryem. Ancak bu ikisinin arasnda gelgitli bir iliki sryordu nicedir. Hijyen Tijen, ne yapar ne eder, nne ylan tepeleme ie bana msn demedii halde, grd muamele konusunda son derece
hassas olan Meryem'i aksi laflar ya da olmadk kaprislerle kstrrd. O gidince, pepee baka gndelikiler tutar ama her gelen bir
ncekini mumla arattndan, bir mddet sonra yana yakla Meryem'in peine der; derken, hem rica minnetle, hem de cretini
ykseltmek suretiyle gnln kazanmay baarr ve her ey silbatan cereyan ederdi. Bu amaz tekerrr yaknlarda bir kez daha ya213
gerleri ve telleri; am, limon, leylak ve okyanus adalar kokulu deterjanlar; genzi yakan dezenfektanlar; yer bezleri, duvar bezleri, toz
bezleri; naftalin tabletleri, lavanta yastklar, takm elbise torbalan,
sabun paracklan... eczaneden alnma zel ampuanlarla omuz
omuza teyakkuza gemi, drt bir koldan savunuyorlard Bonbon
Palas'n 9 numaral dairesini bitlere kar.
215
rolmu zntden. afak skerken, derince bir mezar kazm bahesine. Hi ayrlmak istemiyormu ondan ama yapacak bir ey yokmu. ller yerin altnda, diriler yerin stnde. Rz- maherde toplanana kadar bu byle."
"Gmmese olmaz m?" diye mrldand 5,5-Yandaki.
"Olmaz," diye atld 7,5-Yandaki. "Gmmezsen kokar. yle
kt kokar ki, duramazsn."
"Buras da kt kokuyor ama," dedi beriki alt dudan daha da
sarktarak.
"Belki burada da bir ceset vardr. Dolab ap baktn m hi?"
"Ceset meset yok," diye grledi Hac Hac byk torununa kzgnlkla bakarak. "p kokuyor sadece. Btn mahalle pn bizim baheye atarsa, olaca bu! Ama ynetici olarak elbet bir zm bulacam buna. Sen meraklanma." Kk kz kucana oturtup, salann okad. "Hem bak dinle, zaten masaldaki gzel kadn
da lmemi ki. Balk Sleyman onu topraa gmmeden nce,
gsndeki haneri karaym demi. Ama haneri karmasyla, ah
etmi kadn. Meer lmemimi. Haner sadece kemie kadar gelmi. Kalbine varmam."
Bu beklenmedik aklamada teselli bulmaya alarak, akrn
akn glmsedi 5,5-Yandaki. Bzlp, yapverdi dedesinin
kucana. Bir de byk abisinin baklarn zerinde hissetmese,
daha rahat edecekti.
"Ne vakit leceimiz hepimizin alnnda yazl. Kaderinde yazl deilse, gsne haner de saplasalar lmezsin. Kadncaz canlannca, bir yudum su istemi balk Sleyman'dan. Sonra da balam anlatmaya. Meer saraydaki cariyelerden biriymi. Padiah
en ok onu beenirmi. teki cariyeler kskanlklarndan atr atr atlarm. Yrekleri fesatla dolduundan, bu masum gnahsz
ldrmeyi kafalarna koymular. Harem aalarn da yanlarna alp,
kanl haneri kadncazn ak gsne saplayvermiler. Biare kadn iki gz iki eme anlatm bunlar. Sonra da demi ki: 'Beni
tekrar saraya gtrrsen, padiahmz efendimiz seni muhakkak il
il altnla dllendirir.' Bunlar iitince bizim balk Sleyman' bir
dncedir alm. Altn maltn istedii yokmu. Sevdalanvermi
meer. O gece bu gzel cariye, kulbede, onun yatanda uyumu.
218
219
G>!
7 NUMARA: B E N
ne tanklk etmekten ac ektii kadar, haz da alyordu inceden inceden. di bir keyif duyuyordu onun gndzleri bir an bile yitirmedii heybeti, akamlar iki masasnda kuru kuru bozdurup harcadn grmekten... Bu yzden kuruyordu o birbirinden leziz mezelerle, itah ac yemeklerle donatlm rak masalarn. stelik
her akam... On iki sene boyunca hemen her akam...
Fazlayd nk babam. Fazla yakkl, fazla mahir, fazla bilgi,
fazla girift, fazla hodbin, fazla gafil, fazla delimen... fazlayd anneme ve bana; fazlayd oturduumuz lojmanlara, grev yapt orduya, tayin olduu kasabalara, iyiletiremedii hayvanlara... yaad hayata fazlayd fazlasyla. Onu sevdiim herhangi bir dnem
olup olmadndan emin deilim ama bir vakitler onunla gurur duyduumu hatrlyorum. Onunla gurur duyuyordum nk uzun boyluydu. Yakklyd, hem de ok. O dnemlerde ingeneler tarafndan karlp bytlen ocuklar hakknda onlarca hikye dolard
dilden dile. Babam da kkken birilerinin karp, aramza kattn dnrdm hep. Kimseye benzemiyordu nk. Kumral, orta boylu, glleri birbirlerininkini andran, kzdklarnda gzlerini
karan, en lgn anlarnda bile zerlerinden snrllk akan, sabrl, sradan ve sakngan kadn ve erkek topluluklarnn arasnda, kaplara smayan boyu, gnein altnda yakc bir sarya brnen salar, hznlendiinde koyulaan ve her zaman insann yzne hesap sorarcasna dosdoru bakan kahverengi, delici gzleri, bir utan bir uca yalpalayan mizac, srsne bereket hezeyanlar, gnah
hnesinde gnbegn kabaran hatalar ve vartalanyla bizim gibi deil, bizden deildi.
Eer babam bu kadar yakkl olmasayd, bylesine din ve
kendinden emin, muhtemelen daha rahat ederdi annem. Nian fotoraflarnda, yakasna kocaman, yapma bir manolya ilitirilmi tire nian elbisesi iinde, onun koluna girmi glmserken bile baklarn glgeleyen, mutluluunu rseleyen o kem tedirginlik, aradan geen yllar iinde bileylenmezdi bylesine. Zamann iki yzllnden nefret etmi olmal. nce ben, sonra kardeim, derken
pepee iki dk, ardndan o ok istedii, marta marta bytt, en nihayetinde tpatp kendine benzettii kz ocuu... Vaktiyle
ok gzel olan kadnlarn, vaktiyle ok gzel olduklarn yan mah221
cup yan marur dile getirilerinde ve sylediklerini inandnc klmak iin ap her seferinde ayn genlik fotoraflarn gsterilerinde ackl bir yan bulmuumdur hep. Daha da ackl olan, ayn fotoraftan ocuklannn her birinde, bilhassa oullannda, birer adet
bulunmas ve onlann da, tm tandklanna, bilhassa sevdikleri tm
kadnlara, hafif mahcup oka marur bir edayla hi olmazsa bir kere bu fotoraf gstermeleri. Bize gelince, babam yznden, yoksa
onun sayesinde mi demeliyim, ne annem oynayabildi bu oyunu, ne
de erkek kardeimle ben.
Baka trl olsa, olabilseydi babam, genliin faniliini muhtemelen zorlanmadan iine sindirebilecekti annem; etrafndaki tm o
iki- ocuklu, orta halli, ilerinde kalan ukdelerin zehiri ya baklanna ya dillerine vurmu ev hanmlan gibi. Onlar ve kocalar normaldi. Normal olmayan babamn haliydi. Evliydiler; yaamlan, ocuklan, paralan, yuvalan, hsranlar, mazileri birdi ama yllar anneme baka, babama baka trl muamele etmiti. Annem hzla ypranadursun, babam onca sene sonra bile, hl nian fotoraflanndaki gibi gen ve bir o kadar dinti. Yanbanda bir trl solup gitmeyen bir gzellik varken, gzelliinin solup gitmesini hazmedemedii iin sulayamyorum annemi. Eli kolu balanm, kendine
bakt tm mercekler puslanmt. Vaktiyle ne denli gzel olduunu gstermek iin konu komuya, ee dosta sergileyebilecei fotoraflar, ondaki deiimi deil, babamdaki deimezlii aa karmaya yarayacandan, dier iki- ocuklu, orta halli, ilerinde kalan ukdelerin zehiri ya baklanna ya dillerine vurmu ev hanmlannn misafir odalannn aksine, bir tek bizim misafir odamzn grnr bir yerinde durmazd eski fotoraf albmleri.
Bense o yalarda babamla gurur duyup ona yknmekle megul
olduumdan, annemin kayglarnn farkna varamam olmalym
uzunca bir zaman. Dalna tnediim her yeni yatan, babam izliyordum kvanla. Tpk teki askerler gibi kastl bir sertlie brnyordu ehresi niformay giydiinde. Ne var ki, tekilerin aksine, her an pelteleebilir bir sertlik, zlebilir bir kastt onunki.
Gndzden veriyordu bunun ipulann. Gndzleri, sevdii iin deil de, srf ii bu olduu iin hayvanlarla uratn ispatlayabilmek istercesine donuklaan baklar, bir tay iyiletirip ayaa kal222
da kalr ve babamn sorularn cevaplardm. Hep ayn sorulan sorard, okula dair ve her seferinde benim cevaplarm yanda kesip
kendininkileri anlatrd, yaama dair. Kzmazdm ama. Kzmazdm
nk bu ilk aama babamn sohbetinin en keyifli olduu zamand.
erefime kaldrd ilk kadehi yanladnda yle gle, yle hosohbet olurdu ki, daha sonra olacaklan harfiyen bilmeme ramen,
ben bile kvan duyardm o an orada bulunmaktan. Sonra annem gelir, ne dndn elevermeyen bir ifadeyle babamn yanna oturur; ikisi mnltl, tekdze bir sesle gnn hayhuyundan sz etmeye balarken ben devlerimi yapmak zere ieri geer ve odamdan
onlar dinlerdim. Yaklak iki-iki buuk saat sonra masaya dndmde vakit ilerlemi, annemin gzn uyku brm, sohbet oktan tkenmi olurdu. Bu nc ve son aamayd. Gzel olan her
eyin hzla rd aama... Masann zerinde fldr fldr gezinen
kirpi yavrusunun dikenlerine dokunduum, dikenlerinden gocunduum aama...
Ben dnnce annem gnne gre, ya sylenerek evin iinde dolanmaya balar, ya alayarak kz kardeimin yanna gider ve gece
onunla yatar veya sanki ortada ters giden hibir ey yokmu gibi,
oynak bir ark mrldanarak bulaklar ykamaya koyulurdu. Ama
ne yaparsa yapsn, bir daha masaya dnmez ve bu nc aamann sonuna kadar babama refakat etmeyi bana devrederdi. Oysa ilerinde en uzunuydu bu aama; en uzunu ve phesiz en zoru. Buz
kovasndaki buzlar, iinde sigara kllerinin, ekmek knntlannn
yzd lk, bulank bir suya dnm, tabakta kalan kfteler souyup kurumu, salatann ince ince kylm soanlar kokmu, kltablas azna kadar dolmu; tabaklarda kalan mezeler nefasetini,
dilimlenmi kavunlar diriliini, babam heybetini oktan yitirmi
olurdu bu safhada.
Bunca sene sonra dndmde, karde iinde babamzn
en rezil hallerine bir tek benim tanklk etmeme ramen, kt alkanhklann devralann da gene ben olmam tuhafma gidiyor. Erkek
kardeim, ara sra, o da srf bulunduu ortama ayak uydurabilmek
amacyla, ier ikiyi de, sigaray da. Kz kardeimse hani u asla
dumanalt meknlara admn atmayan, yannda birileri sigara imeye kalktnda yaknlk derecesine gre ya mdahale ya da surat
224
eden; sarhoa ekinerek, ayyaa irenerek, berdua yolunu deitirerek bakan ve grd her sarhou ayya, her ayya da berdu zanneden kadnlardan biri oldu kt sonunda. stelik bu cerahatli huylarn olduu gibi kk kzna da aktard. Ne zaman onlarn yannda sigara yakmaya kalksam, yeenim, dmesine baslm minik
bir robot gibi harekete geerek, fare ls grmesine tiksintiyle
krtrd burnunu havaya dikip, ezberden bir sylev vermeye balyor sigarann zararlar zerine. Benimse nevrim dnyor, insanlarn, bilhassa ocuklarn, kendilerine ait olmayan iddialara bylesine talimli bir hrsla sarldklarn grdke. Kullanabileceim tek
bir kltablas bile yok evlerinde. Salondaki atafatl ceviz dolabn
iinde, envai eit kallavi iki ve her bir iki iin ayr kadeh eitlerinin yansra, ailecek gezdikleri tatil beldelerinin, yabanc ehirlerin amblemlerini tayan onlarca porselen, mermer, kristal, gm, altn kaplama, demir, tun, tahta, boncuklu, minyatrl, ebrulu, heykelimsi, oyuncams, abuk sabuk ve ok zel kltablas var
da, sigaramn kln silkelemeye geldiinde i, tek bir kltablas
bile yok kullanmda. Merak ediyorum. karde iinde bir ben babama benzediim iin mi annem akamlar beni kardelerimden
uzak, babama yakn tuttu; yoksa tam tersine, annem beni akamlar kardelerimden uzak, babama yakn tuttuu iin mi karde
iinde bir ben babama benzedim? Bunu yle de sormak mmkn:
Ahi m tuttu babamn - nihayet gene bir iki sofrasnn dibi grnmeyen nc aamasnda ileri geri laflarna daha fazla dayanamayarak, onu yalnz ve yzst braktm, ondan sonra da bir daha ne
zaman ayn sofraya otursak, hep bir maraza kardm iin; yoksa
ayn genetik zincirin halkalan myz eninde sonunda - nceden belirlenmi kodlar uyarnca, muntazam eritler halinde hi durmadan
ilerleyen kmen, alkan karnca genler yznden.
On iki-on yanda olmalydm. Erkek kardeim kabakulak geirdiinde birlikte eve kapanp, hi durmadan ide tknarak ve karlkl uzandmz divanlardan sadece tuvalete gitmek iin kalkarak, gnlerce mhlanm vaziyette televizyon seyretmitik. zlediimiz yerli filmlerden birinde baroldeki kadn, kenarlar ine oyal
karbeyaz mendillere kan kusuyor, yllardr gizliden gizliye sevdii
adam kz kardeine kaptrmasna ramen ikisine de bir ey belli et225
lam bir grev bilinciyle hep ayn saatlerde hep ayn yere getiimde, karmzdaki sandalyede oturan boluun lm, lmnse gerek olduunu kabullenebilmemize mniydi babamn eyalar. Sadece, zmrt yeili emiblbl rak srahisi, zerine atba ilenmi deri czdan, sk sk ta deitii, gaz yinelendii halde gene
de hep sorun karan savatl akma ya da iine ankesicilerini
koyduu, kapanda yanllkla gzleri bitiik yapld iin ne
uursuz ne de bilge, olsa olsa akn grnen, gvdesi mor, kanatlan gvez bir bayku kabartmas bulunan enfiye kutusu deil, bu
masa ve sandalyeler, bu salon ve ev yerli yerinde durmay srdrdke ya da biz buradan gidemedike, hep gerekd bir yan olacakt babamn lmnde. Sonunda, baktk ki ne bu evden kabiliyor, ne de bu zihin bulanklndan kurtulabiliyoruz, kardelerime
belli etmeden, sessiz ve gizli bir ibirliiyle, annem de ben de birer
kyafet giydirip, kisve bitik babamn akamlan bizimle masaya
oturan hayaletine. Oysa baka artlar altnda, bizi birbirimize yaknlatrmas beklenen bu davran benzerlii, sonunda yollarmz kesinkes ayracakt.
Oyunbozanlkt nk yapt. Babamn masadaki hayaletine
hizmet ederken, onu olduu gibi deil, grmek istedii gibi resmetti zihninde ve dilinde. Hamaratt hep. abuk abuk sprverdi,
len kocasnn asla sevmedii, beenmedii, istemedii tm zelliklerini belleinin dna. Nihayet temizliini bitirip, diktii kyafeti babamdan kalan bolua giydirdiinde, sadece ailesinin selametini dnp durmadan bunun iin alan, karlnda tek lks akamlan karsyla karlkl oturup bir-iki kadehik imek olan,
bir zehiri varsa bile iine aktan; asla sylenmeyen, ikyet ya da
kfr etmeyen, etten ve sinirden deil de eften pften; tekdze bir
ad andrrcasna renksiz ve fersiz bir adam oturuyordu masada.
Annem bu sahte rahmetliyi o kadar sevdi, ona o kadar yrekten
inand ki, alt ay sonra tekrar evlenmeye karar verdiinde, kendisine koca olarak setii adam, masadaki hayaletin tpatp aynsyd.
Bu zaman zarfnda onun belleinin dna sprdklerini ben
topladm uval uval. Babama olan ballmdan ziyade, anneme
duyduum kzgnlktan yaptm bunu. Fakat sonuta, az smsk
balanp kapnn nne konmu p torbalarn birer birer aarak,
227
ilerindeki tm naho hatralara inadna sahip karak kendi ellerimle diktiim hayalet, tekinden daha yakn olmad hakikate. Dorusu, ne annemin sonradan kendini inandrd kadar gzideydi babam, ne de benim buna kar iddia ettiim kadar kepaze. Gene de
her ikimiz de inatla sarldk kendi aldatmacamza. Aldatmaca da saylmaz bsbtn; sadece yan hakszlmzn zerini kapatyorduk
yan hakllmzla. Annem de, ben de, birbirlerinden ke bucak kaan, katka asla bir btne tamamlanamayan iki yanm emberi
evirmeye alyorduk beyhude bir gayretle. Artk tek lye ait iki
ayr mezar vard ortada: birinde gndzleri defnedilmiti ayn adamn, tekindeyse geceleri. Ne zaman babam yadetmek istesek, annem birini ziyaret ediyordu, ben dierini.
Yllar sonra, ngiliz bir meslektayla birlikte, popler slam'n
gndelik hayat nasl ynlendirdiini aratrmak zere stanbul'da
blgede saha almas yapt gnlerde, ayn semtte, ayn evliyaya ait birden fazla mezar grdklerinden ve kimsenin bunu yadrgamadndan bahsetmiti Ayin. Ben de yadrgamamm.
Her ikisinin de birbirlerini tanma taleplerine daha fazla dayanamayarak, Ayin ile annemi buluturma gafletinde bulunmam da o
dneme rastlad. Akam eve dnerken, o zamana dein benden dinledii "baba" ile, gn boyu annemden dinledii "ilk koca"y zdeletiremeyen Ayin, bu tr durumlarda hep yapld gibi, birimizden
birinin yalan syledii ve bu yalann zellikle kendisine kar sylendii sonucunu karmt bile. Annemin iyi niyetinden iirdiini,
benimse art niyetimden karaladm dnd rahmetlinin gerek
kiiliinin izini srd ksa bir akl muhakemesinin ardndan, yalan syleyenin ben olduuma ve bunu srf "kendi durumum"u hakl
karmak iin yaptma karar verdi.
Benim durumumdan kast, gnbegn art kaydeden iki tketimimdi. Ayin'in bilmedii, bilmekten de holanmayaca ey ise,
evlenene kadar byle bir sorunumun olmamasyd. Onu sulamyorum, ne de evliliimi. Bir balang noktas tayin edemiyorum zaten. Tek bildiim, bir zaman sonra, hayatm bir kinaye emberi izip baa dnd ve ben kendimi, vaktiyle babamn oturduu sandalyede, olduu halde buluverdim. Gene de mhim farkllklar vard
arada. Anneme benzemiyordu Ayin. Onun gibi sofralar donatmad
228
233
Mavi Metres, sslemesi bozulmu, yans yenmi erke tavuundan ince ince szan krmz ya eritlerinden gzlerini ayrmadan
oturuyordu son yirmi dakikadr. Elinden gelen bir ey yoktu. Deil
itiraz etmek ya da diklenmek, konumak dahi istemiyordu; hem zaten, syleyecek bir ey de yoktu. Metresliin en zayf noktasndan
kskvrak yakalanmt: ocuklar!
Evli bir adamn metresi olmak, bilinmemesi gerekenleri fazlasyla bilmek ve bu bilgi fazlasyla ne yapacan bilememek demektir. Metresler, daha nce hi karlamadklan ve muhtemelen bundan sonra da hi karlamayacaklar birtakm hemcinslerinin en
gizli, en utan verici srlanna vakftr. Eler onlar hakknda hibir
ey bilmezken, hatta ou kez yaadklarndan dahi haberdar deilken; metresler, eler hakknda envai eit malumat oktan dermitir kucak kucak. Dikenli, havai, marazi ayrntlar... Berikilerin geceleri yatmadan evvel suratlann kremlerle svamak gibi bir alkanlklar varsa eer, metresler bu kremlerin nasl koktuunu dahi
bilir mesela. Keza, onlarn giyim zevklerini, makyaja dknlk derecelerini, ne tip bir anne olduklarn, ne tr taklar taktklarn, evin
iinde nasl hareket ettiklerini, kata yatp kata kalktklarn, yeme
alkanlklarn, daimi meraklarn, sakil takntlarn, cinsel soukluklann, kimlerin yzne glp arkasndan konutuklarn, tekmil
ikiyzllklerini, deste deste komplekslerini, beden llerini ve
rendikleri takdirde muhtemel tepki biimlerinin ne olabileceini
de bilirler; stelik bu hususlardan bir tekini bile dorudan doruya
dillendirip sormadklan halde. Sormazlar nk metresler mahrem
srlann ayana gitmez, mahrem srlar metreslerin ayana gelir.
