Vous êtes sur la page 1sur 174

AL BULA

SLM VE DEMOKRAS
- Teokrasi, Totaliterizm -

Z YAYINCILIK
bykdere cad. rait nza sk. 10/5 mecidiyeky-istanbul tel: (212) 211 26 22 - 211 32 88 faks: 211 30 11

AL BULA, 1951 ylnda Mardin'de dodu. lk ve Orta renimini Mardin'de, yksek renimini stanbul Yksek slm Enstits (1975) ve ..~. Edebiyat Fakltesi Sosyoloji Blm'nde (1980) yapt. 1976'da Dnce Dergisi, ve Dnce Yaynlar'n, 1984'te nsan Yaynlar'n kurdu. 1987 ylnda Zaman Gazetesi'nm kurucular arasnda yer ald ve bir yl gazetenin stanbul Bro eflii grevini yrtt. 1985-1992 yllar arasnda Kitap Dergisi'rai ynetti. eitli dergilerde, Milli Gazete, Yerii Devir ve Zaman Gazetesi W e ok sayda yaz ve aratrmalar yaynland. 1988'de Tiirkiye Yazarlar Birlii "Fikir dl'n ald: Evli ve drt ocuk babas olan yazar, halen Yeni afak gazetesinde gnlk yazlar yazmakta ve Bilgi ve Hikmet dergisinin genel yayn ynetmenliini yrtmektedir. Elinizdeki kitab getiimiz gnlerde Ayet.Arifi tarafndan Bonaka'ya da evrilen yazarn bugne kadar yaynlanan eserleri unlardr: Kur'an- Kerim ve Trke Anlam (8. Bsm. 1993); Kur'an ve Snnet zerine (3. Bsm. 1985); slm Dnyasnda Dnce Sorunlar (4. Bsm. 1993); Ortadou Gerei (1988); slam Dnyasnda bplumsal Deirhe (3. Bsm. 1993); Bir Aydn Sapmas (3. Bsm. 1993); nsann zgrlk Aray (3. Bsm. 1992); Din ve Modernizm (4. Bsm. 1995); Nuh'un Gemisine Binmek . (1992); slam ve Fanatizm (1993); Modernizm, irtica ve Sivilleme. (5. Bsm. 1995); Din-Felsefe/Vahiy-Akl likisi (2. Bsm. 1995); Modern Ulus Devlet (1995); ada Kavramlar ve Dzenler (14. Bsm. 1995); Kutsala, Tarihe ye Hayata Dn (1995).

iB
Z YAYINCILIK: 126 Ali Bula - Btn Eserleri: 7 stanbul, 1995 ISBN 975-355-156-8 , .dizgi, idzen: z Yaynclk kapak: zReklam bask, kapak basks, cilt: Eramat, 506 71 25

2NTI3E3ECLER-

nsz Birinci Blm SLM VE DEMOKRAS Demokrasi'ni Standartlar 1. Bireycilik 2. Vekalet veya Temsil 3. ounluk rejimi a. Nicelik ve Nitelik b. 49'a kar 51'in stnl DEMOKRAS VE SYASAL PARTLER Demokrasi ve Mkemmellik

13 23 32 .40 45 51 59 63

ikinci Blm SLM VE TEOKRAS Teokrasi, Tarih Tecrbesi ve nclleri 73 Siyasal ktidarn Meruiyet Temeli .74 Teokrasi ve nclleri 81 1. Roma'nm knden Sonra Roma Kilisesi 82 a. zel Tarih Sebepler 82 b. Kilise'nin Meruiyet Temeli: Petrus'un Mezar 88 2. Din Adamlar (ruhban) Snf 95 3. Zorla eri Sokma veya Bask Yoluyla,Hidayet 102 4. Ruh ye Beden - Tanr ve Devlet . 109 a. ki Varlk - ki Alan: Ruh ve Beden 109 b. ki Kl - ki ktidar: Tanr ve Sezar 115 nc Blm SLAM VE TOTALTERZM Modern Devletin Deien Anlam 1. Mitolojik veya Kutsal-Devlet 2. Modernletirmeci Ulus-Devlet 3. Organizatr irket-Devlet 129 131 132 135

"

SLM VE TOTALTER REJM SORUNU 145 Totaliterizmin Siyasal ncleri 146 . Felsefe Arka-Plan 150 slm ve Devlet 154 Birey ve mmet 156 oulcu Temelde mmet ve Hukuk Topluluklar 161 Din Arka-Plan 169

NSC

Hamd alemlerin Rabbi Allah'a, SalatveSelamO'nunResul'neve Resul'nn Ev Halk'na ve sahabelerinedir. slam'n birok alanda eitli speklasyonlara konu olduu bir dnemden geiyoruz. nsann modern kavray alkanlklarn derinden dntrmeye ynelmi geel din uyana paralel slam'n da kendi dnyasnda gsterdii yksek performans gznne alndnda, bu elbette normal bir durumdur. Normal olmayan, ou zaman salkl bilgi temelinde karlkl diyalog ve alveriin yerini zihinsel kargaa ve atmalara brakmasdr. Israrla ne srlen iddialarn banda, mslmanlann siyasal iktidar ele geirecekleri bir yerde totaliter ve teokratik bir dikta rejimini kuracaklar ve her trl temel hak ve zgrlklere, siyasal katlm ve serbest muhalefete son verip toplumu Ortaa karanlna hapsedecekleri iddias gelir. Bunun doru olup olmad aratrlmaa deer ve ncelikle bu mslmai bilgin ve aydnlara den bir grevdir. Bu kitap bu ve benzeri sorulan temel alarak kaleme alnd. Ancak aratrma ilerledike, anahtar iki terim olan "siyaset" ve "iktidar"m ana sorun olduu ortaya kt. Ben kendi perspektifimden siyaseti top-

lumda iselletirerek iktidar sorununa uygun bir zm bulduumu dndm. Ne var ki bu, tamamen sekler bir bak asndan mmkn grnmekle birlikte, slam szkonusu olduunda siyaset ikincil nemde bir konuydu ve bu da evrensel ve genel bir toplum projesiyle tamamland zaman'anlaml oluyordu. O zaman doru bir sonuca "slam'n ngrd siyasal model nedir?" sorusundan nce, dominant olarak "slam'n siyasal modeli ne deildir?" sorusuna cevap bulunarak gidilebileceini grdm ve almama bu ynde devam ettim. Vardm sonu benim amdan tatminkr ve tutarldr. Buna gre, slam, temel siyasal tercihleri bakmndan salt demokratik, teokratik ve totaliter olamazd; iktidar sorununu da siyaseti genel bir toplum projesinin doal bir paras durumunda ele alarak zyordu. te bu kitap, her bir blmnde slam'n niin bir demokrasi, teokrasi veya totaliterizm olamayacan gstermesi bakmndan nemlidir. slam'n ne trden bir toplumsal proje.ngrd konusu ise, bunu izleyecek olan "Medine Vesikas -Alternatif Bir Toplum Projesi-" adl aratrmamzda yer alacaktr. aba bizden, baar Allah'tandr... Ali Bula

Birinci Blm SLM VE DEMOKRAS

. Bat'da gelien demokratik ynetim tarznn bugne kadar insanolunun ulaabildii en iyi rejim olduu yolunda btn dnyada yaygn bir inan var. phesiz rejimler arasnda yaplan mukayeselerde, demokrasinin tam karsnda, bir kiinin veya bir hanedann mutlak ynetimine dayanan monariler veya ynetilen halk ynlarn budala konumuna indirgeyen sekinlerin ynetimi aristokrasiler ya da din temelinde ruhban snfn layuhti kabul eden teokrasiler yer aldklarnda, halk ounluunun ynetimi olan demokrasi tercihe ayan bir rejim olarak ortaya kar. Oysa "sui misal emsal olma?" ve eer demokrasinin stn bir rejim olduu savunulacaksa, mukayesenin monari, aristokrasi ve teokrasi ile deil; modelin kendi iinde ulamak istedii ideallerle olan tutarll temel alnarak yaplmal ve insanlk tarihinde benzer idealleri ieren baka siyasal sistemlerin bugn de sz edilen ideal hedeflere ulap ulamadklar aratrlarak doru bir yargya varlmaldr.

Demokrasinin ana vatan Bat'da kltr temelde paranoid (mtekebbir) bir eilime sahip olduundan, henz daha ne olduu konusunda belirsizlik olan demokrasinin, ierdii ideallerle de tamamen Bat'ya zg olduu, insanolunun ilk defa Batl demokrasileri tandktan sonra seim, siyasal katlm, muhalefet, yrtmenin denetlenmesi, rgtlenme, oulcu bir toplumda farkl dini, kltrel, etnik vb. sosyal bloklarn kendilerini temsil etme gibi kavramlara ulat dnlr 1 ve bu dnce Batl medya tarafndan her gn tekrar edilip durulun Gerekte ise sz edilen btn bu siyasal davranlarn baka kltr ve geleneklerde kimi zaman yaklak, kimi zaman birebir karlklar vardr. Bir ok batl oryantalist, kadim Arap kabile geleneinin olduka demokratik bir ruh tadn, seimle ibana gelen reisin yalnzca "eitler arasnda birinci" sayldn, btn nemli kararlarn istiare yoluyla alndn itiraf eder. Bu siyasal davranlar, slm'la birlikte hukuk tarafndan korunan stn deerler konumuna karld ve etkili kurumlarla hayata, geirildi ve hatta Haricilik, Mutezile, Zeydiye ve kimi Snni ve ii slmi doktriner akmlar tarafindai hep savunuldu.2 Dahas tarafsz bir gzle incelendiinde yakndan grlecektir ki, zellikle Peygamber Efendimiz (s.a.)'in Medine'ye
1. Aksini syleyebilen Batl aratrclar yok deilse bile, hayli azdr. Seim ve iktidara katbnun Bat toplumunda Ve ilk defa Yunan'da ortaya kmadna ilikin olarak bkz. C. Narthcote Parkinson, Siyasal Dncenin Eurimi, (ev. M. Harmanc, stanbul, 1976) s. 7 vd. 2. Bkz. DrNevinA. Mustafa, slm Siyasi Dncesinde Muhalefet, (ev. Dr. V.Akyz), st. 1990.

geliiyle M.622'de mslman, yahudi ve mrikler arasnda imzalanan Medine Vesikas, eit haklar temelinde siyasal katlm ngren btn zamanlarn ilk yazl hukuk szlemesidir ki, bu da szkonusu deerlerin demokrasi ile ilikilendirilerek savunulmaya baland 1-7. ve 18. yzyla gre hayli erken bir tarihtir. Bu szlemenin belirgin zellii, dini, hukuki ve kltrel zerklii ngren oulcu bir modeli ierme- si ve bu oulculuu yasal bir teminat ltia almasdr. Dini, hukuki ve kltrel zerklikle yannda, farkl sosyal bloklarn zerk hukuk topluluklar! olarak, bir arada ve yanyana bar iinde yaamasn ngren asl Medine Vesikas ile mukayese edildiinde, sonuta ounluk rejimleri olan Batl demokrasilerin hayli geri bir siyasal felsefeyi temsil ettikleri grlr. te bize gre eer demokrasinin vard aamalar hakknda doru bir yargya Vanlacaksa, onun nce farkl bir siyasal kltrn rn olan Medine Vesikas ile bir mukayesesi yaplmal, ardndan demokrasinin kendi ierdii idealleri ne lde gerekletirdii bugnk somut pratikler gznne alna- . rak test edilmelidir.
* * *

Gezegen leinde demokrasiye duyulan sarslmaz gven orannda demokrasiye ilikin tanmlarda da yaygn bir belirsizlik var. talyan sosyologu Pareto'ya baklrsa demokrasi en az "din" kadar belirsiz bir kavramdr ve hreti kendisinden daha nemlidir. Ancak AGK'le birlikte Bat, dnyaya tmyle kendine zg olduklarn belirttii standart deklare etil

ti: nsan haklar, demokrasi ve serbest piyasa ekonomisi. Bu deer arasnda niin kanlmaz bir iliki kurulduu veya kurulmas gerektii konusu pek ak deil. nk tarihte ve gnmzde deneysel olarak bu deer arasnda mutlak bir iliki olduu yolunda elimizde somut kantlar yok; tam aksine son tahlilde bir saltanat rejimi olmakla birlikte, rf alannda deilse bile, eriat alannda Osmanl ynetimi hemen hemen btn tarihi boyunca temel insan haklarna saygl olmu, devlet, teb'aya bakan yzyle "kerim" sfatn zenle koruyup srdrmtr. Kukusuz Osmanl ynetiminin demokratik bir ynetim olduu ve szgelimi Sultan'n halk oyuyla seilip baa geldii sylenemez; ancak ynetim biimi Saltanat ve Hilafet olan Osmanl, geni sivil alanda insan haklar konusunda en az bugnk Batl hkmetler orannda duyarl bir devlettir. Bu durum, geriye doru' gidilerek Seluklu, Abbasi ve Emeviler'e kadar gtrlebilir.3 u halde insan haklar ile halk ounluunun ynetimi olan demokrasi arasnda mutlak bir iliki kurulmak istenmesi itibari veya keyfi bir tutumdur. Hele hele, insan haklarnn ancak serbest piyasa ekonomisinin geerli olduu lkelerde korunaca yolunda ne srlen iddia ise bsbtn bir propogandadan te bir anlam tamaz. Hatta tam aksine temelde ya-.

3. Bat'nn dominant deer olarak dnyaya empoze ettii demokrasi, insan haklar ve serbest piyasa iin bkz. Ali Bula, slm ve Fanatizm, (stanbul, 1993) ve Osmanl toplumundaki eriat (sivil) ile rf (resmi) alan iih yine bkz. Age., s. 2. ve 3. Blm. .. .,

ra dayanan serbest piyasa kurallarnn geerli olduu siyasi demokrasilerde, yarn katlm aleyhinde gelitii bir gerektir, buna ileride deineceiz.

Demokrasi'nin Standartlar Demokrasi'nin temel felsefi varsaymlar veya siyasal idealleri ynnden kendisini indirgeyebileceimiz bir takm sabitleri (standartlar) var mdr? AGK ana standart deklare ediyor. Normalde bunlar demokratik deerler iinde ele alnmay gerektirir. nsan haklan ve serbest piyasa ekonomisi niin demokrasi ile yanyana duruyor da, iie durmuyor? Bu nemli bir sorudur. nk eer demokrasi, tanm gerei insan haklarn ieriyorsa, o zaman bir kavramn kendisi ile ierii ayr ayr ele alnamaz. Eer insan haklar ancak demokrasi ile temiat altna alnyorsa, bu durumda demokrasinin kendisi insan haklarndan ayr olmas gerekir. Benzer iliki, serbest piyasa ekonomisi iin de geerlidir. Oysa Trkiye'de kimi siyasetilere bakarsanz, demokrasi ancak serbest piyasa kurallarnn geerli olduu, hr teebbs ve mlkiyet hakknn her trl engellemeler karsnda korunduu bir ortamda geliir. Bu, demokrasi ile kapitalizm arasnda kanlmaz iliki' kurup, demokrasiyi endstriyel kapitalizmin rn sayan klasik grn bir tekrardr. Oysa kapitalizmin geliip serpildii her yerde demokrasinin olmas gerekmez. ki dnya sava arasnda endstriyel kapitalizmin en gl lkesi olan Almanya, demokratik btn deerleri inkar eden Naziler tarafn-

dan ynetildi. Bugn Gney Kore de, yllk yzde 25'lik byme hzn demokrasiye borlu deildir. Baarlmam da olsa Salazafn benzer idealleri vard. Parlamenter trde bir anayasaya kar kan Salazar'a gre, iktidar iin parti rekabeti zorunlu deildir; ama ynetenlerin yetkilerini mutlak olmaktan karp snrlandrmak zorunludur; onlar yasalar, din ve ahlakn buyruklar altnda toplumla devleti birbirine kartrmadan ynetebilirler. phesiz Salazar'n Portekiz iin tasarlad anti-demokratik liberal forml baarl olamad; ama partilerin demokrasinin kanlmaz kurumlar olmad yolundaki dncenin savunulmas da son bulmad.4 Nitekim Birlemi Milletler'in eski Genel Sekreteri U.Thant (1961-1971), rgtte sorumlu olduu bir zamanda, demokrasinin hkmet karsnda rgtl bir muhalefetin varln gerektii dncesini doru bulmadn syleyecek, demokrasinin standard olarak muhalefet zgrln gsterecekti. u halde bu konularda da demokrasinin belirli standartlara sahip koJduu ve hep byle anlalmas gerektii ne srlemez. Bugn demokrasinin standartlarndan szedenlerin ou, aslnda farknda olsun olmasn, ngiltere, Fransa ve ABD'nin ynetim standartlarn tekrar etmektedirler. Bunun balca nedeni, bu lkelerin demokrasi ile d politikalar arasnda zorunlu balar kurmalar ve. daha

4. Bkz.. Raymond Aron, Demokrasi ve Totalitarizm, (ev. V. Hatay, stanbul, 1976), s.227 vd. . ' .

nemlisi Amerika'nn kuruluundan bu yana demokrasiye niversal prestij kazandrmak iin aba harcamasdr. ngiltere, Fransa ve Amerika'nn endstri alanndaki stnlklerini dier lkelere kar demokrasi ideali ile savunup kabul ettirdikleri dorudur. Ancak bu, bir demokrasi kavgas deil, dnya pazarlar zerinde birbirleriyle lmcl rekabetlere girien kapitalist lkelerin kavgasyd. Geen yzyln Bismark Prusyas, ngiltere ve Fransa karsnda ykselen bir rakip g olduu iin dman hedef seilmiti. arlk Rusya ile II. Abdlhamid ynetimindeki Osmanl devleti de sadece demokrasiye kapah lkeler olduklarndan deil, Prusya ile olan yaknlklar dolaysyla ayn baskc rejimler snfna dahil edilmilerdi. Ayni dnemde birok anti-demokratk lkenin, ngiltere ve Fransa ile ittifak halinde olduklarndan totaliter rejimleri grmezlikten geliniyordu. Benzer bir durum Krfez Sava'nda da yaand. Saddam Hseyin, Irak'n tek hakim diktatr olarak slm devrimini bomak zere ran'a kar savarkei, Bat'nn hibir demokratik lkesi onun bask rejiminin niteliini ha, trlamad; ancak Kuveyt'i igal edince bu sefer blgenin en gerici-dini monarisi olan Kuveyt'in szde "meru hkmeti" adna ayn Bat (ABD-ngiltereFransa), Saddam'n insanlk d cinayetlerini bahane edip Irak'a kar sava at ve bin kiilik eyh ailesi adma (hayr petrol kuyular ve insan haklarna bugne kadar bir kere olsun sayg gsterdii ve Gvenlik Konseyi kararlarna riayet ettii grlmemi srail'in gvenlii adna) Irak halk zerine bir , milyon ton bomba yadrd. Atekesle birlikte Irak halk

demokrasi talep ederek Saddam Hseyin'e kar ayaklannca, bu sefer de Irak'a lmi ynetim gelir korkusuyla Bat'nn demokratik, lkeleri Saddam'n binlerce masum insan katletmesine ses karmad, hatta onu bu cinayetlerinde tevik etti. Geen yzyln sonlarnda ve bu yzyln balarnda Osmanl'nn istibdat ynetimine kar temel hak, zgrlkler ve demokrasi adna mcadele verdiklerini iddia eden ngiltere ve Fransa, gerekte kendilerine kar oluan Alman-Osmanl-Rus ittifakn paralamak istiyor, imparatorluu datmay ve kendi araklarnda bltrmeyi plnlyorlard. Yoksa, hibir toplumsal destei olmayan ttihat ve Terakki etesini desteklemenin saf demokrasi ile bir ilgisi yoktu. Dn Osmanly kendilerine altn bir tepsi iinde sunan ttihat ve Terakki'yi destekleyen Batl demokratik lkeler, bugn de ttihat ve Terakki'ni iki kanadnn izdm^ olan Irak (Saddam Hseyin yani Talat Paa) ve Suriye (Hafiz Esad yani Envar Paa) yi rejimlerinin niteliine deil, onlara saladklar yararlara bakarak desteklemektedirler; tpk dini-monarileri ayn amalarla destekledikleri gibi, : Demek ki daha iin banda demokrasinin ierde ve darda tutarllna referans olacak herhangi uluslararas bir standardndan sz edilemez. kinci Dnya ^Savanda demokratik lkeler Faist talya ve Nazi Almanya'sna kar savatlar; ama Komnist Rusya ile de oturup Yalta'da Avrupa'y ve dnyay kendi aralarnda bltler. Faizm, dnyay yutmaya kalkan ikinci bir Roma idealiydi ve bundan dolay lanetlenmiti. Ama Sovyet Rusya da mlkiyet dman deil miydi? ikinci Dnya sava'ndan son-

ra balayan souk sava dnemi boyunca, Bat tarafndan srdrlen acmasz propaganda hep bu iki tehdidi ne kararak geliti ve fakat bu alanda 'demokrasi Bat yaylmaclnn basit bir siyaset arac olarak kullanld. Nitekim yeri geldiinde Fransa'nn kendi bamszlklar uruna savaan 1.5 milyon Gezayirli'yi katletmesine kimse ses karmad ve 199l'e gelindiinde eit artlarda demokratik yar haklan talep eden slmi muhalefetin ezilmesi iin ayn demokratik Bat, yanda Cezayir ynetiminin seimleri iptal etmesine ve sokak ortasnda masum genleri ldrmesine el altndan destek verdi. B rneklere dnyann en rk ve baskc iki rejimi olan srail ve Gney Afrika'ya verilen destekleri de eklemek gerekir. Demokratik Bat, Cezayir olaynda ylesine Pevasz davrand ki, 12 AT lkesi Lizbon'da toplanarak askeri darbenin "anayasal (!)"olduunu ilan etmekle yetinmediler, insan haysiyetini ve zgrln hie sayan cuntaclara 484 milyon dolar kredi atlar. Btn bu anlattklarmz amzda tank olduumuz somut gerekler iken, dnyaya kendi ideallerini alamak isteyen Batl lkelerin en temel deerlerinden biri olan demokrasinin sabit hangi standartrndan sz edebileceiz? Ve eer demokrasi, btn uluslarn temel hak, zgrlk, siyasal katm ve rgtl muhalefet hakknn tannmas yoluyla ban ve karlkl sayg temelinde birlikte yaamalarm evrensel bir ideal olarak savunuyorsa, ncelikle demokrasiyi btn dnyaya telkii eden lkelerin en bata bu ideallere ve deerlere ballk gstermeleri gerekmez mi? Aslnda bu olayda henz aydnlanmam mulak

bir taraf var. O da, demokratik ideallerin, onu savunan lkede genel geer., siyasi mekanizma ile ikili olmas olgusudur. Demokrasi Faizme, Komnizme, ksaca totaliter rejimlere kar olduu kadar teorik olarak Aristokrasi'ye de kardr. Ne var ki bu alanda demokrasi ile ynetilen Bat'l lkeler arasnda nemli farkllklar gzleniyor. Szgelimi demokrasinin beii saylan ngiltere'de 18. yzyln sonlarna kadar oy verme hakk ok az bir kesimin ayrcal olarak kabul edilmi ve Aristokrasi bugne kadar varln srdrebilmitir. Demek oluyor ki, ngiliz demokrasisinin Aristokrasi'ye kar olmak gibi bir mecburiyeti yok. Cumhuriyet dncesinin ok kkl olduu Fransa'ya kar, rnein Hollanda,.Danimar-. ka, Belika, sve ve Norve gibi Kuzey lkeleri birer Cumhuriyet deildirler.5 svire, demokrasinin en iyi uyguland lke kabul edilmesine ramen ancak 1972 ylnda kadnlara oy verme hakkn tanmtr. Benzer konumda olan sve laik bile deildir. sve, rnein Trkiye'de ou ttihat aydn ve jakobencinin iddia ettiinin aksine demokrasi ile laiklik arasnda zorunlu bir iliki kurulamyacam gsterir. Kukusuz sve, insan haklarnn korunduu, demokratik bir sosyal devlettir; ama laik deildir; buna karlk Suudi Arabistan laik olmad gibi demokratik bir lke de deildir ve bu monaride insan haklar ve zgrlkler kral ve ailesinin iki dudaklar arasndan kacak szlere baldr. \ / Demek oluyor ki ncelikle demokrasi szcnn
5. Bkz. smet zel, Cuma Mektuplar II. s.65 vd.

18

etimolojik ve siyasi kullanndaki belirsizlii gidermek gerekir. "Kltr" gibi, "demokrasi" szcnn de 300'den fazla tanm var. Yine de "Halk egemenlii" deimezlii ana unsur olarak btn bu tanmlarda nplana kar. Buna gre zellikle Batl demokrasilerin ana ilkeye dayandklar sylenebir: 1. Birey zgrlnn korunmas ve yasalarla gvence altna alnmas, ( Bireycilik) 2. Halk ynetiminin kurumsal ifadesi olan meclis sistemi (Vekalet veya temsil) 3. Oy kullanma hakk ile ynetimin ounlua dayanmas {ounluk) Bu' temel ilke, demokrasinin bireycilik, vekalet ve ounluk'a dayal l karakterini ifade eder. Bu l ayrmda deer ile mekanizma iie gemitir. Yukarda da deindiimiz gibi bugn demokrasinin ierdii deerler, baka zamanlarda ve baka siyasal kltrlerde demokratik olmayan mekanizmalarla temsil edilmitir; u halde evrensel siyasal deerleri ve idealleri sadece demokrasilere balamak mmkn deildir. Belki ierdii deerler ile bunlarn taycs durumundaki mekanizma asndan demokrasinin salt Bat'nn geleneklerine ve siyaset kltrne zg olduunu sylemek mmkndr. Bu anlamda demokrasi ile onun tarihsel arkaplann besleyen snf mcadelesi ve mezhep farkll ile geerli mutlakiyeti ynetimler iinde aristokrasinin ruhban snfyla olan orgaiik ittifakn da aklda tutmak lazm. Demokrasiyi Bat'nn bu tamamen kendine zg tarihsel sosyal, dini, siyasi ve ekonomik artlarndan ayr dnemeyiz ve "demokrasi niin baka yerde

gelimedi?" sorusunu bu temel gerei gzard.ederek soramayz. Burada sistemler aisndan ve global anlamda drtl bir tasnif yaplabileceini dnyorum: 1. Siyasal mekanizmas siyasal deerlerine uygun ideal sistem {Szleme Temelinde oulcu slmi Model): Buna katlm temelinde Medine'de Peygamberin nderliinde imzalanan Medine Vesikas'n rnek gsterebiliriz. Vesika, farkl dini, kltrel ve etnik gruplarn tam siyasal katlmna ak bir modeli ngrp dini/hukuki zerklik temelinde oulculua dayanmaktadr. Siyasi haklar ile askeri ve mali ykmllklerin eit dalmnda sosyal bloklarn zerinde birletikleri ana ilke, farkl inanlara mensup ok sayda cemaatin bir arada ve yanyana yaamasdr. Vesika, karlkl grme sonunda oydama yntemi ile hukuki bir metin olarak ortaya km ve bir arada yaamay kabul eden ehir Devlet sakinlerinin yazl anayasas olarak yrle girmitir. Model siyasal katlm ve muhalefete sonuna kadar aktr; katlm ve muhalefetin yasal dayanan szleme ile elde edilen haklar tekil eder. 2. ideal siyasi deerleri ksmen koruyup srdren ve fakat mekanizmas ile halkn siyasal katlmna kapal olan sistem (Hilafet-Saltanat Modeli): Ksmen Emevi ve Abbsiler"de, arlkl olarak Osmanl'da grlei bu sistem kendi iinde .paradoksal bir kimlie sahiptir. Bir yandan siyasal mekanizmas itibar ile halkn siyasal katlmna kapal iken, te yandan insan haklarnn korunmasnda ve hukukun stnl temelinde evrensel siyasal deerlere say-

gldr. Ynetim , hukuku demek olan rf alannda despot olan sistem, sivil toplumun alan demek olan eriat alannda adildir. Medine Vesikas ile balayp Hz. Ali'nin ehadetine kadar sren katlmc slm modelle mukayese edildinide, siyasal felsefesi ve ynetim tarz (mekanizma) ile ideal olandan radikal bir kopuu, kesin bir sapmay ifade eder. Ancak, adalar Avrupal monarilerle mukayese edildiinde daha adil ye ileri bir modeli temsil ettii grlr. 3. Siyasal deerleri ve mekanizmas ile halkn siyasal katlmna kapal olan sistem (. Mtlakiyeti Monariler, Aristokrasi): Bu trden ynetimlere in'in gelenee dayal monarileri, feodalite, Hind'in Kast sistemi, ran ve Bizans imparatorluklar, Roma ve Fransz ihtilaline kadar Avrupa'da grlen krallk ve aristokrasileri rnek gsterilebilir. Bu modellerde devlet, politik alan yannda sivil alam da ele geirmitir. Din-devlet ilikisi balammda ruhban snfnn ynetimi olan Teokrasiyi ve dinin devletin bnyesinde rgtlenme biimi olan Bizaitinizm'i veya Rus arlk sistemini de bu grup iinde mtalaa edebiliriz. Tasnif global olduundan temel lt, siyaisal sistemin deer ve mekanizmas asndan ynetilenlerin katlm ve muhalefet haklarna kar takid tutumla belirlenmektedir. 4. Siyasal mekanizmas siyasal deerlerinin gerisinde kalan sistem (. Demokratik Model): Felsefi anlamyla bireycilii bir kenara brakacak olursak, Leslie Lipson'n deyimiyle olgun demokrasiler, temel siyasal zgrlkler, rk eitlii, dinsel hogr ve dnsel zgrlk, kltrel gelime, i ve meslekte frsat eitlii', fiziksel ve toplumsal tehlikelere kar g-

velik gibi deerleri ierirler. Bu deerlerin genel geer ve herkese kabul edilebilir deerler olduklarm dnsek bile, bugnk demokratik mekanizmalarn bunlar ne lde bireye ve topluma saladklar ciddi olarak sorulabilir. Kald ki bu deerler, "devlet ynetimi aracl ile toplumun gerekletirmesi gereken grevler" dizisi olarak grlr ve sivil topluma geni haklar tannd ne srlmesine ramen, politik topluma yani devlete yine de tayin edici bir rol verilir. Bence bu tersine evrilmi bir biimde, Osmanl saltanat modelinin ierdii paradoksun benzeri bir paradoksun bugnk modern toplumlar iin de geerli olduunu, ancak mekanizmann kendini son derece rafine yntemlerle gizlediini anlatan nemli bir durumdur. nk, btn katlmc ve zgrlk sylemine ramen, demokratik mekanizma znde gerek oulculua kapaldr. Ancak pratikte gereklemese bile, demokratik modelin ilke olarak siyasal katlma ve rgtl muhalefete ak olduunu sylemek gerekir. Burada demokrasi, kendi kart rejimlerle (monari, aristokrasi, saltanat vs. ile) mukayese edildiinde, halkn ounluunun rzasna dayanmas ye iddet kullanlmakszn iktidarn el deitirmesini mmkn klmas ile ne kar. iddet olmakszn iktidarn el deitirmesi demokrasinin arts dnlebilir, ama genel ve bnyevi kusurlarn rtbas etmeye yetmez. imdi demokratik mekanizmann yukarda iaret ettiimiz l yapsna daha yakndan bakp ideal siyasal deerlerin niin bu mekanizma ile gerekemesinin mmkn olmadn grelim.

1. B i r e y c i l i k : Bireycilik Batl btn dnce sistemlerinin ortak temelini tekil eder. Konumzla ilgisi her ne kadar Fransz devrimi arefesind e "Ne tanr ne efendi" eklinde gelien Kilise'nin kiiliinde din adamlarnn ynetimi olan Teokrasiye ve Kral'm kiiliinde somutlaan mtlakiyeti idarelere kar tabii dzenden ilham alan vatanda haklarna sahip salt inisanrn deerini nplana karan bir siyasal deer ise de, asl felsefi kkeni daha derinlere inmektedir. Bu balamda bireycilik, birey (insan)n dnda ve stnde olan btn ilahi, metafizik ve manevi otoriteleri reddeden, Hakikati ve gerekliin bilgisini bireye indirgeyen bir felsefi grtr ki, byle bir grn slm dnce tarihinde ortaya kmas mmkn deildi; nitekim hi bir dnce akm veya siyasi ve itikadi frkann byle bir gr savunduu grlmemitir. Belki'burda demokrasinin temel felsefi varsaym olan deerlerin beeri (hmanist) karakteri ile.slm "siyasal felsefesinde deerlerin ilahi karakteri arasndaki nemli farkn alt izilebilir. Bu adan bakldnda bu iki sistemin temelde bir rtme noktalar bulmalar mmkn deildir. Ancak hakimiyet hakkm veya ynetimi kullanma yetkisinin tamamen halka ait olduu konusunda bir benzerlik grlr. Ancak bu u anda zerinde duracamz bir konu deildir. Yunan stoacl, Hristiyanlk insan gr ve ta bii hukuk gelenei ile birletiinde, bireycilik siyasal bir felsefe olarak, devlete ve hatta topluma kar bireyin salt varln savunan ve bunu yasalarn temi-

at altna alan'bir gr eklinde Batl demokrasilerin temel ilkeleri arasna girdi. Bu anlamyla bireycilik, kendi aleyhlerinde olarak toplum ve devlet tarafndan yceltilen bir ilkedir. Devlet, bireyin hak ve zgrlklerini koruyan, onur ve bamszln gvence altna alan koruyucu bir rol stlenmekle bu felsefi temelde adeta yeniden tanmland; bireyin manevi ycelmesinin, devlet, hukuk veya anayasalar tarafndan gvence altna alman siyasi haklarla salanaca artna baland. Ama asl bireycilii vazgeilemez bir felsefe konumuna ykselten liberal kapitalizm oldu. nk Max "VVeber'in de dedii gibi kapitalizmin gelime zemini bulmasnn nart, bireyciliin bir yaama felsefesi eklinde kabul edilmesine baldr. Bu felsefe, bireyler arasnda iktisadi rekabet ve yar ngrdnden sonu itibariyle gelime ve ilerlemeyi douracaktr. Bireyler eit yeteneklerde donatlmadndan, eer salkl bir i blm dzeni kurulabilirse, farkl rollerin serbeste grlmesi ile toplumsal gelime, kendiliinden gerekleecektir. Darwin tarafndan biyolojide savunulan, sosyolojide Max.Weber ve siyasette Tocgueville tarafndan formle edilen bu gr iktisatta Adam Smith'in Homo Econmicus, yani kendi kar iin yaayan ve mcadele eden ktisadi Adam'na kadar gtrmek mmkn. Totaliter ynetimlerin aksine, bireyin stn ve biricik deer olduuna inanan bu siyasa.1 felsefe, kendini en iyi demokraside ifade etmektedir. Nitekim Fransz nsan Haklar Bildirisi'nden Birlemi Milletler nsan Haklar Evrensel Bildirisi'.ne kadar, btn bu hukuki metinlerin, temelde bireyin zgr bir

ortamda ve bakalaryla yararak kendini gerekletirme haklarm teminat altna almak zere kaleme alndklar sylenebilir. Bu anlamda evrensel ve herkes iin genel geer idealler olarak Bat'nn niin iiisan haklar, demokrasi ve serbest piyasa ekonomisini n art haline getirdiini ve Atlantik'ten Pasifik'e kadar ortak Avrupa kltrn neden bu temel ilkeye dayandrdm anlamak daha kolaydr. nk demokrasi, gezegen leinde yar ve rekabeti dzenleyen bir siyasal model olarak serbest piyasa ekonomisini ngrr ve ancak byle bir dnyada dierlerinden daha yetenekli ve gl olan stnlk kurabilir. Bu, insan haklar, zgr siyasal katlm, muhalefet, seim vb. siyasal masum idealler grnts altida kuvvet'in yaylmasnn ve bugnk konjonktrde kuvvetlinin bakalar zerinde hegemonya kurmasnn bir baka ifadesi deil mi? Burada demokrasinin sk skya bah olduu dnlen iki parametrenin real politik hayattaki durumlarna daha yakndan bakmakta yarar var ki, bence bu her iki durumda ak paradokslar var: a. Yar ve Katlm. Paradoksu: Robert Dahi gibi siyaset bilimcileri, demokrasilerde kanlmaz olarak yar ve katlm temelinde birbiriyle atan iki kutup olduunu ne srerek, Tam Demokratik bir siyasi modelin mmkn olmadn, ancak Grece Demokrasiler' den szedilebileceini sylemilerdir. Bunun aklamas udur: Yukarda deindiimiz gibi, temelde bireycilie dayanan demokratik felsefe, znde bireyler arasn-

daki yetenek ve g farkn kabul eder ve bu farklln zgr bir ortamda geliip kendini temsil etme haklarn savunur. Bireyler arasndaki yetenek ve g fark, pekala ayn karlar ve siyasal amalar etrafnda toplanan sosyal gruplar, snflar, etnik ve dini cemaatlar arasnda da olur. Bu durumda daha iyi organize olmu, stn bilgi, teknolojik, mali ve enformatik ara ve imknlara sahip olanlar, kendileri gibi iyi donanma sahip olmayanlar karsnda, daha ya. rn banda stn bir duruma ve yksek avantajlara sahip olacaklar. Bu ayet tabiidir. Nitekim ok iyi eitim grm, iyi beslenmi, kendini iyi hazrlam profesyonel bir atletle, ilk defa yarmaya katlan, stelik yeterince gl olmayan bir atleti ayn kulvarda yara sokarsanz, elbette profesyonel olan acemi amatr daha ilk anda geride brakacaktr. Bu trajik-komik durumu byk air Muhammed kbal yle tasvir eder: Bir kaz dedi: Hzr Diuan'ndan bir ferman geldi, * Artk btn denizler serbesttir. Bir timsah da u karl verdi: stediin yere gidebilirsin, Ama beni hi aklndan karma. nk ben de senif kadar serbestim. Bir an iin bu olgunun yani kazlarla timsahlar ayn sularda yara sokup kar karya brakan dzenin, uluslararas ilikilerde mallarn ve kaynaklarn serbest ticaret ve mbadele yoluyla yapld durum iin de szkonusu edildiini dnelim, ki bugnk dnya sisteminin ngrd temel iliki bii-

mi budur. Bu durumda teknolojik g, silah, finansman, bilimsel bilgi ve enformasyon alanlarnda mutlak stnle sahip olan sanayilemi lkeler ile henz bu yolda emekleme durumunda olan yoksul lkeler arasndaki bir yarn adaletli bir yar olaca dnlebilir mi? Hi kukusuz, serbest piyasa ekonomisinin btn lkeleri bu artlarda ve bu eitsiz g dalmnda yara sokmas ya da serbest ticaret ve mbadele kurallar iinde kar karya getirmesi, sanayilemi lkelerin lehinde bir durum yaratacak ve bu karlkl iliki biimi srdke yoksul lkeler ' daha ok yoksullaacaklardr. u halde Ortak Avrupa'nn kltrel deerleri olan demokrasi ve serbest piyasa ekonomisi evrensel leklerde genel geer deerler olamaz. Baka bir almamzda (Bkz. Din ve Modernizm) gsterdiimiz gibi, bu olgunun devam etmesi halinde gezegenimizi ve trmz mutlak bir felaketten kurtarmak mmkn olmayacaktr. nk bu gidiin kanlmaz sonucu, yaygn yoksulluk, alk ve kitlesel lmlerin geometrik bymesi ile btn Batl olmayan toplumlar sarp yok etmesidir. Benzer bir durum bir lkenin ulusal snrlar iinde cereyan eden siyaset arenasndaki yar iin de aynyla szkonusudur. Elbette demokrasiler, btn toplumsal kesimlerin, mesleki, sendikal vb. alanarda rgtlenmesini ve siyasete katlmasn ngrrler. Ne var ki, yle de olsa, imkanlar ve gler hibir zaman btn demokratik kurulu ve rgtler arasnda eit olarak datlamaz ve her zaman dierlerine gre daha kuvvetli ve rgtl bir grup bu yarta rakiplerine stn gelmenin yollarn kefedip bulacaktr.

