Vous êtes sur la page 1sur 6

Bu yazıyı astrolojiyle ilgilenen herkesin sonuna kadar okumasını isterim.

Yirmi ile kırk yaşları arasında kim olduğumuzu keşfetmeye çalışırız. Bu süreç, aşmak zorunda
olduğumuz rastlantısal sınırlar ile doğamız gereği var olan ve izin verilmeden ötesine
geçemeyeceğimiz sınırlar arasındaki farkı öğrenmeyi içerir.

Ozan W.H. Auden

Astroloji'de eski teknikler ve modern uygulamalar üzerine bazı astrologlardan


alıntılar

1996 Aralık Mountain Astrologer dergisinde Pierz Newton-John'un Returning to the roots of
Astrology (Astroloji'nin köklerine dönüş) adlı makaleden kısa bir bölüm:

Kozmosun bu rasyonalizasyonu Astroloji ile gökyüzü arasındaki bağın yavaş bir erozyonu ile
sonuçlandı, sanki karmaşık matematik şeklindeki geniş bir şemsiye görüş alanımızdan çıktı.
Günümüzde astrolojiyi evlerde, gündüzleri, şehir içinde yapıyoruz. Orijinal astrolojik
perspektif, yıldızlar alanı, bundan daha uzak olamaz. Bu bağlamda, astrolojiyi sadece bir dil
oyununa, sadece kitaplara ait bir konuya, kelimeler, sayılar ve burç işaretleri biçimine
indirgemiş durumdayız. Astrolojik harita sanki kendisinden ortaya çıkan majikal bir varlık
biçimine dönüştü. Astroloji ile gökyüzü arasındaki bağ gittikçe uzaklaşırken, günümüzde
astrologlar geceleri takımyıldızları bile bilemeyecekleri bir duruma düştüler. Ev sistemleri,
artık bu ev sistemlerinin gökyüzünü nasıl bölümlediğini bilemediğimiz şekilde kullanılmaya
başlandı. Astrolojinin kendisini sunum sistemi (işaretler, akslar, açı işaretleri vb) sanki
anlatmaya çalıştığı gerçeklikten daha gerçek bir hal almaya başladı.

Bu çeşit bir uygulama, kendi içinde kalmış, soyut ve dilsel, astrolojimizin felsefi ve
yorumlanma boyutlarını sessiz ama çok derinden etkilemeye devam ediyor. Düşünce şeklimiz
kullandığımız araçların ve çevremizin sınırları ile örtülmeye başlandı. Böylece yorumlar
haritanın iki boyutlu durumunu ve kullandığımız gereçlerin yüzeyselliği ve kendi içinde
kalma riskini taşır hale geldiler. Gece gökyüzü olmaksızın, astroloji kendi ruhunu kaybeder ve
son derece kişisel, boş bir şekilde benim Ay'ım, benim Neptünüm diyen bir hal almakta. Sanki
gezegenler bizim kişisel, psikolojik oyuncaklarımız gibi. Bu durumun en aşırı örneği 'anahtar
kelimeler sistemi' dir ve bu dilsel form, doğanın kendisi ile olan bağlantından tamamen
kopmuş olduğumuzu gösterir.

Nicolas Campion'un Mountain Astrologer Dergisine gönderdiği bir mektuptan alıntılar, 1996
Aralık, TMA Campion bu mektubunda David Solte ile Robert Hand arasındaki bir astrolojik
tartışmaya yorumda bulunuyor.....

