Vous êtes sur la page 1sur 10

BÜYÜK TÜRK DİLİ AİLESİ TEORİSİ

Doç. Dr. İsmail DOĞAN*

Türk Dilinin dünya dilleri arasında yeri tanımlanırken kalıplaşmış cümle şudur: ‘Şekil
açısından eklemeli diller arasında yer alan Türkçe, kaynakları bakımından Ural Altay Dil
Ailesinin Altay koluna mensuptur, en yakın akrabası Moğol dilidir.’ Bu cümle adeta tarihe
mal olmuş yanlışlardan biridir. Üstelik bu yanlış kanaat ve eksik bilgilendirme biz Türk
âlimleri tarafından da kabul görmüştür.
Hâlbuki Strahlanberg’in esaret yılları sırasında Avrupa’ya gönderdiği bazı bilimlik
notlar ve kendisinin şahsi kanaati olan Doğu Avrupa ve Asya halklarından 36’sının birbiriyle
akraba olduğunu iddia eden meşhur 1 yazısı ile başlayan bu Ural Altay teorisi aslında birçok
bilim adamı tarafından da olumsuz karşılanmış, iddianın doğru olmadığı zaman zaman dile
getirilmiştir. Bilindiği gibi K. H. Menges, N. Poppe, M. Rasanen ve G. J. Ramstedt bu
teorinin doğruluğu üzerinde durmuşlar Moğolca ve Türkçede bulunan kelimeleri de
teoremlerine örnek göstermişlerdir. Ancak, W. Bang, S. G. Clauson, G. Doerfer ve G. Nemeth
gibi bilginler ise verilen örneklerin ancak dillerin etkileşmesi sonucu olan örnekler olduklarını
söyleyerek akrabalığı ret ederler. Bu konuda G. Doerfer’in Türkçeye’de çevrilmiş olan A
Lexicostatistical Appraisal of the Altaic Theory, (Türkçesi, Altay Teorisinin
Leksikoistatistiksel Bir Değerlendirmesi2 adlı makalesidir ki burada örnek verilen kelimelerin
tamamı ele alınıp incelenmiştir.
Biz bu ortaklık, benzerlik ya da akrabalık konusuna başka bir açıdan bakmak
gerektiğine inanıyoruz.
Bu dil ailesi yani Altay dil ailesi olarak ortaya konan bütün dil özellikleri aslında Türk
dilinin eski dönemime hatta arkaik dönemlerine ait özelliklerdir. Onun için ses özellikleri
mukayese edildiğinde Türkçenin eskiden ayrılmış Çuvaş Türkçesi gibi kolları ile Tunguzca
veya Moğolcadaki ses denklikleri de bulunmaktadır. Bu ses denkliklerinin bulunması
Moğolca ile Türkçenin eş değer diller ve bunların da kökenlerinin aynı olduğu anlamına
gelmez.
Akraba gösterilen bu dillere Türkçenin tesiri ile gelişmiş bir dil diye baktığımızda
aslında her şey açıkça görülmektedir. Dünya da ‘creol’ karışık diller dediğimiz diller
bulunmaktadır.
Bizce bu dil ailesinin adı Altay Dil Ailesi yerine Türk Dil Ailesi olmalıdır. Türkçe
kaynaklı olanlar tarihi ve modern lehçeler olarak tasnif edilmelidir. Başta Moğolca3, belki
Mançu Tunguz, Zaza ve Kırmanç gibi dilleri Türkçenin tesiri altında gelişen ‘Karma’ diller
olarak bu tasnifte yer vermeliyiz.
Tebliğimizde Maya, Bask, Skan, Sümer, Etrüsk gibi dilleri de örnek göstererek Büyük
Türk Dil Ailesi Teorisi adıyla Türk Dilinin aile sınıflanmasına farklı bir bakış getirmeye
çalışacağız.

*
Ordu Üniversitesi Öğretim Üyesi , Ordu / Türkiye
1
Strahlanberg, J. Von. Das nord- und östliche Theil von Europa und Asia, Stocholm, 1730
2
Ulutaş, İsmail, Altay Teorisinin Leksikoistatistiksel Bir Değerlendirmesi, Süleyman Demirel Üniversitesi Fen-Edebiyat
Fakültesi Sosyal Bilim Dergisi, Isparta, 2004, S. 10, 153-174.s
3
Buran, Prof. Dr. Ahmet, Karma Diller, Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi, Sosyal Bilimlere Dergisi, Sayı 13, 2005, s.
79-87