Gelir nk Uzun Zamandr Evliliinden ikyeti Olduu Halde
Evliliini Bitirmeyip de Elindekini Kaybetmeden Bakalamak s234
yasak ilikisini karsndan saklamay baardn zanneden zeytinya tccar allak bullak olmutu. Evde byk kavga kopmu ve
hasta ocuk her eyi duymutu.
Mavi Metres sandalyesinden kalkp, skca sarld zeytinya
tccarna. Merak edecek bir ey olmadn, her eyin dzeleceini, kznn yaknda iyileeceini ve knlan gnlnn de kolaylkla
tamir edilebileceini nk onun da babasn ok sevdiini syledi
zalimce yumuak bir sesle. Tam tamna ne demesi bekleniyorsa,
onu dedi; ne bir eksik, ne bir fazla. Zeytinya tccan kekremsi bir
minnetle bakt metresine. Daha rahat grnyordu imdi. Tam tamna ne duymay bekliyorsa, onu duymutu.
Mavi Metres onu kapya kadar geirirken, saatlerdir ilk defa glmsedi zeytinya tccan. Tam kapdan kmak zereyken, efkatle kucaklad gen kz. "Ellerine salk," dedi geride brakt masay gzleriyle iaret ederek.
"Ben yapmadm," dedi Mavi Metres, "Hepsini marketten almtm." Kzgn olup olmad anlalmyordu sesinden.
Bir an ylece bakakald zeytinya tccan. akn olup olmad anlalmyordu gzlerinden.
236
2 NUMARA: SDAR LE G A B A
Akamdan beri 2 numaral daireyi usulca kaplayp, dardaki dnyadan bsbtn kopartan som sessizliin iinde, drt patisinin drd de bir tarafta, horul horul uyuyordu Gaba. Sadece sessizliin
iinde deil, ayn zamanda ev arkadann zerinde yatmakta olduundan, o uyanana kadar Sidar'n da kprdamasna imkn yoktu.
Ama mutluydu Sidar, hem de ok mutluydu. Byle hibir ey yapmadan, yapmaya almadan, u dnyadaki en sevdii varlkla sarma dola, sereserpe gevemi, pasakl ve terelelli, alabildiine gayesiz ve olabildiince enerjisiz, ylece durmay, sadece durmay seviyordu. Gzlerini yumdu ve kendini ar aksak seyreden bir ryann iinde buldu.
Kendinden geerek seyredald, her tarafn otlar brm, oymal demir parmaklklarla evrelenmi geni bahenin iinde, gmi
tllere brnp bir ezlonga sereserpe uzanm, ablalarndan birine
artc lde benzeyen ama ondan ok, ok daha gzel olan ve
demindenberi kendisine el eden kehribar sal gen kz. Gaba, giri kapsnda uyukluyordu. Tasmadan da, bir yerlere balanmaktan
da nefret ettiinden, uyandnda kzlca kyamet koparaca aikrd. Sidar onu burada yalnz brakmamas gerektiini bile bile, gzlerini kzdan bir an bile ayrmadan devasa bahe kapsn iteledi ve
alan aralktan ieri dald. Bahe dardan grndnden daha
yeildi yeil olmasna da, nedense kupkuruydu ortasndaki havuz.
Yumruk kadar bcekler dolayordu iinde. Kz glmseyerek ayaa kalkt ve Sidar birden onun kendisinden ok, ok daha uzun boylu olduunu grd. stelik, sanki durmuyordu kzn boyu. Srekli
uzuyordu ge doru. Sidar telala onun ayaklarna bakt. Neredeyse yerden be kan ykseklikte kaln topuklar vard ayakkabsnn.
Kz birden sendeledi ve dengesini bulmaya alrken, bir ayan
23 7
serte yere arpt. "Tak" diye bir ses kt. "Yapma!" dedi Sidar. Ama
bu soz, kkrtc bir komut gibi tam ters etki yaratm olmalyd ki
kzn zerinde, deli gibi tepinerek olduu yerde, bir o ayan bir bu
ayan yere arpmaya balad vargcyle: "Tak, tak, tak".
" Yapmasana. Manyak msn, kes unu," diye haykrd Sidar, Gaba'nn uyanmasndan endie ederek. Dnp kapya bakt. Ama az
once aralk duran demir parmaklkl devasa kap imdi hem kapal
hem de ok uzaktayd. "Tak, tak, tak" diye sramaya devam ederken kz, korktuu bana geldi Sidar'n. Kendini paralarcasna havlamaya balad Gaba. Sidar kza fke dolu bir bak frlattktan sonra, tela iinde kapya doru komaya balad. Ve ayn anda, kendini Bonbon Palas'n 2 numaral dairesinde, kapya doru sersem sepelek koarken buldu. Kulaklara ziyan bir grlt vard ortada. Gaba havladka, kap sarslyor; kap sarsldka, Gaba daha da beter
havlyordu.
Nihayet kapy atnda, tekmelerini konuturan Muhammet'i
buldu karsnda. ocuk, onu tepeden trnaa yle bir szp, st
peeteyle rtl bir tabak uzatt. "Madam Teyze bunu sana yollad," dedi umursamaz bir tavrla.
Sidar, uyku mahmurluunu arabuk stnden atarak, pikin
pikin glmsedi. Arkadalaryla hep esprisini yaptklar ey gerek
olmutu. Komu teyzelerin yaptklar, yapp da kap kap dattklar geleneksel helva, bir asit tribi sonrasnn dayanlmaz tatl krizine hzr gibi yetimiti sonunda. "Gelenein, gelenek dna duhul
etmesi," diyorlard onlar buna kendi aralarnda. Sevinten dili dolaarak teekkr etti; taba kapt gibi kapy ocuun suratna kapatverdi. Gelen yiyecein kendisinden ziyade, eve yiyecek gelmesi ihtimalinin kokusunu alm bulunan Gaba da havlamay kesmi
slak burnunu havaya dikmi bekliyordu. Ona muzipe gzkrparak
peeteyi kaldrd Sidar ve birden afallad. Karsnda helva filan deil, k adet un kurabiyesi duruyordu. Ular hafife ezilmi, stlerindeki pudra ekerleri dklm un kurabiyeleri. Sidar'n yz
dnd, rengi utu.
Hatrlad.
238
7 NUMARA: B E N
240
2 NUMARA: SDAR LE G A B A
arayn ama." Annesi bir eyler syleyecek gibi olmu, fakat tam o
esnada arkalarnda dikilen Sidar' fark edip, dirseiyle drtkleyerek uyarmt yal kadn.
"Yeni eve yeni telefon balannca, siftahn nasl yaparsan gerisi de yle gelir," diye Sidar'a dnerek temkinli bir aklama yapmt anneannesi. Bu yzden, yeni bir telefonu olunca insan, eini dostunu aramadan evvel, rasgele bir tatlcy aramalyd: pastane, ekerci, dondurmac, lokum imalathanesi... artk ne olursa. Aramalyd ki, bundan sonra o telefonla yapaca tm konumalarn ucu tatlya balansn. Arzuya gre, tatlcyla konutuktan sonra, ileride yaplacak telefon grmelerinin para getirmesi iin bir banka, dviz
brosu ya da kuyumcu; ev getirmesi iin bir emlk brosu veya araba getirmesi iin bir otogaleri filan da aranabilirdi elbette. Ama para pul o kadar mhim deildi. nemli olan insann az tadyd. Bu
yzden, dierlerini aramak keyfe tabi iken, tatlcy aramak farz saylrd.
Sonra hep beraber salona geip, un kurabiyelerini yemilerdi.
Her Cumartesi sabah olduu gibi sklmt Sidar. Neyse ki fazla
oturmamlard bu sefer. Yetikinler heyecandan sarsaklatklar,
ocuklarsa bu Cumartesi sabahnn dier Cumartesi sabahlarndan
ne fark olduunu hl kavrayamadklar iin, kimin kimi niin ptnn anlalamad bitmez tkenmez vedalamalarn akntsyla hepsi birden d kapya doru srklenmi ve ancak orada kzlarn anneanneleriyle kaldklar anlalmt. Sidar'a gre hava hotu.
Haftasonunu ablalarnn vd vdsndan uzak geireceini renmekten o kadar honuttu ki, u kz beresini takmas iin annesinden
gelen talimata bile itiraz etmemiti. Fakat o tam byle rtnm sarnm vaziyette kapdan kmak zereyken, anneannesi onu hzla
kendine doru ekip, gbeine deen memelerine yaptrm; bu
vaziyette smsk tutmaya devam ederek, bir eyler tktnvermiti
cebine. "Yolda yersin," demiti pancar gibi kzarm burnunu ekip,
kastettii yol gkyzndeymi gibi, tek koluyla havada bir yerleri
iaret ederek. Ve daha kolunu indirmeye frsat bulamadan beter mi
beter bir alama nbetine kaplp sesi soluu aniden kesiliverdiinden, daldan eftali koparmaya alrken talam, sonra da bulunduu eftali bahesinden nasl olduysa buraya tanm irikym bir
244
heykel gibi kalakalmt kapnn eiinde. Anneannenin gvdesi kapy byle tkaynca, salonla d kapnn arasndaki darack koridor
boyunca, yan yana ve kaskat kalakalmt tm aile fertleri; amar ipine mandallanp, gecenin ayaznda darda unutulmu amarlar gibi.
Kklnden beri sevginin en takn halleri karsnda eli
ayana dolaan Sidar, hafif ter, youn limon kolonyas ve belli belirsiz kabartma tozu kokan memelerin cenderesinden syrlmay baarabildiinde, telala dar atmt kendini. k o k. O andan
itibaren, o nde, anne babas arkada, yryorlard sokaklarda.
***
Sidar'n sol cebinden kard un kurabiyesini grnce, aniden inlemeyi kesti yavru kpek. Bir an, huzursuz ve sonsuz bir an, gz
gze durdular. Nefret etti ondan Sidar. Az sonra lecekti. Hatta imdiden lmeye balamt bile, ama feri oktan ekilmi kara gzlerinde mecalsiz bir alev gibi titriyordu u lanetolas un kurabiyesini
yeme arzusu.
Birka dakika sonra annesiyle babas keyi dndler. Dndler ve oullarnn canekien yavru bir kpein karsnda alabildiine kaytsz, bir eyler tknmakta olduunu grdler. Her iki yetikinin de demindenberi konutuklar konunun etkisiyle iyiden iyiye gerilen sinirleri, bylesi bir duygusuzluk karsnda aniden boalverdi. Annesi ona barrken, babas da esasl bir amar indirdi.
Nihayet olmutu istedii. Annesi de babas da her zamanki hallerine dnmlerdi ite. Dnmlerdi dnmesine de, sokaklar boyunca iini didikleyen o habis his, azalacana bsbtn keskinlemiti. Alamaya baladnda Sidar, ne o amard cannn byle
yanmasna sebep, ne de iittii azar. stanbul'dan geriye kalan o son
Cumartesi sabah, ev yapm bir un kurabiyesinin zerindeki toz beyaz pudra ekeri gibi, bir silkeleyite dklp dalmt hayatn her
zaman naslsa yle devam edeceine dair bunca zamandr duyduu, duymaya alt inan.
Ayn gnn akam, mrnde ilk defa uaa bindi. Annesiyle babasnn, pasaport kontrolnden gemeden evvel neden o kadar he245
yecanlandklarn da, Trkiye'den niin byle apar topar ayrldklarn da, zamanla idrak edebilecekti. Herkese durmadan glmseyen
zarif bir hostesin hareketlerini gzetleyerek geen yolculuun sonunda uak alalmaya baladnda, dingin bir karanla, parlak
ama glgesiz klar serpitirmi bir ehir grd altnda. Dingin bir
karanla, parlak ama glgesiz klar serpitirmi bir lke: svire!
iki ay sonra, siyasi mlteciler iin ayrlan okul yatakhanesinden
kp da, Sryani bir aileyle paylaacaklar mstakil eve yerleir
yerlemez, ilk ii telefona komak oldu annesinin. Heyecandan st
ste ayn cmleleri tekrarlaya tekrarlaya, alaya szlaya konutu
kzlaryla. Ne bir pastac, ne marmelat dkkn, ne de ikolata fabrikas... yeni telefonlaryla ilk nce buray aradklarndan belki de,
takip eden uzun seneler boyunca, hep stanbul'dan bir mjde umdular vakitli vakitsiz alan her telefonda. Be sene sonra anneanne
lp, kzlar da svire'ye geldiinde bile deimedi bu durum. Siftah nasl yapldysa, gerisi de yle geldi yeni telefonun. Her seferinde, stanbul'dan bir havadis, o da olmad muhakkak bir bahis ve
dikensi, daimi bir yeis oldu telefonla yaptklar tm konumalarda.
Oysa ilerinde bir tek Sidar dnecekti stanbul'a, on bir buuk
sene sonra, tek bana.
246
4 NUMARA:
ATEMZACOULLARI
Zeli Atemizacolu yaklak otuz dakikadr odasna kapanm, halnn kenannda yakalayp ldrd hamambceinin yanna bada kurmu; hakszla uradna inanan birinin, kendisine hakszlk ettiine inand birine bakt gibi bakyordu el aynasndaki suratna. Yz, kendini bildi bileli, gece vakti hortlaa rastlamasna bembeyaz, kk boy bir kolbrei tepsisi gibi yusyuvarlak ve
yaklak be aydr da, isilik olmu gibi minik minik, ptr ptr kabarcklarla doluydu. Annesiyle birlikte gittikleri ipil gzl, gevrek
gll cilt doktoru, bunlarn ne ergenlik sivilcesi, ne de alerjik olduunu tespit ettikten sonra, psikosomatik tehisi koymutu. Ar
evham ya da endie hallerinde cilt, krmz puantiye bir masa rtsne dnebiliyordu. Kendi esprisine kendi glerek yanndan ayrlrken, srtna okkal bir aplak indirmi ve davudi sesiyle kkremiti doktor: "Daha bu yata byle evhamlanrsan, evlenince kocann burnundan getirirsin valla. Geve evladm, geve!"
u hayatta azalmas gerektiini rendii an, inadna oalan,
cabadan douran bir ey varsa, o da evhamdr. Korkunun bile bir
son merhalesi, doyma noktas vardr. O safhaya vardnda insan,
kendisini en ok korkutan eyin iine boazna kadar batm bile olsa, korkmaz, korkamaz artk. Ar korku, kendini uyuturur. Evhama gelince, o dipsiz bir kuyunun aulu suyudur. Ne bir doz am,
ne de kendine zg bir panzehiri vardr. Korkunun kayna ne kadar somut ve malum ise, bir o kadar soyut ve mphemdir evhamnki de. Bu yzden insan, niin korktuunu zorlanmadan tespit edebildii halde, tam olarak neden tr hep byle evhaml gezdiini
saptayamaz. Hal byle iken, ar evhaml birine daha fazla evhamlanmas durumunda bana gelecek olumsuzluklar anlatmak, zaten
nicedir cismani deil de kimyevi bir dmanla cebelleen bu sava
247
yorgununun kendine duyduu, duyabilecei gveni bsbtn kaybederek daha da fazla evhamlanmasndan baka bir sonu vermez.
Zeli Atemizacolu nasl geveyeceini bilmedii gibi, renebileceini de sanmyordu. Ptrklerinin, herhangi bir eye alerjisi
olmasndan deil de, evhamlarndan kaynaklandn renmek,
derman olmak yle dursun, dert katmt derdine. Yeryzndeki'
hibir sabun, krem ya da losyon iyi edemezdi onu. Evhamn kozmetii yoktu. Eskiden sadece alnn ve enesini basan ptrkler, doktordan sonra iki misli artarak, tm yzne yaylmaya balamt.
Birden, bir mzik alnd kulana hafiften. Aynay brakp, dizlerinin zerine kt. Yz hamambceinin cesedine dnk, yere
yaptrd kulan. Bir sredir gnn deiik saatlerinde aay
dinlemeyi huy edinmiti. Bodrum katnda kalan sska olann salonunun tam stne denk dyordu odas. Zaman zaman sanki aada rehin kalm da yukar kmaya alyormu gibi, tk tk vurduunu duyuyordu. kan sesler yle tuhaft ki, onun tavanlarda gezindii hissine kaplyordu. Ve her seferinde, ifreli bir mesaj alyormuasna dikkat kesilip, anlam vermeye alyordu seslere. Bir
keresinde, kpek havlamalarna karan iniltiler de duymutu. Kzn neye benzediini grebilmek iin salon penceresinin nnden
ayrlmamt btn gn. Grmt de. Belinden decekmi gibi
duran bol, uvalms bir pantolon giymi; ksack kestirdii salarn dik dik kaldrtp, bakr rengine boyatm, ufak tefek bir kzd. evik hareketlerle apartmandan km, iki adm atp sokak ortasnda
bir sigara yakmt. Sivilcesiz, ptrksz, belli ki evhamszd.
"Her insan yeryzndeki aynasn arar," demiti kimi limler,
"onunla bir olmak, onda kendini bulmak iin". Ama nasl cennette
Tuba aac, kkleri yukarda, dallar topran altnda ters dnm
ise, kimi aynalar da alaa eder yansmalar. Zeli Atemizacolu,
Sidar'n evine gelen kzda kendi ters dnm varln grmt. Ve
elinden gelse, onunla bir olmak, onda kendini bulmak filan deil,
kendini bsbtn ortadan kaldrarak, o olmak isterdi.
"N'apyosun lan yerde?"
Zeli Atemizacolu telala ayaa frlayp, ks ks bakt ieri
dalan abisine. Bu akam kars ve ocuuyla birlikte yemee gelmiti Zekeriya. Ona cevap vermeden kt odadan; ar admlarla,
248
salona geti. Herkes sofraya oturmu, bir yandan orbalarn kaklayp, bir yandan da haberleri seyrediyordu. Masann bir ucunda, 10
numaradaki yal dulun gnderdii dilim kadayf duruyordu.
Kenardaki sandalyeye iliirken, ekrana takld Zeli'in gzleri.
gnlk bebeini bir poetin iine koyup, spermarketlerden birinin plne brakan 16 yandaki anne, kameralardan saklamaya alyordu yzn. Talihsiz bebek btn gn bir varilin iinde
kalm, akama doru viyak viyak alamaya baladnda evreden
geenler tarafndan fark edilip kurtarlmt. Karakola gtrp karnn doyuran polisler, Kader koymulard pten kan bebein ismini.
Birden Kader belirdi ekranda. Kpkrmzyd surat. Durmadan
alyor ve aladka daha da beter kzaryordu. Zeli Atemizacolu'nu ter bast. Krmznn cenderesinden kurtarmaya alt baklar mitsizce dolat sofrada. Ge kalmt. Kader bir polisin kucandan bir bakasnnkine geerken, hzla karard tm grntler.
Ama karanlk zaten krmzyd.
Zeli Atemizacolu baylmt.
249
7 NUMARA: B E N
251
Mutfa, salonu, hol ve arka oday tek tek kontrol edip, klarn
kapattktan sonra, takatsiz ve huzursuz yataa uzand Hijyen Tijen.
Aaran gnn izgi izgi dilimledii lgn lolukta, sanki ilk defa
gryormuasna dnp merakla bakt yanndaki vcuda. Bakt
bakmasna da bir vcuttan ok, onlarca kk, kck para oldu
grd. Uzunca bir sredir kronik dzeyde seyreden temizlik merak, sinsi bir hastalk gibi, gzlerine vurmutu belli bir aamadan
sonra. Artk gzleri, iki alkan kyma makinesi gibi, grdkleri
her eyi ince ince ekiyor; btn paralarna, paralan ayrntlarna, ayrntlar da katrelerine ayryordu. Salondaki halya baktnda mesela, haly deil de desenlerini ve o desenlerin iinde barnan
lekeleri ve o lekelere tutunan pislik zerrelerini seiyordu. Aynntlarda keskinleen gzleri, gzle grlmeyen parazitlerin peine dtnden beri, bakt hibir eyi btnyle kavrayamaz olmutu.
Bu yzden, yatakta dnp yanndaki vcuda baktnda, kocasn
deil de, onun, aznn kenarnda kurumu iki damla salyay, gzlerinde biriken apaklar, dilerinde tortulanan yemek artklann,
parmak ularndaki sigara sanln ve gndr ykanmam sa
diplerindeki kepekleri grd. Daha fazla grmemek iin ban evirdi ama ge kalmt. renme balamt bile.