David Rob Hand'a yanıtında şöyle soruyor, 'Günümüzde kaç astrolog Satürn tabanlı bir
sistemin uzay çağını, gezegenlerarası bilinci, kuantum fiziğini, nükleer çağı, bilgi çağını ve
internet patlamasını arketip olarak gerçekten anlattığına inanır ?' Tam tersine klasik astroloji
(classical astrology) hiçbir şekilde 'Satürn tabanlı' olarak karakterize edilemez. Ben
inanıyorum!. Modern gezegenleri ve teknikleri kullanıyorum ve kendimi hiçbir zaman
'gelenekçi' olarak tanımlamam ama şu gerçek ki klasik astroloji sembolik ve mitolojik sistemi
içinde inanılmaz bir derinlik ve zenginlik taşımakta.
Diğer gezegenlerden ayrı olarak Satürn'ü sosyal hiyerarşilerle eşitlemek ancak bir
genellemedir. Geleneksel astrolojide her gezegen ayrı bir düzen temsil ederler - Merkür
entelektüel, Jüpiter finansal vb.. Ezoterik astrolojide Uranüs, Neptün ve Pluto Merkür, Venüs
ve Mars'ın üst oktavları olarak değerlendirilirler ve her gezegenin sosyal düzen hakkında
diyecekleri bir şey vardır. Aslında, ezoterik astrolojide trans-Satürn (satürn ötesi) gezegenlere
bağlı kalarak hiyerarşik yapılar güçlendirilmiştir. Öğrenciler arasında haritalarda kişinin
ruhsal bilincinin seviyesini göstermek için kanıtlar bulmaya çalıştıklarına çok sık rastlanır ve
bu çok küstah ve elitist biçimde yapılır ve işte bu Modern astrolojidir.!

Klasik dünyada Satürn'ün bilincin en dış çeperini anlattığı doğru değildir. Satürn bir sonraki
seviyeye açılan bir kapıdır, bu ötesinde Kutsal'ın bulunduğu Yıldızlar'dır. Satürn ruhsal
aydınlanmaya giden yolda en son testi oluşturur ve kötücül (malefik) nitelikleri basit bir
dinsel bağlamda anlaşılamaz. Bu o kadar basit bir olgudur ki bu yüzden bir çok modern
astrolog çağdaş astrolojiyi anlamak için klasik mitlere bakarlar. Kiron keşfedildiğinde,
anlamının keşfi mitolojik Santor'e bakarak çıkarıldı......... Klasik Astroloji ağırlıklı olarak
kişisel özgürlüğün keşfi ve geliştirilmesine adanmıştır, bu onun tek rasyonelidir ve bu Babil
astrolojisinde çok daha belirgindir, eğer gelecek belirlenmişse onu tahmin etmenin bir anlamı
yoktur, işte öngörüm onu değiştirmek için yapılır.

David'in klasik astrolojinin humanist hareketi destekleyen hiçbir yazılı metin bulunmadığını
ifade etmesine karşı şu kaynakları öneriyorum. Plato'nun yazıları (özellikle Timaeus, Republic
ve Epinpmis) ve Plotinus mükemmel başlangıçlardır. Walter Scott tarafından derlenen Corpus
Hermeticum ve Project Hindsight'ın ortaya koyduğu materyaller çok önemli kaynaklardır.
Sokrat öncesi metinler, Platonism, Stoacılık ve Gnostism klasik astrolojinin değişik teorik
bağlamlarını verirler. Gülünç olan şu ki modern Humanistik Astroloji Rönesans dönemindeki
Marsilio Ficino ve Robert Fludd'la beraber neo-platonik geleneğin devamı olarak doğrudan
ansiyen gelenekten çıkmıştır. William Lilly'nin ünlü portresi bile non cogunt sözünü yani
kesin önbilgi imkansızdır anlamına gelen bir söz içerir. Gelenek Alan Leo'ya, Charles
Carter'a, Marc Edmund Jones'a, Dane Rudhyar'a ve John Addey'e kadar uzanır.

David'e son bir soru 'kuantumu gerçekten yapısız, rastgele, ve Uranüsyen stilde bir
kaos/özgürlük" olarak mı görüyorsun ? Eğer öyleyse, astroloji eğitimi nerede ? Sözümü
kemancı Nigel Kennedy'nin sözleri ile tamamlamak istiyorum. 'Disiplinin önemini öğrenene
kadar gerçek anlamda özgür olacağını sanmıyorum'

Aynı sayılı dergide (TMA) , Jody Williams şöyle yorumlarda bulunuyor.

