Vous êtes sur la page 1sur 28

AİLE İÇİ KADINA YÖNELİK ŞİDDET

TÜRLERİNDEN
PSİKOLOJİK/DUYGUSAL ŞİDDET

Nazlı BELEN ALAN

25.05.2017

Sayfa 1 / 28
İÇİNDEKİLER

ÖZET

GİRİŞ

1. ŞİDDET NEDİR?
2. ŞİDDETİN NEDENLERİ NELERDİR?
3. AİLE İÇİ ŞİDDET NEDİR?
4. KADINA YÖNELİK ŞİDDET NEDİR?
4.1 Kadına Yönelik Şiddet Türleri Nelerdir?
5. BİR ŞİDDET TÜRÜ OLARAK DUYGUSAL VEYA PSİKOLOJİK ŞİDDET
NEDİR?
5.1 Duygusal Şiddette İstismarcının Profili
5.2 İstismarcının Tıbbi Tanısı
5.3 İstismara Uğrayan Kadının Profili
6. KADINA YÖNELİK ŞİDDETİN/DUYGUSAL ŞİDDETİN SONUÇLARI
NELERDİR?

SONUÇ

KAYNAKÇA

ÖZET

Tarihin çok erken devirlerinden bu yana insanlar arasında şiddetin farklı türleri hep var
olmuştur. Toplumsal cinsiyet kuramları çerçevesinde, kadın ve erkeklerin hemcinslerine ve

Sayfa 2 / 28
karşı cinslere uyguladığı şiddetin yanı sıra aile içi şiddet kavramı kapsamında karı kocanın
birbirlerine uyguladığı şiddet, ebeveynlerin çocuklara uyguladığı şiddet gibi şiddet
biçimlerinden söz edilebilir. Ancak bu çalışmada daha ziyade, kadına yönelik şiddetin sıklıkla
meydana geldiği bir saha olan, aile içi şiddet kapsamında, erkeğin kadına uyguladığı
şiddet/istismar ve hususi olarak psikolojik/duygusal şiddet üzerinde duracağız.

GİRİŞ

Erkekler tarafından aile içinde kadına yönelik olarak uygulanan şiddeti, 1993 tarihli
Birleşmiş Milletlerin Kadınlara Yönelik Şiddetin Önlenmesi Bildirgesi; “Kadının erkek
tarafından ezilmesine ve ayrımcılığa yol açan, kadın ile erkek arasındaki eşit olmayan tarihsel
güç ilişkilerinin bir göstergesi” olarak tanımlamış ve bu bildirge aynı zamanda “Kadına
yönelik şiddetin kadını, erkeklerinkiyle karşılaştırıldığında daha alt bir statüye indirgeyen
sosyal mekanizmaların en önemlilerinden birisi” olduğunu ifade etmektedir. 1 İşte bu
çerçevede, şiddetin tanımının ne olduğu, şiddetin türleri, istismarcının profili ve bilhassa
kadına uygulanan psikolojik/duygusal şiddet olgusu ve sonuçlarının üzerinde duracağız.

1. Şiddet Nedir?

Şiddet ne yazık ki insanlık tarihinde, yaşamın politik, ekonomik, sosyal ve psikolojik


tüm alanlarında çeşitli biçimlerde yaşana gelmiş olgu ve sorunlardan biridir. 2 Şiddet tarihinin
insanlık tarihiyle birlikte ele alınması zarureti bir kenara, bu olgunun hem bireysel hem de
toplumsal unsurlar barındırması nedeniyle oldukça karmaşık bir olgu olduğu ifade
edilmektedir. Zira bir toplumun yapısı ve kültürel özellikleri, bir davranışın hangi tür şiddet
kategorisine girdiği hususunda belirleyici etkiye sahiptir. Bu sebeple şiddet kavramını net
biçimde ifade etmek zor olsa da kısaca, “belli bir kişiye ya da kişilere karşı bedensel,
duygusal ve ruhsal olarak zarar vermeye yönelik davranışları” kapsamakta olduğu ifade
edilebilir.3 Yani “Şiddet; güç ve baskı uygulayarak insanların bedensel veya ruhsal açıdan
zarar görmesine neden olan, bireysel veya toplu hareketlerin tümü” olarak ifade
edilebilmektedir.4 Şiddet olgusunun en önemli özelliği yapıcı olmaktan çok yıkıcılığa meyyal
olmasıdır ve etkilerinin de yıkıcı olduğu gözlemlenmektedir.5

Şiddet olgusunun tanımı yapılırken çoğunlukla gerçek ve somut şiddet vakalarına


çağrışım yapmakla birlikte, şiddetin potansiyel olanı da değinilmesi gereken bir sorundur.
1
Harcar, T., Çakır, Ö., Sürgevil, O. & Budak, G., “Kadına Yönelik Şiddet ve Türkiye’de Kadına Yönelik
Şiddetin Durumu”, sy: 54-55. Toplum ve Demokrasi, 2 (4), Eylül-Aralık, 2008, s. 51-70.
2
Harcar, T., Çakır, Ö., Sürgevil, O. & Budak, G., “Kadına Yönelik Şiddet ve Türkiye’de Kadına Yönelik
Şiddetin Durumu”, sy: 52, Toplum ve Demokrasi, 2 (4), Eylül-Aralık, 2008, s. 51-70.
3
Ülkü H. İnci, Basında Yer Alan Namus Cinayetlerinin Sosyolojik Analizi., Tarih Kültür ve Sanat Araştırmaları
Dergisi (ISSN: 2147-0626), Vol. 2, No. 3, September 2013, s. 285.
4 Melike Dişsiz ve Nevin Hotun Şahin, Evrensel Bir Kadın Sağlığı Sorunu: Kadına Yönelik Şiddet, Maltepe

Üniversitesi Hemşirelik Bilim ve Sanatı Dergisi--c. 1, s. (2008), s. 50.


5
Ülkü H. İnci, Basında Yer Alan Namus Cinayetlerinin Sosyolojik Analizi., Tarih Kültür ve Sanat Araştırmaları
Dergisi (ISSN: 2147-0626), Vol. 2, No. 3, September 2013, s. 285.

Sayfa 3 / 28
Ancak şiddet olgusu ister gerçek ister potansiyel olsun, bireylerin yaşam kalitesini büyük
ölçüde zedeleyen, zarar veren, mağdur kişi ve kesimin kimler olduğuna bağlı olarak çeşitli
olumsuz tesirler yaratan ve bugün neredeyse bütün toplumlarda mücadele edilen en önemli
sorunlardan biridir.6

2. Şiddetin Nedenleri Nelerdir?

Şiddetin nedenleri arasında birçok husus sayılabilir. Nevzat Tarhan, şiddetin


boyutlarından bahsederken şiddeti, kişilik boyutu, kültürel boyut, siyasal şiddet gibi
kategorilere ayırmıştır. Bunlar altında da “anti-sosyal kişilik bozukluğu”, “borderline kişilik
bozukluğu”, “saldırganlık içgüdüsü”, “hidrolik tasarım”, “ölüm içgüdüsü”, “depolanmış
saldırganlık”, “davranışçı yaklaşım”, “savunucu saldırganlık”, “özgürlük duygusu ve
saldırganlık”, “narsisizm ve saldırganlık” gibi kategorileri vurgulamıştır.7

Şiddetin farklı türlerinin nedenlerinden en önemlileri arasında; toplumun şiddeti hoş


görmesi, şiddetin kuşaklararası aktarımı, çocuğun sosyal öğrenme yoluyla ailedeki şiddet
davranışını örnek alması, bireylerin stresörlerle baş etme, problem çözme becerisinin yetersiz
olması, öfke ifadesinde şiddete alternatif geliştirememiş olması, hızlı kentleşme, parçalanmış
aile, yoksulluk, işsizlik, kültürel değişimler, göçler, kadın ve erkeğin eğitim düzeylerinin
düşük olması, çocuk sayısının fazlalığı sayılabilir.8 Bu noktada şiddetin bir türü olan aile içi
şiddet olgusuna bakalım.

3. Aile İçi Şiddet Nedir?

Şiddetin sıklıkla ilişkilendirildiği alanlardan biri olan aile içerisinde yaşanan şiddetin
tanımını yapmadan önce, aile tanımının ne olduğu üzerinde durulmalıdır. Zira geleneksel aile
kavramı, patriarkal düzende toplumsal cinsiyet rollerinin dağılımını yansıtan, sıklıkla eril
tahakkümün pekiştirildiği mikro ölçekli bir ilişkiler ağıdır. Bu çerçevede, en geleneksel
tanımıyla Aile, “üyelerinin kan, evlilik veya evlat edinme yoluyla birbirine bağlandığı bir
grup insandan oluşmuş bir kurumdur” ve aile, kadına yönelik şiddetin en sık ve yoğun
yaşandığı kurumdur.9

Kadının aile ortamındaki eşitsizliğe dayanan konumu ve ev içindeki emeğinin


değersizliği, ataerkil toplum yapısı içinde belirlenen güç ve iktidar ilişkileri çerçevesinde
kadının, kendinden güçlü konumda olan ve dolayısıyla iktidar sahibi kocasına bağımlı hale
gelmesine ve dolayısıyla, kocasının onun üzerindeki gücünün bir göstergesi olarak sergilediği
şiddete maruz kalmasına yol açmaktadır. 10 Dünya Sağlık Örgütü’nün tanımına göre kadına
yönelik şiddet, cinsiyete dayanan, kadını inciten, ona zarar veren, fiziksel, cinsel, ruhsal
6
Harcar, T., Çakır, Ö., Sürgevil, O. & Budak, G., “Kadına Yönelik Şiddet ve Türkiye’de Kadına Yönelik
Şiddetin Durumu”, sy: 52, Toplum ve Demokrasi, 2 (4), Eylül-Aralık, 2008, s. 51-70.
7
Nevzat Tarhan, Şiddet Davranışının Psikolojik-Kültürel Boyutu, s. 109-119., Biyolojik, Sosyolojik, Psikolojik
Açıdan Şiddet (2000), İbrahim Balcıoğlu (Ed.), Yüce Yayıncılık, İstanbul, s. 109-119.
8
Özlem Can Gürkan ve Fatma Coşar, Ekonomik Şiddetin Kadın Yaşamındaki Etkileri, s. 125, Maltepe
Üniversitesi Hemşirelik Bilim ve Sanatı Dergisi, Cilt2, Sayı:3, Aralık 2009, s.124-129.
9
Kamuran Gödelek, Güç İktidar İlişkisi Bağlamında Kadına Yönelik Şiddet, Muğla Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü Dergisi (İLKE) Güz 2005 Sayı 15, s. 98.

Sayfa 4 / 28
hasarla sonuçlanma olasılığı bulunan, toplum içerisinde ya da özel yaşamında ona baskı
uygulanması ve özgürlüklerinin keyfi olarak kısıtlanmasına neden olan her türlü davranıştır.11

Aile içi şiddet, adından da anlaşılacağı üzere, ev içerisinde, eşlerin birbirine veya aile
bireylerinin birbirine, çoğunlukla da erkeğin kadına, çocuklara ve yaşlılara uyguladığı şiddet
olarak karşımıza çıkmaktadır.12 Daha başka bir ifadeyle ‘aile üyelerinden biri tarafından,
ailedeki bir diğer üyenin yaşamını, fiziksel ve/veya psikolojik bütünlüğünü veya
bağımsızlığını tehlikeye sokan, kişiliğine veya kişilik gelişimine ciddi boyutlarda zarar veren
eylem ya da ihmal’ şeklinde tanımlanabilir. 13 Burada ayırıcı unsur istismara uğrayan bireyin
bir aile üyesi tarafından şiddete uğramış olmasıdır.

Ülkemizde bu alandaki mevzuat içerisinde aile içi şiddet; 4320 sayılı Yasa’nın
Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 4/e maddesinde “Aile bireyinin fiziksel, cinsel,
ekonomik veya psikolojik zarar görmesi ile veya acı çekmesi ile sonuçlanması muhtemel
hareketleri, buna yönelik tehdit ve baskıyı ya da özgürlüğün keyfi engellenmesini de içeren,
toplumsal veya özel alanda meydana gelen fiziksel, cinsel, psikolojik, sözel ve ekonomik her
türlü davranış” olarak tanımlanmıştır.14

Aile içi şiddet kapsamında ele alınan, çocuk ve eşin dövülmesi ise eski bir gelenek
olabilir. İşsizlik, oturulan gecekondunun yıkılması gibi kriz anlarında aile içi şiddet de
artmaktadır. Kocası tarafından tecavüze uğrayan eş olaylarında artış vardır. Dayak yiyen
kadınlar için sığınma evleri kurulmaktadır. Dayak, erkeklerin kadınlar ve gençler üzerindeki
baskı aracıdır. Kültürel olarak en yaygın üstünlük aracı anlamından başka, aile içi şiddet,
öğrenilen, diğer sosyal ortam ve ilişkilerde uygulanan temel bir sosyalleşme aracıdır. 15 Ancak
kadına veya çocuklara yönelik ev içi fiziksel şiddet yalnızca sosyo-ekonomik statü veya buna
endeksli sorunlardan kaynaklı bir eylem olarak ifade edilip, hafife alınamaz. Bu noktada, önce
kadına yönelik şiddetin ne olduğunu tanımlamak önem arz eder.