Dnya zerindeki tm canllara sebil edilmi bir nitelik deildir
irenmek. Hayvanlara deil insanlara zgdr ziyadesiyle. Erkeklerden ok kadnlar irenir ve kadnlar arasnda da bazlan, bazlarndan daha ok ve daha ok irenir. Hijyen Tijen ne zaman irense, aznn kenarlar eilir, bacaklan kaskat kesilir ve tm vcudu,
nce hafiften gdklanr; derken giderek iddetlenen bir kantya tutulurdu. Gene yle oldu. Tortop bzlm, bir eliyle kendini sarmalamaya alrken; akta kalan tek eliyle de, ayak ulanndan ba252
in brornde. Tersi de doru olabilir bunun. "Her rengin etrafnda bir insan hlesi vardr" belki de. Ve eer byleyse, hi phesiz
ev hanmlarndan oluacaktr beyazn etrafndaki hle. Beyaz, ev
hanmlarna gurur ve ayrcalk verir. Hijyen Tijen'e ise sadece huzur veriyordu.
Sifonu ektikten sonra, bir kt havluya birka damla amar
suyu damlatp, otura sildi. Eli demiken, klozetin kapan, iini, etrafn; ardndan, tuvalet kd ve havlu asacaklarn; hzn
alamayp, lavaboyu, kveti; derken, amar makinesini ekip altn da yle bir temizleyiverdi. kmadan evvel son bir kez dnp,
yan bezgin, yar honut gz att tm banyoya. Kapy ardndan kapatt. Ama yryp gidecei yerde, ylece kalakald. nk her zaman nden gitmez beyin; bazen de geriden gelir byle. Hijyen Tijen'in beyni de, tm banyoyu kaplayan beyazln iinde bir yerlerde salman siyah, simsiyah bir ey grm olduunu birka saniye
gecikmeyle ayrt edebilmiti. Kapy tekrar at; yanlmamt. Beyaz fayanslann zerinde siyah ve iren bir bacak hzla yol alyordu. stelik yakay ele verdiini anlam olmalyd ki hareketleri telal ve aknd. Zigzaglar izerek kayyordu yerde. Hijyen Tijen,
yrei aznda, temkinli, yanpiri admlarla yaklat, yaklat ve ancak iyice yaklatnda, demindenberi bakt ama aynntlann grmekten btnn kavrayamad eyin, siyah ve iren bir bacak
deil, siyah ve iren bir hamambcei olduunu ayrt edebildi.
O l basncaya kadar, oktan bir oyua kapa atp gzden
kaybolmay baarmt siyah ve iren bacan siyah ve iren sahibi.
254
1 NUMARA: M U S A , MERYEM, M U H A M M E T
257
Madam Teyze getirdii poetleri boalttktan sonra, ift kanatl kapy ap balkona kt. Kardaki apartmanlarn damlar, hepsi de
ayn yne, ayn eyi dnyormuasna bakan onlarca martyla
doluydu. Onlan izlerken, elini boynuna gtrd dalgn dalgn. Birini hi karmad iki kolye vard boynunda. Uzun olann ucunda
bir anahtar sallanrd, ksa olann ucundaysa Aziz Serafm'in sert
ehresi.
Hamileliinin son aylarnda an kilo alp, bir sonraki gn dahi tayamaz olmu bir kadna benziyordu stanbul. Att her admda, azametle bym vaatkr karnndan su sesleri ykseliyordu
dalga dalga. Srekli yiyordu ya, yediklerinin ne kadarnn kendine,
ne kadarnnsa iinde gnbegn byyen onca kmen, krlgan ve
asla doymayan cana yaradn artk kendi de bilmiyordu. Yapabilse, bir an evvel kurtulmak isterdi bu kantarl klfetten. Yapamyordu. Yllar, yzyllar boyu itike imiti. Gemiler ve kayklar, arabalar ve trlar, titrek bacakl hamallar ve kuyruunu yollarda yitirmi konvoylarla kasa kasa tanyordu yiyecekleri, iecekleri. Yiyordu o da; yiyor ve iiyordu patlayasya. Eer u dinmeyen itahyla, daima a gvdesine indirdiklerinden hibir ey karamasayd darya, oktan infilak etmi olurdu imdiye dein; kendiyle birlikte, karnndakileri de canlarndan ederek. kanyordu neyse ki.
Yaad iin ve yaamak iin, pis kokulu gazlar, mide bulandrc
svlar, dklar, kusmuklar ve balgamlar karan bir insan gibi ve
bir insan kadar, arndryordu o da yorgun ve kindar gvdesini. plere aktyordu clk yaralarnn cerahatlerini. ehr-i ehir, alan ukurlara gmlseler de tepe tepe biriken, krek krek yaklsalar da
kllerinden ykselen, uzaklara gtrlseler de bir trl ortalktan
eksilmeyen ve ilerinde mknats varmasna birbirlerini eken
258
plere borluydu hl hareket edebiliyor olmasn. stanbul, yaad iin bu kadar ok p karmakla kalmyor; bu kadar ok p
karabildii iin yaamn srdrebiliyordu hl.
Bir son deildi plk. Yaam sona ermiyordu orada; biim ve
z deitiriyordu sadece. ehrin grnmez duvarlarnn dna pskrtlenler, atldklar plklerde paralarna aynlyor, trlerine
gre ayklanyor, yaklyor, presleniyor, gmlyor... ama asla yok
olmuyorlard bsbtn. Gittii yerde hsrana uram bir kaak gibi, geri dnyorlard eninde sonunda. Ya topraktan, ya sudan, ya havadan szyorlard stanbul'a. Ya p toplayanlardan, ya lodosulardan, ya martlardan...
Martlar da ayn fikirdeydi yal kadnla. Et yemeleri gerekirken
stanbul'da yaaya yaaya p yemeye alan bu penahsz kular da
zerre kadar yadrgamyordu hayattan atk, atklardan hayat reten
bu ebedi ve bir o kadar midevi emberi.
Ve hemen her akam ve hemen her sabah, Madam Teyze, cepheleri stnkr boyanm kutu kutu, kt kt evlerin silme yld boz renkli bir tepeye az biraz yukardan bakan balkonunda oturur, bir mart sktperestliiyle dinlerdi ehrin rzgrla toplap,
rzgrla dalan uultusunu. mrnn u son demlerinde eer biri
kp da ona, baka bir trden olmak kaydyla, istedii yerde, istedii surette dnyaya tekrar gelebilecei vaadinde bulunsayd eer,
gene stanbul'da domak istediini sylerdi ve madem ki insan olamyor, o zaman bir mart kisvesinde...
259
birine raptetmi, sr vermeyen bir ifadeyle konumalarmz dinliyordu Meryem. Bir an gzlerinin ii glyor sandm. Ama hemen
ardndan, hain bir ifadeyle bandan savarcasna selamlayp bizleri, sipari listesini ald gibi nmsra kt gitti.
261
reklenir lohusamn boazna. Sabaha kadar canna okur, gn aard m zavally ter iinde perperian brakr gider. Gece bi de bakmsn tekrar gelmi. Kundaktaki bebei futbol topu gibi yuvarlayp yuvarlayp havalara frlatr."
"Ben hatrlyorum," dedi 7,5-Yandaki kardelerine dnerek.
"Onlar doduunda gelmiti."
"Gelir elbet. Anneniz burnunun dikine gitmeyip, babaanneniz
rahmetliyi arsayd, byle olmazd. Rahmetli bilirdi Al Kans'n
nasl defedeceini. Kadncaz torunlarna doyamadan gitti."
5,5-Yandaki ile 6,5-Yandaki dedelerinin verdikleri cevaptan
huylanmlard. Kk kzn duda hafife aa doru sarkarken,
olan da eme eme incelttii sere parman azna gtrd.
"Bir de Kara Koncolos'a dikkat edeceksiniz. En zalimi o. Yal
kadn klna girip sokaklarda dolar. Ke balarn tutar. Keden gemek isteyene sorular sorar: 'Nereden geliyorsun byle?, Nereye gidiyorsun?' der. 'Kimlerdensin?' diye sorar. Kara Koncolos
grnce muhakkak iinde Kara kelimesi geen bir cevap vermek lazm gelir. Misal, karalardanm, karacasttenim filan diyeceksin.
O zaman rahat brakr geersin. Bazen de adres sorar. Eer sorduu adresi bilemezsen, vay haline. antasndan sopasn kard gibi kt kt vurur adamn kafasna, bayltncaya kadar dver."
Telefonun sesiyle blnd szleri. 7,5-Yandaki ar hareketlerle uzand ahizeye. Evet, kahvaltlarn bitirmilerdi. Hayr, yaramazlk yapmyorlard. Evet, televizyon seyrediyorlard. Hayr, dede
masal anlatmyordu. Hayr, gaz amyorlard. Hayr, evi datmyorlard. Hayr, balkondan sarkmyorlard. Hayr, atele oynamyorlard. Hayr, yatak odasna girmiyorlard. Vallahi, masal anlatmyordu.
Telefonu kapatmadan nce emin olmak istedi annesi: "Dedeniz
masal anlatyorsa sen sadece 'hava souk' de, ben anlarm".
7,5-Yandaki duraklad. Yosun yeili gzlerinden, gecenin avkna yknen bir parlt kayd aniden. Anlk bir sessizlik oldu. Parlt kaybolduunda, fikrini deitirmiti. Sesini alaltna gerei
duymadan ve gzlerini dedesinin zerinden ayrmadan, kaytsz bir
edayla cevap verdi: "Yok hayr anneciim, hava souk deil. Ama
dedem gene bize acayip acayip eyler anlatyor."
263
"Bugn pek keyiflisiniz hocam," dedi n srada oturan Ece en cerbezeli sesiyle. Her zamanki gibi tepeden trnaa simsiyah giyinmiti. Siyah ruj, siyah ojeler, siyah gz kalemiyle belirginletirilmi siyah gzler... lmcl Hastalk Umutsuzluk'u antamdan karp,
nne koydum.
"Derse keyifli geldim de, dersten keyifli kmam size bal. Bakalm makaleler okunmu mu?" dedim Perembe gnlerinin bermutad girizghlarndan birini yaparak.
"Erasmus'un Delilie vg'snde Fortuna'dan sz ettii ksmlarla, Makyavelli'nin Fortuna'sn karlatrarak okuduk ve hatmettik," dedi Ece.
"Ne menem bir eymi peki bu Fortuna?" dedim Ece'ye deil snfa hitap etmeye zen gstererek.
"Dii olduu kesin," diye atld Ece, gsterdiim zeni inemekten ald keyifle. "Makyavelli'de de, Erasmus'da da Fortuna
hem kiiletiriliyor, hem de diiletiriliyor. Dii olduu iin de tabii
ki tekin bulmuyorlar onu. Keza Kilise babalan da byle dnyor.
Bizde de ayn ey. Kr Talih diyoruz ya da Kahpe Felek. Ya kr bir
kadn oluyor. Eh krse, kime ne verdiini gremez, dolaysyla adil
olmas beklenemez. Ya da kahpe bir kadn oluyor. Kahpeyse zaten
adil olamaz. Bazen bir tekerlek oluyor elinde. Bazen de kendisi bir
ember oluturuyor eteklerini dndrerek. Bu yzden ark- Felek
diyoruz. Ne zaman, kimin iin, nerede duraca belli olmuyor. Makyavelli'ye gre hayatmzn yansn Fortuna kontrol ediyor, yapabileceimiz hibir ey yok. Ama ksmen de olsa Fortuna'ya sz geirmek mmkn. Tekmil fikir babalanmz erkek olduuna gre, bir ekilde kadnlan dize getirmenin mmkn olduunu dnmek durumundalar."
264
"Ha, bizim Kader miydi Fortuna diyip durduunuz?" diyerek suratn buruturdu makaleleleri okumadn ayan ve beyan etmekte
en ufak saknca grmeyen Cem.
Takip eden on-on be dakika boyunca bizim Kader'den bahsettiler birbirlerinin szn kese kese.
"Bence Machiavelli'yi feminist cenahtan yumurtaya tutmak
ucuz bir yaklam," dedi Ece'den zerre kadar holanmadn bildiim ama nedense hep onun arkasnda oturan ve ismini srekli kartrdm kvrck sal, gzlkl kz. "Mesele, senin iin nceden
izilmi bir hayat m yaadn dnyorsun? Hayatn a priori mi
tespit edilmi? Soru bu. Kaderle urarken, dinle hesaplayor
adam ak ak. Fortuna'dan kurtulmadan, ya da onu dize getirmeden, ne Aydnlanma mmkn olabilirdi, ne de ilerleme."
Ece sinirli sinirli gerinerek, bacak bacak stne att. Bunu devaml yapar. Bacaklarnn gzel olduunu bilir. Ad rencileriyle
ak mek dedikodularna karan meslektalarmn mesleki adan
ciddi bir hasara uradklarna pek rastlamadm imdiye dein. Eer
birinin zerine bu sebepten tr gidiliyorsa, zaten zerine gidilecek demektir. Ece'nin bana olan ilgisini takdis etmememin sebebi,
meslektalarmn kulaklarna gitmesi endiesi deil zaten. Mesele
akademisyenlerin deil, bizzat rencilerin ne dnddr byle durumlarda. Ne dndklerinden ziyade, ne konutuklar. nk muhakkak konuurlar. Asla, katiyen, zinhar dillerini tutmazlar.
Her birinin muhakkak bir yakn arkada vardr ve srdalarn en
nemli zellii onlarn da baka srdalar olmasdr ve bu byle
zincirleme devam eder. Tam bir bybozumu! Uzaktan uzaa merak edilen, sayg duyulan, sz geen bir hoca olmaktan kar; zaaflar, cinnetleri, herzeleri, zilletleri, kompleksleri yakinen bilinen
bir lmlye dnverirsin. Gen bir kzla birlikte olmak, orta ya
civarnda seyreden erkeklere latif bir itibar salayabilir salamasna da, her an geri alnabilir, sallantl bir itibardr bu olsa olsa. lk
fiskede alabora olur kolaylkla. Yazdn mektuplar, yaptn itiraflar, anlattn srlar cmleten bana bela olur sonradan. Cinsel performansn dilden dile dolar, oluk ocuun oyunca olursun. Buna demez. Tandm hibir kz rencimin buna deeceini dnmedim. Ece'nin bile.
265
velli gibi bir adam hayata tahamml edebilmek iin emberi bir yerinden kesip, izgiye dntrmek zorunda. Ondan sonra ilerleme
fikri de doar, bireycilik de."
Saate baktm, ikinci dersin bitimine be dakika kalm. "Konudan uzaklamaktaki baannza bir kez daha hayran kaldm," dedim
sigara paketimi karp, ara verirken. "Haftaya tm okumalar tamamlayarak geliyorsunuz ve sadece okumalar zerinden konuacaz. Kimse desteksiz atmayacak."
nc ders yorum yapmadan dinlemekle yetindiler. Herkes not
tutarken, Cem skntyla camdan dary seyretti; Ece de gzmn
nnde yarm paket bademli ikolata yedi. Siyaha alan bir ikolata paras, muzip bir ben gibi yapt kald dudann kenarnda.
267
269
' ' a n c a girifitliiyle kendini ifa etti ben aralarna girince. Ayin futboldan holanyor, hatta laf olsun diye herhang, bir takm tutuyor olsayd, Ethel'in futbol sevdasnn bu raddeye
varacandan pheliyim.
"Bonbon Palas'.n p sorununa kkten zm buldum," dedim
kadehin, doldururken. Ve ona bahe duvarna yazdm yazy anlattm Benden byle bir samalk beklemiyor olmal ki, nce bir
afallad ama hemen ardndan, gevrek kahkahalar saarak, tm hikyeyi sil batan anlattrd. Konutuka, ben de komik bulmaya baladm anlattklarm. Sabahn krnde elimde fra ve boyayla duva270
lunun ecinsel olduunu rendii takdirde evlatlktan red edip etmeyeceini ve hangi takm tuttuunu sordu art arda. Aksi gibi, ayn takm tutuyorlard.
"Bir keresinde sizden manyak olmasn bir ift binmiti arabaya,"
dedi ofr, soru yamurundan frsat bulduunda. Ethel, boazna
klk kam gibi hrltl ksrkler eliinde, bir kahkaha daha
sald zincirleme.
"Gece almaya daha yeni balamm, gece mterisini tanmyorum daha. Bunlar bir bindiler, hr gr kavga kyamet. Kadn baryor aryor. Adam hi alttan almyor, o da ona veryansn ediyor. Bi de kfrl konuuyorlar ki sorma. Ama belli ki seviyorlar
birbirlerini. Meer adam almak iin yurtdna gidiyormu. Kadn inanmyor dneceine, gidersen dnmezsin diyor iki gz iki
eme; arada bir sinirlenip pata kte vuruyor adama. Zil zurna. Neyse, dedikleri adrese kadar byle gittik. Kadn brakp, devam edeceiz oradan. Gittik ama kadn inmiyor ki arabadan. Tutturdu hadi
Telli Baba'ya gidelim diye. u n koltua sarld smsk, Telli Baha'y grmeden inmem Allah inmem. Adam da ikna etti. Telli Baba dedikleri dnyann bir ucu, gece gece gider misin gitmem, arabay teslim edicem daha. Zaten o zamanlar diyordum ki asla katiyen gece almam. Sonra sonra fikrimiz de deiti ya neyse. nip
baka taksiye de binmiyorlar, ste bir de iki misli para teklif ediyorlar. Neyse, gider misin gitmez misin derken, biz byle gece gece
bastk gaza, doru Telli Baba'ya. Kadn indi. antasn at, bir eyler arad. Karanlkta kayboldu. Biz adamla bekliyoruz taksinin iinde. Aradan yle bir on dakika filan geti, kadn geldi alaya alaya, herife dedi ki 'e kafan!' Herif edi kafay, kadn vargcyle
aslp bir tutam sa koparmasn m, aklnca bir tane kl ekecek. Herif de bunun stne yrd can acsyla, bi de o yzden girdiler birbirlerine. Neyse kadn sa alp kayboldu gene, bir de aput maput
buldu bir yerlerden, gitti aaca balad adamn san, okudu fledi, oturdu kalkt, biz byle bekliyoruz. Artk braktk ne yaparsa
yapsn. Sonunda geldi, sakinlemi bi para. 'Artk bir sonraki sefere telli duvamla gelirim Telli Baba'ya' dedi. Baktm adam da yumuad. S an di lar. Benim de ismimi, telefonumu aldlar dnlerine armak iin."
272
274
1 NUMARA: MERYEM
nan, tpk bir tren tarifesi gibi, znde bir zamanlama meselesidir. Gar duvarndaki dairevi, heybetli, fildii saat, insan mrnn
eitli zamanlarnda vurur. Ayn saatlerde kalkar tren. leden nce tek bir sefer vardr, ocuk yata bir inanc benimseyenler buna
biner. leden sonra bir kez daha kalkar tren; ergenlik dneminin
huzursuz yolcularn da alp gtrerek. Sonra ta akama kadar baka bir sefer olmaz. Akam geldiinde, insan mrnde ilk derin pimanlklarn bagsterdii, ilenen crmlerin telafisinin mmkn
olmadnn anlald, en kavi yuvalarn tepe taklak devrildii, ilk
ciddi salk sorunlarnn belirdii saatte, nc kez kalkar tren.
Yolcular nedense hep son dakikada telala biner buna. Ve nihayet
geceyarsna doru, kritik ameliyatlardan sonra ya da lme ramak
kala, pepee iki sefer daha vardr. En kalabalk trenler bunlardr.
Hibir istasyonda durmadan, efaat ekspresiyle dosdoru Tanr'ya
giderler. Akam yolculannm aksine, gece yolcular, karmamak
iin trenlerini, ne olur ne olmaz hep nceden alrlar gardaki yerlerini. Ve vakit geceyarsn vurduunda, ember tamamlanp akrep
ile yelkovan balang noktasna vardklarnda, garn o hncahn
kalabalndan tek tk inansz kalmtr geriye.
Meryem gnn ilk treninde yolculuk edenlerdendi. Bu yzden,
dierlerine nazaran ok daha hesapszd inanlan; hesapsz ve kitapsz. Evliya yazsnn duvara yazld esnada hamile olmasayd
ve hamilelik onu bir para "tuhaf klmasayd gene de ayn eyi yapar myd bilinmez, ama bu sabah erkenden, nicedir arad "isimsiz evliya topra"n almak zere elinde bo bir kavanozla baheye
kt. Burada gerekten bir yatr olduuna pek ihtimal vermiyordu
ama niversite hocas da sylemiti ya, stanbul'un evlerinin kaldranlarnn talannn alt silme mezarken, nereden ne kaca hi
275
belli olmazd. Yaznn asl astan yoksa eer, bir kavanoz toprak al
dyla kalrd, o kadar. Ama eer hakikaten bir evliya varsa Bon
bon Palas'n bahesindeki glibriimin altnda, o zaman ondan tek
bir dilei vard: Muhammet'e bir nebze de olsa cesaret alamas.
