Vous êtes sur la page 1sur 2

Nükleer enerji mühendisliği ve mimarlık öğrenimi gören Ali Mahmut Demirel'in (1972) üretimi müzik videoları,

sahne tasarımı, canlı performanslar ve deneysel videolardan oluşuyor. Çalışmalarını Berlin'de sürdüren
Demirel'in yalın bir dille
1993'ten beri sürdürdüğü deneysel video pratiği çoğunlukla bilimsel ve mimari kavramlardan yola çıkan yapısal
kompozisyonlara dayanıyor. Sanatçının İstanbul'daki ilk kişisel sergisi olan "Ada", erken dönem deneysel video
işlerinden "Hortum"la "İskele", "Kuyu" ve "Fabrika" başlıklı son dönem yapıtlarından oluşan "Post-Apokaliptik
Ütopyalar" serisini bir araya getiriyor. Suyla çevrili, yalıtılmış bir kara parçasını ifade eden "ada", aynı
zamanda"ütopya" kavramı etrafında gelişen türlü tarihsel ve çağdaş anlatıları da çağrıştırıyor. Serginin başlığı,
izleyiciyi bu kavramın içini kendi hisleriyle doldurmaya davet eden, anlamı geniş ve belirsiz tutulmuş kilit bir
kavram olarak seçildi.

Su, farklı zamanlarda ve yerlerde çekimleri gerçekleştirilen dört işe de zamansızlığı temsil eden bağlayıcı bir öğe
olarak türlü formlarıyla dahil oluyor. "Hortum"da durmaksızın bir o yana bir bu yana fışkıran suyun görüntüsü bir
metronom gibi kurgulanıyor. "İskele", sislerin arasından beliren denizle başlayıp günbatımında sahile vuran
dalgalarla sona eriyor. "Kuyu"da mevsimlerin değişimiyle beraber su azalıp çoğalıyor ve renk değiştiriyor.
"Fabrika"da ise video boyunca görünen su öbeklerinin üstüne zaman zaman yağmur yağıyor. Suyun dört videoda
da görünmesinin, çeşitli mitlerde ve kutsal kitaplarda
bahsedilen tufan felaketini düşündürdüğü söylenebilir.

İlk kez Arter'de bir arada sergilenen, 2015'ten bu yana üzerinde çalıştığı "Post-Apokaliptik Ütopyalar" serisinde
sanatçı, tek bir insanın dahi hayatta kalmadığı kıyamet sonrası bir geleceği tahayyül edebilmek için dünyanın
çeşitli yerlerindeki terk edilmiş mimari yapıları, "hizmet etmek üzere tasarlandıkları insanların yokluğunda
yapılar nasıl bir yaşam sürdürürler?" sorusunu zihninde tutarak gözlüyor. "İskele" Hollanda'da 1959'da faaliyet
göstermeye başlamış bir eğlence ve dinlence tesisi olan Scheveningen İskelesi'nde, "Kuyu" Bodrum'da, Turgutreis
sırtlarında yer alan, yapım tarihi bilinmeyen, muhtemelen 1900'lerin başlarından kalma bir sarnıçta ve "Fabrika"
1903'ten 2000'lerin başına kadar ABD'nin Detroit şehrinde faaliyet göstermiş Packard Otomobil Üretim
Tesisi'nde çekildi. Videolarda yer alan kubbesi yıkılmış su sarnıcı, terk edilmiş fabrika,
güvercinlerin istila ettiği, kolonları paslanmış iskele gibi görüntüler ilk bakışta bu mekânlara distopik bir karakter
atfediyor. Sanatçı, insanlar tarafından artık kullanılmadığından distopik sayılabilecek bu mekânları "mimari
ütopyalar" olarak tanımlıyor. Demirel'e göre bu mekânlarda tam tersine ütopik bir hissiyat hakim ve bu yerler
kendi içlerinde hayli barışçıl ve dengeli bir yaşantı sürdürüyorlar. Yapılış amaçlarını yerine getiremez hale
geldiklerinde işlevsel hiyerarşi yerini mekânsal heterarşiye bırakıyor. Son derece tanımlı yapılar, mevcut canlılarla
etkileşime girerek yeni anlamlar kazanabilecek potansiyel varlıklara dönüşüyor.

Sanatçı çekim yaptığı mekânlarda pozitif psikoloji alanında "akışta olmak" diye adlandırılan deneyimi yaşadığını
ve videolarında da bunu izleyiciye aktarmaya çalıştığını ifade ediyor. Önceden Doğu dinlerinde de farklı
tanımlamalarla yer alan ve Batı'da 1975'te psikolog Mihály Csíkszentmihályi
tarafından adlandırıldıktan sonra yaygınlaşan "akışta olmak", kişinin yapmakta olduğu şeye kendini tamamen
verdiği ve bunun sonucunda kendini, bedenini, mekân ve zaman hissini yitirdiği bir durum olarak anılıyor.
Demirel, bedeni ve benliği unutmayı deneyimlemek için öncelikle varlıklarının hissedilmesi gerektiği fikrinden
yola çıkarak sergi mekânını daralıp açılan, bazen klostrofobik, sıkıntılı bir his yaratan, bazen de ferahlatıcı bir yer
olarak düzenleyerek izleyiciyi bu "akış"a davet ediyor.

Arter ve İstanbul Film Festivali sanatçının ür etim sürecini bütünsel bir yaklaşımla ele alan bir program için
işbirliği yapıyor. Sanatçının "Post-Apokaliptik Ütopyalar" serisinin esin kaynağını oluştur an İngiltere'nin Sonu
(Derek Jarman), Stalker (Andrey Tarkovski) ve Kuyu (Metin Erksan) filmleri 6–17 Nisan tarihlerindeki 37.
İstanbul Film Festivali'nin "Mimari Ütopyalar – Sinematik Distopyalar" başlıklı programında yer alıyor.

İngiltere'nin Sonu, Pera Müzesi Oditoryumu, 14 Nisan ve 17 Nisan, 11:00


Stalker, Atlas Sineması, 16 Nisan, 11:00
Kuyu, Pera Müzesi Oditoryumu, 11 Nisan, 13:30

Vous aimerez peut-être aussi