1
Bilindiği üzere yeryüzündeki diller şekil ve kaynak yönünden ortak noktalar
eşleştirilerek gruplandırılmaktadır. Bu gruplandırılmalar sonunda Hint–Avrupa, Hami–Sami,
Çin Dilleri, Kafkas Dilleri gibi adlandırılmalar yapılırken Türk Dili de Ural-Altay dil ailesine
dâhil edilmiştir. Bu teorinin doğru olup olmadığı, ilk günden bu yana tartışılmaktadır.
Bu teorinin Ural kolunda Fin, Samoyet ve Macarca sayılırken, Altay kolunda Türkçe,
Moğol ve Mançu Tunguz dilleri birlikte eş değer mukayeselerle akraba sayılmaktadır.
Dil akrabalıklarında ya da herhangi bir mukayesede örnek alınan ölçütlerin eş
değerliliği ve geçerliliği söz konusu olur. Bu, dilin kendi içindeki incelemelerinde de böyledir.
Yani eş zamanlı ya da art zamanlı inceleme yapıyor isek ele aldığımız konuların verileri de eş
değerde olmalıdır. Eski Türkçe bir metni eşzamanlı inceliyorsak karşılığında verdiğimiz
örnekler de muadili olmalıdır ki bu art zamanlı çalışmalarda da böyledir.
Eğer inceleme ya da karşılaştırma yaptığımız farklı diller ise bunlarda kullandığımız
ölçütlerin de güvenirliği/geçerliliği aynı değere sahip olmalıdır. Dolayısıyla biz Moğolca ile
Türkçenin akrabalığını ileri sürmeye kalkarsak verdiğimiz örneklerin eş değer olduğunu
söylemiş oluruz. Bu iki dilin birkaç bin yıl önce birbirinden kopmuş ve ayrı bir gelişim
yaşamış oldukları düşünülüyor ise örneklerin de aynı zaman dilimleri içerisinden seçilmiş
öğelerden oluşmaları gerekmektedir. Hâlbuki Altay Dil birlikteliği ileri sürülürken gösterilen
örnekler yani Türkçe ile Moğolca örnekler eş zamanlı sesler veya seslerden oluşan kelimeler
değildir. Eğer Moğolca ile Türkçe dil olarak akraba ise Türk genetik yapısının da Moğollarla
akraba olması yani ırken de bir akrabalık olması gerekir.
Peki, Moğollar kimdir ve Moğolca nasıl bir dildir?
Moğollar sarı ırk ve bir Çin kavmidir. Bu cümledeki hüküm bugün artık bilim
âleminde tartışma konusu dahi yapılmamaktadır. Günümüz dünyasında Moğollara benzeyen
bir gelişim sürecini hala devam ettiren Dunganları buna örnek verebiliriz.
Dunganlar Çin Arap savaşları sırasında Müslümanlaşmış Çinlilerdir. Bugün
Kırgızıstan ve Kazakistan ile Çin’in batı bölgelerinde yaşamaktadırlar. Bilindiği üzere Çince
yerine daha çok Çin Dilleri tabiri kullanılır çünkü Çince diye adlandırdığımız dil aslında
içinde Gan, Hakka, Hui, Jin, Mandarin, Min Bei, Min Dong, Min Nan, Min Zhong, Pu-Xian,
Wu, Xiang, Yue (Kantonca), Dungan gibi dilleri de içermektedir. Şimdi bu Dungan dilini
kullananların Müslüman olması ve daha çok Kırgız ve Kazak Türkleri içerisinde yaşamaları
sebebiyle yüzlerce Türkçe kelime almışlar, hatta bazı kelimeleri de kendi söyleyişlerine
benzeterek kullandıkları da bilinmektedir. Şimdi Dungan dilinde Türkçe yoluyla oluşmuş
kelimeler iki dilin mukayesesinde sağlam ölçüt olur mu?
Geriye dönüp baktığımızda, Moğol adını ilk kez 7.yüzyılda Çin kaynaklarında
geçtiğini görürüz. Türklerin adı yanında müstakil olarak Moğollar 12. yüzyılda tarih
sahnesinde gözükürler. Asla Asya sınırları dışında görülmezler.
Bütün kaynaklarda Türk-Tatar ya da Tatar-Moğol siyasi adlandırması içerisinde adları
geçer müstakil olarak Moğol ırkının devlet kurduğu da tartışmalıdır. Kurulan devlet Türk mü
idi Moğol mu idi bu tarihin vereceği cevaplardan biri. Ancak bugün bile hala ancak 1,5–2
milyon olan nüfuslarına baktığımızda tarihte hangi insan kaynağı ile Asya hâkimi oldukları
sorgulanmalıdır. Bu daha çok Türk yönetici ve nüfusla birlikte siyasi yapının
adlandırılmasıdır.
Şimdi Moğolcaya bakalım:
Moğolca için tarihteki Siyenpi dilinin devamı diyenlerin olduğu da bilinmektedir.
Moğol yazısına ait ilk malzeme Cengiz Han’ın yeğeni Yesunke adına dikilen 1225 tarihli
dikili taştır. Moğol yazısı, yukarıdan aşağı yazılan 21 harften oluşmaktadır. Bu yazının iki ana
dönemi vardır. İlk dönem, 17. yüzyıla kadar sürmüştür. Bu dönemde, özellikle 13.-15.
yüzyıllar arasında harfler Uygurcadan alındıkları şekilde, herhangi bir değişiklik

2
yapılmaksızın kullanılmıştır4. Daha sonra harflerde Tibetçe ve Sanskritçe sesleri vermek için
bazı küçük değişiklikler yapılmıştır. Moğol yazısının ikinci safhası, 17. yüzyılda Tibetçeden
yoğun bir şekilde Budist metinlerinin tercüme edilmesiyle başlar. Bu dönemde sayısız Budist
metni yayımlanmış; yazı dili de oldukça değişmiştir 5. Bu ifadelerden de anlaşılacağı üzere
Moğolcanın ilk yazılı ürünü 1225 ve ciddi bir edebi yazı dili olması ise ancak 17. yüzyıl
sonunda gerçekleşir. Bu süreçte ise daima yanında Türkçe desteği bulunmuştur.
Peki, akraba olduğu ileri sürülen Türk kimdir?
Milattan Önce Çin’in kuzeyinde yaşadığı Çin kayıtlarında geçen ve TİK adıyla anılan
Türklerden Çin kaynakları M.S. 386–535 yılları arasında hüküm süren Kuzey Wei
hanedanının son zamanlarında Türklerden söz eder. Bu Türkler aynı zamanda Avrupa’da saka
adıyla yaşamışlar. Sümerlerle birlikte ya da iç içe yaşamışlar, Etrüsklerle yakınlıkları olmuş,
oldukça geniş coğrafya ve kültür çevresi olan bir millet. Türkçenin, ilk yazılı eseri 687–692
yılları arasında dikilen Çoyrın yazıtı olan Türkçenin ilk edebi eserleri ise 731–732 yıllarında
dikilen Orhun yazıtlarıdır ki burada oldukça gelişmiş bir üsluba sahip dil görülür.
Mukayese ettiğimiz akraba olarak gösterdiğimiz Türkçe ile Moğolca bu özelliklere
sahip, Moğolca hiçbir şekilde Türkçe ile dış ölçüt konusunda eşit değil.
Gelelim dil ölçütlerine dillerin akraba olabilmeleri için kelime kökleri, ses ve anlam
olarak eş değer olmalı.
Türkçenin basit bir kuralı var ‘Bir kelime Türkçe ise anlamlı bir bütün olarak tek
heceye kadar indirebiliriz, eğer kelime Türkçe kökenli ise ve tek heceye inmiyorsa ya
bilmediğimiz bir dönemde ek ya da kelime kalplaşmıştır deriz, eğer öyle de değilse bu kelime
alıntıdır.’

