Vous êtes sur la page 1sur 265

Hayalet Kalp

zgn Ad I The Thing Ahout jellyfish


Ali Benjamin

\\

YABANCI

Yayn Ynetmeni I Tue Nida Sevin


Yayma Hazrlayan I Burcu Karatepe
Redaksiyon I Merve Szer
Kapak Uygulama ve Sayfa Dzeni I Aslhan Kopuz

1. Bask, Haziran 2016, stanbul


ISBN: 978-605-5016-91-3
Trke eviri Selen Ak, 2016
Yabana Yaynlan, 2016
Ali Benjamin, 2015
llstrasyonlar 2015 Eric Fan and Terry Fan
Sertifika No: 11407
Yaymann yazl izni olmakszn alnt yaplamaz.
Bu eser Akal Telif Haklan Ajans araclyla satn alnmtr.

Yabana Penguen Kitap-Kaset Bas. Yay. Paz. Tic. Ltd. ti.'nin yan kuruluudur.
Bahariye Cad. Dr. Ihsan nler Sok. Ersoy Apt. A Blok No: 16/15 Kadky - stanbul
Tel: (0216) 348 36 97 Faks: (0216) 449 98 34
www.yabanciyayinlari.com - www.iIknokta.com
Kapak, Bask: Deniz Ofset Matbaaclk
Gmsy Cad. Topkap enter, Odin Merkezi No: 403/2 Topkap-stanbul
Tel: (0212) 613 30 06 - Faks: (0212) 613 51 97
Sertifika No: 29652

ALI BENJAMN

eviren

Selen Ak

it e r

y e r d e # /

r t e r c t k h / c c u k fa t ' i i* i/

ir denizanasna yeterince bakarsanz, gznze


atan bir kalp gibi grnr. Tr nemli deildir:
ster yanp snen klaryla kan krmz Atolla olsun, is
ter frfrl iek apkals, isterse de yar saydam Ay deni
zanas Aurelia Aurita, fark etmez. nabz atlarndadr,
hzlca kasldktan sonra geveyilerindedir. Bir hayalet
kalbi andrrlar. Bir tarafmdan baknca teki tarafm g
rr, o gne dek yitirdiiniz ne varsa hepsini barnda
gizleyen bambaka bir dnyaya bakarsnz.
Oysa denizanalarmn kalpleri yoktur; kalpleri, beyin
leri, kemikleri, kanlar yoktur ama bir sre izleyin, attk
larn grrsnz.

Bayan Turton'm dediine gre, seksen yama kadar


yaayan birinin kalbi, milyar kere atmtr. Ben de by
le byk bir rakam gzmn nne getirmeye altm.
milyar. milyar saat nce modem insan yoktu; yal
nzca her yan kllarla kapl, homur homur homurdanan,
gz dnm maara adamlar vard. milyar yl nce
yaam bile yoktu neredeyse. Oysa kalbiniz, durmakszn
alan, srekli atan kalbiniz milyar grr.
Ama yalmzca o kadar uzun yaarsanz.
Kalbiniz hep atar. Sizse o srada uyursunuz, televiz
yon izlersiniz, kumsalda durursunuz, ayak parmaklar
nz kumlara gmlr. Belki beyaz beyaz ltlar saan
karanlk okyanusa bakarak salarnz yeniden slatmaya
deyip demeyeceini dnrsnz. Belki mayonuzun
asklarnn gnete yanm omuzlarnz biraz sktn
ya da gnein gznz aldn fark edersiniz.
Gzlerinizi biraz ksarsnz. O anda herkes kadar canlsmzdr.
Dalgalar (dikkatinizi eksin ya da ekmesin, kalp at
lar gibi) birbiri ardna ayak parmaklarmza vurup du
rurken, mayonuzun lastii teninize batarken belki gne
ten ya da mayonuzun asksndan ok, suyun soukluu
veya dalgalarn ayaklarnzn altndaki slak kumda at
gediklerdir dikkatinizi eken. Anneniz yaknlarda bir
yerdedir. Fotoraf ekiyordur, ona dnp glmseme
niz gerektiini bilirsiniz.
Ama hibir ey yapmazsnz. Dnmezsiniz, glmse
mezsiniz, ylece denize bakmay srdrrsnz. kiniz
de o nn nemini ya da sizi nelerin beklediini bilmezsi
niz. (Nasl bileceksiniz ki?)
Tm bunlar yaamrken kalbiniz almay srdrr.
zerine deni yapar ve durmas gerektii bildirilene
m5m

kadar srekli atar. Belki kalbiniz birka dakika sonra du


racaktr da haberiniz bile yoktur.
nk baz kalpler yalnzca drt yz on iki milyon
kez civarnda atar.
Rakam byk grnebilir. Oysa iin gerei, bu sa
yyla on iki yamz bile zor grrsnz.

m 9

Ama
ster bir ortaokul laboratuvar raporu yazn, isterseniz
gerek bir bilimsel makale, fark etmez. Verilecek
bilgilerin hangi amaca hizmet ettiini belirten bir
girile balayn. Bu aratrmadan ne renmeyi
umuyoruz? Sz konusu aratrma insanl ne adan
ilgilendiriyor?
BAYAN TURTON, 7. SINIF FEN BLGS RETMEN,
EUGENE FIELD MEMORAL ORTAOKULU,
SOUTHGROVE, MASS ACHU SETTS

*l+ k u n M q k

A| /edind snfn ilk haftasnda bir eyi ok iyi 1 rendim: Bir insan yalnzca susarak grnmez ola
bilirmi.
Grnmeyi, insann gzleriyle alglad bir ey sa
nrdm hep. Oysa Eugene Field Memorial Ortaokulu,
sonbaharda akvaryum gezisi dzenlediinde ben, Suzy
Swanson, tmyle gzden kaybolmutum. Grnmek,
gzlerden ok kulaklara balym meer.
Dokunma havuzunun bulunduu odada durmu,
mikrofona konuan sakall akvaryum grevlisini din
liyorduk. "Ellerinizi dz tutun," dedi adam. Ellerimi
zi havuza sokup hi kprdatmadan tutarsak, kk

kpekbalklaryla vatozlarn, sokulgan ev kedileri gibi


avularmza srtneceini anlatt. "Size yanarlar ama
ellerinizi kprdatmadan, dmdz tutmalsnz."
Bir kpekbalmn parmaklarma dediini hisset
mek houma giderdi ama havuzun ba ok kalabalk,
ok grltlyd. Geride durup izlemekle yetindim.
Geziye hazrlk olarak resim dersinde batik tirtler
yapmtk. Ellerimize parlak turuncu ve mavi boyalar
bulamt, imdiyse saykodelik bir niformaya benze
yen tirtler giyiyorduk. Sanrm asl ama, birimizin
kaybolmas durumunda kolayca bulunmasyd. Aubrey
LaValley, Molly Sampson ve Jenna Van Hoose gibi gzel
kzlardan birka, tirtlerini kalalarnn zerinde ba
lamt. Benimkiyse eski bir i nl gibi kot pantolonu
mun zerinden sarkyordu.
O korkun olaym zerinden tam bir ay gemiti, ben
de hemen hemen o zamandan beri konumama halindeydim. Aslmda herkesin sand gibi konumay reddedi
yor deildim. Yalnzca, gerekmedike dnyay szck
lerle doldurmamaya karar vermitim. Eskiden iinde
bulunduum srekli konuma halinin tersiydi bu, stelik
insanlarn benden bekledii havadan sudan konumalar
dan yedi.
Havadan sudan konusaydm, belki annemle babam
konuabileceim bir doktorla grmem iin diretmezdi,
ben de akamst, bugnk okul gezisinden sonra o
doktorla grmek zorunda kalmazdm. Akas, y
rttkleri mant anlamyordum. Yani, eer biri konu
muyorsa ve btn sorun da buysa konuabilecei bir doktor
bavurulmas gereken son kiidir herhalde.
Ayrca, konuabileceim bir doktor ne demekti, biliyor
dum. Annemle babam, beynimle ilgili sorunlarm oldu
m it m

unu dnyorlard demek ki. Oysa drt ilem yapma


m veya okuma yazma renmemi zorlatracak trden
sorunlarm yoktu. Demek ki akl salmdan kuku du
yuyorlard. Franny'nin deyimiyle kafadan atlak sanyor
lard beni. Kafadan atlak deyimi atlak szcnden, o da
atlamak fiilinden geliyordu.
Benim atlaklarm, kusurlarm vard demek ki.
"Ellerinizi dz tutun," dedi akvaryum grevlisi. zel
likle birine sylemiyordu neyse ki nk kimsenin ada
m dinledii yoktu. "Bu hayvanlar gerekten odadaki
kalp atlarn hissedebilirler. Parmaklarnz oynatman
za gerek yok."
Justin Maloney, okurken hl dudaklarn kprdatan
bir oland, imdiyse vatozlarn kuyruklarn yakalama
ya alyordu. Pantolonu o kadar boldu ki suya her ei
liinde i amarnn birka santimini grebiliyordum.
zerindeki batik tirt ters giydii gzme arpt. O
srada bir vatoz daha geince Justin elini yle hzla suya
soktu ki yan banda duran, okulun yeni kz Sarah
Johnston'm st ba su iinde kald. Sarah alnndaki
tuzlu suyu silip Justin'den birka adm uzaklat.
Sarah sessiz sakin bir tiptir, bu da houma gider.
Okulun ilk gn bana glmsemiti ama derken Molly
kzn yanna gidip konumaya balad, sonra da dolapla
rn nnde Aubrey ile konutuklarn grdm, imdiyse
Sarah tirtn onlarnki gibi belden balam.
Gzlerime giren bir tutam sam ekip kulaklanmm
arkasna sktrmaya altm. Salar ekle girmeyen, Ba
yan Kvrck. Annda yeniden yzme dtler.
Dylan Parker aktrmadan Aubrey'ye yanat. Arka
dan kzn omuzlarm tuttuu gibi sallamaya balad ve
"Kpekbal!" diye bard.
m II m

Dylan'n evresindeki olanlar gltler. Aubrey c


yaklaynca yanndaki kzlar da bart ama bir yandan
da, kzlarn bazen olanlarn yarmda yapt gibi kkr
dyorlard.
Benimse aklma Franny geldi elbette. nk eer bu
rada olsayd o da kkrdard.
Derken yine kan ter iinde kaldm, iim buland.
Franny'yi ne zaman dnsem ayn hissi yayordum.
Gzlerimi skca yumdum. Karanlk birka saniyelii
ne iyi geldi ama derken kafamda bir resim belirdi, kt
bir resim. Dokunma havuzunun krldn, vatozlar ile
kk kpekbalklarnn yerlere saldn dndm.
Sonra da hayvanlarn ak havada boulmadan ne kadar
dayanabileceklerini merak etmeye baladm.
Her ey souk, ac ve parlak gelecekti onlara. Sonra da
nefes al verileri kesilecekti.
Gzlerimi atm.
Bazen bir eylerin deimesini yle ok istersiniz ki
her eyin ayn kald bir odada bulunmaya bile katlana
mazsnz.
Odann br ucundaki bir ok, alt kattaki bir baka ser
giye, DENZANALARI sergisine inen merdivenleri gs
teriyordu. Merdivenlere doru yrdm, sonra da yok
luum fark edilir mi diye dnp baktm. O srada Dylan,
Aubrey'ye su sratt, Aubrey'yse yine ciyaklad. Bekiler
den biri uzaktan azarlayarak onlara doru yrd.
Neon renkli batik tirtme, hatta Bayan Kvrck hali
me karm kimsenin beni grd yoktu anlalan.
Merdivenlerden aa inip DENZANALARI sergisi
ne yneldim.
Kimse fark etmedi. Hi kimse.

m 15 *

Q
im z v 'V jltr itu r u f'
lu r u r fa + fu t '

etir lmnn zerinden iki koca gn gemiti, oysa


benim haberim bile yoktu.
Austos sonlarnda bir le sonrasyd, altnc snfn ar
dndan gelen uzun, yalnz yazn sonuydu. Dardaydm,
annem beni ieri ard. Yzne baknca ok ama ok kt
bir ey yaandn anladm. O an babamn bana bir ey gel
diini sanp korkuya kapldm ama artk boandklarna gre,
babamn bana bir ey gelmesi annemi etkiler miydi ki? Sonra
aabeyime bir ey oldu sandm.
"Zu," diye balad annem. Buzdolabnn uultusunu, dam
latan duun p p sesini, kurmay anmsamadm srece za
man hep yanl gsteren, minenin stndeki eski saatin tik
taklarn iittim.
m

Duvardan geen ruhlar gibi camdan ieri giren uzun gne


nlar, boylu boyunca halnn zerine uzanyordu.
Annem sakin konuuyor, szckler azndan normal bir
hzda kyordu ancak her ey yavalam gibiydi. Zaman ar
lamt sanki ya da tmyle ortadan kalkm, zaman diye bir
ey kalmamt.
"Franny Jackson boulmu."
szck. Azdan kmalar topu topu birka saniye al
mt herhalde, oysa yarm saat srm gibiydi.
lkin, Tuhaf ey, diye dndm. Neden Franny'nin so
yadn kullanyor ki? Annemin senin soyadn kullandn
hi anmsayamyordum. Sana hep yalnzca Franny derdi.
Ardndan, annemin senin adndan sonra syledii eyin
ayrdna vardm.
Boulmu.
Annem senin iin boulmu dedi.
"Tatildeymi, diye srdrd annem. Nasl hi kprdama
dan oturduunu, omuzlarn nasl dimdik tuttuunu fark et
tim. "Denize gitmiler."
Ardndan, syledii eyin anlam kazanmasn salayabilir
mi gibi ekledi: "Maryland'e."
Ama elbette szlerinin hibir anlam yoktu.
Milyonlarca nedenden tr annemin szleri anlamszd.
Anlamszd, nk seni grmeyeli o kadar uzun zaman olma
mt ve son grdmde sen de herkes kadar canlydn. An
lamszd, nk sen hep ok iyi bir yzcydn; ilk tant
mz andan beri benden iyi yzyordun.
Anlamszd, nk arkadalmz bitmesi gerektii gibi
bitmemiti. Hibir ey byle bitemezdi.
Oysa annem karma gemi, bana neler sylyordu. ste
lik syledikleri doruysa, sylediklerinde yanlmyorsa demek
ki seni son grm, altnc snfn son gn, slak giysilerin
*0 W es

le dolu o poetleri alaya alaya tadm grdm o gn


m meer.
Anneme bakakaldm. "Hayr, olamaz," dedim.
Boulmamtn. Boulamazdn. Adm gibi emindim.
Annem bir eyler sylemek zere azn at, sonra yeniden
kapatt.
"Olamaz, diye direttim sesimi iyice ykselterek.
"Sal gnym," dedi annem. Sesi az ncekine gre alal
mt, sanki benim ykselen sesim, annemin nefesindeki tm
gc emmiti. Sal gn olmu. Ben de daha yeni rendim."
Gnlerden perembeydi.
Aradan iki koca gn gemiti.
Senin lmnle benim renmem arasndaki o iki gn ne
zaman dnsem aklma yldzlar gelir. En yaknmzdaki yld
zn nn bize drt ylda ulatn biliyor muydun? Yani, biz
o yldza veya herhangi bir yldza baktmzda, aslnda o yl
dzlarn gemiteki halini grrz. Tm o kpraan klar, gkyzndeki tm yldzlar yllar nce snseydi, imdi, u dakika
gecenin g bombo olsayd bizim ruhumuz bile duymazd.
"Yzme biliyordu," dedim. "yi de bir yzcyd, unut
tun mu?" Annem bir ey sylemeyince steledim. "Unuttun
mu, anne?"
Annem gzlerini kapatp alnn avularna koymakla yetindi.
"Olacak ey deil," diye direttim. Olanakszl neden g
remiyordu ki?
Ban kaldran annem, syledii her eyi duyduumdan
emin olmak istercesine tane tane konutu: "yi yzcler de
boulabilir, Zu."
"Ama ok mantksz. O nasl..."
"Her eyde mantk arayamazsn, Zu. Baz eyler durup du
rurken olur." Ban sallayp derin bir nefes ald. "Gerek gibi
gelmiyordur herhalde. Bana da gerek gibi gelmiyor."
*9 t J JCb

Ardndan dolu dolu birka saniye boyunca gzlerini ka


patt. Gzlerini yeniden anca yz arplm gibi korkun
bir hal ald. Yanaklarndan yalar szlmeye balad. zg
nm, " dedi. "ok zgnm."
Yzn gzn byle buruturunca acayip grnyordu.
Bu hali hi houma gitmedi. Arkam dndm, kafam hl o an
lamsz szcklerle allak bullakt.
Sen boulmusun.
Maryland'de yzerken.
ki gn nce.
Yok, hibiri mantkl gelmiyordu. O anda da, o gece dnya
yzn yldzlara gmdnde de, ertesi sabah yeniden gne
e evirdiinde de.
Dnyann yzn yeniden gnee evirebilmesi de man
tkl gelmiyordu.
Bunca zaman ykmz, bizim ykmz sanmtm. Me
er senin kendi ykn varm, benimse kendi ykm. ykle
rimiz bir sreliine aknca tek bir yk gibi gzkmler.
Oysa farkl farld yklerimiz varm aslnda.
Bylece bir eyin ayrdna vardm: Herkesin yks ba
ndan sonuna kadar farkldr. Bir sreliine ikisi birmi gibi
gzkse bile kimsenin yks aslnda kimseninkiyle birlikte
gitmez.
Zamann bir annda, annem senin bana gelenleri renip
olayn arlyla sarslrken, ben herhangi bir gnm gibi
imenlerin arasnda kouturup duruyordum. Baka bir anda,
baka birileri rendiinde annem bilmiyordu. Yine baka bir
anda, senin annen rendiinde baka hemen hi kimse bilmi
yordu.
Demek ki zamann bir annda, sen lmtn ama kimsecik
lerin haberi yoktu. Sen bir bana, kimsenin ruhu duymadan,
sularn arasnda gzden kayboluyordun.
m 21. m

Bunu dnmek, inanlmaz bir yalnzlk duygusu uyand


ryor.
Baz eyler durup dururken olur, demiti annem. Kor
kun bir yantt bu, verilecek en kt yantt.
Bayan Turton'm dediine gre, eer kimsenin aklayama
d bir ey yaanyorsa insan bilgisinin snrlarna toslams
nz demektir. te o zaman bilime gerek duyarsnz. Bilim baka
kimsenin size veremeyecei aklamalara ulama srecidir.
Sen eminim Bayan Turton'la tanmamsndr bile.
Baz eyler durup dururken olur, demek bir aklama
deildir. Bilimle uzaktan yakndan ilgisi yoktur ama ben hafta
larca bununla yetinmek zorunda kaldm.
Ta ki zemin kattaki o odada durup camn ardndaki denizanalarna bakana kadar.

<

edinci snf arkadalarm dokunma havuzunun


orada birbirlerine su srahrlarken, bir alt kattaki
denizanas sergisi neredeyse bombotu. Aas olduk
sessizdi, sessizlik bana iyi gelmiti.
Odadaki akvaryumlar denizanasyla doluydu. Doku
nalar kldan ince denizanalar grdm; akvaryumlarna
k yanstm olacaklar ki hayvanlar srekli renk dei
tiriyordu. Yanda, bir baka akvaryumda dokunalar, su
altnda yzen bir kzn salar gibi tutam tutam dalgala
nan denizanalarma baktm. Bir ncsnde, denizanalarnn dokunalar yle kaln, yle uzundu ki hayvanlar
kendi hapishanelerini oluturmutu sanki. Yeni domu

m 25

bebek denizanalaryla dolu bir akvaryum bile vard; mi


nicik, narin, beyaz iekler gibiydiler.
Hepsi de ylesine tuhaf yaratklard ki uzayllara
benziyorlard adeta. Zarif uzayllar. Zarif ve sessiz. M
zie gerek duymadan dans eden uzayl balerinlere ben
ziyorlard.
Odann kesine yakn bir tabelada GRNMEZ BR
MUAMMA yazyordu. Muamma szcnn ne anlama
geldiini biliyordum. Annem ounlukla benim iin kul
lanrd, zellikle de yada yumurtama zm marmelad
boca ettiimde ya da bilerek birbirine uymayan oraplar
giydiimde. Muamma, gizem demekti. Gizemli eyleri
sevdiimden tabelay okumak iin yaklatm. zerinde
ki bir fotorafta, ufack bir kavanoz tutan iki parmak var
d. Kavanozun iindeyse grmesi neredeyse olanaksz,
effaf, trnak kadar bir denizanas yzyordu.
Metinde, kavanozun iinde rukandji denizanas de
nen bir eyin bulunduu, sz konusu denizanasnn da
dnyann en tehlikeli zehirlerinden birini rettii anla
tlyordu. Hatta bazlarna gre tarantula zehrinden bin
kat gl bir zehirdi bu.
RUKANDJ SOKMASI, DAYANILMAZ BA VE
VCUT ARILARINA, KUSMAYA, TERLEMEYE,
ANKSYETEYE, KALP ATILARININ TEHLKEL
BOYUTLARDA HIZLANMASINA, BEYN KANA
MASINA VE AKCERLERDE SIVI BRKMESNE
YOL AAR. BLDRLDNE GRE, ZEHRE MA
RUZ KALAN HASTALAR, LECEKLER HSSNE
KAPILMAKTADIRLAR; BAZI HASTALAR L
MN KAINILMAZLIINDAN O KADAR EMN-

DR K BR AN NCE KURTULABLMEK N
DOKTORLARDAN LM DLENRLER.

Hmm. ok fenaym. Okumay srdrdm:


RUKANDJ SENDROMUNA BALI PEK OK
LM KAYITLARA GET GB, YANLILIK
LA BAKA NEDENLERE BALANAN LMLE
RN DE GEREKTE RUKANDJ SOKMASINDAN
KAYNAKLANIP

KAYNAKLANMADII

BLN

MEMEKTEDR. ZEHR HARKINDAK BLGLER


N ARTTIRMAYA ALIAN BLM NSANLARI,
RUKANDJ SOKMASININ GEREKTE SANILDI
INDAN OK DAHA ETKL OLUP OLMADIINI
ARATIRMAKTADIRLAR.
RUKANDJLER

OUNLUKLA

AVUSTU

RALYA KIYILARI AIKLARINDA YAAMAKLA


BRLKTE, KUZEYDE BRTANYA ADALARINDA,
HAW AIIDE, FLORIDADA VE JAPONYADA BLE
RUKANDJ BENZER SEMPTOMLAR GZLEM
LENMTR. SONU OLARAK, OU ARATIR
MACI RUKANDJLERN ANA YURTLARI OLAN
AVUSTURALYADAN OK UZAA G ETT
NE NANMAKTADIR. OKYANUSLAR ISINDIK
A, TEK DENZANALARI GB RUKANDJLER
DE DAHA UZAKLARA G ETMEY SRDRE
CEKLERDR.

Pasaj okumay bitirince yeniden okudum.


Ardndan nc kez okudum.
o n &

Fotoraftaki kk, saydam yarata baktm. Bu eyi


suda hi kimse gremezdi. Suyun iinde grnmezdi.
Yeniden aklamaya dndm. Uzunca bir sre o sz
cklere bakakaldm...
Pek ok lm vakas kaytlara gemitir...
Daha uzaklara g etmeyi srdreceklerdir...
Sersemledim, biraz bam dnd. Dnyada benden,
okuduum szcklerden ve drt bir yanmda kalp gibi
atan o sessiz yaratklardan baka hibir ey yokmu gibi
hissettim.
Yanllkla baka nedenlere balanan...
Szcklere yle uzun baktm ki artk yabanc gelmeye
baladlar, sanki bambaka bir dilde yazlmlard.
Ancak nefesimi verince bir sredir nefesimi tuttuu
mu fark ettim.
O srada smf arkadalarmn gevezelikleri yeniden
kulama alnmca, onlar braktm dokunma havuzu
na kan merdivenlere kotum.
Ama yukarda her ey farklyd. Sakall akvar
yum grevlisinin yerini, sar salar at kuyruu yaplm
bir kadn alm. Mikrofona ayn eyleri sylyordu:
Ellerinizi dz tutun, kprdatmayn. Smf arkadalarmn
batik tirtleri de ortada yoktu. Dokunma havuzu odas,
imdi haki renkli ve ekoseli formalar giymi ocuklarla
doluydu. Bambaka bir okul grubuydu bu.
Smf arkadalarm Eugene Field Memorial Ortaokulu'na bensiz mi dnmlerdi acaba?
Akvaryumun ana salonuna kp evreme bakndm.
ok gemeden o batik tirtleri grdm. Neon renkli,
benekli bir balk srs gibi dev bir okyanus havuzunun
evresini sarmlard.

DENZANALARI sergisini gezm e zah m etin e bile g ir


m em ilerd i. rukandjiler h ak k n d a h ibir ey b ilm iyor
lard. M erak bile etm eyecek lerd i.

O zaman anladm: Kimse merak etmeyecekti. Benden


baka kimse.

m u lc i^ k ^ c ( \ t k

kurulur?

eni ilk kez gryorum, zerinde ak mavi bir mayo var.


C y Yaz gnn renginde, zeri de yldz gibi prltlarla
kapl, gndzle gece bir arada yaanyor sanki mayonda.
Ben be yandaym, yaknda anaokuluna balyacam.
Kapal havuzdayz. Buras grltl. Her ey yanklanyor.
Anneler arkamzdaki tribnlerde oturuyor. Yzmz suya
sokup bacaklarmz rpmay renelim diye bizi adna Lepistesler dedikleri bu snfa getirmiler.
retmen ddk alp birer birer ocuklarn adn syl
yor. Bizim bir yzme kpne tutunup bacaklarmz rp
mamz ve retmenin bizi ekerek s tarafta dolatrmasna
izin vermemiz gerekiyor ama adn sylendiinde sen suya atla
myorsun, adm sylendiinde ben de atlamyorum.
m 31 o

Salarn gn nda saman gibi grnyor. illerin ho


uma gidiyor, cildinin zerinde takm yldzlara benziyorlar.
Havuzun kenarnda oturan bir tek ikimiz kalnca ddkl
retmen yanmza geliyor. zgnm kzlar, diyor, imdi
derse katlmanz gerek.
Ben hayr diye kafam sallamak zereyken sen bana dn
yor, yzme bakyorsun. Pembe dudaklarnn aralandn
gryorum. Glmsyorsun. Ardndan derin bir nefes alp
kendini suya brakyorsun. retmen sana bir yzme kp
uzatyor ama almyorsun.
Kp almadn gibi bir de suya dalyorsun. Gzlerin,
san falan suyun altnda kayboluyor. Yzyorsun. ocukla
rn kpklerine tutunduklar yere kadar suyun altnda yz
yorsun.
Peinden geliyorum. retmen hanm syledii iin deil
de senin gibi yzmek istediim iin kendimi suya brakyorum.
nk illerin, saman salarn ve bana gsterdiin glmse
me houma gidiyor. nk o anda arkadalk kurmak, bir arka
da edinmek dnyann en kolay eyi gibi grnyor.

m Z m

09
159 Mty+H/
ycikcft

kvaryum gezisinden sonra, akamst eve var


dmda annemin arabasnn hemen yannda
aabeyimin cipini grnce ardm. Aaron'm cip
yannda erkek arkada Rocco bada kurmu, garaj yo
lunun zerinde oturuyordu.
Eve gelirken otobs yolculuumun byk ksmn
denizanalarn dnerek geirmitim. Akvaryumlardan
birinin yanndaki bir tabelada, denizanalarmn her yl
yz elli milyon kiiyi soktuu yazyordu. Ben de okula
dn yolunda, teki ocuklar avaz avaz konuup m
zik dinlerken, koltuktan koltua notlar frlatp kamyon
ofrlerine koma aldrtmaya urarken fen defterimin
arkasnda birtakm hesaplamalar yaptm.
J J e *

Ylda 150.000.000 kii gnde 411.000'e eittir, bu da sa


atte 17.000 eder.
Bu da, saniyede drt ila be kii sokuluyor demektir.
Gzlerimi kapatp bee kadar saydm. Bitirdiimde,
yaklak yirmi kii sokulmutu.
Ardndan bir kez daha saydm. Bir, iki, , drt, be. Bir
yirmi kii daha gitti.
Defalarca saydm. yle ok saydm ki artk say say
makla denizanas sokmas ayn eymi gibi gelmeye ba
lamt. Sanki sokulanlarn saysn hesaplamyordum da
bizzat sokulmalarna yol ayordum. stelik byle bir
eyin doru olamayacam bilsem bile bir yanm nere
deyse buna inanacakt: Saymay bir braksam insanlarm
sokulmasm nleyebilirdim sanki.
Ama bee kadar saymay brakamadm. Sanki beyni
min bir ksm, srarla teki ksmna meydan okuyordu.
Asfaltn zerinde oturan Rocco gzlerini ksarak bana
bakt. "Hey! Selam, Suzy Q," dedi. "Gzel bir gn, ha?"
Yant vermedim. Vermeyeceimi biliyordu kukusuz.
Elini ge doru sallad. "Ku olsaydm," dedi. " Sonba
harn peinde dnyay dolardm."
Benimle konuuyor gibi deildi. Houma gitti. Birinin
zel dncelerini izlemek gibi bir eydi bu. kimiz de
hem buradaydk hem de deildik sanki.
"George Eliot," diye ekledi, ben de tanyormuum gibi
bam salladm. Rocco, Aaron'm kadn futbol takmna
koluk ettii niversitede, ngiliz Edebiyat blmnde
yksek lisans yapyordu. Rocco her zaman binlerinden
alntlar yapard.
Konumamama karn arada srada bir eyler syle
yen birisi olsaydm, Rocco'ya bee kadar say derdim bel
ki. O saymay bitirince de sokulan yirmi kiiden sz
ederdim.
Mm

Ardndan yeniden saymasn isterdim. Sonra da krk


alt kii sokuldu derdim.
Sonra bir kez daha. Altm dokuz.
Rocco dncelerimi bld. "Aaron'la, annenle ikinizi
kandrp sinemaya gtrebiliriz belki diye uramtk,"
dedi. "Ama senin doktor randevun mu ne varm."
Konuabileceim bir doktorla. Of.
Ardndan srtt. "Annen elbette bu frsat, 'hzine
sinin' bir ksmm bize aktarmak iin kulland. imdi
Aaron'n elini kolunu dolduruyor."
Hazine szcn vurgulaynca glmsemek zorun
da kaldm. Annem, balanan rnlerin ucuza satld
hayr kurumu maazalarndan alveri etmeyi sever, bu
ie de hazine av der. Geri birilerinin gzden kard
fond setinin veya krk dkk sakslarn nesine hazine
denir, bilmem. Annem kelepir grd m dayanamaz.
Evimiz kutu kutu tuhaf eyayla dolu: dme dolu ka
vanozlar (annem diki dikmez), kek kalplar (frnda bir
ey piirmez), maskeleme bandyla tutturulmu iler
(rg de rmez).
Rocco yanndaki asfalta vurdu. "Otur." Ho bir teklif
ti ama o sokma vakalarm dnmeyi srdrmeliydim.
Bam iki yana salladm, ardndan hafife elimi sallaya
rak veda ettim. Rocco beni selamladktan sonra gzlerini
kapatp yzn gnee doru kaldrd.
Olanca hzmla saylar toplayarak eve doru yr
dm.
Yz on be kii sokuldu.
Yz otuz sekiz kii.
Yz altm bir.
Evde, Aaron n kapnm yannda durmu, iinden
mutfak gereleri taan bir koli tutuyordu: zeri horozlar
la kapl, sar, metal bir servis taba, bir yumurta rpma
*s JJ w

teli, zerindeki fiyat etiketi (3.97$) hl grnen, ypran


m bir waffle makinesi.
"Bak sen, kimleri gryorum!" Aaron az kulaklarn
da bana bakt. Bronz tenli, atletik aabeyim, her zaman
glmsemeye hazr yzyle karmzdadr. Aaron bazen
gerek olamayacak kadar iyi grnr.
Annem mutfaktan ban uzatt. "Zu," dedi bana gz
krparak. Bana hep byle seslenmitir. Suzy'yi Zu diye
ksaltr. in komik yam, Suzy de zaten Suzanne'in ksal
tlmdr. Birka yl nce, annemin bana en kestirmeden
Z demesi iin uratm ama tutmad. "Randevun iin on
be dakikaya evden kmamz gerek. Babanla orada bu
luacaz."
Annemin zerinde i giysileri vard, ev gsterirken
giydii pantolon ceket takm. Ayakkablarn karmt
geri, topuz yaplm kvrck salan da dalmt; kar
man orman salanm annemden mirasta.
Annem, Aaron'm kutusunun zerine bir salata maas
koydu.
"Anne," dedi Aaron. "Baka bir eye gerek yok."
"Dur bir saniye," dedi annem. "Sana bir kesme tahtas
vermek istiyorum." Mutfak zeminine melip at do
lab kartrmaya koyuldu.
"Rocco bekliyor, anne," dedi Aaron. Bana bakp gz
lerini devirdi. Ben de deli anlamnda, parmam kula
mn yannda dndrdm.
Aaron, "Hey," dedi, imdi yalnzca benimle konu
uyordu. Annemse mutfaktaki tencere tavay tangrdat
makla meguld. "Okul iyi mi?"
Omuzlarm silktim.
Bana yakndan bakt. "Suzy, ortaokul berbattr," dedi.
"Biliyorsun, deil mi?"
*o

$1

Baklarm yere edim.


"Hayr, ciddiyim Suzy. Ben yedinci snftayken tek
isteim bir an nce oradan kurtulmakt. stelik ben en
yakn arkadam bile kaybetmemi..." Hemencecik du
rup bam sallad. "Bil diye sylyorum. Hep byle git
meyecek."
Ben bir ey sylemeyince ekledi. "Sz veriyorum,
Suzy."
Bir anda boazma bir yumrunun oturduunu hisset
tim.
Annem elinde domuz biimli, ahap, atlak bir tahtay
la mutfaktan kverdi. "Buldum. Kesme tahtanz yoktur
sizin. Herkese doru drst bir kesme tahtas gerekir."
Tahtay kutunun stne koyunca Aaron gld.
"Hmm," dedi ve kalarm atarak domuz biimli tahta
ya bakt. "Ama gereken bu deildir herhalde..."
Annem, Aaron'n koluna nazike bir aplak att. "Yal
anana kibar davran."
"Tamam ama yal anam izin verirse sinemaya gide
bilir miyim?"
"Evet, elbette," dedi annem iini ekerek. "Sonra se
nin iin bir yn mutfak eyas ayracam."
Odama yrrken aabeyim koridordan seslendi. "Bir
dahakine grrz, Suzy!"
Masama oturup defterimi atm. Yeniden saymaya
baladm.
Bir... ki... ... Drt...
Camdan, Aaron'm Rocco'nun yannda gidii izledim.
Yirmi kii sokuldu.
Denizanalar her gnn her dakikasnn her saniye
sinde birilerini sokuyorlard.
37 m

Ayaa kalkan Rocco, Aaron'm elindeki kutuyu alp


arabaya tad.
Krk alt kii sokuldu.
Her gn, her hafta, her ay, her yl birilerini sokuyor
lard.
Rocco kutuyu arka koltua koydu.
Altm dokuz kii sokuldu.
Domuz biimli kesme tahtasm alp Aaron'a bak. Aa
ron da, annem ite dermi gibi omuzlarm silkti.
Doksan iki.
Ardndan arabaya binip kaplar kapattlar. n cam
dan Rocco'nun, Aaron'm salarm kartrdn grdm.
Glyormu gibi bir halleri vard. Birbirlerine doru ei
lip ptkten sonra Aaron arabay geri geri srerek ga
raj yolundan kt. Sonra da gittiler; sinemann, szck
leriyle her eyi mahvetmeyen insanlarn yaad trden
bir yaamn yolunu tuttular.
Onlar grmek, byle kolayca mutlu olunduunu gr
mek beni allak bullak ediyordu. Mutluluu hem anms
yor hem de ammsayamyor gibiydim.
Geri ou zaman mutluluu hak etmediimi biliyor
dum.
Bir daha hi etmeyecektim.

v-

f i . v r

A . W*

. " . .* Jfcv?,

Varsaym
Varsaym, aratrmanzn temelindeki soruya getirilen
geici bir aklama, bir zm nerisidir. Varsaym,
bilgiye dayal en iyi tahmininiz gibi dnn.
BAYAN TURTON

b ily iy e / jcttfC ili/


e t l iy i ttyliM H

A
-

aron ile Rocco gittikten sonra, defterimi ap


yazmaya koyuldum:
7 iMil^ar u/sam. \iar.

- Denizanalar ter $ l150 wl^on k.ii^i sokuyor.


- (^,o(i wl^ar 150 wl^cw\a blerseL
-

%,h> ec1er.

m l ter %,lp kicHeA brm c^enzana&

m t m

- O.tfl kii ci^e bir e^ yoktur elbette, ^an


a s M a de^ek &tecf^iM, ter % ila 47 kten
birini denizanas sokuyor.
- gerek kavafta benw t a n d ^ insanlarn
s a ls taka azla.
- 0 kaide denizanasnn soktuu en az bir
km fan^oruiM bu^Uk olaslkla.
- Hi, kiiM.se bana denizanas farandan
sokulduunu s^leiMed.
- 0 kaide, denizanas farandan sokulan
tamd^jiiM, bana bunu s^leiMeiMi olabilir.
- Ifoelk olanak bulamad iin bana
sylememitin
- feelk ldU^U -n bana syleyememitir
- Ifoelk denizanas sokmas yznden olmutur.

Kalemimi brakp uzun bir sre sessizce oturdum.