4. Kadına Yönelik Şiddet Nedir?

Kadına yönelik şiddet dünyada, bütün kültürlerde ve toplumlarda yaygın olarak görülen
evrensel bir olaydır. Kadına yönelik şiddet aile içinde ve dışında olmak üzere her iki alanda da
yer almaktadır. Aile içinde şiddeti uygulayanlar olarak özellikle erkekler gösterilmektedir. 16

10
Kamuran Gödelek, Güç İktidar İlişkisi Bağlamında Kadına Yönelik Şiddet, Muğla Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü Dergisi (İLKE) Güz 2005 Sayı 15, s. 102.
11
Hüseyin Güleç, Mürüvvet Topaloğlu, Demet Ünsal, Merih Altıntaş, Bir Kısır Döngü Olarak Şiddet,
Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar-Current Approaches in Psychiatry 2012;4(1):112-137 doi:
10.5455/cap.20120408, s. 113-114.
12
Harcar, T., Çakır, Ö., Sürgevil, O. & Budak, G., “Kadına Yönelik Şiddet ve Türkiye’de Kadına Yönelik
Şiddetin Durumu”, sy: 54, Toplum ve Demokrasi, 2 (4), Eylül-Aralık, 2008, s. 51-70.
13
Akın, M. (2013). Aile İçi Şiddet., s.29, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, 71 (1), 27-41.
14
Akın, M. (2013). Aile İçi Şiddet., s.29, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, 71 (1), 27-41.
15
Faruk Kocacık, Şiddet Olgusu Üzerine, s. 5, C.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt 2, Sayı 1, 2001.
16
Nuran Güler, Hatice Tel, Fatma Özkan Tuncay, Kadının Aile İçinde Yaşanan Şiddete Bakışı, s. 54, C. Ü. Tıp
Fakültesi Dergisi 27 (2): 51 – 56, 2005.

Sayfa 5 / 28
Şiddet kavramı, ömrü boyunca kadınlar ve kızlara yöneltilen çok sayıda şiddet türlerinin
bütününü kapsamaktadır.17

Kadına yönelik şiddetin tanımı 1993 tarihli Birleşmiş Milletlerin Kadınlara Yönelik
Şiddetin Önlenmesi Bildirgesi’nde (CEDAW), “İster kamusal isterse özel yaşamda meydana
gelsin, kadınlara fiziksel, cinsel veya psikolojik acı veya ızdırap veren veya verebilecek olan
cinsiyete dayanan bir eylem veya bu tür eylemlerle tehdit etme, zorlama veya keyfi olarak
özgürlükten yoksun bırakma” olarak ifade edilmiştir.18 Kadına yönelik şiddet, kadına zarar
veren veya zarar verme olasılığı olan olgu kavramını içerir ve temelinde kadın ile erkekler
arasındaki eşitsizliğin yattığı bir olgudur.19

Yine BM tarafından “4. Dünya Kadın Konferansı Eylem Platformu ve Pekin


Deklarasyonu”nda ise kadına yönelik şiddet, “Kadının fiziksel, cinsel veya psikolojik zarar
görmesiyle veya acı çekmesiyle sonuçlanan veya sonuçlanması muhtemel olan bu tip
hareketleri, tehdidi, baskıyı ya da özgürlüğün keyfi engellenmesini de içeren, ister toplum
önünde ister özel hayatta meydana gelmiş olsun, cinsiyete dayalı her türlü şiddet” olarak
tanımlanmaktadır (ICPD 1994).20 Peki her şiddet aynı mıdır? Hayır değildir. Peki, öyleyse
şiddetin farklı türlerine aşağıda kısaca değinelim.

4.1. Kadına Yönelik Şiddet Türleri Nelerdir?

Şiddet insan yaşamının her alanında görülebilen ve dünyada giderek artan önemli bir
toplum sağlığı sorunudur. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) şiddeti, “Fiziksel güç veya iktidarın
kasıtlı bir tehdit veya gerçeklik biçiminde bir başkasına uygulanması sonucunda maruz kalan
kişide yaralanma, ölüm ve psikolojik zarara yol açması ya da açma olasılığı bulunması”
durumu olarak tanımlamaktadır. Şiddetin en yaygın görülen biçimi erkeğin kadına ve çocuğa
karşı uyguladığı aile içi şiddettir. Dünya Sağlık Örgütünün 2002 yılında yayınladığı
raporunda, şiddetin en fazla aile ortamında ve kadına yönelik olduğu bildirilmektedir.21

Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet olguları sıklıkla fiziksel, duygusal, ekonomik, cinsel şiddet
ana kategorileri çerçevesinde değerlendirilmekle birlikte, bu çalışmamızda sözel şiddeti ve
yoksunluk/ihmal gibi olguları da duygusal/psikolojik şiddet/istismar kapsamında ele alacağız.

a. Fiziksel şiddet, güç kullanımına dayanan ve herhangi bir fiziksel zarar vermeye yönelik
saldırgan davranışların tümü olarak değerlendirilmektedir.22
17
Gunilla Krantz, Claudia Garcia-Moreno, Violence Against Women, J Epidemiol Community Health
2005;59:818–821. doi: 10.1136/jech.2004.022756, s. 818.
18
Harcar, T., Çakır, Ö., Sürgevil, O. & Budak, G., “Kadına Yönelik Şiddet ve Türkiye’de Kadına Yönelik
Şiddetin Durumu”, sy: 54, Toplum ve Demokrasi, 2 (4), Eylül-Aralık, 2008, s. 51-70.
19
Gunilla Krantz, Claudia Garcia-Moreno, Violence Against Women, J Epidemiol Community Health
2005;59:818–821. doi: 10.1136/jech.2004.022756, s. 818.
20
Melike Dişsiz ve Nevin Hotun Şahin, Evrensel Bir Kadın Sağlığı Sorunu: Kadına Yönelik Şiddet, Maltepe
Üniversitesi Hemşirelik Bilim ve Sanatı Dergisi--c. 1, s. (2008), s. 51.
21
Nuran Güler, Hatice Tel, Fatma Özkan Tuncay, Kadının Aile İçinde Yaşanan Şiddete Bakışı, s. 52, C. Ü. Tıp
Fakültesi Dergisi 27 (2): 51 – 56, 2005.
22
Harcar, T., Çakır, Ö., Sürgevil, O. & Budak, G., “Kadına Yönelik Şiddet ve Türkiye’de Kadına Yönelik
Şiddetin Durumu”, sy: 53, Toplum ve Demokrasi, 2 (4), Eylül-Aralık, 2008, s. 51-70.

Sayfa 6 / 28
b. Psikolojik (duygusal) şiddette ise, bireyin benlik duygusunu ortadan kaldırmaya ya da
en azından yaralamaya yönelik tüm saldırıları bu kapsamda tanımlamak mümkündür.
Psikolojik şiddet bu durumda, bir kişinin, bir veya daha fazla kişi tarafından hedef
seçilmesiyle başlayan ve bu kişiye her gün düzenli olarak ve aylarca süren bir zaman
diliminde saldırarak, onu yardıma muhtaç hale getiren bir süreçtir. Psikolojik şiddet, her
şeyden önce duygusal bir saldırıyı kapsar. Bireye sürekli kötü niyetli davranışlarda bulunma,
alay etme, küçük düşürme, toplumsal itibarını zedeleme gibi yollarla saldırmaktır. Bugün
genellikle işyerlerinde, okullarda vb. toplu yerlerdeki olumsuz davranışları (mobing vs.)
tanımlamada kullanılan psikolojik şiddet kavramı; aile içi ilişkilerde de maalesef yaygın
olarak bulunmaktadır. Ancak mobing gibi işyerindeki duygusal şiddet türleri bazı ülkelerin
yasa koyucuları tarafından iş mevzuatlarına alınırken ev içindeki duygusal şiddet olguları
henüz bu kadar kamusallaşmamıştır. Buna rağmen toplumlarda, kadın-erkek, çocuk-ebeveyn,
farklı kuşakların birbirine psikolojik şiddet uyguladıkları elbette bilinmektedir.23
Türkiye’den bir örnek verecek olursak, Cumhuriyet Üniversitesi’nin psikiyatri
polikliniğine başvuran 300 evli kadın üzerinde yapılan çalışmada; 16–29 yaş gurubundaki
kadınların, %57’sinin fiziksel şiddete, %36’sının duygusal şiddete, %32’sinin ekonomik
şiddete, %30,7’sinin cinsel şiddete ve %29,3’ünün sözel şiddete maruz kaldıkları
belirlenmiştir.24

c. Bireyi yoksun bırakma ve ihmal etme kavramlarının, özellikle şiddet olarak


algılanmasının temel nedeni, kasıt içermesidir. Bireyler, ulaşmak istedikleri bir şeyden yoksun
bırakılarak cezalandırılabilirler. Örneğin, sevgiden, ilgiden yoksun bırakma, psikolojik şiddet
kapsamında değerlendirilebilirken; eğitim, sosyal hayata katılım gibi engellemeler de bireyi
bunalıma sürükleyebilir. İhmal ise; bireyin kendisine, etrafındaki bireylere veya bulunduğu
ortamına yönelik olabilir. Yoksunluk ve ihmal birbirini takip edebilmektedir. Yoksun bırakılan
bireyler, yoksun bırakanları, ihmal ile cezalandırabilirler. Her iki durumda da engellenmiş
olan birey, psikolojik şiddeti zaman zaman fiziksel şiddete dönüştürebilir.25

ç. Bir diğer şiddet biçimi olan sözel şiddet, kullanılan söz ve takınılan davranışların,
muhatabı düzenli bir şekilde korkutma, sindirme, cezalandırma ve kontrol etme aracı olarak
kullanılmasıdır. Sözel şiddetin başlıca görünümlerinden bazıları hakaret etmek, aşağılamak,
tehdit etmek, başkalarıyla kıyaslamak, başkalarının yanında küçük düşürücü sözler
söylemektir. Kadın Dayanışma Vakfı’nın yaptığı bir araştırmaya göre, çalışmaya katılan
kadınların %26’sının kocasının zekâsını küçümsediğini, aptalmışçasına davrandığını, yarısının
kocasının başkaları yanında kendisine hakaret ettiğini, %74’unun ise kocasının kendisine
bağırdığını ve azarladığını ifade etmişlerdir.26 Yani şiddetin bu türünün kapsamı içerisinde, söz
ve hareketlerin düzenli bir şekilde korkutma, sindirme, cezalandırma ve kontrol aracı olarak
kullanılmasından bahsedilebilir. Bu tür şiddet çerçevesindeki davranışlardan en belirgini,

23
Harcar, T., Çakır, Ö., Sürgevil, O. & Budak, G., “Kadına Yönelik Şiddet ve Türkiye’de Kadına Yönelik
Şiddetin Durumu”, sy: 54, Toplum ve Demokrasi, 2 (4), Eylül-Aralık, 2008, s. 51-70.
24
Özlem Can Gürkan ve Fatma Coşar, Ekonomik Şiddetin Kadın Yaşamındaki Etkileri, sy: 127, Maltepe
Üniversitesi Hemşirelik Bilim ve Sanatı Dergisi, Cilt2, Sayı:3, Aralık 2009, s.124-129.
25
Harcar, T., Çakır, Ö., Sürgevil, O. & Budak, G., “Kadına Yönelik Şiddet ve Türkiye’de Kadına Yönelik
Şiddetin Durumu”, sy: 54, Toplum ve Demokrasi, 2 (4), Eylül-Aralık, 2008, s. 51-70.
26
Akın, M. (2013). Aile İçi Şiddet., s.29, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, 71 (1), 27-41.