276
Kap alnca, Muhammet'in gene yiyecek bir eyler getirmi olabilecei midiyle koturdu Sidar. Ama atnda, Madam Teyze'nin
kk elisini deil, salar bakr rengi kak kz buldu karsnda.
Afallad nk ya kz grmeydi deimiti, ya da daha farkl kalmt hatrnda. Ama gzleri gene ok gzeldi. Buyur edilmeyi beklemeden, glmseyerek dald ieri. Yorgun admlarla kanapeye yneldi ve kvrlp yatmadan nce iecek bir eyler istedi hl akn
akn dikilmekte olan ev sahibinden. Kafasn kaya kaya mutfaa gitti Sidar. Dolaptaki tek poet kahveyi ap, evdeki tek demlikte stt suyu, raftaki tek kupaya dkt.
"Sen imiyor musun?" dedi kz.
"Sonra," dedi Sidar omuzlarn silkerek. "Zaten tek kupa var evde."
Srt antasndan adet fndkl gofret kartt kz. Islak burnunu havaya dikip, yle bir kprdand Gaba. Ama gene de ayrlmad onu grr grmez sindii keden.
"Kpein ismi neydi?"
"Gaba," dedi Sidar bunu geen sefer konuup konumadklarn
anmsamaya alarak.
"Ne demek?"
"Gaba, bir inhibitr sinir ileticisi olan gama-amino-btirik asitin ksaltmasdr. Beynin anksiyete merkeziyle ilgili bir ey. Antikonvlsanlar, antianksiyete ilalar ve tabii ki alkol, Gaba alcsn
yavalatr. Yani daha az endie duyarsn."
"Ne ho ya, sen imdi anadilin gibi Almanca konuuyorsun ha?
Ka sene kalmtn yurtdnda?" dedi kz kanepenin zerinde srt
st uzanrken. Tavan grnce hayretle krptrd gzlerini.
"Franszca," diye dzeltti Sidar hrn bir tavrla. Anlalan, geen
277
278
280
lar, sra arkadann tekmil dirsek, sille ve hakaretleri... her biri bir
tarafa dalsa, kimse kimseye kavuamasa bir daha... Muhammet
gzlerini yummu, olabilecek en korkun felaketin, olabilecek en
korkun biimde tezahr etmesi iin hayal kurarken, siren sesiyle
yerinden srad herkes. Darda koridorda koumalar oldu, kaplar arpld. retmen rencilere, renciler retmene bakarak
birka saniye ne olup bittiini anlayamadan ylece kalakaldlar.
Derken, hoyrata itelendi kap ve kelebek gzlklerinin ardndan
delici nazarlarla bakan t pt bir kadn girdi ieri. nce retmene, sonra da tm snfa glmseyerek, imbiklerden szlm bir nezaketle mjde verircesine, "sayn hocam, sevgili renciler," dedi
mesut ve sevecen. "Bu bir deprem tatbikatdr."
t pt kadn cmlesini bitirir bitirmez, de birbirine alacak lde benzeyen tknaz, sarkk bykl adam dald snfa. Kafalarna civciv sans kasklar takm, zerlerine "deprem deil, ihmal ldrr" yazl tirtler giymilerdi. Son derece evik hareketlerle, antalarnda getirdikleri alet edevat birer birer karp, tahtadaki filerin zerine boy boy afiler astlar. Perdeler ekildi, duvarda pepee dialar yanp snmeye balad. Muhammet soluunu tutarak, heyecanla takip etti karanl yanp geen tozlu k huzmesinin peyderpey can verdii resimleri.
Son dia da gsterilip perdeler aldnda, t pt kadn kere el rparak, balad tatbikatn nasl gerekleeceini anlatmaya.
ki aama vard. Birinci aamada, renciler sralarn altna girip,
drt bir yanlarnn zangr zangr sarsldn farz ederek, balar kollarnn arasnda sakin ve metin bekleyeceklerdi. kinci aamada ise,
bir binann en ksa srede nasl boaltlmas gerektii bizzat tatbik
edilecekti. Siren ald, otuz iki rencinin otuz ikisi birden kkrdayarak tahta sralarn altna girdi. O darack yerde dertop olup, sra
arkadann kendisine reva grd boluk krntsna skverdi
Muhammet. Be dakika sonra o da dierleriyle beraber sra altndan kp, ikierli ikierli snf boaltmak zere hizaya gemeye teebbs etti. Ne var ki sra arkada elini tutmak iin en ufak isteklilik gstermediinden, bir trl dahil olamad bu ocuk zincirine.
ok gemeden, tekilerden ayr kenarda dikilen iki ocuun hali,
t pt kadnn da dikkatini ekmi olacak ki, "hah, siz de yle ge283
lin. Bizim de iki cesur ocua ihtiyacmz vard," dedi fkr fkr sevin taan bir sesle.
- Arkadalar sicim gibi prnizam koridora akarken, Muhammet
kayg dolu gzlerle bakt arkalarndan. Snf tamamen boaldnda
t pt kadnla retmenin de onlarla birlikte gitmi olduklarn
fark etti. Oyun d braklm olmann burukluu ve sra arkadayla bir tutulmu olmann kzgnlyla tekme atacak bir yer aryordu
ki, bykl adamn de ayn anda harekete geti. Biri yerder
bir sedye ald, biri uzunca bir halat kard, teki de katlanm bi
battaniyeyi at. Adamlar her iki ocuu sedyenin zerine yan yan;
yatrp, battaniyeyle sarmaladktan sonra halatlarla smsk baladlar. Drt ayr halattan ikisi kancalara taklarak aaya sarktld
pencereden; geri kalan ikisi de snfn kapsna baland.
"Sakn korkmayn," dedi bykllardan birisi. Ve sonra bir sr verir gibi sesini alaltarak ekledi: "imdi sizi aaya sarktacaz."
Be dakika sonra gzlerini amaya cesaret edebildiinde kendini bir sedyenin zerinde, pis kokulu bir battaniyenin iinde, u hayatta en az hazzettii ocukla yan yana, kollarndan bacaklarndan
smsk balanm vaziyette, yerden on alt metre ykseklikte buldu Muhammet. Tm ocuklar baheye kmlar, tezahrat yapp
hep bir azdan, onlar seyrediyorlard aadan. Gkyz duru maviydi; topak topak bir bulut katman tembel tembel salnyordu. Halatlar yukardan gevetildike, sedye de sarsla sarsla aa iniyo
ama ne kadar alalrsa alalsn bir trl yere yaklaamyordu. "Senin imdi dn bokuna karmtr," dedi pancar suratl tm dilerini gstererek. Surat o kadar yaknndayd ki, nefesinin kokusunu
soluyordu Muhammet. Korkmadn sylemek iin azn at ama
daha bir ey sylemeye frsat bulamadan, lap diye bir atmlk bi
tkrn aznn iine yuvarlandn duyumsad. Kahkahay bast pancar suratl. Muhammet tkrkten kurtulmak iin tiksintiyle
kafasn oynatmaya abalarken, ynn ard ve yanllkla, aznda biriken tm svy sa tarafndaki bolua deil, sol tarafndaki dmana frlatverdi.
Beriki bunu beklemiyordu. lk aknl zerinden atar atmaz,
tkrk tabancasnn yerine otomatik tkrk tfei takarak kar
saldrya geti. Bu arada yere bir hayli yaklam olmalanna ra284
men, aada bekleenlerden hibiri olan bitenin farknda grnmyordu. Topraa varmaya buuk metre kala, "bak imdi ne geliyo," diye crlad pancar suratl. "Suratnda yeil yeil balgamla
inecen olum herkesin iine!" Muhammet telala ban evirdi ama
ge kalmt. Alnnn ortasna yapan svnn orada bir-iki saniye
kprtsz kaldktan sonra, yava yava aaya szlerek burnuna
doru kaymaya baladn hissetti. Midesi azna geldi. Sedye bir
yarm metre daha indi aaya. Aadakilerin yz ifadeleri ak seik grlyordu artk. Gkyznden gnderilen kahramanlarna neeyle tezahrat yapyordu ocuklar. Ellerini kaylardan kurtarabilmek iin nafile debelenen Muhammet alamakl oldu. Alnnn ortasnda duran svnn balgam olmadn, pancar suratlnn blf yaptn dnmek istediyse de, kendini buna inandrmay baaramad. Yarm metre daha kayd sedye aaya, yle bir kmldand bulut topa, dnyann bir direi varsa eer derhal yklp, kyametin
kopmasn diledi Muhammet... ve o daha dileini tamamlayamadan,
her iki ocuk da yerlerinden frlayacakm gibi bir ne, bir arkaya,
tekrar ne doru hoyrata savruldu aniden. Aadan lklar ykseldi, Muhammet gzlerini yumdu, halatlardan sol taraftaki koptu
ve tepetaklak olan sedye iki buuk metre ykseklikten yere akld.
Pancar suratldan bir feryat koptu.
"ldler mi? ldler mi?" diye boyun damarlarn iire iire
haykrd pembe ojeli snf retmeni.
Deprem grevlileri yeme koan tavuklar gibi kazazedelerin bana en rencileri dizginlemeye alrken, sarkk bykllardan biri sarsmadan evirdi sedyeyi ve biri acdan, dieri korkudan
falta gibi alm iki ift gzle karlat.
"Amca, suratmda balgam var m?" dedi Muhammet ap kapad azndan, atal atal da olsa, nihayet bir ses karabilmeyi baardnda.
Beti benzi atm grevli, bo bo bakt ocuun yzne ve kafasn sallad donuk bir ifadeyle. O an ii d Muhammet'in. Blft ite. Halatlar zp, zerlerindeki battaniyeyi kaldrdklarnda,
gururla doruldu sedyeden. Aya knlan pancar suratl ayn sedyeyle hastaneye tanrken, Muhammet hayatnda ilk defa kendini
cesur hissetmenin tadna vanyordu.
285
sz renci de gelmi, yannda da kpek azman. Evliya filan umurlarnda deil tabii. Onlar belee kann doyurmaya gelmiler."
nce, uzun, sk dili bir tara, sepetin deliklerinden geirerek,
ayaa dikti. Onun hemen yanna da kaln, turuncu, trtkl bir bigudi yerletirdi Gaba'y temsilen.
"Ay peki ne ikram ediliyor?" dedi haftada bir dip boyasn yaptrmaya gelen ve bu ii bu kadar sk yapmasna gerek olmadna
bir trl ikna edilemeyen ehla sarn. inden her an bir parmak
ocuun frlayp da, kendisini elendirmesini bekliyormuasna
merakla bakyordu hasr sepete.
"Aman sen de!" diye tersledi Cemal. "Gne gitmiyoruz herhalde. Apartman toplants bu."
"Ama madem bir hikye yazyorsun, ayrntlar da duymak isteriz," dedi Mavi Metres oturduu keden.
"Pekl," dedi onun ilgisini ekebilmi olmaktan duyduu memnuniyeti saklamaya lzum grmeyen Cemal. "Ispanakl brek yapm Hac Bey'in gelini. Yannda da ay. Oldu mu?"
"Oldu, oldu," diye glt kadnlar. Fakat ayn anda, "yok olmad!" diye atlak bir ses ykseldi semtin tartmasz en malumatfuru kadn olan ve belki de yllar boyu srdrd mesleinden tr insanlarn zel hayatlarnn en sabkal ayrntlarn ktlara aktarmaya alm bulunan, Ceza Mahkemesi ktibesi. Ayda bir salarn koyu kestaneye boyatp, taratmaya gelirdi. Herkesin onu dinledii grnce, arkasna yaslanp kendinden gayet emin bir tavrla,
elindeki verileri sralad: "Bir kere, gelin sabahtan akama kadar sinema giesinde alyor. Hi vakti yok yle uzun uzun baklava brek amaya. Hem vakti olsayd bile, gene de yapmazd. O kadn gnah kadar sevmez kaynpederini. Onun iin sere parman bile
oynatmaz."
Cemal kalarn atarak bakt ok bilmi mterisine. "Madem
yle, brek filan yok. Kuru kuruya ay var. Tamam m? Devam edebilir miyim artk esas mevzuya?"
"Olmaz ki," dedi Cemal'in kendisine olan ilgisinin snrlarn
zorlamaya kararl grnen Mavi Metres, en uh tebessmyle. "Hikyede dklk var. Bodrumdaki renciyle azman kpeinin karnlarn doyurmak iin geldiini sylemitin. O zaman onlar kar287
benim ite!"
"Anladk, anladk," dedi kadnlar hep bir azdan.
"Efendim siz inanp inanmamakta serbestsiniz. Biz de sizi inandrmaya mecbur deiliz. Ama bu memlekette demokrasinin yaamasn istiyorsanz, inanlarmza sayg gstermek durumundasnz," dedi kemik sapl fra tarak. "ayet hepimiz bu hususta mutabksak, derhal saptamamz gereken gndem maddeleri var. Birinci
gndem maddemiz u: bu evliya kimlerin evliyasdr? yle evliya
diyip iin iinden kmakla olmaz. Her evliyann birilerine faydas
dokunur. Kimi gemilerdeki denizcilerin evliyasdr da, kimi karadaki askerleri korur kollar. Kimine gebe kalamayan kadnlar gider de,
kimi de czzamllan iyi eder. Herkes kendi derdine derman olacak
evliyaya gitmeli. Evde kalm bir kz, yanllkla yatalaklarn evliyasna giderse, fazladan hoplayp zpladyla kalr herhalde."
"Birisi de tutanaklara geirsin bunlar," dedi Ceza Mahkemesi
ktibesi teki kan da kaldrarak.
"Pekl," dedi Cemal. Ve bu i iin manikr trpsn grevlendirdi. "Yaz kzm, birinci gndem maddesi: evliya hazretleri
kimlerin babasdr?"
"Nereden biliyoruz? Belki de kadndr," dedi Mavi Metres.
"Olmaz yle ey!" diye grledi kemik sapl fra tarak.
"Neden? Kadndan evliya olmaz m?" diye diklendi Mavi Metres, kendisini temsil eden jle kutusundan ayrmadan gzn. Ve
saz eline almken, hemen brakmad. "Bir sr din by km
kadnlardan. Hazreti Aye ile Fatma'y batan sayalm. Sonra Rabia
var mesela. Tabii Kadnck Ana da ok nemli, Karyad Hatun da
yle. Fatih Sultan Mehmet'in anas Hm Hatun var. Mevlana'nn
anas Mmine Hatun. Bir de Yedi Kzlar var."
Aynann nndeki kadnlar ve bigudi sepetinin bandaki kemik
sapl fra tarak aknlkla baktlar Mavi Metres'e. Bir metres iin
fazla bilgisi vard bu tr hususlarda. En ok da Cemal etkilenmie
benziyordu. Binbir Gece Masallan'nda, halife Harun Reit'in huzurunda gzelliiyle olduu kadar engin bilgisiyle de herkesin akln
bandan alan esiz cariye Canayakn, 2002 senesinin stanbul'unda,
Bonbon Palas'ta yeniden dnyaya gelmi gibi hayranlkla bakt ona.
"O zaman yaz kzm," dedi kemik sapl fra tarak, manikr tr289
292
Mavi Metres'i beklemiyordum bu akam. Kaplan, pencereleri kapatp her tarafa bcek ilac skm. Koku geinceye kadar bende kalp kalamayacan sordu. Bceklere mteekkir olduumu syledim. Gld. Sofraya koyduum kallavi peynir ve somon taban
grnce, tm suratn kaplad atein tebessm.
"Paralanyorum," dedim. "Meryem urad bu sabah. 9 numaradaki kadn onu eli gndermi. Kzna ngilizce dersi vermemi istiyor. Hi oral olmadm nce. En son kendi renciliimde byle
dersler verirdim. Ama kadn nedense hayli dolgun bir cret teklif
ediyor saat bana."
"Kzn apartman dna gndermeyi sevmedii iindir," dedi
Mavi Metres.
"yi de ne fark eder ki? Dersi evlerinde yapacaz."
Omuzlarn silkti. "Belki hocann da apartman iinden olmasn
tercih etmitir," dedi irice bir kaar dilimini azna atarken. "Ya da
belki, o da sana kesiktir. Benim gibi!"
Gldnde, sol yanandaki yara izi belirginleiyor. Houma
gidiyor bu ize dokunmak. Elinden ekip, ieriye srkledim. Dilinin dilimde brakt tad seviyorum.
"Biliyor musun, beni dedem bytt," dedi yanan okayan
parmaklanm skca kavrayp, dudaklanna gtrrken. Bir sigara
yakp arkama yaslandm. Kadnlann yatak gevezeliklerini severim.
Mavi Metres'in sayesinde, bunca zaman sonra yeniden yatmaya
baladm benim iin fazla byk olan karyolada.
"yle nktedan, elebi bir adamd ki. Annemle babam hi geinemezlerdi, evde devaml hrgr. Ben 4 yandayken boandlar. Bir
sene iinde ikisi de tekrar evlendi. O zaman dedem anneme demi
ki, 'buncaza biz bakalm. Sen kendi evini kur, isteyince de gel gr
293
kzn.' Annem de kabul etmi. yi ki yle olmu. ok severdim dedemi. Erkenden gmeseydi, imdi ok baka yerde olurdum. Dedem lnce, nineyle kaldk babaa. Nine fena insan deildi, onu da
severdim ama dedemi sevdiim gibi deil. Annemin evine dndm.
nanr msn, imdi herkes Tijen Hanm'la dalga geiyor ya evinden
dar kamyor diye, ben o gencecik yata, iki sene boyunca evden
neredeyse hi dar kmadm. yle temizlik hastalndan filan deil. Dorusunu istersen niye kamadm ben de bilmiyorum. Deil
okula gitmek, sokaa admm atmak bile istemiyordum. Dary
merak etmediimden deil. Ediyordum etmesine de benim grmek
istediim yerler oralar deildi ki... ki ocuu olmutu annemin. Onlara baktm. Annem de, babalk da ok uratlar kp gezeyim diye. Dnebiliyor musun, genler dar kmak ister ana babalar
izin vermez. Bizde durum tam tersi. Neyse, byle bir sabah kahvalt masasnda oturmuuz, babalkla annem konuuyorlard telefon faturasn demek lazm diye, birden nasl oldu bilmem, 'verin bana
ben derim' dedim, giyindim, byle hayretten falta gibi oldu gzleri, aldm faturay paray, attm kendimi dar. Evden kmayal o
kadar uzun zaman olmutu ki, yemin ederim byle ilk bata sarho
gibi yalpaladm. Girdim postaneye. Kuyruk vard. Bekle bekle, neyse kuyruk ilerledi, nmde bir-iki kii kald. te o zaman onu grdm. Faturalar o alyordu. Camn arkasnda oturmu, ha babam fatura damgalayp para st veriyor. Byle bakakaldm. Senin gibi yakkl deildi. Boy pos desen hak getire. Ama gzleri kimseninkie benzemiyordu. nsann gzbebekleri eflatuna alar m hi?
Onunkiler yleydi. Sonunda sra bana geldi. Faturay istedi, uzattm.
O da paramn stn verdi, faturay damgalad, bir paras da onda
kald. Teekkr ettim, yle ban kaldrd dikkatlice bakt bana.
Elim ayam titredi. 'yi gnler' dedi. Heyecandan sesim kmad.
Eve dndm. Sabah olunca, erkenden frladm, doruca postaneye.
O saatte bile kuyruk vard. Gene sra bekledim. Sra bana gelince,
kalbim kt kt ata ata, dediim faturay uzattm. Tuhaf tuhaf bakt bana. Ben de baktm gzbebekleri sahiden eflatun mu diye. Sahiden eflatundu. Arkadakiler homurdanmaya balad. Halime gld."
Ayin'i dndm. Srf gzbebekleri eflatuna alyor diye bir
adama kaplp gittii olmamtr mr hayatnda. Ayin'in ak bir
294
brokrasi ark gibidir. Yazmalarn dosyalar, hesaplar yapar, defterler tutar, giderleri gelirlerden der ve mtemadiyen kaydeder.
Devasa bir arivi vardr. Hibir tartmay unutmaz, unutmad gibi unutturmaz da. Eer evli olsaydk, Mavi Metres de onun gibi olur
muydu diye dndm bir an. Sanmam. Olabildiince yabani, alabildiine hayvani bir yan var bu kzn yaamla kurduu ilikide.
Geri daha yirmi iki yanda. Belki deiir; belki evlenir evlenmez
o da sonsrat Ayinleir.
"Sonra?"