Türkçenin kelime yapısına bakalım:


Kök ya+l+ın, ya+k+ın, ya+r+ık, ya+z+ık, ya+m+a, ya+n+ık, ya+t+ık vb.
Kök sa+l+ık, sa+k+ık, sa+r+ık, sa+z+lık, sa+ç+ık, sa+n+ık, sa+t+ık vb.
Kök u +l+uk, u+k+uş, u+r+uk, u+z+luk, u+ç+uk, vb.

Peki, Moğolca ile akraba olduğunu göstermek için verilen kelimelere baktığımızda
durum nedir? Örnek verilen kelimelerin çoğunluğunun ‘abaga amca, açi yegen, ada cin,
agsum öfke, ayaga kadeh, çanak, baçag oruç, badar dilenci, çagan ak, çilagun tas, dayir yagiz,
del yel, eçige, eleg küçümseme, ikere ikiz, kesigtü nöbetçi, gözcü, kirgui dogan, möndür dolu,
öbüge büyük baba, öregesün diken, singgu- sinmek, tauli tavsan, umarta- unutmak, üker
öküz’6 gibi tek heceden fazla yani türemiş kelimeler olduğu görülür7. Aslında pek de fazla
sayıda bulunmayan bu örneklere bakıldığında, bu diller arasındaki kelime ve ek benzerlikleri
aynı coğrafyada yaşamanın doğal bir sonucundan başka bir şey değil kanaatine
ulaşılmaktadır.
Dil akrabalığında önemli olan kelimelerin başında sayılar ve organ adları gelir
Moğolcada doruw ‘dört’ sayı adı biraz benzerlik gösterir onun dışındakiler ise hiç benzemez
tamamen yabancı Türkçe dışından bir kaynak olmalıdır.
Moğolca ile koşutluk sayılan diğer unsurlar da tartışıla gelmektedir. Dolayısı ile dil
akrabalığı açısından Moğolcanın verileri ile Türkçenin verileri eş değer değildir. Moğolcadan

4
Ersoy, Fevzi, Moğol Yazısının Tarihî Gelişimi ve Moğolların Kullandıkları Alfabeler, Türkiyat Araştırmaları Dergisi,
Selçuk Üniversitesi, Konya, Güz 2007, S. 22, 393-404.s
5
Ersoy, Fevzi, a.g.e., 393. s
6
Krueger, John R. Eski Türkçede Moğolca, Indiana Üniversitesi (Çeviren, Kaçalin Mustafa S.,) Manas Üniversitesi Sosyal
Bilimler Dergisi, 2007, Bişkek, Kırgızistan
7
Bu durum benzeri çalışmalarda da aşağı yukarı aynıdır, Mesela: Gülensoy, Prof. Dr. Tuncer, Eski ve Orta Türkçede
Moğolca Kelimeler ve Moğolca–Türkçe Müşterek Kelimeler Üzerine Notlar, Türkoloji Dergisi, C.VI/1, (Aralık 1974),
235-259. s