Sayfa 7 / 28
kişinin değer verdiği konulara yönelik güven sarsmak ve kadını yaralamak amacıyla belirli
aralıklarla çok ağır hakaret ve sözler söylemektir. Kadını küçük düşürücü adlar takmak ve sık
sık olumsuz bir şekilde eleştirmek ve alay etmek de sözel şiddet kapsamında
değerlendirilmektedir.27

d. Ekonomik şiddet ise, kadın yaşamını önemli oranda etkileyen, kadını bağımlı ve yoksul
hale getiren bir şiddet türüdür. Ekonomik şiddet, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin
toplumsal ve ekonomik kalkınmalarına engel olmaktadır. 1,5 milyar yoksulun yaşadığı ve
bunların %70’inin kadın olduğu dünyamızda yoksulluk, ekonomik şiddetin hem sebebi hem
de sonucudur. Ekonomik durumun iyi olması kadının refah içinde yaşamasına neden olur ve
şiddet görme oranı azalır. Ancak “ters tepki hipotezi” bu duruma farklı bir yaklaşım getirir.
Ters tepki hipotezine göre özgürlüğü ve statüsü artan kadının şiddete uğrama oranı yükselir.
Kısacası, ekonomik şiddet; ekonomik kaynakların ve paranın kadın üzerinde bir yaptırım,
tehdit ve kontrol aracı olarak kullanılmasıdır. Bu kapsama giren davranışlar, kadının
çalışmasına izin vermeme, istemediği işte zorla çalıştırma, çalışıyorsa iş hayatını olumsuz
etkileyecek kısıtlamalar getirme, sık sık işyerinde olay çıkartarak, çeşitli bahanelerle işe
girmesine engel olma, çalışma yaşamında ilerlemesine engel olma, kişinin maaşına, gelirine,
mal varlıklarına el koyma, az para verme, para harcama özgürlüğünü elinden alma, çok az
para verip yapılması mümkün olmayan şeyleri talep etme, yiyecek / giyecek gibi ihtiyaçlarını
almasına izin vermeme, sağlık hizmetlerinden yararlanmasını engelleme, ailenin tasarrufları,
gelir ve giderleri konusunda bilgi vermeme, aileyi ilgilendiren ekonomik konularda kadının
fikrini almadan tek başına karar verme, kadının ev ekonomisine katkısını kabul etmeme, ortak
miras, mal-mülk konusunda ayrımcı davranışlar sergileme ve bu davranışları boşandıktan
sonra da devam ettirme, çalışmayı reddedip, kadının gelirini harcama gibi durumları içerir.28

e. Son olarak değineceğimiz şiddet türü olan cinsel şiddet, iş, ev ya da her türlü ortamda
gerçekleştirilebilen, cinsel ilişkiye zorlama, istenmeyen cinsel davranışlarda bulunma, rahatsız
etme, cinselliği vurgulayan eleştirilerde bulunma ve sözler söyleme, istenmeyen cinsel içerikli
konuşmalar yapma davranışları olarak tanımlamıştır. Buna göre baskı ve zorlama fiziksel
olabildiği gibi, tehdit ve psikolojik baskı biçiminde de olabilmektedir. Kadına yönelik cinsel
şiddetin sonuçları ölümcül olmayan sonuçlar (istenmeyen gebelikler, cinsel yolla bulaşan
hastalıklar, jinekolojik sorunlar, kendine zarar veren davranışlar, düşükler, bas ağrısı),
psikolojik sonuçlar (depresyon, korku, kaygı, kendine güvensizlik, cinsel bozukluklar, yeme
sorunu) ve ölümcül sonuçlar (intihar, öldürme, HIV/AIDS) olarak üç grupta toplanabilir.29

Çalışmamızın kilit olgusu olan duygusal veya psikolojik şiddet kavramına bu noktadan
sonra değinmek, aslında küresel çapta olmasa bile, kendi ülkemizde hayli ihmal edilmiş bu
olguyu kısaca tanıtmayı hedefleyecektir.
5. Bir Şiddet Türü Olarak Duygusal veya Psikolojik Şiddet Nedir?

27
Dilek Yetim ve Erkan Melih Şahin, Kadına Yönelik Şiddete Yaklaşım, sy:49, Aile Hekimliği Dergisi, Cilt 2,
Sayı 2, 1998, s. 48-53.
28
Özlem Can Gürkan ve Fatma Coşar, Ekonomik Şiddetin Kadın Yaşamındaki Etkileri, s. 125, Maltepe
Üniversitesi Hemşirelik Bilim ve Sanatı Dergisi, Cilt 2, Sayı:3, Aralık 2009, s.124-129.
29
Harcar, T., Çakır, Ö., Sürgevil, O. & Budak, G., “Kadına Yönelik Şiddet ve Türkiye’de Kadına Yönelik
Şiddetin Durumu”, sy: 53, Toplum ve Demokrasi, 2 (4), Eylül-Aralık, 2008, s. 51-70.

Sayfa 8 / 28
Duygusal şiddet, diğer şiddet türleri ile birlikte, ülkemiz kanunlarında 6284 sayılı kanunda
aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir30:

b) Ev içi şiddet: Şiddet mağduru ve şiddet uygulayanla aynı haneyi paylaşmasa da aile
veya hanede ya da aile mensubu sayılan diğer kişiler arasında meydana gelen her türlü
fiziksel, cinsel, psikolojik ve ekonomik şiddeti tanımlar.

d) Şiddet: Kişinin, fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik açıdan zarar görmesiyle veya
acı çekmesiyle sonuçlanan veya sonuçlanması muhtemel hareketleri, buna yönelik tehdit
ve baskıyı ya da özgürlüğün keyfî engellenmesini de içeren, toplumsal, kamusal veya özel
alanda meydana gelen fiziksel, cinsel, psikolojik, sözlü veya ekonomik her türlü tutum ve
davranışı tanımlar.

Duygusal şiddet, duyguların ve duygusal gereksinimlerin; zorlamak, aşağılamak,


cezalandırmak, öfke ve gerginlik boşaltmak amacıyla karşı tarafa baskı uygulayabilmek için
tutarlı bir şekilde istismar edilmesi, bir yaptırım ve tehdit aracı olarak kullanılmasıdır.
Duygusal şiddete ilişkin bazı davranışlar; sevgi, şefkat, ilgi, onay, destek gibi duygu ve
duygusal ihtiyaçların göz ardı edilmesi, küçümsenmesi, dine, ırka, dile, kültürel gruba veya
geçmişe ait değer verilen inançların aşağılanması veya onlara aykırı davranmaya zorlanması,
kadının maddi ve manevi destek alabileceği kurum ve kişilerden soyutlanmasına yönelik
olarak arkadaş ve aile bireylerinin sürekli aşağılanması, onlarla görüşmenin denetlenmesi ve
engellenmesi, evden kovulma veya evden ayrılmakla tehdit edilmesi şeklinde sıralanabilir. 31
Bu davranışlara ek olarak aşağıdaki davranışlar da bu kapsamdaki şiddetin türleridir:

 Bağırmak,
 Korkutmak,
 Hakaret etmek,
 Aşağılamak,
 Küçümsemek,
 Sistematik biçimde kötü davranmak,
 Huzursuz etmek,
 Eve kapamak,
 Zorla cinsel ilişki kurmak,
 Ölümle tehdit etmek,
 Küfür etmek,
 Tehdit etmek,
 Ailesiyle, akrabalarıyla, komşularıyla arkadaşlarıyla ya da başkalarıyla
görüştürmemek,
 Küçük düşürmek,
 Çocuklarından uzaklaştırmak,
 Kıskançlık bahanesiyle sürekli kontrol altında tutmak,
 Başka kadınlarla kıyaslamak,
30
Türkiye Cumhuriyeti Resmî Gazete (20 Mart 2012), Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin
Önlenmesine Dair Kanun, http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2012/03/20120320-16.htm, Erişim Tarihi:
20.05.2017 ve Şenal Sarıhan (2014), 4320 Sayılı Yasa’dan 6284 Sayılı Yasa’ya: Biz Bir Adım İlerideyiz,
Şiddetse 1000 Adım !!!, Kadına Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddet, s. 143-154, Savaş Yayınevi, Ankara.
31
Dilek Yetim ve Erkan Melih Şahin, Kadına Yönelik Şiddete Yaklaşım, s.49, Aile Hekimliği Dergisi, Cilt 2,
Sayı 2, 1998, s. 49.

Sayfa 9 / 28
 Kadının nasıl giyineceği, nereye gideceği ve kimlerle görüşeceği konusunda baskı
yapmak,
 Kadının kendini geliştirmesine engel olmak vb. gibi davranışlar.

Yani psikolojik şiddet, duyguların ve duygusal ihtiyaçların, karşı tarafa baskı


uygulayabilmek için tutarlı bir şekilde istismar edilmesi, bir yaptırım ve tehdit aracı olarak
kullanılmasıdır. Yukarıdaki tutum ve davranışlar gibi eylemler, psikolojik şiddete örnek
verilebilir. Uygulamada sosyal şiddet olarak da anılan bu şiddet türüne Yargıtay kararlarında
da rastlanmaktadır. Buna göre Yargıtay eşin örtünmeye zorlanmasını da bir sosyal şiddet
saymaktadır.32

Türkiye’de; ilkokul mezunu kadınların %55,3’ü fiziksel %51,7’si duygusal %57'si


ekonomik ve %51,4’ü cinsel şiddete maruz kalmaktadır. Cumhuriyet Üniversitesi’nin
psikiyatri polikliniğine başvuran 300 evli kadın üzerinde yapılan çalışmada; 16–29 yaş
grubundaki kadınların, %57’sinin fiziksel şiddete, %36’sının duygusal şiddete, %32’sinin
ekonomik şiddete, %30,7’sinin cinsel şiddete ve %29,3’ünün sözel şiddete maruz kaldıkları
belirlenmiştir. Kadınların ifadesine göre şiddet türlerini araştıran bir çalışmada kadınların
%96,3’ü dayak atma, %57,4’ü aşağılayıcı sözler söyleme, %50’si parasının elinden alınması,
%39,5’i çalışmasının yasaklanması, %39,5’i harçlık vermemek ya da kısıtlamak, %35’i aile
geliri konusunda bilgisiz bırakmak, %70,4’ü istemediği cinsel davranışa zorlanmayı ve
%64,2’si sık sık kıskançlık nedeniyle kavga çıkarılmasını şiddet olarak tanımlamışlardır.
Kadınlar fiziksel şiddet davranışlarını, itme (%29), eşya fırlatma (%28,4), tokat atma (%25,7);
duygusal şiddet davranışlarını, yaptıklarının onaylanmaması (%53,6), ilgi gösterilmemesi
(%47,5), sevgi gösterilmemesi (39,9); ekonomik şiddet davranışlarını, ev dışında
çalışmalarına izin verilmemesi (%30,1); cinsel şiddet davranışlarını ise, aşırı kıskançlık
(%43,7), aşırı şüphecilik (%19,1), cinsel ihtiyaçların kocalar tarafından göz ardı edilmesi
(%10, 9) şeklinde ifade etmişlerdir. Türkiye’de 15–49 yaş grubundaki kadınların %39’u,
kadının parayı lüzumsuz yere harcaması durumunda kocanın karısını dövmeye hakkı
olduğunu belirtmiştir. Bu veri kadınların şiddeti onayladıklarını gösteren en önemli
göstergelerdendir.33

Psikolojik, zihinsel veya duygusal şiddet kapsamına ayrıca ekonomik kısıtlamalar, kadının
değer verdiği objelere yönelik şiddet veya tehditler ile kontrol edici tutumlar da dahil
edilmektedir. Bu tür bir şiddet biçimi, farklı formlar alabileceği için kültürler ve ülkeler
bazında tanımlanması daha zor bir şiddet türüdür. Örneğin Vietnam’da gerçekleştirilen bir
çalışmada, bir kocanın karısını dini ibadetini gerçekleştirmek için hazırlık yapmasından bir
gün önce cinsel ilişkiye zorlaması, yani temiz olma tabusu kırmak örneği duygusal şiddet
kapsamında addedilmiştir. Afrika’da ise, kız arkadaşları eve getirmek, ev kapısının
kilitlenmesi suretiyle eşin dışarıda bırakılması veya karşı tarafın cinsel ilişkiye girmeyi
reddetmesi, duygusal şiddet kapsamında ele alınmaktadır.34

32
Akın, M. (2013). Aile İçi Şiddet., s.29, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, 71 (1), 27-41.
33
Özlem Can Gürkan ve Fatma Coşar, Ekonomik Şiddetin Kadın Yaşamındaki Etkileri, sy: 127, Maltepe
Üniversitesi Hemşirelik Bilim ve Sanatı Dergisi, Cilt2, Sayı:3, Aralık 2009, s.124-129.
34
Gunilla Krantz, Claudia Garcia-Moreno, Violence Against Women, J Epidemiol Community Health
2005;59:818–821. doi: 10.1136/jech.2004.022756, s.819.

Sayfa 10 / 28
Duygusal şiddet kapsamında kadınların kendi ifadelerine dayanarak, şiddet davranışlarının
şiddet türlerine göre dünya çapında genel dağılımı şu şekildedir35:

 Dayak ya da ölümle korkutmak


 Sık sık kıskançlık kavgası çıkarmak
 Kanunsuz işleri yapmaya zorlamak
 İntiharla tehdit etmek
 Arkadaşları veya ailesi ile görüşmesini engellemek
 Hareket özgürlüğünü kısıtlamak
 Terk etmekle tehdit etmek
 Çocukları kullanarak tehdit edici mesajlar yollamak
 Kendini suçlu hissetmesine neden olmak.

Kadına yönelik psikolojik şiddet kapsamındaki diğer eylemler; kadını küçük görerek,
onun bir işi yapamayacağını, beceremeyeceğini belirten ithamlarda bulunma, kişiliğini ve
fikirlerini önemsememe, bağırma, kaba lakap takarak hitap etme, davranışlarını sürekli olarak
eleştirme, emir yağdırma, surat asma, davranışlarını ve yaptıklarını sürekli olarak kontrol
etme, iş hayatında ve sosyal yaşamda kadının karşısına çıkan fırsatlara engel olma gibi pek
çok davranış şekilleridir.36 Buna ilaveten, kadına küfür etmek, tehditler savurmak, vurmak,
tokat atmak, itmek, abartılı kıskançlık göstermek ve kadından şüphe duymak, aile ve
arkadaşlarından kadını uzak tutmak, evde objeleri bir yerden bir yere şiddetli biçimde
fırlatmak veya doğrudan karşısındakine fırlatmak da bu kapsamda ele alınmaktadır.37

5.1. Duygusal Şiddette İstismarcının Profili:

Duygusal şiddet uygulayan bireylerin davranışları bazında temel özelliklerine


baktığımızda kıskançlık, denetleyici tutumlar, yalnız bırakma, rızası dışında cinsel ilişkiye
zorlama, çok katı cinsiyet rolleri benimseme gibi tutumlar sıklıkla karşımıza çıkmaktadır.

İstatistikler istismarcıların büyük çoğunluğunun erkek olduğunu ortaya koymaktadır.


