Vous êtes sur la page 1sur 16
228 | Erol Subasi, MSGSO Sosyal Bilimler Dergisi, 2021; 1 (23): 228-243 Ozgtin Makale Jacques Ranciére: Egitim, Siyasal Olan ve Ozgiirlesimci Esitlik* Jacques Ranciére: Education, The Political and Emancipatory Equality Erol SUBASi' 6z Fransiz filozof Jacques Ranciére (1940-) son elli yilda egitim, tarih, siyaset, estetik, sinema, ede- biyat gibi farkh alanlarda énemli diisiinsel iirtinler vermistir. 1968 Mayis olaylan ve neo-liberal kiiresellesmenin yiikselisi caismalarnin sosyo-politik arka planim: olusturmaktadur, Ranciére kendi dzgiin nitelikteki felsefi-politik projesini ise Althussercilik, Ortodoks Marksizm, tarihin sonu, miizakereci demokrasi, konsensiis demokrasisi tartismalan ve post-yapisalik ile girdigi polemiklerle ile sekillendirmistir. Bu calismanm sorunsalt, Ranciére’in siyasal diisiincesinde ef tim ve siyasal arasinda kurmus oldugu iliskinin niteligidir. Temel argtiman, Ranciére’in diigiince sisteminin igsel mantig1 uyarinca egitim ve siyasetin paradoksal bir sekilde birbiri icinde meveut olarak tasarlanmis oldugudur. Ranciére’in siyasal elestirisi 6zii itibariyle pedagojiktir ve radikal pedagojisi de biiyiik oranda siyaset ve siyasal olana dair kavrayist dizerinde temellenmektedir. Pedagojisi, zekalarmn esitligi aksiyomuna ve siyasal olana dair yaklasum da éznelliklerin esitligi varsayimina dayahdir, Buna gére, hoca-dgrenci, entelektiiel-halk, Parti-proletarya arasindaki hiyerarsilerin esitlik varsayrm1 ile ortadan kaldinilmast dzgiirlesimin yolunu agacaktr. Calisma bu baglantilan gésterebilmek icin Ranciére'in dzellikle egitim ve siyasal olana dair diistincelerini gelistirmis oldugu eserlerinin géziimlenmesine odaklanmistur. Anahtar Kelimeler: Jacques Ranciére, egitim, siyasal olan, siyasal akimlar ve siyasal diisiince tarihi, dzgiirlesimci esitlik. Abstract French philosopher Jacques Ranciére (1940-) has produced crucial intellectual products in diffe rent fields such as education, history, politics, aesthetics, cinema and literature in the last fifty years, The events of May 1968 and the rise of neo-liberal globalization form the socio-political background of his work. Ranciére, on the other hand, has shaped his own philosophical-political project with his polemics with Althusserianism, Orthodox Marxism, the end of history, delibera. tive democracy, consensus democracy and post-structuralism. The problematic of this study is the quality of the relationship that Ranciére has established between education and polities in * Makale bagvr tat 14.03.2001, Maka kal tari 29.03.2008 Dr Ops. Oye, Siyast Bill! ve Karn Yonetm, Recep Tayyip Erdogan Oniversitest, rol subasierdogan edu, htps| orc txgiooaa-o0015710-9988. we Erol Subas, MSGSO SosyalBilimler Dergs, 2021; 1 (29): 200-248 | 229 his political thought. The basic argument is that, in accordance with the intemal logic of Ranciéxe’s system of thought, education and politics are paradoxically designed to be present within each other. Rancire’s political critique is pedagogical in essence; and his radical pe- dagogy is also largely based on politics and his understanding of the political. His pedagogy is based on the axiom of equality of intelligence, and his approach to the political is based on the assumption of equality of subjectivities. The abolition of the hierarchies between the teacher student, the intellectual-the people, the Party and the proletariat with the assumption of equa- lity will pave the way for emancipation. In order to show these connections, the study focused on analyzing Ranciére’s works, in which he developed his thoughts especially on education and the political. Keywords: Jacques Ranciére, egitim, siyasal olan, siyasal akimlar ve siyasal diistince tarihi, 62- giirlesimei esitlik. Giris Fransiz filozof Jacques Ranciére (1940-), 1960'latin sonu ve 1970ler boyunca Marksizm ile ilgili olarak yasanan hayal kinkliginin sonucu ortaya cikan isimlerden biri olarak gériilebilit, Ranciére, Jean Paul Sartre, Claude Levi Strauss, Louis Althusser, Gilles Deleuze ve Michel Foucault gibi énemli Fransiz filozoflan takip eden nesle aittir. 0, prestijli Fransiz tiniversitesi Ecole Norma- le Supérieure'de okumus ve Althusser’den dersler almstir. Once Maoist gosizme ve Althusserci Marksizme meyletmis ve dénemin militan égrenci hareketi icinde yer alms;1968 Mayis’ndan sonra ise Althusserci Marksizm ile ilgili yasadigi hayal kinkhig1 ile yiiziinii, tarihe ve ézneye dén- miistiir (Hewlett, 2010, s. 86). Sonraki siitecte ‘dzgiirlesimin bilimi’ olarak Marksizm’den uzak- lasmis; ancak dénemin ‘yiikselen yildiz’ post yapisalaihga, Foucaultculuga ve Deleuezcitliige karsi da mesafesini korumustur. Bilim ve ideoloji arasindaki kati aynm elestirerek basladigi fel- sefi yolculugunda egitim, siyaset, estetik, edebiyat, sinema, sanat gibi farklt alanlarda yaratic: ve dzgiin nitelikteki diistinsel iirtinler vermistir. Bilhassa, pedagoji, siyaset, toplumsal diizen, siyasal olan, egitim, demokrasi, ideoloji, bilme, bilim, estetik ve toplumsal hiyerarsiler arasin- daki iliskileri mercek altina almis, bunlarin dogasim yeniden tanmlamaya girismistir, {lerleyen dénemde Ranciére’in siyasal diistincesi belitli kuramsal ve siyasal konjonktiirlere miidahaleler seklinde evrilmistir. Fransa‘da Il. Diinya Savas1 sonrasinda tic H, Hegel, Husserl ve Heidegger'in etkisi séz konu- sudur. fcine Jean Paul Sartre’ da dahil edilebilecegi bir cevre fenomenoloji ve biling felsefeleri baglamnda calismaktadir. Bu hakimiyete karst Strauss, dilbilimden de yararlanarak yapisalc: bir antropoloji gelistirmis, Althusser de benzer bir sekilde Marksizmi yapisalcibik, Saussurecti dilbilim ve Lacanct psikanaliz ile iliskiye sokmustur, Béylece ézgiin nitelikte bir