Hand David'i yanıtlarken öngörümcü astrolojinin öğrenilmesinin zor ve çok yıl alacağını
söyledi. Benim deneyimlerime göre öngörümcü astrolojiyi bir kenara koyan kişiler aslında
bunu beceremeyenler. Rob Hand şöyle diyor 'kötü tekniği asla serbest irade ile karıştırmayın !
Pek çok kez gördüm ki yanlış tahmin edilmiş tarihler ve olaylar sanki kişinin serbest
iradesinden kaynaklanıyormuş gibi söylenmekte. Onlar serbest irade özürlerini kendi
yeteneklerinin eksikliğini kapatmak üzere söylerlerken, öngörümde bulunmadıklarının, bunun
fatalistik olacağını söylerler ki aslında gerçek onların Astroloji yapamamalarıdır.

1996 Mayıs Mountain Astrologer dergisinden, Joseph Crane'in Ancient Astrology, step by step
makalesinin ikinci bölümünden bir alıntı..

Biz modernler bu katı fatalist yorumları nasıl anlayabiliriz ? Gerçekten, geleneksel astroloji
pek hoş olmayan sonuçlar taşır. Geleneksel astroloji hayat hakkında daha gerçekçi bir tutum
takınmıştır. Acı çekmek hayatın gerekli bir parçası olduğunu bana Hint Astrolojisi öğretti.
Eskiler biz insanların ne kadar az özgür olduklarını biliyorlardı. Atalet, alışkanlıklar, çevresel
direniş her hareketimizde bize karşıdırlar. Eskiler'in 12 adım programları, psikoterapileri, ve
ruhsal rehberini bul şeklinde yapılan workshopları da yoktu. Geleneksel astrolojiyi modern
uygulamalara yerleştirmemiz bize daha büyük bir gerçekçilik katacaktır.

İngiliz astrolog John Frawley'in astrolojinin sadece psikolojik tabanlı kullanımına karşı alaycı
eleştirileri var. The Real Astrology ve The Real Astrology Applied kitabından bazı alıntılar.
Frawley çok güçlü ve alaycı bir dil kullandığı için dilimize çevirisi oldukça zor ama birkaç
alıntı ...

The Real Astrology Applied, Neden yanılış gider bölümü, sf 109

'Astroloji öğrencileri arasında çok dayanıklı ilüzyonlardan birisi de astroloji çalışmalarının


astroloji kitapları okuyarak ilerleyeceğini düşünmeleridir. Gerçekte, astrolojik bilgiye elle
tutulur katkı yapan belki de yarım düzine kitap haricinde, öğrencinin ilgisini hak eden
kitapların tümü mahallemizdeki Star-R-Us'ın şubesinde bulunmaz. Gerçekte, bu en değerli
kitapların neredeyse tamamı başından sonuna Astroloji'den bahsetmezler ama aslında, bu
kitaplar, sürekli aynı şeylerin tekrar baskıları şeklinde çıkan modernlerin sentimental kurgu
çalışmalarının son baskılarından çok daha fazla değer sunarlar.'

... Ölüm üzerine, 8. ev, yine Frawley

'Bir zamanlar, bir kişinin haritası çıkartılacağı zaman, astrologun yaptığı ilk iş, o kişinin
hayatının uzunluğunu belirlemek olurdu. Bu besbelli ki çalışmanın sınırlarını belirleyeceği
için öncelikli bir konuydu. Çünkü, eğer harita kişinin Salı günü öleceğini gösteriyorsa,
astroloğun kişinin Çarşamba günü ne yapıyor olacağını belirlemek üzerine emek
sarfetmesinin bir anlamı olmayacaktı.

Pek çok şey değişti,çünkü şimdi yaşam uzunluğunu belirlemek bir antitema olarak kabul
edilmekte. Bir çok astroloji kitabı bunu hiçbir astroloğun asla yapmaması gerektiğini
belirtmekte. Fakat bunun gerekliliği bilinci halen devam etmektedir, çünkü astrologla sıklıkla
şu soru ile karşılaşabilir: 'Tamam, şu şu şeylerin olacağını söylediniz, peki ben yarın bir
otobüs tarafından ezilirsem ne olacak ? Bu soruyu bir otobüs tarafından ezilmek gibi sık
rastlanan bir kadersel bir neden olup olmamasını bir kenara bırakalım, astroloğun bir insan
olarak hata yapabileceğine de izin vererek, sadece şunu düşünmek mantıklı olacaktır: eğer
soru soran yakın bir gelecekte bir sona doğru geliyorsa, bu haritada mutlaka okunmalıdır.
Tabii astroloğun bunu yapabilmeye isteklilği ve bunu yapabileceği şartıyla....