Hukuka intikal eden aile içi şiddet vakalarının yüzde 95’i erkeklerin kadınları istismar ettiği
olgular iken, yüzde 5’i ise kadınların erkekleri istismar ettiği vakalardır. Ancak bu istatistik
verileri, diğer yandan, aynı cinsler arasındaki istismarı dikkate almamaktadır.38

Duygusal istismar vakalarına birkaç örnek vermek gerekirse; bir koca karısının nerede
olduğunu sürekli sorgulamakta veya kendisinden uzakta olduğu her an onu kıskanmaktadır.
Başka bir örnekte, bir kadının kocasının izni olmaksızın bir işe giremediği, evden çıkamadığı
veya yıkanamadığı türünde, bireyin özgürlüğünü kısıtlayıcı tutumlar mevcuttur. Kadının,

35
Nuran Güler, Hatice Tel, Fatma Özkan Tuncay, Kadının Aile İçinde Yaşanan Şiddete Bakışı, s.52, C. Ü. Tıp
Fakültesi Dergisi 27 (2): 51 – 56, 2005.
36
İ. Akkaş, Z. Uyanık, Kadına Yönelik Şiddet, sy: 38, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi SBE Dergisi 6 (1)
2016 s.32-42
37
Domesticshelters.org, Profile of an Abuser, https://www.domesticshelters.org/domestic-violence-articles-
information/faq/profile-of-an-abuser#.WMJXjW_yiUk, Erişim Tarihi: 25.05.2017.
38
Domesticshelters.org, Profile of an Abuser, https://www.domesticshelters.org/domestic-violence-articles-
information/faq/profile-of-an-abuser#.WMJXjW_yiUk, Erişim Tarihi: 25.05.2017.

Sayfa 11 / 28
ailesinden ve arkadaşlarından uzağa taşınmaya zorlanması ve böylece yalnızca erkeğin
desteğine muhtaç hale getirilmesi, erkeğin karısını kendi arkadaşlarıyla cinsel ilişkiye girmeye
zorlaması, karısını uyuduğu sırada cinsel ilişkiye zorlaması gibi davranışlar da bu kapsamda
yer almaktadır. Diğer yandan, kadının görevinin erkeğe hizmet olduğuna inanmak ve evin
reisinin kendisi olduğuna inanmak gibi toplumsal cinsiyet rollerine ilişkin oldukça katı
inançlara sahip olan erkekler de bu istismarcı grubunda yer alabilmektedir.

Bu tür vakalarının aktörü olan istismarcının kişilik özelliklerine baktığımızda, bu


erkeklerin genelde oldukça zeki ve çekici oldukları, insanları kendilerine çeken cazibeli bir
kişiliğe sahip oldukları görülmektedir. Bunun altında yatan neden bu cazibenin, aldatma ve
manipüle etme sanatlarının bir parçası olmasıdır. Bu sebeple böyle bir erkek tarafından
duygusal istismara uğrayan kadın, kamusal alanda sorununu dile getirmeye çalıştığında,
toplum buna kolayca inanmayacaktır zira insanlar ‘hayır, o öyle biri değil’ veya ‘sen çok
şanslısın’ gibi yorumlarda bulunmaktadır. Yani kadın dışarıda da yalnız kalmaktadır. Böylece
bu istismarcı erkeklerin kurbanları olan kadınlar, toplum nezdinde genellikle çok az destek
bulabilir veya hiç destek bulamayarak, yalnız bırakılır. Bu noktada sosyal devletlerin sığınma
evi gibi kuruluşları hukuki destek vermek için devreye sokması ve bu süreçte kadına yalnız
olmadığını hissettirmek için çağrı merkezi, yardım hattı gibi araçları yaygınlaştırması ve bu
araçlara erişimi kolaylaştırıcı (ücretsiz arama gibi) önlemleri yürürlüğe sokması, bu kadınların
mağduriyetleri ile barışarak bu uğurda düzeltici adımlar atmaları için teşvik edilmelerine
yardımcı olacaktır. Zaten, CEDAW’ın 12 Sayılı Tavsiye Kararı, (8.Oturum, 1989), bu
kapsamda şöyle demektedir39:

Madde 2(f), 5 ve10(c) 11. Kadınların erkeklere göre ikincil konumda olduğu veya
kalıplaşmış rolleri olduğu fikrine dayalı geleneksel tutum ve davranışlar, aile içi şiddet ve
istismar, zorla evlenme, çeyiz ölümleri, asit saldırıları ve kadın sünneti gibi yaygın görülen
şiddet veya zorlama uygulamalarının sürmesinde neden olmaktadır. Bu türden önyargı ve
uygulamalar, kadınların korunmasının veya kontrol edilmesinin bir türü biçiminde cinsiyete
dayalı şiddetin mazur gösterilmesine yol açabilmektedir. Bu türden şiddetin kadınların fiziksel
ve ruhsal bütünlüğü üzerindeki etkisi, onların insan hakları ve temel özgürlüklerden eşit
yararlanılmasından, kullanımından ve bu hak ve özgürlüklerin eşit bilgisinden mahrum
kalmasıdır. Bu açıklama temelde fiili veya tehdide dayalı şiddeti kapsasa da, bu türden
toplumsal cinsiyete dayalı şiddet eylemlerinin temel sonuçları, kadınların ikincil
konumlarının sürmesinde etkili olmakta, siyasete katılım oranlarının ve ayrıca eğitim, beceri
ve iş imkânlarının düşük düzeylerde seyretmesine katkıda bulunmaktadır.

Ayrıca Özel Tavsiye kararı olan 24. Madde’nin (b) kadınların bütünlüğü konusunda şöyle
demektedir40:

39
CEDAW Komitesi Genel Tavsiye Kararları, s.22,
https://www.tbmm.gov.tr/komisyon/kefe/belge/uluslararasi_belgeler/ayrimcilik/CEDAW/tavsiye_kararlari/CED
AW%20Komitesi%20Tavsiye%20Kararlar%C4%B1_(1-29).pdf, Erişim Tarihi: 25.05.2017.
40
CEDAW Komitesi Genel Tavsiye Kararları, s.24,
https://www.tbmm.gov.tr/komisyon/kefe/belge/uluslararasi_belgeler/ayrimcilik/CEDAW/tavsiye_kararlari/CED
AW%20Komitesi%20Tavsiye%20Kararlar%C4%B1_(1-29).pdf, Erişim Tarihi: 25.05.2017, s.24.

Sayfa 12 / 28
Taraf Devletlerin, aile içi şiddet ve istismar, tecavüz, cinsel saldırı ve diğer cinsiyete
dayalı şiddete karşı yasaların tüm kadınlara yeterli korumayı sunmasını ve kadınların
bütünlüğü ve itibarına saygı duymasını sağlanması gerekmektedir. Mağdurlara, uygun
koruyucu hizmetlerin ve destek hizmetlerinin sağlanması gerekmektedir. Adli ve uygulayıcı
personel ile kamu görevlilerinin toplumsal cinsiyete duralı bir şekilde eğitilmeleri,
Sözleşmenin etkin uygulanabilmesi için zaruridir.

İstismarcıların kişilik özelliklerine değindikten sonra, toplumda ve özel hayatlarında iki


farklı kişilik çizebileceklerinin de altını çizmek gereklidir. Tam da bu sebeple, bu tür
istismarcı erkekler bazen, dışarıdan son derece saygın ve örnek bir aile reisi profili çizerken,
ev içinde şiddet uygulayabilmektedir. İstismarcı bireylerin kişilik özellikleri, kalıp yargı
içermesi pahasına, aşağıdaki şekilde tezahür edebilir:
 İnsanlara hoşgörü seviyeleri düşüktür
 Dengesizlerdir
 En ufak olay olumsuz tepki vermelerini tetikler
 Kendilerine aşırı güvensiz, aşırı sahiplenici ve kıskançtırlar
 Başkalarını kontrol etmeye veya haklarını kısıtlamaya ihtiyaç duyarlar
 Kurallarına uymaya istekli olan itaatkâr insanlara ihtiyaç duyarlar
 Çoğu zaman, farklı ortaklarla çok yüzeysel ilişkilere sahiptirler
 Birine bağlanmazlar
 Gerçekçi olmayan beklentileri mevcuttur
 Çok fazla talepkardırlar
 Emir verirler, sormazlar
 Başkalarını kandırma konusunda yeteneklidirler
 Kendilerini de sık sık kandırırlar
 Kendi sorunları için başkalarını suçlarlar ya da dünyaya, yaşama, kadere ya da belirli
bir duruma suçu yüklerler
 Neden oldukları zararları asla kabul etmezler
 Düşüncesizlerdir ve asla başkalarına karşı empati göstermezler
 Genellikle, ikili bir kişilikleri vardır: aynı anda büyüleyici ve zalim olabilirler
 İstismar eden kişi mağduru kendi duygularından sorumlu hissettirir
 Kurbanı tehdit eder
 Mağdura hakaret eder, aşağılar, sözlü veya fiziksel olarak saldırıda bulunur
 İstismarını haklı göstermek için kurbanını suçlu hissettirir
 Tüm konuşmaların merkezinde olmak ister ve kendisine yönelen dikkatin
bölünmemesini ister
 Özür dilemeyi reddeder, çünkü her zaman haklıdır
 Mağduru ya da mağdurun yaptıklarını yargılar veya eleştirir
 Kurbanını duygusal olarak manipüle etmek için ceza ve ödül yöntemini kullanır
 Kurbanın gizliliğini istila eder
 Mağduru hafife alır
 Mağdurun ihtiyaçlarını ve duygularını önemsemez veya onları görmezden gelir.41

41
Emotional Abuse, Profile of the Abuser, http://english.abusoemocional.com/abuser.html, Erişim Tarihi:
25.05.2017.

Sayfa 13 / 28
Uygun başa çıkma becerilerinin eksikliği, bağımsız davranışlar ile kendini gösteren
istismarcıda tedavi edilmemiş zihinsel sağlık sorunları ile sosyo-ekonomik baskılar sonucu
ortaya çıkan davranışların olabileceği ifade edilmektedir. Bu bağlamda 2013 yılında
Psychology Today’de yayınlanan “Örtünün Arkası: İstismar Eden Erkeklerin Zihinlerinin İçi”
başlıklı John G. Taylor makalesinde, istismar eden erkekler, oldukça zeki, akıllı ve aşırı
derecede cazibeli olarak ifade edilmektedir. Bu erkeklerin çoğunun kişiliği, sahip oldukları
çekicilik nedeniyle diğer bireyleri kendilerine çeken bir yapıdadır. Bu özellik de bu tür
istismarcının, kurbanını aldatma ve manipüle etme için kullandığı sanattır.42 Bu yapıdaki
istismarcılar baştan çıkarmak amacıyla başkalarıyla ilişki kurar ve genellikle parlak kişiler
olarak karşımıza çıkarlar. Bu bireyler için karşılarındaki insan bir kişi değildir, görülmez
ve duyulmazlar, sadece ‘yararlıdırlar’ çünkü istismarcının mantığında karşısındakine saygı
diye bir kavram bulunmaz. 43

İstismarcıların karakter özelliklerine derinlemesine bakıldığında, karşımıza temel birkaç


ortak unsur çıkmaktadır:

 Aile geçmişi: Eğer birey, istismarın sıklıkla yaşandığı bir ailede büyüdüyse, kendisinin
de yetişkin hayatında bir istismarcı olma olasılığı daha yüksektir. Aile hayatı tamamen
şiddet içerisinde geçmiştir, dolayısıyla o birey için şiddet ve istismar hayatın olağan
akışıdır.

 Kıskançlık: Eşiniz, arkadaşlarınız ve ailenizle harcadığınız zamanı kıskanıyor mu?


Sizi sürekli başkalarıyla flört etmekle suçluyor mu? Kıskançlık seviyesi ilerledikçe,
eşiniz gündüzleri sık sık aramaya başlayabilir veya beklenmedik bir anda eve gelebilir.
Bazı durumlarda sizden işinizi bırakmanızı isteyebilir veya sizi buna zorlayabilir.
İstismarcı kişilik, kıskançlığın aşk ve ilginin bir göstergesi olduğunu söyleyebilir
ancak bunun aslında aşkla bir ilgisi yoktur. Kıskançlık, tahakkümün, kişinin kendisine
güveninin olmamasının ve karşı tarafa duyulan güven eksikliğinin bir işaretidir. Zaten
Hirigoyen, “Manevi Şiddet” kitabında “kıskançlığın bir doymamışlık duygusu,
başkalarının mutluluğu ve avantajlı karşısında nefrete dayalı öfke hissi” olduğunu,
sahiplenmenin ise “kıskançlığın mantıksal devamı olduğunu ve istismarcının sapkın
çekirdeğinin gücünün, kıskançlık ve sahiplenme hedefinde yattığını” ifade
etmektedir.44

 Denetleyici/Kontrol Edici Tutum: Karşısındaki bireyin kendisini dinlememesi


durumunda öfkelenmek veya eşi, alışverişten, işyerinden veya bir randevudan
dönerken geciktiğinde onu sürekli sorguya çekmek, eve giren parayı kontrol altında
tutmak, evle ilgili tüm kararları almak ve eşinin ne giyip ne giyemeyeceğine karar
42
Domesticshelters.org, Profile of an Abuser, https://www.domesticshelters.org/domestic-violence-articles-
information/faq/profile-of-an-abuser#.WMJXjW_yiUk, Erişim Tarihi: 25.05.2017.
43
Marie-France Hirigoyen (2000), Manevi Taciz – Gündelik Hayatta Sapkın Şiddet, İletişim Yayınları, İstanbul,
s.157.
44
Marie-France Hirigoyen (2000), Manevi Taciz – Gündelik Hayatta Sapkın Şiddet, İletişim Yayınları, İstanbul,
s.159-161.