3
alınan örnekler Türkçe vasıtası ile gelişmiş yeni bir dil olarak ortaya çıkmış olan Moğolcadan
olduğu için ses denkliklerinin ve kelime hazinesinde ortak kullanımların olması da doğaldır.
Biz buradaki ortaklık, benzerlik ya da akrabalık konusuna başka bir açıdan bakmak
gerektiğine inanıyoruz.
Bu dil ailesi yani Altay dil ailesi olarak ortaya konan bütün dil özellikleri aslında Türk
dilinin eski dönemime hatta arkaik dönemlerine ait özelliklerdir. Onun için ses özellikleri
mukayese edildiğinde Türkçenin eskiden ayrılmış Çuvaş Türkçesi gibi kolları ile Tunguzca
veya Moğolcadaki ses denklikleri de bulunmaktadır. Bu ses denkliklerinin bulunması
Moğolca ile Türkçenin eş değer diller ve bunların da kökenlerinin aynı olduğu anlamına
gelmez.
Konuya Türkçenin tesiri ile gelişmiş bir dil diye baktığımızda aslında her şey açıkça
görülmektedir. Dünya da ‘creol’ karışık diller dediğimiz diller bulunmaktadır. Mesela
İspanyolcanın karma dilleri iki grupta toplanmaktadır. Bunlar İspanyolca temelli karma diller:
Chavacano, Palenquero, Yanito gibi ayrıca İspanyolca tesirli Annobonese, Papiamento gibi
karma diller vardır. Belizede konuşulan Creol gibi bu da İngilizcenin karma dilidir. Mesela
Belize dilinde wa gonna kullanımı İngilizce what is going on anlamındadır. Bunun gibi
Türkçe kelimeler Moğolcada köken dilleri ile değişime uğrayıp daha çok Türkçe ses
özellikleriyle kullanılmakta akrabalık ölçütü olarak da bu kelimeler bilginlerce ölçüt olarak
alınmaktadır.
Bizce bu dil ailesinin adı Altay Dil Ailesi yerine Türk dil ailesi olarak düşünülmeli ve
Türkçe tesirli Karma diller deyip buna Zaza, Kırmanç dillerini sayıp 8, Moğolca ve benzeri
akraba olduğu ileri sürülen dillerin de Türkçe tesirli karma diller diye konuya bakmalıyız.
Altay Dil Ailesi açısından bize en yakın gösterilen Moğolca akrabalığındaki ölçütler
güvenilirliği ve geçerliliği olan ölçütler değildir. Biz Türk dilcileri ya da Altay dilcileri veya
doğu dilbilimcileri Altay Dil Ailesi teorisini baştan itibaren yeniden yargılamalı işe Türk Dil
Ailesi yönünden bakmalıyız.
Dil akrabalıklarındaki ölçütler öncelikle ses ve o seslerin ifade ettiği anlam
birlikteliğinden oluşan kelime kökleri veya gövdeleridir. Yani tek başlarına ya da birkaç
sesten oluşan anlamlı ve o dilin özelliklerine göre kelimenin anlam çerçevesinde kavram alanı
oluşturan yeni sözcüklerin türetilmesi temel ölçüttür.
Mesela Slav dillerinin akrabalığını söyleyebilmemiz için ses denklikleri olan aynı
kökten bir kelimenin oluşturduğu kavram alanı çerçevesinde bir kelime akrabalığı
oluşturmasıdır.
-здоров zdorov kelime kökü
isim здравие, ‘sağlık’ sıfat здоровый ‘sağlıklı’ olumsuz sıfat нездоровый ‘sağlıksız’
Belurus ‘здароўе’ sağlık ‘здаровы’ sağlıklı ‘нездаровы’ sağlıksız
Bulgarca ‘здраве’ sağlık ‘здравословен’ sağlıklı ‘нездравословен’ sağlıksız
Çekçe ‘zdraví’ sağlık ‘здравословен’ sağlıklı ‘nezdravý’ sağlıksız
Lehçe ‘zdrowie’ sağlık ‘zdrowy’ sağlıklı ‘nezdravý’ sağlıksız
Sırpça ‘здравље’ sağlık ‘здрав’ sağlıklı ‘nezdravý’ sağlıksız
Slovakça ‘zdravie’ sağlık ‘zdravý’ sağlıklı ‘nezdravý’ sağlıksız
Slovence ‘zdravje’ sağlık ‘zdravo’ sağlıklı ‘nezdravo’ sağlıksız
Ukraynca ‘здравіє’ sağlık ‘здоровий’ sağlıklı ‘нездоровий’ sağlıksız
Slav dillerinde здоров zdorov kelime kökü çevresinde oluşan kavram alanı da bu kök
esas alınarak yapılmaktadır. Slav kökenli kelime hazinesi ile kelime türetme yolları aynıdır
dolayısı ile bu dil ailesi sayılır. Diğer ölçütler yani dişil eril olma, sayı adları, şahıs zamirleri
vb ölçütler ikinci deredendir.

Bu yapıyı aşağıdaki örneklerde olduğu gibi diğer dillerde de görürüz.


8
Buran, Prof. Dr. Ahmet, Karma Diller, Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi, Sosyal Bilimlere Dergisi, Sayı 13, 2005, s.
79-87

4
Latin Dilleri Germen Dilleri
sağlık sağlıklı sağlık sağlıklı
Latin salus salutaris Almanca gesundheıt gesund
Fransız sante sante Felemenk gezondheıd gezond
İspanyolca salud saludable Danca sundhed sundt
Portekizce saúde saudável
İtalyan salute sano
Romence sanatate sănătos

Aynı kelime kökü ve o kökten oluşan kavram alanı bükümlü dillerde de söz
konusudur. Arap dil ailesini oluşturan bütün Arap dünyasını da akraba olarak belirleyen ses
denkliği ve seslerin oluşturduğu anlam birlikteliğidir. Bu birliktelik kelime ailesi esasındadır.
Bilinen bir örnek verelim: Arapça “ketebe” (yazdı), “kâtib” (yazan), “mektûb”
(yazılmış şey), “ mekteb” (yazma yeri, okul), “kitabe” (yazıt). Bu ve diğer Arapça kelime
kökleri bir kelime ailesi oluşturmakta bükümlü dil özelliğine göre türetilen kelimeler de
kavram alanını oluşturmaktadır.
Dil akrabalığında esas ölçüt ses denklikleri ve bu ses denkliklerinin aynı anlama
gelerek o dilin gramatikal özelliğine göre ön ya da son eklerle veya bükümle belirli bir
kavram alanı içerisinde yeni kelimeler türetmesidir. Zamirler, sayı adları vb diğer unsurlar
ikinci derecede ancak destekleyici olarak düşünülebilinir.
Öyle ise Türk Dil Ailesi adını verebileceğimiz akrabalığın ölçütleri ve tasnifi nasıl
olmalıdır?
1. Türkçenin kelime ailesi ve türetilme yolları esas alınmalıdır.
2. Türkçenin arkaik dönemden günümüze ses değişmeleri dikkate alınmalıdır.
3. Genetik akrabalık dikkate alınmalıdır.
4. Siyasi, kültürel ve coğrafi birliktelik, yakınlık ölçüsünde etkili olduğu/olabileceği
diller göz önünde tutulmalıdır.