Aadan annemin bana seslendii duydum ama dn
mekle megul olduum iin yant veremedim.
Belki annem yanlyordu. Belki baz eyler, annemin
anlatmaya alt gibi durup dururken olmuyordu. Belki
baz eyler, herkesin kabullenmeye hazr grnd ka
dar rastgele gereklemiyordu aslnda.
Franny'yle arkadalmz ok kt bitmiti. Bilsey
dim, yaananlar iin zr dilerdim. Hi deilse veda
ederdim ama insanlar yeni bir balangla, kati bir biti
arasmdaki fark her zaman anlayamazlar. Artk i iten
gemiti, hibir eyi dzeltemezdim.
m 44

Ama belki hl bir eyler yapabilirdim. Belki


Franny'nin yksnde gerek bir kt adam bulundu
unu kamtlayabilirdim. Benden beter bir kt adam.
Kalemimi yeniden alp yazdm:

korkun, olaya, bir irukandj denizanas


sokmas yol amtr

Tam o srada odamm kaps aniden ald. Annem y


znde ok kzgn bir ifadeyle kapnn eiinde duruyordu.
"Zu/' dedi. Sesi tiz kyordu. Haydi."
Defterimi kapattm. Bylece, konuabileceim doktora
gitmek zere yola ktk. Oysa beni tanyanlarn, tek keli
me etmeyeceimi bilmesi gerekirdi.

m 45 c*

Arka plan
Arka plan, bilimsel incelemenizin balamn
oluturur. Bildiklerimiz nelerdir? Bilmediklerimiz
nelerdir? Neden nemlidir?
BAYAN TURTON

ana denizanalar hakknda pek ok ey anlatabilirim. ncelikle unu sylemek istiyorum: Denizana
lar dinozorlardan, bceklerden, aalardan, ieklerden,
otlardan, mantarlardan veya tohumlardan daha yaldr.
En az alt yz milyon yllk yaamlaryla, gzlerinle gr
dn veya kafanda canlandrdn tm canllardan ya
ldr herhalde.
Denizanalar sahneye ktndan beri, be kez tr
lerin soyu kitleler halinde tkendi. Byk lm diye
anlan bir vakada, yeryzndeki trlerin onda dokuzu
topluca ld. Dnsene. Sanki hayvanat bahesine gidi
yorsun da neredeyse btn hayvanlarn ortadan kaybol
duunu fark ediyorsun. Tm kafesler bo, yalmzca belki
m 51 e*

bir avu ku, bir-iki ufak kemirgen veya birka midye ile
salyangoz kalm. tekilerin hepsi puf diye kaybolmu,
kafesleri sonsuza dek boalm.
Trleri yeryznden silen, yalnzca kitlesel yok olu
lar da deildir. Bir zamanlar var olan hemen her tr, za
ten tmyle ortadan kalkmtr.
Ama u ite bak ki onca lm, onca yok olu arasnda
denizanalarnm bana bir ey gelmemitir.
Bugn bulunduumuz yerle, yani tavus kularnn,
zrafalarn, kral kelebeklerinin ve birbirini dolaplara t
kan insanlarn yaad a ile oumuzun yaamn ken
disi sayd dnemin balangc arasna bir kpr kurabilseydik, bu kpr denizanalar olurdu.
Denizanalar, eskiden var olan dnyay imdiki dnya
dan ayrr.
te hesap ortada: Denizanalar ortaya ktndan bu
yana geen zaman, seksen yllk tek bir kiinin mrne,
milyar kalp atma sktrlabilseydi, insan tr o ki
inin son on gnnde, yaklak son bir milyonuncu kalp
atnda sahneye girerdi. teki her eyi, doumu, bebek
lii, yrme am, ocukluu vs. denizanalar yaard.
Biz insanlar yalnzca g bela alnan, son birka nefese
tanklk ederdik.
Ayrca, sylenenler doruysa, eer u anda trlerin
kitleler halinde altnc kez soyu tkenmekteyse ve dn
yamz hayal bile edemeyeceimiz yollarla lmekteyse
o zaman belki bizim ve bildiimiz her eyin sonu gel
mektedir.
Bu da ok rktc bir dnce.
Ama asl bilinmesi gereken udur: Denizanalar o tr
lerin soyu tkenmeden nce de, yaamn kkenleri geli

irken de buradaydlar, u an da buradalar. Onca zaman


dr bir kalp gibi atarak okyanusu katediyorlar.
Denizanalar sa kalanlardr. Dierlerinin bana ge
lenlerden kurtulmu olanlardr.

53 s*

ardayz, mevsimlerden yaz. Annen o gece, her


zamankinden ge saate kadar oturmamza izin ve
riyor. Yedi yandakilerin oturmamas gereken bir
kadar, diyor sonra.
Akama bizim evde baladk. Plana gre sen bizde yatya
kalacaktn. Geceyi ilk kez evinden ayr geirecektin ama akam
yemeinden sonra sen fikrini deitirip alaynca annem anne
ni arad, annen de gelip bizi ald.
imdi ben sizde yatya kalyorum.
Dne dne kouyoruz. Hava kararnca tepemize karanlk
cisimler yor. Bunlar yarasa, eminim. Sana sylyorum,
ciyaklyorsun. Daha hzl kouyoruz.
m 55 c

Yarasalar hakknda bir eyler biliyorum. Yarasalarn ua


bilen tek memeli olduunu biliyorum, nk bir kitapta oku
mutum.
Artk iyi bir okuyucuyum. Bazen okuduum eyleri sana da
anlatyorum, daha ok ey anlatmam istiyorsun. Mesela sana
tavanlarn dilerinin durmadan uzadn sylediimde tav
anlar hakknda tm bildiklerimi anlatmam istemitin. Ben
de tavanlarn kusamadklarn, kendi kakalarn yediklerini,
bugne dek grlen en uzun tavan kulann yetmi dokuz
santimetreyi bulduunu sylemitim.
Annemler benim yaptma, birleik bir szckm gibi srek li-kon u m ak diyorlar ve dierlerine de sz hakk vermem
gerektiini sylyorlar. n san lara so ru lar sor, diyor annem
hep. Srekli k on u u rsan b u n a soh b et d en m ez. nsanlara
bir eyler sormay unutmamaya al.
Ama ben bir eyler anlatnca senin houna gidiyor. Sana
sorular sormam beklemiyorsun. Bana bir kere bile srekli ko
n u u y o rsu n demedin.
Kollarmz kanat gibi ap imenlerin zerine dnce ha
vay iimize ekip kahkahalar atyoruz, dnya ba dndrc
bir hzla dnyor.
Kpein Fluffernutter bizi izliyor. Bu kk, beyaz ty
yuma henz yavru. Biz koarken havlayarak kuyruu
nu sallyor. Kuyruu ksack, doduktan sonra kesmiler.
Fluffernuttern boynunda tasmas var, tasmann kay da
yerdeki bir ubua balanm. stese ubuu ekip peimizden
gelebilir ama yapmyor. yle olmad halde kapana ksldn
sanyor.
stelik biliyor musun, planladmz gibi bizim evde kala
madk belki ama umurumda deil, artk neredeyse ikinci snfa
gememize karn senin geceleri hl damla aktmayan bardak
kullanman da umurumda deil. Zaman zaman seni aklna bile
m S i e

getirmeyen baban zlediin iin alaman da umurumda deil.


N harflerini tersten yazman da, bazen ten szcn net diye
okuman da, bu yzden bu yl yaz okuluna kalman da umurum
da deil. Derste herkesin nnde bir ey okuman istendiin
de yanaklarn, boynun ve kulaklarn pembe pembe yansa da,
bazen parlak fikirler bulmakta zorlansan da umurumda deil.
kimizle ilgili bir sr planm var.
Okulun son gnnde Aubrey adl kzn, herkesin duyabile
cei bir sesle, "Franny Jackson gzel ya da zeki deil, " demesi
de umurumda deil.
Sylenenleri iitince yznn ne hal aldn grdm. Ya
naklarnn nasl kzardn, sanki gzyalarn tutabilirmisin
gibi baklarn yere evirdiini grdm ama tutamadn ve
alamaya baladn. Neredeyse tm teneffs boyunca aladn,
ardndan sana okul bahesinin aslnda eski Msr olduunu,
salncaklarla kaydrak arasndaki alanda Nil Nehri'nin bulun
duunu fsldadm. Oradan geerken yeterince hzl koarsak
timsahlardan kaabilirdik belki. Szlerim seni glmsetti, hl
akan burnuna karn glmsedin. ok gemeden de her za
manki gibi glerek komaya koyulduk.
teki kzlar umursamadm gibi, birinci snf karnemde,
retmenin ikimize de baka arkadalar edinmeyi salk vermesi
ve artk ne demek istediyse, evremi geniletirsem sosyal bece
rilerimin geliebileceini sylemesi de umurumda deil.
retmen anlamyor. Bu halimizle bizim her eyimiz tam,
baka bir eye gerek duymuyoruz ki. imdiki gibi: Ayaklar
mzn altnda imenler var, Fluffernutter'n ksack kuyruu
sallanyor, kendi eksenimizde dnyoruz, kahkahalar atyoruz,
tepemizde gkyz kararyor.

Im ccik

nnemle arabada oturuyorduk. First Street Okul


Binas'nm otoparkmdaydk. Kaytlara gesin
diye sylyorum, buras aslnda Garis Soka'nda
telik okul falan da deil. Bina bir sr ofisten oluuyor,
ofislerden biri de ocuk psikologu Dr. M. Legler'a ait.
n camdan baknca arabadan kmamz bekleyen ba
bam grdm.
"Zu," dedi annem. "Ltfen bizi daha fazla geciktirme."
Kollanm gsmde kavuturdum. Onun dnda hi
kprdamadm.
"Dinle, Zu. Buraya gelmemiz, seni suladmz anla
mna gelmiyor."
m 51

Kafadan atlak olduumu sanyorsunuz. Buraya da bu


yzden geldik.
Annem dncelerimi okumu gibi ekledi. "zgn
sn, biliyorum Zu ama dzeleceine de eminim ama ba
banla ben..."
ini ekip dardaki babama bakt. Bir dakika, der gibi
iaret parman kaldrd. Babam bayla onaylayp elini
sallad.
"Sana yardm etmek iin elimizden geleni yapmak
istiyoruz." Yeniden iini ekti. "Sana zaman tanmaktan
baka, aklmza bir tek bu geldi."
Ben hibir ey sylemeyince ekledi. "Gelmek isteme
diini biliyorum Zu ama yine de arabadan kman iste
yeceim."
Kalarm attm ama arabann kapsn da atm.
Babam, "Selam ufaklk," diye karlad beni. "Nasl
sn?" Sesi ylesine itendi ki duyan da bu park yerine
benim atlaklarm ve kusurlarm yznden gelmemiiz
sanrd. Sanki benim konumama durumumu konumak
iin annemi aramamt. Annem hep ile ilgili aramlar
gibi yapard ama arada srada yle eyler sylediini iitirdim: Bilmiyorum, Jim... Hayr, neden hi bilmiyorum... Ye
min ederim... Evet, deniyorum. Elbette, bunu ona da syledim.
Babam, yiyim baba, ok iyiyim, demiim gibi sarlp
beni hafife kucaklad.
Birlikte kapdan girip zerinde Dr. M. Legler'm ad
yazan 307 numaral daireye ktk.
Konuabileceim doktor, umduumdan farkl kt. n
celikle, Dr. M. Legler* kadnd. Ayrca vampir gibi, sim
siyah, dmdz salar vard. ICsa etei, ince ve uzun ba
caklarn gzler nne seriyordu. Dantelli, siyah orap
giymiti ki akas bana gre hi profesyonelce deildi.
* ngilizcede leg kelimesi bacak anlamma gelmektedir, -t

m lc cfc

Doktor Bacak, diye dndm. Kalarm atld.


Bizi, iinde kaln bir hal ile deri koltuklarn bulundu
u ofisine gtrp oturmamz iaret etti.
Ben yerime yerleirken koltuk gcrdad.
Doktor Bacak doruca bana bakt. "Annenle baban
beni aradlar Suzanne, nk senin iin endieleniyorlar."
Baklarm karp pencereye evirdim, oysa tula bir
duvarla evrili, panjurlar ekilmi baka bir pencere d
nda bir ey grememitim.
"Bana bugnlerde olduka suskunlatn anlattlar.
Doru mu?"
Gzlerimi pencereden ayrmadan kollarm kavu
turdum. Bunu biliyorsa sorusuna yant vereceimi nasl
dnrd ki? Dahas, yantn zaten bildii bir soruyu
neden soruyordu?
"Konumay, arkadan kaybettikten ksa bir sre
sonra kestiini sylediler, doru mu?"
Arkadam deildi, diye dndm. En azndan olay ya
and srada.
"Peki, bilmeni isterim ki," diye srdrd sanki yant
vermiim gibi, "herkes farkl biimlerde yas tutar. Sevdi
in birinin ardndan yas tutmann doru veya yanl bir
yolu yoktur."
Kadnm kitaplna baktm. Kitapl dolduran kitap
larn balklar yleydi: Farkndalk Mucizesi, Artk Kur
ban Olmayn, Depresyonu Adm Adm Yenmek, Yatak Islat
maya Son.
Doktor Bacak konuurken ben kitap balklarndaki
szckleri kafamda yeniden dzenledim.
Artk Son.
Adm Adm Depresyon.
Yatak Islatma Mucizesinin Kurbanlar.

m tl

Doktor Bacak, "Meg," diyerek anneme dnd.


"Suzanne'in konumay reddetmesi seni nasl etkiliyor?"
Annem bazen zntden alar, bazen mutluluktan,
bazense sevgi gzyalar dktn syler ama ben ara
daki fark her zaman anlayamam. Annemin gzlerinin
dolmasn izledim ve Bu sefer herhalde zntden alyor,
diye dndm.
"Suzy yle... mutsuz grnyor ki," dedi annem. Sesi
hi istemediim kadar alak ve ciddi kyordu.
Annemden, onu alatan bir konu hakknda konuma
sn istemek kabalkt. Akas, Doktor Bacak'm karakte
rinden pek hazzetmemitim.
Annem, yalnzca srece dahil olmak istediini anlat
may bitirince Doktor Bacak babama dnd.
"Sylesene Jim," dedi. "Suzanne'i ne sklkta gryor
sun?"
"Her hafta," dedi babam. "Cumartesi akamlan."
"Bu rutine sadk msnz?"
"Her zaman."
Doruydu. Babamla firesiz, her cumartesi akam 24.
otoyoldaki Fitness Gezegeni ve Fiyat Kinci Market ara
snda bulunan, Ming Saray adl in lokantasna gider
dik. Babam tamrken sz vermiti: Hafta boyunca ne
kadar gezmek zorunda kalrsa kalsm, cumartesi akam
saat altda orada olacakt. Her hafta.
"Sen de Meg'in grdn gryor musun?" diye
sordu Doktor Bacak. "Sence de Suzanne mutsuz mu?"
"Sence?" dedi babam ters ters. Kalarn atp derin bir
nefes ald. "zr dilerim. Demek istediim... mutsuz el
bette. Buraya bu yzden geldik."
Baklarn yere evirdi. Yeniden, bu kez alak sesle
konutu. "Eer hl birlikte yaasaydk, belki suskunlu
a (z

uyla baa kabilirdim," dedi. "Ama ona iyi geceler dileyemiyorum. Sabah okula hazrlanrken yarmda deilim.
devini yaparken de yannda deilim. Srekli yolculuk
ediyorum ve tm haftay, drt gzle hafta sonunu bek
leyerek geiriyorum. Oysa imdi benimle konumuyor
bile, ben de elimde hibir ey kalmam gibi hissediyo
rum. Sanki onu... kaybetmiim gibi."
Bazen, olaylar houma gitmediinde kafamda listeler
yapanm. O an anmsayabildiim kadaryla, internette
grdm en ilgin eylerin listesini yapmaya karar ver
dim hemen.
Bir keresinde, glerek birbirlerine tuhaf mimikler ya
pan iki sarn kzn resmini grmtm, olduka sevimli
ve sradan bir resme benziyordu ama kzlarn boyunlar
ayn bedene balyd.
Bir keresinde ameliyatla kafasma eytan boynuzu ta
klm, yz gz dvme iinde bir adam grmtm.
Resim zellikle houma gitmemiti.
Bir keresinde alktan lm bir kutup ays grm
tm. Yiyecek bulmak iin buz gerekiyordu ama buzlar
erimiti. Bir deri bir kemik kalan ay, yamru yumru be
yaz bir hal gibi imenlerin zerine yatm, bir penesini
selam verir gibi havaya kaldrmt.
Grdmden hi holanmamtm.
"Suzanne," diyordu Doktor Bacak. "Senden bana g
venmeye alman isteyeceim. Burada her eyi syleye
bilirsin. stediin her eyi. Seni yarglamam."
Onaylarcasna bam salladm nk durum bunu ge
rektiriyordu ama ondan sonra dinlemeyi braktm. Tm
istediim bilgisayarn bama dnp denizanalar hak
knda bulabildiim her eye bakmakt. Benimki gibi bir
varsaym snamak iin nereden balamak gerektiinden
m b3 e*

bile pek emin deildim ama boa harcayacak zamannm


olmadn biliyordum.
Doktor Bacak artk her ne sylyorsa u szlerle bitir
di: "Bu yzden de zaman zaman profesyonel bir yardma
gereksinim duyarz."
Bam kaldrp baktm. Neden sz ettiinden pek
emin deildim ama profesyonel szc nemli grn
yordu.
"Bildiiniz zere, profesyoneller davran kalplarm
tanmak zere eitilirler," diye srdrd. "yi kalplar
da tanrlar, insanlarn deitirmek isteyebilecekleri ka
lplar da. Profesyoneller, insanlara kendi balarma anla
makta zorlandklar eyleri zmelerinde yardm etmek
zere eitilirler."
Tam o anda aklma bir fikir geldi.
"Demek istediim," diye srdrd Doktor Bacak.
"On iki yandaki birinin her sorunu kendi bana zme
si beklenemez, yle deil mi?"
Yerden ge kadar haklyd. Gerekten de bana bir
profesyonel gerekiyordu. Konumama durumum iin de
il elbette, varsaymm kantlamama yardm etmesi iin.
Bir yerlerde denizanas konusunda uzmanlam, g
kalplarn, denizanas sokmalarm veya benim aklma
bile gelmeyen eyleri bilen insanlar vard kukusuz.
Denizanas bilimcisi, diye dndm. Bir denizanas bi
limcisi bulmam gerek.
Birka uzman bulacaktm. Onlardan biri de kantla
mam gereken eyi kamtlamama yardm edecekti: Bir de
nizanasnn Franny'yi soktuunu.
O srada iin iin hedefimi sorguladysam da, lgnlk
bu, atlaklarla, kusurlarla dolu bir plan, diye dndysem
de o dnceyi derhal kafamdan kardm.
m

e*

nk bir eyi gerekten dzeltme ans insann kar


sna ok az kar. Karmza byle bir frsat ktnda
da fazla dnemezsiniz. Ne kadar atlaka grnse de o
frsat yakalayp var gcnzle tutmanz gerekir.

Darda, otoparkta babam bana sarld. "Cumartesi g


rrz/' dedi. Ofisten bir bror almt. ocuklar ve Yas:
Kk Kalplere Byk Ykler. "Ayn saatte, aym yerde."
Ardndan kafamdan pt. Arabasna bindi, annemle
ben de annemin arabasna bindik ve hepimiz First Street
Okul Binas'ndan ayrldk.
imdilik.

15

et

c ih u ty t c if
tirzc kU t'

T / ' onumamaya Ming Saray'nda baladm. Yedin-

JL

smfa balayal henz birka gn olmutu, on


dan birka gn nce de Franny'nin cenazesi vard. O gece
lokantaya geldiimde babam darda durmu, telefonu
nu boynuyla omzu arasna kstrmt. "H h," diyordu.
Bir dakikaya geliyorum, der gibi bir parmam kaldrd.
Babamn ii bilgisayarlar ve niversitelerle ilgili kar
k bir eydi. Yolculuklar sistem kontrol denen bir eyle
ilgiliydi, bu konular da benim iimi skard.
"Evet, aynen yle diyorum," dedi telefona. "Evet. O
sunucuya eriimi kesilmi anlalan. Evet, tm kaynak
lar orada."
jM :

m 11 m

Bana glmsedi ve artk kiminle konuuyorsa, ah u


ocuklar, der gibi gzlerini devirdi.
Ben de glmseyerek, ya, bilmez miyim, der gibi gzle
rimi devirdim.
Kiminle konutuuna dair en ufak bir fikrim yoktu.
Babam sonunda telefonu kapatmca kolunu omzuma
atp bana abucak sarld. "Kusura bakma, ufaklk. Kriz
imdilik zld."
Babamn peinden lokantaya girdim. Birlikte her za
man oturduumuz, pembe vinil kaplama koltuklara
oturduk. Garson kz geldi. "Her zamankinden mi?" diye
sordu. Bir yl akn zamandr cumartesi akamlar yeme
i burada yediimizden garson siparilerimizi ezberle
miti: Wonton orbas (bana), acl ekili orba (babama),
ball tavuk ve yanna pilav (bana), domuz etli moo shu
(babama), Shirley Temple (bana), Rolling Rock (babama).
Ben bam sallaynca babam da sallad. Ardndan
bana dnd. "Ee, okulun ilk birka gn hakknda ne
dnyorsun?"
Artk on iki yama gelmi, ortaokul ikinci snfa bala
mtm. Yetikinler hakknda birka ey biliyordum. Bil
diim eylerden biri de uydu: Yetikinler herkes gibidir,
aslnda gerek dncenizi sylemenizi istemezler.
Bir keresinde, babam bana ne dndm sordu
unda ona Byk Pasifik p Girdab'ndan sz ettim.
Buras Pasifik Okyanusu'nun orta yerinde, frl frl d
nen bir plastik plne benzer. Babama, bazlarnn
dncesine gre Teksas'tan iki kat byk olan p
Girdab'nn, insanlarn okyanusa att plerle dolduu
nu ve plastiin mercanlar ldrdn, dalga yedike
kck paralara ayrldn anlattm. Ardndan yeti
kin kularn bu plastik paralarm yiyecek samp yavru

larna gtrdn ve ebeveynler yavrularn gerektii


gibi beslese bile yavrularn alktan ldn syledim.
Babam anlattklarm duyunca iini ekmiti. Samrm
p Girdab yerine beden eitimi dersinden sz etmemi
isterdi.
Babamn sorusu havada kald. Okuldaki ilk birka g
nm hakknda ne dnyordum?
Sanrm babamm istedii, herkes gibi havadan sudan
konumakt ama ben havadan sudan konumaktan anla
myorum. stelik buna neden havadan sudan konumak
dediklerini bile anlamyorum, sanki hava ve suyla snrl
kalyormu gibi.
Hepsinden ok, havadan sudan konumann, neden
konumamaktan daha kibar sayldm anlamyorum. Tp
k bir gsteriden sonra insanlarn alklamas gibi. Bir
gsteriden sonra, birinin el rpmadm iittiniz mi hi?
nsanlar gsterinin iyiliine veya ktlne bakmaks
zn her seferinde el rparlar. nsanlar Eugene Field ban
dosunun yllk konserinden sonra bile alklarlar ki bu da
durumu aklyor. yleyse el rpmamak hem daha kolay
hem de zamandan ve efordan tasarruf olmaz myd? n
k jne ayn anlama gelirdi, yani hibir ey ifade etmezdi.
Sonuta, konumamak aa be yukar havadan
sudan konumakla ayn eydir. Hibir ey ifade etmez.
Ayrca bahse girerim ki, arkadalklarn sonunu getiren
bir ey varsa o da sessizlikten ok, havadan sudan konu
mak denen eydir.
Bir sre sonra babam yemden denedi. "zellikle sev
diin biri var m? retmenlerden? Yeni ocuklardan?"
Bunun zerine dndm. ocuklarn ounu geen
yldan tanyordum: lanet Dylan Parker ve hep ortal ka
rtran pasakl Justin Maloney. Yeni kz Sarah Johnston

iyi birine benziyordu. Sanrm. Ayrca, yedinci snf fen


bilgisi retmeni Bayan Turton' sevdiimden de emin
dim. lk gn snftan ieri girdiimizde retmenimiz ka
fasnda bir Albert Einstein peruuyla, zamanm bizim h
zmza bal olarak farkl hzlarda ilerlediini anlatmaya
almt. Dnyamz, hatta gndelik sradan eyleri bile
harikulade eylermi gibi gstermesi houma gidiyordu.
Bir insan bedenindeki damarlarn uzunluunun 96,000
kilometreyi bulduunu, bunun da dnyay iki buuk kez
sarmaya yeteceini sylemiti nceden. Sonra karncala
rn gnde yalnzca sekiz dakika uyuduunu ama salyan
gozlarn yl boyunca uyuyabildiim anlatmt. Ay
rca, hepimizin bedenlerinde YVilliam Shakespeare'e ait
en az yirmi milyar atom bulunduunu da syledi. En az
yirmi milyar diye vurguladktan sonra sylediini kant
lamak iin bize karmak bir matematik ilemi gsterdi.
Szn ettii atomlar hissetmeye altm; iimde bir
yerlerde bana esin vererek bir anda, "Olmak ya da olma
mak," veya "Sen neden sensin?" diye haykrmam salaya
cak bir ey sezinlemeye uratm ama nafile. Ardndan
bir eyin ayrdna vardm; eer iimizde Shakespeare'in
atomlar varsa, herhalde gelmi gemi insanlarn en k
ts Adolf Hitler'in atomlar da vard byk olaslkla.
Oysa bunu dnmek bile istemezdim.
Bayan Turton'm dersi iin aratrma makalesi yazaca
mza ve bilimi ilgilendirdii srece istediimiz konuyu
seebileceimize seviniyordum. retmenimiz nceki
rencilerinin, katil balinalar, eker hastal, astronot
yiyecekleri, Kara lm, Velociraptor tr dinozorlar, g
ne frtnalar ve biyolojik terr konularnda altklarn
anlatt. Dediine gre asl ama nasl aratrma yaplaca
n, merak ettiimiz herhangi bir ey konusunda bilgi
/ ) 6

mizi nasl arttracamz renmekti. "te bilim budur/'


diyordu. "Bakalarnn dnya hakknda kefettiklerini
renmek, ardndan bugne kadar kimsenin yantlama
d bir soruyla karlanca gereken yant nasl bulaca
mz zmektir."
Babama bunlar anlatabilirdim ama anlatmadm. Ko
numak yerine evremdeki sesleri dinledim: iecek ma
kinesinden gelen buz grlts, yazar kasann nlama
s, insan mrltlar ve arada srada yan masalarda kopan
kahkahalar. Sesler houma gidiyordu. Her zamanki aptal
szcklerin hepsinden iyiydiler.
Hibir anlama gelmeyen o aptal szckler.
Gereinden fazla yer kaplayan o aptal szckler.
Bazen arkadalklarn sonunu getiren o aptal szck
ler.
"Ne yani, bu gece benimle konumayacak msn?" di
yerek gld babam aka yapar gibi.
te o zaman dndm: Bir daha havadan sudan konumasam ne kar ? yi bir fikre benziyordu. Ya nemli bir ey
syle ya da hi konuma.
Babam suratn ast. "Tamam, Suzy," dedi. Sesi bkkn
kyordu. "Konumak istediin zaman haber verirsin."
Oysa ben kararm oktan vermitim: O gece, belki de
bir daha hi konumayacaktm.
O gnden bugne geen drt hafta boyunca konu
madm.

T~\
I
1 oktor Bacak'tan dndmz akam aratr1 S mama baladm. Birka denizanas uzmam
buldum gerekten de: Rhode Island'da, denizanalarmm
sudaki hareketleri zerine alan bir adam; Seattle ya
knlarndaki, denizanas nfusu zerine alan, nineye
benzer bir kadn; denizanalarnn geliimi zerine al
an, Washington DCli bir adam. Birbiri ardma aratr
maclarn stne tklayarak e-postas veya iletiim bilgi
si bulunmayanlar veya farmakognozi, metanolik ve eozin
gibi anlamadm szcklerle dolu makaleler yazanlar
birer birer eledim. Nine tipli aratrmac, annemin yal
bir versiyonuna benziyordu. Bense annemin yal halini
dnmek istemiyordum.
m

Derken ilgimi ekecek birini buldum.


Defterimi karp yazmaya baladm:

OLASI

*1

Pnu^al wteft^._\ftpo^a
(gzlkl. \ie hmral. BiIiim. rrsamjamr, efenize
tfemllderre uzalfar KuiMar\cfal aralar ^ollatfldar bir laboratuarda alyor

OK^ariusur

eri Karanlk. Ksknda, daKa noe K t^rkeiMi


bir denizanas Ke^efiMi Denizanasnn buzulup
genileebilen ar biimli e d e s in in iince, Ki^t
fenerleri andran Kmz bir Ltsm \Jam. Adm
K^t fenerli denizanas Lo^md Edebi yaklam

Kouca ltt.
(^rdU^U efler KaKknda KaKu iirleri azor
for tanesi le:

Sabun kopalX

t+ep bir bara


EK, bu totemce edebi saptmaz

s 74 o*

-ft\iftAfcj|q.r:
H"o bir ^ zu \iar fc a i la r nuiMUat -f\cwasz cte^l.

[fim efler ke^ect^or, $m& L c^n^acfa u


t^iime <teL Le^lemlercfem faz la s b u lu n c u
mu biliyor.

P&zftVanfftjlftr:
oL uzakta
^rumUe ^re IruLamcfj ie^a l/erl/am^i bir zeklr 1/aLbmcta ^aziMi^or.
fcemefem iirlerimi ok.uiMaw istenebilir.

SomUC-:
iirle ilgili mectemlercfem tr rec<c(ec(iliMifir

s 75 c*

09

ayan Turton, her fen bilgisi dersinden nce mut


laka birka dakika ayrp bize dnya hakknda il
gimizi ekeceini dnd bir ey anlatrd. Bylelikle
bilimsel raporlarmz iin bir fikir edinebilirmiiz.
Ya da, derdi az kulaklarnda, sadece fikir edinebi
lirmiiz.
Akvaryum gezimizden sonraki gn Bayan Turton'm
dersine girince tahtada bir yaz grdk: Toz zerreleri g
ne nda asl kalr.
Biz yerlerimize geerken Bayan Turton, "Oturun,
oturun," dedi. "ncelikle, eer bilimsel raporunuz iin
henz bir konu semediyseniz, ltfen ama ltfen, dersten

m i m

sonra gelip benimle konuun. Artk aratrmaya bala


malsnz."
Ellerini en ndeki sralardan birinin zerine koydu.
"Tekrar edeyim." Doruca bana baknca anladm ki s
nfta konu sememi tek kii bendim herhalde.
"Aratrmanza balamann zaman geldi."
Ben de gzlerimi krpmadan doruca ona baktm. So
nunda ararma projemin konusuna karar vermitim.
"Sorusu olan var m?"
Kimse el kaldrmad.
"Tamam yleyse. Derse balamadan nce, birka da
kikalna zamanda yolculuk yapmak istiyorum. 1968
Noel'i. ounuzun anne babas bile henz domamtr.
nternet yoktur, e-posta yoktur, mesajlamak diye bir ey
yoktur, video oyunlar ya da cep telefonlar yoktur ama
uzay gemileri vardr ve o kadar yenidirler ki herkes onla
r bilimkurgu malzemesi gibi grr."
Duraklad. Tm smf sessizce oturuyordu.
"Noel'den birka gn nce, Apollo 8 uzay arac yer
yznden ayrlr. Ardndan, Noel arifesinde astronotlar
uzaydan dnyaya bu resmi gnderirler."
Uzaktan kumandann bir dmesine basnca n
mzdeki ekranda bir fotoraf belirdi. Resmi daha nce
grmtm: Dnya, ayn ufku zerinde ykseliyor. Ge
zegenimiz kocaman, trblansl, mavi bir bilyeye benzi
yordu. Daha dorusu karanlkla evrelenmi, yarm bir
bilye gibiydi.
"Biliyorum, sizler bu resimle bydnz," dedi.
"Ama bunu ilk kez grmenin nasl bir his uyandrdn
dnmeye almanz istiyorum. Dnyamz tm renk
leriyle dardan gren, gelmi gemi ilk insanlar oldu
unuzu dnn."
o 1$ m

Ekrandaki resme baktm. Dnya capcanl, hayat dolu


grnyordu. Ay dnyann karsnda ssz ve griydi.
Bayan Turton kumandaya yeniden basnca resim kay
boldu. Yerini uzay gsteren baka bir resim ald. Resim
byk lde karanlkt. Yalnzca kardan vuran, ak
kahverengimsi bir-iki gne n vard.
"imdi," dedi. "Baka bir adan bakyoruz."
O nlardan birinin ortasndaki, minicik, belli belir
siz bir noktay iaret etti. Bir grup ocuk, grebilmek iin
gzlerini ksarak ne eilmek zorunda kald.
"te, tam uradaki biziz," dedi. "Buras dnya."
Justin Maloney yle ok ne eildi ki srasnn zerin
deki kitaplaryla dosyalarm yere devirdi. izgili kd
yere yapt.
"Bu fotoraf," dedi Bayan Turton, "daha yakm bir
tarihte, yaklak be milyar kilometre uzaktan ekildi."
Parman noktamn zerinden kaldrmadan devam etti.
"te dostlarm, sizin eviniz buras. te yaadnz yer,
ite gne sistemi iindeki yeriniz. Byk olaslkla tm
yaammz, grp grebileceiniz herkesin yaam bu
tek noktada, Cari Saan adndaki nl kozmoloun de
yimiyle, 'gne nda asl kalm bu toz zerresi'nde
geliecek."
Bayan Turton'm sylediklerini dndm. Ben yedi
milyar insandan yalnzca biriydim, insanlar da on mil
yon trden yalnzca biriydi. O on milyonsa, yeryznde
varlk gstermi tm trlerin yalnzca kk bir ksmy
d ve hepimiz naslsa ekrandaki o kahverengi toz taneci
ine smtk. evremizdeyse boluk vard. Drt bir
yanmz cansz, ssz bir boluk saryordu.
te o zaman biraz telaa kapldm ve midem bulan
maya balad.
79 w

1968'deki grnty daha ok sevmitim. 1968'deki


grntde biz nemliydik. Keke daha uzaklara gitme
seydik de kendimize gne sisteminin d kenarmdan
bakmaya almasaydk, Keke kendimizi, bylesine b
yk bir bolukla evrili, zar zor grnen bir toz tanecii
olarak grmeseydik.
"Dnmeye deer," dedi Bayan Turton. Ekram ka
patt. "imdi dersimize dnelim. Sevgili yedinci smf
rencilerim, bugn ilk kez laboratuvarda alacaksnz.
Laboratuvar bir adan biraz uzaya benzer. Laboratuvar
insanlarm kife dnt yerdir. Bilim insanlarnn
bilginin snrlarn zorlad yerdir. Siz de kendi yolcu
luunuza, vadimizdeki gln suyunu inceleyerek bala
yacaksnz."
Laboratuvarlar hakknda bir eyler biliyordum. Bu yl
hcrelerle yaam formlarm inceleyeceimizi, hatta smestire kadar bir solucam paralarna ayracamz da
biliyordum.
"lk iiniz," dedi Bayan Turton, "kendinize bir labora
tuvar ei semek. Seiminizi dnerek yapm, nk yl
boyunca birlikte alacaksnz. kili gruplar oluturun
ltfen."
Dylan, Kevin O'Connor adndaki bir ocuun koluna
yapt. O da yakkll kadar kaba tavrlaryla n yap
mt. Bir anlnda, yeni kz Sarah Johnston bana yaklayormu gibi geldi. Hatta doruca bana bakt ve yemin
ederim, glmsediini grr gibi oldum, o yzden de
biraz umutlandm ama sonra Aubrey onu tutup koluna
girdi. Snf arkadalarm birbirleriyle eleirken ben ora
da aptal gibi durdum, sonunda da kimseyle elememi
tek bir kii kald.
O da Justin Maloney'ydi.
s 50

imi ektim. Justin'in iyi yapabildii bir ey varsa


o da ortal kartrmakt. Bir keresinde, bir sr tere
ya alm, gmleini kaldrp tm gbeine srm
t. Ardndan koridorda koup kollarm iki yana aarak
kendini yere atm, sonra da karn st yere aklmt.
Koridorda kaymay umuyordu ama karn derisinin so
yulduuyla kalm, gnn geri kalann gbei yanma
sn diye gmleini teninden uzak tutarak geirmiti.
Bayan Turton laboratuvarda gl suyu ile musluk su
yunu gzlemleyeceimizi ve ikisinin de PH deerlerini
leceimizi anlatrken Justinle birbirimize baktk. Boy
nuna bir kronometre takmt, salar da neredeyse t
myle kaznmt.
"Hey Suzy," dedi. "Sanrm ikimiz eiz."
Ben karlk vermeyince baklarn ne edi. "ey,"
dedi. "Gl suyunu ben alrm, sana uyarsa."
Omuzlarm silktim.
Justin, her yere damlata damlata bir kavanoza kepey
le gl suyu doldurdu. Ben de baka bir kavanoza musluk
suyu doldurdum; ardndan birlikte odann arka kesine
gittik.
Biz oturunca Justin'in boynundaki kronometre tme
ye balad. Justin kapatma dmesine basp kotunun ce
binden ak turuncu bir tablet kard. zerindeki ip par
acklarn fleyip tableti dilinin zerine koydu, sonra da
su falan imeden yutuverdi.
Ardmdan bana dnp omuzlann silkti. "ampiyon
larn kahvalts ya da ampiyonlann le yemei, her
neyse ite."
Ben bir ey sylemeyince aklama yapt. "DEHB,"
dedi. "Eer bunlar almazsam kafay syryorum."
* Dikkat Eksiklii Hiperaktivite Bozukluu, -r

Derste ila almas doru muydu, bilemiyordum ama


Justin pek kurallara uyan biri saylmazd.
Omuzlarm silkip iime dndm. Suya PH ler ban
d daldrp gzlemlerimizi kda yazmamzdan birka
dakika sonra Justin ban kaldrd.
"Baksana, Suzy," dedi. "Byk olaslkla laboratuvar
ei olarak ilk seimin ben deildim, biliyorum."
Byk olaslkla m?
"Ama bu ii elime yzme bulatrmayacam, ta
mam m?"
Yznde alaya bir ifade bulmaya altm ama iten
gzkyordu. "Bu yeni ilala iyiyim. Bir hayli dzeldim.
Sk alacam, sz veriyorum."
Ben karlk vermeyince iine dnd ve dudaklarn
kprdata kprdata yazmaya koyuldu.

O gn snftan karken Bayan Turton beni durdurdu.


"Suzanne?"
Durdum.
"Rapor konusu buldun mu?"
Evet anlamnda bam salladm.
"Gerekten mi?" arma benziyordu.
Yeniden, bu kez doruca yzne bakarak bam sal
ladm.
"Harika, Suzanne. Nedir peki?"
Hi konumasamz da an gelir, baz eyleri yksek ses
le sylemek zorunda kalrsnz. te o anlardan biri gelip
atmt. Byle durumlarda en iyisi mmkn mertebe az
konumak, hatta yakanz kurtarmamza yetecekse tek bir
szckle idare etmekti.
m Si a

"Denizanalar," diye mrldandm.


Beni duyamyormu gibi ne eildi. "Pardon?"
Kalarm atp yksek sesle yineledim: "Denizanala
r." Sesimin kzgn ktn biliyordum, o yzden ken
dimi kt hissettim ama bir kere konumamaya karar
verdiinizde, sylediinizi yinelemek yle dursun, her
hangi bir ey sylemek bile sizi zorlar.
Ses tonumdan rahatszlk duymam olacak ki kad
nn yz aydnland. "Harikulade bir konu. Herhangi bir
tr hakkmda renilebilecek ok ey vardr: hayvanlarn
doal yaam alan, eitleri, yeme ve avlanma alkanlk
lar, ihsanlarla ilikileri. Kaynak bulmakta zorluk yaar
san haberim olsun."
Bam sallayp kapya doru yrmeye koyuldum.
"Suzanne?" diyerek beni durdurdu.
Yzne baktm.
"Raporlarn szl olarak sunulacam biliyorsun, de
il mi?"
Bekledim.
"Demek istediim, raporunu snfn nnde sunmak
zorunda kalacaksn. stersen kttan okuyabilirsin, ka
fandan anlatmak zorunda deilsin. Eer gerek duyarsan
pratik yapmana da yardm ederim ama topluluk nnde
konumak, alacan notun nemli bir paras." Israrl ba
klarla yzme bakt. "Anlyor musun?"
Bam salladm. Yedinci snf fen bilgisi dersinden
gemek istiyorsam konumak zorunda kalacaktm.

v e r ilir ?