Althusserci ekol ortaya crkmistir, Bu ekol, Ranciére de dahil olmak iizere dénemin Marksist gengliginin bir béliimiinti etkisi altima almay: basarmistir. Ranciére, Althusser'in derledigi ve yaymlandiktan sonra cok ses getirmis, kolektif bir calismanmn tiriinti olan Kapital’i Okumak’a (1965) da “1844 El Yazmalan’ndan Kapital’: Elestiri Kavram ve Politik iktisadm Elestirisi” bashikh bir yaza ile katka sunmustur. Ancak 1968 Olaylan, Ranciére’in Althusercilik ile baglanm koparmasinda bir déniim noktas1 teskil etmistir. icine Ranciére’in de dahil oldugu Mao'nun ve onun Kiiltiir Devrimi’nden (19651968) de yogun bir sekilde etkilenmis Fransiz gencliginin bir kismu, Althusserciligin 1968 Mayisi'm éngérememesi, eylemlilige sicak bakmamast ve bu hareketi yénlendirememesi gibi ne- denlerle bir hayal kinkhgi yasayarak ondan uzaklasmaya baslamistir, wo 230 | Erol Subasi, MSGSU Sosyal Bil , 2021; 1 (23): 228-243 En sert ayrthg1 yasayanlardan biri Ranciére olmus, eski hocast ile kopusunu Althusser’in Der: si (i974) (La Lecon dalthusser) ad bir kitapla beyan etmistir, Temel elestiri aksi, Althusserciligin bilim ve ideoloji arasinda yaptéi kat aynm, bilimsel bilgiyi ve hakikati kuramct ve Oncii Parti’ye 6zgiilemesi; égrenci, halk ve proleteri ise yanilgi ve ideoloji diinyasinda yasar sekilde resmetme- sidir. Bu tabloda, égrenci, halk ve isi kendi cikarinin nerede oldugunu bil(e)meyen ve aydinla: tulmast gereken bir gtiruh olarak gérilmektedir. Bu anlayisa karst cikmak igin Ranciére yiiziinit arsivlere dénmiis, 19. yiizyiln Fransiz zanaatcilannin kendi ézgiin diisiincelerini ve ‘kurtulus receteleri’ni yaratabildiklerini géstermek istemistir, Sonrasindaki siirecte zanaatginm, yoksulun ve tireticinin nasil Platon’un Devlet'inden baslayarak diisiinme isinden soyutlandrgy, filozoflann ve sosyologlarin nasil onlar adina diisiindiigiinti, konustugunu ve béylece onlant nesnelestir digini géstermek ister. Dahasi, Platon’dan baslayarak bilen-bilmeyen ya da kafa-kol arasinda yapilan aynmin nasil da toplumsal hiyerarsiler yaratugini gistermek icin pedagojiyi kullanr, Bunun yam sira, arsivlerden ilging bir figtiri, Joseph Jacotot'u cikararak onun radikal pedago- jik projesinden “zekalarin esitligi” ve egitimin amacinin ézgiirlesim oldugu yéntindekd ilkelerini siincellestirir ve dziimse: Sonraki siirecte, Sovyet Sosyalist Cumburiyetler Birligi (SSCB)'nin yikilisi ve neo-liberal ki resellesmenin yiikselisini agiklamak icin tarihin sonu, siyasetin déniisii, post-siyaset ve post demokrasi gibi kavramlardan olusan siyasal gramere karst ¢tkar. Bunun icin, siyaseti ve siyasal olant Platon’a ve Aristo'ya dénerek yeniden formiile etmek ister. John Rawls'un Adalet Teorisi, Jtirgen Habermas'n Miizakereci Demokrasi kavramlanina karst siyasal olani uyusma, uzlasma ya da konsensiis ile degil; catisma, karst cikma ve uyusmazhik ile ilgili oldugunu savlar. Béylece bir anlamda Emesto Laclau ve ézellikle Chantal Mouffe'un “agonistik siyaset” kavrayisina ve yine onlann savunuculugunu yaptgs radikal demokrasi stratejik-politik ufkuna yakinsar. Bu calismanin amaci Ranciére diisiincesinde egitim ve siyaset arasindaki baglanti noktalart ni desifre etmektir, Temel sorunsal, Ranciére diisiincesinde pedagojiile siyaset ve siyasal arasin- daki zgiil iliskidir. Temel argiiman, Ranciére'in pedagojiyi siyasallasturmanin étesine gecerek; es zamanh olarak onu siyasetin i¢ine ve siyaseti de pedagojinin icine yerlestirmis oldugudur, Eger, Ranciéreci bir pedagojik-politik projeden séz edilebilirse bunun Gzii burada sakhidir. Bu proje, felsefi modellemeler ve analojiler yolu ile bilen/bilmeyen, hoca/égrenci, parti/proleter, entelektiiel/halk, arasinda kurulan hiyerarsik ve asimetrik iliskinin sorunsallastinimasin ice- rir, Proje, kategorilerin varsaydigi hiyerarsilerin ve esitsizligin dagitilmast yéniinde bir cagndir, Nitekim, Ranciére’in siyasal diisiincesine gére demokrasinin ve siyasetin (ki Ranciéreci termino- lojide bunlar aynt anlama gelirler) varligs esitlik miicadelesi ile gegerlilik kazanur. Bu minvalde, Ranciére'de pedagoji basitce mesleki-teknik bir sorunsal olarak gériilmez; bizatihi toplumsal va rolusa ickin bir pratiktir. Egitimin amaci da yine yaygin kaninin aksine meslek edindirme ya da toplumsal zincir igindeki konuma dgrencileri dagitmak degildir; egitimin esas amaci varolussal Segiitlesimin (émancipation) saglanmasidir. Buna ek olarak, Ranciére e@itimin hakim formunun toplumsal hiyerarsiler yarattiéini, oysa esas islevinin bunun tam tersi olmasi gerektigini ileri siirer. Egitim, daha akillinm ya da daha bilgilinin daha az akilh ya da daha az bilgiliye malumat aktanm siireci olarak gériilemez. Zira Ranciére’in en énemli aksiyomlanndan biri “akallarn esit ligidir” (Végalités des intelligences). Buna gore, herkes ayn zihni kapasitelere sahiptir. Ozetle, greten ile 6grenen arasinda bir toplumsal hiyerarsinin, bir bagimluhk iliskisinin kurulmast an- lamsrzdhr, Cahisma dért béliimden olusmaktadit. Birinci béliim, Ranciére'in Althussercilikten kopustt nu, dznellik fikrine geri déntistinii ve bunun felsefi-politik dayanaklanm ele almaktadrr. ikinci béliim, Ranciére’in elestirel pedagojisine dair diistincelerini acimlamaktadir. Uciineli baliim, wo £rol Subas; MSGSU Sosyal Blimer Dargis, 2021; 1 (23): 226-248 | 231 Ranciére'in siyasal olana dair goriislerini ana hatlan ile ézetlemektedir. Dérdiincii ve son béliim siyasal ve pedagojik arasindaki baglanti noktalarm tartismaktadu, Althusser Elestirisi ve Oznellige Déniis Erken dénem Ranciére diisiincesinin iki ilham kaynagi Maoculuk ve Althussercilik tir. Esasimda Maoculuk, o dénemde Althusser de dahil olmak tizere cok sayida Fransiz entelektiiel ve dgrenci igin bir gekim merkezi haline gelmis, bu sayede dénemin strateji