"Sonras rk. Birlikte gezdik tozduk. Annem kyametleri kopard ama dinleyen kim. k mydm bilemiyorum ama fena kaplmtm ite. Hemen evlenmek istiyordu. Ben evlenmek filan istemiyordum ama bunu syleyecek cesaretim yoktu herhalde. Zaten ufack mahalle, dedikodu desen diz boyu. Kolaysa evlenme artk. Neyse nianlandk. Niandan sonra seninki deimeye balad. Baka
biri oluverdi adeta. Mutsuzdu. Belki ben de mutsuzdum ama benim
mutsuzluum kendimeydi. Ama o mutsuz olunca, herkes mutsuz olsun istiyordu. Fesat deildi. Zaten mesele de bu ya. Hinlik filan bilmezdi ama renmeye can atyordu. Azndan hi iyi laf kmaz olmutu. Devaml ikyet ediyordu, postaneden, faturalardan, mdrden. Fakat biz bu yzden ayrlmadk." Sinirli sinirli gld. "Bizim
ayrlmamza bir at sebep oldu, biliyor musun?" aknlm grnce bir daha gld.
"Bir gn birlikte geziyoruz, baktm bir at arabas. imdi sama
gelecek sana. Benim dedem bambaka bir adamd; kimselere benzemezdi. 'lmeden evvel lmeyi bilmedikten sonra, yaam da lm
de srf zaruretten' derdi. Ne cennetin hurisini perisini arzular, ne cehennemin alevinden saknrd. Bir de byle ne zaman yolda bir hayvan grse, muhakkak selam verirdi. 'Selm vermezsem ayp olur,
belki eski bir ahbabmdr' derdi. Dedem derdi ki, 'lnce lmez insan, gene gelir dnyaya. Bazen insan olarak gelir, bazen de hayvan.
Her geliinde baka bir kisveye brnr; artk eekmi, kuuymu,
kelebekmi, kurbaaym ansna. Darlmaca yok.' Darlmaca olmasn diye, hafzamz lrm bizim yerimize. Eskiden ne olduumuzu hatrlamayalm; hatrlamayalm da zlmeyelim bamzdan
geenlere diye. Kklmden hatrladm en gzel ey ne bili295
Saate baktm: 02:22. Kesik bir iniltiyle yzst dnd. zerini rtp, kapattm. Biraz rak iyi gelir imdi. Mutfan n yakar
yakmaz yedi sekiz hamambcei kotura kotura gzden kayboldu.
Anlalan ben de ilalatmak zorunda kalacam bu evi. Bolca peynir, bolca kavun doradm. Peynirin zerine Mavi Metres'in getirdii zeytinyandan da dktm ve kekik... bolca kekik. Zeytinya
tccan kk metresine tad ieleri bir baka erkein tkettiini bilmek istemezdi herhalde.
Balkona ktm. l bir karafatmann hantal gvdesini hep beraber omuzlam, yuvalanna gtren bir kme azim kp kanncay
298
299
300
yerden otostop ekmeye alyormuasna sa elinin ba parman havaya kaldrm, ylece duruyordu. am yarmas gibi, kemerli burunlu, rktc grnl bir adamd bu. Durmadan, sonu "deil mi?" ile biten cmleler kuruyordu. Birasndan kocaman bir yudum alp, byklarnda biriken kp elinin tersiyle sildikten sonra, "Ne o? Niye sustunuz? Bize kamak yakr m? Yakmaz, deil mi?" dedi sitemle. nnde duran, sosis sosuna bulanm kr ba at diye masann ortasna koydu. "Bahis dediniz. E buyrun.
Ben byle bahse girerim arkada. ocuk muyuz da, iki miskete,
gazoz kapana bahse girelim. Ben kaybedersem, u parmam u
masada brakr giderim. Yok eer siz kaybederseniz, sizin parmanzda izikler amak icap eder, deil mi? Kapi?" Biraz nce koyduu ba gz tutmam olacak ki, cebinden kard aky fiyakal bir hzla ap, onun yanna koydu. Sonra gene havaya kaldrp ba parman, put gibi durdu. tekiler skntyla bakarken gzlerine gzlerine sokulan kt parmaa, buz gibi bir hava esti masalarnda.
Baka zaman olsa hr grden korkar, ekip giderdi Celal. Ama
imek istiyordu bugn can. Kar masada oturan sarhoun satamalarna, patateslerin ketapna, yan masada terr estiren parmaa ramen oturmaya devam etti ve iti.
kinci birann yarsna varmadan, kan anana dnd ikiye
alkn olmayan gzleri. Baklarn delik deik masa rtsnn lekelerine sabitlerken, kaygyla iini ekti. Neden bu kadar uzakt ikizi? Hi mi hi ortak noktalan yoktu. Niin bir nebze olsun benzemiyorlard birbirlerine? Ve madem bu kadar ayr gaynyd halleri,
neden hl beraber alyorlard ki? nc birann sonuna vardnda, Cemal'e artk yollarn ayrmann zaman geldiini sylemeye karar verdi.
302
Su bu akam ilk ngilizce dersini alacakt. Saat 19:00 diye kararlatrlmt. Babasnn yagnnde armaan ettii fosforlu saate bakt: 16:35. Daha ok vard. Her taraf beyaza kesen evin iinde skntyla doland. Annesi gene btn geceyi ayakta geirdii iin, bir saat kadar nce yenik dmt uykuya.
Pencereleri ap, sokakta oynayan ocuklar seyretti bir mddet.
lgiyle izledi onlar ama aralarna karabilecek olsa bile, bunu yapmak istediini sanmyordu. Okul dnda arkada, evde kafadan olmayan, istendii gibi terbiyeli, istenmedii kadar cici bir evlat olmann atlasn kar kan hatmetmi ve imdi ayn atlasta bir gve
yenii arayan tekmil tek ocuklar gibi o da, sakl bir hiddetle hor
gryordu yatlarnn oynad sokak oyunlarn. Skntyla kapatt pencereleri. Ses karmamaya zen gstererek evin iinde ptr ptr dolatktan sonra hi dnmeden aralad d kapy. Bitlendii
gn salann kestirirken, yal kadnla aralarnda filiz veren yaknl unutmamt. Okula gidip gelmek mstesna, Bonbon Palas'n
dna kmamas gerektiini gayet iyi biliyordu bilmesine de, "dars" saylmazd kar daire.
Bylece, daha nce hi yapmad bir eyi yapp, kar dairenin
zilini ald. Hi ses gelmedi ieriden. Biraz bekledikten sonra, bu
sefer ok daha uzun bast zile ama bunu yapmasyla pimanlk duymas bir oldu. Geri dnmek zereydi ki, usulca araland 10 numaral dairenin kaps.
303
mayonezden nefret ederdi. Garsonu batan uyarmad iin kendine kzd. Oturuunu deitirdi, aprazndaki masay deil de, hemen
sandakini grecek ekilde yan dnd.
Masada oturan kelle kulak yerinde drt erkekten biri, sarg beziyle sarlm, trnak evresinde kurumu bir kan topa kalm ba
parman havaya dikmi, put gibi oturuyordu. tekilerden biri hafife mrldand: "Abi gitsene sen evine ya, byle sargl dikili niye oturuyorsun hl?" Yanndaki de ona destek kt: "Zaten biz buraya niye dndk anlayamadm. Acilden sonra birahaneye dnen bir
biz varz herhalde."
"Olmaaaz!" dedi kemerli burunlu, am yarmas gibi adam ban hararetli hararetli iki yana sallayarak. "Bahse girdik, deil mi?
Madem kaybettim, cezam da ekerim. dikie pabu teslim edecek olsam, yaln ayak gezmem icap ederdi, deil mi? Madem imeye geldik, ieceiz. Hem de elimin erefine ieceiz. nk ben drst bir adam olmasam, szmde durmasam, imdi bu parmak sapasalam olurdu, deil mi? Ama ben ne yaptm, szmde durdum.
Demek ki bu bak yaras drstlmn ispatdr, deil mi? O zaman parmamn erefine ierken, drstln erefine imi oluruz, deil mi?" tekiler isteksiz isteksiz kaldrrken kadehlerini,
dondurucu bir hava esti masalarnda.
Baka zaman olsa hr grden korkar, ekip giderdi Cemal. Ama
imek istiyordu bugn can. Kar masada oturan adamn satamalarna, patateslerin mayonezine, yan masada terr estiren kanl, sargl parmaa ramen oturmay srdrd ve iti.
kinci birann yansna varmadan, kan anana dnd ikiye
alkn olmayan gzleri. Baklarn delik deik masa rtsnn lekelerine sabitlerken, kaygyla iini ekti. Neden bu kadar uzakt ikizi? Hi mi hi ortak noktalar yoktu. Niin hi benzemiyorlard birbirlerine? Ve madem bu kadar ayn gaynyd her halleri, neden hl
beraber alyorlard? nc birann sonuna vardnda, Celal'e
artk yollarn ayrmann zaman geldiini sylemeye karar verdi.
305
virmeye elvermedi yrei. Hem tedbirini aldktan sonra, ne sakncas olabilirdi ki?
"Gel birer stl kahve ielim karlkl," dedi ocuun gemesi
iin yana ekilerek.
"St sevmem," dedi Su.
"St seven ocuk grmedim," dedi Madam Teyze. "Ama sen artk beinci snfa geecek kadar bydne gre, st de iersin diye dnmtm."
tiraz edemeyecei bir mantk karsnda olduunu anlayan Su,
ses etmeden kard ayakkablarn ve arad sepeti girite gremeyince, bu evde oraplaryla dolaabileceini anlad.
"Bizim evimizden daha kt kokuyormu buras," dedi salona
admn atar atmaz. Ve bu tespiti yapm olmaktan kvan duymuasna takn bir glmsemeyle, sabah okul servisinde dinledii bir
arky mrldanarak etraf incelemeye koyuldu.
307
309
beyninden gelen "geri ekil!" komutunu idrak edebildiinde, i iten gemiti bile. ki saniye iinde sir ada makinesi hzla indi Cemal'in omuzuna ve s ayar dmesini orada brakt.
Babalan, yllar, yllar evvel gittii Avustralya'dan onlar almak zere kye dnd zaman, on yandayd ikizler. Hayranlkla dinlemilerdi hayran olduklan adamn anlattklann. ok alm, ok
para kazanm ve ite imdi de ailesini alp gtrmeye gelmiti.
Bahesinde araba lastiinden salnca olan, msr gibi sapsan bir
ev vard orada onlan bekleyen. kizler babalannn dizinin dibinden
aynlmadan anlattklarn dinlerken, anneleri de bavullar hazrlam, gtremeyecekleri eyalan ee dosta datm ve teker teker,
uzun uzun tm komulanyla vedalamt.
Yola kmalarna bir gn kala, Cemal ile Celal heyecandan uyuyamadan yer yataklarnda bir o yana bir bu yana dnerken, babalan szlmt odalarna. Balann okayp, bir fotoraf karmt
koynundan. Hakikaten de sapsar, kocaman bir ev grnyordu fotorafta. Kk bir bahesi vard tpk anlatt gibi. Salncak da
vard bahede. Ve o salncan zerinde de, yznde gller am
topluca bir kadn. Ensesinden bir tutam sa kvrlan, kaln rgl,
geveke tutturulmu bir topuz yapmt kzl salarn. "Nasl? Gzel, deil mi?" diye sormutu babalar. kizler, balann sallayarak
tasdik etmilerdi mahcubane. imdiye dein grdkleri kadnlara
benzemiyordu; hele annelerine hi. Fotoraf ceketinin cebine sokarken, tekrar balarn okamt babalar. "Biz yarn mz yola
kalm," demiti. "Anneniz imdilik burada kalsn. Biz gidelim, hele bir yerleelim. Sonra gelir alrz onu da."
Yalan kk, babalarna besledikleri hayranlk byk olsa bile, ocuklann ikisi de bunun bir yalan olduunu daha o an anlamt. Odada babaa kaldklannda, bu meseleyi hi tartmamlard
aralannda. Duymam gibi yapmt ikisi de; duymam ve olacaklan anlamam gibi. O gece nihayet uyumay baardklarnda, kzl
sal kadn armlard ryalanna. Gelip gelmediinden emin
olamamlard sabah uyandklannda.
311
"O vakit babamn anlattklar o kadar houma gitmiti ki..." dedi Cemal, dizlerinin stne km, s ayar dmesine bakman
ikizine.
"O kocaman lke, o gzel kadn..." diye mrldand Cemal dalgn
dalgn. "Annemi sattm ben bunlar iin. Byle aalk bi herifim ite. Beni douran, emziren, byten anacm bunlara deitim.
Ulan hadi insan byynce maddiyat olur da, dersin ki hayat byle yapt. Ama parmak kadar ocukken de maddiyat olunur mu be!"
Ertesi gn bir bahaneyle evden gndermilerdi annelerini. Yeterince uzaklatna kani olunca, koldan bagaja yklemilerdi bavullarn.
"Ama sen ne yaptn? Sen anamz bunlara deimedin!" dedi Cemal, kardeinin bir dner koltuun altna girerek, s ayar dmesini karn izlerken. "Sen satmadn ruhunu. Satmadn insanln.
Sikmiim zenginliini, bolluunu dedin. Atladn arabadan. Annem
iin geri dndn. Beni de dndrmek istedin. Nasl da kouyordun
arkamzdan. Yllarca gzmn nnden gitmedi. Nasl da baryordun. Ta kyn kna kadar kotun peimizden."
Cemal cebinden kard mendili ikiye, drde, sekize, onaltya
katlayp, her bir katna uzun uzun smkrrken, elektrikler geldi.
Celal bir kou su getirdi mutfaktan. Barda uzatmadan nce, be
damla limon kolonyas damlatt iine.
"Saol," dedi Cemal.
"Ayakkabm kmt," dedi Celal.
Cemal, hl yanyor olmasnn beyhudeliine zlmesine,
fersiz gzlerle bakarken mumun alevine, bir yandan da anlaml bir
sonu karmaya alt iittiklerinden.
"Ayakkabm kmt," dedi Celal. Aslnda susmay yelerdi u
anda. Ama ona danmadan, kendiliinden konuuyordu az. Bari
o nc biray imeseydi. "Tam arabaya binerken ayakkabmn teki ayamdan kt, frlad gitti. Onun iin indim arabadan. Ayakkabm giymek iin geri dnmtm. Ama daha ayam ayakkabya
geirmeden, baktm annem yolun banda grnd. Onu grr grmez babam arabay altrd. Tek ayakkabyla kotum yannza,
ama ben yetiemeden siz hareket ettiniz. Arkanzdan avaz avaz bardm. Ta kyn kna kadar kotum peinizden."
312
birini kk demet yaptm birini byk. Kdn iine koyup sardm gzelce, sonra da tututurdum. Annemi grsen, byle kocaman
am gzlerini. Allahm o gzlerdeki umut, yle medet umuyor
benden. Kt alev ald iyice, kendi kendime 'bireycik olmaz' diyorum, inanmyorum, ama birden bir ses duydum aynen hocann
dedii gibi. Sanki birisi lk atyor. Sonra bir baka feryat daha.
Sanki senin sesini duydum. Elim ayama dolat, okunmu suyu
aldm boaltverdim yanan atein zerine, cosss diye snd. yle
ferahladm ki birden. Sylemedim anneme. Okunmu suyu, klleri, gl aacnn dibine boalttk. Gece yattk. Sabaha kar bir sesle
uyandm. Yataktan kalktm, bir de baktm ki, annem baheye km, yere km alyor. 'Celal ben ne yaptm, ben nasl kyarm
yavruma' dedi 'inallah bi ey olmamtr onlara' dedi. 'kisine de
mi?' dedim. 'kisine de' dedi. Baktm elleri izik izik. By bozulsun diye, gl tutmu kknden skm. 'Bi ey olmayacak deil
mi Celal?' dedi. 'Olmayacak' dedim. 'Yoksa tastamam yapmadn m
hocann dediklerini?' dedi. 'Tastamam yapmadm' dedim. yle sevindi ki. 'Aferin benim akll olum' dedi. Sonra yle minnetle sarld ki bana, ite o vakit anladm. Anladm ki seni benden ok severmi. Meer giden olu, en sevdii oluymu..."
Cemal batan ayaa rperdiini hissetti birden..Balkon kapsn
kapatmak iin doruldu ama bann dndn fark edince,-tekrar
kt olduu yere.
"Evliya hac hoca dendi mi, o gn bugndr korkarm Cemal.
nandmdan filan deil. Fikrimi sorarsan hibirine inanmam.
Dorusunu istersen imdi artk o msr pskllerinin ses kardndan da pheliyim. Herhalde o kadar korkmutum ki, ses duyduumu sandm. Ama ite hep bir phe durur iimde. O phe olmasa,
anacm mezarnda ters dner. yle gelir bana."
ki dakika srd sessizlik. Tam ortasnda gelince elektrikler, dakikalardan biri karanlkta kald biri aydnlkta.
"Demek bu yzden kzdn evliya mevliya diye dalga gememe.
Ama sana sz! Bi daha azm aarsam iki olsun."
ini ekti Celal. Mizacnn ibresini ya ifrata ya tefrite ayarlayan
ikizine cevap vtrmedi.
"stersen kapatalm bu salonu. Yani imdi sen evliyaya kaY sa
314
kesmekten rahatszsan... Baka yerde salon tutarz," diye atld Cemal, daha evvel hor grd bir meseleyi birdenbire ho grmeye
karar veren insanlara has bir gnl bonkrlyle.
"Yok daha neler!" dedi Celal glerek. "Sen beni fra tarakla kartrdn galiba."
315
"iko trbanllara! iko trbanllara!" diye bard Su, zemberei kurulmu bir alar saat kuu gibi kafasn pencereden dan uzatp, ayn hzla ieri sokarken. rencileri birer ikier evlerine brakarak ilerleyen servis minibsnn en arkasna, cam kenarna kurulmu, srekli yeni hedefler tayin ediyordu. nndeki iki erkek ocuk ellerinde leblebi tabancalanyla hazr bekliyor; dnml olarak, cam kenarndaki koltua geerek, gsterdii hedeflere nian
alyorlard.
Su'nun gzne kestirdii trbanl kadnlar, iki eritli bir yolun ortasnda taklm, tm dikkatlerini gelen arabalara vermi, karya
gemeye abalyorlard o esnada. Tam arkalarndan kulaklara ziyan
bir grgr amatayla geen okul servisine dnp bakmadklar gibi,
salarndan sollarndan vnlayarak uan leblebileri de fark etmediler.
Iskalayan olan be kar suratla arkadana devrederken mevzisini,
Su yeni hedefi belirlemiti bile: "Kpekli herife! Kpekli herife!"
Leblebilerden biri, spor giyimli, bronz tenli adamn kapionunun
iine girdi. Ama Terrier cinsi kpei onun kadar ansl deildi. Kafasna kuyruuna patr patr yaan cisimlerin nereden geldiini anlayncaya kadar birka kez kendi etrafnda dnp, alakasz yerlere havlamas gerekti. Bir tasma boyu kovalayabildi minibs. Sonra ezik
bir iniltiyle durup, sahibinin kendisine yetimesini bekledi. Leblebilerden biri gzne isabet etmi olmalyd ki, durmadan gz krpyordu arkalarndan bakarken. "Vaaaaav!" dedi nianc olan kendi kendini takdir ederek. Artk "vay canna" yerine "vaaaaav" diyorlard.
Hep n tarafta oturup, krk yllk ahbaplanym gibi davrandklar ofre yanlarnda tadklar pop kasetlerini dne dne aldrta atkuyruklu kz, ayn anda dnerek ayplayan gzlerle baktlar olayn faillerine. Hi oral olmad Su. Bitlendii duyulur duyul316
maz annda srgne gnderildii ve zaten teden beri merkezine dahil olmakta glk ektii kzlar dnyasn, bsbtn terk etmiti
salann ksack kestirdii gn. Bir tek beden derslerinden nce ve
sonra, soyunma odalarnda dyorlard yan yana. Yoklarm gibi
davranyordu onlara. Karlnda tek istedii, yokmu gibi davranlmasyd kendisine. Oysa onlar tam tersine, on koldan deodoranta boarak le gibi iek kokuttuklan darack soyunma odasnn
banklarna yan yana dizildiklerinde, bir yandan klotlu oraplarn
giyerken, bir yandan da aralarnda anlaml anlaml bakp, ifreli
konumak suretiyle, sevilmediini illa ki hissettirmek istiyorlard
Su'ya. Olanlar byle deildi ama. Bit de, bitlenmek de, vaka- adiyeden saylyordu olanlar arasnda.
Camdan yar beline kadar kp, nanik yapt geride kalan Terrier'e. Fakat tam yerine oturacakken, iki- metre ileride p varilini
kurcalayan, sa sakal birbirine karm bir adama takld gz.
Beriki, evik hareketlerle varilin iindeki torbalardan kard teneke kutular, omuzundan sarktt heybelere dolduruyor; arada
durup, sanki varilin iinden bir ses, cevab mkl sorular yneltiyormuasna kendisine, kafasn kayarak dnceli dnceli
eiliyordu plerin zerine. Lime lime dklen petrol yeili bir tulum giymi; bana da viner bir bere geirmiti. Tulumun diz
ksmndaki yrtklardan, kir iindeki dizkapaklar seilebiliyordu.
"Serseriye! Serseriye!" diye bard Su.