B demektir ki tam yar ve rekabeti bir demokrasi, katlmn alanlarn daraltr veya katlm anlamszlatrp ilevsiz bir hale sokabilir. Batl demokrasinin bug gzlenen genel karakteri budur. Nitekim iktidar sekinleri, profesyonel ve rgtl politikaclar, byk mali irketler ve dev trstler, karteller, ok uluslu irketler, kendi toplumlarnda aznlk olmalarna ramen iyi organize olmu lobiler vb. demokratik, karar mekanizmalarn, kongre, parlamento veya meclisleri derinden etkilemektedirler. rgtl bask ve kar gruplar, bu yar, liberal ve zgr ortamlarn geerli kurallarndan yararlanarak faaliyet gsterir, sistemi kendi dorulularnda iletebilmektedirler. te yandan ise, byk bir ounluk, ancak seimden seime tercihte bulunma hakkim kullanabilmekte ve fakat tercihler deise bile kendi aleyhlerinde srp giden sonu deimemektedir. Eer sistem, yar alann katlm lehinde deitirecek olursa, bu da oulcu demokrasilerin vazgeilmez art olan ok partili hayata bir sori vermesi sonucunu douracaktr. Nitekim klerinden nce Sovyetler Birlii'nde ve Dou Bloku lkelerinde gzlediimiz sistemin ana yaps byleydi. Her seim dneminde devlet bakan ve Komnist Partisi'ne mehr sup delegeler, halkn yzde yz tarafndan seilir ve fakat herey eskisi gibi devam ederdi Trkiye'de 27.. yllk Tek Parti dnemi ve bugn bir ok Ortadou,. Asya ve Afrika lkesinde de tam katlma dayal se-. imlerle diktatrler ve onlarn gstermelik meclisleri baa getirilmektedir. Bu sistemlerde katlm orannda yar alan daralm, hatta btnyle ortadan kalkm bulunmaktadr.

Bu, bizce bt zgr seim, rgtl muhalefet, ok partili hayat ve siyasal katlm iddialarna ramen batl demokrasilerin zmsz bir paradoksunu tekil eder. b. Birey-Devlet Paradoksu: Burada szkonusu edeceimiz sorun, demokrasinin eksiksiz uyguland kabul edilen btn Batl toplumlar iin geerlidir. Bu paradoks, yalnz demokratik toplumlarda insan teki birey ile toplumun en geni organizasyonu olan devlet arasndaki trajik elikiyi deil, fakat ayn zamanda demokratik temel deer ve felsef varsaymlar arasnda varolan temel bir elikiyi de ifade eder. nk temelde demokratik deerler arasmda bireycilik baat bir deer konmundaysa da, modern devletin. bilim ve teknoloji sayesinde artai gc karsnda! bireyin giderek atomize olduu , devletin, etkili kurumlar nnde adeta bir sosyal kukla durumuna dt de bir gerektir. Bu olgu, Bat toplumlarnda yaygn ikayetlere konu olmaktadr. Modern demokrasilerde, bireyin kendini gerekletirmesine engel tekil eden iki ana faktr var: Bunlardan biri devlet, dieri devletle egdm halinde falaliyet gsteren kurumlardr. Teorik olarak demokrasilerde bireyin btn temel hak ve zgrlklerinin korunduu dorudur; ancak bu, bireyin aleyhinde devletin glenmesi orannda mmkndr. nk demokratik dzende birey, devlet karsnda kendi bana ve yalnz braklmtr. Oysa insan, kendi sosyal grubu iinde bir deer ve anlamldr. lk kk grup aile ve bunu iine alan cemaattir. Devlet, bireyi sosyal grubu ile yani sosyal blokun iindeki btnle ilikisi kesilmemi doal bir paras eklinde

kaale alnca, sivil toplum, politik toplum karsnda' glenir. Bireyi devletten ald hak ve zgrlklerin fazlal veya genilii glendirmez; asl onu glendiren her alanda devletin nne geebilen toplumdur. Ve toplumu oluturan da eitli dini, hukuki ve sosyal gruplardr. Bundan dolay slm siyaset modelinde, mmet devletten daha geni hak ve sorumluluklarla korunmu, bylece birey gl klnmtr. Modern demokrasilerde ise bireyle ilikiyi kuran, akitler yapan devlettir. Birey ve devlet pazarlk maasna oturunca, elbette g devletin elinde toplandndan devlet kendi isteklerini bireye bir ekilde ve eitli yntemlerle kabul ettirebilecektir. Modern toplumlarda bireyin kar-cinsten bir bireyle akid temelinde yapt ilk sosyal szleme olan aile kurumunun "giderek zayflamas, dini, mesleki ve etnik cemaatlerin datlmas ve bu srecin devlet ve .kurumlar araclyla hzlandrlmas tesadfi deildir. Geen yzylda Avrupa'da varolan geni ve geleneksel aile bu yzyln ilk yarsnda ekirdek aileye dnt, 21. yzyl arefesinde ise trajik, bir biimde tekil-aile'ye doru evrilmektedir. Sosyal bloklar, gruplar, cemaat ve topluluklar datldka, birey atomize olmakta, bu da devletin ceberrutlama imkn ve isteklerini daha ok arttrmaktadr. En demokratik Batl lkelerde en ceberrut devletler vardr ve fakat tarihte grlen kaba ceberrutluktan farkl olarak modern devlet, bilim, teknoloji ve kurumlar araclyla bu ceberrutluunu rafine etmekte, hatta gizliyebilmektedir. Bugn modern devletin kurumlar yoluyla insan hayatna karmad tek bir alan kald m? Salktan eitime, yasamadan cinsel hayata kadar...

Modern devletin bireyi yutan azman yapsna uygun rollerle ortaya kan modern kurumlarn kendi aralarnda ve birbirlerine kar objektifleen ve zerkleen yaplarnda ortaya kan sorun, yine birey asndan tam bir trajedidir. Salk, hukuk, ekonomi, eitim, sanat, tketim ve beslenme alkanlklar, giyim, cinsellik, spor, bilim, haber alma vb. her nemli alann objektif ve zerk kurumu gelimitir ve tm bu kurumlar bireye nasl davranmas gerektii konusunda birbirine aykr telkinlerde bulunuyor, insana bir anda oynamas mmkn olmayan apraz roller yklyorlar. Bu, toplumsal dokusunun olduu kadar bireyin ruhsal kiiliinin de paralanmasna neden tekil eden trajik bir durumdur. Denilebilir ki bu trajik srete birey lm, insan, kendi dna ve kendisi iin karar veren zgr bir zne olmaktan kp insan-alt bir nesne varlk derecesine dmtr. Batl demokrasilerde hereye ramen ve tam bir iki yzllkle btn bunlar, "ounluk" ad altnda yaplmaktadr. Laslie Lipso!un gzel tasviriyle, Batl demokrasilerde btn kararlarn halkn genel arzu ve istekleri dorultusunda alnd yolundaki yaygn sylenti tam bir aldatmacadr. nk bu grntnn altnda baka gerekler yatar. Burada arkaplan iyice aydnlanmaya muhta nemli bir soru var, o da udur: Acaba halkn geneli ye ounluu "nasl" istiyor? Herhalde karar mevkiinde olanlar nce yle der: Halk bunu istemelidir. Demek ki nce "istetilir", sonra bu istek "ounluk" snrna ulanca "demokratik" bir nitelik kazan-

m olur. Bu konuda bireyi ve toplumu sk skya der netleyen bilim merkezleri, kurumlar ve iletiim aralarna byk roller dtnde kuku yoktur. 2. V e k a l e t v e y a t e m s i l Demokrasi'nin sonuta vekalete veya temsili bir nitelie dayanmas onun en nemli zaaflar arasnda yer almaktadr. Bu, yneten ile ynetilenler arasnda zaman zaman ve hatta ounlukla sk sk ba gsteren gr farknn giderilmesine hala zm bulunamam eski sorunlardan biridir. Yerleik hayt sren ve bugn ulus-devletlerin'geni alanlar zerinde dalan kalabalk nfuslu toplumlarda, Atina sitesinde grlen dorudan ynetimi ikame etmek mmkn olamad iin, temsili ynetimler bir zaruret olarak ortaya kmlardr. lk bakta buna, corafi alann genilii ile demografik artn yol at dnlebilir. Durum yle de olsa, temsili sistem btn demokratik zelliine ramen temeldeki sorunu muhafaza etmeye devam ediyor. Bu konuda zerinde durulmas gereken iki nemli nokta var. Bunlardan biri yasama (teri) yetkisinin seilenlerin tekil ettii meclislere devredilmesi; dieri ayn meclisin yietki (gvenoyu) verdii yrtmenin (hkmet) grev sresince yasama gcn elinde bulunduran meclisin kendisine verdii yetkilere dayanarak eitli icraatlarda bulunmas sorunlardr. Bilebildiimiz kadaryla remi toplumu, yani devleti sivil topluma, ynetilenlere kar gl klan en nemli etkenlerin banda yasamann sivil olmamas olgusu gelir. slm siyasal dncesinde soruna yasa-

ma yetkisini sivil glerin doal temsilcileri olan mtehidlere devretmekle uygun bir zm bulunmutur. Burda ictihad kurumunu ok ijri anlamak gerekir. Kendi slmi parametrelerine uygun kurulan bir toplumda ictihad yapma yetkisine sahip olan mctehidler, toplumsal ve siyasal kkenleri itibariyle tamamen sivil kiilerdir. Bir toplum veya oiun doal yesi olan herhangi bir sosyal grup (cemaat), izleyecei mctehidin kendisi, ancak temel ilimlere ve ann sorunlarna olan derin vukufiyetiyle bir cemaatin bana geer. Bu olayda oy okluuna dayal seimden ok, kendiliinden ortaya kan doal tercihler belirleyicidir. nk mctehidi, hukuki anlamda mctehid klan, onun herhangi bir siyasal, sosyal statye sahip olmas deil, ilmi g ve kudretidir. nsanlar onu dinler, grlerini benimser ve zaman iinde onu izlemeye deer bulurlarsa taklid etmeye balarlar. te bu durum, o kiiyi o cemaatin doal lideri konumuna ykselten sivil ve doal bir sretir. Bir mctehidin, ynteme (usl) ve artlara uygun etihadlar dini anlamda geerli ve kabul edilebilir olduundan. onun ictihadlarm ancak ayn konumda olan baka mtictghidlerin gr ve ietihadlar nakzedebilir. Ancak, hukuki grleri nakzedilmi GSS bile, bu grlere gre davrSia konusunda tercih hakk tamamen mctehidin kendisice ve onu izleyen insanlara aittir. Ne aykr bir mctehid ne de devlet, halkn bir blmn herhangi bir mctehidi izeme hakkndan mahrum edemez. Bir slm toplumunda, devlet temel grevlerinden olarak, ictihad yapabilen herkesin ictihad zgrln, tanmak ve korumakla ykmldr. Resmi bir din gr veya mezhebi

olmamas gereken devletin hakk, kendi alanndaki sorunlarn zm iin herhangi bir itihad tercih . etmesidir; ama itihad tercihe ayan bulunmayan mctehid ve izleyicilerinin kendi-grlerinde kalmalar ve ona. gre davranmak istemeleri de onlarn temel haklarndandr. yle ise ictihad kaps asla kapatlamaz ve ictihad mmetin siyasi iktidara kar teminatdr. . . Mctehidleri balayan ortak ilke, slm toplumunda bir st-hukuk olan slm hukukunun balayc iki kayna Ku^an- Kerim ve sahih Snnet'tir. Onlar, ictihadlann bu iki st-hukuk kaynanda karl olan herhangi geerli bir delile dayandrmak zorundadrlar. Bu ayn zamanda slm'da hukukun stnlnn ak ifadesidir. Mtehidlerin ictihad zgrlklerini muhkem naslar ve itihada gtren doru yntem (usl)den baka hibir ey smrlayamaz. Devletin mtehidlerin hukuki grlerine u veya bu ekilde karma yetkisi yoktur. Tam aksine devlet, zgr bir ortamda ictihad yapmann gvenli ve verimli ortamn salamak durumundadr. Bana gre bu anlamda devlet (resmi toplum) belirleyici ve yukardan ictihad emredici mutlak bir hakim deil, ., ictihadlar ve mctehidler etrafnda toplanm hukuk topluluklar karsnda hkem konumundadr. Bir mctehidi doal nder konumuna sokan, politik toplurnun destek ve tevikleri deil, tersine hitap ettii sivil kesimlerin destek ve tevecchdr. Eer bir mctehid, st-hukuk. kaynaklarna ve hukuk yntemine uygun olmayan grler beyan edip halkn gndelik sorunlarna sahici-zmler bulamyrsa, zaten hibir zaman gremiyecei halk destei onu ic-

tihad piyasasndan eker, nisyana .terkeder. Tebihle hata olmayacaksa, iktisatta geerli olan "iyi mal kt mal piyasadan kovar" kur ah gereince ruhunu eriat'ten alan itihad bu evsafta olmayan itihad piyasadan siler. Ancak bunundoal yollarla ve mmetin uyank bilinci seviyesinde olmas gerekir ki, bu da bir slm dzeninde mmeti rejimin gerek sahibi klan dinamik bir sretir. Siyasi sistem asndan hayati nemde bir konu dikkat eker. Eer bir toplumda yukarda sallattmz ekilde yasama devletin kontrolnde deil de, sivil ellerde ise, burada devletin keyfi ynetim giriimlerini ve yrtmeden gelebilecek maniplasyolar snrlayan, sivil toplum adna muhalefet eden etkili bir g var demektir. Unutmamak gerekir ki, mctehid, baka mctehidlere muhalefet etme hakkna sahip olduu gibi devlete ve hkmete kar da muhalefet etme haklarna sahiptir. Eer bir toplumda itihada dayal muhalefetin nne geilmise ve mctehidlerin gr beyan etme zgrlklerine kstlamalar getirilmise, o toplumda devlet resmi bir din gr ad altnda her trl keyfi icraatta bulunabilir. Oysa, slm toplumunda, devletin herhangi resmi bir din grne sahip olmamas ve btn dini gr, mezhep ve ictihadlar karsnda tarafsz olmas te: mel bir ilkedir. Bu durum niin Emevilerin Mrcie, Abbasiler'in Mutezile, Safevilerin iilik, Osmanllar'm Snnilik ve bugnk Suudi. Arabistan'n Vehhabilik gibi resmi mezhep ve grler ilan ettiklerini yeterince aklar. Ayn zamanda, halk adna siyasal iktidarlara kar muhalefet eden mctehidlerin dourduklar rahatszlk dolaysyla, slm aleminde

Abbasilerin orta zamanlarndan itibaren devlet eliyle niin ictihad kapsnn kapatlmak istendiini de aklar. slm dnyasnda ictihad kapsnn kapatlmas tamamen siyasidir ve bu kap kapatldktan sonra devlet keyfi ve zorba yntemlerle halk diledii gibi ynetme imknlarna sahip olabilmi, zulmler, hukuk d uygulamalar belirli bir "meruiyet" kaznabilmitir. Elbette mtehidlerin sivil muhalefeti srebilseydi, ne tarihimizde Hilafet ve Saltanat rejimleri srecek, ne de "siyaset" "katl"den ibaret saylacakt. slm tarihine ait bu olgudan gnmz demokrasilerine dnersek, yasamann vekalet yetkisine sahip meclislerin eline verilmesiyle benzer sakncalarn aynyla tekrar edildiini grrz. u farkla ki parlamenter rejimlerde, yasamaya referans tekil edecek anayasalar var ve fakat anayasalar hazrlayanlar halkn sivil gleri ve temsilcileri deil, dorudan ya devlet iinde rgtlenmi gler veya politik toplumla sk ilikileri olan sekin kimselerdir. Hele Trkiye gibi lkelerde, anayasalarn hangi olaanst dnemlerde (rfi idare) ve artlarda hazrlandklarn hepimiz biliyoruz. Anayasalar, politik toplumun uygun grd kiiler tarafndan hazrland iin yrtme, halk temsilcilerinin elinde olsa da, onlarn karacaklar btn yasalarn bu st-hukuk metnine, yani anayasaya uygun olmas kural esas olduundan sonu deimemekte, meclis ancak kendisi iin yukardan ve dardan belirlenmi snrl alan iinde hareket edebik inektedir. Meclisin halk iradesinin rn olan yasal bir teebbste bulnmasrbir ok kayda balanmtr

ve bilhassa Anayasa Mahkemeleri, Parlamento, Hkmet ve Cumhurbakan'na ramen sistem zerinde Demokles'in klc gibi durmaktadr. Yine Trkiye rneinde gzlendii gibi, Meclis'in seilmi kiilerden olumasna karlk, Anayasa Mahkemesi yelerinin atanmlardan olumas, demokratik sistemin ruhu bakmndan ilgin bir paradokstur. Nitekim bu sistemde ok daha garip bir durum daha var. O da, Anayasa'y yorumlama hakkma sadece atanm kiilerden ibaret olan Anayasa Mahkemesi yelerine tannmasdr; seilmi Meclis yeleri ve bakalarnn Anayasa'y yorumlama haklar yoktur. Oysa slm hukukunda, sistemin bir st-referansn tekil eden Kur'an' ve Snet'i - belli formasyonlar olan herkes yorumlama ve onlardan hkm karma haklarna sahiptir. te slm' dierlerine gre daha sivil ve zgrlk, oulcu klan da budur. nk sulne uygun,olduu srece kim hangi yorum ve itihad yapmsa, bu yorum ve ictihad onun hukukunu tekil eder ve bu hukuka gre yaar. Yasama ile ilgili bu sorunu bylece ortaya koyduktan sonra, imdi Yrtme ile ilgili ikinci temel soruna geliyoruz. Bu sorun da demokrasilerin vekalete dayanan baskn karakterinin bir sonucudur. slmda da demokraside de Yrtme'yi halk seer. Bunda herhangi bir anlamazlk yok. Ancak demokrasilerde yrtme, tamamen ve belirli bir sre .iin (szgelimi drt veya be yllna) seildiinden, bu geen sre zarfnda halkn yrtmeyi denetleme imkn ve aralar ya ok snrldr veya hemen hemen yok gibidir.

Burada sorun udur: Acaba kendimize yekil setiimiz bir parlamenter, iktidar sresince bizim irade ve isteklerimize aykr icraatlarda bulunmaya yeltenire, bu icraatlara tam zamannda, yani i iten gemeden nasl engel olabileceiz? Yukarda seim' le i bana gelen meclisin ayn zamanda ve teorik olsa bile yasama yetkilerine sahip olduunu grmtk. Sosyal, ekonomik, siyasal ve uluslararas konularda ylesine ciddi ve hayati nemde konular gndeme gelir ki, Meclis'teki ounluu elinde' bulunduran iktidar partisi bir ekilde hem lkenin genel karna hem de kendi semeninin temel dnce ve isteklerine aykr kararlar almak durumunda olabilir. Bu durumda halkn iradesine uygun davranmalar iin, kanun yapma ve yrrle koyma yetkisine sahip meclis'i bu kararndan vazgeirebilecek etkili mekanizmalar nelerdir, daha dorusu yar mdr? Son Krfez Sava'nd (1991-Ocak) bu trden bir olay yaand Trkiye'de. Meclis'te grubu bulunan siyasi partiler (DYP ve RP), Ana Muhalefet Partisi (SHP) ye Meclis dndaki siyasi partiler (MP hari), Trkiye'nin Krfez Sava'na katlmasna, Adana, Diyarbakr vb. slerin Amerikan kuvvetlerinin kullanm iin almasna, yurt dndan Trkiye'ye asker getirtilmesine ve Trkiye'nin yurt dna asker gndermesine hep bir azdan muhalefet ettiler. Ancak hepimizin bildii gibi ktidar Partisi (ANAP) Amerika'nn nderliindeki Mttefikler dorultusunda davranma karar ald. Hatta ok ilgi ekicidir, ANAP kendi-semeni arasnda yaptrd kamuoyu aratrmas sonucunda, ktidar Partisi'ne oy verenlerin yzde 76'snn hkmetin izledii politikay onay-

lamad ortaya kt; ama bua ramen ktidar Partisi Yasama ve Yrtme yetkisini kullanarak Trkiye'yi savaa sokacak bir karan Meclis'ten geirdi. Dnelim ki, Trkiye izledii politika sonucunda savaa girmi olsayd; sonu demokrasi asndan ne olurdu? 1989 ylnda yaplan Yerel Seimler'de ktidar Partisi yzde 22'lik halk desteine dmt. Demek oluyor ki halkn yzde 78'i bu partiyi istemiyordu. Sahip olduu yzde 22'lik nisbetin yzde 76's da savaa karyd; bu durumda sava karan alma durumundaki ktidar Partisi'nin Ocak-1991'deki halk destei yzde 5.5 civarmdayd. Ancak normal demokratik mekanizma iinde bu parti 1987 ylnda semenin yzde 36'lk destei ile bu da baka bir gariplik iktidara gelmi ve be yllna yani 1992 ylna kadar hkmet etmek zere Meclis'ten gvenoyu almt. Gerekte ktidar Partisi'nin tutumu deien toplumsal realiteye temelden aykmyd; ancak normal demokratik prosedre de tamamen uygundu. nk sistem vekalet esasna dayanyor. Bir kere vekalet hakkm ele geiren, bunu sonuna kadar ve bildii ekilde kullanmak isteyecektir. Vekalet temeline dayah demokratik sistemde destekten vazgeen semenin, iktidar sresince yapabilecei hibir ey yoktur. O, yeni bir seimi bekleyecek, iktidar partisini deiterecek, fakat yeni bir be yllk sre iin ayn prosedre ve kadere raz olarak yeni bir partiyi iktidara getirecektir. Tabii hi inanmad ve asla istemedii bir savaa girip lmesi veya bir yaknm kaybetmesi de mukad-

der Olabilir. Nitekim artlar gerekli klp Trkiye, Krfez Sava'na girseydi, belki de binlerce ve onbinlerce semen savata lecek ve 1992'de yeni bir partiyi iktidara getirme frsatn da bulamayacakt. . Kukusuz bu sorun, sadece Trkiye rneinde geerli deil, demokrasinin en iyi uyguland btn toplumlar iin de geerlidir. nk vekalet, demokrasinin yapsal bir sorunudur. Bundan dolay Joseph A.Schumpeter gibi yazarlar, hakl olarak demokrasilere halk hakimiyeti veya halkn kendi keidii ynettii rejimler denemeyeceini, belki en dorusu "halkn tasvip ettii rejimler" denebileceini sylemektedirler. ' 3. ofunluk R e j i m i J.Stuart Mili, "zgrlk stne" adl kitabnda, Avrupa liberalizminin son nesli arasnda yaygn olan siyasal dnceyi zetlerken, der ki: "... bir zaman geldi ki artk insanlar, kendilerini ynetenlerin mutlaka ayr ve kar kendininkilerine zt bir g olmasn, doann bir gerei saymaz oldular. vOnlara, devletteki eitli m^kam sahiplerini, diledikleri zaman grevden alabilecekleri birer cretli memur veya vekil haline getirmek daha ok uygun grnd."6 Bu durumda iktidar snrlama) karlar halkn karlarna zt olan ynetenlere kar elverili bir nlem sayld. Bylece ynetenler ile ynetilenler zdeletirilecek, halkn kar ve istekleri ynetenlerin 6. J.Stuart Mili, zgrlk stne, (ev. A. Erta, stanbul, 1985) s.12-13.

kar ve stekleriyle rtecekti. nk diyor J.S.M1: "Halkn bizzat kendi iradesine kar korunmaya ihtiyac yoktu, onun kendine zorbalk yapmas dnlemezdi." Teorik olarak uygun grnen bu zmn pratii nasl olacakt? Veya bir nceki balk altnda grdmz gibi, bu ynetim teknik bakmdan mmkn mdr? Bu soruya J.S.Mill'le birlikte hemen hemen demokrasiden yana olan btn siyaset bilimcilerinin verdii ortak cevap, halkn ounluunun istek ve tercihlerinin geerli saylmasdnv "Halkn iradesinin ifade ettii anlam, halkn en ok sayda veya en faal olan ksmnn, ounluun ya da kendilerini ounluk olarak kabul ettirmeyi baarm olanlarn iradesidir." Ama yine de sorun tmden zlmyordu. Bu sefer bunun sonucunda halk, bir kesim zerinde bask kurmak isteyebilirdi. Bu da bir kii, aile veya bir zmrenin diktatrl yerine "ounluk diktatrl"ne yol amaktadr. Bu yeni tr diktatrle kar aznlkta kalanlarn haklar nasl korunacak? J.S.Mili, toplumun bizzat kendisi zorba olduu zaman bunun nne gemenin zor olacam ve bu zorbaln dierlerinden daha korkun sonulara yol aacam sylyordu, ama dierleri gibi buna uygun bir zm de bulamyordu. Bundan da anlalyor ki, halk ynetimi teknik bakmdan mmkn deildir ve sonuta bavurulacak are, halkn ounluunun verecei kararn genel geer saylmasdr. Ama yine J.A.Schumpeter'in yerinde deyiiyle, ounluk ounluktur ve tabii ki halkm tamam demek deildir.

ounluk ilkesine dayal gelien demokrasiler, ilk gnlerinden bu yana bu, son derece ciddi sorunu zebilmi deiller. ounluk, sk sk grld gibi hakk ve yetkisi olmayan alanlara karabiliyor. Bu, sonuta "bir toplumsal zorbalk olduundan hayatn ayrntlarna ok daha derin bir biimde ileyerek bizzat ruhun kendisini tutsaklk altma alp bireye daha az kurtulu yolu brakyor." Doal olarak ounluk, demokrasinin temel deerlerinden biri olan bireycilii de zedeleme'gcne sahiptir. Baz etkili yollarla devletten kaynaklanan bask ve zulmlere kar direnmek mmkn, en azndan rejimi devirme umudu vardr. Ama ounluun hakim eilim ve dncelerinden gcn alan diktaya kar nasl ve hangi aralarla direnmek mmkn olacak? ounluun hakim grne kar birey kendi zgn davranlarm koymak istediinde veya aznlkta kalan dini, kltrel, etnik vb. gruplar kendi dndkleri ve inandklar gibi yaama talebinde bulunduklarnda, bu talepler ounluun istekleri dorultusunda ynlendirilen devlet ynetimine ve kurumlarn faaliyet alanlarna nasl yansyabilecek? ounluk buna rza gsterecek mi? Gsterdiini'varsaysak bile, devlet ve kurumlar, bir anda iki ayr rol oynayabilecek, iki ayr hizmet sunabilecek mi? Bu ve benzeri somlara tatminkr cevap veremeyen siyaset bilimcileri, bir baka faraziyeden hareket edecek, kanlmaz olarak ounluun kararn tekil .eden oylar rasyonel kabul etmek zorunda olduumuzu ne srmlerdir. Bu faraziyeye drt elle sarlan Toktam Ate, "bu iin baka yolu yoktur, semeni ve

insan rasyonel kabul etmek zorundayz"' der ve adeta iin iinden kar. Ancak kendisinin yapt alntlarla R.Wolff,'m kurduu modelde ounlua dayal bir karar almann imknsz olduu ortaya kar. Bir an iin ounluun oylarnn rasyonel olduunu dnsek, bile bu bizleri ounluun ezici desteiyle iktidara gelen Hitler'in Nazi rejiminin de rasyonel olduu sonucuna gtrmez mi? Kukusuz gtrr; ama i Nazi Almanyas'na gelince, ounlukla ilgili btn destekleyici argmanlar bir anda geri alnr. Byle bir durumda ounluun ald karar "demokratik" olmaktan kar ve bazlarna gre, antidemokratik aznlk ounlua dnrse buna uymak gerekmez; Hitler rneinde olduu gibiyse buna isyan etmek gerekir, denir. Ne var ki Hitler ve Mussolii'nin yeni bir seimle deil de, 57 milyon insann hayatma mal olan bir dnya sava sonucunda devrildiklerini unutmamak lazm. Demek ki ounluun yapabilecei kkl bir hata yine ounlukla telafi edilmeyebilir ve bunu baka yollarla telafi etmeye kalkmann maliyeti ok ar olabilir. Aslna bakkrsa, gemite grlen btn anti-demokratik rejimlerin btnyle halk ounluuna dayanmadklarm sylemek de mmkn deildir. Roma'nn Sezam veya Neron'u ile Ortaa krallar bir ekilde halkn ounluunu memnun etmenin yollarm bulmulard. Belki demokrasi getirdii kendine zgn mekanizmalarla ynetim alanndaki rekabeti halk alanna indirmi bir modeldir ki, bu ynyle zgn saylr.
7. Toktam Ate, Demokrasi, (stanbul, 1976), s. 137-138.