_ ya kifleri alacaktk ama elimizde sa fralar,


senin odanda dans ediyoruz.
Artk drdnc snfa getiimizden snavlarmz var ve bir
sonraki snavmz iin dnya haritasnn ekillenmesine yar
dm etmi on be kiinin adn ezberlememiz gerekiyor. Sen ad
lar anmsamakta zorlandn iin ben yardm dokunabilecek
birka taktik dnmeye baladm.
Deniz yoluyla dnyann evresini dolandn anmsamak
iin Ma-ello dediimiz Macellann, ello alarak dnyann
evresinde dndn dndk. Bugnk Amerika Birleik
Devletleri'nin gneyini kefeden ilk Avrupal Hernando de
Soto'ya Hernando de Soda dedik: Gney taraflar ylesine scak
t ki adamn soda imesi gerekmiti. Grnlanddaki ilk Avrupa

yerleimini kuran Viking Kzl Erik'i anmsamak iin adamn


renk kr olduunu dndk: Kara parasna kendi adn ver
mek istemi ama kafas kart iin krmz yerine yeil demiti.'
Avusturalya'ya yelken aan Kaptan James Cook'u" anmsamak
iinse tek yapmamz gereken onu yalnzca koala ve kangurulara
hizmet veren bir restorann as olarak dnmekti.
Kaptandan sonra ara vermeyi kararlatrdk. imdi zp zp
zplayarak sahnedeki Rock yldzlar gibi ark sylyoruz. S
rayla yatan zerinde dans ediyor, ardndan yere atlyoruz.
Ben bir prenses gibi burnumu havaya kaldrm, el sallyo
rum.
Sen bana, "Aubrey'ye benzedin," deyince yzm buru
turuyorum.
Aubrey dn okul bahesinde, kendini drdnc snfn en
popler kz ilan etti, syledii doruydu belki ama olmama
lyd. Ne yazk ki i poplerlie gelince gzelliiniz, insanlarn
sizden holanp holanmamasndan daha nemliydi.
imdi Aubrey'yi taklit ederek elimi sallamay srdryo
rum. "Ben dnyann en popler kzym ," diyorum.
"Of," diyorsun sen. "Bir gn ben de byle olursam beni
vur."
Elimi sallamay brakp sana bakyorum. "Seni asla vur
mam. "
"Bir ey yap ite, tamam m?"
"yi de sen asla Aubrey gibi olmazsn ki. "
"Evet ama ne olur ne olmaz diye sylyorum. Bana bir ia
ret ver. Gizli bir mesaj gibi."
"Nasl bir mesaj?" Elimde devasa bir tabela tuttuumu ha
yal ediyorum, zerinde yle yazyor: BYLE YAPMA.
"Mesaj ite, ne bileyim. Olay byt, gerekten dikkatimi
ekecek bir ey yap."
* Grnland'n ngilizcesi, yeil yer anlamna gelen Greenland'dir. -n
** (ng.) A, -n

*9 &(> m

Omuzlarm silkiyorum. "Tamam."


"Ciddiye al, olay falan kar."
Bir sre sylediklerini dnyorum. Ne demek istediin
den tam emin deilim ama yalnzca ikimizin anlayaca bir if
re, bir gizli mesaj fikri houma gidiyor. Uzatmadan, "Tamam,
anlatk," diyorum.
ark bitince sen sa frasndan mikrofonuna, "Sizlere...
Harika... Bayan Kvrck' takdim ediyorum..."
Burnumu buruturuyorum. "Bayan Kvrck m?"
"Evet," diyorsun. "Salarn yznden. " Sen balat tuuna
basnca eskiden annemin bana ald, benim de ok sevdiim
bir ark alyor. ark on milyon ate bceiyle sarmalanm
bir halde uyanmakla ilgili. Hayal etmesi houma gidiyor: Ka
famn evresinde yanp snen on milyon ate bcei... Uzak
yldzlar bir merhaba demek iin dnyaya inmiler sanki.
"Bu arkya baylyorum!" diyorum.
"Biliyorum, sersem," diye yantlyorsun.
Yataa atlayp tavana doru bara ara arkm sylyo
rum: "Dnyann yava dndne bir inandrsam kendimi..."
Ardndan sen de bir srayta yataa kyorsun. "Bayanlar,
baylar! ilek Kza ho geldin diyelim..." diyorum.
ilek Kz m?"
"Evet, ilek sars salarn yznden."
"Ah, bayldm!"
Ardndan sen de o sa frasna ark sylyorsun: "nk
hibir ey grnd gibi deildir..."
Kollarndan biri yana alm, enen de yukar kalkk. Gz
lerin neredeyse kapal, dudaklarnda da bir glmseme var.
yle mutlu grnyorsun ki.
O srada sana, "Annem Laura Lane'deki o byk evi satnca
bizi Gasho Evinegtrecekmi," diyorum. Gasho Evi, eflerin
yemei masanzn nnde piirdikleri bir lokantadr.
m 57 >

"ok iyi," diyorsun. Hl mziin ritmiyle salnyorsun.


Biri kapy tklatyor, biz yataktan atlayana kadar annen ba
n ieri uzatyor.
"Kzlar," diyor. Sesi ciddi ama yznde glmemeye alr
m gibi bir ifade var. "Sizin devinizi yapmanz gerekmiyor
muydu?"
"Ara verdik," diye yantlyorsun. Sen sa frasna eilmi,
bir tr Rock yldz pozisyonunda donup kalmsn.
"Peki," diyor annen. imdi gerekten glmsyor. "Belki
aranza bir ara vermenin zaman gelmitir."
"Tamam," diyorsun.
"Tamam," diyorum.
Annen bize gz krpp kapy kapatyor.
Mzii kapatnca yeniden Franny ve Suzy oluyoruz. Artk
Rock yldz deil, yalnzca sradan ocuklarz. Yeniden kitap
larmz alp Ma-ellolarmza, de Sodalarmza ve Kaptan
James Cook ile kangurulara zel lokantasna geri dnyoruz.

m M c m /U t
v tu ? m m # J

rk yl dnsem, bu kadar ok kiinin yaam denizanalarn dnerek geirdiini tahmin


edemezdim. stelik yalnzca biyologlar da deil. Denizanalarnn motor iti gcn aratran NASA mhen
disleri vard. Konserlere veya baka etkinliklere devasa
denizanas kuklalar getirerek, gece gnn deniz gibi
grnmesini salayan sanatlar vard. Denizanas ana
tomisini, ekolojisini, evrimini inceleyen aratrmaclar
vard. Bazlarn not alyor, nemli bilgileri yazyordum,
sonra da bu ktlar katlayp fen bilgisi defterimin arka
sna koyuyordum.
Bir laboratuvar almamzdan nce notlarm kart
rrken Justin omzumun zerinden bakt. "Nedir o?"
59

Hemen notlarm defterimin iine tktrp kapan


serte kapattm.
"Ay," dedi Justin. rkm gibiydi. "zr dilerim,
burnumu sokmak istemedim. Yalnzca..." Ardndan gl
meye balad. "Ne bileyim, FBI notlarna falan benziyor
lard. Sen gizli ajan falan msn yoksa?"
Ters ters baktm.
"Ajan Swanson," dedi selam durarak. "Greve hazr
dr..."
Ne karlk verecektim ki?
Ona bir ey sylemek isteseydim bile henz aradm
mkemmel aratrmacy bulamamtm.
stediim tek ey, denizanas sokmalar konusunda
bir eyler bilen birini bulmakt.
Ol-ftSl UT-M-ftn *2
PiftAft /kjarf. zuw Mesabe (AUzUUsfl
IdH i0a/<ta ama melike uzabta, ^ain/cfcu/ ilgisi

ok. atfa bir boLs aiMp^oAUAUA gzne ^umru^u geirse burnu bile La.amacia, olai0 ^em terL
ecjebleceLm ^b bir Kal i \lar.
Ksa sal ,oL ama ok La&l
Drt Lez buba'cjaA ^lorcja^a ^Uzme^e al
m ama Ker se^emcte cHzanalar tara{j,c(a/
soLulcfU^U iia cjurmaL zoruma Lalm, ktemette,
i0UzUaUa taAiAma^aoaL Lacfar imi \ie Labarm Kalai ^sterem. ^oto^ra^lar \iar

19 10 8%

iacti

beinci

haraypler'cfe

Lez cfeneaeye

tymfa

hazrlanyor

ym saat haclar yUzereL

antrenman yapyor.

-Avantalar:
- Denizanas sohaas Lonusuncta birinci elclen
cfeneyiM. sahibi
- Zorlu birine benziyor
- (^an, ^erehfen zorlu
- feylesne zorlu birinin bana yarcfw e|wes
iyi olabilir.

- ^Uncle ym saat nut fou i onunla


Lonuaay zorlatrabilir.
- DeweL L yzkten sonra cf^er her ey iin
yalnzca ctrt saati Lalyor foana yarcftM.
ecteceL zaman bulabilecei pheli
- Denizanas sokmasnn nasl bir his olctu^unu
^erehten bltaeL istiyor

im.u^Uim?

- yle zorlu birine benziyor L insanlara Lar


iyi

wd,\r ctye aeraL ectyoruiM

m tf m

SonUC:
- mdlb rectcHedlilcti, Uabu abas badndan
biraz borbtum ama tabipteyim ilgin bin

Ol-ftSl K7M-M 3
-ftniftel (^anaftikam. H-g.u?ftii'de. foiyobimyac.
genliinde, bir butu denizanas tarafndan sobulmu. butu denizanalar irubandj'nm abrabalardr.
badn bendinden gemeden ce. ^U bela Lt^^a
dnmeyi baam . -ftbas, yaad iin ansl.
0 gnden sonra lb denizanas sobmas feda\)sn
gelitirmi. mdlb ana b\yad'a yardm edereb
altm drt yandab yzcnn peniden deni
zanas engeline tablmadan, buba'dan .glorda'ya
yzmesini sac^layacab bir yol bulmaya alyor
(jzun \)e duz, sarmtrab salar \)ar. Dal/a do
rusu leb sarsna yabn.

butu denizanalar Irubandjlere ob benzer

- Denizanas sokmalar kyaLLmc^a l/er eyi

biliyor
- SoLm alara Lar Lenct tecfavsm oluturmu.
- ileri yoluna koymadan, V)ir efleri
ctuzelfmekfen anlyor.
- C^zel bir kattn. zn, tfuz sar salar ve
parlak gzleri \iar.
- H afta VosrazcL ranny'y m anmsatyor,
ne?
- foelk efe bu bir iarettir.

Dezavantajlar:
- ???

SonUC:
- foelk ete arattm Liictir? lforaz <taka aratr.

Angel'm resmine bakmadan duramyordum. Uzun,


dmdz sar salar Franny'ninkilere benziyordu nere
deyse. Bana yardm edecek kiinin bilmesi gereken her
eyi de biliyordu.
Gerekten de mkemmeldi. Neredeyse onu seecek
tim. Yemin ederim seecektim.

m S

Ama derken internette bir videosunu buldum. al


malaryla ilgili bir haber programndan alnmt. Vide
oda, onu sokan trden bir kutu denizanasnn zehrini
bir fareye enjekte ettii grlyordu. Fareyi Iaboratuvarmdaki bir masann zerine srtst yatrp bantlad ve
krkn tra ettikten sonra nndeki bir monitrden
farenin adm adm lme yaklamasn izledi. Gzn
bile krpmadan.
Birine ac ektirmenin, sonra da karsma geip izle
menin nasl bir his olduunu biliyordum. Ben de yap
mtm.
O yzden Angel Yanagihara'nn bu ii geerli bir ne
denle yapmas, hatta son dakikada araya girerek tedavi
sini uygulamas nemli deildi. Bu kadndan mmkn
mertebe uzak kalmak istiyordum.
Meer kadm aslnda bana Franny'yi deil, kendimi
anmsatyormu.
Derken Jamie'yi grdm ve grr grmez anladm.
Aradm oydu.

i n tM Itii1 y y

abah okul servisinde oturuyorum. Aklma beinci snfta


okuduumuz bir kitap geliyor. ok ien yal bir kadn
la arkadalk kuran bir kz ile spermarketlerden birinin adn
tayan bir kpek hakknda kitap. Yal kadn, yapt hatalar
anmsatsnlar diye bo ieleri bir aaca asyor. ieler ayazda
birbirine arpnca an gibi ses karyorlar, kitabn en sevdiim
yan da bu ite: O sallanan ielerin, tm o kt anlarn bir
birlerine arpnca mzie dntn dnmek.
Gryorsun ya, artk benim de kt bir anm var, henz
sana anlatmadm bir anm: Annemle babam boanacaklarn
sylediler.
Elmer Suds Pub'da akam yemeindeydik, hani kvrck pata
tes kzartmas yapan yer. Mekndaki masalar o kadar yksektir

ki bar sandalyesine oturman gerekir. Annem, babamn yeni bir


daire bulmasna yardm ettiini syledi. Emlak danmanl
yapmann faydalarndan biri ite." Ardndan gltler, bunu
da akas tuhaf buldum.
Ben de o boanm aile ocuklarndan biri olacam.
Aaron'n evden ayrlp niversiteye gitmesi, bizsiz trl
trl maceralar yaamas yeterince kt zaten. Geride brakt
boluk, ailemizin geri kalann da ortadan ikiye blm gibi
sanki.
Sana anlatmak iin yanp tutuuyorum. Bugne dek vere
ceim en byk haber bu.
Ama ne zaman anlatmaya alsam iki laf bir araya getir
meyi baaramyorum.
Sen otobse binip yanma geliyorsun. Her zamanki yeri
mizde oturuyoruz. imdi konuabiliriz. imdi tam zaman,
diye geiriyorum iimden.
Ama otururken gzlerin fldr fldr, anlatmak istediin bir
ey var belli ki. Merhaba bile demiyorsun. Onun yerine fslda
yarak, "Kimden holanyorsun ? diye soruyorsun.
Ne syleyeceimi aryorum. Eer bundan konumak iste
sem bile sorunun tek bir yant yok ki. Flujfernutter'dan holan
rm. Senden holanrm. Aaron'dan holanrm. Boanacaklar
iin ne kadar kzsam da annemle babamdan holanrm. Pence
remin nndeki aac gagalayan aakakandan holanrm. Ay,
incecik bir hilal halini alp kapal bir gz resmine benzediinde,
gkyznn gz krpyormu gibi grnmesinden holanrm.
"Ne?
"Olanlar diyorum. Kimden holanyorsun?"
Burnumu buruturuyorum. "Kimseden." Normalde kzlar
kimden holandklarn sylemek istemediklerinde byle derler,
biliyorum ama ben doruyu sylyorum. Kimseden o anlamda
holanmyorum.

Sen suratn asnca, annemle babam hakknda seninle ko


numa ansmn elimden kaytp gittiini hissediyorum.
"Ama birinden holanmak zorundasn," diyorsun. "Yakn
da ortaokula gideceiz."
Szckleri kafamda evirip eviriyorum. Zorunda mym?
Yapmak zorunda olduum eyler var, biliyorum. Yemek ye
mek zorundaym. Su imek zorundaym. Nefes almak zorunda
ym ama bunlarn tesinde, yeryznde gerek anlamda yap
mak zorunda olduum hemen hibir ey yok. Hatta annemin
yapmam gerektiini syledii eyleri yapmak, sz gelimi masa
y temizlemek veya artk bydme gre daha sk ykanmak
zorunda bile deilim.
Ancak dncelerimi szcklere dkmyorum. nk d
kersem biliyorum ki sen gzlerini devireceksin. Son zamanlar
da byle bir alkanlk edindin ve akas bundan zerre kadar
haz etmiyorum.
Otobsn arka tarafnda bir grup olann gldn du
yuyorum. Bir sr olan bir araya gelince hep byle glerler.
Ben de soruyorum. "Peki, sen kimden holanyorsun?"
Sulama yapyormuum gibi kyor sorum.
Dylan'dan holanyorum," diyorsun kzararak.
aknlktan neredeyse kk dilimi yutacam.
"Dylan m?" diye fsldyorum. "Dylan Parker m!?"
Sen artk iyiden iyiye kzaryorsun. "Evet. Dylan Parker."
"aka yapyorum de." Sylediim eyin pek kibar kama
dnn farkndaym ama byle bir konuda kibar davranmam
gerektiini sanmyorum. Dylan Parker hakknda kimse kibar
konumak zorunda deildir, nk Dylan Parker'n kendisi
kibar biri deildir.
zr dilercesine omuzlarn silkiyorsun. "Bence irin o
cuk. "

te o zaman anlyorum: Her ey deimek zere. Her ey


karman orman olmak zere.
Her sabah savatm, karmakark salarm dnyo
rum. Yaamm boyunca, dolak salarm fralayp amak iin
saatler harcadm ama salarm ne kadar zenle tutamlara ayr
maya alsam da hemen dolaveriyorlar. Almas olanaksz
bir hale gelinceye kadar birbirlerine giriyorlar. Bazen makas
kapp orackta dm kesmekten baka elden bir ey gelmiyor.
Ama insanlardan oluan bir dm nasl kesebilirsiniz
ki?
Durumun gidiatndan hi honut deilim.

ra C
IS es

amie dndn gibi biri deil. Kafanda canland


racan trde bir yk kahraman deil. Her eyden
nce yal. Diana Nyad kadar yal deildir belki ama e
azndan babam kadar var, babam da seneye ellisini bit
recek.
Jamie'de de baba tipi var. Gz kenarlar ve aln izgi
izgi. Alt enesi de ieri fazla itilmi bir ekmece gibi, y
zne oranla biraz geride. Kafasnda bir sr gri sa var
ve koruyucu giysi dedii, onu denizanalarmdan koruyan,
naylon dal giysisini giydiinde dar pijamalar giymi,
yrme andaki ocuklara benziyor.
Jamie, yani biyoloji profesr Dr. Jamie Seymour,
Caims'de, James Cook niversitesi'ndeki bir laboratuvarda

no jff e

alyor. Carins, Queensland'de bir kent, Queensland de


Avusturalya'da bir eyalettir. Avusturalya'ysa dnyann
hem en byk adas hem de en kk ktasdr.
Avusturalya'da ku yiyen rmcekler, ylan yiyen kr
kayaklar, timsah yiyen ylanlar, ocuk yiyen timsahlar
grlmtr. Orada insanlara saldran katil karncalar,
yirmi alt insan ldrmeye yetecek kadar zehir salgla
yan bir ahtapot tr, korkun peneleriyle bazen yetikin
insanlarn i organlarn paralayan kular vardr.
Avusturalya'da yaamak deli cesareti ister.

Jamie'nin bir sr videosunu izledim. Onu grdm ilk


videoda, zehirli denizanalaryla dolu bir denize gzn
krpmadan atlyordu: Zehirli derken, adam dakikada
ldrebilecek denizanalarmdan sz ediyorum.
Sonra plak eliyle o denizanalarmdan birini yakala
d. evresinde dalgalanan, -drt metrelik dokunalar
vard. Jamie'yse son derece rahat bir ekilde karsndaki
televizyon muhabirine elindeki denizanasnn zehrinin
on be kiiyi ldrmeye yeteceini anlat.
Muhabirin gerginliini grebiliyordum. Sakin sakin
glmseye alt. Ha, ha, ite bunlar bizim iin bir paras,
dercesine bir espri patlatt ama adamn hayvandan uzak
lamak iin arkaya eildiini ve ne syleyeceini d
necek durumda olmadn anlayabiliyordum.
Gzlerindeki korkuyu grebiliyordum.
Bir baka videoda Jamie, zerinde tepeden trnaa
tm vcudunu rten bir koruyucu giysiyle denize giri
yordu, yalnzca yznn ufak bir ksm aktayd. Bu ka ICC

dar da yetti zaten. Geldiini bile grmedii bir dokuna,


pck kondurur gibi alt dudana dokunuverdi.
Dudana dokunan bir rukandji'ydi.
Gerek bir rukandji.
Olay gerekletiinde Jamie bir televizyon program
iin kamera karsndayd ve tm olay ektiler. Kaza ra
porlarn izledim.
Jamie denizanas tarafmdan sokulduktan sonra iki
gn boyunca acdan kvrand. ki gn, yaklak bin
dakika ediyor. Hesabm yaptktan sonra, tam tamna
altm, saniye boyunca var gcmle kendimi imdikle
meye altm.
Siz de deneyin, sonra eer yapabilirseniz yaadnz
eyi binle arpn, yine de Jamie'nin ne yaadna dair
en ufak bir fikir bile edinemezsiniz. Jamie onca zaman,
zerinde yalnzca krmz bir mayoyla bir hastane yata
nda yatt. Alad, top gibi bzld, kustu. Kameraya
ekildiini biliyordu ve her eyi ekmelerine izin verdi.
Sonradan Jamie, hastanede yatarken leceine kesin
gzyle baktn syledi.
Jamie, zehir zerk ettii farenin adm adm lme yak
lamasn izleyen Angel Yanagihara gibi deildi.
Jamie, o farenin ta kendisiydi.
Btn video kaydnn en tuhaf ksm, Jamie'nin hasta
neden knn sonrasyd geri. nk adam kendini iyi
hisseder hissetmez, yani kendini iyi hissettiinin saniye
sinde yeniden denize girdi. Hibir ey olmam gibi denizanalarna geri dnd. O iki gn hi yaanmam gibi
glp akalar yapt. stelik delirmie de benzemiyordu.
Ondan holanmamn nedenlerinden biri de bu ite.
Yaad olaya karn deimemesi houma gitti.

Mizah anlay vard. Gz pekti. Balamay bili


yordu.
En iyisi de, Jamie beni atlak bulmayacak kadar atlak
birine benziyordu.
Hissediyordum. Jamie, baz eyler durup dururken olur
demekle aslmda hibir eyin aklanamayacan kantla
mama yardm edebilirdi.
Ayrca, bana bu konuda yardm edebilirse baka bir
konuda da edebilirdi. Franny'yle arkadalmn yk
sne, yeni ve daha iyi bir son yazmama yardm edebi
lirdi.
Benim kt adam deil de iyilerden biri olduum bir
son.

m tot

Deikenler
Bilim insanlar nihayetinde nedenleri ve sonular
inceler; dnyann bir parasndaki deiimlerin, nasl
baka eylerin deimesine yol aabildiim aratrrlar
ama nedenleri ve sonulan saptamak her zaman
kolay deildir. O yzden, iyi hazrlanm aratrma
almalannda, neyin deitiinin, neyin deiime yol
atnn saptamasnda bilim insanlanna yardm eden,
baml, bamsz ve kontroll deikenler ak bir
biimde tanmlanr.
BAYAN TURTON

itk ln iM C /

I
i.

1 enizanalar hakknda sana sylemek istediim


' bir ey daha var: Giderek oalyorlar.
Bunu biliyor muydun? nsanlarn ou bilmiyor. Hata
bizde geri, kimsenin aldr ettii yok. nsanlar baka
eylerle ilgileniyorlar. Piyano alan kedi videolaryla,
hangi film yldznn rehabilitasyona gittiiyle ya da ki
min, kimin erkek arkadan aldyla ilgileniyorlar.
Gz farlarnn tonlaryla, internet oyunlaryla, hangi a
dan poz verirlerse fotoraflarda daha iyi kacaklaryla
ilgileniyorlar.
Ama insanlar baka eylerle ilgilenirken denizlerdeki
denizanas ieklenmesi giderek artyor.
m 107 a

Ne ho bir deyim deil mi? Denizanas ieklenmesi, g


nee doru alan bahe iekleri gibi.
Artk her zamankinden ok denizanas var. En azn
dan, baz bilim insanlar byle sylyor.
Sorunun kayna insanlar. Okyanustaki dier ba
lklar alyoruz. Haddinden fazla bal alp fabrikalara
gnderiyoruz ve panelerini veya kftelerini yapyoruz.
Ardndan kamyonlara ykleyip Krmz Istakoz ve Uzun
John Silver'n Yeri'ne yolluyoruz. Spermarket sepetleri
mizi, buz ynlarnn zerinde prl prl parlayan balk
etleriyle dolduruyoruz.
Biz byle yaptka denizanas ieklenmesi gittike ar
tyor. Denizanalarmn yiyecek rekabeti azalm durum
da. Sayca oalyorlar, byk gruplar haline gezerek
nlerine gelen her eyi yiyorlar.
Denizler snyor, bu da hemen herkes iin korkun
bir ey. stelik denizler kimyasallarla doluyor. Bugn
denizlerde oksijensiz kalm byk blmler var ama
denizanalar scak denizleri seviyor, kimyasallardan en
ufak bir zarar grmyorlar, gereksinim duyduklar tm
oksijeni de kendi vcutlarnn iindeki suda tayorlar.
Ark denizlerde o kadar ok denizanas var ki yz
binlercesi bir araya gelip deniz suyuyla alan sout
ma sistemlerini tkad iin dnyann drt bir yannda
elektrik santralleri kapatld. Denizanas nfusu yle bir
artyor ki hi aklna bile gelmeyecek hayvanlarn, hatta
Antarktika'daki penguenlerin bile yiyeceklerini alyor
lar. Bir bilim insanna gre denizanalar, balinalarn a
lktan soyunun tkenmesine yol aabilir gnn birinde.
Kimsenin haberi yok. Kimsenin dnd veya ko
nutuu da yok. Yani, bu gndemdeki en byk haber
m 106

lerden biri ama televizyonda en son ne zaman bir deni


zanas grdn?
Ama sana syleyeyim, onlar oradalar.
Tam u saniyede oradalar. Sessiz sessiz, dur durak bil
meden, denizin karanlklarnda ilerliyorlar.

n m l
q t)i'd r ?

i
w er ey deiir. Sen bana Dylan Parker'dan holanJL
_ JL dm syledikten hemen sonra deiim balyor.
Altnc snftan nceki yaz geldiindeyse her ey farkl.
lkin, senin giysini ekitirdiini fark ediyorum. Birazck
ksa bir elbise giymi olabilirsin, bu da tek bana nemli bir ey
deil. Oysa sen akama kadar zerindeki giysiyi dnyor
sun belli ki. Ne dndn anlayabiliyorum, nk srek
li eteine dokunup duruyorsun. Bir ekitiriyorsun bir aa
ekiyorsun, sanki dnm tanmsn da dizlerini rtmek
istediine karar vermisin gibi. Ya da elbiseni defalarca dzel
tip duruyorsun. Oysa ncesinde de, sonrasnda da elbisen hep
ayn grnyor.
*c II] s

Sen elbiseni o kadar ekitirip dzeltince ben de acaba el


bisesi fazla m ksa, yoksa tam kararnda m diye dnmeye
balyorum.
En ok canm skan da bu ite. nk senin elbiseni dn
mek istemiyorum. Dnecek baka bir sr ey var. nemli
eyler var.
Artk aradan aylar gemi, ben sana hl anlatmamm.
Hl annemle babamn durumundan sz etmemiim.
Anlatmak istiyorum. Seni babamn yeni dairesine armak,
yeni ald byk televizyonu gstermek istiyorum. Annemin
tam da "para israf" diyecei trden bir televizyon. Annemin,
dolapta babamdan boalan yere kendi eyalarn nasl yaydn
bir grsen babamn takmlar oraya hi aslmam sanrsn.
Ama ne zaman bir ey sylemeye balasam sen ya elbiseni
dzeltmekle ya da aynaya bakmakla megulsn. Grdn her
aynaya bakyorsun. Nerede olursak olalm, ayna grdn m
bakyorsun. Senin kendine farkl alardan baktn grmesem
orada bir ayna bulunduunu fark etmem bile.
Sen kendini bir kez aynada grdn m konumamz sona
eriyor.
"Salarmdan nefret ediyorum," diyorsun peremlerinin
bir blmn dzelterek. Salarnn nesinden nefret ettiini
anlamyorum. Kvrck salar ekle girmeyen benim ve ben bu
salarm kafaya takmyorsam senin salarn kafaya takman
iin hibir neden yok.
Derken benim salarm iin de endielenmeye balyorsun.
"Biliyor musun?" diyorsun. Yardm etmeye altn d
nyorum. Bahse girerim, doru rn kullanrsak salar
nn gze biraz irin,grnmesini salayabiliriz."
irin. Artk hep bu szc kullanyorsun.
Aman Tanrm!" dersin mesela. "Alveri merkezinde bir
ift dnyalar irini Chuck Taylor grdm."

"Chuck Taylor da kim ?" diye sorarm ben. Gzmn nne


birbirine benzeyen, bol pantolonlu iki minicik ocuk getiririm:
Kk Chuck 1 ile Kk Chuck 2.
"Kim deil, sersem," dersin gzlerini devirerek. "Chuck
Taylor ar irin bir spor ayakkab markas. Hibir ey bilmez
misin sen?"
Ben de bir eyler biliyorum. Pek ok ey biliyorum. Ayakka
b tipleri hakknda fazla bir ey bilmiyorum, o kadar.
rnein, zamanla meknn ayn ey olduunu ve zamann
tm anlarnn ayn anda yaanabileceini biliyorum. Yani, ben
hem henz domuum hem bir ocuum, hem yal bir kad
nm hem yeni lmm, hem de hi var olmamm.
Her eyin varlnn amurda yryen, yrdke de ar
laan bir ift bot gibi, grnmez bir alanda ilerleyen, minicik,
gzle grlmeyecek kadar kk zerreciklere bal olduunu
biliyorum.
Ayrca, annemle babam ayrldndan beri acaba ben de
ayn eyi mi yayorum diye dnmeye baladm: Acaba ben
de bu dnyada yrrken giderek arlayor, aaya m eki
liyorum?
Her neyse, sen benim bildiim eylerle artk ilgilenmiyor
sun anlalan. Bir zamanlar sana her eyi anlatmam isterdin,
oysa imdi Chuck Taylorlardan, elbisenin eteinden ve aynaya
baktnda artk ne gryorsan ondan baka bir eyle ilgilen
miyorsun.
Ben de merak ediyorum: Sen benim anlamadm eylerle
ilgilenip benim anladm eylerle ilgilenmiyorsan, konuacak
neyimiz kalacak ki?
Ben sam iin herhangi bir "rn" almyorum.
Bir sre sonra sen bana alyorsun: kt parfmler gibi ko
kan, berrak, yapkan bir jel. Jeli parmaklarnla sama yediri
yorsun, ardndan fn makinasyla sam kurutuyorsun ama
m 113 e*

sam iyice kvrcklatyla kalyor. Parmam elektrik prizi


ne sokmuum gibi grnyorum.
"Hmm." Kalarn atyorsun. "Salarn gerekten de ek
le girmiyormu."
te o zaman yle demek istiyorum: Olabilir. Belki sala
rm gerekten ekle girmiyordur, bu da kt bir eydir
belki ama ben u ana dek bunu hi dnmedim.
te o zaman, vaktiyle senin bana sylediin bir eyi anm
syorum.
"Bir gn ben de byle olursam beni vur," demitin.
"Bana bir iaret ver... Gizli bir mesaj yolla," demitin.
"Olay byt," demitin.
Ama doru iaret nedir, senin yeniden benim ilgilen
diim eylerle ilgilenmeni istiyorum, mesaj nasl verilir,
bilmiyorum.
Eskiden senin yanndayken kendimi severdim, oysa
artk pek emin deilim, nasl denir, bilmiyorum.
Ltfen, ltfen sen de deien eylerden biri olma, nasl
denir, bilmiyorum.
O yzden bir ey sylemiyorum. Elektrik kvrc salar
ma baka bir rn srmene izin veriyorum. Sonunda salarm,
bir kutu vazelini kafama yedirmiim gibi grnyor. Sen evine
gittikten sonra sam ykyorum.
Aa yukar ayn zamanda Aaron akam yemeine eve ge
liyor. Yannda yeni arkada Rocco var, annem de bize iki kere
piirilmi patates yapyor ve fazlasyla glmsyor. Annem
nedense Aaron eve Elvis Presley'yifalan getirmi gibi davran
yor. Sanki bu arkada, Aaron'm yemee gelen teki arkadala
rndan farkl klan bir ey varm gibi.
Yemekte onlara senden sz ediyorum, srekli aynaya bak
tn ve artk seninle konuacak bir ey bulamadm syl
yorum.

Ah, nemli bir ey deil. Kzlar byle bir evreden geerler,"


diyor annem elini sallayarak. Biraz fazla yksek sesle glyor;
ardndan tabaklarmz toplamak iin ayaa kalyor.
Ama Aaron beni yakndan izliyor.
"Olabilir,'' diyor. Umarm yledir ama seni uyarmalym
ufaklk. Zorlu yalara giriyorsun."
Rocco'ya gz krpyor, Rocco ise ban sallyor. "Ortaokul,"
diyor Aaron'a. "zerine para versen, ortaokula geri dnmem."

m 115

09
In r te k m

q r la i* lq n M U s lik

amie'ye e-postayla ulamay planladm ama ilk de


nememde bilgisayarn karsnda ylece oturdum
ve oturmaktan popom acyana kadar yanp snen imlece
baktm.
yisi mi, diye dndm, dncelerimi nce kda ya
zaym. Ama o zaman bile doru szckleri bulamadm
gibi yazdklarmn da zerini izip durdum.
Resmi olmaya altm:
Sa^i/

Setjwour,

Sa^i/ Dr Se.$wour,

m e*

Ama doru gelmedi. O yzden tam tersini denedim:


Merl/abajawe,
SelatMavi fcen ta n y o rs u n ama...

Kibar bir giri yapmay denedim:


enelen ^ardiM. a l/ y a ^fereb y

ctu^uw, senin btf

uzmanln (^erebfren bir bonu n l y ^orum

Dorudan konuya girmeyi denedim:


Jamie, yardmn (^ereb.

Trl trl yol denedim ama kelimeleri bir araya ge


tirmeyi baaramadm. stediim gibi olmad. Kalemimi
brakp Jamie'nin rukandji tarafndan sokulduu video
ya tkladm yeniden.
Olaym arka plamn aklamaya alm:
Ifor arbactam sn|J arbac(am, ^eenlercfe bo
lular ab lclu
arbacjam ob

etti can \Jerd. Sorun u b


olaanst bir y u y c f u

-ft^ustosta M y la n ct'd e

lctu

Durup cfururben

bozulmas peb mantbl g e liyo r. Onu lb ^rc(ucjm ancfan beri ^erebfen ama ^erebfen ^
bir y u y d u

-Ayrca, -e^ re n d ^ a ra trd m

m M e*

oLucfu^um Lac^art^la Marclancf'cfe plajlarda ^le

Hatta kendi bama ne kadar ok ey rendiimi


gstermeye altm:
(^eenlerfe, (tn^a apnfa cfenzanas ieklen.meleri t^aanc^^m okycfum zellikle seni soban
(cfuunmes sana ac ier^orsa zor ^el^orsa zr
fileri w) Irukanc^ tr cfenzanas, bU^UL olaslkla
tUm cfa^aijja ^a^lwak.ta^w. h\r ^anc^an, insan-lor uzmanlar rukanc^'nin ^akzca sizin oralarda,
-f\\iu&tural^a'cta toulunc^u^unu ^UUnU^or ama ^ablak -I& on ^l c e .glorcfa'cfa bir rukan^ji senc?romu yakas blcfrlcf^n biliyor mu^un? Doktorlar
konulu bir efende tp cfer^sne ta lla r

ifoen

makalemi internette bulcfum, grmek istersen sana


^nttermeLten iletmekten mutluluk (tutarm.

Sorular sormay denedim:


feen efe ^le bir e^ cfn^orum: l^a benim
arkaofam sn^ arkacfam cfa cfenzanas sok
musa! Haberimiz olur mu^cfu? fcr bunu a ra tr
mac akl eefer mi^cti?

mm

Om eL sfecf^iM, arLacfam intLamdji ^zvM ia bo^uliMact^nnj LaiA.itlaiMaiA.in bir ^olu

iMidm? /Vasl Lesm. olavaL bilebiliriz?


-fVrLaclaiMin bana ne (^elct^n blm ezseL
a^n e^m baLasm n bana ^elwesn nasl n
lenebiliriz?

Videoyu ezberleyecek kadar ok seyrettikten sonra


baka bir yaklam denemeye karar verdim.
Annem yatana kadar bekledim.
Saat ge olmutu. Gece yarma yaklayordu.
Ama Caims, Avusturalya, Massachusetts, South
Grove'dan on be saat ilerideydi. Orada ikindi civaryd.
Caims'dekiler imdiden yarn yayorlard.
niversitesinin internet sitesinde bulduum telefon
numarasm evirdim. Telefonun almasn dinledim, ar
dndan canl bir kadm sesi duydum: "James Cook biyo
lojik eitlilik aratrma merkezi, size nasl yardmc ola
bilirim?"
Konumak iin azm atm ama hibir ses kmad.
Jamie'yi istesene, dedim kendi kendime. Gzlerimi sk
ca kapattm. stesene.
Ama kadnn bir sonraki sorusunu tahmin ediyor
dum. "Konu neydi?" ya da "Ne iin aradnz sorabilir
miyim?" gibi bir eyler soracakt.
Ben de nasl yantlayacamdan pek emin deildim.
"Alo?" dedi kadn. "Hatta kimse var m?"
Telefonu yeniden kulama bastrdm. Jamienin yar
dmn istiyorum, dedim iimden. Bir ey yapmama yardm
etmesini istiyorum. Arkadam iin. Arkadam, aslnda arkano m

datm deil, ld. Jamie'nin, arkadamn lmn anlamama


yardm etmesini, bana aklamasn, byle eylerin durup du
rurken yaanmadn, her eyin bir nedeni olduunu kantla
mama yardm etmesini istiyorum.
Bu dnyaya yeniden dzen getirmesini istiyorum.
"Alo? Alo?"
Filmlerde, biri telefonu suratnza kapatnca hep bir
evir sesi duyulur. Oysa gerek yaamda yalnzca bir tk
sesi gelir, sonra da ses kesilir. Eer cep telefonundaysa
nz ksa bir bip sesinden sonra konumann sona erdiini
syleyen bir mesaj alrsnz ama annenizin salonunday
sanz, ve vakit gece yarsna gelmek zereyse tek bir tk
sesinden baka bir ey duymazsnz.
Ardndan radyatrler devreye girmeden nce bir g
crt duyarsnz belki. Ondan sonra da her ey sessizlie
gmlr.
Doru szckleri bulmakta hibir zaman iyi olmammdr.

i t t r n n u l
k t(U r d tr ?

I 1 ugene Field Memorial Ortaokulu'nda altnc snfa


- J baladk ve artk her ey farkl.
ncelikle, buras eski okulumuzdan byk. farkl ilko
kul, Eugene Field Memorial Ortaokuluna geliyor, o yzden
bir sr yabanc var. Bina da byk, farkl farkl kanatlan var:
altnc snf kanad, yedinci snf kanad, sekizinci snf kanad,
gzel sanatlar kanad, beden eitimi kanad. Srekli kaybolu
yor, sonunda kendimi koridorlarda, benden yaa byk ocuk
larla yrrken buluyorum.
Bir de dolaplar var. Geen yl, herkesin ahap raf nitesinde
bir blmesi vard ve her eyimiz akta dururdu. imdiyse ifre
girmeden almayan, souk, metal dolaplarmzda eyalarmz
m.

m m es

k yz grmyor. Yan yana dizilmi dolaplar, tm koridor


lar, tm kanatlar kaplyor. Geceleri ryamda o koridorlarda
yryorum. Ryalarmda koridorlar sonsuzlua uzanyor.
Ortaokulda, herkes herkesten kukulanyormu gibi ocuk
lar birbirlerine yan yan bakyor. Gruplamalarn olutuunu
grebiliyorum: Siyah sal, gzel Aubrey, Molly adndaki sar
sal, gzel bir kzla oturmaya balad, sonra da evrelerine
Anna ve Jenna gibi baka gzel kzlar doldurdular. Kimini
ilkokuldan tanyorum, kimini tanmyorum. Dolaplarn nn
de toplatklar zaman yanlarndan gemek houma gitmiyor.
Hepsinin salar o kadar dz ki... Hangi rn kullanmala
r gerektiini biliyorlar anlalan. Onlar grnce kendi ekle
girmez, kark salarmn iyice ayrdna varyorum. Kendimi
tmden baka bir trmm gibi hissediyorum.