ve miicadele konjonktiiriiniin bicimlenmesine nemli etkilerde bulunmustur. Maoculuk, Gin'in dzgiin kosullarindan hareket- le Marksizm-Leninizm’den kismen farkh kuramsal dnermeler ortaya koymustur, Burjuvazisi ve isci sinafi yeterince gelismemis bir iilke olarak Gin'de Mao, devrimin itici giicti olarak simiflart dedil, ‘kite ¢izgisi’ni isaret etmis, aamaci ekonomizme kars1 da siyasal ve kiltiirel miicadelenin ézerkligini dne cikaran bir strateji ortaya koymustur. Klasik Marksist sablona gore devrim igin zorunli maddi kosullara sahip ol mayan Maocu hareket béylece iradeciligi en asir1 boyutlanna gtiitebilmistir (Meiksins Wood, 2011, s. 46). Yine bu baglamda, Mao kismen Sovyet deneyimi ile kargithk iginde; biirokrasi, parti ve entelekttiellere karst elestiriler yéneltmis, kafa-kol emegi arasindaki ayrimy, ig bliimii mantiim ortadan kaldwmaya déniik bir cagnida bulunmustur. Gin Kiiltiir Devrimi (1965-1968) strasinda Kizil Muhafizlar’'n entelektiellere “akademi rahipleri” diye seslenerek kiiciimsemeleri bu yaklasimin tirtiniidiir (Badiou, 2015, s. 147). Mao'nun Kiigiik Kirmi- a Kitap’t anti-entelektiialist ve halke1 e@ilimlerin bu dénemde tiim diinyada taraftar kazanmast- ni saglamisti. iste bu Maocu bakiye, Ranciére’in sonraki calismalarinda ve dzellikle de pedagoji iizerine diigiincelerini bicimlendirmeye devam etmisti. Ranciére’in ikinci ilham kaynagh, tinlii Fransiz diisiiniir Louis Althusser’dir (1918-1990). An- cak onunla iliskisi 1968 Mayis Olaylan ertesinde bir kopus yasamustir. Rancigre (2011, s. 18) retrospektif olarak balaldiginda, “Althusserciligin 68 Maytsy’nmn barikatlarnda can verdigini” ilan eder. Althusserciligin icerdigi felsefe, epistemolojik ve siyasal miilahazalar 1968 tiirbitlan- sini ngérmede, agiklamada ve yonlendirmede basansiz olmustur. Bunun nedeni de Althusser ekoliiniin esasinda bir “diizen felsefesi” sunmasidir (Ranciére, 2o11a, s. 17). Bu durum ézellikle Fransiz Maoist entelektiieller arasinda Althusser ve Althussercilige yénelik bir biiyii bozumuna ve énemli bir hayal kinkhgma neden olmustur. Ancak diizgtin bir ‘cenaze treni’ yapilmadigi igin, Althusser’in John Lewis'e Cevap (1973) kitabi ile Althussercilik yeniden dirilmeye baslamis- tur. iste, Rancigre, Althusser’in Dersi kitabint tam da bu yeniden canlanmanm éniinii alabilmek igin yazmustur. Rancigre ashnda bir ‘tedd-i miras’ olan siz konusu kitabt bir Althusser monogra- fisi olarak degil, onun Marksizmi tizerine bir “yorumlama” denemesi olarak sunar. Ranciére’in Althusser tizerine kitabi kendisine Maoist kuramsal dnciilleri temel almaktadur. Kitapta, Althusser elestirisinin iki temel aksimin bulundugu séylenebilir. Bunlardan birincisi Althusser’in bilim/ideoloji arasinda yaptii kat ayrmdir, Althusserci anlatya gére Marksizm, kapitalist iiretim tarzinin bilimsel bir aciklamasii ortaya koymustur. Bu nedenle de ‘alelade’ bir ideoloji olarak gériilemez. Zira Marx’ kendisi erken dénem calismalarmdaki Hegel uerbaher ideolojik yénelimden bir “epistemolojik kopus” yasamis ve yeni sorunsallarla birlikte bilim alanma gecmistir. Althusserci felsefe de bu bilim alanmda Lacan ve Stratuss'un yardim- lanyla “Marksizmi Yeniden Kuran Kuramsal Silah” olarak gériilmiisttir (Ranciére, 2019). Ancak bu yaklasim Ranciére’e gre sorunludur; zira bilime sahip olan ayricalikh entelektiieller ile bi- limden yoksun halk kitleleri ya da égrenciler arasmda sézde bir ikilem yaratmaktadt. Burada Ranciére’in (2019, s. 176) sdzleriyle, “Kendiliginden ideolojinin zavalli magdurlarma karst” “bi- lime sahip olanlann” iistiinliigii arasinda bir hiyerarsi kurulmaktadir (Ranciére, 2019, s. 176) Oysa bilmek, dzgiirlesim icin asla yeterli degildir. “Boyun egme ya da reddetme cehalet ya da wo ie 282 | Erol Subasi, MSGSU Sosyal Bil , 2021; 1 (23): 228-243 bilim meselesi” degildir. Zira “Kapitalist sistemin yasalanm: bilmek, kendiliginden onu yok et mek icin herhangi bir enerjiyi tetiklemiyordu.” (Ranciére, 2019, ss. 176-177). Oyleyse, Ranciére’e gore dzgiirlesimin yolu bilmekten degil eylemekten, bunu miimktin kalabilecek bir 6znellesme siirecinin yasanmasindan gecmektedir. Eylemek ve dznellesmek de kendine gtivenle miimkiin olur ki bu da ancak bilen/bilmeyen aynihginin yarathgt gtivensizlik duygusunun asilmastyla ger ceklesebilir. Sadece kendi ‘bilgisizliginin’ alunda ezilmeyen, éznelesebilit ve harekete gecebilir, Bu noktada tabi olmani nedeni cehalet degil, “gtivensizlik” duygusunun bizatihi kendisidir, Gzneler hem kendi hem de baskalarinin zekalanna, yaraticiklanna, kapasitelerine inanmadik lan icin yeni bir diinyanmn ingast igin harekete gecmemekteditler. iste, “Ozgiirlesme bu giivensiz: lik mantiginin kinlmasidit.” (Ranciére, 2019, s. 177). Giivensizligin ortadan kalkmast ise taraflar arasindaki esitligin kabul edilmesiyle miimkiin olabilir. Ranciére'in énemli hipotezlerinden birt olan “zekalarin esitligi” burada devreye girmektedir. Zekalar esittir, bu nedenle séz Konusu olan taraflardan birinin ya da digerinin istiinligii degil; ayni diizeydeki bir zekénin koleKtif olarak harekete gecirilmesidir: “Diisiince igi, ancak ortak bir entelektiiel kapasitenin seferber edilmesi olarak tasavvur edilirse bir anlam olacaktir."