Académique Documents
Professionnel Documents
Culture Documents
KURTULUÞ CEPHESÝ
Zafer Bizim Olacaktýr !
Milli Krizin
Geliþme Dinamikleri
ve Solda Özerkleþme Eðilimleri
Feodal Tacirlere
Politik-Ticaret Dersleri
AB Anayasa Referandumu
AB Tipi Yeni-Sömürgeciliðin Ýflasý
#
tepkiler ve bu tepkiler nedeniyle KARÞISINDA
konferansý erteleyen düzenleyecilerin
küçük-burjuva nitelikleri üzerine.
KÜÇÜK-BURJUVA ELÝTÝ
Onlar,
mücadelelerinin THKO SAVAÞÇILARI:
ve sonuçlarýnýn SÝNAN CEMGÝL
bilincinde
KADÝR MANGA
Marksist-
Leninistler ALPASLAN ÖZDOÐAN
olarak DENÝZ GEZMÝÞ
savaþtýlar. YUSUF ASLAN
! HÜSEYÝN ÝNAN
Devrim
yolunda
THKP-C SAVAÞÇILARI:
halkýn HÜSEYÝN CEVAHÝR
LEYLA DOÐAN
!
kurtuluþu için,
ülkenin AÐADEDE SARIKAYA
baðýmsýzlýðý için
savaþarak TKP(ML) KURUCU VE ÖNDERÝ
öldüler....
!" ÝBRAHÝM KAYPAKKAYA
Milli Krizin
Geliþme Dinamikleri
ve Solda Özerkleþme Eðilimleri
yiþle, politize olmuþ, dolayýsýyla politik tutum hiçbir talepleri yoktur ve giderek parlamen-
alan küçük-burjuva kitle sözkonusudur. Bu ter kaderciliðe saplanýrlar. Baþa gelen çe-
kitle devletten yasal görevlerini yerine getir- kilir mantýðý içinde sürekli olarak olaylarýn
mesini isterken, ayný zamanda kendisinin seyircisi durumuna gelirler.
içinde bulunduðu acizliðini dýþa vurur. Ken- Küçük-burjuvazinin aydýn ve politik un-
dilerinin bildikleri tek çözüm, hükümet ola- surlarýnýn içine düþtükleri bu durum, yani
rak iktidarýn deðiþtirilmesidir. Parlamenter kararsýzlýk ve kadercilik, beraberinde dev-
sýnýrlar içinde meydana gelebilecek bir hü- rimci silahlý eylemlere karþý tavýr alýþý getir-
kümet deðiþikliðinin sorunlarý çözeceði miþtir. Onlara göre meþru müdafaa duru-
umuduyla, hükümet deðiþikliðini sürekli munda silaha baþvurmak anlaþýlabilir birþey-
olarak gündemde tutar ve talep eder. An- dir, ancak iktidarýn ele geçirilmesinin bir
cak bunun nasýl gerçekleþeceðini de bile- aracý olarak silaha baþvurmak, karþý çýkýl-
mezler. Çünkü bir hükümet deðiþikliði, ya masý gereken bir politik çizgidir ve bu karþý
genel bir seçim sonucunda ya da parlamen- çýkýþta hiçbir sakýnca görmezler. Çünkü si-
to içinde milletvekili transferi ile olanaklý- lahlý devrimci eylemler, onlara göre, oligarþi-
dýr. nin kendilerine verdiði güvenceyi ortadan
Birincisi, belli bir süre beklemeyi ve se- kaldýracaktýr. Bu karþý duruþla, yönetimin
çim sonuçlarýnýn önceden bilinemezliðinin askerileþtirildiði koþullarda, askeri teröre kar-
yarattýðý bir kuþku ortamý oluþturur. Ýkincisi þý, kendilerine uygun bir kalkan bulacak-
ise, düþürmeyi hedefledikleri hükümetin larýný sanýrlar.
üyelerine (milletvekillerine) umut baðla- Küçük-burjuvazinin 12 Mart 1971 sonra-
mayý gerektirir ki, bu da kendilerinin kolay- sýnda sol ve orta kesimlerinin eski tarzda
ca içlerine sindirebilecekleri bir durum de- radikalizmden uzaklaþmalarý, ayný zamanda
ðildir. Öte yandan, yeni hükümetin kurulma- onlarý devrimci mücadele açýsýndan bir
sý durumunda nelerin deðiþeceðini de bil- karþý-güç haline de getirmiþtir. 1971 yýlýnda
memektedirler. Sivil politik güçler aracýlýðýyla gerek THKOnun, gerekse THKP-Cnin silahlý
sorunlarýn çözümleneceði beklentisi ile gün- eylemlerine belli bir meþruiyet çerçevesin-
ler geçer ve hiçbir deðiþim ortaya çýkmaz. de bakan bu kesimlerdeki bu deðiþim, 1980
Bu durumda, devletin silahlý güçlerinin yö- sonrasýnda yeni biçimler kazanarak sürmüþ-
netime gelmesi, onlar için son seçenektir tür. Sovyetler Birliðinin daðýtýlmýþlýðý, bu ke-
ve buna ilke olarak karþý deðillerdir. Dev- simleri daha da parlamentarizme yönelt-
letin silahlý güçlerinin, yani ordunun, kendi miþ ve giderek liberalizm saflarýna savur-
yasallýðýný bir yana býrakarak harekete geç- muþtur.
mesini isterler, ama bu hareket sýrasýnda Ancak burada öne çýkan yan, milli kri-
kendilerinin de zarar göreceðinden kaygý zin derinleþmeye yöneldiði ve derinleþme
duyarlar. Bu nedenle, oligarþinin yönetimi- eðiliminin sürdüðü koþullarda, küçük-burju-
ni askerileþtirmesi karþýsýnda ikirciklidirler. vazinin takýndýðý, daha doðrusu takýnama-
Kendilerine dokunulmayacaðý sözü verilse dýðý tutum, ayný zamanda derinleþme eðili-
bile, her türlü yasallýktan sýyrýlmýþ bir askeri minin sürmesini de saðlamasýdýr. Derinleþen
gücün neler yapabileceðini siyasal deneyim- milli kriz koþullarýnda devrimci güçlerin
leriyle öðrenmiþlerdir. Bu baðlamda belli bir maddi bir güç olarak ortaya çýkamamasý
tarih bilincine de sahiptirler. durumunda bu küçük-burjuva unsurlar (ve
1971 öncesinde böylesine ikirciklik du- bütün olarak da küçük-burjuvazinin orta ve
rumda olan küçük-burjuvazinin politik ke- sol kesimleri) proletaryayý yalnýz býrakýrlar.
simleri, kendilerine baðlý askeri güçlerin bu Bu da proletaryanýn, küçük-burjuvazinin ka-
iþi yapabileceðini düþünerek sol darbe gi- rarsýzlýðýndan etkilenmesine neden olur. So-
riþimlerinin içinde de yer almýþlardýr. Ancak nuç ise, sosyalist siyasal bilince tam olarak
gerek darbenin gerçekleþtirilememesi, ge- sahip olamamýþ proletaryanýn, derinleþen
rekse 12 Mart sonrasýnda oligarþinin ordu milli kriz koþullarýnda, küçük-burjuvazi gibi
içindeki küçük-burjuva devrimci-milliyetçile- kararsýz ve ikircikli bir tutum takýnarak ken-
ri tasfiye etmesi, daha ilerki yýllarda böyle di öncülerini yalnýz býrakmalarý ve öncüsü-
bir çözümün demokrat küçük-burjuvazi için nün egemen sýnýfýn baský aygýtýnýn tüm gü-
tümüyle ortadan kalkmasýný getirmiþtir. Ar- cüyle karþý karþýya kalmasýdýr.
týk nasýl olacaðýný bilmemekle birlikte, par- Gerek küçük-burjuvazinin kararsýzlýðý, ge-
lamentonun varlýðýný sürdürmesi dýþýnda rekse bundan etkilenen proletaryanýn ikir- #
KURTULUÞ CEPHESÝ Mayýs-Haziran 2005
cikliði, ister istemez, milli kriz koþullarýnda maya yükseltilebilmesi için taktik
karþý-devrim cephesinin baþarýlý olmasýný ve meselelerin baþ meselesi politik he-
kendi yönetimini korumasýný, pekiþtirmesini deflerde dinamizmini bulmak gere-
beraberinde getirir. Ama unutulmamasý ge- kir. Somut hedefler olmadan, taktik-
reken nokta, ikircikli ve kararsýz da olsalar, ler lafazanlýktan öteye geçemez.
kitlelerin karþý-devrimci bir kitle durumun- Doðru politik hedefler, örgütlen-
da olmamasýdýr. Sadece yenmeyi göze ala- meyi ve ittifaklarý kurar, geniþletir.