Yln ilk ksmnda, en azndan le molalar geen ylki gibi ge


iyor. Yine ikimiz birlikte oturup yiyeceklerimizi paylayoruz,
her ey yolunda.
Ama bir sre sonra iler deiiyor. Deiimi ilk bata fark
etmiyorum.
Her gn, ben her zamanki masamza oturup peynirli sand
viimi yiyerek senin stn alman bekliyorum. Giderek bek
leyilerimin sresi uzuyor. nk sen hemen masaya gelece
ine oyalanyorsun. Hi acele etmeden, benim tanmadm
insanlarla konuuyorsun. Yalnz konumakla da kalmyorsun.
Ayakta dururken bir kalan dar karyorsun, ben de acaba
Dylan'n gemesini mi bekliyor diye dnyorum. Oyalan
malarnn sresi gnbegn uzuyor.

ea I2h

Derken bir gn sen yemek tezghndan ayrlnca ben bi


zim masaya geldiini sanyorum. Oysa sen gidip baka kz
larn masasna oturuyorsun. stelik herhangi binlerinin de
deil: Aubrey, Molly, Jenna ve Anna'mn masasna oturuyor
sun. Yanlarna oturman dnyann en normal eyiymi gibi
sana glmsyorlar. Konuurken aznzn oynadn g
rebiliyorum.
Odann br ucundan baklarn yakalyorum. Suratm
asp, Ne yapyorsun sen? dercesine ellerimi kaldryorum.
Sen ilkin baklarn karyorsun. Bense sana bakmay sr
dryorum. Bir sre sonra yeniden bana bakyorsun. Glm
seyerek elinle yanna gelmemi iaret ediyorsun.
Sanki o grupla oturmay istermiim gibi.
Kalarm atp nmdeki sandviime bakyorum. le ye
mei gzetmenlerinden biri yanmdan geerken, "Dikkat et,
yzn yle kalverir," diyor.
O gece anneme artk kafeteryadan st ve yiyecek bir eyler
almak istediimi sylyorum. Bylece sen stn alrken ya
nnda durabilirim.
Ertesi gn, ikimiz de kasadaki kadna deme yapar yapmaz,
"Haydi," diyerek seni her zamanki masamza doru ekiyo
rum.
Benimle geliyorsun, benimle birlikte oturuyorsun. Tam da
olmas gerektii gibi yalnzca ikimiz varz ama yemeini yerken
azn bak amyor. Bitirdikten sonra da ambalaj ktlarn
buruturup yzme bile bakmadan ayaa kalkyorsun.
Birka gn sonra gayet normalmi bir eymi gibi, "Bugn
onlarla yemek yiyeceim, diyerek banla Aubreylerin masas
n iaret ediyorsun. Annemin zaman zaman "kurumlu dedii
trden bir sesle konuuyorsun. Birka saniye sonra ekliyorsun:
"Sen de gelsene. yi kzlar." imdi sesin birazck daha sevecen,
sanki biraz pimanlk duymusun gibi.
i

125

Pein sra masaya ilerliyorum. Sen Jenna'nn yanna otu


ruyorsun. Fazla yer yok ama ben de sizin aranza bir sandalye
sktryorum. Herkes selam veriyor ama le yemei boyunca
benimle pek konuan yok.
Yemek bitmeden nce kzlar kk, yuvarlak aynalarn
karyorlar. Yeil, mavi ve grinin eitli tonlarndaki gz far
larn ve allklarn paylayorlar. Yz ekillerden ve cilt ton
larndan sz ederek ten renklerine uymayan renkte giysiler
giymi bir sr ocuu iaret ediyorlar. Sen de ne hikmetse
konuulanlar anlyorsun, Dorrie Perkins'in yznn "yal
ve oval" ama Emma Stranks'n cilt renginin souk, yz biimininse kalp eklinde olduuna katlacak kadar konu hakknda
bilgin var.
Bana dnp usulca yle diyorsun: "Senin yzn de kalp
eklinde saylr, Suzy." Elimde deil. Suratm buruturuyo
rum. Sen de hemencecik ban eviriyorsun.

Ertesi gn yine onlarla oturuyorsun. Ben de peinden geliyo


rum nk insanlar en iyi arkadalaryla birlikte yemek yer
ler. Molly, hip-hop dans dersinde bacaklarn ve karnn stre
filmle sardn sylyor. Bylelikle daha ok terliyormu.
Annemin hep tledii bir ey geliyor aklma: nsanlara
sorular sormak nemlidir. O yzden ben de soruyorum: "Ne
den daha fazla terlemek isteyesin ki?"
Molly yant vermiyor ama Abrey bana doru eilerek ok
bariz bir eyi sylyormu gibi ar ar yle diyor: "Bylece
pantolonlarna daha rahat sar."
Yeniden deniyorum.
m i l i oh

"Aslnda, insann en ok ayak tabannda ter bezi vardr."


Bunu sylyorum, nk hem doru hem de konuyla balantl.
Molly bana bakarak kann birini kaldryor. te o zaman
yanl bir ey sylediimi anlyorum.
Yeniden deniyorum. "nsan terinin bedenden kt anda
steril olduunu biliyor muydunuz?"
Molly dudaklarn birbirine bastryor, burun kanatlar bel
li belirsiz alp kapanyor.
"i de byledir," diyorum. "Herkes ii iren bulur ama
aslnda tertemizdir."
Masa bir anda sessizleiyor.
"Hatta bazlar kendi ilerini ier."
Azna birka patlam msr gtren Jenna'nn elinin ha
vada donakaldn fark ediyorum.
Jenna, Molly'ye bakyor. Aubrey nce sana, sonra Anna'ya
bakyor.
Kimse bana bakmyor.
Diyorum ki, "ounlukla insanlar mecbur kaldklar iin
ilerini ierler. Enkaz altnda mahsur kaldklarnda falan mese
la ama kimileri salklarna iyi geldiini dnd iin ier."
Jenna ban iki yana sallayarak elindeki msrlar brakyor.
Molly gzlerini kapatp dudaklarn birbirine bastryor. Gl
memek iin kendini zor tutuyormu gibi bir hali var.
Aslna bakarsan, herkesin glmemek iin kendini zor tutu
yormu gibi bir hali var.
Senin bile.
"Ha, baka kim iini ier, biliyor musunuz?" Daha sz
ckler azmdan karken yanl bir ey sylediimi anlasam
bile konumaktan kendimi alamyorum.
"Kelebekler. Bylelikle tuz ve mineral alrlar. Birok hay
van da birbirleriyle iletiim kurmak iin ilerini kullanrlar.
Yani, biliyorum, biraz iren geliyor ama..." Sesim kesilirken
*

117

dudam sryorum. Birka derin nefes alp sessizlii nemsememeye alyorum.


antama uzanp meyve pestilimi karyorum. ilek aromal.
Sana da ikram ediyorum. "ster misin?"
Ban iki yana sallyorsun. Bana bakmyorsun.
"Emin misin? Ama bak ilek aromal..."
Baklarn beni geip sa omzumun zerindeki bir eye
odaklanyor.
"Anladn m?" diyorum.
Dier kzlar yeniden birbirlerine bakyorlar.
"ilek kza ilek," diye ikram ediyorum yeniden, meyve pes
tilini havada sallayarak.
Baklarn bir anda yeniden zerime evriliyor. Gzlerini
ksmsn.
"Ha?" diye soruyor Aubrey.
"Yok bir ey," diyorsun ters ters. "nemli bir ey deil.
Yalnzca kklmzde yaptmz aptalca bir ey." Bana
fkeli bir bak atyorsun. "Bazlar byme zamannn geldi
ini anlamyor, hepsi bu," diye ekliyorsun.
Ayaa kalkyorsun. Bir anda teki kzlar da kalkyor.
Uzaklap gitmeden hemen nce bana doru eiliyorsun.
yle ki scakln duyabiliyorum. Yznn al al, moru mor.
Gzlerin akmak akmak. "Neden byle tuhaf davranmak zo
rundasn, Suzy?" diyorsun fkeyle.
Seni hi bylesine kzgn grmemiim. stelik kafam allak
bullak, nk tek yaptm sana meyve pestili ikram etmek. Ar
kadalar da birbirlerine ikramda bulunur.
"Sen var ya... ok... tuhafsn," diyorsun. Arkan dnp bir
hm kafeteryadan kyorsun. teki kzlar peinden geliyor.
Bense ok aknm; tantmz gn, senin de benim gibi
yzemediini sanrken beklenmedik bir anda suya dalp yz
dn grdm andaki kadar aknm.
m M e

O kzlar senin peinden geliyor. Sen, bir zamanlar snfta


yksek sesle bir ey okumaktan, geceyi annesinden ayr ge
irmekten korkan bir kzken imdi bu kzlar senin peinden
geliyor.
Kimse dnp bana bakmyor bile.

l/ s t

I
I oktor Bacak her seans banda bana tek bir soru
J L ^ y soruyordu: "Bu gn susmay m, yoksa konu
may m yeleyeceksin?" Bense her hafta aym biimde
yant veriyordum: Dudaklanm birbirine bastryor ve
ayaklarma bakyordum.
Oturduu yerde arkasna yaslanp ellerini kucamda
birletiren Doktor Bacak, benim suskunluuma susarak
karlk veriyordu. Annemle babam, kapnn br yann
da beklerken biz haftalarca tek sz etmeden oturduk.
Bu durum Aaron'm anlatt bir olay aklma getiri
yordu: Bir besteci nota kullanmadan bir para yazm.
Beste icra edilirken, sahneye kan bir mzisyen piyano
yu ap kronometreyi ayarlyor ve hibir ey almadan
m 1 JI m

oturuyor. Aaron'm sylediine gre, eserin ilk icrasnda


dinleyiciler sinirlenmi; fsr fsr konuup yerlerinde k
prdanp durmular, hatta kimisi kalkp gitmi. Oysa bes
tenin imdiki icralarmda insanlar sessizlik bekliyor. Kzp
sinirlenmek yerine baka eyler duyuyorlar: alan prog
ramlarn hrts, koltua srtnen kumalarm sesi, kibar
ksrkler. nsanlar kendilerini duyuyorlar, o sesler her
zaman var belki ama insanlar baka trl duymuyorlar.
Eserin ad 4'33", nk icrac tam drt dakika otuz
saniye boyunca sessizce oturuyor.
nsanlar konumasalard, kendi yaamlarnn sesini
daha iyi duyabilirlerdi. nsanlar konumasalard, bir ey
sylediklerinde, sylemeyi setikleri eyler nem kaza
nrd. nsanlar konumasalard, birbirlerine k yakan
veya ten renklerini deitiren su alt canllar gibi birbir
lerinin iaretlerini okuyabilirlerdi.
nsanlar birbirlerinin iaretlerini okumakta hi iyi de
iller. Artk iyice biliyorum.
Bazen Doktor Bacak'n bana ne gibi iaretler gnder
diini dnmeye alyordum ama anlayamyordum.
yle uzun bir sredir szckler dnyasnda yaamtm
ki sanrm sessizliin dilinden hl anlamyordum.
Her hafta krk be dakika sonunda Doktor Bacak ses
sizlii bozarak, "Tamam, sre doldu," diyordu.
Annemle babamm bu seanslar iin ok para harcama
dklarn umuyordum.

Doktor Bacakla drdnc seansmzda bir ey deiti.


Randevunun ortalarnda Doktor Bacak konutu.
mW

"Suzanne," dedi. "Acaba insanlarn neden birbirleriyle konutuklarn hi dndn m? Konumann neden
ortaya ktm merak ettin mi?"
Doktor Bacak'n anlattna gre ou kii, insan top
luluklarnn artk el hareketleri ve homurtularla yetine
meyecek kadar karmaklamas nedeniyle szl iletii
min gelitiine inanyormu.
Ardndan ekledi. "Ama ben buna inanmyorum."
Eer neye inandm soracam sanyorsa yanlyordu.
Doktor Bacak bana doru eilerek konutu. "Bence
szl iletiim anlalma gereksinimimizden dodu."
Anlalma gereksinimimiz. Doktorun laf, Franny'ye
derdimi anlatmak iin yaptm onca hatay dndrtt bana. Franny'nin elinde o aptal poetlerle, alaya a
laya gittiini grdm o na yol aan onca olay geldi
aklma.
Dnmesi yle ac vericiydi ki olanca hzmla amlar
kafamdan atverdim. Her zaman yaptm gibi.
Jamie'yi dnmeye baladm. Baarsz arama girii
mimden beri ona nasl ulaacam konusunda kafa pat
latyordum.
"Anlalmak insann en temel gereksinimlerindendir," dedi Doktor Bacak. "Sen de iyice anlalmak iste
mez miydin?"
Gkm karmadan oturdum. Gten bana, demiti
Doktor Bacak ilk seansmzda. Seni yarglamam.
Ama bu kadn birinin beni anlamasma nasl yardm
edebilirdi ki?
"Dile getirmeyi ok istediin bir ey var, deil mi?"
Vard, evet. Jamie'nin yardmn istiyordum. O yz
den bamla onayladm.
a 133

"Belki doru szckleri bulmana yardm edebilirim."


Sanki byk bir komploda ortakmz gibi alak ve heye
canl bir sesle konuuyordu.
Anladma gre, herhalde dnm noktas diye adlan
draca bir noktadan getiimizi sanyordu.
"Peki," dedi. "Sylemek istediin her neyse doruca
sylemeni neririm. Yalnzca azn a ve dnyaya ka
fandan geenleri syle."
Jamie, bana yardm et, diye geirdim iimden. Jamie, ara
dm sensin.
"Elbette, senin kuanla konuurken," diye srdr
d, "her zaman bir ekleme yapmam gerektiini hissede
rim: Ltfen syleyeceklerini ksa mesaj veya e-postayla
falan syleme. Birine nemli bir ey sylemen gerektiin
de gerek dncelerini yz yze konuarak syle."
Yz yzeymi. Hah. Yardmn istediim kii, szc
n gerek anlamyla dnyann br ucunda.
"Bunu sylememin bir nedeni var, Suzanne," dedi
Doktor Bacak. "Dier insanlarla ounlukla szsz ileti
im kurduumuzu biliyor muydun?"
Bazlarmz szckleri kullanmadan iletiim kurmay dener
zaten, diye geirdim iimden. Ama her zaman ie yaramaz.
Bende ie yaramad kesin.
"Sylemen gereken eyi bir bilgisayar veya telefon
araclyla sylemek ou kez iletiimsizlie yol aar
ama sen biriyle ba baayken, konuacam kiinin tam
karsnda durup gerek dncelerini sylediinde an
lalma olasln ok daha fazladr."
Ba baa. Gerek dncelerimi syleyeceim. Yz
yze.
"stelik karlk alacana da bahse girerim."

Jamie'nin karsnda oturduumu dledim. Sana na


sl yardmc olabilirim, der gibi glmsediini kurdum.
Ben de glmsedim.
Doktor Bacak, "Glmsediini gryorum. Syle
diklerimin bir yardm dokunduunu umabilir miyim?"
dedi.
Omuzlarm silktim, doktor da bunu evet olarak kabul
etti.
"Harika," dedi. Arkasna yaslanp kollarn kamnn
zerinde kavuturdu. "Tek kelimeyle harika."
Seansn sonuna kadar konumadan oturduk. Doktor
Bacak kapy anca annemle babama geni bir glm
semeyle bakt. "Sararm bugn nemli bir gelime gs
terdik."
Azlar kulaklarna varan annemle babam, byk
umutlarla ve temiz duygularla doktora baktlar.

mm

^ m r c r k
M ili}*u lc{p cc{

ilimsel raporum iin denizanalarn aratrrken


sk sk Jamie'yi dndm. Birinin denizanalar
konusunda nasl uzmanlaabildiim anlamakta zorlan
yordum. renecek milyonlarca ey vard; bir insan tek
bir hayvan hakknda benim dnemeyeceim kadar
ok ey renebilirdi.
rnein, bir denizanasn ortadan ikiye keserseniz iki
denizanas elde edersiniz: Denizanalar hcreler gibi b
lnebilirler. stelik, bir denizanasn yaralarsanz ortal
a yzlerce klon saldn grebilirsiniz. boyutlu bir
yazcdan frlam gibi, zarar gren dokudan birbiri ar
dna kan minicik denizanas kopyalar ortala salr.

m 131 e

Bin be yzden fazla denizanas tr vard. Belki de


on bin kadar. Durmadan denizanalar hakknda yeni bir
eyler kefediyorduk. Dnmesi bile bam dndr
yordu. Demek ki mrmn sonuna kadar denizanalar
zerine alsam her zaman renecek yeni bir eyler bu
lacaktm.
alrken, Doktor Bacak'n szleri kafamda yankla
nyordu.
Birine nemli bir ey sylemen gerektiinde gerek dn
celerini yz yzeyken syle.
Ben de byle yapmak istiyordum. Jamie'yle grme
yi fena halde istiyordum. rendiim her yeni eyle bir
likte (kutu denizanalarnn beyni yoksa da ilkel gzleri
vardr) Jamie'yle daha ok grmek istiyordum.
Jamie'yle grebilseydim, krk yl dnsem sorma
y aklma bile getiremeyeceim bir sr ey anlatabilirdi
bana. Okyanus akntlarndan, su scaklklarndan ve rukandji sendromunun dnyann nerelerinde grld
ne dair bildiklerimizden sz edebilirdi. Belki bir hesap
izelgesini birtakm rakamlarla doldurup yle derdi:
"Evet. Evet, sen haklsn Suzy Swanson. Arkadann bana
ne geldiini zmsn. Bir tek sen anlamsn."
Jamie'yle grebilseydim ben de ona bir eyler anla
trdm. Uzun zaman nce yaam bir biyolog hakknda
okuduklarm anlatrdm. Karsnn lmnden ksa bir
sre sonra bir sahilde yryormu. Bir kaya havuzunda
grd bir denizanasnn kvnm kvrm dokunalan,
kansmn kvrm kvrm salarm anmsatm ve adam
mrnn geri kalanm denizanas resmi izerek geirmi.
Jamie'ye Franny'den sz eder, Franny'nin buradaki ya
amn, ardndan lmn, o akvaryumlarda Franny'nin
kvrm kvrm salarn grdm anlatrdm.

mm

Jamie'yle bulumann olana yoktu. Baka bir kta


ya umak gerekirdi, bu da delilikti. Franny olsa kafadan
atlak derdi. Milyon yl gese de byle bir eye olanak
yoktu.
Ama ya varsa?

m 13i

ea

kit1yelerin
m h y tr ?

r>

I
iten sz ettiim le yemeinin ertesi gn, enemi
V.. J kapal tutuyorum. Seninle ve teki kzlarla birlikte
j
masaya oturuyorum ama hi konumuyorum.
Kimse de benimle konumuyor.
Byle byle birka hafta geiyor: Oturduum yerden sizin
konumanz izliyorum. Derken bir gn gidip eski masamza
oturuyorum. Sen benimle gelmiyorsun, stelik teki kzlarn
yanna otururken srtn bana dnk.
Haftalar geiyor. Derken bir ay geiyor. Ben yemek yerken
kitap okuyorum. devimi yapyorum. Kafeteryadaki sesleri,
ocuklarn amatasn, dolaplarn arplan kaplarn, buru
turulan kahverengi kt poetlerin hrtsn, le yemei g
zetmenlerinin barlarn dinliyorum:
m m

e*

"Komak yok."
"pnz pe atn, ltfen."
"Kafeterya tepsilerini silah olarak kullanmayn, ltfen."
Senin dnmeni bekliyorum.
Artk hafta sonlan grmyoruz. Seni aradmda ya an
nenle alverie kacanz sylyorsun ya da byk teyzen
Lynda'y ziyarete gideceini. Bir de matematik retmenin var,
nk faktriyelleri anlamakta zorlanyorsun.
Bir gn, allmadk kadar scak bir bahar gn aklma bir
fikir geliyor: Bisikletimle sizin eve geleceim. le yemeinde
tuhaf davranp iin ne kadar temiz olduundan sz ettiim
iin zr dileyeceim. Her eye yeni batan balayabilirsek bir
daha hi tuhaf davranmayacama sz vereceim.
Bugne dein on bir buuk yl yaamm. ki artk yl da
katarsan 4.199 gn ediyor. Bu da 100.776 saat, yani 6.000.000
dakikadan biraz fazla ediyor ama bu hesaplar yalnzca dnyada
geerli.
Gnein evresindeki bir turunu iki yz elli ylda tamam
layan Plton'da yaasaydm hl bir yandaydm. te yandan
Merkr'de krk drt yanda olacaktm.
Ama dnyada on bir buuk yandaym, yani tuhaf davran
mayacak kadar bym.
Bisikletimi sizin evin kar kaldrmnda durduruyorum.
Kulama sesler geliyor. Kz sesleri.
Bahede kz var, hortumla birbirlerini slatyorlar. Su
yun altnda ciyak ciyak barrken gen kzlara benziyorlar.
Bir sre onlar izliyorum. Derken ilerinden biri, ilek sars
salar olan ban kaldrp bakyor.
Benim orada durduumu grecek kadar bakyorsun. Sonra
da ban evirip ciyaklamaya devam ediyorsun.
Birden pantolondan kesilmi ortumun, zerimdeki ren
gi solmu Hilltozvn Emlak tirtnn bilincine varyorum:
# Ih t

HILLTOWN EMLAK: HAYALLERNZN ADRESN BULUR

yazyor annemin baheyle urarken giydii tirtn ze


rinde.
Kendimi, senin beni az nce grdn gzle gryorum.
Bu dnyaya yakmyorum.

m \lt~3 <*>

/9 P ib t

caklklar dt. Kzlar kot pantolonlarnn paalarn koyun postundan yaplm botlarnn iine
sokmaya balad. Camlar buzland. Annem havalar so
uyunca kimsenin ev almadmdan yaknp duruyordu.
ok gemeden renciler Bayan Turton'm dersinde
bilimsel raporlarn sunmaya baladlar. Bazlar ilgi e
kiciydi: Raporunu skolyoz hakknda hazrlayan Molly,
kz kardeinin srt rntgenlerini karp omurgasnm
durgun nehirler gibi nasl ar ar kavisler yaptm
gsterdi. Yunuslar hakknda rapor hazrlayan Jenna, yu
nuslarn insanlardan on kat daha iyi iitebildiim anlatt.
Justin mutasyona uram kedilerle ilgili bir rapor hazr
lamt. Bize iki suratl bir kedi resmi gsterdi.
m MS e

"Bakn, Frank ile Louie'nin iki yz, iki az, iki bur
nu ve gz var," dedi. "Guinness Dnya Rekorlar kita
bna girmeyi bile baarmlar!"
Dylan'mki imek akmas zerineydi. imek can
l bir ey olmad iin i skcyd. Ayrca, Dylan eitli
imek tiplerinin nasl grndn anlatmaktan baka
bir ey yapmad.
Raporlarn bir buuk hafta boyunca, gnde er kere
sunulmas kararlatrlmta: Benimki son gnd. Her
sunumla birlikte kendiminkinin yaklatn hissediyor
dum.
Benimkine on bir ocuk kald.
imdi on kald. imdi dokuz.
imdiyse Sarah Johnston snfn nnde durmu,
zombi karncalar anlatyordu.
"Bir mantar, karncann beynini ele geirir," diye ak
lad. "Karncann zihnini kontrol etmeye balayarak nor
malde yapmayaca eyler yapmasma yol aar."
Bcek zihin kontrol. Gerekten de olduka iyi bir ra
por konusuydu.
"Karnca, sarholar gibi yalpalayarak koloniden ayr
lr," diye srdrd. "O gne kadar karnca her eyi kolo
ninin yararm gzeterek yapmtr ama artk durum de
imitir. Bir GPS tarafndan ynlendiriliyor gibi belirli
bir yere gider. Ardndan lr ve karmcanm kafasndan
bir sap kmaya balar."
Sarah, kurumu bcein bir fotorafm gsterdi, cese
dinin kafasndan bir dal kyordu. renti ama byle
yici bir yan da vard.
"Derken bir gn bu sap patlayarak sporlarm yeni ko
loniye gnderir. Bylece yeni karncalar ele geirilir."
M o

Sarah'nn sunumu boyunca ban srasndan kaldr


mayan Justin bu yorum zerine doruldu. "Ortaokul
gibi desene," dedi alayc bir tonla.
Sarah'nn dudaklarnda belli belirsiz bir glmseme
grdm ama Bayan Turton baklaryla Justin'i uyard.
"Sarah, merak ettim," dedi Bayan Turton. "Neden bu
konuyu setin?"
Sarah duraksad. "ey," dedi. Dudam srp dn
d. "Bir televizyon programnda grmtm. ok gzel
bir konu diye dndm ama ayn zamanda da gerek
ten korkun. Yani, byle bir eyin gerekleebileceini
dnmek, birinin beynimizi byle kontrol edebileceini
dnmek insan rktyor."
"Artk konuyu iyice bildiine gre belki o kadar rk
tc gelmiyordur?"
Sarah bam sallayp, "Hayr," dedi. "Hl rktc
geliyor ama yine de gzel. Korkun gzel."
Bayan Turton gld. "Korkun gzel... Houma gitti.
Teekkrler, Sarah."
Sarah yerine dnerken snftakiler nazike alklad
lar. Artk benimkine yalnzca bir rapor kalmt.
Nedenini bilmeden defterimin arkasn ap yazmaya
baladm.
Ja.we, s m m m

^ geerse, insanlar yalnzca

alElaiMalda talwa^acat, bir efler efe. kssecfeceLler. Bern. okyanuslarn LorLun bir cfe^we \rac^n, c(enzanalarmn balinalar bile aJLfan
olcfurcUjunu cluunUnce ne Kssec(yorsaiM onlar
c(a aynsn l/ssec(ecek.ler. Danann Eu^ene lelcf

m 747

Memoral rfaokulu'ncfan ok cfaka bQt^QL olcfu^unu


\Je l/l renecek ok. e^ b u lu n cu n u anlama
larn istiyorum.
Bunu

anladktan

sonra,

seninle

kirlikte

^rann^'mn bana gelenleri kantladmzda ola


nn nemini kavranacaklardr.
Baarabilirim , Jamie.
Sanrm baarabilirim
-ftma, ak be, keke kerkesn nUnde konumak
zorunda kalmasa^dm.

/4 m

T ) ahar sonlar. Altnc snflar olarak Kaya Gl kamA - J pndayz.


Snfa bir ip parkurunu ve ipten kayma turunu tamamla
dk. Kol kola girip dzeni bozmadan, birer birer emekleyerek
bir hulahoptan getik. Ormann girintileri kntlar arasnda
krebe oynadk. Kzlar alelade rmceklerden kat, olanlar
imenlerin zerinde itiip kakt. Gzetmenlerimizden biri
olan, altnc snflarn snf retmeni Bay Andrervs, ralar
Kzlderili adr biiminde yerletirerek nasl kamp atei yaka
camz gsterdi. Birazdan sosis piirip zerlerine ketap boca
edeceiz, ardndan atein zerinde alev alp kararana kadar
marshmalloTv piireceiz.

Buraya gelirken otobste tek bama oturdum. Sen yanm


dan geip gittin ve lap diye Aubrey'nin yanna oturdun. Ar
kam dnseydim senin srtn grrdm, nk Jenna ile ene
almak iin koridora doru eilmitin.
Molly'yle sanzn nne birbirinin ei tokalar takms
nz. Sana tutturulmu o toka, seni olduundan kk deil
de byk gstermeyi naslsa baaryor. kiniz de dudanza
parlatc srmsnz. Fermuar yarya kadar ekilmi sveatshirtleriniz ve kot pantolonlarnzla ikiz gibisiniz. Koarak
aalarn arasnda girip kan olanlar atee ralar ve kk
odunlar atyorlar. Atee atlan byk odunlar havaya kvlcm
lar sanca herkes neeleniyor. Derken Justin yerden ald bir
ta bann zerinde kaldrp doruca atein ortasna frlat
yor. Kvlcmlar hzla drt bir yana salyor, birka kz bara
rak geriye doru sryor.
Altnc snflar, buraya gelin!" Bay Andrevs yaknlardaki
bir aacn altndan bize el sallyor. Geri sayma balyor. "On,
dokuz, sekiz..."
Olanlar, kollarn bacaklarn savura savura, birbirleri
ne arparak Bay Andrezvsa doru kouyorlar. Kzlarsa ar
dan alyor. Bir arada yryorlar, saymay bitirene kadar Bay
Andrezvs'un yanna varmak gibi bir dertleri yok. Ben de kzla
rn hemen arkasndan yryorum, senin hemen arkandaym
ama sizin olanlar szerek ar ekim ilerleyen grubunuzun
bir paras deilim. Ben bal bana, ayr bir kategorideyim.
Baka kzlarn srtlarn izleme konusunda uzmanlamak
zereyim.
"Bayanlar," diyor Bay Andrew. "Bize katlmanz ne g
zel."
Ardndan gruba dnp soruyor. "Ne duyuyorsunuz?" Ba
caklarn omuz hizasndan fazla am. Salar yle ksa ki kel
saylabilir. Bir askere benziyor ya da bir pitbulla.
m ISO m

Kimseden t kmyor. Derken Justin Maloney osuruk sesi


karnca Bay Andrezos dnda herkes glyor. Aubrey eilip
senin kulana bir ey fsldyor. Sen kkr kkr glyorsun.
Bana bakman yle ok istiyorum ki.
Bay Andrews sorusunu yineliyor: "Ne duyuyorsunuz?
Gzlerimi kapatp dinliyorum. Gnlerce tek bama oturup
kafeteryadaki sesleri dinledikten sonra iitme duyum gelimi.
Snf arkadalarmdan kan hrtlar duyuyorum. Crcr b
ceklerinin tiz sesli kanat rplarn, tc kularn inili
kl ezgisini, bir baykuun kard hu hu sesini duyuyorum.
Uzaklardan, bir baka kamp alanndan birinin yksek sesle
Amerikan Milli Mar'n sylediini duyuyorum. Bir baka
kamp alanndan, bir rock arksndaki davul vurularn and
ran bir pat pat sesi geliyor.
Bir de kular. akyan bir sr ku var. Kiminin sesi slk
gibi, kimininki gaklamaya benziyor. Kimi cr cr tyor, kimi
tekdze bir tonda akyor. Farkl kular, farkl sesler karyor
ama hepsinin bir ritmi var. Crcr bcei ile baykuun da. Hep
si de birbiriyle uyumlu. Bunca farkl ses aral, bu ritim, tm
o iniler klar mzie benziyor.
Derken bir anda bir eyi anlyorum. Bu gerekten de m
zik. Eminim. Yani, biliyorum ite: Onca farkl tr birlikte ark
sylyor. Her biri bir ses aral, bir usul semi, bir dierinin
bo brakt yeri dolduruyor.
Bir konser bu. Dinlemeyi bilince duyuluyor.
Gzlerimi ap doruca Bay Andrevs 'a bakyorum.
"Orkestra," diyorum. Sesim pek gl kmyor.
Bay Andrevs ban kaldryor. "Ne?"
"Orkestra," diye yineliyorum. "Ya da bilemiyorum. Pek or
kestra denemez ama benziyor ite."
ylece yzme bakyor.
s

ISI

"Tm bu sesler," diye srdryorum. "Kular ya da neyse


ite. Birlikte ark sylyorlar..." Ama daha szckler azm
dan kmadan, adamn kalarndan birinin kalktn grnce
bekledii yant vermediimi anlyorum. Benimki yanl yant,
verilebilecek en yanl yant. stelik artk azmdan ktna
gre geri de alamam.
Kendi szlerimle arama mesafe koymak istercesine omuzla
rm silkiyorum. "Yani, kulaa yle geliyor ite."
"Ha," diyor Bay Andreos ama benim az nce syledikleri
mi biraz olsun dnmedii anlalyor. Bu kadar da yetiyor
zaten. ocuklar Bay Andrevs'tan izin km gibi glyorlar.
Hepsi birden. Sen de.
Bay Andrezvs, ne duymamz gerektiini sylyor. "Suzy
aalardaki Mozart' dinlerken, benim duymanz istediim
baka bir ey var." Elleriyle, uzaktaki rock arksnn gmbr
gmbr alan basna ritim tutuyor.
Ardndan dk frekanstaki seslerin yksek frekansl ses
lerden daha uzaa gittiini anlatyor. te bu yzden, uzaklar
dan bir geit treni geerken bandonun teki enstrmanlarn
dan nce davulun sesini duyarmz.
Yanaklarm yanyor. Keke orkestra yerine buna dikkat ek
mek gelseydi aklma.

Sonrasnda, bir sreliine kamp alannn evresinde yryo


rum. Bir bama. Ben kafamn zerindeki orkestray dinleye
dinleye dolanrken gln orada bir amata koptuunu iitiyo
rum. Dylan ile Kevin O'Connor bir ey atp tutuyorlar. nce
ta veya toptur diye dnyorum ama kollar, bacaklar var.
Bir kurbaa bu. Kurbaay birbirlerine atp tutuyorlar.
mm w

Durun diye geiriyorum iimden ama konumuyorum.


Sen yannda durmu Dylan izliyorsun. Kalann birini
dar karmsn, gzlerini de olandan ayrmyorsun.
Dylan senin varlnn farknda ki kurbaay tutunca sana
doru eviriyor. Hayvan yzne doru tutup oynatyor. Sen
korkmu gibi ciyaklyorsun ama bir yandan da Dylan'n hare
ketinden holanyor gibisin.
Dylan az kulaklarnda, elindeki kurbaaya bakyor.
Bir aaca doru dnyor.
Hayr, hayr, hayr.
Beyaz gvdeli bir hu aac bu. Aralarnda bir metre ya var
ya yok.
Ltfen. Ltfen dndm eyi yapma.
Dylan kolunu kaldryor.
Ben nefesimi tutuyorum. Hayr.
Artk her ey yava ekimde ilerliyor: Dylan, beysbol liginde
at yapmaya hazrlanan bir top atcs gibi kolunu geri atyor.
Aa tam karsnda. Dylan'n yznde bir glmseme
var. Kolunu arkaya doru geriyor.
Yok yere bir canly ldrmek zere.
teki ocuklar hem lk atyor hem de glyorlar.
Kimsenin dur dedii yok.
O an doruca sana bakyorum. Gzlerinin iine. Sen dur
diyebilirsin. Adm gibi biliyorum neredeyse.
Adn sylyorum ama sesim bouk kyor.
Beni duymuyorsun ama sezmen gerek. Seni izlediimi his
setmen gerek.
Ban kaldrp bana bakyorsun.
Gzlerimi yzne dikiyorum. Elimden geldii kadar sana
her eyi anlatmaya alyorum.
Dylan bunu senin iin yapyor, demeye alyorum sana
gzlerimle. Ltfen, bunu yapmasna izin verme. Ltfen
glme. Ltfen onu cesaretlendirme.

Dylan'n kolu geride. Gidebilecei kadar geride.


Ltfen. Sen benimle birlikte yarasalarn altnda koan
kzsm.
Ciyaklamalar iyiden iyiye artyor.
Seni Fluffemutterlayken grdm. nsanlarn zalimli
i karsnda aladn grdm.
Dylan bir sreliine kolunu olduu yerde tutuyor.
Bu sen deilsin. Ben seni tanrm. Seni buradaki insan
larn hepsinden iyi tanrm.
ite o srada gzlerini ksyorsun. ok belli belirsiz ama an
lamama yetiyor.
Sana bakarken, ncesinde hi grmediim bir ey gryo
rum: Gzlerinde bir duyarszlk var. Ban evirip Dylana ba
kyorsun. Tam o srada Dylan gerdii kolunu salveriyor.
Oradaki herkes gibi sen de glerek elinle azna kapatyor
sun.
Kurbaa bir yarm saniyeliine komik bir izgi film karak
teri gibi havada uuyor. Ardndan bir ses, korkun bir ses ge
liyor. Hem kt diye hem ap diye, hem slak hem kuru bir ses.
Duyduum seslerin en kts.
O srada koro halinde lyy, iren, tiksin gibi sesler duyulu
yor, hepsine de kahkahalar elik ediyor. Bir sr kahkaha.
Onlara, sana, hepinize arkam dnyorum. Kusmamak iin
derin derin nefesler alyorum.
Olay nasl durduracam bilemedim.
Bilmem gereken eylerin hibirini bilmiyorum. Yarasalar,
ate bceklerini falan biliyorum. ite ve terde mikrop bulun
madn, evrenin var oluundan nce hibir rengin, sesin,
n ve havann olmadn biliyorum.
Ama bunlar da bir ie yaramyor.
Baka eyler bilmem gerekirdi. Mesela, ocuksu deil de i
rin grnecek ekilde samn nne nasl toka takacam veya

m 15b *

nasl grup halinde yryeceimi, kamp ateinden kvlcmlar


ykselince nasl ciyaklayacam, olanlarn yannda dururken
kalam nasl dar karacam bilmem gerekirdi.
Olaydan sonra, siz yanmdan geerken Jenna gya p ku
tusunun dibindeki, st ste binmi bir kurtuk ynndan sz
ederek alayl bir tavrla orkestra" dediinde, benim ne karlk
vereceimi bilmem gerekirdi. Oysa siz glerek yrmeye devam
ediyorsunuz, bense bana gldnz, benim Bay Andrews'a
verdiim yantla elendiinizi bile ge fark ediyorum.
O akamn ilerleyen saatlerinde, teki ocuklarn karanlkta
fsldap kkr kkr gldn duyunca ne yapacam bil
mem gerekirdi. Uyku tulumumun iindeyim. Glmeler yak
lap dibime kadar geliyor. te o srada birinin tam tepemde
dikildiini hissediyorum.
Yanamda lk bir slaklk var.
Tkrk. Biri bana tkrm.
Tkrk tere de benzemez, ie de. Temiz deildir.
Mikrop ierir.
Eski en iyi arkadam (imdi anlyorum ki artk en iyi ar
kadam deilsin) karanlkta de kalka uzaklap glmele
rin geldii yere dnerken, benimse yanamdan szlen salya,
tenimi gdklayarak burnuma doru ilerlerken, ylece yatp
uyuyormu gibi yapacama, ne karlk vereceimi bilmem
gerekirdi.

m 155 m

ilimsel raporumu sunmamdan nceki gece beyni


mi susturmay beceremedim.
Gzlerimi kapatnca denizanas gryordum.
Gzlerimi ap baklarm karanla evirince yine
denizanas gryordum.
Yataktan kalkp m yaktm ve odada volta atarak
syleyeceklerimi prova etmeye koyuldum.
Mrl mrl raporumu okurken kapm ald.
"Zu?" diye seslendi annem. zerinde bornoz vard,
gzlerini ovuturdu. "Ne yapyorsun?"
Omuzlarm silktim.
"Saat sabahn bir buuu, Zu. Yat da uyu."

m 151

Ama yatama yatnca bile uykuyla uyanklk arasn


da kalyordum.
Sabah konuacaktm.
Sabah anladklarm herkese anlatacaktm.
Bitirdiimdeyse, her ey umduum gibi giderse elbet
te, artk anladklarm anlayan bir tek ben olmayacaktm.
ler umduum gibi gitmezse de... te o zaman, geri
ye gerekten bir tek Jamie kalacakt.

m 158

u m tM ciM tik

T
X /'
. aya

kamp gezisinin zerinden gnler geti.