Pencere kenarndaki nbeti devralan olan, leblebileri yerletirip, vargcyle fledi kt ruloya. Fakat ayn anda hedef tahtasndaki adam, yapt ii brakp, yabani bir sezgiyle nne dnd ve
kurunlanmadan nce katillerinin yzne glen kurbanlar gibi azn kocaman aarak, zerine doru umakta olan leblebiyi havada
kapmasyla, inemeden yutmas bir oldu. Teekkr edercesine elini kalbinin zerine bastrp, hafife krd boynunu ve minibs tam
nnden geerken, ikinci kurun iin yeniden at azn. Sararm
dilerini sabrszlkla takrdatt leblebisinin geciktiini grnce.
Cam kenarndaki olan dehetle geri ekilip saklarken tabancasn,
pencereye yapan Su da, hayretten bym gzlerle bakakald
imdiye dein grd, tand insanlara hi mi hi benzemeyen
bu serapa acayip adama.
317
Kz kapy arpp gidince, kendini bombok hissetti Sidar. Belki affedip geri dner diye bir umutla bekledi akama kadar. Sonunda
bakt ki bo yere beklemekte, Gaba'nn tasmasn takt gibi, sokaklara att kendini.
Yirmi be dakikalk yrme mesafesindeydi Ermeni Katolik
Mezarl. Bu ehirdeki mezarlklar iinde en ok oray seviyordu.
Arkasnda ne denli aydnlk bir mekn gizlediine dair en ufak bir
ipucu dahi vermeyen, devasa byklkteki oymal kapy, Gaba'nn
rahata geebilmesi iin sonuna kadar iteledi. Surat be kar beki her zamanki gibi yle bir homurdand onu grnce. Ama buraya ilk gelilerinde her hareketinden phelenmesine ramen, zamanla kanksayp, kendi halinde zararsz bir kak olduuna karar
verdii bu sska ve hrpani delikanlnn ne ieri girmesine laf etti,
ne de heyula kpeini gene kendisine emanet etmesine.
Mezarlktaki btn patikalar diklemesine kesen metre enindeki talk yolun banda belirdiinde, sra sra banklardan birinde
tek bana oturan yal bir adam el sallad Sidar'a. Daha evvel birka kez karlam, her seferinde selamlam ama hi konumamlard.
"Gene gelmisin," dedi yal adam, yanna oturmas iin pat pat
bankn zerine vurarak. "ok da gensin halbuki. Aceleye lzum
mu grdn?"
Bankn dier ucuna sessizce iliiverdi Sidar. Cevap vermeden
nce, dnp dikkatlice bakt yal adama. En az yetmi beinde olmalyd. Belki seksen. Boncuk gibi gzleri vard; kck, yuvarlak ve lacivert-gri.
"Ama burada bir sr ocuk mezar grdm," diye diklendi Sidar.
318
321
323
Dersten sonra eve dndmde, Mavi Metres hl gitmemiti. Gitmedii gibi, baktm, buraya tandm gnden beri almay bekleyen kolilerden birkan yerletirip, ortala ekidzen vermi.
Evine gidip, zeytinya tccan iin yemek hazrlayacakt oysa. Kurcalamadm. Son zamanlarda aralannn iyi olmadnn farkndaym.
"Syle bakalm, ne yemek istersin?"
"Makarna," dedim. nce kar kar gibi oldu. Ama sonra onun
da kolayna geldi bu fikir. Ben makarnalar halarken, o da evdeki
kstl malzemeyle kekikli-domatesli bir sos hazrlamaya koyuldu.
Bence beni bu yzden seviyor. Hayatna giren dier erkeklerin aksine ben, verebileceinden ok daha azn talep ediyorum ondan. stediimden ok daha fazlasn alyorum karlnda.
Tam masaya oturmutuk ki, kap ald. Ne kadar tuhaf bir ocuk
u Su. Elinde kitab, hafta sonu iin dev vermeyi unuttuumu syledi. Onu da sofraya davet etti Mavi Metres. Gelmek istemedi. Seviyesinin epey stnde drt-be altrma setim onlar konuurken.
Madem haftasonu sknts anyor kendine, tam olsun bari.
"Demek glcemalinize abay yakan tek komunuz ben deilmiim beyfendi," dedi Mavi Metres tekrar yemee oturabildiimizde.
"Samalama, o daha ocuk."
"Ne olmu yani? ocuklar k olamaz m? Valla ben o yalarda snlsklam k olduumu biliyorum. Yoksa sen ocukken kimseye k olmam miydin?"
Birden tuhafma gitti. Mavi Metres, rak bir gemiten sz edermiesine konusa da, o dedii yllardan bu yana, topu topu on-on
iki sene yaamt. Su ile Mavi Metres arasnda sadece on bir ya
fark vard.
324
325
327
1 0NUMARA:M A D A MT E Y Z EV ES U
329
5 N U M A R A : H A C I H A C I V E O L U , GELN, T O R U N L A R I
331
10 NUMARA: M A D A M TEYZE VE SU
"Ne kadar ok eyanz var Madam Teyze?" diye bard Su hayretler iinde ban bir o tarafa, bir bu tarafa evirerek.
Yal kadn ona yetiebildiinde, ocuk koridorun sonuna varmt bile. Varm ve de koridora alan odalarn iini grmt oktan.
"Hepsi benim deil."
"Peki kimin yleyse?"
"Baka baka insanlarn. Emaneten bakyorum," dedi Madam
Teyze gzlerini, erguvan fincanlar tayan tepsiden ayrmadan.
Korkuyordu krlmalarndan. Ama bu beklenmedik hadiseyle yle
alt st olmutu ki, herhangi bir hamlede bile bulunamyordu ocuun elinden kapmak iin boyarla n.
Oysa esas byk aknl Su yaamaktayd u anda. Hkim
rengi beyaz olan ve durmadan silinip parlatlan, sprlp artlan,
gene de asla yeterince pak olamayan bir evde byyen ocuk, yeryznde var olabileceini aklnn ucundan dahi geirmedii efsunlu bir baheye dm gibiydi imdi. Beyaz dnda her renkten bolca vard burada. st ste istiflenmi, i ie girmi, tm boluklara
szarak her oday da tavana kadar hncahn doldurmutu eyalar. Hangilerinin kymetli, hangilerinin fuzuli olduunu anlamann
imkn yoktu. Her ey birbirine karmt. Su, burasnn kendi evlerinden katbekat geni olduu hissine kapld birden. Bu apartmandaki dier evlerden, hatta imdiye dein grd btn evlerden
ok daha bykt Madam Teyze'nin evi. 10 numaral daire bir ev
deil; yzlerce paras, binlerce dmesi olan, alabildiine karmak bir aygtt adeta; tek bir paray bile ekince aradan, bozulup i332
dinin alnnda yazlym gibi bir mddet endieyle bakt ona. Ne var
ki, daha aznn iinde dalp erirken ikolata, bir baka soru takld zihninin ana.
"Madam Teyze," diye seslendi sesini alaltarak. "Yoksa bu yzden mi byle kt kokuyor apartman?"
335
,J
"Yahu n'oldu sana. Hi sesin soluun kmyor bugn. Dilini mi yuttun yoksa?" dedi haftada bir sa boyasn yaptrmaya gelen ve bu
ii bu kadar sk yapmasna gerek olmadna bir trl ikna edilemeyen ehla sarn.
Hi oral olmadan, rfle tutamlarn ayrmaya devam etti Cemal.
Mterisine cevap yetitirmemekte kararlyd kararl olmasna da,
sabahtan beri dar kartamad her bir kelimenin basnc aznda birikirken, dnp sudan bir bahaneyle zehir pskrd sivilceli
raa. mrnn bu hassas safhasn kadn kuafrnde alarak geirme talihsizliine uram rak, bunca kadnn nnde ocuk gibi azarlannca kulaklarna kadar kzard. Azap iinde yalpalayan baklar Mavi Metres'inkilerle buluur bulumaz, bir kat daha kzard. Zemin bu kadar koyu bir krmzya dnnce, bir an iin de olsa, belirginliini yitiriverdi sivilceleri.
"Nesi var?" diye fsldad Mavi Metres, burnunun dibinde duran
manikrc kza. Daha nce hi manikr yaptrmamt. Ama bu akam uzun zamandan sonra ilk defa buluacakt zeytinya tccaryla. Bu leden sonra ondan mesaj gelmiti cep telefonuna. Akama
urayp, dertlemek istediini yazmt. Geri adamn manikrl ellere zel bir dknl olmad gibi, aradaki fark anlayaca bile pheliydi. Ama ite gene de, bir eli kpkl lk suyun iinde
tatl tatl uyuurken, manikr istemekle iyi bir ey yaptn dnyordu Mavi Metres. Yaptklar hazrln farkna bile varmayacak
bir erkek iin hazrlk yaptklarnn farkna bile varmamak, kadnlara has bir muammadr.
Manikrc kz, dilini hafife dar kartp, tm dikkatini bir
eytan trnana vermiti o srada. Gzn yapt iten ayrmadan,
ksk sesle cevap verdi: "Valla biz de anlayamadk ne olduunu. Sa336
337
7 NUMARA: BEN VE Su
;<D
Yalan sylediini dndm nce. ocuklar srekli bir eyler uydurur. Saatime baktm. Ders biteli on be dakika olmu. On be dakikadr fsldayoruz. Tam kalkmak zereyken, "size bir ey anlatacam," dedi. Esma Hanm, Meryem ve Hijyen Tijen ierideki kk odaya dolumu, yeni ykadklar perdeleri takyorlard. Konumalarndan, Esma Hanm'n ykseke bir yere, muhtemelen bir
merdivenin stne kt, Hijyen Tijen'in de aadan onu tuttuu
anlalyordu. Talimatlar Meryem'den geliyordu. Bizse onlara duyurmamak iin sesimizi, fsltyla konuuyorduk salonda.
"Vallahi doru sylyorum," dedi Su, phelerimin farkna varp.
nanm grndm. Ama bu sefer de o phe etmeye balad
benden. Her ne olursa olsun, bana anlattklarndan hi kimseye bahsetmeyeceime dair sz vermemi istedi. Yetmedi. stne defalarca
koca koca yeminler ettirdi; nce erefim, sonra da tek tek, isim isim,
sevdiklerimin zerine. Srf iri, kara gzlerindeki endie dinsin diye,
itiraz etmeden her isteini yerine getirdim. Oysa verdiim her sz,
iini rahatlatmak yle dursun, huzursuzluunu bir kat daha artrd
sanki. Bir ara, ben sandalyede skntyla otururken, o galolu ayaklarn hrdatarak ieri gitti. Dndnde bir de baktm, elinde minnack, kab yeil bir Kuran; hani u el antalarnda, czdanlarda tananlardan. Srf gnl olsun diye, Kuran' avucumda tutarak, bir de
bu vaziyette yemin ettim. Lafm bitirdiimde, yapacak bir ey kalmadn, artk bana gvenmek zorunda olduunu anlayp, son bir
kaygyla iini ekti. Kzamyordum da. Ak herkesi zavalllatrabiliyor, bir ocuu bile.
"Hadi ama... Kapatalm artk bu konuyu," dedim. "Merak etme.
Azm mhrledim. Hi kimseye sylemeyeceim."
338
"Olmaaaz!"
"Pirana olaym," dedim azn kocaman ap, dilerimi grltyle birbirine arparak.
"Yaaa olmaaaz!"
"Sana da bi ey beendiremiyorum," dedim sahte bir ksknlkle.
O ana kadar eleniyordum. Ama aniden bir sknt kt iime.
Saatimi taktm. Bu samasapan oyun gereinden fazla uzam ve
neden bilmem, artk beni tedirgin etmeye balamt. Kalkmak iin
davrandm. Fakat ayn anda, "buldum, buldum," diye atld cokuyla. "O kadar aramaya gerek yokmu ki!"
"imdi benim sylediklerimi tekrar edeceksin, tamam m?" dedi siz'li biz'li kaslmaktan annda ark edip, sen'li ben'li konumaya
geerek. Tam bir teslimiyetle bam salladm. Karma geti, gzlerini gzlerime dikti.
"Ben kocaman adamm..."
"Ben kocaman adamm..."
"Ama eer srrmz bakasna sylersem..."
"Ama eer srrmz bakasna sylersem..." dedim gzlerimi ksp, sesime esrarengiz bir hava vermeye alarak. Oysa o artk glmyordu. Gzlerinin karanlnda incecik, simsiyah iki su ylan
gm ltlar saarak kvnla kvrla kayd.
"... Allah da beni bit yapsn! En kocamanndan!" dedi Su kelimelerin stne basa basa.
"... Allah da beni bit yapsn!" dedim kelimelerin stne basa basa. "En kocamanndan!"
Yerimden frladm. Gzlerimi alatmp, st dilerimi vampir
gibi alt dudama bastrarak; enemi ileri doru kartp, salarm
diken diken, alnm kr kr yaparak; burun deliklerimi kocaman
ap, kalarm bir aa bir yukar oynatarak, suratma olabildiince korkun bir ifade takndm. Daha nce hi bit taklidi yapmaya
kalkmamtm. Meer ne zormu! Bitlerin suratlarnn neye benzediini tahmin edemiyordum. Aslnda bitlerin suratlar olup olmadn bile bilmiyordum. Bitler hakkndaki tektk fikirlerimden biri,
sadece uzaktan ve hep uzaktan seildikleri, yakndan neye benzediklerinin pek bilinmediiydi. Bir ey daha: bitlerin gzle seileme340
6 N U M A R A : M E T N E T N LE K A R I S I N A D Y A
"Sana Tanr'dan midini kesmemeni sylemitim Loretta. Artk hafzana kavutuuna gre, mutlu olmalsn kzm. Mutlu olmay o kadar ok hak ediyorsun ki," dedi stanne, taburcu edilecei mjdesini alan gen kadna.
"Ne tuhaf," diyerek glmsedi beriki, batman batman filiz farla belirginletirdii yeil gzlerini iri iri aarak. "Eskiden tek istediim gemiimi hatrlayabilmekti. Ama imdi gemiten kurtulmak istiyorum. Artk yeni bir hayata balayacam stanne. Sizleri
hi terk etmeyeceim bundan byle."
"Bak grdn m, Loretta bizi hi terk etmeyecekmi bundan
byle," dedi Kars Nadya elinde evirip durduu kavanozun iinde debelenen bcee. "Ama sen Blattella Germanica, sen bizi terk
edersin, deil mi?"
Getiimiz yzyln sonlarnda, puslu, kasvetli bir gnde, amurlu, pis bir sokan orta yerinde, Blatella Germanica olarak adlandrlan bu hamambcei trnn kitle halinde glerine tank
olan bir bilimadam, heyecanla rapor etmiti grdklerini. Srnn
neredeyse tamamna yakn diiydi ve Dr. Howard onlara rastlad
esnada, kardan karya gemeye hazrlanarak, yaadklar lokantay terk etmektelerdi. Yaklak saat srmt bceklerin g.
saat sonra, belirledikleri yeni mekna varm ve arabuk yerlemilerdi. Dr. Howard, dii hamambceklerinin lokantay niin terk etmi olabileceklerini sorgulamaya baladnda, pek de tatminkr bir
cevap bulamamt. Grld kadaryla, olaand hibir ey olmamt o gn lokantada. Keza, byk apta bir temizlik ya da ilalama filan da yaplmamt. Geriye tek bir etken kalyordu: kalabalk! Mizalar ve ihtiyalar gerei, kalabalk halinde yaamaktan
hazzetmeyen bu bcekler, balarna bir felaket gelmemesine ra342
343
Akam mutfakta, bir gn nceden kalma makarnay strken, paralanrcasna ald kapnn zili. Atm. Onu hi byle grmemitim.
"Belam buldum," diye inledi. Gzaltlarnda, i et krmzsna
alan ikin torbalar toplanm; gzlerinin feri ve cildinin canllyla beraber, gen yznn lts da kaybolmutu. Burnunun kenarlar siline siline tahri olmu, pul pul soyuluyordu. Baka bir
yzd bu. Ve Mavi Metres, tm benliiyle yznde ve yzyle var
olduu iin, o da baka biri olmutu. Makarnann snmasn beklerken ufak ufak takldm kadehi uzattm. Tiksintiyle buruturdu
suratn. Kendi tek yudum bile imedi rakmdan ama konumaya
balamadan nce, barda yarlamam bekledi.
"Akam gelecekti," dedi abuk abuk. "Haber gndermiti cep
telefonuyla. Patlcan ezmesi yaptm. erke tavuu yapacaktm esas
ama iimden gelmedi. Krgndm bir para. On gndr uramyordu. O yzden patlcan ezmesi yaptm. Onu da sever. erke tavuu
kadar deil ama sever gene de. Btn gn patlcan kzledim."
Hayretle baktm yzne. Ama o szlerini yadrgadm grmedi bile. Her an birileri kp da konuma sresinin dolduunu syleyecekmi gibi aceleyle, birbirinden manasz onlarca ayrnty didikleye didikleye nme yd tepeleme. Mdahale etmedim.
"Kalp krizi geirmi. Yolda gelirken kalp krizi geirmi," dedi
sofra ayrntlar anlatmaya son verebildiinde. "Hastaneden aradlar. Cep telefonunda grnen en son numara benimki diye, kars
zannetmilerdir herhalde."
"zldm..."
Epeydir mitle beklenen bir kararn menfi olduunu aklamm gibi katla katla alamaya balad ben byle deyince. Belki de
yeterince iten sylemediimi dnd. Haksz saylmaz. Hi yz
344
yze gelmediim, topu topu iki kez uzaktan grmekle notunu verdiim zeytinya tccar, grotesk bir tiplemeden ibaret benim iin;
gbei pantolonunun zerinden sarkan, yal ve kll bir rakip msveddesi. Ama kk sevgilimin haline zldm. ardm da. O kaba saba herife bylesine bal olabileceine ihtimal vermemitim
bunca zaman. Benimle birlikteyken adam ekitirmeye baylmas,
onun hakknda ileri geri sylenmeme ses karmayp, hakaretamiz
laflarm duymaktan zevk almas, neyi deitirir ki? O adama bal. Ve sandmdan ok daha baml. Salarn okadm. Serte itti
elimi.
"Anlamyorsun," dedi hrn bir sesle. "Benim suum. Zavall
sabaha kmazsa eer, bil ki benim yzmden." Boaznda bir trl kurtulamad bir klk taklym gibi zorla yutkundu. "Ben evliyaya gittim."
"N'aptn, n'aptn?"
"Gitmek denmez aslnda. Meryem soktu aklma. Evde birka ie muz likr kalmt. Ona verdim geenlerde. Ben imiyorum likrleri, o da ok seviyor. Bebek iin zararl olur mu diye konuuyorduk. Muhammet'in hamilelii kadar zor gemiyormu neyse ki.
Muhammet'ten nce erkek bebek kaybetmi Meryem. kisi l
domu, birini de 6 aylkken kaybetmi. Muhammet dounca, kz
gibi uzatmlar salarn. Bizim oralarda da vard bu det. Okula
balayncaya kadar hep kz gibi dolam ocuk..."
Merak ediyorum, kadnlarn meramlarn dosdoru anlatmalarna mni olan bir mekanizma filan m var beyinlerinde. Bu kadar ayrnt, bunca girizgh, i ie gemi emberler halinde giderek daralan ve bir trl sadede varamayan bunca hikye... Rakm tazeledim. Kocaman buzdolabmn bo raflarna baktm. Soda kalmam.
kp alabilirim.
"Dedi ki Meryem, okulda devaml hrpalanyormu Muhammet.
Ama son zamanlarda yle bi deimi ki. O psrk olan gitmi,
bambaka biri gelmi yerine. Artk dayak yemiyormu arkadalarndan. Mucize gibi."
Kardaki dinci bakkal henz kapatmam olmal. Cin satmaz,
tonik satar. Likr satmaz, likrl ikolata satar. Rak da satmaz haliyle. Ama soda satar.
345
"Bu ocuk nasl bu kadar deiti diye konuuyorduk. Durdu durdu, 'ben evliyaya adakta bulunmutum,' dedi Meryem. 'Hangi evliyaya?' diye sordum. 'Kartrma orasn,' dedi. 'Senin de bir dilein
varsa, sen de dile. Eer tutarsa, o zaman sylerim hangisi olduunu.' Temiz bir earp istedi benden. ine de dileimi yazdm. Hdrellez mektubu gibi katladm, verdim."
Vazgetim. Bu hikye bittiinde dinci bakkal dkkn oktan
kapatm, yedinci uykusuna dalm olur. Suyla idare edeceiz mecburen.
"Dedi ki 'dilein karsa ne l. Benden sana armaan olur. Bunca muz likr verdin. Yok eer kmazsa, kimsenin ruhu duymaz.
Astmzla kalrz.' Byle dedi ite. Ya da o byle demedi de, ben
byle dndm galiba. Hatrlamyorum ki imdi."
Bi eye benzemedi. Sodadan sonra suyla ho olmuyor bu meret.