Türk Dil Ailesine dâhil edebileceğimiz dillerin yukarıdaki özellikleri taşıması


gereklidir.
1. Türkçenin kelime ailesi ve türetme yolları nelerdir?
Türkçe ünlü, ünsüz + ünlüden oluşan kelime ailelerinden oluşmaktadır.
Ünlü kök üzerine gelen ünsüz anlam ayırt edici ögelerle aynı kavram alanı içerisinde
kelimeler türetilirken bir kelime ailesi oluşturulmaktadır. Zaman içerisinde kelime köküne
gelen ünsüzlerin değişik sebepler değişmeleri bunu etkilemez bu ancak lehçe tasniflerinde
ölçü olur.
Türkçe’de tabiat taklidi hayret, nida anlamları veren ünlüler dışında diğer asli ünlülerle
kelime kökü aileler oluşturulur. Günümüzde ı~i alternans kullanımı devam eden diğer bir
deyişle I foneminin art ve ön damak ayrışması bitmemiş ayrı birer kök aile oluşturmayan I
sesi dışında diğer ünlüler artık art ve ön damak sesi olarak müstakil kök aile oluşturabilecek
seviyede süreci tamamlamıştır. Buna rağmen özellikle ses değişmeleri sele hala arkaik
döneme ait kök aileleri görmemiz mümkündür.
Türkçenin dil akrabalığında bu özellik mutlaka aranmalıdır.
2. Türkçenin arkaik dönemden günümüze ses değişmeleri nelerdir?
Bilinenden bilinmeyene doğru hareket ettiğimizde Türkçenin bugün 8 temel
ünlüsünün aslında A, I, O, Ö seslerinden geliştiğini söyleyebiliriz. A sesinin (a-e seslerinin)
arkaik dönemde tek bir sesten oluştuğu ön ve art damak olarak sonradan ayrıştığı geriye doğru
gidildiğinde tarihi Türk lehçelerinde kelime köklerinde hissetmek mümkündür.

5
Aslında bu durumu Köktürk devresine kadar görmekteyiz. Köktürk yazı sisteminde
ünsüzlerin kalınlık incelikleri tek sesler ve birleşik sesler ayrı işaretlerle gösterildiği halde
ünlülerin dört işaretle kapalı e sesi hariç gösterilmesi bunun işaretidir.
a kelime kökünü oluşturan normal uzunluktaki Türkçe ses üzerine gelen B (b, v, f, p),
C (ç, ş), D (d, t, y, z, r), G (ġ, g, ķ, k, ŋ, ň), l, r, S (s, z) ünsüzler birer anlam ayırt edici öge
olarak gelip ‘uzaklaşma, yakınlaşma, yukarı, aşağı, ayrılma, mesafeye dayanan sınırlandırma
temel anlamlar çerçevesinde kavram alanı oluşturan fiil ve isim kökleri oluştururlar. İşte bu
kavram alanı içerisinde yer alan kelimeler a sesinin kök ailesine mensuptur buradan
türemişlerdir. a sesi kök ailesi için şu örnekleri verdiğimizde konu daha da anlaşılacaktır. Bu
durum diğer ünlüler için de geçerlidir9.