mamýþlardýr, kendilerinde düþmaný yenecek Taktik tavýr ve þiarlar, doðru tespit
gücü görmemektedirler. Bu, ayný zamanda, edilmiþ politik hedeflerden çýkar.**
oligarþinin kriz koþullarýnda, sürekli ve kalý- Doðru taktik hedeflerin tespit edilmesi,
cý deðiþiklikler yapamamasýnýn da nedeni- ayný zamanda, stratejik hedefe uygun ve
dir. stratejik rotaya baðlý olmayý gerektirir. Stra-
Ancak devrimci mücadelenin en önem- tejiden baðýmsýz taktik düþünülemeyeceði
li sorunlarý, milli krizin derinleþtiði koþullarda gibi, stratejik rotaya aykýrý bir taktik çizgi de
deðil, derinleþme eðilimi içindeyken ya da izlenemez.*** Politikleþmiþ Askeri Savaþ
bunun arifesindeyken ortaya çýkar. Devrimin Stratejisi açýsýndan, salt politik hedeflerden
öznel koþullarýnýn yetersizliði, ama öte yan- sözetmek yeterli deðildir. Ayný zamanda
dan nesnel koþullarýn (ister devrimci öncü- kendisini stratejik rotada ortaya koyan doðru
nün mücadelesiyle, isterse egemen sýnýflarýn bir askeri týrmanma politikasýna da sahip
kendi eylemleriyle olsun) olgunlaþmasý du- olmak gerekir. Þüphesiz doðru bir askeri týr-
rumunda, bundan yararlanmak olanaksýz manma politikasý, doðru bir politik strateji-
olmaktadýr. den çýkar ve ara evreleri politik taktiklerle
Olaylarýn görüntüsünde kalan birlikte düzenlenir. Ýþte Mahir Çayan yolda-
vulgar tahlillere dayanarak alýnacak þýn Kesintisiz Devrim II-IIIde ortaya koy-
tavýr, olgularýn iç dinamiðini kavraya- duðu dört aþamalý formülasyon, bu baðlam-
madýðýndan olaylarýn gerisinde kal- da doðru askeri týrmanma politikasýný ifade
maya mahkumdur. Olaylarýn ardýn- eder. Ama her zaman olduðu gibi, bu rota,
dan gelecek aktivist tavýr ise, gerçek kendisini strateji ve taktik düzeylerde taným-
bir aktivizmi (doðru ve çözücü olan) lamak durumundadýr ve bunlara uygun ola-
deðil, sahte sola açýk ve özde sað rak somutlaþýr. Bu, milli krizin derinleþme-
bir görüþü ifade eder. Sonuç, sözko- sine iliþkin mevcut durum tahlilleriyle bir-
nusu olan politik pasifizme varýþtýr. likte sürekli olarak denetlenir ve düzenle-
Sýnýflar arasý iliþki ve çeliþkilerin, nir. Eðer devrimci mücadele, sadece dev-
oligarþik devlet aygýtýyla kitlelerin tep- rimci örgütlerin özsel faaliyetiyle sýnýrlý dina-
kileri arasýndaki dengeye indirgenme- miklerle yürütülüyor olsaydý, zaferin doðru-
si, mekanik bir yorumla etki-tepki sal bir çizgisi þüphesiz bulunabilir. Ancak,
olarak ele alýnýrsa, iktisadi ve sosyal somut hiçbir zaman bizim keyfi niyetleri-
muhtevasý kavranamazsa, ayný etki- mize göre þekillenmez. Biz istesek de, iste-
tepki mekanizmi içindeki düz man- mesek de, olaylar kendi objektif geliþmesi-
týk, toplumu bir fiskeyle yýkýlabilecek ni (özellikle karþý-devrimin taktikleriyle) ya-
bir yapý olarak ele alýr. Bu takdirde, þamaktadýr.**** Bu nedenle, salt öncünün
sol foko anlayýþýn temellerine varmýþ kendi mücadelesinin kendi öznelliði ile orta-
oluruz.* ya çýkardýðý olumlu yaný, yani planlanmýþ ve
Ancak burada ortaya çýkan sorun, teo-
rik plandaki fokoculuk, yani sol sapma
deðildir. Sorunun kendisi, öznel koþullar ye- ** Ýlker Akman, age.
*** Bu izlenmesi olanaksýzdýr anlamýna gelmemek-
tersizken, nesnel koþullarýn olgunlaþmasý ya tedir. Þüphesiz öznel olarak stratejiden ve stratejik
da olgunlaþmaya yönelmesi durumunda, rotadan ayrý bir taktik çizgi izlenebilir. Bu durumda,
öznel koþullarýn ayný düzeyde geliþtirilmesi ya taktik çizgi bir süre sonra kendisini yeniden stra-
için uygun taktikleri bulmak ve uygulamak- tejiye baðlamak durumundadýr, ki bu durumda
týr. sorun geçicidir; ya da taktik baðýmsýzlýðýný ilan
ederek, kendisini strateji haline getirir, ki bu durum-
Örgütlenmenin canlý bir organiz- da da eski çizgiden tümüyle ayrýlýnmýþtýr. Her iki du-
rum da, stratejiden ve stratejik rotadan sapma de-
* Ýlker Akman, Mevcut Durum ve Devrimci Tak- mektir.
$ tiðimiz. **** Ýlker Akman, age.
Mayýs-Haziran 2005 KURTULUÞ CEPHESÝ
beklenen durumlarý deðil, ayný zamanda, bu olgu özel bir yere sahip olmaktadýr. An-
oligarþinin bunun karþýsýnda geliþtirdiði ya cak bu, solun birleþtirilmesi ya da birleþik
da geliþtirebileceði taktikleri ve politikalarý sol hareket yaratýlmasý anlamýna da gelme-
da hesaba katmak gerekir. Yine de bu he- mektedir. Sorunun özü, solda ve devrimci
saba katma durumu, herþeyin önüne geçi- güçler arasýnda birliðin saðlanmasýndan çok,
rildiði zaman, pasifizm kaçýnýlmaz olarak genel devrimci hedeflere yönelik olarak
ortaya çýkar ve oligarþinin masum politi- benzer (ayný deðil) taktikler yürütmek ve
kalarýnýn izlenmesini ve sonuçlarýnýn beklen- buna baðlý olarak oligarþinin karþý taktikle-
mesini öngörür. Aman uslu durun, provo- rini boþa çýkarmakta yatar. Bu gerçekleþtiði
kasyona gelmeyin türünden ifadeler, bu- oranda, süreç içinde devrimci güçlerin bir-
nun tipik dýþavurumlarýdýr. liði ortaya çýkabilecektir. Bunun dýþýndaki
Buraya kadar ortaya koyduklarýmýz, bel- her çaba yapay olacak ve sonuçsuz kala-
li bir dönemdeki politik durumu ve politik caktýr.
güçler dengesini açýklamak için yeterli deðil- Bu anda, gerek kitleleri oligarþinin terö-
dir. Çünkü ülkede yalýn olarak, devrimci rüne karþý bilinçlendirmek ve örgütlemek,
güçler ile oligarþik güçler arasýnda bir müca- gerekse oligarþinin kadro pasifikasyonuna*
dele söz konusu deðildir. Daha tam deyiþle, karþý durmak, her koþulda temel görev ola-
birleþik devrimci güçler ile karþý-devrim güç- rak belirginleþir. Ýster milli krizin derinleþme
leri arasýnda bir mücadele gündemde deðil- eðilimi içinde bulunulsun, isterse suni den-
dir. Devrim güçlerinin bölünmüþlüðü ve ara- genin güçlendirildiði koþullarda bulunulsun,
larýndaki rekabet durumu, doðru bir taktik yukarda ortaya koyduðumuz görevler esas-
çizginin izlenmesini de engeller. Bu durum týr. Bu açýdan bu görevler, her zaman geçer-
stratejik plana da yansýr, ayrýk ve ayrý örgüt- li, yani stratejik görevler olarak ortaya çýkar-
lenmiþ devrim güçlerinin stratejik planda lar.
birbirini dýþlayan faaliyetlerde bulunmalarý- Burada ortaya çýkan yanlýþ anlayýþ, soru-
na neden olur. Bu nedenlerden, milli krizin nun doðru çözümü yerine, somut durumun
örgütlü mücadeleyle derinleþtirilmesi duru- öne çýkardýðý öznel etkileri gözönüne alarak
mu, örgütlerin örgütsüz eylemlerinin oligarþi- kýsmi ve geçici çözümleri genelleþtirmek ve
nin taktikleriyle birleþerek süreç üzerinde et- bir çizgi haline getirmektir. Ýþte özerk silahlý
kide bulunduðunu da hesaba katmak zo- örgütlenmeler (klasik tanýmýyla þok grup-
runludur. Aksi halde (ki genelde durum larý, vurucu timler, gerilla þubeleri), bu
böyledir), olaylar hýzla geliþirken devrimci yanlýþ anlayýþýn stratejik bir çizgi haline gel-
güçler bu geliþim karþýsýnda geride kalýr ve mesinin görüngüleridir.
sonuçta oligarþinin belirlediði kurallar ege- Ýlk bakýþta mantýki görünen ve çoðu du-
men olur. rumda gizlilik koþullarýyla birleþerek, kadro-
12 Eylül öncesinde geliþen olaylarýn gös- larýn geliþen olaylar karþýsýnda pasif kalýn-
terdiði en temel olgulardan birisi, devrimci dýðý vb. þeklindeki þikayet ve eleþtirilerine
öncünün, tüm süreci denetleyemediði ve neden olan sorunlarýn çözümü gibi gözüken
denetleyememesinin en önemli nedeninin, bu anlayýþlar, ayný zamanda, silahlý devrim-
oligarþinin karþý hareketinin olmadýðýdýr. Ge- ci mücadeleyi (silahlý propagandayý) politik
nel olarak solun, özel olarak devrimci güçle- kitle mücadelesi olmaktan çýkarmakta ve
rin birleþik faaliyetinin bulunmamasý temel askeri bir mücadele biçimine dönüþtürmek-
neden olarak belirginleþmiþtir. 12 Eylül terö- tedir. Bu yanlýþ çizgi, halk kitlelerinin, silah-
rünün yaratmýþ olduðu panik, pasifizm, kor- lý mücadeleyi, eðitilmiþ ve profesyonelleþmiþ
ku, kararsýzlýk, þüphecilik vb. koþullarýnda kadrolarýn sürdürdüðü bir mücadele olarak
algýlamasýna ve kavramasýna yol açar.
* Kadro pasifikasyonunun etkileri, ilk bakýþta kimi Bu yanlýþ çizgi sahipleri, ister THKP-C
kadrolarýn güçsüzlüðe düþmesi ve devrimci müca- kökenli olsunlar, ister revizyonist ve opor-
deleyi terk etmeleri olarak görülmekle birlikte, bura- tünist bir gelenekten geliyor olsunlar, her
da bizi ilgilendiren örgütsel yanlardýr. Örgütsel dü- durumda bu yanlýþ çizgilerini doðrulatabil-
zeyde, bu pasifikasyon, örgütleri özerk silahlý grup-
mek için kendilerine Lenini dayanak yapar-
lar oluþturmaya yöneltmektedir. Özerk silahlý birim-
lerin kurulmasý ve bunun dýþýnda kalanlarýn ayrý bir lar.