Burda bir baka belirsizlik de var: Acaba bir siyasal dncenin demokratik olmadnn gstergesi nedir ve buna kimler karar verebilir? Szgelimi, bugn Batc evreler, slm siyasal modeli ya yeterince veya tamamen demokratik bulmadklarndan, mslman halkrn slm temelde demokratik yara katlmasna izin vermemekten yanadrlar ve Cezayir'de aka gzlendii gibi, Bat'nn desteindeki Batc evreler, seimleri bir anda iptal etti, askerler darbe yapt, seim isteyenleri sokak ortasnda acmaszca kuruna dizdi. Demek ki, slm dnyasnda aslnda sorun, de- ; mokratik mekanizmann kullanlmas ve buna saygl olunmas evresinde dnmyor; tam aksine Batl deerlerin kabul veya reddi evresinde dnyor! Buna gre Batl deerleri reddeden bir slm siyasi hareket demokratik kurallar iinde iktidar olmay ve iktidar devretmeyi taahhd ettiini deklare etse bile, bunun demokratik yara katlmasna izin verile^ mez. Bu olayda" Bat'nn gzettii demokrasinin btn kurum ve kurulularyla yeirlemei deil, kendi deerlerinin genel geer klnmasdr. Eer szkonusu deerleri dikta rejimleri koruyabiliyprsa, bu durumda bu rejimlere gz yumulabilir. Bat'nn vesayetinde Ortadou'da ayakta duran dikta rejimleri asndan sorun anlalabilir niteliktedir. nk aktr ki, eer b lkelerde tam zgr muhalefet ve seimle iktidar devralmak mmkn olursa, btn bu lkelerde bugnk rejimler daha ilk seimlerde iktidarlarn halka devretmek zorunda kalacaklar. Bu da kendi deerlerini bu diktac ynetimler araclyla slm dnyasna ihra eden ve bu statko ile smrsn

devam ettiren Batl demokratik lkelerin karlarm derinden sarsacak bir olaydr. yleyse, Batllarn kendi zgn demokratik deerleri konusunda bile ikiyzl ve ifte-tandart bir tutum iinde olduklarn sylemek onlara hakszlk olmaz. imdi biz ana bir demokratik mekanizma olarak ounluk konusuna dnersek, bunun iki nemli sonuca yol atm greceiz: Biri manevi ve entellektel, dieri ahlaki ve hukuki sonu. Bu sonular zerinde durmadan, nce ounluk kavramnn tamamen nicel (kantitatif) bir temele dayandm hatrlatmak gerekir. Buna gre ounluk matematiksel olarak 49'a kar 5-1'in stnln ifade eder. Bu da kitlenin yndan 1 fazlas demektir. Puralizm ile ayn anlamda "kitlenin yandan fazlas olsun olmasn, en byk para ounluk" demektir. Bu ayrm, Desartes'tan bu yana kantitatif dnen Batlnn dnya gr ile son derece uyum gstermektedir. Ama saysal ounluk nitelie gre ne ifade eder? a. N i c e l i k y e N i t e l i k Sekinlerin dier geri kalan avam (halk) ynlarna gre, doal stnlklerini savunanlar, demokratik ounluun byk hakszlklara yol atm sylemektedirler. Bunlar genellikle zeka ve bilginin stn gcnn aristokratlara zg olduuna inanan kimselerdir. Sekin (elit)lerin iktidarndan yana olanlara gre, ynetmek zekann hakkdr. Bilgi, derin kavray ve entellektelizm zekaya zgdr. Halk hereyi deri-

liine ve etraflca dnemez. Yz eein beyni ile bir insan beyni ayn kefeye konur mu? Bu kpnuda en keskin eletirileri yapan Rene Guenon'a gre8, btn b karklklarn nedeni, sekin bir insanla dieri arasndaki yaratl farknn grmezlikten gelinmesidir. Sekinlerin farkn inkar etmek "eitlik" ilkesinin yceltilmesine yol at. Oysa iki ey ayn zamanda hem birbirinden farkl, hem de birbirinin tpks olamaz. Sekinler nitel (kalitatif=keyfiyet) olan, halk nicel (kantilatif=kemmiyet) olan temsil eder. Nitel ve nicel olann eitlenmesi, kozmik dzende, toplumda ve maneviyat dnyasnda varolan hiyerarinin inkr edilmesine veya tersyz edilmesine yol aar; buysa toplumsal kargaann balca nedenidir.. Oysa demokrasilerde, siyaset hari her alanda ve zellikle bilimlerde ve teknolojide uzmanlk, sekin, bilgi, vasfl i, srarla yceltilir. Peki, kesin olarak kariyer, derin kavray, yksek ahlaki nitelik ve. etrafl bilgi gerektiren siyaset alanna gelince niin uzmanlkla ayn ey olan sekin vasflar inkar edilir? Demokrasi, ynetimi aadan yukarya dri oluturur;, oysa uzmanlk aznlklarn sfatdr ve yukardan aaya dordur. yleyse "daha stn" "daha aa" olandan doamaz, byn kkten doamayaca gibi. Halk kendinde olmayan bir gc nasl bakasna verebilir? Gerek g ancak "sf'ten gelir ve toplumsal dzenden stn bir eyin, yani manevi bir otoritenin onayndan geerek meruiyet kazanr. Saysal anlamda ounluun gr daima yertersizdir; bunun
8. Rene Guenon, Modern Dnyann Bunalm, (ey. N. Avc, stanbul, 1979) Toplumsal Kargaa Blm.

canl kant baz psikolojik gzlemlerdir. Szgelii bir kalabalkta zihni tepkiler lldnde bu tepkilerin toplam, ynn ortalamasnn da altnda bir seviye tutturabilmektedir. ' Bu arada siyasi hayata halkn tmnn ayn ilgiyi gsterdii de phelidir. Aktif veya gndelik siyasetle ilgilenenlerden kat kat fazlas olan insanlar genellikle apolitiktir. Bu durumda bir yandan ynsal tepkilerin en alt bir seviyede teekkl, te yandan apolitiklerin sayca fazlal, belirli ve profesyonel bir siyaseti grubunun hereye hakim olmalarn kolaylatrr ve genellikle sonu byledir. Kald ki. ounluk yasas, kba gcn ve maddenin yasasdr. Bir ktle kendi arlyla yuvarlanmaya balad zaman, ayn yasa nedeniyle, nne kan her eyi ezip geer. te tam bu noktada demokratik dn ile materyalizm arasndaki balant da gereklemi olur.9. , Rene uenon'un sralad bu eletirileri geen yzyln ilk yansnda J.S.M1 de sralyordu. Diyordu ki, ounluk, insanln imdiki gidiinden honut olduundannk bu gidie bu halini veren ounluktur bu gidiin neden herkes iin yeterince hayrl olmadn anlyamaz.Ip Tercihini sekinlerin ynetiminden (Aristokrasi) yana koyan R.uenon'un btn eletirilene katlamayz. Bilginin bilgisizlie, nitelin nicelie olan stnl konularndaki grleri kukusuz yerinde9. R. Gueon, A.g.e., s. 101, vd. 10..J.J.M1, A.g.e., s. 79.

dir. Ama uhu sorabiliriz: Sekin olmakla aristokrat/soylu olmak a r a s n d a zorunlu bir iliki var m? "Sekinlik ile "soyluluk" arasnda eer zorunlu bir iliki kurulacak olursa, bu, bizi kanlmaz olarak "soy"un temeli olan ontolojik deerlerin belirleyici kriter olduu bir mukayese tlne gtrr ki, bu da sonuta materyalizmden baka bir ey deildir. Oysa Adem'le arasnda ilk ontolojik mukayeseyi yapan blis'tir. Ona Adem nnde secde etmesi emri geldiinde, "Ben ondan'stnm, nk beni ateten, onu ise amur(toprak)dan yarattn" (A'raf: 12) diyerek bunu reddetmiti. Adem'i ycelten lahi Nefla ve simlerin Bilgisi iken, blis, ikisi de ontolojik unsur olan "ate" ile "toprak" arasndaki fark nplana karmt. O gnden beri, btn ontolojik stnlk iddialar ve bunlara dayal rk ayrmcl, cins-farkll, coraf veya sosyal stnlkler hep bu materyalist temelde geliirler. Aristokrsi'nin stnlk iddialar da bundan ayr dnlemez."1 slm dnce geleneinde "havass" ve "avam" ayrm vardr. Ama havasshm hibir toplumsal veya etnik ya da snfsal temeli yoktur. zel abalarla avam, havass olabilir. Bu yol ve imkn herkese aktn slm hukukunda da durum byledir. phesiz mtehid sekin bir kimsedir, fakat onun aristokrat kkenden gelmesi gerekmez. Mctehidi mctehid klan onun cehd ve abasdr. Bundan dolay "ictihad" "cehd" kknden tretilmitir. Avam/halktan kimseler de mctehid olabilir. Nitekim byk hukuku Ebu Hanife'in yine kendisi gibi mctehid olan rencisi Ebu Yusuf yoksul bir ailenin ocuuydu.

Kald ki Guenon, gemite sekinlerin elinden hi kmayan ynetimlerin insanlara ve tbi halka mutluluk vermediini grmezlikten geliyor. Kendi mantki sonularnda Guenon, Hind'in Kast Sistemi'ni de olmas gereken ve hiyerariye uygun gryor. Bu konuda Medine Vesikas ve Drt Halife Modeli'nde nplana kan halkn siyasal katlm, zgr muhalefet, seim, biat ve ura boyutlarna yeterince dikkat etmemi olmas bir talihsizlik saylabilir. Belki burda bilgi (ilim) ve niteliin hakkm veren yaama olayna yakndan bakmak icap eder. slmi model, b sorunu yasama hakkm sivil mctehidlere vermek ve Yasama Meclisini bu mctehidlerden tekil ettirmek suretiyle uygun bir zme kavuturmutur. Daha nce de grdmz gibi, mctehidler, devletin atad hukuk uzman memurlar deil, halkn doal yollarla etraflarnda toplanp ne kard sivil bilginler, gvenilir nderlerdir. Bunlar Yrtme Meclisine seilen insanlarla birlikte "ehl-i Hail ve'lAkd" kurulunu tekil edebilirler bu alternatif bir yntemdir, amir bir hkm deildir ama yle de olsa, ynetim seimle ibama gelmeli ve ardndan halktan biat almaldr. Biat, Allah tarafndan seilmi olmasma ramen, Peygamber iin bile ngrlmtr ve Peygambere de yaplacak olsa "marufla snrldr (Mmtahine: 12); dolaysyla ynetim ile1 rinde biat amir bir hkmdr. Kimi hukukular biatin dolaysyla (zmnen) seim olduunu dnse bile, Ebu Hanife'ye gre seim biattan nce gelir ve bir ynetici btn halktan biat alm olsa dahi, seimle ibama gelmedii srece gayri merudur. yleyse slmi modelde Yasama Meclisi ve bu mecliste grev

alan mctehidler dzeyinde olmas gerekmeyen halkn temsilcileri olan Yrtme Meclisinin yelerinin seimle ibana gelmesi kanlmazdr. Aksi dnlemez. islm kamu h u k u k u n d a halk, ounluk karar ile herhangi bir gr totaliter olarak herkesi kapsayacak ekilde alamaz. Temel ilke, "ounluk" deil, "oulculuk" olduundan, her bir din, kltrel veya etnik grup (sosyal blok), din ve hukuki tm zerklie sahip olduundan, setii din veya siyasi gr onun iin total yani bir btn olarak balaycdr. Dolaysyla ayn toplum iinde ok sayda hukuk bir anda geerlidir; devletin grevi, her alann kendi zgrln gvence altna almak ve baka Szlemelerle zerinde anlamaya varlan konularda ykmllklerini yerine getirmektir. nk hukuk ve sosyal davranlar dinden ayr dnlemez; bundan dolay ve tabiat gerei ^ok-dinli bir toplum, ok-hkuklu bir toplum demektir. Bir toplumdaki mslman blok, slmiyet'i sadece kendisi iin total kabul eder; hristiyan, yahudi, ateist, mecusi vb. farkl sosyal bloklar kendi din, inan veya grlerine gre yaarlar. Mslman blokun yasama meclisini oluturan mctehidler, halkn doal nderleri olarak yasamalarda bulunurken, bu olayda ounluk kararlarna riayet etmek bir ilke olarak dnlebilir. Buna slm hukuk metedlojisinde (sul- Fkh.) "el-hkm i'l-ekser = karar ounluundur" ilkesinden hareketle "cumhurun gr" denir. Cumhur'un gr ounluk grdr v fakat en ideal zm icma'dr, yani btn mtehidlerin bir konuda szbirlii (ittifak) iinde ortak bir

karara varmasdr. Ama bir konuda icma' salanamyorsa ki salanmas olduka zordur bu durumda bilginlerin ounluunun (cumhur-u ulema) gr, icma'dan sonra gelen delil hkmndedir. Ba taraflarda da deindiimiz gibi, bir mctehid ve onu izleyen halktan insanlar, icma'ya veya cmhu'un grne katlmayabilirler; onlar ne devlet ve ne de dier mctehidler inanmadklar bir gre gre hareket etmeye zorlayamaz. Bildikleri ictihadi grle amel ederler. Zaten bir mctehidin muhalefeti icma bozan hukuki bir etkendir. te icma ve cumhur tarafndan ortaya atlan ve kabul edilen grler nitelie, baldr ve bu olayda bilgi, derin kavram, sorunlara vukufiyet, salkl zm yetenei, zeka ve hukuki performans (cehd) nemli bir rol oynar. Ancak bugnk demokrasilerde yasama ve yrtme ayn ellerde toplandndan ve bu iki grev Ve yetki halkn ounluunun (yzde 51) setii kiilere vekalet yoluyla devredildiinden, meclisin ald kararlar btn bir toplumu balar, yzde 49'da kaldklar iin iktidar olamyanlr da istemedikleri ve kar olduklar halde ounluun grne uymak zorunda kalrlar veya braklrlar. Bu durum, sorunun ikinci boyutunu, yani ahlk ve hukuki ynn tekil eder ki, bu da eri az dieri kadar ve hatta daha ok nemlidir. ' b. 49'a kar 51'in s t n l imdiye kadar, anlattklarmzdan genelde birer ounluk rejimi olan demokrasilerde 49'a kar 51'in

stnlnn mutlaklatnld anlalyor. lke olarak ynetim Her dnceye ak olsa bile, bir grn iktidar olmasnn vazgeilemez art ounluk temelinde yzde 5 l'e ulamasdr. Bu durum teknik adan iki sonuca yol aar. a. Yzde 49'da kalan muhalefet, eer iktidar olmak ve grlerini sadece kendisi veya bakalar iin geerli klmak istiyorsa, yapaca ey bir sonraki seimde ansm denemeye kalkmaktr: Bu yol aktr; ama beklemek ve bu arada grlerini destekleyen insanlarn saysn arttrmak zorundadr. b. Yeni bir seim tarihine kadar bu drt veya be yl olabilir muhalefette kalan 49'a den, 51'in siyasal iktidar tarafndan hakim -ye geerli klman grlerine gre davranmay kabullenmektir. Bu konuda yapacak baka ey yoktur. Bu hususta lkemizde hayli tartmal bir konuda rnek vermek istiyorum. Diyelim ki, bir dnemde ka-s bul edilen ve imdi de ounluk tarafndan onayland varsaylan medeni hukukun geerli kurallarna gre tek eli evlilik (monogami) ilkesi kabul-edilmitir. Ancak hi kimsesi olmayan, ^korumasz ve kendine gre bir i de bulamam orta yal bir hanm, ister bir aile yuvasna sahip olmak, ister korunmak, isterse cinsel ihtiyalarn karlamak veya neslini devam ettirmek dncesiyle olsun, kendi isteiyle uygun grd evli bir erkein ikinci hanm olmay kabul ediyor. Bu evlilik onun kurtuluu olacak. Bu durumda sorunu hemen zm gereken bu kadn ne yapacaktr? lk akla gelen eer gr muhalefette ise ounlua ulap iktidar oluncaya "kadar beklemek-

tir. Kendisi bekler ama sorunlar bekleyemez. Kim ne derse dersin, sosyal ve iktisadi durumlarnn-ktl dolaysyla bir erkein ikinci hanm olmay kendileri iin uygun bir zm kabul eden binlerce (evde kalm, dul veya bir sebeple aresiz) kadn var. Bir baka rnek dnelim. Bilindii gibi geerli hukukta evlilik ya 18'dir. Ama diyelim ki mslman genler, slm hukukunun kendilerine tand yetkiye dayanarak ergenlik ama ular ulamaz evlenmek istiyorlar ki, Trkiye'de ergenlik ya snr 15'tir. Bu durumda yine sorun kmaya devam edecektir. nk eer geerli hukuk, damat veya gelin adaym 18 yana kadar bekletmeye zorluyorsa, yaplacak drt ey var: a. Beklemek, b. Gayri meru cinsel ilikiye gemek, yani zina etmek, c. Yasalar ihlal etmeyi gze almak, d. Kanuna kar hile yoluna bavurup yan bir iki yl bytmek. lkemizde ounlukla b. ve d. klarna bavurulduu bilinmektedir. Ancak her drt k da gayri tabi ve aslnda temel insan haklar balamnda hukuk ddr. Zira evlilii kanun deil, biyolojik gelime belirler. Byle bir olayda, knun biyolojinin kesin gerekliine kar kar. Totaliter bir rejim bir hukuku merkezden btn topluma dayatr; demokrasi ounluun tercihi olan hukuku geerli klar, ama aznlkta olanlara hukuki zerklik tanmaz. Bana gre slm ok hukuklu ve ok dinli yaklamyla bu soruna uygun bir zm bulmu oluyor. te bu ve benzeri temel olgular, kimi siyaset bilimcilerini demokrasinin ahlaki boyutu zerinde dnmeye. sevketmitir. Konuya yalandan bakabilen'' f - : 53

ler, sorunun zmnn hi de kolay olmadm itiraf etmilerdir. nk eer demokrasileri hakl ve ahlaki klan, halkn rzas ve kendi ynetimleri dncesi ise, hu ounluk ynetimi ile asla bir arada dnlemez. Aktr ki, ounluk ynetimlerinde daima aznlkta kalan kimseler olacak ve bunlarn istekleri iktidar sresince temsil edilmeyecektir. Bu yndeki analizlere iaret eden Lipon yle der: "Eer bir hkmetin iktidarn hakllatran ey rza ise, bundan karlacak sonu, rzas olmayanlar iin bu iktidarn hakl olmaddr. Yani bu iktidar ahlakszdr. ounluk bir niceliktir, ahlak ise nitelikten oluur. Bir nicelik ise bir nitelie yol aamaz."11 L.Lipson, ABD'de San Franciseo'da geen ilgin bir olay mek gsterir. Beyazlarn oturduu bir semtte iyi eitim grm, ii olan, evli ye iki ocuklu bir inli ev almak isteyince, semt sakinleri kar kar. Sorun yaygn katlmn olduu bir toplantda tartlr ve oylamaya bavurulur. Kahir ounluk red oyu verince inli o semte alnmaz. Bu oylama Atina sitesinde grlen eski bir teaml hatrlatr. Atina'da eer birisi herhangi bir sebeple sevimsiz bir duruma dmse herhangi geerli ve somut bir neden gstermeksizin kamoyu kararyla Site'nin dna srlebilirdi. Bu olayda da gzlenen olgu rk ayrmclnn demokratik mekanizma e varln srdrebilmesidir. Yntem haka, ama sonu hakszdr. Lipso'a.gre yntem itibaryla demokratik olan bu tu-

11. Leslie Lipson, Demokratik Uygarlk, (ev. F. Karagzolu, Ankara, 1984) s.476.

tum zyle anti-demokratiktir. Peki, ama demokratik olan. nedir ve demokratik zler hangi yntemlerle gerekleecektir? te bu zmsz bir sorundur. Lipson ve dierleri, demokratik bir toplumda aznlklarn bir karar protesto haklar olduunu sylerler. Ama bunun yeterli olmadm kendileri de bilirler. ounlua snr konulmazsa, zaman iinde aznlklar ya yok olur veya hakszla uram mazlum bir kesim olarak kaderlerine raz olarak hayatlarn srdrmeyi kabullenirler. Sosyolojik tanma gre de, aznlk bir toplumdaki hakim ounlua gre baz mahrumiyetlere katlanmak zoronda olan dini, etnik veya siyasi topluluklar deil mi? Lipson'un dedii gibi, ounluk grnn bir ok kereler doru ya da daha iyi olduu grlr, bu durumda geerli olmaldr. br zamanlarda aznhn gr daha stn ise o geerli klnmaldr. Ama bir grn doru ve hakl olduuna kim karar verecek? Pepee aznln gr doru kabul edilirse, bu durumda yanl dnme hkkria sahip olan ounluk gerekten demokratik bir toplumda yayor saylabilir mi? Hem grler hakknda kriterler koyma yetkisi devlete verilirse, o zaman devletin doruya yanl, yanla doru demesine kim ve nasl engel olacak? Kald ki devlet gemisini yrtmek zere ounluun oylaryla seilen grevlilerden, kendi semen tabanlanna aykr davranmalarn beklemek ne lde mmkn ve makul oibilir? Lipson bu etin konu karsnda R.Guenon ve dierleri gibi soru sormaya devam eder: ounluk y. netimi ahlaki adan hakl grlebilir mi? Says daha ok olana, daha az olan zerinde egemenlik kur-

ma hakkm ahlaki olarak veren ey nedir? "ok" demek, "hakl" demek midir? "Bu sorularn koyduu glk, demokratik dncenin en byk ustalarnn almalarnda aka grlebilir. Kanamyacaklar iin bu sorunu ele aldlar. Fakat temel ilkeleri ile tutarl olarak bu sorunu zmeyi baaramadlar."12 yleyse sonuta demokrasiden yana tercih koymaktan baka k yolu bulamyan bu da trajik bir durumdur Lipson'a katlarak, ounluklarn da yanl yapabilecek insanlardan olutuklarn kabul edebiliriz. Onlar da yanlabilirler ve sk sk yanlmaktadrlar. Obr sistemleri ortadan kaldran ve demokrasiyi getiren devrimler, siyasetten g olgusunu karamadlar. Btn ynetimlerin olduu gibi demokrasinin de gce ihtiyac vardr. Demokratik devrimin yapt, gc bir ynetici snfn elinden alarak ve halk kitlesine devrederek yerini deitirmek oldu. G ortadan kaldrlmad, sadece yer (ve el) deitirdi.13 Bizim nerdiimiz Medine Szlemesi temelindeki slmi oulcu Model'de btn bu saydmz sorunlarn zm aka ele alnmv've hukuki sonulara balanmtr. Temel ereve, her bir sosyal blokun szleme esnasnda kendi zgr iradesiyle setii hukuk ilkelerine gre ve bakalaryla bir arada yaamay kabul etmesidir. Burada ncelikle szkonusu olan,yekpare olarak halkn veya niter (tekil) bir yapda teekkl eden bir ulusun deil, ama siyasal yapda
12. L.Lipson. A.g.e., s.474. 13. L.Lipson, A.g.e., s.479..

yeralan sosyal bloklarn kendi kendilerini tanmlamalar ve kendileri iin geerli olacak bir hukuk sistemini ortaya koymalardr. Bu, din zgrl ve serbest tercih bakmndan zorunludur; bu sayede belirsizlikler ortadan kalkar ve herkesin kendini bala-. yan standartlar tayin edilmi olur. Model, 49'a kar 51'in stnl ilkesini reddeder, ancak yerine 99'a kar l'in btn temel hak ve zgrlklerini korumay stlenir. nk bir toplumun yzde 99'u mslman olsa ve bu mslmanlan n tm, slmi kural ve telakkiye gre yaamak istese bile ki teorik olarak yle olmas gerekir- geri kalan yzde l'lik kk aznlk (bu hristiyan, yahudi, ateist, ateetapar, fetiist yezidi, sosyalist, liberal vb. olabilir). slmi kural ve gereklere gre yaamakla ykml tutulamazlar. Medine Vesikas ve sonraki dnemlerde bu metnin oulcu ve katlmc ruhunu ksmen de olsa srdren zmm hukuku bunun somut tarihsel kantdr.

D E M O K R A S VE SYASAL P A R T L E R

Bug dnyada halkn siyasal katlm ile demokrasi ve demokrasi ile siyasal partiler arasnda dorudan ve zaruri ihkiler olduu yolunda yaygn bir inan var. Ben serbest piyasa ekonomisi ve insan haklar ile demokrasi arasnda kurulmak istenen zaruri iliki trnden bir ilikinin demokrasi ile yaygn siyasal katlm arasnda kurulmak istenmesine de phe ile baklmas gerektiini dnyorum. Siyasal partilerin demokrasinin ortaya kard kurumlar olduklar dorudur. Ama acaba siyasal partiler olmakszn da dorudan veya dolayh siyasal katlm salamak mmkn deil mi? Bence byle bir soruyu sormaya deer. Tabii eer, siyasal katlm ile demokrasi arasnda vazgeilmez ilikiler kurarsak byle bir soru anlamh olmaz. nk mademki siyasal katlmn mmkn olan tek yolu sadece demokrasiden geiyor, bu durumda birer demokratik kurum olan siyasal partiler de kanlmaz olarak mekaniz-. ma iinde siyasal katlm salayan aralar eklinde kabul edilmek durumundadrlar.

Liberal demokrasiler katlmn ancaksiyasal partiler araclyla gerekleebileceini savunur. Yakn ve canl rnekler olarak daha. bir ka yl ncesine kadar Dou Bloku lkelerinde varolan "Halk.Demokrasileri"ni gstermektedirler. Bat'nm "demir perde"adn takt bu lkelerde yaygn bir katlm vard ve szgelimi Sovyetler Birlii'nde veya Bulgaristan'da seimlerde halkn yzde 99'u yukardan belirlenmi yelere "evet" oyu veriyordu; ancak bu yaygn katlmn sahici bir siyasal katlm olmad bir gerekti. Totaliter rejimlerde seeneklerin yokluuna bask, otoriter ynlendirme ve muhalefetin parti'veya devlete ihanetle e tutulmas vb; faktrlerle birleince elbette katlm basit bir formaliteden teye gemez. Batl demokrasiler, yllardr Dou tipi yaygn katlm . yar faktrn ortadan kaldrmakla suladlar. phesiz bu anlalabilir bir eletiriydi. Ama acaba siyasal sistemin yara, dayanmas bir zaruret midir? Eer biz yar ye rekabeti herhangi bir siyasal sistem iin zaruri grrsek, bu durumda siyasi partilerin varln da zaruri grmek zorunda kalacaz. Burda Bat tipi demokrasilerin bizi kar karya brakmak istedii ilgin bir dilemma szkonusudur. yle ki, demokratik varsayma gre, siyasal katlm olmakszn adil ve salkl bir siyasal rejim olamaz. Siyasal katlm salamak iin yar ve rekabet kanlmazdr. O halde siyasal partiler de zaruri olarak varolmak zorundadrlar. k yar siyasal partiler araclyla mmkndr ve yar sonuta-halkn ya da ynetilenlerin katlmm salar. Sanyorum farkl bir siyasal felsefeden hareket eden slmi siyasal model, bu kurguyu kabul etmez

ve fakat nii kabul etmediini iyice ortaya koymak gerekir. Ben ksaca Batl demokrasilerin yar karakterinin, Bat'nn geirdii 700 yllk siyasal tecrbesiyle yakndan ilgili olduuna iaret etmek istiyorum. Bilindii gibi Bat tarihindeki toplumsal farkllama ve rgtlenme soyo-ekonomik temeldedir ve bu rgtlenme biimini bilhassa snf gereinden ayr dnmek mmkn deildir. Feodalite dneminde toprak mlkiyeti dzenine gre serf ve senyr eklinde rgtlenen toplum, kapitalizm ve sanayii devrimiyle ii ve patron snflar eklinde yeniden rgtlendi. Marx'n tasarlad devrim tehdidi, anavatan dndan akan emek, sermaye ve hammadde fazlasyla ntralize edilince, bu sefer sregelen snf atmalarna bir uzlama yolu bulundu. te anayasal dzen ve buna bah gelien farkl sniflarm farkl siyasal rgtler iinde toplanp siyasal iktidar iin yarmas forml bu uzlamann ifadesidir. Her ne kadar geen yzyla gre orta snflar gelitiyse ve artk Batl sanayilemi lkelerde devrim tehlikesi ortadan kalktysa bile, bugn halen sren siyasal rgtlenme o klasik anlamm korumaktadr. ok partili hayata ramen Bat'da siyasal iktidarn hep merkez-sa ile merkez-sol arasmda el deitirmesi bunun gstergesi olmal. Bu tarihsel mirasa bizzat liberalizmin ekonomik faaliyetin btn alanlarm rekabete dayandran temel felsefesini de eklemek lazm. Toplumsal gruplar ekonomik anlamda son tahlilde birer kar grubu olduklarndan, kanlmaz olarak sosyo-ekonomik temelde varolan yar ve rekabet siyasal modelinde de

yapsal karakterini tayin edecektir. Bundan dolaydr ki bugn ok daha yksek sesle Batllar, demokrasi . ile serbest piyasa ekonomisi arasnda mutlak ilikiler' kurmakta ve bu modeli kreselletirmek istemekte-' dirler. nk aktr ki artlarn eit olmad dnyada gl olan, zayf yutacaktr. Ama buna serbest piyasa veya siyasal partiler araclyla rekabet ad verilmektedir. Oysa bu adaletsiz yar sistem; kazlar avlayan timsahlara yaramaktadr. Bu adan baktmzda bizim tarihimizde demokrasinin ortaya kmamas ve ok partili hayatn ge bir dnemde teekkl etmesi tesadfi deildir; aksine . sosyo-ekonomik temelde deil din ye hukuk ya da sosyo-kltrel temelde rgtlenen toplum yapmzla ilgili bir durumdur bu. nk bizim tarihimizde eko^nomik snflar deil, dini ve hukuki topluluklar olmutur. Siyasi tarihimizde Muaviye'den sonra siyasal katlm kanallarnn tkal olduu dorudur; ama partiler araclyla katlmdan ok yar ve rekabetin geerli olduu demokratik sistemde de adalet ve hak dalm imknlarnn gzetilmedii ve kitlelerin ekonomik ve siyasi anlamda iyi rgtlenen gl aznlklara ezdirildii de dorudur. u halde yar ve rekabeti demokratik sistemin tabii kurulular olan siyasi partiler araclyla siyasi adalet, yaygn katlm, sahici muhalefet ve hak dalmn salamak mmkn deildir. lmi siyasal model, bandan beri buna souk bakyorsa bunun bu trden hakl sebepleri vardr. Eer durum buysa., artk herhangi bir siyasal par-

tinin hangisi olursa olsun lkenin sorunlarn gerekten zeceini dnmek herhalde pek makul olmaz. stelik sistemden kaynaklanan ve btn uzun vadeli siyasi idealleri ve ahlaki ilkeleri hie sayan pragmatizmi ve oportnizmi de hesaba katacak olursak durum bsbtn umutsuz demektir. Mslmanlarn da maalesef bu szn ettiimiz, deinokratik mekanizmann tabiatnda varolan pragmatizm ve oportnizme kaplp evrensel slmi ideal ve ahlaki ilkelerden feragat edebecekleini u son yaadmz olaylar gstermi oldu. Bence en ibret verici olan bu olsa gerek! Demokrasi ve Mkemmellik Abraham Lincoln (1809-1865), demokrasiyi "halkn halk tarafndan ve halk iin ynetimi" eklinde tanmlamt. Bu, daha nce szn ettiimiz yaplm 300'n stndeki tanmdan sadece biridir. Biz, btn demokrasileri kendi paydas altnda toplayabi-. leceimiz halk ynetiminin niin sadece bir deer olduunu ve hangi temel sorunlar dolaysyla' neden bugne kadar gerekleemediini anlatmaya altk. Amerikan siyasal tarihinde olduka saygn bir yeri olan A-Lincoln'un demokrasi tanm ise fazlasyla iddial grnmektedir. Lincoln'dan bu yana demokrasiye geen lkelerin tarihsel pratikleri, "halkn : halk tarafndan ve halk iin" ynetildiini dorulamyor. Trkiye ve benzeri lkelerde "halka ramen halk iin" formlnden hareket edilerek halkn ynetildiini gsteriyor. Ancak bizim gibi zihinsel antenlerini Bat ynne

evirmi elitler eliyle siyaset ve dnce hayat zerinde tekel kurulmu lkelerde, demokrasinin" deil "mkemmele yakn", mmkn olan ve "en mkemmel" ynetim tarz olduu yolunda yaygn ve kkl bir inan var. Oysa demokrasiye eiklik etmi olan Batl lke aydnlar ve siyasetileri bile bizimkiler kadar emin konuamyorlar. Szgelimi nl ingiliz siyaset adam Churchill (1874-1965), "Demokrasi en.iyi ynetim ekli deildir, ama kt taraflar en az olan bir ynetim eklidir" der. Bu durum tespitinde baka rejimlerle mukayese balamnda demokrasi lehinde belli bir gurur var, ama belli bir ihtiyat da ihmal edilmi deildir. Churchill'in ifade biiminin gizledii gerekler, Bat'nn genel gerekleridir. Bat, dier btn ana deerlerinde yapt gibi demokrasiyi Batl olmayan toplumlara ve uluslara kar bir gurur kalbnda sunar; ama kendine ayrd kalpta, belli bir ihtiyat payn muhafaza etmeyi ihmal etmez. Bu, Bat'nn ifte-ahlk ve politik temel tutumunun bir sonucudur. Szgelimi Bat, kltr, uygarl, sosyo-ekonomik modeli ve biliminin "ieri"de tartlmasn tevik eder ve hatta bu i iin kaynak ayrr, ama "dar"da kuku ile karlanmasna izin vermez. Elbette gemite Bat, kltr, medeniyet ve zgrlk .ihracat yapmaktan ok krl kmt; bugn de,kendi tanmna hapsettii insan haklar, serbest piyasa ekonomisi ve demokrasiyi btn dnyaya ihra etmek suretiyle ; smrgecilikten bu yana hep kar elde etme alkanln srdrmek istemektedir. Bat'dan ithal ettiimiz her bir deere; kr krne ve taassup derecesinde ballk gstermeden evvel hi deilse bu ihtimali de hesaba katmay renmeliyiz.

Dier her konuda olduu gibi demokrasi konusunda da kesin yarglara varmadan evvel ok ynl ve alternatifli dnme ilkesine sonuna kadar zen gstermek lazm. Bugn Bat'da parlamenter demokrasilerin derin bir kriz iinde olduklar yaygn olarak syleniyor. Byk finans kurulular, demokratik karar mekanizmalarm dorudan veya dolayl yollarla etkilemektedirler. Zaman zaman demokrasinin gerekte bir oligarik ynetim olup olmad soruluyor. Zengin snflar, retim aralarm kontrol edenler kamu ilerini yrtenler zerinde belirgin basklar kuruyorlar. Bu gerei kabul eden Raymond Aron gibi yazarlar demokrasiyi savunurlarken, zevahiri kurtarmak amacyla bir anlamda oligarik olmayan bir rejimin dnlemeyeceini sylyorlar. nk onlara gre, bizzat politikann ruhu, kararlarn topluluk tarafndan deil, topluluk iin alnmas eklinde tecelli eder. Demokrasi sonuta bir halk ynetimi olsa bile, devlet maliyesine veya d politikaya yurttalar kitlesinin karmas demek, anari ve kargaann kmas demektir. yleyse rejimin ad ne olursa olsun ister liberal demokrasi ister halk demokrasisi, bir rejim tabiat gerei oligariyi ierir. R.Aron'a gre, nemli olan bu olgu deil, u sorularn cevabdr: Gizli "oligari hkm srerken tabi olduu kurallar nelerdir? Toplulua neye mal olmakta ve ne yararlar . salamaktadr?"14 Bunun toplulua neye mal olduu pek karmak bir konudur. Ancak anayasal demokrasilerle yneti14. Raymond Aron, Age., s.122.

len lkelerde nemli politik kararlarn nemli blmlerinin is ve^finans evreleri tarafndan alnd ortadadr. Nitekim bir ara ABD Savunma Bakanl'nn bir sekreteri, oligarinin mdahale hakkn "General Motors iin iyi olan, Amerika iin de iyidir" diyerek aka savunmutu. Elbette bu sz byk tepkilere yol amt, ama tepkilerin asl nedeni bu somut durum tespitinin adeta deifre edilerek nplana karlmas dolaysyla idi. Oysa sekreterin aa kard gerek, Adam Simith'ten bu yana "tek tek bireylerin kar toplumun genel karn salar" eklinde ifade edilen liberal dncenin basit bir tekrarndan ibaretti. Ne var ki ortaya kan sonu liberal demokrasinin bireylerin karma karlk toplumun karn hie sayd ynnde geliti. 1990'larda Amerika'da milli gelirin yzde 54'n nfusun yzde l'i alyordu; bu somut gerekliin szde halk ynetimi olan demokratik mekanizmaya yansmayacan sylemek hayli safdillik olur. Demokrasiyi hararetle savunan R.Aron, btn bu gerekleri grp sraladktan sonra, tpk Churchill gibi aresiz u itirafi. yapmak zorunda kalmaktadr: "Anayasaya bal oulcu rejimler btn politik rejimler'gibi oligariktir, ama bilinen rejimlerin oundan daha az oligariktir." Demokrasinin en geni anlamda savunucusu olan "Demokratik Uygarlk" kitabnn yazar L.Lipson da btn abalarna ramen Churchill ve Aron gibi ac ac yaknarak ayn sonuca varmaktadr. Onun. kulland argmanlarda trajik bir paradoks hemen gze arpar. Bir yanda kusur, te yanda mkemmellik zlemi. Bu, zmszln kendisidir. nk m-

kemmel olan, kusurlu olandan doamaz, bu evrensel gereklie aykmdr. .Lipson, niin byle bir sonuca mahkum olduumuzu una balar: "Biz mutlak bilemeyiz. Bu nedenle desteklediimiz her ynetim biimi, yamlabilirliini kabul etmelidir. B durumda, elimizde bulunan yetersiz bilgiyi rgtleyen ve kullanan, kantland zaman yanllar kolaylkla kabul eden ve tekrar edilmelerini engellemek iin nlemler alan ynetim biimi en iyi ihtimaldir."15 Mutlak bilemeyeceimizden hareketle Lipson, en iyi ve mkemmel ynetime bizi ulatracak iki ihtimale bel balar. Biri halkn kendini aldatmayaca ihtimali, dieri de bilimlerde geerli olan deneme-yamlma ynteminin bizi daha iyi ve mkemmel olana gtrecei ihtimali. Oysa biz, halkn hem aldanacam, hem de kolayca aldatlacam demokrasiyi deneysel olarak yaadmz toplumlarda gryoruz. ounluk mekanizmasyla halkn byk bir blmnn iradesi diktatrle de dnebilir; kald ki halkn kendi bama zgr kararlar verdii ve iktidarlar deitirdii de son derece tartmaldr. yleyse ilk ihtimale fazla bel balamak pek umut verici grnmyor. Ynetimin bir deneyim ii olduu ve demokratik yasann, deneyim ve sonularn deerlendirilmesi iin daha byk zgrlk tand teorik olarak dorudur. Peki, ama bundan deneme-yailma yoluyla mkemmel bir sonucun doaca beklenebilir mi?
15. L. Lipson, A.g.e., s. 48.7.