a+b (> a+v) : abış (II) [abut(II)] Adım. TDK DS. - I s. 22; av 1. Sürmek, koşturmak 2.
Pusu kurmak 3. Çevirmek, çevrelemek. Sev. ESTY s. 62; avuç 1. Elin iç tarafı.
2. Elin yarı yumulmuş durumu. 3. sf. Elin alacağı miktarda olan. TDK, 2005
TS. s. 150; avutmak Savmak, yolcu etmek. TDK DS. - I s. 397
a+ç : aç 1. Açık. 2. Sökmek, koşumunu çözmek. 3. Açık denize çıkmak. 4.
Göstermek. 5. Kazanç. 6. Aramak. 7. Belirlemek. 8. Ortaya çıkarmak. 9.
Açıklamak. 10. Başlamak, başlatmak. Sev. ESTY s. 209, açık (I) [açıh] Uzak,
ırak. TDK DS. — I s. 58
a+d (>a+y/z) : ada is. (coğr. ) Her terefi su ile ehate olunmuş ġuyu; cezire. Az. Dil. İz. Lüġ I
s. 30.;aya 1. Elin parmak dipleri ile bilek arasındaki iç bölümü, avuç içi. 2.
Ayak tabanı. 3. bot. Yaprakların düz ve parlak bölümü. TDK 2005 TS. s. 151;
adım 1. Yürümek için yapılan ayak atıslarının her biri. 2. Bir ayak atışıyla
alınan, uzunluğu yaklasık 75 cm'lik yol. 3. girişim, hamle. 4. Aşama. 5. mat.Bir
gösterge ucunun eş olarak ayrılmıs yaylardan biri boyunca aldıgı yol. TDK
2005 TS. s. 22; ayak (II) Toplanmış olan suyun alttan akıp gittiği yer. TDK
TS. - I s. 297; ayrıç İki yolun ayrıldığı yer. TDK TS. - I s. 330; az- 1.
Şaşırmak. 2. Baştan çıkmak. 3. Yaramazlık etmek. 4. Yitirmek. 5. Aklını
kaçırmak. Sev.ESTY s. 94
a+g7 (ġ, g, ķ, k, h n, ŋ ) : ‘Yükselmek, devrilmek, yuvarlanmak, uzaklaşmak, dönmek’
kavramları veren kelimeler türetir. Bunların arasına ‘dâhil etmek’ kavramı
içerisinde düşündüğümüz al- fiili ile idrak karşılığında olan anla- fiilini de
dahil edebiliriz. a sesi üzerine gelen g7 (ġ, g, ķ, k, h,n ŋ) ünsüzleri ile k > h
değişimi altında kullanılan kelimeleri de aynı kavram birliği içerisinde ele
alıyoruz. Kelime kökünde ve içinde g>v ses değişmeleri olan kelimeleri de bu
grup içerisinde göstereceğiz. Anlam farkı olmadan a kelime kökü ailesinin
verdiği anlam çerçevesinde türetilmiş, sadece ses değişimine uğramış olan bu
kelimeler Türkçe‘de kullanılmaktadır.
‘Bir şeyle bağlantılı ama mesafe farkı bulunan, açı farkı’ bulunan örümcek
ağındaki ağ, peyik ağındaki ağ, ya da organ adı olan agız ve bunlardan
türetilmiş kelimeler de tarafımızca a kelime ailesi kökü içerisinde
düşünülmüştür ve bu başlık altında verilmiştir. Bu a kelime ailesi kökü
içerisinde yine ‘mesafe bildiren taraf, yön, işaret zamirleri’ de yer almaktadır.
a+l : ‘Yükseklik, alçaklık, yakınlaşmak, dahil etmek, ön, genişlik, cephe’
kavramlarında kelimeler yapar. a sesi kelime ailesi içerisinde kelimeler türetir.
a+r : ‘Mesafe, ara, iki nesnenin uzaklığı ya da yakınlığı yanında yön, arka,
çoğalma’ kavramları veren kelimeler yapar. a:ra 1. Ara, aralık, süre, 2. Orta,
iç, göbek, 3. Münasebet, ilişkiler, 4. Zamandaşlık
9
Ünlü kök aileleri için geniş bilgi bkz, Karademir, Serap, Güney Batı Oğuz Grubu Lehçelerinde Vokallerin
Sınıflandırılması, Ordu Üni. Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi (Basılmamış), Ordu, 2011

6
a+s : ‘Yükseklik, alçaklık’ kavramları veren kelimeler yapar. as- 1. Tartmak,
asmak, sermek. 2. İndirmek, alçaltmak, 3. Tartmak, ölçümlemek. 4.
Değiştirmek. 5. Pişirmek, haşlamak. Sev. ESTY s. 192
a+ş : ‘Yükseklik, aşağı, geçmek, aşmak, acele etmek, birleşmek’ gibi anlamlar
veren kelimeler yapar. aşa (tr) Öte, aňrı, has ýokarı, köp. Trkm. D. S. s. 60
a+t : ‘Yukarı, geçmek, aşmak, atlamak’ gibi anlamlar veren kelimeler yapar. Bu
madde içerisinde Eski Türkçe t/ sesinin Oğuz grubunda d/ ye dönüştüğü haller
dikkate alındığında d/ li biçimlerin de bu kavram alanı içerisinde ele alınması
gerekir.
a+r : ‘Çoğalmak, artmak anlamları’ yapan kelimeler türetir.
a+z : ‘Azalmak, azlık, azaltmak, eksilmek’ kavramları yapan kelimeler türetir.
Ünsüz + ünlü olarak kelime kökü aileleri de aynı sistem doğrultusunda işlemektedir.
Ancak ünsüzleri aynı ünlülerde olduğu gibi Türkçenin bugünkü halinde kullanılan sesleri
olarak değil Türkçenin arkaik dönemde kullanılan var olan ünsüzleri şeklinde düşünmeliyiz.
Her ne kadar elimizde arkaik döneme ait yazılı metinler bulunmasa da seslerin çıkış
yerleri ve değişimleri dikkate alınarak ilk ünsüzlerin neler olabileceği görülmektedir. Bu
ünsüzlerimiz ön ve art damak ya da dudaklaşma ayrışması olmadan önceki dönem olarak
düşünülmelidir. Tabi bu sesler daima kelime başında yanına bir ünlü alarak köke gelecek
anlam ayırt edici ünsüzlerle bir kavram alanı oluşturan kelimeler türetmektedir.
B (b, f, m, p, v, w ): Kelime başında yanına gelecek B+Ü (ba, bo, bu, bı gibi) , bir ünlü
kök aile oluşturan bu ünsüz kelime köküne gelecek olan anlam ayırt edici ünsüzlerle aynı
kavram alanı içerisinde yeni kelimeler türetir. ban-, bat-, bol, boş, bük-, büz-, bık-, bit- vb
şeklinde. B ünsüzü kelime başında #b~p alternansı ile birlikte kullanılmakta nadir hallerde
kelime başında #b># v kullanılmaktadır. B ünsüzü kelime içerisinde b>f, m, p, v, w
ünsüzlerine geçmektedir bu geçişler lehçe ayrımlarında da bir ölçüdür.
Ç (c, j, ş ) : Kelime başında yanına gelecek Ç+Ü (ça, ço, çu, çı gibi) , bir ünlü kök aile
oluşturan bu ünsüz kelime köküne gelecek olan anlam ayırt edici ünsüzlerle aynı kavram alanı
içerisinde yeni kelimeler türetir. çak-, çat-, çok, çon, çök-, çöz- vb şeklinde. Ç ünsüzü kelime
bazı lehçelerde #ç~ş değişimi şeklinde kullanılmaktadır. Ç ünsüzü kelime içerisinde ç >c, j, ş
ünsüzlerine geçmektedir bu geçişler lehçe ayrımlarında da bir ölçüdür.
K (ķ, k, ġ, g, ŋ, ň) : Kelime başında yanına gelecek K+Ü (ka, ko, ku, kı, ke, kö, kü, ki
gibi), bir ünlü kök aile oluşturan bu ünsüz kelime köküne gelecek olan anlam ayırt edici
ünsüzlerle aynı kavram alanı içerisinde yeni kelimeler türetir. kak-, kat-, kok-, kon-, kök-,
köz, kel-, ket-, köl, köz, kıt, kız vb şeklinde. K ünsüzü ķ ve k art ve ön damak sesi olarak
kelime başında kullanılırken yine özellikle Oğuz grubunda #ķ>ġ, #k>g ötümlüleşmesi söz
konusudur. Genel Türkçede çoğunlukla muhafaza edilmektedir. K ünsüzü kelime içerisinde
-ķ>ġ-, -k>g- ötümlüleşmesi durumunda buradan ŋ, ň seslerine geçişler de mümkün
olmaktadır.
T (t, d) : Kelime başında yanına gelecek T+Ü (ta, to, tu, tı gibi) , bir ünlü kök aile
oluşturan bu ünsüz kelime köküne gelecek olan anlam ayırt edici ünsüzlerle aynı kavram alanı
içerisinde yeni kelimeler türetir. tak-, tat-, tok, ton, tök-, töz- vb şeklinde. T ünsüzü özellikle
Oğuz grubu lehçelerinde kelime başında #t > # d değişimine uğramakta ise de hala genel
Türkçe içerisinde t sesi ağırlıklı kullanılmaktadır. Bu ses kelime içerisinde de t şeklinde
kullanılır.
Dz (c, ç, j, ś, y, ø) : Bu ses bugün Oğuz grubunda kelime başında #y olarak
kullanılmaktadır. Bu sesin kelime başında asli mi yoksa türeme mi olduğu hakkında geçmişte
birçok tartışma yapılmıştır. Ancak bu sesin arkaik dönemde kelime başında Dz şeklinde
olabileceği görüşü10 bugün genel kabul görmüştür, biz de bu görüşe katılıyoruz. Burada
örneklerin anlaşılması için bu sesi kelime başında #y olarak ele alıyoruz.
10
Gülsevin, Prof. Dr., Gürer, Türk Dilinde Bir Kelime Başı Ünsüzü Üzerine, TDAY Belleten, 1987