Sayfa 14 / 28
vermek, eşini eve hapsetmeye veya evdeki hususi bir odaya kapatmaya çalışmak gibi
davranışlarını haklı göstermek için istismarcı, bu tutumlarının kaynağının eşinin
güvenliği için duyduğu endişe olduğunu söyleyecektir. Bu tutum istismarcının,
partnerinin ihtiyaçlarını yerine getirmekten ziyade, onu hâkimiyet altına alma
ihtiyacına hizmet etmektedir.

 İlişkiye Hızlı Başlama: Birey partnerine ilk görüşte âşık olduğunu ifade ediyor, hazır
olmadan önce bir ilişkiye başlamak konusunda partnerine baskı yapıyor, partneri
kendisini gerçekten tanımak için ondan zaman istediğinde ona kendisini suçlu
hissettiriyorsa bazı uyarı sinyalleri gelmeye başlamış demektir. Birçok istismar
mağduru birey, ilişki yaşadıkları veya tanıdıkları kişilere bağlanmadan önce altı aydan
daha az bir süredir bu kişileri tanıyor olduklarını söylemişelerdir.

 Yalnız Bırakma: Sürekli olarak partnerinin arkadaşlarını ve ailesini eleştiriyor,


arkadaşları ve ailesiyle çok fazla vakit geçirdiği ve kendisini ihmal ettiği veya
görmezden geldiğiyle ilgili şikâyetlerde bulunuyorsa, arkadaşları ve ailesini ziyaret
etmek bazen çok fazla sorun yaratıyorsa, kadın, kaçınılmaz olarak dışarı çıkmak
yerine evde kalmayı tercih ediyorsa, bu davranışlar istismarcının kadını çevresinden
soyutlama, izole etme davranışları olarak karşımıza çıkmaktadır. Bir istismarcı,
kurbanını arkadaşlarından, ailelerinden veya yardım edebilecek herhangi birinden
ayırmaya çalışacaktır. İstismar eden kişi, mağdurun, ne kadar çok kişiyle teması
olursa, kendisine karşı koyma ihtimalinin de artacağını bilmektedir.

 Sorunları İçin Başkalarını Suçlama: Kendi hataları yüzünden partnerini suçluyorsa,


hayatın kendisine haksızlık yaptığını ve herkesin ona karşı olduğunu kadına sürekli
söylüyorsa dikkatli olmak gerekir. Zira istismarcı bireyler, yaptıkları kötü muamele
için kendilerini sorumlu tutmazlar ve eylemlerinden dolayı nadiren sorumluluk alırlar.
Kurbanını, bunun onun hatası olduğuna inandırmak için manipüle eder ve sonunda
kurbanı, bunun gerçek olduğuna inanır.

 Aşırı duyarlılık: Günlük işleri yapmak, fazla mesai yapmak veya hafif tersliklerle
karşılaşmak gibi günlük olaylar, istismar eden kişi tarafından kendisine hakaret veya
kişisel saldırı olarak görülür. Bu kişiler genellikle fevridirler ve başkalarına yönelik
sert ve ani çıkışları vardır. İstismar eden kişilerin genellikle benlik saygısı düşüktür ve
özgüvenleri o kadar kırılgandır ki yapıcı eleştiriyi bile bir tehdit olarak algılayabilirler.

 Hayvanlara veya Çocuklara Karşı Acımasızlık: İstismarcı kişinin, hayvanları


cezalandırırken onların acılarına karşı genellikle duyarsız olduğu görülür.
Çocuklardan, yeteneklerinin çok ötesinde bir şeyler yapmalarını bekleyebilir ve evdeki
yetişkinlerle masada yemek yemelerine veya aynı odada bulunmalarına izin
vermeyebilir. Genellikle çocukları, çocuk ağlayana kadar öfkelendirmeye
meyillidirler. Başkalarının duygularına saygılı olmadıklarından, çocuklara veya
hayvanlara karşı duyarsızlık da istismarcılar arasında yaygındır. Birlikte oldukları
kadına fiziksel şiddet uygulayan erkeklerin %60'ı çocuklarına da fiziksel şiddet
uygularlar.

Sayfa 15 / 28
 Cinsel İlişkide ‘Oyun Amaçlı’ Güç Kullanımı: İstismarcı, eşi hasta olduğu, yorgun
olduğu zaman ya da sadece havasında değilken dahi cinsel ilişkiye girmeyi talep
edebilir. Mağdurların bazen onurlarını kıran, tiksindiren ve kendilerini çaresiz
hissettiren fantezileri gerçekleştirmeleri beklenir. Dayak ile manipüle etme veya öfke,
itaati sağlamak için kullanılır. İstismarcılar, partnerlerinin üzerinde güç sahibi
olmaktan zevk alırlar ve cinsel ilişki kontrolün ellerinde olduğu hissini onlara veren
bir davranıştır. Çoğu istismarcı tecavüz fikri karşısında heyecan duyar. Tecavüz, tıpkı
istismar gibi, bir başkası üzerinde güç kurma, tahakküm ile ilgilidir.

 Sözlü İstismar: İstismar eden kişi, eşinin özgüvenini yıkmak için, onu incitmek, ona
acımasız ve yaralayıcı şeyler söylemek, onunla alay etmek, onu insanlar arasında
utandırmak, başarılarını veya gurur duyduğu şeyleri önemsiz gibi göstermek gibi
davranışlarda bulunabilmektedir. Bazen, partnerlerini uyandırıp, uyumasına izin
vermez ve partnerin bu davranışa katlanmak zorunda kalmasını sağlarlar.

Elbette ki sözlü istismar yalnızca kişiler arasında değil, erkekler tarafından tüm
kadınlara yönelik olarak da insanlık tarihi boyunca uygulanmıştır. Buna en güzel
örneklerden biri, XV-XVII. yüzyıl arasında, kadına yönelik şiddet dilinin
yaygınlaşmasıdır. Bu tür söylemlere birazdan vereceğimiz bir örnekte, Kiener’ın 8
gruba ayırdığı şiddet içerikli söz edimlerinden 3. gruptaki kötü niyetli söz-edimlerinin
(suçlamalar ve ihanetler), 4. gruptaki teşhir edici söz-edimlerin (küçük düşürücüler,
suçlayıcılar-itham ediciler ve tahrik ediciler) ve 5. gruptaki taciz edici (saygısız
konuşmalar) söz-edimlerin izleri özellikleri görülmektedir. Bahsi geçen yüzyıllarda,
Paulus adında bir papaz bir söyleminde kadınlara şöyle seslenir45:

“Siz kadınlar, insanlardan sonra sıralandığınız gibi, kocalarınızdan da sonra


sıralanın; çünkü erkek kadının efendisidir, tıpkı İsa’nın kilisenin efendisi olduğu gibi;
o kiliseyi kurtardı, çünkü kilise onun canıdır.”

 Katı Cinsiyet Rolleri: Birçok erkek istismarcı, kadınları erkeklerden daha aşağı görür.
Bir kadının bir ilişki içinde olmadıkça tam bir birey olarak işlev göremeyeceğini
düşünürler. Erkek egemenliğine ve ailedeki kalıplaşmış eril cinsiyet rolüne inanırlar.
Kadınların kendilerine ait köleler olduklarını ve kadınların onlara verdikleri tüm
talimatlara uymaları gerektiğine inanırlar. Kadınları bu rolde gördükleri için, bunun
kadınlara istismarda bulunma ve üzerlerinde tahakküm kurma hakkını kendilerine
verdiğine inanırlar.46

İstismarcı erkeğin özellikleri kısaca; kontrol edici veya denetleyici davranışlara sahip
olma, hak iddiası, bencillik ve ben merkezcilik, üstünlük duygusu, sahiplenici olmak, aşk ve
istismarı birbirine karıştırmak, manipülasyondan hoşlanmak, birbiriyle çelişen açıklamalar ve
davranışlarda bulunmak, sorumluluğun dışarıdakilere yüklenmesi, yâdsıma-minimizasyon
45
İmran Karabağ (2010), Dil ve Şiddet – Geçmişten Günümüze bir Kavram İncelemesi, İkaros Yayınları,
İstanbul, s.69-70.
46
Safe Harbors of the Finger Lakes, Inc, Characteristics of an Abuser, http://safeharborsfl.org/domestic-
violence/characteristics-of-an-abuser, Erişim Tarihi: 25.05.2017.

Sayfa 16 / 28
(önemsizleştirme) ve kurbanı suçlama şeklinde sıralanabilir. Bu davranışlara aşağıda kısaca
değinecek olursak47:

 İstismarcının partneri üzerindeki denetimi eleştirmek, sözel istismar, finansal anlamda


denetim sağlamak, yalnız bırakma, acımasızlık gibi biçimlerde meydana gelebilir.
Hatta bu kontrol etme arzusu zaman içerisinde daha da derinleşebilir ve kadın
bağımsızlığını talep ettiği takdirde, tırmanışa geçebilir.
 İstismarcının davranışsal bozukluklarından biri olan hak iddia etme olgusu,
sorumluluğu olmaksızın kendisine özel bazı haklara sahip olduğuna inanmak, aile
yaşantısının istismarcının ihtiyaçları üzerine kurulması örneğindeki gibi makul
olmayan beklentilere gerekçeler bulmak ve ihtiyaçları karşılanmadığında kendisini
mağdur olarak görmek ve kendini koruma bahanesi altında şiddeti haklı gösterme
şeklinde somutlaşabilir.
 Herkesin dikkatlerinin merkezinde olma beklentisi, ihtiyaçlarının öngörülmesi
gerekliliği, başkalarını desteklememe veya onları dinlememe gibi davranışlar,
istismarcının bencilliği ve ben merkezciliği olgusuna örnek teşkil etmektedir.
 İstismarcı, kadını akılsız, değersiz, cinsel obje veya ev işleri gören biri addetmek
suretiyle kadına karşı kendisini üstün görür. Diğer yandan kadını ve çocuklarını da
kendi mülkü addeder.
 İstismarcıların çoğu aşk ve istismar kavramlarını karıştırır ve şiddeti, büyük aşkının
dışa vurumu olarak niteler.
 Ayrıca manipülasyon konusunda deneyimli olan istismarcı, karşı tarafın aklını
karıştırma, çarpıtma ve yalan söyleme alışkanlıklarına da sahiptir ve kendisini iyi olan,
kadını ise aklını kaçırmış veya istismarcı olan taraf olarak yansıtabilir.
 Birbiriyle çelişen açıklamalar ve tutumlar da istismarcının karakteristik özelliklerinden
olabilir. Bir şeyi savunurken, eyleme geçtiğinde tam tersini yapabilir. Örneğin toplum
içinde kadınları istismar eden erkekleri eleştirmek gibi.
 Eylemleri ve bu eylemlerinin yarattığı sonuçlar konusunda sorumluluğu başkalarına
atmak, bilhassa da kadına yöneltmek veya işyerindeki strese bağlamak gibi.

Bunun yanında şu özellikler de karşımıza çıkmaktadır48:

 İstismarcı kişilik istismar davranışını kabul etmez, söz konusu istismarın bireylerin
kendi hataları sonucu meydana geldiğini iddia eder. Örneğin fiziksel bir istismar
akabinde, kadının aslında düştüğünü, bir yere çarptığını iddia eder. Davranışının ve
sonuçlarının ciddiyetini idrak etmez. Kadının istismar sonucunda bedeninde oluşan
yaraların yalnızca birer sıyrık olduğunu iddia eder. Örneğin “beni buna iten oydu”,
“yeni bir kız arkadaşım olduğu için böyle şeyler uyduruyor” türünde açıklamalarla
tüm suçu kurbanın üzerine atar. Ne yazık ki bu tür istismarcının istismarı yalnızca
süren ilişkisi çerçevesinde kalmayabilir ve bu hasta kişilik, ilişki bittikten sonra dahi
kurbanını taciz etmeye devam edebilir.

47
Centre for Children and Families in the Justice System, Characteristics of Abusive Men,
http://www.lfcc.on.ca/HCT_SWASM_4.html, Erişim Tarihi: 25.05.2017.
48
WebMD.com web sitesi, Domestic Abuse: Recognizing the Potential Abuser,
http://www.webmd.com/women/features/domestic-abuse-recognizing-potential-abuser#1, Erişim Tarihi:
25.05.2017.