Buun bir garantisi var m? Lipson'a gre aresiz e- : vet: "Gerek siyasi hayatta btn verilerin hesapland bir planlamadan, nceden belirlenmi bir amaca doru gitmeyiz. Ynetimde, akln kabul edebileceinden ok daha fazla kumar, talihe dayanma, sezgilerle oynama gibi eler yer alr. Demokratik srele bilimsel yntem arasndaki bir benzerlik, her ikisinin de deneme ve yanlmaya dayanmasdr."16 Bu analiz, bir gerek olmakla birlikte korkun bir ifadr da. st ve yol gsterici bir bilgi kaynan reddeden Batl kltr ve bilimin el yordamyla, kumar, talih ve "ya tutarsa" trnden akl-d abalarla mutlulua ve gereklie yneliinin siyasi hayatta da" mutlu ye mkemmel sonular douracann bu safdil itiraf karsnda bizleri ve trmz bekleyen tehlikeleri dnebiliriz; nk iimiz kumar, talih oyunu ve sezgilere kalmtr. Deneyeceiz yanlacaz, olmayacak; bir daha yeniden ve defineyi buluncaya kadar denemeyi ve yanlmay gze alacaz. Peki, ama ne zamana kadar? Ve bu arada geen uzun zamanlar boyunca hep ar bedeller demeye devam m edeceiz? Giinen o ki evet, nk baka bir k yolu yok. Ama bu, mevhum bir gelecee umutsuzca bel balamakla ayn ey deil mi? Bu, sadece demokrasilerin "en mkemmel" .rejimler olmadklar ynnde yaplm bir itiraf deil, lahi Vahiy ve Hikmet temelinde bir Yol Gsterici'nin (Nbvvet) varln inkar eden Batl felsefenin Ger16. L. Lipso, A.g.e., s. 487.

eklik Bilgisi ve her konuda tam bir zmszlk ve aresizlik iinde olduunun da itirafdr. Ama itiraf yetmez. nk, insanolunun fitri yaps hep daha mkemmeli ve giderek en mkemmeli arama ynndedir. Biz kusursuz ve mkemmel bir yerden, Cennet'ten buraya geldik ve daima o ilk yurdumuzun mkemmelliini ararz. Varlk dnyasndaki kozmik dzen, varlklar arasndaki ilahi ahenge dayal iliki mkemmeldir. Siyasal ve toplumsal sistem konularnda da bizi mkemmelie ulatracak olan sahici deer, yntem ve mekanizmalarn ne olduu bilgisini elde edebiliriz. Belki yine de en mkemmel olan kuramayacaz; nk insan, mkemmel bir yerden kusuru dolaysyla buraya geldi ve tekrar asl ait olduu Mkemmellik Yurdu (Dar's-Selam= Esenlik, Gvenlik ve Bar Yurdu)na geri dnebilmek iin etin bir snavdan geiyor. Ama yle de olsa, hi deilse, mkemmel olann ne olduu konusundaki belirsizlik ortadan kalkar; insan, kendi kusurlarm aarak mkemmellie ulamann sahici bilgi ve yollarndan yoksun kalmam olur. Kukusuz bununla, Eflatun'un deal Cumhuriyeti'ni veya Farabi'nin erdemli ehrim (el Medinetu'l-Eadla) kastetmiyoruz. Ama Hz. Muhammed (s.a.)'in Medine'de kurduu ehir-devlet modeli tarihsel bir zamanda ve bizler gibi lml insanlarn eliyle bir yeryz (dnya) mekan zerinde kurulmu ve hayata geirilebilmitir. Elbette bizler insan olarak Mutlak' bilemeyiz. Ama tarih boyunca Mutlak Olan, bize hep seslendi ve sahici yollar gsterdi Bize iaret edilen Dosdoru Yol'a (Srat- Mstakim) srtmz evirip her bir defa-

sda sou hsranla, byk ac ve ykmlarla bitecek el yordam deneme-yamlma yntemiyle Gerekliin Bilgisi'ni aramak, akll varlklar olarak bizim zgn ve ayrc zelliimiz olamaz. Siyasal bir sistemin mkemmellii Adalet gstergesiyle llr. slm temelde katlmc ve oulcu siyasal model adalete dayanr. Varlk dnyasnn merkezi gerei Tevhid iken, bu gerekliin bir izdm olan ynetim modelinin de tam merkezinde Adalet vardr. Demokrasilerin geerli literatrnde ise Adalet szc yer almamaktadr. Son olarak demokrasi konusuyla ilgili u hususun altm izmek istiyorum: Daha nce de deindiim gibi, kendi kartlar rejimlerle mukayese edildiinde," szgelimi oligari, monari, aristokrasi, tek parti ynetimi ve dierlerine gre demokrasi ok daha iyi ve "ileri" bir ynetim eklidir. Ne var ki, tmden kusursuz ve insanolunun bu alandaki siyasal araylarnn tamamlanm ekli deildir. En byk yanlg Batl demokrasileri son ve nihai aama kabul etmektir. Bana gre demokrasi kendi kartlarna gre iyi, fakat Medine Szlemesinin ngrd oulcu modele gre hayli kusurludur. Bunun nedenlerini aklamaya altm. Eer aray sryorsa daha iyi olan bulmak mmkn demektir. Ben-insanolunun kltr mirasnn ok zengin olduuna inanyorum. Hegel'in Avrupa'y insan tarihinin ve dnce mirasnn tam mer-

17. Bkz. David Spitz, Antidemokratik Dnce ekilleri (ev. . Yaln, stanbul, 1969).

kezine oturtan yaklam Batl inam paranoid kld. Bu paranoid eilimler, Batl olmayan aydnlara ve siyasetilere de sirayet etti. te bu durum ciddi bir hastalk halidir ve insann ufkunu daraltmaktan baka gelitirici, iyiletirici bir sonu vermez. Herhalde bunun bir sonucu, olarak bizde birok aydn, demokrasiyi bir ynetim biimi olmann tesinde bir "yaama biimi" olarak alglamakta ve baka her trden hayat biimlerini reddetmektedirler. Bu, temelden yanhtr; nk felsefi temel varsaymlarna ramen demokrasi bir ynetim biimi, bir idari mekanizmadr. Elbette demokrasiyi beslendii felsefi temel varsaymlar olan hmanizm, bireycilik ve modernite ynyle de eletirmek mmkn. Ben bu zel bir dnya grnn rn olan kavramlarn znde slm'n retisiyle elitiklerini kabul edip bunlarn eletirisini baka kitaplarmda yaptmdan18 ayrca zerinde durmadm. Yine de demokrasinin kusurlarn yalandan gren insanlarn, totaliter ve otokrat rejimlerde yaayanlara gre Medine Vesikas'n daha kolay anlayabileceklerini syleyebilirim. Bu da demokrasinin kkl bir srama yapmas gereken bir model olduunu'gstermesi bakmndan nemlidir.

18. Ali Bula, nsann zgrlk Aray (4. Bsk. stanbul, 1993); Din ve Modernizm (3. Bsk., stanbul, 1992) ve Nuhun Gemisine Binmek (2. . Bsk. stanbul, 1994).

Ikitci Blm SLM VE TEOKRAS

Teokrasi, Tarihi Tecrbesi v e nclleri slm'n niin bir "teokrasi" olmadn veya Trkiye'de ska sz edildii gibi "teokratik bir devlet"i ngrmediini anlayabilmek iin teokrasinin ne olduunu doru anlamak gerekir. Her konuda olduu gibi slm ve teokrasi konusunda da bir kargaadr srp gidiyor. Bu kargaann srmesinde, aratrmalarnda yeterince zen gstermeyen bilim adamlarnn yamsra kulaktan dolma bilgilerle kolayca yarglara varabilen aydnlar, hibir eyin derinliine inemiyen gazetelerin ke yazarlar ile siyaseti, oportnizm ve demegojiye indirgemi politikaclar nemli rol oynuyorlar. slmiyet'i siyasal model yannda evrensel bir toplumsal proje olarak sunma durumunda olan mslman aydm ve aratrmaclarn da bunda sorumluluk paylan olmaldr. -

S i y a s a l k t i d a r n M e r u i y e t Temeli Hangi ekliyle olursa lsn, btn siyasal iktidarlarn bir meruiyet sorunu vardr. Bundan ynetimi meru klan eyin, onun kendisini dayandrd iktidar temelinin ne olduu sorununu anlamak gerekir. phesiz bu balamda teokratik ynetimler"de bu sorunla karlam ve zmeye almlardr. "Teokratik ynetimler" ifadesinden teokrasinin tek bir ynetim ekli olmad ve tarihte "bir rnek"e indirgenemeyecei anlalyor. u halde gemiten bugne gelindiinde, bir deil birok teokrasiyle kar karya bulunuyoruz. Bu anlamda denebilir ki slm, monari, oligari, demokrasi vb. ynetim biimleri yannda teokrasi de temel felsefi varsaymlar ve kendine zg mekanizmalaryla farkl bir ynetim anlay ve biimidir. u var ki, teokrasi, dierleriyle mukayese edildiinde en eski (kadm) olma zelliiyle nplana kar. Tarihte grlen byk kltr, uygarlk ve imparatorluklara ilikin yaplacak ksa bir gzlem bu gerein anlalmasna yetebilir. Kelimenin etimolojisinden de anlalaca gibi teokrasi ilahi/tanrsal ynetime bir atftr. Ynetim meruiyet temelini ilahi bir g ve kaynaktan alr. Ynan'm nl tarihisi Homeros' gre krallk ilahi bir kkene dayanr. nk krallar Jpiter'in ocuklardr, egemenliklerini ondan alrlar. Benler bir telakki yerleik diriden gcn alan kanunlar iin de geerlidir. Nitekim Solon'un kanunlar dii kurallarn formlasyonu olarak grlebilir. Yrtt kanunlar geerli dinden alan ve.kendisi de tanrsal bir kke-

ne dayanan kraln ilahi vasfi. tartlmazdr. Elbette bu "tann-kraF anlaynn sadece Yunanllar'a zg olduunu sanmak yanltc olur. nk farkl argmanlara sahip olsalar bile, benzer bir telakkiyi baka din ve kltrlerde de gzlemek mmkndr. . Sosyoloji ve antrlojinin eski "ilkel" diye tanmlad kabile ve toplumlarda siyasi ef ayn zamanda dii lider konumundadr. Yeni Zelanda, Amerika kitasnn yerli kabilelerinde bu durum aka grlr. Daha gelimi bir organizasyon olmasna ramen, Eski Peru devletinde de, Yakn Asya'nn kadim kavimlerinden Smerlerde olduu gibi bakan dini ve siyasi liderlii kendi ahsnda toplamt. Smer devletinin bu "teokratik" dzeninde Patesiler, kendilerini Tanr'nn temsilcileri olarak gryorlard; dini ve siyasi kurumlar da olduka girift bir ekilde birbirlerinin iine girmilerdi. Hititler'de de krallk dii ba? kanlkla btnlemi bir haldeydi.19 ' . Uzak dounun eski dini inthoizm'de Japon imparatorlar kendilerini Gne'in olu grmektedirler. Bu demektir ki ynetimlerinin meruiyet temeli tanrsaldr. Uzun sre Japonya'da hkm yrten ve kendilerine Dairi veya Dairo denen efler, ayn zamanda ruhani bakanlar olarak, tanrlarn soyundan gelen, onlar temsil eden ve Japonlarn hem siyasi hem dini efleri olan kutsal kiilerdi.
> . .

Gne-mparator kutsal ilikisinin bir benzeri Roma'da da izlenebilir. Nitekim Roma'da hemen he19. Sadri Maksudi Aral, Teokratik Devlet ve Laik Devlet, [Tanzimat I, 1940, st.] s.61.

me herkese gnee, Konstantinus'n yol. gstericisi ve koruyucusu olarak taplyor, putatapanlar, bu tanrnn sevdii insana kzm olmas halinde onun nankrlne ve gnahkarlna kar cn alacandan kuku duymuyordu.20 inliler de ynetimin referansn Gk'te ararlard. Gn Olu olan mparator, dnyann uyumlu dzenini korumak iin Gk tarafndan grevlendirilmi^ tir. .. * En eski medeniyetlerden biri olan Hind'te ynetim varolan kastn hiyerarik dzenine gre belirlenir. Ynetim kahin ve din adamlarndan oluan kastn en yksek katman Brahmalar'n elindedir. Savalardan ouan Kshatriyalar, tarm ve ticaretle uraan Vaikyalar ile hizmetilerin oluturduu udralar, kutsal metin Rig-Veda'y korumak ve yorumlamak yannda dini trenleri ynetmekle grevli Brahmanlar'a itaat etmekle ykmldrler. Tahn'nn azndan yaratlan Brahmanlar dini ve siyasi otoritelerini kutsal bir kaynaktan aldklar iin dier btn kastlara gre eitli ayrcalklara sahiptirler. Tanr'n hibir yerinden yaratlmayan Paryalarn ise zaten kast hiyerarisinde herhangi bir yerleri yoktur. Hint kltr havzasnda teokratik ynetimin amzda halen canlln koruyan rnei muhtemelen Lamaizm'dir. Bilindii gibi Tibet'in dini olan Lam20. Edward Gibbon, Roma mparatorluunun Gerileyi ve k Tarihi, (ev. A-Baltacgil, 1988, stanbul), II, 128.

izm'e gre herkesin dini lideri olan Dalayama ayn zamanda doal ve dnyevi bir lider olmak durumundadr. Dalayama, sradan bir dnyal olmaktan ok, Nirvana ile tanrsal bir mertebeye ulam olduktan sonra, insanlara olan sevgi ve acma duygularndan dolay insanlar bizzat ynetmek zere ruhg (tenash) yoluyla dnyaya gelen kutsal ve yce bir varlktr. Dalayama'nh ruhani nderliinde dier ruhaniler dnyevi ynetime tediptirler. Dindarln en yksek mertebesi rahiplik olduundan, ynetim ruhban suufirim denetimindedir. Ruhbanlk Tibet'te ylesine geerli bir meslektir ki erkek nfusun yzde 30'undan aa olmamak kaydyla bazen bu oran yzde 60'a kadar kar. Benzer bir telakkinin eski ran'da farkl biimlerde srdrldn gryoruz. ran'da ynetimin ba olan Kisralarm dier btn tophlumsal snf ve tabakalara gre belirgin ayrcalklar vardr. Yaygn inana gre Kisralarm damarlarnda tanrmm kam akar ve vcutlarnda kutsal/ilahi bir nesne ikin olarak bulunmaktadr. Kisralar, bu zelliklerinden dolay herhangi bir kanuna bal olmakszin hukuk st bir karnma sahiptirler. nsan-st varlklar olduklarndan, halk gelii gzel onlarn adn, azna alamaz, ancak dini metin ve iirlerde onlarn uluhiyetlerini dile getirir. Kisralar karsnda halk herhangi bir hakka sahip , deilken, hkmdarlk sadece Kisralarm soyundan gelen bir hanedana ait kutsal ve devredilemez bir haktr. Bu zellikleri dolaysyla eer len Kisra'nm yerine geecek yetikin bir erkek yoksa, ocuk yata biri Kisra olur; szgelimi ireveyh'in lmnden soma yedi yandaki olu Erdeir'in hkm-

dar olmas gibi. Eer hanedanda hi erkek ocuu yoksa, bu durumda hanedana mensup bir kz ocuu hkmdar ilan edilir; babasnn lm zerine Kisra'nn kz Boran'a hkmdar tac giydirilmesi gibi. Hind rneinde olduu gibi, ran rneinde de ynetimin meruiyetini kutsal ve ilahi bir kaynaa dayandrd grlr. Bu durum Babil, Msr, Roma vb. de de ortak payday tekil eder. Babil'in en gl hkmdar Nemrut (kimi slm kaynaklarna gre Hammurabi) tanrlk iddiasndadr. Hz. brahim'le giritii tartmay aktaran Kur'an- Kerim'deki anlatmdan bu aka anlalyor. Yine Kur'an- Kerim, Firavun ile Hz. Musa arasnda srp giden tartmalar anlatrken, Msr yneticisinin tanrlk iddiasna atfta bulunur. Firavun'a gre Msr'n mlk ve saltanat kendisine aittir, bundan dolay Msrllarn "ilah" da kendisidir. (28/Kasas: /38). Genel telakkiye gre Firavun Horus tanrsdr ve tanr Osiris'in oludur. Filistin blgesinde kutsal ehir Salem (Kuds)'de hem dii lider ve hem kral Melkisedek de benzer bir ynetimin ba olarak hkm srmtr ki, bir anlatma gre bu tann-kral, Hz. brahim zamannda yaamtr. ' , " Hristiyanln geliip boy att Roma'da da ynetime ilikin telakki byk bir farkllk gstermez. Roma'da merkezi otoritenin ba tanrlk iddiasnda olan ynetici klt Sezai'dir. Etrslder'den nce her kabilenin kendine zg bir dini yar ve Etrskler'in civitas'larmda kral (rex) ayn zamanda dini trenleri yneten ruhani eftir. mparatorluun Principatus

dneminde hkmdarn kiiliinde siyasi ve ruhani otorite zdelemitir. Domimitianus (Oniki Sezarlarn sonuncusu Titus Flavius, M. 51-96) devrinde ise imparator "tanrmz" anlamnda "Des Noster"dir. Hukuk da buna gre dzenlenmi olup, szgelimi iki kii arasmda hukuki bir ilikinin doabilmesi iin taraflarn aym dini inana mensup olma art aranr. Hristiyanlk Roma'da yaylnca, bir bakma dini oulculua dayanan Roma'nn dini ve siyasi otoritesiyle atmaya girdi. nk Roma'da genel kural "Tanr'ya ibadet, Sezar'a itaat? eklinde formle edilmiti. Her dii grup kendi tanrsna balanmak ve ona ibadet etmekte zgrd, ama aym zamanda imparator Sezaca itaat etmekle ykmlyd. Hristiyanlar buna kar ktlar ve Roma'ya itaat etmeyi reddettiler.21 Bu atmann din-devlet ilikisi balamnda ne tr gelimelere yol atn anlatmak zere ileride tekrar bu konuya dneceiz. imdilik eski din, kltr ve medeniyetlerde siyasal iktidarn meruluk sorununu nasl zdne bakmakla yetimrsek, -unu sylemek mmkn: Sahih vahy geleneinin zld veya kopuklua urad her dnemde, hemen hemen btn siyasal iktidarlar, meruiyetlerini kutsal, akn yani ila^ hi bir kaynaa dayandrmlardr. Eer teokrasiyi, siyasal otoritenin kendini ilahi bir kaynaa dayandr-

21. Altay naltay, Dou'da ve Bat'da Din-Devlet likisi, (1990, st.), .16 vd. '

mas ve ynetim hakkm din adamlarna veya kutsanm- kiilere devretmesi paydalarnda toplamak mmknse;, yukarda saydmz btn ynetim rneklerinin aa be yukar teokratik bir zellik arzettikleri sylenebilir. Ama phesiz bugn hi kimse teokrasiden bunu anlamaz. "Teokratik ynetim" veya "teokratik devlet" dendiinde, hemen hemen herkesin aklna ilk gelen bilhassa Avrupa'daki Katolik Hristiyanl'nn dini ve tarihi tecrbesinde devletin dinin denetimi altna girmesi olaydr. Bundan hareketle Kilis a'nin zel siyasi tarihi tecrbesi ile ynetimlerin kendilerini u veya bu ekilde ilahi bir temele dayandrmalar veya ynetimde "din adamlar" (ruhban snfOn sz sahibi klmalar olgusu arasndaki fark gznne alan baz aratrclar, bu Kilise-d ynetim biimlerine NimTeokrasi adm vermeyi uygun grmlerdir.22 Ancak amzda bu ayrnt bile dikkate alnmamakta ye Bat Roma Kilisesi'in tamamen kendine zg ynetim anlayndan hareketle, bata slmiyet olmak zere, dier btn dinler de, sanki benzer tarihsel tecrbeden gemi gibi ayn kategoriye konulmakta ve dini temeldeki her siyasi sylem ve gr "teokrasi" ile tanmlanmaktadr. Oysa" yakndan bakldnda aka grlr ki, Bat Katolik Hristiyanlnn yaad tarihi tecrbe, deil slmiyet'i, Ortodoxluu dahi iine almaktan hayli uzaktr. Protestanla gelince, ayrca belirtmeye gerek yok ki, bugn Hristiyanln nc b22. Bkz. Sadri Maksudi Aral, Agn. s.62.

80

yk kolu olan bu mezhep, douunda Katolikliin teokratik tahakkmne kar km ve Hristiyanl aslna irca etmek iddiasyla laikliin gelimesine elverili bir zemin hazrlamtr. Teokrasi v e nclleri Yunanca "teo" ve "kratos" kelimelerinin terkibi olan "teokrasi" (theokratia), g ve iktidarn tanrsal kaynaa dayand ilahi ynetim demektir. Yukarda iaret ettiimiz gibi, ynetimlerin kendilerini ilahi kaynaa baladklar "tann-kral" fikri hayli .eski olmakla birlikte, bir gre gre teokrasiyi ilk kullanan Flavius Josephu'dur. FJosephu, bu kavram yahudilerin ileri gelen hahamlannca ynetilen siyasi rejimlerini tarif etmek iin kullanmtr. Hahamlarn kutsal din adamlar sfatyla toplumsal katmanlar iinde ilk veya en st snf olduklar olgusuna Eski Ahit ve Yeni Ahit'te " Rabbiler Kur"an- Kerim'de de "Rab edinilmi Ahbar" (9/Tevbe: /31) ifadesiyle iaret edilmektedir. Hz. sa'nm dini tebli ettii ksa hayatnda bu trden kutsal "din adamlar" zmresine ilikin herhangi bir atfa rastlanmasa bile, ge ekilmesinden sonra Havariler ye bilhassa Pavlus tarafndan teekkl ettirilen dini metinlerde, sa'nm ardllar Ruhulkuds'le olan temaslar sonucunda kutsalatrlmi ve hayatta iken sa'y grmemekle birlikte Pavlus'un dahi ilerinde yer ald Havariler "resul" mertebesine ykseltilmilerdir. Bu durum bize Hristiyan teokrasisinin ilk nclnn altm izmemize imkan vermektedir ki, bu da ynetimin genelde tanrsal bir temele dayanmas ile

ynetici kii veya kiilerin g, iktidar ve yetkilerini dorudan Tann'dan almalar olgusunu ngren teolojik varsaymdr. Buna gre, eer ynetim tek bir kiiye dayanyorsa teokrasinin tanr-kral ekli, yok eer ayn sfatlara sahip kiilere dayanyorsa din adamlar yani ruhbanlk ekli olarak ortaya kar. Biz yukarda tar-kral ynetim biimlerine ksaca deindiimizden, artk dorudan konumuz olan Hristiyan dini ve siyasi tecrbesi ile dolaysz ilikili olan Katolik Kilisesi ve onun tarihsel modeli eklinde ortaya kan teokrasi ile ilgilenebiliriz. 1. R o m a ' n m k n d e n Sonra Roma-Kilisesi a. zel Tarihi S e b e p l e r Resullerin leri'nden ve Yeni Ahit'in devam olan Pavlus ve dier Havarilerin eitli yerlere gndermek zere yazdklar mektuplarndan ilk kiliselerin Hristiyanln pek erken dneminde ve hatta Havariler daha hayatta iken kurulduu anlalmaktadr. phesiz Hristiyan tebliinin yaylmas ile giderek nem kazanan kiliseler a arasnda yakn bir iliki dnlebilir. Ancak yine de biz ilk kiliseleri sade, mtevazi kk mabedler veya daha ok yerleim merkezleri dnda kurulmu manastrlar seklinde tasarlayabiliriz. Buna bal olarak Dou'da ve Bat'da, Ortadou ve Afrika'daki kiliselerin gelime seyri de birbirine benzemez.23 Burada szn ettiimiz
* . * .

23. Bkz: Edward Gibbon, A.g.e. III, 309 vd.

kiliselerden, farkl dini retilere sahip dini ve manevi rgtlenme biimlerini anlamak gerekir. Bu adan bakldnda ok sayda Kilise ile karlarz ki, bunlarn hemen hemen hepsinin siyasal iktidar karsnda takndklar tavrlar .birbirinden farkl olmutur. Dierleri arasnda manevi kiilii ve tarihi tecrbesi hayli nemli olan Dou Roma Kilisesi'nin en belirgin vasf, Bizans'ta bir imparator olmas dolaysyla devlete bah bir kurum eklinde nplana; kar. Bu, belki de btn Dou hristiyanlnn (Ortodoxluk) ortak zelliini tekil eder. Konumuz olan Bat Hristiyanl ve onun maddi kurumu olan Katolik Kilisesi'nin tarihi seyri ve zaman iinde gsterdii gelime hemen hemen kendine zg tek rnektir. Bu anlamda Ortodox Kilisesi gibi, Dou Avrupa, Ortadou ve Afrika'daki eitli kiliseleri de Katolikliin geirdii tarihi ve siyasi tecrbeden ayr dnmek daha doru ve isabetli olur. Dou'da Hristiyanlk muktedir Bizans mparatoru Kostantin tarafndan 313'te yaynlanan Milano ferman ile resmi din tanndktan ve 325'te yine mparator'n desteinde znik'te ilk Konsil'in toplanmasndan sonra bu din Sezaca balanmay ve Bizans iinde bir devlet dini eklinde rgtlenmeyi biraz da isteyerek kabul etmi oldu ve bu durum Bizans'n mslmanlar tarafndan fethine kadar srd.24 Hristiyanln bu iki ayr tarihi serencamnn kukusuz genelde Roma mparatorluunun siyasi,
24. Daha gei bilgi iin bkz. Altay naltay, A.g.e. s.45 vd.

idari ve askeri tarihiyle de yakndan ilgisi var. Hris-, ; tiynhn douundan ok nceleri kurulan ve dnyann bilinen eh byk imparatorluu olan Roma, S. 3 . yzylda nceleri iktisadi, arkasndan idari "bir krize girdi, Bu krizi amak gayesiyle Dioklatianus geici bir tedbir olarak iki bakent oluturdu. Bat'da Roma ve Dou'd znik. Bu olay, Roma'da iki Sezar dneminin balangc saylr. te Konstantin'in 330 ylnda stanbul'u Dou Roma'nm bakenti ilan etmesi ile ncesinden Hristiyanl devletin resmi dini kabul etmesi arasnda bylesine yakn bir iliki var. Nitekim geici dnlen tedbir, anlamazlklar ve eitli nedenlerle 395'te mparatpr Theodos'un lm zerine byk Roma'nm paralanmasyla son buldu ve bylelikle Roma ikiye blnd. Buna ramen Dou ve Bat Kilise'si Roma ile ve hemen ikiye blnmedi. ki kilisenin tamamen birbirlerinden ayrlmas ancak 1054'te gerekleecekti. Yaklak yz yl boyu byk strap- . lar altmda dinlerini yayan, eitli ikencelere maruz, braklan ve zaman zaman arenalarda vahi aslanlara paralattrlan ya da kltan geirilen hristiynlar iin, her zaman ncelikli sorun, dinlerini rahata yaayp yayabilecekleri gvenli bir siyasi ve sosyal ortam bulmakt. Bu ortam, Konstantin'in tarihi kararyla salannca, durum mparatorluun genelinde iyileti; ama yine de Bat Roma'daki durum Dou'daki kadar hibir zaman iyi olmad.25 nk Bat Roma'da siyasi ve askeri karklklar sryor, buna

25. E.Gbbon, A.g.e., H, 126 vd.).

karlk Hristiyanlar yine genel kabul grmyordu. Bundan olacak ki 5. yzyln son eyreine doru giderek Roma'y sarsan Norman ve Macar istilalar ile kavimler g hzlandka hristiyalar iten ie seviniyor ve herhangi bir tepki gstermek iin kllarn bile kprdatmyorlard. Nihayet 476'da Bat Roma knce, onu dnyann gnahkar sitesi gren hristiyanlar ok daha elverili ve gvenli bir ortama kavutuklar inancna kplddar. Gerekten Roma'nn yklmasyla Avrupa ktasnda byk bir kaos ortaya km, Roma art gl askerler veya onlarla ittifak kuran kk siyasi zmreler ve zenginler kk kk askeri ve mli zerk birlikler etrafnda rgtklenmilerdi ki, bu btn Ortaa boyunca sren feodalitenin ilk nvesini tekil eder. Bu zel tarihi gelimelere ana hatalaryla iaret etmemizin sebebi, Kise'nin Bat'da hangi siyasi ve sosyal artlar altnda kkl bir kurum eklinde ortaya kmasn aydinltmak iindir. Kolayca anlalaca gibi,: Kilise byle elverili bir ortamda geni bir yaylma alan buldu. Gnahkar site Roma'nn kmesi basklara son vermi, pagan inancna sahip kyllerden, Hristiyanla hn duyan yahudilerden ve onlarn kkrtt halk kitlelerinden gelen tepkiler son bulmu, aksine Hristiyardk, toplumu yine derleyip, toparlayan manevi bir ekim merkezi, bir umut ve g kayna olmutu. Ancak Hristiyanlk, ileride de anlatacamz gibi, Sezar ve Tanr sorunuyla da kar karya gelmiti. nk bu dinin, ilk kabullerinden biri "Tan-

r'nn haklarnn

Tanr'ya, Sezar'n haklarnn

Se-

zar'a verilmesiydi. Bizans'ta Kilise kendine bir Sezar bulmu ve sorun geni anlamda zlmt. Ne var ki Bati'da imdi Sezar yoktu, merkezi otoritenin yerini feodal beylikler ve kk kk krallklar almt. te Roma'nm yklndan 8. yzyla kadar sren bu uzun zaman diliminde, artk giderek glenen ve Roma'nm askeri, siyasi ve idari alanlarnn tmn bir a gibi kaplayan Kilise'nin zaman iinde bizzat Roma'nm yerine gemeyi baardna ahit oluyoruz. Bu dnemde Kilise'nin gelitirdii forml yleydi: Krallar kendi siyasi alanlarnda hkmran olacak ve fakat ayn zamanda Kilise'nin stn manevi otoritesini tanyacaklard. "Krallar Tanr'nn serfleridir" veya "Kral mparator gibi hkme-

der" trndeki formlasyonlar, bu balamda kk dnyevi iktidar merkezleriyle byk dini iktidar temsil edeh Kilise arasndaki anlamaya atftrlar. Bu manada herkes Papa'ya bal kalacak ve onun manevi otoritesini tanyacakt. phesiz, bu da bir anda olmad. Nitekim Ortaan balarnda Kilise'nin Frank devleti krallarna ve Alman imparatorlarna kar olan konumunun Rma'nu yklndan nceki Roma maratorlanna kar olan konumuna benzer olmas dikkat ekicidir. Esasnda bu dnemde ne Papalk kral ve imparatorlar zerinde egemenlik kurabilecek konumdayd, ne de krallar papalarm manevi otoritelerini reddedebilecek durumdayd. 10. Yzyldan itibaren Avrupa fiilen feodal dzene geince Fransa, talya ve Almanya birok kk

beylik ve krallklara blnd. Ancak yine de Alman imparatoru, btn Almanya ve talya beylerinin hkmdar! saydrd. te bu blnme, iki byk otoritenin de ayr ayr alanlarda glenip ortaya kmasna yol at: Btn hristiyanlarn dini ve ruhani lideri kabul edilen Roma Kilise'nin ba Papa ve btn Almanya ve talya feodalleri tarafndan yksek hkmdar kabul edilen Alman imparatoru. Bu iki otoriter g uzun bir sre yanyana ve bar iinde yaamadlar. Zaman getike Kilise glendi, tanmaz mal ve topraklara sahip oldu; brokratik rgtlenmesini glendirip her tarafa yayd, bylelikle dnyevi iktidarlar hakimiyeti altna alacak konuma gelmi oldu. Katolik Kilisesi, ismini Yunanca "katholikos=evrensel"den treme bir kelimeden ald ve balangta yerel dini cemaatlerden ayr bir anlamda kullanrken, sonralar btn ktay ve dnyay ieren Evrensel Kilise eklinde anladmaya baland. Kilise zaman iinde kk salp geliirken, tpk Roma gibi rgtlendi, Roma'nn askeri ve idari hiyerarik dzenini rnek alp Papa'nn, tayin ettii eyalet bakam Kardinaller, ehir, kasaba ve ky papazlar araclyla her yana dal budak sald. Papa ile Sezai'm bir nevi yer deitirdii bu yeni durumda, Kilise merkezli ve bugn adia "teokrasi" dediimiz bir dzen ortaya kyordu: Roma mparatorluunda, herkes inand Tanr'ya ibadet edip Sezaca itaat ederken, bu yeni teokratik dzende, her kral kendi topraklarnda hkm srmeye karlk Papa'ya itaat etmekle ykml oluyordu.

b. Kilise'nin Meruiyet Temeli : . Petris'un Mezar Bat Katolik Kilisiesi tarih boyunca meruiyet temelini Roma'da ld ve gmld ne srlen Petras'un mezarna dayandrmakta daima srar etmitir. talyanca: Piero-Pietro, spanyolca: Pedro, Latince: Petrus, branice Kifas'm Yunanca tercmesi, "Petros" demek olup, bu da "ta veya kaya" anlamndadr. Kitab- Mkaddes'in Yeni Ahit26 blmnde verilen bilgilere gre Petrus, kardei Andreas ile Filipus gibi Beytsayda'dand. Petrus'un Hz. sa'nm ilk ve gzde Havarisi olduu (Yuhanna, 21:7) genellikle kabul edilir. Yuhana'ya gre Hz. Yahya'dan Mesih sa'nn geleceini renen iki kiiden biri Petrus, dieri kardei Andreas'tr. Rivayete gre sa, Petrus'u grnce yle der: Sen.Yuhanna olu Simun'sun, sen Kifas.arlacaksn." (Yuhanna, 1:41-42; Markos, 4:16) ncil yazarlarna gre Hz. sa'nm Petrus'un ayaklarn ykamas ona verdii byk nemi gsteren anlaml bir iarettir. nk bu artc hareket karsnda Petrus " Bu nasl olur?" diye itiraz etmise bile sa ona: " Eer seni ykamazsam, benimle payn olmaz" demi (Yuhanna, 13:4-10) ve arkasndan sa, hiin Petrus'un ayaklarn ykadn akirtlerine yle izah etmitir: "Benim gnderdiim kimseyi kabul eden beni kabul eder ve beni kabul eden beni gndereni kabul eder" (Yuhanna, 13:20).
26. Bkz. Kitab- Mudaddes irketi Y. (1988, stanbul), s.93.

Petrus'la ilgili daha nemli ve ileride Kilise'nin meruiyet temeline yardmc olacak bir baka anektod da, sa'nn armha gerilmesinden gn soma nc defa kyam ettiinde, bir sabah akirtlerine grnmesi ve zellikle Petrus'a defe " Beni bunlardan gk evler misin V sormas zerine, onun defe "evet" demesi ve sa'nm da yine defa unlar sylemesidir: "Koyunlarm gt ve otlat..." (Yuhanna, 21:15-17) Bu anlatm, sa'dan sonra dier Havarilere gre Petrus'un Mesih'e daha ok miras olmasnn kantdr. Tabii Petrus'la ilgili argmanlar bu kadarla bitmiyor. sa'dan sonra onun bir resul olarak Ruhulkuds'le dolu olduunu (Resullerin leri, 4:8) ve ayrca Peygamberlik makamna ykseltildiini gryoruz. Anlatma gre Petrus, yazd 2. mektubunda der ki: "Ve bizde daha sabit peygamberlik SQZ vardr. nk Peygamberlik asla insann iradesiyle gelmemitir, fakat insanlar Ruhlkuds tarafndan sevklunarak Allah'tan sylediler." (Petrusun II. Mektubu, 1:19-21) Sonraki rivayetler, Petrus'un aynen sa gibi olaanst eyler yaptn, "mucizeler gsterdiini kaydeder. te bunlardan bir ka tanesi: "sa'nn tamamen ekilmesinden sonra Petrus ve Yuhanna, Mabedin kapnda yatan anadan doma topal bir adam Mesihin ismiyle shhatine kavutururlar." (Resullarn leri, 3:1-10). "Petrus getii za-, man, hi olmazsa onun glgesi onlarn birini glgelendirsin diye hastalar sokaklara karp dekler ve kerevetler zerine koyarlard." (Resullerin leri, 5:15) "Petrus, Yafa'da len Tabita (Ceylan) isminde bir akirt kadn diriltti." (Resullerin leri, 9:36).