J L \k^Ama ben o kurbaay bir trl aklmdan karama
dm.
Srekli aaca arpan etten kan kt-ap sesini duyuyorum.
Havada uan kurbaann alan kollarn, bacaklarn anms
yorum. Bir izgi roman karesini andryordu ama hi mi hi
komik deildi.
O kurbaa tmyle aresizdi.
Sen de doruca bana bakyordun. Gzlerin beni grd
an deiti.
O anda bir karar verdin, aldrmama karar aldn ve tarafn
setin.

Bunu dndke lk atasm geliyor.


Bir gn ben de byle olursam beni vur, demitin uzun
zaman nce, asla Aubrey'ye benzemeyeceine sz verdiinde.
Bana bir iaret ver, demitin. Gizli bir mesaj yolla. Ola
y byt.
Denedim. Sana seslenmeye altm ama szckler boaz
ma kat.
Sana gzlerimle anlatmaya altm. Sen baklarn kar
dn.
Kt. ap.
Okulun son gn gelmek zere.
Sana bir mesaj yollayacaksam zamanm giderek azalyor.

m l( (

Yntem
yi yazlm bir yntem ksm olduka yalndr. Hangi
malzemeleri kullandnz? Neyi, nasl yaptnz?
BAYAN TURTON

\ n /n \ tn /4 q h q
fyjlu/

ilmen gereken bir ey daha: Denizanalar bizden


gldr.
Bir dn. Denizanas sokmas, hayvanlar lemindeki
en hzl reaksiyonlardan biridir. neleri zpknlar gibi
kvrmldr, ilerinde de saldrmay bekleyen milyon
larca grnmez silah vardr. Denizanas dokunalar bir
yzeye hafife bile dese ineleri harekete geerek yerle
rinden frlar. nsann anlamaya, dnmeye ve tepki gs
termeye zaman bulamayaca kadar ksack, saniyenin
yedi yz milyarda biri kadar bir srede, denizanalar bir
kurun basncyla bu zpknlarn salar, tm zehirlerini
boaltrlar.

m US m

Denizanalar ldkten sonra da sokabilirler, doku


nalar ana gvdeden ayrldktan sonra hl zehirlidir.
Denizanalar nlerine geleni sokarlar, stelik zehirleri de
yeryzndeki her eyden beterdir.
Ama ne yaptklarn, kimi, neden soktuklarn dn
mek zorunda bile deillerdir. Denizanalar duygusallk,
sevgi, arkadalk veya kahr batama girmezler. nsanla
rn bana bela aan hibir meseleye saplanp kalmazlar.
Trlerinin teki yeleriyle yalnzca iftlemek iin bir
araya gelirler, bunu da yaygara koparmadan yaparlar.
Erkek azm ap spermlerini boaltr. Dii de aralarn
dan geerek erkein spermlerini alr. Temiz i. Tertemiz.
Dokunma yok, duygusallama yok, tutku yok, ac yok.
Ebeveynler ne yapacaklarna kafa yormazlar. Ya rer
ler ya remezler. Bebekleri ya yaar ya yaamaz. Bebek
ler de ebeveynleri dnmez, denizanalar birbirini z
lemez.
Birbirlerinin yanndan geip giderler. Hi durmadan,
bir kalp gibi atarak denizin derinliklerinde ilerlerler.

K i m

kit* tyurcitlk

uzy?" Bayan Turton bana glmsedi. "Hazr msn?"


Bilimsel raporumu sunacam gn gelmiti.
Bir yn kt ve birka tane mukavvayla snfn n
ne ktm. Kalbimin kt kt kulaklarmda attm duya
biliyordum.
Ayaklarm yerdeki karolarn zerinde ilerledi. Te
pemde floresan klar vzldyordu. Biri kprdannca
sandalyesi gcrdad. Gcrtnn sesi yle yksekti ki b
zlp kaldm.
Derin bir nefes aldm. Geen yldan beri ocuklarla hi
konumamtm.

Sesimin kp kmayacandan da emin deildim.


Ama nefesimi aldm. Gzlerimi kapattm ve Jamie'yi
dndm.
Jamie'nin hi korkmadan, o kpr kpr dokunalarn
arama elini nasl soktuunu dndm. O krmz ma
yosuyla bir hastane yatanda acdan nasl kvrandn,
yaamnn en kt strabn ekerken, zerine milyon
larca ineyle elektrik veriyorlarm gibi hissederken tm
dnyann kendisini seyretmesine nasl izin verdiini d
ndm.
Jamie o ii baarabildiyse, ben de bu ii baarabilirdim.
Gzlerimi arka duvara diktim ve konutum.
"Bir yaratk dnn..." diye baladm. Ardndan
yutkundum. (Kalbim gm gm atyordu.)
"Bir yaratk dnn, teki hayvanlardan o kadar
farkl ki aratrmaclar nce onu bitki sanyorlar." (Derin
nefes.)
"Az ile poposu bir." (Glmeler. yi. Demek ki din
liyorlard.)
"ldkten sonra bile bakalarna zarar verebiliyor."
Snfa bir bak atnca, Sarah Johnston'un oturduu
yerde hafife ne eildiini fark ettim.
Onlara her eyi anlattm. Denizanalarnn yaam dn
gsn anlattm: Yaama bir bitki gibi baladklarm,
denizin tabanna tutunduklar bu yaam evresinde bir
planula olduklarn, bydklerindeyse medusa formunu
alarak, deniz tabanndan ayrldklarn ve okyanusta z
grce dolatklarn syledim.
Smftakilere sahanda yumurtaya benzeyen bir deni
zanasnn resmini gsterdim. Ardndan Darth Vader'a
benzeyen bir denizanas ile kre andaki bir ocuun
elinden km bir gne resmini andran, byk bir da

m if S

ire ile drt bir yanndan kan izgilerden ibaret bir ba


ka denizanas gsterdim. Tehdit annda polis sireni gibi
klarn yakan bir denizanas ile evresindeki tm
emen bir denizanas gsterdim.
"Yaayan bir kara delik gibi," dedim snf arkada
larma. "Okyanusun iinde gerek, canl bir kara delik."
Art arda bir sr resim gsterdim. Denizanalarmn ne
yedii, nerede yaad, nasl hareket ettii, hangi form
lar ald gibi temel bilgileri verdikten sonra teki eyle
ri anlatmaya, getim.
Kt eyleri.
Denizanalarmn giderek oaldm anlattm.
Tm yiyecekleri tkettiklerim.
Penguenlerin yiyeceklerini aldklarn.
Balinalarn soylarnm tkenmesine yol atklarm.
Birok bilim insannn kansna gre, denizanas nfu
sunun hi artmad kadar arttm ve eskiden yalmzca
Avustralya gibi yerlerde yaayan zehirli denizanalarmn
artk baka yerlere de geldiini syledim: ngiltere'ye,
Hawaii'ye, Florida'ya, belki de daha yaknlara.
Hatta belki de Maryland'e.
te o noktada Bayan Turton konutu. "Bldm iin
zr dilerim, Suzy," dedi nazike. "Ama korkarm artk
toparlaman gerek."
"Bitirmedim," dedim kesin bir tonda.
"Bu kadar ey anlatman ok gzel," dedi Bayan Turton.
"Ama bir sunumunuz daha var. Zamanmz dara...."
"Bitirmedim." Yaamm boyunca hibir retmenle
byle yksek sesle ve dayatmac bir tavrla konumamtm ama konumay kesmeyecektim. imdi, u anda, an
latlmas gereken en nemli eylere henz gelmemiken
konumay kesmem olanakszd.
es Jfy es

Bir anda snf iyice sessizlie gmld.


Gzlerimi Bayan Turton'a diktim, o da aknlkla ka
larn kaldrd. Ardndan bir ey dnyormu gibi ba
klarn kucana indirdi. Kafasn kaldrdnda yzn
de gergin bir glmseme vard. "Birka dakikan daha
var, Suzy," dedi. "Syleyeceklerini syleyebilirsin ama
ltfen yava yava toparla."
Derin bir nefes alp konuya girdim. "En korkulan de
nizanas herhalde rukandji'dir. Zehirlidir, saydamdr ve
ok kktr. Bu hayvan suda gremezsiniz bile."
Onlara kaytlara geen pek ok lm vakasndan sz
ettim. Uzaklara g ettiklerinden, ar hzl kalp atla
rndan, beyin kanamasndan, yanllkla baka nedenlere
balanan lmlerden sz ettim.
te o zaman anlayacaklarn sandm.
Gerekten herkesin anlayacan sandm.
"Bu yzden de denizin bu azl Medusalar hakknda
renebileceimiz her eyi renmeliyiz," dedim.
Konumam bitirdim. Yutkundum. Derin bir nefes al
dm.
Ardndan bam kaldrp baktm.
Bayan Turton beni izliyordu. Yznde, az nce ona
terslendiimde taknd ifade vard. Ciddi ciddi bir ey
dnyordu, anlayabiliyordum.
Sanrm baardm, diye geirdim iimden ve snf ar
kadalarm da sylediim eyleri dnyor mu acaba
diye snf gzden geirdim.
Kimi bana bakyordu, kimi bakmyordu. Bakanlar da
yle pek etkilenmie benzemiyorlard.
Arka sradaki olanlardan biri esnedi.
Olann apraznda bir kz, ayam dikkatlice kulla
narak yerdeki katlanm kt parasm nndeki kzn
m no

srasna kadar ittirdi. ndeki kz kalemini yere drd,


ardndan eilip kalemle birlikte notu ald. Notu anca
burnundan gld.
Aubrey, Molly'ye bir bak att; geen yl ben iten
sz ederken taknd ifade vard yznde. Molly k
ck bir el hareketiyle karlk verdi. yle kkt ki pek
kimse grmedi ama ben grdm; parman atlak anla
mnda kulann yannda dndrd.
Kafadan atlak.
Yeniden Bayan Turton'a baknca anladm: Franny'yi
dnmyordu. Gerekten endielenmiti endielenmesi
ne ama Franny'nin lmyle veya denizanalarmn oa
larak dnyay ele geirmesiyle ilgili deildi endiesi.
Benimle ilgiliydi.
Raporumu sunarken, yaamm boyunca sylediim
en nemli szleri dile getirirken naslsa bir eyi yanl
yapmtm.
"Suzy," dedi Bayan Turton sonunda. "nanlmaz de
tayl bir sunumdu. ok alarak hazrlandn anlal
yor."
Snfa dnd. "Ne yazk ki bu durum programmz
aksatacak. Patrick, ok zgnm ama sen yarma kala
caksn." Bir dersin devini hep bir nceki derste yapan
Patrick, "Evet!" diyerek yumruunu bir motor gibi yuka
r kaldrp indirdi.
Ardndan, sanki ben hi konumamm gibi herkes
normal yaamna dnd.
Bu kadar m? demek istedim. Hayr, hayr, anlamams
nz, diyesim geldi. Dinlemediniz mi? Hi dinlemediniz mi?
Denizanalarmn imdiden bizden birini alm olabileceini
anlamyor musunuz?
Bir gn bu hayvanlarn oalarak hepimizi ele geirebile
ceklerini anlamyor musunuz?
m m

Elimdeki ktlar drnce doruca yere bakarak


ktlarm topladm. Ellerim titriyordu.
Arka sralardan biri ksrme taklidi yapt. Hani ks
rr gibi yaparak herkesin duyabilecei sesle bir ey sy
lersiniz ya.
Medusa, dedi.
Herkes gld. Arkam dnnce Dylan'm masum ma
sum tavana baktn grdm.
Ardndan, tekrar tahtaya dndmde o laf bir kez
daha duyunca artk Dylan'n sylediine kukum kal
mad.
O srada herkes aym biimde ksrmeye balad.
"Medusa!"
Aniden, sanki snfn bir kesinden bakyormuum
gibi kendimi dardan grdm. Karmda az nce dn
yay nemli bir eye inandrm bir kz deil, elleri titre
yen, i yz kzarm, salar karman orman, tuhaf bir
kz vard. Arkadasz bir kz. Yzn irkin irkin buru
turan, gznden yalar akan bir kz.
Bir kez alamaya balaynca gzyalarm durdurma
ya gcm yetmedi.
"Medusa!"
"Yeter," dedi Bayan Turton sert bir sesle.
Snf sessizleti ama bundan byle beni Medusa diye
aracaklarn anlamtm.
"Git yerine otur, Suzy," dedi Bayan Turton usulca. Ba
m sallayp hzl admlarla yerime getim.
Oturduum yerde alamak istemiyordum, onca insa
nn nnde olmazd. O yzden, Bayan Turton o gnk
ev devini gzden geirirken ben de defterimi karp
kalemimi aldm.

mm

6%

kleLe seninle tanablseyctm, Jame keke seninle


fanabIseyttim efe beni anlattn syleyeblseycfn mnkU baka kimse anlamyor
Denettim ama benim (yorttuumu tyrmecfler
Senin anlatacan bl^orutM, unku senin
resmim tyrcfm nternette senin bir suru resmim
budum Srncfe, elncfe bir ka\ianoz tutu^or&usa,
kavanozun incfe (te Hayaletleri andran, saycfam
.bir Irukancfj \iar (^uauaL baklarla bakyorsun
ona S r etiler resmcfe, bir atalar yumun mtek
kutu cfemzanasna bakyorsun Denizanas atalar yuwun Ust k&iMincta, sense aaycfa kalcfymtan
yukar tto^ru bakyorsun Sutta tyece tyiyUncfeki
yldzlar anttran benekler \/ar Suyun teki tara^ncta cfurctuiyun \Je camn arcfmta puslu tyorumtu^Un iin bu kez Hayalete benzeyen sensn
Smcf ete en ok neyin ltym ektiim syleye
yim gzlerinde. Hi ^ke yok d< tiksinti yok Denzanalarna, sentten tmyle farkl yaratklarm
tyb bile bakmyorsun
Merakl bir Haln \Jar, o kactar Onlar zmeye
alyorsun sanki dam sanki, belki bu yaratk
larn bize syleyecek bir eyleri \Jarcfr diye kulak

m ili

v^asl \o^le&iA? h a la , HerLesn nedret ettii


^arafHlar nasl bkesine ness^orsun? (^an,
seni o Hastane ^ata^nda ^orduiM Sokulduun
iin lsek zereydin. /M en birazck, bite Hzdn
delilsin?
Hisselerin seJesed^ yaratklar sana s e f i
ren nedir?

774

v e r ilir ?

I
iin yzde doksan beinden fazlas sudur. RastlantV . J ya bakn ki insanlar ayn eyi denizanalarndan sz
s
ederken de syler; denizanalarnn da yzde doksan
beinden fazlas sudur ama bu beni ilgilendirmiyor. Henz il
gilendirmiyor. imdilik, altnc snfn sonuna yaklatmz
dan iin kolay donmasyla ilgileniyorum.
Bana bir iaret ver, demitin. Uzunca bir sre, nasl iaret
vereceimi bulamamtm ama kamp gezisinde yzmde o t
kr hissettikten sonra buldum.
Olay byt, demitin.
O gn kafeteryada, eitli hayvanlarn ieyerek iletiim kur
duklarn sylemitim, anmsyor musun? Ben de yle yapmaya
m 11$

karar verdim. Ben de sana, senin bana yolladn gibi bir mesaj
yollayacam: vcut svlarn kullanarak.
Bana ince, dz diskler gerek. Geri cumartesileri Ming
Saray'nda yiyemediklerimi paket yaptrp eve getirdiim iin
gereken diskleri kolayca yapabilirim. Plastik yiyecek kaplar
iimi grr. Yalnzca -be santim yksekliindeki, en kk
boy kaplar ok uygun: Buzluun arka tarafnda kolayca istif
lenebilirler.
Dorudan bu kaplara iemek kolay. Tuvalete oturup birer
birer altma tutuyorum. Biri dolunca da iemeyi durdurup
tekine geiyorum. Kaplan nmde yere diziyorum, ardndan
kapaklarn kapatyorum.
Temiz i. Hani, azmdan doru drst tek bir szcn
kmad o gn dediim gibi i temizdir. Tek pislii, onu pis
sanmamzdr.
Sylediim doruydu, biliyorsun. O kzlar gld, sen de
gldn belki ama sylediim doruydu.
Kapaklar sk sk kapattktan sonra kaplar sudan geirip
buzlua yerletiriyorum. zerlerini birka paket dondurulmu
sebzeyle rtyorum, sebzelerin nne de buzluklar koyuyorum.
Ardndan yatmaya gidiyorum. Yarn altnc snfn son
gn.
Sabah annem du alrken, dondurulmu plastik kaplan soutuculu bir beslenme antasnn iine istifliyorum, beslenme
antasn da srt antamn dibine koyuyorum. Karnm aryor
ama uzun zamandr hissetmediim kadar kararl hissediyorum
kendimi. Hatta, en azndan u anda beynimdeki o korkun ktap sesi bile sustu.
Anneme, snf retmenimizin bizi snf temizliine yardm
etmeye ardn syleyerek beni okula erken gtrmesini is
tiyorum. Annem hibir ey sormuyor. Byk lde bo bir
otoparkla karlanca bile bir ey sormuyor.

Bana gveniyor, diye dnyorum. Artk hak etme


sem bile, annem bana hl gveniyor.
Belki bymenin getirdii bir eydir bu. Belki bydke
yaamanzdaki insanlarla aramza, trl yalanlarla doldurabi
leceimiz kadar byk bir mesafe giriyordur.
Koridorda kimse yok. renciler yokken buras gerek bir
ortaokula deil, bir film setine benziyor. Gelecee geldiimi
dlyorum: Herkes ortadan kaybolmu, koca dnyada bir tek
ben kalmm. Darda dev bcekler cirit atyor, her an korido
run sonundaki iki kanatl kapda belirebilirler. Sonra da ieri
girip beni mideye indirecekler, sonum gelecek.
Tadm antann arln duyuyorum. Sana bir mesa
jm var. Dolaplara doru yryorum.

m 111 s

unumum bittikten sonra zil alnca Bayan Turton,


"Suzy, sen biraz kal," dedi. Bam salladm ama
yzne bakmadm. teki ocuklar kitaplarm alp sanki
ben o aptal sunumu hi yapmamm gibi ene alarak
koridora karken ben sramda ylece nme baktm.
Justin Maloney yanmdan geerken, masamm zeri
ne defterden koparlm bir kt paras brakt usulca.
Kt, karman orman denizanas izimleriyle doluydu.
Bazlar benim snfa gsterdiim resimlerin derbeder
hallerine benziyordu.
Smf boalnca Bayan Turton bana seslendi: "Suzy?"
Bir ey sylemedim.
m /79 *

"Hey, Suzy," dedi. Ben bam kaldrana kadar bekle


di. "Raporun gerekten iyiydi. Sk almsn anlalan.
Bu raporlara genelde A vermem ama sana vereceim.
nk hak ettin."
Baklarm yeniden Justin'in izimlerine evirdim.
Batan savma izilmilerdi ama olduka kusursuzlard
dorusu.
"Biliyorsun, Suzy," dedi Bayan Turton. "le yemei
mi burada yiyorum. Bana katlabilirsin. Konumak ister
sen ben hep buradaym."
Aklma Doktor Bacak geldi. O da konuabileceim bir
doktordu ama ben konumamay yeliyordum.
Oysa asl karlkl konumak istediim Jamie'ydi.
Jamie'nin yannda ne syleyeceimi bilirdim.
"Yalnzca oturup yemeimizi de yiyebiliriz," dedi Ba
yan Turton. "Konumak zorunda deiliz. Tamam m?"
Bam evet anlamnda salladm ama yzne bakma
dm. Ona bakarsam tekrar alayabilirdim.
"Kendinle gurur duy, Suzy," dedi. "Bugn olaans
t bir i kardn."
Snftan kp koridora dnerken yine anlamadm
eylerden birini yaadm dnyordum: Bir rapor
iin canla bala altktan sonra, stne stlk bir de A
almken kendinizi nasl yanl bir ey yapm gibi hisse
debilirdiniz ki?
Sanki siz batan aa yanlmsnz gibi.

U O <5*

kir

605

numaral dolaba, yani senin dolabna gelince sou


tucuyu ayorum. te mesajn burada. Anlayacak
sn, eminim.
Diskler hl donuk ama kenarlarndan zlmeye balam.
Harika. Plastik kaplardan kolayca kveriyorlar.
Btn dolaplarda yukar bakan havalandrma zgaralar
var. Diskler tam zgaralardan geecek boyutta. Hzlca ama
sakinlii elden brakmadan diskleri birer birer dolabnn zga
ralarndan ieriye ittiriyorum.
Mideme giren kramplar duymazlktan geliyorum. Acaba
her ey baka trl sonulanabilir miydi, acaba sana verebi
leceim baka bir mesaj var myd, zamannda yaplsa imdi,

u dakikada senin dolabna gizlice donmu diskler atacama,


otobste yannda oturmam salayacak bir ey var myd, bil
miyorum.
Donmu bir diskin, dolabn duvarna arpnca nladn,
yumuak bir eyin zerine dtndeyse bouk bir kt sesi
kardn duyuyorum.
ok deil, yakn bir gemite dolabna notlar atardm. zer
lerinde SDA' ve OK GZL ibareleri ile lakaplarmz, BAYAN
KIVIRCIK ile LEK KIZ yazard. imdiki baka tr bir not.
Benimle dalga gemeyecektin. Bana tuhaf demeyecektin.
Bana tkrmeyecektin.
Ama bilmeni isterim ki amacm almak deil. Ben yal
nzca benden yapmam istediin eyi yapyorum. Ben yalnzca
sana sesimi duyurmaya alyorum. Artk gerekten duy is
tiyorum. Amacm, sen tmyle kaybolmadan arkadalmz
kurtarmaya almak.
lkin neye uradn aracaksn. Ban kaldracak, Ne
yaptn sen? der gibi yzme bakacaksn.
Ben de sana bakacam. Gzlerimi ayrmadan. Baklarm
la sana, Benden byk bir ey yapmam istemitin, diye
ceim.
Derken kafana dank edecek: Evet, byk bir ey yaptm,
nk yapmak zorunda kaldm.
Byk bir ey yaptm, nk sen byle istedin.
Byk bir ey yaptm, nk zaman gelmiti. Seni geri
getirmenin, arkadalmz geri getirmenin zaman gelmiti.
te o an yzndeki ifade deiecek, gzlerin, Seni gerek
ten bu kadar incittim mi? diye soracak.
Benim gzlerimse, Evet, diyecek.
Gzlerin, Anlyorum, diyecek. Ardndan da, zr dile
rim.
* Sonsuza Dek Arkada, -yhn

m t$ i m

te o zaman deeceiz. Her eye batan balayabileceiz.


Red Sox sveatshirtnn zerine den disklerin, dolap ka
pann i tarafndaki sslemelerin zerinden getiini d
nyorum: dergilerden kesilmi kedi resimlerinden, puantiyeli,
mknatsl aynandan ve yeni arkadalarnn fotoraflarndan.
Seninle birlikte Six Flagsin nnde ekildiimiz resmin yeri
ni alan o yeni fotoraflar dndke diskleri daha bir hrsla
ittiriyorum.
Sonuncuyu yollar yollamaz, bo kaplarla kapaklarn kapt
m gibi yeniden soutucunun iine tkyorum. Beslenme an
tasn kzlar tuvaletine gtrp p kovasna tktryorum,
zerini de buruturulmu kt havlularla rtyorum.
Ardndan ellerimi ykamak iin lavaboya doru yryo
rum.
te tam orada, aynann karsnda dururken baka bir duy
guya kaplyorum. Ensem kt kt atyor. Gz kapaklarmdan
biri seiriyor. Lavaboya tutunup aynaya bakmaya alyorum
ama her ey bulanklayor. Ne olduunu bilmediim bu duy
gudan kap kurtulmak istiyorum ama bacaklarm beni ta
mak istemiyor. Yere ylyorum.
Krk dakika iinde ocuklar koridoru dolduracak. Buzlar
eriyecek. Senin dolabn srlsklam olacak.

z d lir

Iimiz de biliyoruz Ici Ja.iM.ie, zel/y sal^law aL bir


^ayaf^ Lfu ^apwaz "Z-el^ir, lo n m o , awalcfr
H avain. /e Lac(ar h assassa o Lacfar LencH
Loruma ^ ye ^ i ctu^ar DeweL L b ir p araf L ne Lac(ar zel/rlt^se ba^laniMa^ o Lacfar l/ai ecter.
fca^ la n m ^ a en oL ^eretsniM. cfu^an ov\layc(y
Hw

t^ereLfen efe, Mcutunda k.ewt bile bu-

luniMa.^a.n cfemzanalanncfan c(aka b assas bir e^


Vay wcfy?

1S5

1
(bence bunu anlyorsun foeniM de a n la d
blwen istiyorum.
tete Larltl oturup butlan Lovvuablse^dt Sobualardan, zel/rlerden, balanmlardan,
bitilerden \Je b a ta tiren in anlawad^ o y a ra
tklardan tonuablseydt

fa k

f
olabmn nnde dururken senin yaklatn gI S ryorum. Kalp atlarm artk biraz dzene girmi.
Souk terler dktren o vck vck his gemi. Yalnzca midem
hl altst durumda.
Sen dolabna varmak zereyken ben dolabm kapatp snfa
doru yryorum. imden saniyeleri sayyorum. Henz d
np sana bakmasam da biliyorum: imdi ifreli kilidin kadra
nn eviriyorsun. imdi dolabnn kolunu kaldryorsun. im
di elini ieri sokuyorsun.
amata kopunca arkam dnmyorum.
Biri, "ren!" diye baryor. Ardndan baka ocuklarn
sesini duyuyorum.
"yk!"
m 1Y1 m

"Sidik! Sidik bu!"


"Vay anasn, birileri kzn dolabna iemi!"
Glmeler duyuyorum. Neler olduuna bakmak iin ko
uturan ocuklarn ayak seslerini duyuyorum. Kopan ama
tay, oluan enerjiyi bir biimi, hacmi ve arl varm gibi
hissediyorum. Arkam dnsem uzanp dokunabileceim bir ey
sanki bu.
Cierlerime girip kan havaya odaklanyorum.
Biri, "Ben idareye haber vereyim," diyor. Koar adm ayak
sesleri duyuyorum.
Snfn eiinde duruyorum. Ar ar, zenle kitaplarm
dzeltiyorum.
Ancak kalabalk dalnca bam kaldrp bakyorum.
ki bklm ne eilmisin gibi omuzlarn km. Alyor,
diye dnyorum. Tuhaftr ki kendi dncelerimle balant
mn koptuunu hissediyorum. Franny alyor.
imdi bana bakman gerek. Mesajn ie yaramas iin, anla
man iin bana bakmak zorundasn.
Zil alyor. ocuklar birer ikier yanmdan geerek snfa
giriyor. Hl glyorlar.
Snf retmeni herkes otursun diyor ama ben eikte oyala
nyorum.
Bana bak, diyorum iimden.
retmen, "Suzanne Swanson, bize katl ltfen," diyor.
Kapnn yannda bir kalemtra var. antam kartryo
rum ve bir kalem kartp kalemtraa sokuyorum. Kalemtra
n sapn ok yava eviriyorum.
Okul sekreteri Bayan Hail, elinde naylon poetlerle yan
na geliyor. Sen poetlere birer birer eyalarn dolduruyorsun.
Omuzlarn artk iyice titriyor.
Snf retmeni, ocuklara masalarn boaltmalarn syl
yor. Ben kalemtra evirmeyi srdryorum.
s M

Bana bak, bana.


Ardndan Bayan Haille birlikte idareye doru yryorsu
nuz. Bayan Hail poetlerini tamay teklif etmiyor. Sen her
admla biraz daha uzaklayorsun. ok gemeden arkan dn
mezsen gzlerimi gremeyeceksin.
Birlikte keyi dnyorsunuz.
Ardndan gzden kayboluyorsun.
Acaba seni dnya gzyle son kez mi gryorum, diye d
nmyorum. Byle bir eyi neden dneyim ki?
imdi dndm ey ok ak ve net: Sen bana bak
madn.
Anlyorum ki senin iin yeni bir balang deil bu. Bam
baka bir ey.
Bir tr biti.
Dengemi yitirmemek iin bir elimi duvara koyup yzm
yeniden snfa dnyorum. ocuklar sralarndan ynla kt
karyorlar. Snf retmeni, hepimiz bir an nce masalarmz
temizlersek kan ktlarn bir ksmyla kttan uak yar
mas yapabileceimizi sylyor. Herkes sevinle baryor. Be
nim dmda herkes.
Bense hibir ey hissetmiyorum.
Altnc snfn bu gereksiz, son saatlerinden bana hibir ey
kalmyor. ocuklar odada kttan uaklar uururken, ben yl
sonu piknii boyunca tek bama otururken, otobsler park ye
rinden karken bu korkun okul yl geride kalyor.
Ancak sonra sonra bir eyler hissediyorum.
Ancak sonra, banyoya girip tuvalete oturduumda i ama
rmda krmz bir kan lekesi grnce bir eyler hissediyorum.
Kan beklenmedik bir ey. Grr grmez, byk bir utan duy
gusuna kaplyorum. Gzmn nnde bir uyar gibi krmz
krmz parlyor.
Belki de bir sulama gibi.
e S <sa

ilimsel raporumdan sonra, koridordan her gei


imde ocuklar ellerini azlarna kapatp, "Me
dusa," diye ksrmeye baladlar.
nce o gn akama kadar, sonra da alkanlk hali
ne getirmek iin ertesi sabah okula geldiimde ayn eyi
yaptlar.
Bu olay, Bayan Turton' le yemeinde ziyaret etme
ye karar verme nedenlerimden yalnzca biriydi.
Eikte durup boazm temizledim.
"Ah," dedi retmenim biraz neelenerek. "Suzy, ieri
gelsene."
Masasna ikinci bir sandalye ekip eliyle pat pat vur
du. Otururken bana, "Naslsn?" diye sordu.
9

Ayakkablarna baktm. Arkas pskll, kahverengi,


deri izmeleri bir hayli giyilmiti. Hem pratik hem de
maceraperest grnyorlard. nsan byle botlarla ger
ekten bir yere gidebilirdi. Snfn dndaki koridorlarn,
haki giysili dmanlarla dolu bir l olduunu dledim;
Bayan Turton da dnyay kurtarmak iin zorlu arazide
kouyordu.
"Suzy, sen harika bir rencisin," dedi. "Ama senin
iin endieleniyorum. Geen ylki birka retmeninle
konutum ve anladm kadaryla bu yl davranlarnda
birtakm deiiklikler olmu. Deiim normaldir. Herkes
deiir ama senin bir sorun yaamadndan emin olmak
istiyorum. Sen iyi misin?"
Gzlerimi botlarndan ayrmadan bam salladm.
"yi," dedi ama sesi pek inanm gibi deildi. "Bildi
im iyi oldu."
Uzunca bir sessizlikten sonra Bayan Turton konuyu
deitirdi.
"Bilimden gerekten holanyorsun anlalan. Doru
anlam mym?"
Biraz dndm. Bayan Turton'm bize gsterdii ve
benim internette bulduum pek ok ey houma gidi
yordu. Evrende kalplarn kendilerini tekrarlamas, g
ne sisteminin bir atomu andrmas veya uzaydan g
rnen bir sradan pk don altnda kalm bir erelti
otu yaprana benzemesi houma gidiyordu. Yazn tek
bir aynda, bamn evresinde milyar bcein uu
tuunu veya topran bir santiminde binlerce farkl tre
ait milyonlarca yaratk bulunduunu dnmek houma
gidiyordu.
Bunlar dnnce, mrm boyunca ayn yerde dur
sam bile her zaman kefedecek bir eyler bulabileceimi
m jj i m

hissediyordum. Darda kefedilmeyi bekleyen bunca


eyin olmas houma gidiyordu.
Ama bazen bilimsel almalar, korkutucu eyleri de
ortaya karyordu. Yrtclar ile avlarn veya bir tilkinin
aznda rpman bir tavan dnmek houma gitmi
yordu. Olanaksz baarp k hzmda yolculuk edebilsek bile evrenin snrna ulamamzn krk alt milyar yl
dan fazla sreceini, bu sreninse evrenin yann kat
olduunu bilerek yatamda uzanmak houma gitmiyor
du. Asl kts, evren yle bir hzla geniliyordu ki biz
evrenin bugnk snrna ulaana kadar evren de by
meyi srdreceinden o smra asla ve asla ulaamazdk.
Ne kadar urarsak uraalm, sonsuza dek ortada
bir yerde, aslnda hiliin ortasnda kalakalmtk.
Her ynde genileyen hilikle evrelenmi, ak mavi
bir noktada yaamak houma gitmiyordu.
"Sana bir ey gstermek istiyorum, Suzy," dedi Bayan
Turton.
Bilgisayarma bir eyler yazp ekran bana doru edi
ve bir video at.
"Dn gece izledim. Belki houna gider."
Oynat tuuna bast, ardndan eline birka kt alp
not vermeye koyuldu. Beni byle rahat brakmas hou
ma gitmiti.
Videoda, nce sahnede bir yn insann nnde konu
an bir adam grnd. Adam hafif peltek konumasyla,
doann reme yntemi dedii tozlamay anlatyordu.
Derken aan bir iein hzl ekim grnts belirdi
nmdeki ekranda. iein narin ta yapraklan alnca
mor izgili, uzun baaklar ortaya kt.
Bu iyi ieklenme trlerinden biri, diye dndm. i
eklenme szcnn baka anlamlar da vardr. Denizanas

ieklenmesi korkun sonulara yol aabilir ama byle ieklenmeler gzeldir.


Bayan Turton'm eiinde biri belirdi: Justin Maloney.
"Bayan Turton?" dedi. Bana bir bak att. "Ah, selam
Belle."
nmdeki videoyu izlemekle yle meguldm ki
bana baka bir adla seslendii iin Justin'e surat yapma
zahmetine bile girmedim.
Bayan Turton bam kaldrd. "Hah, Bay Maloney.
Kaynakanz tamamladnz m?"
"Evet," dedi sklm pklm. retmene bir kt
uzatt.
Bayan Turton kd inceledikten sonra ban sallad.
"Teekkr ederim. Raporunuza eklerim ama bir dahaki
sefere, kaynakay raporunuzla birlikte vermenizi bekli
yorum. Kaynaka zorunludur, tamam m?"
Justin ban sallayp kmak zere arkasm dnd.
Ardndan, "Ne izliyorsun, Belle?" diye sordu.
"it," dedim tslar gibi. Yine o ad. Belle. Gzlerimi
bilgisayar ekranndan ayrmadm.
Ar ekimde bir ar konduu iein zerinden, ha
valanan bir uak gibi kalkt. Gidip bir ar grubuna katld.
Arlar hep birlikte kanat rparken milyon kere atan bir
kalbe benziyorlard.
"Vay," dedi Justin
"Sen de bir sandalye ek istersen," dedi Bayan Turton.
Kalarm attm ama Justin ya fark etmedi ya da umur
samad. Kendine bir sandalye ekti.
Justin otururken ekranda gece vakti lde uan yara
salar grnd. Ay nda, kanatlarndan iskeletleri g
rnyordu.
Justin slk ald, ardndan, "Cidden, nedir bu?" diye
sordu.

Bilmiyordum. Bana gre, yeryzndeki tm gzellik


leri anlatan bir eydi.
Ardndan nmzdeki ekranda milyonlarca kral ke
lebei, gkyznde ar ekim dans etmeye balad. O
kanat rplar, o renkler, maviyle sarmn kartl, ka
natlarnn alp kapanlar. imde bir eyin ortadan iki
ye ayrldn sandm.
Video bitince Justin, "Ya," dedi. "Yaraal ksma dne
bilir miyiz?"
Dndk.
"Keke dnya hep byle grnse," diye mrldand
Justin.
Bayan Turton ktlardan ban kaldrp, "yle ya za
ten," dedi.
Videoyu tekrar tekrar izledik ama sonunda zil ald
ve le molas sona erdi, matematik dersine girecektik.
Koridora ktmzda Justin, "Seninle birlikte izleme
me izin verdiin iin teekkrler, Belle. Gzeldi," dedi.
Bana nc kez Belle diyordu. Neden bana ad takt
m veya neden zellikle bu ad setiini bilmiyordum
ama artk usanmtm.
Durup ellerimi belime koydum.
"En byk yerleri oras, deil mi?" diye sordu. "ana*
benzeyen yerleri?"
Justin'e bakakaldm. Srt antasn bir omzundan te
kine geirdi, dudaklar yarm bir glmsemeyle yukar
kvrlmt.
Denizanalarndan sz ettiini anladm. Denizanalarnm kalp gibi atan, yuvarlak gvdeleri an biimindedir.
Sokulmadan dokunabileceiniz tek yerleri de burasdr.
* Franszca bir kelime olan Belle (gzel) ile ngilizce Bell (an) szck
leri arasnda balant kuruluyor, -n

i9 I jf5 i

"Medusa'ya pek baylmam," dedi. "Salarndaki o rkn ylanlar falan." Yalandan rperdi. "Ama Belle iyi bir
ad, sence de yle deil mi?"
Justin bana Medusa demeyecek, diye geirdim. Bana bunu
sylyor. Ksa bir sre nce ngilizce snfnn camndan
szlk frlatt iin ceza alan bir ocua gre belki de o
kadar kt deildi.
Matematik snfna kadar konumadan yrdk ama
bu sessizliklerin en gzeliydi. ok az insann anlad,
konumama tr bir sessizlikti.

e*

i yalarm i iinde brakarak sana vermeye altm


M. J ama veremediim mesajdan sonra telefonun almasn
bekliyorum. Telefon alacak, almas da hi iyi olmayacak.
Kim arayacak, bilmiyorum. Belki okul mdr, belki de se
nin poetlerini tutmayan Bayan Hail arar. Annen de arayabilir.
Annen. O slak giysilerini ykam, alarken sana sarlmtr.
Belki telefon bile etmezler. Belki televizyondaki gibi eve polis
gnderirler, polisler de bileimde kelepelerle beni gtrrler.
Beklemekten baka yapacak bir ey yok.
Annem ieri girip, Akam yemeini darda yemek ister
misin? Ders ylnn bitmesini kutlarz," diye sorunca, Anne
bana ok kzacaksn, diyorum iimden.
mW m

Aklamay deneyeceim. Anlatmaya alacam ama an


lamayacan biliyorum. Benden gizli bir mesaj gndermemi
isteyen sen bile anlamadysan, bakas neden anlasn ki?
Artk ben bile anlamyorum.

mm m

iki

( ( A

l*

ic a m t ik

T> ir gnlk sessizlik yeterince fazla ama iki gnlk sesJ L - J sizlik dayanlmaz.
Herhalde kant topluyorlardr diyorum kendi kendime.
Yani, benim yaptm biliyorsundur. Ne demek istediimi
anlamadn belki ama benim yaptm biliyorsundur kukusuz.
yleyse insanlar nerede?
Telefon almyor, kap almyor, annem de sanki her ey
normal ve yolundaym gibi bana glmseyip duruyor.
Bir an nce yaayp kurtulsak ok daha iyi olurdu.

m ifj m

yeilcik**
M ild ik

ncak drt gn getikten sonra baka olaslklar d


nmeye balyorum.
Belki benimle konumay bekliyorsundur.
Belki sen de bana bir mesaj vermeyi planlyorsundur.
Belki de sessizliinin her eyden kt, her eyden zor geldi
ini biliyorsundur.
te o zaman telefonun almayacan anlamaya balyo
rum. Kimse kapmza dayanmayacak. Ne bugn ne yarn ne
de ertesi gn.
Seni bir dahaki grmde ne diyeceimi bilmiyorum.
Yaptm ey, seninle aramzda asl kalyor. Yarm brakl
m bir cmle gibi sessizce havada duruyor.