"Hdrellez kd gibi bktm katladm. 'u durumdan kurtulaym' diye yazdm. Yoksa 'u adamdan kurtulaym' diye mi yazdm,
bir hatrlasam. Her ey birbirine kart. Ben ne dedim, evliya ne anlad? Adam gidiyor benim yzmden."
Duyduklarm o kadar samayd ki, bunlara sahiden inanyor olabileceine ihtimal vermedim. Yok eer inanyorsa, bundan dolay
ekebilecei acy da, dorusu fazlaca nemsemedim. Byledir nk. Bir insann acsn yrekten paylaabilmemiz iin, bizimle ayn
hakikati paylayor olmas gerekir ncelikle. Eften pften oyuncann zmbrts krld diye alayan ocuu pplarken, kadidi kt halde kendini hl kilolu sand iin bunalma giren anoreksi
hastasna yemin billah iko olmadn sylerken, epi topu iki haftadr beraber olduu be para etmez bir kadn tarafndan aldatld
iin hayata ksen can cier dostumuzun hezeyanlarn sineye ekerken, bir sabah ak duran penceresinden ban uzatan bir gvercin
ruhunu ald diye meydandaki tm gvercinleri tek tek yakalayp
azlarndan ieri bakmaya kalkan akl hastasn doktoru gelinceye
kadar oyalarken... yanbalarnda dikilir ama aclarna fersah fersah
teden bakarz. Byle basit bir ey iin gzya dken ocuk, hakikatten bu kadar uzakta kamp kuran anoreksik, yle biri iin zlmeye demeyeceini gremeyen bedbaht dost, zavall gvercinlerin soyut ruhlara deil, somut buday tanelerine tklerini idrak et346
mekten aciz deli... ilgi ya da merhamet, teselli ya da dayanma bekleyebilirler bizden. Alrlar da muhtemelen. tiraz etmeksizin yapabiliriz bunlar. Ac ektikleri iin samalayp, samaladklarndan
tr nasl ac ektiklerini grdke, iten bir yaknlk duyabiliriz
onlara. Sevgi dahi bekleyebilirler bizden. Yeter ki, aclarn paylamamz beklemesinler.
347
1 0NUMARA:M A D A MTEYZEV ES U
27 derece oda scakl ve % 65 nem orannda ev sinekleri, 1-2 gn yumurta, 8-10 gn larva, 9-10 gn de pupa aamasnda geirir. Benzer artlarda yaplan bir laboratuvar aratrmasnda, erkek
sinek nfusunun %50'sinin ilk 14 gn, dii sinek nfusunun %50'sinin ise ilk 24 gn iinde ld gzlenmitir.
27 derece oda scakl ve % 36-40 aras nem orannda hamambcekleri, sineklerden ok daha direnlidir. Bylesi ortamlarda, hibir ey yemeden ve imeden 20 gn dayanabilirler. Sadece su ierek 35 gn hayatta kalabilirler. Ayn nem ve scaklk artlarnda braklan yumurtalar 27-30 gn arasnda alr. kan yavrular 5-10
defa deri deitirdikten sonra ergin olurlar. Erginler, yaklak olarak 6-12 ay yaayabilirler. Sonra, onlar da lr. rr ve ayrr, paralanr ve dalr, kendileri olmaktan kar ve baka baka eylere
karrlar.
Besinlerin de, tpk sinekler ve hamambcekleri gibi bir mr
vardr. Kuru ve serin yerde pastrize st 1 sene, fstkl tahin helva
2 sene, tarnl diyet biskvi 2 sene, granl kahve 2 sene, frambuazl sakz 10-12 ay, patlam pirinli stl ikolata 1 sene, ton bal
konservesi 4 sene, kutu kola 6 ay, peynir aramal msr erezi 6 ay
yaar. Buzdolabna konduu takdirde, dilimlenmi mezgit bir buuk
hafta, kutuda ayran 7 gn, mozzarella bir buuk ay, paketlenmi tavuk ise 12-14 gn hayatta kalr. Bu srenin sonunda, onlar da balar lmeye. rr ve ayrr, paralanr ve dalr, kendileri olmaktan kar ve baka baka eylere karrlar. ay ya da ttn, buday
veya peynir, bir kez miadlarn doldurunca, bcek, bit veya kurtuk
retmeye balarlar bekletildikleri kaplarn kovuunda. Elbiseler gvelenir, mobilyalar kurtlanr, tahllar knkanatllarn istilasna urar.
Hamambcekleri de gelir byle yerlere. Onlar zaten her yerdedir.
348
Nesnelerin de, tpk sinekler ve hamambcekleri ve besinler gibi bir yaam emberi vardr. Ortalamaya vurduumuzda bebekken
giyilen tulum 1-2 ay, ocukken edinilen pilli tren 1 saat-1 yl, ergenlikte tutulan gnlkler 30-60 gn, zevksiz bir akrabann hediye
ettii kazak 10 saniye, sigaray brakma hevesiyle satn alnp, temizlemesinin ne denli zahmetli olduu sonradan anlalan bir pipo
2-6 iim, bir yazc kartuu 15 gn-3 ay, bir tren bileti 1-20 saat, sarho kafayla severek edinilip, aylnca gze o kadar da sevimli grnmeyen cicili bicili ss eyas 1 uzun gece yaar. Derken, onlar
da lr. lr ve atlrlar: ya bir kenara, ya da pe.
Uyand andan, uyuduu ana kadar srekli bir eyler atarak geirir gnn ehirde yaayanlar. Haftalara, aylara, yllara vurduumuzda, hatr saylr bir p tepesi ykselir her birinin arkasnda. Ve
tpk sinekler ve hamambcekleri ve besinler ve nesneler gibi, insanlarn da bir miad vardr. Ortalama yaam sresi erkekler iin 65,
kadnlar iin 70'tir. Sonra, malum son gelir ve onlar da lr. rr
ve ayrr, paralanr ve dalr, kendileri olmaktan kar ve baka
baka eylere karrlar. Ama eer lmeye ramak kala, hatralarmz
yerine, imdiye dein attklarmz olsayd bir film eridi gibi geip
giden gzmzn nnden, fazladan uzatabilirdik mrmz.
***
Madam Teyze, bundan yirmi be sene evvel kocasn bir kazada yitirip, Bonbon Palas'n 10 numaral dairesine tek bana yerletiinde, bakalarna ait eyalarla karlamt burada. Sahiplerini yitirmi, son kullanma tarihlerini geirmi, yz seksen bir adet eya...
Fransa'daki evsahibesinden gelen mektup bu eyalardan diledii gibi ve istedii ekilde kurtulabileceini syledii halde bir tekini bile atmak ya da elinden karmak gelmemiti iinden. Kzmamt
mektubu okuduunda. Daha nce kzmt oysa... ve ok daha nce... Gen kzlnda annesi romanlarn, gnlklerini attnda ve
yllar sonra, aniden yitirdii einin fotoraflar kardei tarafndan
ee dosta datldnda urad hakszl hatrlamt; urad
hakszl ve kapld kzgnl. Kzmyordu artk. Belki gemite kendi eyalarna sahip kamamt ama bundan byle sebatkr
349
bir emaneti gibi gz kulak olacakt bakalarnn eyalarna. nk artk, ne vaktiyle istemeden yitirdii eyalarn aslnda kendisine
ait olduuna inanyordu, ne de imdi istemeden edindiklerinin aslnda bakasna ait olduuna.
... kaldrp atmak da, mlk edinmeye almak da, kendilerini eyalarnn sahibi zannedenlere mahsustur. Oysa sahipleri deil, sadece hikyeleri vardr eyalarn. Ve zaman zaman bu hikyeler, onlara bulaan insanlara sahip olur...
350
10NUMARA:MADAMTEYZEVEPLER
Dersten sonra Ethel bal rengi bir Cherokee ile beni almaya geldi.
Arabam fakltenin park yerinde brakp, yeni oyunca ile devam
ettik yola. Konuas yok gibiydi. Ama trafik kilitlenince zld dili. nne bakmasn tercih ederdim. Gn getike ktleiyor srcl. niversite projesinde geldikleri son aamay anlatrken, ilk
balardaki heyecann yitirdiini fark ettim. Ya bu i bsbtn yatm, ya da Ethel aradan ekilmeye karar vermi olmal. Sormadm.
Bugn deilse yarn, her eyi olduu gibi anlatr nasl olsa.
"Ee, syle bakalm. Kaklar apartmannda hayat nasl gidiyor?"
dedi elli dakika trafikte debelendikten sonra, nceden ayrlm masaya nihayet kurulduumuzda. Tam istediim gibi. En dipte, cam
kenan. Ben srtm dnerek oturdum lokantaya, Ethel de yzn.
Geleni gideni grmek istiyor belli. Grsn bakalm.
"Sorma. Her taraf bcek bast."
"Hadi ya, bcekler de elenceye geliyor demek ki. Ne ansl
adamsn! Amma matrak yere dtn. Apartman deil, tmarhane."
"Abartma," dedim. "Belki bundan nce oturduum apartman da
buradan farkszd ama ruhum bile duymad Allah bilir. imdi tek
fark Bonbon Palas'taki insanlara kar ilgisiz olmamam."
"Ya evet. zellikle ilerinden biriyle ok ilgilisin," dedi gecenin
ilk sigarasn yasemin azlna takp, pepee duman halkasn
bana doru gnderirken.
Duymazdan geldim. Bu akam Ethel'le dalamaya niyetim yok.
Ama sarlm daha beter kkrtt onu.
"Sen o kadnla yapamazsn eker. Neden biliyor musun? Ahlaki
bir sebepten tr deil. Vitrin yznden. imdi sorun yok. Eve kapanp yiyiiyorsunuz, keyifler gcr. Ama sonra ne olacak? Bakalarnn iine kabilecek misin onunla? Yirmi iki yanda, lise bir351
den terk, inanl imanl ama bir o kadar da ahlaksz, kararsz, ne yardan ne serden geerim kk sevgilini koluna takp dolatrabilecek misin? Senin kadar kafas net bir adam, onun kadar kafas kark bir kk hanmla yapabilir mi sanyorsun?"
Cevap yetitirmedim. Ne dediyse glp getim. Bir sre sonra skld benimle uramaktan. kimizin de pek tad yok bu akam. Kark meyva taban beklerken, yan masalarda oturanlar hakknda
tahminler yaparak, birbirimize verebileceimiz zararlar asgari dzeyde tuttuk. Ama anlalan Ethel esas srprizini sona saklamt.
"Bak eker, bunu benden duyman istemezdim. Geri, belki de
benden duyman daha iyi. Zehirini bana aktmayacaksn da kime
aktacaksn? Her neyse, soyut yorumlan sona saklayalm. nce somut veriler! Bomba haber u: Ayin evleniyor!"
Demindenberi masamza vey evlat muamelesi yapan ablak
ehreli albino garsonun hatas, olabilecek en yanl zamanlamayla
henz bitmemi tabam deitirmeye kalkmas oldu. Bu tr yerlerde habire sorun karp, ona buna atan tiplerden deilim. Ama
tabamn ben sylemedike deitirilmesinden nefret ederim. Garsonlar buna ihtimal bile vermek istemeseler de, yediklerinin artklaryla oynamay seven birtakm insanlar da yayor bu ehirde.
Utanlacak bir ey yapmm gibi bitirdiim baln klnn derhal nmden kaldrlmasna dayanamyorum. Bana kalsa, masadan
kalkana kadar kopmam tabamdan. Balanglarn plerini ara scaklarnkilerle kantnp, tm bir akam bunlan trtklayabilirim. Scaklar yediim taban yana, sosuna, tuzuna, baharatna meyva
dilimlerimin bulanmasndan en ufak bir rahatszlk duymadm gibi, oturup bunlarla tatl eki kompozisyonlar yaparm bazen. Houma giderse yerim, gitmezse pi ederim bu nihai karm. Ethel bilir bu huyumu. Karmaz. Garsonlar bilmez. Karrlar.
"Kusura bakmayn. Karsndan yeni boand da," dedi Ethel, niin terslendiini anlayamadan, st iziklerle dolu beyaz bir tabakla omuzumun stnde dikilen garsona. Adam bu szdeki alaycl
sezip, glmsemek iin iki yana yayd solgun dudaklarn. Ama ayn anda, ne olur ne olmaz temkinli olma gerei hissettiinden, dudak hareketlerini bastrarak, yars glen yans alayan bir maske
gibi asl kald tepemde.
352
"Buyrun, benim tabam deitirebilirsiniz. Ben normalim," diye srtt Ethel. Artk bu kadar srdalk teklifine yenik den garson da onunla birlikte srtt kirli taba nnden alrken.
"Bana sorarsan herif kazmann teki," diyerek omuzlarn silkti
Ethel tekrar babaa kaldmzda. Garsondan bahsettiini sandm
bir an. Oysa o kald yerden devam ediyordu. "Gayet iyi niyetli,
hatta saftirik bir kazma. Ama kazma ite son tahlilde. Uysal, evcil
ve tabii, evcimen. Snrlar o kadar belli ki. Drt ke hudut boyu.
ki adm atsan, tak duvara tosluyorsun. Herifte gdm hayat parlts bulmak iin, yle gemie doru yedi kat kazman gerekiyor. Hani ocukluunda filan, onun da bir cokusu vard herhalde. O zaman da petrol metrol arama, iki damla tutku ya kar ya kmaz dibinden. Tipini merak edersin sen imdi!" dedi elimi tutarak. "yle tarif edeyim: senin yannda yal bir porsuk gibi kalr."
Ayin yal bir porsukla evlenecek demek. Tarator sosu yaylm
tabamn kenarna bir dilim kavun aldm.
"Dilek olan kstebek miydi, porsuk mu?" dedi Ethel. Elini ekti. Parltl ivit mavisine boyad trnaklarnn izi kt bileime.
"Porsuu morsuu bilmem ama bu adamcaz sahiden irkin. Ayin deneme yanlma yntemini kullanyor senin anlayacan. Bir
kez az yand ya, yakkl jnlerden uzak duruyor artk."
kta daha bir gvenle oturdum yanna. Ayk haline kyasla,
ikiliyken daha dikkatli kullanr arabay. Kazasz belasz Bonbon
Palas'a kadar getirdi beni. Karanlk sokakta bal rengi yarak bast
gitti.
Nihayet arkadaki srgnn ekildiini duydum. Sevimsiz bir yavalkla ald kap. Mavi Metres karmdayd. Kestane gzleri fersiz, hissiz, sevgisiz bakt yzme. yi ya da kt tek kelime etmeden arkasn dnd, ayaklarn srye srye salona gitti. Aldrmadm. Davranlar ne kadar tuhafsa, o kadar iyiydi benim kafam da.
Televizyonu atm. Hi konumadan seyretmeye baladk. Tal prltl arabi kostmnden akta kalan yerlerini yaldzlara bulam
bir sanat mzii arkcs, yaadklarn anlatyordu mikrofona. Kayak tatilinde ayan krm ama konser biletlerinin iptal edilmesine gnl raz olmad iin, all ayayla kmt hayranlarnn
karsna. Yannda duran doktoru zaman zaman sze karp, onun
adna cevap veriyordu gazetecilerin kuliste sorduu sorulara.
"lm," dedi Mavi Metres.
Bo bo baktm yzne. Kimden bahsettiini kavrayamadm hemen. Kendiliinden ekrana kayd baklarm. imdi gzme daha
bir solgun grnen arkc, parmak ulanna kondurduu pc,
fleyerek kameraya gnderdi. Televizyonu kapattm. Ne diyeceimi bilemeden, Mavi Metres'in yanma oturdum. Elini tuttum. Elimi
tutmad. Yatmaya gitti. ok sakindi. Fazla sakindi.
Salonda birka dakika tek bama oturup, kafam toplamaya altm. Bu akam fazla imediimi sanyordum. Ama imiim ite.
Hantal bir uyuukluk km hareketlerimin zerine. Hzl dnemiyor, abuk davranamyordum. Kk sevgilimi nasl teselli edeceimi bilemediim gibi, ne znt, ne aknlk, herhangi bir ey
hissetmiyordum. Tek istediim evime gidip szmakt ve yapmam
gereken her eyi, bir uyku boyu sonrasna brakmak.
Gene de ayaa kalkmay baardmda, kapya deil, yatak odasna yneldim. Karanlkta, uyuyup uyumadn anlayabilmek iin
tm seslere kulak kabartarak yanma uzandm. Uyankt. "Atlatamam krizi," dedi fsltyla. "Sabaha kar te lm." Yanaklarna
dokundum: kuru. Alamyordu. Yanna sokuldum. Ne itti, ne de
karlk verdi. Bo bir uval gibi yatmay srdrd. Hkt yatak. Sarldk. Uyumuum.
Gece susuzluktan yanarak uyandm. Salondaki masann zerinde duran pet ieyi yarlayp, banyoya gittim uyku sersemi. amar makinesinin zerinde, cam bir ayaklk iinde duran kokulu sa354
355
stanbul'da ilk p arabalar ve p tekilat 1868'de balad almaya. Onlardan evvel, plk subasnn denetiminde alan
Arayc Esnaf sorumluydu ayn iten. Eski zamanlann arayclar,
tpk yeni zamanlann pleri gibi, sakinlerinin bsbtn kurtulmak istediklerinden, ksmen de olsa kurtarmakla ykmlyd ehri ehiri. Ama ite bunu nasl yaptklanna gelince mesele, bileylenmi bir fark vard onlarla selefleri arasnda. Arayc esnafnn, atlacaklar toplamalanndaki esas gaye, atlmayacaklar bulmakt topladklarnn iinde. Sokaklardan topladklan eri p, sprnty
pislii mezbelelere atmadan evvel, zembilleriyle deniz kysna tar ve orada, boaltp kartrmak, didikleyip ykamak suretiyle, defalarca elden geirirlerdi. Bakr levhalar, demir ubuklar, bklmemi iviler, eprimemi kumalar, kararmam gmler, kymeti bilinmemi hediyeler ve hatta anslan yaver gittii zamanlarda, ykte hafif, pahada ar mcevherler dahi bulduklar olurdu.
Yangn yerlerine de giderlerdi sklkla. Yangnlar ehri stanbul'
da ne vakit bir ev kl olsa, arayc esnaf kaldnrd molozlan belli
bir mddet sonunda. Tpk plerden olduu gibi, kllerden kanlar da onlar toplard. Toplar ve ayklard arayclar. pler ise
toplar ve atar. Atlan plerin toplanmas gerektiinin idrakyla deil, toplanan plerin atlmas gerektiinin idrakyla balad ehir
modernlemeye.
Madam Teyze'ye gelince, o, Arayclardand. Atlmayacaklar
anyordu plerde. Bulamad olmamt imdiye dein.
356
10NUMARA:MADAMTEYZEVEPLER
Blk prk uykuya ramen, erken kalktm bu sabah. Alnna yapm salar ekerken, hafife kprdand Mavi Metres. Braktm
uyusun. Bir sigara yakp, mutfaa getim. Her zamanki gibi tka basa yiyecekle doldurmu buzdolabn. Hepsi de zeytinya tccarnn
sevecei trden. Kahvalt hazrlamaya koyuldum. Ayin'le iyi gnlerimizde adamakll almtm haftasonlan ge kalkp, uzadka
uzayan miskin kahvaltlar etmeye. imdi herhalde o yal porsuu
da altryordur kendi temposuna. Adam Ethel'in dedii gibiyse
eer, onunla muhakkak karlamalym. Bir ey olmasn umduumdan deil. Ama gene de beni grsn isterim. indeki aalk
kompleksinin fitilini tututurabilirim tipimle. Hatta mini minnack
bir phe biti drmeyi bile baarabilirim zihnine. Evlenecei kadnn bir gn tekrar eski kocasna dnebilecei ihtimalinin sirkelerini kafasndan ayklamakla urasn dursun sonra.
Baktm angrtlarma uyanm Mavi Metres. Ebruli alna sarnarak dikilirken mutfak kapsnda, benzi hl sar, gzaltlan gene
yle torba torba olsa da, daha iyi grnyordu dne nazaran.
"Umarm hl kendini sulamyorsundur," dedim ayn doldururken.
Suluyor. Ben de onu suluyorum. Onu ve kendi bodur kainatlarnn tanrlna soyunan herkesi. Birinin ktln tm benlikleriyle isteyip de, bunun iin hibir ey yapmadklar ve yapamayacaklar besbelli olduu halde, hasbelkader dileklerinin gerekletiini grnce, bu durumdan, tesadflere deil de, kendilerine pay karmalarna akl sr erdiremiyorum. inden kamadklar, dilerini geiremedikleri, deitirmek iin parmaklarn dahi oynatmadklar, oktan kangren olmu meselelerini ve uradklar tekmil hakszlklar, bir yandan, her trl ktlkten arndrdklar yekpare bir
357
"Niye yalan syledin?" dedi kurmaya altm kprlerin zerinden ararak kefaret arzusuyla yanp tutuan baklarn.