Petrus'un efsanevi kiilii ve Hristiyan teoloji- : isindeki yeri ile ilgili bu kadar ey yazmamzn zel bir nedeni var. O da, "Yol ve hakikat ve hayat benim; ben vasta olmadka Babaya kimse gelmez" (Yuhanna, 14:6) diye syledii ne srlen Hz. sa'nn, Petrus'u Kilise'nin kuruculuuna atamas ve her yapt ve yapaca eyi kendininkileriyle ayn ey tutmasdr. lahi temeldeki meruiyetini savunan Kilise, mezar zerinde kurulduunu iddia ettii Petrus'a sa tarafndan verilen yetkilerin bu yolla kendisine de verildiini ne srmtr. Szkoiusu "ilahi yetki" ncil'de yle ifade edilir: "Ve Isa cevap vererek ona dedi: Ben sana derim ki: Sen Petrussun ve ben kilisemi bu kayann zerinde kuracam ve ller diyarnn kaplar onu yenmeyeektir. Gklerin melekutu anahtarlarn sana vereceim; yeryznde balayacan her ey gklerde balanm olur ve yeryznde zecein her ey gklerde zlm olur." (Matta, 16:17-19). te branice ismi Simun iken, sa Mesih tarafndan Kifas (Yunanca Petros, yani kaya) diye deitirilen ve yine sa Mesih tarafndan kendisine gklerin melektunun anahtarlar verilen ve bu zelliinden dolay yeyznde balad veya zd her ey, gklerde de balanp zlen Petrus'un adeta "ilahi bir ynlendirme" ile Roma'ya gelmesi ye orda lmesi ile Katolik Kilisesi'nin tam onun mezar zerinde kurulmas, btn dnyevi iktidarlar karsnda Kilise'nin ebedi ve tartlamaz stnlnn belgesi yerine gemitir. Petrus'un mezarnn Kilise'ye kazandrd mutlak meruiyet, 11. . yzylda bir kere daha tartma konusu olurken, mparator'a kar ki bu. dnem

Kutsal Roma-Cermen mparatorluunu kurma ve srdrme zamandr Papa'dan yana olanlar, "ou verenin elbette az da verdiini, gklerin yeryzn kuattm ve Petrus'un zarf'n anahtarn elinde bulundurduuna gre, 'zarfn iindeki'nin anahtarna da sahip olduunu iddia ettiler. Yeryznde balayacan herey gklerde balanm olacaktr.' Pa'pa'nm teologlar, bundan, papalarn, uluslar krallarna ettikleri ballk andmdan zp, tekrar o andla balamak ve btn krallara diledikleri gibi egemen olmak haklarna sahip olduklar anlamm kardlar."27 Kilisenin ve kendilerinin meruiyetlerini Petrus'tan alan Papalar, acaba bu iddialarnda ne kadar doruya yakndlar? Reform hareketi baladnda en ok tartlacak konulardan biri de Petrus'un gerekten Roma'ya gelip gelmedii ve Kilise'nin onun mezar zerinde kurulup kurulmad konusu olacaktr. Rivayete baklrsa, bir gn Neron'un gzde adam Simon ile Petrus karlar. kisine uu yarmas nerilir, havada kim daha ok yksee karsa o kazanacakt. Simon umaa balar, ama ermi Petrus istavroz karnca, Simon aniden der ve baca krlr. Buna fkelenen Neron, Petrus'u baaa armha gerdirir. te Petrus'un Roma'ya gittii, armha gerildii ve orada yatt konusunda yerleen inanlar burdan kaynaklanyor.28
27. Voltaire, Felsefe Szl, (ev. C. Ay, 4. Bsk. stanbul,1977) II, 283284. 28. Voltaire, A.g.e., I, 206.

Nitekim sonralar Lutherciler, sa'nn Petras'a syledii iddia edilen szlere kar kacaklar ve Babil'de yaayan Petrus'un hibir zaman Roma'ya gelmediini kantlamak iin zel aratrmalar yapp bu konuda kitaplar yazacaklar. Luthercilerin bu yndeki iddia ve aratrmalar, phesiz ba sa olan Tanr'nn Yeryzndeki aygt olan Kilise'nin temelinden sarsnt geirmesine yol aacakt; sonunda at da> Yukarda Bat Kilisesinin hangi zel artlarda gl, bir kurum eklinde ortaya ktna ksaca deinmitik.. phesiz bu zel artlarn banda kavimler g ile yklan Roma'nm yerini feodal beylerin almasyla acze den krallarn, Papa'dan yardm almak zorunda kalmalar gelir. Bu dnemde feodal beylerin bask ve zulmleri altnda bunalan yoksul ve savunmasz halk kitleleri, "Tanr rahmeti" gzyle baktklar Kilise'ye drt elle sarldlar. Bu durumu yerinde deerlendirmekte gecikmeyen: Kilise, Roma'nm at boluu doldurdu; Papa, Sezai'm roln oynamaya balad. Bu, Kilise'nin manevi bir merkez ve sosyal birlii salayan etkileyici bir faktr olmasna yarad ki, bundan sonra ve bu gelimeye paralel olarak Kilise'nin dnyevi iktidarla ilgilenmeye veya siyasi iktidar zerinde stnlk salamaya ba-: ladna ahit oluyoruz. . Bunun teolojik ve siyasi savunmasn yapanlarn fikirleri yeniden ele alnd ve Kilisemin iktidar meruiyetine yeni temeller arand. Bilindii gibi St. Pavlus, her trl iktidarn kayna tanrsaldr, (Omnis Potes tas a deo) diyordu. Ona gre Allah tarafndan

olmayan hkmet yoktur. (Romallara, 13:1-7). St. Agustinus, "Tanr Sitesi" adl eserinde, ilk gnahn rn olan ve bu yzden eytani bir kurum olan dnya devletinin, Tanr devletine boyun emesi gerektiini savunuyordu. St. Agustinus, bu analizleriyle bir bakma dnyevi devlete de uygun bir "meruiyet" temeli aryordu. Madem ki devletin kkeni eytani idi ve insann gnahkr tabiatna verilmi bir cevaptr; bu durumda devletin varlk ve devam ancak Tanr'mn irade ve izniyle mmkn olabilirdi ki, bunun da nart, Tanrsal devlete ulamak iin katlanlacak bir ara grlp Kilise'ye itaat etmeyi kabul etmesiydi. Her halkrda Papalar kral ve imparatorlara stn tutulacakt. leride de greceimiz gibi, bu argmann en nemli gerekesi ruh-beden veya "iki kl" ayrmna dayanyordu. Buna gre, madem ki beden ruha tbidir, o halde dnyevi iktidar rahani iktidara tbi olmaldr. te bu ve benzeri dnceler sonucunda Bat'da Papa krallara veya imparatora stn geldi; bunun bir gstergesi olarak, TV. Henri, Cannosa'da Papa'mr ayaklarna kapanarak af diledi. Papa Boniface VIII. yaynlad ruhani emirname ile Kilise ve Papaln hakimiyetini u szlerle btn dnyaya lan ediyordu: "Beeri her varlk papaln emrine uymak zorundadr." . Kilise, Ortaa boyunca dnyevi iktidarlar zerindeM hakimiyetim btn " dnya krallarnn reisi olan sa Mesih" (Yuhanna Vahyi, l:5)ten alyordu. sa Mesih, Kilise'nin bayd ve o dnyadaki en byk

tanrsal aygt yneten bandaki Papa'ya ve onun emrindeki kutsal din adamlar (ruhban) snfna g ve meruiyet kazandryordu. Yeri gelmiken "hakiki iktidarn kayna" ile bunu kimlerin, ve nasl kullanaca meselesine deinmekte yarar var. Anlald kadaryla, slm da dier ilahi dinler gibi hakimiyetin gerek sahibi olarak Allah' grr. Kur'an, "O hakimlerin hakimi deil midir?" (Tin Suresi) diye sorar. Yani Yaratan, yneten, emreden Allah'tr ve bu anlamda nihai ve gerek " hakimiyet hakk Allah'ndr." Ancak, hristiyan retisi bu hakimiyeti din adamlarna zg bir hak ve yetki eklinde grp, ruhban snfna dahil olmayan (laicus-laikleri) herkesi Kilise'ye itaat etmeye zorlarken, slmi reti bunu mmete, yani topluma veya halka ait bir yetki grr. Buna gre hakimiyet Allah'ndr ve fakat bunu kullanma hakk halkndr. Halk, bunu isterse seimle ibama getirdii (ulu'l-emr) temsilcileri araclyla kullanr. Bunu salayan mekanizmann sac aya seim, biat ve ura'dr. Hristiyanlkta Kilise Tanr adna ynetir; slm'da kimse Allah adna ynetemez, halk adna ve halktan ald yetkiyle ynetir. Bu durum slm'n teokrasi olmadn gsteren deimez bir ilkedir. Buna gre: 1. Ynetim, kutsal din adamlarna, hanedana veya bir snfa ait deil, halkndr. 2. Halk, yneticilerini seimle ibana getirir ve onlarla belli bir hukuk zerinde bitleir, szleme akdeder.

3. Yneticiler, ilahi hukka ve halkn rzasna muhalif icraatta bulunamazlar. Ynetim, ynettii kimselerle istiare ve mutabakat halinde olmak zorundadr. 4. Bu dominant smrlar inendii zaman, halka muhalefet etme ve ynetimi deitime hakk doar. 5. Resmi toplum, hukuk temelinde bir siyasal szleme olduundan, temel ilkeler (seim, biat, ura) korunduu srece, ynetimin ekli, mekanizmas zamandan zamana, toplumdan topluma deiir, farkllklar gsterebilir. slm bu konuda emredici ve sabit hkmler iermediinden, bunu zel artlara ve konjnktrel durumlara gre ayarlanmak zere mmete brakmtr. Ksaca ynetimin eklini tespit etmek, muhkem nasslann deil, ictihad alanna dahildir.29 2. D i n Adamlar (Ruhban) Snf Hristiyan Katolik teokrasisini tarihteki benzerlerinden ayran en nemli vasf, dnyevi iktidar denetleme hakkn sekin bir din adamlar snfna vermesi olarak gsterilebilir. Hristiyanln bilinen tarihinde belki Hz. sa'dan sonra en nemli ahsiyet olan ve bu tarihin ikinci kilometre ta saylan Pavlus'a gre, Tanr'mn mesajm insanlara aktarmakla grevli klman Resuller "Mesih'in hizmetileri ve Allah'n srlarnn kahyalar"dr. (I. Korintoslulara, 4:1) slm bak asndan, Havarilerin ve bunlara katlan Pav-

29. Bu konunun itihada ak lduua bkz. M. Fethi Osman, Min usul elFikri es-Siyesil-slmi (2. Bsk., Beyrut, 1984-1404), s.37 vd...

lus'un "Resul" sfatna sahip olmalar calib-i dikkattir. ki din arasnda eer bir mukayese yaplacak olursa, u hiyerarik sra ortaya kar: Hristiyan hiyerarisinde sa, mslmanhkta Tanr'ya, Havariler' Peygamber'e yani. Hz. Muhammed(s.a.v.)e tekabl eder. Bunun sonucu olarak hrisitiyan inancna gre Resuller teslisin nc uknumu olan Ruhulkuds araclyla (Baba ve Oul'dan) vah'y alrlar. u halde retiye baklrsa Hz. sa, vahyin kendisi, bu vahyi alan kiiler de Resullerdir. Luka ncilinde yer alan bir kayda gre, Hz. sa 12 Havarisine yle demektedir: "...geirdiim imtihanlarda benimle beraber dayanm olanlar sizsiniz. Ve Babam bana melekt tahsis ettii gibi, ben de melektumda soframda yiyesiniz ve iesiniz ve srail'in oniki sptha hkmedecek tahtlar zerinde oturdsnz diye size bir melekt tahsis ediyorum." (Luka, 22:28-30). Havarilerin Hristiyan ilahiyatnda ve bu ilahiyatn tarih iinde ald ekilde merkezi bir rol oynadklarnda phe yoktur. Hz. sa'nn dini tebli ettii skntl zamanlarda Havarilerin ona en geni anlamda ve iten destek verdikleri Kurandn tamklyla da desteklenmektedir. Ancak yine de ncil'deki anlatmlarla Kur'an'daki anlatm arasnda bir. fark mahede edilmektedir. Kur'an'a gre Hz. sa anlalan zor gnler yaad bir dnemde: "Bana Allah iin kim yardmc (Ensar) olacak?" (3/Al-i mran: 52; 61/Saff: /14) diye sorar, bunun zerine tebliini yakndan izleyip inanan Havariler ona desteki ve yardmc (Ensarullah)" olmaya kendileri talip olurlar. Markos ncilinde yer alan anlatma gre ise, Hz. sa, nl Da Va'z esnasnda Havariler bizzat Hz. sa tarafndan

zel akirtler olarak seilmektedirler. Bu bize garip gelebilir. Sebebi de u: Bilindii gibi, Hz. sa'y Ferisiler ve Sadukilerin srarl kkrtma ve muhalefetleri sonucunda Romahlar tutuklayma, daha hemen tutuklamann ardmdan onu ihbar denen kiinin 12. havari Yahuda stariyot olduu ortaya kyor. Bu durum, bizce vahy korumas altnda hareket ettiini dndmz Hz. sa (a.s.)'nn gerek vasfina aykrdr; hele Hristiyan inancnn srarla ngrd sa'nn uluhiyet vasf gznne alndnda, ileride "bir hain" olacak olan Yhuda'nn durumunu bilememesi bir eliki tekil eder. Her ne kadar nciller'deki kayda gre, sonralar Hz. sa, Yahuda'mn farknda olduu ve "kaderin tecellisi" iin duruma mdahale etmedii yazhyorsa bile, yine de bu izah pek tatminkr gzkmemektedir. Bu durumu Hz. Muhammed (s.a.)'in mnafklarla ilgili durumuyla kardatrabiliriz. Bilindii gibi Medine'de Peygambere inanan mslmanlar arasmda kendini gizleyen "mnafklar" da vard. Bunlar ms- lman gibi grnp gerekte slm'a byk bir kin ve nefret besliyor, elverili artlarda bakaldrmay tasarlyorlard. Ne var ki Allah'n korumas altnda olan Peygamber, bunlar bir bir biliyor, ancak isimlerini aklamyordu. Onun yapt sadece hile ve desiselerine kar uyank olmak ile genel bir tipoloji izerek nifak ve mnafklarn vsflarn izmekti. Her ne ise, Markos'taki anlatma baklrsa, Hz. sa'nn "Ekinci ve Ekin" va'zn verdikten soma, akirtleri,' kalabalk daldktan soma ona mesellerin anlamlarm sorarlar. O da mesellerin i (gerek) anlamlarm akladktan sonra onlara yle der: "Allah'n melektunun srr size verilmitir; fakat dar-

da olanlara her ey mesellerle oluyor." (Marks, 9:1012). Bundan anlalan u ki, Hz. sa, tebliinin i anlamlarn sadece akirtlerine anlatrd: "Fakat kendi akirtlerine ayrca btn eyleri aard." (Markos, 4:34; Luko, 8:10). Havarilerin bu zellikleri onlar olduka zel bir konuma ykseltir. yle ki, ncillere gre Hz. sa bunu yapmakla yetinmemi, ayrca Allah'tan akirtlerini "takdis" etmesini de istemitir: "Onlar hakikatte takdis et, senin szn hakikattir. Sen beni dnyaya gnderdiin gibi, ben de onlar dnyaya gnderdim. Ve unlarn uruna ben kendimi takdis ediyorum ki, onlar da hakikatte takdis olsunlar. Yalnz onlar iin deil, fakat onlarn sz ile bana iman edecek olanlar iin de, hepsi bir olsunlar diye yalvaryorum,." (Yuhanna, 17:17-20). Bu anlatmda Hz. sa'nn Havarileri takdis ettii, onlar birer teblici (Resul) gnderdii ve onlarn sz ile iman edeceklerin ayn manevi birlie katlacaklar ifade edilmektedir. Bylelikle "Resul" vasf kazanan Havariler bir peygamberin tarihte sahip olduu her sfata ve yetkiye sahip olmaktadrlar; hem de fazlasyla. Bu durum, armha gerildikten gn sora tekrar kyam eden Hz. sa'nn dorudan onlara ynelttii iddia edilen bir beyanyla desteklenmektedir: " Size selamet. Baba beni gnderdii gibi, ben de sizi gnderiyorum.' Bunu dedii zaman onlara frd ve 'Ruhulkuds aln' dedi. 'Kimlerin gnahn balarsanz, onlara balanm olur ve kimlerinkini alkorsanz alkonmu olur." (Yuhania, 20:21-23). imdi bu alntdan nce, Havarilerin bir peygambere verilen hak ve yetkilere niin "fazlasyla" sahip

olduklar yolunda kullandmz ifade bylelikle anlalm oluyor, islm'n nbvvet geleneini yakndan bilenlerin hemen hatrlayaca gibi, son Peygamber Hz. Muhainmed'in dahi bakalarnn gnahlarm affetme yetkisi yoktur. ok tartmal olmakla birlikte, zikretmekte yarar var ki, eer ahirette insanlarn . gnahlarm silmeye yarayacak bir "efaat" zkonusu olacaksa, Ku^an'n ak beyanndan anlald gibi bu, Peygamber veya bir baka salih mslmann kendi inisiyatifini kullanmak suretiyle deil,' tamamiyle Allah'n "izin vermesi" sonucunda olacaktr. (2/Bakara: /255). ' sa'dan hemen sonra Baba, Oul ve Ruhulkuds retisini kurumlatracak olan Pavlus, Tevrat'ta yer alan: "aralarnda oturacam, ve yryeceim ve onlarn Allah olacam ve onlar kavmim olacak" (k, 29:45; Levililer, 26:12) eklindeki ifadelere atfta bulunarak: "Biz hay olan Allah'n mabediyiz" (H. Korintoslulara, 6:16) diyecek, bylelikle Hristiyan azizler ile kutsal din adamlarnn ynetimindeki Kiliseyi Ruhulkuds yoluyla vahy alan ve kutsanan kendisi ve resulleri ile zdeletirecektir. Belki burdan, resuller ve Kilise arasmda kurulan ontolojik ilikinin mahiyetine geebiliriz. Yeni Ahit'te yer alan baz bilgilere baklrsa, Kilise'nin kuruluu Hristiyanln douuna kadar uzanr. Buna gre ilk kiliseler daha Havaliler devrinde kurulmutur. Nitekim Yuhanna, grdn iddia ettii vahyi zmir, Efesos, Bergama, Filadelfiya, Sardiste, Laodikya ve Tyatira kiliselerine iletmek zere aldm sylyor.3
30. Bkz. Yuhanna Vahyi, 1 ve 3. Baplar.

Dnyada varolan ok sayda tarihi Kilise iinde phesiz en nemlisi Bat Roma Katolik Kilisesidir. Bir nceki blmde anlattmz gibi, halen dnyann en byk dini kurumu olan bu Kilise, kendini Hz, sa'nn birinci derecede nem verdii Havari (resul) Petrus'a dayandrr. Matta'ya gre Petrus'u kilisenin kuruculuuna bizzat Hz. sa atamtr. (Matta, 16:13-19). Ve fakat Kilise'nin ba bedenin kurtarcs olan sa Mesih'tir (Efesoslulara Mektup, 5:23). Pavlus'un tanmyla "Kilise Mesih'in kendi bedenidir" (Koloselilere, 1:18 ve 24). Bu argmandan hareketle, Tanr'nn sa'da bedenlenmesi gibi, sa'nn da Kilise'de bedenlendiini sylemek mmkn. Bu balamda Katolik Kilisesi hiyerarisinde papalarn konumuna baktmzda, papalarn meruiyetlerini resullerden ve zellikle Kilise'nin mezar zerinde kurulduu ne srlen Petrus'tan aldklarn grrz. Bununla da kalmayarak papalar, ayn zamanda sren vahyin birer halkasdrlar. Bir papann lmnden sonra, yeni seilen papa, artk Ruhulkuds'le beraberdir; nk onu seen Konsil, Tanr'nn eli zerinde olan.kutsam bir kuruldur. Bu anlamda Hristiyanlk Kilise ile zdelemitir dense, pek abartma olmaz; nitekim yaygn telakkiye ve esasnda sonralar olumusa bile yerleik retiye gre, Kilise Tar'nh yeryzndeki aygtdr ve hatta "grnmez sa"dr veya sa ile bedenlenmi kutsal bir kurumdur. Bylesine kutsal ve dokunulamaz bir kurumun ba olan papann artk "nocetti" sfatm almasnda, yani masum, her trl gnahtan uzak ve yanlmaz (layuhti) saylmasnda alacak bir taraf yoktur. ,

Bilinen mtlakiyeti ynetimler iinde, hem mutlak hem de seimle ibaua.gelen Papalk tek rnek saylr. Papa, Kilise, ruhban smfvyani piskoposlan ve btn Katoliklerin bakandr. 13 ve 14. yzyllarda hakimiyeti zirveye ulaan Papa, o zamana kadar sadece Roma'nn piskoposu saylrd. Yetkilerini dorudan Tanr'dan alan Papa ve piskoposlarn bu yetkileri Havarilere vekil olmalarndan ve bilhassa "balama ve zme" sfatna sahip olan Petrus'tan aldklarna daha nce deinmitik. Bu, Papa'ya yeryznde Hz. sa adna karar verme g ve hakkm kazandrr. Dini inan ilkelerini tespit etme yetkisine sahip Papa'nm yanlmazl, 1870'de toplanan Vatikan 1. Konsili tarafndan bir kere daha teyid edilerek, onun aklad hususlarn "btn m'minleri balayc" olduu kesin olarak karara baland.31 Kilise ve Papa'mn kutsal konumu, ileriki tarihlerde, zellikle Reform hareketi ile gelen Protestan dalga ile geni lde ve iddetli tartmalara konu olmutur. Bilindii zere, Protestanlk, bu kurumu alabildiine eletirdi. Bu eletiriye Aydnlanma a filozoflar, laik ve sektiler dnrler de katdd. u alandaki acmasz ve cesur fikirleriyle nplana kan Voltaire, Kilise'nin ba papalara u ar eletirileri yneltmektedir: "Papalar antik an tanrlarndan ok daha stndrler. nk bu tanrlar sadece byk glere sahip oluyorlard, oysa papalar bu glere gerekten sahiptirler.^32 ,
31. Bkz. Suat Yldrm, Mevcut Kaynaklara Gre Hristiyanlk, (1988, Ankara), s. 188. 32. Voltaire, Age., II. 288.

3. Zorla eri S o k m a v e y a B a s k Yoluyla H i d a y e t Avrupa'da Kilise ve ou kontrol eden din adamlarnn insann vicdan ve dnce hayat zerinde kurduklar bask ve buna kar verilen mcadeleler, Bat tarihinin en trajik hikayesidir. Halk ebelerinin riskli doumlarda anneyi ocua tercih etmeleri dolaysyla geni apl kouturmalara tbi tutulmalar, balangta Hristiyanln yaylmasnda etkili rol oynayan kadnlarn sonralar Kilise tarafndan horlanmas, cad veya byc damgasn yiyen onbinerce insann atete diri diri yaklmalar33 ile sonralar bu feci kymn bilim adamlar dnr ve sanatlara da ynelmesi Ortaa tarihinin belki en ok bilinen "karanlk" yzdr. Bir ok aratrmac unda ittifak eder: lk yz ylnda Hristiyanlar, hangi llerde bask ve kymlara uradysa, o llerde ve hatta daha fazla kendileri de bask politikalar kurup onbinlerce inam kymdan geirdiler. Bir kayda gre Engizisyon mahkemeleri ksa bir zaman diliminde" 30 bin insan 4 V l atete yaklmak zere lme mahkum etmitir. Biz Ortaa hristiyanlni iyi bilinen bu trajik hikayesini tekrar edecek deiliz. Ancak, btn bunlar yaparken, Kilise'nin hangi "dini gerekelere dayandn aratrp gn yzne karmak nemlidir. Bizce bu, teokrasinin ana ncllerinden birini tekil -etmektedir; ncelikle bilinmesi gereken u ki, Hristiyanlk
33. Bkz. Ali Bula, Din ve Modernizm, (3. Bsk. 1992, stanbul), s.161 vd.

102

da dier dinler gibi hidayeti temsil ettiini, retilerinin tamamyle doru olduunu kabul eder. Bi, elbette bu dinin mntesiplerinde inandklar dini eksiksizce yaama istei yannda bakalarn da bu dinin hidayetine katma ve daha ok mutlu olma arzusunu uyandran motive edici ve anlalr bir sebeptir. Bu adan bakldnda Yahudilik hari, bu durum dier byk dinlerde hayli etkili bir dnce olarak karmza kar. Ancak Kilise'nin bundan anlad dier dinlerden hayli farkl olmutur. nciller'deki anlatmlarda, gelen hidayetin kabul ile reddi arasnda belli belirsiz baz ayrc snrlar izilmitir. Szgelimi Luka'da: "Ve her kim beni kabul ederse beni gndereni kabul eder" (Luka, 9:48) veya "Beni reddeden ise beni gndereni reddeler.:" (Luka, 10:16) trnden ifadelere rastlanr. Belki benzer ifadelere dier kutsal kitaplarda da rastlamak mmkn. Ama gzlenen ki, arlkl sevgi ve bar mesajlarna ramen, ncillerde "hidayet d" kalanlar iin ifadeler giderek sertlemektedir: Benimle beraber olmayan bana karda ve benimle beraber devirmeyen datr." (Matta, 12:30; ayrca bkz. Markos, 9:40 ve Luka, 10:50, 11:23). ncil'de yer alan bu trden ifadeler, szgelimi Kur"an- Kerim'deki. "Sizin dininiz size, benim dinim bana" (Kafrun Suresi) veya "De ki: 'Ben dinimi yalnzca O'na halis klarak Allah'a ibadet ederim. Artk siz O'nun dnda dilediklerinize ibadet edin." (39/Zmer: 14-15) gibi ifadelerle mukayese edildiinde nisbeten kat grnrler. Ancak i bu kadarla kalsayd, yine de ncil'e dayanarak vicdanlar zerinde bask

kurmak daha zor olabilirdi. Ne var ki baka anlatm ve rivayetler5 sa sonrasnda din adamlar ve Kilise'nin basklarna dayanak tekil etmektedir ki, Hristiyanlk ilk douunda, kurumlamasnda ve sonralar rgtl misyonerlik faaliyetleriyle smrgeciliin n keif kolu roln oynamasnda hep bu dini argmanlara dayanarak bask politikasn merulatrmaya almtr. , Burda Hristiyanl dier dinlerden ve zellikle slmiyet'ten ayrn en nemli nokta, bu dinin kurumlatrd din adamlar snfna, Tanr tarafndan sa'ya yklenen grevlerin aynsn yklemesidir. Buna nasl dini bir temel bulunduuna daha yakndan bakalm: Hristiyanlk da slmiyet gibi bir kurtulu yolu olarak grd hidayet retisinin btn insanlara ulatrlmasn ngrr. Bu grev sa hayatta iken kendisi tarafmdan yerine getiriliyordu; fakat ondan sonra grev akirtlerine yklenmitir. Anlatma gre, sa armha gerildikten gn sonra Galile'de akirtlerine grnnce onlara yle der: "Gkte ve yeryznde btn hakimiyet bana verildi. mdi siz gidip btn milletleri (srailoullar dnda kalan herkes -A.B.-) akirt edinin, onlar Baba, Oul ve Ruhulkuds ismiyle vaftiz edin; size emrettiim her eyi tutmalarn onlara retin ve ite ben btn gnler, dnyann sonuna kadar sizinle beraberim." (Matta, 28:16-20). Markos'ta bu grev "nce btn milletlere ncil'in va'zolunmas gerekir" (Markos, 13:10) ve "Btn dnyaya gidin, ncili btn hilkate vazedin. man edip

vaftiz olunan kurtulacaktr; fakat iman etmeyen mahkum olacaktr." (Markos, 16:15-16) ifadeleriyle resullere yklenir. Burada dier dini retilerden farkl olarak Hristiyanla zg iki ana parametre nplana kar: 1. Hristiyan inancnda merkezi bir yer tutan ve Tanr'mn kendisinde bedenlendii varsaylan sa, "Hakikafin ta kendisidir. Bu telakki. ncillerde yle ifade edilir: 'Yol ve hakikat ve hayat benim; ben vasta olmadka, Babaya kimse gelmez." (Yuhanna, 14:6). sa ister ilahi ister beer tabiatl kabul edilsin, onun "hakikat ve hayafn kendisi olduu yolundaki inan hemen hemen btn Hristiyan mezhepleri tarafndan kabul edilir. Bu durumda, hakikat sa olduuna gre, kendini ona adayann artk hakikati bir baka yerde aramas gerekmez; byle bir teebbs sapklktr. Bu telakki, Rnesans ve Reform hareketlerinin temel tartma konularndan biriydi. nk bilhassa spanya mslmanlarndan felsefe-din tartmalarn devralan Hristiyan teologlar ve bn Rtler, hakikatin aklla bulunabileceini ne srdkleri zaman, bu teolojik varsaym dolaysyla Kilise'nin sert tepkileriyle karlamlard. 2. sa'nn temsil ettii hakikati anlatma, aklama ve bakalarna retme grevi sadece zerlerine Ruhulkuds inen resullere ve onlarn izleyicileri olan Kilise din -adamlarna aittir. nk onlar Pavlus'un tanmyla "Mesihin hizmetileri ve Allah'n srlarnn kahyalardrlar. (I. Korintoslulara, 4:1) u halde dini retinin retilmesinde ve hatta yeniden tespitinde din adamlar snf en az sa kadar nemli yetki ve

glere sahiptirler. Nitekim zaman zaman toplanan Konsiller, Hristiyan inancm gzden geirir, teoloji ve inan esaslaryla ilgili yeni kararlar alr, ksaca Hristiyan Amentsn tespit eder. G ve yetkileri tamamen ilahi olduuna inanlan din adamlarnn bakalarm zorla da olsa bu dinin hidayeti kapsamma sokmalarna haklan var m? Bu soru bizlere garip gelse de, Hristiyanl yakndan tanyanlar iin hi de garip deildir. nk temel bir varsayma gre, Kilise ve din adamlarnn zor yoluyla da olsa bakalarm Hristiyanla sokma hak ve yetkileri vardr. Nitekim bununla ilgili iddialara Incillerden destek aranm ve bulunmutur. Szde buna dayanak tekil eden gereke, ncil'de anlatlan bir meselle ilikilendirilerek dini ve meru bir temele oturtulmutur. Mesel u: "sa dedi:Adamn biri bir byk akam yemei yapt, ok kimseyi ard ve yemek vaktinde arlanlara: Gelin nk imdi hazrdr, demek iin hizmetisini gnderdi. Hepsi birden zr dilemeye balayarak, birincisi ona dedi: Bir tarla satn aldm, kp onu grmekliim lazm, sana rica ederim beni mazur gr. Ve bir bakas dedi: Be ift kz satn aldm, onlar denemee gidiyorum, sana rica ederim beni mazur gr. Bir bakas da dedi:Ben ev-. lendim bundan dolay gelemem. Ve. hizmeti gelip efendisine bu eyleri syledi. zaman ev sahibi kzarak, hizmetisine dedi:abuk ehrin meydanlarna, sokaklarna git, fakirleri, sakatlar, krleri ve topallar buraya getir. Ve hizmeti dedi:;Efendi senin emrin yapld, daha yer var. Ve efendi hizmetiyi de-

di. Yollara ve iftlerin boyuna k, bulduklarn ie. ri girmee zorla da evim, dolsun. nk size.diyorum ki, arlan adamlardan hi biri akam yemeinden tatmayacaktr." (Luka, 14:15-24). Mesel'de sz edilen sofra gklerin melekutu olan hidayettir. Tanr bunu kullar iin hazrlam. Davete icabet etmeyenlerden ilk insan grubunun hah vakti yerinde olup dnyay kendileri iin megale semi zmreler olduklar anlalyor. Bunlar tarm, hayvanclk ve ticaretle uraan ya da kadn, cinsellik ve evlilii hidayete deitiren umursamaz snflardr. Bu durumda toplumun daha dk kesimlerine davetin gtrlmesi gerekir. Her ne kadar bunlar da cahillikleri dolaysyla davete icabet etmemekte srar edeceklerse de, iinde zengin sofrann yer ald len evine "zorla da olsa" sokulmalarnda bir salanca yoktur; nk bu, sonuta onlarn yararna olacak ve gerekten "ieri sokulduktan sonra* zorlandklar eyin kendileri iin ne byk mutluluk sebebi olduunu anlayacaklardr. Tarih iinde Kilise, bu anektodtan bask yoluyla, hidayetin kabul ettirilmesi sonucunu kard ve insanlarn vicdanlar zerinde bask ve iddet kurma hakkm kendisinde buldu. Bu durumda zor ve iddetle Kilise retisini kabul edenler bu dnyada kurtulua-eriyorlard; ama eer direnecek olurlarsa onlarn aforoz edilerek atete yaklmalar ve bu dnyada tadacaklar atein kendileri iin ahiretteki kurtulua vesile olacam kabul etmelerinden baka yapacak ey yoktur. Genellikle Kilise'nin dnyevi ceza olarak inanma-

yan kfirleri, halk ebelerini, cad veya bycleri, ksaca hasmlarm atee atp yakt bilinir. Bunun sebebi, sa dolaysyla "Kilise kltan nefret eder" genel ilkesine duyduu ballktr. Ancak atele verdii cezalar hibir zaman kl cezasn aratmam, tam aksine daha acmasz ve vahiyane olmutur. Kilise'nin tarih boyunca izledii bu "dine zorla dahil etme" politikasn eletiren Voltaire gibi dnr-, lere gre, bu hidayet ve kurtulu teolojisinin cinayetten hi fark yoktur. Diyor ki Volaire: Dua etmek hkmetmek demek deildir; uyarmak zorbalk demek deildir. yi'bir papaz ruhlarn doktoru olmaldr. Hipokrat hastalarna, dediini yapmazlarsa aslmak cezasna arptrlacaklarm syleyerek, marulcuk otu yemelerini buyurmu olsayd. Phalaris'ten daha lgn, daha barbar olurdu, pek hastas da olmazd. Bir papaz: "Tanrya tapn, doru, hogrl, acmal olun" derse, o zaman ok iyi bir doktordur. "Bana inann, yoksa yaklacaksnz" derse, bir katildir.34 Voltaire'e gre, p gn iin alnacak en iyi rnek, Osmanl'da genel geer olan din anlay ile ok farkl din ve milliyetlere mensup insanlarn tam bir hogr ve zgrlk iinde yaadklar slmi modeldir. Oysa o dnemde Kilise'ye gre herkesin hristiyan olmas gerekirdi. Bundan dolay Kilise babalan Hristiyanl kabul edinceye kadar btn dnyann zorunlu olarak dmanydlar. Ne garip bir tecelli ki, gemite dini basklardan bunalan Avrupallar, Osmanl'da yrrlkte olan ve
34. Voltaire, a.g.e., n , 297.

tamamen, hogrye ve dini oulculua dayanan .slmi modele zenirlerken, imdi bizler kendi tarihimizi Avrupa Ortaana benzetiyor ve Batl modele zeniyoruz. 4. R u h v e B e d e n Tanr v e D e v l e t a. ki Varlk ki Alan: Ruh ve Beden Herkesin bildii gibi Hristiyanln en esasl vasflarndan biri, iki alan fikrine dayanan Ruh ve Beden ayrmm ngrmesidir. Bu esasl ayrm, teokrasinin de nemli ncllerinden birini tekil eder. Temelde dier peygamberlerin tarih boyunca yapt gibi, Tevhid geleneini srdrmesi gereken Hz. sa'nn ncillerdeki dini tebliinde bu nemli konunun yeterince belirgin olmamas artc olsa da, yer yer tamamen ve saf tevhidi reten ifadelere de rastlanmad sylenemez. Bu durum, nciller'in somaki dnemlerde yazlmas esnasmda belli ki bir karkla dlm olduu fikrini kuvvetlendiriyor. yle de olsa, gerek nciller'deki hakim hava/gerekse Hristiyan dininin tarihi gelimesi, bu dinin daima iki alan fikrine dayand gereini deitirmez. Herhalde bunda yine bir Roma vatanda olan Yahudi Pavlus'un nemli pay olsa gerek. Pavhs, Galatyahlara yazd nl mektubunda, "fakat diyorum." der. "Ruh ile yryn ve bedenin arzusunu asla icra etmezsiniz. nk beden ruha kar ve ruh bedene kar arzu eder nk istediiniz eyleri yapmyasnz diye, bunlar birbirine zttrlar" (Galatyallara, 5:16-17). Pavlus'un retilerinde beden ile ruhun birbiriyle uyumas mmkn deildir. nsann asl yceltmesi

gereken beden deil, ruhtur. Kii ne ekerse onu bier. Kendi bedenine eken, bedenden rme biecektir, fakat uha eken ruhtan ebedi hayat biecektir. (Galatyahlara, 6:7-8). nciller'de ve resullerin retilerinde bedenin dnyaya, ruhun ise melekuta tekabl ettiini tespit etmek kolaydr. Burada her iki kavram biraz daha zelletirirsek, bedenin dnyevi iktidar ve onun eitli istek ve arzularla kkrtt eylere karlk, ruhun sa?da sembolize edilen ebedi kurtulu olduunu grrz. Hz. sa, dini retilerinde gerek ve nihai kurtuluu, ruhsal arnma ve temizlikte gryordu. Roma'nm zevk, cinsellik, dnyevi tutkular ve zorba iktidarla insan dejenere ettii gnahkr dnyasnda o, dier tebliciler gibi insann Allah'a dnne ar yapyordu. Bu adan kurumu ruhlara, katlam kalblere sevgi, merhamet ve yumuak davran alamas, insanlar zorbala, mal tutkusu ve haram yiyicilie kar direnmeye armas anlamlyd. Hz. sa, phesiz retisini salt sevgi, gzel ahlak ve merhamete dayandrmakla yetinmiyor, bunun yannda sregelen Hz. Musa eriatine de uyulmas gerektiine iaret ediyordu. Nitekim "sanmayn ki ben eriati yahut peygamberi ykmaya geldim; ben ykmaya ' deil, fakat tamam etmeye geldim" (Matta, 5:17) diyor ve fakat zellikle Ferisiler eliyle, asl ruh ve amacndan sapm, kuru ablon ve. ii bo trenlere dnm Yahudi eriat anlayna kar kyordu. "Gkle yerin gemesi, eriatin bir noktasnn dmesinden daha kolaydr." (Luka, 16:17) diyen Hz.