(Ranciéze, 2019, s. 177). Althusser, dénemin yiikselen isi miicadeleleri, sémtirgecilik karsiti miicadeleleri, anti-em peryalist miicadeleleri ve renci isyanlan karsisinda, bunlarla etkilesime girmekten kaginarak yiiziinii Marx'a, Lenin’e ve dzellikle Parti'ye dénmiisttir (Ranciére, 2011b). Franstz Komiinist Par tisi‘ndeki (FKP) hiimanist egilimlere kars1 kurami ézerklestirerek Parti'yi iceriden degil digandan etkilemek istemistir. Ancak kuramin hem Parti’den hem de eylemden dzerklesmesi kurameryt aynicalikli hale getirmekle sonuclanmistir. Béylece de Althusser in felsefi-politik projesi, dgrenci ayaklanmalaninin entelektiiel cevrelerde “kigtik-burjuva” eylemliligi olarak kiiciimsenmesine hizmet etmistir. Buna gore, eylemei égrenciler, farkinda olmadan burjuva ideolojisi iginde dav: ranmaktaditlar. Bu durumun farkina ise ancak Parti'nin ve parti entelektiiellerinin bilimsel-ku- ramsal egitiminden gectikten sonra varabilirler. Baylece Althusserci ortodoksi, bilim/ideoloji karsith tizerinden bilen/bilmeyen arasindaki esitsizligi yeniden tiretmektedir. Ranciére burada totolojik nitelikteki bir yanilgt tespit eder: Bilmeyenler bilmedikleri igin tahakkiim alundady; tahakkiim alunda olduklan igin bilmemektedirler. Bu labirentten (ek cikig yolunu, bilen, hoca ya da entelektiiel gésterebilir (Ranciére, 2012, ss. viii-ix). Baylece, Althusser ile kopusunu gerceklestiren Ranciére bir anlamda Althusser’in en énemli muanzlarindan biri olan EP. Thompson‘in safina gecmis olur. Ark birineil derdi, sinifin éznel deneyimleri, onlann giinlik hayatlan, diistin ve hayal diinyalandir. Mademki sinifin ‘stradan’ bir diyesi ile bir parti entelektiieli arasinda siyasal olarak herhangi bir fark yoktur; 0 halde birin- cinin gtindelik pratikleri ve zihinsel iiretimleri de aynt ciddiyetle ele alinmalidir. iste Ranciére bu amagla, tipkt EP Thompson ve Michel Foucault gibi yiiziinti (arihe ve arsivlere diner. Ranciére, Proleterlerin Gecesinde (La Nuit des Proletaires) 19. yiizyilin Franstz ayakkabicilan, terzile- 1i, demircilerinin hikayelerini anlabr. Kitap, zanaatkérlarn yeni bir diinyaya dair umutlanm, hayallerini, titopyalann: konu edinir. EP Thompson‘mn Ingiliz is¢i Sinsfinin Olusumu'nda yap- tugina benzer sekilde gindelik olanm, siradanin, deneyiminin hikayesini ‘asagidan tarih’ yak lasmn ile sunar. Kitabin temel dertlerinden biri Platon'un Devlet’inden beri ileri stiriilegelen, zanaatkarlarin diisiinmek, entelekttiel iiretim yapabilmek igin yeterli zamanlan olmadigt yo- lundaki argiimant ciirtitmektir, Zira Marksist ortodoksi tarafindan da paylasilan bu gériise gre calisan simiflar, ideoloji tiretmek ve yayabilmek icin bos zamanlan olan din adamlarinin, filo- zoflann, peygamberlerin, biirokratlarin, aristokratlann hakimiyeti altinda kalmislardir, Tam da bu nedenle, onlan icine diisiiriildiikleri hakim ideoloji cenderesinden kurtaracak olan bilim in- sanlandhr, kurametardtr, profesyonel devrimcilerdir, Oysa kitap séz konusu iddiadan bambaska wo Fol Subasi MSGSU Sosyal Bilimler Dargis, 2021; 1 (28): 226-248 | 233 bir durumu betimlemek ister, Rancidre’in zanaatkérlan giindiiz cahsurlar; ancak geceleri titopik nitelikteki diisiinceler tetirler, baskalan olmayt hayal ederler. Ranciére, (2018) Filozof'un Yoksullan’nda (Le Philosophe et ses pauvres) plebin, dreticinin, zanaatgnm, proleterin, liimpenin, stradan insanm ve dzellikle yoksulun Platon'dan baslayarak Marx, Sartre ve Bourdieu tarafindan bilgi nesnesi haline getirilmesini sorunsallastinr. Bu isim- lerin ortak noktast detici, proleter ya da yoksulun tek bir ig yapmakla yiikiimlii oldugu var- sayimindan hareket etmeleri ve onlan bilginin ve eylemin éznesi olma olanaklarindan yoksun birakmalandhr. Platon’un diisiincesinde toplumsal is béltimii, toplumsal roller yaratarak kisileri bu rollere dagitmisir. Buna gore, makbul olan “herkesin kendi yaradiligma uygun bir tek isi gormesidir (Platon, 2020, s, 154). Devlet'te tiretici sadece tireticidir ve bagka bir rol oynayamaz. Omegin, zihinsel degil, sadece fiziksel tiretimde bulunabilir. Buna gore, tiretici yada yoksul, sos- yal uzamin bir tarafinda; filozof ise baska bir tarafindadw.. Marx’a gre de yoksulun (bu noktada proleterin) yapmasi gereken tek bir ig vardw: “devrim” (Ranciere, 2018, s. 105). Ranciére’e gore Marx'ta da yoksul, Platon’dakine benzer bir sekilde tek bir eylemlilige baglanmistwr; devrimin soz konusu olmadigi durumda o bir higtir. Sartre ise igcinin ctkili bir militan olmasinin 6niindeki en biiyiik engelin “yorgunluk” oldugunu sdyler. Buna ek olarak, modem Taylorist ya da Fordist, dinyada igcinin militanhk yapacak “zamam yoktur.” Bu nedenle, enerjik ve bos zaman sahibi Parti’ye kendini baglamalidir (Ranciére, 2018, s. 169). Bourdieu ise Ranciére’e gore bit “sosyolog- kal” olarak upla Platon gibi esitsizligi temel bir aksiyomatik ilke olarak alu. Boylece olunca da her yerde esitsizligin izlerini siirer, onlan bulur ve “demistifiye” eder. Boylesi bir esitsizlik soyle- mi Ranciére’e gre son tahlilde esitsizliklerin siirmesine hizmet etmektedir (Ranciere, 2018). “Cahil Hoca”’nin Radikal Pedagojisi Rancidre Althusser elestirisi ile basladigs, Proleterlerin Gecesi ve Filozofun Yoksullan ile siirdiir- digit radikal pedagoji projesi igin yine arsivlerden ilging bir mek c1kant. Joseph Jacotot, (1770- 1840) panekastik (panécastique) ya da “evrensel dgrenim” (Enseignement universel) adit verdi- i dzgiin bir pedagojik yéntem gelistiren bir Fransiz pedagogtur. Bu yéntemin iki temel varsayimt sunlardir: 1) “Tim zekalar esittit.” 