I * / e tM tk

l\Uw4lkltmn

ltnc snfn bitiinden altm yedi yn sonra, yedin


ci snfa balamamza drt gn kala Massachussets,
South Grove'daki Aziz Mecdelli Meryem Piskopos
Kilisesi'nde yaananlardan sz etmek istemiyorum.
Havann yap yap scaklndan, insan kalabalndan,
annemle erkenden gelmemize karn bizden nce de bir sr
insan geldii iin oturacak yer bulamaymzdan sz etmek
istemiyorum. Kilisenin giriinde ayakta dururken orba gibi
havaya ve dip dibe duran insanlara karn nefes almaya ura
mann nasl bir his olduunu anmsamak istemiyorum.
Dilerimin arasndan konuarak anneme, "Kim bu insan
lar? diye sordum. Annem de fsldayarak, "ocuklarn cena
ze trenleri normalden farkldr," dedi. Bunun benim sorumu

yantlamadn belirtecektim ama sonra annemin azndaki


ac ifadeyi, dudak kenarlarndaki o gergin izgileri fark ettim.
O yzden bundan sz etmek istemiyorum. Hatta ar ve h
znl temposundan dolay, monoton sesli orgun Somewhere
ver the Rainbow'w aldn neredeyse ark bitene kadar
anlamadmdan da sz etmek istemiyorum. Elimdeki progra
ma baknca (Nereden gelmiti? Kim, ne zaman elime tututur
mutu?) senin o fotorafn grdmden de. Fotorafta illi
omuzlarn skan mayonla plajda durmu, gzlerini ksarak de
nize bakyordun.
(Salarn komi tarz kestirmitin. irin, diye geirdim
iimden. Ardndan bunun senin lafn olduunu anmsaynca
midem buland.)
Resminin altnda yle yazyordu: SON FOTORAFI. 19
AUSTOSTA EKLD. O gnn senin ldn gn oldu
unu artk hepimiz biliyorduk.
O fotorafn herkes grsn diye program kapana konmas
inanlmaz gaddarca geldi bana.
nsanlarn arasnda tandklarm vard, rnein okuldaki
rehberlik retmeni ve Bayan Turton. Oysa sen daha Bayan
Turton'm dersini almamtn, hibir zaman da alamayacaktn.
Yan komunuzu grdm. Kocas biz domadan len bu hanm,
bazen havuzunda yzmemize izin verirdi. Kendi babam g
rnce ardm, siyah takm elbisesiyle neredeyse tannmaya
cak bir halde Aaron ile Rocco'nun yannda duruyordu. Okul
mdrn ve byk teyzen Lynda'y grdm. Byk teyzene
Manda Kasa derdik nk poposu yle bykt ki zerine bir
bardak st konsa dmeden dururdu.
Daha yaknlarmda, en arkadaki sralardan birinde oturan
iki kz grdm. Srtlar kamburlam, salar dzgnce atkuy
ruu yaplmt. Aubrey ile Molly. Titreyen omuzlarndan a
ladklarn anlayabiliyordum.
Z04

Belki sen bilmiyorsundur ama bazen cenazelerde insann


iini bir nefret duygusu kaplar. Sana syleyeyim, o an o kz
lardan nefret ettim. Oturacak bir sra bulduklar iin, kvrck
salar enselerini gdklamad iin, hatta srf buraya geldikle
ri iin ama hepsinden ok da aladklar iin nefret ettim. Ben
mide bulantlar iinde orada kaskat durmaktan baka bir ey
yapamazken onlar arkandan alayacak kadar kendilerini sana
yakn hissediyorlard. Sanki onlarn aktt, benimse aktma
dm gzyalar bir eyin kantyd: senin beni bo yere terk
etmediinin, benim seni hi mi hi hak etmediimin kant.
Hayr, bunlarn hibirinden sz etmek istemiyorum. Ne
imdi ne de bundan sonra.
Ama sana ey syleyeceim.
Birincisi: Kilise kml kmld. Oradaki herkes kprdamadan
dimdik oturmaya alyordu. Ama ne yazk ki baaramyorlard. Ellerindeki programlar yelpaze gibi sallyorlar, gzlerini
kuruluyorlard. Srtlar bir inip bir kalkyor, bazen de sarsl
yordu. Tm mekn hrtlarla, burun ekileriyle, i geirme
lerle, hkrklarla dolmutu. yle ok hareket vard ki insann
ba dnerdi. Fark ettim ki bir tek kilisenin nndeki bir kutu
mutlak bir hareketsizlik iindeydi.
Sen de o kutunun iindeydin: kusursuz, sakin ve sonsuza
dek on iki yanda.
kincisi: atnn kirilerinde iki ku dans ediyordu. Yemin
ederim, kilisede kular gren bir ben vardm. Dierleri karla
rna bakyor, gzlerini nlerine eiyor, birbirlerine yaslanyor
lard. Ama kafalarn kaldrp bir baksalard, kara kularn pr
pr ederek eilip kalktklarn greceklerdi.
Sonuncusu: Tren bittikten sonra, erkekler senin tabutunu
gtrdkten, annen akmak akmak gzlerle yalpalayarak ta
butunun ardndan yrdkten sonra, ben darda durup tek
sra halinde binadan kan onca yabancy ve tand izledikten
m WS m

sonra yalnzca haykrmak istedim. Sizden nefret ediyorum.


Hepinizden nefret ediyorum, diye haykrmak. Sanki sen onlarnmsn gibi arkandan zlp yasn tutmay kendilerine hak
grdkleri iin teki ocuklardan nefret etmiyordum yalnzca.
Durumu dzeltmeyi denemedikleri iin, durumu iyiletirmenin
bir yolunu bulamadklar iin yetikinlerden de nefret ediyor
dum. ylece vazgetikleri iin hepsinden nefret ediyordum.
Sorun buydu ite. Herkes ylece vazgemiti.
Ama ben vazgememitim. Selmlap vedalarken babama
sarldmda da, Aaron, Rocco ile birlikte yanma gelip bana
uzun uzun sarldnda da, annemle birlikte sessizce arabaya
yrrken de, tozlu gsterge panelini ve nesnelerin grndk
lerinden yakn olduunu anmsatan aynay grdmde de
vazgememitim.
Gya her ey bitmiti, bizimse yaama devam etmemiz ge
rekiyordu.
Ama bir eyden emindim: Ben yaanan bu olay, dierleri
nin yapt gibi kabullenmeyecektim.

Wt

ly lm ijq l< tii*ltr

u." Bambaka bir lkeden geliyormu gibi


annemin sesini duydum. Elini omzuma koy
mutu ve bir an iin, ben suda yrrken annem aklanamayacak bir ekilde yammda bitmiti.
Derken gzlerimi ap evreme baktm.
Odamdaydm.
Ryaym. Rya gryormuum. Jamie'yi gryor
dum.
"Zu, hl yatakta ne yapyorsun? Seni krk dakika
nce uyandrdm!"
Gzlerimi krptrdm. Annem i kyafetlerini giy
miti ama salar darmadankt.
*> m

Annem rty ekti, top gibi bzldm.


Grdm ryaya geri dnmekten baka bir ey yap
mak istemiyordum.
"Haydi, Zu," diye diretti annem. "Bugn seni okula
gtrecek vaktim yok, biliyorsun. Bunca zaman hazrla
nyorsun sandm."
nleyerek doruldum.
"Salar, diler. abuk," dedi.
Hazrlanrken ryamla ilgili anmsayabileceim her
eyi anmsamaya alm.
Annem beni uyandrdnda sudaydm. Jamie'nin
laboratuvarma bakyordum. Bembeyaz laboratuvar su
dayd. Akvaryum gibi su kenarna kurulmu bir bina de
ildi. Suyun tam zerindeydi; drt bir yan berrak, mavi
denizle evriliydi.
Jamie'ye ulamak iin yzmek zorundaydm. Jamie
sanki beni tanyormu, neden geldiimi biliyormu gibi
glmsedi bana. Geliyor musun, gelmiyor musun? der gi
biydi.
Jamie'nin laboratuvarn evreleyen su rukandjilerle
doluydu, biliyordum. Nasl bildiime dair hibir fikrim
yoktu ama biliyordum.
Ama yine de suya girip Jamie'ye doru yzmeye ko
yuldum.
Ben yaklarken Jamie elini uzatt. Tam o srada, te
nimin birka milimetre yaknnda bir rukandji grdm.
Ayn anda hem elimi Jamie'ye uzatmak hem de deni
zanas tarafndan sokulmak zereydim. lk nce hangisi
nin gerekleeceini bilmiyordum.
O srada bir eyi, hem de ok nemli bir eyi anlama
nn eiindeydim.

Mutfakta bir ekmecenin aldn ve atal baklarm


nladn duydum. "Haydi, Zu!" diye seslendi annem
mutfaktan.
Annem bunca grlt karrken dnmekte zorla
nyordum. Ryann nesi bu kadar nemliydi?
Mutfaa girdiimde annem kzarm ekmee tereya
sryordu. "Ekmeini otobste yemek zorunda kalacak
sn," dedi. ki ayana da farkl ayakkab giydiini fark
ettim.
Ayaklarn iaret ettim. Sylediim eyi anlayp tepki
vermesi birka saniyesini ald. Ardndan da, "Ay, Tanr
akna," diye homurdand. Kzarm ekmei bana uzatt.
"Al," deyip saate bir bak att ve koa koa yatak odasna
gitti. Annemin dolabn kartrdn duyabiliyordum,
derken elinde baka bir ift ayakkabyla kageldi. "Ki
taplarn aldn m?"
Bamla onayladm.
Annem peim sra yryerek beni aceleyle evden
kard. Elinde ayakkablar, plak ayak arabaya koturdu.
Geri geri garaj yolundan karken pencereyi indirdi. "yi
gnler," diye seslendi. Otobs hantal hantal yaklat.
Okula gitme zorunluluundan nefret ediyordum. Bu
raya tklp kalmaktan, yedinci snfta ve hibir eyi geri
alamayacam bu yerde, South Grove'da olmaktan nefret
ediyordum.
te o zaman anladm:
O ryada beni bekleyen ey, ister Jamie'ye ulamak
olsun ister denizanas tarafndan sokulmak, hareketsiz
kalmaktan iyiydi. Hareketsiz kalmak en ktsyd. Bek
lemek, bilmemek ve korkmak her eyden beterdi.
Sokulmaktan bile beterdi.
?

7(1

isi

Belki o kadar da sama deildir, diye dndm. Belki


gerekten de gidip Jamie'yi grmeliyim.
Yani cidden, neden olmasn?

vw /

irka yl nce bir yaz gn ocuk Florida, Jacksonville'den uaa bindi. Tennessee,
Nashville'e kadar gittiler. Yanlarnda yetikin biri yoktu
Olay tm gazetelere kt. Ben Gnaydn Amerika'da
grmtm. On be yamdaki Bridget Brown, bebek ba
kclndan yedi yz dolar kazanmt. Bridget, on bir
yandaki erkek kardei Cody ile on yandaki kom
ular Bobby'ye nereye gitmek istediklerini sordu. Bobby
Nashville'i nderdi. Dollyvvood'u grmek istiyordu,
nk orada iinde hz trenleri ve bir buharl tren bulu
nan bir elence park vard.
Bridget Brown, Cody ve Bobby taksiyle havaalanna
gittiler. Orada bilet aldlar ve Jacksonville'den Nashville'e
m Zil m

kadar 802 kilometre, yani 802.000 metre ve 80.200.000


santimetre yol kat ettiler. Kimse kimliklerini sormad.
Kimse onlar durdurmad.
Hatta ocuklara biletlerini veren adam, uuu kar
mak istemiyorlarsa acele etmeleri gerektiini syledi.
Eer ocuklar biraz aratrma yapsalard, yani her
hangi bir plan yapsalard, Nashville yerine Knoxville'e
umalar gerektiini bilirlerdi. nk Knoxville ile
Dollyvvood aras yalnzca altm bir kilometredir, oysa
Nashville'den yola klrsa yz yirmi bir kilometre
gitmek gerekir.
Uaklar indiinde parka gidecek paralar kalmamt.
Havaalannda durup gze batmamaya alarak para
larn saydklarn gzmde canlandryorum. Ne yapa
caklarn dnerek havaalannda ne kadar kalmlardr
acaba?
Sonunda, ailelerini arayp uakla eve dndler.
On be yandaki Bridget Brown'un sorunu uydu:
Plan yapmay bilmiyordu. Eer haritaya baksayd, para
sn saysayd, ortalama taksi cretlerini, otobanlarn ve
trafiin durumunu aratrsayd, o ocuklar amalarna
ularlard.
Dollywood'a kadar giderlerdi.
Bunun gibi, ocuklarn tek bana utuu baka bir
sr kaytlara gemi olay var ama Bridget Brown'un y
ksnden anmsadm kadaryla kz hibir kural ihlal
etmemi. Yapt her ey yasalara uygunmu.
On iki yan zerindeki ocuklar tek balarna uabiliyorlarm.
Emin olmak iin internetten bakm, doru. Bridget
Brown'la ilgili bulduum her makaleyi okudum. Hepsi
nin sonunda yle bir cmle vard: Havayollar kurallann ?I7 a

da aka belirtildii zere, geerli bir bini bileti bulunan, on


iki ya ve zerindeki yolcular, yanlarnda yetikin bir refakati
olmadan seyahat edebilirler.
Demek ki istediiniz yere gidebilirsiniz. Tek gereken
iyi bir plan, bir var noktas, sizi o var noktasma gt
recek para ve cesaretinizi yitirmemek iin bol bol derin
nefes.
Uaa binebilir ve ortadan kaybolabilirsiniz.

w <}w

I
I gn okulda, koridorda ilanlar gze arpmaya
V _ y balad.

K D ans
10 UBAT
STEDNZ TEMA N OY VERN
TEMALAR:
PA RSTE GECE YARISI TRO PK CENNET
KAHRAM ANLAR VE K T ADAM LAR
HOLLYW OOD'DA BR AKAM
OYUNUZU DARE MERKEZNDE KULLANABLRSNZ.
HER RENCNN YALNIZCA BR O Y HAKKI VARDIR.

m ?JS e

Of, diye geirdim iimden. Okul dans.


Annem dans bilseydi, ne diyeceini tahmin edebili
yordum.
Git, derdi. Gitmelisin, elenirsin.
Yeniden ilana bakmca tarihi grdm: 10 ubat. O ka
dar uzak bir tarih deildi.
te o zaman eye karar verdim:
1. Bir temaya oy vermeyecektim.
2. Dansa katlmayacaktm.
3. 10 ubat'a kadar lkeden ayrlacaktm.
Artk kesinlikle emindim. Gerekten yapacaktm.
Avusturalya'ya gidecektim.
stelik kendime "son gn" de koymutum.

m f it m

09

cni/wki*M(

-i

I
uhaftr, Avusturalya'ya gitmeye karar verir verJL
mez kendimi daha iyi hissetmitim. Aniden bir
sakinlik, bir rahatlk duygusuna kaplmtm sanki. Hi
bir ey deimemiken her ey deimiti.
Bir planm vard. Gidiyordum.
Sanki biri kapda bir entik am da ieri bir demet
k girmesini salamt. Srf teki tarafta k olduunu
bilmek bile, okul danslarndan konuup bana Medusa
diyen bu ocuklarla bir arada bulunmay kolaylatr
yordu.
Tek yapmam gereken ilerimi dzene koymakt: para
bulacak, bilet alacak ve Jamie'ye gidecektim.
277 e&

Ardndan her ey deiecekti. Birileri beni anlayacakt.

Her gn le yemeimi Bayan Turton'm odasnda ye


mei srdrdm. ou kez Justin de bana katlyordu.
"Buras yemekhaneden iyi," dedi bir keresinde. Yanm
za gelmesiyle ilgili yapt tek aklama da bu oldu.
Bayan Turton, Justin'in kurabiye krntlarn yerlere
samasna veya benim insanlara omuz silkmekten ba
ka pek bir karlk vermeyiime aldrmyordu anlalan.
Justin bana Belle derse Bayan Turton dnp nedenini
sormuyordu; bizi kendi halimize brakyordu.
Bize gveniyor gibiydi. Bizi rahat brakrsa sorun
karmayacamza gveniyordu.
ounlukla bize gsterecek ilgin bir eyleri olurdu.
Bakmaktan holanacamz bir kitap karabilirdi rne
in. Denizin derinliklerinde ekilmi fotoraflar bir araya
getiren veya bir insann sa telini, topraktan ge ykse
len bir Sekoya aac gibi gsterecek kadar gl mikros
kop grntleriyle dolu bir kitap. Bir gn bize gsterdii
bir videoda, bir bilim adam "en artc gerek" diyerek
tm canllarn snm yldzlarn atomlarndan olutu
unu anlatyordu. Yldzlar bizzat iimizdeydiler.
Bizler yldz tozlarndan yaplmtk.
Videoyu izleyince Bayan Turton'm, hepimizin iimiz
de Shakespeare'den paralar tadmza dair syledik
lerini ammsadm.
Sarah Johnston kapy tklatt. "Bayan Hail bunu size
getirmemi istedi," dedi Bayan Turton'a bir kt uzata
rak. Ardndan Justin ile beni fark etti.
ZJ& Ct

"Pardon," diye fsldad bize.


Bayan Turton kd ald. "Teekkrler Sarah," diye
rek glmsedi.
Sarah kmak zere dnd, ardndan eikte durdu.
Evet, diyordu astronom. Evet, bizler bu evrenin bir paras
yz, bizler bu evrenin iindeyiz ama belki bu gereklerden daha
nemli olan ey, evren bizim iimizde.
Sarah kapda oyalanarak omuzlarmzn zerinden
bilgisayara bakyordu. Bayan Turton, "Otursana, Sarah.
Bize katl," dedi.
Sarah'mn bana ve Justin'e bakndan, kalmak istedii
hissine kapldm.
Kalarm attm. Sarah fark etmiti kukusuz.
"Yok, ben gideyim," deyip ortadan kayboldu.
yi, diye dndm. u an bana en son gereken ey, ya
amm kartracak bir baka kii. zellikle de gitmek ze
reyken.

t o M U l
fa n im i* ' !

T^\
I
I aha nce hi kimsenin sormad bir soruya yaJL S mt bulmak amacyla, Avusturalya'nn Byk
Set Resifi kysndaki Caims kentine yolculuk etmek iin
bir hayli para gerekir.
Tek yn biletler bile bin dolarn zerindeydi. Bilet al
mak iin bir kredi kart bulmalydm.
Benim kartm yoktu ama annemin de, babamn da
vard. Rastlantya bakn ki babam cumartesi akamlar
Ming Saray'ndaki yemeklerimizi parlak mavi kredi kar
tyla dyordu hep.
Her hafta ayn eyler yaanyordu. O gecelerin kendi
iinde bir ritmi vard: kzarm noodle, iecekler, orba.
mm m

Yiyeceklerin czrts ve pencerede yanp snen neon lev


ha: NYEME, AIK. Ardndan, yemekten sonra garson
hesab getirirdi. Derken babam kredi kartn masaya ko
yup moo shulu ellerini ykamaya giderdi.
Ming Saray'ndaki akam yemekleri her defasnda
byle geliirdi. Gze arpsa da, arpmasa da kyya vu
ran dalgalar andrrd bu rutin.
Benim gzm arpmt.

Birka hafta dikkatle izledikten sonra, babam masadan


kalknca kredi kartm aldm. Kart elimde tuttum ve sani
yeleri sayarak garsonun gelmesini bekledim.
Bir, iki, , drt... Krk bire kadar geldim.
Sonraki birka hafta yine ayn eyi denedim. Bazen
daha bile uzun sre kartla ba baa kalyordum: 91 sani
ye, 83 saniye, 123 saniye.
Bir aralk gecesi, yemee giderken yanmda pembe bir
not kd getirdim. Babam masadan kalknca kredi kar
tnn zerinde grdklerimi yazmaya koyuldum.
Ertesi hafta, kd yine yanmda getirdim.
Tm bilgiyi kaydetmem, ylbana kadar drt akam
yemei srd. Babamm kredi kartndaki her eyi, tm
saylar, tm harfleri kopyaladm. Kartnn sol st ke
sindeki szckleri yazdm: zgrl yakala. ngilizce
retmenim duysa oksimoron derdi, nk zgrlk ya
kalanrsa zgrlk olmaktan kar.
te yandan, belki de oksimoron deildir. Belki aslnda
benim yaptm ey bir bakma zgrl yakalamaktr.
m Ut m

Her eyi kopyaladm: zgrl Yakala kredi kar


tnn logosunu, yani birleerek bir daire oluturan drt
yamuu. Son kullanma tarihini ve babamn adnn kartn
zerinde gzken halini: JAMES P SWANSON.
Arkasndaki eyleri de yazdm, nemli grnmeyen
leri bile. Bu kart bakasna devredilemez ibaresini, yirmi
drt saat ak mteri hizmetleri telefon numarasn da
kaydettim. Hatta kart tutu biimime gre bir grnp
bir kaybolan parlak kartal bile izdim. Hibir eyi atla
madm.
Babam masaya gelen kadar not kd yeniden cebime
dnm olurdu.
Ocak ayma kadar her eyi almtm. Pembe not
kdm, babamn parlak mavi plastik kartnn eksiksiz
bir kopyasyd.
O gece eve gittiimde kd orap ekmecemin arka
tarafna koydum.
Doru mu yapyorum, yanl m yapyorum, diye d
nmyordum. Babam sonra beni anlayacakt. Ben ka
ntlamam gerekeni kantladktan sonra, aklama ansn
bulduktan sonra babam anlayacakt.

m UZ m

rtq(il(tqki

vusturalya'nn, Byk Set Resifi kysndaki


Queensland eyaletine yolculuk etmeden nce
bir eyi daha bulmam gerekiyordu.
Nakit para bulmalydm. Babamn kredi kart yet
mezdi. Taksi tutmak iin, yiyecek bir eyler almak iin
nakit para gerekliydi. Ayrca otelimi de nakit demenin
iyi olacam dnyordum. Bylece annemle babamn
beni bulmas biraz zorlard.
Ben sorumun yantm alana kadar kimsenin beni bul
masn istemiyordum.
Nakit para bulmann birka yolu vard. nce domuz
kumbaram krdm. Yllardr evin iinde bulduum
m U5 *

bozukluklar ve annem vermeyi veya ben istemeyi unut


madka aldm, haftalk be dolar olan harlm birik
tiriyordum.
Dier ocuklar paralarn alveri merkezlerinde
veya arkadalaryla sinemaya giderek harcard ama ben
alveri merkezlerini sevmezdim, sinemaya gidecek ar
kadam da yoktu.
Tm be dolarlk banknotlar, katlanm bir dolarlar
ve madeni paralan birer birer saydm. 283,62 dolar birik
tirdiimi renince ok ardm. ok para biriktirmi
tim ama yeterli deildi.
Daha ok para gerekiyordu, o yzden anneme ynel
dim.
Her hafta, annemin czdanndan ufak paralar aldm.
Hibir zaman arya kamadm. Annemin czdannda
krk dolar varsa drt-be dolar alabilirdim. Yirmi dolar
varsa -drt dolar alyordum. Belki baka anneler para
snn hesabn tutuyordur ama benimki tutmaz. Annem
yle danktr ki srekli dolaplarda, ekmecelerde bu
lamad bir eyi aramaktan, mterilere ev gstermeye
zar zor yetiir.
Annem hibir eyin hesabn tutmaz.
Hl bana kafeteryadan st ve attrmalk almam
iin para veriyordu, oysa ben artk le molalarn Bayan
Turton'm odasnda geiriyordum.
le yemei parasn, annemin czdanndan alman
paralar, ortalkta bulduum banknotlarla bozukluklar
toplaynca gideceim tarihe gre, elime iki yz elli dolar
gibi bir para daha geebilirdi.
Toplamda be yz dolar nakit toparlamay umuyor
dum. Bylece taksi parasm deyebilir, bir sr yemek
yiyebilir, hatta ok iyi olmayan bir otelde birka gece konaklayabilirdim.
* 7/1 o*

Sonrasnda neler yaanacan kestirmek gt. An


nemle babamn nerede olduumu rendikten sonra
bana yardm edeceklerini varsayyordum ama emin de
ildim. Belki o kadar kzacaklard ki ne hali varsa grsn
deyip beni orada brakacaklard. Gerekten ne yapacak
larn dnemiyordum.
in dorusu, ne zaman iin burasn dnmeye kalk
sam daha fazla dnmek istemiyordum.
Param byk bir zarfa koydum ve zarfn gnbegn
bymesini izledim.
Annemin antasndan para almak bazen o kadar can
m .skyordu ki mideme giren arlar yznden yataa
uzanmak zorunda kalyordum. Kendi kendime doru
eyi yaptm sylyordum. Sonuta bana baz eyler du
rup dururken olur diyen annemdi. En banda anlaysz
lk eden oydu.
Belki dnyann hl bir adan anlam tadn, her
eyin hl bir dzeni olduunu bana gsterebilseydi bu
ie hi kalkmayabilirdim.
Ama byle yapmad. Omuzlarn silkip, "Baz eyler
durup dururken olur," dedi ve ne hikmetse bunun yete
ceini dnd.
Sonuta annemin parasn almak konusunda pek bir
seme ansm yoktu.
Ben on be yandaki Bridget Brown'm durumuna
dmek istemiyordum.
Ben hazrlkl olmak istiyordum.

m. 711

<Ks

h *} q M

tl*r

olucan paralarna ayracamz gn, Justinle birk. ) likte fen laboratuvarnda oturmu nmzdeki
tepsiye bakyorduk. Kesmek iin birka bak ve bir yn
renkli bal toplu ine vard. Bir byte, ayrca bir kse
de sterilizasyon svs vard.
Gerelerin ortasnda, bir Pyrex kabnn iinde l bir
solucan yatyordu.
Hayvana bakakaldm. Justin beni izliyordu.
"Kesme bime iini benim yapmam isteyeceksin, de
il mi?" diye sordu Justin.
Evet anlamnda bam salladm.
"Endielenme, Belle," deyip kolumu svazlad. "Bu i
bende."

mly m

Justin cmbzla l solucan alp nmzdeki masa


ya koydu. Grdm teki solucanlara benziyordu. Tek
fark, esnemi bir ip paras gibi orada ylece yatmasyd.
Aklma Angel Yanagihara'nn faresi geldi. Bir de ge
en yl DylanTn aaca frlatt kurbaa. Koruyucu mad
de kokusu burnuma doldu.
Justin bir bak ald. Solucan nazike drtt.
Ardndan duraklad.
"Ne diyeceim, biliyor musun? Bence bu elemana bir
ad takmalyz," dedi. "Biraz saygy hak ediyor."
Fikir houma gitti. Glmsedim.
"Moe'ya ne dersin?" dediinde suratm astm. "Top
rak Yiyen Kt Peter?" Bam iki yana salladm. "Thor?"
Thor. Byle kk bir canl iin byk bir ad. Glm
sedim, yalnzca birazck ama Justin'e yetti.
"Ey Yce Thor!" dedi Justin nndeki solucana ba
karak. "Belki boyutlarn kk ama bacaksz geen ksa
yaamn, bize bilimsel yntemi retecek byk bir ar
maan. Ayn zamanda yedinci snf gememizi de sa
layacak."
Justin konumay srdrerek solucan bir gzel orta
sndan ikiye kesti. "Hey, adlardan sz almken, Belle
Pamuk Prenses'in gerek ad, deil mi?"
"Gzel," dedim.
aknlkla ban kaldrd. Ardndan pimi kelle gibi
srtt.
Ne olmutu da Justin'le konumaya karar vermitim,
bilmiyorum. Belki bana gerek duymadan, konumay tek
bana srdrmekten son derece honut grnd iin
onunla konumutum. Belki de artk kaybedecek bir e
yim kalmadn dnmtm, naslsa birka gn son
ra gidecektim.
"Bak sen," dedi. "Konuurmu da."
?J( ?

"Ben konuabiliyorum. Sylenmesi gereken bir ey


varsa konuurum. Ayrca o Gzel'di."
"Gzel mi?"
"Gzel ve irkin. Oradaki kzm adyd Belle."
"Ha." Bir anlna dnd. "Ben de irkin mi oluyo
rum bu durumda?"
Omuzlarm silktim.
"irkin kt adamd, deil mi?"
Bam iki yana salladm. "yi biriydi. Yalnzca tan
mad insanlardan korkuyordu, o kadar."
"Hmm. Dorudur."
Justin dikkatle solucann derisini yanlarndan kald
rnca hayvann gri tal ile konserveden yeni km,
minyatr beyaz fasulyeleri andran parlak reme organ
lar ortaya kt. Justin solucann organlarn kurcalarken
ben notlar aldm.
Kesme ileminin tam orasnda kronometresi alnca
Justin neteri brakmak zorunda kald. Elini cebine so
kup hapn kard.
Avcum ak, elimi uzattm.
Duraksad. "Belle, bence sen bunu imemelisin."
Suratm buruturdum. Elbette o aptal ilac imeyecektim, derken Justin hap bana uzatt.
Arkasn evirdim. zerinde, ularnn birinden bir iz
gi kan bir altgen vard. Altya veya dokuza benziyordu.
Belki de geometrik bir salyangozdu. Hap geri uzattm.
"Ne fark var?"
"Fark m?"
"latan ncesi ve sonras arasnda."
"Ha." Alnn krtrd. "ey... lac almadan nce,"
diye balad ar ar. "Sanki her ey bir anda st ste
geliyor, her ey yle hzl geliiyor ki hibir eyi yakalayamyorum."
m /]/ m

"Neler mesela?"
"Her ey ite." Gzlerini odada gezdirdi. "Saatin
tik taklar mesela, ocuklarn giysilerinin rengi, kafam
da yaptm listeler, konumalar, yapmay unuttuum
devler, sert sralar, bu dersten sonra Beden Eitimi der
sine gireceimizi, orada belki voleybol, belki de donma
dans oynayacamz dnmek, kolumun kanmas,
darda karla kark yamur yamas, her ey. Hepsi
sanki i ie gemi gibi. stelik grltl de. Dncele
rim ylesine grltl ki hibirine bir anlam veremiyo
rum ama sonra ilacm alnca, ben hibir fark hissetmesem
bile sanki dnyam deiiyor."
Dudam srp biraz daha aklamay denedi. "Sanki
her eyin... karmakl azalyor. Sanki her eyin arama
biraz mesafe giriyor. Naslsa grlt de azalyor." Ban
iki yana sallad. "Bilemiyorum. Anlatmas gerekten zor."
Ardndan elindeki hapa bakt. "Fondip!" lac azna
atp yuttu.
"Bir orkestra gibi," dedim usulca.
"Ha?"
"Geliigzel sesler duymak ile bir orkestrann sesini
duymak arasndaki fark gibi."
"yle." Sesli dnyormu gibi bir hali vard. Sesin
den ardn anlayabiliyordum. "Evet, kesinlikle yle."
Bam kaldrp baktmda Justin bir nevi hayran
lk duygusuyla bana bakyordu. Rahatszlk duydum, o
yzden, "u ii bitirelim," demekle yetindim.
in asl, kesme ilemi o kadar da kt deildi. Kor
kuntan ziyade ilginti.
Dersimiz bitmeden nce Justin, Thorla bir kez daha
konutu.
"Teekkr ederiz, yce Thor," dedi. "Bize sperma ka
bul odan gsterdin. Artk huzur iine uyu."
m iz i m

09
e r it ir ?

ubat balarnda, dansa bir hafta kala yine Doktor


V_-/ Bacakla grtm.
J "Bu gn konumak istediin herhangi bir ey var m,
Suzanne?"
Bam iki yana salladm.
Uzunca bir sre konumadan oturduk. Kafamda, yol
culuum iin gereken eyler listesini gzden geirdim.
u noktada hemen her eyim hazrd: bir zarf dolusu
para, taksi hizmeti veren iki firmann, Caims Taksi irke
ti ve Mercan Denizi Otobsleri yolcu servisinin telefon
numaralar.
Daha dn gece, internete girip Tropicana Lodge
U i &

Motel'de iki gecelik yer ayrtmtm. Bulabildiim en uy


gun fiyatl motel burasyd.
Dviz kurlarn ve hava durumlarn takip ediyor
dum. (Dnyann teki tarafnda mevsim yazd, gnler
uzun ve scakt.) Ulam haritalarna baktm ve yolculu
um uzar da temiz giysim kalmazsa diye amarhanele
rin yerlerini rendim.
Avusturalya deyimlerini ezberledim ve blue szc
nn kavga, make a blue ifadesinin hata yapmak, bluey szcnnse kpek, ceket, ekipman, kzl sal veya Porte
kiz Savas (bir denizanas tr) anlamlarna geldiini
rendim.
Havaalanndan motele, motelden de Jamie'nin ofisine
nasl gideceimi biliyordum.
yle ok plan yapmtm ki her eyi gzmde canlandrabiliyordum.
Yani, yere ayak basp Avusturalya yazyla karla
tm andan itibaren kendimi orada grebiliyordum.
Jamie'nin elini sktm, onunla birlikte okyanusun k
ysnda yrdm gzmn nne getirebiliyordum.
Telefon edip annemle babama rendiklerimi anlatt
m kafamda canlandrabiliyordum.
Kafamda canlandramadm tek ey evden ayrlmd.
Doktor Bacak'a bir bak attm. Her zaman yapt gibi
ellerini kucanda kavuturmu, bo bo bakyordu.
"Bir sorum var," dedim. Gitmeme ramak kalmken
bir soru sormakla ne kaybedecektim ki?
Bir ey sylediimi duyunca irkildi ama abucak to
parland. Bana bakp glmsedi. "Seve seve yantlarm,
Suzanne."
"Acaba..."
m ?Zh e

Duraksadm. Bu yolculuu nasl yapabileceimi bil


mek istiyordum. Evimden kp uaa nasl binecek, ta
ndm herkesi gcendirmeden nasl terk edecektim?
Tekrar denedim. "Acaba..."
Bam iki yana salladm. Aklamas ok zordu.
"Sorsana, Suzanne," dedi Doktor Bacak. "Ne sorarsan
sor, sorun deil."
"Acaba... nasl veda edilir?"
Doru soru saylmazd ama yeterince yaknd her
halde.
"Ah, Suzanne..." Doktor Bacak uzunca bir sre bana
bakt, yz yumuamt. Yemin ederim, bana bak bi
iminden alayacan sandm. "Veda etmeye hazr m
sn?"
Omuzlarm silktim.
"Alt ay falan oldu, deil mi?"
Ne alt ay oldu? Neden sz ediyordu ki?
Derken fark ettim. Hah, u mesele.
Dudaklarn birbirine bastrd ve yumuak baklar
n zerimden ayrmadan ban iki yana sallad. "Veda
etmek nemlidir," dedi. "Yaama yeniden balamamz
salayan ey vedalardr."
Oturduum yerde kprdandm. Tam olarak ne yapa
cam sylemiyordu.
"Aslnda sihirli szckler yoktur," dedi Doktor Bacak.
"Sevdiin birine veda etmenin tek bir doru yolu yoktur
ama en nemlisi, veda ettiin kiiden bir paray iinde
tamandr."
Yanmda ailemden bir para gtrdm dn
meye altm ama gzmn nne gele gele annemin,
babamn, Aaron'm ve Rocco'nun, cebime koyabileceim
kk bebeklere benzeyen minyatr versiyonlar geldi.
5 f 3 5

"Sonuta, Suzanne," diye srdrd Doktor Bacak,


"nemsediimiz insanlarla zaman geirmek bize veril
mi bir armaandr. Eksik kalsa da. Birlikte geirdiimiz
sre, bizim umduumuz biimde veya umduumuz za
manda sonlanmasa da. Hatta terk edilsek bile."
Terk edilsek bile. Geri terk eden bendim elbette. Anne
min akam gelince bo bir evle karlatn dndm.
Babamn Ming Saray'nda oturmu, Rolling Rock'n
ierek beni beklediini. Belki de rahatlarlard. Benim o
konumama halimden kurtulmu olurlard. Bir srelii
ne, sessizliimle her eyi boduumu grmek zorunda
kalmazlard.
Doktor Bacak gzlerini ksp ban yana edi. "Syle
diklerim senin iin bir anlam ifade ediyor mu, Suzanne?"
Artk benim iin neyin bir anlam ifade ettiini bilmi
yordum.
Doktor Bacak bana bakp duruyordu, rahatsz oldum.
O yzden, "Tabii. Evet, yle sanrm," dedim.
"Seninle yle gurur duyuyorum ki, Suzanne. Bu nok
taya kadar geldin."
Ben bir yere gitmemitim ki, demek istedim. Hibir yere
gitmemitim.
Ama bu durum deimek zereydi.

k *}q M ,
M l/f

olculuumdan nceki son cumartesi, hep yapt


mz gibi babamla Ming Saray'ndaki pembe vinil
kaplama koltuklara oturduk.
Ben Bridget Brovvn gibi deildim. Gereken aratrma
y yapm, drt ey renmitim:
1. Uluslararas uular iin en uygun fiyatl
biletler, Standart Dou Saati'ne gre sal
leden sonra sularnda bulunuyor.
2. aramba veya perembe kalkl uak
lar, genelde hafta sonuna yakn gnlerde
kalkan uaklardan daha ucuz.
m ZJ7 e*

3. ansma, annem perembe sabah erken


den bir ev gsterecekti.
4. Uak biletimi san aldm an, ilem ba
bamn kredi kart bakiyesine yansyacak
t. Babamn kredi kart dkmlerini ne
zaman aldn bilmediimden dikkatli
davranmam gerekiyordu. Biletimi ayrl
tarihine ne kadar yakn alabilirsem o ka
dar iyiydi.
Demek ki bu sal leden sonra saat te biletimi ala
caktm. Perembe sabah gidecektim.
Cuma gecesi, snf arkadalarm Kahramanlar ve Kt
Adamlar dansna giderken ben Avusturalya'da olacaktm.
u ana kadar, konumamaya baladmdan beri yirmi
bir Ming Saray akam yemeinde bulunmutum. Bu da
yemek bana bir saatten, kabaca yz elli bin deniza
nas sokmas ederdi.
Haftaya bugnse dnyann teki tarafnda olacaktm.
Tam Avusturalya'da in lokantas var mdr acaba
diye dnmeye balamtm ki babam, "Ha, baksana.
lgini ekebilecek bir ey okudum," dedi.
Babam bugnlerde benimle konuurken Rocco'nun
l yazarlardan alnt yaparken brnd havaya b
rnyor, birinin dinleyip dinlemediinin hibir nemi
yokmuasna havaya konuuyordu.
Kzarm noodle'm, rdek sosuyla dolu, kk, be
yaz kseye bandrdm.
"Anlalan, buraya ok uzak olmayan bir yerde gerek
dinozor izleri varm," diye srdrd babam. "Yzlerce
ayak izi. Buldozer kullanan bir adam kazara kefetmi,
ardndan izlerin etrafna koca bir mze ina etmiler."