sa'nn, Yahudilerin Musa eriatini znden saptrmalarna kar yerdii mcadele, sonunda onun armha gerilmesi cezasna arptrlmasna mal olacakt. Hz. sa'nn eriati dorulama, yabanc unsurlardan arndrma ve tamamlama yolunda harcad abama kendisinden soma tam bir kesintiye uradn gryoruz. lk defa, sa'nn ardndan 22 sene sonra Kuds'te toplanan Resuller Konsili, uyulmas gereken kurallar birka madde ile snrlandrd,35 peinden Pavlus, Hristiyanl tmden eriatsiz bir din haline soktu. "Birbirinizi sevmekten baka, kimseye bir ey borlu olmayn; nk dierini seven eriati itmam, etmitir." (Romallara, 13:8) diyen Pavlus'un yorumuna gre, eriat dolaysyla gnah vardr. Pavlus yle dnyordu: nsanlar, eriat olduu iin gnahkrdrlar, ancak sa'nm geliiyle gnah ortadan kalktndan zorunlu olarak eriate de gerek kalmamtr. Tanr "biricik olu"nu insanlarn gnahla-. rina karlk bir keffaret olarak feda etti, bylelikle gnah da ortadan kalkm oldu. phesiz Tarsuslu Pavlus'un gelitirdii bu dini retinin, iinde yaad siyasi ve sosyal artlarla yalandan ilgisi vard. Onun almalarnda hemen sezilen amac, Hristiyanl srailoullar'na zg bir "Yahudi dini" olmaktan karp Milletler (yahudi olmayan topluluklar) arasnda da kabul edilebilecek bir hale getirmekti. Bunu salamak iin Musa eriatinde yer alan hkmlerin hafifletilmesi veya. geri
35. M.Ebu Zehra, Hristiyanlk zerine Konferanslar, (ev. A.Nuri, 1978, st.) s.225.

plana itilmesi gerekirdi. Nitekim erkeklerin snnet olmas kuralm, dinin amir bir hkm olmaktan karmas bu amaca matuftu. Dier nemli bir husus da, Roma'nn pagan inancna bal kitlelerden ve en ok Yahudilerden gelecek kkrtmalarla Roma devletinden kendisine ynelecek bask ve saldrlarn nne gvenli bir sed ekmeyi planlyordu. Bunu da, Hristiyan mesajm salt sevgi ye merhamete indirgemekle onu kural ngren normatif zelliinden soyutluyarak yapt. Bylelikle geriye eriatsiz bir din kalyordu ki, bu da, Roma'nn kurulu dzenine ynelen maddi ve siyasi bir tehlike olmaktan kyordu. Bir sorun da uydu: Hristiyan yaylmasnn Roma siyasal iktidar ile ilikileri nasl olacakt? Pavlus bunu da usta bir politika ile zmeyi baard. te bizce Pavlus'un mdahaleleriyle Hristiyanln trih ikide teekkl eden dualist karakteri ve dini mesajnn tarihsel dayanan oluturan ruh-beden ya da "ki kl-ki ktidar (Deux Glaives)" form. lasyonu bu ekilde ortaya kmtr. Pavlus, srarla Hristiyan yaylmasnn Roma'nn kurulu dzenine ynelmi bir tehlike olmadn belirtiyordu: "Herkes ynetime inkiyad etse, tbi olsa gerektir, kendi zerindeki gce boyun ese gerektir. Her ynetim Allah'tandr, nk nerede ynetim, siyasi tekilat varsa, Allah onu takdis etmi, varlk vermitir. Kim. ynetime kar gelirse ilahi nizama kar gelmitir." (Romallara, 23:1-2). Benzer bir yaklam, nde gelen Havari Petrus' izafe edilen yazlarda d grebiliriz. Petrus'un yazd

ne srlen birinci mektubunda, Rab urunda "her insani dzen"e, krala, onun emri altndaki valilere ve hatta yalnz iyi olanlara deil, "ters huylu olanlar"a da tam korku ile itaat etmeyi tavsiye eder. Petrus niin itaat edilmesi gerektiini akladktan soma szlerim yle balar: "Allah'n iradesi byledir... Allah'tan korkun (ve) krala sayg gsterin." (Petrus'un Birinci,Mektubu, 2:13-18). Petrus'un gerekten siyasi iktidar karsnda byle dnp dnmediinden tarihsel olarak emin olamayz. Hz. sa'dan dorudan tebli alan ve hep yannda bulunan bu sekin havarinin gnahkr ve zorba bir ynetim karsnda niin byle teslimiyeti bir tutum taknyor, bu yeterince ak deiil. Ancak Hristiyanlkta ilk kkl reformu yapan Pavlus'un iki alan doktrini ve onun dnyevi iktidar tanm garip deildir. nk gelitirdii retilerle Hristiyanl tarih boyunca derinden etkileyen Pavlus'un bu dinle ilgili dnceleri ve kendim zmekle kar karya grd temel sorunlar farklyd. Paylus'a gre meruiyetini ilahi kaynaktan alan hkmetler karsnda hristiyanlarn taknaca tutum itaat etmekten baka bir ey olamazd. Bundan dolay hkmete kar gelenler Allah'n tertibine kar gelmi olurlar ve kendi aleyhlerine bir i yapm olurlar. Elbette hkmetler sadece iyilere deil, bu arada ktlere de hkmederlerdi; ama durum byle de olsa, iyi insanlarn bundan korkmalar gerekmezdi. nk eer sen ynetimden korkmamak istiyorsan, yapacan tek ey iyi olan yapmaktr. Byle yaparsan hkmet tarafndan korunur ve vlrsn. Ynetim iyilik iin Allah'n hizmetisidir. Allah'n hizmetisinden ancak kt kiiler korkar, n-

k ynetimler klc bo yere tamyorlar; kl ktlk yapana bir gazab ve intikam aracdr, iyi bir hristiyan, yalnz gazab ve korku dolaysyla deil, vicdandan tr de uysal bir vatanda olmaldr. yleyse, vergi hakk olana vergiyi, gmrk hakk olana gmr, korku hakk olana korkuyu ve sayg hakk olana saygy, ksaca herkese haklarn eda etmek lazmd. (Romallara, 13:1-7). Aktr ki, Pavls?un bu dini retileri veya Hristiyan retorii Roma'nm zorba siyasi iktidar tarafndan yeni dine girecek olanlara ynelmesi muhtemel olan tehlikeleri bertaraf etme gibi, o gn iin pratik ve konjonktre! bir ie yaryor, siyasal dzen katnda bir gvence tekil ediyordu. Ancak Pavlus, sanld veya grnd kadar da saf bir muallim deildi. Gelecekte hristiyanlarn gleneceini hesaba katarak, imdilik dnyevi iktidarlara brakt alanm, gerektiinde dini alan iine katlabileceine veya en azndan dini-ruhal olann dnyevi (sektiler) olana gre daha stn tutulmas gerektiine iaret etmeyi de ihmal etmiyordu. yle soruyordu Pavlus: " Madem ki biz size ruhani eyler ektik, sizin cismani eylerinizi biz bieceksek byk ey mi? Eer bakalar size .hl hakimiyette hissedar iseler, biz daha ziyade deil miyiz?" (I. Korintoslulara, 9:11-12). Bundan anlalyor ki, hristiyanlaraircanlar zerinde bekilik eden dnyevi gler, her ne kadar itaat edilmeye layk iseler bile, asl olan ruhtur ve dolaysyla ruha ekenlerin ektikleri ruh ve bedende biten eyleri bimeleri onlarn doal haklardr.

Pavlus, bununla iki alan birletirme ynnde herhangi bir abaya girimiyor; tam aksine derinletirdii ruh-beden elikisini nplana kararak, ikincisinin birinciye, yani dnyevi iktidarn tanrsal iktidara gre daha aa konumuna iaret ediyordu ki, bu, Kilise'nin siyasi tarih iinde en nemli kartn tekil edecektir. b. ki Kl-ki ktidar : Tanr v e Sezar Hristiyanln tm tarihinin, Bat'da ve Dou'da gzlenen Katolik, Ortodox ve Protestan mezhepleri evresindeki dini ye siyasi tecrbesinin Inciller'de yer alan -u ifadenin tam bir zetinden ibaret olduunu syleyebiliriz: "Kayserin eylerini Kaysere, Allah'n eylerini Allah'a verin." (Markus, 12:13 vd.; Matta, 22:15 vd.; Luka, 20:25 vd.). Hz. sa'nm azndan ncil yazarlar tarafndan rivayet edilen bu cmlede Kayserdin Sezar, eylerin haklar olduunu hatrlatmak gerekir. Hristiyan kltrnde imparator her zaman "Sezar" olarak ifade edilmitir ki, Rus imparatoru "ar"n da Sezamdan bozma olduunu ayrca zikretmeye gerek yok. Siyasal otoritenin Sezamla ylesine yakn bir ilgisi var ki, Kostantin tarafndan Dou Roma'ya bir bakent olmak zere kurulan stanbul'un t hl Rusa ve Bulgarca'daki isimlerinden biri "Sezamn ehri" anlammda "arigrat"tr. St.Auglstinus'un yukarda' deindiimiz fikirlerinin iki alana meruiyet tandna iaret. etmitik: Dnyevi devlet, eytan kkenli ve gnah rn oldu-

undan, meruiyetini, kendini Tanr'mn isteklerine dayandrarak elde edebilirdi. Tanr'nn isteklerini en iyi Kilise adamlar bildiinden devletin Kilise'ye balanmas mantksal bir sonutur. Kilise'nin ba olarak Papa'nn devleti onaylamas ve takdis etmesi fikrine ncil'deki u sz bir kant olarak getiriliyordu: "Ve onlar: -^-Ya Rab, ite burda iki kl, dediler. sa onlara:Yeter (kfi), dedi." (Luka, 22:38). Yoruma gre, Tanr hristiyanl savunmak iin papalara "iki kl" balamt. Bunlardan biri manevi kl olan Ruhani liderlik, dieri maddi kl olan Dnyevi egemenliktir. Kilise'ye gre her iki kl da Tanr tarafndan Aziz Petrus'un varisi olan papalara tevdi edilmitir. Papalar bu kllardan manevi olann kendi ellerinde tutuyorlard; dierini yani maddi olanm Almanya imparatoruna (veya dnyevi krala) tevdi etmilerdir. Bu maddi kl imparatorlara Papa tarafndan verilmi olduundan, ancak papalar sayesinde, imparatorlar her iki klcn gerek sahibi olan papalara itaat etmeMe ykmldrler.- nk manevi kl maddi kltan stndr ve her ikisi de papaya aittir. Bundan dolay papalar, bu maddi klc ancak papalarn dini nderliine ve manevi hakimiyet haklarna sayg gsteren papalara itaat eden hkmdarlara teslim edebilirler. Hkmdarn hakimiyeti, ancak Papa'ya itaat artyla merudur.^6
36. Sadri Maksudi Aral; Teokratik Devlet ve Laik Devlet, (Tanzimat, I, stanbul, 1940), s.58 ve 65-66; Ayrca bkz. Cemal Bali Akal, ki Kl, stanbul, 1991. -

Bu dnce genel kabul grmekle birlikte, l. yzyldan itibaren Almanya imparatorlar ve daha somaki krallar ile Kilise arasnda yer yer anlamazlk ve atmalara yol at. Dnyevi hkm darlar iki kl fikrine itiraz etmiyorlar ve bunlardan birinin papann elinde olduunu da kabul ediyorlard. Ancak maddi klcn dorudan imparatora verildiini ve bundan dolay Papa ve Kilise'nin dnyevi siyasete mdahale etmemesi gerektii fikrini savunuyorlard. Bu atmann Alman mparatoru IV. Henri (1050-1106) ile Papa VII. Greguvar arasmda had safhaya vardm biliyoruz. nceki blmlerde geni olarak anlatmaya altm gibi, Hristiyan djninin temel problematii iki alan fikrinin kabul sonucunda ruh ve beden arasmda kurulmaya allan iliki biiminde toplanr. Bunun siyasal ve sosyal sonularnn olaca tabiidir. te Hristiyanln siyasal kltr tarihini dolduran youn, acl ve ykc mcadelelerin bundan dolay zeti Tanr ile Sezar'nvhaklarn tayin etmede ortaya kan temel zorluk tekil etmektedir. Dier tartmal konularda olduu gibi, bu konuda da kendimize unu sorabiliriz: Acaba gerekten Tevhid dininin en byk peygamberlerinden (Ulu'lAzm) biri olan Hz: sa (a..) byle bir ayrm yapm myd? Hristiyanln bize intikal eden yazd kutsal metinlerinden hareketle bu sorunun tatminkr bir cevabm bulamayz. Ancak nciller'deki farkl varyantlar ve Kufn'm Hz. sa'ya ikin verdii bilgilere baklrsa, onun byle bir ayrm yapm olmas im-

knsz grnyor. Ancak yine de biz Hristiyanln bilinen siyasi tarihini, Hz. sa'nn bugn gizli kalan gerek kiiliinden ok, bu dinin kutsal referanslaryla aklamak durumunda kaldmzdan, mracaatmz Hristiyanln bilinen kaynaklarna ve tarihine yapmak durumundayz. Bu adan nciller'de iki alan veya iki iktidar fikrine destek olacak ok sayda argman bulunabilir. Ferisilerin Hz. sa'y tuzaa drmek ve Romallar ona kar kkrtmak amacyla "Roma'ya vergi yerelim mi?" diye sormalar zerine, onun Roma'nm tedavldeki parasn eline alp "Tanr'ya ve Sezr'a haklarm vermek gerekir" eklinde verdii cevap, sonralar yzyllar boyunca " dini ve dnyevi iktidar" ayrmna geerli bir dayanak tekil etmitir. Oysa aksi ynde argmanlar' da hayli dndrcdr. Nitekim bir baka anlatmda Hz. sa adeta bir manifesto slubuyla u arpc szleri syler: "Hi kimse iki efendiye kulluk edemez. nk ya birinden nefret eder ve dierini sever veya birini tutar dierini horgrr. Siz. Allah'a ve Mammona kulluk edip balanamazsnz." (Matta, 6:24; Luka, 16:13). Bu gerekten bir peygamberin azndan kt anlalan sz ile varlk dnyasn iki zerk alana ayran ifadeler birbirleriyle uyumuyor.. Burada sz geen "Mammon" Sezar m, Tat mu, yoksa servet ve dnyevi ihtiras m, bu imdilik bizim konumuz deil.37

.37. Daha geni bilgi iin bkz. Prof.Hseyin Hatemi, adalama ve Toplum, (1987, st.) s.358 ve nsan Haklar retisi, (1988, st.) s.54.

- u var ki Hristiyan yorumcular ve Kilise babalar ruh ve bedene karlk olacak Tanr ve Sezar aynnm kendilerine temel almay hi ihmal etmemilerdir. Bu aynmn siyasi ve sosyal sonularnn ne byk mcadele ve savalara yol atm biliyoruz. Belki bunun sonularndan ok, byle bir ayrmn siyasi hayatta nasl ve hangi yollarla kurumlatm, aratrmak daha anlaml olacak. Bu konuda, da artc bir durum var. yle ki: . Bilindii gibi kendisine dayandrlan bir anlatmda Hz. sa: "Benim krallm bu dnyada deildir" (Yuhanna, 18:35) diyordu. Bu sze paralel olarak Hristiyanlk yaylmasnn balang yllarndan itibaren, insanlarn aym kaynaktan geldiklerini, aym ilahi ze sahip olduklarm savunmaya; balad. Asl kurtuluu melekt alemine -bal olan insan, "Tann'mn kk bir modelidir, nk btn varlk dnys tek bir Akl tarafndan ynetilen bir btndr ve btne hkim olan ilkeler o btn oluturan paracklara da hakimdir." Yunan metafiziiyle temasa geildikten somaki dneme ait felsefe kokan bu. teoloji, her eye ramen ontolojik aklama biimiyle o gnn eitli faktrlere dayal ayrmc dnyasnda yaayan insnlara ferahlatc bir mesaj veriyordu. ehirli-kyl, efendi-kle, siyah-beyaz, yoksulzengin, Yahudi-Milletler vb. her^trl ayrm reddeden ilk hristiyani mesaj, kukusuz znde devrimciydi. Bu, btn Roma'yuve Asya'y saran evrensel reti, kiiyi ilahi bir kkene balayarak yce bir manevi deere sahip ve sayg deer bir varlk konumuna ykseltiyordu. "Sosyal stats ne olursa olsun,

her isan Tanr nnde ve Tanr karsnda eit ve zgrdr. Bu .zellii dolaysyla kiinin vicdan siyasal iktidarlarn emretme gcnn dnda kalan bir alandr. Kiinin amac manevi hayat olduundan, devlet kii iin bir ama deildir."38 Ancak bu evrensel mesaj, esasnda siyasal ve dini iktidar ayrmna yabanc ilka dncesiyle de rtrken, zaman iinde Hristiyanln iki iktidar dncesiyle yer deitirmeye balad. Yeni retiye gre, kii iki ayr otoriteye tbi olmakla kar karya getirildi. Kiinin toplum iinde maddi ihtiyalarna cevap verecek bir siyasal rgt yannda, bu/siyasal rgtten ayr ve kendine zg yasalar, organlar, kural ve personeli olan Kilise de vard. Kilise ve siyasi rgtn iki ayr ve zerk-objektif varlklar bir sorun tekil ediyordu. Peki, bir hristiyan bylesine g bir sorun karsnda nasl bir tutum iinde olacakt? Yunan felsefesiyle har neir lm ilk byk teologlardan biri saylan Plotinus (203-270)'a gre, Tanr'nn sitesini kurmaktan baka are yoktu. Roma'nm zayflad bir dnemde, gnahkr dnya sitesi olan Roma'nm ykntlar stne^ eer sa'nn iradesini . temsil eden Tanr Sitesi kurulursa, bu sitede btn kavimler ve diller huzurlu bir hayat srebilecekti. Benzer bir sorun zerinde dnen St. Augustinus (354-430) ise farkl eyler syler. Ona gre de iki ite'den sz edilebilir: Tanr Sitesi ve Dnya Sitesi. "nsan nceleri yalnz (maza) iyinin geerli olduu cennette mutlu ve zgr yayorken, ilk gnahla Tanr Sitesi (Civitate Dei)'nden kovulmu ve bu Dnya
38. Ayferi Gze, Siyasal Dnce Tarihi, (2. Bsk. 1983, st.) s.90).

Sitesi (Civitate Terrana)'ne gelmitir. Ancak arada sa'nn grnmez bedeni olan Kilise de var. St. Augustinus' gre Kilise, Tanr Sitesi saylmaz. Ak ki, Kilise, yalnz Tann'mn sekin kullarm deil, kurtulu umudu olmayan veya ahirette gnahlan balanmayacak kullar da banndnr. Bir adan bakldnda Devlet, de. tad olarak Yeryz Sitesi saylamaz; nk zndk ve gnahkrlarn yamnda iyi hristiyailar da onda yaar. yleyse Kilise ile Devleti, Tann Sitesi ile Yeryz Sitesi'ni ayrdmz gibi ayramayz. Aradaki makul iliki, aralarnda uygun bir anlama yaplmas sonucunda kurulabilir. Her ikisi bamszlklarm korumal; ama Kilise insanlarn i hayatlarm dzenlerken, Devlet de d hayatlarm dzenleme grevini yerine getirmelidir. Bu durumda bir hristiyamn Devlet'ten bekleyecei eyler, Devlet'in onun gvenliini ve bar iinde yaamasn stlenmesiydi. Buna karlk Devlet de, hristiyanlardan baz eyler bekleyebilirdi. Aslnda bir Devlet'te hristiyanlann yayor olmas zaten Devlet iin byk bir nimetti. nk "gnahlan balanm hristiyan topluluunun bir Devlet'in vatandalar arasnda bulunmas, doal olarak, gerek adalet duygusu, karlkl sevgi, cmertlik vb. erdemlerin teki vatandalar arasnda da yaylmasna yol aar. Btn kurumlarn ve insanlarn soysuzlat, Devlet'in kmeye yz tuttuu gnlerde, vatandalar arasnda hristiyanlarm bulunduu bir toplum, yalnz zndklardan kurulu bir toplumdan her bakma stndr."3939. lhan F.Akn, Kamu Hukuku, (2. Bsk. 1980, st.) s.47.

St. Agustinus'un Kilise ile Devlet arasnda kurmaya alt uyum veya karlkl bamllk hi deilse kendi dneminde ve zellMe Roma'm yklna tekabl eden zamanlarda olumlu sonular vermedi. Roma'dan sonra St. Augustinus'un analizleri ok ie yarasa da, o zamanlarda hristiyanlr ayn anda hem Tanr'ya ve hem Devlet'e balanmak istemediler. Onlara gre, Tanr phesiz Devlet'ten daha stndr ve eer balanlacaksa siyasal iktidara deil, gklerin melektuna balamlmalyd. Hristiyanlar Roma'nn koyduu kural ve yasalar tanmyor, ona kar vicdanlar nefretle dolup tayordu. Roma'nn putatapc yksek tabakalarnn hristiyanlara dayatmak istedii impaiauorun tanrln kabul etmiyor ve Tertuilien'in diliyle "insan zalim kanunlara itaate zorlanamaz"40 diyorlard. Daha nce deindiimiz gibi, Roma kerken, hristiyanlar bu k srecini durdurmak veya hzn yavalatmak iin hibir gayret gstermediler. "Onlarca nemli olan, mparatorluun kurtuluu deil, ruhlarn kurtlmasyd. Roma kebilirdi; ama Roma'nm, btn sitelerin stnde ve hibir zaman.kmeyecek baka bir site, bir Tanr Sitesi vard. Geri Kilise, Tanr Sitesi saylmazd, hristiyanlr aznlktayd, fakat egemenliini Devlet gibi 'beden' zerine deil, 'ruh' zerine kurduu, yarglar insanolunun i hayatn ilgilendirdii, prensin klcna karlk 'sevgi'ye dayand iin onun kmesi dnlemezdi. Her Devlet gibi belli, snrl bir toplulua deil de,
40. Suat Yldrm, A.g.e., s.70.

122

rk, gelenek, millet ayrlklarna bakmadan btn insanla kanat geren Kilise, ken, geliip dalan devletlerin karsnda olanca kml damazlyla srp gidecekti.841 Hi phesiz bu iinden klmas g sorunu en iyi zp her ikiaalan arasndaki ilikiyi formle edecek )lan Kilise'nin en byk teologlarnn banda gelen St. Thomas (Aquino'lu) (1227-1274) olacakt. St. Thomas felsefi ve teolojik grlerinin nemli bir blmn spanya zerinden devrald mslman filozoflardan ve bilhassa bi Rd'ten hareketle gelitirmitir. Bize gre siyasal grlerinde yer yer Snni-slm'm baz silik izlerine de rastlanabilir. Ancak St. Thonas'n asl byk abasnn onun hristiyan imam ile Aristo metafizii arasmda kurduu uyumlu ilikide baarh olduunu hatrlatmak gerekir. St. Thomas, Petrus ve Pavlus gibi btn siyasal iktidarlar dahi bir temele dayandrmakla ie balar. Tanr'dan gelmeyen hi bir iktidar yoktur. Ama buna ramen siyasal iktidar de onun ynettii kider arasmda nendi bir iliki var; nk sonuta siyasal iktidar belirlenmediinden, insanlar kendderi onu belirler. yleyse siyasal iktidarn insandan kaynakland da sylenebdir. St. Thomas'a gre btn siyasal iktidarlarn meru ve arzulanan grevi ortak adalet ve yaran salamaktr. te ortak adaleti, iyilii ve yaran gerekletirmek zere bir dzenin kurulmas hem toplumun, hem de onu temsd eden yneticderin grevidir. Bun41. lhan F.Akn, A.g.e., s.48.

dan baka insanlarn bir arada yaamas yneticinin varlyla ilgilidir. phesiz ynetici gcn Tann'dan alr. B da gsteriyor ki, her iktidarTanr'ya dayansa da hukuk ve kurumlar bakmndan insanlarn eseridir. Bu anlamda deien artlar iinde ortaya kan politika dzeni de insani zellikler tar. Tanr'dan gelen iktidar fikridir, ancak bunun kullanl veya elde edilii Tanr'nn dnda bir olaydr.42 Siyasal iktidarn kayna ve kullanl ile ilgili bu sorunu zdkten sonra, St. Thomas ikinci bir sorunu ele ahr. O da yasalar konusudur. Elbette her ynetim, belli kural ve yasalara dayanmaldr. Peki, kayna tanrsal olan dnyevi iktidarlar ne trden yasalara dayanarak toplumu yne, teceklerdir?
.o . .

St. Thomas, Farabi ve Ibn Sina gibi islm filozoflarnn Aristo metafiziine atflar yaparak gelitirdikleri kozmolojik grlerini dzenli bir ontolojik felsefe iinde yeniden yorumlayarak bundansiyasive hukuki, sonular karr. Buna gre drt temel yasadan sz edilebilir: a. Ebedi Yasa: Tar'daki stn akl demek olup, Tanr bu yasa ile hem kendisinde hem de yeryz ile kurduu ilikilerde bu akla gre dzenlemeler yapar. b. Tabii Yasa: Tanr yce aklm iimize yanstr. Bylece biz bir tr Tann'yla ibirliine girer, ebedi yasann izini iimizde tarz. te bu tabii yasadr. c. Kutsal Yasa: Tabii ve dnyevi yasalarn eksi42. lhan F.Akm, A.g.e., s.57; Ayferi Gze, A.g.e., s.98.

ii'gideren yasadr. Dnyevi yaann amac bu dnyada mutluluk salamak iken, kutsal (tanrsal) yasa br dnyadaki mutluluu hedefler. d. Dnyevi Yasa: En aa dzlemdeki yasa olup, ounlukla kayna korkuya dayanr. Oysa kutsal veya tanrsal yasainn dayana sevgidir. Dnyevi iktidarlar dnyevi yasalar yapp teb'alarm. ynetirler. Dnyevi! yasalar insan eseri olduklarndan, bunlar ya toplumun kendisi yapar veya onun adna onu yneten kii veya kiiler dzenler. Ancak hatrdan karlmamas gerekir ki, bazan uygun olmayan, zorbal ve zulm ngren yasalar da olabilir. St. Thomas'ya gre, bir yasann uygun olup olmadm anlamak iin, onui ortak adalet ve yarara uygunluuna bakmak yeterlidir. Eer yasa ortak amaca uygunsa ve onu, koyanlar yetkileri dahilinde hareket etmiler^se bu yasa iyi bir yasadr. Cevab aranmas gereken son bir soru var: Eer siyasal iktidar kt bir yasa karrsa veya yasalar ihlal ederse durum ne olacaktr? St. Thomas, uzak mesafeden de olsa Snni slm bilginlerini hatrlatrcasma, tek bir kiinin harekete gemesini veya baanlamyacak toplu bir isyan uygun grmez. Ama byle bir durumda halk Tanr'ya bavurabilir. St. Thomas, byle kritik dnemler iin Tanr'ya atf yaparken, elbette aym zamanda Kilise'ye de atf yapyordu. nk Kilise'nin temsil ettii Tanr, btn krallklarn stnde bir iktidar olup, Kilise ve onun bandaki Papa araclyla zorbalar yola getirebilir. Burada St. Thomas'mn ruhani gle dnyevi-siyasi g arasmda nemli bir ayrm yaptm gryo-

ruz Bu ayrmda Kilise, Tanrsal bir kurum olarak yasalar hiyerarisinde ilk yasay bilir, yorumlar ve aklar; sonuncu yaa ise dnyevi olup Devlete aittir. Bu u demektir: Drdnc yasa, yani en aa yasa kendisinden stn ilk yasaya nasl aykr olamazsa, Devlet de Dine, dolaysyla Kilise'ye aykr olamaz, stnde saylamaz. Tam aksine, Kilise devletten stn olduu iin, anlamazlk vukuunda, zm Papa salar. Bu anlamda halkn Kilise'nin yannda ve emrinde olmas gibi, Devlet de Kilisenin yannda ve emrinde olmaldr. Inciller'de "gk Allah'n taht, yeryz onun ayaklarnn basama" (Matta, 5:34) olarak tanmlanr. Tanr'y onun kutsal aygt Kilise temsil ettiine gre, Devlet, yeryznn bir kurumu olarak bu tahtn ancak ayaklarnn basama mesabesindedir. Din ile Devlet arasnda dzen bu ekilde kurulursa, sa'nn haber verdii melekt gelmi olacaktr. nk o yle demitir: "Gkte olduu gibi, yerde de senin iraden olsun." (Matta, 6:10). Bandan b yana anlattklarmz, Kilise'nin nasl adm adm merkezi bir g haline gelip sonunda devlete egemen olduunu gstermi oldu. Balangta dnyevi iktidar ile ruhani iktidarn birliktelii ve ikisinin zerklii savunulurken, gelien konjnktrel durumlar ve bunlarn dourduu atmalarn Kilise'nin lehinde cereyan etmesiyle, Din Devlet'e baskn kt. 11. yzylda yaayan Papa VII. Gregorie'nin glendirdii Kilise rgt artk rakipsiz bir kuruma dnt. Ruhun bedene stn olmas gibi, . Kilise de Devlet'e stn sayld: 1077'de bu kesin stnln bir gstergesi olarak Kral VII. Henri, Pa-

pa'ya gnahlarn affettirmek iin Canossa atosuna gider ve fakat Papa onu a ve plak bir vaziyette karlarn zerinde gn bekletir. Bu olay, artk iki klcn da Kilise'nin eline getiinin somut gstergesi olur. Kilise, kllardan birini, yani dnyevi iktidar vekalet yoluyla mparator'a devreder, ama ayakla; rm baa tbi olmas gibi siyasi iktidar kendine tbi ve baml klar. Ayrca belirtmeye gerek yok 'd, btn bu anlattklarmz, Katolik Hristiyanlnn Avrupa'nn siyasi tarihinde yaad acl tecrrbenin bir hikayesidir. Biz yine daha nce sylediimiz bir eyi burda tekrar edecek olursak, Hristiyanln her mezhebinin geirdii siyasi tecrbe, nciller'de yer alan T a n n ' m n hakkn Tanr'ya, Sezar'm hakkn Sezara verin" nl cmlesinin geni ve tarihsel alm, hayata geen deiik pratiidir. nk Katolikliin geerli mezhep olduu zamanlarda ve yerlerde Tanr, Sezar'a baskn km ve Devlet Din'e bamli hale gelmitir. Bu, Bat Avrupa siyasi tarihinin asla hafzasndan s ilemeyecei kt ve acl bir hatradr. Dou-Roma'da yani Ortadox mezhebinin geerli olduu Bizans'ta ise Sezar, Tanr'ya baskn km ve Din Devlet'e band olmutur ki, buna biz ksaca Bizaritinizm diyebiliriz. 16. yzyln dk ydlarndan itibaren, Katoliklie muhalefet etmek zere ortaya kan Protestanlk mezhebi ise, Hristiyanl ilk ekline ki buna muharref ekli de denebilir irca etmek istemi ve bylelikle Tanr ile Sezar' birbirinden ayrarak Laik ynetim biimini dourmutur.

te 1789 Fransz devrimiyle gerekleen ey, Din ve Devlet'in birbirinden ayrlmasn salam olan laikliktir. Ancak burda kullandmz "din" terimini tamamiyle "Kilise" karlnda anlamamz gerekir ki, bu hayli nemli bir konudur. nk bamdan bu yana anlattklarmz unu aka Ortaya karm bulunmaktadr ki, Hristiyanlk, balangta devlet dnda ve zel bir dini hareket olarak balad; ardndan Kilise denen zel bir kurum tarafndan temsil edildi ve Roma'nn knden ve zellikle 11. yzyldan sonra devlete egemen bir konuma geti. Bu tarihsel srecin her safhasnda "din=kilise" ile "devlet" ayr ayr varlklar eklinde birbirleriyle ilikiler iinde oldular. Fransz devrimiyle gerekleen ey, btn felsefi, metafizik, ahlaki varsaym ve mesajyla "din"in deil, "kilise"nin "devlet"ten ayrlmas olaydr. Bugnk Avrupa'nn sosyal, siyasi ve kltr hayatmda, bizder ki laiklerin sanduin aksine din devletten ve siyasi hayattan ayrlm deil, fakat Kilise ayrlmtr ki bu sreci tamamlayan son halka 1905 ylnda Fransa'da yrrle giren yasadr. Ancak bu nemli durum, bizim gibi slm dnyasnda yaayanlarn unuttuu nemli bir husustur. Btn bu tarihi sere.ncarn> Hristiyan siyasi tarihinin kendine ait bir tecrbesi ve onun tarihinin rndr. Biz ne byle bir tarih yaadk ne, de bu trden bir tecrbemiz oldu. slm da phesiz Hristiyanlk deildir. Bundan dolay en geni anlamnda Din-Devlet ilikisinin her ekli de bize hayli yabancdr.

nc Blm SLM VE TTALTERZM

M o d e r n D e v l e t i n D e i e n Anlam Modern zamanlarda yaadmz kkl ve kapsaml deiimler badndrc bir hzla sryor. Dnceler, grler, telakkiler artk her bir yzylda deil, her on ylda bir anp insan zihninin gndeminden ekiliyor. Eskiden zerinden uzun zamanlar geen eyler "klasikleir" veya gelenekselleirdi.. Tabii 'klasikleen eyin deeri artar, "gelenekselleen eyin ise bir bakma zamana kar dayankll ispatpatlanm olurdu. Yzylmzda ise yaadmz hzl deiim temposunda ananlar neredeyse bir anda unutuluyor, iz brakmadan "nisyan"a terkediliyor. Aktr ki, fabrikalarn rettii mallar gibi, iletiimin yayd haberler, niversitelerin rettii bilgiler ve buna bah olarak siyaset ve devlet felsefeleri de bu hzl tketim temposunda adeta ksa zamanda amyor, bir dnem revata olan bir modelin yerini kolayca bir bakas alabiliyor. Hereyin tketime su-

nulduu ve gerekten knhne varlamadan tketildii modern dnyada devletin ye devlete ilikin bak asnn da bu yaanan sreten paym almas kanlmazdr. Genel gr olarak bu deiimde birinci derecede teknolojik gelimenin amil bir rol oynadna inanlr. Gerekten teknolojik gelimeler "belirleyici" deilse bile, "etkileyicidir. Teknolojiye ve retim tekniklerinin gelimesine paralel olarak ayn hzla ilerleyen iletiim ve ulam imknlarinm artmas dnyay kk bir kye dntrd. Yeryz gezegeninin bir ucunda meydana gelen bir olay, eer akam haberlerinden bir iki saat nce vukubulmusa, gezegenin br ucunda yaayanlar taralndan zaman amna uramadan ve kolaylkla izlenebiliyor. Ama eer iletiim organlar vukubulmu bir olaya zamannda yer vermeyecek olursa, ertesi gn vukubulmam gibi unutulur gider. Kitleler medyann ar, youn ve srekli bilgi ve haber bombardman altnda .yzlerce gelime ve olaya pasif zneler konumunda tank oluyorlar. Bilgi ve haber anda, bilgi ve haberin geerli ve srekli bir anlam kalmad artk. Bir konumda insan pasif zne iken, bir baka konumda haberin kendisine konu bir nesnedir. Bu ylesine bir aknt ki, hi kimse bu akntya kar krek ekmeyi akl bile edemez. Belki de medya gcn buradan alyor. Bir bakma bize, kendisine karisi knulamyacan telkin ediyor ve bizler bu telkini geerli bir kader eklinde alglayp kabul ettike medya ve onu kontrol eden gler saltanatlarm srdrebiliyorlar. Byle bir dnyada veya hereyin neredeyse mutlak bir belirsizlie gmld zaman diliminde hzl

deiime paralel olarak, herey anlam kaybma uruyor, herey hereyden nasibini alyor. Bundan btn bu "eyler"den biri olan modern devletin etkilenmeyecei elbette dnlemezdi. Henz daha hafzalarm tmden kaybetmeyenler, yle bir geriye dnp baktklarnda "devlet" denen en byk siyasal ve toplumsal aygtn bu gelimelerden fazlasyla ve giderek hzla etkilendiini grebilmektedirler. Yzyllar boyunca insanlarm zihnini yakndan ilgilendiren devletin anlam ve grmesi gereken ilevleri konularnda zamanmzda yaayan insanlarn telakkileri eskilerin telakkilerinden hayli farkldr. Belki ana hatlaryla devletin gemiten bugne u byk deiimlerden geerek geldii sylenebilir: 1) Mitolojik veya kutsal devlet: Konfys'ten Platon'a, Farabi'den Hegel'e kadar geleneksel devletin anlam, metafizik referanslar olan mitolojik veya kutsal bir temelden besleniyordu. Devletin kendisi meruiyetini bu temelden alyordu. Devlet ile devlet mekanizmasn sahiplenenler adeta bir referans noktasnda rtmlerdi. Hereyin, otorite ve ondan kaynaklanan kararlarn kutsal bir anlam vard. Kral veya padiah ya tanrnn kanm damarlarnda tayan kutsal bir varlk ya da tannmn yeryzndeki glgesiydi. Devlet eriilemez, dokunulamaz ve hatta eletirilemezdi.. Kararlar "yksek" bir merciden ne'et ettii iin otorite de kutsald. Bundan dolay devletin bana gemek kutsal, anlalr bir hak ve tannsal bir imtiyazd..