2) “Her sey her seydedir”. Birincisi, tiim zekalarin esitligi bir bitisten ziyade baslangi¢ durumunu ifade eder. Yoksa, vanlan noktada zekalar arasinda farklar olmasi nonmaldir. Jacotot’a gre bunun nedeni dgrenme iradesindeki farkliiklardwr. Bu nedenle, @§renenlerin iradelerini baskilamayacak, bilakis onlann baskilanmis kapasitelerinin dniindeki engelleri temizleyerek onlan devingenlige sevk edecek sekilde giiven duygusunun asilanmast gerekir. ikincisi, Jacotot, dgrenmenin fikirleri ve bilgileri birbirine baglayarak genisletmek ve yaymak oldugunu ileri siirer. Grmegin, sonradan gelistireceginiz fikirler ya da edinece&iniz bilgi- let her daim ilk okudugunuz kitaba referansla olacaktur. Biraz garip gériinen bu dnerme esasinda fikirler ve bilgilerin yoktan var olmadigim bir yumak gibi birbirleriyle eklemlenerek biiyiidiigiinii ileri stirmesi ve bunlar arasmda bir iliskisellik ve etkilesimsellik varsaymasmndan dtiirii dikkate degerdir (Buisson, ty.) Jacotot’un pedagojik projesinin en énemli yénlerinden bir ise sudur: Ge- leneksel pedagojik anlayts egitimin kisinin toplumsal is biliimii igindeki yerine uygun meziyet ve becerileri ona kazandirmakla ilgili iken, Jacotot egitimi bir “ézgiirlesim” (emancipation) yolu olarak gérmiistiir (Ranciére, 2012, s. x). Ranciére, Cahil Hoca: Zihinsel Ozgiirlesme Uzerine Bes Ders’te* (Le Maitre ignorant: Cing le- ¢ons sur 'émancipation intellectuelle) de iste bu ilging pedagogun felsefi bir biyografisini sun- mustur, Kitap, 1818 yrlnda, bugiinkii Belgika simirlan iginde kalan Leuven kentinde bulunan 2 Kitabun Fransiza oiinal smi Le Mate ignorant br sack oyununu da binyesnde tag Matte Keimesiefend,hoca, stat sbi anlamlara gli Dolajsya,kelimenin kendsi hoca-efendlparaleligni daha basta hurarakepsizlge ginderme yapat wo 234 | Erol Subasi, MSGSO Sosyal Bil , 2021; 1 (23): 228-243 iiniversitede edebiyat okutmanhéi yapan Joseph Jacotot’un ‘tuhaf hikayesi’ni anlatr (Ranciére, 2020, s. 9). Buna géte Fransizca konusan Jacotot'un, Hollandaca konusan dgrencilere ders anlat mast gerekmektedit. Jacotot bu sorunu ilging bir yéntemle asar. O siralarda Briiksel'de Francois Fénelon’un (1651-1715) Telemak'inin Fransizca ve Hollandaca olarak iki dlli bir baskist yapilmis tur. iste Jacotot, bu kitabr aly, terciimant aracihgiyla dgrencilerden kitap yardimiyla Fransizca @grenmeye calismalanm ister. Belirli bir stire sonra da okuduklan kitap hakkindaki diigiince- lerini Fransizca kaleme almalannt bekler. Sonug oldukca sasmticidur: Orenciler beklenmedik diizeyde bir performans gistermislerdir. 0 halde, “her insan baskalannin yapugi ve anladiis her seyi anlamaya potansiyel olarak kadirdi.” (aktaran Ranciére, 2020, s. 10). Bu felsefi-pedagojik deney Jacotot agisindan bir zihinsel devrime neden olmustur. Daha éncesinde, o da herkes gibi hocanmn asli gérevinin égrencilere bildiklerini aktarmak ve onlan kendi diizeyine cekmek oldu: gunu diisiinmektedir. Oysa séz konusu deneyde dgrencilerine Franstzca dili ile ilgili ne dilbilgisi ne de imla anlatmistir; yine de égrenciler kendi kendilerine belirli bir ifade diizeyine erismeyi basarmislardir, Ranciére hoca ve talebe arasindaki en énemli baglardan birinin “aciklama zorunlulugu” ol dugunu séyler. Ogrencinin bir seyi bilebilmesi i¢in ona bir seylerin aciklanmasi gerekir. Oysa deneyin gésterdigi sey tam da “aciklama mantiginin” sanildigt sekilde is basinda olmadigidhr. S62 Konusu olan bir “anlama kapasitesizligi"dir ve bu durum bir aciklayamt var eder. Ranciére’e gore, genel kabul gérmiis iliskiyi tersine cevirerek aciklayanin anlamayana ihtiyaci oldugun kabul etmek gerekir, Anlama konusundaki “kapasitesizlik” agiklayanmn var olus kosuludur. Yine aciklama mantiginin kendisi bir akillar hiyerarsisi yaratwr: “Birine bir seyi agiklamak, her seyden nce, ona kendi basina anlayamadigini gistermek demektir.” (Ranciére, 2020, s. 14). 0 halde, aciklama edimi toplumsal varolusu ikiliklere aymr: bilen/bilmeyen, bilgin/cahil, alully/aptal vb. Zekanmn ikiye béliinmesiyle, bir tarafta ampirik ve somut diizeyde kalmis, seyleri pratik yolu ile bilebilen cocugun ve halkm zekast vardtr. Diger tarafta ise seyleri neden sonue iliskileri iginde, belitli bir soyutlama diizeyinde ve karmasiklikta kavrayabilen hocanin/entelektiielin zekést bu: lunur, Oysa, Ranciére’e gire zekalan bu sekilde bélen “pedagojik mit” anlamayam “aptallastt nr.” (Ranciéte, 2020, s. 14). Ofrencinin/anlamayanin egitimi kendi basina, bir agiklayicr-araci olmadan gerceklesebilir. Ancak burada 6grenmeyi istemeye dair bir ‘bilme istenci’ gerekir. Bu arzu, eyleme yoluyla de- neyim haline gelecek ve bir déniisiimiin saglanmasim tetikleyecektir, Anlasiliyor ki, Ranciére’e gore dgrenme yolunda bir irade beyant ay zamanda dar anlamda ‘zekalann’, genis anlamda varolussal esitligin talebi anlamina gelmektedir. Ogrenme arzusu bilen/bilmeyen hiyerarsisini ytkacak esitlikei bir baskaldincir: “Bu esitlik yéntemi her seyden énce bir irade yéntemiydi.” (Ranciéte, 2020, s. 19). “Cahil Hoca” bir oksimoronu ifade eder (Badiou, 2015, s. 153). Jacotot dmeginde hoca, dren. cilerin 6grenmesini saglayarak hocahgim yapmistr; ancak kendi bilgi birikiminden herhangi bir aktanm yapmadhgindan onlara kendi zekasim da dayatmamistir, Daha ziyade, égrencilerin ken- di kendilerine 6grenmelerini saglamistir. Hocanin zekasinin devreden c1kmasi hiyerarsik iligkiyi dagitmis, égrencinin zekast ile kitabin zekasinin karst karstya kalmasini saglamistir. Ranciére’e gre, bu durumda kitabin zekasi, hoca ile 6grenci arasinda “esitlikei bir zihinsel bag” islevi gor- miistiir. Zira “Bir zekénin baska bir zekaya tabi oldugu yerde aptallasma vardmr.” (Ranciére, 2020, s. 20). © halde, egitim siirecinde zeka ve irade kategorilerinin ayn kalmast gerekir. Ranciére’e gre Jacotot’un deneyinde égrenciler Jacotot’un iradesine; ancak kitabin zekasina baglanmuslar dur. Szgtirlesimi, ancak, egitim siirecinde bu ikisinin ayn kalmast getirebilir. “Ik iliski arasindaki wo Erol Subas; MSGSU Sosyal Blimler Dargis, 2021; 1 (28): 226-248 | 235 farkin bilinip dzenle korunmasina, irade baska bir iradeye itaat ederken kendisinden baska bir seye itaat etmeyen bir zékanin gerceklestigi edime dzgiirlesme denit” (Ranciéte, 2020, s. 20). Bu bakimdan, yapilmasi gereken dgrenciyi aracisiz bir sekilde kendi zekasma yénlendirmek- tir: “Ogrenciyi dzgiirlestirirsek, yani onu kendi zekasim kullanmaya zorlarsak, hoca bilmedigini ‘§retebilir.” (Ranciére, 2020, s, 2). Ancak baskasint kendi zekéist ile bas basa birakarak dzgiirles- tirmek, her bir bireyin zihinsel