736

tr tr noodle'dan bir miktar alp azna att. "Belki


bir ara geninle gideriz diye dndm."
Yakn zamanda deil. Ardndan midemin kalktn his
settim.
Garson kz ikilerimizi masaya koydu. Benim Shirley
Temple'mdaki buz, bardan camna arpp ngrdad.
"Gzel olurdu bence," dedi babam. Teekkrler anla
mnda garson kz bayla selamladktan sonra birasm
bardaa koydu. "Dinozorlarn getii yerlerden geebi
lirdik. Grne gre, bu vadinin drt bir yamnda do
lanmlar."
. Babamn sylediklerini dndm. Dinozorlarn, ger
ek dinozorlarn benim imdi, on milyonlarca yl sonra
oturup Shirley Temple itiim in lokantasnn yaknla
rnda yrdn aklmdan geirdim.
Yemeimizi yedik. Akvaryumdaki balklar izledim.
Bu zavall balklar, okyanusu tanmak yle dursun, bir
akvaryum binasnda devasa okyanus tank diye bir eyin
bulunduunu bile bilmiyordu. Byk olaslkla, dnya
bu cam kaptan ibaret sanyorlard.
Garson, yemein sonunda bizim fal kurabiyelerini
masaya koyunca benimki bo kt. Her zamanki gibi
kdn bir yznde ansl rakamlar vard ve NCE
RENN balkl mesaj, incede dong tian'm k anlamna
geldiini sylyordu.
Falm bulunmas gereken teki yzdeyse yalnzca ta
rama bir gl izimi vard, baka da bir ey yoktu.
B ab am m falna b ak m ak iin u zan d m . SAKN VE UZUN
BR YOLCULUK! BYK UMUTLAR, y azy o rd u .

Kalarm attm, nk o falm bana kmas gerektii


aikrd.

Eve dn yolunda haberleri dinledik. Batda kontrol


altma alnamayan yangnlar km, dnyann teki ta
rafnda heyelanlar yaanmt. Doktorlar kk bir kzn
bedeninde byyen tmr karmak iin on drt saat
uramlard. Tmrn arl kzn arlndan faz
layd. Gzmn nne, gerek bir ocuun stnde b
yyen, ocuk boyutunda bir yumru getirmeye altm
ama yalnzca dev bir balonun ocuu srkleyip gtr
d gzmde canland.
Derken sunucu tandm bir ad syledi: Diana Nyad.
"Kpekbal kafesi kullanmadan beinci kez Kba'dan
Florida'ya yzmeye hazrlanyor," dedi sunucu. "nceki de
nemeleri denizanalar yznden baarszla uramt..."
Babam kendi eridine giren bir arabaya arpmamak
iin direksiyon krd. "Tabii ya, ahbap," diye mrldand
teki ofre. "Tm eritler senin."
"it," dedim tslar gibi. Radyonun sesini atm.
"Altm drt yandaki Nyad, beinci denemesinde, sonun
da denizanalar karsnda zafer kazanacan umuyor."
Ardndan haber spikeri baka bir ykye geti, babam
da ellerini direksiyondan ayrmadan bana bir baka att.
"Bu yky takip ediyorsun galiba?" arm gibiydi.
Omuzlarm silkip dardaki plak aalara baktm.
Diana Nyad insan korkutacak kadar zorlu biriydi belki
ama gerekten houma giden bir yan vard. Ne istediini
biliyordu ve amacm gerekletirme yolunda hibir engel
tanmyordu. Tm kstlamalar reddediyordu: uzakl,
ya, hatta zehirli denizanalarm bile.

*o

U0

Annemin evine vardmzda babam her zamanki gibi,


"yi geceler, ufaklk," dedi.
Ben de her zamanki gibi arabadan ktm.
Ben n kapdan girene kadar, babam garaj yolunda
bekledi. Tam kapnn eiinde babama el salladm.
Hoa kal, baba.
Babam farlarn yakp sndrd, ardndan garaj yo
lundan geri geri kt.
Konumamak bana ok nemli bir ey retmiti: Sz
ckleri kullanmadnz zaman sr tutmanz son derece
kolaylayor.

% qly 1 5 :0 $

te sal gelip atmt.


Babamn kredi kartm kullanarak biletimi alacam
gn.
Bilet satn almak yeterince basitti. Tarihleri ve yerleri
girdim. Alacam biletle nce Chicago'ya, oradan Hong
Kong'a, oradan da Brisbane'e gidecektim.
O yerlerden herhangi birinde bedenen bulunaca
m dlemek olanaksz geliyordu. Massachusetts, South
Grove'daki kck yatak odamdan baknca o yerlerin
hibiri gerek gibi bile gelmiyordu.
Biletim beni uaa biniimden bir buuk gn sonra
Avusturalya, Caims'e gtrecekti. Yalnzca otuz alt saat
iinde ktan yaza geecektim.

9 Z 4 J fi

Kredi kart numarasn, babamn tam adn, son kul


lanma tarihini ve baka ne gerekiyorsa her eyi girdim.
Biletimi ayrttm yolculuk sayfasnn altnda krm
z, byk bir buton vard: BLET SATIN AL.
Tkladm. Tereyandan kl eker gibi.
te artk gerek olmutu.
Bir sre oturduum yerde soluklandm.
Ayaa kalknca Yeil Tepeler Havaalan servisini ara
dm. Uluslararas bir uu iin havaalanna gitmem ge
rektiini syledim. Sanki srekli byle yolculuk planlar
yapyormuum gibi kendimden emin konutum.
Hattn br ucundaki seste hibir aknlk belirtisi
yoktu. Ses bana yam sormad. Yalnzca uu saatimi
sordu, sonra da servisin beni kata almas gerektiini
syledi.
ki seeneim vard. Servis beni ya Aaron'm koluk
yap niversitenin renci merkezinden ya da kent
merkezindeki bir otelden alacakt.
niversite riskliydi ama yaknd. Yryerek gidebilir
dim.
Onlara kamps servisine bineceimi syledim.
Nakit elli drt dolar deyeceimi sylediler.
tamamd.

rI rM rtesi gn, okuldaki son gnmde tuhaf bir kvan


j duyuyordum.
Her ey bitti.
Gidiyorum ve nemli bir eyi kantlayana kadar dnmeye
ceim.
Koridorda yrmyordum da uuyordum adeta.
Sanki hem oradaydm hem de deildim. Sanki imdiden
bir hayalet olmutum. Bir hayalet kalp.
JL

m ?45 e*

Gnn sonunda Justin dolabmn yanma geldi. "Selam,


Belle," dedi. "Cuma gn dansa geliyor musun?"
O anda, Justin'e her eyi fena halde anlatmak istedim.
Belki gidiimin ardndan birinin benden bir mesaj ilet
mesini isteseydim anlatrdm ama enesini kapal tuta
candan tam emin deildim. O yzden bam iki yana
salladm.
"Ne yazk," dedi. "Harika bir kostm tasarlamtm."
"Ne olacaksm? Kahraman m, kt adam m?" diye
sordum smf arkadalarmn setii temay kastederek.
"Kusura bakma," dedi glmseyerek. "Bilmek isti
yorsan dansa gelirsin."
Zil ald. Ceketlerimizi giyip birlikte otobslere yr
dk.
Tam otobsme binecekken durdum ve azm kulak
larmda Justin'e baktm.
"Ne diye glmsyorsun?" diye sordu.
"Kt adam," dedim. "Bahse girerim, kt adam kos
tm semisindir."
Otobse binip tek bama oturdum. Justin dardan
el sallad. Ardndan ellerini ceketinin cebine sokup kendi
otobsne doru yrmeye balad.
Motor alt, ben de Eugene Field Memorial
Ortaokulu'nun giderek klmesini izledim. Tulalar
ve imentosu yava yava gzden kayboldu.

Otobsten inince hemen eve gitmemeye karar verdim.


Serin havada, Aaron ile Rocco'nun evine doru yr
dm. Bana son kez Suzy Q dediklerini duymak istiyor
5 U l

dum. Enerjik sohbetleriyle kafam datmak istiyordum


ama zili aldmda kimse kapy amad.
Orada, arka bahede durup kendi nefesimi izledim.
Parmaklarm uyumutu, onlarla birlikte oturmayacak
sam bile hi deilse ieri girip oturmak istedim.
Anahtar arka bahedeki bir iek sakssnn altnda
sakladklarn biliyordum. eri girmeme aldr etmez
lerdi herhalde. Sadece birka dakikalna. Eve gitmeden
biraz snsam yeterdi.
eriye girince odalar gezindim. Mutfakta, bulakla dizilmi temiz tabak anaklar hl slakt. (Aaron ile
Rocco ok uzaklam olamazlard.) Banyo tra losyo
nu kokuyordu. Salonda ynla dergi vard; Resimli Spor
Dergisi, New Yorker, Atlantic, bir de Adbusters diye bir ey.
Kede bir ift Nike spor ayakkab, ayakkablarn iinde
de ters yz edilmi spor oraplar vard.
Onlardan ayrlmak hi houma gitmiyordu.
minenin zerindeki rafta, Aaron'n yllar ncesin
den kalma, ereveli bir fotorafn grdm, altnda da
biraz para vard. ereveye bir post-it ilitirilmiti.
Resmi elime aldm. Aaron bir futbol sahasndayd. Be
nim her gn matematik snfnda, camdan dar baknca
grdm sahayd bu. Elinde bir futbol topu, gznde
kaln gzlkler, dilerinde de teller vard. Aabeyimin
tel taktn unutmutum. Kollar o kadar clzd ki be
nimkilerden bile ince grnyordu. Fotoraf ekildiin
de benim yamdayd herhalde.
Aabeyimin o halinde, bugnk kendinden emin
kotan eser gremedim.
Rocco'nun yazd not uydu: Ben seni tanmadan sev
dim. Bu halinle bile. XOXO
1U 1

Resmi rafa geri koyup paray aldm. ki yirmilik, bir


belik, de birlik. Krk sekiz dolar.
Annemden zaten ok para almtm. Babamn kredi
kartyla bir uak bileti ayrtmtm. Bir de bu ocuklarm
parasn almama gerek yoktu, deil mi?
Ama ite, ne kadar paraya gerek duyacam bilmi
yordum aslmda. Ya param kmaz da tam tamna krk
sekiz dolar eksik kalrsa?
Nashville havaalannda durup parasn sayan Bridget
Brown'u dndm.
Paray kotumun cebine tktrp kapya yneldim,
sonra da durdum.
Koarak mineye dndm, Aaron'm ereveli foto
rafn kaptm ve yine koarak evden ktm. Ancak da
r admm atnca anahtar ieride, minenin zerinde
unuttuumu fark ettim. Dnp anahtar almak istedim
ama kap kapanmt. Darda kalmtm.
Baka ne yapacam bilemediimden, elimde
Aaron'm fotoraf, buz tutmu kaldrmda birka kez
dme tehlikesi atlatarak kelimenin tam anlamyla koa
koa eve gittim.

h + ^ y M
W M /

erembe, saat 7:18'di. Evdeki son sabahmd. Be


nim tek bama okul otobsne yetieceimi sa
nan annem sabah erkenden kacakt. Oysa ben oku
gideceime, havaalan servisine binmek iin kampsn
yolunu tutacaktm.
Ben, annemin hayr kurumundan alnm "hzinele
rinden" krk dkk, eski ekmek kzartma makinemize
ekmek dilimleri koyarken annem zerinde i kyafetiyle
mutfaa girdi. Tepeme bir pck kondurunca kendimi
geri ektim.
"Bu sabah bir ev gstermem gerektiini unutmadn,
deil mi Zu?"
m Ui e

Elbette unutmadm. Tm planlarm buna gre yap


tm.
"Bugn iin her eyin tamam, deil mi?"
Bamla onayladm. Her eyim tamamd, geri gn
annemin sand gibi geireceim sylenemezdi.
Annem antasn alp birtakm ktlar elden geirdi.
"Of," dedi. "Kn ev gstermekten yle nefret ediyorum
ki. Her ey kasvetli grnyor."
imden annemle konuuyordum. Ben gidiyorum,
anne. Ben uzaklara gidiyorum.
Annem ktlar yeniden antasna tkarken ben de
atal bak ekmecesini ap bir tereya ba kardm.
"Bilemiyorum," dedi dnceli bir sesle. "Belki yaz o
kadar uzakta deildir."
ekmeceyi planladmdan daha sert kapatm.
"Hey, dikkat et," dedi annem ters ters.
zr dilerim, anne. Beni anlamayacaksn.
Ekmeklerim makineden ktnda kenarlar karar
mt.
u aptal hazine bozuntusundan yank kan ekmek
ler. Ne hikmetse, ekmeklerin kararm kenarlar, gzme
yeryznn en hznl eyiymi gibi grnd.
Sonra da hznlendiim iin kendime kzdm.
Hzn tehlikeliydi. Hzn her eyi mahvedebilirdi.
Beni durdurabilecek bir ey varsa o da hznlenmekti.
Ekmei serte lavaboya attm. Metal eviyeye krntlar
sald.
"Zu," dedi annem. arma benziyordu.
Yrtarak atm ekmek poetinden iki dilim daha e
kip kardm.
Gitsene, gitsene, gitsene. Sen gitmeden hazrlanmaya balayamam.
5 tS

Annem ban iki yana sallad. "Vay canna," diye m


rldand. "Birileri ters tarafndan kalkm."
Ekmei kzartma makinesine yerletirip ayar dme
sini en dk seviyeye getirdim. Arkamda annem elleri
ni omuzlarma koydu. Eilerek elinden kurtuldum.
Anne, gitsene sen. Veda etmem gereken bir sen kaldn ve bu
ksmn bir an nce bitmesini istiyorum. Ltfen, git artk.
Buzdolabnn kapsm ekip atm. Kapaktaki ielerle
kavanozlar ngrdad.
"Tamam, Zu," dedi annem. "Bugn neyin var senin?"
Neyim olduunu syleyeyim, ok byk bir ey yapmak
zereyim ama senin benim yanmda geirdiin her dakika, o
eyi yapma isteimi azaltyor.
Bir saniyeliine dolabn iine diktim gzlerimi.
"Ne aryorsun?" diye sordu annem. "Tereyan m?"
te bu yzden ortadan kaybolman gerek.
Buzdolabnn kapsn arparak kapattm. Camlar iyi
ce ngrdad.
Annem burnundan ar ar, derin bir nefes ald; ald
nefesi, yine ar ar burnundan verdi. Nefes al tar
zndan annemin, kendi deyimiyle soukkanlln yitirme
meye altn anladm.
Buzdolabna yaklap kapan at. Ardndan da tek
sz etmeden ambalaj yarma kadar alm bir paket te
reyan nmdeki tezgha koydu.
Anneme bakmaya cesaret edemedim. Onun yerine,
tereyan koklar gibi burnuma yaklatrdm. Ardndan
kt kokuyormu gibi tereyan tezgha geri frlattm.
"Tanr akna, Zu. Kabalk ediyorsun."
Ltfen. Ltfen git.
Ekmeim makineden kt, bu kez nceki kadar ya
nk deildi. Kzarm ekmei kaptm gibi bir tabaa
w

ZSt o*

koydum, zerinde de serte tereya srmeye koyul


dum. O kadar sert sryordum ki ekmek paraland.
" Z u d e d i annem. "Sabahm gzelletirmek iin ya
pabileceim bir ey varsa imdi sylemenin zamandr."
te o zaman syledim.
"Git yeter," diye mrldandm.
"Zu..."
Bir hm dndm, azmdan fke fkryordu: "Git
sene anne. Buradan. Gitmeni. stiyorum."
Bu ksm gesin bitsin istiyordum. imdiye dek acil
k kapsndan km, kapnn ardndaki dnyaya ka
vumu olmalydm. Tm vedalamalar bitsin istiyor
dum.
Annem saate bir bak att. "Ge kalmak istemiyorum
ama tatlm..."
"Senin derdin ne?" diye szn kestim. "Neden kp
gitmiyorsun?"
imdekiler ile dmdakiler arasnda, kalbimdekiler
ile d dnyaya gsterdiklerim arasnda byle bir uu
rum vard. O uurum yle bykt ki beni burada, mut
fan ortasnda milyar paraya ayrmak zereydi.
Annem derin bir nefes ald. "Ne yapsam bilemiyo
rum," dedi uysalca.
"Gitmelisin," dedim. "Yapman gereken bu."
Annem antas ald. "Okuldan sonra grrz, ta
mam m?" dedi. "O zaman konuuruz."
Ben burada olmayacam, anne. zr dilerim ama burada
olmayacam. Yapmam gereken bir ey var.
"Umarm gnn imdikinden iyi geer, Zu." Annem
duraklad, ardndan ekledi. "Seni seviyorum."
karken usulca kapy kapatt.

m lY l

et

Annemin ayak seslerini dinlerken ayn anda iki istek


birden duydum: Bir yandan planladm gibi kamak is
tiyordum, bir yandan da beni gitmekten alkoysun diye
annemin peinden komak. Burada, evimde bana gerek
sinim duyulduunu sylesin istiyordum, yapacam eyi
yapmamdansa burada kalmam gerektiini sylesin.
Beni yatama yatrsn, her ey normale dnene kadar
da uyandrmasn istiyordum.
Oysa artk normalin neye benzediini bile bilmiyor
dum.
Annemin arabas uzaklat.
Ancak annemin gidiinden sonra bir kiiye daha veda
etmem gerektiini anladm.

as

ZS3

t e le fa t /
fa n M ^ u ^ t/

elefonu elime aldm.


Numara hl ezberimdeydi, yllarca yaptmz
acil telefon grmelerinden anmsyordum: rnein,
ikimizin de Dev eftali'yi okumay bitirdii gnk gibi,
ben New York City'deki eftali evi konumak iin saba
h bekleyememitim. Ya da aslnda dev datmn bil
diimiz halde, kontrol etmek bahanesiyle yzlerce kez
birbirimizi aradmz zamanlardaki gibi. Ya da Dylan
Parker'n, konlu spor ayakkablar, Patriots formas ve
Mohikanlar gibi havaya dikilmi salarla okula geldii,
Franny'nin de, "u yeni ocuk ne tuhaf, deil mi?" de
mek iin telefona sarld gnk gibi. Oysa ben Dylan'
zellikle tuhaf bulmamtm, zerine dnmemitim

JL

bile ama yine de evet demitim. Franny'nin neden tu


haf bulduu bir ocuk hakknda konumak istediiniyse
uzunca bir sre anlamamtm.
Telefon kez ald. Tam kapatacaktm ki birinin ahi
zeyi kaldrdn duydum.
"Alo?"
Franny'nin annesi.
Derin bir nefes aldm. Son birka aym konumayarak
geirdiimi, Franny'nin lmnden beri telefonla konu
madm bilemezdi. Herhangi bir ey sylemenin bana
ne kadar zor geldiini bilemezdi.
"Fluffemutter nasl?"
Uzunca bir sessizlikten sonra Franny'nin annesi ko
nutu.
"Gayet iyi, Suzy," dedi. "stersen bir ara gelip onunla
oynayabilirsin."
Bir an dndm. O yalnz, ben yalnz. Yol kenarla
rndaki tahta direklere gerilmi birtakm tellerle balant
kuracamza, oraya gidip Franny'nin annesiyle karlk
l oturduumu gzmn nne getirdim. Byle bir eyi
ister miydim, bilemiyordum ama, "Olur," dedim.
Bir sre hi konumadk. "Telefon etmek iin erken
bir saat galiba. Dnemedim," dedim.
"Hayr, sorun deil. Kalkmtm zaten." Franny'nin
annesini mutfakta otururken kafamda canlandrdm,
tavana kadar uzanan duvar ktlarndaki sarmak de
senini, dolaplarn iekli porselen kulplarn. Franny'yle
browni yaptmzda, her eyi temiz tutmak iin ne ka
dar aba gsterirsek gsterelim, hep o dolap kulplarna
kek hamuru bulatrrdk.
"Yarn akam okul dans var."
"Ya?"
o z${) m

"Evet. Temas kahramanlar ile kt adamlar."


Ne sylemenin uygun kaacan, neyin uygun ka
mayacan kestirmek zordu. Yani, belki de danstan hi
sz amamalydm, sonuta Franny artk hibir dansa gi
demeyecekti. Ne tuhaft. Ben byyordum, teki ocuk
lar da byyorlard. Birka ay iinde, resmen ilk genlik
ama girecektim. Bir yl iinde de neredeyse on drt
olacaktm. yle byk bir yam gibi geliyordu ki o
yaa ulamam olanakszd sanki. Oysa Franny hep on iki
yanda kalacakt.
"Sen hangisisin?" diye sordu Franny'nin annesi.
' "Ne?"
"Kahraman m olacaksn, kt adam m?"
"Ha," dedim. "Ben gitmeyeceim. Kent dna kaca
m."
Derin bir nefes aldm, nk zaman gelmiti: Ne ya
pacam, neden yapacam anlatma ans gemiti eli
me. Bakalar baz eyler durup dururken olur mantyla
vazgese bile benim vazgemediimi syleyebilirdim.
Konuya girme ans bulamadan Franny'nin annesi
konutu: "Biliyorsun ya, sana hep byk hayranlk du
yard, Suzy."
O zaman ne diyeceimi bilemedim.
"Bakalarnn ne dndn umursamadm sy
lerdi. Bu ynnden ne kadar holandn anlardm. Sa
nrm kendisi de biraz yle olmak istiyordu."
Franny'nin annesinin szleri beni ylesine artmt
ki yalan syleyip sylemediini merak ettim.
Franny'nin bana benzemek isteyebilecei hi aklma
gelmemiti. stelik Franny'nin annesinin az nce syle
dii ey doru da deildi: Birinin ne dndn umursamtm. Franny'nin ne dndn umursamtm.
fo iS I

Bir sre ikimiz de kendi evimizde, birbirimizle konu


madan ylece oturduk.
Tuhaftr ki szsz iletiim bazen szl iletiimden
daha iyi olabilir. Sessizlik sesten fazlasn syleyebilir,
ayn ekilde bir kimsenin yokluu, varlndan bile ok
yer kaplayabilir.
Bir sre sonra dudam srarak, "Kapatmam gerek,"
dedim.
"Aradn iin teekkrler, Suzy.
"Benim iin FluffemutterT pn."
"perim. Kendine iyi bak, tamam m?"
Beni gremediini bile bile bam salladm. Ardndan
yine bir sre ylece oturduk, derken bir ey duydum.
Belki bir gle gleydi ama Franny'nin annesinin boa
zndan kopan minicik, hznl bir ses de olabilirdi.
Telefonu kapattm. Odama gidip dolaptan bavulumu
kardm. Aaron'm ereveli fotorafn d gze koy
dum. Ardndan antay alp kapdan ktm.

fta '/M

im bilir, belki de insanlarn sonu, ldkleri gn


JL ^kjdeil de son kez anldklarnda geliyordur. Belki
lnce gerekten yok olmuyorsunuzdur da yalnzca ana
hatlannzn grnd, ayrt edici zellii bulunmayan
karanlk bir glgeye dnyorsunuzdur. Zamanla, in
sanlar sizi unuttuka siluetiniz yava yava karanla ka
ryordun Yeryznde adnz son kez anldndaysa son
ayrt edici zelliiniz, rnein burnunuzun ucundaki iller
veya kalp biimli dudaklarnz sonsuzlua kanyordur.
Eer gerekten byleyse len kiinin adm anmak iin
beklemeniz gerekir. nk o ad ne zaman son kez and
nz asla bilemezsiniz. Bir gn bilmeden son kez anarsnz.
Sonra da len kii sonsuza dek yok olur, gider.
75? e

Bulgular
Gzlemlerinizi zetleyin. Ulatnz sonu
varsaymnz doruluyor mu? Bilimin gerekte
herhangi bir eyi kantlamadn unutmayn;
bilim yalnzca dnyamzn ileyiine dair giderek
byyen kantlar btnne katkda bulunur. Eer
aratrmanzn varsaymnz desteklemediini
grrseniz drst davrann. Unutmayn ki bilimde
baarlarmz kadar hatalarmzdan da ders alrz.
BAYAN TURTON

I
I enizanalar hakknda son ama en nemli eyi
JL _ -/ syleyeceim.
Bahse varm, milyon yl gese aklna gelmez.
Denizanalar lmszdr.
Sylerken abartmyorum. stelik yalnzca bizden
uzun yaamalarmdan da sz etmiyorum ki gerekten de
bizden uzun yaarlar.
Kelimenin tam anlamyla sylyorum: Denizanalarnm en az bir tr, yeryznde hemen hibir canlnn
yapamad bir eyi yapabilir. Genleebilir. Bana inan
myor musun? A bak. Turritopsis dohrnii. lmsz de
nizanas.

Turritopsis dohrnii tehdit edildiinde, denizanalarmm


denizanas gibi grnd yetikin medz evresinden
kp gvenlik iin okyanusun tabanna tutunduu gen
lik evresine geri dnebilir. Teoride, bunu saysz kere yi
neleyebilir: Yalanr, ardndan genleir, yalanr, ardn
dan genleir. Bylece de hi lmez.
ler ters gitmeye balaynca, ortalk gerilince biz de
bir anda geriye dnebilsek nasl olurdu? Dnsene bir.
"Th, bu i ok zormu," deyip klebildiimizi, eskisi
gibi yalnzca ocuk olduumuz evreye geri dnebildii
mizi dn.
O gvenli blgeye snp orada sonsuza dek kalabil
diimizi.
O zaman hibir ey byle olmazd. Ters giden onca
eyi dzeltmek iin hibir ey yapmak zorunda kalmaz
dm. Sana o mesaj yollamaya almazdm. Her ey iyi
giderdi. Eskisi gibi her ey kolayca zlrd.
Sen hl burada olurdun, Franny. Beni yine severdin.
Eskiden hep sevdiin gibi.

TI------T
1 erhangi bir eyi baarmann srr, baarabileceJL. JL ine inanmakta yatar. nsan bir eyi yapabile
ceine inannca korksa bile adeta sihirli bir gce kavuur.
Kendine gvendir sihir. Her eyle baa kman salar.
Peinden bavulunu srkleyerek kampse kadar
uzunca bir yol yrmeni salar. Oraya aitmisin gibi g
rnmeye alarak uzun bir sre soukta beklemeni sa
lar. Acaba servis gerekten gelecek mi kukusuyla baa
kman salar. Servis gelince de duyduun rahatlk ve
korkuyla baa kman salar.
Servis yabanclarla doluydu. Krmz dpiyesli bir ka
dnla uzun uzun konuan beyaz sal bir kadn vard. Be
yaz Sa, yeni domu 4 kilo 140 gramlk torununu ziyaret

etmeye Atlanta'ya gittiini syledi. Krmz Dpiyesse,


sanat eserlerinin korunmas hakknda bir konuma yap
mak iin bir gnlne Grand Rapids'e uacan syle
di. Hemen gidip gelecekmi.
Kimseye bakmamaya zen gsterdim. Gz temas
kurmadm. Servis bir otelin nnde durduunda, eski
sigaralar gibi kokan bir adam yanma oturup merhaba
dediinde bile dnp bakmadm.
Geip giden evlere bakarak, Hoa kalr evler, dedim
iimden.
Kk yollarn, byk yollara dnmesini izleyerek,
Hoa kaln kk yollar, dedim iimden.
Byk yollarn otobanlara dnmesini izleyerek,
Hoa kal Massachusetts, South Grove, dedim iimden.
Elimi ceketimin cebine soktum ve parmaklarm baba
mn kredi kart bilgilerini tayan pembe kdn zerin
de gezdirdim.
imdiye kadar her ey kolay gitmiti. yi bir planlama
yaptm iin kendimle gurur duydum.
Annemi dnmemeye altm, ona son bir kez sarlmamtm bile. Arabasna binip uzaklamasn izlemekle
yetinmitim.
Servis havaalanna gelince yolcularn her biri farkl
farkl terminallerde indiler. Kapnn her alnda ieriye
bir kutup havas doluyordu. Hepsinin iyi gnler dileme
den nce ofre para verdiini fark ettim. O yzden ulus
lararas terminalde durduumuzda ben de zarfmdan
buruuk bir dolar kardm. Adama verdim, antam al
dm ve teekkr ettim. Bu srada da byle eyleri her gn
yapyormuum gibi soukkanllkla uzaklara baktm.
Derken kontuara doru yryp kuyrua girdim.
imdi bini kartm alacak, gvenlikten geecek ve
dnyann bir ucuna uacaktm.

Saatimi, Massachusetts'e gre on be saat ileride olan


Cairns saatine ayarlamtm.
Kk el bagajma bir di frasyla, kk bir tp di
macunu koymutum.
Yedek orapla i amar da koymutum nk
Avusturalya'ya vardmda kendimi pis hissetmek iste
miyordum.
Bir deftere, Avusturalya'da gerek duyabileceim de
yimleri yazmtm: Chemist eczane, boot bagaj, lift asan
sr, to come good iyi sonulanmak anlamna geliyordu.
Yolculuumun ilk ksm iyi sonulanm.
. Jamie Seymour'un James Cook niversitesi'ndeki
ofisinin adresini almtm. Havaalanndan yaklak on
be kilometre veya dokuz mil uzaktayd. Oraya ulamak
iin adn Kaptan Cook'tan alan otobandan gidecektim.
Franny ile kifleri alrken rendiim Kaptan Cook,
ngiltere'den Avusturalya'ya yelken amt. Yaklak
iki yz elli yl nce Avusturalya'ya yapt yolculuk,
Vens'n dnya ile gne arasndan geiini grme ama
c gden uzun yolculuun bir parasyd.
Hem Cook'un yolculuu hem de Vens'n yolcuu
iyi sonulanmt.
Oraya vardmda okyanusla aramda iki kilometre
den az mesafe olacakt. Acaba dalgalarn sesini duyacak
mydm, acaba dalgalarm sesi dnyann nefes alma
benziyor muydu?
Srann nndeki yolcu, elinde bini kartyla kapla
ra doru yrd. Ben dahil sradaki herkes ayaklarmz
sryerek birka adm ilerledik.
Avusturalya yle yaknd ki varln hissedebiliyor
dum adeta.

# tlif

TI------T1 avaalamndaki kontuara doru yrrken gzX JL.

lerimi fazla krptrmamaya zen gsterdim.


Gz krptrmak gerginlie iaret eder. Gerginlikse ku
ku eker.
Kontuarn arkasndaki kadnn uzun sar salar vard,
gzleriyse birazck ayrkt. Bir klavyenin banda, taramal
tfek gibi ileyen krmz tmaklanyla bir eyler yazyordu.
"Adnz?"
Adm syledim. Yzme bakmadan yazd. Tk tk tk.
"Pasaportunuz?"
antamdan pasaportumu kartp uzattm. Kadn pa
saportumu ap bo sayfalara gz at. Ardndan kala
rn att. "Bir dakika," dedi. "Doum tarihiniz nedir?"
ta zj 0 -,

Doum tarihimi syleyince bana tuhaf tuhaf bakt.


"Hmm, ama..." diye balad, ardndan sesi kesildi. Bir
ka tua daha bastktan sonra kalarn att. "Vize ba
vurusunda bulunmamsnz."
Neden sz ettiini tam anlamasam da yolculuun
elimden kayp gitmeye baladn bir ekilde anladm.
Vize, dedim iimden. Vize dedi.
Hibir ie yaramayacan sezsem de yapabileceim
tek eyi yaptm: Cebimden babamn kredi kart bilgile
rini tayan pembe kd kardm. Kontuarn zerinde
kadna doru ittirdim.
Karta bakt, birka kez evirip evirdi. Kafas karmt
anlalan. "Nedir bu?" diye sordu.
"Visa," dedim. Beynimde frnalar kopmuyormu
gibi enemi havaya kaldrp kendimden emin bir tonla
konumutum. u durumu bir an nce atlat, dedim iim
den. O uaa binmek iin elinden ne geliyorsa yap.
Kadn kalarn att. "Ama bu yalnzca..." Bir sre
karta baktktan sonra, "Ah, anlyorum," dedi. Gzlerini
kaldrd. "Tatlm," Sesi bir anda yumuamt, "annen ile
baban nerede?"
Derin bir nefes alp tm ciddiyetimi takndm. "Onlar
bu yolculua katlamyorlar." Kadnn arkasndaki ta
ma bandnda ilerleyen bagajlar izledim. Birka kere gz
lerimi krptrp ekledim. "kisi de alyor."
Kadm bir ey dnyormu gibi yeniden pembe
kda bakt. Ardndan, "Canm, tek bana lke dna
kamazsn, biliyorsun," dedi.
"Biletimi aldm," dedim.
"Evet, ama..."
Bridget Brown/la ilgili gazetede yazlanlardan alnt
yaptm. "Geerli bir bini bileti bulunan, on iki ya ve iizerinU t es

deki yolcular, yarlarnda yetikin bir refakati olmadan seya


hat edebilirler."
"Hayr," dedi kadn. "Bu durum yurtd seyahatlerde
geerli deil." Yeniden, son derece sakin bir sesle konu
tu. "zgnm."
Sesindeki sakinlie, bana sevecen davranmak iin
bylesine uramasna taklmtm. Sevecenlie gerek
duyduumu dnmesi hi iyiye iaret deildi.
Sorun uydu ki benim bu yolculuu yapmamak gibi
bir seeneim yoktu. Artk yoktu.
Baklarm yere indirerek ne syleyeceimi dn
dm. u anda yaplmas gerekeni biliyordum: Olayn
kontroln yeniden ele geirmeliydim, hem de hemen.
Arkamda bir yolcu kalabal birikmiti, fazla zamanm
yoktu.
Gzlerimi lamine kontuardaki kvrml desene diktim
ama ne kadar urarsam uraaym, kontrol yeniden
ele geirmenin yolunu bulamadm.
O zaman iin iin anladm ki bu i olmayacakt.
te o srada desenin kvrmlar bulanklat. Ellerim,
pembe kt, sresi dolmu pasaportum dalga dalga
zld. Kontuara tombul bir damlann dtn gr
dm.
"Ah, tatlm..." dedi kadn.
Drt bir yanmda havaalannn vzltsn duyuyor
dum. Ayak sesleri ve tekerlekler zerinde giden bagaj
arabalarn. Bu seslerin tesinde, binann uultusunu du
yuyordum. Istma sisteminin sesiydi belki. Belki de floresan klar. Acaba yeterince kulak kabarrsam bedenime
pompalanan kanmn sesini duyabilir miydim?
Titrediimi fark ettim.
#s 27J o*

Tennessee'ye utuktan sonra eve dnmek zorunda


kalan Bridget Brovvn' dndm. O en azndan bir yere
gitmeyi baard, diye geirdim iimden.
Bense ancak bilet kontuarna kadar gelmitim.
Omzumda bir el hissettim. Kadn kontuarm arkasn
dan km, yanma gelmiti. Umduumdan ufakt. To
puklularla bile benden iri gzkmyordu.
"Benimle gel," dedi.
Beni kontuarm yan tarafma, alanlarn girip kt
yere gtrmesine izin verdim.
"Otur," dedi. Yere yldm.
Bam kaldrp kadna baknca bana nasl baktn
grdm, derken her ey bulankla. Gzlerimden scak
yalar akmaya balad.
Yanma melen kadm bir elini omzuma koyup ha
fife skt. Sonra da kalkp gitti. Ben de bam dizlerime
yaslayp gzlerimi diz kapaklarma bastrdm.
Yorulmutum. Ik gzm actyordu.
Baaramamtm.

"~y "

zunca bir sre yerde oturdum, kontuardan biletlerini alp kaplara yollanan insanlar izle

dim.
Beyaz sal, neon turuncu spor ayakkab giymi bir
adam grdm. Tmyle kamuflaja brnm bir kadn
asker. Bir anne ile yrme andaki ocuu. Burnu akan
ocuk yorgun, huysuz bir edayla alyordu. zerinde
kaponlu bir sweatshirt vard, annesi srekli kaponu
ocuun bana geirip duruyordu. ocuk da her sefe
rinde kaponu bandan karyordu. Kadn nne ba
karak ocuu kalasnda sallad.
Bu insanlarn hepsi bir yere gidiyordu.
s ns e

Gzlerimi kapatp nefesime odaklandm. Gn boyun


ca, hafta boyunca, yaamm boyunca nefes alp durmu
tum, oysa imdiye dek dikkat etmek hi aklma gelme
miti.
Franny asla dnmeyecekti.
Mesele de buydu ya. Oraya ulasaydm da, sorunun
bir denizanasmdan kaynaklandn Jamie'nin azndan
duyup bandan beri hakl olduumu renseydim de
hibir ey deimeyecekti ki. Franny geri gelmeyecekti,
arkadalmz da gerekte nasl bittiyse yine yle kala
cakt.
zgnm. zgnm. ok ama ok zgnm.
Gzlerimi amadan ocuun alayn, havayolu ir
ketinin klavye tkrtlarn, Toronto uuuna ait bagajla
rn birazdan numaral bagaj alm noktasna ulaaca
n bildiren hoparlr anonsunu dinledim.
stediin gibi biri olamadm iin zgnm. Yaptm ey
iin zgnm. Yoklua kartn o korkun anda hissettikle
rin iin zgnm.
Kadnlar tuvaletinde bir cep telefonu bulunmutu ve
bir alt kattan alnabilirdi.
Uzayn derinliklerinde hzla dnen bir kayann zerindeki
aptal bir yaratk olduum iin zgnm. Senin bu kayann
zerinde, bu aptal toz zerreciinin zerinde geirdiin zaman
kolaylatracama, zorlatrdm iin zgnm.
Yeni bir balang yapmay denerken bitilerin en ktsne
yol atm iin zgnm.
Byle ok hata yaptm iin zgnm.

mm
m

Uyuyakalmtm herhalde ki gzlerimi atmda ze


rimde havayolu irketinin o ince, ynl, kare battaniyele
rinden vard. Battaniyeleri yama gibi, her yerimi rtecek
biimde zerime koymulard. Bam kaldrp baktm
ama sar sal havayolu irketi alanm hibir yerde g
remedim. Takm elbiseli bir adam, hafif tempo koarak
yanmdan geti. Yrmeye isteksiz bir kpei andran
siyah antasn pei sra srklyordu.
Yere uzanp battaniyelerin altnda top gibi kvrldm.
Yerin sertliini ve soukluunu yanamda duymak iyi
geldi.
. Yeniden gzlerimi kapattm.
Atmda annem karmdayd. Havaalanndaki onca
yabancnn arasnda annemi grmek tam bir srprizdi.
zerinde, mutfaktaki o son karlamamzda giydii i
kyafeti vard hl,
Annem gzleriyle yzm yoklad. Telal grn
yordu.
"Zu," deyip yanma yere kt. "Ah, tatlm." Yz
burutu, yanaklarndan yalar szlmeye balad.
Sevgiden mi, zntden mi, mutluluktan m, yoksa
nedenle birden mi alyordu, bilemiyordum.
"Ah, ah... Canm, canm kzm." Ellerimi tutup iyice
skt.
Aaron da gelmiti. Yere oturup gevek bir yumruk
yapt eliyle hafife dizime vurdu.
Uzunca bir sre kimsenin t kmad.
Ardndan, bir sre sonra Aaron hibir ey yokmu
gibi, "Ee... Neler oluyor, Zu?" dedi. Yaadmz ey
gayet normalmi gibi davranmas beni biraz gldrd.
Burnum akt ama umursamadm. Elimin tersiyle burnu
mu sildim.
* m m

"Sandm ki..." diye baladm. Derin bir nefes aldm.