Bu imtiyaz tabiat gerei sekin kimselere veya ailelere tanndndan, siyasal hayatta katlm kanallarndan da sz edilemezdi. Elbette tanr katnda dk mevkilerde olanlar, diyelim ki toplumsal hiyeraride veya kastta alt sralarda yer alanlar, gr beyan etme haklarna sahip olamazlard. slm, ok ksa bir zaman dilimine mahsus olmak zere (622-661) bu telakkiyi sarsp insanlar kendi karar ve siyasi kaderleri konularnda aktif ve sorumlu zneler durumuna ykseltmek istedi ve bunu bir lde baard da. Ama ksa bir zaman sonra, ynetilenlerin seimle ve zgr iradeleriyle baa getirdikle-, ri "Resul'n Halifeleri", "Allah'n Halifeleri" konumuna getiler, kl zoruyla da olsa ele geirdikleri siyasal iktidarlarna bir anda tanrsal sfatlar eklediler. . 2) Modernletirmeci ulus-devlet: Dou'da veya Bat'da mitolojik veya kutsal temelde ykselen karizma telakkisi sanayi devrimine kadar srd. Sanayi devriminin gerekletii 19. yzyln sonlarndan ve bu yzyln ilk yarsndan itibaren devletin belli bir sre izleyere.k profanlatm, ama ve ilevleri bakmndan sekler, yani dnyevi ve laik bir kimlie brndnu gryorz. Bu aamada biraz da Fransz devriminin etkisiyle yeni bir devlet tanm ve kimliiyle kr karyagelindi. Bu yeni devlet, ulus veya bizdeki deyimiyle "milli devlet" eklinde ortaya kt. Ulus devlet'te yer alanlar kutsal bir iradeye bal birer teb'a olmaktan kt, her biri siyasal otorite tarafndan bir "yurtta" -veya vatanda olarak tanmland. Bundan sonra kiinin aidiyeti snrlar aka belirlenmi toprak (lke)

ve bu toprak zerinde kurulmu laik siyasal otoriteye bal olacakt. Szkonusu yeni devlet telakkisinin geni lde . ilhamn pozitivizmden aldnda kuku yoktur. Devlet meruiyetini pozitif bilimlerin salad ve insan zihniyle uygunluk iinde olan gerekliklerden alacakt. Dolaysyla devletin kanlmaz olarak aydn. lanmac ve aydnlatc bir misyonu olacakt. Bu yeni dnemde devlet eskisinden farkl fonksiyonel bir misyon yklendi ve onun misyonu, toplumu btn kaynaklarn seferber ederek modernletirmek eklinde ortaya kt. Bat'da fizik bilimler yanmda gelien sosyal bilimler, mevhum, fakat refaha doru ynelmi devletin hem bireyi hem de toplumu tam anlamyla kontrol etmenin btn imkn ve aralarn sundu. Bu haliyle devlet grnrde "gevek markaj" bir mekanizma eklinde duruyordu, ama yakndan bakldnda, modern devletin mitolojik ve geleneksel ceberrut devletten ok daha "sk markaj" bir yaps vard. Ancak teknoloji ve bilimler dolaysyla insanlar bu gerei hi bir zaman farkedemediler ve halen da modern devletin ne byk ceberrat bir devlet olduunun tam olarak bilincinde deillerdir. Ulus-devletle yneticiler, artk kutsal kiilikleri ve grevleri olan karizmalar olmaktan km, dnyevi rolleri olan beeri aktrler durumuna gemilerdi. Bu aktrlerin zellikle henz sanayilememi ve Bat dnda kalan toplumlarda ok daha etkin, tartlamaz roller yklendikleri hemen gzleniyordu. Bu dnemde en sz edilmeyecek olan konu, devlet karsnda bireyin veya toplumun haklaryd. Devlet bir

lde eski kutsal kimliini srdryordu; ama "kutsal" olan "prafanla yer deitirdiinden, btn bir toplumun metezori yntemlerle de olsa zapt-u rapt altma alnp modernletirilmesi tartlamaz bir konuydu. Bizdeki bunun en canl rnei ttihad ve Terakki olgusudur. Devlet^ milli birlik ve beraberlik iinde toplumun tevhid edilmesini, yekpare bir para haline gelmesini ve bu sk birlik iinde ilerlemesini kendine grev olarak semiti. Cumhuriyet bu miras olduu gibi devralp devam ettirdi, toplumu ok daha sk ve otoriter yntemlerle "alt ok" temelinde adeta yeniden rgtlemek istedi. Kukusuz bu dnemde devlet ile halk arasnda belli bir yabanclamann olmad sylenemezdi: Halk tamamen dnyevi amalan anlamakta glk ekmiyordu, ama devletin kendini salt bu grevlerle tanmlayp snrlandrmasn anlamakta glk ekiyordu. Elbette refaha ulamak, retim artyla zenginlemek halkn temelden kar kaca eyler olamazd. Ama acaba devletin btn grev ve fonksiyolan bu mu olmalyd? Bir etnik grubun egemenlik temelinde niter (tekil) olarak rgtlenen devlet, kendine izdii ulusal snrlan iinde hereyi yapmaya, kararlan diledii gibi almaya hak sahibi miydi? phesiz bu sorular ynetici kadrolar 'asndan nemli deildi; nitekim onlar da bunun farknda olarak "halka ramen halk iin" formln ortaya atmlard. Ulus-devlet balangta bir blgede glenen bir snfn siyasal mekanizmann imknlarn arkasna alarak daha da glenmesi amacm gdyordu. Referansm din'den ulus'a evirmekle sekler karakterini ortaya koymutu. Zaman iinde gzlenen retim art-

ve buna bal artan sermayenin hacmi ulusal snrlarrn da yetmez olduu gereini ortaya kard. Birinci ve kinci dnya savalar, ham madde kaynaklar ve pazarlar zerinde meydana gelen korkun paylam savalaryd ve phesiz bata Avrupa'ya olmak zere, btn dnyaya ok pahalya mal olmulard. zellikle bu yzyln ikinci yarsndan soma Bat'da yaayan insanlarn yeni bir savaa hazr olmadklar aka grld. Bunda refaha ulam insanlarn bu refah seviyesini koruma ve srdrme istekleri nemli rol oynuyordu. Ancak yine de dnynn iki bloka ayrlm olmas, souk savan sren etkisi dnyann bu refah iinde yaayan zengin kesimlerini her zaman tedirgin ediyordu. Geri dnyann dier blgelerinde savalar hibir zaman eksik olmad; ama nemli olan Batl sanayilemi lkelerin refahlm srmesi olduundan, blgesel savalar ve atmalar her nedense hep bu blgelerde yaayan insanlarn barbar ruhlu olularna, geri kalmlklarna, gelimemiliklerine yorumland. Sovyet Bloku'nun kmesinden ve komnizmin uluslararas piyasadan ekilmesinden soma devlet de geleneksel modernletirmeci misyonunu kaybetme srecine girdi. 3) Organizatr-irket devlet: phesiz teknolojinin gelimesi, ekonomilerin birbirine baml hale gelmesi ile artan iletiim ve enformasyon imknlarnn dnyay kk bir kye dntrmesi bu gelimede nemli bir rol oynamaktadr. Bu, bir bakma modernletirmeci Ulus devletin miad ile birlikte fonksiyonlarm da tamamladnn somut bir gstergesidir. nk modern zamanlarda, btn bir dnya

bir tketim toplumu halinde adeta yeniden yaplan-, maktadr. Bu gelime srecinde ulusal bamszlk kavram anlamm kaybediyor. Bir lke sahip olduu ulusal snrlar iinde herhangi bir mal retebilir, ama artk malm ancak uluslararas pazarda ve pazarn geerli kurallarna gre satabilir. rettii maln cinsi, hacmi ve deeri ne olursa olsun, asl nemli olan sanayilemi lkelerin rettii inallar tketmeye altrlan insanlarn tketim ihtiyalarm zamannda karlamak, dardan yaplacak ithalatn akm salamaktr. Bu sreten hibir lke kendini ayr tutamaz. Dou Avrupa olsun, Afrika.veya slm lkeleri olsun, herkesin, en byk hedefi daha ok tketmek, Bat'da retilen mallara sahip olmaktr. Belki de bundan sonra siyasal iktidarlarn geleceini bu olgu tayin edecektir. ' imdi gzlenen u ki, modern ulus-devlet'in yerini dnyann globallemesine paralel olarak devletin salt bir organizasyon greviyle ykml olduu yeni "irket devlet" modeli almaktadr. Btn dnyada ekonomik, ticari, siyasi ve askeri faaliyetlerin global belli bal bir ka merkezde toplanmas ulus-devlet'in gcn zayflatyor. Bu dnemde Birlemi Milletler'in gezegenin ynetiminden sorumlu olan tek merkez durumuna gemesi tesadfi bir gelime deildir. Eer gerekten eitli uluslararas platformlarda gndeme geldii gibi, dnyada ve BM bnyesinde "global alarm merkezi" kurulursa, bunun anlam ulusal egemenlik denen kavramn hepten yok olmasndan baka bir ey deildir. Bu yeni srete, hibir ulus devlet kendi bana zgr kararlar alamaz. Birbirine baml hle gelen ekonomiler, siyasi ve askeri

kararlarn da merkezilemesini kanlmaz klyor. Bir ulus devletin ald kararlarn geerlilii uluslararas yardm ve destein salanmasyla orantldr. Yatrmlar dnya sisteminin ngrlerine gre dzenlenmekte, finansman belli merkezlerden salanmakta, buna bal olarak ekonomik ve siyasal kararlar bu merkezlerin hedef ve amalar dorultusunda alnmaktadr. Bu durumda devlet, milyonlarca insan iyi organize eden, uluslararas sermaye, hizmet, tketim mallan ve kltrn ak dzeni nndeki engelleri ortadan kaldrmakla ykml olan koca bir irkete dnmtr. Devletler, kendilerini yeni uluslararas gelimelere, kurulmakta olan niversal dzene uyarlayabildikleri oranda yaayacak, buna mukabil kendi ulusal politikalar ve deerleri balamnda direndikleri lde dnya sistemi tarafndan cezalandrlacaklardr. Btn bunlara ulusal kltr ve deerlerin yeni global deerler karsnda srekli gerileyii olgusunu da eklemek gerekir. nk iletiim ve enformasyonla birlikte ulusal deerlerin geri ekilmesi, buna karlk kresel zevk, eilim ve alkanlklarn her lkede hevesli bir taraftar kitlesi bulmas yaadmz yeni gerein bir parasdr. letiim teknolojisi tek-tip bir kltr, evrensel bir yaama tarz, alkanlklar ve davran kalplarm hzla yaygnlatriyor. Ulusal, yerel veya yresel kltr ve deerler bir yandan korunup nplana kartlyor, ama te yandai salt folklorik bir anlama brndrlyor. Bu paradoksal gelimede, hacmi btn gezegeni kaplayan uluslararas dev sermayenin nemli bir rol oynad gzden uzak tutulamaz. nk ulusal snrlar, tek tip kltr

kalbnn btn dnyay yutmasna engel tekil ediyorlar. Geerli bir zm olarak grnrde ulusalc olan akmlarn desteklenmesi ve bu ulusal akmlarn kendilerine zg ulusal kimlik ve varlklarn nplana karmas bir tesadf deildir. Dnya sistemi, ulusal snrlar iinde ve niter (tekil) bir anlayla rgtlenen ok sayda etnik grubun farkl zelliklerini nplana karmakla bu yapnn krlmasn, paralanp dalmasn hedefliyor. Sistem burda da tam bir ikiyzllk iindedir. Bir yandan yresel kltrlerin canlanp ulusal Mmliklerin nplana kmasna alr gibi grnyor, te yandan ok daha global politik yntem ve etkili aralarla bu kltrlerin hayat sahalarn daraltp zaman iinde yok ediyor. 1970-1990 aras geen yirmi yllk ksa zaman diliminde dnyann eitli blgelerinde gemite konuulan 50 dilin tmden yokolmas bunun ak bir gstergesi deil mi? Elbette, bir yrede ulusal kltrler ne kadar etkili ve motive edici olursa olsun, modern kltrn hereyi salt kendine indirgemeci tutumuna kar uzun sre direnmesi veya sistem-d sahici bir alternatif konumuna gemesi mmkn olamaz. Bu acmasz srete, yerel ve ulusal olan her bir unsur, modern paradigmann dayatt global gelimeyi kolaylatrmas orannda sistem tarafindan tevike deer bulunur. Bu durumda ulusal olann riiversal olana kendini feda etmekten baka hi bir ans olamaz. Bu adan bakldnda, ulusal sistemlerin bunaltc basklarna kar, gerek yerli elitler ve gerekse bunlarn dirsek temas halinde bulunduklar dnya

sistemi tarafndan kriiklenen yerel ve ulusal deerlerin, globallemeyi kolaylatran birer siyaset arac olma gibi yeni rolleri vardr. lk bakta tamamen ulusalc veya ayrlk grnen hareketler, yakndan bakldnda bunlarn bir an nce dnya sistemine eklemlenmek gibi modern amalar ierdikleri grlebilir. Bu adan bakldnda F.Fukuyama'nm "Liberal ekonomilere slm yarmda milliyeti akmlar kar koyuyor" dedii eyin hi de doru olmad anlalyor. Bu srete slm'n meydan okuyan bir kimlikte tekrar gndeme gelmi olmas dorudur, ama milliyetiliin tekrar ve otantik ruhuyla yeniden dirildii ve sisteme meydan okuduu doru deildir. Sovyet cumhuriyetlerinde, eski Yugoslavya'da veya baka blgelerde birden bire kalka geen milliyeti ak miat ve bunlarn getirip dayatt ayrlma ve bamszlama istekleri yanltc olmamal. nk hibir blge veya etnik grubun sistemden kopma gibi bir amac yoktur. Tam aksine eer ayrlmak istiyorsa, iinde yer ald ulusal devleti nnde bir engel grd iin ayrlmak istemektedir. Bir dnelim, Baltk cumhuriyetleri Sovyet sistemi iinde yer almakla m, yoksa ondan kopmakla m daha abuk ve rahat Bat'ya eklemieneceklerdi? Kukusuz kopmakla.. Benzer bir olgu, bugn bamszlk isteyen btn milliyeti akmlar iin de szkonusudur. u halde dnya sisteminin bu akmlara sempati ile bakmas ve bal olduklar geleneksel ulus devletlerden kopma isteklerini nplana karmas anlalabilir bir du-r rumdur.

Moderletirmeci uls-devletin mrn tamamlamas kendisiyle birlikte ne gibi gelimelere yol aacaktr? Bu yeni durum, yeni bir aray imkn ve ansnn ortaya kmas olabilir mi? Gemite birbirlerine sk ve sahici kltrel deerlerle bal olanlar ulus-devletler paralad. mmet, kabile ve milletlere blnd. O gn bugn, byk bir trajedi yayoruz; ve en azndan slm dnyasnda bu yzyln balatandan beri ulus-devlet adna ilenen zulmlerin ne tahamml edilemez olduunu hepimiz biliyoruz. Bir avu iktidar sekini, ele geirdii siyasal iktidarn btn imknlarm kullanarak toplumu modernleme ynnde tam bir dnme uratmak iin hibir zgrle ve hakka sayg gstermedi. Kendi sekler ve laik felsefelerini hakim klmak iin dini olan hereye, her kuruma ve her sembole kar acmasz bir sava balatt, adeta bir vandalist gibi ykmak ve tahrip etmek iin ykt ve tahrip ettiler. imdi bu srecin sonuna gelinmi mi acaba? Ama kukusuz insan haklar balanmda zgrlkleri elinden alman, bask ve zulm gren bugnk ulusal temeldeki akmlarn da sonuta hakimiyetleri altma geirecekleri halklar vey toplumlar farkl hedeflere yneltecekleri beklenemez. Belki bugn bir etnik grup adna yaplan bask ve smrler, yrn bir baka etnik sekin grup tarafndan srdrlecektir. nk niter devletten yana olanlar da, etnik temelde bamszlk isteyenler de ayn yolun yokuudurlar. Bu anlamda tamamen paradoksal bir manzara arzeden srete, yerel-ulsal kltrlerin dorudan dnya-sistemi ile deil de, bal olduklar ulus-dev-

letlerle eliki ve atma iine girmi gibi grnmeleri hayli anlamldr. Bunun baz anlalr nedenleri vardr. Tiki, ulusal devlet niter temeldeki meruiyetini resmi kltr ve politikalara dayandrdndan, ulusun genel snrlar iinde retilen toplam haslann blmnde, hkim etnik ve kltrel grup, dierlerine gre daha fazla pay alabilmektedir. Ancak eitimin ve iletiim teknolojisinin gelimesine parlel olarak, kk etnik gruplarn yeni yetien aydnlar ve siyasi elitleri, bu blm dzenindeki adaletsizlikten hakl olarak yaknmakta ve fakat son tahlilde, kendilerini hakim etnik grupla eit dzeye getirecek imknlarn ancak kendi ulusal aznlklarnn ulusdevletten kopmaktan getiini grmektedirler. nk szgelimi Trkiye rneinde gzlendii gibi, ulusal ve yerleik sistem (statko) onlarn katlmna kapaldr; ak olduu kanallarda da ulusal-kimliin inkrm nart komaktadr. Oysa, iletiim kanallarndan akan ortak modern kltr, onlarn bu ikincil konumlarn kkrtmakta, btn ulusun nimetlerinden dierleri gibi hiin kendilerinin yararlanmad sorusunu nplana karmaktadr. Burda atma iki etnik grup veya iki ulus arasnda deil, iki ulusun elitleri arasnda cereyan etmektedir. Nitekim bamszlk hareketlerinin ve kopmalarn gerekletii her yerde yeni ulus-devlet iinde kalan halk kitlelerinin durumunda eskisine gre esaslbir deiikliin olmad, ynetici zmre ve elitlerin yer ve el deitirdii grlmektedir. Bu durum 19. yzyldan beri yaama mcadelesi veren ulus-devletlerin kaderidir. Ulus-devletler, ken-

di topraklar zerinde yaayan halklar modern eitimden geirdiler; onlar modern taleplerle kkrttlar ve dnya sistemi ile tam entegrasyonun salanabilecei bir kvama getirdiler. Artk, fonksiyonlarm tamamladklar iin, ulus-devletlerin de sonu geldi. Elbette devlet veya devletler olgusu devam edecektir; -ama artk eski modernletirmeci misyona sahip ulus devlet, yerini toplumu globallemeye gre regle eden yeni bir "irket Devlet" modeline terketmektedir. Btn bu anlattklarmdan milliyeti veya ulusalc akmlarn sahici zmler olmadklar sonucunun kmas lazm. Ben yine Fukyama'nn dediinin aksine, sadece slm'n tarihin sonuna itiraz ettiini ve bu itiraz gc ve hakknn yalnzca mslmanlarda olabileceini dnyorum. Bu anlamda lus-devletin gerilemesi, yeniden mmet ruhunun glenmesi nndeki engellerin ortadan kalkmasna yarayacak bir gelimedir. Unutmamak gerekir ki, mmet sadece devlet'i hedefleyen salt bir siyasal model deil, fakat onu da aan toplumsal bir projedir. phesiz sa-' dece bu din temelindeki proje, modernizmin globalleme eilimlerine meydan okuyan evrensel bir alternatiftir. Burada dikkate almmas gereken ana husus udur: , ' . Modern devlet evresinde meydana gelen deiimler itiel deil, tamamiyle niceldir. Modern ulus devletin, belki yerel ve ulusal snrl alanlar zerindeki ilevsel konumunda bir daralma meydana geldi, ama temel felsef ve yapsal kurgusundaki amalarda

radikal deiimler olmad. Yei durumda ulusal alandaki modernletirme abalarnn uluslararas boyutlara tat sylenebilir. Bu ise, moderniteden kaynaklanan sorunun ok daha yaygn, ve derinlemesine srdnn ifadesidir. Ulus devlet, modernitenin rahminde hayat bulmutu; imdi ayn rahimde btn dnyay yutmaya ynelmi "evrensel homojen devlet" boy gstermektedir. Fukuyama, bu devlet biimiyle "tarihin sonuna geldiimizi ne srmektedir.43 Evrensel homojen devlet, . 19. yzyldan 20. yzyln sonuna kadar olanlarn 21. yzyldan itibaren btn gezegen leinde olmas demektir. u halde ulus-devletin zayflamas modern devletin bizzat kendisinin zayflamas anlamna gelmez, tam aksine devletin modern yapsmda gizlenmi olan totaliterizmin ve ceberrutluun daha da yaygmlap pekimesi anlamna gelir. Bu durum devlet, siyaset ve iktidar trnden kar karya olduumuz sorunlar bir kat daha arttryor. Benim kanaatim bu artk kresel, nitelik kazanan sorunlar, salt bir devlet projesi veya farkl bir devlet modeli ile deil, evrensel bir toplum projesiyle alabilir. Bu kritik dnemde mlmalarn bu trden alternatifleri olmal ve bence slm'n ahlaki ve hukuki retisi byle bir toplum projesi iin uygun ve elverili imkanlara sahip bulin43. Bkz. Frnis Fukuyama, Tarihin Sonu ve Son nsan, (ev. Z. Dicleli, st. 1992), Fukuyama'mn bu grlerinin eletirisi iin bkz. Ali Bila, Nuhun Gemisine Binmek, (stanbul, 1992) s.90 vd... ve Fukuyama, Tarihin Sonu, (Ed. Yusuf Kaplan, Kayseri, 1992).

maktadr. Ben byle bir projenin sosyal, siyasi ve hukuki erevesi ile zamana kar dayankl kurucu ilkelerini MedineVesikas'nd grebiliyorum. Bu Vesika'nn genel erevesi iinde hayat bulan bu toplumsal projeye gemeden nce, slm'n niin bir totaliterizm olmadn veya neden totaliter bir rejim ngrmediini de anlatmamz gerekecektir.

SLM VE TOTALTER REJM SORUNU

slm dnyasnda ve zelde Trkiye'de "teokrasi" konusunda olduu gibi "totaliter rejim" konusunda da tam bir kargaa yaanmaktadr. Siyaset kltrmzde varolan bu kargaann iinden kmak u adan zor grnmektedir: Dier bir ok konu yannda bu konuda da yakn tarihimizde balayan Bathla, maya; paralel olarak kurulmakta olan yanl analojiler sonunda zihinsel bir soruna dnt. Temeldeki meruiyetini ilahi vasfndan alan teokrasi ile ilahi kkene dayal Hukuk (eriat)un stnl ilkesine gre meruiyetini halkn zgr iradesi ve seiminden alan slmi siyasal model arasndaki byk fark, "farkn fark" iken, devleti ycelten felsefi temel varsaymlardan hareketle bireyi ve-her trden toplumsal grubu devletin nclleri, resmi gr veya ideolojisi iinde eriten totaliterizm ile din birlii temelinde hukuk topluluklar farklln kabul eden slm arasnda da bu trden benzer bir fark vardr ve bu fark da her iki siyasal sistem arasmda farkn farkdr. Ancak sorunu bsbtn karmak hale sokan durum, yalnzca Bat'dan evrilen kitaplar okuyarak slm ile totaliter ynetim ekilleri arasmda analojiler kuran Batllam kesimler deil, buna ek olarak doru bir takm nclleri yanl bir balamda kulla-

nan baz slmi kesimlerin, de belki ou zaman farknda olmakszn iine dtkleri paradoksal tutumdur. Aslmda slm'n salt, kuatc ve global anlamnda bir "din" olarak deil de, bir "siyasal model" olarak niin totaliter bir rejimi ngrdn veya totaliterizme tekabl ettiini her iki taraf da tatmin edici bir tarzda ya da doru argmanlarla aklayamazlar. Bunun balca nedeni, bir tarafn iki modelin nclleri arasmda kurduu yanl analojiler ile dier tarafn kendi zgn ncllerini yanl bir balamda kullanmaya kalkmasndan kaynaklanmaktadr. u halde bu zihinsel karkla (teevv) bir son vermek iin ilk i olarak slm ve totaliterizm'in temel ncllerini doru tanmlamak ve onlar yerli yerine oturtmak gerekecektir. uras ak ki, ncller temel hareket noktalardr ve eer bir konuda yanl bir . noktadan hareket edilmise, yanllk yol boyunca ve sonuna kadar hep byle srecektir. nk, doru bir ncln bizi yanl bir yntemle doru bir sonuca gtrmesi nasl mmkn deilse, ayn ekilde yanl bir nclden hareketle doru bir yntemin de bizi doru bir sonuca gtrmesi mmkn deildir. Demek ki sorun, bir ynyle doru dnme konuu ve yntemle ilgilidir. Totaliterizmin Siyasal nclleri Siyaset bilimcileri totliterizmi genelde Faizm'e izafe ederler. Bu bir lde doru olmakla birlikte ek- siktir. nk totaliterizm ierdii temel felsefi varsaymlar ve gzettii nihai amalan bakmdan tarihte

grlen bir ok ynetim tarz iin de szknusu edilebilir. Eer bireyi ve topluluklar btnyle kendi eri- \ tici kazanma atp yekpare bir siyasal yap ina etmek anlamnda ele alnrsa Trkiye'de tek parti dnemi (1923-1950) ile Stalin ynetimi (1924-1953) de birer totaliter sistemdirler. Yine de totaliter rejimin hemen fazimi antrmasnn baz anlalr sebepleri var. Bunda ilk defa 1920'lerde Benito Mussolini'in talyan Faizmi'ni bu kelime ile yani "totalitario" ile tanmlamas yannda Alman Nasyonalizmi ve talyan Faizmi'nin totaliter rejimi belirgin bir ekilde kuramsal bir ereveye oturtmalar, bunu nplan karmalar nemli rol 03rnamtr. Buna faizmin yine belirgin olarak diktaya dayanm olmas faktrn de ekleyebiliriz. Bu rneklerde totaliter rejimlerin nclleri arasmda devlete yklenen zel anlam ilk srada yer alr. Buna gre anlam ve amalar ile devlet, yceltilmi bir kavram olarak yalnzca siyasal iktidar deil, toplumsal hayatm her alann kendine sk skya bala- / yan btncl karakteriyle nplana kar. Bu anlamvda totaliterizm bireyin zgrln tanmayan bir ynetimdir. Birey yaamn devletin mutlaklatrlr m otoritesine devreder. Totaliter rejimlerde herkes devlet iindedir; dnda veya karsnda bir yerde dnlemez. Elbette bata birey- olmak zere, toplumsal gruplardan kaynaklanan farkllklar kabul edilmediinden, totaliter rejim bask yoluyla da olsa bireyin ve toplumun hayatm denetlemek ister. Bu kendiliinden gl bir merkezi ynetimi ve kat bir idari hiyerariyi ngrr. ikinci ncl, resmi gr ve ideolojiye sahip devle-

tin dnda kalan her gr ve dncenin ak bir sapma veya ihanet kabul edilmesi olgusudur. Bu da oulcu temeldeki btn gr ayrlklarna rejimin kaplarm smsk kapatmas demektir.. Bu tutumuyla totaliter rejim tasfiyeci olmak zorundadr. Ve ister istemez geleneksel kurum ve rgtlenme biimleri ar bir bask altma alnr. Ama toplumsal dokunun nce zlmesi, arkasndan toplumun yeniden ve fakat yekpare bir ideoloji ve amalar etrafnda- tpyekn ina edilmesidir. Bu yeniden yaplanmadan din de nasibini alacaktr. Totaliter rejimde dini dnce ve kurumlar devlet ideolojisine balanr ve zaman iinde devletin yeniden taninlanan anlam ve amacna uygun bir deiime uramasna allr. Eer gerekiyorsa ve mmknse dinde reform yaplmas ngrlr, hatta buna zorlanr. Her trl snf ve zmre farkm reddedip grmezlikten gelen totaliter devlet, kendi gcn arttrmak amacyla ulusal kaynaklarn bir paras kabul ettii ekonomik, beeri ve kltrel deerleri denetlemeleyi kendi tabii hak ve yetkileri arasnda sayar. Eitim ve din bu merkezi rgtlenmenin elverili aralar eklinde ele alnr. Eer mmkn olacaksa bireylerin i dnylar ve zel hayatlarnn da devletin, yceltilmi amalar dorultusunda seferber edilmeleri tasarlanr. Nitekim 1933'te Goebbels, kendi bakanan "ulusal zihni hayat etkileyen faktrlerden sorumlu" olarak grmt.44 Totaliter rejimin genel erevesi bylece izilince,
44. George Sabme, Siyasal Dnceler Tarihi, (ev. . zankaya, Ankara, 1969), m , 300.

Trkiye'nin 1923 ila 1950 yllar arasmda geirdii tek Partilik Cumhuriyet tecrbesinin totaliterizme fazlasyla yaknlatm mahede etmek mmkndr. Milli. birlik ve beraberliin devleti ycelten amalar ynnde kullanlmas, rejimin Kemalist ilke ve inklaplar (Alt Ok) temelinde ykselmesi, dini ve geleneksel kurumlarn radikal ve otoriter yntemlerle tasfiyesi ve yerlerine yenilerinin ikame edilmek istenmesi ile bu yeniden yaplanmann dini hayatn ilahiyat, kelam ve ibadet ekillerinin deiimine kadar uzanmas, yeni Cumhuriyet rejiminin totaliterizmin nclleriyle olan sla akrabaln gsterir. Hristiyanlk bir zaman Aryen rknn temel zelliklerine uygun bir hale getirilmesi iin Hitler Almanyas'nda youn tartmalara neden oldu; aym dnemlerde Trkiye'de de Trklerin milh karakterlerine uygun bir slmiyet tasarland ve bu ynde atdm bir adm olarak btn slm tarihi boyunca ve her yerde arapa okunan ezan trkeye evrildi. . Yerel ve yresel kyafetlerin batl giyim tarzyla deitirilmesi ile apka devrimi, bireyler ve gruplar arasndaki eitlilii, farkll azaltmay ve zaman iinde sfrlamay amalamaktayd. Tekke, zaviye ve tarikat benzeri' Osmanl'dan devralman sivil kurumlar, toplumu tepeden trnaa devletin yeni resmi ideolojisi iinde yekpareletirmek isteyen Kemalistler gznde "kontrol d" kalabilir tehlikesiyle kapatld. Totaliter rejim sonuta tek parti ve tek kii (Due, Fhrer, Ulu nder, Milli efi, Babu vs.) hakimiyetini ngrdnden, Trkiye'de de 27 yl boyunca CHP, Mustafa Kemal ve smet nn nderliinde devletin resmi ve tek partisi oldu; btn illerde en

yksek idari mevkide grev yapan valiler aym zamanda partinin il bakanlar sayld. Demek ki verilen rneklerden de anlalaca gibi totaliter rejimlerde aadaki ncllerin temel alnd sylenebilir: ',.. ; 1. Devlet yceltilmi en stn deerdir. % Devletin mtlaklatrlm resmi biri gr ve ideolojisi vardr. 3. Birey ve toplumsal hayatn btn alanlar devletin sk kontrol ve denetimi altndadr." 4. Devlet, gl bir merkezi ynetimi ngrmektedir. 5. Toplumun devletin yceltilmi amalar dorultusunda ina edilmesi ve yekpare hale getirilmesi iin bask ve iddete bavurulur; bu merudur. 6. Ynetimde tek parti ve buna bal olarak karizmas abartlm lider klt merkezi bir neme sahiptir. Bunlar da ana balk altnda toplamak mmkndr. 1. En stn deer olarak devlet. 2. Devletin total nitelii. 3. Diktatrlk. F e l s e f i Arka-plan Devletin en stn bir deer olarak yceltilmesinin tarihi Bat tarihi kadar eskidir. -Eflatun'la iyice felsefenin gndemine/giren bu konu Hegel'de doruk noktasna ular. Bu adan bakldnda yalnzca totaliter devleti deil, modern devleti ve siyasal dn-

ce tarihinde geirdii aamalar doru anlamak iin Hegel'e bakmak adeta bir zarurettir.45 Son tahlilde amac Alman ulus devletini kurmak ve modernlemenin nndeki engelleri bertaraf etmek olan Hegel'e gre devlet, kamu hizmetlerini grme, yasalar uygulama, yrtme ilerini stlenme ve ekonomik karlar birbirine uydurma gibi sradan ilerle uraan bir kurum delidir. Bunlar gerekli olmakla birlikte sivil toplumun ileridirler. Baz durumlarda devlet bu ilere bir yn ve dzen verebilir. Acak devletin daha st amalar vardr; bundan dolay sivil toplum ahlaki bir anlam kazanmak iin devlete mutlak olarak muhtatr. Devletin sivil topluma ihtiyac, onun sahip olduu aralar dolaysyladr. Oysa devlet ara deil, bizzat amatr. O, gelimedeki aklc ideali ve uygarln zndeki manevi unsuru temsil eder. Bu zelliiyle sivil toplumu kendisi yaratr, yaratt iin de kullanr. "Devlet ilahi irade ve arzudur. Yeryznde varolan ve dnyann yrrlkteki biimi ve rgt olarak ortaya kan bir dnce" olarak devlet, sivil toplumun kr eilimlerine oranla bilinli amalara, belli kanun ve ilkelere itaat eder. Devlet mutlak surette aklc olan eydir, kendini bilen ve emreden ilahi iktidardr, ruhun sonsuz ve zorunlu varoluudur. Kasaca devlet, Tanr'nn dnyadaki yrydr.46
45. Daha geni bilgi iin bkz. G.W.F. Hegel, Tarihte Akl, (ev. . zer, stanbul, 1991); Hegel, Hukuk Felsefesinin. Prensipleri (ev. C.Karakaya, stanbul, 1991); Hegel, Seilmi Paralar, (ev. N. Bozkurt, stan-' bul, 1986); W.T. Stace, Hegel zerine, (ev. M. Belge, Ankara, 1986). 46. Sabine, A.g.e., m , 38-39.