kapasitesinin buna uygun oldugunu diistinmek demektir, Bu ise zaten hocanin kendi dzgiizlesimini tamamlachgi anlamuna gelebilir. Ancak kendi zekasina giive- nen, kendi ézgiirlesimini basarmts olan baskasinin zekasinin da aym seyi basarabilecegini bilir. Nitekim Ranciére’e (2020, s. 22) gre “Cahili dzgiirlestirmek i¢in insanin kendisinin dzgtirlesmis olmast, yani insan zihninin gercek giiciintin bilincinde olmasi gerekli ve yeterlidir.” Esasinda hoca, cahilin kendi kapasitesine inanmasm saglayarak ona kendisinin bilmedigi seyi bilir. Aksi takdirde, onu kendi zekasina ve bilgi birikimine bagimh hale getirmis olur. Hocanin fonksiyonu, dgrenenin kendi basina bunu yapabilecegine onu inandirmakt. Ogrenenin zihin- sel giiciinii kesfetmesini saglamaktr. Kisacasi, dgreticinin asil hedefi 6gretmek defi, dzgiirles- tirmektir. Ancak dzgiirlestiren bir pedagoji eitmeyi de basarabilir. Yoksa mantk tam tersi olma- mahdhr. Zira: “Ozgiirlestirmeksizin egiten aptallastmr. Ozgiirlestirenin de “Ozgiirlestirilenin neyi @grenmesi lazim acaba?” gibi bir derdi olamaz, Cant ne isterse onu dgrenecektir, belki de hicbir sey” (Ranciére, 2020, s. 24). Jacotot’a gére aslolan 6grenenin égrencbileceginin farkanda olmasi- dit, Zira her eylemde, her tiriinde esasinda aynt zeka ig basindadir: “Evrensel zeka”, Bunun aldigi bicimler de ancak “evrensel egitim’ ile ortaya konabilir. Jacotot’a gore “evrensel eitim”in ana iikesi sudur: “Bir sey ren ve geriye kalan her seyi su ilke uyarmnca onunla iliskilendir: Biittin insanlann zekast esittit.” (Ranciére, 2020, s. 25). Ranciére bir taraftan da belki de en eski egitim yéntemi olan Sokratesci yontemi elestirir. Bilindigi gibi Sokrates'in yontemi cevaplar vermeye de@il, sorular sormaya dayalidir. Sokrates sordugu sorular ile muhatabinm bildigini sandigi seylerin aslnda zayaf gerekcelendirildigini ona géstermek ister. Baska bir anlamda, onu kendi bilgi ve zekast ile yiizlesmeye caginr. Amag, bil- digini sandigi seyi aslnda bilmedigini ona gistermektir. Nihayetinde, Sokrates “égretmek icin” soru sorar (Ranciére, 2020, ss, 35-36). Ranciére'e gére bu dzgiirlesime géttiren bir yéntem degildir. Giinkii, sonucta Sokrates ashnda bildigi bir sonuca dogru muhatabim ustalikla yénlendirir, Yani vanilacak durak daha en basindan bellidir. Sokrates sadece muhatabint farkht patikalardan oraya gotiintir, Bu yolculugun nihayetinde de Sokrates isin aslm: bilen olarak ortaya gikar. “Bu ne- denle Sokratescilik aptallastrmanin kusursuzlastirtlmis bicimidir.” (Ranciére, 2020, s. 36). Oysa, hocanin bilmedigini dgretebilmesi igin sadece sorular sormast gerekir. Boylesi bir durumda ise vanlacak durak belli degildir. Hoca sorulan ile belitli bir cevabs ‘dogurtmaz’: “Bilmedigimizi 6% retmek, bilmedigimiz her sey hakkinda sonular sormak demektir, o kadar.” (Ranciére, 2020, s. 36). Evrensel zeka, bir biitiinliti ifade eder. Her zeka esasinda bu evrensel zekanin giriiniimle- ridir. Jacotot bu anlayis1 Antik Yunanca'dan devsirdigi “biittin” ve “her bir” kelimelerinin birle- siminden olusturdugu panekastik bir egitim felsefesi olarak isimlendirix (Ranciére, 2020, s. 44). “Ozgtitlesmis birinin asi] kadir oldugu sey zgiirlestirici olmaktr: Bilginin anahtarint vermek de- il, bir zekénin kendini bagka her zekaya ve her zekayi da kendine esit gordugi zaman ne yapa- bileceginin bilincini kazandumaktu.” (Ranciére, 202, s. 45). “Halla aptallastiran dgrenimsizlik dedil, zekasinin asagi olduguna duydugu inangt.” (Ranciére, 2020, s. 45). Yine Ranciére’e gre gergek bir iletisimin én kosulu da muhatabm séylediklerinizi anladiini varsaymanizdir. Aksi takdirde konusmanin hicbir anlami olmaz. Demek ki, basit bir sohbet bile aslinda “zekalann esitligi"ni koyutlar. Bu esitlik “anlagilabilir” olmanm “ortaklasmanin” kosuludur (Ranciére, 2016, s. 61). wo 236 | Erol Subasi, MSGSO Sosyal Bilimler Dergisi, 2021; 1 (23): 228-243 “Cahil Hoca”’nin Radikal Pedagojisi SSCB'nin ve Berlin Duvan‘nin yilahs1, kapitalizmin ve liberalizmin nihai zaferi olarak selamlan- mistir. Gzellikle Keynes¢i Ulusal Refah Devleti (KURD) elestirisinden gii¢ alarak yiikselise gegen yeni sag anlayis dogrultusunda siyasetin dogast yeniden tammlanmus; siyaset tekniklestirilmis ve islevsellestirilmistir. Birlesik Kralik’ta Margaret Thatcher, sonrasinda da Tony Blaire'in “icin cii yoleu” ‘yeni’ is¢i Partisi, Batt Almanya'da Helmut Kohl bunu yénelimin bariz érmekleridir, ABD’de Ronald Reagan ve Bill Clinton yiinetimleri de bu yeni neo-liberal akima dahil edilebilir. Bunlara ek olarak, Fransa‘da sosyalist Baskan Francois Mitterand’n 1981 yilinda “neo-keynesci” vaatlerle iktidara gelip, 1982 sonrasinda neo-liberalizme direksiyon kirmast zikredilebilir (Hew. lett, 2010, s. 102). Ranciére’in felsefi-politik projesi, iste bu siyasal konjonktiirde, yeni sagin bir varyanti olarak neo-liberalizmin siyaseti igdis edici, teknokratik, islevselci ve pragmatik tavnna bir cevaptir. Zira neo-liberal dénemde iyi fikirler daima “ise yarayan fikirlerdir.” (Zizek, 2012, s. 242). Buna gore, siyaset ne vaatlerle ne titopyalarla ne de dzgtirlesim ile ilgilidir; o toplumsal diizenin banis¢il bir sekilde korunmasint saglayan pragmatik ve realist énlemler paketidir. Oysa, vaatler ve titopyalar kafa kanistiricidir; siyasal toplumsallasma yolu ile irrasyonel taleplerin giin deme getirilmesine davetiye cikant ve bu nedenle de bunlann toplumsal diizen tizerinde bozucu etkisi vardir. Bunun yerine, siyaseti, uzlasmayi ve uyumu esas alan, toplumsal gruplann bans ail bir sekilde yénetilmesini saglayacak bir eylem dizisi olarak girmek gerekir. Bu sekliyle siya- set, mevcut diizenin somut isleyisinin giivencesine déniismiistiir. Bu gériislere karsithk icinde, Ranciére'in gagnsim yaptii siyaset bir anlamda Emesto Che Guevara’nm 