örgütsel yapýyla bütünleþtirilmeleri, bu pasifikasyo- Lenin, daha 1902lerde özel silahlý grup-
nun yaratmýþ olduðu hatalý bir örgütlenme anlayýþýna larýn kurulmasýndan ve bunlarýn geleceðe
denk düþmektedir. dönük olarak nasýl örgütleneceðinden söz %
KURTULUÞ CEPHESÝ Mayýs-Haziran 2005
etmiþtir. Lenin, özerk ve özel silahlý grupla- den daha fazla özerkleþmiþ silahlý gruplar
rý, kýsa dönemde özel görevler için (ajanla- oluþturmak þeklinde olmuþtur. Legal de-
rýn öldürülmesi, cezaevlerinden devrimcile- mokratik kitle örgütleri aracýlýðýyla ve bun-
rin kurtarýlmasý gibi) ele alýrken, uzun dö- larýn radikal eylemleriyle kitle faaliyeti sür-
nemde ayaklanmanýn doðru tarzda örgüt- dürmek, öte yandan bu faaliyetlerde piþ-
lenmesi ve yürütülmesi için gerekli askeri miþ unsurlarla silahlý eylem gruplarý oluþtur-
yönetici personelin eðitimi olarak ele alýr. Bu mak genel bir çizgi haline gelmiþtir. Bu ör-
örgütlenme anlayýþýnýn, uzun halk savaþý çiz- gütlenmeler daðýtýldýðýnda ya da polis ope-
gisi ile birleþtirilmesi ise, Marksizm-Leniniz- rasyonlarý için bir çýkýþ noktasý olarak kulla-
min yeni koþullar altýnda yaratýcý bir tarzda nýldýðý görüldüðünde tüm faaliyetler dur-
uygulanmasý ile olanaklýdýr ve bu da Poli- maktadýr.
tikleþmiþ Askeri Savaþ Stratejisi olarak be- Özerkleþtirilen silahlý birimler, kendi ola-
lirginleþir. Bu stratejik çizgiye, revizyonizmin naklarýný nasýl oluþtururlarsa oluþtursunlar,
her dönemde yeniden piyasaya sürdüðü id- siyasal varoluþlarý demokratik kitle örgütleri
dialarý ciddiye alarak ekler yapmak, bu çiz- içinde olduðu için, buna göre biçimlenirler.
giden sapmakla eþdeðerdir, eklektizmden Bir süre sonra, legalizmin getirdiði sorunlarla
baþka bir sonuç vermez. yüz yüze kalýrlar. Girilen her iliþkiyi, önce le-
Bu sapmanýn ortaya çýkmasýnda daha gal bir dernek iliþkisine dönüþtürmek ve
büyük etkiye sahip olan olgu ise, 12 Eylül sonra bunlar içinden silahlý örgütlenmenin
sonrasýnda kitlelerin içine sokulduðu depo- özerk birimlerini (gizli) yaratmak, bir süre
litizasyon ve oligarþinin zor güçlerinin hare- sonra özerk birimlerin gereksinmelerinin le-
ket ettikleri yasal çerçevenin olaðanüstü es- gal iliþkilerden karþýlanmasýný beraberinde
nek olmasýdýr. Bu durum þehirlerde daha getirir.
da belirginleþir. Polisin ve MÝTin geçmiþten Buna karþý geliþtirilebilecek çizgi ise,
dersler çýkardýðý ve buna baðlý olarak daha özerk silahlý birimleri daha da özerkleþtir-
profesyonelce çalýþtýklarý söylemiyle birle- mek ve sýnýrlý iliþkiler içine sokmaktýr. Ki bu
þen olumsuzluklar, ister istemez, silahlý ey- da, kendi iliþkilerinin öznel istemlerine uy-
lem gruplarýnýn özerkleþmesine ve giderek gun hareket eden bir özel örgütsel yapý ve
ayrý ve baðýmsýz bir örgütmüþçesine hare- faaliyet ortaya çýkarýr.
ket etmelerine yol açmaktadýr. Bu ise, bu Ýþte milli krizin geliþim evrelerinde silahlý
birimlerin, ülkedeki politik, toplumsal ve devrimci mücadelenin sýkça karþýlaþtýðý so-
ekonomik geliþmelerden baðýmsýz olarak ve runlar bunlardýr. Tüm bu sorunlar karþýsýnda
bunlarý hesaba katmaksýzýn, kendi öznel özerkleþme arttýðý oranda, milli krizin geli-
yargýlarýyla ve teknik yeterliliklerine bakarak þim dinamikleri karþýsýnda özerkleþme, ya-
hareket etmelerine neden olmaktadýr. ni bunlarý dýþlama ve görmezlikten gelme
Suni dengenin 12 Eylül sonrasýnda güç- eðilimi o denli artar.
lendirilmesi ki askeri darbenin temel ama- Ülkenin ve dünyanýn içinde bulunduðu
cýydý ister istemez halk kitlelerinin politik koþullarý tam ve doðru olarak tahlil etme ye-
faaliyetlerini en aza indirmiþtir. Bu da dev- teneðine, herhangi bir stratejik çizgiye sahip
rimci örgütlerin silahlý kadrolarýnýn hareket olmayan ve kendi varoluþunu legal alanlard-
olanaklarýný, barýnmalarýný ve gizlenmelerini aki faaliyetlere dayandýrmýþ olan sol hare-
de sýnýrlamýþtýr. Ýþte bu sýnýrlýlýk, hem oligar- ketlerin özerk silahlý örgütlenme anlayýþý
þinin zor güçlerinin hareketini kolaylaþtýrmýþ, savunucularý, giderek baþlangýçta savaþçý
hem de devrimci kadrolarýn kýsa sürede de- niteliklere sahip olsalar bile, bu niteliklerini
þifre olmalarýna neden olmuþtur. Geniþ po- kaybedecek, yozlaþacak ve giderek bürok-
lis operasyonlarýyla örgütsel yapýlarýn önemli ratlaþacaklardýr. Yitirilen devrimci öz ve de
darbeler yemesinin getireceði çeþitli sorun- pasifize edilmiþ beþ-on emekçi; iþte bu gö-
larý çözmek için bulunan formül ise, yeni- rüþün yolu basitleþtirilince budur.
&
Mayýs-Haziran 2005 KURTULUÞ CEPHESÝ
Feodal Tacirlere
Politik-Ticaret Dersleri
1999 yýlýnda IMF ile yapýlan stand-by Hemen herkese þimdi sýrada hangi ülke
anlaþmasýyla baþlayan, 2001 Þubat kriziyle var? sorusunu sordurtan bu geliþmeler için-
geliþen ve Amerikan emperyalizminin Irak de son Türk devleti, Kýbrýs sorunundan
iþgaliyle sonuçlanan globalizm salgýný bo- Kürt sorununa, Ege sorunundan patrikhane
yunca son Türk devletinin gösterdiði ça- sorununa kadar uzanan bir dizi dýþ politi-
resizlik ve boyuneðmiþlik karþýsýnda halk ka sorunlarýyla köþeye sýkýþmýþken, Er-
arasýnda baþlayan hoþnutsuzluk ve tepkiler meni sorunu giderek önem kazanmaya ve
giderek büyürken, son Türk devleti birbiri belirleyici hale gelmeye baþlamýþtýr.
ardýna yeni iç ve dýþ politika sorunlarýyla Bu ortamda, sýradan feodal tacir kafasýy-
yüzyüze gelmeye devam etmiþtir. la, ticari iliþkilerin uluslar arasýnda dostluk
Bir yandan Amerikan emperyalizminin ve barýþ köprüsü olduðuna inanmýþ Tayyip
Büyük Ortadoðu Projesi çerçevesinde Erdoðan ve AKP ne yapacaðýný bilemez hal-
ýlýmlý islam modeline biçtiði roller, diðer de olaylarýn ve sorunlarýn sýradan bir izleyici-
yandan ABnin üyelik koþullarý adýna yap- si haline gelmiþtir. Medyatik dilde ifade
týðý dayatmalarýn halkýn tepkilerinin daha da edildiði gibi, AKP hükümetinde görülen
yükselmesine yol açtýðý herkes tarafýndan yorgunluk belirtileri, ülke içindeki ekono-
kabul edilen bir gerçek haline gelmiþtir. Öte mik, toplumsal ve siyasal sorunlarýn dýþ po-
yandan yükselen anti-emperyalist ve anti- litikada feodal tacir kafasýyla yürütülen bir
amerikancý tepkilerin Türk milliyetçiliði te- adým önde siyasetiyle geçiþtirilemeyeceði-
melinde yönlendirilmeye çalýþýlmasý da tar- nin bir ifadesidir.
týþmasýz kabul edilen diðer bir gerçek ol- Tüm ticari bilgilerinin Hz. Muhammed-
muþtur. in de bir zamanlar tacirlik yaptýðýyla sýnýrlý
Bu süreçte emperyalist ülkelerin arala- olan Tayyip Erdoðan ve mehteran takýmýnýn
rýndaki ayrýlýklarý gidermek amacýyla bir- dýþ sorunlar yanýnda iç sorunlar karþýsýndaki
biri ardýna yaptýklarý zirveler yeni pazarlýk- çaresizlikleri, kaçýnýlmaz olarak sorunlarýn
lara ve yeni uzlaþmalara sahne olmuþtur. Bu daha da büyümesine ve karmaþýklaþmasýna
uzlaþmalara baðlý olarak Gürcistan, Ukray- yol açmýþtýr. Tüm sorunlar bu belirsizlik için-
na ve Kýrgýzistanda gerçekleþtirilen darbe- de ver-kurtul ile vur-kurtul arasýnda gi-
ler sonucu siyasal yönetimler el deðiþtirir- dip gelen bir sarkaca dönüþmüþtür. Bunun
ken, Özbekistandaki ýlýmlý islamcý ayaklan- sonucu olarak da halk kitleleri sarkacýn salý-
ma, emperyalist ülkelerin uzlaþmalarýnýn nýmýna uygun olarak ayrýþmaya ve saflaþ-
yeni bir uygulama alaný olarak ortaya çýk- maya baþlamýþtýr. Bu da Tayyip Erdoðan ve
mýþtýr. mehteran takýmýnýn hükümet edemez '
KURTULUÞ CEPHESÝ Mayýs-Haziran 2005
güvenceye alýnmasýnda stratejik bir konu- Tüm bunlardan daha önemlisi devlet
ma gelmiþtir. Elindeki büyük deniz ticaret politikalarýna iliþkin olan geliþmedir. Yýllar-
filosu aracýlýðýyla, bu yolun güvenliðinden ca dýþ politikanýn tüm inceliðinin büyük
öte, taþeronu olmaya taliptir. Bu yönüyle emperyalist güçlerden birisinin yanýnda yer
Yunanistan, AB ve ABDnin stratejik ortaðý almak olduðuna iliþkin eski kapitalist görüþe
durumundadýr. ABnin tam üyesi ve ABD- dayandýrýlmýþ devlet politikalarý, emperya-
nin ticaret alanýndaki her isteðini karþýlama- list ülkeler arasýndaki son consensusla bir-
ya hazýr olan güvenilir müttefik Yunanis- likte iþlevsiz kalmýþtýr. Her konuda ve her
tanýn bu stratejik ortaklýktan istediði þey sorunda ilan edilen kýrmýzý çizgilerin sü-
ise, Ege ve Kýbrýs sorununun kendi istekleri rekli aþýnmasýnýn nedeni de budur.