Hegel'in mutlaHatrd bu devlet gr, tarihsel yryte bireylerin katlmna ramen bireylerin bilincinden farkl ve dnda bir eydir. Bu gr ister istemez ulus-devlete yksek bir deer veriyordu. Nitekim onun da amac modernleme hedefi olan Alman ulus-devletinin kurulmasna engel tekil eden btn tarihsel karklklar ve toplumsal kargaalklar bertaraf etmekti. Onun tarih felsefesinde, diyalektik yollarla her ulusun baarlan, srekli gelien bir dnyada uygarln bir unsuru yerine geiyordu. nk ulusun ruhu ve dehas, hukuk, sanat, felsefe, ahlak ve dinin gerek yaratcsdr. Bundan dolay uygarln tarihi, birbirini izleyen uluslarn ve ulusal kltrlerin tarihinden baka bir ey deildir. Bu durumda eer devlet, ulusal geliimin yneticisi ve amac i'se, ulusal devlet teorisi bu amac gerekletirebilirdi. insan akl Mutlak'a ularken madem ki bu zorunlu aamalardan geecekti, u halde kuvveti ve kudreti, dolaysyla siyasal iktidar hakla zdeletirmek gerekirdi. Ancak bir dikta ile ayakta kalabilen bylesine totaliter bir rejimde, olan ey, muhakkak olacak olan ve zaten olmas gereken eydir. Devlet, toplu halde mlkn koruyan bir gruptur. Buna gre de devletin kendini korumak ve daha ok glenmekten daha yce bir grevi olamazd. Hegel'in modernlik, ulus ve devlet arasnda kurduu zorundu iliki, modern zamanlarn ruhunu tasvir eder. Ona gre modernite, tarihin kendi idesine yneldii nihai amacdr. Devlet, somut zgrln fiil halindeki realitesidir, diyen Hegel'e gre bu, kendi kendisine aka 'grnen, kendi kendisini bilen ve dnen ve bildiini,

bildii iin yapan cevheri irade olarak ahlaki esp-, ri'dir. Devlet, rf ve adetlerde dolaysz olarak, bireyin kendilik bilincinde, bilgisinde ve faaliyetinde dolayl olarak mevcuttur. Buna karlk, birey de devlete, kendi z mahiyetine, gayesine ve faaliyetinin bir rnne balanr gibi balanarak onda kendi cevheri zgrln bulur. Bu argman, bireyi objektif espri olan devlete balar; bylelikle birey, ancak devletin bir yesi olduu takdirde objektiflie, hakiki bireylie ve ahlakilie sahip olabilir. Bireyin sivil toplumun bir yesi olmasnn bu anlamda ok byk bir nemi'yoktur. nk sivil toplum ynyle birey, eer devlette somutlaan bu en st ahlaki amaca balanmamsa, kendi menfaatini kendi bama ve en yce ama bilir ve bundan da bir devlete ye olmann ihtiyari bir ey olduu sonucunu karr. Gerekte ise, bireyin devlete ball ihtiyari deil, zorunlu bir ahlakiliktir. Hegel'e gre modern devlet tarihin finaline ulam bulunuyor. nk modern devlet, fevkalade gl ve derin bir prensibe sahiptir; bu prensip hem sbjektiflik prensibini son snr olan zerk kiisel zellie varncaya kadar gelimekte serbest brakr, hem de aym zamanda bunu tekrar cevheri birlie indirgeyerek, bu birlii sbjektiflik ilkesi iinde korur. Bu adan bakldnda kiisel hak ve karlar sferleri, yani aile ve sivil toplum karsnda devlet, bir bakma, bir d zorunluluk ve daha yksek bir otoritedir, onlarm kanunlar ve karlar, bunu tabiatna tbi ve baml durumdadr.47
47. G.W. F. Hegel, Hukuk Felsefesinin Prensipleri, s. 199-205.

phesiz Hegel'in bu devlet gr ki bu modern ulus devlet eklinde zetlenebilir despotizmi ngryordu. Geri O, "devletin gc mutlaktr, ama keyfi deildir" diyordu; ama sonunda Alman nasyonalizminde gc mtlaklatrlan devletin, despot olduu da aka grld. Sol Hegelci'ler bu gerei hep grmezlikten geldi. Ama Sa Hegelci'ler, talya ve Almanya'da Hegel'in tarih ve siyasal felsefesinden hareketle faist karakterde totaliter ve diktac bir devlet tretmeyi baardlar. Faizm ve onun ikiz kardei Komnizm kt, ama modern dnyann ruhunda derin izler brakan Hegel'in devlet felsefesi ve onun son tahlilde ngrd totaliterizm deiik klk ve ekiller altnda varln hl srdryor. Daha nceleri eitli vesilelerle ifade ettiimiz gibi, modern devlet, tarihteki benzerlerine oranla ok daha ceberrut (baskc) ve totaliter bir kimlie sahiptir. Belki modern devletin ulus yan zayflad, ama imdi evrensel ve homojen bir kimlie doru evrilerek ok daha gl bir ekil-' de sryor. slm ve Devlet slmi bir perspektiften bakldnda, yukarda Hegelyen felsefeden hareketle tasvir ettiimiz devletin birey ve toplumla ilikisinin yanl vazedildiini tespit etmek mmkn. Burada belki .birey-devlet ve toplum-devlet ilikisinin nasl olmas gerektii konularndan nce devlefin bizzat kendisinin ne olduunu sormak gerekir. Bana kalrsa, ilk defa 1920lerde kaleme ald "Hilafet" kitabyla Reit Rza'nn ba-

miza musallat ettii "devlet" ve "slm", yani "slm Devleti" kavram daha iin banda paradoksal bir grnm arzetmekteydi. Reit Rza, "hilafet" kavramnn tarihsel miadm doldurduunu ve artk onun yerine "slm devleti" demenin gerektiini sylerken, kendi modernist eilimlerine uygun, Bat'da yz yldr ulusal ve modernlemeci kimliini kazanm modern devlete slmi bir atf yapmaya alyordu. Fakat Reit Rza vb.nin ihmal ettii asl nokta, Bat'da ortaya kan devlet kavramnn, Kilise geleneinde kazand ilahi (teo) karakteri seklerletirilirken dahi bireyden ve toplumdan bamsz, onlarn stnde ve amalan mutlaklatrlm olmasdr. Hegel, devleti Tann'mn dnyadaki yr, irade ve arzusu olarak gryor, onu kendini bilen ve emreden iktidar eklinde tanmlyordu. Ynetilenler ancak kendilerini bu kutsal ve mutlaklatrlm amaca adadklan oranda ulusap inodernleeceklerdi. Bu tammda "devlet" ve "Tann" adeta yer deitiriyordu. Daha ncesinde insan, kendini Tann'mn iradesine ve ilahi amalara adamak suretiyle gerekletirirken, Hegel'le birlikte birey, Tanrsal irade ve amalarla zdelemi devlette gerekletirecekti. Burada Hristiyanlkta sz edilen Gklerin Krall'mn yeryzne indiriliini ve Avrupal insann kendini Kilise'nin ruhu olan sa yerine devletin kendisine ve ruhu olan kutsal amacna adaymn sekler-dini anlatmm bulmak mmkndr. Gemite kendini sa'ya adayarak kurtulua eren Hristiyan, imdi kendini onun gelimesini salayacak devlete adayarak kurtulu bulacakt. Bu demektir ki modern

ulus-devletin ok esasl bir misyonu vardr ve grnrdeki sekler-laik kimliine ramen, znde Hristiyan geleneine sdkt. Ksaca modern devlet, bireyden kendine ruhunu ve bedenini, yai btn varlm adamasn istiyordu. Birey ve mmet Byle bir devlet tanm slm'a hayli yabancdr. nk bireyin ve toplumun (mmet) stnde ve dnda, amac kendinde sakl mutlaklatrlm bir varlk yoktur. Hi bir ey Tanr'nn dnyadki yryne veya mutlak doru lahi Akl'a karlk olamaz. Allah'n yeryzndeki iradesini e birey ne toplum ve ne de devlet gerekletirir; ancak birey ve mmet bu iradeye uygun tarihsel yrye katlr. Bat'da hemen hemen btn siyaset felsefeleri ile bunlarn rn ortaya kan devlet ekilleri karsnda birey'in daima ba dertte olmutur. Orta'ri kilise ile btnleen mutlakiyeti idarelerine kar, hmanizm ve aydnlanma felsefesinin bireyi ve bireycilii onplana kardn biliyoruz. Bireycilik, son tahlilde gereklii bireye indirgeyen ve bireyin stnde veya dnda hi bir ilke veya varln yol gstermesini, otoriteyi, akn ve ilahi bilgiyi kabul etmeyen iki gz kr bir felsefedir. Bireyin Tanr, Kilise, devlet ye toplum karsnda bu ekilde yceltilmesi, mutlakiyeti ve totaliter bask ve saldrganla verilmi doru bir cevap mdr? Kukusuz hayr. Biz tmamen Bat'y ilgilendiren bu sorunu bir kenara brakp kendi siyaset kltrmzdeki bireyin karln ararsak, durumun ok farkl

bir mahiyet arzettiini grrz. . slm'a gre birey bir gerektir. Allah'n kendi ruhundan fledii ve elan varlnda tad lahi z (Nefha-i Ruh) ile yceltilmi (Mkerrem) bir varlktr, bu zelliiyle de btn yaratklarn stnde bir Eref-i Mahlukt'tr. Birey, mutlak zerk ve zgr olamaz; ntolojik cevheriyle varlk alemine bal, baml, sonlu, snrl ve lmldr. Asl ait oldua ye- . re geri dnmek zere bu dnya gurbetinde' acl ve zorlu bir yolculua kmtr. Eer Allah'n yol gstermesi, Kitap ve Peygamber indirmesi olmasayd bsbtn aknlk iinde kaybolup giderdi. Ancak btn bunlara ramen mslman birey kendi bama sorumludur. Gerekliin Bilgisi'ne ulaabilir, kendini gerekletirip daha ok ycelebilir. Onun Kemali'nin dnyevi llerle bir snr yoktur. Bireyin varlk'la birlikte kozmik dzeni paylamas, hereyin zamann bir yerinde son bulacann dolayl gstergesidir. nsan varlk dnyasyla birlikte ortak bir amaca ynelmitir; Varlk Alemi'nin bilincinde olduu ve fakat insann bilincine varmas gerektii ama, Allah' tanmak, O'na ibadet etmek ve O'nun iradesine teslim olmaktr. nsan, gnn birinde, belki de en Byk Bir Gn'de, (Yevm'd-Din) btn yaratklar arasmda son ve en doru, dolaysyla adaletli hkmn verilecei lahi Kat'ta o da yaptklarnn hesabm verecektir. yleyse tarihsel ak iinde insan belirli, nceden haber verilen ve fakat zorunlu bir gayeye doru ynelmi olarak bir yrye katlm bulunmaktadr. Bu tarihsel yryn amac her eyde ikin olan lahi Niyet ve Amac'n bilincine

varp lahi rade'ye uygun varlk leminin evrensel servenine katlmaktr. te mmet'in en geni anlamda siyasal olarak rgtlenmesi olan ynetim (devlet ?), bu tarihsel yryn kendi doru ynnde akna ksaca lahi Vahy ile katkda bulunmak, iaret edilen yasaklardan (nehy) kanlmasn,' yaplmas gereken eylerin (emr) yerine getirilmesini salamak, (emr-i bi'l ma'rif ve nehyi ani'l-mnker) bylelikle o en Byk Gh'e dnya snavndan baar ile klmasna yardmc olacak elverili ortamlar temin etmekle .ykmldr. Ancak ister buna devlet veya ynetim ya da salt politik toplum diyelim, bu grevleri yklenecek olan insanlardr; devlet bu insanlarn ne dndadr ne de stnde... Gerek olan, somut ve sorumlu olan mslman birey ve mmet'tir. Birey, mmet'in tekil .czdr ve fakat tek bana Allah karsmda sorumludur. O, dnyaya plak ve tek bana yapayalnz geldi, Allah'n huzuruna da tek bana, plak ve yalnz kacaktr. Yani gelii de bireyseldir, gidii de... "Andolsun, sizi ilk defa yarattmz gibi (bugn de) 'teker teker, yapayalnz ve yaln (bir tarzda)' bize geldiniz ye size lutfettiklerimizi arkanzda braktnz." (En'm Sresi; 94). Bu anlamda birey, mmetin nvesidir. Nasl ki tasavvufi anlatmda insan kk bir kainat ve kainat da byk bir insan ise, aynen yle mslman birey kk bir mmet ve mmet de byk bir mslman bireydir. Bunun en ak rneini Hanif dininin en grkemli teblicisi Hz: brahim (a.s.) ortaya koymutur; nk o. tek bana bir mmetti. yleyse, slm'da devlet'ten ok, mmet, nemlidir. mmet ynetimin nnde ve stndedir. Yne-

timler ve devletler yklr; ker, ama mmet sreklidir. Ve eer devlet ya da ynetim, mmetin zgr iradesi, seim, biat ve ra'syla teekkl edip lahi Hukuk'un yani eriat'in stnl ilkesine sk skya bal olmas zorunlu bir kuralsa, b durumda mmetin ve devletin de stnde baka bir ey daha vardr. te bu da lahi Hukuk'tur; Devlet, meruiyetini bu Hukuk'tan alr. Yine eer devletle birlikte mmet'in de Hukuk'a riayeti vazgeilemez bir kuralsa, bu durumda mmet devletten nce gelir; nk devleti oluturan mmetin kendi iinde akdettii szlemedir. B szleme (Biat) mmetin irade, arzu ve hedeflerini yanstr ve fakat ynetimi deitirmek, alaa etmek ya da ona muhalefet etmek yine mmetin hakk ve grevidir. slm'da devlet her ey olabilse bile, mutlak bir otorite; din, hukuk, ahlak ve kltrn kayna ya da yaratcs olamaz. Dr. Ali eriati'nin veciz deyimiyle, din Allah'ndr, yani insanlarndr.'Bundan u kar; Mlk (hakimiyet) de Allah'ndr; demek ki onu kullanma hakk halkn, ynetilenlerin yani mmetindir. "Mlkn temeli adalet" olduuna gre, devletin birinci vasfi adil olmasdr. Adalet, hukukla salanr. Bundan dolay birey-devlet, toplum-devlet ilikisini tayin edecek olan, ksaca mmetin zerinde ykselecei temel, ekonomi, refah, ortak kar, ulusal ama, corafi mekan, dil birlii, etnik kken deil hukuktur. , . slm bak asna gre, varlk, tarih ve toplumsal hayat, biri dierine ifade arac olan iki ana parametreden teekkl eder, Bunlar da Tevhid ve Adalet'tir. Tevhid, btn varlk lemini, ontolojiyi ve koz-

mile dzeni Hakikat'in Birlii'ne balayan ve ayn zamanda Diler'in Birlii'ni ayn kkte gren ilkedir. Adalet, Tevhid'in bir iz-dm olarak trihte ve toplumsal hayatta bireyin ve mmetin kendisine yneldii hedeftir.

o u l c u Temelde m m e t v e H u k u k Topluluklar Btn bu anlattklarmzdan slm'm bir devletten ok bir mmet projesine sahip olduu sonucu ortaya kar. Burada ilk ncln altm izebiliriz, o da udur: Hukuk temelinde ykselen mmete gre ynetim veya devlet, kendi bama bamsz ve mutlak bir mekanizma veya aygt (varlk) deildir. Politik toplum olarak ynetim.(devlet), mmetin en geni siyasal organizasyonundan ok, mihetin kendisinin siyasal olarak rgtlenmesi, organize olmasdr. Bu ikisi arasmda nemli bir fark var. yle ki: Eer devleti en geni anlamda siyasal bir organizasyon olarak grrsek, bu organizasyon ayr bir aygt veya varlk olarak ortaya kar; bu da mmetin bu varla yabanclamasnn potansiyel imknlarm ierir, Devletin ayr bir varlk olduu her yerde, devlet ile toplum arasmda belirli bir mesafe vardr. Oysa bizim tanmmzda mmetin kendisinin organize olmas ilkesi esastr.

Bu tanm siyaseti toplumda iselletirmek suretiyle devlette somutlaan iktidar sorununu da bir lde zer. nk siyaset, iktidar ilikisine dayandka otoritenin kullanm sorunu zlemez; ancak szleme temelinde hukuka dayanrsa siyasette iktidar ikincil konuma der. yleyse burda mmetin ne anlama geldiini anlamak gerekir. mmet en geni anlamnda siyasal bir birliktir. Bu birlik, szleme temelinde teekkl eder. mmet'in bu tanmnn en ak ekliyle Medine Vesikas'nda yer aldm grebiliriz. "/esika'nm 1, 2 ve 25. maddeleri mmet'i mslmanlar ve mslman olmayanlar kapsayan siyasi bir birlik eklinde tanmlar. Tarih'in ilk yazh anayasas olan Vesika'nm ilgili maddelerine yakndan bakalm: "Bu kitap (vesika) Peygamber Muhammedi tarafndan Kureyli ve Yesrib (Medine)li m'minler ve mslmanlara ve bunlara tbi olanlarla yine onlara'iltihak etmi olanlar ve onlarla beraber cihad edenler iin (olmak zere dzenlenmitir)." "te bunlar, dier insanlardan ayr bir MMET tekil ederler." (Madde; 1, 2). Bu iki maddeye gre szlemede taraf olanlarn hepsinin mslman olduunu dnebiliriz. mmet olarak vasflanmalar teknik anlamda siyasi birlik (cima) olularna iaret eder. Bu, tarih iinde gelien mmet kavrammza yakn olmakla birlikte, yine de siyasi anlamda teknik bir kavramdr; dolaysyla inan ve din birliini iine alan ve fakat onu da aan ,

orijinal bir semantie sahiptir. Ancak bizi artan durum, 25. maddede aym kavramn kazand anlamdr. Madde yle: "Ben Avf Yahudileri, m'minlerle birlikte bir MMET tekil ederler. Buna gerek mevlalar ve gerekse bizzat kendileri dahildirler." (Madde; 25). : Vesikann 25 ila 35. maddeleri zel isimlerini zikrederek dier yahudi kabilelerini aym mmet kapsamna alr. Daha da arpc olan, 20. maddenin Medine toplumunun bir paras olan ve yaklak nfuslar 4.500 olan mrikleri de ayn organizasyona dahil etmesidir. Bu durumda Vesika'rin karlkl uzlama buna oydam da diyebiliriz yoluyla bizzat politik veya resmi toplumun kendisi olduu ve bu oulcu temeldeki politik toplumun Hukuk Toplulukan'ndan teekkl ettii grlmektedir. te siyasi" dnce alalmda slm'n siyaset tarihine ve insann binlerce yl sren acl tecrbesine kazandrd katklardan biri de budur. Totaliter rejimlerde, devletin mdahil olmad hibir alan ve sosyal grup yoktur. Peygamberin genel erevesini izdii ve bundan 1400 ene nce hayata ' geirdii Medine Vesikas'na gre mslmn olsun olmasn, politik toplumun kurulmasna katlan btn taraflar, yani her bir topluluk dini ve hukuki zerklie sahiptir. O giink Medine'nin toplumsal dokusunu meydana getiren Mslmanlar, Yahudiler ve Mrikleri balayan tek hukuki belge, kendi zgr iradeleriyle ve karlkl uzlama temelinde imzaladklar szlemeydi. Bu durumda Kur"an'm sadece

mslmanlar iin total bir kitap olduu, Kur'an'dan ve Snnet*ten ne'et eden hukuki teamllerin sadece mslmanlar kapsad anlalyor. Benzer ekilde Yahudiler iin geerli olan Tevrat, mrikler iin de geerli olan kendi rf ve teamlleriydi. Bu, ayr hukuk topluluunun birlikte katld Vesika'mn Kur*an, Tevrat ve rfn stnde bir karakterde olduunu sylemek artc olmamaldr. Aksi olsayd yahudi ve mrikler Kur'an'n ngrd emir ve yasaklarla, ksaca slm hukuku ile ykml tutulmalar gerekirdi. Oysa Vesika, birlikte ve bir arada yanamann zaruri ve ortak kurallarna tam riayet ve ballk dnda her bir hukuk topluluunu kendi dininde ve yaay tarznda serbest brakmaktadr. Burada modern zamanlarda gerek mslman gerekse gayr- mslimlerin kafasnda yer etmi yanl bir yargya iaret etmemiz gerekir. Hemen hemen herkes slm dininin insan ve toplum hayatnn btn alanlarn kapsayan dzenleyici hkmler getirdiin ittifakla kabul eder. Kukusuz bu dorudur. Ne var ki eksik olan, bu dzenleyici hkmlerin sadece slmiyet'i bir din ve yaama tarz seenler, ksaca yalnzca mslmanlar iin geerli olduu gereinin bilerek veya bilmeyerek ihmal edilmesidir. slm'a girmek bir tercih ve zgrlk sorunudur. Kii eer zgr iradesiyle slmiyet'i seiyor,sa, onu bir btn olarak kabul etmek zorundadr. O zaman mslmanlarn lehinde ve aleyhinde olan herey onun da lehinde ve aleyhinde olur. Bu anlamda slm dini total bir dindir; hayat bir btn olarak grr ye kendisine bir btn olarak uyulmas ister. Ancak mslmailarla birlikte yaamak duru-

munda olan baka din ve inanlara mensup kiiler iin slmiyet'i deil bir btn, herhangi bir hkmyle dahi kabul etme ve onun ngrd kurallara gre hareket etme mecburiyeti yoktur. Onlar tam aksine, dinleri veya siyasi, felsef ve hukuki grleri ne-, yi ngryorsa, ona gre yaama hak ve zgrlne sahiptirler. Ve eer Medine Vesikas'nda olduu gibi uzlama temelinde mslmanlarla birlikte politik toplumun olumasna taraf olarak katlmlarsa, onlar hangi dinden ve grten olursa olsunlar bu siyasi birliin, yani mmet'in bir parasdrlar. mmet'i meydana getiren farkl dinlere, mensup hukuk topluluklardr. Her bir hukuk topluluu kendi dini-hukuki zek diyasnda zgrce yaar. Hukuk topluluklarnn toplam mmetin oul yapm tekil eder. Bu durum slm ve dier dinlere mensup (Hristiyan, Yahudi, Mecusi, Sabii, Yezidi, Fetiist, Ateist vs.) hukk topluluklar iin szkonusu iken, aym oulcu yap slm dinini bir btn olarak kabul eden mslmanlar iin de geerlidir. Burada szkonusu olan. oulculuun temelinde yine hukuk farkll vardr ve bu ictihad yoluyla farkl mctehidler etrafnda toplanmak sonucunda ortaya kar. Genel ilkelere ve ynteme uygun yapld srece btn ictihadlar birbirleriyle elise de geerli ve merudur. Devlet, siyasi katlm temelinde ve bir szleme sonucu ortaya km resmi toplum yoluyla mmet'e resmi bir mezhep kabul ettirmeye kalkamaz. Devletin bu trden felsefi ve hukuki (dini) dayanaklar yoktur. Btn dini grler ve farkl yorum biimleri (dinler, mezhepler, ekoller) Vesika'nn teminat altnda kendi hukuk topluluklarm kurma ve siyasal katlmda bu-

lunma haklarna sahiptirler. Blnemez ve ortak olan hizmetleri seim yoluyla ibana gelen yrtme meclisleri gerekletirir. Devletin gcn ilahi kaynaktan alan dini ve layuhti bir zmre (ruhban snf j. eliyle resmi bir din veya mezhep grn benimsemeye kalkmas onu teokratik, bu resmi gr siyasi birlie katlan herkese kabul ettirmeye yeltenmesi de totaliterist klar, slmi siyasal model ise teokrasiye de totaliterizme de eit mesafelerde uzaktr. Teokrasi ve totaliterizmin sonuta baskc ve diktac rejimler olmak zorunda olular tarihsel bir realitedir. yleyse slm ile totaliterizm arasnda yapmaya altmz bu mukayeseden slm'n ngrd siyasal model'in veya daha geni anlamyla toplumsal projenin ncllere dayandm syleyebiliriz. 1. slm'da en stn deer din ve ondan ne'et eden hukuktur. 2. Hukuk temelinde rgtlenen bireyler ve mmet devletten nce ve onun stndedir. Mslman birey kk bir mmet, mmet byk bir bireydir. 3. Devlet veya ynetim, siyasi birlii meydana getiren mmetin en geni anlamda siyasi olarak rgtlenmesidir. 4. Bu siyasi birliin atsm oulcu temelde organize olan farkl din ve hukuk topluluklar kurar. 5. Her bir dini ve hukuki topluluk kendi deerler sistemine gre zerk ve zgr olarak yaar. 6. Devlet, mmetin bu gerek oulcu yaps dolaysyla herhangi resmi bir din grne sahip olamaz.

7. Birlikte yaamann sonucu olan ortak ve blnemez hizmetleri ve ykmllkleri yerine getirmek, seimle ibama gelen meclislerin yetki alam iinie girer. 8. Politik toplum, yasama, eitim, ekonomi, ticaret, salk, bilim, sanat vb. alanlar sivil topluma brakmak durumundadr.

Din Arka-plan Hicri birinci ylda Peygamber (s.a.) tarafndan hazrlanan ve Mslman, Yahudi ve Mrik sosyal bloklarn katlmna ak tutulan Medine Vesikas, anlamaya aykr olarak yahudilerin Mekkeli mriklerle -ibirlii kurmalarna kadar srd. "Katlm" temelinde kurulan bu oulcu modelin daha uzun yzyllar srmesi slm'n arzusu ve hadefiydi. Ne var ki yahudilerin anlama artlarm aka ihlal etmeleri, siyasal yapnn "katlm" temelinden "hakimiyet" temeline doru deimesi sonucunu dourdu. Bu kanlmaz ve fakat nihai hedeflere ulalmasn geciktiren gelimenin en nemli sonularndan biri, zellikle Muaviye'nin bilinen yollarla siyasi iktidar ele geirmesiyle durumu gayr- mslimlerden ok, dorudan mslmanlann aleyhine evirmesi oldu. Bu tarihten sonra, genelde mslman olmayan topluluklar, Peygamber (s.a.)'in iaret ettii koruyucu ereve iinde zgr ve rahat bir ortamda yaarlarken, asl slm toplumunun ana gvdesini tekil eden mslman toplum byk aclar ekip baskc bir ortamda yaamak zorunda brakld.

Yie de Medine Vesikas'nn imzaland Hicret'in ilk ylndan Osmanllarn son yllanna kadar, gyr- mslim cemaatlerin genelde dini ve hukuki zerk topluluklar eklinde eitli slmi idarelerde yer alm olmas, slm'm bugn de otantik ruhuna uygun din ve hukuk temelinde oulcu bir toplumsal'projeyi kurabilecek teorik ve tarihsel potansiyel.imknlara sahip olduunun en ak gstergesidir. Ku^an ve Sahih Snnet'in bu konuda ngrd canl ilke ve hedefler, bugn vekalet, ve ounlua dayal kusurlu demokrasilerde ve halen srmekte olan kimi diktac kimi totaliterist rejimlerde yaayan kitlelerin biricik umudu ve k yoludur. . Sudan'n evrensel bak asndan, farkl dini, fikri, siyasi ve sosyal ynelimlere sahip insan toplumlarnn bir arada ve birlikte yaamalar sorununa baklnca, devletin modern baskc ve total ceberrutluunun ancak bu ilahi yol gsterme ile alabileceini tespit etmek mmkndr. ou kiinin sandnn aksine, slmiyet btn bireyleri ve toplumsal gruplar kendi eritici kazanma atp yok eden veya yekpareletirmek isteyen bir projeyi ngrmez. Byle bir ynelim devleti diktac ve totaliterist kldndan slm'n evrensel ve zgrl nplanda tutan ilahi tabiatma aykrdr. Bunun ne anlama geldiini renmek, iin slm'm varlk, tarih ve toplum felsefesine yakndan bakmak gerekir: Kufan'n da defaatle vurgulad gibi slm'm alem tasavvurunda Tevhid inanc, yani Allah'n birili fikri merkezi bir yer tutar. Btn varlk alemi ve

onun ifadesi olan ontolojik gereklik bu Bir lkesi'mn teyididir. Tarih Tevhid ilkesini dorulayan insanolunun zaman iindeki yrydr. Nasl ki her bir varlk alan, Bir Olan Allah' dorlayp 'nu hatrlatyorsa, ayn, ekilde tarihsel zamanlarn birer kilometre ta olan her bir peygamber de bu ontolojik gerekliin biri iz-dm olarak Allah' hatrlatp dinlerin akn birliini dorulama grevini yerine getirmitir. hsan toplumlarnn eitlilii ile her bir toplumun farkl dini ve hukuki pratiklere sahip olmas ve kltrlerin bu farkllkta gelimesi bu ezeli ve ebedi gerei deitirmez. Bu balamda ncln altm izmek gerekir: 1. lahi kkenden gelen ve zaman iinde farkllan btn dinler temelde aym kaynakta birleir. Bu dinlerin birlii ilkesinin teyididir. nk hibir peygamber, ilahi teblii yapt kavmine kendisinden nce gelen peygamberlerin tebli ettiklerinden farkl bir ey tebli etmedi'veya onlarn rettii dini terketmelerini istemedi. Ebj Hanife'nin anlatmyla; btn peygamberler aym dindendir ve kardetirler. Hz. Adem'den Hz. Nuh'a, Hz. brahim'den Hz, Musa'ya ve Hz. sa'dan Hz. Muhammed'e kadar gelen vahyler ve vasiyet edilenler aym eylerdir. u halde din ne deiime urad ne de bir din'in yerine bir baka din ikame edildi. 2. nsanlarn yeryz gezegeninde ayr ayr topluluklar. eklinde yaamalar tarihsel bir realite ve toplumsal bir zarurettir. Eer Allah dileseydi insanlarn hepsini tek bir mmet yapard. Nitekim tarihin afanda insanlar tek bir topluluk (mmet) eklinde ya-

adlar. Ancak nfus art ve buna. paralel doan ihtilaf ve atmalar onlarn yeryz corafyasnn eitli blgelerine yaylmalarna yol at; bylelikle eitli airetler, kabileler, kavimler ve halklar teekkl etti. Ama her defasnda onlara gelen peygamberler hep ayn lahi Mesaj ve Hakikat'i tebli edip onlar insanln ve dinlerin birliine davet ettiler. 3. nsanlar farkl toplumlar eklinde rgtlenip kendilerini dinlerin birliine davet eden peygamberlerin arlarna uygun olarak zaman iinde farkl eriatlere, deiik yol ve yntemlere sahip oldular. Ebu Hanife'nin "el-Alim ve'l-Mteallim" adl risalesinde gzelce aklad gibi, her yeni gelen peygamber bir yandan Tevhid dinine iaret ederken, te yandan kendi eriati'ne, yni hukukuna da davet ediyor ve bu arada dikey anlamda kendisinden nce gelen peygamberin eriatini ya tmden deitiriyor veya bir ksm ile tashih edip tamamlyordu. nk peygamberler saysnca eriatler (hukuklar) vard. Bunun kant olarak Allah, Kur'an'da: "Sizden her bi- riniz iin bir eriat ve bir yol-yntem kldk. Eer Air lah dikseydi, sizi bir tek mmet klard; ancak (bu,) size verdikleriyle sizi denemesi iindir." (Mide, 48) buyurmaktadr. u halde deien veya birbiri yerine ikame edilen dinler deil, eriatlerdir.48 Bu tarihsel gerek, yatay anlamda bir slm toplumunda da dinlerin birlii temelinde farkl ye birbi48. Bkz. lmam- Azam'n Be Eseri (ev. M. zel, el-Alim Ve'l-Mteallim Risalesi, Trke ve Arapa nsha bir arada-stanbul, 1992) s. 12; Rdvan es-Seyyid, slm'da Cemaatler Kavram, (ev. M. Can, stanbul, 1991), s. 117 vd...

rinden ayr eriatler olabilecei ve bunlarn birlikte ve bir arada ya ayabeceHerinin somut gstergesidir. sln dini; dier eriatlere (Hristiyan, Yahudi vb.) mensup din topluluklarn dinlerin birlii ve menei olan Tevhid'e gelebileceklerini umut ve arzu eder; ama onlar buna zorlamaz. nk halihazrda zerinde bulunduklar eriat'in de. gemite bir peygamberin tebliinden ne'et ettiim kabul eder. slm bak asndan dinlerin birlii birincil, eriatlerin farkll ikincil bir konudur. Bundan dolay, Kuran Ehl-i Kitab ortak ve tek bir kelime zerinde birlemeye arr ki, o da Allah'n birlii fikri Tevhid'tir: "De ki: "Ey Kitap ehli, bizimi^sizin aranzda mterek (olacak) bir kelimeye gelin. (Ki o da udur:) Allah'tan bakasna kulluk etmeyelim, O'na hi bir eyi ortak komayalm ve Allah' brakp kimimiz kimimizi. Rabler edinmeyelim." Eer yine yz evirirlerse, deyin ki: "ahid olun, biz gerekten mslmanlarz." (Al-i mrn, 64). slm'n balang dneminde bu kapsayc bak sadece hristiyan ve yahudilere uygulanrken, zellikle Hz. mer'in ran' fethinden sonra ve onu izleyen dnemlerde Ehl-i Kitap kavramnn kapsam Mecusi (ateetapar), Sabii (yldzatapar), Fetiist ve hatta Dehri (ateist)leri de iine alacak ekilde geniletildi. Esasnda Peygamber Efendimiz'in Medine Vesikas'nda Yahudiler yannda Mrikleri (putataparlar) da taraf olarak toplumsal projeye katmas, slm dnda kalan farkl din mensuplarnn katlmna hukuki bir dayanak tekil ediyordu; dolaysyla Snnet'in iaret ettii uygulama rnekleri bakmndan

byk hukuki zorluklar yoktu. Ama yine de sonraki tarihlerde, gayr- mslimlerle ilgili hukukun slm devletlerinin onlarla ilgili iliki biiminden ve ortaya kan uygulama rneklerinin her iki tarafn tarihsel ve siyasal tecrbelerinden etkilendii sylenebilir. Modern zamanlarda kar karya kaldmz sorunun ise bambaka bir mahiyet arzettiinde phe yoktur. Bugn, Zmmi ve Cizye Ehli gibi gemiteki tecrbemizin etkisini zerinde tayan tarihsel - slm'm hukuk ve siyaset modellerinden ok, Peygamberin Medine'de yahudi ve mrik sosyal bloklarla imzalad Vesika'nn ierdii kurucu ilkelere dn-, mek uygun bir k noktasdr. nsanolu tarihte ve zellikle yakn gemite gerek teokratik nitelikteki dini bask ve zulmlerden, gerekse bireyi ve toplumu bnaltan monarilerden, diktac ve totaliter ynetimlerden ok ekti. Modern devlet, insan haklan ve demokrasi gibi idealleri nplana. karmakla birlikte, yine de son tahlilde baskc ve totaliter eilimlere sahiptir. letiim ve bilimler ile1 teknolojik aralar modern devletin ceberrutluunu sadece rafine yntemlerle gizleyebilmektedirler. Dnyadaki globallemeye uygun olarak insanlarn sorunlan artmakta ve fakat buna karlk yerleik paradigma ve onun rn olan modern proje salkl herhangi bir k yolu gstermemektedir. slm'm teokrasiden uzak, anti-total ve her trl diktaya kapal hukuk topluhHarr temelindeki otantik oulcu projesi tek bana bir seenektir. slm ve bugnk dnyann sorunlar zerinde kafa yoranlarn, "siyasal iktidara nasl ve hangi yntemlerle ula-

labilir" gibi sorunlar bir kenara brakp, insann, ve yeryz gezegeninin mutlak lme; doru gittii bu zaman diliminde evrensel bir mmet projesi konusu- ; na ynelmeleri hayati nemde bir zorunluluktur. Ak-, si halde mslmanlar da bu global gidie teslim olup dnya sistemine entegre olmaktan kurtulamayacaklardr. Nitekim slmi mesaj salt devletle veya siyasal iktidarla zdeletirmenin Bat modernizminer kar geerli bir zm olmadm aka grdk. Yakn tarihimizde yaadmz saysz tecrbe ile bu defalarca kantlanm bulunmaktadr. \ yleyse madem ki bu yeni bir gndr, bu yeni gne yeni bir balangla girelim ve Peygamber (s.a.)'in Medine Vesikas ile Medine'yi kurduu gibi, biz de "yeni bir Medine kuralm". Allah ksmet ederse bundan somaki almamzn konusu "Medine Vesikas Alternatif Bir Toplum Projesi" olacaktr. Yine de hereyin en dorusunu bilen Allah'tr ve biz sadece O'na teslim olmuuz.

Vous aimerez peut-être aussi