Sayfa 17 / 28
 Diğer yandan istismarcının bir ilişkiye başlamak için olması gerekenden daha hızlı
hareket etmesi, partnerine hızlı biçimde bağlanması, çok hızlı biçimde partnerine
evlenme teklif etmesi veya beraber yaşamayı teklif etmesi, ilişkinin ilk evrelerinde
duygusal olarak oldukça bağımlı görünmesi, bazı olgularda ise intihar tehditleri
savurmak gibi tutum ve davranışlarda bulunması da gözlemlenmektedir.
 Partnerinin aile bireylerinden onu uzaklaştırma çabalarına yukarıda değinmiş
olmamıza rağmen, istismarcının bazen daha da ileri giderek, partnerinin ailesi,
yakınları veya arkadaşlarıyla birtakım sorunlar ortaya çıkartıp, bu kişilerin hem
istismarcı hem de partnerinden uzaklaşmalarını sağlamak yöntemine de başvurabilir.
 Telefonuna, bilgisayarına veya ulaşım araçlarına erişimini engellemek suretiyle kişinin
üzerinde baskı oluşturmak da istismarcının kullandığı bir yöntemdir. Bazı vakalarda
hane içinde eşler arasında ortak kullanımda olan bilgisayar, tablet, cep telefonu gibi
gereçlere yalnızca istismarcının bildiği şifreler atanması suretiyle bu gereçlere
kurbanın erişimi engellenmektedir. Kurbanın bu gereçler üzerinde hak talep etmesi
durumunda, kurbanın kıskançlık yaptığı, kendisine güvenmediği gibi suçlamalarla
kurban adeta kendisinden şüphe duyar bir hale getirilmektedir.
 İstismarcı kendisini, bazı durumlarda kurbanının nereye gidip gidemeyeceğini
belirleyen kontrol merci durumuna koyup, kişinin aracındaki kilometre göstergesini
sürekli kontrol etme davranışında bulunabilir.
 İstismarcıların sıklıkla kullandığı bir diğer izolasyon yöntemi, sürekli taşınmaktır.
 İstismarcı için, kurbanın çevresinde bulunan ailesi, arkadaşları, iş arkadaşları birer
tehdit niteliğindedir ve bu kişilerle kurbanın görüşmesini engelleme, iş arkadaşlarıyla
ilişki yaşadığı suçlamasında bulunma, şiddet için kıskançlığı gerekçe gösterme gibi
yollara başvurabilir.
 Bazı durumlarda kurbanın tuvalet ihtiyacını yalnız gidermesine izin vermeme, duş
alırken kapının açık bırakılmasını talep etme, kapının içeriden kilitlenmesi durumunda
öfke, ardından duygusal yıkım tablosu sergileme gibi davranışlar görülebilir. Ayrıca
tuhaf saatlerde partneri aramak, habersizce partnerin işyerine gitmek veya bulunduğu
başka yerlerde karşısına çıkmak, gitmesi talep edildiğinde olay çıkartmak veya
partnerini toplum içinde utandırıcı davranışlarda bulunmak gibi örnekler de
çoğaltılabilir.
 Sözle istismar herhangi bir fiziksel şiddet durumundan çok daha önce başlar ve
kurbanın kendine olan güvenini yok etme amacıyla sistematik biçimde sürdürülür.
Toplum içinde küçük düşürme, kurbana ‘aptal’ sıfatını kullanma, toplum içinde dış
görüntüsü konusunda olumsuz yorumda bulunma, küfretme, aşağılama, alay etme,
bağırma, suçlama, hakaret edici hareketlerde bulunma gibi davranışların tümü,
istismarcıda, altta yatan fiziksel istismarın erken uyarı sinyalleridir. Tartışmalar
sırasında istismarcı, partnerini yıldırmak veya kendisini suçlu görmesini sağlamak için
sözle istismarda bulunabilir. Sözlerini çarpıtıp, suçu partneri üzerine atabilir.
 İstismarcıların bir diğer özelliği, karşı taraftan istediklerini alamadıklarında, o kişiye
yönelik şefkat, sevgi, aşk, bağlılık gibi duyguları ondan esirgemek suretiyle partneri
cezalandırmak davranışıdır. Cezalandırmak suretiyle istediğini elde etmek,
istismarcının sıklıkla kullanabildiği bir davranış modelidir. Bu sapkın kişi, kadının

Sayfa 18 / 28
duyduğu acı ve kuşkulardan, ona kulluk ettirip onu aşağılamaktan, hayati ve aşırı bir
zevk alır.49
 İstismarcılarda sıklıkla karşılaşılan bir diğer husus uyuşturucu veya alkol
bağımlılığıdır. Bu tür bağımlılıklar doğrudan ev içi şiddet vakalarının nedenini teşkil
etmese de paralellik arz ettiği ifade edilebilir. İstismarcının eylemlerini haklı
göstermek için alkol veya uyuşturucu kullanımını işaret etmesi, eylem anında ne
yaptığını hatırlamadığı, sarhoş olduğu, uyuşturucunun etkisinde olduğu gibi
gerekçelerle suçu maddenin kendisine yüklemesi söz konusu olabilmektedir.
 Geçmişinde ev içi şiddet olan bireylerin, genelde de şiddete meyilli oldukları,
dolayısıyla bireyin geçmişinde, saldırı, kavga veya istismar olmasının problemleri
çözmek için bu kişilerin şiddeti yöntem olarak gördüklerinin bir işareti olduğunun
altını çizmek gerekir.
 İstismarcı kurbana karşı doğrudan iletişimi reddedebilir, kullandığı dili deforme
edebilir, yalan söyleyebilir, kadını alaya alabilir, gülünç duruma düşürmeye çalışabilir
ve aşağılama, çelişkiye düşürme gibi yöntemlere başvurabilir. Kadını gözden
düşürmeye çalışıp, böl yönet taktiğini kullanabilir ve böylece kadın üzerinde gücünü
kabul ettirir. Bütün bu süreçlerden sonra ise, mağdur kadına karşı nefretini dışa vurur,
onun üzerinde psikolojik şiddetini uygulamaya başlar ve kurbanını köşeye sıkıştırır.50

5.2. İstismarcının Tıbbi Tanısı

İstismarcı bireyin tıbbi bir rahatsızlığı olması durumunda ise, bu tür rahatsızlıklar
genellikle aşağıdaki şekilde kategorize edilmiştir:

1. Anti sosyal Kişilik Bozukluğu: Hilekârlık, defalarca yalan söylemek, takma adlar
kullanmak veya başkalarını kişisel kâr veya zevk için dolandırmak.

2. Borderline Kişilik Bozukluğu: Aşırı idealleştirme ve değersizleştirme arasında dönüşümlü


olarak kararsız ve yoğun kişilerarası ilişkiler modelidir.

3. Narsisistik Kişilik Bozukluğu: Kişinin kendini yüksek görmeye ilişkin büyüklenmeci bir
algısı mevcuttur.

İstismarcıların/şiddete meyilli kimselerin çizdiği profile/kişilik özelliklerine


baktığımızda, bu teşhisin bu popülasyon içerisinde nasıl da yer bulduğunu açıkça görebiliriz.
Bu klinik tanılara dikkat etmek önemlidir, çünkü birçok şiddete meyilli birey bu tanıyı,
eylemleri için bir gerekçe olarak kullanmaya çalışacaktır. Bu popülasyonun tedavisinde çoğu
hasta, eşin polisi araması veya bir mahkeme emrinin çıkması sağlanana kadar veya eşi onu
kendisini bırakmakla tehdit edene kadar tedaviye gitmeyecektir. Burada dikkati çeken unsur,
mağdurlar, istismarcılarını terk etmeye karar verdiklerinde öldürülmeleri noktasında daha
yüksek risk altında olduklarından, bazı kadınlar istismarcıyı terk edememektedir.51
49
Marie-France Hirigoyen (2000), Manevi Taciz – Gündelik Hayatta Sapkın Şiddet, İletişim Yayınları, İstanbul,
s.155.
50
Marie-France Hirigoyen (2000), Manevi Taciz – Gündelik Hayatta Sapkın Şiddet, İletişim Yayınları, İstanbul,
s.119-149.
51
Psychology Today web sitesi, John G. Taylor, Behind the Veil: Inside the Mind of Men ‘That Abuse’,
https://www.psychologytoday.com/blog/the-reality-corner/201302/behind-the-veil-inside-the-mind-men-abuse,
Erişim Tarihi: 25.05.2017.

Sayfa 19 / 28
Örneğin Narsisist sapkınlığın tanımında dahi, duygusal istismar sürecinin nasıl işlediği
apaçık görülmektedir. ‘Narsist sapkın bireyler, kendi görkemli benliklerinin etkisi altında,
başkasının savunmasını yok etmek amacıyla özellikle ötekinin narsist bütünlüğüne saldırarak
onunla bağ kurmaya çalışır. Karşısındakinin kendine duyduğu sevgiyi, güveni, saygıyı ve
inancı hedef alır. Aynı zamanda, kurbanla arasındaki bağımlılık ilişkisinin yeri doldurulamaz
olduğuna ve bu bağımlılığı isteyenin kurban olduğuna inandırmaya çalışır.’52

Psikiyatrik bir hastalığı olan kişilerin şiddet gösterme riskinin sağlıklı bireylere göre
yaklaşık beş kat daha fazla olduğu ve şizofreni, majör depresif bozukluk, bipolar affektif
bozukluk – manik epizod- hastalığı olan bireylerde prevalansın benzer olduğu ancak alkolizm
ve madde kötüye kullanımı olan kişilerde ve anti sosyal kişilik bozuklukları olanlarda
prevalansın yükseldiği araştırma bulguları arasındadır.53

Bu noktadan sonra oluşan tablo da zaten psikiyatrik rahatsızlığı olan istismarcı ile
yaşamak zorunda bırakılmış yüzlerce insanın sonunda kendi ruh sağlıklarını, beden
bütünlüklerini, yaşam haklarını kaybetmeleridir. Bu tablonun ağırlaştırıcı diğer unsuru da, bu
tür ilişkilerin bulunduğu hane içerisinde yaşamaya mecbur bırakılan çocuklar ve bu çocuklara
ebeveynlerin herhangi biri tarafından uygulanan çeşitli formlardaki şiddettir.

5.3. İstismara Uğrayan Kadının Profili

İstismara uğrayan spesifik bir insan türü elbette ki mevcut değildir, yani her birey
istismara uğrayabilir ancak istismarcı bir ilişki içerisindeki bireyler arasında istismar
mağdurlarının ortak olarak sahip oldukları veya gösterdikleri bazı özellikler mevcuttur.

 Düşük benlik saygısı


 Duygusal ve ekonomik bağımlılık
 İstismarcının ‘büyüyeceğine’ ilişkin umut ve inanç
 Depresyon
 Stres bozuklukları ve/veya psikosomatik şikâyetler
 Şiddet ve istismar konusunda suçu ve sorumluluğu kabul etmek
 Sosyal olarak izole olmak, örneğin sosyal etkileşimden kaçınmak, hiçbir zaman yalnız
görünmemek
 Dayak konusunda toplumdaki mitlere inanmak
 Klişe cinsiyet rollerine inanmak
 Zayıf benlik algısı sahibi olmak
 İntiharı düşünmek veya intihar girişiminde bulunmak veya kendine zarar vermek
 Sinirli veya endişeli görünmek
 İstismarcısını her türlü eleştiriye karşı savunmak
 İlişkiyi tekrar tekrar bitirmek veya ilişkiyi bitirmeyi düşünmüş olmak

52
Marie-France Hirigoyen (2000), Manevi Taciz – Gündelik Hayatta Sapkın Şiddet, İletişim Yayınları, İstanbul,
s.153.
53
Elif Güneri (2016), Akıl Hastalıkları ve Şiddet: Şiddetim İnsanlığımdan, Deliliğimden Değil!, İstanbul Gelişim
Üniversitesi Yayınları, İstanbul, s.26.

Sayfa 20 / 28
Yukarıdaki liste ayrıntılı bir liste değildir ve her zaman bir istismar ilişkisini
göstermeyebilir, ancak pek çok istismar mağduru bu davranışların veya tutumların çoğuna
sahiptir.

Araştırmalar ev içi şiddet mağdurlarının, mağdur olmayanlara oranla, alkol ve madde


kullanımına daha meyilli olduğunu (bunlar daha ziyade reçeteli ilaçlar şeklindedir)
göstermektedir. Ev içi şiddet gören kadınların, görmeyenlerle karşılaştırıldığında, Stark &
Flitcraft (1996) çalışmasına göre, alkol bağımlısı olma oranı 15 kat daha fazladır ve madde
bağımlılığı olma oranı 9 kat daha fazladır. Mağdurların bir diğer özelliği, travmatik bağlanma
olarak adlandırılan ve mağdurun istismarcı ile çok güçlü bir bağ kurmasıdır. Böyle vakalarda,
birçok kurban, istismarcılarını gerçekten çok sevdiklerini düşünürler. Burada söz konusu olan
ise kurulan travmatik bağın aşk veya sevgi ile karıştırılmasıdır.54

6. Kadına Yönelik Şiddetin/Duygusal Şiddetin Sonuçları Nelerdir?

Şiddet, bireyi fiziksel, duygusal ve sosyal yönden ciddi şekilde etkilemektedir. Şiddete
maruz kalan kadınlarda fiziksel yaralanmalar, bilinç kaybı, ilaç ve alkol kullanımı, depresyon,
kâbus görme, güvensizlik, uykusuzluk, intihar girişimleri, sosyal izolasyon, komplike baş
ağrıları gibi bozuklukların yüksek oranda görüldüğü ve bu bireylerin benlik saygısının daha
düşük olduğu bildirilmektedir.55

Aile içi şiddet, kadın ve çocukları fiziksel ve ruhsal açıdan olumsuz etkiler. Sıklıkla
fiziksel, duygusal, ekonomik ve sözel şekilleri olan aile içi şiddetten, yalnızca kadınlar değil
aynı zamanda çocuklar, aileler ve bir bütün olarak toplum etkilenmektedir. Sorun toplum ruh
sağlığı ve çocuk gelişimi açısından değerlendirildiğinde, böyle bir ortamda yetişmenin,
kişiliğin normal yapısında bozulma, psikopatolojiye yatkınlık ve özkıyım girişimi riskinde
artma gibi ruh sağlığı üzerine olumsuz etkileri olduğu açıktır.