doðrultusunda çözülmesidir. Bugün Türkiyedeki siyasal yöneticiler
Kürt sorunu, daha geniþ anlamda Ku- (ister Tayyip Erdoðan hükümetinin temsil
zey Irak sorunu ya da ABnin olmaz-sa- ettiði seçilmiþlerin, ister derin devletin),
olmaz koþul olarak ortaya koyduðu azýn- son müslüman Türk devleti söylemleriyle
lýklar sorunu, gerek ABnin gerekse ABD- dýþ dayatmalara karþý çýkabileceklerini dü-
nin Irak, Ýran ve Suriye ile olan ticaret yol- þündükleri ölçüde, ayný zamanda bu devle-
larýnýn denetime alýnmasý sorununun dýþa tin sona erdirilmesi gerektiði düþüncesini
vurumudur. Londra-Paris-Berlinden baþla- de yaygýnlaþtýrmaktadýrlar. Emperyalist ülke-
yan Baðdat-Tahran-Þamda sonuçlanan tica- lerin, özellikle Amerikan emperyalizminin,
ret yolu üzerindeki son müslüman Türk istedikleri zaman istedikleri kiþiye parti kur-
devletinin üniter yapýsý ve komþularý ile durtarak iktidara getirebileceklerini kendi
sürekli çatýþma içinde bulunmasý, bu yo- pratikleriyle bilen Tayyip Erdoðan ve meh-
lun güvenliðini tehdit eden unsur olarak ka- teran takýmý ne denli çaresizse, o denli
bul edilmektedir. Bu çatýþmada Fýrat ve Dic- ama halk istemiyorla baþlayan ve müs-
le gibi uluslararasý sularýn bir tehdit ve sa- lüman Türk söylemiyle sona eren söylem-
vaþ aracý olarak yer alýþý, diðer bir istikrar- lere yönelmek durumunda kalmaktadýr.
sýzlýk unsuru olarak kabul edilmektedir. Tarihin gösterdiði temel gerçeklerden
Ayný þekilde Gürcistanýn velayeti altýn- biri, Fenikelilerden beri bu topraklar üzerin-
da bulunacak olan Ermenistan ve Azerbay- de kurulmuþ olan hiçbir tüccar ulusun
canýn emperyalist ülkelerle tüm ticaret bað- uzun süre var olamadýðýdýr. Uluslarý ulus ya-
lantýsýnda yer alan son müslüman Türk pan, topraðý yurt yapan, uðruna ölenlerin
devletinin uzlaþmaz resmi ideolojisi, bu sayýsý, ayný ýrktan oluþlarý ya da ayný dinden
yolun güvenliðinin en önemli engeli olarak olmalarý deðil, o topraklar üzerinde yaþayan-
görülmektedir. Bu nedenle de, resmi ide- larýn tarihsel olarak oluþmuþ dil, toprak, eko-
olojinin etkisizleþtirilmesinde Ermeni soy- nomik yaþam ve kültürel birliðidir. Ve eko-
kýrýmýnýn özel bir öneme sahip olduðu var- nomik yaþamýn kapitalist merkezi olan pa-
sayýlmaktadýr. zar, ulusal pazar, burjuvazinin milliyetçiliði
Böylece uluslararasý ticaretin deðil, ulus- öðrendiði ilk okuldur. Pazarý sadece ticaret
lararasý ticaret yollarýnýn denetimi söz ko- sermayesinin iþ yaptýðý yer zannedenlerin,
nusu olduðu ölçüde, emperyalist ülkelerin paranýn dini ve milleti olmaz diyen feo-
çýkarlarý ile son müslüman Türk devletinin dal tacirlerin, burjuvazinin tarihinden öðre-
sömürücü sýnýflarýnýn çýkarlarý birbiriyle ça- necekleri çok þey vardýr.
týþmaktadýr. Turizm gelirleriyle cari açýklarýný kapatan,
Bu iliþki ve çeliþkiler içinde tüm ekono- re-export yoluyla ihracat patlamasý yapan
mik, toplumsal ve siyasal yapýsýný mal ve bir ülkede ekonominin ne kadar iyiye git-
hizmet ticaretine baðlamýþ olan son müs- tiðine iliþkin milyonlarca sayý ortaya dökü-
lüman Türk devletinin feodal tacir zihniyetli lerek ülkenin insanlarý kandýrýlabilinse bile,
Tayyip Erdoðan hükümetinin tek yapabile- bu iþlerin nasýl yürüdüðünü bilen IMFyi
ceði at pazarlýðýdýr. Kendi partisinin olduðu ve onun patronlarý olan emperyalistleri alda-
kadar, dayandýðý sýnýflarýn varlýðý da dýþa ba- tabilmek o kadar kolay deðildir. Cargilin gü-
ðýmlý ticarete dayandýðýndan, emperyalist ül- cü ve icazetiyle mýsýr niþastasý kullanarak
kelerin ticari yollarýn denetimini kendi elle- kâr edenler (Ülker gibi) bilmek zorundadýr-
rine alma yönündeki faaliyetleri karþýsýnda, lar ki, ayný güç tarafýndan kolayca saf dýþý
temsil ettiði sýnýflarýn çýkarýna bazý tavizler býrakýlabileceklerdir.
almaktan baþka yapabileceði bir þey yoktur. Türkiyenin önündeki tek seçenek, ulu- !
KURTULUÞ CEPHESÝ Mayýs-Haziran 2005
"
Mayýs-Haziran 2005 KURTULUÞ CEPHESÝ
Sözde
Ermeni Soykýrýmý
ve Sözde Ermeni Soykýrýmý
Bugünün dýþ politika alanýndaki en sý- Tebaa-ý Sadýka, Osmanlý devletine karþý
cak konusu, 1915 ve sonrasýndaki soykýrým- cephe gerisinde ayaklanma hazýrlýðýna gi-
sözde soykýrým söylemleri üzerinden yü- riþmiþ ve yer yer ayaklanmýþtýr. Yemen çöl-
rütülen Türk-Ermeni iliþkileridir. Bir diðer ifa- lerinden Galiçyaya kadar yedi düvelle
deyle, Türk-Ermeni iliþkilerinin dünü (tarihi) savaþ halinde olan Osmanlý devleti, savaþ
üzerinden bugünün iliþkileri inþaa edilmeye hukuku ve kendini koruma hakký çerçe-
çalýþýlmaktadýr. Bu nedenle Türk-Ermeni iliþ- vesinde isyancý Ermenileri tehcir etme
kilerinin dünü (tarihi) üzerinden yürütülen, kararý almýþtýr. Bu tehcir sýrasýnda yüzbin-
belgelere dayanan-belgelere dayanma- lerce Ermeni deðiþik nedenlerle (hastalýk,
yan soykýrým tartýþmalarý, bölgedeki ulus- açlýk, adi soygunculuk vb.) yaþamýný yitir-
larýn ve devletlerin geleceðini belirleyecek miþtir. Dolayýsýyla ortada, iddia edildiði gibi
bir söz düellosuna dönüþmüþtür. bir soykýrým sözkonusu deðildir.
Türkiye devletinin Ermeni sorununa Türkiye devletinin resmi tutumu karþý-
iliþkin resmi tutumu, sadýk uyrukun (Te- sýnda Ermenilerin devlet ve sivil toplum
baa-ý Sadýka) I. dünya savaþý sýrasýnda, dýþ düzeyinde resmi tutumu ise, ortada hiç-
kýþkýrtmalar sonucunda isyan etmesiyle bir neden yokken, Ýttihatçýlarýn pan-türkist
baþlayan olaylar dizisinin Osmanlý devletini ve turancý ideolojisinin ýrkçý-milliyetçili-
tedbir almaya zorladýðý ve bunun sonucu ðine dayanan Anadoluyu Türkleþtirme pla-
olarak Ermeni nüfusun Anadoludan teh- ný uygulamaya sokulmuþ ve Ermeni teh-
cir, yani göç ettirildiði, dolayýsýyla meyda- ciri kararý alýnmýþtýr. Bu tehcir kararýnýn
na gelen insan kayýplarýnýn bu göçten kay- uygulanmasýyla, Anadolu topraklarýnda dört
naklandýðý þeklindedir. Diðer bir anlatýmla, bin yýldýr yaþayan Ermeniler, Türkler ve #
KURTULUÞ CEPHESÝ Mayýs-Haziran 2005
Kürtler tarafýndan sistematik olarak öldü- Bunun doðal sonucu ise, Ermeni soykýrý-
rülmeye, katledilmeye baþlanmýþtýr. Tehcir mýnýn kabul edilmesinden kimlerin ne çý-
ettirilen yüzbinlerce Ermeninin sistematik karý olduðuna iliþkin yeni bir savaþýn baþ-
olarak katledilmeleri, sözcüðün uluslararasý lamasý olmuþtur.
anlamýyla bir soykýrýmdýr, jenosittir. Oysa tartýþmalarý, söz savaþýný izleyen
Bu iki karþýt resmi tez, soykýrým ek- hemen herkesin çok açýk ve net bir biçim-
seninde sürdürülen söz savaþýnda ellerin- de görebileceði ve gördüðü gerçek ise, soru-
deki tüm güçleri cepheye sürmüþlerdir. nun temelinde savaþýn yattýðýdýr. Clause-
Bir resmi görüþ 1,5 milyon Ermeninin witzin çok bilinen tanýmlamasýyla ifade
soykýrýmda yaþamýný yitirdiðini ileri sürer- edersek, savaþ, politikanýn baþka araçlarla
ken; diðer resmi görüþ elindeki belge- (þiddet araçlarýyla) devamýdýr. Dolayýsýyla
lere dayanarak, katledilen Ermenilerin sayý- her savaþ, bir politikanýn silahla sürdürülüþü-
sýnýn çok daha az olduðunu, 200-300 bini dür ve her politika topluma egemen olan
geçmediðini ileri sürmektedir. sýnýfýn çýkarlarýnýn ifadesidir. Bu nedenle,
Bir resmi görüþ, Ermenilerin I. dünya savaþ politikadan ayrýlamayacaðý gibi, bu
savaþýnda Osmanlýnýn düþmanlarýyla iþbirliði politikanýn temsil ettiði sýnýflardan ve sýnýf-
yaptýðýný, ilk bulduklarý fýrsatta ayaklanarak sal çýkarlardan da ayrý deðerlendirilemez.