0 meshur “Gergekci ol imkénsiz iste” seklindeki sloganinda yankalanm. Zizek’e (2012, s. 241) gre bu sonuncu anlamda siyaset, “miimkiin olan sanats” degil; “imkénsiz olanin sanatidar.” Siyaset, imkan matrisinin sinirlannt yeniden belirlemeye déniik bir eylemliliktir; bu anlamda da her daim simdinin red. diyesi anlaminda ‘iitopiktir’, Aksi durumda, yani siyasetin miimkiin olana indirgendigi durum esitsizlikleri ve haksizhklan mesrulastrmakta, onlan yeniden iiretmektedir (Zizek, 2012, s. 242). Ranciére bu baglamda Habermas “miizakereci demokrasi” kavrayisina, “konsensiis demokrasisi”> anlaytsina ve her tiir ‘biiyiik anlatr’ ya da evrensellik iddiasim reddeden, siyaset sonrasim ilan eden Lyotarde: tiirden bir post-yapisalcihga karst da felsefi-politik bir miicadele yiiritiir. Ranciére, bir anlamda bunlann siyasete yiikledigi iglevin “konsensiis” fikri etrafinda ortak bir zeminde bulustugunu ileri stirmektedir. Konsensiis bir anlamda Thatcher’in There is No Alternatif (TINA) sdyleminde karsihigin1 bulan tiirde bir wzlasma-dayatmaya tekabiil eder. Ancak Ranciére’e gore siyasetin bu tanim: hatalidir; zira ona gére siyaset harmoni ya da mutabakata da- yalt bir sekilde toplumsalligin yénetimi olarak anlasilamaz; daha ziyade siyaset, “insani eylemin uyusmazhga (dissensus) dayali bir bicimidir, insan toplumlanmin toplanmasin ve yénetilmesini belitleyen kaidelerin istisnasidur.” (Ranciéte, 2016, s. 13). “Siyaset’in 6zii “uyusmazhkt (dissen. sus). Uyusmazhik, cikarlann ya da kantlann karsi karsiya gelmesi degildir. 0, duyulur olanin igindeki yangin bir tezahiiriidiir” (Ranciére, 2010, s. 38). Siyaset, uzlasmalarn degil, “uyusmaz hiklarin”, karst karsiya gelmelerin, gecimsizligin, ahenksizligin, geri cevirmenin, meydan oku: malann, paradokslann, taleplerin ve irade beyanlarmin carpismasidtr, Siyaset, “seylerin normal diizeni"nden bir “sapma” bir “anomali’dir (Ranciére, 2016, s. 148). Tam da bu nedenle, Ranciére, Habermas’a karst siyasetin, akli bir uyusmanm, anlasmanin degil, yok sayilanlann “tanmma miicadelesi’nden dogdugunu séyler Zizek, 2012, s. 227). Buna gore siyaset, yuvarlak masa 5 Habermas “mizakereci demoisasi” anlar altGrern rasyonelikerine ve iletsim kapasitelerine wing yapar Buna gir, kite hsallars li i atigma sires Kinde heres i 9 oanin ne olds konustnda uslaabilier Schmit, 2002, 17) "Konsensts demokrasist” yu da “Oydaginaci Demokrast” model! ie goguniukeu demmokrastKavrayig le kargik gine ‘oplumun azilia Kalan kesimlernin de araralma streclerine dail eld ir sec fade eder (Liphart, 2016553), we Erol Subasi MSGSU SosyalBiimler Dergs, 2021; 1 (29): 200-248 | 237 etrafindan toplanarak ortak cikarlann miizakere yoluyla belitlenmesine indirgenemez; daha zi- yade siyaset, igerilmeye degil, esit muhatap olarak alinmaya dair bir miicadeledir. Ranciére’in bakis agismdan bu miicadelenin ana eksenini siyasetin, siyasal olan ve de- mokrasinin dogasma dair yerlesik fikirlerin radikal bir yeniden yorumlanmasi olusturur. Yer yer Platon ve Aristoteles’e déniislerle, polis diizeni, siyaset, siyasal, esitlik ve demokrasi kategorileri- nin yeniden icetiklendirilmesi yoluyla Rancidre, dzellikle Emesto Laclau ve Chantal Moutfe gibi post-Marksistlerin agtigi radikal demokrasi yolunda ézgiin denebilecek girtisler gelistirmistir. Gzellikle tarihin sonu, siyasetin sonu, siyaset-dtesi siyaset gibi kavramsal araclarla yiiriitiilen tarusmalara “siyasal olan’in smurlanmi yeniden tarif etmeye yénelik bir felsefi-politik proje ile dahil olur. Bu anlamda, Rancidre, basitce siyasete déniisten degil ama “siyaseti yeniden icat etmek’ ten bahseder (Ranciére, 2016, s. 78). Bu projenin temel bir ayagimt mevcut kavramlann yeniden ele alnmasi olusturur. Nitekim, Ranciére, polis (ta police, police), siyaset (Ia politique, politics) ve siyasal olan (le politique, the political) arasinda kategorik bir aynma gider. Polis, Antik Yunan‘da ortaya cikmis, ancak bu- iin de vari: devam eden bir ‘diizen-durumu’ ifade eder. Polis, “duyulur olanin” (sensible) ko- numlanmalara, matrislere, islevlere pay edilmesi ve bunun mesrulastinima prosediirlerini icerir (Ranciére, 1995, s. 51). Polis, iginde hethangi bir bosluk, aralik ve fazlalik olmayan bir tamhktur. Ranciére'in polis'i Parmenides¢i anlamda, boslugun, hareketin, degisimin ve nihayetinde ‘yok: lugun yoklugw’ bir diizlem olarak tasarladigh séylenebilir* Polis diizeni, bir bélme diizenidir; kap- sadiklannin bazilarin tanimlamis, onlan adlandirms, siniflandirmis, derecelendirmis ve kendi yerlerine koymustur. Digerlerini ise gérmemis, onlan yok saymis, onlara bir ad vermemis, on- lan kendi kér noktasinda toplamustir. Polis, béylece hem kendi i¢ine hem de kendi disina dogra “esitlige zarar” vermistir (Ranciére, 2016, s. 72). Siyasal olan iste bu kér noktada kalanlarin igiga cakma cabast, kendi kendini adlandirma ‘kiistahligy’ ve esitlige verilen zarann hesabinin sorul- masidit. Siyasal olan, polisin yaydigh esitsizlige karst esitlik iradesinin dile getirilmesidir. Dahast, bu esitlik iradesinin en bastan varsayilmast ve bu éncel mantiga gore davramlmas1 ézgiirlesim- dir (Ranciéte, 2016, s. 71). Bu dzgiirlesim stirecinin kendisi de siyaset olarak anlasilabilit. Siyaset, polis diizenini, onun ayarlamalarim bozan ve belitli bir dzne ile iliskilendirilen, kendine has mantig: olan ézgiil bir eyleme kipidir (Ranciére, 2016, s. 139). Siyasal olan ise “siyaset ile polisin bir hakstzhgin, bir zarann ele almiginda karsilasmalandur.” (Ranciére, 2016, ss. 772). Ranciére’e (2018, s. 265) gire siyasetin dzii uyusmazhk, ya da yanhs wyum, uyusamama an- lamlanna gelebilecek mésentente (disagreement) durumudur, Bu kelime basitce taraflar ara- sindaki séz degisiminin hem anlamlt hem de anlamstz olusunu ifade eder. Konusma iki farklt