Daha spritüel çağlarda, atalarımız hayatın ancak ölümün tam bir bilincine varılarak anlamı
olacağını bilirlerdi. momento mori Modern gözüyle, bu korkutucu gözükür. Hatta tam tersine,
yaşama kapasitesini arttırır. Günümüzde, ölüm sanki unutmak istediğimiz, sadece Tv'de kötü
adamların başına gelen bir şey olarak tercih edilir. Ölebileceğimizi unutalım, ama o bizi
mutlaka yine yakalayacaktır çünkü ölüm yaşamın sonucudur. (Buna benzer bir cümleyi başka
bir kitapta daha okumuştum, orada da hayatın anlamı ancak ölümle ortaya çıkar deniliyordu,
çünkü ancak ölüm bize hayatta neler yapıp yapmadığımızın sınırını çizer RHK)

Çok sık olarak, tıp bilgisindeki ilerlemenin yaşam sürecini uzattığını ve ölümün astroloji ile
öngörülemeyeceğine ait sözler öne sürülür. Bu hem açık bir şekilde yanlış hem de teorik
açıdan sakattır. Eğer öyle olsaydı, hayatımızda artık yıldızlara bağlı olmayacağımız bir
noktaya ulaşmamız gerekirdi. Belki o zaman, yaşlı zamanımıza bakarak Mel Gibson'la ya da
Nicole Kidman'la evlenebileceğimizi ve herhafta sonu piyango bileti kazanabileceğimizi
düşünebilirdik. Hayalkırıklığı yaratacak ama bu büyük bir olasılıkla olmayacaktır.

Ölümün öngörülmesi konusundaki tartışma, haritada sekizinci evin doğası hakkında garip
fikirler yaratmış durumdadır. Ölüm görünürde tamamen bırakıldığına göre, sekizinci evin
yapacağı başka bir şeyler bulunması gerekli olur. En kabul gören düşünceler günümüzde
'dönüşümcü deneyimler' (transformative experiences) , bu her neyse ve seks. Sekizince ev
eylemi olarak seks çok berbattır.

Somut ve gerçekliği kesin olarak ortaya konabilen herhangi bir astroloji için, sekiz ölüm
evidir. Bu modern otoritelerin kastettiği şiirsel ya da metaforik anlamda ölüm değildir. Bu bir
kişinin artık daha fazla canlı kalamadığı anlamındaki gerçek ölümdür.

Bir kişinin sonunda besbelli ki öleceğini söylemekte öngörmek için bir ödül söz konusu
değildir, bu öngörümün en önemli kısmı zamanlamayı doğru yapmış olmaktır. Bu önemi olan
bir konudur zira, eğer astroloğum beni yarın öleceğime ikna etmişse, ben bu öğleden sonra
tüm paramı hedonistçe harcarım. Eğer yarın uyanırsam, ve öngörümün doğru olduğunu
görürsem bundan çok memnun olmayabilirim.'

Günümüz Astrolojisinin çoğunlukla es geçtiği, belki de en hassas konu kuşkusuz Yaradan,