"Evliya meselesini kastediyorsan, yalan sylemi saymyorum
kendimi. Tek istediim apartman u berbat kokudan kurtarmakt.
p atanlar tedirgin etmek istedim o kadar. Herhangi birinin kp
da, yle bir yazy ciddiye alabilecei aklmn ucundan bile gemedi."
Yz bulutland. Gene gmlyor o dikenli sessizliine. Son bir
hamlede bulundum onu tekrar kazanabilmek iin.
"Gene de eer koku sandmz gibi dardan geliyor olsayd,
belki ie yarard yazdm yaz. Ama pleri yanl yerde aramz bunca zaman. Meer koku buradan geliyormu, apartmann
iinden."
e yarad. Daha az nefret, daha byk bir ilgiyle bakyor imdi. Demindenberi elini srmedii kahvalt taban nne iteledim.
atal eline almas su serpti iime. Toy bir sevin duydum birden.
Yaptm omletin tadna bakacak. Benimle gene seviecek.
"pbamz aklyorum. Sk dur!" dedim. Sesimden salan sevin kulam trmalad bir an. Umursamadm. "10 numara.
Saygdeer dul komumuz."
"Madam Teyze mi?" diye fsldad Mavi Metres. "Hayatta inanmam. Yanln var. Yapmaz yle ey."
"Yapm gzelim. Evini azna kadar p doldurmu."
"Nerden biliyorsun?" dedi kestane gzlerini ksarak.
"Bo ver nerden bildiimi. Doru sylyorum. Allah bilir evini
bcek basmasnn sebebi de odur." Bunu daha nce dnmemitim. Ama birdenbire, blk prk hadiseler birbirine baland zihnimde.
"Sana inanmyorum. Artk sylediin hibir eye inanmam," dedi ataln brakp.
"yle mi?" dedim bozulduumu saklamaya lzum grmeden.
"Peki ya sana ispatlarsam."
359
10NUMARA:MADAMTEYZEVEPLER
"Byk bir parti verelim stanne. Herkesi aralm. Dmanlarmz bile," diye haykrd Loretta, kliniin kapsnda ptr ptr sevin
gzyalar dken vefakr ihtiyarn kollarndan syrldnda. Uzun
zamandr onu tedavi etmek iin abalayan ve artk nihayet kim olduunu hatrlayabildii gen kocas da yanbandayd. kisi birlikte onlar bekleyen arabaya binmeden evvel, dnp ayn anda el salladlar durmadan alayan stanne ile durmadan glmseyen klinik
personeline.
Pis kokulu kehribar antann iini son kez gzden geirip, fermuarn ekti. Televizyonu kapatt. antann iini boaltrken kard Karagz kuklalar sitemle baktlar atldklar keden. Baka
bir bavul alabilirdi geri; ama nedense bunu istemiti. Gidiyordu.
Dormanz sona ermiti.
Tpk bcekler gibi, insanlarn da birer ekolojik potenzleri vardr: yani dayanabilirlik snrlar. Bu snrlar iinde karlatklan
kt evre koullarna yaam ilevlerini snrlamak suretiyle tepki
gsterirler. Bylece, vcutlarndaki mekanizmalar her zamankinden az ya da farkl altrr ve bu sayede, metabolizmalarn maruz
kaldklar yeni duruma gre ayarlarlar. Bylesi bir konsekutiv dormanz hali, belli bir yaam emberi iinde herhangi bir zamanda ve
herhangi bir evrede ortaya kabilecei gibi, defalarca kez tekrarlanabilir de. rnein, baz bcek trleri k mevsimini, yumurta halinde deiik larva evrelerinde geirerek atlatrlar. Souk havalan
savncaya kadar, deiimlerini durdurmak yahut yavalatmak suretiyle, madde deiimlerini sfra indirirler. Ne var ki, uzun vadede
gelimenin devam edebilmesi iin bu durgunluk evresinin ok ge
olmadan sona ermesi gereklidir. Zira, evre koullannn uygun olmama durumu haddinden fazla uzun srerse, bceklerin metaboliz360
361
88 NUMARA: B O N B O N PALAS
alnl, kafas takkeli, yalca bir adam dnp, honutsuz bir nazarla
nce sokan ortasndaki kamyoneti, sonra da kamyonet srcsn szd. Grdklerinden memnun kalmam olacak ki, suratn daha da beter ekiterek, ocuklarn n birden kendine doru ekti.
Hakszlk ztrk aldrmamaya alarak, kararl admlarla dald
kalabaln arasna. nsanlar iteleye iteleye apartmana yaklap tabelay okumay baardnda, doru adrese gelmi olduunu grd.
Kapnn kenarnda, st ste dizili zillerin arasna sktrlm bir
kartviziti kartp, yerine kendininkilerden birini koyduktan sonra,
ofr koltuuna atlayp, geri vitese takt kamyonetini. Ayn anda bir
kafa uzand ieri.
"Bir tek bununla m geldiniz? Yetmez ki," dedi boynundan aasna leopar desenli muamba bir nlk balanm sarn bir kadn a a bakarak. "ki kamyon gndereceklerdi hani. ki kamyon bile zor alr bunca p."
Hakszlk ztrk bir yandan kadnn ne dediini zmeye alp, bir yandan da iki ayr utan sokaa dalan kamyonlarn arasnda manevra yapaym derken, direksiyon hkimiyetini yitiriverdi.
363
1 0NUMARA:M A D A MT E Y Z EV E P L E R
364
10NUMARA:MADAMTEYZEVEPLER
O gn konutuumuz her eyi sk sk dnyor, kelimesi kelimesine hatrlyorum. Sonrasnda olanlara gelince, onlan aklmdan tamamen kartabilmeyi tercih ederdim, ya da hi olmazsa nadiren hatrlamay. Ama Su'nun bedduas ksmen de olsa tutmu olmal. Zaman getike, vcudum deilse bile, hafzam bir bite dnyor.
Hafzam, besili bir bit gibi smsk kenetlenmi kafama, dncelerimin arasnda geziniyor. Ben hep ayn dehetengiz ihtimalle bouurken, o srekli biraz daha g kazanp, gnbegn semiriyor. Hafzamn bcr bcr sesler kartarak kafamn kh zerinde, kh iinde yrdn ve bulduu her kuytuya yumurtalarn braktn
kuruyorum. Binlerce kk, lanetli, arsz mahlk, bana ramen benimle besleniyor. Saylaryla birlikte itahlan da katlanarak artyor.
Gn iinde deiik saatlerde ackp ackp etime dilerini geirdiklerinde, bam, binlerce toplu ine batrlm gibi szlaya szlaya
uyuuyor. Bundan kimseye bahsetmiyorum. Bakalarnn yanndayken olduum insana katlanamadn iin, mmkn olduunca yalnz kalmaya alyor ve hep ayn kmaz sorulara cevap aryorum.
Eer duvara o samasapan yazy yazmam, dilimi tutmu olsaydm, eer bunca gvendiim zekm kendi hayrma attm bir
admn baka bir insana ne kadar zarar verebileceini grmek iin
de kullansaydm, gene de bunlar olur muydu? Eer Bonbon Palas'a
hi gelmemi ve bu insanlara bulamam ya da srlarm renmemi olsaydm eer mrmde bir kez olsun, her zamanki ben deil
de farkl biri olmay baarsaydm, gene de ayn dnemelerden dne dne akar myd bu hikye ayn melun sona doru? ki farkl cevabm var. Birini aklm, dierini yreim fsldyor. "Merak etme!
Sen olmasan da yaanrd bu felaket, er ya da ge," diyor aklm.
"Zannettiin kadar nemli deilsin, ne de korktuun kadar fesat.
365
Zaten ha senin yznden olmu, ha baka bir sebepten... sonu ayn olduktan sonra ne fark eder? ini rahatlatacaksa, Fortuna da diyebilirsin buna. Hem Fortuna'dan baka neyle aklanabilir ki, her
srrn, eninde sonunda onu gammazlayacak olann eline gemesi?"
Avunuyorum. arabuk ve bsbtn inanmak istiyorum aklmn
hakllna. Ondan yana olduumu bilmenin rahatlyla devam ediyor konumaya: "Mesele ne bitmez tkenmez zaaflarn, ne de delik
deik iraden. Houna gitse de gitmese de, sen deilsin olmaz olur
eden." Hakaretamiz bir teselli var aklmn sylediklerinde. "nsan
denilen mahlk, alabildiine basit ve acizdir bir yanyla. Sebep olduu sonulardan ziyade, tesadfler damgasn vurur hayatna," diyor. "Bylesine aresizken ben beer, yaptklarndan dolay nereye
kadar sulanabilir?" Alaldka aklanyorum.
Derhal itiraz ediyor yreim. "Fortuna diye bir ey gerekten
varsa bile, hani pheliydi kaltakl? Hani btn zaferleri kendimize mal edip, bamza gelen tm ktlkleri de, doast bir kadns kudretin kahpeliklerinden bilmeyi det edinmitik? Hani insan
kof bir batl inanca sarlmak yerine, kendi hayatnn biricik faili olduunu peinen kabul etmeliydi?" vg dolu bir itham var yreimin sylediklerinde. "nsan denilen mahlk, alabildiine karmak
ve kabiliyetlidir bir yanyla. Tesadf sandklarmz, bizzat sebep olduumuz sonulara mim koyar yalnzca," diyor. "Bylesine muktedirken erefi mahlkat, yaptklarndan dolay nereye kadar mazur
grlebilir?" Yceldike karalanyorum.
Eskisinden daha ok imiyorum. Ama eskisinden daha ok uyuyorum bu aralar. Huzursuzluum arttka uykuya snyor; sonlarn hatrlayamadm ryalardan daha da huzursuz uyanyorum. Gitsem de kalsam da fark etmiyor artk. Ne kadar uzaklasam da, 10
numaral daireden yaylan kokunun menzilinden kamayacam.
Her uyanmda, biraz daha palazlanm oluyor, daha da ekimi.
Hayatta hibir koku bunun kadar aulu olamaz, plerinki bile.
Komularn konumalarn dinliyorum. Kapsn kracaklar. Kapsn krdklarnda burada olmak istemiyorum.
366
B o y a r ile Aii
367
10NUMARA:MADAMTEYZEVEPLER
Eve girmesiyle kendini kanapeye srt st atarak derin bir soluk almas bir oldu. Bunca zamandr intiharn ne menem bir ey olduunu ylmadan dnp, habire konuuyordu ama ite o yal kadn
bunu muhtemelen onun kadar tasarlamad, belki de son ana kadar
aklndan dahi geirmedii halde, ok daha abuk yapmt. Tekrar
ayaa kalktnda, bugn tank olduklanndan sonra yapt dokuz
tespiti kk kk ktlara yazarak, tavanda bulabildii boluklara yaptrd. Dokuzuncu kda da bir yer bulduunda, bir daha
bu konular zihninde evirip evirmemeye, artk intihar dillendirmemeye kesinkes karar vermiti. nk:
1. Tpk medeniyetler gibi, intiharlarn da bir Dousu ve Bats
vardr.
2. Yaamn illa ki aklclkla anlamlandrmaya, geen her gnn bir ncekinden daha te klmaya odaklanm ilerlemeci zihniyet,
intiharn da muhakkak ince ince tartarak, sistematik inkrla temellendirme gerei duyar. Byleleri, nerede yayor olurlarsa olsunlar,
Bat'da intihar eder.
3. Erken-orta, orta ve ge-orta yatakilerin intiharlar ekseriya
bu corafyaya denk der.
4. Bat'da intihar edenlerin yaknlar, onlarn niin byle bir ey
yaptklarna dair tatminkr bir aklama bulmadan huzura eremeyeceklerinden, ayn mant tersten izleyerek sebep-sonu analizi yapmaya gerek duyarlar.
5. Bir de, nceden ayrntlandrlmadan, kyasya anlamlandrlmadan, en son anda, olmadk zamanda intihar edenler de vardr.
Byleleri, nerede yayor olurlarsa olsunlar, Dou'da intihar eder.
6. Yallar ve ocuklar, ekseriya Dou'da intihar eder.
368
7. Zaten-lme-bunca-yakn olan yallar ile oysa-lme-buncauzak olan ocuklarn intiharlar kadar kafa kartrc bir ey yoktur.
8. Dou'daki intiharlar, Bat'daki intiharlarn aksine, bir esrardr
znde.
9. Esrar, anlamlandrlmamaldr.
369
10NUMARA:MADAMTEYZEVEPLER
371
uuru Yoktur" yazyordu Kutepe'de. "evreye p Brakp insanlara Saygszlk Etmeyelim" yazyordu gene ayn semtte, drt yol
azna aklm teneke bir levhann zerinde. teki p yazlarnn
aksine, inci gibi harflerle zene bezene yazlmt harfleri. Ve Balat'ta arnn tam ortasndaki kadim kuyunun etrafnda "p dken
erefsizdir. Buras Hepimizin" yazyordu; rnektepe'de en ufak zelzelede tarumar olaca aikr bir evin duvarnda ise "Buraya p
Dken komularna Hakszlk Yapar". Fener Patrikhanesi'nin ziyaretilerini gene bir p yazs karlyordu uzaktan: "Buraya p
Dken erefsiz insan olur".
Yazlarn nemli bir ksm yarm braklmt. Kimi zamanla
anm gibiydi, kimiyse ta batan noksan yazlm. Buraya p yazyordu envai eit kede; gerisi gelmiyordu. Harbiye'de Papa
Roncalli Soka'nda, ilkokulun karsndaki duvardan dklmt
harfler: "Burya p Dken Eee Olu".
Dpedz tehdit ieren yazlarn says da hayli kabarkt. "Buraya p dken belasn bulur" ibaresi en sk tekrarlanand ilerinde.
Fatih'te ba Camii'nin yanndaki tarihi emenin iki yan da tehdit ykl p yazlaryla doluydu: "p Dkme Buraya/ Ban Girer Belaya". Ancak tehditler, beddualar ieren yazlar iinde en omu, bir kartona keeli kalemle yazlarak semtin ilek sokaklarndan
birinde duvara asland: "Buraya p Atann ocuu lsn".
Tehdit ya da hakaret ierenlerle beraber, alabildiine nazik bir
slupla yazlm olanlar da vard: "Ltfen p dkmeyiniz" ya da
"Buraya p dklmemesi rica olunur". Kaptanpaa lkokulu'nun
giriinde srtlan birbirine dnk iki tabela vard; biri ierideki rencilere hitaben yazlmt, dieriyse yoldan gelip geenlere: "Ltfen dardan Okulumuz Bahesine p Atmaynz". Asmalmescit
Soka'nn giriindeki inaat evreleyen tahtalarn zerinde vard
bir benzeri: "p dkmek yasaktr Please!" Ya da Meymenet Soka'nda: "Allahn Seven Buraya p Dkmesin Rica Olunur".
p yazlar iinde en sk grlen kelimeydi yasak. Ulah Saray'n evreleyen duvarlarda irikym harflerle kaznmt "p Atmak yasaktr". Keza Harbiye'de mehur bir terzinin yan cephesindeydi gayet ksa ve z: "Buraya p Yasak". Bir o kadar yaygnd
kesinlikle! kelimesi de. "p atmak kesinlikle yasaktr" yazyordu
373
SSK Okmeydan Eitim Hastanesi Polikliniklerimin devasa duvarnda, yoldan rahatlkla grlebilecek ekilde. Ve hemen ileride'p moloz dkmek yasak kesinlikle".
Hemen hemen hibir zaman isim ya da merci olmuyordu yazlarn altnda. Gene de kimi istisnalar yok deildi. Yazlan herhangi
bir otoriteyle perinleme gerei duyulduu aikr bu tr durumlarda, muhtann ismine rastlanyordu en fazla. "p dklmemesi rica
olunur. Tespit edildii takdirde ceza uygulanacaktr. Muhtar" yazyordu Mesnevihane sokanda. Belediyeler de kanyordu ie "buraya p dkenler hakknda belediye cezai ilem yapacaktr" tr
yazlarda. Bazen de mahalle sakinleri sahipleniyordu yazy Zeyrek'te grld gibi: "Buraya p Dkenin ve Araba Park Edenin
Allah Belasn Versin/ Mahalle Sakinleri".
Din ve imanla ilgili yazlar geliyordu ardndan. Moldovya prensi Dmtri Kantemir'in 1688-1710 arasnda yeniden ina ettirdii ve
imdi sadece kalntlar kalan saraynn etrafnda "Allah in p
Atmayn" yazyordu. zel Fener Rum lisesinin duvarlar gibi eitli camlern etraflar da benzer yazlarla doluydu silme "Dini ve
imam Olan Buraya p Atmaz" yazyordu, bilgisayar ktsyla
Kathane, Dumanl Sokak'ta ve "p atan arplsnlar" yz metre ilende. "Buraya p dkenin Allah belasn verir" yazyordu Kadky meydanna alan ara sokaklardan birinde. "p Atmayn Ltfen. Beddua ediyorlar" yazyordu Fatih'te zeri muhtarlk seimlerinin afleriyle kapl bir bahe duvarnda. Ayn blgede iki apartman arasnda kstrlm kadim bir mezarlk da nasibini almt p
yazlanndan. Mezarla bakan apartmann bir cephesi boydan boya
A L L A H N P A T M A Y I N " yazsyla kaplyd. Ve Cihangir'de tarihi bir emenin zerinde tandk bir yaz kt karmza: "Burada
yatr var. p Dkmeyin".
Beklenmedik bir dnemete, cinlerin meveret yeri tenha bir yokuta, sarnc atlak, tebessm buruk bir tarihi binada, taravetini
oktan ytnp, bir konak koanndan ibaret kalm kgir damaltlannda, az var dili yok kmaz sokaklarda, pislikten geilmeyen pazar meydanlarnda, ykk evlerin, kanl canl apartmanlarn, kara kuru resmi dairelerin, grn insan hasta eden hastanelerin souk
nevale okullarn, tannnn sararm haritasnda ismi bile gemeyen
374
ibadethanelerin cephelerinde, yeni ile eskinin i ie getii, stanbul'un kokusunun ulat her yerde karmza kyordu yazlar. On
binlerceydiler imdiden ve geceden sabaha oalyorlard durmadan. Katlanarak artyordu benim de elimdeki fotoraflar.
ok gemeden skld Ethel. Kayarcasna uzaklat plerden ve
benden. Tamamlanmadan bitmi bir proje olarak kaldm, her biri tamamlanmadan bitmi bir proje olarak kalan sevgililer ambarnda.
375
376
Ya sonra.
Her jeolojik devir bir hayvan grubuyla simgelenmitir. Yaadmz devir de bcek devridir
ve bcekler dier hayvan gruplarna belirli
olarak stnlk kurmulardr.
Prof. Dr. Ali Demirsoy,
Yaamn Temel Kurallar - Entomoloji, Cilt II
Dikey bir izgidir yalan. Bir gkdelen olabilir buras. Ya da dikey bir izgi boyunca, st ste ina edilmi evlerden mteekkil, alt iki kat mezarlk st yedi kat gkyz bir apartman. Dilediiniz
379
gibi kk salp, dal budak verebilirsiniz buralarda. Zira dikey, kalcln kovuudur; lmszle nazire.
ladan katarak deil; yani tam olarak byle deil. Daha ziyade, hakikatin yatay izgisini, yalann dikey izgisine lehimleyip, bulunduum yerin bezdirici duraanlndan mmkn mertebe uzaklamaya alarak. nk sklyorum. Yarn bir gn hayatmn daha
az skc olacan bir mutulayan olsa bana, daha az sknt duyardm belki. Oysa yarn, tpk bugn gibi olacak ve aynen daha ertesi gnler gibi. Ama sadece benim hayatm deil srarla kendini tekrar eden. Farkl grnmekle birlikte, aslnda dikey de, en az yatay
kadar sadktr srekliliklerine. emberlere deil, izgilere mahsustur ebedi tekerrr denilen.
Bcek fobimi yenebilmek iin bu hikyeyi kurdum zihnimde.
Yatay izgi zerinde yan yana sralandmz hcrelerden binnde,
gizliden gizliye p biriktiren yal bir dulun yaadn dnp
dleyerek. Tastamam yalan sylemi saylmam bu yzden. Yalanla hakikati lehimlemekle itham edilebilirim ancak. Sona varacam
yerde, baa dnmekle...
Ben mi? Pek fazla kalmayacam burada. 1 sene 2 ay bana bitikleri ceza. Bunun 66 gn tamamland bile. Bu 66 gnn ilk bir
haftas yerimi yadrgamak ve bceklerden korkmakla geti. Geri
kalan da okuduklarnz uydurmak suretiyle korkumu unutmakla.
imdi dnp dolap durduuna gre yuvarlak, grimtrak, teneke
kapak, geri kalan 360 gn nasl geireceimi bilmiyorum burada.
Ama knca ilk i Hakszlk ztrk' grmek isterim. Devrimcilikten gzaltna alnan ilk bcek ilalamacsn. Hayat sama...
"kime, ne zaman, ne olacak?" oyununun olas cevaplaryla oyalanamayacak kadar bkkn Fortuna.
381
II