7
Kelime başında yanına gelecek y+Ü (ya, yo, yu, yı gibi) , bir ünlü kök aile oluşturan
bu ünsüz kelime köküne gelecek olan anlam ayırt edici ünsüzlerle aynı kavram alanı
içerisinde yeni kelimeler türetir. yak-, yat-, yok, yol, yür-, yüz-, vb şeklinde. #y ünsüzü
kelime başında diğer lehçelerde #y > c, ç, j, ś, y, ø olarak ses denkliği ile değişir. Bu ses
değişikliği yine Türk lehçelerinin tasnifinde önemli ölçütlerdendir.
B, Ç, K, T, Dz kelime kökü ailesi oluşturan ana ünsüzlerimiz dışında kelime kök ailesi
oluşturmayan ancak kelime kökü ve içerisinde bulunarak anlam ayırt edici ve kelime türeten
ekler olarak kullanılan l ve r seslerimiz de bulunmaktadır.
3. Genetik akrabalık dikkate alınmalıdır.
Akrabalık aranan dillerin sahipleri olan ırklar arasında genetik akrabalığın olması
mutlaka dikkate alınmalıdır. Her millet dünyaya farklı cepheden bakar, algılar ve ifade eder.
Seslerin çıkış yerleri ve seslerin anlam ilişkisi her millette faklılık gösterir. Ses beyinde bir
dizge oluşturduğunda o seslerin anlamları diğer bir deyişle ses anlam ilişkisi her ırkta faklılık
gösterir. Bu sebeple eğer komşuluk, üst katman, alt katman tesirleriyle gelişen karma bir
değilse kaynakları aynı olan dillerin sahipleri de genetik olarak mutlaka yakınlık vardır.
Türk Dil Ailesini belirlerken bu ölçütü de dikkate almalıyız.
4. Siyasi, kültürel ve coğrafi birliktelik, yakınlık ölçüsünde etkili
olduğu/olabileceği diller göz önünde tutulmalıdır
Dil akrabalıklarında siyasi, kültürel ve coğrafi birliktelikler sebebiyle olan etkileşim
bazen köken itibarıyla akraba olmayan dillerin de akraba olarak sayılmasına sebep
olmaktadır. Buna da en iyi örnek Türkçe-Moğolca denkliğinin gösterilmesidir. Hâlbuki ortada
bir ana dil ve kültürün bir başka dil üzerinde hâkim olmasıyla oluşan yeni bir karma dil
bulunmaktadır. Yukarıda bahsettiğimiz gibi İspanyolca, İngilizce gibi dillerin ‘creol’ü olan
diller gibi bunlar köken olarak akraba sayılamazlar. Belize Creolünü, İngilizcenin akrabası,
Papiamento dilini İspanyolcanın akrabası sayamaz isek Moğolcayı da Türkçenin akrabası
sayamayız.
Bu diller ancak ana dilin tesiriyle gelişmiş karma diller sınıfında tasnif edilebilinir.
Bu ölçütleri göz önünde bulundurarak Türk Dil Ailesi ya da Büyük Türk Dil Ailesini
nasıl tasnif edebiliriz?
Bugün kesin bir tasnif yapabilmemiz için maalesef gerekli veriler henüz elde değildir.
a. Türkçenin arkaik dönem fonetiği ve morfolojisi üzerine yapılan çalışmalar
yetersizdir. Öncelikle bu konuda çalışmaları yoğunlaştırmalıyız.
b. Etrüsk, Hatti, İskit, Sümer, Maya gibi tarihi diller başta olmak üzere, Bask,
Dene/Nadene, Keçua, Scan, Sekel, Siyu ve Torahumara gibi diller mutlaka incelenmelidir.
c. Türkçenin tesiriyle gelişen karma bir dil olarak bu tasnife alabileceğimiz
Kırmanç, Moğol, Mançu Tunguz ve Zaza benzeri diller bu açıdan ele alınarak çalışmalar
yapılmalıdır.
Bütün bu çalışmaların sonucunda sağlıklı olarak Türk Dil Ailesini oluşturan tasnifi
yapmamız mümkün olacaktır.
Her şeye rağmen ileride sağlıklı olarak yapılabilecek olan bu tasnife şimdiden ışık tutmak
açısından eldeki verilere gör bir şeyler söylemek mümkündür. Bazılarına uçuk, hayali, rüya
âleminde, ayakları yere basmayan gibi sözlerle nitelendirilebilinir. Basmakalıp sözleri ayet
gibi karşılayan ilim âlemi mensupları yeniliklere daima dik durmuşlardır. Bizim bu teklifimiz
de benzeri itirazları alacaktır, bundan eminiz. Ancak akıllara bir de soru gelecektir acaba! Biz
bu tebliğimizde işte akıllara bu soruyu getirtmek istiyoruz.
Türk Dil Ailesi Teorisini günümüzdeki birçok eksik bilgiye rağmen aşağıdaki genel
gruplandırma ile gösterebiliriz. Netice itibarıyla bir tekliftir.