Allah ya da Tanrı'dır. Sanki sadece bir psikolojik araç gibi değerlendirilen haritada yaradanı
görmemek ya da sanki özgür irademle hayatımdaki herşeyi değiştirebilecek kapasitedeyim
diyen küstah bir hava sezmemek imkansız gibidir. Kendini bilmek ve anlayabilmek muhteşem
bir deneyim ama bu deneyim aslında hayatı kabullenmeyi de içermekte ve hayatı kabullenme,
bizi yaratan evreni ya da yaratıcı gücü de kabul etmekte yatıyor. Belki bazılarınca garip
gelebilir ama Astroloji bağlamında dinsel (dolayısıyla ruhsal) fenomen göz ardı edilemez,
hatta Astroloji'nin en temel argümanı yaradanın ürünü olduğumuzdur. Başka bir sözle, kaderi
anlamak ve kabullenmek aslında kendimizi anlamak ve bilmekle eş anlamlıdır. Modern
Astroloji'de doğar doğmaz her şeyini kendisi belirleyen bir varlık gibi kabul edilebiliriz. Peki
bizi yaratan anne ve babamız, onları yaratan büyüklerimiz, bu zinciri uzatmaya hiç gerek yok,
hayatı daha başından itibaren kabul etmek durumundayız. Öğrencilerle bir sohbetimde benzer
bir konu açılmıştı. Ezoterik bir bakışla, ruh kendi için uygun haritayı seçerek dünyaya geliyor.
Beden olarak bundan haberdar olamayız ama belki de hayatta yaşadığımız deneyimleri
aslında biz önceden seçmiş durumdayız. Bu bakımdan özgür irade kavramını sadece maddi
platforma bağlı olarak kabul etmek zorunda da değiliz. Sözün özü, Astroloji'yi yaradan
olmadan, sanki otomatik bir işleyiş gibi görmek sanırım son derece yüzeysel hatta gülünç
olacaktır.

John Frawley, The Real Astrology Applied kitabının Internal King (İçsel Kral) bölümünde bu
konuya ilişkin şöyle diyor,

Gülmeden hatta daha uygun bir şekilde göz yaşları ile karşılanamayan günümüz garip
'insancıl' astrolojisinde, Astroloji'nin merkezi amacı ve büyüklüğü çoğunlukla unutulmuş
durumdadır. En üstteki otoritelerce, bize, astrolojinin insanoğluna açıklandığı ya da en
azından esinlenen bir bilgi olduğu söylenir. Bu insan durumundan daha yüksek bir bilgi,
insana bir iyilik olarak sunulmuş bir şeydir. Eğer bu bahşedilmişse, bunun bir amacı olduğu
mantıklı olacaktır ve bu amaç genç bayanları etkilemek için sorulan 'Ay'ınız nerede ?'
sorusunda çok daha derin, ve daha yararlı bir şeydir. Astroloji'nin faydaları çok katlıdır.,
bunların ikisi ruhsal sağlığımızla doğrudan ilgilidir. Astroloji ilahi elyapımın mükemmel
detaylarını, ya da Tanrıyı anlamak için kullanacağımız gözlüğün en güzelidir. Kendi doğamızı
objektif bir biçimde anlayabilmek ve böylece kendimizi tanrıya daha yakınlaştırabilmek için
başarabileceğimiz araçların en güzelidir. Bu gereklerden ilki, eminiz ki, astrolojik bir haritayı
inceleyen birine çok açık bir şekilde gözükür. İkincisi ise çoğunlukla göz ardı edilen haritanın
içinde ruhsal bir bağlamın bulunuyor olmasıdır.....

Lee Lehman'ın Essential Dignities adlı kitabından bir kaç paragraf..

Biz astrologların yüzleştikleri problem ise 19. yüzyıl tradisyonunun bize çok yetersiz olarak
aktarılmış olması ve bunu eleştirel biçimde analiz etmek için hiçbir yapmamış oluşumuzdur.
Ancak günümüzde oldukça geniş bir çekirdek astrolog grubu 19. yüzyıl metotlarına dönmekte
ve bu da temelde horary astrolojinin geleneksel metotlarına duyulan ilgiden ortaya
çıkmaktadır. Kendi içinde tutarlı bir kanıtlama yöntemine sahip olmaksızın, iki ayrı kamp
gelişmiş oldu. Bilimsel kamp tüm yöntemlerini istatistiki testlerle sürdürmeyi, çalışmayanları
atmayı ve çalışanları tutmayı hayal etmekte. Deneyimsel (experiential) kamp ise "bu benim
için çalışıyor" diyerek kanıtlama ihtiyacını atmış durumdadır. Bu süreçte, Astroloji'nin anahtar
elementi olan "öngörüm" (ya da kehanet, ingilizcesi prediction) her iki kamp tarafından da
atılmış durumdadır. Öngörüm istatistik severlerce atılmalıdır çünkü istatistiki yöntemler
öngöremezler, istatistikler sadece halihazırda olmuş şeyler arasındaki korelasyonu (karşılıklı
bağlantı RHK) tanımlayabilirler, ya da gelecekte olabilecek bir şeyin olasılığını
söyleyebilirler ki bu bir öngörüm değildir, bunu tüm blackjack tutkunları da zaten bilirler.