Osmanlýnýn aleyhine silahlý faaliyet yürüt- Bugün Ermeni soykýrýmý sorununun,
tüklerini, yani ihanet ettiklerini ileri sürer- dünyanýn yeniden paylaþýmý için emperya-
ken; diðer resmi görüþ, Ermenilerin içinde list ülkeler arasýndaki I. dünya savaþýnýn bir
bazý ayaklanma yanlýlarý olmakla birlikte, ürünü olduðunu kabul etmeyen hiç kimse
tüm Ermenilerin böyle bir ihanet içinde yoktur. I. dünya savaþý, daha tam ifadeyle,
olmadýklarýný ellerindeki yaþayan tarihin emperyalistler arasý I. yeniden paylaþým sa-
belgelerine dayanarak püskürtmeye çalýþ- vaþý, Alman emperyalizmi ile Ýngiliz-Fransýz
maktadýr. emperyalistlerinin dünyayý kendi aralarýnda
Resmi görüþler arasýnda süregiden bu yeniden paylaþmak amacýyla baþlatýlmýþ bir
soykýrým savaþý, neredeyse her 24 Nisanla savaþtýr. Savaþý dünya savaþý boyutlarýna
birlikte yeniden þiddetli çatýþmalara sahne taþýyan, savaþýn amacý kadar savaþa katýlan
olurken, yaklaþýk doksan yýldýr, taraflarýn bir- ülkelerin dünya çapýnda yer almalarýdýr.
birlerine karþý hiçbir üstünlük saðlamadan I. yeniden paylaþým savaþýnda Almanya,
süregitmiþtir. Ancak bu soykýrým üzerin- Avusturya-Macaristan ve Osmanlý Ýmparator-
den yapýlan söz savaþý, son yirmi yýl için- luðu ile ittifak kurarken, Ýngiltere, Fransa ve
de yeni taraflarýn katýlýmýyla yeni bir aþa- Çarlýk Rusyasý ittifak kurarak savaþta yer al-
maya girmiþtir. Artýk hangi resmi görüþün mýþlardýr. Bu ittifak iliþkileri içinde baþlayan
haklý ya da haksýz, doðru ya da yanlýþ ol- savaþta pek çok ulus, ister ulusal devletine
duðuna iliþkin yapýlan tartýþmalar, hangi ül- sahip olsun, ister ezilen ulus durumunda
kenin hangi resmi görüþün yanýnda yer al- bulunsun, her durumda savaþýn olasý sonu-
dýðýna baðlý olarak karara baðlanmaya baþ- cuna baðlý olarak kendi çýkarlarýný nasýl
lanýlmýþtýr. Fransadan Ýsviçreye, Polonya- gerçekleþtirebileceklerinin hesabý içine
dan Rusyaya kadar 15 ülkenin Ermeni soy- girmiþtir.
kýrýmýna iliþkin almýþ olduðu kararlar bu ye- Avrupa cephesinden bakýldýðýnda, I. ye-
ni aþamanýn ilk çarpýþmalarýný oluþturmuþ- niden paylaþým savaþýnda savaþý kimin ka-
tur. Böylece Ermeni sorunu uluslararasý bir zanacaðýna baðlý olarak pek çok yeni dev-
sorun haline gelmiþtir. letin kurulmasý gündeme gelmiþtir. Ýngiliz
Ermeni sorununun ya da daha geniþ ifa- emperyalizmi, savaþý kazandýklarý koþullarda
deyle Ermeni soykýrýmý sorununun uluslara- Avusturya-Macaristan ve Osmanlý Ýmparator-
rasý hale gelmesiyle birlikte, uluslar ve ulusal luðunu parçalayarak Macaristan, Çekoslo-
devletler iþin içine dahil olmuþtur. Türkle- vakya, Avusturya, Yugoslavya ulusal-devlet-
rin Ermenileri soykýrýma uðrattýklarýný ka- lerinin kurulmasýný planlarken; Alman em-
bul eden uluslar ile Türk ulusu karþý kar- peryalizmi zafer kazandýðý koþullarda Rus
þýya gelirken, ulusal devletler bu karþýtlýðýn Çarlýðýný parçalayarak Ukrayna, Estonya, Lit-
diplomasisini yapmaya baþlamýþlardýr. Bu vanya, Moldavya ve Finlandiya gibi ulusal
geliþme, kaçýnýlmaz olarak saflaþmalarýn devletlerin kurulmasýnýn hesabý içinde ol-
hangi ulusal ya da uluslararasý çýkara da- muþtur. Bu paylaþým hesaplarý çerçevesin-
$ yandýðý sorusunu da beraberinde getirmiþtir. de Avrupadaki uluslar ve ulusal devletler
Mayýs-Haziran 2005 KURTULUÞ CEPHESÝ
Diðer yandan I. paylaþým savaþý sonrasýn- ve zaman zaman topyekün imha edilmiþler-
da Osmanlý Ýmparatorluðunun yerine Türki- dir. Yediden yetmiþe insanlarýn öldürülme-
ye Cumhuriyetinin ve Çarlýk Rusyasýnýn ye- si ya da ölüme terk edilmesi, BMlerin 1948
rine Sovyetler Birliðinin kurulmasý, Kafkas kararlarýna baðlý olmaksýzýn, sözcüðün tam
bölgesindeki tarihsel olaylarýn (katliamlar anlamýyla katliamdýr, kýrýmdýr. Marksist-Le-
vb.) sorumlusu kim sorusunu daha da ninistler sadece Ermeni katliamýný deðil, ta-
yalýnlaþtýrmýþtýr. Bu süreçte Osmanlý Ýmpa- rihteki tüm katliamlarý kýnarlar ve bunlarýn
ratorluðunun mirasçýsý olan Türkiye Cum- tarihsel ve sýnýfsal temellerini, hangi sýnýf
huriyeti ve Türkler, tarihsel sürekliliðe sahip egemenliðinin ürünü olduðunu ortaya ko-
tek ülke, tek devlet ve tek ulus olarak orta- yarlar.
da kalmýþtýr. Doðal olarak Sovyetler Birliði- Ermeni soykýrýmý, tarihteki tüm katli-
nin Kafkas bölgesindeki ulusal ayrýþma ve amlar gibi, hiç bir biçimde haklý gösterile-
çatýþmalarý çözme baþarýsýný gösterdiði mez. Hangi nedenle olursa olsun, bir ulusun
oranda, tüm ulusal çatýþmalar ve katliam- üyelerinin (Ermeniler ya da bir baþka ulus)
lardan arta kalan Ermeni katliamý ve so- topyekün suçlu kabul edilerek cezalan-
rumlusu, tarihsel sürekliliðe sahip olan dýrýlmasý da kabul edilemez. Sözcüðün
Türkler olmuþtur. Ancak Sovyetler Birliði Türkçe anlamýyla, Anadoluda yaþayan Er-
bölgedeki ulusal sorunlarý çözdüðü koþullar- meniler katledilmiþlerdir, kýrýma uðramýþ-
da, Ermeni soykýrýmý, Sovyetler Birliði sý- lardýr. Tehcir, yine sözcüðün Türkçe anla-
nýrlarýnýn dýþýna taþýnmýþ, popüler ifadeyle mýyla, tam bir kýrýma, kitlesel ölümlere yol
diasporanýn varoluþ nedeni haline getiril- açmýþtýr. Ermeniler tehcir boyunca, aç-
miþtir. lýktan hastalýða, soygunculardan toprak aða-
Sovyetler Birliði Kafkas bölgesindeki ulu- larýna kadar her kesimin saldýrýlarýyla ya-
sal sorunlarý çözdüðü ölçüde, Ermeni soy- þamlarýný yitirmiþlerdir. Burada yaþamlarýný
kýrýmý sorununun aðýrlýk noktasý Anadoluya yitirenlerin on bin ya da yüzbin yahut bir
kaymýþtýr. Ancak bu durum, çoðunlukla Kaf- milyon olmasýnýn özel bir önemi yoktur.
kas-ötesi bölgede bulunan Ermeniler ile Nasýl ifade edilirse edilsin, tehcir olayý, Er-
Batý Ermenistanda yaþayan Ermeniler ara- menilerin kýrýmýna yol açmýþtýr. Kýrýma uðra-
sýnda bir ayrým yapýlmasýný da beraberinde yanlar Ermeniler, yani belli bir soyun in-
getirmiþtir. Bugün Ermeni soykýrýmý üze- sanlarý olduklarý için, bu kýrým bir soykýrým
rine yapýlan tartýþmalarda, araþtýrmalarda ve haline dönüþmüþtür.
söz savaþlarýnda bu ayrým mutlak hale ge- Tehcir kararýný alanlarýn tehcirin bir
tirilmiþtir. Bunun sonucu olarak da Ermeni- kýrýma, soykýrýmýna dönüþeceðini bilip bil-
lerin kendi ulusal çýkarlarýný gerçekleþtir- memelerinin, bunu önceden planlayýp plan-
mek için en elveriþli durum olarak gördükle- lamadýklarýnýn, Ýttihat ve Terakkinin pan-
ri Ýtilaf Devletleri saflarýnda yer alýþlarý ve Türkizminin bir ürünü olup olmadýðýnýn
I. yeniden paylaþým savaþý, soykýrýmýn dý- burada hiçbir önemi yoktur. Ayný þekilde,
þýna çýkartýlmýþtýr. Bugün uluslararasý ta- Ermenilerin Ýtilaf Devletleriyle iþbirliði ya-
rihçiler ve tarih araþtýrmacýlarý için Ermeni- pýp yapmamalarýnýn, Osmanlý ordusuna ar-
lerin Ýtilaf Devletleri ile kurduklarý ittifak ve kadan saldýrýp saldýrmadýklarýnýn da burada
Ýtilaf Devletlerinin Kafkas topraklarý üzerin- önemi yoktur. En olumsuz koþullar altýnda
deki hesaplarý önemsiz bir ayrýntý haline insanlar göç etmeye zorlanmýþlardýr ve bu
gelirken, Türkiyenin resmi görüþünde bu göç sýrasýnda yüzbinlercesi yaþamýný yitir-
iliþkiler aðýrlýklý bir yere sahip olmayý sürdür- miþtir.