Arkaik dönem henüz ana ünlü ve ünsüzlerin art ve ön damak olarak ayrışmadan
önceki hali M.Ö 15.000-8.000

8
ESKİ ÇAĞ DÖNEMİ

Avrupa Asya Amerika


İskit-Saka Hiung-nu Öncesi Amerind Dilleri
M.Ö 8.000-5.000 M.Ö 8.000-300 M.Ö 10.000- 4.000

YAKIN ÇAĞ DÖNEMİ

Anadolu

Hun Öncesi Sümerler Hiung-nu Amerind


M.Ö 5.000- M.400 M.Ö 4.000- M.Ö.2.000 M.Ö 300-M.S. 200 M.Ö 4.000- M.S. 250
Hurriler Hun (Kiçe ve Çöl Mayaları vb)
M.Ö 2.500- M.Ö.1.400 M.Ö. 200-M.S. 430
Kafkasya
Kimmerler
Etrüskler (M.Ö.14-M.Ö.8)
(M.Ö. 1.000-300
YENİ ÇAĞ DÖNEMİ

Batı Hun Doğu Hun


Asya Dene-Nadene
Avrupa Creolleri Torahumara
Hun Göktürkler
(M.Ö. 54-M.S. 476) Creolleri (M.S. 552-745) Siyu
Bulgar Hazarlar Moğol Keçua
(M.Ö. 455-M.S. 765) Bask (M.S. 468-965) Mançu-
Avar Scan Uygurlar Tunguz
(M.S. 557-803) (M.S. 742-M.S. 840)

Karahanlı Harezm Çağatay Eski Azeri/Anadolu


(M.S. 849-1212) (M.S. 1077-1230) (M.S. 1227-1370) ( M.S. 11-15.)

MODERN ÇAĞ DÖNEMİ

Çuvaş Türkçesi Kıpçak / Karluk / Oğuz/ Güney Sibirya / Yakut Dene-Nadene


Torahumara
Siyu, Keçua

9
KISALTMALAR VE KAYNAKÇA

A : a ve e seslerini oluşturan temel ünlü fonem


B : b, f, m, p, v ile w seslerine geçiş yapabilen temel ünsüz fonem
Ç : c, j, ş seslerine geçiş yapabilen temel ünsüz fonem
D : d, t, y, z, r seslerine geçiş yapabilen temel ünsüz fonem
DS. : Derleme Sözlüğü I-V-VII-IX-XI. Ciltler, Türk Dil Kurumu Yayınları, 2. Baskı,
Ankara:1993.
Dz : Kelime başında y, c, ç, ś, ø seslerine geçebilen temel ünsüz fonem
G : ġ, g, ķ, k, ŋ, ň seslerine geçebilen temel ünsüz fonem
I : ı-i seslerini oluşturan temel ünlü fonem
K : ķ, k, ġ, g, ŋ, ň seslerine geçiş yapabilen temel ünsüz
O : o-u seslerini oluşturan temel ünlü fonem
Ö : ö-ü seslerini oluşturan temel ünlü fonem
S : s-z ünsüzlerini oluşturan temel ünsüz fonem
Sev. ESTY : Sevortyan, E. V. , Etimologiçeskiy Slovar’ Tyurkskih Yazıkov,
Akademiya Nauk SSSR Institüt Yazıkoznaniya, Moskva, 1974.
T : t-d ünsüzlerini oluşturan temel ünsüz fonem
TDK : Türk Dil Kurumu
TS : Türkçe Sözlük, Türk Dil Kurumu Yayınları, 10. Basım, Ankara:2005.
Ü : Ünlü

10

Vous aimerez peut-être aussi