Deneyimsel tipler ise öngörümü 2 nedenden ötürü büyük bir oranda atmışlardır. Birincisi
öngörümün felsefi açıdan yarattığı sonuçların verdiği rahatsızlıklardır ki öngörüm yapabilme
yeteneği özgür irade üzerindeki sınırlamalara neden olmaktadır. İkincisi, çok nadiren ifade
edilmekle beraber, tekniklerin sulandırılması ile birlikte, neredeyse tüm modern astrologlar
geçmişteki astrologların gösterdikleri kesinlik düzeyinde öngörüm yapma yeteneklerini
kaybetmiş olmalarıdır. Bunun yerine, Astroloji ancak tanımlayıcı bir yaklaşım olarak
tanımlayabileceğimiz bir şekilde gelişerek, Psikoloji'nin ek bir dili olmuştur. Şunu öne
sürmeliyim ki Astroloji'nin Psikoloji'ye zengin bir dil sağlamasının nedeni aslında onun
tamamen öngörümsel olmasındandır. Konu şudur ki Astroloji insan varlığını tanımlamak için
bir yöntem olarak gelişmemiştir, Astroloji geleceği öngörebilecek bir yöntem olarak
geliştirilmiştir. Babilli astrologlar kralın koruyucu bir figür olup olmadığı ile ilgilenmediler,
onların öğrenmek istedikleri şey eğer bu yıl askeri bir girişim yapılrsa ne olacağını bilmekti.
Bireysel psişe (ruh) üzerindeki genel vurgu bir 20. Yüzyıl Fetişidir ve zamanın testine dayanıp
dayanmayabilir.

Eğer bu ikili istatistiki ve psikolojik obsesyon sapkınlarının astrolojik perspektifimizi


kapatmalarına izin vermeye devam edersek, gelecek kuşak astrologlara bırakabileceğimiz çok
az şey kalacaktır. Bunun yerine, iki alanda daha fazla vurgu yapmak gerekir: Üstünde
durabileceğimiz bir zemin hazırlayabişmek için eski bilgiler bütünlüğünün (older corpus)
daha fazla farkına varmak ve yayınlamak, tarihsel materyallerin değerlendirilmesi için
eleştirel yeteneklerin geliştirilmesi.

Eğer daha farklı bir yaklaşım geliştirmezsek, çok açık bir şekilde alanımızın bilimsel ve
deneyimsel kollarında çok daha büyük bir bölünme olacaktır. Bu süreçte, her bir taraf diğer
tarafın doğru içeriğinden faydalanabilmeyi kaybedecektir. Ve aynı zamanda, kendi
konumuzun çok daha fazla türev haline gelmesine neden olacağız: Çünkü her iki teknik diğer
tekniklerin üzerine kat oluşturacak ve bu iki kampın, İstatistik ve Psikoloji adında yani
tamamen Astroloji dışında alanlarda kendine ilham aramaya bağlı kalmasına neden olacaktır.
İkincil bir alandan birinci alana ne kadar görüş alırsak alalım, eğer ikinci alanın metodu ve
terminolojisi dışında kendi alanımıza giremiyorsak, birincil alan artık birincil alan olarak
kalmayacaktır. Başka bir deyişle, Eğer İstatistiksiz Astroloji yapamıyorsanız artık bir astrolog
değilsinizdir, bir istatistikçi olursunuz. Eğer Psikoloji olmadan Astroloji yapamıyorsanız, yine
bir astrolog değilsinizdir.

Olivia Barclay 'Astroloji yaratılmaz, keşfedilir'

İnsan tek merkezli bir çember değil, iki odaklı bir elipstir. Biri gerçekler, diğeri düşünceler....
Victor Hugo, Sefiller romanından

Vous aimerez peut-être aussi