mektedir. Bunun sonucu olarak da, söz sa- Ýlk ve tek tarihsel gerçek budur.
vaþlarý, sözcüðün tam anlamýyla bir saðýr- Bu tarihsel gerçek ortaya konulduktan
lar diyaloguna dönüþmüþtür. sonra, herkesin, her ulusun ve her ulusun
Evet, tarihte pek çok katliam, kitle kat- bireyinin üzerinde düþünmesi gereken soru,
liamý yapýlmýþtýr ve Anadolu topraklarý üze- bu olayýn neden meydana geldiðidir. Bu
rinde de gerçekleþmiþtir. Büyük Ýskender- soru yanýtlanabildiði ölçüde her iki ulus ara-
den Romaya, Bizanstan Haçlý Seferlerine, sýndaki düþmanlýklar, kin ve nefret duygu-
Anadolu Selçuklularýndan Osmanlýya ve Os- larý ortadan kaldýrýlabilinecektir. Aksi halde
manlýdan I. yeniden paylaþým savaþýna ka- ulusal düþmanlýklar, ulusal kin ve nefret ye-
dar Anadolu topraklarý üzerinde yaþayan ni çatýþmalarý ve katliamlarý besleyecektir.
halklar, büyük katliamlara maruz kalmýþlar Yukarda ifade ettiðimiz gibi, emperyalist- '
KURTULUÞ CEPHESÝ Mayýs-Haziran 2005
týr. Ýster Ermeni soykýrýmý yapýldýðý kabul sinin ve mülklerine elkonulmasýnýn tazmin
edilsin, ister kabul edilmesin, bugün soy- edilmesi milyarlarca dolarý gerektirmektedir.
kýrým savaþýnýn odak noktasýnda Kafkas 300 milyar iç ve dýþ borç altýndaki Türkiye
bölgesinin emperyalist ülkeler tarafýndan gibi bir ülkenin böylesine yüksek tazminat-
yeniden paylaþýmý bulunmaktadýr. Emper- larý ödeyebilmesi olanaksýzdýr. Ýþte sözde
yalist ülkeler, Sovyetler Birliði tarafýndan belli soykýrýmýn söz savaþlarýnda, emperyalist ül-
ölçülerde çözülmüþ ve istikrara kavuþturul- kelerin, özel olarak ABnin devreye girmeye
muþ olan Kafkaslardaki uluslar arasýndaki çalýþtýðý yer burasýdýr. Ermeni soykýrýmýný
eski ayrýþmalarý yeniden kýþkýrtmaya baþ- kabul etmek zorunda býrakýlacak bir Türki-
lamýþlardýr. Ýster bölgedeki petrol ve doðal ye, milyarlarca dolarlýk tazminatlarý ödeye-
gaz kaynaklarý, ister petrol boru hatlarý, ister- meyeceði için, emperyalist ülkeler arabulu-
se kara ve deniz ticareti açýsýndan ele alýn- cu olarak devreye gireceklerdir. Popüler ifa-
sýn, her durumda emperyalist ülkeler Kaf- deyle, Türkiyenin tazminat borçlarý için
kaslarda kesin ve mutlak bir egemenlik pe- ödeme planý yapýlacaktýr. Týpký dýþ borçla-
þinde koþmaktadýrlar. Bu amaca ulaþmak rýn ödenemez hale gelmesiyle birlikte IMF
için yürütülen tüm faaliyetlerde AB emper- tarafýndan yapýlan ödeme planlarý gibi. Bu
yalistleri ile ABD arasýnda belli bir consen- tazminat ödeme planý da, borçlu ülkenin
sus olduðu görülmektedir. Gürcistandaki belli gelirlerinin karþýlýk gösterilmesiyle, yani
kadife devriminden sonra Ermenistan böl- ipoteklenmesiyle gerçekleþtirilecektir. Türki-
genin kilit ülkesi durumuna gelmiþtir. Er- yenin ipoteklenebilir varlýðý ise, Bakü-Tiflis-
menistan ile Türkiye ve Azerbaycan arasýn- Ceyhan boru hattý, Fýrat ve Diclenin ulus-
daki tarihsel sorun, emperyalistlerin böl- lararasý sularý ve GAPtýr.* Böylece Osmanlý
gedeki çýkarlarýyla çatýþmaktadýr. Burada Ýmparatorluðunun varisi ve mirasçýsý Tür-
kilit ülke Ermenistan olmakla birlikte, kiye Cumhuriyeti, ikinci bir Duyun-u Umu-
anahtar Türkiye olarak görülmektedir. miye yönetimi altýna girecektir. AB, daha
Azerbaycan-Ermenistan sorunu, Ýlham Ali- bugünden bu yönetime taliptir.
yevin halk desteðine sahip olmayan iktidarý, Bütün bunlar emperyalistlerin kýsa ve
emperyalist ülkeler tarafýndan ikili görüþ- orta vadeli çýkarlarýyla, enerji politikalarýy-
meler aracýlýðýyla satýnalýnabilir bir çözüme la ne denli uyumlu olursa olsun, her du-
sahip görünmektedir. Dolayýsýyla gerek Gür- rumda iki ulus arasýndaki düþmanlýðý kýþkýrt-
cistan için, gerekse Ermenistan için Türki- maktan ve yeni çatýþmalar yaratmaktan baþ-
yenin Kafkaslardaki yeni emperyalist düzen- ka bir sonuç vermeyecektir.
lemelere engel oluþturmamasý tek sorun Uluslar arasýndaki barýþ ve kardeþlik, an-
olarak ortada kalmaktadýr. Öte yandan ise, cak uluslar arasýndaki iliþkilerde her türlü
Ermenistan ve diaspora Ermenileri emper- zor ve baskýnýn ortadan kaldýrýldýðý, eþit ve
yalist ülkelerin kendilerine Kafkaslarda öner- demokratik bir iliþki kurulabildiði ölçüde
dikleri misyonu yerine getirebilmek için gerçekleþir. Bunun tersine yapýlan her dav-
soykýrým ve soykýrýmla ilgili toprak ve ranýþ, bir dayatma, bir zorlama olacaktýr. Bu
tazminat sorununun çözümlenmesini is- da uluslar arasýnda barýþ ve kardeþliðin oluþ-
temektedir. Bu ise, Türkiyenin Ermeni soy- masýnýn en temel engelidir. Bir ulusun karþý
kýrýmý konusundaki inkarcý politikalarýn- karþýya kaldýðý zorluklardan yararlanarak, o
dan vazgeçmesini ön koþul haline getirmek- ulusun kabul etmeyeceði þeyleri kabul et-
tedir. tirmeye çalýþmanýn ve kabul ettirmenin, o
Türkiye devletinin Ermeni soykýrýmýný
kabul etmesi, son tahlilde, bölgedeki kýsa
* G. Verheugenin baþkanlýðýný yaptýðý AB komisyo-
vadeli emperyalist çýkarlarýn gerçekleþtiril-
nunun 6 Ekim 2004 tarihinde yayýnladýðý Türkiye Ra-
mesinin bir adýmý olmakla birlikte, ayný za- porunun Etkiler bölümünde þunlar yazýlýdýr:
manda bu çýkarlarýn gerçekleþtirme mas- Bölgede önemi bulunan konulardan biri kal-
raflarýnýn Türkiyeye fatura edilmesi anla- kýnma ve sulama için gerekli suya eriþimdir. Orta-
mýna gelmektedir. Bu faturanýn çýkartýlabi- doðuda su konusunun stratejik önemi önümüzdeki
yýllarda artacaktýr. Türkiyenin katýlýmýyla birlikte su
linmesi için de, BMlerin 1948 tarihli soy-
kaynaklarýnýn ve altyapý projelerinin uluslararasý yö-
kýrým kararý ve Yahudi soykýrýmýna iliþkin netimi (Fýrat ve Dicle havzalarý üzerindeki barajlar
uygulamalar (tazminat vb.) bir temel ve em- ve sulama projeleri, Ýsrail ve komþularý arasýnda su
sal teþkil etmektedir. alanýnda sýnýrötesi iþbirliði) AB açýsýndan önemli bir
Açýktýr ki, yüzbinlerce insanýn katledilme- konu haline gelebilecektir.
KURTULUÞ CEPHESÝ Mayýs-Haziran 2005
Mayýs-Haziran 2005 KURTULUÞ CEPHESÝ
... hep birlikte, dediðim gibi otelin önündeki kahvede oturmuþ konu-
þuyoruz. Ayný adam zuhur ediyor ve bizim gazetecileri tanýyor. Ben de !
KURTULUÞ CEPHESÝ Mayýs-Haziran 2005
arkam ona dönük konuþmaktayým. Birinin içinde Türk geçen bir þeyleri
baðýrdýðýný duydum ve ayný anda þarap da baþýma geçti. Edebiyatta,
söz sanatlarýnda, ayný anda birden fazla duyunun tek yaþantý halinde
sunulmasýna sinestezya denir. Benimki de biraz sinestetik bir yaþantý
oldu.
Yanýmda Hýrant fýrladý, üstüne yürüdü ve bu zavallý meczup kaç-
tý...
Ertesi gün resepsiyonda Dýþiþleri Bakaný bile gelip hatýr sordu. Akþam
lokantada olmadýk bir raslantý sonucu ABD Büyükelçisi ve hanýmý ile
karþýlaþtýk. Bir þarap ikramý da buradan çýktý. Sonuç olarak, baþýma
geçen bir bardaktan çok daha fazlasýný normal yoldan tüketmiþ oldum.
Adam (zaten bilinirmiþ) tam bir meczup olduðu için, bu olayý her-
hangi bir þekilde tipikleþtirmeye imkân yok. Her Türkten nefret eden
bir milliyetçi olduðunu dahi söyleyemezsiniz, çünkü adamcaðýzýn aklý
yarým.