Duygusal sonuçların, özgüvende giderek azalma, kaygı ve depresyon ile madde kötüye
kullanımı, diğer kendini yaralama davranışları ve özkıyım girişimleri aralığında değiştiği
bilinmektedir. Şiddetin daha fazla ve daha az görüldüğü evlerde yaşayan erişkinlerin
karşılaştırıldığı bir çalışmada, şiddet içeren davranışların şiddetin daha fazla görüldüğü
evlerde yaşayan kızlarda üç ve erkeklerde ise iki kat arttığı bildirilmiştir. Diğer bir çalışmada,
araştırmacılar çocuk istismarı ve toplumda şiddete maruz kalma ile davranış problemleri,
depresyon ve düşük özgüven arasında ilişki olduğunu doğrulamıştır.

Ruh sağlığı uzmanları, aile içi şiddetin hem kurbanları hem de mağdurları ile temas
halindedir. Bazı olgularda aile içi şiddet hâlâ devam etmektedir. Aile içi şiddet kurbanı
kadınların çoğunluğu, ruhsal bir travmadan muzdariptir. Hastaların kendiliğinden aile içi
şiddetten bahsetmeleri pek mümkün olmadığından, ruh sağlığı çalışanları tarafından konunun
rutin olarak sorgulanması çok önemlidir. Tüm olgularda, bu konuda bir risk

54
Hidden Hurt web sitesi, Abuse Victim Characteristics,
http://www.hiddenhurt.co.uk/abuse_victim_characteristics.html, Erişim Tarihi: 25.05.2017.
55
Nuran Güler, Hatice Tel, Fatma Özkan Tuncay, Kadının Aile İçinde Yaşanan Şiddete Bakışı, s.52, C. Ü. Tıp
Fakültesi Dergisi 27 (2): 51 – 56, 2005.

Sayfa 21 / 28
değerlendirmesine ihtiyaç vardır. Aile içi şiddetin mağdurları için yıkıcı, tanıkları için
travmatik sonuçları vardır. Nihayetinde, aile içi şiddet temel insan haklarının ihlalidir, siyasi
irade ve sivil ve yasal eylemler aracılığıyla toplumun tüm kesimlerinde ortadan kaldırılması
gerekmektedir.56

Burks psikolojik şiddetin kadınlar üzerindeki etkilerini kadının kendisine olan


saygısında, kendisine verdiği değerde ve öz yeterlilik değerlerinde azalma, herhangi bir
sorumluluk almada görülen isteksizlik, duygusal ilişkilerde zorluk, diğer bireylerle kurduğu
ilişkilerde sorunlar yaşama, kişilik gelişimi ile ilgili sıkıntılar, kendini yetersiz ve beceriksiz
hissetme gibi özelliklerle özetlemektedir.57

Toplumsal süreç açısından sosyal, ekonomik, kültürel ve psikolojik anlamda şiddete


karşı donanımlı olmayan kadın, şiddeti olağanlaştırarak aile yaşamını sürdürmektedir. Kadın
çoğu zaman fiziksel şiddet dışında kalan duygusal, ekonomik, sosyal çevreden tecrit edilme
vb. şiddet biçimlerini yaşadığının farkına bile varamamaktadır. Şiddet gören kadın duygusal
açıdan katı bir aile ortamında pasif olmaya yöneltilmiştir, sosyal açıdan yalnızdır, şiddetin
bütün ailelerde olduğuna inanmaktadır, saldırganın davranışlarından kendini sorumlu
tutmaktadır, onun bir gün değişeceğine dair inancını hiç kaybetmez, bu nedenle itaatkârdır,
benlik saygısı düşük ve bağımlı kişilik özelliği olan bu kadınlar, oldukça ciddi fizyolojik ve
psikolojik sorunları olmasına karşılık, yaşadıkları şiddeti inkâr etme eğilimindedir.58

Duygusal/sözel şiddetin fiziksel şiddetten daha uzun süreli etkilerinin olacağı belirtilmekte
ve sürekli aşağılanan, aptal, çirkin, değersiz olduğu söylenen kişinin zamanla bunları
içselleştireceği ve kendi kendini de böyle görmeye başlayabileceği vurgulanmaktadır. Ayrıca,
çalışmacılar duygusal şiddetin daha sonraki dönemlerde fiziksel şiddete dönüşme olasılığının
yüksek olduğunu belirtmektedir. Diğer taraftan, bir şiddet türünün başka bir şiddet türüne de
dönüşebileceği ifade edilmekte ve yaşanan şiddet türü ne olursa olsun, kadının fiziksel ve
ruhsal sağlığının bu durumdan olumsuz etkileneceği vurgulanmaktadır.59

Narsisist istismarcının, kurban kadın üzerinde kurduğu nüfuz, kurbanın geri adım
atmasına, kafasının karışmasına, kendisinden kuşku duyar hale gelmesine, dizginlenemez ve
sürekli devam eden stres yaşamasına, istismarcısından korkmasına, yalnızlık hissetmesine
neden olur. Bu kısa ve orta vadeli etkiler haricinde uzun vadeli sonuçlar arasında kadında,
saldırıların farkına varması ile beliren şok duygusu, savunma mekanizmasını tam olarak
kullanamadığı dekompansasyon dönemi, ayrılığa nihayet karar verme dönemi, yaşanılan
korkunç istismardan sonra ayrılmayı başarsa bile kişiliklerinin yeniden kurulduğu gelişim
dönemi gibi sonuçları olacaktır. Bütün bu süreçler ancak, kadının kendi üzerinde oynanan

56
İbiloğlu, A. (2014). Domestic Violence., s.215, Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar-Current Approaches in
Psychiatry, 4 (2), 204-222. DOI: 10.5455/cap.20120413
57
İ. Akkaş, Z. Uyanık, Kadına Yönelik Şiddet, sy: 38-39, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi SBE Dergisi 6
(1) 2016 s.32-42
58
Suna Kaymak Özmen, Aile İçinde Öfke ve Saldırganlığın Yansımaları, sy:34, Ankara Üniversitesi Eğitim
Bilimleri Fakültesi Dergisi, yıl: 2004, cilt: 37, sayı: 2, s.27-39.
59
Meral Kelleci, Zehra Gölbaşı, Nuriye Erbaş, Nilüfer Tuğut, Eş Şiddetinin Kadınların Ruh Sağlığına Etkileri,
s.1591, Türkiye Klinikleri J Med Sci 2009;29(6):1587-93

Sayfa 22 / 28
sapkın süreci saptaması ile başlayabilecektir. Kadın bu saptama döneminden sonra harekete
geçebilecek, ruhsal anlamda direnebilecek, yeterli gücü toplayıp adalete başvurabilecektir.60

SONUÇ

Dünya çapında oransal olarak bakıldığında, yapılan bazı çalışmalarda kadınların en fazla
duygusal/sözel şiddete maruz kaldıkları, bunu ekonomik, fiziksel ve cinsel şiddetin izlediği
belirlenmiştir. Örneğin, DSÖ tarafından 10 ülkede (Bangladeş, Etiyopya, Japonya, Brezilya,
Peru, Namibya, Samoa Ada Grubu, Sırbistan Karadağ, Tayland, Tanzanya) 24 bin kadın ile
görüşülerek gerçekleştirilen araştırmaya göre, eşleri tarafından fiziksel şiddete maruz kalan
kadınların oranı %13-61, cinsel şiddete uğrayan kadınların oranı %6-59, duygusal şiddetle
karşılaşan kadınların oranı ise %20-75 aralığındadır.61

Yani şiddet denildiğinde akla sıklıkla fiziksel şiddet gelmesine karşın, duygusal şiddetin
de artık küresel düzeyde günümüz şartlarında modern kadın olarak adlandırılan kent
kadınlarının da büyük bir sorunu olduğu, kadın sağlığı için duygusal ve fizikselin birbirinden
ayrılamaz bir bütün olduğu, bu noktada duygusal şiddete maruz kalmanın en az fiziksel şiddet
kadar derin yara açtığını ifade etmek gerekir.

Kadının fiziksel, cinsel ya da duygusal şiddete uğraması halinde durumunun


değerlendirilmesinde günümüzde öne çıkan temel konu, bu durumun kadının sağlığı için
öncelikli bir sağlık sorunu olmasıdır. Bu nedenle de değerlendirme ve muayeneler sağlık
kurum ve kuruluşlarında özel olarak hazırlanmış alanlarda ve gerekli dalların uzmanlık
bilgileri ile değerlendirilmek durumundadır. Bu tür hastanın gerekli tedavi, rehabilitasyon ve
adli tıbbi değerlendirilmeleri yapılmak zorundadır. Eldeki hasta muayene rehberlerine göre
muayeneleri gerçekleştirmeyenler için kötü hekimlik uygulaması sorunu ortaya çıkacaktır.62

Kadına yönelik duygusal şiddet, genellikle toplumsal sağlık hizmetleri bütçesinde önem
atfedilen bir kalem olmadığından, iyileşme sürecinde kadınların kendi başlarına bırakıldığı
dikkat çekmektedir.63 Bu sebeple mağdurlara ve istismarcılara yönelik hem grup terapisi hem
de bireysel terapinin önemi büyüktür. Grup terapisinin önemi istismarcının, kendisi gibi
kimselerle davranışları konusunda yüz yüze getirildiği bir ortam sağlamasıdır. Bu ortamlarda
istismarcının diğer erkeklerce davranışlarından sorumlu tutulması önemlidir. Bu tür
toplantılarda genellikle saygı, etkili iletişim becerileri, dürüstlük, şiddet içermeyen tutum ve
duyguların nasıl kontrol edilebileceği gibi konular işlenmektedir. Bireysel terapiler ise,
istismarcının grup terapisine oranla daha fazla zamanı olduğundan, çok daha başarılı bir
60
Marie-France Hirigoyen (2000), Manevi Taciz – Gündelik Hayatta Sapkın Şiddet, İletişim Yayınları, İstanbul,
s.201-218.
61
Meral Kelleci, Zehra Gölbaşı, Nuriye Erbaş, Nilüfer Tuğut, Eş Şiddetinin Kadınların Ruh Sağlığına Etkileri,
s.1591, Türkiye Klinikleri J Med Sci 2009;29(6):1587-93
62
Serpil Salaçin, Akça Toprak Ergönen, Zehra Demiroğlu Uyanıker, Kadına Yönelik Şiddet, s.195, Sermet Koç
ve Muhammet Can (Ed.), 2011, Birinci Basamakta Adli Tıp, 192-201.
63
Hatice Şimşek, Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliğinin Kadın Üreme Sağlığına Etkisi: Türkiye Örneği, DEÜ Tıp
Fakültesi Dergisi, sy: 123, Cilt 25, Sayı 2, (Mayıs) 2011, s.119 – 126.

Sayfa 23 / 28
yöntemdir. Ancak bu yöntemde de istismarcının güçlü biçimde davranışlarıyla yüzleştirilmesi
ve bu davranışlarından dolayı sorumlu tutulması gerekir.64

Toplumun temeli sayılan aile birliğinin en az fiziksel şiddet kadar duygusal şiddetten de
etkilendiği ve duygusal şiddet kaynaklı boşanmaların batı toplumlarında sıklıkla meydana
geldiği, duygusal şiddet- patriyarka ilişkisinin modern toplumlardaki kaçınılmaz sonucunun
boşanmalar olduğu ifade edilmelidir.

Son olarak, istismarcı kişiliğin doğru tedavi ile bu davranışlarından vazgeçebileceğini


söylemek yanlış olmayacaktır.65 Ancak elbette ki Narsisistik Kişilik Bozukluğu gibi bazı
kişilik bozukluklarının bilinen bir tedavisi olmadığından, bu tür kimselerle evlilik bağı ile
bağlanmış olan kadınların veya bu tür kimselerle aynı evi paylaşan bireylerin bu konuda
psikolojik destek almaları, uzun vadede hem kendilerinin hem de bakmakla mükellef
oldukları bireylerin ruh sağlıklarını korumaları bakımından önem arz etmektedir.

Ülkemizde kadına yönelik aile içi şiddetin diğer türleri o kadar yaygındır ki, psikolojik
şiddet hafife alınan veya görmezden gelinen bir şiddet türü olarak kaşımıza çıkmaktadır.
Hâlbuki sapkın şiddet, öylesine kurnazca yerleşir ki bunu saptamak ve bundan korunmak çok
zordur. Bunu tek başına başaranların sayısı çok azdır.66

Bireyin bedensel bütünlüğüne yönelik şiddet eylemleri çeşitli uluslar arası hukuki metinler
aracılığıyla da insan haklarının temel ihlali olarak vurgulandığından ve ülkemizde halen bu tür
vakaların sayısında yeterli düşüş yaşanmadığından, duygusal şiddeti, bir kadının ülkemizde
dile getirmesi adeta bir lüks olarak görülmekte, ülke gerçeklerine uymayan erken bir
farkındalık addedilmekte ve aslında fiziksel şiddetten hiçbir farkı olmayan, hatta bilinçli ve
sistematik şekilde, uzun müddet planlanarak ve en ince ayrıntısına kadar düşünülerek ifa
edildiğinden çok daha fazla kriminal cezayı hak etmesi gerekirken, bu şiddet türünün yok
sayılmasına, öncelik sıralamasında aşağılara atılmasına ve bu bağlamda bireylerin insan
haklarının doğrudan ihlaline dolaylı yoldan izin verilmektedir. Bu kapsamda Türk hukuku
içerisinde, duygusal şiddet konusunun, diğer şiddet türlerinden ayrı bir şekilde yeniden
düzenlenmesi, böylesi ihlallerin azaltılması yönünde katkı sağlayıcı olabilecektir.