kelime ya da kavram etrafinda ya da iki farkh dil tarafindan gergeklesmez. Esasinda, muhatap- lar ayni kelime ve kavramlarla konusup bunlardan farkh seyler anlarlar. Ranciére bu noktada uyusmazhk kavramin: taraflarnn ikisinin de “ak” dedigi; ama bu “aktan” farklt seyler anladiklan bir durumu betimlemek icin kullanir, Dahast uyusmazhik, bilmeme, anlamama, yanhs anlama (méconnaissance) da degildir; zira béyle bir durum taraflar i¢in belirli bir “cehalet” diizeyini ima eder. Benzer sekilde uyusmazhk kelimelerin anlamlannin muglakhgindan kaynaklanan bir anlasamamazhk (malentendu) da degildir (Ranciéte, 1995, s. 12). Uyusmazhk, “belirli duyulur bir diinyada, o diinyayla tiirdes olmayan bir verinin tiretilmesidir.” (Ranciére, 2018, s. 265). Si- yaset, duyulur diinyadan daha énce dislanmis olanm yeniden duyulur hale gelmesini saglayan bir frekans ayarlamast ya da bir estetizasyon hamlesidir, Bu hamle ile daha dnce gériinmeyen, 4 Parmenidesin yoktuk karan icin bz. (Bhaskar, 2010, 5.135). 5 Bs nokiada Patonun Devlet'nin bit polis deni bedmalemest oldu sblenebitir. Platon'un ideal desletinde mel Seg fenme mantginin da iy balsa ve hiverasikstalama oldugu hatwlanabil. Bkz. Gene, 1999, s. 148) Dabas, polis duzenine bbenzer gelde kainlar br yana anaes Deve de Kolelere ve metokaslardan neredeys hig 20x ediimes (Genel, 1999, 150). wo 238 | Erol Subasi, MSGSO Sosyal Bill , 2021; 1 (29): 298-249 goriintir; duyulmayan, duyulur hale gelir (Ranciére, 2018, s. 265). Siyaset, bitiiniin parcast ol: mayanlann (sans-part) bu yéndeki iddia ve taleplerinin oldugu yerde vardur, Siyaset, parca dahi olmayanlann toplulugun biitiinciil kimligini yeniden tarif etmeye déniik dznelliklerinde ortaya cikar (Ranciére, 1995, s. 169). Bu meyanda, Ranciére, siyasetin cemaatle (communauté), onun diizeni ile iliskilendirilerek le alinmasma karst cikar. Ne siyasetin ne de demokrasinin arkhesi (baslama/hiikmetme man- ‘u&1) yoktur; daha ziyade her ikisi de belirli bir zamansal yanlmaya, diizensizlige, dengesizlige, olumsalliga ve “anarsiye” ginderir. Zira halk, diizenli bir form olusturmaz; o, baliinmiishiklerin aldiéi farklt konfigiirasyonlardan olugur. Bu yéniiyle de o, polis'in kozmosunun kayisinda bir kaost giindeme getirir. Buna ek olarak, halk hem kendinden azi hem de fazlasidir; demek ki, halk Ranciére’e gére bir kapasite, bir potansiyeldir. Bu nedenle siyasetin yénetim (hiikiimet) ve cemaat arasindaki bir “ézdeslesme” olarak gériilmesi bir yantlgidir. Aymt sekilde, siyasetin be- lirli bir grupla, cemaatle ve kimlikle iliskilendirilmesi de yanhstir. Ranciére'e gére bu anlamda azinhklarn kimlik taleplerinden ibaret olan bir siyaset tant sorunludur. Ozgiirlesme, esitlik varsayiminin tasdik edilmesi ise, esit olmadiklannin alti gizilen gruplann (kadin, siyahi, escin- sel vb.) miicadelesi tikelin miicadelesi olmamahdur. Zira Ranciére burada esitligi tek “tiimel/ev. rensel” olarak kurar.‘ Demek Ki, esitlik talebi evrensele yénelmelidir; ciinkii esitlik evrensel bir aksiyomdur, Ancak, esitlik kendi basina a prior’ bir tiimel olarak var olamaz; iginin eylemlilikle doldurulmast gerekit. Evrenselligin varligi onun “ispat siirecindedirt.” Pratik ve siylemsel uygu lamasindadh, Kimlik politikalan ise evrenselin deil, tikelin dogrulanmasinin talebidir. Esitlik miicadelesi aynt zamanda bir “éznelesme siirecidir.” Oznelesme siireci ise adsiz olanmn, “hesap- dist” olanmn rahatsizhgidw. Ozne, ‘arada kalmis’ olandw; 6znellesme bu durumun dile getirilme- sidir, Siyasal danelesme bu arada kalmislann ugradiklan hakstzhgs telaffuz etmeleridir; varlig1 muallak olanin potansiyel gelecegine déniik devinimdir (Ranciére, 2016, ss. 75-76). Ranciére’e gore halk, cogunluk, yoksul simflar vb. degildir; demokrasi ve siyasetin dznesi olarak halk, poliste “sayilmayan”, “hesaba katilmayanlar"dur, “fazlaliktir” (Ranciére, 2016, s. 145). Ranciéte burada acikca poliste demokratik yénetime katilmayanlan (kéleler, kadinlar, me- toikoslar) demokrasinin gercek dznesi haline getirir, Bunlar polis tarafindan kapsanirlar; ama icerilmezler. Bu anlamda da hem polisin parcasidirlar hem de degildirler. Siyaset, iste “parca olmayan parcalarn” (sans-part), sayllmayanlarmn, adsizlann, dtekilerin ya da digerlerinin ey. lemliligidir. Yok saytlanlar, kendilerini biitiin toplumun ve evrenselligin temsilcisi olarak sun- duklannda siyasallasitlar. Siyaset, “parca dahi olmayanin” bitin oldugunu iddia etmeye ciiret etmesidir (Zizek, 2012, s. 226). Zizek, Tiers Etat’nin kendini ulus olarak ortaya koymasinin bu tir bir siyasal eylemlilige émek gisterilebilecegini séyler. Her demokratiklesme talebi bir (yeniden) siyasallasmnadur; her siyasallasma demokrasi talebidir. Bu baktmdan, siyaset, ‘tikel ve evrensel olamamis’ olanin evrensel olma yoniinde ortaya koydugu irade beyanidir. Oysa, “kimlik siyase- ti” bir evrensellik degil; tikellik pesinde kosmaktadur. Bu durum evrensel kategorisinin “tarihin soni”, neo-liberalizm ya da TINA ile doldurulmasina neden olur, Evrensellik iddiasi burada poli- se terkedilmistir, Demek ki, Rancidre’e gore ‘isimsizler’ evrensel bir isim talep etmelidirler; yoksa kimlik miicadelelerinin 6ngérdiigii gibi tikel bir tanesini degil. Ranciére’in (2018, s. 263) siyasal diistincesinde demokrasi ne toplumun farkh cikarlar et rafindaki diyalogu ne de herkesin uymak zorunda oldugu bir kolektif yasadir. Demokrasi bir rejim bigimi, kurumlar biitiinii, parlamenter sistem ya da hukuk devleti de degildir, Demok rasi bir siyaset tarzi, bir “siyasal dznellesme bicimi”dir, Demokrasi, polis diizenindeki seylerin ‘6 Rancidein bu noktada evenselanlatlan ve timellerreddeden postyapsalediktan aynld sylenebi.Zra nun gbzinde ilk pela timel/evense! ir aksvom olarak koyulanabii we

Vous aimerez peut-être aussi