Onun için Hýrant'la düþündük taþýndýk, aslýnda bunun bir saldýrý, her-
hangi bir düþmanlýk eylemi olmadýðýna, tersine, adamýn bana duyduðu
aþýrý sevgiden ileri geldiðine karar verdik. Kendi kültürü içinde beni kut-
sal þarapla vaftiz etmek istemiþti. (Murat Belge, "Bir Erivan Anýsý", Ra-
dikal, 26 Nisan 2004.)
"
Mayýs-Haziran 2005 KURTULUÞ CEPHESÝ
Küçük-burjuvazinin en temel özelliði kor- o, kozmopolit bir aydýn, küresel bir var-
kaklýðý ve azimsizliðidir. Onu korkutan, ka- lýk ve dünya vatandaþýdýr.
rarsýzlaþtýran ve aldýðý kararlarý uygulamak- Tüm kozmopilitliðine, küresel varoluþu-
tan alýkoyan tek etmen, güçtür. Güç olma- na ve küresel sermayenin hizmetine ama-
dýðý sürece hiçbir þeyin yapýlamayacaðýna de oluþuna raðmen, o, hâlâ içinden çýktýðý
inanýr. Ancak hiçbir zaman bir güç olmak sýnýfýn temel özelliklerini korumayý sürdü-
için kendi özgücüne, kendi sýnýf gücüne gü- rür. Belki de bu onun tek muhafazakar
venerek yola çýkmaz. O, her zaman kendi yanýdýr. Her an herþeyin altüst olacaðý kor-
dýþýndaki güçlerden medet umar. Bu neden- kusuyla yaþar. Bu korkuyla, küreselleþme-
le kim güçlüyse ondan yana çýkar, onun ya- ye, kozmopolitizme daha sýký sarýlýr. Bun-
nýnda yer alýr. Yanýnda yer aldýðý güç, gü- larýn temsil ettiði güçlere tapar. Bu güçleri
cünü kaybetmeye baþladýðýnda onu terk memnun edebilmek için yapamayacaðý þey
eden yine odur. yoktur. Onun tek korkusu, bu güçlerin bir
Küçük-burjuva sýnýfýnýn bu özelliði, bu sý- gün onun hizmetine ihtiyaç duymayacak-
nýfýn aydýnlarýnýn da ortak özelliðidir. Sýnýfý- larýdýr. Bu nedenle kendisini sürekli yeni ko-
nýn eðitim görmüþ kesimi olarak küçük-bur- þullara ve bu koþullara baðlý yeni görevlere
juva aydýnlarý, bu eðitim sürecinde elde et- uyarlamaya çalýþýr. Hizmetlerini satýn alacak
tikleri bilgiyi kendi sýnýflarýnýn hizmetine sun- yeni efendiler arar.
mak isterler. Bu aþamada, bu aydýnlar ide- Bugün ülkemizdeki küçük-burjuva ay-
alist küçük-burjuva olarak ortaya çýkarlar. dýnlarýnýn elit kesimlerinin içinde bulun-
Ancak küçük-burjuvazinin geliþen tekel- duklarý durum budur.
ci kapitalizm koþullarýnda ekonomik olarak Bu elitler, hizmetinde olduklarý küre-
sürekli gerilemesi karþýsýnda, aydýnlarý hiz- sel sermayenin yerel çýkarlarýnýn gerçek-
metlerini sunacaklarý ve karþýlýðýný alacak- leþtirilmesinde görev üstlenmiþlerdir. Bu gö-
larý yeni efendiler ararlar. Onlar, hizmetlerini revleri, kimi zaman Karen Foggun talima-
kendi sýnýflarýna sunamadýklarý için, kapita- týyla uykudan uyanarak yerine getirirler,
list pazarda hizmet satýcýsý olmak zorun- kimi zaman AB fonlarý ve temiz vakýflar
da kalmýþ birer maðdurdurlar. Maðdur aracýlýðýyla icra ederler. Onlar birer elit ol-
olarak kapitalist pazarýn acýmasýz yasalarý- duklarý için, heryere koþturmazlar. Ýþlerini
na boyun eðmekten de geri kalmazlar. Ýþ seminerler, paneller, köþe yazýlarý vb.
iþtir derler, her iþi kabul ederler. Eski idea- yoluyla yaparlar. Sýradan küçük-burjuva ay-
list aydýn, þimdi kapitalist pazarýn sýradan dýnlarýndan farklý olarak, uyandýrýlmadýkla-
bir meta satýcýsý olarak, metasýna biçilen de- rý sürece sakin bir yaþam sürerler. Ýdealist
ðer ve iþlevi kabul etmiþtir. Bu durumu, bu olduklarý dönemde savunduklarý ne varsa,
iþi ben yapmazsam, nasýl olsa bir baþkasý bugün onun karþýsýna çýkarlar. Ýlk dönem-
yapacak diye meþrulaþtýrýr. lerinde özel eðitime, özel üniversiteye
Þimdi o, kendi sýnýfýnýn sürekli özen- karþý çýkarlarken, bugün bu özel eðitim
diði büyük burjuvazinin, yani kapitalistlerin kurumlarýnýn elit öðretim üyeleri olmakta
hizmetine girmiþtir. Ancak ülke emperyaliz- bir sakýnca görmezler.
me baðýmlý bir ülke olduðundan, hizmeti- Bugün bu elit küçük-burjuva aydýnla-
ne girdiði kapitalist iþbirlikçi-tekelci burju- rýnýn kýþlasý Bilgi Üniversitesi, Sabancý Üni-
vazinden baþkasý deðildir. Böylece o yeni versitesi ve Boðaziçi Üniversitesidir. Tarih
iþinde iþbirlikçilik stajý yapar. Vakfýndan Açýk Toplum Enstitülerine kadar
Bu dönemde küçük-burjuva aydýný iþbir- her türden temiz vakýflarýn gönüllü des-
likçilik stajýný yerli iþbirlikçi-tekelci burju- tekçisi yine onlardýr.
vazinin yanýnda yaptýðý için, hizmeti de yerel Ýþte bu elitlerin son idealist aydýn gö-
kalýr. revleri Ermeni Soykýrýmý olmuþtur. Ýmpa-
1980 sonrasýnda liberalizm salgýnýyla ratorluðun Çöküþ Döneminde Osmanlý Er-
birlikte, onlara yeni hizmet alanlarý açýlmýþ, menileri: Bilimsel Sorumluluk ve Demokra-
yerelden evrensele, küreselleþmeye sýçrama si Sorunlarý olarak adlandýrýlan bir konfe-
yapmýþlardýr. Artýk o, kendi ülkesinin yerel rans düzenleyerek bu görevlerini icra et-
idealist aydýný olmaktan kurtulmuþ, evren- meye koyulmuþlardýr. Bu karar ve sonrasýn-
selleþmiþtir. Bu aþamada o, iþbirlikçilik sta- da geliþen olaylar, bu elitlerin sýnýfsal kö-
jýndan öðrendiði tüm bilgi ve becerisini kü- kenlerini en açýk biçimde ortaya koymuþtur.
$ resel sermayenin hizmetine sunar. Artýk Konferansa, bu konudaki Türk resmi te-
Mayýs-Haziran 2005 KURTULUÞ CEPHESÝ
zine mesafeli duran, eleþtirel yaklaþan, tari- patmamýz lazým. Çünkü, milletin vic-
hi ve toplumsal bilginin çok sesli ve çok par- daný rahatsýz oluyor.
çalý olduðunu düþünen, birçoðu dönemin ve Böylece milletin vicdaný kýlýcýný çekip
konunun uzmaný olan sosyal bilimciler ve elitin vicdanýna savaþ ilan etmiþtir. Artýk
tarihçilerin katýlacaðý ilan edilmiþtir. milliyetçiler ile dünya vatandaþlarý karþý
Ülkede milliyetçilikin yükseldiðine iliþ- karþýyadýr.
kin her türden deðerlendirmeye karþýn, on- Murat Belge, Taner Akçam, Halil Berk-
lar aydýn sorumluluðu gereði korkusuzca tay gibi eski solun eski silahþörlerinin
ulusal hassasiyetlerin üzerine gitmeye ka- içinde yer aldýðý elit aydýndan beklenen,
rar vermiþlerdir. Üstelik bunu vicdani bir bu savaþ ilanýna karþý dünya vatandaþý ol-
sorumluluk idraki içinde yapacaklarýný da manýn onuruna yakýþýr bir tutum almalarý-
ilan etmiþlerdir. dýr.
Her küçük burjuvanýn temel özel- Ama onlar birer küçük-burjuva aydýný ol-
liði kendisinin bir tek, eþsiz olduðu- duklarý için, gücü gördükleri her yerde kuy-
na inanmasýdýr. Bu yüzden o, her me- ruklarýný ayaklarýnýn arasýna kýstýrýp kenara
rasimde bulunur: Bütün düðünlerde çekilmeyi yeðlerler. Öyle de olmuþtur. Mil-
niþanlý, bütün gömmelerde ölü olan letin vicdanýnýn savaþ ilaný üzerine konfe-
odur. Devletin ve toplumun kendisi ile rans iptal edilmiþtir.
birazcýk ilgilenmelerini, kendisine in- Sorumluluk sahibi, demokrasi savaþ-
sanca muamele edilmesini ister. Duy- çýsý küçük-burjuva elit aydýnlarý, dün sol
gularýný anlatmakta ve özgür komþu- içinde yer alýrken yaptýklarý gibi, bugün de
nun usareleriyle geçinmekte yine tam sopayý gördükleri her yerde sorumlu-
bir özgürlük sahibi olmak baþlýca me- luklarýný kolayca bir yana itebilmiþlerdir.
selesidir.* Onlarýn kendi kendilerine dünya va-
Bu vicdani sorumluluk sahibi elit ay- tandaþlýðý, aydýn sorumluluðu, demokra-
dýn, artýk Ermeni sorununa da elkoymuþ- si savaþçýlýðý yakýþtýrmalarý, Ermeni soyký-
tur. Bu sorun, artýk onlardan sorulur. Onlar rýmý karþýsýnda vicdani sorumluluk sahibi
olmaksýzýn tarihsel gerçeklerin aydýnlýða görünmeleri tümüyle kendi sýnýfsal özel-
kavuþmayacaðýna inanmýþlardýr. Þöyle der- liklerinin bir ürünüdür.