"Kantlayabilirim sandm," dedim. "Olayn i yzn
kantlayabilirim sandm."
Ama elbette neden sz ettiimi anlamadlar. Son bir
ka aydr dndm eylerin hibirinden haberleri
yoktu. Akvaryum gezisinden, rukandji'den, be saniye
de bir yirmi kiinin sokulduundan, Jamie'den, yap
tm aratrmadan ya da kimselerin bilmedii bir eyi
rendiim sansna kapldmdan haberleri yoktu.
Bridget Brown ile Dollywood yksnden ya da tek ba
ma bir havaalannda, yerde oturmama yol aan neden
lerin hibirinden haberleri yoktu
Olanaksz bir eyin, nasl tek olasla dnebilecei
ni anlamyorlard.
Azmdan paldr kldr kan szckleri dinledim.
Uzun zamandr hi olmad kadar ok ey sylyordum
ama anlaml bir eyler sylemediimi duyabiliyordum.
Ne kadar urarsam uraaym, mantkl bir eyler sy
lemeyi baaramyordum.
Konumay braknca olan eylerden biri de budur belki,
diye dndm. Belki insan, kafasndaki eyler normal
ve mantkl m, yoksa atlaklarla ve kusurlarla m dolu
anlayamyordur.
Syleyeceklerimi syleyip elimden geldiince duru
mu akladktan sonra Doktor Bacak'm ilk tantmzda
bana syledii eyi anmsadm: Herkes farkl biimlerde
yas tutar, yas tutmann doru veya yanl bir yolu yoktur.
Hmm, diye dndm. Yaananlar duyunca fikrini de
itirebilir.

m 1M

Konumam bitince birka dakika oturduk. Ardndan


annem usulca konutu. "Ben hep bir rip dalgasdr diye
dndm."
Anneme baktm. "Ne?"
"Yani, neden boulduunu bilmiyorum Zu ama ben
hep yle dndm. Rip dalgasdr dedim."
Rip dalgas. nsan aklara srkleyen grnmez
aknt.
"Baka bir ey de olabilirdi geri," dedi annem. Sesi
ok yumuakt. "Yani, Franny belki bir dalgaya kaplp
kafasn taa arpmtr. Ya da bir salk sorunu yaam,
nbet falan geirmitir veya kimsenin bilmedii bir kalp
sorunu vardr. Belki de sadece fazla yorulmu, kydan
da fazla uzaklamtr..."
Sesi ksld.
kisi de syleyebilecekleri eyi sylemedi. Benim bir
anda kavradm gerei ikisi de dile getirmedi: Yaa
nanlarn nedeni aslnda nemli deildi. Gerekten de du
rup dururken olmutu.
Nedense, baz eylerin gerekten de durup dururken
olmas tm gereklerin en korkuncu, en acsym gibi
geliyordu.
Derken Rocco'nun yaklatn grdm. Karton bir
tepsiyle iecek scak bir eyler getiriyordu. Anneme bir
bardak uzattktan sonra bana da teklif etti. "Scak iko
lata, Suzy?"
Bardan zerinde uzun salar gsne dklen, ye
il bir deniz kz resmi vard. Kzn banda bir ta, tacm
tepesinde de bir yldz vard. Karton bir bardan zerin
de bir araya gelen denizle gkyz. Alt taraf aptal, eski
bir logoydu geri ama yine de Rocco bana az nce bir
mesaj vermi gibi hissettim. Sanki biz anlyoruz diyordu.

Scak ikolata ok gzeldi. Bir sre, ieceklerimizi iip


yerde ylece konumadan oturduk.
Ardndan bavulumdan para zarfmn grndn
fark ettim. "aldm," dedim. Azmdan kan szckler
bana korkun geliyordu. "Babamn kredi kartn kullan
dm."
Sonra da para zarfm alp anneme uzattm. "ou da
senin." Aaron ile Rocco'ya dndm. "Ama biraz da sizin."
Onlarn salonlarndan para aldm anlattm.
"Biliyoruz, Zu," dedi Aaron. Rocco'ya bir bak att.
"Aslnda bu yzden kavga bile ettik. O para market gi
derlerinin Rocco'ya den ksmyd. Paray oraya brak
tna yemin etti. Ben de buna olanak yok, nk para
orada deil dedim. Derken resmin kaybolduunu fark
ettik, anahtar da oradayd. Tek aklama buydu."
Baklarm yere edim. "zr dilerim." Sesimin ne
kadar kk, ne kadar ocuksu ktna ardm.
Yaptm aklamay karan Rocco, "yi bir neden iin
miydi bari?" diye sordu.
"Evet," dedi Aaron.
Rocco elini, elimin zerine koydu. "Yce bir ama u
runa ilenen kabahatlerden daha ktleri de vardr, bili
yorsun."
Burnumu sildim. "Kim demi?"
"Ne demek istiyorsun?"
"Birinden alnt m yaptn?"
Bam iki yana sallad. "Hayr, Suzy Q. Yalnzca ger
ei syledim."
Uzanp bam annemin kucana koydum. Anmsa
dmdan scak, anmsadmdan yumuakt. Jenna'nn
sunumunda verdii bir bilgiyi ammsatt bana: Bir anne
yunus, yeni doan yavrusunun ilk birka haftasnda
B UP &

yzmeyi brakmaz. Yeni doan yavrunun, henz suda


yzecek kadar yalanmadndan annesinin yzerek
oluturduu akntda srklenmesi gerekir. Anne yz
meyi bir an iin bile braksa yavru batar.
Annelik yorucu olmalyd.
Yan taraftaki bekleme alanndaki televizyon dikkatimi
ekti. Haberlerde fotoraf makineleri ve cep telefonlar
tutan insanlarla dolu bir plaj videosu gsteriliyordu. Ar
tk ne olmusa, herkes kaydetmek istiyordu. Kynn ya
knlarnda kano suya batp kan bir objeyi izliyordu.
Bir insan izliyorlard. Kyya yzen birini.
Birka szck belirdi: KBA-FLORIDA ARASINDA Y
ZEREK TARHE GET.

Ayaa kalktm.
NYAD BENC DENEMESNDE 1 6 6 KLOMETRELK
MESAFEY TAMAMLADI.

Dnmeden televizyona doru yrmeye koyul


dum.
"Aa," dedi annem peimden gelerek. "Bir yerde oku
mutum."
Diana Nyad kynn yalnzca birka metre tesindey
di. Atacak birka kulac kalmt. imdi ayaa kalksa su
dan yryerek kabilirdi.
"Vay," dedi Rocco. "Baard." Dilerinin arasndan bir
slk ttrd. "Beincide keramet varm demek."
Nyad suyun iinde hi kprdamadan durdu. Ardn
dan yavaa ayaa kalkt ve tkezleyerek yrd. Adm
lar yle sarsakt ki yrmeyi unutmutu sanki. Drt bir
yannda destekileri kollarn uzatm, derse diye tut
maya hazr bekliyorlard ama son admlarn yardmsz
atp sudan kmasna izin verdiler.
Kalabalk lgnlar gibi alk tuttu.

i??

"Ne cesur kadn," diye mrldandm.


lk yardm ekibinin Nyad' ambulansa bindirmesini,
ambulansn yava yava plajdan uzaklamasn konu
madan seyrettik. Tezahrat yapmay srdren kalabalk,
ambulansn arkasndan yryordu.
te o srada Aaron bana dnd.
"Zu?"
"Evet?"
"Artk seni eve gtrebilir miyiz?"
Yzmn burutuunu, gzlerimin yeniden yaard
n hissettim ama bu kez yalnzca zntden alam
yordum. teki nedenden de alyordum. Sevgiden.
Drdmz kapal otoparka doru yrdk.
Alan srgl kapdan kp dar admmz anca
muazzam bir trafikle, souk ve aydnlk havayla karla
tk. Beni fena arpt. Bir sredir suyun alnda nefesimi tu
tuyordum da sonunda kafam sudan karmtm sanki.
Sanki uzun sredir ilk kez ak havaya km, nefes
almaya alyordum.

Sonu
Aratrmanzdan ne rendiniz? Doacak sorular
dnmek iin yaptnz incelemenin bir adm
tesine gein. renecek baka neler var? ncelemeniz
bir sonraki admda sizi nereye gtrebilir?
BAYAN TURTON

09

denizanalar hl oradalar.
Hl be saniyede bir yirmi kiiyi sokuyorlar.
Benim yaammn sonuna kadar, hatta belki de dnyadaki
yaamn sonuna kadar denizanalar orada olacaklar.
lmsz denizanalanm dnyorum, hani u genleebilenleri. Acaba genlemenin birden fazla yolu var m
dr? insanlarn da genleebilmesinin bir yolu var mdr?
rnein, kkken hissettiimiz o duyguyu yeniden
hissedebilsek, yine her eyin gerekleebileceine inan
sak nasl olurdu?
1968'de, insanlar dnyann ayn zerinde ykseldii
ni grnce kendilerini nemli grdler. Her eyi baara
bileceklerine inandlar.

Yine yle hissetsek nasl olurdu?


Dnyada korkulacak yle ok ey var ki: denizana
s ieklenmesi, altnc kitlesel yok olu, ortaokul dans.
Ama belki de korkmaya bir son verebiliriz. Belki kendi
mizi bir toz zerresi gibi hissedeceimize, yeryzndeki
tm yaratklarn yldz tozundan yapldn anmsaya
biliriz.
stelik gerei bir tek biz biliyoruz.
Denizanalarmm sorunu da bu ite: Denizanalar ger
ei hibir zaman anlayamazlar. Bilinsizce srklenip
durmaktan baka bir ey yapamazlar.
nsanlar dnyaya sonradan geldiler belki. Olduka
narin yaratklarz belki ama ayn zamanda da bir tek biz
deimeye karar verebiliriz.

q n l q M l (j < k n
U k Y *y

/ AI akam, telal telefon konumalaryla geti. An-

nem babam arayp yaananlar anlatt. Ardn


dan annemle babam nce kredi kart irketiyle, ardndan
da havayolu irketiyle telekonferans yaptlar. Telefonda
o kiiden bu kiiye aktarldklarn duydum.
Annemin olay defalarca anlatmasn dinledim. Arada
srada anlatmaya ara verip, Evet, yle. On iki. Online rezer
vasyon yapm. Evet, tek bana. Hayr. Hayr, benim haberim
yoktu, gibi eyler sylyordu.
O gece derin uyudum. Sabah annem okul iin beni kal
drmad. Buna sevindim. Ayrca ev gezdirme randevusu
varsa bile herhalde iptal etmiti ki kahvalt iin aaya
indiimde zerinde pazen pijamalaryla mutfaktayd.

m 7M 9

Telefonu omzuyla kula arasna kstrm, elinde duma


n tten bir fincan kahve tutuyordu.
"Harika," dedi telefona. Bana gz krpt. Yorgun gr
nyordu, gece pek uyumam gibi bir hali vard.
"Harika," dedi yeniden. "ok yardmc oldunuz, te
ekkrler."
Telefonu kapatt. "Haberler iyi, Zu," dedi. "Havayolu
irketi bilet cretini babann kredi kartna geri deyecek."
Yere baktm.
"Hepsini mi?"
"Hepsini." Ardndan benden ok, kendi kendine ko
nuuyormu gibi mrldand. "Yapmalar gereken de bu
zaten. On iki yanda birine bilet satamazlar."
zerimde pijamalarmla dar kp souk havada
nefes al verilerimi izledim.
ler planland gibi gitseydi tam u sralarda Cairns'deydim. Herhalde tam u saniyede Tropicana Lodge
MoteTe giri yapyordum. Orada geceydi imdi ve yazd.
Oysa ben Massachusetts'te bir k sabahmda, pijama
larmn iinde titreye titreye, yaamm boyunca bildiim
tek evin n sundurmasnda duruyordum.
Gerekten biraz dnnce anlaml gelen tek ey de
buydu.
Annem kapnn eiinde belirdi. "Zu? Sanrm babana
bir telefon aman gerekir."
Bam iki yana salladm.
"Tatlm," dedi annem. "Babanla dn gece de, bu sa
bah da konutuk. Can skkn ama akas her eyin te
sinde, endie duyuyor."
Ama arayamazdm. Henz arayamazdm.
Yani bir insan, zellikle de bunca eyden sonra nasl
yeniden balayabilirdi ki?

09

k(Aiq\lXjl kif
+ m k

ahramanlar ve Kt Adamlar dansna gitmeyi


lk.planlamyordum. Gn boyunca dans hi d
nmedim. Aaron ile Rocco le yemei iin urad.
Aaron bir futbol ma at, hep birlikte Liverpool denilen
bir takmn, Tottenham denilen bir baka takm man
son dakikalarnda yeniini izledik. Aaron ile Rocco git
tikten sonra annem en sevdiim yemei, pilav st ta
vuk yapt ve onca zaman dans hi dnmedim.
Ama ben yemeimi yerken telefon ald.
Annem at. Bir saniye sonra ban iki yana sallad.
"Ne yazk ki yanl numaray aradnz," dedi. "Burada
Belle diye biri yok..."

JL.

m 'jl o

Bir anda fal ta gibi gzlerle bam kaldrdm.


Bir saniye gemeden annem gld. "Ha, Suzy. Ta
mam, elbette. O burada... Hayr, kent dnda deil."
Bana gz krpt. "Gitmiti ama dnd... Evet, tamam.
aryorum."
Bir kan kaldrp bana muzip muzip bakt.
"Justin admda biri seninle konumak istiyor, Zu."
Telefonu bana doru sallayp dudaklarm oynatarak,
Gelsem, dedi.
Ama telefonu almadm. Annem iini ekti.
"imdi telefona gelemiyor. Acaba... Anladm, tamam.
Evet, anladm. Muhteem tesi. Oldu. Ona sylerim."
Telefonu kapatp bana matrak bir bak att. "Justin,"
dedi ocuun adn vurgulayarak, "Dans kostmnn
'muhteem tesi' olduunu sana sylememi istedi. Gelip
grmeni umuyormu."
Kahramanlar ve Kt Adamlar dans. Elbette ya. Bu
geceydi. alacak onca arky, onca ocuu dnnce
midem pr pr etti.
Annem bana doru eildi. "Justin kim?"
"Justin..."
Onu nasl tanmlayacam bilemediimden bir sre
dndm. "te," dedim. "Justin... bir arkadam her
halde."
O szc azma alnca kendimi tuhaf hissettim ama
syler sylemez doru olduunu anladm.
Bu da yeterliydi.

Kendime bir kostm oluturmam ok zaman almad.


f i l o

Aaron'm odasna girip dolabnn kapan anca zeri


boya lekeleriyle dolu eski bir Red Sox apkas buldum:
Aaron'm birka yaz nce badana boya ilerine yardma
gidip her akamst ba sarl yeilli boyalarla kapl hal
de eve gelirken giydii apka. Bir de cepli gri bir tirt
aldm. Benim zerimde elbise gibi duracak kadar uzun
du, stelik taytn zerinde olduka gzel grnyordu.
Odama gidip yatamn zerine oturdum. Yerde du
ran bavulum hl boaltlmamt. Bavulumu o halde
grnce annemin telefonda konumasn dinlerken ka
pldm hisse kapldm yine. Kendimi ok ama ok k
kmm gibi hissettim.
Uzanp Aaron'm fotorafn kardm, Aaron ile
Rocco'nun evinden ardm fotoraf. Aaron'm bir za
manlar bylesine gen ve tuhaf grndn bilmek bir
bakma gzeldi.
Belki o da bir zamanlar kendini, kendi yaamnda bir
yabanc gibi hissetmiti.
Resmi erevesinden kartp tirtn cebine koydum.
Ardndan derin bir nefes alp merdivenlerden aa
indim ve anneme beni okula brakp brakamayacam
sordum.

p rty t/k c\ k m /

r ~ i er baz bilim insanlar dndklerinde haklysa, eer


J L - J zamann tm anlar ayn anda yaanyorsa o halde bu
gerektir. Gemite yaand gibi imdi de yaamyordur:
Bizim arka bahedeki byk aacn altnda, eskiden yo
sunlardan ve al rplardan masal evleri yaptmz o toprak
parasnn zerindeyiz. Vakit akamst. Altn bir k sarm
evremizi.
Tm gn birlikte geirmiiz. zerimizde pantolondan ke
silmi ortlarmz var, ayaklarmz plak.
Beinci snfa balyoruz, artk okulun en bykleri biziz.
Seneye, yine okulun en kkleri olacaz ama henz deil.
El piirmece oynuyoruz, hani teneffslerde oynamaya bayl
dmz oyun. Avularn yukarya dnk, ellerini uzatyorsun,

mzn m

ben de ellerimi hafife seninkilerin zerine koyuyorum. Sen el


lerini ekip benimkilere vurmaya alyorsun. kere havay
dvyorsun. Drdnc denemende ellerin benimkileri buluyor.
Glyoruz.
Yukar bakan avularm uzatyorum, sen de geri ekilmeye
hazr ellerini benimkilere dediriyorsun. Parmaklarnn scakl
n hissedebiliyorum, damarlarndan akan kann scakl bu.
Yzn, ufka yaklaan gnei kapatyor. Yznn ve kolla
rnn kenarlar beyaz beyaz parlyor. Seni karanlkta parlayan
fosforlu bir kalemle izmiler sanki. Kprdanyorsun, bann
arkasndan akamst gneinin nlar kveriyor. Gzle
rimi ksnca bir karaltya dnyorsun. kinci kprdannla ite yine karmdasn. illerin, ak renk salarn hale gibi
parlyor.
Ben ellerimi kaldrnca tam zamannda ellerini ekiyorsun.
Kahkahamz fark ettirmeden kayor elimizden. evremizi sa
ran altn a karyor. Elimizi uzatsak kamp ateinden ha
vaya salan kvlcmlar veya karahindibann rzgrla uuan
tohumlarn yakalar gibi yakalayabilirdik o kahkahay. Avula
rmzda sksak yaz akamlar gnn tm ssn tayan talar
gibi scakln duyabilirdik.
Yeniden elimi kaldrnca ellerim ellerinin stn syrp
geiyor.
Sen, "Iskaladn," diyorsun.
Bense, "Vurdum," diyorum.
Sen, "I-h," diyorsun.
Bense, "H-h, " diyorum. Ardndan bir kez daha oynuyo
ruz. Bu kez vuruyorum, kahkahamzn arlndan omuzla
rmz kyor. Gne ufka gmldke glgelerimiz uzuyor.
Dizlerimiz birbirine deiyor. Yeniden balyoruz.

mYit m

<2

falmi'imlcip
icfot qiicibllc{P

nnemin arabasnda oturup kahraman ve kt


adam kostmleri iinde akm akn binaya giren
ocuklar izledim. eit eit Harry Potterlar, bir o ka
da Voldemortlar grdm. Katniss Everdeenler de vard;
pelerinli, taytl klasik sper kahramanlar da. Eski kovboy
filmlerinde greceiniz trden kt adamlar gibi simsi
yah giyinmi, maskeli birka adam da. Dylan Parker'sa
baka bir ey bulamam gibi rahip giysisiyle nmz
den geti.
Arabadan kmadm.
"Tatlm?" diye seslendi annem. "yi misin?"
The Avengers gibi giyinmi iki ocuk bizim arabann
nnden geti.

Flamalarla kapl, karanlk spor salonunu gzmn


nne getirdim.
Ne demeye buraya gelmitim ki?
"Ben eve gitmek istiyorum sanrm," dedim.
Annem iini ekti. Ardndan uzanp antasn kartr
d ve kard cep telefonunu elime tututurdu.
Ama ben yine de arabadan inmedim.
"Suzy," dedi. "Evden buraya gelmek ne kadar sr
yor?"
nmzden bir Batman ile bir Joker geti. Kimdiler,
anlayamadm.
"Zu?" dedi annem. "Ka dakika?"
"Bilmem," dedim. "Be dakika herhalde?"
"Peki be dakika ka saniye ediyor?"
" yz."
"Evet. Bak, imdi senden ne yapman istiyorum: eri
gir ve bu dansa en azndan yz saniye ver. Eer ger
ekten dayanamazsan elindeki telefonu kullanarak beni
arayabilirsin. Seni almaya gelirim. Tamam m? Ama en
azndan o kapdan ieri gir, Zu."
yz saniye. Tm istedii buydu.
"Tatlm, daha dn baka bir ktaya umaya hazrdn."
Evet ama baaramadm.
Annem enemi ellerine alp bir anlna gzlerimin
iine bakt. "Sen cesursun, Zu. Tandm herkesten daha
cesursun. Yapabilirsin."
Yine alamaya balamayaym diye gzlerimi skca
kapattm.
Gzlerimi anca ellerimdeki telefona baktm. Syle
dii eyi yapabilmeyi ok istiyordum, kendim iin deil
se bile annemin hatrna.

Derken annem aklm okurmu gibi, "Benim iin, Zu?


Bir kere dene ltfen?" dedi.
Kapnn kolunu birazck ekince arabann yand.
O srada biri gm diye camma vurdu.
"Belle!" Justin el sallyordu. Normal giyinmiti ama
ellerinde hayvan penelerini andran o byk, krkl el
divenlerden vard.
Onu grnce yle rahatladm ki bir kahkaha patlat
tm.
"Muhteem tesi kostml Justin bu mu?" diye sordu
annem.
Bamla onayladm.
Justin camn teki tarafndan, "Geliyor musun, gelmi
yor musun?" diye seslendi.
Anneme dndm. "Sz m? Araynca telefonunu aa
cak msn? Hemen gelip beni alacak msn?"
"Evet, Zu."
"Bir yere uramadan buradan doruca eve gidecek
sin, be dakika sonra da seni ararsam evde telefonun ba
nda olacaksn, deil mi?"
"Evet, sz."
yz saniye.
Derin bir nefes aldm. Sol elimle annemin telefonunu
sk sk tutarak arabadan indim.
Red Sox apkama bakarak, "Sen nesin?" diye sordu
Justin. "Beysbol oyuncusu mu?"
Arabann kapsn kapatp annemin kaldrm kenarn
dan uzaklamasn izledim. Glkle yutkunduktan son
ra Justin'e baktm.
"Sradan biriyim ite," dedim. "Sradan insanlar kah
raman olamazlar m?"

"Hmm..." Krkl penesiyle enesini svazlad. "Pek


sk rastlanmaz ama arada srada olabilir sanrm."
Binann iinde mziin baladn duydum. alan
arky bilmiyordum ama dierleri biliyordu anlalan,
nk bir grup ocuk sevin nidalar atarak kapya do
ru koutu.
"Hey," dedi Justin otopark iaret ederek. "Bak, Bayan
Turton." Krkl eldivenini deliler gibi sallad. "Selam,
Bayan Turton!"
Bayan Turton gm simli spor ayakkablarm giy
miti ki bence olduka matrakt. "Ne kostm giydiniz,
Bayan Turton?" diye sordu Justin.
retmenimiz ceketinin fermuarn at, ellerini beli
ne dayad ve sper kahramanlar gibi enesini yukar dik
ti. Ceketinin altna bir tirt giymiti, zerinde de yle
yazyordu: BEN BLM RETYORUM. SENN SPER G
CN NE?

"Peki ya siz nesiniz, Bay Maloney?" diye sordu. "Kurt


adam m?"
"Yok," dedi Justin. "Ama Belle biliyordur, eminim."
"Evet, biliyorum," dedim.
kisi de devam etmemi bekledi.
"irkin," dedim ve Justin'in yz aydnland.
"Ya," dedi Bayan Turton. "Pekl, umarm irkin co
maya hazrdr, nk Bayan Turton dans etmeye hazr."
Bayan Turton spor ayakkabl ayaklarndan birini havada
oynatarak ekledi. "Dans ayakkablarm bile giydim."
Justin ile Bayan Turton n kapya doru yrdler.
Bayan Turton kap kanatlarndan birini anca yksek
sesli mzik dar yayld, Justin de dnp bana bakt.
"Gelsene, Belle," dedi.
m 30C

Spor salonunun halini gzlerimin nne getirdim:


ocuklar daireler oluturmu mziin ritmiyle srayp
zplyorlar. zerlerinde kostmler. Onca grlt, onca
hareket.
"nce bir telefon etmem gerek," dedim.
Giri kapma arkam dndm. yze kadar saydm.
yz saniye, denizanalarnm bin yz seksen kii
yi daha sokmas demekti.
Numaray tulayp telefonu kulama basrdm.
"Alo?" dedi hattn dier ucundaki ses.
"Baba," dedim.
Herhalde son be aydr baba dememitim. Be ay yz
elli gn demekti, yz elli gnse milyonlarca saniye eder
di ama o anda tam hesaplayamadm.
Uzunca bir sessizlik oldu, babam gerekten kim oldu
umu anlamamt sanki.
"Dndm de," dedim dudam srarak. "O dino
zor izlerini grmeye gideriz belki."
Babam sonunda atlam gibi, komik kan bir sesle
karlk verdi.
"Tamam."
Binadan gelen ark deiti. imdikini biliyordum.
Birka yl ncesinin arkisiydi, o zamanlar Franny'yle ar
kadatk ve aramzn baka trl olabilecei hi aklma
gelmezdi.
"Aaron da gelsin," dedim.
"Olur. Tabii. Aaron da gelebilir, tabii."
"Rocco da."
"Tamam. Ben onlar arayp ayarlarm, tatlm."
Eugene Field Memorial Ortaokulu'nun tula kapl d
cephesine yaslanp ierideki spor salonundan gelen m
zii dinledim.

"Baka bir ey var m, Suzy?"


"Hayr," dedim. "imdilik yok."
Sustum. "Aramana gerekten sevindim, Suzy."
"Tamam."
"Yarn gryoruz, deil mi?"
"Evet."
"Ayn saatte, ayn yerde. Tamam m?"
Ming Saray'ndaki pembe vinil kaplama masamz,
akvaryumu ve yalnzca kendi yansmalarn gren balk
lar gzmn nne getirdim. Babamla tek kelime ko
numadan geirdiimiz onca geceyi dndm.
"Bilmiyorum," dedim. "Yarn yeni bir yer deneyebili
riz belki."
imdi susma sras ondayd.
"Olur. Nereye istersen oraya gideriz, Suzy."
"Tamam."
"Tamam."
Bir anda durumumu utan verici buldum, nk so
nunda konumaya balamtm ama syleyecek baka
bir ey gelmiyordu aklma.
"Hoa kal, baba."
"Gle gle, tatlm." Babam zar zor duyuyordum.
Bir tak sesisin ardndan telefon kapand.
Omzuma birinin dokunduunu hissettim. Justin'i g
receimi sanarak arkam dndm ama karmdaki Justin
deil, Sarah Johnston'd.
"Selam, Suzy," dedi. Sarah simsiyah bir Ninja kost
m giymiti. "eri girmedin mi daha?"
Bam salladm.
"Ben de yeni geldim." Durakladktan sonra ekledi.
"Daha nce hi dansa gitmemitim, ya sen?"
Yeniden bam salladm.
301 e*

"eri birlikte girebiliriz istersen." Gergin bir hali var


d. Hatta belki biraz da... umutlu. Ardndan zr dilercesine ekledi. "Hl pek fazla insan tanmyorum. eri
yalnz girmemeyi yelerim."
yle ardm ki dnmeden konutum. "Ama senin
bir sr arkadan var," dedim.
Aubrey'nin laboratuvar eiydi. Molly'yle konutuu
nu grmtm. tekiler gibi tirtn belden balad
n grmtm.
"Pek saylmaz," dedi. "Yani, ocuklar tanyorum ama
pek arkadam var saylmaz."
Sarah Johnston, zombi karncalardan korktuu iin
onlar hakknda bir bilim raporu hazrlamt.
Sarah Johnston, Bayan Turton'm odasndaki videoyu
izlemek iin oyalanmt.
Sarah Johnston, drst davranmam gerekirse olduka
iyi birine benziyordu.
"Bayan Turton ieride," dedim. "Sanrm Justin
Maloney ile dans ediyorlar."
Sarah glmsedi. "Bayan Turton'm Albert Einstein
gibi giyindii gn anmsyor musun?"
Gldm.
"O benim en sevdiim retmen," dedi Sarah.
"Evet," diye onayladm. "Benim de."
te o zaman aklma geldi: Eer Bayan Turton hakly
sa, eer hepimizde, drt yzyl nce ve okyanusun teki
tarafnda yaamasma karn Shakespeare'in yirmi mil
yar atomu varsa Franny'nin atomlar da vard kukusuz.
stelik Franny, bizimle Shakespeare'den ok daha fazla
zaman geirmi, bizimle nefes alm, yrm, yemek
yemi, glm, deri dkmt. Uzunca bir sre, her gn
bizim bir paramz olmutu.
ir* 3CS

Aniden evreni kocaman bir Lego seti gibi dndm;


saysz formlar oluturan tm o paralar, yalnzca yeni
formlar oluturmak iin birbirlerinden ayrlyordu.
Sarah'yla binaya birlikte girdik, ardndan spor salonu
nun giriinde durduk. Ortalk karanlkt, her yerde fla
malar aslyd. Odann drt bir yannda, farkl renklerde
klar vard. Yerde, duvarlarda, tavanda ve ocuklarn
yznde benek benek klar dolanyordu. Eer gzleri
mi kararnda ksarsam, yanp snen klarn bo gkteki
yldzlar gibi olduklarn grebilirdim.
Gzlerimi anca bir spor salonu dolusu ocuk gr
dm. Gzlerimi yeniden ksnca klar, suyun altnda
biyolminesans yoluyla birbirlerine iaretler gnderen
denizalt canllarna dnt.
Spor salonun tavanna doru szldm, aada
dar daireler halinde dans eden onca farkl gruba bakt
m dledim. Zamanla ritme gre hareket eden grupla
rn, ayn anda bir ileri bir geri giden o kollarla bacaklarn
nasl grneceini dndm. Belki de tm gruplar atan
kalplere benziyordu.
Ya da atan denizanalarna.
"Justin ile Bayan Turton oradalar," dedi Sarah. Eliyle
gsterdi.
Uzaktan bile, Justin'in yznn imdiden terlediini
grebiliyordum. Ban geriye att. Glyordu. Grubun
daki tm ocuklar el ele tutumu, tereya rpyorlarm gibi kollarn dairesel hareketlerle dndryorlard.
Justin baktm sezmi gibi ban kaldrp el sallad.
Gzlerimi kstm. Justin, denizin ve gn derinlikle
rinde kayboldu.
* K im y asal b ir reak siy o n esn asn d a, kim y asal e n erjin in k en erjisin e
d n t r lere k k re tilm e si ve k yay lm as, -y h n

JC4 m

"Yanlarna gitmek ister misin?" diye sordu Sarah.


Annemin telefonu hl elimdeydi.
Belki mziin ritmindendi. Belki Justin'in el sallama
s, Sarah'nm glmsemesi veya Bayan Turton'm ocuk
larla birlikte ellerini oynatmas kadar basit bir eydi.
Ama gzlerimi ksmay braktm. Annemin telefonu
nu tirtmn cebine, Aaron'm fotorafnn yanma koy
dum. Derin bir nefes aldm.
"Evet," dedim Sarah'ya. "Gidelim."

^c\/c\k't\

H+ti

Kitaptaki karakterlerin ou hayal rnyse de Jamie


Seymour ve dier denizanas uzmanlan gerektir. Yap
tklar almalar ve kazandklar baarlar onurlandr
mak iin elimden geleni yapmak adna onlar, gereklere
mmkn mertebe bal kalarak yanstmaya altm. Tek
bir istisna dnda: Diana Nyad'm Kba-Florida arasn
daki tarihi beinci yzme denemesi, gerekte 2 Eyll
2013, Pazartesi gn gerekleti. Yzd gn yanl
yanstmak yerine Diana Nyad karakterini de teki ara
trmac karakterleri gibi kurgulamay dndm. Ancak
sonunda, byle yapmamaya karar verdim. Nyad'm yz
me giriimi, son derece etkileyici bir cesaret rneiydi.

3Ci

<*%

Tarih, Suzy'nin yksnn zaman izelgesine tam otur


masa bile, Nyad gsterdii azim, kararllk ve g saye
sinde baarsnn tmyle tannmasn hak ediyor.
New Englandllar, ilk blmlerde Boston'daki New
England Akvaryumu gezisinin bir paras olarak anlat
lan dokunma havuzlarm, denizanas sergisini ve devasa
okyanus havuzlarn tanyacaklardr ama gerekte deni
zanas sergisinde rukandjilerden zellikle sz edilmez.
Bayan Turton'm derste sz ettii fotoraflardan
Earthrise, Astronot William Anders tarafndan, 1968 y
lnda Apollo 8 grevi srasnda; Soluk Mavi Nokta ise 1990
ylnda, alt milyar kilometre uzaktan, bir iPhone kadar
bile hesaplama gc bulunmayan uzay arac Voyager 1
tarafndan ekilmitir. Bayan Turton'm fotoraf hakkmdaki szleri, mteveffa astronom ve hmanist Cari
Sagan'm, Pale Blue Dot: A Vision of the Human Future in
Space adl kitabndaki szlerini yanstr.
"nemli Bir ey Nasl Sylenmez?" blmnde
Suzy'nin sz ettii kitap, Kate DiCamillo'nun yazd
Winn-Dixie Sayesinde'dr.
"Tozlama" blmnde Suzy ile Justin'in izledii vi
deo, film yapmcs Louie Schvvartzberg'in, TED.com'da
bulabileceiniz, Tozlamann Gizli Kalm Gzellii adl
konumasnda yer almaktadr.
En artc Gerek adl videoyu, videografiker Max
Schlickenmeyer yapmtr. Schlickenmeyer, zarif Neil
DeGrasse Tyson'm szlerini, Hubble Uzay Teleskopu'nun
ektii resimlerle ve baka uzay resimleriyle bir araya
getirmitir. DeGrasse Tyson'm alntlanan szleriyse,
2012'de Time dergisine, "Evren hakkmdaki en artc
gerek sizce nedir?" sorusuna verdii yanttan alnmtr.

m 3C *

Eer evren hakknda dnmekten keyif alyorsanz,


Bili Bryson'n Hemen Her eyin ok Ksa Bir Tarihi (Boyner
Yaynlar, 2008) adl kitabn edinmeyi dnebilirsiniz.
Kitap, yetikinler iin yazlm uzun bir eserin, ocuklara
ynelik versiyonudur. Bryson evrenin kkenleri, gezege
nimizin doal tarihi ve bizim varlmz hakkmdaki a
rtc gerekleri anlatr.
Denizanalarnn ve denizdeki teki acayip yaratk
larn bysne kaplmaktan holanyorsanz, Claire
Nouvian'm The Deep: The Extraordinary Creatures of the
Abyss adl kitabn seveceinize kuku yok. Kitap asln
da yetikinlere ynelik bir fotoraf kitab ama her yatan
insann arpc ve byleyici bulaca bir dnyay gste
riyor.

s 3CS

U \ drkiP

Bu yk bir baarszlktan domutur. Birka yl nce


denizanalarnn bysne kapldm, bizim hakkmzda
ve gezegenimiz hakknda anlattklarndan etkilendim.
Sz konusu hayvanlarla ilgili bildiim her eyi kurgusal
olmayan bir makale haline getirdim ve byk umutlarla,
parlak bir dergiye gnderdim. Editrler olduka ilgilen
diklerini sylediler. Ardmdan, bir yl kadar beklettikten
sonra makalemi reddettiler.
Denizanalarnn peini brakmaya hazr deildim.
Suzy gibi ben de denizanas uzmanlarn aratrp notlar
almaya baladm. Uralarmn beni nereye gtreceini
bilmiyordum, sonuta ortaya bu yk kt.
tt> 309 m

Bayan Turton'm syledii doru: Gerekten de baar


larmzdan ok hatalarmzdan ders alrz.
Foundry Literary and Media'dan, ajamm ve arkada
m Mollie Glick'e, hem editoryal sreteki hzl geri d
nleri iin hem de deneyimleriyle kitabmm yuvasn
bulmasna yardm ettii iin ok byk teekkr borlu
yum. Foundry'nin, keskin gzl okuyucusu ve alkan
emekisi Emily Brown'a, kitabn dnya apnda okurlarla
bulumasma yardm eden Jessica Regel'e, Joy Fovvlkes'a
da teekkrler.
Andrea Spooner, herhalde kendisi de bir dnem haf
talarca baucunda lmsz denizanalar hakknda bir
makaleyle uyuduu iin, kafay acayip bir yaratkla boz
mu, garip bir ocuun yksn anlatan bu tuhaf metni
cesurca ele alma riskine girdi. Gerekten anlad. Ardn
dan ustaca, titizlikle ykye rehberlik etti. Ayrca, Little
Brown Books for Young Readers'm tm ekibine, zellik
le de Deirdre Jones, Russell Busse, Victoria Stapleton ve
Megan Tingley'ye teekkrler.
Neil Gaiman, "Google size 100.000 yant getirebilir
ama bir ktphaneci aradnz yant getirir," demi
ti. Kirten Rose ve Helen Olshever'a, ne sorarsam sora
ym, bana hep aradm yamt getirdikleri iin teekkr
ler. Bu arada, Print Shop of Williamstown'daki Elinor
Goodvvin, benim iin yaklak sekiz milyon kt ald. Me
tindeki bilgilerin doruluunu kontrol eden Christopher
Berendes'e, redaktr Barbara Perris'e ve arkadam, tp
doktoru Jeffrey Thomas'a, sonsuz destei kadar bilimsel
sezgileri ve verdii esin iin teekkrler.
Pine Cobble Okulu'ndaki ocuklara, zellikle de
yazma kulbne, ocuklarn ne kadar akll ve efkatli
olabileceklerini bana anmsattklar iin, ayn zamanda

neeleri ve ok ynl olaanstlkleri iin teekkr


borluyum. Ltfen bu karmak dnyada yolunuzu i
zerken gerek, drst, dnceli ve merakl kalmay sr
drn.
Kendi retmenim dahil dnyann tm retmenleri
ne kocaman bir teekkr yolluyorum.
Ne mutlu bana ki harika arkadalarm var; ayn za
manda en iyi okurum Janine Hetherington, en cokulu
amigom Molly Kems ve gereksinim duyanlara sessizce
yardm eden tasz kralie Rebecca Kamp.
Her zaman yanmda olduklar iin tm aileme teek
krler.
En byk teekkr, her gnm paylatm in
sana gidiyor: Beni her konuda destekleyerek kendisiyle
evlenmeye karar vermekle hi de kafadan atlak biri olma
dm kantlayan Blair'e, bana yaamn ve kitaplarn her
zaman bir macera olmas gerektiini anmsatan Merrie'ye
ve merakyla bana bu dnyann saysz gizli harikasnn
kapm aan Charlotte'a. Sizi seviyorum.

kakM c

Ali Benjamin New York City'nin dnda, komularn pe


rili sand khne, eski bir evde byd. ocukken say
sz saatlerini bcek ve kurbaa yakalayarak geirdi. The
Thing About Jellyfish, yazarn doaya dknlnden
domutur. HlV-pozitif gen Paige Rawl'm anlarn an
latt Positive'in, ayrca Tim HowardYn Nezv York Times
oksatan kitaplarndan olan The Keeper'm ikinci yazar
dr. New England Science VVriters demeinin yesidir.
Massachusetts krsalnda kocas, iki ocuu ve Mollie
adl, Avusturalya oban kpeiyle birlikte yaamaktadr.

Vous aimerez peut-être aussi