Psikoloji/psikiyatri alanında şiddet ve akıl hastalıklarının ilişkisine ilişkin yapılan


çalışmalarda, şiddet olgusundan bahsederken fiziksel şiddete atıfta bulunulduğu dikkati
çekmektedir. Hâlbuki şiddet ile ilişkilendirilen beş temel hastalık olan anksiyete bozukluğu,
şizofreni, bipolar affektif bozukluk, alkol ve madde kullanımı, organik beyin bozuklukları 67
gibi hastalıklar haricinde temel amacı ve var olma aracı karşı tarafa şiddet uygulamak olan
Narsisistik Kişilik Bozukluğu gibi hastalıkların şiddetle ilişkisi üzerine yapılacak spesifik
64
Psychology Today web sitesi, John G. Taylor, Behind the Veil: Inside the Mind of Men ‘That Abuse’,
https://www.psychologytoday.com/blog/the-reality-corner/201302/behind-the-veil-inside-the-mind-men-abuse,
Erişim Tarihi: 25.05.2017.
65
Psychology Today web sitesi, John G. Taylor, Behind the Veil: Inside the Mind of Men ‘That Abuse’,
https://www.psychologytoday.com/blog/the-reality-corner/201302/behind-the-veil-inside-the-mind-men-abuse,
Erişim Tarihi: 25.05.2017.
66
Marie-France Hirigoyen (2000), Manevi Taciz – Gündelik Hayatta Sapkın Şiddet, İletişim Yayınları, İstanbul,
s.219.
67
Elif Güneri (2016), Akıl Hastalıkları ve Şiddet: Şiddetim İnsanlığımdan, Deliliğimden Değil!, İstanbul Gelişim
Üniversitesi Yayınları, İstanbul, s.26.

Sayfa 24 / 28
çalışmaların, hem kadınlara hem de erkeklere uygulanan duygusal şiddetin yasalarda uygun
ve kapsamlı olarak yer alması, bu kurbanların yaşam kalitelerinin düzeltilmesi için iyileştirici
adımların kurumsal düzlemde atılması için zemin hazırlayacaktır.

Son olarak, eski çağlarda kadına yönelik ayrımcı ve şiddet içerikli söylemlerin varlığından
çalışmamızda bahsetmiştik. Bu olgu bize kadına yönelik sözel istismarın yalnızca kişiler
bazında veya modern çağa ait bir istismar biçimi olmadığı, yalnızca belirli bir ruhsal
hastalıktan kaynaklanmadığı, bir ruhsal hastalık ile şiddet arasında mevcut olan ilişkinin
yadsınamaz olması bir yana, bu durumun; kadının üzerinde çağlar boyunca eril tahakkümün
kurulmasını sağlamış davranış biçimlerinin bütünü olan patriarkanın, böyle bir ruh durum
bozukluğu ile birleşmesi durumunda, kurban kadın üzerinde yaratacağı hasarın boyutunun ne
kadar büyük olacağı ve asla yalnızca eşler arasında basit bir iletişim sorunu veya geçimsizlik
olarak addedilemeyeceği net biçimde su yüzüne çıkmaktadır.

Sayfa 25 / 28
KAYNAKÇA

Akın, M. (2013). Aile İçi Şiddet, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, 71 (1), 27-
41.

Akkaş İ., Z. Uyanık, Kadına Yönelik Şiddet, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi SBE
Dergisi 6 (1) 2016 s.32-42.

Can Gürkan Ö. ve Coşar F., Ekonomik Şiddetin Kadın Yaşamındaki Etkileri, Maltepe
Üniversitesi Hemşirelik Bilim ve Sanatı Dergisi, Cilt2, Sayı:3, Aralık 2009, s.124-129.

CEDAW Komitesi Genel Tavsiye Kararları,


https://www.tbmm.gov.tr/komisyon/kefe/belge/uluslararasi_belgeler/ayrimcilik/CEDAW/tavsi
ye_kararlari/CEDAW%20Komitesi%20Tavsiye%20Kararlar%C4%B1_(1-29).pdf, Erişim
Tarihi: 25.05.2017.

Centre for Children and Families in the Justice System, Characteristics of Abusive Men,
http://www.lfcc.on.ca/HCT_SWASM_4.html, Erişim Tarihi: 25.05.2017.

Dişsiz M. ve Hotun Şahin N., Evrensel Bir Kadın Sağlığı Sorunu: Kadına Yönelik Şiddet,
Maltepe Üniversitesi Hemşirelik Bilim ve Sanatı Dergisi--c. 1, 2008.

Domesticshelters.org, Profile of an Abuser, https://www.domesticshelters.org/domestic-


violence-articles-information/faq/profile-of-an-abuser#.WMJXjW_yiUk, Erişim Tarihi:
25.05.2017.

Emotional Abuse, Profile of the Abuser, http://english.abusoemocional.com/abuser.html,


Erişim Tarihi: 25.05.2017.

Gödelek K., Güç İktidar İlişkisi Bağlamında Kadına Yönelik Şiddet, Muğla Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi (İLKE), Güz 2005, Sayı 15, s.98.

Güleç H., Topaloğlu M., Ünsal D., Altıntaş M., Bir Kısır Döngü Olarak Şiddet, Psikiyatride
Güncel Yaklaşımlar-Current Approaches in Psychiatry 2012;4(1):112-137 doi:
10.5455/cap.20120408.

Güler N., Tel H., Özkan Tuncay F., Kadının Aile İçinde Yaşanan Şiddete Bakışı, C. Ü. Tıp
Fakültesi Dergisi 27 (2): 51 – 56, 2005.

Sayfa 26 / 28
Güneri E. (2016), Akıl Hastalıkları ve Şiddet: Şiddetim İnsanlığımdan, Deliliğimden Değil!,
İstanbul Gelişim Üniversitesi Yayınları, İstanbul.

Harcar, T., Çakır, Ö., Sürgevil, O. & Budak, G., “Kadına Yönelik Şiddet ve Türkiye’de
Kadına Yönelik Şiddetin Durumu”, Toplum ve Demokrasi, 2 (4), Eylül-Aralık, 2008, s.51-70.

Hidden Hurt web sitesi, Abuse Victim Characteristics,


http://www.hiddenhurt.co.uk/abuse_victim_characteristics.html, Erişim Tarihi: 25.05.2017.

Hirigoyen M.F. (2000), Manevi Taciz – Gündelik Hayatta Sapkın Şiddet, İletişim Yayınları,
İstanbul.

İbiloğlu, A. (2014). Domestic Violence., Psikiyatride Guncel Yaklaşımlar-Current Approaches


in Psychiatry, 4 (2), 204-222. DOI: 10.5455/cap.20120413

Karabağ İ. (2010), Dil ve Şiddet – Geçmişten Günümüze bir Kavram İncelemesi, İkaros
Yayınları, İstanbul.

Kaymak Özmen S., Aile İçinde Öfke ve Saldırganlığın Yansımaları, Ankara Üniversitesi
Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, yıl: 2004, cilt: 37, sayı: 2, 27-39.

Kelleci M., Gölbaşı Z., Erbaş N., Tuğut N., Eş Şiddetinin Kadınların Ruh Sağlığına Etkileri,
Türkiye Klinikleri J Med Sci 2009;29(6):1587-93.

Kocacık F., Şiddet Olgusu Üzerine, C.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt 2, Sayı 1,
2001.

Krantz G., Garcia – Moreno C., Violence Against Women, J Epidemiol Community Health
2005;59:818–821. doi: 10.1136/jech.2004.022756.

Psychology Today web sitesi, John G. Taylor, Behind the Veil: Inside the Mind of Men ‘That
Abuse’, https://www.psychologytoday.com/blog/the-reality-corner/201302/behind-the-veil-
inside-the-mind-men-abuse, Erişim Tarihi: 25.05.2017.

Safe Harbors of the Finger Lakes, Inc, Characteristics of an Abuser,


http://safeharborsfl.org/domestic-violence/characteristics-of-an-abuser, Erişim Tarihi:
25.05.2017.

Salaçin S., Toprak Ergönen A., Demiroğlu Uyanıker Z., Kadına Yönelik Şiddet, Sermet Koç
ve Muhammet Can (Ed.), 2011, Birinci Basamakta Adli Tıp, 192-201.

Sarıhan Ş. (2014), 4320 Sayılı Yasa’dan 6284 Sayılı Yasa’ya: Biz Bir Adım İlerideyiz,
Şiddetse 1000 Adım !!!, Kadına Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddet, s.143-154, Savaş Yayınevi,
Ankara.

Sayfa 27 / 28
Şimşek H., Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliğinin Kadın Üreme Sağlığına Etkisi: Türkiye Örneği,
DEÜ Tıp Fakültesi Dergisi, s.123, Cilt 25, Sayı 2, (Mayıs) 2011, s.119 – 126.

Tarhan N., Şiddet Davranışının Psikolojik-Kültürel Boyutu, Biyolojik, Sosyolojik, Psikolojik


Açıdan Şiddet (2000), İbrahim Balcıoğlu (Ed.), Yüce Yayıncılık, İstanbul, s.109-119.

Türkiye Cumhuriyeti Resmî Gazete (20 Mart 2012), Ailenin Korunması ve Kadına Karşı
Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2012/03/20120320-
16.htm, Erişim Tarihi: 20.05.2017.

Ülkü H. İnci (2013), Basında Yer Alan Namus Cinayetlerinin Sosyolojik Analizi., Tarih
Kültür ve Sanat Araştırmaları Dergisi (ISSN: 2147-0626), Cilt. 2, No.3.

WebMD.com web sitesi, Domestic Abuse: Recognizing the Potential Abuser,


http://www.webmd.com/women/features/domestic-abuse-recognizing-potential-abuser#1,
Erişim Tarihi: 25.05.2017.

Sayfa 28 / 28

Vous aimerez peut-être aussi

  • HH
    HH
    Document1 page
    HH
    erti_18
    Pas encore d'évaluation
  • E
    E
    Document3 pages
    E
    erti_18
    Pas encore d'évaluation
  • D
    D
    Document1 page
    D
    erti_18
    Pas encore d'évaluation
  • Dfghhy
    Dfghhy
    Document1 page
    Dfghhy
    erti_18
    Pas encore d'évaluation
  • E
    E
    Document3 pages
    E
    erti_18
    Pas encore d'évaluation
  • Istifa
    Istifa
    Document1 page
    Istifa
    erti_18
    Pas encore d'évaluation
  • Uuyyt
    Uuyyt
    Document1 page
    Uuyyt
    erti_18
    Pas encore d'évaluation
  • C
    C
    Document3 pages
    C
    erti_18
    Pas encore d'évaluation
  • A
    A
    Document19 pages
    A
    erti_18
    Pas encore d'évaluation
  • A
    A
    Document20 pages
    A
    erti_18
    Pas encore d'évaluation
  • B
    B
    Document1 page
    B
    erti_18
    Pas encore d'évaluation
  • A
    A
    Document20 pages
    A
    erti_18
    Pas encore d'évaluation
  • A
    A
    Document19 pages
    A
    erti_18
    Pas encore d'évaluation
  • A
    A
    Document7 pages
    A
    erti_18
    Pas encore d'évaluation
  • A
    A
    Document3 pages
    A
    erti_18
    Pas encore d'évaluation
  • A
    A
    Document5 pages
    A
    erti_18
    Pas encore d'évaluation
  • A
    A
    Document8 pages
    A
    erti_18
    Pas encore d'évaluation
  • A
    A
    Document8 pages
    A
    erti_18
    Pas encore d'évaluation
  • A
    A
    Document5 pages
    A
    erti_18
    Pas encore d'évaluation
  • A
    A
    Document7 pages
    A
    erti_18
    Pas encore d'évaluation
  • A
    A
    Document9 pages
    A
    erti_18
    Pas encore d'évaluation
  • A
    A
    Document4 pages
    A
    erti_18
    Pas encore d'évaluation
  • A
    A
    Document12 pages
    A
    erti_18
    Pas encore d'évaluation
  • A
    A
    Document4 pages
    A
    erti_18
    Pas encore d'évaluation
  • A
    A
    Document7 pages
    A
    erti_18
    Pas encore d'évaluation
  • A
    A
    Document9 pages
    A
    erti_18
    Pas encore d'évaluation
  • A
    A
    Document7 pages
    A
    erti_18
    Pas encore d'évaluation
  • A
    A
    Document6 pages
    A
    erti_18
    Pas encore d'évaluation
  • A
    A
    Document8 pages
    A
    erti_18
    Pas encore d'évaluation
  • A
    A
    Document3 pages
    A
    erti_18
    Pas encore d'évaluation