ler: Bu sorumluluk sahibi elit, Ermeni
Bu yeni oluþumun ortak paydasý, Soykýrýmý konusunda seslerini yükseltme
vicdani bir sorumluluðun idrakidir. cesareti gösterdiklerinde bile bir güce
Bu, yalnýz bilimsel gerçek açýsýndan dayanmýþlardýr. Sabancý ve Bilgi Üniversite-
veya dünya vatandaþlýðý nezdinde bir lerinin himayesinde yapýlmasý planlanan
sorumluluk deðil, ayný zamanda ülke- Ermeni Soykýrýmý konferansýnda, hiç biri-
mize, toplumumuza, demokrasimize si kendi hamilerinin, Sabancýlarýn Kayse-
karþý da bir sorumluluktur. Farklý, ri ve Adanadaki tehcir edilmiþ Ermeni
eleþtirel ve alternatif seslerin yüksel- mallarý üzerinden elde ettikleri servetleri
mesi, Türkiye toplumunun aslýnda ne üzerine teblið sunmayý akýllarýna bile ge-
kadar zengin bir düþünce çoðulluðu- tirmemiþlerdir.
na sahip olduðunu göstermek, gene Onlar küçük-burjuva sýnýfýnýn aydýnlarýdýr,
en fazla Türkiyenin yararýna olacak- elit aydýnlarýdýr. Kendi sýnýflarý gibi güce
týr. taparlar. Güç sahiplerinin hizmetine gitmek-
Ama ne olduysa bundan sonra olmuþtur. le güç sahibi olduklarýný düþünürler. Güç,
24 Mayýs günü Adalet Bakaný Cemil Çi- onlarýn tanrýlarýdýr. Her kul gibi, tanrýlarýna
çek TBMM kürsüsünden þöyle konuþur: taparlar.
Bu, Türk Milletini arkadan han- Türkiye halklarý ve Türkiye devrimci ha-
çerlemektir... Bu ciddiyetsizlik, bu so- reketi bu küçük-burjuva elit aydýnlarýndan
rumsuzluk, bu millete küfretme, bu kurtulduðu ölçüde özgürleþecektir, güç sa-
milletin nüfus cüzdanýný taþýyanlarýn hiplerine boyun eðmek yerine, onlara karþý
bu milletin aleyhine propaganda yap- savaþarak zafere ulaþacaktýr.
ma, ihanet etme dönemini artýk ka- Onlar ise, yükselen milliyetçi dalga kar-
þýsýnda ulusalcý, devrimci mücadelenin
* Maksim Gorki, Küçük-Burjuva Ýdeolojisinin Eleþti- yükselmesi karþýsýnda marksist olarak ya-
risi. þamlarýný idame ettirmeye çalýþacaklardýr. %
KURTULUÞ CEPHESÝ Mayýs-Haziran 2005
AB Anayasa Referandumu
AB Tipi
Yeni-Sömürgeciliðin Ýflasý
29 Mayýs günü Fransada AB Anayasasý tartýþmaya baþlandýðý bir ortamda, bu so-
için yapýlan referandumunda hayýr oylarý- nuçlarýn Türkiyenin AB üyeliðini etkileme-
nýn %55 çýkmasý ve böylece Fransýz halkýnýn yeceði açýklamalarý yapýlýrken, kapalý kapý-
büyük bir çoðunluðunun AB Anayasasýný lar ardýnda yapýlan toplantýlarda AKP ve
reddetmesi pek çok deðiþik deðerlendir- mehteran takýmýnýn büyük bir oh çektiði
meye ve yoruma yol açmýþtýr. basýna kýyýsýndan köþesinden yansýmýþtýr.
17 Aralýk 2004de ABden görüþmelere Fransa'da AB Anayasasýnýn reddedilmesiy-
baþlama tarihinin alýnmasýyla birlikte herþe- le, Kýbrýstan Egeye, Kürt sorunundan Erme-
yin güllük-gülistanlýk olacaðýný söyleyen yerli ni sorununa kadar milliyetçilik dalgasýnýn
medya, bu tarihten sonra AKPde görülen yükselmesine yol açan AB dayatmalarýn-
yorgunluk belirtileri ve bayrak kriziyle dan kurtulabileceklerinin hesabý içine gir-
birlikte yükselen milliyetçilik karþýsýnda miþlerdir.
içine düþtükleri þaþkýnlýk içinde imtiyazlý Türkiyede AKP hükümeti ve medyada
ortaklýk fikrine dört elle sarýlýrken, Fransa- bu geliþmeler olurken, Fransýz halkýnýn AB
da yapýlan referandum neredeyse cankur- Anayasasýný reddetmesinin Brükselde
taran simidi gibi görülmüþtür. serinkanlýlýkla karþýlandýðý, piyasalarýn
Özellikle ABnin Kopenhag kriterleri, bundan etkilenmediðine iliþkin yayýnlar ya-
Maastrich kriterleri vs. söylemlerle Türki- pýlmaya baþlanmýþtýr. Almanyada yapýlacak
yeden ulusal devleti ve ulusal ölçütleri bir erken seçimde baþbakan olmasýna kesin
yana býrakarak, herþeyi ile Brüksele tabi ol- gözüyle bakýlan A. Merkelin, Fransadaki re-
maya yönelik istemlerin halk kitlelerinin tep- ferandum sonucunu, Türkiye konusunda
kilerine yol açtýðý bir evrede, imtiyazlý ortak- bizim söylediklerimizin doðruluðunu kanýt-
lýkýn, halkýn gazabýndan kurtulmanýn tek lamýþtýr açýklamasý ise fazlaca itibar gör-
yolu olduðu düþüncesinin beyaz Türkler memiþtir.
ve AKP içinde yaygýnlaþmýþken, Fransadan Avrupada ve dünyada bu ve benzeri de-
gelen haber hepsini sevindirmiþtir. Öyle ki, ðerlendirmeler yapýlýrken, olayýn kahraman-
Fransada yapýlan referandumun hayýrla larý, Fransýz halký, büyük bir coþkuyla %55lik
& sonuçlanmasýyla birlikte ABnin geleceðinin hayýr zaferini kutlamýþtýr.
Mayýs-Haziran 2005 KURTULUÞ CEPHESÝ
mýþlardýr. Oluþturulan Avrupa Merkez ban- ülkelerini etkisi altýna almýþtýr. Küçük ve orta
kasý ve AB fonlarý aracýlýðýyla aday ülkeler- ölçekli þirketlerin iflasýný büyük sermaye
de kapitalizmi yukardan aþaðýya geliþtirme- þirketlerinin iflasý izlemiþtir. Avrupanýn em-
ye soyunan Avrupanýn emperyalist ülkele- peryalist ülkelerinde iþsizlik hýzla artmýþ ve
rinin ilk iþi, bunun siyasal zeminini oluþtur- %10lara yükselmiþtir.
mak amacýyla demokratikleþme paket- Bu koþullarda ABnin kurucu ülkelerin-
lerini uygulamaya sokmak olmuþtur. Bu deki ekonomik bunalýmý geçiþtirebilmek
amaçla eski totaliter rejimlerde rejim için gerekli kaynaklar, Doðu Avrupa ülkele-
muhalifi küçük-burjuvalar içinden iþbirlikçi- rinin kapitalist pazara açýlmalarý için tüke-
ler yaratmaya giriþmiþler ve milyarlarca euro tildiðinden, ekonomik bunalým sürekli hale
harcamýþlardýr. Arkasýndan Maastrich kriter- gelmiþtir. Ýster neo-liberalizm diyerek, ister
leri devreye sokulmuþtur. Totaliter rejim- Avrupa Birleþik Devletleri söylemiyle, ister-
den kalma tüm kamu kuruluþlarý, ya özel- se büyük demokrasi projesi demagojisiy-
leþtirilmiþ ya da kapatýlmýþtýr. Avrupanýn te- le yapýlýyor olsun, Avrupa tipi yeni-sömürge-
kelci sermayesinin bu ülkelere yerleþmesi cilik, Avrupanýn emperyalist ülkelerindeki
için sübvansiyonlar yapýlmýþ, altyapý yatýrým- kitlelere pahalýya mal olmuþtur.
larý finanse edilmiþtir. Yýllarca AB, ABnin geniþlemesi pro-
Ancak, Rusya pazarýnda Amerikan em- pagandalarýyla halklarýn tepkileri pasifize
peryalizminin baþýna gelenler, benzer biçim- edilmeye çalýþýlmýþsa da, AB Anayasasý re-
de Avrupanýn emperyalist ülkelerinin de ba- ferandumuyla birlikte tüm tepkiler açýða çýk-
þýna gelmiþtir: Yapýlan tüm harcamalara rað- mýþtýr.
men eski sosyalist ülkelerde yeterli pazar Fransadaki referandum sonuçlarý, bur-
geniþlemesi saðlanamamýþtýr. Kapitalist pa- juva ideologlarýnýn ifadesiyle ABnin geniþ-
zarý geniþletme yönündeki her yeni giriþim lemesinin sonucu ve sonu olurken, ayný za-
yeni harcamalar gerektirmiþ ve bunun sonu- manda ABnin emperyalist ülkelerinin AB ti-
cunda AB fonlarý hýzla tükenmeye baþlamýþ- pi yeni-sömürgecilik yöntemlerinin iflasýný
týr. ilan etmiþtir.
Avrupanýn emperyalist ülkelerinin arka Ve þimdi bu iflas, Hollandada yapýlan
bahçesinde yeterli pazar olanaklarý geliþtiri- referandumdan %63 hayýr oyunun çýk-
lemediði için, 1997de Asyada baþlayan masýyla bir kez daha onaylanmýþtýr.
aþýrý-üretim bunalýmý 2000 yýlýnda tüm AB
!
Mayýs-Haziran 2005 KURTULUÞ CEPHESÝ
!
KURTULUÞ CEPHESÝ Mayýs-Haziran 2005
Ýnternet Adresi:
www.kurtuluscephesi.com
www.kurtuluscephesi.org
www.kurtuluscephesi.net
E-Posta Adresi:
kurcephe@kurtuluscephesi.org
erisyayinlari@kurtuluscephesi.org